HARCAMA YETKİLİLERİ VE GERÇEKLEŞTİRME GÖREVLİLERİ KAMU GÖREVLİLERİNE ÖDEME YAPARKEN İKİ KERE DÜŞÜNMELİDİR

Benzer belgeler
T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I

İlgili-Sorumlu. İlgili; Kendisine yersiz veya fazla ödeme yapılan gerçek ve/veya tüzel kişi ya da kişileri,

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

S İ R K Ü L E R. KONU : İkale Sözleşmesi Kapsamında 27 Mart 2018 den Önce Ödenen Tazminatlardan Kesilen Vergilerin İade Usulü Açıklandı.

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034

DAVACI : : Av. Mustafa Kemal BATUR Maslak Beybi Giz Plaza, Kat 15, No:55 - Şişli/İSTANBUL

İlgili Kanun / Madde BK/66

Kamu Zararı ve Alacak Tahsili Melek KIZILKAYA Strateji Geliştirme Başkanlığı Mali Hizmetler Uzmanı

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

TUTAN AKTIR. Recep Ali ER İşveren Vekili Genel Müdür Yardımcısı Kurum İdari Kurulu Başkanı. İşveren Vekili 1.Hukuk Müşaviri Üye

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

Sirküler Rapor /108-1

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

KATMA DEĞER VERGİSİ KISMİ TEVKİFAT UYGULAMASINDA KDV İNDİRİMİ VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

KAMUDA KAYNAK KULLANIMI VE DENETİMİ

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

İTHALATTA FAZLA VEYA YERSİZ OLARAK ÖDENEN KDV'NİN İADESİNDE SON DURUM

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU TAVSİYE KARARI : M.B.B

T.C. D A N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İDARİ PARA CEZALARINDA UYGULAMA

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGIDA DAVA AÇMA SÜRESİ

İhtirazi Kayıtla Beyanname Veren Mükellefler Vergi Davasını Kazanmaları Halinde Faiz İsteyebilir Mi?

T.C. BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI KAMU HİZMETLERİ STANDARTLARI HİZMET ENVANTERİ TABLOSU

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ 2013 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU

İhtirazi kayıtla beyan edilip ödenen verginin mahkeme kararı uyarınca mükellefe iadesinde gecikme faizi

İdari Yargının Geleceği

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

Bazı makalelerde, bu iptal kararı ile kanuni temsilcilerin geçmişe yönelik sorumluluklarının kalktığına dair yorumlar okuyoruz.

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ

İŞ GÜVENCESİ TAZMİNATI ÖDENMESİ HALİNDE KAZANÇ TESPİTİ NASIL YAPILIR?

6736 SAYILI KANUN KAPSAMINDA GV, KV VE KDV MATRAH ARTIRIMINDA BULUNAN FİRMALARDA VERGİ İNCELEMESİ YAPILIP YAPILAMAYACAĞI

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2013/116

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK) RET KARARI

VERGİ VE DİĞER BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA İLİŞKİN 7143 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 2)

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ GÜMRÜK VERGİLERİNE PARA CEZASI UYGULANABİLİR Mİ?

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : KDV /07/2014

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2018/66

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /81

MEVZUAT SİRKÜLERİ /

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2017/120 Ref: 4/120

GÜMRÜK İDARESİNCE İSTENEN VERGİ VE PARA CEZALARINA KARŞI YÜKÜMLÜNÜN İDARİ BAŞVURU Y

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

KUR FARKLARININ KDV SİNDE SON DURUM 14 AĞUSTOS 2018

Fazla Veya Yersiz Ödenen Vergilerin Mükelleflere İadesinde Faiz Ödemesi

SAYIŞTAY İLAMLARININ İNFAZI KONUSUNDA YENİ YASA İLE GETİRİLEN YENİLİKLER

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

8. Daire 2010/7065 E., 2013/1488 K. "İçtihat Metni"

2. BA BS FORMLARINA İLİŞKİN USULSÜZLÜK CEZASI UYGULAMASINDA LEHE OLAN HÜKÜMLER

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2, 18-21

TÜM YÖNLERİYLE ÖDEME EMRİ

YETKİLİ KİŞİ NEZDİNDE DÜZENLENMEYEN TUTANAĞA İSTİNADEN KESİLEN ÖZEL USULSUZLÜK CEZASININ KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun Kanun No Kabul Tarihi: 20/2/2008

TURİZMİ TEŞVİK KANUNU NUN CEZAİ HÜKÜMLERİ

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI SONRASINDA SGK İDARİ PARA CEZALARINDA PEŞİN ÖDEME İNDİRİMİNİN UYGULANMASI

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /5]

SPKn İDARİ PARA CEZALARI

GÜMRÜK SİRKÜLERİ NO: 2014/11. Royalti veya Lisans Ücretlerinin Gümrük Kıymetine İlavesine İlişkin Gümrük Genel Tebliği Yayımlandı.

Danıştay Dördüncü Daire Başkanlığından. Karşı Taraf: Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı DENİZLİ (Pamukkale Vergi Dairesi Müdürlüğü)

ÇÖZÜM İDARI YARGIDA ŞIKAYET YOLUYLA DÜZELTME BAŞVURUSU YENIDEN DAVA AÇMA HAKKI KAZANDIRIR MI? Cansın DEĞİRMENCİOĞLU 32 *

Maliye Bakanlığından:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

ÖZEN ÜLGEN ANAYASA YARGISINDA İPTAL KARARLARININ ETKİLERİ

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2019/078 Ref: 4/078

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGIDA KANUN YOLLARI

Hürriyet Mah.Hürriyet Cad.No:26/2 Dai.3 Yenibosna Bahçelievler/İSTANBUL

İlgili Kanun / Madde 6100 S.HMK. /176

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

SAYMANLIK PERSONELİ GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLAR

PAZARLIK USULÜNDE DAVET EDİLMEYEN FİRMALAR İHALEYE KATILABİLİR Mİ? DANIŞTAY KARARI ÇERÇEVESİNDE BİR DEĞERLENDİRME

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

BİLİŞİM EĞİTİM KÜLTÜR ve ARAŞTIRMA DERNEĞİ

MALİ TATİL 1-20 TEMMUZ 2016 TARİHLERİ ARASINDA UYGULANACAKTIR

II 6183 SAYILI KANUNUN 79 UNCU MADDESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİK

Anahtar Kelimeler : İmar Planının Yargı Kararıyla İptali, İmar Hukukunda Kazanılmış Hak, Yapı Ruhsatı

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK) : E BAŞVURU NO : 2018/3665 KARAR TARİHİ : 14/09/2018

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı. Sayı :

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

Sirküler Rapor /60-1 MALİ YÜKLER İLE İLGİLİ DAVALARIN VERGİ MAHKEMESİNDE AÇILMASIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU TÜZEL KİŞİLER İÇİN ŞİKÂYET BAŞVURU FORMU

A. VERGİLENDİRME DÖNEMİ

BAZI KAMU ALACAKLARININ UZLAŞMA USULÜ İLE TAHSİLİ HAKKINDA KANUN. (5736 S. Kanun )

Transkript:

HARCAMA YETKİLİLERİ VE GERÇEKLEŞTİRME GÖREVLİLERİ KAMU GÖREVLİLERİNE ÖDEME YAPARKEN İKİ KERE DÜŞÜNMELİDİR Ferhat GÜNDÜZ Sayıştay Başdenetçisi I- GİRİŞ Mali mevzuatımızda, Sayıştay yargılamasına esas olan mali sorumlulukta, kamu kaynağı kullananların, kamu zararına neden oldukları takdirde sorumlu olacakları belirtilmektedir. 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu nun 71 inci maddesine göre; a) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması, b) Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması, c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması, d) İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması, e) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması, f) (Mülga fıkra: 22/12/2005-5436 S.K./10. mad) g) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması, hallerinde kamu zararı ortaya çıkacak ve ortaya çıkan zarar ilgililerden tahsil edilecektir. Kamu zararının tespiti idareler tarafından yapılabileceği gibi, denetim birimleri tarafından da yapılabilir. Sayıştay ve Sayıştay a benzer denetim görevi yapan diğer kamu idareleri, eylem ve idari işlemin yapılmasından çok sonra inceleme yapmakta olup, bu durum, Danıştay ve Sayıştay arasında ilamların uygulanabilirliği noktasında idareleri şüpheye düşürmekte, kamu görevlilerinin haksız kazanç elde etmesine sebebiyet vermektedir. Sayıştay, harcama evrakları üzerinde, idari yargıda dava açma süresi olan 60 günden çok sonra inceleme yapmakta ve sorumlulara tazmin hükmetmekte iken; Danıştay, yokluk, açık hata ve memurun hilesi veya gerçek dışı beyanı halleri haricinde, hukuka aykırı idari işlemlerle hatalı ödeme yapılan kişilerden bu miktarın 60 gün içinde alınabileceğine ve bu süre geçtikten sonra herhangi bir işlem yapılamayacağına hükmetmektedir. Danıştay ın hatalı işlemlerin geri alınmaması ile ilgili vermiş olduğu kararlara konu işlemler Sayıştay Kararları na göre hukuka aykırı olmakla birlikte, hatalı olan işlemlere bir bakıma hukukilik kazandırmakta ve ilgili kişileri beraat ettirmektedir. Böylece, Sayıştay ın kendisine karşı mali sorumluluğu bulunan kamu görevlileri ile ilgili olarak vereceği tazmin kararları, yukarıda ifade edilen ve üçüncü kişilerin iyi niyetli olmadığını belirten hallerden başka bir hukuki gerekçeye dayanıyorsa, Danıştay kararı ile bir bakıma geçersiz kılınmış olacaktır. Her ne kadar Sayıştay a karşı sorumluluğu olan kişilerden kamu zararları tahsil edilecek bile olsa, tahsil edilen bu paraların mali sorumlularca hatalı olarak ödenen kişilerden alınabilmesi hukuken mümkün gözükmemektedir. Mevzuata aykırı olarak yapılan bir işlem neticesinde bundan faydalanan kamu görevlilerinden, haksız olarak elde ettiği kazancın ne kadar sürede geri alınabileceği ve bu süre geçtikten sonra ortaya çıkacak durumlar, Sayıştay ve Danıştay kararları ışığında ve eşitlik ilkesi çerçevesinde değerlendirilecektir.

II- DANIŞTAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KURULU NUN 1973/14 SAYILI KARARI Mevzuat; sürekli olarak değişen, uyulması herkes tarafından mecburi olan, yaptırımları bulunan ve kamu idarelerine işlem ve eylemlerinde belli sınırlar getiren kurallar bütünüdür. İdareler tarafından uyulması gerekli mevzuatın fazlalığı, kişiler arası özel ilişkilerin varlığı ve insanın çıkar duygusu, mevzuatların yanlış uygulanmasına veya hiç uygulanmamasına neden olmaktadır. Bu durum, denetimin varlık gerekçelerinden birisini oluşturmaktadır. Denetim, olması gerekenle olanı karşılaştıran bir inceleme faaliyetidir. Olanın takibinin olaydan çok sonra yapılabileceği de bir gerçektir. Bu noktada, şöyle bir sıkıntı ortaya çıkmaktadır: Kamu, idarenin hukuka aykırı işlemleri neticesinde zarara uğrarsa, bu zarar, hatalı olarak kendisine ödeme yapılan kamu görevlilerinden ne kadar süre içinde istenebilir? Kamu ile kişiler arasındaki anlaşmazlıkları inceleyen Danıştay tarafından bu konu ile ilgili değişik kararlar alınmış olup; 22.12.1973 tarihinde, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu tarafından kamu görevlilerine menfaat sağlayan hatalı işlemlerin geri alınması hakkında oldukça derleyici olan 1973/14 Sayılı Karar verilmiştir. Bu kararın sonuç kısmında şu hükümlere yer verilmektedir: 1 - İdarenin, hatalı terfi veya intibak işlemine dayanarak ödediği meblağın istirdadına, bir mahkeme kararına lüzum olmadan karar verebileceğine ve bu karara karşı açılacak davaların çözümünün Danıştay'ın görevi içinde olduğuna 21.12.1973 gününde yapılan müzakerede oyçokluğuyla, 2 - İdarenin, yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde, süre aranmaksızın kanunsuz terfi veya intibaka dayanarak ödediği meblağı her zaman geri alabileceğine 22.12.1973 günü yapılan müzakerede oy birliğiyle, 3 - Yukarıda belirtilen istisnalar dışında kalan hatalı ödemelerin istirdadının, hatalı ödemenin ilk yapıldığı tarihten başlamak üzere 90 gün (Bu süre İdari Yargılama Usulü Kanunu nda yapılan değişiklikle 60 gün olarak tespit edilmiştir.) içinde kabil olduğuna ve 90 günlük süre geçtikten sonra istirdat edilemeyeceğine 22.12.1973 günü yapılan müzakerede esasta ve gerekçede oyçokluğuyla karar verildi. Bu karara göre, idareler hatalı ödemelerini ancak idari dava süresi olan 60 gün içinde geri alabileceklerdir. Eğer hatalı ödeme yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi nedeniyle ortaya çıkmışsa, süre sınırı aranmaksızın (60 günlük süre de dikkate alınmadan), yapılan fazla ödeme geri alınabilecektir. Danıştay ın bu sonuca varmasını gerektiren en temel ilke istikrardır. Danıştay, hatalı bir işlemin her zaman geri alınabileceği düşüncesinin, istikrar ilkesine ters düşeceğini görmüş ve güvenlik temin etme gereğinden hareketle, hatalı işlemlerin ancak 60 gün içinde geri alınabileceğini belirtmiştir. Danıştay, idari bir işlem nedeniyle bir kamu idaresi aleyhine 60 günlük idari dava açma süresi içinde dava açılmazsa, işlemin kesinleşeceğini ve idarenin bu kanunsuz işleminin neticelerine kişinin katlanacağını ve katlanmak zorunda olacağını belirtmiştir. Bu kararda, tarafların (idare ve kişi) eşit imkanlara sahip olması amaçlanmış ve idarenin aldığı kanunsuz kararın alınmasında en küçük bir katkısı bulunmayan idare olunanın (kişinin), süresinde dava açmazsa, bu kararın neticelerine katlanacağı, idarenin kendi ihmali veya bilgi azlığı sonucu bu kararı almış olmasından dolayı, dava süresi geçtikten sonra bunun sonuçlarına öncelikle katlanması gerektiği ifade edilmiştir.

Ek olarak, idari işlemlerdeki doğruluk karinesi de Danıştay Kararı için temel oluşturmuştur. Doğruluk karinesi, idarenin tek taraflı yaptığı işlemlerin hukuka uygun olması ve vatandaşların da buna uyma zorunluluğunun bulunmasıdır. İstikrar, kanunilik ve kamu yararı üzerinde duran Danıştay, idari işlemin, idare edilenin gerçek dışı beyanı veya hilesi sebebiyle meydana gelmesi halinde veya geri alınan idari işlemin yok denilebilecek bir illetle malül olması durumunda veya idare edilenin kolayca anlayabileceği bir açık hata mevcut ve idare edilenin bu durumdan idareyi haberdar etmemesi durumlarında, kamu görevlisinin iyi niyetinden söz etmenin imkanının bulunmadığını ifade etmiştir. Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu nun 1973/14 Sayılı Kararı na dayanılarak, Danıştay Dairelerince verilen kararlardan birkaçı aşağıda belirtilmekte ve hatalı ve hukuka aykırı idari işlemlerin (fazla ödemelerin) varlığının kesin olmasına rağmen, bu kararlarla, kişilerin nasıl korunduğu gösterilmektedir: 1- Danıştay 11 inci Dairesi nin 07.02.2005 tarih ve 415 Sayılı Kararı: İlgilinin herhangi bir gerçek dışı beyanı ve hilesi olmadan idarece yapılan hatalı ödemelerin istirdadının ödeme tarihinden geriye doğru 60 gün içinde kalan sürede gerçekleşen yersiz ödemelerle sınırlı olacağı, bu süreyi aşan dönemlerde yapılan ödemelerin geri alınmasının mümkün olmadığı; 2- Danıştay 5 inci Dairesi nin 23.04.1992 tarih ve 884 Sayılı Kararı: Davacıya usulsüz olarak verilen ikinci görev ücretinin geri alınması için bir yargı kararı gerekmediği ancak hatalı ödemelerin yapıldığı tarihten itibaren 60 günlük dava açma süresi geçtikten sonra maaştan kesinti yoluyla geri alınmasına hukuki olanak bulunmadığı; 3- Danıştay 5 inci Dairesi nin 07.07.2006 tarih ve 2896 Sayılı Kararı: Sayıştay'ın denetimleri sonucunda, bir öğretim üyesine yasaya aykırı döner sermaye katkı payı ödendiğinin tespit edilmesinin "açık hata" kapsamında olmadığına ve bu hatalı ödemenin her zaman değil, 60 gün içinde geri istenebileceği. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 2006/3355 nolu kararında Davacının gerçek dışı beyanının neden olmadığı, ayrıca açık hatanın da bulunmadığı, ödemelerin Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı ile belirlenen ilkeler uyarınca, idari dava açma süresi içerisinde geri istenilmesi mümkün iken, bu süreye uyulmaksızın yapılan ödemelerin tamamının istenilmesinde isabet görülmediği ifadelerine yer verilmiştir. III- SAYIŞTAY AÇISINDAN KONUNUN ELE ALINMASI Sayıştay, genel itibarıyla yılı geçtikten sonra veya yıllar itibarıyla inceleme yapan ve sorumluları birkaç yıl sonra yargılayan ve tespit ettiği kamu zararının ilgililerden tazmin edilmesini talep eden bir kurumdur. İlgili, 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu nun 8 inci maddesinde belirtilen her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olan sorumlulardır. Sayıştay Kanunu nun 61 inci maddesinde, Hesap ve işlemlerin yukarıdaki maddelere göre yargılanması sonunda beraat veya tazmin hükmü verilir ifadesi ve 45 inci maddesinde de Sorumlularca; gelir, gider, mal ve kıymetlerden mevzuata uygun olarak tahakkuk ettirilmediği, alınmadığı, harcanmadığı, verilmediği, saklanmadığı veya idare edilmediği Sayıştay ca kesin hükme bağlananları, sorumlular keyfiyetin idarece kendilerine bildirilmesinden başlayarak üç ay içinde Hazineye ödemekle zorunludurlar hükümleri yer almaktadır.

Buradan hareketle, Sayıştay ın sorumlu olarak kamu zararına neden olanları kabul ettiği, fazla ödemenin kendisine yapıldığı kamu görevlilerine (ahiz) sorumluluk yüklemediği sonucu çıkmaktadır. Bunun nedeni, Sayıştay yargılamasında kabul edilen kusursuz sorumluluk ilkesidir. Mevzuata aykırı bir ödeme veya tahsil ortaya çıkmışsa, bundan hazine bekçisi sıfatlarıyla ilgili memurlar sorumludur. 5018 Sayılı Kanunda yine Sayıştay yargısı açısından görevliler (Harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi ve muhasebe yetkilisi) sorumlu kabul edilmiş ve tazmin hükmolunan miktarlardan faydalanan üçüncü şahıslar dikkate alınmamıştır. 832 Sayılı Sayıştay Kanunu na göre 5018 Sayılı Kanun la değişen tek husus; her olay için sorumluların farklı kişiler olabileceği, her görevlinin kendi sorumluluğu alanına giren iş ve işlemlerden sorumlu tutulacağıdır. Sayıştay Temyiz Kurulu nun 21.01.2003 tarih ve 26031 Sayılı Kararı nda bu husus şu şekilde ele alınmıştır: Sayman ve tahakkuk memurları hakkında verilen tazmin hükmü objektif sorumluluktan hareketle ve esas itibarı ile 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 13 üncü maddesinde yer alan sayman ve tahakkuk memurlarını tanzim ettikleri evrakın sıhhatinden ve kanunlara uygunluğundan sorumlu tutan hükme dayanmaktadır. Diğer yandan söz konusu fazla ödemenin sorumlulardan ortaklaşa ve zincirleme olarak tazminen tahsiline karar verildiğinden sorumluluk açısından sorumlular arasında bir fark bulunmamakta ve ilamda gösterilen tazmin tutarının bu sorumlu kişilerden tahsili gerekmektedir. İlamlarda gösterilen tutarların bu kişilerce hazineye ödenmesinden sonra, bunların ödemenin yapıldığı üçüncü kişilere rücu etmesi ise sorumlularla ahizler arasında bir hukuki ilişkinin konusunu teşkil etmektedir. Sayıştay ın bu kararı ile Danıştay ın vermiş olduğu kararlar arasında, hatalı ödenen paranın geri ödenmesi noktasında, herhangi bir çatışma gözükmemektedir. Çünkü Sayıştay, kendisine karşı mali sorumluluğu olan kişileri muhatap kabul etmektedir. IV- SAYIŞTAY VE DANIŞTAY ARASINDAKİ İLİŞKİ Her ikisi de son karar mercii olan bu iki kurumun vermiş olduğu kararlar incelendiğinde, haksız yere kamu görevlilerine ödenen kamu kaynağının geri alınmasında problemler yaşandığı gözlemlenmektedir. Sayıştay kendisine karşı sorumlu olan, eskiden tahakkuk memuru ve sayman; şimdi, harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi ve muhasebe yetkilisine tazmin hükmü vermekte, fazla ödemenin yapıldığı üçüncü kişileri (ahiz) tazmin olunan miktarın ödenmesi noktasında kararlarına dahil etmemektedir. Bu durumda, tazmin kararı verilen miktarın, mezkûr sorumlularca ilamın kendilerine tebliğini takip eden 3 ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Ancak, 1000 kişinin çalıştığı bir yerde, toplu olarak yapılan bir yanlışlıktan dolayı neden olunan zarar milyonlarca YTL ye ulaşacaktır ve eğer bu 1000 kişi 60 günlük süre geçtiği taktirde Danıştay kararına istinaden kendilerine yapılan fazla ödemeyi iade etmekten kaçınırsa, bu rakamın fazla ödemeye yol açan sorumlularca ödenmesi gerekecektir. Aldığı maaş belli olan bir sorumlunun, maaşının binlerce misli bir rakamı devlete ödeyebilmesine fiilen imkan var mıdır? Velev ki ödedi; ödediği bu miktarı üçüncü kişilerden rücu yoluyla tahsil edebilecek midir? Danıştay ın vermiş olduğu kararlar hukuka aykırı ödemelerin 60 günlük süre geçtiği taktirde üçüncü kişilerden tahsilini imkansızlaştırmıştır ve bu paranın tamamı sorumlularca ödenecektir. Bu süre Danıştay tarafından kazandırıcı zamanaşımı şeklinde değerlendirilmekte olup, bu süre geçtikten sonra, yapılan hatalı ödemeler ve işlemler hukukilik kazanmaktadır. Sayıştay Temyiz Kurulu, yukarıda ifade edilen kararında, kamu zararına neden olan sorumluların belirtilen miktarı yatırmasını ve daha sonra ödemenin yapıldığı üçüncü kişilere rücu etmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu durum, her türlü tazmin kararını kapsamakta olup,

kamu görevlilerine yapılan hatalı ödemelerin yanında, ihalelerde yüklenicilere yapılan fazla veya yersiz ödemelerin de bu usulle ödenmesi gerekmektedir. Hakedişlerde ortaya çıkan ve tazminine hükmolunan miktar, sorumlularca öncelikle ödenecek, daha sonra adli mahkemelerde dava açılarak bu miktar üçüncü kişilerden alınacaktır. hak ediş türü ödemelerden kaynaklanan fazla ödemeler 60 günlük süre sınırına ve dolayısıyla Danıştay Kararları na tabi değildir. Danıştay 5 inci Dairesinin 30.05.1997 tarih ve 1185 Sayılı Kararında Anayasa nın 160 ıncı maddesine göre Sayıştay Kararları nın kesin hüküm niteliği taşıdığı ve 832 Sayılı Yasanın 64/2 nci maddesi gereğince tahsiline karar verilen miktarın icra ve iflas kanunu hükümlerine göre görevlilerden tahsil edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla, Sayıştay kararlarının uygulanacağı kişiler, kendisine fazla ödemenin yapıldığı üçüncü kişiler olmayıp, bizzat sorumluların kendisidir. Danıştay kararında ifade edilen görevliler; tahakkuk memuru, sayman, harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi ve muhasebe yetkilisidir. Hüküm bu olmakla birlikte, uygulamada bunun yapılabilmesine imkan bulunmamaktadır. Çünkü, ifade edilen görevlilerin bu miktarları ödemeleri mümkün olmadığından, Sayıştay tarafından hükmolunan tazmin miktarları görevlilerce, 60 günlük süre geçtiği halde üçüncü kişilerden resen kesilmektedir. 60 günlük süre geçtikten sonra resen yapılan bu tahsilat mevzuata aykırı olduğu ve görevlilerin başka türlü hareket etme imkanı bulunmadığı için, bu hususta düzenlemelerin ve Danıştay kararlarında düzeltmelerin yapılması gereklidir. Danıştay kararlarının, kendisine hatalı ödeme yapılan veya kendisi hakkında hatalı işlem yapılan kişilerden bu ödeme veya işlemin 60 günlük süre içinde değil de, sebepsiz zenginleşme davalarındaki süreler içinde geri alınmasını mümkün kılacak şekilde düzeltilmesi, Sayıştay a karşı mali sorumluluğu bulunan kamu personelinin ise kendileri hakkında verilen tazmin kararlarına dayanarak üçüncü kişilerden bu miktarların tahsil edilmesi doğru olacaktır. Ayrıca, Danıştay 8 inci Dairesinin 07.07.2006 tarih ve 2896 Sayılı Kararı ile Sayıştay ca verilen tazmin kararları uygulama imkanını yitirmiştir. Çünkü, Danıştay 60 günlük süre geçtikten sonra hatalı ödemenin geri alınmasının hukuki olarak mümkün olmamasına karar vermekle, Sayıştay ın yargılamasına esas olan hukuki altyapıyı ortadan kaldırmıştır. 60 günlük süre kazandırıcı zamanaşımı olup, bu süreden sonra verilen Sayıştay kararları hukuki alt yapıdan yoksun olacaktır. Kararda; Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalında öğretim üyesi olan davacının, Diyanet İşleri Başkanlığının 11.12.2001 gün ve 6265 sayılı yazısında yer alan istemi doğrultusunda Tıp Fakültesi Yönetim Kurulunun 26.12.2001 gün ve 2001/331 sayılı kararı ile 20.01.2002 tarihinden itibaren 40 gün süreyle 2002 Hac organizasyonunda görevlendirilmesinin uygun görüldüğü, 26.2.2002 tarihinde görevine geri döndüğü, dava konusu işlem ile 23.1.2002-26.2.2002 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak davacıya ödenmiş ve Sayıştay incelemesi sonucu borç çıkarılmış olan döner sermaye katkı payının faiziyle birlikte geri ödenmesinin istenilmesi üzerine bakılan davanın açılmış olduğu anlaşılmakta olup, Danıştay tarafından davacıya fiilen katkı sağlamadan yapılan ödemenin hatalı olduğunun basit bir inceleme ile fark edilmeyip hesapların denetimi sonucu ortaya çıkarıldığı hususu dikkate alındığında, bu ödemenin açık hata kapsamında değerlendirilmesine hukuken olanak bulunmadığına ve olayda, hatalı ödemenin yapılmasında davacının gerçek dışı beyanı ya da hilesinin bulunduğundan da söz edilemeyeceğine; bu durumda, davacıya yapılan döner sermaye katkı payı ödemesinin, 1973/14 Sayılı Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı uyarınca ödendiği tarihten itibaren 2577 sayılı Yasada öngörülen dava açma süresi içinde (60 gün) geri alınması mümkün iken bu süre geçirildikten sonra tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına hükmedilmiştir.

Bu karar, 60 günlük süre geçtiği için Sayıştay ca tazmin hükmolunan miktarın üçüncü kişilerden alınmasını imkansızlaştırmış olup, verilen tazmin miktarının kesinlikle sorumlularca ödeneceği sonucunu doğurmuştur. Sorumluların ödemiş olduğu parayı, sebepsiz zenginleşme davası açarak, adli mahkemelerde üçüncü kişilerden geri almasına da imkan bulunmamaktadır. Çünkü, Danıştay ödenen paranın geri alınmasını haksız bulmuş ve 60 gün içinde geri alınmayan idari işlemleri kazanılmış hak olarak düşünmüştür. Sayıştay tarafından verilen karar kesin olduğuna ve yapılan ödeme haksız bir ödeme olduğuna göre, hazine bekçiliğini yapan sorumluların sırf bu görevden dolayı ve kendileri de almadığı halde tazmin hükmolunan miktarı ödemeleri ve ödedikleri paraları da geri alamamaları uygulamayla örtüşmemektedir. 832 Sayılı Sayıştay Kanunu nun ek 3 üncü maddesinde yer alan Vergi, benzeri mali yükümlülükler ve ödevler hakkında Danıştay ile Sayıştay ın kesinleşmiş kararları arasındaki uyuşmazlıklarda, Sayıştay kararı yargılamanın iadesi yoluyla görüşülerek uyuşmazlık Danıştay kararı doğrultusunda giderilir hükmü Sayıştay kararının sadece ve sadece maddede belirtilen şartlarda Danıştay kararına uyacağını göstermektedir. Sayıştay kararları aleyhine gidilebilecek herhangi bir mercii de yoktur. Danıştay, idari işlemlerin geri alınabilmesi noktasında kendi mevzuatından kaynaklanan gerekçelerle süre tahdidi koymuştur. Ancak, böyle bir kısıtlama, harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerinin altından kalkamayacağı neticelerin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Örneğin, kamu görevlilerine hatalı olarak, 10 yıl boyunca, toplam 500.000 YTL para ödemesi yapıldığını farz edelim. Sayıştay veya başka denetim birimlerince bu hata tespit edildiğinde yaptırım ne olacak; acaba, haksız olarak edinilen bu para geri alınabilecek midir? Danıştay, süresi içinde işlem yapılmadığı için bu miktarın istirdadına karşı çıkmaktadır. Ancak, eşiti veya dengi olan diğer kamu görevlilerine rağmen, mal varlığı haksız olarak artan bir kişi mevcuttur ve bu durum eşitlik ilkesine kesinlikle aykırıdır. İlgili durum, haksız olarak derece yükselmesi yapan kamu görevlileri için de geçerlidir. Sayıştay derece yükselmesini hatalı bulsa da, yükselme geriye yürümeyecek ve kişiler için kazanılmış hak teşkil edecektir. (Danıştay 5 inci Dairesi nin 16.09.2005 tarih ve 3654 Sayılı Kararı nda Davacıya memuriyete girişte verilen bir derecenin, üzerinden müteaddit terfiler geçtikten sonra geri alınmasının istikrar ilkesi ile bağdaşmayacağı ifade edilmektedir.) Danıştay ın bu yaklaşımı, Sayıştay ve diğer denetim birimlerinin etkinliğini azaltmakta, denetimin sağlaması gereken faydayı en aza indirmekte ve harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerinin görevlerini yapabilmelerine engel olmaktadır. Çünkü, her türlü mevzuatın bu kişilerce bilinmesi mümkün olmadığı gibi, yorum hatalarından kaynaklı olarak da kamu zararları ortaya çıkabilecektir. V- HARCAMA YETKİLİLERİ VE GERÇEKLEŞTİRME GÖREVLİLERİ İÇİN ÇÖZÜM Üzülerek ifade ediyorum ki; bu bölüm çok kısa olacaktır. Çünkü, sorumluların kamu zararlarını kendisinin ödemesi ve ödedikten sonra da sebepsiz zenginleşme davası ile alması gerekmekte olup, eğer hatalı ödeme yapılan kişi kamu görevlisi ise bu paraların o kişilerin rızası ile vermesi haricinde yapılacak fazlaca bir işlem bulunmamaktadır. Harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerinin ortada var olan bu aksaklığı gidermek adına hukuki değişikliği beklemekten başkaca yapacak bir hareketleri kanaatimizce yoktur.

Bu bağlamda; denetim birimlerince çıkarılan kamu zararlarının eğer ödenen kişilerden alınması imkanı yoksa, ödenmemesi, her ne kadar yasalara aykırı da olsa, daha mantıklı gözükmektedir. VI- SONUÇ Kamu görevlilerine hatalı ödenen paranın 60 günlük süre geçtikten sonra geri alınamayacağına dair verilen Danıştay Kararları, 832 Sayıştay Kanunu ve Sayıştay Kanun Teklifi ile uyarlık teşkil etmediği gibi Maliye Bakanlığı nca yayımlanan Genel Bütçe Muhasebe Yönetmeliği ile de çelişmektedir. Sayıştay hesapları genel olarak yılı geçtikten sonra inceler ve hesaplar Sayıştay a teslim edildikten 2 yıl sonra hükmen onanmış olur. Yani; örneğin 2003 yılı Ocak ayında yapılan hatalı bir işlemin, Nisan 2004 teki hesap tesliminden sonra, Nisan 2006 yılına kadar incelenme imkanı bulunmaktadır. Nerde 60 gün, nerde 2 yıl? Denetimle görevli diğer idarelerin de işlemden hemen sonra inceleme yapmadığı mevzuatlarıyla hüküm altına alınmıştır. Buna ek olarak, Genel Bütçe Muhasebe Yönetmeliği nin 140 Kişilerden Alacaklar Hesabı başlıklı kısmı Danıştay ın kararlarıyla örtüşmemektedir. Bu hesapta takip edilen alacaklar; Sayıştay, adli, idari ve askeri mahkemelerce verilip ilgili dairelerden muhasebe birimlerine bildirilen ilamlarla ve denetim elemanları, kamu idarelerinin yöneticileri veya sorumlularının görevleri gereği yaptıkları inceleme ve denetimler sonucunda düzenleyecekleri rapor, tutanak, yazı ve benzeri belgelerle ortaya çıkmaktadır. Bu belgelerin hatalı idari işlemden sonraki 60 gün içinde düzenlenmediği de bir gerçektir. Danıştay ın, Sayıştay ca tazmin hükmolunan bir ilama rağmen, ilgili üçüncü kişiyi haklı bulması (8 inci Dairenin 07.07.2006 tarih ve 2896 sayılı kararı), Sayıştay ın vermiş olduğu kararın sadece harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri nezdinde uygulanması neticesini verecek, bu kişilerin üçüncü kişilere yönelebilmesine engel olacaktır. Çünkü üçüncü kişiye verilen para meşruiyet kazanmış olup, ilamda gösterilen tazmin kararının gerekçesi Danıştay ca kaldırılmıştır. Hukuka aykırı fiille fayda gören bu kişiden, idari işleme kendisi müdahil olmasa da, bu paranın istenilmemesi eşitliğe ve Sayıştay Yargısına aykırı olup, Sayıştay a karşı mali sorumluluğu olan kişilerin de adli mahkemelerde üçüncü kişiler aleyhine rücu hakkını da ortadan kaldırmaktadır. Üçüncü kişiler hukuka aykırı işlemle hak elde etmişlerdir. Bu durumda çözüm olarak çeşitli alternatifler ortaya konulmalıdır: Sayıştay; yokluk, açık hata ve memurun yanlış beyanı veya hilesi halleri haricinde, kamu görevlileri hakkında yapılan işlemlerden dolayı sorumlulara tazmin vermemeli (Kamu kaynaklarının korunması ve çalışanlar arasındaki eşitliğin sağlanması açısından buna imkan bulunmamaktadır.) veya Danıştay, vermiş olduğu içtihadı birleştirme kararını değiştirmelidir. Hangi kamu görevlisi, kendisine haksız olarak verilmiş olan bir parayı harcamak isteyebilir? Sorumlular haricindeki kamu görevlilerin menfaat temin etmemesi, davranışlarında ahlaki olması ve kamu kaynağını dikkatli kullanması gerekmekte olup, kendilerine hata ile ödenen her türlü para da, üzerinden ne kadar süne geçerse geçsin geri alınabilmelidir. Ayrıca, mali sorumluluğu bulunan kişilerin, haklarında verilen tazmin kararını öncelikle yerine getirmeleri, daha sonra adli mahkemelerde rücu davası açmaları hakkaniyetin yerine getirilmesini uzatmaktan başka bir işe de yaramamaktadır. Dolayısıyla, işlerin en doğru şekilde halledilebilmesi için, mali sorumluluğu olan kişilerin haklarında verilen tazmin kararlarından veya kişi borçlarından ötürü, ilgili üçüncü şahıslardan resen tahsilat yoluna gidebilmelerinin de yolu açılmalıdır. Sayıştay kararları için başka bir mercie başvurma imkanı

olmadığına ve sorumluların ödedikleri paraları geri alabilmesi için de adli mahkemelerde Sayıştay kararları dayanak gösterileceğine göre, ilgililerden yapılacak resen tahsilat güzel bir çözüm gibi gözükmektedir. İlgililerin de hatalarını kabul ederek, bunu yerine getirmeleri, Danıştay Kararlarına göre bu tahsilatı ancak 60 gün içinde yapabilirsiniz, bu süre geçtikten sonra hatalı yapılan ödemenin istirdadını yapamazsınız şeklinde yaklaşımda bulunmamaları hukukla bağdaşmakta olup, eşitlik ilkesi gereği hatalı ödenen paralar her zaman geri alınabilmelidir. Anayasa nın 10 uncu maddesinin son fıkrasında, devlet organlarının ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Hatalı olarak verilen bir derecenin geri alınamaması veya ödenen paranın istirdadının mümkün olmaması, kamu görevlileri arasındaki eşitlik anlayışına uygun mudur?