CDS (Credit Default Swap) Nedir? Ne İşimize Yarar? Kurumların Yeni Kabusu Hile ve Suistimal Yoluyla İçeriden Vuranlar FİNANS TOPLULUĞU



Benzer belgeler
INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

CDS Primlerinin Borsa Endeksi Üzerindeki Etkisi: Borsa İstanbul Üzerine Bir Uygulama

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı


BAKANLAR KURULU SUNUMU

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

Sunum Başlığı Arial Regular 20 pt. Departman Ad/Panel/Yer Tarih

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 43,75. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 1,85 152,31

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 7 Kasım 2016, Sayı: 43. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ulusal Finans Sempozyumu Dr. İbrahim M. Turhan Başkan Yardımcısı

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

Ekonomi Bülteni. 27 Temmuz 2015, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

Ekonomi Bülteni. 03 Ağustos 2015, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

VİRTUS Serbest Yatırım Fonu. Finans Yatırım Bosphorus Capital B Tipi Değişken Fon

Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 44,67. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 1,91 163,78

Ekonomi Bülteni. 9 Mayıs 2016, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

31/12/ /03/2012 tarihleri arasında fon getirisi %2,11 olarak gerçekleşirken, yönetici benchmarkının getirisi %2,49 olarak gerçekleşmiştir.

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

Ekonomi Bülteni. 2 Ocak 2017, Sayı: 1. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

internet adreslerinden

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

A. TANITICI BİLGİLER. PORTFÖYE BAKIŞ Halka arz tarihi: 20 Mayıs 2009 YATIRIM VE YÖNETİME İLİŞKİN BİLGİLER

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

Ekonomi Bülteni. 3 Ekim 2016, Sayı: 38. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

FİNANS VE MAKROEKONOMİ. Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme. Finansal Krizler ve Ekonomi

Yeni yıla yüzde 13 seviyesinde başlayan işsizlik. Borsa İstanbul da işlem gören 10

OSMANLI PORTFÖY MİNERVA SERBEST FONUNA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU. Fon'un Yatırım Amacı

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

Bu çerceveden yola çıkarak temel piyasalarla ilgili beklentilerimizi aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Güncel Ekonomik Yorum

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

Ekonomi Bülteni. 29 Haziran 2015, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

F. Gülçin Özkan York Üniversitesi

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Ekonomi Bülteni. 13 Şubat 2017, Sayı: 7. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

Fon Bülteni Aralık Önce Sen

BANKA DIŞI FİNANS KESİMİNİN GELİŞİMİ VE GELECEĞİ DR. GÜRMAN TEVFİK KURUMSAL YATIRIMCI YÖNETİCİLERİ DERNEĞİ

FİNANS KILAVUZ COINKILAVUZ GÜNLÜK BÜLTEN FOREXKILAVUZ HİSSEKILAVUZ. /finanskilavuz. /forexkilavuz. /hissekilavuz.

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Fon Bülteni Ocak Önce Sen

Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 43,06. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 1,76 139,65

Döneminde Türk Bankacılık Sektörü

FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ

Değerli Okuyucularımız,

1.56% -4.1% 20.3% 11.4% % Kasım 18 Ekim 18 Kasım 18 Aralık 18

PİYASAYA BAKIŞ 24 Temmuz 2013

Ekonomi Bülteni. 06 Temmuz 2015, Sayı: 18. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

OSMANLI PORTFÖY KISA VADEL

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

ULUSOY UN SANAYİ VE TİCARET A.Ş. DEĞERLENDİRME RAPORU-2 ŞEKER YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 29 EYLÜL 2015

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

Güncel Ekonomik Yorum

Ekonomi Bülteni. 24 Ağustos 2015, Sayı: 24. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 10 Ekim 2016, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

Haftalık Piyasa Beklentileri. 10 Kasım 2014

Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 49,04. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 2,29. Katılım Emeklilik Fon Büyüklüğü (milyon TL)

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR

Transkript:

O k a n Ü n i v e r s i t e s i F i n a n s D e r g i s i FİNANS TOPLULUĞU Aralık 2014 Yıl:4 Sayı: 4 CDS (Credit Default Swap) Nedir? Ne İşimize Yarar? Kurumların Yeni Kabusu Hile ve Suistimal Yoluyla İçeriden Vuranlar Ç a r a K mb a ş r a a rine e z Ü iği l z i s t Eşi r i l e G isk R l e s e r Kü leri e g r e t s Gö FINANCIAL POST 1

İÇİNDEKİLER Önsöz Yrd. Doç. Dr. Mehmet Gökhan GÖKTAN...3 Topluluk Etkinlikleri...4 Topluluk Yönetim Kurulu...6 Başkanımızdan...7 MÜHÜR Yrd. Doç. Dr. Bülent GÜNCELER Kurumların Yeni Kabusu Hile ve Suistimal Yoluyla İçeriden Vuranlar...8 Yrd. Doç. Dr. Fırat BİLGEL Gelir Eşitsizliği Üzerine...13 Yrd. Doç. Dr. Mehmet Gökhan GÖKTAN Küresel Risk Göstergeleri...18 FİNANS TOPLULUĞU Arif YAĞCI Dünyada Sürdürülebilir Ekonomik Refah Batıdan Doğuya Kayıyor...20 A. Burak BOZDAĞ Bir İmparatorluğun Çöküşü...23 Eren KURU CDS (Credit Default Swap) Nedir? Ne İşimize Yarar?...24 Ezgi CİVAN Türkiye de Yabancı Bankalar...27 Kağan KANBUR Davranışsal Ekonomi...29 Kerim ÇAĞLAR Kara Çarşamba...30 Oğuzhan AĞIRBAŞ Doların Yükselmesi Hangi Riskleri Barındırıyor?...31 Ömer KARABACAK Bir Tahvil Değerlendirmesi...32 Özge BAŞOĞLU Küresel Kriz...34 Zafer KAYAN Modern Yöneticiler ve Para Babaları...35

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Gökhan Göktan Bankacılık ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Merhaba, Okan Üniversitesi Finans Topluluğu nun hazırlamış olduğu Financial Post dergisinin dördüncü sayısıyla karşınızdayız. Diğer sayılarda olduğu gibi bu sayıda da birbirinden farklı konularla karşınızdayız. Özellikle bu sayının da meydana gelmesinde büyük katkıları olan fakültemiz Bankacılık ve Finans bölüm başkanı Prof. Dr. Targan Ünal a teşekkürlerimi sunuyorum. Bununla birlikte, elinizdeki derginin bu hale gelmesinde (gerek yazıların derlenmesi, gerekse basıma hazırlanması sürecinde) büyük emeği olan Okan Üniversitesi Finans Topluluğu başkanı Başak Seray Kılıç a da teşekkür ediyorum. Bu sayımıza da Okan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencilerinin araştırmaları yanında, yine değerli öğretim üyelerimiz de araştırmalarıyla katkıda bulundular. Yrd. Doç. Dr. Bülent Günceler ve Yrd. Doç. Dr. Fırat Bilgel in çalışmalarını zevkle okuyacağınızı ümit ediyorum. Bununla birlikte, öğrencilerimiz de birbirinden değişik konu başlıklarıyla karşınızda olacaklar. Son söz olarak, dergide emeği geçen tüm arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Sonraki sayılarımız için önerilerinizi her daim beklemekteyiz. Yeniden karşınızda olmak dileğiyle. FINANCIAL POST 3

Etkinliklerimiz; FİNANS TOPLULUĞU DestekFX firmasının eğitim direktörü Erdoğan TURAN ile Temel Forex Eğitimi semineri, Gedik Yatırım firmasının Finansal Pazarlama Uzmanı Özder Şeyda SARI tarafından sunumu yapılan Finansal Pazarlama semineri, Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Aydın SEYMAN ile BIST ve İşleyişi semineri ve 4 FINANCIAL POST

FİNANS TOPLULUĞU FİNANS TOPLULUĞU Doğuş Otomotiv firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Aclan ACAR tarafından Otomotiv Sektöründe Değişim Yönetimi seminerini ve Girişimcilik G oturumumuz da Denizbank KOBİ KO OBİİ BanBan kacılığı Pazarlama Yöneticisi Sn. Dara Hızveren, Türk kiye deki ve Yatırımdaki Riskler oturumumuz da ise k Burgan Portföy Yönetimi Satış ve Pazarlama Direktörü B Sn. S Aysun Karaytuğ, Ekonomist Sn. Arda Tunca Saxo Capital Market Stratejisti Sn. Cüneyt Paksoy ile Financip al a Talks etkinliğimizi gerçekleştirdik. Financial Post 3. sayımız ile topluluğumuz Mütevelli Heyet Başkanımız Bekir Okan ı ziyaret etti. FINANCIAL POST 5

KULÜP YÖNETİM KURULU 3 Ekim 2013 tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurul toplantısı ile birlikte 2013/2014 ve 2014/2015 eğitim ve öğretim yılı için görevli olan yönetim kurulu ve çalışma komitelerimiz şu şekilde belirlenmiştir; Yönetim Kurulu Üyeleri Başkan : Başak Seray KILIÇ Başkan Yrd: Semih KUŞ Eren KURU Sayman: Ömer Can UÇAN Sekreter: Özge BAŞOĞLU Denetçi Üyeler Oğuzhan AĞIRBAŞ Anıl SARIAHMETOĞLU Çalışma Komiteleri Ekonomi Komitesi Üyeleri Ezgi CİVAN Ömer KARABACAK Kerim ÇAĞLAR Araştırma Komitesi Üyeleri Hilal Ülkü DEMİR Gizem ŞANCI Menekşe GÖĞEBAKAN Olcay AYGÜL Arif YAĞCI Furkan ERKAN İşletme Bölümü İngilizce İşletme Bölümü İngilizce İşletme Bölümü Organizasyon Komitesi Üyeleri Yasemin PAKSOY Başak BULUT Efşan SARAÇOĞLU Ezgi SIRTIKARA Erdal İLBASAN İngilizce Uluslararası Ticareti Bölümü İngilizce Uluslararası Ticareti Bölümü İngilizce İşletme Bölümü 6 FINANCIAL POST

Okan Üniversitesi Finans Topluluğu olarak hazırladığımız Financial Post un 4. sayısı ile tekrar karşınızda olmaktan gurur duyuyoruz. 20 Nisan 2009 tarihinde kurulan ve bu yıl 5. Yılını tamamlayan topluluğumuz, Finans ve Bankacılık sektörleri ile diğer sektörlerde alanlarında başarıları kanıtlanmış profesyonel yöneticiler ile üniversitemiz öğrencilerini bir araya getirmeye devam etmektedir. Bu sene başından itibaren 400 ü aşkın üye sayısı ile faaliyet gösteren topluluğumuz üniversitemizdeki en aktif topluluklardan biridir. Geçtiğimiz yıl topluluğumuz ilk olarak 24 Ekim 2013 tarihinde alanında öncü firmalardan biri olan Destek FX firmasının Eğitim Direktörü Sn. Erdoğan TURAN ile Temel Forex Eğitimi seminerini gerçekleştirmiştir. Daha sonra 15 Kasım 2013 tarihinde yine alanında öncü firmalardan biri olan Gedik Yatırım firmasının Finansal Pazarlama Uzmanı Sn. Özer Şeyda SARI ile Finansal Pazarlama seminerini gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Bu etkinliğimizi takiben 26 Kasım 2013 tarihinde düzenlediğimiz BIST ve İşleyişi semineri ile Türkiye de borsanın en önemli simalarından biri olan Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Sn. Aydın SEYMAN ile üniversitemiz öğrencilerini bir araya getirdik. Güz dönemi için son olarak 19 Aralık 2013 tarihinde dünyadaki bir çok otomotiv markasının Türkiye distribütörü olan Doğuş Otomotiv firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Aclan ACAR ı üniversitemizde ağırlayarak Otomotiv Sektöründe Değişim Yönetimi seminerimizi gerçekleştirdik. 2013-2014 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde ise 7 Mayıs 2014 tarihinde ilkini gerçekleştirmiş olduğumuz Financial Talks etkinliğimizde Girişimcilik oturumumuz için Denizbank KOBİ Bankacılığı Pazarlama Yöneticisi Sn. Dara HIZVEREN i, Türkiye deki ve Yatırımdaki Riskler oturumumuz için ise Burgan Portföy Yönetimi Satış ve Pazarlama Direktörü Sn. Aysun KARAYTUĞ u, Ekonomist Sn. Arda TUNCA yı Saxo Capital Market Stratejisti Sn. Cüneyt PAKSOY u okulumuz öğrencileri ile bir araya getirdik. Topluluğumuz 2014-2015 eğitim ve öğretim yılı içerisinde de üniversite öğrencilerimizin eğitimlerine ve gelecek planlarına katkıda bulunacak yeni aktiviteler planlamakta olup söz konusu faaliyetlerimiz kapsamında yine alanında uzman profesyonellerle üniversitemiz öğrencilerini bir araya getirecektir. Başta topluluğumuzun danışman hocası olan Sn. Prof. Dr. Halit Targan ÜNAL a, 4. Sayımızın editörlüğünü gerçekleştiren Sn. Yrd. Doç. Dr. Mehmet Gökhan Göktan a ve yazıları ile bizlere destek olan Sn. Yrd. Doç. Dr. Fırat BİLGEL e ve son olarak Sn. Yrd. Doç. Dr. Bülent GÜNCELER e topluluğumuzun yönetim kurulu adına teşekkürlerimizi sunuyorum. Saygılarımla, Başak Seray KILIÇ Finans Topluluğu Başkanı FINANCIAL POST 7

MÜHÜR Yrd. Doç. Dr. Bülent GÜNCELER KURUMLARIN YENİ KABUSU HİLE VE SUİSTİMAL YOLUYLA İÇERİDEN VURANLAR Dünyada Forensic Accounting ( Türkçesi Adli Muhasebecilik olarak kullanılıyor ) olarak isimlendirilmiş yeni bir eğilimin, parasal değer olarak büyük boyutlara ulaşmaya başladığı dikkati çekmeye başlayan hile ve suistimal olaylarını incelemektedir. Aslında geçmiş yıllardan beri hep var olan ve eski kuşakların kısaca suistimal ya da zimmetine para geçirmesi şeklinde tanımlanan, kurum içerisinde çalışanların yaptıkları hileler, yolsuzluk ve dolandırıcılıkların finansal boyutu inanılmaz büyüklüklere ulaşmaya başlamış olduğu görülmektedir.. KPMG nin yaptığı bir araştırmaya göre, 100 ün üzerinde firma üst yöneticileriyle yapılan ankette, bu suça karışanlar hakkında sorulan sorulara, Katılımcıların; Yüzde 93 ü, suistimalin Türkiye için önemli bir sorun olduğunu, Yüzde 57 si önümüzdeki yıllarda suistimal riskinin artacağını, Yüzde 92 si, suistimalin kendi şirketleri için büyük bir problem olmadığını (kurumu koruma yaklaşımı), Yüzde 81 i çalışma yaşamlarında en az bir suistimal vakası ile karşılaştıklarını, Yüzde 23 ü ondan fazla suistimal vakası yaşadıklarını, Yüzde 96 sı, suistimal vakalarının, diğer çalışanların moralini olumsuz olarak etkilediğini belirtmişlerdir. İş yaşamlarında suistimalle karşılaştıklarını belirtenlerin yüzde 30 u, belirlenmiş kaybın 500,000 TL den yüksek olduğunu söylemişlerdir. Suistimal riski, değişik oranlarda olsa da, tüm sektörleri ve şirketleri tehdit etmektedir. Şeklinde cevap verdikleri görülmüştür. Katılımcıların verdiği cevaplar içerisinde bu riskin en yoğun olarak varolduğu sektörler hangileri olduğu sorulduğunda, ilk üç sırayı : inşaat, finans ve sağlık sektörü almıştır. Yine aynı konuda, PwC vergi bölümü ortaklarından Zeki Gündüz ün Uluslararası Şeffaflık Örgütü nün 2009 Küresel Yolsuzluk Raporu nu Vergi Portalı na açıkladığında verdiği bir röportaja göre yapılan araştırmaların sonucunu aşağıdaki gibi değerlendirmektedir: Her üç şirketin birinde zimmetle karşı karşıya kalındığı sonucuna varılmış. Yani her üç şirketten biri, bu araştırma sonuçlarına göre kendi çalışanları tarafından soyuluyor. Yani bu üç şirketten birinin çalışanları şirketin varlıklarını kendi amaçları için kullanıyor. Malını ya da parasını ya da varlıkları, her neyse, kullanıyor. Bu oldukça yüksek bir rakam. 8 FINANCIAL POST

MÜHÜR Sonuçlar gösteriyor ki, eğer özel sektörde şirketlerde yolsuzluk varsa bu yolsuzluğu yapanlar şirketlerin üst düzey yöneticileri. Bazen yönetim kurulu üyeleri ya da şirketlerin doğrudan doğruya ortakları. Bu da oldukça çarpıcı diye nitelendirebileceğimiz bir sonuç diye düşünüyorum. Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye de bu tür ekonomik suçlardan kaynaklanan mali kayıplar, vaka başına ortalama 3,9 milyon dolar olarak hesaplanırken bu miktar, 2,4 milyon dolar olan dünya ortalamasından (yüzde 63) ve 3,4 milyon dolar olan CEE (Orta ve Doğu Avrupa) ülkelerindeki miktardan (yüzde 15) önemli ölçüde yüksek olduğu görülmektedir. ( KPMG Raporu ) Finans Sektöründeki durum incelendiğinde ortalama rakam diğerleri kadar büyük olmasa da Association of Certified Fraud Examiners tarafından 2008 yılında yayımlanan rapora göre Amerika daki iç suistimal eylemlerinin %15 i Bankacılık /Finans Sektöründe yaşanıyor ve olay başına ortalama $250,000 kayıp gerçekleşiyor. Bu da ürkütücü bir rakam olarak değerlendirilmelidir. Bütün bunların firmalarda nasıl olabildiği araştırılırsa, Türkiye gerçeklerinde bu bulgular daha korkutucu bir hale gelmektedir : Finans Sektörü haricindeki diğer sektörlerimizde kurumsallaşmanın çok az olması Görev tanımları ve kuvvetler ayrılığı ilkelerini göz ardı etme Tek kişiyi olması gerekenden fazla yetkilendirme İç Denetim fonksiyonunu yerleştirmeme ya da gerekli önemi vermeme En önemlisi.. Aşırı güven (Kurallardan vazgeçip kişilere itimat etme) Bu zayıflıkların yanı sıra işlemlerin yapılışı sırasında bazı teknik ve uygulama boşlukları da insanları bu suçları işlemeye teşvik etmektedir. Bu boşluklar aşağıdaki gibi sıralanabilir : Birinci seviye kontrollerde yeterli etkiliğin olmaması Suistimal ihtimalinin ortadan kaldırılması amacıyla organizasyon ve personel görev tanımları konusunda yeterli caydırıcılığın sağlanamamış olması Çalışanlar arasında suistimal amaçlı işbirliği oluşumu Yapılan işin genel bir rutin olarak algılanması ve kontrol noktalarının zayıflatılması (işletme körlüğü) Nakit, çek, senet vb. likit varlıkların yeterince güvenli saklanmaması/ kıymetlere kolay ulaşılabilir olması Geçmişte suistimale karışan personelin yeterince ağır cezalandırılmamış olması Kontrol boşluğu, yeterli denetim olmaması ya da hiç denetim olmaması BT sistemlerinin ve denetim/kontrol ile ilgili ekranların, yetkilendirmelerin ve raporlama sistemlerinin yetersizliği BT Programlarında şifre ve diğer kontrol çemberlerinde gizlilik titizliğinin gösterilmemesi İzin ve rotasyon gibi kurumsal uygulamalarının yeterince sıkı uygulanamaması Yüksek oranda personel değişimi Kimler Yapıyor? Hile ve suitistimal suçlarını işleyenlerin profili ise ürkütücü bir gerçeği ortaya koymaktadır. Çeşitli firmaların üst düzey yöneticilerinin genel kanaati, suistimali gerçekleştirenlerin daha çok şirket içindeki çalışan, orta ve üst düzey yöneticiler tarafından gerçekleştirilebileceğini düşünmektedirler. Şirket çalışanlarının özellikle üst düzey yönetimdeki kişilerin sorumluluklarının, haklarının ve kendilerine duyulan güvenin daha fazla olması, iç kontrolleri kolaylıkla geçebilecek yetkilere sahip olmaları, gizli bilgilere erişimlerinin kolay olması ve şirketin güçlü ve zayıf yönlerini pek çok çalışandan fazla biliyor olmaları, suistimal gerçekleştirmelerini kolaylaştırıcı etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu da, şirket içinde ahlaki değerlerin ön plana çıkacağı bir çalışma ortamı oluşturmanın, çalışanların işe alınmadan önce özgeçmiş ve referans kontrolünden geçirilmesinin önemini bir kez daha vurgulayan bir sonuçtur. FINANCIAL POST 9

MÜHÜR Bu da, şirket içinde ahlaki değerlerin ön plana çıkacağı bir çalışma ortamı oluşturmanın, çalışanların işe alınmadan önce özgeçmiş ve referans kontrolünden geçirilmesinin önemini bir kez daha vurgulayan bir sonuçtur. Zaten yapılan araştırmalarda bu suçu işleyenlerde görülen ortak özelliklerin : Uzun yıllardır o kurumda çalıştıkları Orta ve üst düzey yöneticilerden olmaları Genellikle 50 yaşın üzerinde ve erkek olmaları Çok az hatta hiç izin kullanmadıkları Sürekli fazla mesai yaptıkları; işe herkesten önce gelip herkesten geç çıktıkları Çok detay gerekse bile kendi bölümünün işlerinin büyük çoğunluğunu kendilerinin yaptıkları Diğer bölümlerle son derece iyi geçinirken kendi elemanlarına aşırı baskıcı bir yönetim şekli uyguladıkları görülmüştür. Neden Yapıyorlar? Bu tür kurum içi hile ve suistimal işlerini gerçekleştirenlerin neden yaptıklarına bakıldığı zaman genellikle aşağıdaki nedenlerden ötürü bunlara kalkıştıkları anlaşılmaktadır Parasal sıkıntılar Aşırı borçluluk Aileden birinin hasta olması, tedavi masraflarının ağırlığı Beklenmedik parasal ihtiyaçlar Şahsi finansal kayıplar (özellikle borsa, kumar, talih oyunları vs) Lüks hayat yaşama isteği Kötü alışkanlıklar Evlilik dışı ilişkiler İş yeri ile ilgili sıkıntılar Maaş ve terfi konusunda haksızlık yapıldığını düşünmek İşi veya yöneticiyi sevmediği için bu şekilde intikam alma düşüncesi Sevdiği işi yapmaması nedeniyle çalışanın motivasyonunu kaybetmesi Psikolojik nedenler Suistimal yaptığı parayı sadece geçici bir borç olarak aldığı düşüncesi Bu kadar para kuruma veya müşteriye zarar vermez düşüncesi Şimdiye kadar verdiğim emeklere göre bu önemli bir rakam değil düşüncesi İyi bir amaç için yaptığını düşünmek Birinci/ikinci seviye kontrollerde yakalanmayacağını görerek bundan etkilenmek Suistimalde bulunanlara yasalar tarafından az cezalar verilmesi, hatta bazı durumlarda şikayet bile edilmemesi Bunların bazıları insani duyguları harekete geçirebilecek nedenler olsa bile sonuçta bir suç işlenmektedir ve kişilerin kendilerine emanet edilmiş firma varlıklarını kendi çıkarı için kullanması sonucu ortaya çıkmaktadır. Affedilmesi ve tolere edilmesi mümkün olmayan bu durumlar için dünyada geniş kapsamlı bir mücadele başlamış bulunmaktadır. Sırf bu amaç için kurulmuş bulunan çeşitli Forensic şirketleri ( ör: AccessData, Tableau, Voom Technology, Back Bone Security, Digitalintelligence, Paraben,Group 2000, Decision, Fox-IT, Agnitio, Micro Systemation ) büyük kayıpları ortadan kaldırmak için firmalarla işbirliği içerisinde önemli çalışmalar yapmaktadırlar. Dünya genelinde yapılan birçok araştırmaya paralel olarak, Türkiye deki çalışmalara katılan 105 şirketin üçte birinden fazlası bu tür ekonomik suçla karşılaştıklarını belirtirken, en çok işlenen suçun; Şirket varlıklarına yönelik hırsızlık olduğu bildirilmiştir. Bu suçları işleyenlerin ise Türkiye de ekonomik suç işleyenlerin yüzde 43 ünün çok güvenilen şirket çalışanları olduğu bu kişilerin dörtte birinin ise şirket üst yöneticileri olması dikkat çekmiştir. 10 FINANCIAL POST

MÜHÜR Araştırmaya verilen cevaplardaki diğer çarpıcı bir nokta ise : Zimmetine para geçirme en sık rastlanan suiistimal türü olarak tespit edilmiş ve faillerin % 91 inin ise tek bir suiistimal eylemi ile kalmayıp, birden fazla suiistimal eylemi işlemiş oldukları bildirilmiştir. Finansal Suçlar Nasıl İşleniyor? Finansal suçların işlendiği ortamın oluşumunu Suistimal Üçgeni denilen yapı meydana getirmektedir. Buna göre aşağıdaki faktörlerin ortaya çıkmış olduğu görülür. Suistimal üçgeni: Teorik bir bakış açısından, suistimal ile ilgili üç önemli faktör vardır; fırsat, baskı unsurları ve rasyonalizasyon ki bunların bileşimine suistimal üçgeni denir. Bu tanım bir kişinin suistimal gerçekleştirmeye karar vermesine yol açan ve bunu kolaylaştıran faktörleri belirtmektedir. Baskı Unsurları: İnsanların suistimal gerçekleştirmelerine neden olacak bir takım nedenler vardır. Bunların başında hırs ve/veya sahip olunan varlığın ötesinde bir yaşam stiline sahip olma arzusu yer almaktadır. Bu nedeni, performans beklentilerini karşılama baskısı takip etmektedir. Bunların dışında suistimal gerçekleştirilmesine neden olan baskı unsurları aşağıdaki gibi örneklenebilir: Sevilen birinin sağlık masraflarının ödenmesi Yardım isteyen bir başka çalışanın hatasının örtülmesi Organizasyondan öç alma isteği Maaş harici ek ödemelerin sağlanması Fırsatlar: Fırsat, genellikle iç kontrollerdeki zayıflıklardan dolayı ortaya çıkar ve suistimalcilerin başarılı olabileceklerine ve yakalanmayacaklarına inandıkları bir ortam yaratır. O nedenle şirketler, önleyici çabalarını, belirli kontrol türleri uygulamak ve etkili suistimal riski yönetim politikaları yürütmek suretiyle suistimal Rasyonalizasyon: Rasyonalizasyon, suistimalcinin, davranışları konusunda kendi kendini haklı çıkarmasını sağlayan iç diyaloğudur. Fail, işverenin kendisine bir bedeli borçlu olduğu konusunda kendi kendini ikna eder. Yukarıda belirtilen gerçeklerin farkına varmak, bir suistimalcinin motivasyonları hakkında içgörü sahibi olmak ve her şirketin karşı karşıya olduğu devasa tehdidi tanımak, etkili ve sürdürülebilir bir suistimal risk yönetim sisteminin kurulması ve yürütülmesinin ilk önemli adımlarıdır. Bu Kişiler Farkına Varmadan İpucu Verirler Hile ve suistimal yaparak haksız gelir elde eden kişiler farkına varmadan dışarıya bazı sinyaller verirler. Bu sinyallerin hemen hemen tamamı yaşam standartlarındaki radikal değişikliklerden oluşur. Bazı örnekler vermek gerekirse : Sıra dışı eğlence ve zevk hayatına dalma. Ör: fazla miktarda içki tüketimi, gece hayatı, kumar alışkanlığı Daha önceki yaşam standartları ile çelişen lüks otomobil, ev, mobilya alımı; pahalı lokantalarda yenilen yemekler..eskiden yapmadığı lüks marka giysi, eşya alımı..abartılı seyahatler ve gezmeler. Yanında yüklü miktarda nakit para taşımak Daha önceden hiç ya da çok az parasal birikimi varken, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar yüksek mevduat, tahvil, hisse senedi bakiyesi sahibi olmak Değişen yaşam standartlarını miras şeklinde sürekli vurgulayarak açıklamak Arkadaş çevresinin değişmesi ve aileye daha az ilgi gösterilmesi FINANCIAL POST 11

MÜHÜR Suistimallerin Ortaya Çıkma Şekli Suistimaller çok değişik şekillerde ortaya çıkarlar. Yapılan araştırmalar sonucunda aşağıdaki istatistiksel tablo ortaya çıkmaktadır : KPMG nin yaptığı araştırmada Katılımcıların verdiği yanıtlara göre, suistimaller en çok (yüzde 38) iç denetimler yoluyla ortaya çıkarılmıştır. Ancak ona çok yakın bir oranda da ihbarlar (yüzde 27) ve tesadüfler (yüzde 18) suistimalin ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır. Buradan çıkan en önemli sonuç, suistimallerin neredeyse yarıya yakınının, şirketin kontrol çerçevesi içinde değil, ihbarlar ve tesadüfleri içeren diğer kaynaklarla ortaya çıkmış olmasıdır. Sonuçları değerlendirirken, dikkati çeken en önemli nokta, şirketlerin, özellikle suistimali önlemeye ve bulmaya yönelik iç kontroller oluşturmalarının ve şirket içinde uygun olmayan davranışlardan kaçınılmasını ve şahit olunan ya da şüphelenilen uygun olmayan davranışların bildirilmesini cesaretlendiren bir kültür meydana getirmenin ne kadar önemli olduğudur. Bunu sağlayacak yöntemlerden biri etkili İç Denetim sistemlerinin oluşturulması, diğeri ise doğru kurulmuş, tüm psikolojik faktörlere karşı tedbir alınarak işletilen İhbar Hattı kurmak olacaktır. Nitekim araştırmanın gösterdiği yüzdelere göre de iç denetim sistemi ve ihbar hattının etkinliği yüzdeleri göz ardı edilmeyecek kadar önemli bir boyuttadır. Sonuç olarak, kurum içerisinde hızla büyüyüp kuruma ciddi tehlike potansiyeli olabilecek bu canavar ile organize bir yöntemle savaşmak ve gerekli tedbirleri hızla almak ihmal edilmemesi gereken bir durumdur. Bunun bilincinde olan kurumlar hızla bu tedbirleri alarak geleceklerinin emniyetini sağlamaktadırlar. Yararlanılan kaynaklar : Fraud Examiners Manual, Association of Certified Fraud Examiners, 2008 KPMG Yöneticilerin Bakış Açısıyla Türkiyede Hile ve Suistimal Raporu, 2009 Günceler, Bülent, Finansal Sahtecilik Suçları Eğitim Notları, 2012 Detecting Occupational Fraud, Association of Certified Fraud Examiners PWC Zeki Gündüz, Röportaj 2009 Bode, Nancy, Ways to Protect & Detect Fraud, Sunum, State Auditor of Minnesota, 2010 Derman, Kazım, Presentation, The Unfortunate Reality of An Evaluation Study on the World s Traditional Fraud Prevention and Detection Systems, Kredi Kayıt Bürosu Forensic Investigation Report Findings of SECP ( Securities Commission of Pakistan ) 2005 12 FINANCIAL POST

MÜHÜR Yrd. Doç. Dr. Fırat BİLGEL İşletme Bölümü GELİR EŞİTSİZLİĞİ ÜZERİNE 1. Giriş Dünyadaki gelir eşitsizliğinin kaynakları ile ilgili yapılan çalışmalar, temel aldığı ğ teori veya hipotezlere bağlı olarak, bazı ülkelerdeki gelir dağılımının neden diğerlerine göre daha eşitlikçi olduğunu açıklamaya çalışmaktadır. Bu notun amacı, gelir eşitsizliğindeki farklılıkları açıklamaya çalışan çeşitli görüşlere ilişkin temel ve betimsel bir analiz yapmak ve her görüşün, eşitsizliğin kökenindeki farklılıkları açıklama yönündeki geçerliliğini tartışmak ve gelir eşitsizlikleri konusunda dünyada süregelen durumun bir vesikalığını çekmektir. Bunun için gelir eşitsizliğini ve bunu etkileyebilecek faktörlerin coğrafi dağılımına bakacağız. İlk olarak gelir dağılımdaki eşitsizliklere bakmak ve bu eşitsizliklerdeki coğrafi yapıları saptamak yerinde olacaktır. Bu notta, sıkça kullanılan, geçerliliği kabul edilmiş ve Solt (2009) tarafından hazırlanmış, standardize edilmiş dünya gelir eşitsizliği veritabanından aldığımız Gini katsayısını kullanacağız. Nüfustaki herkesin aynı gelire sahip olduğu, tamamıyla eşitlikçi bir gelir dağılımında Gini katsayısı 0 değerini alırken, tüm gelirin bir kişide toplanması durumunda Gini katsayısı 1 (100%) değerini alacaktır. Harita 1.1 de 84 ülke için 1960-2012 arasındaki dönem ortalaması kullanılarak gelir dağılımının Gini katsayısının coğrafi dağılımı verilmiştir. Daha derin bir incelemeye gerek kalmadan çıkartabileceğimiz ilk bulgu, gelir eşitsizliğindeki farklılıkların Latin Amerika nın büyük bir kesiminde ve Afrika kıtasının güneyinde yoğunlaştığıdır. Diğeri ise Kuzey Amerika nın, Avrupa kıtasının büyük bir kısmının ve Avustralya nın en düşük (daha eşitlikçi) Gini katsayılarına sahip olduğudur. Harita 1.1: Gelir dağılımının Gini katsayısı, 1960-2012 Kaynak: Solt, F. (2009) Standardizing the World Income Inequality Database. Social Science Quarterly 90, 231-242. SWIID Version 4.0, Eylül 2013. Harita yazara aittir. FINANCIAL POST 13

MÜHÜR Gelir eşitsizliği ve gelir arasındaki ilişkinin temel taşı Kuznets eğrisi olarak bilinen kavramdır (Kuznets, 1955). Kuznets e göre iktisadi büyüme ile gelir eşitsizliği arasında monotonik olmayan, ters çevrilmiş U-biçimli bir ilişki söz konusudur. Buna göre kişi başına gelir arttıkça gelir eşitsizliği bir eşik noktasına kadar artmakta, bu noktadan sonra ise artan kişi başı gelirle birlikte gelir eşitsizliği azalmaktadır. Harita 1.2 de kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla nın (GSYİH) 2008 yılı itibariyle coğrafi dağılımı verilmiştir. Burada gelir eşitsizliğindeki görünümün aksi bir yapı söz konusudur; kişi başı GSYİH Latin Amerika da, Asya kıtasının büyük bir kısmında ve özellikle Afrika da dünyanın geri kalanına göre çok daha düşüktür. Bu ilk bakışta bize, Kuznets eğrisinin aşağı eğimli kısmını gözlemlediğimizi (yüksek gelir düşük gelir eşitsizliği) söyler. Harita 1.2: Kişi başı GSYİH, 2008 Kaynak: Feenstra, R. C., Inklaar, R. ve Timmer, M.P. (2013) The Next Generation of the Penn World Table. Penn World Tables: www.ggdc.net/pwt. Harita yazara aittir. 2. Coğrafya Gelir eşitsizliğindeki farklılıkları açıklamaya çalışan teorilerden ilki 18. yüzyıl a uzanan ve coğrafi veya iklimsel farklılıkların dünya çapında gelir eşitsizliklerindeki farklılıkların kaynağı olduğu görüşünü savunur. Bu görüş sıcak iklimin toplumları daha az üretken yaptığını; temiz su kaynakları bakımından kıt olan toplumların sağlığının bozulduğunu, dolayısıyla salgın hastalıklar riski ile karşı karşıya kaldığını ve ekilebilir alanların yokluğu veya toprak kalitesinin düşük olmasının tarımsal üretkenliği düşürdüğünü, bu nedenle de toplumların zenginleşemediğini savunur. Coğrafya hipotezinin ne kadar geçerli sayılabileceğine dair bir fikir edinmek için ilk olarak bazı altyapı göstergelerine bakalım. Harita 2.1 ve 2.2 de sırasıyla yaklaşık 200 ülke için ıslah edilmiş su kaynaklarına erişim ve hıfzıssıhha erişimi gösterilmiştir. Harita 2.2 de Asya kıtasındaki birkaç istisna ülke haricinde, dünyada sadece Sahra altı Afrika da ıslah edilmiş su kaynaklarına erişimde büyük sorunlar olduğu görülmektedir. 14 FINANCIAL POST

MÜHÜR Harita 2.1: Islah edilmiş su kaynaklarına erişim, kent nüfusu Kaynak: The World Bank, http://data.worldbank.org/indicator. Harita yazara aittir. Harita 2.2 e baktığımızda, Latin Amerika nın kuzey kısmı, Sahra altı Afrika ve Asya kıtasının büyük kısmında hıfzıssıhha erişimi, ıslah edilmiş su kaynaklarına olan erişimdeki sorunlar sebebiyle dünyanın geri kalanına kıyasla kısıtlıdır. Harita 2.2: Hıfzıssıhha erişimi (1990-2011) Kaynak: The World Bank, http://data.worldbank.org/indicator. Harita yazara aittir. Yukarıdaki iki harita yan yana geldiğinde vardığımız sonuç, coğrafya hipotezinin (en azından kısmen) geçerli olabileceğidir. Su kaynaklarına erişimin kısıtlı olması, hıfzıssıhha sorunlarına ve beraberinde salgın hastalıkların artmasına, nüfusun iş göremez hale gelerek emek verimliliğinin düşmesine neden olmakta, bu durum geliri azaltırken gelir eşitsizliklerini de arttırmaktadır. Ancak bu görüş neden bazı toplumlarda gelir dağılımında yoğunlaşma olduğunu veya Sahra altı Afrika dışındaki bölgelerde görülen gelir farklılıklarını açıklamakta yetersiz kalmakta, dolayısıyla, başka bir teoriye ihtiyaç olduğu fikrini kuvvetlendirmektedir. 15 FINANCIAL POST FINANCIAL POST 15

MÜHÜR 3. Kurumlar Bu notta bahsedeceğimiz ikinci görüş ise Acemoğlu ve Robinson un (2013) savunduğu ve coğrafi görüşün ülkelerarası eşitsizlik ve refah farklılıklarını açıklamakta, en iyimser tabirle, yetersiz kaldığını, bunun yerine kurumsal farklılıkların ve bu kurumsal farklılıkları yaratan tarihsel etmenlerin gelir eşitsizliği ve refah farklılıklarını açıkladığını savunan görüştür. Kurumsal farklılıkları incelemeden önce, bu kurumsal farklılıkların arkasında yatan tarihsel etmenlere bakmak anlamlı olacaktır. Angeles (2007), kolonileşmenin kıtalararası gelir eşitsizliğindeki farklılıkların altında yatan en önemli etmen olduğunu, ancak kolonileşmeden ziyade Avrupa kıtasından koloni altına giren ülkeye göç eden nüfusun, ülke nüfusuna kıyasla azınlık olarak kaldığı sürece bu farklılıkları yarattığını savunur. Buna göre İngiltere den Kuzey Amerika, Yeni Zelanda ve Avustralya ya giden nüfus, bu ülkelerdeki toplam nüfusun büyük bir kısmını oluşturmuş ve beraberinde kendi ekonomik ve siyasi kurumlarını getirmiş, dolayısıyla gelir eşitsizliği yaratmamıştır. Ancak Avrupa dan göç eden nüfusun azınlık (%50 den az) olarak kaldığı ülkelerde (Meksika, Orta ve Güney Amerika, Afrika, Güneydoğu Asya) sömürü yerleşmiş ve ulusal gelir, siyasi ve ekonomik iktidarı elinde bulunduran sömürgeci göçmen nüfusun elinde toplanmış, diğer bir deyişle gelir eşitsizlikleri artmıştır. Harita 3.1: Kolonileşme Kaynak: McEvedy ve Jones (1978), Etemad (2000) ve Acemoğlu ve Robinson (2001). Harita yazara aittir. Gelir eşitsizliği ve demokrasi arasındaki ilişkide çift yönlü bir nedensellik olduğu fikri hâkimdir. Genesis hipotezi olarak bilinen ilk görüşe göre gelir dağılımının çok adaletsiz olması toplumdaki hoşnutsuzluk ve öfkeyi beslemekte ve bu da siyasi şiddeti arttırıp demokrasinin pekişmesine engel olmaktadır. Diğeri ise siyasi hak ve özgürlüklerden yoksun bir toplumda gelir eşitsizliğinin, siyasi hak ve özgürlüklerin geniş olduğu toplumlara kıyasla daha yüksek olduğu görüşüdür. Harita 3.2 de 2008 itibariyle dünyadaki siyasi rejimlerin sınıflandırılması verilmiştir. Buna göre, demokratik rejimler Amerika Kıtası, Avrupa, Okyanusya ve Afrika nın güneyinde görülmekte, dünyanın geri kalanında ise anokratik veya otokratik rejimler hâkimdir. Buna göre gelir dağılımının en adaletsiz olduğu ülkeler, aynı zamanda otokrasinin hâkim olduğu ülkelerdir. Sadece bir ülkenin zaman içinde herhangi bir noktada ne kadar demokratik olduğu değil aynı zamanda demokrasinin ne kadar dayanıklı ve pekişmiş olduğu da bu ilişkiyi açıklayan etmenlerden biridir. 16 FINANCIAL POST FINANCIAL POST 16

MÜHÜR Harita 3.2: Siyasi Rejimler, 2008 Kaynak: Polity IV Project, http://www.systemicpeace.org/polity/polity4.htm. Harita yazara aittir. Harita 3.3 de görülen rejim baskıcılığı endeksi Freedom House tarafından yapılan sivil özgürlükler ve siyasi haklar endekslerinin ortalaması alınarak türetilmiştir. Tıpkı harita 3.2 deki gibi baskıcı rejimlerde gelir eşitsizliğinin, özgürlükçü yapılara göre daha yüksek olması muhtemeldir. Harita 3.3: Rejim Baskıcılığı, 2008 Kaynak: Rejim Baskıcılığı, ğ Sivil. il Freedom House, www.freedomhouse.org. Harita yazara aittir. Sonuç olarak, yüzyıllar boyu Sahra altı Afrika ve Güney Amerika da yaşanan kolonileşme; Arap yarımadası ve Kuzey Afrika da sermaye birikimine engel olan Osmanlı siyasi ve iktisadi yapısı ve benzer tarihsel süreçler, bu bölgelerdeki siyasi ve ekonomik özgürlükleri etkilemiş, dolayısıyla kurumları kemikleştirmiş ve bu kurumların yapıları bugün gözlemlediğimiz gelir eşitsizliklerindeki farklılıklara sebep olmuştur. Kaynakça: Acemoğlu, D., Robinson, J. (2013) Why Nations Fail. The Origins of Power, Prosperity and Poverty. Crown Publishers Acemoğlu, D., Robinson, J. (2001) The colonial origins of comparative development: an empirical investigation. The American Economic Review, 91, 1369-1401, Angeles, L. (2007) Income inequality and colonialism. European Economic Review, 51, 1155-1176, Etemad, B. (2000) La possession du monde: Poids et mesures de la colonization, Brüksel, Kuznets (1955) Economic Growth and Income Inequality. The American Economic Review, 45, 1-28, McEvedy, C., Jones, R. (1978) Atlas of World Population History, Facts on File, New York FINANCIAL POST 17

MÜHÜR Yrd. Doç. Dr. Mehmet Gökhan Göktan Bankacılık ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi KÜRESEL RİSK GÖSTERGELERİ 1990 larla başlayan ve finansal inovasyonun etkisiyle de gittikçe hız kazanan süreç ekonomistler tarafından ikinci küreselleşme dalgası olarak adlandırılmakta. Sermayenin ulusal sınırların ötesine geçişte hiç de zorlanmadığı bu dönemle birlikte, finansal piyasaların birbiriyle etkileşimi de kaçınılmaz olarak oldukça artmıştır. Diğer bir ifadeyle, özellikle A.B.D. ve gelişmiş ülkelerdeki ekonomik/finansal değişkenlerin etkisi diğer ülke ekonomileri üzerinde hız kaybedilmeden hissedilmekte. 2007 sonunda başlayan ve Büyük Buhran dan sonra kapitalist sistemin yaşadığı en büyük kriz olarak adlandırılan Küresel Finansal Kriz in (KFK) dünya ekonomisi üzerine etkileri hâlâ devam etmekte. Dahası, KFK nin yıkıcı sonuçlarından kurtulmak üzere başta FED olmak üzere izlenen genişlemeci para politikasında (monetary easing) sona gelinmesi ile birlikte finansal risk algısının gelişmekte olan ülkelerde hız kazanması, yaşanan sürece (finansal küreselleşme) yönelik elimizdeki en sağlam verilerden biri. Bu durum bizi doğal olarak küresel risk algısının somut hale getirilebildiği bazı endekslere daha fazla önem atfetmeye itmekte. Bu sebeple, finansal piyasalarla içli dışlı olanların çoktandır haberdar olduğu ve önemleri yaşanan son krizle gittikçe artan üç risk göstergesinden bahsetmekte fayda var. Bu göstergelerin her biri finansal piyasalarda risk algısının küresel ölçekte seyrini ifade etse de, içerikleri bakımından farklı okumalara sebebiyet verebilir. Göstergelerden ilki VIX Chicago Board Options Exchange Market (CBOEM) volatilite endeksi. VIX endeksi kısaca S&P 500 endeksi opsiyon fiyatlarının örtük volatilitesinin (implied volatility) belirli varsayımlar çerçevesinde ölçümlenmiş halidir. Temel olarak hisse senedi piyasası volatilitesini göstermekle birlikte, uluslararası yatırımcının küresel riskten kaçınma (risk aversion) seviyesini de göstermektedir. İkinci endeksimiz TED spread ise 3 aylık USD LIBOR oranı ile 3 aylık ikincil piyasa Amerikan hazine bonosu (US Treasury Bills) faiz oranı arasındaki fark hesaplanarak oluşturulur. TED spread temelde dünya üzerinde küresel ölçekte işlem yaban bir bankanın yükümlülüklerini (interbank liabilities) yerine getirememesi sonucu iflas riskini göstermektedir. Diğer bir ifadeyle, VIX endeksinden çok farklı bir şekilde, küresel ölçekte bankacılık sistemindeki kredi riskini, bir başka ifadeyle likidite ihtiyacına (funding liquidity) işaret etmektedir. KFK öncesi (özellikle 2007 yazı öncesi), kredi spreadlerinin tarihin en düşük seviyelerine ulaşması, TED spread üzerinden hareketle, az sayıda araştırmacının oluşan likidite balonuna işaret etmesine neden olmuştur. Bu bağlamda, TED spread piyasalarda belirsizlik hakim olduğu müddetçe bir teminat etkisi olarak da okunabilir. KFK ile birlikte hızla artan TED spread, uluslararası ölçekte bankaların bu teminatlandırmaya kaçışı olarak görülebilir. Bir taraftan riskli gördükleri kredilere daha fazla faiz uygulayarak, diğer taraftan Amerikan hazine bonolarına taleplerini son sürat arttırarak (ve doğal olarak Amerikan borçlanma faizlerini aşağı çekerek), TED spread son otuz yılın en 18 FINANCIAL POST

MÜHÜR yüksek seviyelerine ulaşmıştır. Bu bağlamda araştırmacılar, VIX endeksini küresel risk algısı bakımından daha temel ve kapsayıcı olarak görmekle (özellikle sağlıklı bilançonun satın alınıp alınmaması sebebiyle) birlikte, TED spread ise küresel likidite riskinin temel göstergesi olarak algılanmakta. Son endeksimiz ise LIBOR-OIS endeksi. LIBOR ve bankalar arası gecelik swap değişim endeksi (Overnigt Index Swap-OIS) arasındaki farkın bulunmasıyla oluşturulan bu endeks temelde TED spread ile aynı yönde okunabilir. Fakat bununla birlikte, LIBOR-OIS endeksinin TED spread e oranla uluslararası yatırımcının küresel risk primi algısına tepkisini daha hızlı yansıttığı bilinmektedir. Bunun temel sebebi, türev enstrümanlarıyla oluşturulan yüksek kaldıraç oranlarının etkisiyle, uluslararası yatırımcının portföy değişimlerinde daha hızlı hareket edeceği varsayımıdır. Aşağıda, bu üç endeksin 2002-2011 arası günlük seyri gösterilmekte. Her üç endeksten de anlaşılacağı üzere 2007 öncesi oldukça durağan seyreden finansal piyasalar (her üç endekse göre de göreceli olarak), KFK ile birlikte tarihi seviyelere ulaşmıştır. Yukarıda da anlatıldığı gibi, bu göstergelerin her birinin ayrı ayrı analizi finansal piyasalara yönelik çalışmaların temel gereksinmelerindendir. Özellikle, finansal ekonomi alanındaki araştırmacılar, kriz sonrası ampirik çalışmalarında bu üç endeksten de oldukça faydalanmaktadırlar. FINANCIAL POST 19

Arif YAĞCI İngilizce İşletme Bölümü Dünyada Sürdürülebilir Ekonomik Refah Batıdan Doğuya Kayıyor Ülkemizin 2023 hedefleri, toplumumuzu yüksek refah seviyesine ulaştırma yolunda önemli bir süreçtir. Küresel ekonomide geleceğe dönük risklerin ve belirsizliklerin sürdüğü, dünya ekonomisinde değişim ve dönüşümlerin yaşandığı ve yeni dengelerin oluştuğu, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında güç dengelerinin yeniden şekilleneceği bir döneme giriliyor. 2014-2018 yıllarını kapsayan onuncu kalkınma planında belirtildiği gibi planda istikrarlı ve kapsayıcı ekonomik büyümenin yanı sıra bilgi toplumu, uluslararası rekabet gücü ve kaynakların sürdürülebilir gücü gibi unsurlar hedef olarak belirlenmiştir. Küreselleşme sürecinin ve yaşanan krizlerin yol açtığı belirsizlikler nedeniyle planların, ileriye dönük karar alma sürecinde finansal piyasaların, ekonomik ve kamu kurumlarının daha bilinçli bir şekilde hareket etmeleri işlevlerini ön plana çıkaracaktır. Planlar, yüksek refah seviyesine ulaşılmasında kısa vadeli yaklaşımların ötesine geçerek uzun vadeli öncelikleri ortaya koymak ortak amaç olarak hedef haline gelmiştir. Dünyadaki genel göstergeler özel sektörün daha etkin olduğu bir ekonomik düzeni beraberinde getirmekle birlikte, kamu sektörünün artan oranda düzenleyici ve denetim işlevlerine bağlı olarak planlama sürecide değişim göstermektedir. Küreselleşme sürecide, ülkelere büyüme ve gelişme yönünde önemli fırsatlar sunduğu gibi, bazı tehdit ve riskler getirmektedir. Risk ve tehditleri dikkate alıp önlemler geliştirebilen, mevcut potansiyelleri harekete geçirerek büyüme ve kalkınma imkânlarını en iyi şekilde değerlendirebilen ve bunu ekonomisi için bir fırsata dönüştürebilen ülkeler kalkınma sürecini başarıyla sürdürüp gelecekte dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında yerini alacaktır. Küresel ekonomide üretim yönü, gelişmiş batı ülkelerinden gelişmekte olan Asya ülkelerine doğru kaymaktadır. Bu süreç 2008 krizinden sonra belirginlik kazanmıştır. Çin ve Hindistan başta olmak üzere gelişen ekonomilerin hızlı büyüme performansı, bu ülkelerin küresel ekonomideki payını artırırken, ABD ve Japonya başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin payı genel olarak düşüş göstermektedir. Bu göstergede gelişmekte olan ülkelerin nüfus ve doğal kaynak avantajlarını teknolojik üretime ve rekabet avantajına dönüştürme yönündeki politikaları ile yüksek sermayeli yatırımları belirleyici olarak öne çıkmaktadır. Hızlı büyüyen ülkelerin başlangıçta düşük maliyetli iş gücüne dayalı ucuz ve düşük teknolojili mal ihracı, yüksek teknolojili ürünlere doğru yayılmaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki yüksek borç oranları, bankacılık ve finansman yapısındaki sorunlar, makroekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme performansı açısından tehdit oluşturmaktadır. Bu çerçevede kamu maliyesi alanında taviz verilmeden sürdürülen bu süreçte,ülkemizin hem küresel düzeyde yaşanan olumsuz gelişmelerden asgari düzeyde etkilenmesi hem de istikrarlı ve ciddi biçimde büyüyebilmesi için bir avantaj sağlamaktadır. Türkiye de son on yılda mali piyasaların düzenlenmesi, denetimi, gözetimi ve altyapısının oluşturulması açısından önemli mesafe kat ederek diğer ülkelere göre daha iyi bir konuma gelmiştir. Güçlü bankacılık ve finans yapısına sahip olmakla birlikte, Türkiye de sermaye akımlarının olumsuz etkilerini düşürmek için, fi- 20 FINANCIAL POST