T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ



Benzer belgeler
Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 7. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

İçindekiler. Değişim. Toplumsal Değişim. Değişim Eğitim ilişkisi. Çok kültürlülük. Çok kültürlü eğitim. Çok kültürlü eğitim ilkeleri

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu temalı Toplantı İstanbul TOBB Plaza da Gerçekleşti

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

HALKLA İLİŞKİLERE GİRİŞ

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

SOSYAL BİLGİLER 7 ESKİ VE YENİ MÜFREDAT KARŞILAŞTIRMASI (ÜNİTE YERLERİ DEĞİŞTİRİLMEDEN)

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

IB İLK YILLAR PROGRAMI (PYP) NEDİR? F M V Ö Z E L I S P A R T A K U L E I Ş I K İ L K O K U L U

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

İÇİNDEKİLER. Önsöz... v İçindekiler... ix Tablolar Listesi... xv Şekiller Listesi... xv BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİ VE TURİZM SOSYOLOJİSİ

Çocuk Hakları Kongresi, Şubat 2011, Istanbul

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ BÖLÜM AÇMA BAŞVURU DOSYASI

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

İŞL 203U YENİLİK YÖNETİMİ

Açık Sistem Öğeleri

MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ (PZL208U)

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

I. BÖLÜM I. DİL. xiii

İnsanı insan yapan değerlere odaklanılmalıdır. İnsan olmak nedir? sorusuna cevap aranmalıdır.

BES 248- BESLENME ve EKOLOJİ

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL

Kültürel Diplomasi. Hazırlayan: Özlem Ece MART 2013

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİM DALI

Yaşam Boyu Sosyalleşme

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

MEDYADA ETNİK TEMSİL ÖRNEĞİ

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE VE YABANCI DİL ÖĞRETİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ DİL KURSLARIMIZ BAŞLIYOR

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 7. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 4. SINIF İNSAN HAKLARI, YURTTAŞLIK VE DEMOKRASİ DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

Eğitim Fakülteleri ve İlköğretim Öğretmenleri için Matematik Öğretimi

BULDAN DAKİ İLKÖĞRETİM SINIF ÖĞRETMENLERİNİN YAPISALCI ÖĞRENME HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak Mart 2016)

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Lisans Programı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

ÜNİTE:1. Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar ÜNİTE:2. Türkiye de Kültür ve Kültürel Değişim ÜNİTE:3

Eğitim Bilimleri Enstitü Müdürleri Çalıştay Raporu

DİASPORA - 13 Mayıs

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ. Doç.Dr. Yunus KOÇ

İSLAM DÜNYASI İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 )

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Öğretim Yılı Yabancı Dil ve Pilot Okul Çalışmaları by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer İnönü Üniversitesi Siirt Üniversitesi Fırat Üniversitesi Ardahan Üniversitesi

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Jeopolitik POLS

Course Content for Freshmen

TÜRKİYE ENERJİ STRATEJİLERİ & POLİTİKALARI ARAŞTIRMA MERKEZİ İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK ENERJİ VE TASARRUF KONULU EĞİTİM PROGRAMI

TÜRK DÜNYASI KIZIL ELMA ÖDÜLLERİ SUNUŞ

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI

Öğretim Üyeleri-Öğretim Görevlileri

Merhaba dediğini görün. Şimdi Cisco TelePresence ile gelecek yanınızda.

FEF LİSANS PROGRAMLARI DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS PROGRAMI DERS KATALOĞU ( )

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Seminer MES

Türk İnşaat Firmalarının Yurtdışı Projelerde İşçi Sağlığı, İş Güvenliği ve Çevre Uygulamalarına Bakışı - Rusya Federasyonu Örneği

KARġILAġTIRMALI EĞĠTĠM

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi

Mark Zuckerberg, Facebook ve Aldatıcı Reklamlar. Mark Zuckerberg, Facebook adlı sosyal medya sitesinin kurucularından biridir.

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ. (13 Şubat- 24 Mart 2017)

KIRGIZİSTAN TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ HALKLA İLİŞKİLER VE REKLAMCILIK BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI BİRİNCİ YIL

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (13 Şubat- 24 Mart 2017)

Savaş ve Barış Okumaları PSIR Uluslararası savaş ve barış hallerini tahlil eden yazının kullandığı

Transkript:

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KÜLTÜREL DIŞA AÇILIMIN KURUMSAL ARAÇLARI OLARAK ULUSLARARASI DİL-KÜLTÜR ENSTİTÜLERİ VE YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ NÜN YAPILANDIRILMASI UZMANLIK TEZİ Güngör ÖĞÜT ŞUBAT-2009 ANKARA

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KÜLTÜREL DIŞA AÇILIMIN KURUMSAL ARAÇLARI OLARAK ULUSLARARASI DİL-KÜLTÜR ENSTİTÜLERİ VE YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ NÜN YAPILANDIRILMASI UZMANLIK TEZİ Güngör ÖĞÜT Tez Danışmanı Kültür ve Turizm Uzmanı Şenol KARADENİZ ŞUBAT-2009 ANKARA

SINAV YETERLİK KOMİSYONUNA BEYAN Bu belge ile bu uzmanlık tezindeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunduğumu; ayrıca, bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi beyan ederim. 05.02.2009 Güngör ÖĞÜT Kültür ve Turizm Uzman Yardımcısı

KABUL VE ONAY Güngör ÖĞÜT tarafından hazırlanan KÜLTÜREL DIŞA AÇILIMIN KURUMSAL ARAÇLARI OLARAK ULUSLARARASI DİL-KÜLTÜR ENSTİTÜLERİ VE YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ NÜN YAPILANDIRILMASI adlı bu tezin Uzmanlık Tezi olarak uygun olduğunu onaylarım. Şenol KARADENİZ (Danışman) Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Kültür ve Turizm Uzmanı Tezi olarak kabul edilmiştir. Adı ve Soyadı İmzası Başkan : Üye :. Üye :. Üye :. Üye :. Tarih :.../. / Bu tez, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Turizm Uzman Yardımcılarının Uzmanlık Tezlerini Hazırlarken Uyacakları Yazım Kuralları Yönergesiyle belirlenen tez yazım kurallarına uygundur. ii

ÖNSÖZ Tarihsel ve toplumsal gelişim süreci içinde yaratılan maddi ve manevi değerlerin bütünü olarak tanımlanan kültür, canlı bir yapıya sahiptir ve zamanla değişebilmektedir. Bu değişikliğe sebep olan çok sayıda etkinin mevcudiyetinden söz edilebilir. Kültür alanındaki değişmelerin önemli sebeplerinden birisi farklı kültürler ile girilen etkileşimdir. Tarihsel süreç içinde farklı biçimlere bürünen kültürel etkileşim modern zamanlara kadar daha çok savaş, ticaret, göç ve dini uygulamalar aracılığıyla gerçekleşmekteydi. Sömürgeciliğin ortaya çıkması ile birlikte ise batılı toplumlar, yabancı topluluklar ya da ülkeler üzerinde siyasi ve ekonomik hükümranlık kurmaya çalışmışlar ve bu hükümranlık çabalarının mayası olarak da kültürel sömürgeciliği benimsemişlerdir. Yayılmacı ülkelerin etki alanlarını daha hızlı ve kolay genişletmek amacıyla uzak toplumların kültürel altyapılarını çözümleme isteği modern kültür çalışmalarının ve antropolojinin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Kültürel etki alanını genişletme çabaları herhangi bir sistematik yaklaşımdan yoksun olarak, kurulmaya çalışılan siyasi ve ekonomik hükümranlığın doğal bir aracı ya da sonucu olarak ortaya çıkarken 20.yüzyıldan itibaren bu çabalar sistematik ve kurumsal bir yapıya evrilmeye başlamıştır. Bu kurumsallaşmanın en önde gelen örneklerinden birisi uluslararası alanda faaliyet gösteren kültür ve dil enstitüleridir. Kuruluşları ve çalışmalarındaki temel motivasyon ister diğerlerinden daha üstün olduğunu düşündükleri kendi dil ve kültürlerini yaymak ister uluslararası alanda ülkelerinin siyasi, ekonomik ve toplumsal çıkarlarını savunmak isterse de uluslararası barışa ve kültürel diyaloga katkı da bulunmak olsun, kültür ve dil enstitüleri günümüzde kültürel etkileşimin en önemli araçlarından birisidir. Teknolojinin akıl almaz bir hızla insanların günlük hayatlarına soktuğu iletişim imkânlarının genişlemesi, küreselleşme olgusunun belirginleşmesine ve bütün dünyayı etkisi altına almaya başlamasına sebep olmuştur. Kültürlerarasında bulunduğu varsayılan sınırların, bu süreçte, erozyona uğraması kültür ve dil iii

enstitülerinin önemini bir kat daha arttırmıştır. Yaşanması kaçınılmaz olan bu sürece uygun politikalar oluşturma çabaları kültür ve dil enstitülerinin yeni işlevler kazanmasına yol açmıştır. Temel amaçları kendi ülkelerinin çıkarlarını uluslararası alanda korumak amacıyla kültürel tanıtım ve dil öğretimi yapmak olan enstitüler, bir yandan da her türlü kaynaktan sınırsızca beslenen popüler küresel kültürün yıkıcı etkilerine karşı kültürlerini korumayı ve üst bir küresel kültür oluşumuna katkı sağlamayı temel amaçlarından saymaya başlamışlardır. Bu amaçla benzeri faaliyet alanlarına sahip kurum ve kuruluşlarla işbirliği imkânlarını kullanmaya başlamaları, enstitülerin kültürel diyalog ortamları olma özelliklerini de ön plana çıkarmıştır. En köklü kültür enstitüleri Fransız Kültür Merkezi, Goethe Enstitüsü ve British Council dır. Bu enstitüler sırasıyla Avrupa nın siyasi, ekonomik ve kültürel anlamda önde gelen ülkeleri Fransa, Almanya ve İngiltere tarafından kurulmuşlardır. Kültür politikalarının önem kazanması ile birlikte dünyanın pek çok ülkesi benzer enstitüler kurmaya başlamışlardır. İspanya, Çin, Portekiz, İtalya bunların başında gelmektedir. Türkiye de de Türk kültürünü ve dilini yaymak amacıyla Yunus Emre Enstitüsü kurulmasına yönelik çalışmalar 2007 yılında çıkarılan Yunus Emre Vakfı Kanunu ile hız kazanmıştır. Bu çalışmada kültür, milli kültür, kültür ve dil ilişkisi, kültür değişmeleri, kültür politikaları ve küreselleşme gibi temel kavramların açıklanmasının ardından dünyada en etkin faaliyet alanına sahip olan Fransız Kültür Merkezi, Goethe Enstitüsü ve British Council sırasıyla değerlendirilecektir. Enstitülerin kuruluşları, amaçları, faaliyet alanları, kendi ülke kültürlerine ve faaliyet gösterdikleri ülkelerin kültürlerine katkıları açıklanacaktır. Bu çalışma ile asıl ulaşılmak istenen amaç ise, Türkiye de kurulması için çalışmalar devam eden Yunus Emre Enstitüsü için örnek oluşturmaktır. Kültür ve buna bağlı bazı temel kavramlar mümkün olduğunca araştırmanın ana eksenini oluşturan kültür ve dil enstitüleri ile ilişkilendirilerek açıklanmaya çalışılmıştır. Kültür ve dil enstitüleri ile çalışmaları hakkında bilgiler ise ancak bu kuruluşların web sayfalarından edinilebilmiştir. Literatür taramasında doğrudan iv

enstitüleri ele alan bir çalışma bulunamamıştır. Yunus Emre Enstitüsü nün kurulmasına yönelik çalışmalar hakkında ayrıntılı bilgiler edinilememiştir. Yunus Emre Vakfı kurulmasına ilişkin kanunun çıkarılması ve vakıf mütevelli heyeti üyelerinin atamalarının yapılması dışında, vakıf kuruluş kanununda yer alan kamu kurumları bünyesinde bu konuda yeterli çalışmanın yapılmadığı görülmüştür. Kanuna göre Yunus Emre Enstitüsünün ve buna bağlı kültür merkezlerinin oluşturulmasında en önemli referans kurum olan Kültür ve Turizm Bakanlığı nın bu alandaki bilgi birikimine katkı yapması amaçlanan bu çalışmanın ortaya çıkmasında emeği olan pek çok kişi bulunmaktadır. Tez konusunun belirlenmesinden tezin teslim edilmesine kadar bütün aşamalardaki bürokratik işlemleri yürüten Gülten KARA ya, uzman yardımcılarına destek olunması ve tez hazırlama sürecinde iş yüklerinin azaltılması ve araştırma için izin verilmesi konularında öteden beri Genel Müdürlüğümüzde yaşanan sıkıntıların aşılmasında yardımcı olan Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Dr. Aytekin YILMAZ a ve özellikle tecrübelerini ve önerilerini paylaşan Danışmanımız Şenol KARADENİZ e teşekkür ederim. Tez esnasında yararlandığım kaynaklara erişmemde yardımlarını esirgemeyen Günay a, Kübra ya, Orhan a ve İsmail e; enstitülerin Almanca ve Fransızca dillerinde yayın yapan web sayfalarından ulaştığım bütün bilgileri benim için anlaşılır kılan Şevkiye ye, Taner e, Osman a ve Google Translate; araştırma konusunun çerçevesinin belirlenmesinde ve enstitüler hakkında bilgilerin derlenmesinde büyük katkıları olan Mustafa Tuğrul a çok özel teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca, isimlerini burada tek tek saymamın mümkün olmadığı tez çalışması sırasında hal hatır soran bütün dostlara şükranlarımı sunarım. Şubat, 2009 Güngör ÖĞÜT v

İÇİNDEKİLER SINAV YETERLİLİK KOMİSYONUNA BEYAN.....i KABUL VE ONAY SAYFASI...... ii ÖNSÖZ.......iii İÇİNDEKİLER...... vi KISALTMALAR... ix TABLOLAR.......x BİRİNCİ BÖLÜM: GİRİŞ.... 1 İKİNCİ BÖLÜM: TEMEL KAVRAMLAR. 7 2.1. Temel Kavramların Kapsamı........ 7 2.2. Kültür.... 8 2.3. Milli Kültür... 15 2.4. Kültür ve Dil..17 2.5. Kültür Değişmeleri 18 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE KÜLTÜR VE KÜLTÜR POLİTİKALARI... 21 3.1. Küreselleşme ve Kültür.... 21 3.2. Kültür Politikaları..... 26 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: KÜLTÜREL DIŞA AÇILIMIN KURUMSAL ARAÇLARI OLARAK ULUSLARARASI DİL-KÜLTÜR ENSTİTÜLERİ...30 4.1. Bakış Açısındaki Farklılıklar........30 vi

4.2. Kuruluş Amaçları ve Faaliyetleri..... 31 4.2.1. Neden Kurulmuşlardır?..... 32 4.2.2. Faaliyet Alanları Nelerdir?... 33 4.3. Enstitülerin Kendi Ülke Kültürlerine Katkıları.... 36 4.4. Enstitülerin Yabancı Ülke Kültürlerine ve Evrensel Kültüre Katkıları.. 38 BEŞİNCİ BÖLÜM: ÖNEMLİ KÜLTÜR VE DİL ENSTİTÜLERİ. 42 5.1. Fransız Kültür Merkezi.... 42 5.2. Goethe Enstitüsü... 52 5.3. British Council..61 5.4. Diğer Kültür ve Dil Enstitüleri.71 5.4.1. Cervantes Enstitüsü........ 71 5.4.2. Konfüçyüs Enstitüsü.. 72 ALTINCI BÖLÜM: TÜRKİYE NİN KÜLTÜREL AÇILIMI VE YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ. 74 6.1. Türkiye nin Ulusal Kültür Tanımının Yapılması ve Kültürel Açılım.. 74 6.2. Yunus Emre Enstitüsü nün Kuruluş Nedenleri Nelerdir?......... 77 6.3. Yunus Emre Vakfı Kanunu..... 78 6.3.1. Amaçları ve Teşkilat Yapısı... 79 6.3.2. Vakıf Mütevelli Heyeti..... 80 6.4. Yunus Emre İsminin Seçilmesi.... 80 6.5. Faaliyet Alanları 81 vii

YEDİNCİ BÖLÜM: SONUÇ VE ÖNERİLER.....83 KAYNAKÇA........ 92 EK YUNUS EMRE VAKFI KANUNU......97 ÖZET........103 SUMMARY..... 104 viii

KISALTMALAR AB AF BC BBC TBMM UNESCO TRT YÖK MEB TOBB TİKA TDK AFEA : Avrupa Birliği : Alliance Française : British Council : British Broadcasting Corporation : Türkiye Büyük Millet Meclisi : United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization : Türkiye Radyo Televizyon Kurumu : Yüksek Öğretim Kurumu : Milli Eğitim Bakanlığı : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği : Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı : Türk Dil Kurumu : Agency for French Education Abroad ix

TABLOLAR Tablo 1: Alliance Française logosu taşıyan Fransız Kültür Merkezlerinin dünyadaki dağılımı ve öğrenci sayısı. 42 Tablo 2: Goethe Enstitüsü nün faaliyet gösterdiği ülkeler ve şehirler.....52 Tablo 3: British Councli ın faaliyet gösterdiği ülkeler...62 x

1. GİRİŞ Farklı insan toplulukları zaman içerisinde ticari etkinlikler, savaşlar, dini ritüellerin uygulanması, spor müsabakaları, uluslararası politik değişimler vb. aracılığıyla birbirleri ile etkileşim haline geçmişlerdir. Her bir araç ortaya çıktığı zaman ve coğrafi koşullar çerçevesinde değişik boyutlarda toplumlararası etkileşim sürecine katkı sağlamıştır. İnsanın yeryüzünde hareket etme kabiliyetinin günümüzle karşılaştırıldığında oldukça sınırlı olduğu zamanlar ile günümüz toplumlarının kültürel etkileşim hızı ve boyutu birbirinden oldukça farklıdır. Farklı kültür ve medeniyet alanlarının tarih boyunca birbirleri ile süregelen ilişkilerinin boyutlarını ve etki alanlarını genişletme motivasyonlarını farklı araçlar üzerinden takip etmemiz mümkündür. 20. Yüzyılda bu etkileşimi kendi lehlerine olacak şekilde yönlendirmek amacıyla çok sayıda ülke tarafından uluslararası faaliyet gösteren kültür ve dil enstitüleri kurulmuştur. British Council, Fransız Kültür ve Goethe Enstitüsü uluslararası alanda faaliyetleri en yaygın olan dil ve kültür enstitüleridir. 1 Enstitüler ilgili ülkelerin dillerini ve kültürlerini uluslararası alana taşımak için çok sayıda ülkede başta dil öğretimi olmak üzere her türlü kültür, sanat ve edebiyat faaliyeti yürütmektedirler. Yapılan dil öğretiminin ve kültürel etkinliklerin hem enstitülerin ait oldukları ülkelere hem de faaliyet gösterdikleri ülkelere önemli etkileri ve bir yandan da katkıları olmaktadır. Yarım yüzyılı aşkın zamandır dünyanın pek çok noktasında faaliyetlerini sürdüren kültür ve dil enstitülerinin çalışmalarının incelenmesi ve bir arada derli toplu verilmesi ülkemizde bugüne kadar ele alınmamış olan bir konu olduğu için önemlidir. Enstitülerin çalışmalarının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi, 1 Fransız Kültür Merkezi 1883 yılında, Goethe Enstitüsü 1925 yılında, British Council ise 1934 yılında kurulmuştur.

teorik planda öne çıkan özelliklerinin vurgulanması ve ortaya çıkan sonuçların Yunus Emre Enstitüsü için model olarak alınacak olması araştırmanın önemini arttırmaktadır. Kültür ve Bakanlığı, Yunus Emre Vakfı kurulması aşamasında kanun ile kendisine yetki ve sorumluluk verilen kuruluşların başında gelmektedir. Kanuna göre Kültür ve Turizm Bakanı vakıf mütevelli heyetinin doğal üyesidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı müsteşarının vakfın faaliyetleri hakkında bütün kararları alacak olan Vakıf yönetim kurulunun tabii başkanı olması yine bu kanun ile öngörülmektedir. Dolayısıyla, yapılan bu çalışma Yunus Emre Enstitüleri konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı nın bilgi birikimine katkı yapacaktır. 2 Yunus Emre Vakfı kanununda bahsedilen kurum ve kuruluşların Yunus Emre Enstitüsü nün kuruluş aşamasında oynayacağı rol ve sonrasında enstitünün çalışmalarına nasıl bir katkı sağlayacağı çok net olarak açıklanmamıştır. Enstitüyü kuracak olan Yunus Emre Vakfı nın kurumsal yapılanması tamamladıktan sonra enstitünün kuruluşunun tamamlanacağı ve yurtdışı merkezlerini açmaya başlayacağı öngörülmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı nın da bu süreçte oldukça etkin bir rol oynaması beklenmektedir. Ancak, Kültür ve Turizm Bakanlığı nın konu ile ilgili olabilecek olan Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı, Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü, Tanıtma Genel Müdürlüğü gibi birimlerinde konu ile ilgili somut bir çalışmanın henüz yapılmamış olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu araştırmada ele alınan konular ve ulaşılan sonuçlar Kültür ve Turizm Bakanlığı nın ilgili birimleri tarafından Yunus Emre Enstitüsü nün kurulması ve yurtdışı merkezlerinin açılması aşamasında yapılacak çalışmalara kaynak olabilecektir. Bu çalışmada Goethe Enstitüsü, British Council, Cervantes Enstitüsü, Fransız Kültür gibi belli başlı dil ve kültür enstitülerinin kuruluş amaçları, yaptıkları çalışmalar, çalışmalarının ilgili ülkelere ve evrensel kültür alanına olan 2 05.05.2007 tarihinde kabul edilen 5653 sayılı Yunus Emre Vakfı Kanunu 26526 sayılı Resmi Gazete de 18.05.2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. (Bkz. Ekler) 2

etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bundan daha da önemlisi hakkında özel bir kanun çıkarılan Yunus Emre Enstitüsü nün kurulma çalışmaları ve bu enstitülerin Türkiye nin kültürüne olası katkılarının nasıl olacağı tartışılacaktır. Bu kuruluşların teorik altyapıları arasındaki benzerlik ve farklılıkların ortaya konması da çalışmanın amaçları arasındadır. Buna bağlı olarak araştırma problemi: Uluslararası Kültür ve Dil enstitülerinin kurumsal altyapıları ve pratikteki uygulamalarının, Yunus Emre Enstitüsü kuruluş çalışmalarına sağlayacağı katkılar nasıl olabilir?, biçiminde ifade edilebilir. Bütün toplumlar kendi kültürel birikimlerinin insanlığın yüz yüze kaldığı problemlerin çözümünde olumlu rol oynayacağı inancıyla, kültürel öğelerinin yabancı ülkelerde de bilinirliğini arttırmayı amaçlamaktadırlar. Aynı zamanda kültürel tanınmanın beraberinde, başta siyaset ve ekonomi olmak üzere turizmden spora, sinemadan müziğe, dinden edebiyata uzanan çok geniş bir yelpazede kendilerine çok önemli katkılar sağlayacağını düşündükleri için bu konuya oldukça önem vermektedirler. Kültür ve dil enstitüleri olmadan istenilen düzeyde bir kültürel tanınmanın sağlanamayacağı ve kültürel tanınmanın beraberinde getireceği büyük faydaların mümkün olamayacağı yadsınamaz bir gerçektir. 1940 yılından beri çok sayıda ülkede faaliyet gösteren British Council ın İngiliz dili, kültürü, siyaseti ve ekonomisine 20. yüzyılda yaptığı katkı bunun en göze çarpan örneği olarak verilebilir. 3 Kültürel tanıtım için uluslararası alanda faaliyet gösteren farklı ülkelere bağlı çok sayıda merkez bulunmaktadır. Bunlardan bazıları kurumsal yapılanma aşamasını çok önceleri tamamlamış olup sayıları yüzlerle ifade edilen merkezlerde kendi kültürel birikimlerinin tanıtımını yapmakta ve dillerini öğretmektedirler. Bunların en önemlileri British Council, Goethe Enstitüsü ve Fransız Kültür merkezidir. 3 İngilizce nin dünya üzerinde en yaygın konuşulan dil (lingua franco) haline gelmesi bile tek başına British Council ın bu alandaki etkinliğinin boyutlarını ve ülkesi için önemini göstermektedir. 3

Bunların yanı sıra, kuruluş tarihleri diğerlerine göre daha yeni olan Çin Konfüçyüs Enstitüsü ve İspanyol Cervantes Enstitüsü bulunmaktadır. 4 Bu iki ülkenin kültürel açılımına katkı sağlayacak olan bu kültür enstitüleri kuruluş aşamalarını tamamlamaya çalışmaktadırlar. Çin ve İspanya nın tarihten gelen kültürel zenginliği ve dünya üzerindeki siyasi ve ekonomik etki alanları dikkate alındığında önümüzdeki dönemde kendilerinden daha yoğun bahsedileceği ve etki alanlarını her geçen gün arttıracakları aşikârdır. Yukarıda bahsedilen kültür merkezleri ve dil enstitülerinin yanında daha küçük ölçekli olarak belli merkezlerde ve belli konularda çalışmalar yapan İtalyan Kültür Merkezi, İran Kültür Merkezi, Hollanda Kültür Merkezi gibi kuruluşlar bulunmaktadır. Kurumsallaşma aşamasını tamamlamış olan enstitülerin faaliyetlerini tespit etmek, teorik ve pratik bilgilerine ulaşmak mümkün olduğu için araştırma kapsamında bu kuruluşların yapıları ve çalışmaları daha detaylı olarak incelenecektir. Diğer ülkelerin kültür enstitüleri ayrıntılı olarak ele alınmayacaktır. Ancak, yeri geldiğinde bütün kuruluşların gerek kurumsal yapıları gerek kültür ve dil alanında yaptıkları çalışmalar bu araştırmada konu edilecektir. Kültür, kültürün uluslararası alana taşınması, kültürel tanıtım amaçlı çalışmalar yapan kuruluşlar, kültür ve dil enstitüleri aracılığıyla yabancı ülkelerde dil eğitimi verilmesi ve bu kuruluşların kültür alanının yanı sıra diğer konularda yaptıkları çalışmalar çok uzun zamanlı bir araştırmayı gerektirir. Ayrıca, bütün bu çalışmalarda elde edilecek olan verilerin belli bir sistematik çerçeve içerisinde analiz edilmesi yapılan bu tez çalışmasının boyutlarını çok aşan bir konudur. Buna ek olarak uluslararası alanda faaliyetlerine devam eden kültür ve dil enstitülerinin hepsinin kurumsal yapılarına ve faaliyetlerine ilişkin verilerin derlenmesi mümkün olmayacağı için tez çalışmasının ana iskeleti Goethe Enstitüsü, Fransız Kültür Merkezi ve British Council ile sınırlı tutulmuştur. 4 Cervantes Enstitüsü 1991 yılında, Konfüçyüs Enstitüsü ise 2004 yılında kurulmuştur. 4

Kültür, kültürel değişim ve gelişim, kültüre ait unsurların tanıtılması, dil eğitimi gibi konularda oldukça zengin bir teorik yazılı birikim bulunmaktadır. Bunun yanında, uluslararası alanda faaliyet gösteren kültür ve dil enstitüleri ve bunların yaptıkları çalışmalar ile ilgili bilgilere ulaşmak mümkün olmaktadır. Enstitüler bünyesinde yapılan çalışmaların kültür alanına ait teorik birikim ile birlikte değerlendirilmesi sağlıklı sonuçlara ulaşılmasına olanak sağlayacaktır. Dolayısıyla kültür, kültürün dış dünyaya açılmasında etkili olan faktörler, dil eğitiminin ardında yer alan motivasyon gibi konularda bir katalog taraması ve bunun sonucunda ulaşılan bilgiler araştırmanın ilk aşamasını oluşturmaktadır. Bunun ardından, Goethe Enstitüsü, Fransız Kültür Merkezi ve British Council ayrı ayrı ele alınacak ve kurumsal yapıları ile kültür ve dil öğretimi alandaki çalışmaları gözler önüne serilecektir. Bu bölümdeki veriler daha çok enstitülerin internet sayfalarından, yayınladıkları broşürlerden, medya kuruluşlarının veri tabanlarından derlenmiştir. Literatür taramasında, enstitülerin web sayfaları ve yayımladıkları raporlar ve broşürler dışında konu ile ilgili basılı kaynakların olmadığı görülmüştür. Kültür ve dil enstitüleri ile ilgili olarak vurgulanması gereken bir diğer önemli unsur bu kuruluşların çalışma alanlarının ve etkilerinin genişliğidir. Bu enstitülerin çalışmalarının sadece dil öğretimi ve kültürel tanıtım ve işbirliği ile sınırlı olduğunu düşünerek araştırmayı sonuçlandırmak, bu kuruluşların bütünüyle değerlendirilmesini engelleyeceğini de burada belirtmek yararlı olacaktır. Bazılarının doğrudan amaçları arasında yer alan bazılarının ise daha örtülü olarak sürdürdüğü faaliyetleri ekonomiden politikaya, kamu yönetiminden uluslararası ilişkilere, turizmden spora kadar uzanan geniş bir yelpaze oluşturmakta ve bu çalışmaları ile kendi ülkelerinin çıkarlarına hizmet etmektedirler. Tez çalışması giriş ve sonuç bölümleri hariç 5 ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, tez araştırmasında ele alınan konunun boyutları, araştırmanın ele alınış şekli, kapsamı, amaçları vs gibi konularda temel bilgiler yer almaktadır. İkinci bölümde kültür, milli kültür, kültür değişmeleri ile kültür ve dil ilişkisi kısaca açıklanmaktadır. Üçüncü bölümde, ikinci bölümün bütünleyicisi olarak kültür ve 5

küreselleşme arasındaki ilişki ve buna paralel olarak uygulanmaya başlayan kültür politikaları ele alınacaktır. Dördüncü bölümde, kültür ve dil enstitüleri üst başlığı altında bu kuruluşların niçin kuruldukları, hangi alanda faaliyet gösterdikleri, kendi ülke kültürlerine ve faaliyet gösterdikleri ülkelerin kültürlerine katkıları ile küresel kültürün oluşmasında oynadıkları rol üzerinde durulacaktır. Beşinci bölümde ise, faaliyet alanları en geniş kültür ve dil enstitüleri olan Goethe Enstitüsü, Fransız Kültür Merkezi ve British Council ele alınacaktır. Altıncı bölümde, bütün tez boyunca üzerinde durulan teorik ve pratik bilgilerin ışığında ülkemizde kurulması amaçlanan Yunus Emre Enstitüsü ele alınacaktır. Bu bölümde Yunus Emre Vakfı kurulmasına ilişkin kanun ile bu kanunda öne çıkan noktalar irdelenecektir. Sonuç ve öneriler başlıklı son bölümde ise, araştırmanın daha önceki bölümlerinde incelenen enstitülere ait bilgilerden yaralanılarak Yunus Emre Enstitüsü için öneriler getirilecektir. Türkiye nin kültürel tanıtımı için bir dönüm noktası olabilecek olan Yunus Emre Enstitüsü nün kuruluş aşamasında ve sonrasında ortaya koyacağı çalışmalarda başarıya ulaşabilmesi kendisinden önceki örneklerden azami istifade etmesi ile mümkün olabilecektir. 6

2. TEMEL KAVRAMLAR 2.1 Temel Kavramların Kapsamı Bu çalışmanın ana eksenini oluşturan kültür enstitüleri ve enstitülerin kültürel açılıma uluslararası alanda yaptıkları katkılara geçmeden önce, bazı temel kavramlar değerlendirilecektir. Bu çalışmada ele alınacak konunun özünü kültür ve kültüre bağlı kavramlar oluşturduğundan, kesin tanımlar yapma çabası ve bu tanımlara bağlı analiz ve sentez girişimleri eksik kalmaya mahkûmdur. Kültüre bağlı olarak bir çırpıda sayılıverecek o kadar çok kavram vardır ki, bunların etraflıca ele alınabilmesi bu araştırmanın sınırlarını ve amaçlarını aşmaktadır. Maddi kültür, manevi kültür, somut kültür, soyut kültür, milli ya da ulusal kültür, yabancı kültür, evrensel veya küresel veya global kültür, yerelyöresel kültür, alt kültür, üst kültür, kültürötesi, çokkültürlülük, cinsiyet kültürü, kültür devlet ilişkisi, kültür hakkı, kültürel özgürlük, kültürel etkileşim, kültürel demokrasi, kültürlerarası, kültür ve medeniyet ilişkisi, kültür ve toplum ilişkisi, kültür ve ekonomi ilişkisi, kültür ve uluslararası politika ilişkisi, kültür ve dil ilişkisi gibi pek çok kavram ve olgu açıklanmaya muhtaç hale gelmektedir. Yukarıda sıralanan her bir kavram ve olgu ayrı ayrı çok geniş araştırmalara konu olabilecek derinliğe sahiptir. Bu bölümde araştırmanın kapsamı ile doğrudan ilintili olan kültür, yerelmilli kültür, kültür-dil ilişkisi ile kültür değişmeleri kavramları açıklanacaktır. Bu bölümün tamamlayıcısı olacak ikinci bölümde ise, kültürün evrenselleşmesi ile insanların hem yerel kültür ile hem de küresel kültür ile olan ilişkilerine ve kültürel küreselleşmenin bir sonucu olarak ortaya çıkan kültür politikalarına değinilecektir.

2.2. Kültür Kültür modern antropolojinin gelişmesi ile birlikte tanımlanmaya çalışılan bir kavramdır. Çok sayıda araştırmacı kültürü tanımlama çabası içerisinde olmuşlardır. Üzerinde genel bir konsensüsün oluştuğu kültür tanımı olmamakla birlikte bilim adamlarının ve araştırmacıların sıklıkla gönderme yaptıkları görece kabul gören tanımlamalar mevcuttur. Kültür, Latince cultura dan türemiştir. cultura nın manası bakmak veya ihtimam göstermektir. Yüceltmek, pohpohlamak, çiftçilik anlamlarına da gelen cultura Hristiyan yazarlar tarafından ibadet anlamında da kullanılmıştır. Zaman içerisinde tarım ve toprağı işlemek; ibadet; jimnastik; zekânın, zevklerin, davranışların eğitimi, gelişimi, incelmesi anlamlarında kullanılmıştır (Meriç, 1986: 38). Kültür kavramının çok anlamlı olması onu tanımlamada zorluğa düşülmesinin temel sebebidir. Amerikalı antropologlar Alfred L. Kroeber ve Clyde Kluckhohn yayınladıkları kültür konulu antolojide 164 farklı kültür tanımını derlemiş ve bu kavramları tartışmışlardır (Güvenç, 1984: 95). Burada kültürün bizatihi sözlük anlamından daha çok, kültüre etki eden faktörler ile kültürün insan yaşamında işaret ettiği anlam boyutuna değinilmesi araştırmanın ana ekseninden sapmamaya yardımcı olacaktır. Bu çaba, kültür ve dil enstitülerinin kendi ülkeleri dışında yaptığı çalışmaların motivasyonunu anlamada ve bu kuruluşların evrenselleşen dünyada ülkeleri için taşıdıkları önemi göstermede bize yardımcı olacaktır. Kültürün en bilinen ve bugün de sıklıkla referans gösterilen kapsamlı tanımı İngiliz antropolog Edward Burnett Tylor tarafından yapılmıştır. Bütüncü kültür tanımlarını en eksiksizi olarak görülen bu tanıma göre kültür; bir toplumun üyesi olarak insanoğlunun kazandığı bilgi, iman, sanat, gelenek, görenek ve benzeri kabiliyet, hüner ve alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütündür (Güngör, 1991: 47). 8

Tyler gibi, kültürü bütüncü bir yaklaşımla ele almayı tercih eden Güvenç (Güvenç, 2009), üzerinde uzun yıllar boyunca çalıştığını ifade ettiği yumak modeli ile kültürü tanımlamıştır: Kültürün karmaşık bütün olduğunu kabul eden bütüncü yaklaşım sayesinde hayatta her şeyi her şeye bağlayan öğenin insan ve dil olduğunu öğrendim. İnsan kültür varlığının hem yaratanı hem de yaratığıdır. Latince kökenli kültür kelimesi Batı dillerinde farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Fransızcada ve Fransız yazarların eserlerinde insanı insan yapan bilgilerin bütünü; Alman ve İngilizlerde ise sosyal anlayış olarak ağırlıkla ele alınmaktadır (Meriç, 1986: 14-15). Kültür, günümüz Türkçesinde Almanca ve İngilizcedeki anlamlarıyla paralellik göstermektedir. Fransızcadaki insanın eğitim sürecindeki edinimleri 1 tanımından daha geniş bir anlama gelmektedir. TDK Sözlüğünde (TDK, 2009) kültürün birden fazla karşılığı bulunmaktadır: A) Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin. B) Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü. C) Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi. D) Bireyin kazandığı bilgi. Türk düşün hayatında kültürü sistematik olarak ele alan ilk Türk düşünür olan Ziya Gökalp, bir toplumun kendine özgü yaratısı olan kültürün karşılığı olarak Arapça kökenli hars sözcüğünü kullanmıştır. Hars ve Medeniyet isimli eserinde hars ve medeniyet kavramlarının birbirinden farklı olduğunun altını çizdikten sonra harsın milli olduğunu medeniyetin ise beynelmilel olduğunu belirtmiştir. Gökalp e göre (Gökalp, İstanbul: 25) her kavmi ayakta tutan kendine has bir harsı vardır ve zamanla bu hars yükselerek daha geniş ve 1 Collins French Dictionary isimli sözlükte, kültür (culture) kavramı dilimizdeki anlamına ek olarak insanın eğitim yoluyla kazandıkları olarak açıklanmıştır. 9

beynelmilel bir karakter arzeder. Bu noktada hars medeniyete dönüşür ve bütün insanlığın ortak değeri haline gelir. Prof. Dr. Mehmet Kaplan (Kaplan, 1983), kültürü Öztürkçe karşılığı olan ekin anlamını merkeze alarak tanımlamaya çalışır. Buradan yola çıkarak tarlaya dikilen ekinin sabır ve dikkatle bakıma alınarak işlenmesi sonrasında sofraya ekmek olarak gelmesini de insanın ruh ve zihin aracılığıyla ürettiği güzel sanatlar ve edebiyatı da kültürün unsurları olarak ortaya koyar. Kaplan, kültür kavramını ülkemizde batılı anlamda ilk ele alan düşünürlerden olan Ziya Gökalp in tanımını doğru bulduğunu belirttikten sonra, kültürün milli ve hissi bir boyutu olduğu için kültürün millet denilen sosyal varlığa özgü olduğunu söyler. Her toplum kendi kültür çevresinde maddi ve manevi, soyut ve somut yığınla ürün üretir. Bir toplum izole bir ortamda varlığını sürdürse bile kendince bir kültürel üretim süreci hayata getirir. Çünkü, izole olsa da, o toplum içerisindeki insanlar belli bir düşünsel faaliyet sürdürmektedirler ve bu düşünsel çabalar kendine özgü bir kültür ortaya çıkarır. (Kırkpınar, 2006) Ziya Gökalp ekolünü benimseyen bütün düşünürlerde kültür ile ilişkilendirilen en önemli kavram dildir. Bu görüşe göre dil, içerisinde o millete ait bütün duygu ve düşünce birikimini, dünya görüşünü, kısaca o topluma dair her şeyi taşımaktadır. Milli olan dil ile eş oluşum süreci geçirdiği kabul edilen kültürel üretim de millidir. Kültürü tanımlamaya çalışan sözlükler ve araştırmacılar karşılık olarak birbirlerine temelde yakın duran ancak içeriği bakımından zaman zaman birbirinden oldukça ayrışan karşılıklar getirmişlerdir. Bütün bu çabalar kültürün tanımlarının sınırına henüz gelinmediğini göstermektedir. Temel olarak belli bir karşılığa sahip olan kültür kavramını, yukarıda da görüldüğü gibi, her ele alan araştırmacı ona kendi durduğu yerden bakıp-gördükleri nispetince bir anlam değeri yüklemiştir. Bu çıkarım bizi kültürün, yaşam içerisinde ve insan bilgi birikimine paralel olarak sürekli gelişen ve anlam derinliği genişleyen bir kavram olduğu sonucuna götürür. Bunun sonucunda kültür, her yeniden ele 10

alınışında temelde taşıdığı anlamı genişletmiş ve birbirleriyle görece ilişkili onlarca tanım ortaya çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ün kültür ve kültürel değerlere bakış açısı ana akım Cumhuriyet Dönemi aydınlarının bu konuya bakış açılarını ciddi şekilde etkilemiştir. Türkiye Cumhuriyeti nin temeli kültürdür, derken Atatürk kültürü okuyarak anlayarak ve düşünerek zihni terbiye etmek olarak görür. Atatürk e göre kültür; tabiatın yüksek feyizleriyle mesut olmaktır. Bu ifade içinde çok şey saklıdır. Temizlik, saflık, yükseklik, insanlık vs. Bunların hepsi insanlık vasıflarındandır. İşte kültür kelimesini mastar şekline soktuğumuz zaman, insana verdiği yüksek vasıfları kendi çocuklarına, geleceğine vermesi demektir Buraya kadar anlatmak istediğimiz, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti çocukları kültür insanlarıdır. Yani hem kendileri kültür sahibidirler hem de bu özelliği milletlerine ve bütün Türk milletine yaymakta olduklarına inanırlar (Ilgaz, 1984: 18). Klasik kültür tanımlarının günümüz kültürlerini tanımlamada yetersiz kaldığı son yıllarda üzerinde daha çok durulmaya başlayan bir olgu haline gelmiştir. Tek kültürlülüğün tanımı gibi gözüken yaklaşımlar artık kültür ötesi gibi kavramlarla bilim adamlarınca tartışılmaktadır. Prof. Wolfgang Welsch (Wolfgang, 1997: 142-143), Doğudan Batıdan Uluslararası Konferansında yaptığı sunumunda, klasik tekkültürlülük tanımının sorunlu olduğunu savunarak kültür ötesi kavramına vurgu yapmıştır. Geleneksel tek kültürlülük kavramı birleştiricilik, halka dayanma ve ayırt edici özelliklerini gösteren üç unsurla sosyal homojenleştirme, etnik birliktelik ve kültürlerarası ile sınırlandırılmaktadır. Modern kültürler içerisinde çok çeşitli yaşam tarzları bulunmaktadır. Toplumlarda dikey ve yatay olarak farklılaşmış değişik kültür biçimlerinin varlığı, tarih içerisinde toplumların birbirleriyle karışıp kaynaştığının daha net ortaya konması ve kültürlerin dış dünyanın etkilerinden azade bir şekilde kendi içlerine kapalı yaşamalarının imkân dâhilinden çıkmış olması tek kültürlülüğe dayanan geleneksel kültür tanımlarının geçerliliğini yitirmesine sebep olmuştur. Bu kültür tanımında ısrarcı olmak köktencilik ve 11

ırkçılığa dayalı çatışmalara ve anlaşmazlıklara yol açmaya gebe olduğu için klasik kültür modeli hem işe yaramaz, hem de normatif açıdan tehlikeli ve savunulamaz duruma gelmiştir. Edebiyat, müzik, resim gibi kültür ürünlerine ve bunların yaratıcılarına baktığımızda ya da günlük yaşam alışkanlıklarını ele aldığımızda Wolfgang ın kültür ötesi kavramının günümüzdeki durumu büyük oranda nitelediğini görebiliriz. Örneğin, Türk edebiyatının son dönem başarılı yazarlarından Orhan Pamuk un eserlerinin bizi Türk kültürünün ya da başka herhangi bir kültürün ötesine götürdüğü görülür. Ya da başka bir başarılı yazar Elif Şafak ın Türkçenin yanında İngilizcede de eserler yazarken; bu çok dilliliğin kendisi için dezavantaj değil, aksine bazı insanlık durumlarını daha iyi anlayabilmesini ve anlatabilmesini sağlayan etkili bir araç olduğu için büyük bir avantaj olduğu görüşüne sahip olduğu görülecektir. Bu, bir kültürden ya da dilden vazgeçmek değildir; hem hayatta hem de edebiyatta çok dilli çok kültürlü olmak mümkündür. (Dergibi, 2004) Kültür tanımları aslında sadece tanımlayıcı kavramlar değildir, aynı zamanda belli bir işlerliğe sahiptirler. İnsanların ya da toplumların kültürü kavrama şekilleri kısa vadede ortaya koydukları kültürel faaliyetleri etkiler ve uzun vadede yaşamakta oldukları kültürü şekillendirir. Fransa ve Almanya nın kültür kavramına yükledikleri anlamın o ülkelerin hem merkezi kültür politikalarını, hem de kültür ve dillerinin dünyaya taşıyıcıları olan Fransız Kültür Merkezi ve Goethe Enstitüsü nün uygulamalarını şekillendirmesi gibi. 2 Bütün çabalara karşın insandan insana değişen çağrışımlarından dolayı kültür kavramı matematik kesinliğinde bir anlama kavuşamamaktadır. Dolayısıyla, kültür sıklıkla kültürel üretimin sonucu olarak ortaya çıkan ürünler üzerinden ya da kültüre bağlı ortaya çıkan yan kavramlar aracılığıyla tanımlanmaktadır. 2 Enstitülerin çalışma alanları ve faaliyetlerinin kapsamları incelendiğinde ülkelerinde kültüre yüklenen anlamın temel çıkış noktalarını oluşturduğu görülmektedir. Kültür ve dil enstitülerinin farklılaşmasının temel sebeplerinden birisini kültür kavramına yüklenen anlamdaki farklılıklar oluşturmaktadır. Türkiye de kurulacak olan Yunus Emre Enstitüsü için de Türkiye de kültüre yüklenen anlamın belirginleşmesi ve üzerinde belli bir uzlaşıya varılması önem taşımaktadır. 12

Kültürün ürünleri nelerdir?, sorusunun cevabı aynı zamanda kültür kavramının bizatihi kendisi ile de ilişkilidir. Örneğin, kültürün aşağı yukarı bütün tariflerinde işaret edilen; toplumun ürettiği her şey kültürdür, açıklamasını somutlaştıralım. Türk toplumu tarafından dünyaya kazandırılan yoğurt veya Türklerin misafirperverliği; Fransızların Bourgogne bölgesinde ürettikleri şaraplar veya dillerine diğer toplumlardan daha bağlı oluşları; İngiliz futbol takımları ve taraftarlık anlayışları veya İngilizlerin kraliyet değerlerine bağlılıkları; Almanların Protestan iş ahlakları veya otomotiv endüstrisinin ürünleri birer kültür ürünüdür. Somut, soyut, maddi, manevi, yararlı, yararsız, görece yerel, görece evrensel özellikler taşıyan ve yukarıda sıralanan değişik kültür ürünlerinden yola çıkarak kültür kavramının kendisi hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Kültürün yaratılma nedenleri de bizi kültür kavramına ulaştırabilir. İnsanlar tarihsel gelişimleri içinde hem kendi aralarında hem de doğayla ilişkilerinde düşünce üretirken ve eylemde bulunurken sürekli yeni yöntemler geliştirmişlerdir. Bunun kabaca kültürün yaratılma nedenleri olarak değerlendirebiliriz (Barloewen, 2001: 1). Kültür nasıl zaman içerisinde değişip gelişiyorsa, kültür kavramının işaret ettiği anlamlar da zaman içerisinde değişip gelişmektedir. Ülkemizi ele alacak olursak, kültür kavramının günümüzde işaret ettiği anlamların Cumhuriyet in ilk yıllarındakinden farklı anlamlar taşıdığı görülecektir. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kültür, ulus devleti inşa etme sürecinde politik bir araç olarak algılanmaktaydı. Daha geri görülen Osmanlı kültüründen kurtulmak, daha ileri görülen Batı kültürü ya da modern kültüre ulaşmak bu dönemin en önemli tartışmasını oluşturmaktaydı. Günümüzde ise kültür daha geniş bir ölçekten ve globalleşen dünya ölçütlerinden ele alınmaktadır. Bir yandan, dünyada yaygınlaşan anlayışa paralel olarak ülkemizde de yerel kültürler ve diller desteklenmeye başlamış; öte yandan ülkemiz kültürel birikiminin dünyaya nasıl ulaştırılabileceği üzerinde daha çok kafa yorulmaya başlanmıştır. 13

Bu farklılaşma diğer bütün toplumlarda da görülen bir durumdur. Örneğin, Almanya da 2. Dünya Savaşı öncesi dönemde, Alman ırkının ve kültürünün saflaştırılması amaçlanmaktaydı. Günümüzde ise, başta 1925 yılında kurulmuş olan Goethe Enstitüsü olmak üzere pek çok Alman kuruluşun çabaları ve dünya çapında örgütlenmeleriyle bütün dünya ile kültürel ilişkiler kuran; çok kültürlülüğü ve kültürel işbirliğini savunan bir Almanya bulunmaktadır. İnsanlığın gelişimine paralel olarak ortaya çıkan yeni yaşam tarzları, yeni kurum ve kuruluşlar ile iletişim ve teknoloji alanındaki gelişmeler kültür kavramının içeriğini ve ifade ettiği anlam derinliğini doğrudan etkilemektedir. Kültür, aynı zamanda siyasal gelişmelerden de fazlasıyla etkilenmektedir. Özellikle, ülkelerin dışa açılan kapıları olarak işlev gören kültür ve dil enstitülerinin çalışmalarında bunun etkisini daha fazla görmek mümkündür. Kültür tanımı, aynı zamanda bir toplumdan diğerine de farklılık göstermektedir. Kültürün anlam boyutuna etki eden faktörlerin çok sayıda olması bu farklılaşmanın en temel sebebidir. Her toplum kendi hafızasından ve tecrübelerinden yola çıkarak kültürü anlamlandırma eğilimi içerisindedirler. Zaman içerisinde kavramın anlam boyutunun değişmesi, genişlemesi, ilerlemesi ne kadar doğal ise ve insan ve toplum ile uyumlu ise toplumdan topluma farklılık göstermesi de o kadar doğaldır. Uluslararası kültür ve dil enstitülerinin faaliyetlerini yürütürken izledikleri metotlar üzerinden, toplumdan topluma farklılaşmayı açık bir şekilde gözlemleyebiliriz. Fransız Kültür Merkezine göre, kültürün en temel aktarıcısı dildir. Bu yüzden kültürel tanıtımda kullandıkları en önemli enstrüman Fransızcanın ikinci dil olarak yabancı ülkelerde öğretilmesidir. İngiliz British Council ın faaliyetlerinde izlediği yönteme bakarsak; onlar için bir toplumdaki temel kurum ve kuruluşların kültürel birikimin taşıyıcısı olduğunu görürüz. Kültür kavramının anlam boyutunun en temelde bile toplumlar arasında nasıl farklılaştığını bu iki örnek bize göstermektedir. Tarih boyunca birbirleri ile çok sık etkileşimde olmuş ve -her ne kadar İngiltere bir ada ülkesi olsa da- coğrafi olarak birbirlerine çok yakın iki toplumun kültüre yüklediği anlamın farklılığı, dünya üzerindeki toplumların 14

kültür ve kültüre bağlı kavramlara yükledikleri anlamın ne derece farklılaşabileceğini göstermektedir. Kültür, daha küçük ölçekte, aynı toplumda ve aynı çağda yaşayan insanlar arasında da farklı anlamlara işaret etmektedir. İnsanların sosyo-ekonomik hayat şartları, dünya görüşleri, toplumsal statüleri vs kültüre yükledikleri anlamı doğrudan etkilemektedir. Hatta insanların benimsedikleri kültür tanımları bu kişilerin dünya görüşlerini de bir noktaya kadar göstermektedir. Kültür tanımlarının insandan insana nasıl değişiklik gösterdiğini günümüz teknolojik imkânlarından çarpıcı birkaç örnekle bu bölümü sonlandıracak olursak: Web arama motorlarından birisine kültür tanımları culture definition yazdığımız zaman bir milyon yediyüzellibin üzeri sayfaya ulaşmak mümkündür. www.defineculture.com adresli web sayfasına insanların bıraktıkları 22 sayfayı aşan kültür tanımı, bu kavram üzerine ne kadar çok şey yazılabileceği ve söylenebileceğini göstermektedir. 3 Yukarıda bahsedilen farklılaşma sadece kültür kavramı ve kültüre bağlı diğer kavramlar ile sınırlı değildir. Benzer şekilde beşeri bilimlerin alanına giren pek çok kavram ve terim de topluma, zamana veya kişiye göre değişebilmektedir. 2.3. Milli Kültür Kültür ve dil enstitülerinin ana misyonu uluslararası alanda kendi ülkelerinin kültürel birikimini tanıtmak olduğu için milli kültür, ulusal kültür ya da yerel kültür sözcükleri ile karşılanan kavramın da kısaca tanımlanması yerinde olacaktır. 3 Bütün bu tanımların kapsayıcı olmalarını veya akademik derinliğe sahip olmalarını beklemek yanlıştır. Çünkü iletişim teknolojisinin insanlığa sunduğu son büyük imkân olan internet hiçbir sınırlama olmaksızın dünya üzerindeki bütün kişilerin katkısına açıktır. Burada bu verinin kullanılmasının temel sebebi kültür kavramının anlam boyutunu sergilemektir. 15

Güngör (Güngör, 1984:157), milli kültür ve yabancı kültür diye birbirinden tamamen ayrı, bağımsız mevcudiyetlerden bahsetmenin imkânsız olduğunu belirttikten sonra iki şey arasındaki münasebeti belirtebilmek için bunların birbirlerinden farklı şeyler olduğunu kabul etmek zorunda olduğumuzu belirterek milli kültürü tanımlamaktadır. Herhangi bir anda toplumun büyük çoğunluğunun benimsemiş olduğu kültür unsurları ve kompleksleri milli kültürü teşkil etmektedir. Kültür kavramının tanımlanmasında karşılaşılan sıkıntılar milli kültür kavramında da karşımıza çıkmaktadır. Kültürün sürekli değişen bir olgu olduğunu kabul edersek bütün toplumlar ve bütün çağlar için geçerli olan bir milli kültür tanımı yapmanın, milli kültürü belli bir şemaya oturtmanın mümkün olamayacağını da zımnen kabul etmiş oluruz. Milletin kendi benliğini ve bağımsızlığını koruyabilmesinin milli kültüre sahip olmasına bağlı olduğunu belirten Mümtaz Turhan, bir toplumun bağımsız olarak ortaya çıkmasının iki yolla mümkün olabileceğini belirtir. Belli bir sosyal grup kendine özgü bir kültür meydana getirir ve buna dayanarak bağımsız bir devlet kurabilir ya da bu sosyal grup önce kendi devletini kurar ve bu çerçevede kendine özgü milli bir kültür meydana getirir (Turhan, 1980: 408). Mehmet Ali Kılıçbay, (Kılıçbay, 1997: 157-158) bu noktada kültürün bağlantısı nedir sorusunu soruyor. Kültür ulusal bir şey midir, coğrafi bir şey midir? Ekonomik bir şey midir? Zamansal bir şey midir? Bir Arap atasözünün dediği gibi, insanlar analarından babalarından çok zamanlarına benzer, diyor. Bununla kültürün bağlantısı ne? Böyle kolay ele gelebilen, girdiği kabın şeklini alan bir şey mi yoksa kendine özgü katı bir şekli mi var? Doğrusu bu çok iyi çözümlenmiş bir şey değil. Kültür üzerinde çok çeşitli disiplinlerden farklı yaklaşımlar var; antropologların yaklaşımları ile tarihçilerin veya iktisatçıların yaklaşımları arasında da farklar vardır. Bu farkları ortak bir paydaya oturtmak her zaman mümkün olmamaktadır. 16

Milli kültür ile küreselleşme arasındaki ilişkinin daima milli kültür aleyhine geliştiği son yıllarda daha çok dile getirilmektedir. Küreselleşme ve beraberinde gelen çok kültürlülük aslında bir bütünleşme değil de ayrışmayı ifade etmektedir. Politik olarak doğruyu söylemek adına bu kavramlar kutsanmaya devam etmektedir. Çünkü bu kavramlar kültür ile ilişkili olmaktan çok politika, uluslararası ilişkiler ve ekonomi ile ilişkilidir. Milli kültürlerin olmadığı yerde milletler de bir süre sonra olmayacaktır (Sacks, 2007). Milli kültürün oluşmasında en önemli araç dildir. Sosyal bilimciler dilin yanı sıra din, kültür, gelenek, ortak tarih gibi değerlerin de milli kültürün oluşmasını ve devam etmesini sağlayan faktörler olduğunu belirtirler (Güngör, 1991: 61). Dil başta olmak üzere bütün bu sayılan unsurlar insanlara ortak bazı kültürel değerleri paylaşma ve o kültüre ait olma hissi verir. Ancak, Bütün bu unsurlar milli kültürün önemli parçaları olmakla birlikte birebir milli kültür anlamına gelmemektedir. Örneğin, İngilizcenin ya da Fransızcanın çok sayıda ülkede resmi dil olarak konuşulması o ülkelerin İngiltere ve Fransa ile kültürel ortaklıklarının çok yoğun olmasını sağlamaya yetmemektedir. Türkiye ile bazı Orta Doğu ülkelerinin aynı din ve coğrafyayı paylaşmış olmaları kültürel olarak o toplumları aynılaştırmamaktadır. 2.4. Kültür ve Dil Sosyal bilimler ve dil bilimi alanındaki çalışmaların ulaştığı sonuç, kültür ve dilin adeta birbirinden ayrılmaz iki olgu olduğu yönündedir. Dil insanlık tarihi içinde yaratılmış en verimli icattır ve bütün bir kültüre temel sağlamaktadır. Dil sayesinde insanlar bilgi biriktirebilirler, bilgilerinde zaman ve mekân boyutu yaratabilirler; dilin insanların anladıkları ve düşündüklerinin yayılma alanını genişlettiği görülmektedir (Good, 1977: 42-44). Dilin kültür tarafından oluşturulduğu görüşü ile nasıl meydana gelirse gelsin dilin kültürü yarattığı ve ona şekil verdiği görüşü sürekli mücadele 17

halindedir. Dil ve kültürün karşılıklı etkileşim doğrultusunda oluştuğu görüşüne sahip sosyal bilimcilere göre ise bu ikisi arasında tek taraflı bir belirleyicilik ilişkisinden bahsetmek doğru değildir. Dil kültürün önemli bir şubesidir, ancak gelişmiş bir dil olmadan da gelişmiş ve karmaşık bir kültürden bahsetmek doğru olmayacaktır (Rose - Glazer, 1977: 62). Dil, kültürün aktarılmasında köprü vazifesi görmektedir (Güngör, 1991: 61). Nesiller arasında kültürün aktarılmasını sağlayan dil aynı zamanda toplumlar arasında da kültürün taşınmasının temel aracı konumundadır. Bu yüzden kültür ve dil enstitülerinin faaliyetlerinin en önemli boyutunu dil öğretimi oluşturmaktadır. Dilin bir diğer önemli fonksiyonu da insanlar arasında sosyal etkileşimi ve haberleşmeyi sağlamaktır. Aynı dili konuşan insanların birbirlerinin düşüncelerini, hareketlerini, jest ve mimiklerini rahatlıkla anlayabildiği görülmektedir. 2.5. Kültür Değişmeleri Kültürün oluşmasında etkili olan siyaset, diplomasi, ekonomi, coğrafi şartlar, teknolojik gelişmeler, savaşlar, din vb. faktörler, aynı zamanda kültür değişmelerine de sebep olmaktadır. Kültür değişmeleri aşamalı olarak kendiliğinden ortaya çıkabildiği gibi herhangi bir dış faktörün etkisiyle de gerçekleşebilmektedir. Her kültür çevresi nevi şahsına has özellikler taşıdığı için kültür değişmeleri de kültür çevrelerine özgü karakter taşırlar (Turhan, 1987: 19). Dünya tarihine bakıldığında insanın özgün bir yeri olduğu görülmektedir. İnsan topluluklarının yaşamlarını sürdürebilmeleri için ortak bazı değerlere sahip oldukları insanlarla belli bir cemaat oluşturdukları görülür. Başkalarını tanımadan ve onlarla iletişim ve etkileşim halinde olmadan insanın kendisini tanımasının mümkün 18

olmaması bu yapının en önemli motivasyonudur. Kültür, sembolik davranışın, biçimlenmiş dilin, teknik alandaki bulucu gücün ve toplumsal gruplar arasındaki alışverişin fenomeni olarak insanlık tarihinde gecikmeli de olsa yerini almıştır. Kültür tanımları bize, kültürün sürekli devinim halinde olan, değişen, gelişen, yaşayan bir kavram olduğunu göstermiştir. Kültür, bir yandan çevresini etkileyen; öte yandan çevresinden etkilenen bir yapıya sahiptir. Bundan dolayı kültür değişmeleri üzerinde çok fazla durulmaktadır. Faaliyet gösterdikleri ülkelerin kültürlerini belli noktalarda etkilemek ve onların görece pozitif değişimlerini sağlamak uluslararası dil ve kültür enstitülerinin temel amaçları arasındadır. 4 Kültür değişmelerinin sistemli olarak ele alınmaya başlaması misyonerlik ve sömürgecilik hareketleri ile başlamıştır. Kültür değişmelerini sistemli bir şekilde ele almanın önemini ilk fark eden devlet Hollanda dır. 19. yüzyılın ikinci yarısında Hollandalı antropologlar Christiaan Snouck Hurgronje ve C. Van Vollenhoven in hem teorik hem de pratik alanda yaptıkları çalışmalar, kültür değişmelerinin sistemli olarak ele alınmasında önemli bir aşama olarak görülmektedir. Kültür ve kültür değişmeleri alanında asıl önemli çalışmalar ise Amerikalı ve İngiliz bilim adamlarınca yapılmış ve bu çalışmalar sonucunda antropoloji çok ilgi gören ve üzerinde önemle durulan bir bilim dalı haline gelmiştir. İngiltere üzerinde güneşin batmadığı bir sömürge imparatorluğu olmasının etkisiyle bu alana özel ilgi gösterirken; ABD dünyanın dört bir yayından göç eden farklı kültürel ve toplumsal çevrelere ait insanlardan oluştuğu için 20. yüzyıl boyunca bu araştırmaların adeta merkezi haline dönüşmüştür (Turhan, 1987: 19). Bütün bu araştırmalar kültürlerin dışarıdan gelen etki ve telkinler neticesinde değişikliğe uğrayabileceklerini göstermiştir. Başka amaçları ve faaliyet alanları olmakla birlikte, kültür ve dil enstitülerinin kuruluşlarında, sistematik kültür 4 Modern kültür çalışmalarının ve antropolojinin gelişmesi ile kültürün ne şekilde değişime uğradığı sistematik olarak gözlemlenmeye başlamıştır. Kültürün sistematik olarak değişebileceğinin anlaşılması enstitülerin çalışmalarını da doğrudan etkileyen ve şekillendiren unsurların başında gelmektedir. 19

değişikliklerini sağlamanın önemli bir yeri vardır. Günümüzde kültürel aktarımda kurumsal çabaların ve yeni ortaya çıkan teknolojik imkânların kullanımı daha etkili olmaktadır. Pek çok ülkede on yıllardır etkili bir şekilde faaliyet gösteren kültür ve dil enstitülerinin kendi kültürel özelliklerinin diğer toplumlara ulaştırılmasında yakaladıkları başarı bunun göstergesidir. Burada kültür değişmelerinin hangi aşamalardan geçerek ne dereceye kadar etkili olduğu üzerinde de durmakta yarar görülmektedir. İnsanın günlük yaşam pratiği içerisinde kendisine faydalı olacak maddi kültür unsurlarını daha kolaylıkla benimsediği görülmektedir. Yeni icat edilen bir iş makinesinin, teknoloji ürünü bir aletin, ya da insanın estetik kaygısına hitap eden bir kozmetik ürünün maddi olmayan kültür unsurlarına göre daha kolay benimsendiği görülmektedir. Somut olmayan kültür unsurlarının başka bir topluluğa hızlıca aktarılmasında iki toplumun bütünüyle ya da kısmen temasta olması etkili olmaktadır. Ancak, toplumların sistemli temas halinde olmalarından ziyade bu iki kültür ortamının birbirlerine karşı takındıkları tavırların kültürel değişimde daha etkili olduğu anlaşılmıştır (Turhan, 1987: 53). 20

3. KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE KÜLTÜR VE KÜLTÜR POLİTİKALARI 3.1.Küreselleşme ve Kültür Günümüzün çok tartışılan kavramlarından birisi olan küreselleşme kavramı kabaca, ekonomik, kültürel ve siyasi sınırların daha liberal bir bakış açısıyla değerlendirilmesi ve ortadan kalkması olarak tanımlanmaktadır (Steger, 2006). Bu süreci tanımlamak amacıyla kürselleşmenin yanı sıra globalleşme kavramı da sıklıkla kullanılmaktadır. Bu bölümde bu kavramın karşılığı olarak bazen küreselleşme bazen de globalleşme sözcüğü tercih edilmiştir. Çok hızlı bir gelişim gösteren teknolojinin üretimi olarak yaygınlaşan küresel iletişim olanakları, toplumsal hayatı etkilemekte ve insanların gündelik yaşamlarına ait pek çok olgunun belirlenmesine etki etmektedir. Bu hızlı gelişim süreci ülkeleri ve toplumları ekonomiden eğitime, kültürden spora, yönetim ilkelerinden turizme kadar bütün alanlarda birbirlerine yaklaştırmakta ve benzetmektedir. Kitle iletişim araçlarının teknolojik gelişmelere paralel olarak etkinliklerini sınırların ötesine taşımasının lokomotif güç olduğu küreselleşme sürecinde ulusal kültür kavramı klasik anlamını yitirirken uluslar üstü bir takım kültürel kodlar ve kültürel birikim ortaya çıkmakta ve farklı kültürler birbirleri ile iç içe geçmekte ve birbirlerine bağımlı hale gelmektedirler. Bunun sonucu olarak, toplumlar hem kültür alanında hem de diğer alanlarda dünya ölçeğinde kabul görecek ürünler ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Globalleşme ya da global kültür kavramının tanımlanması noktasında içine düşülen çelişkiyi Nutku, (Nutku, 2006: 46) kültürel olan henüz tam olarak duyumsanmazken kültürlerarası olan nasıl açıklanabilecektir?, sorusu ile özetlemektedir. Globalleşmenin ilk adımı olan kültürlerarası eylem, ulusal evreden kültürel evreye geçişle, yani ulusların değil, kültür alanlarının belirginleşmesiyle gerçekleşebilecektir. Kültürel değişimde, insanlık durumunun