ЛІТЕРАТУРА ФОЛЬКЛОР ПРОБЛЕМИ ПОЕТИКИ



Benzer belgeler
ЛІТЕРАТУРА ФОЛЬКЛОР ПРОБЛЕМИ ПОЕТИКИ

МАТЕРІАЛИ / BİLDİRİLER

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu :Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Türk Lisans. Halk Atatürk Üniversitesi Türk Halk Hacettepe Üniversitesi 1971

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

4 YAŞ EKİM AYI TEMASI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ŞEKİL KAVRAMI TEMA ÇALIŞMALARIMIZ KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI SES KAVRAMI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI

HAZİRAN 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Haziran 2015 Bülten

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

Vizesiz gidilebilecek 10 popüler ülke

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

CANLILAR DÜNYASINI GEZELİM TANIYALIM

Diyalog İçin Halk Bilimi Projesi Ankara Etkinlik Haftası Çerçevesinde BALKANLAR VE TÜRKİYEDE HALK KÜLTÜRÜ KONFERANSI

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında,

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ. Doç.Dr. Yunus KOÇ

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

NOEL VE YILBAŞI KUTLAMALARI

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

Siirt'te Örf ve Adetler

ÇEVREMİZDEKİ VARLIKLARI TANIYALIM

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

M. TÜRKER ACAROĞLU NUN KİTAPLARI. Bülent Ağaoğlu

DİNİ VE MİLLİ BAYRAMLAR

EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ ÇİÇEK GRUBU EYLÜL AYI BÜLTENİ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU ARI GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

3. Yazma Becerileri Sempozyumu. Çağrışım: Senden Kim Çıkacak?

UFUK ARSLAN ANADOLU LİSESİ

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

TÜRK TURİSTİN İLGİSİNİ ÇEKEN OSMANLI MİRASINA SAHİBİZ

ÖZ GEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu:

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

MART AYI AYLIK BÜLTEN

Şubat Komsu Köyün

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

Armada Teras Yaz Düğünleri Teklifi.

XIV. ULUSLARARASI KIBATEK EDEBİYAT ŞÖLENİ. (Türk Dünyasında Gagauz Kültürü) Moldova Gagauzyeri; Ekim 2007

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

TÜRK TURİSTİN İLGİSİNİ ÇEKEN OSMANLI MİRASINA SAHİBİZ

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU PAPATYALAR SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Minti Monti. Kutup ayısını tanımak ister misin?

Mustafa ARGUNŞAH-Hülya Hülya ARGUNŞAH (2007), Gagauz Yazıları, Türk Ocakları Kayseri Şubesi Yayınları, 296 s., Kayseri

Bayramın ikinci günü olan 26 Ekim Cuma günü, TAYAD lı Aileler bayramlaşmak için kahvaltıda bir araya geldiler.

MERAKLI KİTAPLAR Kavramlar

ARALIK AYI +3 YAŞ ÖZEL YAKACIK BALKANLAR KOLEJİ Eğitim Öğretim Yılı AYIN TEMASI

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

ikonu bir yeşilçam (ev dekorasyon)

UKBA. e Bülten TACİKİSTAN DAN TÜRKİYE YE UKBA DERNEĞİ AMERİKA DA SOHBET MECLİSLERİ KURDU KARDEŞLERİMİZLE PİKNİKTEYİZ

Sorular 1. Aşağıdaki fotoğraflardan hangisi veya hangileri insanla ilgili özellikleri göstermektedir? I II III

AYLIK BÜLTEN TEMA: HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ, DÜNYA TASARRUF GÜNÜ,CUMHURİYET HAFTASI

ÖZEL SAMANYOLU LĐSELERĐ

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

HABERLER. Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 26. Sayı

YURTTAŞLIK EĞİTİMİ GİRİŞ

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

İtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik.

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

Armada Salon Kış Düğünleri Teklifi.

KAYSERİ SANAYİ ODASI. SLOVAKYA ÜLKE RAPORU 27 Kasım 2018

Atatürk ve Yurt İçi Anıtları

TÜRK ÜLKELERİ ve Türklerin Yaşadıkları Bölgelerin COĞRAFYASI

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

Halk dansları hareket ve müzik olmak üzere iki ayrı öğeden oluşmuş bir bütündür. "Düzgün ve birbirine benzeyen ritmik hareketlerin uyumlu bir biçimde

2 Aile yapısı ve yaşam şekli, yaşam evresi merasimleri ve dini bayramlar. 5 Çocuk hakları ve aile rolü. 8 Demokrasi ve değerler

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

KAZAKİSTAN ISSA-TÜRK ÜNİVERSİTELERİ TANITIM GÜNLERİ RAPORU

DENİZ KABUĞU ANAOKULU ŞUBAT AYI PROGRAMI

ALEVİ DÜNYASINDASINDA GÜLAĞ ÖZ. (Halk Bilimi Uzmanı/Araştırmacı-Yazar)

-Mutlu/üzgün-kızgın/korkmuş/şaşkın-canlı/cansız-düz/eğri-hızlı/yavaş-sabah/öğlen/akşam-gün-haftaay-yıl

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI YAVRU VATAN ANAOKULU OKULLARDA ORMAN PROGRAMI YILLIK EYLEM PLANI

100. Yılında Çanakkale ye Develi den güzel bir ziyaret gerçekleştirildi. Fethinin 562. Yılı olması münasebetiyle gezinin ilk yarısı İstanbul a

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Güzel Ülkem Kültürümüz Bayramlarımız Atatürk İnkılapları Atatürk İlkeleri

Osmanlı denize küskün müydü? Nice denizlerde hüküm sürmüştü de neden denize girmek yerine sahildeki kahvehanelerden onu seyretmekle yetinmişti?

İlk 4 soruyu metne göre cevaplayınız. 1 Metinde geçen aşağıdaki cümlelerden hangisi metnin ana fikridir?

yaşam boyu bağlanırsanız.

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II. vii GİRİŞ / 1 ÇOCUK VE KİTAPLARI / 17

Milli bayramlarımız 4 tanedir.

Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz.

Bodrum aşığı yabancıların buluşması

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

Transkript:

КИЇВСЬКИЙ НАЦІОНАЛЬНИЙ УНІВЕРСИТЕТ ІМЕНІ ТАРАСА ШЕВЧЕНКА ЛІТЕРАТУРА ФОЛЬКЛОР ПРОБЛЕМИ ПОЕТИКИ Випуск 33 Частина 1 (Гагаузька культура)

У збірнику містяться уміщено статті, присвячені вивченню самобутньої народної культури гагаузів у її еволюції, традиційній специфіці. Пропонуються праці викладачів, аспірантів з дослідження гагаузької мови та проблем поетики гагаузької літератури. Збірник наукових праць висвітлює питання українськотурецьких культурних взаємин. Компаративні порівняльні дослідження проводяться на матеріалі фольклорних репертуарів трьох народів, традиційних ідей та образної системи. РЕДАКЦІЙНА КОЛЕГІЯ Г.Ф. Семенюк, д-р філол.наук, проф.; О.С. Снитко, д-р філол. наук, проф.; О.П.Івановська, д-р філол.наук, проф.; Л.М. Копаниця, д-р філол. наук, проф.; Ю.І. Ковалів, д-р філол. наук, проф.; Л.В. Наумовска, канд. філол. наук; І.Ю. Насраттиноглу, д-р філол. наук, проф.); А.Л. Озкан, д-р філол. наук, проф.; Г.Айян д-р філол. наук, проф.; Ф. Акпинарли, д-р філол. наук; В.М. Підвойний канд. філол. наук; Ф.І. Арнаут канд. філол. наук; О. Дермеджі, канд. філол. наук; О. Кулаксіз Адреса редколегії 01033, Київ-033, б-р Т. Шевченка, 14, Інститут філології; (38044) 239 33 02, 239 31 69 Рекомендовано Зареєстровано Засновник та видавець Відповідальний за випуск Вченою радою Інституту філології 19.12.09 (протокол 5) Постановою президії ВАК України протокол 1-05/7 від 09.06.99 Київський національний університет імені Тараса Шевченка, Видавничо-поліграфічний центр "Київський університет" Свідоцтво внесено до Державного реєстру ДК 1103 від 31.10.02 Ф.І. Арнаут канд. філол. наук Автори опублікованих матеріалів несуть повну відповідальність за підбір, точність наведених фактів, цитат, економіко-статистичних даних, власних імен та інших відомостей. Редколегія залишає за собою право скорочувати та редагувати подані матеріали. Рукописи та дискети не повертаються. ВИДАННЯ ЗДІЙСНЕНЕ ЗА ФІНАНСОВОЇ ПІДТРИМКИ ТУРЕЦЬКОГО УПРАВЛІННЯ СПІВРОБІТНИЦТВА ТА РОЗВИТКУ (TIKA) ТА ЗАВДЯКИ СПІЛЬНІЙ РОБОТІ КООРДИНАЦІЙНОГО ОФІСУ ТІКА В УКРАЇНІ-КРИМУ ТА КИЇВСЬКОГО УНІВЕРСИТЕТУ ІМЕНІ ТАРАСА ШЕВЧЕНКА Київський національний університет імені Тараса Шевченка, Видавничо-поліграфічний центр "Київський університет", 2009

ЗМІСТ ФОЛЬКЛОРИСТИКА Ірфан Юнвер Насраттиноглу Турецько українські гагаузькі культурні стосункі... 9 Лютфі Сезен Етимологія назв народних календарних свят у турецькій та гагаузькій культурній традиції... 17 Алі Рафет Озкан Вірування тюрків та гагаузів, пов'язані з вогнем... 23 Федора Арнаут Функціональна дінаміка обряду у формотворчіх, організаційніх параметрах гагаузькой ліричной пісні... 37 Діана Нікогло Відображення специфіки гагаузького фольклору у наукової літератури другої половини XX XXI ст. (історіографічний огляд)... 47 Сельчук Пекер Деякі міркування про тваринні мотиви у гагаузьких прислів'ях... 63 Деніз Юнвер Народний танець: регіональна специфіка, сучасний функціональний аспект... 77 Гюллю Каранфіл Архаїчна лексика гагаузького фольклору... 85 Любов Чімпоєш Образ народного героя в гагаузьких дестанах (жіночі образі)... 89 Зехра Горе Порівняння "Іскандернаме" Ахмеді з гагаузькою народною притчею "Олександр Македонський"... 96 КУЛЬТУРА. ДЕКОРАТИВНО-УЖИТКОВЕ МИСТЕЦТВО Мехмед Бююкчанга Спільні особливості майстрів турецької графіки, що розробляють фольклорні мотиви... 111 Сібель Килич Іконографія, символи, знаки гагаузького народного мистецтва... 118 Сонґюл Куру Традиційний жіночий гагаузький костюм... 131 МОВА ТА ЛІТЕРАТУРА Гьонюль Айан Михайло Чакир визначна постать гагаузької культури... 143 3

Гусеїн Айан Відомий гагаузький вчений Михайло Губоглу... 148 Аслан Баїр Гагаузька література та письменник Микола Бабоглу... 152 Сельджан Салик Шахін Гагаузька культура в оповіданнях Миколи Бабоглу "Саджанці айви"... 165 Людмила Кара Чобан-Марін Дмитро Кара Чобан літератор, кінематограф, художник гагаузької літератури... 169 Марія Кесе Гагаузька Жанна Д'арк... 179 Надія Курогло Рідний край у творчості сучасних гагаузьких поетів (Т.Арнаут, С.Куроглу)... 187 Метін Октай Національні цінності, відображені у сучасній гагаузькій поезії... 194 Осман Уяник Гагаузи у романі Мустафи Неджаті Сепетчіоглу "Замок"... 201 Марія Капакли Тема буджаку в творах гагаузьких письменників... 211 Бондар Ольга Просвітник гагаузькой мови протоїєрей Михаіл Чакир... 218 Кулаксиз Лариса Композиційна структура сучасного гагаузького роману (Д.Танасоглу "Узун керван")... 223 Надія Іоргачева Виховання національної самосвідомості учнів... 231 Ольга Кулаксиз Виховання учнів 1-4 класів шляхом вивчення поезії рідною мовою... 235 Вера Балова Управління якістю навчального процесу у навчальних закладах АТО Гагаузії... 240 ІСТОРІЯ Забіт Аджер Перспективи розвитку українсько-турецько-гагаузьких відносин... 250 Неджаті Демір Літературні пам'ятки Салтукнаме та Огузнаме... 265 4

М. Мурат Хатіпоглу Нариси поширення пропагандистських гасел серед гагаузів Греції... 280 Іванна Караджа Минуле та сучасність села Дмитрівка... 287 Микола Стоянов Історія розвітку публічного управління в АТО Гагаузіі... 295 Степан Варбан Культурні аспекти стратегій сталого розвитку регіонів гагаузькой автономії у Молдові... 305 Анатолій Момрик Модернізаційні процеси в середовищі гагаузів України кінця ХХ початку ХХІ ст. та формування нової ідентичності... 314 Марія Кесе Пам'ятники Гагаузії... 321 Людміла Сюрьма Ойконімія і топонімія села Виноградівка (Курчі) Болградського району... 332 5

İÇİNDEKİLER FOLKLOR İrfan Ünver Nasrattınoğlu Türkiye Ukrayna Gagauz kültürel ilişkileri...9 Lütfi Sezen Türkiye ve Gagauz Türklerinde halk takvimi uygulamaları...17 Ali Rafet Özkan Türk topluluklarında ve Gagauzlarda ateş ile ilgili inanışlar...23 Fedora Arnaut Gagauz lirik türküleri ölçütlerinde geleneksel fonsyonel gelişim...37 Dıana Nikoglo XX-XXI asırları arasında bilim edebiyatında gagauz folklorun yankıları (tarihi yaklaşım)...47 Selçuk Peker Hayvan motifli gagauz atasözleri üzerine bazı tespitler...63 Deniz Ünver Türk dünyasındaki halk oyunlarına genel bir bakış...77 Güllü Karanfil Gagauz folklor dilindä arhaizmalar...85 Lübov Çimpoeş Gagauz destanlarında halk kahramının sembolü (kadın sembolü)...89 Zehra Göre Ahmedî'nin iskender-nâmesi ile gagauz halk anlatısı "Makedonyalı İskender" hikâyesinin mukayesesi...96 GENEL KÜLTÜR. EL SANATLARI Mehmet Büyükçanga Folklor konusunu işleyen Türk grafik sanatçılarının ortak özellikleri...111 Sibel Kılıç Sosyo-kültürel/sanatsal ve ikonografik bağlamda Gagauz Türk kimliğinin göstergeleri...118 Songül Kuru Gagauz kadın giysilerinin ergonomik kullanım konforu açısından incelenmesi...131 DİL VE EDEBİYAT Gönül Ayan Atatürk'ün hizmetlerinden dolayı ödüllendirdiği büyük Gagauz kimliği Mihail Çakır.. 143 6

Hüseyin Ayan Dostum rahmetli Mihail Guboğlu /Çadır 1911-İstanbul 12 Mayıs 1989...148 Arslan Bayır Gagauz edebiyatı ve Nikolay Baboğlu'nun yazdıkları üzerine "Güz çiçekleri"...152 Selcan Sağlık Şahin Nikolay Baboğlu'nun "Ayva Çiçekleri" hikâyesinde gagauz kültürünün izleri...165 Lüdmila Karaçoban-Marin D.N. Kara Çoban'ın yaşaması hem yaradıcılık yolu (27.05.1933 8.10.1986)...169 Mariya Köse Gagauzların Jana D'arkı...179 Nadejda Kuroğlu Şimdiki gagauz literaturasında S.Kuroglu hem T.Arnaut şairlerin yaratmalarında vatan temasının işlenmesi...187 Metin Oktay Çağdaş gagavuz şiirinde ele alınan millî değerler...194 Osman Uyanık Mustafa Sepetçioğlu' nun "Kilit" adlı romanında Gagauzlar...201 Mariya Kapaklı-Mercanka Bucaan bozkırlı üzü gagauz yaratma yazılarında...211 Olga Bondar Gagauz dilin duayenlerinden - protoriye Mihail Çakır...218 Larisa Kulaksız Çağdaş gagauz romanın kompozisyon kuruluşu (D.Tanasoğlu'nun "Uzun kervan" romanı üzerine)...223 Nadejda Yorgaçeva Ana dilinin formalaşması çocukların milli psikologiyasında ana dilini sevmeleri...231 Olga Кulaksız Poêziya yolunnan ana dilinä sevgi terbiye edilmesi üürenicilerä 1-4 klaslarda...235 Vera Balova Gagauz Yeri'de eğitim sürecin ilerlemesi...240 TARİH Zabit Acer Yakın dönem Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin gelişmesi ve Gagauz Türkleri...250 Necati Demir Saltık-name ve Oğuz-name'ler ışığında Gagauz Türkleri...265 M.Murat Hatipoğlu Yunanıstan'ın Gagauzlar'a yönelik propaganda faaliyetleri üzerine düşünceler...280 7

İvanna Karaca Dimitrovka köyün geçmişi ve şimdiki durumu...287 Nikolay Stoyanov Moldova ve Gagauz Yeri'ndeki açık yönetim sektörünün tarihi gelişimi...295 Stepan Varban Bölgelerin gelişmesinde kültür çevrelerin stratejisi...305 Anatoliy Momrık XX-XXI asırların arasında Ukrayna Gagauzlar'ı arasında çağdaşlaşma süreci. Yeni bakışların oluşumu...314 Mariya Köse Gagauz Yeri'n anıtları...321 Lüdmila Sürma Bolgrad ilçesine bağlı Kurçu (Vinogradovka) köyün coğrafi ve yer adları üzerine...332 8

ФОЛЬКЛОРИСТИКА Ірфан Юнвер Насраттиноглу, д-р філол. наук, проф.; / (Prof.Dr.) İrfan Ünver Nasrattınoğlu (Туреччина) ТУРЕЦЬКО УКРАЇНСЬКІ ГАГАУЗЬКІ КУЛЬТУРНІ СТОСУНКІ TÜRKİYE - UKRAYNA GAGAUZ KÜLTÜREL İLİŞKİLERİ Дружба між Туреччиною та Україною, виникає з глибин історії. Щоб це зрозуміти,варто подивитись на культуру, мистецтво, літератууі і фольклор Туреччини та України. Наприклад, поетіка народної мови, її тону і дихання в Україні така ж як і в Туреччині. Як, наприклад в Туреччині походження народних інструментів таких як саз, джура йде від слова "Копуз", яке вруках українських майстрів слова стало "Кобзарем". Можна провести паралелі між стилем, формою та змістом творень поетів та письменників обох країн. Від часів Деде Коркута по теперішній час серед турецьких поетів, які увійшли в історію та літературу є Юнус Емре, Караджаоглан Дадалогл, Вейсель Шатироглу та Мурат Чобаноглу, Україна також має такого великого митця як Тарас Шевченко. Звичайно, місце Тараса Шевченка в фольклорі і народній літературі України окреме. Тому дуже відомі місця в Україні були названі його ім'ям. Наприклад, Національний університет імені Тараса Шевченка. Крім того, в центрі столиці України Києві між будовами університету знаходиться величезний парк Шевченка в центрі якого розташовуєть пам'ятник великому поету. Український народ трептливо відноситься до творчості та самих спогад про поета. Наприклад, біля Інституту філології Національного університету імені Тараса Шевченка знаходиться музей Тараса Шевченка, який обов'язково треба відвідати тим, хто зацікавлений Україною, її народом,її культурою. Якщо б довелось зробити короткий опис Шевченка можна було б сказати, що він трохи Юнус Емре, трохи Караджаоглан, і трохи Дадаоглу.. Єдина відмінність полягає в тому, що Тарас Шевченко не тільки поет, а також вчений, прекрасним художником і письменник.. Є безсумнівним те,що дружні віносини між Туреччиною та Україною були розпочаті з 19 століття та продовжені до сьогоднішнього дня. В даній статті будуть проаналізовані Україно-Турецькі взаємовідносини, які мають сусідні історичні коріння, на основі яких ми продовжуємо розвиток цих стосунків на культурному та науковому рівнях. Також в статті важливе місце займає наукове дослідження культурних та історичних аспектів тюркського народу, гагаузів, які мешкають на території України. Ukrayna İle Dostluk Türkiye ile Ukrayna arasındaki dostluk, tarihin derinliklerden kaynaklanmaktadır. Bu öylesine yakın bir dostluktur ki; kardeşlik de denilse, abartılı bir tanımlama olmaz. Bunun böyle olduğunu anlamak için; Türkiye ve Ukrayna kültürlerine; sanat, edebiyat ve folklorlarına bakmak yeterli olacaktır. 9

Örneğin; halkın dili, sesi ve nefesi olan halk ozanlığı geleneği, Türkiye'de olduğu gibi, Ukrayna'da da aynıdır. Saz, bağlama ve cura gibi, Türk halk müziği enstrümanlarının kökeni olan "Kopuz", Ukrayna halk ozanlarının elinde "Kobzar" olmuştur. Türk halk ozanlarının, sanatı icra tarzı nasıl ise, Ukrayna ozanlarında da hemen hemen aynıdır. Keza, ozan deyişlerinin biçim ve içerikleri de büyük ölçüde paralellik arzetmektedir. Dede Korkud'dan günümüze kadar; Türk ozanları arasında, büyük izler bırakmış olan Yunus Emre, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Veysel Şatıroğlu ve Murat Çobanoğlu gibi; Ukrainler'in de Taras Şevçenko gibi, dev ozanları vardır. Kuşkusuz, Taras Şevçenko'nun Ukrayna folklorunda ve halk edebiyatında özgün bir yeri bulunmaktadır. Bu nedenle, Ukrayna'daki çok önemli mekânlara onun adı verilmiştir. Örneğin Ukrayna'nın en büyük üniversitesi (Millî Taras Şevçenko Üniversitesi) onun adını taşımaktadır. Keza, başkent Kiev'in, merkezinde, anılan üniversite binalarının ortasındaki parka da onun adı verilmiş olup; partın ortasında da, Şevçenko'nun, gerçekten görkemli bir heykeli yer almaktadır. Ukrain halkı; Şevçenko'yu çok sevmekte ve ona vefa borcunu ödeyebilme heyecanını sürekli olarak canlı tutmaktadır. Örneğin, anılan üniversitenin yanıbaşındaki tarihi bir bina da "Taras Şevçenko Müzesi" olarak düzenlenmiştir. Şevçenko'yu, hatta bütünüyle Ukrayna'yı ve bu güzel ülkenin insanlarını bütün yönleriyle tanımak için; bu müzenin mutlaka gezilip görülmesi gereklidir. Kısaca Şevçenko'yu tanımlamak gerekirse, diyebiliriz ki O; biraz Yunus Emre, biraz Karacaoğlan, biraz Pir Sultan Abdal ve biraz da Dadaloğlu'dur. Tek farkla ki, Taras Şevçenko; şairliğinin yanı sıra çok değerli bir bilim adamı; mükemmel bir ressam ve yazardır. Türkiye ile Ukrayna arasındaki dostluk ilişkileri 19.Yüzyıldan başlayarak; bugüne kadar samimi bir şekilde sürdürülmüştür. Moskova mihraklı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri döneminde, arzu edilen seviyede ilişkiler kurulamadığı, bir gerçektir. Ancak, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonraki süreçte; iki ülke karşılıklı Büyükelçilikler açmak suretiyle, kaldıkları yerden dostluk ilişkilerini sürdürmüşlerdir. Bu nedenledir ki, biz Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu olarak, Avrasya coğrafyasında düzenlediğimiz etkinliklere paralel olarak, Ukrayna'da, büyük ve iz bırakacak etkinlikler yapmayı düşündük. Bu konuda Ukrayna Gagauzlar Birliği, Taras Şevçenko Üniversitesi'nin Edebiyat Enstitüsü'ne bağlı Folklor ve Türkoloji Bölümleri ile de tam bir anlaşma yaptıktan sonra kolları sıvadık. Önce, Folklor Bölümü bünyesinde faaliyette bulunan "Roksalana" adlı halk oyunları ve müzik topluluğunu, 2008 ve 2009 yıllarının mayıs ayında Silifke ve Gaziantep'te düzenlediğimiz folklor festivallerine davet ettik. Bu topluluk, iki kentimizde de büyük ilgi ve sevgiyle karşılandı. 2008'de 10

Silifke'de, bir de Panel düzenleyerek, Türkiye-Ukrayna ilişkilerini enine boyuna irdeledik. Bu düzenlemelerde gerek bizim, gerekse Taras Şevçenko Üniversitesi'nin ilgili birimlerinin motive edilmesi, Ukrayna Gagauzlar Birliği tarafından sağlandı. Nihayet, 25-29 Haziran 2009 Tarihlerinde Ukrayna'nın başkenti Kiev'de "Türkiye-Ukrayna İlişkileri ve VII.Uluslararası Gagauz Kültürü Sempozyumu"nu gerçekleştirdik. Neden Gagauz Kültürü Sempozyumu? Biz Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu olarak daha önce 6 kez, "Uluslar arası Gagauz Kültürü Sempozyumu" düzenledik. İlk sempozyum Moldova'nın başkenti Komrat'ta, Komrat Devlet Üniversitesi ile birlikte; ikinci sempozyum, Edirne'de Trakya Üniversitesi ile birlikte; üçüncü sempozyum yine Komrat'ta ve yine Devlet Üniversitesi ile birlikte; dördüncü sempozyum Tekirdağ kentimizde, Valilik ile birlikte; beşinci sempozyum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Gazimağusa kentinde ve Doğu Akdeniz Üniversitesi ile birlikte; altıncı sempozyum ise, Moldova'nın başkenti Kişinev'de, Moldova İlimler Akademisi ile birlikte gerçekleştirildi. Yedinci sempozyumun, Kiev'de yapılmasının, muhakkak ki, anlamı ve önemi vardır. Anlamlıdır çünkü, Ukrayna hükümetinin, ülkedeki azınlıklara, geniş hak ve özgürlükler tanımış olması, kanıtlanacaktı. Önemlidir çünkü Ukrayna'da, bu ülkenin sadık vatandaşları olarak yaşamakta olan (yaklaşık) 55 bin Gagauz; kendi kültürlerini ortaya koyun bildiriler sunacaklar; ayrıca kendileri için başkalarının yaptıkları çalışmalardan haberdar olacaklardı. Nitekim Moldova ve Ukrayna Gagauzları ile birlikte Ukrayna, Türkiye ve başka ülkelerden gelen bilim adamları ve uzmanlar, çok değişik konuları içeren bildirileriyle, Gagauz sanatı, kültürü, folklorunu irdelemişlerdir. İki seksiyon halinde yapılan sempozyum çalışmalarında sunulan bildiriler, iki ayrı ciltte toplandı. Birinci ciltte, Gagauz Kültürü, sanatı, tarihi ile ilgili bildiriler yer alırken; sair konulardaki bildiriler de ikinci ciltte yer aldı. Bildiriler Taras Şevçenko Üniversitesi'nin ilgili birimleri tarafından değerlendirildikten sonra ciltlere dahil edildiler. Bir başka deyişle bildirilerin, bilimsel çalışmalara katkıda bulunacakları, onaylanmış oldu. Böylesine önemli bir etkinliğin, dünya coğrafyasında önemli bir yeri olan Ukrayna'nın başkenti Kiev'de; üstelik, ülkenin en büyük bilim kuruluşu olan Taras Şevçenko salonlarında yapılmasında, önemli katkıları olan Rektör Sayın Prof.Dr. Leonid Guberskiy'e, Edebiyat Enstitüsü Müdürü Sayın Prof.Dr.Grigoriy Semenük'a; Folklor Bölümü Başkanı Sayın Prof. Dr. Olena İvanovska'ya Türkoloji Bölümü Başkanı Sayın Doç. Dr.Volodimır Pıdvoynı'ya şükranlarımızı sunmak isteriz. En büyük teşekkürümüz ise, Gagauzlar Birliği Yönetim Kurulu'na ve Birliğin çok değerli Başkanı Doç. Dr.Tudora Arnaut'adır. Zira, O'nun olağanüstü çabaları ve katkısı olmasaydı; bu önemli etkinliğin yapılabilmesi de mümkün olmazdı. 11

Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi (TİKA)'nin gerek sempozyum çalışmaları, gerekse kitapların basılması aşamasındaki katkıları; ayrıca T.C.Kiev Büyükelçiliği Kültür Müşaviri Sayın Ahmet Çanga'nın özverili katkıları hususunda da minnet ve şükran duygularımızı kaydetmek isteriz. Anılan bilimsel etkinlikte sunulan bildirilerin, Türkoloji'ye ve Türkiye- Ukrayna ilişkilerine katkılarda bulunmasını içtenlikle temenni ederiz. Gagauzlar Hakkında Düşünceler Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği(SSCB)'nin dağılıp, 15 yeni cumhuriyetin ilanından sonra, çok sayıdaki etnik topluluk, bağımsızlık ya da özerklik arayışlarına girişti. 15 cumhuriyetten birisi olan Moldova (Moldavya), bağımsızlığını ilan edip, dünya coğrafyasındaki yerini alırken, bu ülkenin toprakları içerisindeki Bucak Bölgesi'nde yaşayan Gagauzlar da "Gagauz Yeri Özerk Bölgesi"ni kurdular. Bölge Başkanı ve Halk Topluşu (Meclisi)'nu seçip, çalışmaya başladılar. Gagauz Yeri Özerk Bölgesi'nin kurulmasından sonra, coğrafyanın o bölgesinde, Türk dilli bir halkın yaşamakta olduğunu öğrenen insanların sayıları büyük ölçüde arttı. O arada Türkiye Cumhuriyeti(T.C.)'nin tüm resmi ve özel kuruluşları, Gagauz Türkleri'yle ilgilenmeye başladılar. Öncelikle, acil ihtiyaçlar temin edildi. Gerek Dünyadaki prestiji ve gerekse her alandaki yüksek potansiyeli ile T.C. Moldova Hükümeti ile Gagauz Yönetimi arasında, arabuluculuk yaparak, Moldova ve Gagauz halklarının biribirlerine düşmanlık beslemelerini önledi. Böylelikle Ukrayna, Romanya, Bulgaristan ve Moldova arasındaki Gagauziye'de "Gagauz Yeri Özerk Bölgesi" adıyla minik, ama anlamı ve önemi çok büyük, özerk bir Türk Devleti kurulmuş oldu. Biz, 1980 yılından başlayarak, dağılan SSCB'nin pek çok bölgesine gittik. Moldova ve Gagauz Yeri'ne ilk gidişimiz ise 1988 yılında oldu. Edindiğimiz izlenim o idi ki, bütün SSCB içerisinde en geri kalmış olan iki yer, Karakalpakistan ve Gagauziye'dir. Türk dilli halkların yaşadıkları bu iki ülkenin öylesine geri bırakılmış olmasının nedenini anlamak güç değildir! Bu durumu bilen T.C., Gagauz Yeri Özerk Bölgesi'nin kalkınıp, gelişmesi için çok yönlü desteklerde bulundu. Yapılan ilk işlerden birisi, bölgenin içme suyuna kavuşturulmuş olmasıdır. Gagauz dilinin geliştirilmesi için gerekenler yapılırken; bölge için radyo ve televizyon istasyonları kuruldu. Başkent Komrat'taki Devlet Üniversitesi'nin, Gagauz Üniversitesi haline dönüşmesi için çabalar harcandı; bu üniversite, Türkiye'deki üniversitelerle eş değerde tutularak bütün ihtiyaçları karşılandı. Gagauz dilinde gazete, dergi ve kitaplar yayımlanması, sağlandı. Öte yandan, Gagauziye'de demokrasinin yerleşmesi konusunda da Türkiye'nin çabaları oldu. Dört yılda bir yapılan seçimlerde başkanlığa Stepan Topal, Georgi Tabunşçik (2 kez), Dimitri Kroytor ve Mihail Formuzal seçildiler. 12

Gagauzlar'ın Kökeni Kimileri, Gagauzlar'ın Oğuz boylarına mensup Türkler, kimileri Selçuklu Sultanı II.İzzettin Keykavus ile birlikte Bizans'a sığınıp, hristiyan dinine geçen Türk askerleri; kimileri ise kuzeyden gelip Dobruca'ya yerleşen Kuman-Kıpçaklar olduklarını yazmışlardır. Hatta Karakalpak Türkleri'nin ahfadı olduğu görüşünde olanlar da vardır. Bizim kanaatimiz odur ki; Gagauzlar'ın menşei konusunda öne sürülen görüşlerin hepsi de doğrudur. Zira Gagauzlar, çeşitli yollardan Dobruca'ya gelip yerleşmiş olan Oğuzlar'la Kıpçaklar'ın karışımıyla oluşan hristiyan Türkler'dir. Sağlıklı bir Gagauz Tarihi yazabilmek için gerekli belgeler, henüz ortaya çıkarılmış değildir. Bu nedenle biz burada, Gagauz Tarihi üzerinde durmayacağız. Ama köken konusunda öne sürülen gayri ciddi iddiaların da mutlaka cevaplandırılması gerektiğine inanıyoruz... Bulgarlar, Gagauzlar'ın Bulgar olduklarını, Osmanlı Devleti'nin, kendilerini Türkleştirmeye çalıştığını ve dillerini bu yüzden kaybetmiş olduklarını söylemektedir. Komünist Bulgaristan yönetimi bilinen asimilasyon harekatına Gagauzlar'dan başlamış ve bu Türk topluluğunun hepsinin milliyetlerini Bulgar olarak kaydetmiştir. Sonra Pomaklar'la Türkler'in isimleri değiştirilerek Bulgar'laştırılmaya çalışılmıştır. Daha sonra olup bitenler bilinmektedir. Ancak şu kadarını söylemeliyiz ki; dünya Todor Jivkov ve Bulgaristan'ı yöneten tüm komünistlerin başına yıkılmış, hepsi de tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir...bulgarlar, bugün de Gagauzlar'la ilgili çalışmaları sürdürmekte ve bu Türk topluluğunun Bulgar olduklarını ispatlamaya çalışmaktadır. Gagauzların Bulgar olduğunu iddia eden Bulgarlar'ın, çelişkili davranışları da dikkat çekicidir. Mesela, Bucak Bölgesi'nde Gagauz Yeri Özerk Bölgesi kurulurken, Moldova'nın Basarabya'daki kent ve köylerinde halk oylaması yapılarak, Gagauz Yeri Özerk Bölgesi sınırları içerisinde yer almak isteyip istemedikleri sorulduğunda, başta Taraklı kenti olmak üzere, kimi Bulgar köyleri, Özerk Bölge sınırları içerisinde yer almak istemediler. Gerçekten, Gagauzlar'la aynı soydan olduklarına inanmış olsalardı, tüm Bulgar kent ve köyleri Gagauziye sınırları içerisinde yer alıp, Gagauz Yeri Özerk Bölgesi sınırlarının ve nüfusunun daha geniş olmasını sağlamış olurlardı. Gagauziye'de düzenlenen kimi toplantılarda biz, bu konuya dikkat çekerek, şunu söyledik: "Bulgarlar, Osmanlı Devleti'nin Gagauzlar'a baskı yaparak dillerini değiştirdiğini söylüyor ve yazıyorlar! Aynı Bulgarlar Pomak Türkleri'ne de, Osmanlı geldiğinde sizin dininizi değiştirdi dediler! Osmanlı öyle acayip bir Devlet midir ki, kimi topluluğun dilini, kimi topluluğun da dinini değiştirsin? Öyle olsaydı bugün Pomaklar Türkçe konuşur; Gagauzlar da çoktan müslüman olurlardı..."bunu anlatırken, Makedonya'dan da örnek vererek, Makedonya'nın Arnavutluk sınırına yakın bölgesindeki Vevçani ve Labunişta köylerine değindim. Biribirine çok yakın olan bu iki köyden Labunişta halkı müslüman olup, Torbeş; öteki köydekiler ise ortodoks Makedon'dur. Mesela, Osmanlı 13

Devleti Labunişta halkını zorla müslüman yapmış olsaydı, yanıbaşındaki Vevçani halkını da Müslümanlaştırmaz mı idi?... Dolayısiyle 600 yıldan fazla hüküm süren Osmanlı Devleti, hiçbir ulusun diline ve inancına müdahalede bulunmamıştır. Bu gerçekler göz önüne alındığında, Bulgarlar'ın, Gagauzlar'la ilgili çabalarının yersiz ve temelsiz olduğu anlaşılmaktadır. Yunan kilisesi, Gagauz kilisesi ile temas kurarak, Özerk Gagauz Yeri'ne yaklaşmıştır. Heyetler halinde karşılıklı ziyaretlerde bulunulmuş, ortodoks din kardeşliği esprisi ile, Gagauzlar'la sempatik ilişkiler kurulmuştur. Son zamanlarda Yunanistan'da, Gagauzlar'ın "Türkleştirilmiş Yunanlı" oldukları biçiminde yayınlar yapılmaktadır. Yunanistan'ın neden böyle yaptığını anlamak güç değildir. Bugün Yunanistan'da çok sayıda Karamanlı, Gagauz ve başka Türk toplulukları yaşamaktadır. Bütün bu Türk toplulukların, Türklük bilinciyle ve topluca hareket etmeleri, bu ülkeyi yönetenleri rahatsız etmektedir! Bir gün bütün bu topluluklar, Avrupa Birliği ilkelerine göre hak iddiasında bulunurlarsa, Yunanistan Hükümetinin güç durumda kalacağı muhakkaktır. Ama onlar da tarihin akışını ters çeviremeyeceklerdir. Romanya'daki Gagauzlar, hemen hemen bütünüyle asimile olmuşlardır. Kimi korkudan, kimi isteyerek Romenleşen bu insanlar arasında, Gagauzlar'ın milli ve ruhani lideri Mihail Çakır'ın torunu olan Prof.Dr.Nikolay Çakır da vardır. Gagauzlar'la ilgili 4 ciltlik kitap yayımlayan Anatol Makriş ve Romanya'nın renkli simalarından Eugen Enea Karagavur bile özgeçmişlerinde Gagauz olduklarını yazmıyorlar! Müteveffa Türkolog Prof.Dr. Mihail Guboğlu ise daima Gagauz olarak yaşadı ve öyle öldü. Bir başka Prof.Dr.Mihail Guboğlu ise halen Moskova'da yaşamakta ve öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Müteveffa Guboğlu'nun amcazadesi olan bu Guboğlu, adeta Gagauz sözünü telaffuz etmekten dahi korkan bir adam durumundadır! Rusya'nın her yanında yaşayan Gagauzlar da maalesef asimilasyondan nasiplerini almışlardır. Ukrayna'daki demokrasi ve özgürlük ortamı içerisinde Gagauzlar örgütlenmişlerdir. Önce Odesa ve Bolgrad kentlerinde Dr.İlya Karakaş ve Dr.Petr Volkov gibi kişiler tarafından örgütlenen Gagauzlar; daha sonra başkent Kiev'de Doç.Dr.Tudora Arnaut, Vasili Kelioğlu, Afanasi Molla ve Volodimir Dimçev'in önderliğiyle "Ukrayna Gagauzlar Birliği"ni kurdular. Başkanlığını önce Vasili Kelioğlu'nun sonra Tudora Arnaut'un yaptığı bu Birlik; peşpeşe son derece önemli faaliyetlerde bulunmuş; yayımorganı çıkardığı gibi; bir de internet sitesi açmıştır. Tudora Arnaut'un, hükümet nezdinde yaptığı girişimler sonucu; Latin alfabesinde ve ana dilinde öğrenim yapabilmelerine olanak sağlanmıştır. Gagauz Sözünün Doğrusu ve Anlamı Sözünü ettiğimiz Türk topluluğunun yaygın adı "Gagauz"dur. İki sessiz harfin yanyana geldiği bir sözün Türkçe olamayacağı bilimsel gerçeğinden 14

hareketle, dil uzmanları bu sözü "Gagavuz" biçiminde yazmaktadır. Şimdi, çeşitli söyleyiş ve yorumlara göz atalım: "Gagauz", "gaga" ve "uz" sözcüklerinden meydana gelmektedir. "Gaga" kimi Türk lehçelerinde, özellikle Azerbaycan Türkçesi'nde bir saygı ifadesi olarak kullanılır; amca ve ağabeylere böyle hitap edilir. "Uz" ise, "Oğuz" sözcüğünün kısaltılarak söylenen bir biçimidir. Böylelikle "Gaga+Uz" sözü "Saygın Oğuz" anlamını içermektedir. "Gagoğuz" biçiminde söylenip yazılmasını isteyenlerin tezi ise şöyledir: Sözün aslı "Hak+Oğuz"dur. Yani hakiki-gerçek Oğuz... Rusça'da "h" harfi, yerini "g"ye bırakmaktadır. Nitekim Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in adı, Rusça yazılırken "Geydar Aliyev" e dönüşmektedir. Dolayısiyle Hak Oğuz sözü, zamanla "Gag+Oğuz" a dönüşmüş ve öyle kalmıştır. Gagauzlara, önceleri Göktürkler'den mülhem, "Gök+Oğuz" deniliyordu. Zamanla bu söz "Gagauz"a dönüşmüştür. Bir ara, Dışişleri Bakanlığımız Gagauz Yeri'ne Gökoğuz Yeri diyor ve resmi yazışmalarda da bu terimi kullanıyordu. Bir Gagauzya seyahatinde, Başkan Dimitri Kroytor'un masasında, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından gönderilen bir kutlama mesajında da, "Gökoğuz Yeri" deyimi kullanılmıştı! Oysa tarihte Gökoğuz diye bir Türk topluluğu yoktu ve herhalde, "Göktürk" devletinden mülhem, böyle bir deyim uydurulmuştu!... Daha çok kuşlar için kullanılan "gaga", aynı zamanda düz, doğru, dosdoğru anlamlarını da içermektedir. Bu anlamdan hareketle değerlendirilirse "Gaga+Uz" doğru, dosdoğru Oğuz demek oluyor. Türkmen Türkçesinde çok kullanılan bir "kaka" sözü vardır. "ata, kahraman, yiğit" anlamlarını da içeren bu sözün yanına bir de "uz" eklenirse, "Kaka+Uz" yani, uzların atası, yiğit, kahraman Oğuz biçiminde yorumlanabilir. Acaba Kakauz, zamanla Gagauz'a mı dönüştü?...pekin'de yaşayan Uygur Rukiye Haci da Çin kaynaklarında yaptığı bir araştırmada, "Kakauz" sözcüğüne rastladığını seyledi. Selçuklu Sultanı II.İzzettin Keykavus'un adından kaynaklanan bir söz müdür, Gagauz sözü?...keykavus, zamanla Gagauz'a mı dönüşmüştür?... Ahıska, Posof ve Yukarı Kür Vadisinde yaşayan bir "Gagavan" topluluğu vardır. Trakya'da "dikbaşlı" insanlar için kullanılan "gagavan" sözüyle anılan ve 16.Yüzyılda müslüman olan bu insanlarla, Gagauzlar arasında bir bağ var mıdır? Gagauz sözünün etimolojisi, anlamı ve kökeniyle ilgili başka görüşler de olabilir. Ama artık bütün bu yorumları değerlendirerek bir sonuca ulaşmanın ve herkesin aynı yorum doğrultusunda yazıp söylemesinin zamanı gelmiştir. Ancak, belgeye dayalı kesin bir hükme varıncaya kadar, tüm Gagauzlar'ın kullanmakta oldukları "Gagauz" sözcüğünün aslına dokunulmadan kullanılması gerekir. 15

Alfabe ve Gramer SSCB'nin dağılma sürecine girmesiyle birlikte Moldova, 27 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan etti. Hemen sonra ilan edilen Bağımsız Gagauz Cumhuriyeti, Moldova Cumhuriyeti ile çekişmekten, milli sorunlara eğilmeye fırsat bulamadı. 13 Ocak 1995 tarihinde toplanan Moldova Parlamentosu'nun, "Gagauz Yeri Özerk Bölgesi" nin kurulmasıyla ilgili yasayı kabul etmesinden sonra, Gagauz dili konusunda önemli çalışmalar başlatıldı. Bu süreçte, kiril harflerinden latin harflerine geçilecek; bu harflere uygun bir alfabe oluşturulacak ve gramer hazırlanacaktı. Türkiye Türkçesi'ne çok yakın bir dille konuşan Gagauzlar için, bütün bunlar hazırdı. Esasen, Gagauz Türkçesini de pek bilmeyen l70 bin Gagauz için, Türkiye'de kullanılan alfabe ve gramer yeterliydi. Fakat ikisi de öteki dünyaya göç etmiş olan Dionis Tanasoğlu ile Gavril Gaydarcı'nın, kendi kafalarına göre hazırladıkları grameri kabul ettirme ısrarı, ana dilde eğitim 2-3 gecikerek başlayabildi. O da o tarihte hükümetin yetkili makamında oturan İvan Kostantoğlu'nun, "yeter artık" deyip, aceleyle hazırlattığı grameri uygulamaya koymasıyla mümkün olabildi. Bugün maalesef, Ukrayna Gagauzları Kiril, Yunanistan Gagauzları Yunan; Moldova Gagauzları ise lâtin alfabesi ve grameriyle öğrenim görmekte, böylelikle bir avuç Gagauz arasında bile, bu konuda bir birliktelik bulunmamaktadır. Din Konusu Basarabya'da Çadır kentinde doğan, fakat hayatının büyük kısmını Romanya'da geçirdikten sonra Türkiye'de ölen ve Bükreş'e defnedilen Prof.Dr.Mihail Guboğlu ile, Türkiye'de ve Romanya'da sık sık buluşurduk. Bu buluşmalardan birisinde, Bükreş'in merkezindeki Çeşmeci Parkı'nda dolaşırken bana şunları söylediğini hatırlıyorum: "Dostum, benim babam hristiyandı, ben hristiyan doğdum, senin baban müslümandı, sen müslüman doğdun. Ama ikimiz de Türküz. Elhamdülillah Türküz. İnanç sistemlerimizdeki küçük farklılıklar, bizi, biribirimizden ayırmamalıdır..." Guboğlu'nun evindeki çalışma odasının duvarları, Türk-İslam eserlerinin fotoğrafları ve posterleriyle doluydu. Bunlar arasında İstanbul'daki Sultan Ahmet Camii ile Mekke ve Medine'deki islam abideleri de vardı. O islamı da, inandığı hristiyanlık kadar biliyordu. Sonuç Olarak; Gerçekleştirdiğimiz sempozyum hem Gagauzlar'ın kültürel yaşamına katkıda bulunmayı; hem de Türkiye için son derece samimi bir dost ülke olan Ukrayna ile ilişkilerimiz daha sağlıklı ve sürekli gelişerek devamını sağlamayı amaçlamış ve sonuçlandırılmıştır. Bu amaca yönelik çalışmalarımız bundan sonra da devam edecektir. 16

Лютфі Сезен, канд. філол. наук / Doç.Dr. Lütfi Sezen (Туреччина) ЕТИМОЛОГІЯ НАЗВ НАРОДНИХ КАЛЕНДАРНИХ СВЯТ У ТУРЕЦЬКІЙ ТА ГАГАУЗЬКІЙ КУЛЬТУРНІЙ ТРАДИЦІЇ TÜRKİYE VE GAGAUZ TÜRKLERİNDE HALK TAKVİMİ UYGULAMALARI Споконвіку люди створювали різні системи хронології, які відповідали їхнім уявленням про сезони, місяці, тижні, дні. Проте остаточно не відомо, де, коли і ким були створені найстаріші календарі. Тюрки, ізраїльтяни, римляни, китайці та єгиптяни користувалися календарями, створеними відповідно до їхніх власних уявлень. Майже всі вони брали за основу рух небесних тіл сонця та місяця. У Туреччині люди поділяли рік на два сезони відповідно до руху планет сонячної системи. Перший мав назву "Rûz-ı Hızır". Він розпочинався 6 травня і тривав до вечора 7 листопада. Його загальна тривалість складала 186 днів. Другий "Rûz-ı Kasım" розпочинався з 8 листопада і тривав до вечора 5 травня. Тривалість другого сезону була коротшою від першого на один тиждень і нараховувала 179 днів. Відповідно до стародавніх календарів гагаузи вважали 13-14 січня початком року і виділяли дві пори року: зиму та літо. З 26 жовтня - День Св. Димитрія розпочинався зимовий період. З 6 травня дня Св. Георгія, або "Едерлєз", розпочинався літній період. В обох тюркських народів назви, які надавалися місяцям, передавали не лише певні природні різноманітні явища, але й особливості, притаманні сільському господарству. Крім того, у гагаузьких назвах місяців відображалися і певні релігійні уявлення. Власне сам календар, який вміщує фольклор тюркського народу, по праву можна назвати народним скарбом. Він сповнений легенд та міфів, перейнятий переживаннями та прикрашений майстерною рукою поетів. У всіх місцях проживання тюркських народів від Балкан до Анатолії, з Кавказу до самого серця Азії існували власні календарі. Takvimler zamanı, yıllara, aylara, haftalara ve günlere bölerek hesap eden cetvellerdir. Takvimlerin tarihle ilgili birimlerle büyük ilişkisi vardır. İnsanlar çok eski çağlarda bile mevsimleri, ayları, haftaları, günleri hesaplamak için kendilerine göre çeşitli takvimler yapmışlardır. En eski takvimi nerede, ne zaman kimlerin kullandığı kesin olarak bilinmiyor. Türkler'in, İsrailoğulları'nın, Romalılar'ın, Çinliler'in, Mısırlılar'ın kendilerine göre takvimleri vardı. Hemen hemen hepsinde güneş ve ay gibi gökyüzü cisimlerinin hareketleri esas alınmıştı. Eski Türk Takvimi, 12 Hayvanlı Takvim olarak bilinir. İslamiyet'ten önce, Türkler arasında kullanılan güneş yılı esasına dayanan bir takvimdir. 12 yıllık daimi bir devirden ibaret olan ve 60 yılda bir devir yapan bu takvimde, yıllar sayıyla değil, hayvan isimleriyle anılırdı. Takvimdeki hayvan isimleri sırasıyla şunlardı: 1.Sıçgan(sıçan), 2. Ud(sığır), 3. Bars(pars), 4. Tavışgan(tavşan), 5. Lu(ejder), 6. Yılan, 7. Yond(at), 8. 17

Koy(koyun), 9. Biçin(maymun), 10 Tağuk(tavuk), 11. İt(köpek), 12. Tonguz(domuz). 1 Kimi kaynaklarda bu takvimlerde yer alan hayvan adlarının yazılışları ve türleri bazı ayrımlar göstermektedir. Bu 12'li düzen içerisinde; saatler, günler, aylar ve hatta seneler hesaplanırdı. Bundan dolayı Türkler'de 12 sayısı, çok önemli bir birimdi. 12'nin bölümleri bütün toplum hayatını idare etmiştir. Türkler' de ikinci bir önemli sayı da dörttür. Bu da önemini, dört mevsim veya dört yönden alırdı. Tabii olarak 12 ay 4 mevsime ayrılmıştı. Bu bölümden ortaya çıkan 3 rakamı bir mevsimin sembolüdür. Mevsimlerin 3 ay olması bundandır. 12 hayvanlı Türk takviminde hayvanlar, bir dairenin etrafında eşit aralıklarla dizilmişlerdi. Bu eşit aralıklar; 12 saati, 12 ayı ve seneler devresini gösterirdi. Bu aralıklar aynı zamanda dünyanın ve uzayın yönlerini de göstermekte idi. Böylece zaman ve mekan anlayışı birleşmiş oluyordu. 2 Türkiye'de "halk güneş sisteminden hareketle seneyi iki mevsime ayırmıştır. Rûz-ı Hızır denilen birinci mevsim 6 Mayıs'tan başlayıp 7 Kasım akşamına kadar devam eder. Toplam 186 gündür. Rûz-ı Kasım denilen ikinci mevsim 8 Kasım'dan başlayıp 5 Mayıs akşamına kadar devam eder. Bu, Rûzı Hızır'dan bir hafta daha kısadır. 179 gün olarak hesap edilir. Rûz-ı Kasım'ın kırkına gelince soğuk dönem başlar ve bazı hayvanlar kış uykusuna yatarlar. Bu döneme Arapça kırk manasına gelen erbain denir. (18 Aralık). Sonra elli manasına gelen hamsin dönemi başlar(12 Şubat). Elli günlük bu dönem de oldukça soğuktur. Rûz-ı Kasım'ın yüzüncü gününde leylek gelir(22 Şubat). Leylek için "yüzde indi ovaya, yüz elli de yuvaya" diye bir söz vardır. Leyleğin geliş tarihi milâdî 22 Şubat'a rastlamaktadır." 3 Türkiye'nin Doğu Anadolu bölgesinde uzun bir kış geçiren halk, Rumî Şubat başından itibaren baharı beklemeye başlar. Söz konusu ayın yöredeki özel adı Cücüktür. Şubat ayının içinde cemreler düşer. Cemre ateş parçası demektir. İlk olarak 7 Şubat(22 Şubat)'ta havaya düşünce hava ısınmaya başlar, 14 Şubat(27Şubat)'ta suya, 21 Şubat(5-6 Mart) tarihinde de toprağa düşer. Bu günlerde güneşli havalarda, topraktan buhar çıktığı görülür. Rumî Şubat ayının son dört günü ile Mart ayının ilk üç gününü içine alan haftaya 26 Şubat- 4 Mart(11-17 Mart) Berd-el-acûz denir. Bazı yörelerde bu, berdelacûz veya berdelegüz olarak da isimlendirilmektedir. Arapça'da berd soğuk, acûz ise kocakarı demektir. Bundan dolayı, bu tarihte görülen soğuklara ülkemizde, Kocakarı Soğukları denilmektedir. Gagauzlar'a göre ilkbahar 9 Mart'ta gelir. Mart'ın dokuzu ; "kırk kaşık, kırk Ayos" olarak da anılır. Bu gün ne yapılırsa kırk kez yapılır. Gagauzlar 9 Mart'ta kırk değişik iş yapmayı gelenek haline getirmişlerdir. Âdet olduğu 1 Yeni Türk Ansiklopedisi, cilt:10,istanbul, 1985. 2 Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, cilt: 1 Ankara, 1993, ss. 291-293. 3 Yard. Doç. Dr. Lütfi Sezen, Erzurum Şehir Folkloru, Erzurum, 1994, s. 156. 18

üzere çiftçiler tarlaya gidip kırk buğday tanesi, kırk ocak patates ekerler. Geçmişlerine hayır yapılması amacı ile 8'e benzeyen kırk adet ekmek pişirip bunları ikişer ikişer yoksullara dağıtırlar. Ekmek dağıtırken şu tekerlemeyi söylerler: "Mart'ın dokuzu, vurdu topuzu" Uğur ve bereket getirmesi amacı ile 1 Mart'ta çocukların kol ve yakalarına, kadınların baş örtüsüne, kuzuların boynuna, meyve ağaçlarına ve evlerin kapılarına bağlanan "martacık" denilen birbirine sarılmış kırmızı ve beyaz yün iplikler 22 Mart'a kadar muhafaza edilir. Bu iplik şeritleri bazı bölgelerde turnalar gelinceye kadar saklanır. Söz konusu göçmen kuşlar gelmeye başlayınca, bu şeritler ya ağaç dallarına asılır ya da taşların altına konur. Birkaç gün geçtikten sonra taşların altına bakılır, taşın altında karınca varsa kuzuların, yer solucanı varsa tayların, böcekler varsa, buzağıların çok olacağına inanılır. 11 Mart Ay Todur gününde ise, at koşuları düzenlenir. Bu koşularda birinci gelen kız veya erkek binicilere ödüller verildiği gibi, atların boynuna peşkirler bağlanır. At koşularından sonra mutlaka yağmur yağacağına inanılır. Yağmur yağınca kızlar, saçlarının gür çıkması amacı ile atların tırnaklarında birikmiş olan suları yıkanacakları ı suya katarlar. Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan toplumların takvimleri, mevsimlerin ve her mevsim içindeki bölümlerin, yıl içindeki hava şartlarına bağlı düzeni içinde olur. Bu çevrelerde halk takvimi, güneş takviminden pek farklı değildir. Ancak ayların adlarında ve bölümlerinde, türlü etkenlerden gelme çeşitlemeler görülür. Türkiye ve Gagauz Türk çevrelerinde 12 aya verilen farklı isimler şöyledir: Aylar Türkiye Gagauzlar 0cak Zemheri Büyük Ay Şubat Cücük (Gücük) Küçük (Gücük) Ay Mart Tohum Babu Marta Nisan Abrel Çiçek Ayı Mayıs Ayların Gelini Ederlez Haziran Haziran Kirez Ayı Temmuz Temmuz 11Orak Ayı Ağustos Ağustos Lobut (Dayak Ayı), Harman Ayı, Deli Ayı. Eylül Eylül Ceviz Ayı Ekim Ekim Canavar Ayı Kasım Koç Katımı Kasım Ayı Aralık Karakış Kırım Ayı Eski takvime göre Gagauzlar, 13-14 Ocak tarihini yılbaşı kabul ederler, yılı kış ve yaz olarak ikiye bölerler. 26 Ekimde Ay Dimitri (kış günleri), 6 Mayıs'ta Georgi veya Ederlez (yaz günleri) başlar. 4 İlkbahar martta başlar, 1-4 Stepan Kuroğlu, "Gagauzlarda İlk Yaz Bayramı", Nevruz ve Renkler, (Haz. Prof.Dr.Sadık Tural- Elmas Kılıç), Atatürk Kültür Merkezi Yay., Ank., 1996, s. 262. 19

9 mart tarihleri arasında çalışılmaz, bu tarihler arasında çalışanların başına uğursuzluk geleceğine inanılır. Geçmişte Gagauzlar mevcut ekonomik düzenlerine bağlı olarak çeşitli bayramlar kutlarlardı. "Kırk türlü tane ek, kırk türlü iş yap", 9 Mart'ta adet ekmeği ve yemeği yapılır, ayrıca mart ayında " Saban İzi Bayramı" kutlanırdı. 5 11 Mart Todur gününde at yarışları yapılır, genç kızlar, saçlarının güzel olması için nal izlerinde biriken suyla yıkarlar. 6 1 Mayıs'ta Pipuruda Bayramı kutlanır, Bu bayramda genç kızlar, Şu tekerlemeyi söyler: Ver Allah'ım yağmur Tarlalara çamur Teknelere hamur Fırınlara kolaç Sergenlerde somun 7 Ederlez(Hıdrellez) gününde ise"allahlık" kurbanı kesilir. Georgi adını taşıyanlar ise kuzu kurban ederler. Ancak kurban edilen hayvanın kanı ve kemiği mutlaka gömülür. 8 Her iki Türk çevrelerinde aylara verilen isimlerde tabiatta görülen değişiklikle birlikte tarım ekonomisinin etkili olduğu görülmektedir. Ayrıca, Gagauz Türklerinin yaşadığı çevrelerde dini etkinlikler de ayların isimlendirilmesine yansımaktadır. Türkiye'de bazı ayların isimlerinde bir farklılık yoktur. "Yörede, Rumî Mart ayının 10. (23 Mart) gününe "ezel bahar" 17. (30 Mart) gününe ise; "haftahamal" denilmektedir. Haftahamal'da ilkbaharın ilk yağmurları beklenir. "Köylerde yağmur yağması için eski bir süpürgenin ortasından geçirilen çubuk parçasının uçlarından tutan iki çocuk: Teknede hamur Tarlada çamur Ver Allah'ım ver Bir sulu yağmur Tekerlemesini söyleyerek kapı kapı dolaşıp yumurta, yağ, bulgur vb. yiyecekler toplarlar. Haftahamal'ın diğer bir özelliği de o yıl fazla yağış olmasını isteyen hanımların evlerin damlarını çizmeleridir." 9 Türkiye'de, önemli soğuklardan biri de Nisan ayında görülür. Erzurum ve civarında Camışkıran adıyla bilinen bu soğuk Rumî 5, milâdî 18 Nisan tarihine rastlamaktadır. Bu soğuklar için yöre halkı: "Kork abrelin beşinden, camışı ayırır eşinden" atasözünü dilinden düşürmez. 5 a.g.e., s. 265. 6 a.g.e., s. 265. 7 a.g.e., s. 266. 8 a.g.e., s.267. 9 Prof. Dr. Sıtkı Aras, Erzurum Dolaylarında Ziraî Folklor, Sayı: 67, İstanbul, 1985, ss. 3-5. 20

Kışın bittiğini ve yazın başladığını haber veren en önemli ay mayıs ayıdır. Mayıs ayının 5. ve 6. günlerine rastlayan Rûz-ı Hızır'ın "Hıdrellez" adıyla "Bahar Bayramı" olarak kutlanması, mayıs ayına özel bir önem kazandırmaktadır. Bundan dolayı mayıs ayına "ayların gelini" denmiştir. Hıdrellez, Türk halk kültürünün bayram olarak benimsediği önemli günlerden biridir. Kaynağını Ora Asya'dan alır ve Türklerin doğa sevgisini ortaya koyar. Türkler, XI. Asır sonları ile XII. Asır başlarında Anadolu'ya geldiklerinde kutlaya geldikleri şenlikleri beraberlerinde getirmişlerdir. Bu törenlerden biri olan Hıdrellez, asırlar içerisinde giderek zenginleşmiş, Türk'ün ruhuna sinmiş,ve benliğinde yer etmiştir. Bu bakımdan Hıdrellez gerek Anadolu'da gerek Anadolu dışında yaşayan Türkler arasında özel bir gün niteliği taşımaktadır. Kışın bittiğini ve yazın başladığını haber veren bir bayramdır. İslâmiyet öncesi dönemlerde, "Türkler arasında yapılan bahar ve yaz âyinlerinde, çok önemli bir fonksiyona sahip olan su kültü, etkisini 'Hıdrellez Günü' pratiklerinde de göstermiştir. Hızır'ın yeşillik ve temiz yerleri sevdiği düşüncesiyle, Hıdrellez günü daima yeşillik ve sulak yerlerde toplanılır. Bütün Türk coğrafyasındaki inanç ve uygulamaları bakıldığında, Hıdrellez'in kıştan yaza geçiş ritüeli olarak yaşadığı görülmektedir." 10 Gagauzlar'ın en fazla önem verdikleri yortulardan birisi Hıdrellez'dir. 23 Nisan "Gorgi-Hıdrellez" günü olarak kutlanılmaktadır. Hıdrellez günü, dünyanın dirilmesi, tabiatın yeniden canlanması olarak kabul edilmektedir Hıdrellezle İlgili Bazı Uygulama ve İnanmalar Gagauz Türk çevreleri ve Türkiye'de, yaşamakta olan Hıdrellez pratiklerinden (uygulamalarından) bazılarını veriyoruz: (Bunlardan Gagauz çevresinden derlenenlerin karşısına 'G', Türkiye'den derlenenlerin karşısına 'T' harfi konmuştur.) - Hıdrellez öncesi evler sıvanır, eşyaları ile birlikte bütün ev temizlenir(g,t). - 5 mayıs'ı 6 mayıs'a bağlayın gecenin sabahında akarsudan nur aka, bu suda yıkananların o yılı sağlıklı geçireceklerine inanılır(t). - Hıdrellez'den bir gün önce kapalı bir kova ile hiç kimseyle konuşmadan yakındaki çeşmeden su almaya gidilir ve etrafa bakınmadan geri dönülür(g.) - Evlenmek isteyen delikanlı, özel surette yapılmış tuzlu çöreği 5 Mayıs akşamı yiyerek gece uykusuna yatarsa, rüyasında evleneceği kızı görü(t). - Hıdrellez günü kiliseden alınan mumlar evde yakılırsa, o yıl uğurlu geçer(g). - Kısmetinin açılmasını isteyen genç kız veya delikanlı Hıdrellez günü sabah namazından sonra kıbleye bakan yedi çeşmeden su içerse o yıl evlenir (T). - Hıdrellez günü, fakir olanların dışında herkes kurban keser(g). - Hıdrellez günü isteyenler kurban keser(t). 10 Prof. Dr. Umay Günay, "Ritüel ve Hıdrellez", Millî Kültür, Sayı: 72, Mayıs 1990, s.12. 21

- At yarışları düzenlenir, çeşitli oyunlar oynanır, törenler düzenlenir(g,t). - Cadıların bu gün ortaya çıkıp ineklerin sütünü bereketsiz etmemeleri için,avlulara darı serpilir. Cadılar darıyı temizlemekle uğraşacaklarından, kötülük yapmaya fırsat bulamazlar(g) - Yağ ve ayran yapılan yayıklar(çalkanlar), Hıdrellez günü yeşil dal ve yapraklarla süslenirse, o yıl yayıkta yapılan mahsul bereketli olur. (T) Diğer uygulama ve İnanmalar: Halk takvimi içinde tabiat olayları önemli bir yer tutar. Yağmur ve dolu ile ilgili inanmalar bunların başında gelir. Bunlardan tespit edebildiklerimizi sunuyoruz: Güneşli havada yağmur yağarsa, kurt doğuruyor demektir.(t) Zararlı yağmuru kesmek için çamurdan yoğrularak yapılan kurbağa, kıbleye bakan bir duvarın deliğine konursa, yağmur kesilir. (T) 12 Temmuz (Petrov Bayramı) günü balık yenmez. Fasulye, patates, domates, salata yenir. Et yenmez. Sütlü yenmez, peynir, yumurta yenilmez. (G) Çamurdan fare yapılıp ateş yanında kurutulursa, yağmur kesilir.(t) Ay doğarken donuk görünürse, yağmur yağar.(t) Uzunca bir iplik üzerine, kırk kelin adı söylenerek düğüm vurulursa, yağmur kesilir.(t) İlk düşen dolu tanelerinden birisini, anasının ilk çocuğu olan biri alıp koynuna koyarsa, dolu kesilir.(t) Pek sıcak aylarda yağmur yağsın diye çamurdan "Germanço" adı verilen çocuk maketi yapılır, süslenir, çiçekler konulur sonra çocuklar bir bahçede, bir derenin yanında, cenaze töreni düzenlenir. Yağmur yağsın diye dualar edilir, tıpkı bir cenaze gibi ağıtlar yakılarak suya atılır. Çocuklar bir ağızdan: Germanço, germanço getir bize bir kara bulut Yağmurcuk getir Olsun bereket Sağlık olsun, diye yalvarırlar. (G) Hetirceğin 11 üzerine tuz serpilerek kapının önüne atılırsa, dolu kesilir.(t) Miras olarak intikal eden bir bakır kab dışarıya konulursa, dolu kesilir.(t) Pazartesi günü ölü defnedilmez. Evden para verilmez. Avludan bir şey verilmez, verirsen hepsi gider. Çamaşır yıkanmaz. Yıkanırsa yıkayanın başına kötü şeyler gelebilir. Pazartesi etli yenmez.(g) Saç ayağına tuz dökülüp dışarı atılırsa dolu kesilir.(t) Ezan okunursa dolu kesilir.(t) Zemheride(Ocak ayında), Havalar sıcak olursa, o yıl kıtlık olacak demektir.(tg) Tarlaya ilk tohum atıldığı zaman iki rekat namaz kılınırsa, ürün bol olur.(t) 11 Hetircek: Yemek pişirilirken tandırın üzerine konulan demir. 22

Kar çok yağar ve erimezse, kardan bir kadın yapılarak tabut üzerine konur. Yedi dul kadın bir araya gelerek kardan yapılan bu kadını ılık su ile yıkar ve olduğu yere gömerlerse, karlar erimeye başlar.(t) SONUÇ Halk takvimi Türk folkloru yönünden başlı başına bir hazinedir. İnançlar, efsaneler, ümitlerle dolu, şiirlerle süslüdür. Türklerin yaşadığı her yerde halk takvimi uygulamaları vardır. Bu çizgi Balkanlar'dan Anadolu'ya, Kafkasya'dan Asya içlerine kadar uzanmaktadır. Halk takvimi ile ilgili olarak Türkiye ve Gagauz Türkleri arasında görülen ortak uygulamalar da bu halkanın bir zinciridir. Kaynakça: ARAS, Sıtkı, "Erzurum Dolaylarında Ziraî Folklor", Türk Folkloru, İstanbul, 1985. ss 3-5. BORATAV, P. Naili, 100 Soruda Türk Folkloru, İstanbul, 1973, ss. 160-168. DİNÇ, Abdulkerim, Gagauz Halk Takvimi, (Basıma Hazır Kitap), Erzurum, 2009. ENGİNER, Gürbüz, Uşak Halk Takvimi, Halk Meteorolojisi, Ankara, 1984, ss. 18 22. FORUM.ARBUZ.COM/SHOWTHREAD.PHP?T=24387-149K (http: // forum.arbuz.com). GÜNAY, Umay, "Ritüel ve Hıdrellez", Milli Kültür, Sayı: 72, Mayıs 1990, s.12. GÜNGÖR, Harun ve Diğerleri, Gagauz Türkleri(Tarih-Folklor ve Halk Edebiyatı), Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara 2002. KIRZIOĞLU, Fahreddin, "Kars İlinde Yerli Halk Deyimleri Üzerine", Folklor postası, Sayı:9, Ankara, 1945. "Romanya ve Gagauz Türk Edebiyatı", Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi, Sayı : 12, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara 1999. KUROĞLU Stepan, "Gagauzlarda İlk Yaz Bayramı", Nevruz ve Renkler, (Haz. Prof.Dr.Sadık Tural-Elmas Kılıç), Atatürk Kültür Merkezi Yay., Ank., 1996. NABİ Yaşar, Balkanlar ve Türklük I,II, Cumhuriyet Gazetesi Yayınları, Gün Haber Ajansı Basın Yayıncılık A.Ş., İstanbul, 1999. SEZEN, Lütfi, Erzurum Şehir Folkloru, Er-Vak Yayını, Erzurum, 1994, ss. 156-157. "İlk Yaz Bayramı Nevruz - Hıdrellez", İlkyaz Bayramı Nevruz Bildirileri, Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı: 12, Erzurum 1999. "Halk Takvimi", Aziziye Dergisi, Sayı: 7, İstanbul 1997. Алі Рафет Озкан, д-р філол. наук, проф. /Prof. Dr. Ali Rafet ÖZKAN (Туреччина) ВІРУВАННЯ ТЮРКІВ ТА ГАГАУЗІВ, ПОВ'ЯЗАНІ З ВОГНЕМ TÜRK TOPLULUKLARINDA VE GAGAUZLARDA ATEŞ İLE İLGİLİ İNANIŞLAR В монголо-тюркському середовищі вогонь завжди вважався священним. У стародавніх тюркських віруваннях вогонь посідав важливе місце. Це пояснюється семантикою вогню як символу надії. Вогонь для тюрків це чистота і святість. Для алтайців та якутів слово "вогонь" (ot) священне це чистота, душа. Тюрки мешканці Алтаю вважають його святим, адже бог Ульген (Ülgen) подарував його людям. Однак для алтайців та якутів священним вважається вогонь, видобутий за допомогою кременя власноручно. Саме такий вогонь (eyi aut) вони називали "священним". А звичайний вогонь (nutça aut) отримав назву "руський". На північному Алтаї молодята в шлюбну ніч самостійно запалюють вогонь і 23

залишаються біля нього протягом трьох днів і трьох ночей. В багатьох районах Анатолії ця традиція існує і досі. Наприклад, в Ерзурумі молодята не виходять з кімнати упродовж трьох днів після весілля. З давніх-давен для турків вогонь це чистота. Той, хто має сумніви, що зможе розвести вогонь, повинен спершу психологічно налаштуватися на позитив. Відомо, що якути перед тим, як іти на полювання, наближалися до вогню і обкурювали одяг та зброю. Жінки від народження училися дбати про зброю та одяг, отже вони завжди повинні вміти підримувати вогонь, відповідно їхні помисли повинні бути світлими. У зв'язку з певним географічним розташуванням тюркським народам завжди доводилось захищати вогонь. Непевним у своїх помислах необхідно було пройти через очисні випробування вогнем. Еквівалентом таких обрядодій у західних тюркських народів слугував ударний музичний інструмент бубон, який, за віруваннями, підсилював силу вогняної стихії. Під час святкування свята Ноурузу (мусульманський Новий Рік, який відзначається 22 березня) розпалювали велике вогнище і стрибали через нього. Ця середньоазійська традиція існує і сьогодні і є доволі популярною у тюрків. У гагаузькій общині так само, як і у турків Анатолії та якутів, існує два види вогнища: живий вогонь (canлı) та неживий (cansız). Неживий вогонь потрібно розпалювати шляхом тертя двох шматків дерева. Такий вогонь є сакральним: ним відганяють злих духів. Після заходу сонця вогню з дому не позичали. Для того, щоб увійти ввечері до кімнати, де лежала породілля, спочатку потрібно було перестрибнути через запалений на порозі її кімнати вогонь. GİRİŞ Ateş kültüne dünyanın bütün bölgelerinde rastlanılmaktadır. Zira bu, bütün ulusların ortak fenomenlerinden ve inanışlarındandır. Fark ise sadece teferruatlarda ortaya çıkmaktadır. Orta Asya'daki Türk boylarının çoğunlukla yaşadığı yerlerden, Hindu-Cermenlerin yaşadığı yerlere, Afrikalılardan Amerikan yerlileri Kızılderililere varıncaya kadar genişçe bir coğrafyada ateşle ilgili inanış ve uygulamaların yaygınlığı dikkat çekmektedir. Ateş, Türk-Moğol topluluklarında kutsal sayılmaktadır. Nitekim eski Türk inançlarında "Ateş Kültü" önemli bir yere sahiptir. Çünkü Türkler arsında ateşin gökten indiği inancı vardır. Bundan dolayı ateşte kutsal ve temizleyici bir güç görülmektedir. Altaylılar ve Yakutlar ateşteki bu kutsal ve temizleyici güç veya ruha "ot izi" (ateş sahibi) demektedirler. Altay Türklerine göre ateş Tanrı Ülgen tarafından insanlara armağan edildiği için kutsaldır. Ancak Altaylılar ve Yakutlara göre sadece çakmak taşından elde edilen ateş kutsal sayılmaktadır. Bu ateşe "eyi out" (mukaddes ateş) adı verilmektedir. Normal ateş ise "nutça out" (Rus ateşi) şeklinde adlandırılmaktadır. Kuzey Altay Türklerinde gelin ile güvey gerdek gecesi ilk defa yaktıkları ateşi çakmak taşından elde etmekte, üç gece ve gündüz bu ateşin yanında bulunmaktadırlar. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde bu gelenek hala varlığını devam ettirmektedir. Mesela Erzurum'da gerdeğe giren çift, üç gün boyunca dışarıya çıkartılmaktadır. 24