BONODA KEġĠDECĠNĠN TEMERRÜDÜ -KARAR TAHLĠLĠ-

Benzer belgeler
Y. Doç. Dr. Vural SEVEN. İzmir Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD Başkanı

SİRKÜLER NO: POZ-2009 / 52 İST, MALİYE; VADELİ ÇEKLERDE REEKONTU KABUL ETMİYOR

ÇEKLERDE REESKONT UYGULANIP UYGULANMAYACAĞINA İLİŞKİN OLARAK VUK SİRKÜLERİ YAYIMLANDI

SİRKÜLER 2009 / 21. T.C. Merkez Bankası tarafından 1990 yılından bu güne kadar yayımlanan iskonto ve faiz oranları ise aşağıdaki gibidir.

Sirküler, 2013/15. Sayın MeslektaĢımız; KONU: Vadeli Çekler de reeskonta tabi tutulabilir.

S İ R K Ü L E R : / 2 8

T.C. YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S.BK/86

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ NİN

T.C. YARGITAY 21. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2011/6147

İlgili Kanun / Madde 1475 S.İşK/ S.BK/84-86

Noktalama İşaretleri ve harf büyütme.

ÇEKLERDE BANKA ĠBRAZ KAġESĠNĠN KARALANMASI

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

ADİ VE TİCARİ İŞLERDE FAİZE İLİŞKİN YENİLİKLER

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S.İşK/ S.BK/84-86

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

İlgili Kanun / Madde 1475 S.İşK/14

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM KIYMETLİ EVRAK HUKUKUNUN GENEL ESASLARI

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

Borçlunun İcr a Takibinde İstenen İşlemiş Faiz Miktarı ile İşleyecek Faiz Oranına Süresi İçinde İtiraz Etmemesinin Sonuçları

Bono Poliçe Çeklerdir.

Yapılan bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olaya gelince;

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1159 T

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/17, S.İşK/14. Esas No. 2008/13160 Karar No. 2009/10566 Tarihi:

1. Tüketici kredileri ve tüketicilerin korunması Tüketici kredisi sözleşmesinin tarafları ve konusu Kredi sözleşmelerinin yazılı biçimde

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İTÖHK/1

LİSANSSIZ GES LERİN ENERJİ SATIŞI ve BEDELLERİNİN TAHSİLİNE İLİŞKİN BİLGİ NOTU

2007/245 NO LU KARARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

TRAFİK SİGORTASINDA SİGORTA ETTİRENİN SİGORTACISINA RÜCU HAKKI ÇELİK AHMET ÇELİK

ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ AKADEMİK YILI 4/B KIYMETLİ EVRAK HUKUKU BÜTÜNLEME SINAVI CEVAP ANAHTARI

Güncel Çek Kanunu Uygulama Rehberi

YENİ TÜRK LİRASI UYGULAMASININ HUKUKİ SONUÇLARI

Taksitle Satış Sözleşmesi (TBK 253 vd.)

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

SATIŞ SÖZLEŞMESİ MADDE 1- TARAFLAR: 1.2. Ltd. Şti. Ümraniye İstanbul

T.C. ĠÇĠġLERĠ BAKANLIĞI Nüfus ve VatandaĢlık ĠĢleri Genel Müdürlüğü

YENİ BORÇLAR KANUNU VE YENİ TİCARET KANUNU KAPSAMINDA TEMERRÜT FAİZİ DÜZENLEMESİ

FATURADAKİ VADE FARKI KAYDININ BAĞLAYICILIĞINA İLİŞKİN İBK İNCELEMESİ

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32

BANKA ALACAKLARININ İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİBİ

VERGİ SİRKÜLERİ NO : 2008/29 TARİH : 30/10/2008

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2013/120 Ref: 4/120

Duyuru No: 2015/67 İstanbul, 11/09/2015

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

İlgili Kanun / Madde 506 S.SSK. /80

İlgili Kanun / Madde 4853 S.TTHK/8

Doç. Dr. Ömer EKMEKÇİ *

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA. ADAM ÇALIġTIRANIN SORUMLULUĞU. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYĠĞĠT HUKUK BÜROSU / ANKARA

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

VADELİ ÇEKLER REESKONTA TABİ TUTULABİLECEKTİR

ALACAKLILARA ZARAR VERME KASTIYLA YAPILAN TASARRUFLARIN İPTALİ

İÇİNDEKİLER BIRINCI BOLUM KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE TARIHSEL GELIŞIM

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

SİRKÜLER SAYI : 2013/35 İstanbul, KONU : Vadeli çekler reeskonta tabi tutulabilecektir.

ĠKĠNCĠ DAĠRE. Kandile YEŞİLFİDAN/ TÜRKİYE DAVASI ve diğer 10 başvuru. (Bk. ekli liste) (Başvuru no /11) KARAR STRAZBURG.

Resmi senetler için bu şekilde itiraz mümkün değildir. (menfi tespit davası m.72; HMK m. 208/IV).

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRK HUKUKUNDA FAİZ

İCRA KEFALETİ VE ŞEKLİ UNSURLARI ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

14 Türk mevzuatında ticari senetler Bibliyografya... 1 Ehemmiveti... IV. POLİÇE (Genel olarak) ' 65

İlgili Kanun / Madde 5393 S.ZTFK/5

Bazı makalelerde, bu iptal kararı ile kanuni temsilcilerin geçmişe yönelik sorumluluklarının kalktığına dair yorumlar okuyoruz.

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

Sirküler No : Sirküler Tarihi :

Konuyla İlgili Maliye Bakanlığı Sirküleri Ekte Tarafınıza Sunulmuştur.

Arkan&Ergin Uluslararası Denetim Ve Y.M.M. A.Ş.

KİRA SÖZLEŞMELERİNDE DAMGA VERGİSİNİN HESAPLANMASI VE BEYANI

VERGİ BORÇLARININ 18 EŞİT TAKSİTTE ÖDENMESİ İMKANI GETİRİLMİŞTİR.

Sirküler Rapor Mevzuat /153-1 TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ (SERİ: B SIRA NO: 8) YAYIMLANDI

Ekler: Nakit Kredi Taahhütnamesi Sözleşme Öncesi Bilgi Formu (4 sayfa) Nakit Kredi Uygulama Esasları Hakkında Prosedür

ANONİM ORTAKLIKLARDA ÖZEL DENETÇİ TAYİNİ

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

Sirküler Rapor Mevzuat /31-1

TİCARİ TEMERRÜT FAİZİ UYGULAMASINDA REESK()NT FAIZI

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

İsviçre Federal Temyiz Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi nin Tarihli Kararı

Karşılıksız Çek için Para ve Hapis Cezası Var

BAZI ALACAKLARIN 6552 SAYILI KANUN KAPSAMINDA

S İ R K Ü L E R : /

İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK/100,101

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1 I.

Yargıtay. Hukuk Genel Kurulu. Esas : 2010/ Karar : 2010/591. Tarih : Özet: -YARGITAY ĠLAMI-

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

ARAÇ REHİN SÖZLEŞMESİ NDE GENEL İŞLEM KOŞULLARI KULLANILMASINI KABUL BEYANI

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

İ.Ü.SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK ANABİLİM DALI TEZ TÜRÜ: YÜKSEK LİSANS TEZİ

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/149 Ref: 4/149

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm

Transkript:

BONODA KEġĠDECĠNĠN TEMERRÜDÜ -KARAR TAHLĠLĠ- Server SÜLEYMANOV * ÖZET: Vadesinde ödenmek için ibraz olunup da ödenmeyen bononun keģidecisinin, TTK:nun 637/2. maddesi gereğince, temerrüt tarihi olan vadeden itibaren faiz ödemekle yükümlüdür. ( 6762 s.ttk. m. 592, 620, 624, 637/2, 690) Mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu iģle ilgili dosya mahallinden daireye 12.4.2000 tarihinde gönderilmiģ olmakla okundu ve gereği görüģülüp düģünüldü. Lehtar Ġbrahim, keģideci borçlu Mehmet hakkında 1.1.1997 tanzim ve 15.11.1997 vade tarihli 255.000.000.-TL lik bono ile ilgili, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapmıģtır. Yasal süresi içerisinde borçlu mercii nezdinde yapmıģ olduğu itirazında; açık senet verdiğini tanzim ve vade tarihinin geçmiģe dönük yazılarak bu tarihlere göre faizin fahiģ istendiği, senet protesto edilmediğinden geçmiģe dönük takipte istenilen 504.000.000.-TL. faizi kabul etmediğini, %95 ve aylık %25 talep edilen faiz oranını kabul etmediğini, asıl borca bir itirazları olmadığını açıklamıģtır. Mercii iģlemiģ faiz oranına iliģkin itirazın kabulüne, bono vadesinde protesto edilmediğinden bahisle takip tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği gerekçesi ile borçlunun faize itirazının kabulüne karar vermiģtir. Karar alacaklı vekilince temyiz olunmuģtur. TTK.nun 690. maddesi göndermesi ile bonolarda da uygulanması gereken TTK.nun 592. maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Tamamen doldurulmamıģ bono tedavüle çıkarken anlaģmalara aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile kanıtlanmadığı sürece, bono üzerinde yazılı vade, tanzim gibi tarihler gerçekliğini korur. * Bakü Kafkas Üniversitesi, Özel Hukuk Anabilim Dalı AraĢtırma Görevlisi Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 3-4, Yıl 2003

Bonoda KeĢidecinin Temerrüdü Muayyen bir günde ödenmek üzere düzenlenen bononun TTK.nun 620. maddesi gereği hamil tarafından ödenmek için keģideciye ibrazı zorunludur. Bononun vadesinde keģideciye ibrazı ile borçlu mütemerrit olur. Bononun anılan Kanun gereği vadesinde ibraz olunmadığı hallerde keģideci borçlu, TTK.nun 624. maddesi gereği masraf ve hasar hamile ait olmak üzere bono bedelini notere tevdi ederek borçtan kurtulur. Bunu yerine getirmeyen keģideci borçlunun vadesinde senedin ibraz olunmadığını, vadenin gerçeğe aykırı olarak doldurulduğunu merci nezdinde ileri sürmesine yasal olanak yoktur (HGK. 22.3.2000, 200/12-706-181). Bu açıklamalar ıģığında vadesinde ödenmek için ibraz olunup da ödenmeyen bono hamili TTK nun 637/2. maddesi gereği temerrüt tarihi olan vadeden itibaren faiz istenebileceği düģünülmeksizin merciin yazılı biçimde reeskont faizine iliģkin takibin iptali yerinde görülmemiģtir. Sonuç : alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle ĠĠK. 366 ve HMUK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 2.5.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi 1. YARGITAY KARARINA KONU TEġKĠL EDEN MESELE Yargıtay ın bu kararında ele alınan mesele: bono, vadesinde hamil tarafından ibraz edilmediği halde, keģideci - açık bono düzenlediğini ve vade tarihinin de hamil tarafından geçmiģe dönük olarak yazıldığını iddia etmesine rağmen bonoda yazılı vade tarihinden itibaren temerrüt faizinden sorumlu olur mu? Yerel mahkeme, bono vadesinde protesto edilmediğinden ancak takip tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği yönünde karar vermiģtir. Merci kararının yasal süresi içerisinde temyizen tetkikini alacaklı vekilinin istemesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi bu meseleyi inceleyerek karara bağlamıģtır. YARGITAY KARARINDA GETĠRĠLEN ÇÖZÜM Yargıtay, alacaklı vekilinin itirazını kabul ederek yerel mahkeme kararının bozulmasına oybirliğiyle karar vermiģtir. Kararda kanun gereği açık bono düzenlenebileceğini ve böyle bir bononun hamili, vadesinde senet ibraz etmese dahi keģidecinin vade tarihinde bono bedelini notere tevdi etmesi gerektiği, aksi takdirde keģidecinin temerrüde düģeceği ve böylece vadeden itibaren temerrüt faizinden sorumlu olacağını belirtmiģtir. Bunlara gerekçe olarak : a) Bono üzerinde yazılı vade ve tanzim gibi tarihler açık bono tedavüle çı- 1 12.HD. 2.5.2000,E. 2000/6247, K.2000/7201, YKD,C.26,S.12, s.1840-41 346

SÜLEYMANOV karken anlaģmalara aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile kanıtlanmadığı sürece, gerçekliğini ve varlığını koruduğunu, b) Bononun vadesinde ibraz olunmadığı hallerde keģideci borçlunun TTK.nun 624. maddesi gereği masraf ve hasar hamile ait olmak üzere bono bedelini notere tevdi etmekle borcundan kurtulabileceğini, bu gereği yerine getirmeyen keģideci borçlunun vadesinde senedin ödenmek üzere ibraz olunmadığını, vadenin gerçeğe aykırı olarak doldurulduğunu mercii nezdinde ileri sürülmesine yasal olanak bulunmadığını, c) TTK.nun 637/2 maddesi, vadesinde ödenmek için ibraz olunup da ödenmeyen bono hamilinin temerrüt tarihi olan vadeden itibaren temerrüt faizi isteyebileceğini ifade etmiģtir. KARAR VE KARARDA ELE ALINAN KONU ĠLE ĠLGĠLĠ DEĞERLENDĠRME Yargıtay ın vardığı sonuç ve dayandığı gerekçeler kanaatimizce tasvip edilemez. ġöyle ki, Yargıtay kararında yer verilen gerekçeler varılan sonucu doğrulamamakla birlikte kendi içinde de uyumlu değillerdir. Biz aģağıda hem Yargıtay kararlarının eleģtirisini yapacak, hem de konuya iliģkin ayrıca bir değerlendirmede bulunacağız. 1. Kararda ileri sürülen gerekçeler birbirleriyle uyumlu değildir: Yargıtay kararında gerekçe olarak TTK.m.620 gereğince, bononun hamil tarafından ödenmek için ibrazının zorunlu olduğunu ve bononun vadesinde keģideciye ibrazı ile borçlu nun mütemerrit olacağı belirtilmiģtir. Fakat hemen pe- Ģinden TTK.m. 624 hükmüne değinerek bononun vadesinde ibraz olunmadığı hallerde, keģideci borçlunun hasar ve masrafı hamile ait olmak üzere bono bedelini notere tevdi ile borçtan kurtulabileceğini, aksi takdirde - HGK kararına da atıf yaparak (22.3.2000,2000/12-706-181) - keģidecinin vadesinde senedin ödenmek üzere ibraz olunmadığını, vadenin gerçeğe aykırı olarak doldurulduğu yönündeki iddiaların mercii nezdinde ileri sürülmesine yasal olanak bulunmadığını açıklamıģtır. Görüldüğü gibi, belirtilmiģ olan gerekçeler birbiri ile bağdaģmamaktadır. ġöyle ki, kararda keģideci borçlunun vadeden itibaren temerrüt faizinden sorumluluğunu esasen: a) muayyen bir günde ödenmek üzere düzenlenen bononun hamil tarafından ödenmek için ibrazının zorunlu olduğu ve bononun vadesinde keģideciye ibrazı ile borçlunun mütemerrit duruma düģeceği ve b) TTK.m.624 gereği, bononun vadesinde ibraz olunmadığı hallerde ke- Ģideci borçlunun hasar ve masrafı hamile ait olmak üzere bono bedelini Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 3-4, Yıl 2003 347

Bonoda KeĢidecinin Temerrüdü notere tevdi ederek borcundan kurtulabileceğini, aksi takdirde keģideci borçlunun vadesinde senedin ödenmek üzere ibraz olunmadığını ileri sürmesine yasal olanak bulunmaması Ģeklinde (dolayısıyla da vade tarihinden itibaren temerrüt faizinden sorumlu bulunacağına) iki gerekçeyle izah edilmektedir. ġimdi madem ki, bononun, hamil tarafından vadesinde ibrazı zorunludur ve keģideci borçlunun böyle bir ibraza rağmen ödeme yapmazsa, vade tarihinden itibaren mütemerrit olur, o zaman tabiatıyla böyle bir ibraz yapılmadığı takdirde keģideci borçlu vade tarihinden itibaren mütemerrit olmaz. Dolayısıyla da temerrüt faizinden de sorumlu olmaz. Oysa ki, kararda aynı zamanda hamil tarafından vadesinde ibraz yapılmadığı takdirde de keģideci borçlunun (bono bedelini notere tevdi etmezse) vade tarihinden itibaren mütemerrit olacağı ve dolayısıyla da temerrüt faizinden sorumlu bulunacağı belirtilmiģtir. Görüldüğü gibi açıkça, bu iki görüģ birbiriyle bağdaģmamaktadır. Çünkü hamil tarafından ibraz yapılmadığı halde de keģideci vade tarihinden itibaren mütemerrit olacaksa, o zaman bononun vadesinde keģideciye ibrazı ile borçlu mütemerrit olur Ģeklindeki bir düģüncenin pek anlamı kalmaz. Zira bu durumda ibrazın temerrüde düģürme bakımından hiçbir anlam ve fonksiyonu yoktur, salt vadenin gelmesiyle keģideci borçlu kendiliğinden temerrüde düģer. 2. Dayanılan gerekçeler varılan sonucu doğrulamamaktadır: ġöyle ki, karara konu teģkil eden uyuģmazlık konusu olayda, hamil bonoyu vadesinde ibraz etmemiģtir. Kararda da önce bononun hamil tarafından ibrazının zorunlu olduğu ve bononun vadesinde ibrazı ile borçlunun mütemerrit olacağı belirtilmiģtir. Fakat bunu ifade ettikten sonra Yargıtay, hamil tarafından bononun vadesinde ibraz olunmadığı durumlarda keģideci borçlunun TTK.m.624 uyarınca hasar ve masrafı hamile ait olmak üzere bono bedelini notere tevdi etmekle borcundan kurtulabileceğini, fakat böyle davranmayan keģideci borçlunun vadesinde senedin ödenmek üzere ibraz olunmadığını ileri sürmesine yasal olanak bulunmadığını ifade etmiģtir. Yani hamil tarafından ödenmek üzere bono ibraz edilmese dahi keģideci borçlu vade tarihinden itibaren kendisinden talep edilen temerrüt faizinden (söz konusu faize itiraz edememesi hasebiyle) sorumlu olacağı belirtilmiģtir. Nihayet sonuçta ise, karara konu teģkil eden uyuģmazlık konusu olayda hamil vadesinde bonoyu ödenmek üzere ibraz etmediği halde, vadesinde ödenmek için ibraz olunup da ödenmeyen bono hamilinin TTK.m.637/2 gereğince vade tarihinden itibaren temerrüt faizini isteyebileceği belirtilerek, keģideci borçlunun temerrüt faizinden sorumlu bulunduğu sonucuna varılmıģtır. Görüldüğü gibi Yargıtay, vermiģ olduğu kararında önce ibraz üzerine keģideci borçlunun mütemerrit olacağını açıklamıģ, daha sonra (dolaylı bir ifade tarzıyla) ibraz yapılmasa da bono keģidecisinin vadeden itibaren temerrüt faizinden sorumlu bulunacağını ifade etmiģ ve en sonda da bu açıklamalara dayanarak vadesinde ödenmek için ibraz olunup da ödenmeyen bono hamilinin vade- 348

SÜLEYMANOV den itibaren temerrüt faizini isteyebileceğini (TTK.m. 637/2) belirterek, uyuģmazlık konusu olayda (söz konusu olayda keģideciye böyle bir ibrazın yapılmamıģ olmasına rağmen) keģideci borçluyu temerrüt faizinden sorumlu tutmuģtur. Böylece sonuçta, Yargıtay uyuģmazlık konusu olayda, bono, hamil tarafından vadesinde ödenmek için ibraz edilmediği halde, sanki böyle bir ibraz yapılmıģ gibi sonuca gitmiģ ve buna göre de keģideci borçluyu vadeden itibaren temerrüt faizinden sorumlu tutmuģtur. Bu tarz bir yaklaģımın ise, çeliģkili olduğu, gerçekçi, adil ve ikna edici olmadığı aģikardır. KONUYA ĠLIġKIN DEĞERLENDIRME Genel Olarak Kambiyo Senetlerinin Ödenmesinde Temerrüt. Poliçe ve Bonoda Poliçe hamilinin müracaat veya rücu yoluyla isteyebileceği meblağı oluģturan kalemlerin hepsi TTK.nun 637. maddesinde sınırlayıcı bir biçimde gösterilmiģtir. Bu kalemler arasında vadenin gelmesinden itibaren iģleyecek %10 faiz de yer almaktadır. Poliçe bedelini ödeyen müracaat borçlusunun kendisinden önce gelen poliçe borçlularından isteyebileceği meblağı oluģturan kalemler de, TTK.nun 638. maddesinde sınırlayıcı bir biçimde tek-tek belirtilmiģ ve söz konusu kalemler arasında ödeme tarihinden itibaren bu meblağın (ödenilmiģ olan meblağın) %10 faizi de belirtilmiģtir. Burada bir Ģeyi de belirtelim ki, gerek hamilin gerek ödeyen müracaat borçlusunun isteyebileceği kalemlerin hepsi, doğrudan doğruya asıl borçlu sıfatıyla poliçeyi kabul eden veya bonoyu düzenleyen kiģiden (yani keģideciden) de istenebilir. Çekte TTK.m.722 de poliçe hükümlerine paralel bir düzenleme ile çek hamilinin müracaat yoluyla isteyebileceği meblağı oluģturan kalemler de sınırlayıcı bir Ģekilde tek tek belirtilmiģ ve bunlar arasında ibraz gününden itibaren %10 faiz de gösterilmiģ bulunmaktadır. Çek bedelini ödeyen müracaat borçlusunun kendisinden önce gelen çek borçlularından isteyebileceği kalemler TTK.m.730/13 de yapılan atıf dolayısıyla poliçedeki durumla ayniyet arz etmektedir. Yani TTK.nun 638. maddesi, poliçe sözcüğü yerine çek sözcüğü konulmak suretiyle çek hakkında da uygulanabilir. Dolayısıyla da çek bedelini ödeyen müracaat borçlusunu oluģturan kalemler arasında ödeme tarihinden itibaren ödediği meblağın %10 faizi de yer almaktadır. Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 3-4, Yıl 2003 349

Bonoda KeĢidecinin Temerrüdü Görüldüğü gibi, iģlemeye baģlayacağı tarih farklı olsa da, müracaat hakkının kapsamı ile ilgili düzenlemelerin hepsinde oranı değiģmeyen bir faiz gösterilmektedir. Poliçe ve bono hamili vadeden itibaren ; çek hamili ibraz gününden itibaren; poliçe veya bono yahut da çek bedelini ödeyen müracaat borçlusu, ödeme tarihinden itibaren %10 faiz isteyebilir. TTK da adı konmamıģ olmakla birlikte; niteliği itibariyle bu faizin kanuni temerrüt faizi olduğu hususunda uygulamada 2 ve doktrinde 3 görüģ birliği vardır. Bilindiği üzere, temerrüt faizinin oranı ticari olan ve olmayan iģlere göre BK.m.103 ve TTK.m.9 ile belirlenmiģti 4. Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ĠliĢkin 4.12.1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanun bunların yerine yeni esaslar getirmiģtir. Buna göre, temerrüt faizi oranı, kural olarak, yıllık %30 dur. Gene aynı kanun, kanunda öngörülen oranı Bakanlar Kurulunun ekonomik Ģartları dikkate alarak bu oranın %80 e kadar artırılabilmesi veya eksiltilebilmesi yetkisini de kabul etmiģtir (3095 sayılı K.m.1/f.2 ve m.2/f.2). Bakanlar Kurulu da bu yetkisini kullanarak ticari iģlerde temerrüt faizi oranını senelik %65 e çıkarmıģtır. Dolayısıyla da, kambiyo senetlerinde de %10 oranındaki kanuni temerrüt faizi %65 e çıkarılmıģ bulunmaktadır. Bu konuda da esasen herhangi bir görüģ ayrılığı bulunmamaktadır 5. Poliçe ve Bono Hamilinin Müracaat Hakkı Kapsamındaki Temerrüt Faizinin BaĢlangıcı Poliçe ve bono hamilinin vadenin gelmesinden itibaren iģleyecek %10 faiz isteyebileceği hükmü (637/2, 690/I), iki olasılık bakımından a) söz konusu senetlerin vadeden önce ve b) vadeden sonra ibrazı durumlarında temerrüt faizinin baģlangıcı bakımından tartıģmalara neden olmaktadır. Yargıtay kararına konu teģkil eden olayı göz önünde bulundurduğumuz için biz aģağıda sadece vadeden sonra ibraz durumu üzerinde durmaya çalıģacağız. 2 3 4 5 ĠĠD, 13.6.1967, E.5855, K.5959 (RKD, 1967, II/2, s. 270); TD, 18.3.1971, E. 570, K. 2103 (EriĢ, C. II, s.472, no.865); 11. HD, 22.6.1984, E. 2557, K. 3639 ( BaĢbuğoğlu, C. II, s. 2046 vd; ayrıca Reisoğlu, VII. Sempozyum,s.19 vd); 17.6.1986, E. 86/3468, K. 86/3598 (BaĢbuğoğlu, C.I, s. 863 no. 937); 11.HD, 1.10.1991, E.5995, K. 4954 (EriĢ, C. I, s. 151 vd no.78); 19.11.1991, E. 1990/4233, K. 1991/6174 (Yasa 1992, s.150); 27.12.1991, E. 5504, K. 6907 (YKD 1992, s. 230). Poroy/Tekinalp, s.197; Ġmregün, s.566; Domaniç, s.261 vd,445 vd; Karayalçın, TS, s.177, 189 vd+dn.4, 192+dn.12; Bozer, s. 106,107; Tekil, s.156; BaĢbuğoğlu, C.I, s.829,862.0,632 BK.m.103 e göre temerrüt faizi oranı %5, TTK.m.9/2 ye göre ise temerrüt faizi oranı %10 idi. Poroy/Tekinalp, s.197; Ġmregün, s.567; Bozer, s.107 dn.38; Reisoğlu,VIII. Sempozyum, s.20; 11. HD, 13.9.1988, E. 530, K.4966 (Batider, C. XIV, S.3, s.123-124); 27.12.1991, E. 5504, K. 6907 (YKD, C.18, S. 2, s. 229-230). 350

SÜLEYMANOV Bilindiği üzere,- ister taraflarıniradesi, isterse kanun hükmü ile belli olsun-, söz konusu olacak ifa yerleri bakımından verme borçları, doktrinde, aranılacak borçlar, götürülecek borçlar ve gönderilecek borçlar olmak üzere üçlü bir ayrıma tabi tutulmaktadır 6. Poliçe ve bono borcunun da bu bakımdan aranılacak borç olduğu tereddütsüz kabul edilmektedir 7. Zira hamil, senette ihtiva olunan alacağını, borçlunun ticaret yerinde ve eğer böyle bir yer yoksa (borçlunun) meskeninde yahut da (Ģartları gerçekleģmiģse) paranın tevdi edildiği noterde bizzat veya mümessili vasıtasıyla poliçe veya bonoyu ibraz etmekle elde edebilir. Yani poliçe ve bono borcu, borçlunun ya da paranın bulunduğu yerde ifa edilecek bir borçtur. Aranılacak borçlarda ise, taraflarca kararlaģtırılmıģ olan vadenin gelmesine rağmen veya usulüne uygun bir Ģekilde (BK.m.101/I,II ve TTK.m.20/III) borçluya borcun ifası ihtar edilmiģ olmasına rağmen, alacaklı edimi almaya gelmezse, borçlu temerrüde düģmez 8. Ayrıca bilindiği gibi, para borçlarında temerrüt faizi, borçlunun temerrüde düģmesiyle baģlar ve borcun ödenmesine kadar (istisnası; Ġc.Ġf.K.m.143/f.4 uyarınca, Ģayet borçlu aciz halinde ise, aciz vesikasında yazılı alacak için artık faiz iģlemez) devam eder. Bu hususta da doktrinde ve uygulamada görüģ birliği vardır 9. Demek ki, poliçe ve bono borçlusunun (burada poliçede kabul etmiģ muhatap, bonoda ise keģideci kast edilmektedir) temerrüt faizinden sorumlu tutulabilmesi için her Ģeyden önce temerrüde düģmüģ olmaları gerekir. Aksi takdirde zikredilen borçlulardan temerrüt faizi dava yolu ile istenemez, bu hukuken mümkün değildir. O zaman bonoda keģideci borçlu ne zaman temerrüde düģer sorusu doğal olarak karģımıza çıkar. Bu sorunun cevabı vadesi geldiğinde (daha doğrusu borç muaccel olduğunda) hamilin ibrazına rağmen ödeme yapılmadığı zaman 6 7 8 9 Borçlunun ikametgahında veya malın bulunduğu yerde ifa edlecek borçlar için aranılacak borçlar denilmektedir. Alacaklının ikametgahında yahut ifa yeri olarak tayin edilen yere borçlu tarafından götürülecek veya hasar ve masrafı borçluya ait olarak nakledilecek Ģeylere iliģkin borçlara götürülecek borçlar denilmektedir. Ifa yeri borçlunun ikametgahı veya malın bulunduğu yer olmasına rağmen borçlu, hasar ve masrafı alacaklıya ait olmak üzere malı alacaklının göstereceği yere gönderme mükellefiyetini kendi üzerine almıģsa, bu durumda da gönderilecek borç sözkonusu olur. Türk, XI. Sempozyum, s. 223, dn.32 Oğuzman/Öz, s. 291 Barlas, s. 126-127; Oğuzman/Öz, s. 380; Uyar, s. 304; Türk, X. Sempozyum, s. 139; 11.HD, 31.10.1986, E. 1986/4153, K. 1986/5657 (YKD) 1987, s.572). Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 3-4, Yıl 2003 351

Bonoda KeĢidecinin Temerrüdü Ģeklinde olacak. Yalnız böyle bir ibraz üzerine keģideci borçlu mütemerrit olabilir, yoksa salt vadenin gelmesiyle borçlu mütemerrit olmaz 10. Durum böyle olmasına rağmen, Yargıtay yerleģmiģ bir Ģekilde bononun vadesinde hamil tarafından ibraz olunmadığı hallerde bono bedelini notere tevdi etmeyen keģideci borçluyu vadeden itibaren temerrüt faizinden sorumlu tutmakta 11 ve buna gerekçe de olarak TTK.m.624 ve 637/2 i göstermektedir. Kanaatimizce, böyle bir görüģün hukuki dayanağı yoktur.öncelikle, TTK.nun 637.maddesi müracaat (rücu) hakkı sahibi olan senet hamilinin haklarını düzenlemektedir. Bono hamilinin rücu hakkına sahip olabilmesi, rücu hakkının doğumu için gerekli olan Ģartların gerçekleģmiģ olmasına bağlıdır. Söz konusu Ģartların en önemlilerinden bir tanesi de hamil tarafından ödememe protestosunun çekilmiģ olmasıdır (TTK.m.642). Ödememe protestosunun çekilebilmesi için de hamilin ödeme gününde veya onu takip eden iki iģ günü içinde ödenmek üzere ibraz etmiģ olması gerekir (TTK.m.620). Aksi takdirde, protesto çekemez ve dolayısıyla da müracaat (rücu) hakkına sahip olamaz. Bundan baģka, ortada protestodan muafiyet durumu söz konusu olsa bile, hamil süresinde ödeme için ibraz etmezse, rücu hakkını yine kaybeder (TTK.m.642,b.3). Sonuç olarak, süresi içinde ödeme için ibraz etmeyen hamil, TTK.m.637/2 ye dayanarak vadeden itibaren keģideci borçludan temerrüt faizi isteyemez. Zira söz konusu 637. madde, müracaat hakkına sahip olan ve dolayısıyla da süresinde ödenmek için ibraz yapmıģ olan (böylece keģideci borçluyu TTK.m. 620 de öngörülen süre içerisinde temerrüde düģüren) hamiller bakımından hüküm ifade eder. ĠĢte bu sebeple olsa gerek ki, Yargıtay, ele aldığımız kararında bono keģidecisini vadeden itibaren sorumlu tutarken, bunu vadesinde ödenmek için ibraz olunup da ödenmeyen bono hamilinin TTK.nun 637/2 maddesi gereği vadeden itibaren temerrüt faizi isteyebilme hakkına dayandırmak zorunda kalmıģtır. Yani sonuçta karara konu teģkil eden uyuģmazlık konusu olayda hamil, bonoyu vadesinde ödenmek için ibraz etmediği halde, Yargıtay, yapmıģ gibi telakki etmiģ ve buna göre de keģideci borçluyu vadeden itibaren temerrüt faizinden sorumlu tutmuģtur. Ġkincisi, TTK.nun 624. madde hükmü, borçluya herhangi bir yükümlülük getirmemekte, aksine borçluya borcundan (temerrütten değil, zira ortada temerrüt durumu yok ki, ondan da kurtulama söz konusu olsun) kurtulabilmesi için bir imkan tanımaktadır. Kanımızca, kanunda senet borçlusuna böyle bir imkan tanınmasının nedeni,hamili alacaklı temerrüdüne düģürmektir. Bilindiği üzere, 10 11 Poroy/Tekinalp, s. 191 12.HD, 30.1.1978, E. 456, K. 643 (Yasa, Eylül l/78, s. 1593-1594); 11.HD, 29.11.1983, E. 5216, K. 5339 (EriĢ, C.II, s.453); 12.HD, E. 6247, K. 7201 (YKD, C.26, S.12, s. 1840-1841) 352

SÜLEYMANOV alacaklının bir malı teslim almak üzere muayyen bir tarihte bir yere gelmesi icap ederken alacaklı söz konusu tarihte malı teslim almaya gelmezse temerrüde düģer 12. Zira bu durumda alacaklının ifanın gerçekleģmesi hususunda yapması gerekeni yapmaktan kaçınması söz konusudur 13. Bilindiği gibi, BK da alacaklı temerrüdü hallerinde borçluya borçtan kurtulabilmesi için duruma göre çeģitli imkanlar tanınmıģtır. Bunlardan bir tanesi de verme borçları bakımından anılan kanunun 91. maddesinde öngörülmüģ bulunan tevdi imkanıdır. ĠĢte TTK.nun 624. maddesinde de senet borçlusuna bu bakımdan (tevdi edilecek yer bakımından BK da öngörülen Ģartlar aranmaksızın) ek olarak, özel bir tevdi imkanı tanınmıģtır. Eski bir Yargıtay kararında da TTK.nun 624. maddesinde yer alan hükmün senet borçlusuna BK.nun 91. maddesi hükmünden yararlanmasına mani olmadığı belirtilmiģtir 14. Gerçi Yargıtay ın bu görüģü öğretide bazı yazarlar 15 tarafından eleģtiri konusu olmuģtur. Bunlara göre, senedi ibraz etmeyen hamil, alacaklı temerrüdüne düģmez, çünkü hamil senedi süresinde ibraz etmezse, TK.m. 624 hükmü uygulanacaktır. Kanaatimizce, ilgili kanun hükümleri bu görüģte olanları destekleyici mahiyette değildir. Zira biraz yukarıda da belirtildiği üzere, TTK.nun 624. maddesinde öngörülmüģ olan tevdi imkanı hamilin alacaklı temerrüdüne düģmesi sonucu (BK.m.91 de olduğu gibi) senet borçlusuna borcundan kurtulabilmesi için tanınmıģ olan özel bir imkandır, yoksa bir yükümlülük değildir. Zaten bu yüzden de kanuni ifade etmelidir Ģeklinde değil, senet borçlusunun ihtiyarına kalmıģ bir sorun olarak edebilir Ģeklindedir. ġimdi sonuç olarak, (poliçe ve) bonoda vadeden sonra ibraz halinde temerrüt faizi hangi tarihten itibaren iģlemeye baģlar? Doktrinde de bazı yazarların 16 haklı olarak belirttiği üzere, poliçe ve bono borcu aranılacak borç olduğuna göre, temerrüt faizi senedin ibrazı tarihinden itibaren hesap edilmesi gerekir. Gerçekten de zamanaģımı süresinin son günlerinde ibraz edilecek bir bono için keģideci borçludan vade tarihinden itibaren temerrüt faizinin ödenmesi yönündeki bir talep hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu gibi, adil de değildir. Yargıtay kararına konu teģkil eden uyuģmazlık konusu olay bu bakımdan verilebilecek güzel bir örnektir. ġöyle ki, uyuģmazlık konusu olayda iddia edildiği gibi, keģideci borçlunun beyaz bir bono düzenleyerek birisine teslim ettiğini ve bunun üzerine 12 13 14 15 16 Oğuzman/Öz, s. 271. GeniĢ bilgi için bk. Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 839; Tunçomağ, s. 759; Eren, C.III, s.175,176. ĠĠD., 2.2.1968, E. 808, K. 1005 (Moroğlu/Moroğlu, s. 372) Poroy/Tekinalp, s. 193 Karayalçın, s. 176,177 vd; Öztan, s. 412,dn.85; Aynı yönde değiģik bir ifade ile Türk, XI. Sempozyum, s.225,dn.36. Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 3-4, Yıl 2003 353

Bonoda KeĢidecinin Temerrüdü de senet hamilinin tanzim ve vade tarihini geçmiģe dönük olarak yazdığını varsayalım. Böyle bir durumda keģideci borçlu, vadeyi de bilemeyeceğine göre, TTK.nun 624. maddesinde öngörülen Ģekilde senet bedelini notere tevdi edebilmesi de (hele hele senet bedeli de sonradan yazılmıģsa) mümkün olamayacaktır.fakat bütün bunlara rağmen Yargıtay ın görüģü benimsenecek olursa, keģideci borçlu gene de geçmiģe dönük olarak yazılmıģ olan vadeden itibaren temerrüt faizinden mesul olacaktır. Böyle bir çözüm, senet bedeli yabancı para ile gösterildiği takdirde keģideci borçlu bakımından daha ağır sonuçlara neden olabilir. Bundan baģka, bu çözüm (özellikle senet bedeli yabancı para ile - örn. ABD doları ile gösterilmiģse ve hele hele ortada cirantalar da yoksa) senet hamilini ibrazdan kaçınmağa teģvik eder. Son olarak (yukarıda yapılan açıklamalar ıģığında), açık bonoyu tamamlama yetkisine aykırı olarak doldurulduğunun (Yargıtay ın kökleģmiģ içtihadı gereğince) yazılı belge ile isbat Ģartı somut olayda temerrüt faizi baģlangıcının tayini açısından aranmaz. Çünkü, yazılı belge ile isbat Ģartı bonoda yazılı hususlar bakımından aranmaktadır. Dolayısıyla da salt bonoda yazılı vadenin gelmesiyle keģideci borçlu mütemerrit olmayacağına 17 (ve temerrüt faizi de borçlunun mütemerrit olduğu andan itibaren iģleyeceğine) göre, senet borçlusunun temerrüde düģme anının isbatı bonoda yazılı olanlar dıģındaki bir hususa iliģkindir ve ayrıca hamil tarafında isbat edilmesi gereken bir husustur. Zira keģideci borçlunun temerrüde düģtüğünü ve dolayısıyla da temerrüt faizinden sorumlu bulunduğunu iddia eden hamildir. Usul hukukunun meģhur kaidesi gereğince de, iddia eden iddiasını isbatla mükelleftir. Yukarıda anılan nedenlerle, Yargıtay ın hamil tarafından bononun TTK.nun 620. maddesinde öngörülen müddet zarfında ödeme için ibraz edilmediği hallerde bono bedelini notere tevdi etmeyen keģideci borçlunun vadeden itibaren temerrüt faizinden sorumlu olduğu yönündeki görüģüne katılma olanağı yoktur. 17 Bk. s. 10 354