KPDS-ÜDS MINI PHRASAL VERBS SÖZLÜĞÜ 1) bir şeyin miktarına ekleme yapmak hear about hear from. 110.

Benzer belgeler
KPDS VE ÜDS İÇİN PHRASAL VERB LİSTESİ

DİL SINAVLARI İÇİN ÖNEMLİ PHRASAL VERB LİSTESİ

Zafer HOCA YDS Academy YDS YÖKDiL Hibrit Sistem

ÖNEMLİ PHRASAL VERBS

İNGİLİZCE FİİLLER KELİME Build OKUNUŞU. biıld ANLAMI YAPMAK, İNŞA ETMEK

VERBS FUNCTION WORDS ADJECTIVES ADVERBS. ahmet okal Page 1 10/7/08

OKULUMUZDA NASIL DAVRANMALIYIZ?

YDS PHRASAL VERBS. Dr. Cahit Karakuş

Etekleri tutuşmak. Kafası kızmak. Telaşlanmak. Öfkelenmek. Dikkatle dinlemek. Kulak kesilmek. Gözden düşmek. Değerini kaybetmek.

Eskişehir Dilsem Dil Kursu

Put on make-up: Makyaj yapmak Brush: Taramak Long: Uzun. Then: Sonra Ask: Sormak Look: Görünmek All right: İyi

YDS PHRASAL VERB LIST

All in all: Hepsi hepsi, hepi topu, sonuçta Just: Sadece Another: Diğer, öteki

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ. Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller

1 Sabah yataktan kalkmak Küvete girip çıkmak Saç yıkamak, taramak

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

What Is Team Leadership?

ile -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE E -E -DEn ile -İ -İ -İ -İ ile ile ile -E -E -DEn -DEn -DEn -DEn -DEn -E -E -E ile ile ile

Lesson 39: Infinitive and Gerund After Verbs. Ders 39: Fiilden sonra gelen mastar ve isim-fiil

10. SINIF 21. ETKİNLİK

Nitro PDF Trial. YUMURTA KAPI ÜDS/KPDS KONU ÖZETİ ENGLISH OFFICE TENSE UYUMU İSTEYEN ZAMAN BAĞLAÇLARI

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

SORUMLULUK Değerli Velilerimiz, Sorumluluk Nedir? Sorumluluk Sahibi Bireyler;

GPS NAVI GASYON SI STEMI

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

AKADEMİK KELİME LİSTESİ - Phrasal Verbs -

İngilizce Düzenli ve Düzensiz Fiiller - Regular and İrregular Verbs

İçindekiler. Giriş... 1

Satış Yapanların Kaçınmaları Gereken 39 Hata

UNIT 21. After. Live. sonra. yerleşmek, oturmak Always. Monday. her zaman. Pazartesi Arrive. Neighborhood. mahalle Before. varmak. Never.

Learn how to get started with Dropbox: Take your stuff anywhere. Send large files. Keep your files safe. Work on files together. Welcome to Dropbox!

ÖZEL BİLGE ATABEY KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ

NAVİGASYON KULLANIM KILAVUZU.

4. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Sayfa 1 3

ETİMESGUT ŞEHİT SALİH HELVACI MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ 2017/2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NÖBET GÖREVİ VE UYULMASI GEREKEN ESASLAR 1- Günlük vakit

YABANCI DİLLER BÖLÜM BAŞKANLIĞI DERS TANITIM BİLGİLERİ

Lesson 35: Gerund 2 Ders 35: İsim-fiil 2

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

MESLEKİ EĞİLİM BELİRLEME TESTİ

GPS NAVIGATION SYSTEM QUICK START USER MANUAL

Mark Ronson ft Bruno Mars - Uptown Funk

DERS HEDEFLERİ YAZMA KILAVUZU

Yazan: Nicolas Siemsen

Küresel Kitleler Leziz Bir YouTube Reklamıyla Knorr un Tadına Baktı

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

Get kelimesinin temel anlamları

NASIL MÜCADELE EDİLİR?

T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ BİLGİ SİSTEMLERİ VE TEKNOLOJİLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI

DERS BİLGİ FORMU. Okul Eğitimi Süresi

ednet.power Hızlı Kurulum Kılavuzu ednet.power Başlatma Seti (1 Adet WiFi Ana Birimi + 1 Adet İç Mekan Akıllı Fiş)

MAVİ SINIF UCPA - Hisarönü Otel

Dumlupınar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Proje Yönetimi Dersi Bölüm 4: Proje Yönetiminin Aşamaları

Arama görünümü, bağlı/kullanımda. Arama görünümü, çalıyor/uyarıyor. Arama görünümü, beklemede.

KORKU HAYAL GÜCÜNÜN MUHTEŞEM BİR HEDİYESİDİR

Akut dönemde psikososyal müdahaleler CEYDA YILMAZÇETİN UZMAN PSİKOLOG

İngilizce de duygu anlamına gelen "emotion" kelimesinin üstünde biraz durursak, motivasyon kavramını daha iyi anlayabiliriz.

Dinleme DİNLEME. Dinlemenin Amaçları. Dinlemeyi Etkileyen Faktörler. Motivasyonun, Duyguların ve Amacın Etkisi

Temel Bilgisayar Eğitimi, Word Temel Eğitimi Süresi

Koçluk Yetkinlikleri R. ŞAFAK KEKLİK

It isn t easy to bring up children nowadays. Bu günlerde çocuk yetiştirmek kolay değil.

İçindekiler. xiii. vii

KARiYER. imi. Araş.Gör. Senem YILMAZ Yaşar Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü Kariyer Merkezi Müdürü

A) Please come in. B) Quiet, please. C) Clean the board, please. D) Turn off the light, please. Sargın Test 4. Sınıf

Mesleğini seçme aşamasında olan ve işini kolaylaştıracak bir test arayan herkes aşağıdaki testten faydalanabilir: Kişiliğe Göre Meslek Seçimi Testi

M.E.B. ENG-4 Ünite-2 STUDENTS-4 UNIT-2 My Classroom ( Sınıfım ) Classroom Language ( Sınıf Dili )

BÖLÜM 1 SINAVLARA HAZIRLANMAK

Sayfa:18 RESMİ GAZETE 22 Ekim 1990 Sayı:20673 Yönetmelik. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetmeliği

Lesson 41: may, might, might not. Ders 41: -ebilmek, might, might not

El ve ayak ile ilgili deyimler. Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmemek. Elden salmak. El ayak olmak. Eli ayağı kesilmek.

İNGİLİZCE HAZIRLIK PROGRAMI SEVİYE 2 DERS MÜFREDATI

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. İspanyolca I AFSA

Faydalı Olması Dileklerimizle...

1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek

Seviye 1 Ünite 6 Çalışma Planı

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

Digiturk dünyasına keyifli bir yolculuk

D-Link DSL 500G için ayarları

Lesson 24: Prepositions of Time. (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları. Zaman Edatlarını Kullanmak

Seviye 1 Ünite 3 Çalışma Planı


Araç kullanmanın zorlukları

NESİN MATEMATİK KÖYÜ ŞİRİNCE

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

TÜM PROGRAMLAR İÇİN ORTAK YETERLİKLER

Personal Balanced Scorecard

Nasıl Bir Zekâya Sahipsiniz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Ayın Testi

SULTANGAZİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSİ

MESLEKİ-TEKNİK LİSELERDE İSTENMEYEN ÖĞRENCİ DAVRANIŞLARINA GÖSTERİLEN ÖĞRETMEN TEPKİLERİ

MAVİ SINIF UCPA - Kirkit Otel

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

ANKARA YILDIRIM BEYAZIT UNIVERSITY

5 YAŞ ANASINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

ÖĞRENCİNİN HAK VE SORUMLULUKLARI

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

Seviye 1 Ünite 2 Çalışma Planı

ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ

Transkript:

1. add up 2. back away 3. back down 4. back out 5. back up 6. blow up 7. blow out 8. break away 9. break out KPDS-ÜDS MINI PHRASAL VERBS SÖZLÜĞÜ 1) bir şeyin miktarına ekleme yapmak 1) bir fikri artık desteklemediğini göstermek 1) hatalı olduğunu kabul etmek 2) bir şeyi yapmayı kabul etmemek 1) önceden planlanan bir şeyi yapmaktan vazgeçmek 1) desteklemek 108. hear about 109. hear from 110. hear of 111. hold off 112. hold on 1) patla(t)mak 2) bir şeyi hava veya gaz ile doldurmak 3) aniden sinirlenmek 113. hold up 1) ateşin sönmesi 2) patlatmak 1)kaçıp kurtulmak 2) bir gruba üyeliği bırakmak 1) kaçmak 2) birdenbire başlamak 1) yeni bir keşif yapmak 114. keep up 115. keep up with 116. keep away 1) bir şeyi öğrenmek, tanımak yada onun hakkında bilgilendirilmek 1) bir kişiden bir haber yada bilgi almak 1) bir kişi yada şeyin varlığından haberdar olmak 1) bir şeyi hemen yapmamak, ertelemek 2) kaçınmak 1) beklemek, ara vermek 2) zorluklara rağmen devam etmek 1) şiddet kullanarak birinden bir şey çalmak 2) ertelemek 3) yukarı doğru hareket et(tir)mek 1) iyi durumda kalmak, bu durumu muhafaza etmek 2) devam etmek 1) bir kişi yada şeyle aynı seviyede yada hızda hareket etmek 1) bir şeyden veya yerden uzak durmak 1) bir şeyi yapmaya devam etmek 10. break through 11. break in 12. break up 13. break down 14. break into 15. break off 16. bring about 1) bir yere zor kullanarak girmek 2) konuşan birisine müdahale etmek 2) bir ilişkiyi bitirmek 117. keep on 118. keep off 119. keep out 1) arızalanmak 2) kontrolü kaybedip birdenbire ağlamaya başlamak 3) travma geçirmek 120. lay off 1) bir eve yada odaya güç kullanarak girmek 121. let down 1) tahmin edilen zamandan önce durmak ve yok olmak 2) daha büyük bir parçadan kopup ayrılmak 122. let off 1) başlatmak 2) bir şeyin olmasına neden olmak 123. live on 17. bring forward 124. look to 1) yol açmak, neden olmak 2) üretmek 18. bring out 125. look up 1) ortaya bir konu atmak 2) kusmak 3) çocuk yetiştirmek 19. bring up 126. look after 1) birini görmek yada bir şeyi almak için bir yere geri dönmek 20. call back 127. look back on 1) iptal 1) belli bir mesafede kalmak 2) bir şeyi yapmaktan kaçınmak 1) bir yere girmeyi engellemek 1) işten çıkarmak 1) hayal kırıklığına uğratmak 1) cezadan veya bir vazifeden muaf tutulmak 2) patlamaya neden olmak 1) ihtiyacın olan şeyleri satın almak 2) belli bir tür yiyecekle beslenmek 1) birinden bir şey ummak 2) bağlı olmak 1) bir sözlük yada kitaba belli bir bilgiyi bulmak için bakmak 1) birinse bakmak, ilgilenmek 1) geçmişi hatırlamak 1) birisini küçük görmek aşağılamak 21. call off 22. call at 1) uğramak, kısa bir ziyarette bulunmak 128. look down on 129. look forward to 1) bir şeyi yada birisini dört gözle beklemek

23. call on/upon 24. call for 25. call in 26. call out 27. be carried away 1) uğramak 2) resmi olarak talepte bulunmak 1) talep etmek 130. look up to 131. look for 1) yardım istemek 2) bir yeri aramak 3) bir yeri veya kişiyi kısa süreliğine ziyaret etmek 132. look in (on) 1) birinden gelmesini istemek 2) bağırmak 133. look on 1) heyecandan kontrolü kaybedip ne yapacağını ve ne söyleyeceğini bilememek 134. look out (for) 1) bir kişiye hayranlık ve saygı duymak 1) aramak 2) araştırmak 1) kısa bir ziyarette bulunmak 1) bir şeyi meydana gelmesini izlemek ama müdahale etmemek 1) dikkat etmek 1) incelemek 28. carry on 29. carry out 30. catch up (with) 31. catch on 32. check out 33. check in 34. cheer up 35. clear up 36. come across 37. come away 38. come about 39. come before 40. come along 41. come around/round 42. come at 43. come into 44. come off 1) bir işi başarmak, uygulamaya koymak 1) senden önde giden birisini yakalamak 2) aynı seviyeye gelmek 137. 1) bir şeyi anlamak 2) popüler olmak 1) otelden ayrılmak 2) muayene/kontrol etmek 1) bir otele giriş yapmak 1) teselli etmek ve moral vermek 135. look over 136. look into look round /around 138. look through 139. make out 140. make up 141. make up for 1) düzenlemek, toparlamak 2) netliğe kavuşturmak 3) ilerlemek, durumun iyiye gitmesi ( sağlık / hava bakımından) 142. make for 2) karşılaşmak 1) ayrılmak 1) olmak, vukuu bulmak 143. pass as/for sby/sth 144. pass down 145. pass out 1) başka bir kişi yada şeyden daha önemli olmak, öncelikli gelmek 2) önce gelmek 146. pass away 1) bir yere ulaşmak 2) eşlik etmek 3) ilerlemek,gelişmek 147. pay off 1) bir yere veya karara varmak 2) bilincin yerine gelmesi 148. pick up 1) tehditkar bir şekilde üstüne gitmek, saldırmak 2) ulaşmak ve keşfetmek 149. point out 1) mirasa konmak 150. pull down 1) meydana gelmek 2) yerinden çıkartılabilir hale gelmek 3) bir şeyden bağın kopması yada çözülmesi, düşmek 151. pull through 1) araştırmak, soruşturmak 1) etrafa bakınmak, aramak 1) bir şeyi hızlı bir şekilde okumak 1) bir şeyi anlamak 2) ayırt etmek 3) resmi bir belgeye gerekli her şeyi yazmak 1) bir bahane, açıklama ortaya koymak 2) bir hikaye uydurmak 3) makyaj yapmak 4) barışmak 5) oluşturmak, parçası olmak 1) telafi etmek 1) bir yere yönelmek, ona doğru gitmek 2) mümkün kılmak 3) sonuçlanmak 1) bir kişi yada nesnenin başka bir kişi yada nesne gibi görünmesi 1) bir öğretiyi başka kuşaklara aktarmak 2) miras bırakmak 1) bilincini kaybetmek 2) bir grup içerisindeki herkese bir şey dağıtmak 1) ölmek 1) borcunun tamamını ödemek 1) toplamak, yerden eğilip almak 2) birsiyle buluşmaya gelmek yada ona eşlik etmek 3) çaba göstermeden kendiliğinden öğrenmek 1) belirtmek, açıklamak 1) bir binayı yıkmak 2) birisini üzmek yada zayıf düşürmek 1) ciddi bir hastalıktan kurtulmak 2) hayatında sor bir dönemi atlatmak

45. come out 46. come to 47. come up with 48. come upon 49. come by 1) yayınlanmak 2) ortaya çıkmak 3) tanınmak 4) yerinden sökülüp çıkartılmak 152. pull out 1) bilincinin yerine gelemsi 2) belli bir duruma veya hale ulaşmak 153. put off 1) ortaya bir fikir atmak 1) karşılaşmak veya şans eseri bulmak 1) elde etmek 1) hastalanmak 154. put aside 155. put down 156. put across 1) çekip çıkartmak 1) ertelemek 1) para biriktirmek 2) tasarruf etmek 3) saygısızlık etmek, değer vermemek 1) bir şeyi yere koymak 2) not almaya başlamak 3) sonlandırmak 4) birine kötü davranmak 1) bir şeyi açık ve net bir şekilde açıklamak 1) bir fikir ortaya koymak 50. come down with 51. count on 52. cross out 53. cut down (on) 54. do away with 55. draw up 56. draw back 57. drop in 58. drop out 59. drop off 60. fall apart 61. fall back upon/on 62. fall for 63. fall off 64. fall behind (with) 65. fall out 1) güvenmek 2) bağlı olmak 1) üzerini çizmek 2) söküp atmak 1) azaltmak 157. put forward 158. put out 159. put through 160. put on 1) istenmeyen bir şey, durum yada kişiden kurtulmak 2) ortadan kaldırmak, yasaklamak 161. put up with 1) bir belge hazırlamak 2) sandalyeyi birinsin yanına çekmek 162. run down 1) bir kişi yada şeyden uzaklaşmak 2) bir şeyi yapmamaya karar vermek 1) habersiz kısa bir ziyarette bulunmak 1) okulu bırakmak 163. run after 164. run away 165. run across 1) uykuya dalmak 2) azal(t)mak 3) bir kişi yada şeyi bir yerde bırakmak 166. run into 167. run out (of) 1) elde seçenek kalmamasından bir şeyden zorunlu olarak yardım beklemek yada onu kullanmak 168. run over 1) aşık olmak 2) bir şeyden hoşlanmak 1) küçülmek yada azalmak 2) kopup yere düşmek 169. see off / out 170. see to 1) geride kalmak 2) başvuru yada ödemenin son gününü geçirmek 171. send for 1) tartışmak, arkadaşlığı bitirmek 1) bir şeyin gerçekleşememesi 172. send out 1) söndürmek 2) ilan etmek, duyurmak 1) arama yapmak, telefona bağlamak 2) başarıyla tamamlamak 1) giyinmek 2) bir aleti çalıştırmak 3) eklemek 4) bir şeyi ircaa etmek, gerçekleştirmek 1) tahammül etmek 1) araba ile birine çarpmak 2) gücünü kaybetmek 1) kovalamak 2) yakalamaya çalışmak 1) kaçmak 2) zor bir durum ile uğraşmaktan kaçınmak 1) rastlamak 2) beklenmedik bir zamanda sorunla karşılaşmak 1) rastlamak 2) güçlü bir şekilde vurmak 1) tüketmek 1) taşmak 2) kazara araba ile çarpmak 1) yolcu etmek, kapıya kadar geçirmek 1) halletmek, uğraşmak 2) ilgilenmek 1) birisini mesaj yoluyla görüşmeye çağırmak 2) posta ile sipariş talep etmek 1) bir şeyin başka insanlara ulaşmasını sağlamak 2) üretmek 1) bir şeyi kurmak veya başlatmak 66. fall through 67. fall to 173. set up 1) bir kişinin sorumluluğu yada işi haline gelmek 2) bir şeyi enerjik bir şekilde yapmaya başlamak 174. set off 1) yolculuğa başlamak

1) çok iştahlı biçimde yemek 1) yolculuğa başlamak yemeye başlamak 2) bir şeye niyetlenerek işe koyulmak 68. fall upon/on 2) aniden birine saldırmak 175. set out 1) bir şeyi anlayabilmek, 1) hava atmak çözümlemek 69. figure out 70. find out 71. get across 72. get along 73. get on 74. get at 75. get away with 76. get behind (with) 77. get by 78. get down 79. get down to 1) bir şeyi öğrenmek 1) fikrini açıklamak 1) birisiyle geçinmek, anlaşabilmek 2) bir olayın üstesinden başarılı bir şekilde gelmek 176. show off 177. show up 178. stand by 179. stand for 1) ilerleme göstermek 2) beraber mutlu bir şekilde yaşamak 3) bir araca binmek 180. stand out 1) yakalamayı başarmak 2) rahatsız etmek 3) eleştirmek 1) işlediğin bir suçtan ceza almadan kurtulmak 181. take back 182. take for 1) bir şeyi vaktinde hazırlamayı,tamamlamayı başaramamak 183. take apart 1) çok para ve diğer destekler olamadan yaşamayı, ayakta durmayı başarabilmek 184. take down 1) yazarak kaydetmek 2) birisini üzmek 185. take in 1) bir şeyi yapmaya başlamak 1) bir araçtan inmek 186. take over 1) varmak 2) görünmek, ortaya çıkmak 1) zor durumdaki birisinin yanında olmak, desteklemek 1) temsil etmek, bir kelimenin veya kelime grubunun kısaltması olmak 2) dayanmak, tahammül etmek 3) aday olmak 1) kolayca görülebilmek 1) alınan malı iade etmek 2) bir eşyaya tekrar sahip olmak 3) yanlışını kabul etmek 4) geçmişte bir dönemi hatırlamak 1) bir şeyle karıştırmak 2) bir şeyi,kişiyi veya konuyu bir şekilde algılamak 2) yazmak 1) aldatmak, kandırmak 2) anlamak 3) elbise daraltmak 1) bir şeyin kontrolünü veya sorumluluğunu almak 1) benzemek 80. get off 81. get out 82. get over 83. get up 84. get to 85. get through 86. get in 87. give out 88. give up 89. give away 187. take after 1) dışarı çıkmak 2) kaçmak 3) tanınmak 188. take away 1) bir hastalığı veya yaşanan kötü bir olayı atlatmak 189. take on 1) kalkmak 190. take off 1) ulaşmak 2) bir şeyi yapmaya başlamak 3) duygusal olarak etkilemek 191. take out 1) telefona bağlanmak 2) kendini anlatabilmek 3) bir sınavda yada yarışta başarılı olmak 192. take up 1) varmak 2) kabul edilmek 3) kapalı bir yere yada araca girmek 4) bir şeyi temin etmek 193. tell off 1) yorulmak ve bozulmak 2) dağıtmak 3) duyurmak, ilan etmek 194. tell apart 1) kötü bir alışkanlığı bırakmak 2) bir ilişkiyi bitirmek 3) teslim olmak 195. throw up 1) ele vermek, bir sırrı açıklamak 2) bağış yapmak 196. try on 1) yerinden çıkartmak 2) çıkartmak 1) bir işi veya sorumluluğu kabul etmek 2) işe almak 1) kıyafetini çıkartmak 2) uçağın yerden havalanması 3) taklit etmek 1) bir şeyi bir yerden çıkartmak 2) bir yere biriyle gitmek 1) bir etkinliğe başlamak 2) belli bir miktar zaman kullanmak veya çaba harcamak 3) kıyafetin bir parçasını kısaltmak 1) azarlamak 1) kişi yada nesneler arasındaki farkı söylemek 1) kusmak 2) terk etmek, reddetmek 3) üretmek 1) elbise denemek

90. give in 91. give off 92. go for 93. go against 94. go ahead 1) teslim olmak 2) teslim etmek 1) serbest bırakmak 2) ortaya gaz yada koku yaymak 197. try out 198. turn down 1) birinse saldırmak 2) bir şeyi elde etmeye yada başarmaya çalışmak 3) seçmek 4) hoşlanmak yada hayranlık duymak 199. turn away 1) karşı çıkmak 200. turn back 2) bir şeyi kararlaştırıldığı gibi yapmak 201. turn into 1) hastalanmak 1) denemek 1) reddetmek 2) bir aletin sesini kısmak 1) kabul etmemek 2) birinin içeri girmesine izin vermemek 1) ters yöne gitmek 2) geri dönmek 1) başka bir şeye dönüşmek 1) bir aletin çalışmasını durdurmak 95. go down with 96. go by 97. go after 98. go off 99. go through 100. go up 101. go on (with) 102. go over 103. hand down 104. hand over 105. hand out 106. hand in 107. hang up 1) bir yerden geçmek yada zamanın geçmesi 1) yakalamak için peşinden gitmek 2) bir şeyi elde etmeye çalışmak 202. turn off 203. turn on 204. turn over 1) patlamak, havaya uçmak 2) zil yada alarmın ötmeye başlaması 3) yiyecek veya içeceğin çürümesi 205. turn to 1) zor ve hoş olmayan bir şeyi yaşamak 2) araştırmak,incelemek, muayene etmek 206. turn up 1) artmak 2) olmak, meydana gelmek 1) bir şeyi detaylı bir şekilde incelemek 1) geleneklerin kuşaktan kuşağa geçmesi 207. turn out 208. wash away 209. watch out (for) 210. wear out 1) bir şeyi yada bir şeyin sorumluğunu, kontrolünü başka birine teslim etmek 211. wear off 1) dağıtmak ( not, belge, kağıt, gazete v.s. ) 212. wind up 1) bir ödev veya raporu teslim etmek, sunmak 213. wipe out 1) bir telefon konuşmasını sonlandırmak 2) ertelemek 214. work out 1) bir aletin düğmesine basarak çalıştırmak 1) kontrolü birisine vermek 2) polise teslim etmek 1) yardım için birisine başvurmak 1) bir şeyin hızını, sesini, gücünü arttırmak 2) varmak 1) olayların yada kişilerin beklenmedik bir hal alması 2) bir aleti kapamak 1) suyun hareketi ile bir şeyi yok etmek 1) dikkat etmek 1) bir şeyi tükenene kadar kullanmak 2) birisini çok yormak 1) solmak 2) zaman içerisinde yada kullanmaktan yavaşça yok olmak, gücünü kaybetmek 1) bitirmek 2) rahatsız etmek 3) sarmak 1) tamamen ortadan kaldırmak 1) çözümlemek, bir soruna cevap bulmak 2) sağlıklı olmak için spor yapmak