Kömür Petrografisi Teknikleri ve Endüstriyel uygulamaları

Benzer belgeler
KÖMÜR JEOLOJİSİ. Kömürün Kullanım Alanları ve Teknolojisi

Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL

Batman Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Güz

KÖMÜR JEOLOJİSİ DERS NOTLARI*

Kömür Dünyada en yaşlı bir şekilde bulunan, güvenilir aynı zamanda düşük maliyetlerle elde edilebilen temiz bir fosil yakıtıdır.

MAKİNE VE TEÇHİZAT İŞLERİNDE İSG

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ. Mert SALMAN EREĞLİ-AYRANCI-KARAPINAR (KONYA) YÖRESİ NİN LİNYİT

Himmetoğlu (Göynük) Linyitlerinin Değişik Yoğunluk Fraksiyonlanndaki Petrografik Özellikleri

Jeoloji Mühendisinin Bilmesi Gereken Önemli Konular * Fizik. * Fiziksel. * Mineroloji. * Jeokimya * Jeofizik

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK-MİMARLIK FAKÜLTESİ MADEN MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ADANA

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ LİNYİT BİTÜMLÜ ŞİST KARIŞIMLARININ PİROLİZİ. Uğur HAYTA KİMYA ANABİLİM DALI ANKARA 2010

Büro : Bölüm Sekreterliği Adana, 22 / 04 /2014 Sayı : /

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş

2. MİKRO İNCELEME ( PETROGRAFİK-POLARİZAN MİKROSKOP İNCELEMESİ)

VIII. FAYLAR (FAULTS)

Partikül halinde kömürden uzaklaştırılma. Çözelti halinde kömürden uzaklaştırılma

PETROGRAFİK ÖZELLİKLERİ

Talaş oluşumu. Akış çizgileri plastik deformasyonun görsel kanıtıdır. İş parçası. İş parçası. İş parçası. Takım. Takım.

Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü YAPI MALZEMESİ -I

Sakarya Üniversitesi Teknoloji Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği

İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ

METALOGRAFİK MUAYENE DENEYİ

Yapısal Jeoloji: Tektonik

KOMPOZİTLER Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği

TOKLUK VE KIRILMA. Doç.Dr.Salim ŞAHĠN

Aralık December 1990 ÖZET

KÖMÜR ARAMA. Arama yapılacak alanın ruhsat durumunu yürürlükteki maden yasasına göre kontrol edilmelidir.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ DEKANLIĞI DERS/MODÜL/BLOK TANITIM FORMU. Dersin Kodu: JEO 4174

Döküm kumu bileşeni olarak kullanılan silis kumunda tane büyüklüklerinin tespiti.

YAPI MALZEMESİ YAPI MALZEMESİNE GİRİŞ

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ENERJİ SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar

3/20/2018. Puzolan malzemelerin sınıflandırılması:

ZEMİN MEKANİĞİ VE TEMEL İNŞAATI İnce Daneli Zeminlerin Kıvamı ve Kıvam Limitleri. Yrd.Doç.Dr. SAADET A. BERİLGEN

İNCE BOYUTLU SEMİKOKLARIN BRİKETLENDİKTEN SONRA EV YAKITI OLARAK KULLANILMASI Use of Briguetted Fine Semicokes as Domestic Fuel

ÖLÇÜM VE /VEYA ANALİZ İLE İLGİLİ. Kapsam Parametre Metot adı Standart adı SO 2 Tayini Elektrokimyasal Hücre Metodu TS ISO 7935

YAPRAKLANMALI METAMORFİK KAYAÇALAR. YAPRAKLANMASIZ Metamorfik Kayaçlar

Zonguldak Kömürlerinin Petrolojik Özellikleri

Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Buca/İZMİR. Yanma. Prof.Dr. Abdurrahman BAYRAM

KAYAÇLARDA GÖRÜLEN YAPILAR

KİLTAŞLARI (Claystone)

Kömür Rankları. Alt bitümlü kömür: Siyah linyit, mat siyah ve genlde % nem içerir. Enerji içeriği 8,300 BTU/lb.

ASC (ANDALUZİT, SİLİSYUM KARBÜR) VE AZS (ANDALUZİT, ZİRKON, SİLİSYUM KARBÜR) MALZEMELERİN ALKALİ VE AŞINMA DİRENÇLERİNİN İNCELENMESİ

MİNERALLER. Tek mineralden oluşan kayaçlar. Kireçtaşı (Kalsit). Kaya tuzu (Halit). Buzul

YERALTI KÖMÜR GAZLAŞTIRMA YÖNTEMİYLE TEMİZ ENERJİ VE YAKIT ÜRETİMİ ÖN ÇALIŞMA RAPORU

en.wikipedia.org Prof.Dr. Atike NAZİK, Çukurova Üniversitesi

2/13/2018 MALZEMELERİN GRUPLANDIRILMASI

YAŞ KALIPLAMA KUMUNUN OPTİMİZASYONU VE STANDARTLAŞTIRILMASI

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI

FIRAT ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ FAKÜLTESİ METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ 3. SINIF EKSTRAKTİF METALURJİ DERSİ VİZE SINAV SORULARI CEVAP ANAHTARI

İşletmesinde Toz Problemi TKİ. OAL. TKİ Maden Müh.

JEM 419 / JEM 459 MAGMATİK PETROGRAFİ DERSİ

3/9/ µ-2µ Filler (taşunu) 2µ altı Kil. etkilemektedir.

MMM291 MALZEME BİLİMİ

MADDENİN HALLERİ VE TANECİKLİ YAPI

Bilinen en eski yöntemdir. Bu alanda verim yükseltme çalışmaları sürdürülmektedir.

ZnS (zincblende) NaCl (sodium chloride) CsCl (cesium chloride)

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

5/3/2017. Verilenler: a) TS EN standardından XF1 sınıfı donma-çözülme ve XA3 sınıfı zararlı kimyasallar etkisi için belirlenen kriterler:

İki malzeme orijinal malzemelerden elde edilemeyen bir özellik kombinasyonunu elde etmek için birleştirilerek kompozitler üretilir.

TANIMI Aktif karbon çok gelişmiş bir gözenek yapısına ve çok büyük iç yüzey alanına sahip karbonlaşmış bir malzemedir.

İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ

Farklı piston yağlayıcılarının ısıl reaksiyonu ve bunun döküm kalitesine etkisi

TKĐ SINIRLI SORUMLU EGE LĐNYĐTLERĐ ĐŞLETMESĐ MÜESSESE MÜDÜRLÜĞÜ LABORATUVAR ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

MALZEME BİLİMİ. Malzeme Bilimine Giriş

TOPOÐRAFYA ve KAYAÇLAR

Gaz arıtımı sonucu oluşan ve tehlikeli maddeler içeren çamurlar ve filtre kekleri dışındaki gaz arıtımı sonucu oluşan çamurlar

AYRIŞMA (KAYA VE TOPRAK KAVRAMI)

AGREGALAR Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi

G.L.İ. TUNÇBİLEK LİNYİT MADENİNDE KULLANILAN GALERİ AÇMA MAKİNASI KAZI PERFORMANSI İLE KAYAÇ ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

ZEMİN MEKANİĞİ DENEYLERİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ LİNYİTLERİN GAZLAŞTIRILMASINA MİNERAL MADDE İÇERİĞİNİN ETKİSİ.

ZnS (zincblende) NaCl (sodium chloride) CsCl (cesium chloride)

V. Deniz & M. Kurt Maden Mühendisliği Bölümü, Süleyman Demire! Üniversitesi, İsparta, Türkiye

KÖMÜR ÖZELLİKLERİ İLE KENDİLİĞİNDEN YANMA PARAMETRELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER RELATIONS BETWEEN COAL PROPERTIES AND SPONTANEOUS COMBUSTION PARAMETERS

Potansiyel. Alan Verileri İle. Hammadde Arama. Endüstriyel. Makale

Patlama nedir? Tozların, gazların ve patlayıcıların kimyasal enerjisinin ani büyümesi. www. atexegitim.com

ORTAM SICAKLIĞI ALTI VEKRİYOJENİK UYGULAMALARI İÇİN ESNEK ENDÜSTRİYEL YALITIM

Akım ve Direnç. Bölüm 27. Elektrik Akımı Direnç ve Ohm Kanunu Direnç ve Sıcaklık Elektrik Enerjisi ve Güç

İNCE AGREGA TANE BOYU DAĞILIMININ ÇİMENTOLU SİSTEMLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ. Prof. Dr. İsmail Özgür YAMAN

VOLKANOKLASTİKLER (PİROKLASTİKLER)

ASBESTSİZ CONTALAR TEMEL ÖZELLİKLER TEKNİK ÖZELLİKLER. Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.

ELEMENT VE BİLEŞİKLER

taze beton işlenebilirlik

MADEN ARAMALARINDA DES VE IP YÖNTEMLERİ TANITIM DES UYGULAMA EĞİTİM VERİ İŞLEM VE SERTİFİKA PROGRAMI

KONU 11: TAŞIN HAMMADDE OLARAK KULLANIMI: MİNERALLER. Taşın Hammadde Olarak Kullanımı

KARBONATLI KAYAÇLAR İÇERİSİNDEKİ Pb-Zn YATAKLARI

KUZEY - BATI ANADOLU TAŞKÖMÜR HAVZASI KİLİMLİ ÜRETİM BÖLÜMÜ ( KARADON - ZONGULDAK ) KÖMÜR DAMARLARININ TEKNOLOJİK ( METALURJİK ) ÖZELLİKLERİ

YAPI MALZEMESİ. Romalılar devrinde ise su kireci bulunmuş ve su içi inşaatlarında kullanılmıştır.

İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ

MİNERAL TOPRAKLARIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK

MalzemelerinMekanik Özellikleri II

YANGINDAN ETKİLENMİŞ BİR BETONARME GÜÇLENDİRMESİNİN PLANLANMASI ÜZERİNE. erdemli.

İNM 305 ZEMİN MEKANİĞİ

KIRIK YÜZEYLERİN İNCELENMESİ

Beton sınıfına göre tanımlanan hedef (amaç) basınç dayanımları (TS EN 206-1)

İki Farklı Kendiliğinden Yayılan Şap Kinetiği PÇ Baskın & KAÇ Baskın- Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi

ELEMENTLER VE BİLEŞİKLER

Transkript:

MADENCİLİK Aralık December 1987 Cilt Volume XXVI Sayı Mo 4 Kömür Petrografisi Teknikleri ve Endüstriyel uygulamaları The Techniques and Industrial Applications of Coal Petrography İbrahim BÜZKAN (*) ÖZET Bu çalışmada, kömürün tüm sektörlerde en ideal şeklinde kullanımını sağlamaya yardımcı olan kömür petrografisi ve kullanım alanları açıklanmaktadır. Günümüzde kömür petrografisi; enerji santralleri, briket ve kok fabrikaları, doğal gaz ve petrol aramaları, jeolojik araştırmalar, kömür madenciliği v.b. gibi birçok alanda kullanılmaktadır. ABSTRACT In this article, coal petrography and its applications which assist towards the optimum usage of coal by many industries are explained. At present, coal petrography in being employed for various purposes such as for power stations, briquet and coke industries, natural gas and oil explorations, geological investigations, coal mining and ect... (*) Arş.Gör., H.Ü. Zonguldak Müh. Fak. Maden Müh. Bölümü 31

1. GİRİŞ 2. KÖMÜR PETROGRAFİSİ KULLANIM TEKNİKLERİ Kömür petrografisi farklı terminoloji ile Avrupa ve Amerika'da başlamıştır. 1919'da modern kömür petrografisi İngiltere'de MARIE STOPES tarafından kurulmuştur. STOPES bitümlü kömürlerde gözle görülebilen bandlı 4 adet makropetrografik yapıyı ilk kez uluslararası bir yayın olarak yayımlamıştır. 1920'de THIESSEN Amerika'da diğer bir petrografik sistemi ortaya koymuştur. İngiliz sistemi, yansıyan ışıkta parlatma blokları "üzerine iken, Amerikan sistemi ince kesit üzerine kuruldu. Bu iki sistem terminolojinin karışmasına ve birçok yanlış anlaşılmalara neden olmuştur. Günümüzde kömürlerin uluslararası sınıflamalarında ve mikrobileşenlerin belirlenmesinde, yansıyan ışıktaki çalışmalar esas olarak alınır. Terminolojide de STO- PES-HEERLEN sistemi olarak adlandırılır. Burada konu edilen bu sistem ve kullanımıdır(wolf, 1978). Kömür; havanın oksijeni ile doğrudan doğruya yanabilen, % 55-95 arasında serbest ya da bileşim halinde karbon içeren, bitki kalıntılarından oluşan, organik yanıcı bir sedimenttir(nakoman, 1971). Kömürün makroskopik özelliklerinden biri farklı bantlı görünüşüdür. Yataklanmaya dik kesitlerde parlak, yarı parlak, mat ya da ince bantlıdırlar ve genelde eklem (clearcut) sınırları, kalınlıkta birkaç inch'e kadar değişir. Aynı zamanda bu karakteristik bantlar, onların fiziksel ve kimyasal özelliklerindeki farkı gösterir. Çıplak gözle görülebilen bu bantlı bileşenlere litotip adı verilir(stach ve diğ., 1982; Artüz, 1974) (Çizelge 1). Litotipler sırası ile; Çizelge 1. Kömürlerin Petrografik Elemanlan (Artüz, 1974; Berkowitz, 1979; Buzkan, 1985; International Com. for Coal Pet., 1963; Muir, 1976; Murchison ve dig., 1968; Stach ve dig., 1982). MAKROSKOBİK BİLEŞENLER Litotipler Maseraller MİKROSKOBİK BİLEŞENLER Mikrolitotipler Band h Bileşenler Maseral Maseral Grup ve ve Semboller Mikrolitotip Grup Mikrolitotiplerde Bileşen Maseral Ana Grupları Vitren (Parlak Köm.) Kollinit Telinit Vitrodetrinit Pseudovitrinit Vitrinit (V) Vitrit Vitrinertit V > 95 % V + 1 > 95 % Füsen (Fosil O.K.) Makrinit Mikrinit Semifusinit Füsinit Sklerotinit inertodetrinit İnertinit (1) İ nertit 1 > 95 % Kütinit Resinit Eksudatinit Eksudatinit Alginit Suberinit Liptodetrinit Eksinit (EV) (Liptinit) Liptit E > 95 % Klaren (Yarı Par. K.) Düren (Mat Kömür) Tüm Maseralleri Kapsar Klarit Durit Duraklarit(VI) Klarodürit(IV) Klarovitrit (EV) V + E > 95 % 1 + E > 95 % V + E + I > 5 % 1 + E + V > 5 % E + 1 + V > 5 % 32

Vitren: Kompakt ve homojen bir yapıda olup en parlak kömür tipidir. Camsı görünüşte, konkoidal küpler şeklinde kırılır, eli boyamaz. Bantlarının kalınlığı genellikle 3-5 mm arasındadır. Klaren: Vitrene göre daha az parlak, kompakt ve parlaklığı vitren-duren oranına göre değişen kömür tipidir. Bantlaşma yüzeylerine dik çok sayıda çatlakları olan en yaygın kömür tipidir. Düren: Mat siyah ya da kahverengimsi siyah renkte, masif bir kömür tipidir. Çok serttir, kırıldığında düzgün yüzeyler içermeyen taneler halinde ayrılır. Vitren ve klarenden daha ender olarak bulunurlar. Füsen: Odun kömürünü andıran ipliksi yapısı, siyah ve grimsi rengi, kırıldığında eli boyayan, çok kırılgan ve toz haline gelebilen bir banttır. Boşluklarında içerdiği minerallerden dolayı sertlik kazanabilmektedir. Kömürlerde üç ana bileşen ayrılabilmektedir: Parafinler ve reçineler, Humus maddeler, Oksitlenmiş parçalar (karbonlaşma sürecinde inert olarak davranırlar). Mikroskopta yansıyan ışıkta kömürün üç ayrı bileşeni gözlenebilmektedir. Bu botanik kökenli mikrobileşenlere (kömürde görülebilen en küçük birimler) maseral denir. Üç maseral grubu farklı kimyasal kompozisyonda olduklarından, ışığı yansıtma güçleri ile ayrılırlar. En koyu bileşenler (liptinit olarak adlandırılan) hidrojence zengin reçineler ve parafinlerden oluşurlar. Orta parlaklıktaki (vitrinit olarak adlandırılan) bileşenler humus maddelerdir (linyitlerde hüminit olarak adlanır). Karbonca zengin olanlar ise en parlaktırlar ve inertinit olarak adlanırlar. Üç maseral grubu şekillerine göre bölümlenmiş basit maseralleri içerirler. Maserallerin morfolojisi botanik kaynaklarla olan ilişkilerini gösterir. Bu kaynak inertinit grubu hariç terminoloji için kullanılır. Bu maseraller birçok şekillerde birbirleriyle karışmışlardır. Bu karışımlara mikrolitotip adı verilir. Bitümlü kömürlerde yaklaşık 50 mikrondan birkaç yüz mikrona kadar değişen boyutta mikro bantlardan oluşan maseral grupları oluşmaktadır (Stach ve diğ., 1982). 2.1. Kömür Örneklerinin Alınması Genel olarak örnekleme üç türlü yapılmaktadır: Kömür damarlarında yerinde örnekleme; sondaj karotlarında, kanal örneklerinden v.d., İşletilen kömür madeninde; işletmenin durumu hakkında karar vermek için yapılan örnekleme, Koklaşma ve briketleme gibi süreçlerde; malzeme hazırlanmasında ya da çıkan ürünlerin kalite kontrolü için örnekleme. 2.2. Kömür Örneklerinin Petrografik Analiz İçin Hazırlanması Alınan kömür örnekleri önce maksimum 8-9 cm boyuta kadar bir çeneli kırıcıda kırılır ve azaltılır. Azaltılan örnek etüvde 50 C'de yaklaşık bir gün iyice kurutulur. Hava sıcaklığı elverişli ise havada da kurutulabilir. Bu bir kok örneği ise, kurutma işlemi önce yapılır ve hacimce 2:1 oranında sulandırılmış sentetik reçine ile porlar kenetlendikten sonra 8-9 cm'ye kırma işlemi yapılmalıdır. Kurutulmuş örnek, yapılacak parlatmanın boyutlarına bağlı olarak 1-5 mm'ye kadar yine çeneli kırıcıda kırılır. Maksimum tane boyutu ile parlatma boyutları arasındaki ilişki: Maksimum Parlatma Minimum Tane Boyutu Boyutu örnek Sayısı (mm) (mm) (Adet) 5 55x55 5 3 35x35 3 1 25x25 1 İstenen tane boyutuna indirgenen kömür belirli bir orana kadar azaltılarak 3:1 oranında sentetik reçine ile iyice harmanlanıp özel silis plastik kalıplara ya da hazırlanmış olan alüminyum kalıplara dökülerek sertleştirilir. Bu işlemler atmosferik şartlarda olmaktadır. Reçinesiz basınç altında da sertleştirme yapılabilir. Sertleşen örnekler ortadan ikiye ayrılarak kesilir. Kesilen bu yüzeyler önce aşındırılır sonra da parlatılır. 33

Aşındırma ve parlatma evreleri: Aşındırma Elle Mekanik Parlatma ön Aşındırma SİC 55 Grit 240 I Krom Oksit Mekanik I SİC 150 II Alumina I II SİCF.F Grit 400 II! Alumina 2 elle Düzeltme I SİC 500 IV Alumina 3 Düzeltme II SİC 1200 Grit 600 En son parlatma aşamasından sonra parlatmaların üzerindeki tozlar ultrasonikte temizlenerek iyice kurulanmalı ve yumuşak bir temizlik kağıdına sarılmalıdır. Parlatmaların üzerinde mümkün olduğu kadar çizik olmaması istenir. Çünkü kömürleşme derecesi (rank) ölçümlerinde çizikler yanılmalara neden olmaktadır. Alınan örnekler istenirse d < 1,5 ve d > 1,5 olmak üzere yüzdürme ile ikiye ayrılarak bu ayrı yoğunluklarda çalışılabilir(buzkan, 1985). 2.3. Petrografik Analiz 2.3.1. Maseral Analizi Maseraller mikroskobik olarak şekillerinden ve ışığı yansıtmalarından tanımlanırlar. Görünüş ve fiziksel karakteristiklerine göre 3 ana gruba ayrılırlar. Bir kömür örneğinin maseral kompozisyonunu tayin etmek için en az 500 adet maseral sayılmalıdır (4 cm 2 'lik alanda). Üç ana maseral grubu vitrinit (linyitlerde hüminit), eksinit ya da liptinit), inertinit maseralleri köken ve oluşumlarındaki esasa göre bölümlenmişlerdir (Çizelge 1). 2.3.2. Mikrolitotip Analiz Bitümlü kömürlerde maseral grupları 50 mikrondan birkaç yüz mikrona kadar değişen kalınlıkta, mikro bantlar şeklinde tanımlanabilen birliklerden oluşmaktadırlar. Çizelge 1'de mikrolitotip grupları görülmektedir. Mikrolitotiplerin sınıflandırılmasında iki önemli kural vardır: - Minimum bant genişliği 50 mikrondur. Maseral birliklerinin % 5'den az olanlar için sayılmama koşulu ki, bu % 5 kuralı olarak adlandırılır. Mikrolitotip analizin yapıldığı aian 50 mikronluk 20 nokta oküleri ile belirlenmiştir, Mikrolitotip analizde parlatma blokunda (1 mm' lik taneler içeren) 4 cm 2 'lik alanda en az 500?det sayım yapılmalıdır. 2.3.3. Yansıtma (Refleksiyon) Ölçümü Maseral ve mikrolitotip analizler için kullanılan parlatma bloku, aynı zamanda yansıtma ölçümünde de kullanılmaktadır. Kömürleşme derecesi (rank) gelenek olarak kimyasal analizlerle belirlenir. Nem, uçucu madde, karbon ve hidrojen içeriği kömürleşme derecesi hakkında bilgi vermektedir. Uçucu madde hariç, çeşitli parametreler ile derinliğin sıks bir korelasyonu gözlenmektedir. Bu parametreler Vitrit'te % 30'dan fazla uçucu madde içeren düşük ranklarda geçerli değildirler. Bu nedenle en geçerli yöntem yansıtma ölçümüdür. Çizelge 2, değişik parametrelerin farklı kömürleşme derecelerine uygulanabilirliklerini göstermektedir. Her bir parametrenin ayrı bir sınırı vardır. Bu bilgileri kimyasal analizlerle olduğu gibi yansıtma ölçümleri ile de elde etmekteyiz. Kömürleşme derecesinin saptanmasında kimyasal analizler belirli miktarda saf kömür gerektirirken, yansıtma (refleksiyon) ölçümlerinde kayaçlardaki çok küçük kömürlü enklüzyonlar (kapanımlar) kullanılabilmektedir. Özellikle bu etkinliği, yönteme geniş bir uygulanabilirlik kazandırmaktadır. Yöntem kömürleşme süresince maserallerin kazandığı parlaklığı gözlemeyi esas almaktadır. Vitrinitin parlak - 34

lığı kimyasal kompozisyonunun düzenli değişimine (kömürleşmeye) bağlı olarak sürekli değişik (Şekil 1). Bu nedenle, yalnız vitrinit (hüminit) maseralleri yansıtma ölçümlerinde kullanılır. Zaten kimyasal araştırmalarda, kömürleşme çalışmaları en fazla, dikkatle seçilmiş parlak kömürlerde (vitren) yapılmaktadır (Stach ve diğ., 1982). Bu tip araştırmalar için temel aygıt, binoküler tüplü yansıyan ışık mikroskobudur. Mikroskopta ışık yolunda bir fotomültipler vardır. Aygıt camlarla ya da yansıtması bilinen yapay kristal'erle kalibre edilir. Ölçülen alan yaklaşık 5 mm çapındadır ve 40'lık yağ immersiyon objektifi kullanılmaktadır (ZEISS 40'lık, LEİTZ 60'lık). Sedimanlara saçılmış az miktardaki, küçük organik malzemede kömürleşme derecesi ölçümlerinde, bu faktör çok önemlidir. 2.3.4. Floresans Mikroskobisi Şekil 1. Kömürleşme derecesi (% R Q, % uçucu madde) ile maseraller arasındaki ilişki (Tissot ve Weite, 1982). Çizelge 2. S.S.C.B., Alman (DİN) ve Amerikan (ASTM) Standartlarına Göre Kömürleşmenin Farklı Bölümleri (3). Kömür petrografisinde kullanılan en yeni yöntemdir. Amaç, spor ve floresans özelliklerinin kömürleşme sürecindeki değişimini görmektir. Günümüzde değişik floresans renkleri ölçülmektedir. Bu yöntemle direkt olarak kömür ya da kayaçlardan hazırlanan parlatma bloklarında pollen, spor ve diğer lipoid maddeleri araştırmak mümkündür. Aynı zamanda, yöntem, ölçülen maddelerin kalınlıklarına bağlı olmayan bir avantaja da sahiptir. Aygıt temelde yansıtma ölçümlerindeki aygıtın aynıdır. Yalnızca birkaç eleman değişir ya da eklenir. 400-700 nm dalga boyundaki ölçümleri belirleyebilmektedir. Kömürleşme artarken karakteristik bir şekilde floresans rengi değişmektedir. Turbalardaki sporinitler 400-500 nm, linyitler, subbitümler ve bitümlerdeki sporinitler maksimum 560-580 nm'de floresans ile karakterize edilirler. Yüksek uçuculu A-B orta uçuculu bitümlü kömürlerde sporinitler 630-670 nm arasında bir maksimuma sahiptirler. Yüksek uçuculu kömürlerin B/C sınırında 2 maksimum oluşur. % 28'den az uçucu madde içeren kömürlerde, sporinitlerin floresans ölçümleri bu aygıtlarla mümkün değildir. Kömürleşme derecesinde renk değişimleri çok zayıftır ve tayfın kırmızı bölümlerine doğru renk değişir. Bu durum, kırmızı ışık kullanılan fotomültipler ile ölçülememektedir. Çünkü tayfın kırmızı bölümünde duyarlılık çok düşüktür. Bazı mineraller floresans ışıktan etkilenmekte ve bozulmaktadırlar (özellikle kil mineralleri)(wolf, 1978; Stach ve diğ., 1982). Bu yöntemle bozunmayı tayin etmek kolaydır. Yalnız 30 dk'lık sürede, bir dalga boyu (546 nm) bozunma ölçülebilmektedir. 35

0,5-1,3 arasındaki vitrinit yansıtmasına bağlı olarak floresans yoğunluğu azalmakta ve pozitif bozunmadan negatif bozunmaya dönüşüm gözlenmektedir. 3. KÖMÜR PETROGRAFİSİNİN ENDÜSTRİYEL UYGULAMALARI 3.1. Linyitler Temel enerji kaynaklarından olan linyitlerin en verimli şekilde kullanımı gereklidir. Kaliteli linyitleri enerji santrallerinde yakmak ekonomik değildir. Kömür petrografisinin makroskobik yöntemleri işletmede kömür değerlendirilmesinde dolaysız olarak yardımcı olabilmektedir. Çeşitli kömür tipleri değişik teknik süreçlerde kullanılmaktadır. Jelleşmesi düşük derecede olsun ya da olmasın kömürler briketleme için uygundur. Kömürlerin petrografik bileşimleri ile kullanımları arasında ilişki vardır. Tersiyel linyitlerinden katran ya da zift gibi herhangi bir bağlayıcı malzeme kullanılmaksızın, basınç altında briket üretilebilmektedir. Bu kömür tanelerinin bağlantısı mikro-bileşenlerin elastikliği ile olmaktadır. Basınç kalktıktan sonra kömür taneleri az bir miktar genleşmekte ve bu durum onları kaynaştırmaktadır. Kaynaşma derecesi briketlerin kalitesine ve tıkızlığına etki eder. Bu durum petrografik yöntemlerle gözlenebilmektedir. Taneler arasındaki plastik olmayan jelleşmiş bileşenler birbirleri ile çok fazla ilişkili iseler, briket düşük kaliteli olmaktadır. Bu nedenle böyle araştırmalarla, en iyi karışımlar elde edilerek briketlemeye gidilmelidir. Düşük kaliteli linyitleri elektrik üretimi için santrallarda yakmak uygundur. Fakat iyice öğütülen tanelerin yakılmasının kontrolunda bile bazı zorluklar vardır. Kömürlerin değişik fraksiyonlarının mikroskopik araştırmaları; jelleşen ve jelleşmeyen malzemenin tane boyutlarında odunsu kırıkların en büyük tane boyutunda zenginleştiğini göstermektedir. Kömür bileşenlerinin farklı öğütülme özellikleri santrallarda yakma birimlerini etkiler. Büyük odunsu kalıntılar tutuşmadan bacadan dışarıya atılabilmektedirler. 3.2. Bitümlü Kömürler ve Kok İyi kaliteli koklaşan kömürler (uçucu madde içeriği % 19-33 arasında) oldukça enderdirler. Bu nedenle metalurjik amaçlar için, farklı kömürleş- Şekil 2. Vitrinit yansıtması, vitrihit + eksinit maseralleri, karbon ve hidrojen (daf) bileşenleri aracındaki ilişki (7). 36

me derecesine sahip kömüdjri karıştırmak gerekmektedir. Hiç bir koklaşma kapasitesi olmayan kömürlerle yeterli uçucu madde içeren kömürleri karıştırarak istenilen standartta kok elde etmek mümkündür. Daha önce bahsedilen mikroskobik yöntemler burada gerekli bilgiyi vermektedir. Kömür tipi analizi olarak adlandırılan kömür karışımlarının kömürleşme derecesi analizi, en iyi şekilde kömür karışımlarını ve özelliklerini belirlemekte kullanılır. Kömür tipi analizi bilgileri Çizelge 2'de görülmektedir. Şekil 2, vitrinit yansıtması, karbon ve vitrinit + eksinit içeriğinden oluşan önemli bir reflektogramdır. Kok kalitesi birkaç kömür özelliği ile belirlenebilmektedir. Kömürleşme derecesi yanında maseral kompozisyonu, özellikle kok porozitesine etki eder. Vitrinit ve eksinit (liptinit) reaktiftirler, inertinit terimden anlaşılacağı gibi tamamen etkisizdir. Bu nedenle maseral analizi günlük kok üretiminin kontrolü için gereklidir. Maseral kompozisyonu ve yansıtma ölçümü, kok sağlamlığını hesaplama parametresidirler. Kok petrografisi kömür petrografisinin özel bir bölümüdür. Kok ve koklaşma sırasında.oluşan kristallerime tipindeki porların şeklini ve boyutunu bilmek kullanım yönünden önem kazanmaktadır. 3.3. Kömürleşme Derecesi (Rank) Çalışmalarının Jeolojik Uygulamaları Normal olarak diyajenez ve kayaçların metamorfizması, kayaç fasiyesi olarak açıklanır. Fakat fosil organik madde diyajenezinin mineral maddeden daha önce başladığı bilinmektedir. Bu nedenle diyajenezin birinci periyodunda kömürleşmenin, bozulmalara karşı minerallerin değişiminden çok daha duyarlı bir parametre olduğu gözlenmektedir. Kömürleşme derecesi ölçümleri birçok şekillerde kullanılabilmektedir. Kömür havzalarında yapılan kömürleşme çalışmaları bakir sahaların kullanılmasına kılavuzluk eder ve havzanın jeolojik tarihindeki olaylar hakkında bilgi verirler. Rank haritasından bakir sahalar hakkında yorumlar yapılabilmektedir(tissot ve Weite, 1978). Ayrıca bu haritalar bölgedeki jeolojik yapılar hakkında bilgi vermektedir. Senklinal ve antiklinaller, "isovoles" olarak ifade edilen uçucu madde eğrileri ile gösterilebilirler. Antiklinallerde senklinallerden daha düşük bir kömürleşme olduğu açıkça görülmektedir. Olayın açıklaması havzanın jeolojik gelişimi ile belirtilebilmektedir. Çökelmeden sonra kömür, birlikte bulunduğu sediman havzasının çökmesiyle aşağıya doğru gömülmektedir. Bu sürede kömür ısınır ve kömürleşme sahasına birikir. Bu süreçten sonra kıvrılma ve yükselmeler olmaktadır. Daha sonraki bir zamanda havza tekrar gömülmekte ve kalın bir sedimanla örtülmektedir. Son küçük kömürleşme süreci, antiklinal ve senklinallerde kömürleşme farklılıklarına neden olan harekette gelişmektedir. Çünkü her ikisi arasındaki derinlik farkı değişik sıcaklık oluşumu için yeterli olmaktadır. Daha sonraki kömürleşme ikinci bir ısı sonucu olabilmektedir. Buralarda derinlere gömülmüş bir magma ile ısı oluşabilmektedir. Optik olarak kömürleşme analizleri geliştiğinde kömür içermeyen sahalarda da benzer haritalar yapılabilecektir. Böylece çok küçük organik kapanımlarında kömürleşmesi belirlenebilecektir. Kömürleşme derecesi eğrileri kısmen tektonik yapılara karşılık gelmektedir. Sedimanların diyajenezi ve metomorfizması, normal olarak her kayaç fasiyesinde tipik minerallerin oluşumu ile karakterizedir. Aynı zamanda metamorfizma basamakları yeni oluşan illit minerallerinin kristallik derecesi ile açıklanabilmektedir. Sedimanlarda kömürleşme çalışmalarının sonuçları diyajenezin tamamen farklı iki parametresini karşılaştırmaya uygundur. Sonuçlar ikili bir ilişkiyi göstermektedir; jeosenklinallerde uzun zaman gerektiren rejyonal metamorfizma derine gömülme ile oluşmaktadır. Bu faktör illitlerde büyüme değişikliği verir, illit kristallikleri çok güzel gelişir. Buna paralel olarak kömürleşme derecesi de artar. Böylece illit kristallik derecesi ve kömürleşme arasındaki ilişki, yer altında ya da geçmişteki olaylar hakkında bilgi vermekte ve jeolojik tarihin açıklanmasını mümkün kılmaktadır. 3.4. Doğal Gaz-Petrol Oluşumu ve Kömürleşme Kömürleşme derecesi ve petrol-gaz oluşumu arasında bir ilişki vardır. Bu ilişki "karbon oran teorisi" olarak adlandırılmaktadır. Teori, kömür havzalarının bitişiğinde petrol sahaları oluşmuş olan Doğu Amerika'daki gözlemlerle geliştirilmiştir. Damarlarda ve kayaçlarda izole edilmiş bitki kalıntılarının kömürleşmesine zaman ve sıcaklık neden olmaktadır. Sıcaklık gömülme derinliğine ve jeotermal gradyana bağlıdır. Belli bir sıcaklıkla, belli de rinlikte, belirli bir kömürleşme derecesi ile belli biı 37

zaman sonra kömür oluşur. Özde, petrol oluşumu da aynı şekildedir. Bu LANDES (1967) tarafından geliştirilmiştir. LANDES jeotermal gradyana bağlı olarak farklı derinlikte ilk defa 90 C dolayında petrol oluştuğu fikrini ortaya koymuştur. Gömülme arttıkça ve sedimanlar ısındıkça daha hafif petrol oluşmaktadır, böylece hidrokarbon molekülleri daha da küçülür. Sonunda yalnız en küçük molekül hacmine sahip CH 4 gazlı hidrokarbonlar oluşur. Farklı sahalarda gaz-petrol oluşumunun başlama ve durma sınırları bir ölçüde değişmektedir. Bu ısının sürekliliğine ve kerojen tipine bağlıdır. Aşağıdaki nedenler başlama sınırı olabilmektedir, Ana kayaçta ilk petrol oluşumu, Petrol göçünün başlaması, Ekonomik yatakların oluşumu. Oluşumun durma sınırı kömürlerde % 28 uçucu maddeden daha büyük rank olmaktadır. Yeniden kömürleşme süreçleri önemli miktarda gaz oluşturabilmektedir^ nternational Com. For Coalpet, 1963). Aşağı Saksonya havzasında kömürleşme, havzanın merkezine doğru artmaktadır. Havzanın merkezinde Alt Kretase kömürleri antrasitleşmekte ve organik madde Bramsche Masifinin killi, kumlu kayaçları ile sınırlanmaktadır. Yüksek derecede kömürleşme gösteren sahalarda petrol ve sıvı gaz yatakları henüz gözlenmemiştir. Büyük petrol ve sıvı gaz yatakları özellikle % 0,7'den az ortalama vitrinit yansıtmasına sahip sahaların yakınlarında bulunurlar, birçok küçük petrol ve sıvı gaz yatakları % 1,0 {% 33 uçucu madde) yansıtma içeren sahalardadır. Yalnız, birkaç petrol ve gaz yatağının da % 1,3 (% 27 uçucu madde) yansıtmaya kadar ulaşan sahalarda oluştuğu gözlenmiştir. Yeniden kömürleşme süreçleri büyük miktarlarda gaz üretebilmektedir. Bugün Hollanda'daki gaz yatakları Karbonifer kömür damarlarının Üst Kretasede yeniden kömürleşmesi sonucu oluşmuşlardır. Petrol ve gaz yatakları hakkındaki bu iki örnek kömürün diyajenezi ve petrol-gaz kökeni arasındaki yakın ilişkiyi açıklamaktadır. Kil minerallerinin kristallik derecesi sedimanter kayaçların porozitesine ve bu nedenle de petrol ve gaz göçüne etkir. Diğer taraftan çeşitli kil minerallerinin kristallik derecesi ve türü, organik maddenin olmadığı sondajlarda sedimanter kayaçların diyajenezi hakkında bilgi verebilmektedir. Minerallerden daha önce organik madde diyajenezinin başladığı bilinmektedir. Diyajenezin ilk safhasında, kömürleşme kayaç metamorfizmasından çok daha duyarlı bir parametredir. Bitümlü kömürden antrasite kadar kil minerallerinin kristalleşmesi değişmektedir. 3.5. Sıvılaştırma (Hidrojenasyon) Son yıllarda kömürün hidrojenleşmesi sırasındaki davranışını petrografik yöntemlerle belirleyen birçok çalışma yapılmıştır. Yaklaşık son 40 yıldır yapılan çalışmalarda, yüksek uçucu maddeli kömürlerin vitrinit ve eksinitleri, mineral madde ve inertinitlere göre daha reaktif oldukları görülmektedir. Koklaşma göstermeyen psödovitrinitlerin çok kolay hidrojenlenebildiği belirlenmiştir. Alifatik yapıdaki, yüksek hidrojen ve uçucu madde içeriğine sahip Cannel ve Boghead kömürleri çok farklı sıvılaştırma ürünleri vermektedir. Sporinit, alginit ve resinitce zengin olanı petrole dönüşmezken, vitrinitçe zengin olanı mükemmel ürünler vermiştir. Bol pirit içeren linyitler zengin sıvılaşma ürünleri vermektedirler(stach ve diğ., 1982). Sıvılaştırma yöntemleri hidrojen eklenmesi ve karbon atımı şeklinde olmaktadır. Bunların başlıcaları: Hidrojen Eklenmesi Karbon Atımı a. Fischer-Tropsch (F-T) a. Karbonazisyon sentezi b. Bulamaç halinde b. Super-kritik özütletengensiz, me Solvent-refined coal (SRC-I.SRC-II) Solvent-refined lignite (SRL) Exon donor solvent (EDS) National-coal board (NCB) Co steam Consol synthetic fuel (CSF) Clean-coke c. Tek aşamalı tezgenli hidrojenleme Synthoil H-coal Modern Alman Teknolojisi Conoco i. Hidrokarbonizasyon Coalcon Clean-coke 38

3.6. Kendiliğinden Yanma 4. SONUÇ Kömür damarlarında tektonik olarak oluşan zonlarda inertinit hücrelerini dolduran kaolinit miktarı azalmaktadır. Mostralardan süzülen sular, kırıklardaki ve porlardaki kaoliniti çözmekte; taşıyarak yeniden depolamaktadırlar. İnertinitçe zengin kömürlerden killi malzemenin taşınması ile (çok fazla serbest gaz depolanması için) porozite oranındaki artma kömür dayanımının azalması ile kömür ve gazın kendiliğinden patlamaya yatkınlığını artırdığının bir göstergesidir(botz ve Hart, 1983). Kömür damarlarının kendiliğinden yanmaya yatkınlığında vitrinitin büyük etkisi olmaktadır. Kömürleşme derecesindeki artma kendiliğinden yanmaya yatkınlığı artırmaktadır. Avustralya'da % 1,08-1,35 vitrinit yansıtması gösteren Bowen kömür damarında sığ derinliklerde kendiliğinden yanma görülmemektedir, fakat 250 m derinlikte % 1,25 vitrinit yansıtmasında kendiliğinden yanma görülmektedir. Minimum vitrinit yansıtması % 1,2 olduğunda kendiliğinden yanma başlayabilmektedir. Burada yerel olarak, kendiliğinden yanmanın derinlik sınırı 180 m olmaktadır(williams ve Rogis, 1980). 3.7. Kazılabilirlik Kömür dayanımı ve sertliği, petrografik bileşenler kadar yapısal özellikleri ile de değişmektedir. Yapısal özellikler arasında; mikro ve makro çatlaklar, eklem sistemleri, düren ve mineral madde içeriğinin kalınlığı, faylanmalar, taban ve tavan kayaçlarının özellikleri sayılabilir. Eklem doğrultuları ile kömür damarının kesme yüzeylerinin konumları arasında ilişki vardır. Deneysel çalışmalar kazı yönü ile eklem sistemlerinin ana doğrultuları arasında 25-30 bir açık bulunmasının (özellikle kömür sabanları açısından) en uygun durum olduğunu ortaya koymaktadır. Litotip olarak kömürlerin sertliği füsen, klaren, vitren ve duren şeklinde artmaktadır. Düren tipi kömürlerde füsinit hücre boşluklarını dolduran mineral maddeler kazılabilirliği zorlaştırmaktadır. Günümüzde Uluslararası Kömür Petrografisi Komisyonu tarafından geliştirilen kömür petrografisi tekniklerinden kömürlerin kullanıldığı her alanda yaygın bir biçimde yararlanılmaktadır. Kömür petrografisinin başlıca uygulama alanlarını; enerji santralları, briket ve kok fabrikaları, jeolojik problemlerin çözümü, doğal gaz ve petrol aramaları, sıvılaştırma problemlerinin çözümü, kömür damarlarında kendiliğinden yanma ve kazılabilirlik etkenlerinin araştırılması olarak sıralayabiliriz. KAYNAKLAR ARTÜZ, S., 1974; Zonguldak-Kozlu Bölümündeki (Westfaliyen A) Haçıpetro Kömür Damarının Petrografik İncelenmesi, I.U. Fen Fakültesi, İstanbul. BERKOWITZ, N., 1979; An Introduction to Coal Technology, Academic Press. London. BOTZ, W.R. - HART, G.H., 1983; Mineralogical, Petrographical and Geochemical Investigations of Outbursting in Australian Coal Mines, Proc. Australas. Inst. Min. Metall. No. 286, s. 41-49. BUZKAN, İ., 1985; Kömür Petrografisi Kullanım Teknikleri, H.O. Zong. Müh. Fakültesi Seminerler Dizisi (Yayımlanmamış), Zonguldak.» INTERNATIONAL COM. FOR COALPET., 1963; International Glossary For Coal Petrology, Verlag, Paris. MUIR, W., 1963; Coal Exploration Proceedings of First International Coal Exploration Symposium, London. MURCHISON, D. - WESTOLL, S., 1968; Coal and Coal Bearing Strata, Elsevier Publishing Company, New York. NAKOMAN, E., 1971; Kömür, M.T.A. Enstitüsü Eğitim Serisi No. 8, Ankara. STACH, E. ve diğerleri, 1982;Textbookof Coal Petrology, Gebrüder borntraeger, Berlin. TISSOT, B.P. - WELTE, "D.H., 1978; Petroleum Formation and Occurence, Springer-Verlag, New York. WILLIAMS, R.J. - ROGIS, J., 1980; An Analysis of the Geological Factors Leading to Outburst-Prone Conditions at Collinsville, Queensland, in Symposium on the Occurence, Prediction and Control of Outbursts in Coal Mines, s. 99-110. WOLF, M., 1978; Coal Pétrographie Courses, Ankara. 39