CEZANIN TEŞDİDEN VERİLMİŞ OLMASI SANIK LEHİNE OLAN KANUNU UYGULAMA YENİ YÜRÜRLÜĞE KONULAN KANUNDA CEZANIN ALT VE ÜST SINIRLARININ ARTTIRILMASI "ÖZET" Yerel mahkemece, sanığın satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçunu işlediği kabul edilerek, 765 sayılı Yasanın 403/5. maddesi uyarınca, suçun işleniş şekli, diğer özellikleri, kastının yoğunluğu ve uyuşturucu maddenin miktarı nazara alınarak, 4 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis cezası ve para cezasını gerektiren eylemde, temel ceza 7 yıl ağır hapis ve para cezası olarak tayin edilip, bu cezadan takdiri indirimi düzenleyen 59. madde uyarınca 1/6 oranında indirim yapılıp, sanığın mükerrir olması nedeniyle aynı yasanın 81/1-son maddeleri uyarınca cezası tekerrür nedeniyle arttırılmak suretiyle sonuç olarak 5 yıl 10 ay 7 gün ağır hapis ve para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Aynı eylem, hükümden sonra 1 haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın 188. maddesinin 3. fıkrasında yaptırıma bağlanmış olup, anılan fıkra uyarınca beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezasını gerektirmektedir. İlk bakışta, her iki maddedeki cezaların alt ve üst sınırları dikkate alındığında sonraki yasanın sanık aleyhine olduğu söylenebilir ise de, 1 haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasa ile anılan suçla sınırlı olarak değil, sorumluluk ve yaptırım sisteminde köklü değişiklikler yapılarak, ceza sistemi yeni baştan düzenlenmiştir. Bu itibarla yerel mahkemece 765 sayılı yasanın 29. maddesindeki ölçütler dikkate alınarak belirlenen temel ceza, 5237 sayılı yasanın 61. maddesindeki ölçütler de dikkate alınarak yeniden belirlenmeli, yeni yasaya göre belirlenen temel cezadan 62. madde uyarınca indirim yapılmak suretiyle sonuç ceza saptanmalıdır. Sonuç ceza her iki yasaya göre saptandıktan sonra lehe ve aleyhe değerlendirilmesi yapılmalıdır. Önceki hükümde, hükümlü hakkında alt sınırdan ceza tayin edilmiş olması halinde, hükümlü hakkında uygulanması olanağı bulunan tüm hükümlerin en lehe uygulanması halinde dahi lehe sonucun doğması olanağı bulunmadığından, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesinde belirtilen şekilde bir karşılaştırmanın yapılmasına gerek bulunmadığı kabul edilebilir ise de, lehe durumun doğma olasılığının bulunduğu her halde 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesindeki ilkeleri uygun olarak karşılaştırma ve uygulama yapılması bir zorunluluk ve yasal gerekliliktir. "önceki hükümde teşdiden ceza verildiğine göre, yeni hükümde de teşdiden ceza verilmesi gerekeceğine veya yeni yasada cezanın alt ve üst sınırları arttırıldığına göre 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesinde belirtilen şekilde bir kıyaslama yapılmasına gerek bulunmadığına" yönelik bir görüşün, anılan düzenlemedeki açık hüküm ve mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olacağına ilişkin anayasa'nın 141 ve 5271 sayılı CMK.nun 34. maddeleri karşısında yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Diğer yönden yargı mercilerince verilen kararlar, gerek infaz gerekse tarafları tatmin yönünden hiçbir kuşkuya ve farklı yoruma yol açmayacak şekilde olmalıdır. Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığının, bu somut olaya özgü olarak, yerel mahkeme kararındaki kıyaslamanın yeterli olduğu yönündeki görüşüne, anılan yasal düzenlemeler karşısında itibar edilmesi olanaksız olup, itirazının reddine karar verilmelidir. (Yrg. Ceza Gn.Krl., 31.01.2006, E.2006/10-10, K.2006/8)
LEHE KANUN UYGULANMASI PARA CEZASININ BELİRLENMESİ UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDE KULLANMAK ÖZET : 5252 sayılı Yasaya aykırı olarak önceki ve sonraki kanunların birlikte, karma olarak uygulanması suretiyle infazda tereddüte yol açılması doğru değildir. 5252 sayılı yasa uyarınca kanunlarda öngörülen "ağırpara" cezalarının "adlipara" cezasına dönüştürüldüğü gözetilmelidir. Sanığın görevlilerin bilgisi olmadığı aşamada C.Savcısına ifade verirken uyuşturucu madde kullandığını da belirttiğine göre hakkında 765 sayılı TCK.'nın 405/1 maddesinin uygulanması gerekir.(yrg.10.c.d., 08.03.2006, E.2005/20199, K.2006/3498) LEHE OLAN KANUNUN SAPTANMASI SUÇ İŞLEMEK İÇİN ÖRGÜT KURMAK SUÇU TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK SUÇU ÖRGÜTLÜ SUÇ ÖZET : Uyuşmazlık, teşekkül halinde uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sanıkların yargılanması sonunda 765 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca mahkumiyetlerine karar verilmesi karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda düzenlenen "Suç işlemek için örgüt kurmak" suçunu işlediklerinin kabul edilip edilemeyeceği ile 5237 sayılı Kanunun lehe olup olmadığı konusuna ilişkindir.suç işlemek için örgüt kurmak suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabulü için üye sayısı en az üç kişi olmalı, üyeler arasında hiyerarşik bir ilişki bulunmalı, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme olmalı ve bu amaç devamlılık göstermelidir. Örgüt yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan suçları işlemeye elverişli olmalıdır. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, hem işlediği suçtan hem de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır. Sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterliliği olsa da, aralarında hiyerarşik ilişki ve suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığından 5237 sayılı Kanunun lehe kanun olduğuna ve suç işlemek için örgüt kurma suçunun şartlarının gerçekleşmediğine karar ver8yrg.(10.c.d., 16.03.2006, E: 2005/20232, K: 2006/3871) TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK ÖRGÜT VARLIĞININ KABUL EDİLEBİLMESİ KOŞULLARI SUÇ İŞLEMEK İÇİN ÖRGÜT KURMAK UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK ÖZET : Suç işlemek için örgüt kurmak suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında gevşek de olsa
hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olmalıdır. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, hem işlediği suçtan hem de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır. Olayda, sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterlikte olsa da, aralarında hiyerarşik ilişki ve suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığından suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçu oluşmamıştır.(yrg.10. C.D., 16.3.2006, E: 2006/565, K: 2006/3869) TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE İHRACI ÖRGÜT KAVRAMI SUÇ İŞLEME İRADELERİ ÖRGÜTÜN FAALİYETİ ÇERÇEVESİNDE SUÇ İŞLEME Teşekkül halinde uyuşturucu madde ihraç etmek suçundan sanık Osman Akgün hakkında İstanbul 10.Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 29.09.2005 tarih ve 2002/247 esas 2005/335 karar sayı ile 765 sayılı TCK uygulanarak mahkumiyet kararı verildiği; re sen de temyize tabi olan hükmün Cumhuriyet Savcısı ile sanık müdafii tarafından temyiz edildiği, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının talep edildiği; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hüküm bozulması isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 07.02.2006 tarihinde dairemize gönderildiği anlaşıldığı. Dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği düşünüldü: Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan delillere ve dosya içeriğine uygun gerekçeye göre Cumhuriyet Savcısı ile sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının ve sanık müdafiinin duruşmadaki sözlü savunmalarının reddine, ancak; 1-Mahkemece lehe yasanın saptanması sırasında sanığını eylemine 765 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunlarının ilgili maddeleri arasında kıyaslama yapılarak, sanığın eylemline 5237 sayılı kanunun uygulanması halinde 5237 sayılı kanunun 188/1, 4,5 ve 220. maddeleri ile ayrı ayrı uygulama sonucu daha fazla cezaya ulaşılacağı gerekçe yapılarak, 5237 sayılı kanunun uygulanmasının aleyhe olduğu sonucunda varılmışsa da 5252 sayılı Türk Ceza Kanunun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun 93/3. maddesinin lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak; ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir. hükmüne aykırı olarak, kararın gerekçesinde 765 sayılı TCK nın 5237 sayılı TCK nın ilgili maddelerine göre yapılan uygulama sonuçları karşılaştırılıp cezaları somutlaştırılmadan yazıl şekilde hüküm kurulması, 2-5237 sayılı TCK nın 220.maddesinde düzenlenen suç işlemek için örgüt kurmak suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç
bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması da aranmalıdır. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişi veya daha fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir. Örgütün üyesi olmakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, hem işlediği suçtan hen de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır. Somut olaya bakıldığında; sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterlilikte olduğu anlaşılmakta ise de, suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan durum karşısında olayda 5237 sayılı TCK nın 118/5. ve 220. maddelerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilerek hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi, SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları ve duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde görüldüğünden re sen de temyize tabi olan hüküm istem gibi BOZULMASINA, 30.03.2006 tarihinde oybirliği iler karar verildi.(yrg.10.c.d., 30.3.2006, E:2006/1054, K: 2006/4780) UYUŞTURUCU MADDE KULLANMAK YEREL MAHKEMENİN CEZA TAYİNİNE YER OLMADIĞINA DAİR KARARDA DİRENMESİ SANIK VEKİLİNİN SANIK ALEYHİNE BOZMA İSTEME HAKKI ÖZET : Özel Dairece, "sanığın uyuşturucu madde kullanma suçu sabit olduğundan" bahisle verilen bozma kararına karşı, "ceza tayinine yer olmadığına" karar vererek eski kararda direnen yerel mahkemenin bu kararını, sanık vekili temyiz edemez.(yrg.ceza Gn.Krl., 2.4.2006, E.1996/10-60, K.1996/71) TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK LEHE KANUN UYGULAMASI DURUŞMA AÇILMASI ÖZET: 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi gereğince, lehe kanunun saptanıp uygulanması için, herhangi bir inceleme veya araştırma yapılması, kanıt toplanması, takdir hakkının kullanılması gerekiyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine veya hapis cezasına seçenek yaptırımlara ilişkin bir hükmün uygulanması olanağı varsa duruşma açılması zorunludur.(yrg.10.c.d., 26.4.2006, E:2006/410, K: 2006/6151)
TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇU UYARLAMA ADLİ PARA CEZASI Yerel Mahkemece, 5237 sayılı Yasa ile hüküm kurulurken adli para cezasına esas olan temel gün süresi takdir kullanılarak 5 gün yerine 50 gün olarak belirlendiğine göre, uyarlama yargılamasının duruşma açılarak yapılması gereklidir. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile, Özel Daire kararının kaldırılmasına, diğer yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme kararının açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle, argıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 10.Ceza Dairesinin 08.03.2006 gün ve 20198-3483 sayılı kararının KALDIRILMASINA, Diğer yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme hükmünün öncelikle açıklanan nedenle BOZULMASINA, osyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 02.05.2006 günü oyçokluğuyla karar verildi.(yrg. eza Gn.Krl., 2.5.2006, E. 2006/10-130, K. 2006/130) ÖZET : CYUY nın 326/son maddesinde belirtilen, lehe temyiz davası üzerine cezanın aleyhe değiştirilmemesi kuralı uyarlama kararlarının temyizi halinde geçersizdir.(yrg.ceza Genel Krl., 20.6.2006, E. 2006/10-124, K. 2006/165) UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK SUÇU Uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sanık İ.A. hakkında Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 02.02.2006 tarihinde, 2005/247 esas, 2006/15 karar sayı ile mahkûmiyet kararı verilmiştir. Sanığın Psikiyatri Polikliniğinde tedavi gördüğüne dair dosyadaki Erzincan Devlet Hastanesi yazısı ve sanık ile müdafinin psikolojik rahatsızlığına ilişkin aşamalardaki beyanları gözetilerek, 5237 Sayılı TCK nın 32. maddesi uyarınca; sanığın işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı araştırılıp belirlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturmaya dayalı yazılı şekilde karar verilmesi, SONUÇ : Yasaya aykırı sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 20.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.(yrg.10.c.d., 20.6.2006, E:2006/7554, K:2006/8314) TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE İTHALİ ÖRGÜTÜN FAALİYETİ ÇERÇEVESİNDE SUÇ İŞLEME Teşekkül halinde uyuşturucu madde ithal etmek suçundan sanıklar Z. Ş., İ. A., İ. B., İ. Ö. hakkında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 13.12.2005 tarih
ve 2003/223 esas, 2005/431 karar sayısı ile 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca suç işlemek için teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan mahkûmiyet kararı verildiği; hükmün sanıklar İ. B., İ. A., İ. Ö. müdafii tarafından süresi içinde temyiz edildiği;hükmün İ. A.,İ. B. yönünden re sen de temyize tabi olduğu,sanıklar İ. B. ve İ. A. müdafii tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasının istendiği; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca onama ve İsa Özyurtlı müdafiinin temyiz isteğinden vaz geçtiğinden inceleme dışında bırakılması isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 11.04.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı; yapılan tebligata rağmen duruşmaya gelen olmadığından tüm sanıklar yönünden duruşmasız olarak incelendi, gereği görüşüldü: 1-Sanık İ. Ö. hakkındaki hükmü temyiz eden müdafiinin 24.01.2006 havale tarihli dilekçesi ile temyiz isteminden vazgeçtiği anlaşılmakla, bu sanık hakkındaki hükmün incelenmesine yer olmadığına, 2-Sanıklar Z. Ş., İ. B., İ. A. hakkında kurulan hükümlere ilişkin inceleme de; Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan delillere ve dosya içeriğine uygun gerekçeye göre sanıkların yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Dosya kapsamına göre;sanıkların eyleminin teşekkül oluşturarak uyuşturucu madde ticareti yapmak suçunu oluşturduğu sabit ise de suç tarihinden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK nin 220. maddesinde düzenlenen Suç işlemek için örgüt kurmak suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması da aranmalıdır. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişi veya daha fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, işlediği suçtan hem de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır. Somut olaya bakıldığında; sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterlikte olduğu anlaşılmakta ise de, aralarında hiyerarşik ilişki ve suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan durum karşısında olayda 5237 sayılı TCK nin 188/5. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, SONUÇ : Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, re sen de yapılan inceleme sonucu hükmün isteme aykırı BOZULMASINA, bozma sebebine göre hakkındaki hüküm temyizden vazgeçme sebebiyle inceleme dışı bırakılan İ. Ö. ya da 5320 sayılı kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CUMK nın 325.maddesi gereğince sirayetine, 22.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.(yrg.10.c.d., 22.6.2006, E:2006/5542, K:2006/8498)
KULLANMAK İÇİN UYUŞLTURUCU MADDE BULUNDURMAK DENETİMLİ SERBESTLİK Somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulunduran sanık hakkında, ceza yaptırımına ek olarak denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesiyle yetinilmesi gerektiği gözetilmeden ve Devlet hastanelerinin denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması yönünden herhangi bir yetki veya sorumlulukları bulunmadığı halde 20.07.2005 tarihli Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren 5402 sayılı "Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanununa" aykırı olarak infazı kısıtlayacak biçimde "5237 sayılı TCK'nın 191/2. maddesi gereğince sanığın halen ikamet etmekte olduğu yerdeki Devlet Hastanesinde şayet burada tam teşekküllü hastane yoksa bu yere en yakın devlet hastanesinde denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına" karar verilmesi, Yasaya aykırı, üst C. Savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün istem gibi BOZULMASINA, 19.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.(yrg.10.c.d., 19.7.2006, E.2006/3596, K.2006/9809)