EDİTÖR: MUKADDES AYDOĞAN SORUMLU MÜDÜR: İLHAMİ TUTKUN



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat


Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi.

Başarının Yöntem i İLKOKUL KOLEJİ.

ELDE EDİLECEK KAZANIMLAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

KASIM AYI VELİ BÜLTENİ

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ DÜŞÜNEN ÇOCUKLAR EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR...

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Haftalı NİSAN Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

Özlemle Anıyoruz. Robot Kulübü * Ahşap Boyama * Ebru Sanatı * Hayat Güzeldir * Gizli Gelen Davetiye. Bu Hafta Neler Oldu?


SİTEMİZE EKLENEN METİN KİTABIM-1 VE METİN KİTABIM-2 ADLI DÖKÜMANLARI OKURSAK HEM OKUMA HIZIMIZ ARTACAK HEM DE OKUDUKLARIMIZI ANLAYACAĞIZ.

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ ŞEKERLİK EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

4. Demiryolu ile tren arasındaki ilşki vapur ile aşağıdakilerden hangisi arasında vardır? A) Karayolu B) Gökyüzü C) Denizyolu D) Yeraltı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

ÖZEL EFDAL ANAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

ÖZEL ASÇAY ANAOKULU SİHİRLİ ELLER SINIFI HAFTALIK BÜLTENİ

ÖZEL EFDAL GÖZTEPE ANAOKULU DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

MAYIS AYI VELİ BÜLTENİ

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA TEKNİKLERİ. Verimli ders çalışmayı öğrenmek istiyor musunuz?

Bu etkinler resim yapma, boyama, hamurla oynama, sınıf içinde veya oyun salonlarında düzenlenen oyun alanlarında oyun oynama gibi öğretmen gözetimi

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

GELİŞİMİN EN HIZLI OLDUĞU DÖNEMİ 0-3 YAŞTIR Fakat 0-6 yaşın her döneminde çocuğun öğreneceği fiziksel, sosyal, zihinsel, cinsel, duygusal ve ahlaki gö

Canlıların enerji kazanabilmeleri için beslenmeye gereksinimleri vardır.

HAZİRAN 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Haziran 2015 Bülten

4.Sınıf Fen Bilimleri

3. Sınıf Noktalama İşaretleri

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

ÖZEL ÜSKÜDAR SEV İLKÖĞRETİM OKULU

OKULUMUZDA DEĞERLER EĞİTİMİ ÇALIŞMALARI. Sevgi Etkinlikleri Sunum Planı

VİTAMİN NEDİR? Vitaminler organik besinler grubunda bulunup

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

ANAOKULU BİRİMİ AY: MART YIL:2017

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUEN GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUEN GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU 3-4 YAŞ GRUBU AYLIK PROGRAMI. Tekerlemeler: Hanım kızı, ebe tekerlemelerini öğreniyorum.

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Adres: Akçay Mahallesi Yarbaşı Sokak No:13 Kızılcahamam/ANKARA Tel: Fax:

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

2.SINIFLAR 21.HAFTA (18-22 şubat) GÜNLER 1.DERS 2.DERS 3.DERS 4.DERS 5.DERS 6.DERS

HAZİRAN/2017 AKADEMİK EĞİTİM PROGRAMI PYP PROGRAMI (PRİMARY YEARS PROGRAM) 5+ YAŞ GRUBU

1. Soru. Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir? olaylara farklı bakış açılarıyla bakalım. insanlarla iyi ilişkiler kuralım.

GAZİANTEP KOLEJ VAKFI ÖZEL OKULLARI

BASKETBOLCU AHMET İLKÖĞRETİM 1. SINIF. Gülşen DEMİR Porsuk İlkokulu /Odunpazarı /ESKİŞEHİR

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası nı kutladık. Halk ekmek fabrikası gezisine katıldık. TÜRKÇE * Dilbilgisi:

ÖZEL EFDAL GÖZTEPE ANAOKULU DENİZYILDIZI GRUBU MAYIS AYI BÜLTENİ

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Mutluluk nedir? Kenan Kolday

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır.

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

KASIM/2016 AKADEMİK EĞİTİM PROGRAMI PYP PROGRAMI (PRİMARY YEARS PROGRAM) 2+ YAŞ GRUBU

Vitaminlerin yararları nedendir?

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

ALPER DURU ANAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ PROJESİ ARALIK AYI DEĞER KONUSU SEVGİ

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Transkript:

EDİTÖR: MUKADDES AYDOĞAN SORUMLU MÜDÜR: İLHAMİ TUTKUN YAZI KURULUMUZ: ÖMER SERT ÖZLEM ÖZTÜRK CEM KARAKAYA UĞURCAN ATEŞ EMİR ALİCİKOĞLU AYZANUR AYDEMİR ALPER KAYA BERFİN DEMİRTAŞ ÖZNUR AKMARAL ELANUR AKGÜNEŞ FATMA HOMAN DENETLEME İNCELEME KURULU: SENEM BOZKUŞ EMİRHAN AKARDAĞ İNCİNUR GRAPÇI SÜMEYRA KOYUNOĞLU BERHAN BİÇER 1

Bütün Renklerin Kaynağı Dünyadaki bütün güzelliklerin, bütün renklerin kaynağı sevgidir. Merhamet, hoşgörü, sadakat gibi insanlığın en önemli erdemleri ancak ve ancak sevgi ile var olabilir. Sevginin olmadığı bir dünya, elbette cehennemden farksız olurdu. Renkler çekildi işte simsiyah bir saraya. Birbirine müsavi artık her şey: Gecedir diyen Cahit Sıtkı Tarancı, böyle bir dünyanın karanlığından söz etmektedir aslında Dünyadaki bütün felaketlerin, bütün cinayetlerin; bütün kavgaların, savaşların sebebi sevgisiz yüreklerdir. Sevgi ile nasiplenmemiş insanların, dünyaya ve insanlığa iyilik adına katacakları tek şey yoktur. Sevgi, insanın fıtratında vardır. Kalbimizdeki o siyah nokta: süveyda, varlığa attığımız ilk adım, sevginin kaynağı O siyah nokta, kalbimizin ve dünyamızın bütün aydınlığı Sevgiyi yüreğinde taşımayan kişi, insani bütün vasıflarını yitirmekte, yaradılış gayesinin dışına çıkmakta ve adeta sıradan bir mahlukata dönüşmektedir. İşidin ey yarenler aşk bir güneşe benzer Aşkı olmayan yürek misal-i taşa benzer diyen Yunus Emre de, Sevgide güneş gibi ol diyen Mevlana da insanlığı sevgi ateşi ile yutmağa, temizlemeye, olgunlaştırmaya çalışmışlardır. Zira sevgi, insanın fıtratında vardır. Bu fıtrat üzerine yaratılan insanın, sevginin güneşinden nefretin gölgesine kaçması, dün olduğu gibi bugün de sonucu öngörülmeyen büyük felaketlere sebep olabilmektedir. Hacı Bayram-ı Veli nin, sevgiden nasiplenmemiş Moğolların tarumar ettiği Anadolu nun sadece şehirleri ile değil gönülleri ile birlikte nasıl mamur hale geldiğini anlattığı dörtlüğü, bu toprakların mayasındaki sevgiyi en güzel şekilde ifade eden şiirler arasındadır: Nagehan bir şara vardım O şarı yapılır gördüm Ben dahi bile yapıldım Taş u toprak arasında Moğolların yaktığı gönüllerin, kararttığı vicdanların aydınlatılması, gönül aynasında beliren karartıların silinmesi, Anadolu nun imarından daha öncelikliydi. Oysa bugün şehirlerde yükselen gökdelenlerin gölgesi, şehirlerde yükselen gökdelenlerin gölgesi altında ezilen insan, önceliklerimiz arasında yer almıyor. İnsanlığı sevgiden uzak bir dünyaya mahkum ettik. Dilce susup Bedence konuşulan bir çağda Biliyorum kolay anlaşılmayacak Kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın Yanık yağda boğulan yapıların arasında Delirmek hakkını elde bulundurmak İsmet Özel in mısralarındaki bu serzeniş, elbette ki sevginin yok oluşu ile birlikte kaybolan insani değerlerin bizi sürüklediği uçurumun eşiğinde dile geliyor Ama her şeye rağmen çelik dişliler arasında direnen insanlığın bir gün bütün bu olumsuzlukları sona erdireceğine inanan Erdem Beyazıt ın: Beton duvarlar arasında bir çiçek açtı mısrasında bu endişe, bir müjdeye dönüşür. Hırslarımızın değil sevgilerimizin yön verdiği bir dünya, elbette herkesin tercihidir. Sevginin sonsuz bir hazine olduğunu, bu hazinenin paylaşıldıkça çoğaldığını, insanın eşref-i mahlukat mertebesine ancak bu sevgi ile erişebileceğini kim inkar edebilir? Fakat bu gerçeğin farkında olup buna göre önceliklerimizi belirlemek, buna göre hayatımıza yön vermek konusunda bazı sıkıntılar yaşadığımız da bir gerçek. O yüzden İnsanların birbirinin yüzüne bakmayı bile unuttuğu bir dünyada hep öfkelerimiz galip geliyor. Dünyayı sevgi üzerine yaradan Allah ın insanlığa vermiş olduğu en büyük lütuf, şüphesiz sevgidir. Kararan gönüllerin aydınlandığı günler elbette bütün insanlığı kucaklayacaktır. Yeter ki sevgimizi yitirmeyelim. O, içimizde bir damla da olsa, elbette bir gün ummana dönüşecektir. Bu noktada Behçet Necatigil in şiirine kulak vermek belki de en doğru hareket olacaktır. 2

SEVGİLERDE Sevgileri yarınlara bıraktınız Çekingen, tutuk, saygılı. Bütün yakınlarımız Sizi yanlış tanıdı. Bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz) Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi Kalbinizi dolduran duygular Kalbinizde kaldı. Siz geniş zamanlar umuyordunuz Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. Yılların telaşlarda bu kadar çabuk Geçeceği aklımıza gelmezdi. Gizli bahçenizde Açan çiçekler vardı, Gecelerde ve yalnız. Vermeye az buldunuz Yahut vaktiniz olmadı. Hüseyin ÖZCAN İlçe Milli Eğitim Müdürü 3

BAŞLARKEN Günün doğuşu, bir bebeğin ilk gülüşü, okula ilk başlayış, ilk aşk, ilk tanışma Her şeyin ilki ne de akılda kalıcıdır ve ne de heyecan verici... Dergimiz bizde bu heyecanlarla başladı. Umarız akılda kalıcı da olur. Çocuklarla bu işe giriştiğimiz sırada bir çekincem olmuştu, hayal kırıklığı yaşama korkusundan. Ancak çalışmalarımızın, bana verdiği şevk ve heyecanı onlara da verdiğini görünce azmimiz arttı. İnsanın sevdiği, ilgilendiği konuları başkalarıyla paylaşma arzusu, emeğini, başarısını dostları olan sizlere gösterme isteği, öğrencilerimizi harekete geçirdi. Elbirliğiyle çalışarak sizlere hem bu saydıklarımı sunmak hem de okulumuzu bir parça tanıtmak istedik. Biraz bilgileneceğinizi, biraz da eğleneceğinizi umarak dergimizi beğeninize sunarken, daha sonraki sayılarımızda yaratıcı fikirlerinizle bizlere yol göstereceğinize inanıyorum. MUKADDES AYDOĞAN Türkçe Öğretmeni 4

KULAK KABARTANLAR AKILLI MI OLUYORLAR? Dinlemek bir erdemdir. Hele bir de isteyerek ve bilerek yapılan dinleme insana büyük bir zenginlik katar. Günümüzde iyi konuşan kadar iyi dinleyen de azaldı. Âdeta kalmadı. Konuşan iyi konuşsa boş konuşmasa, dinleyen de iyi niyetle dinlemeye kararlı olsa bile, bir kere çevredeki radyo, televizyon, trafik ve konuşma gürültüleri dikkatini bulandırıyor insanın, konsantrasyonunuzu dağıtıyor. Bu gü rültü ortasında konuşan avaz avaz bağırır, siz de kulağınızı elinizle yelkenleyip din lemeye uğraşırken ortada ne tabiî konuşma güzelliği, ne yerine göre ses yükseltip alçaltmanın nüansı, ne de dinleyende o konuşulanı şurup gibi içme zevki kalıyor. İdeal konuşma ve dinlemenin çok sesliliğe tahammülü yoktur. Arada sessizlik de ister. İdeal konuşma, karşılıklı saygıya dayanır. Kendimizi doğru ifade edebilmek, dünyayı doğru algılayabilmek için sağlıklı iletişim kurabilme becerilerimizi geliştirmeliyiz. İletişimin önkoşullarından biri de dinlemenin önemini kavramak ve gereklerini yerine getirmek yönünde davranışlar sergilemektir. Günlük yaşamda karşılıklı konuşurken, bir tartışma programında katılımcılar görüşlerini dile getirirken; sözünün kesilmesinden, dinlenilmediğinden şikayet eder ve ses tonu gittikçe yükselir. Bir süre sonra taraflar kırgınlık, kızgınlık ve bıkkınlık içinde iletişimi kesmeye yönelik davranışlar gösterir. Hâlbuki dinlemeyi bir öğrenebilsek ve dinlediğimizden konuşan taraf emin olsa, ilişkilerimize bambaşka bir güven, huzur ve mutluluk yansıyacaktır. Bilgi düzeyimiz yükselecektir.eski bir Sirach yazıtında Dinlemeyi seversen, bilgi kazanırsın ve eğer kulak kabartırsan akıllı olursun. diyor. Geliştirilmesi gereken iletişim becerilerinden belki de en önemlisi dinleme becerisidir. Çocuklarımız ile, eşinizle, arkadaşınızla konuşurken can kulağı ile dinlendiğiniz duygu ve düşüncesi mutlu olmanızı sağlayacaktır. Mesajların iletilmesi kadar alınması da önemlidir. Aktif bir dinleyici olmak için neler yapmalıyız, genelde bu sorumuza çevremizde şöyle tavsiyeler geliyor: * Sabırlı olun ve karşınızdaki insanın iletmeye çalıştığı mesajına saygı duyun. * Konuşan kişiye dikkatinizi verin, dikkatinizi dağıtacak başka şeylerle ilgilenmeyin. * Konuşan kişinin söylediklerini, zaman zaman kendi cümlelerinizle özetleyin ve karşınızdan teyit alın. * Önyargısız dinleyin. Herkesten yeni bilgiler edinebilirsiniz. * Egonuzu ön plana çıkarmayın. Egosu kuvvetli kişiler, kendilerini konuşan kişiden daha üstün görüp, onun söylediklerini dinlemeyebilir. * Konuşan kişinin beden diline dikkat edin. Söylediklerini beden dili tamamlıyor mu? * Nasıl söylendiğini değil, ne söylendiğini dinlemeye çalışın. * Konuşanın anlattıklarını sonuna kadar hiç araya girmeden dinleyin. * Önemli noktaları not alın. Yazmak, dikkatinizi daha kolay toplamanızı sağlayacaktır. * Karşı taraf konuşurken onun söylediklerine vereceğiniz cevapları değil onun ifade etmek istediklerini düşünün. Dinlemeyi başardığınızı varsayalım. Konuşan kişiyi dinlediğinizi, bir de beden dilinizle gösterdiğinizde, konuşan kişinin saygısını ve güvenini daha kısa zamanda kazanabilirsiniz. Dinlemek karşınızdaki kişiye saygı duymanın, sana değer veriyorum mesajı vermenin en iyi yoludur. Konuşmak için bir nedeni olan herkesi, dinlemek için de bir neden, mutlaka vardır. Dinlemek okul sonrasında kullandığımız en yaygın öğrenme yoludur. Kendinizi incelerseniz, okul sonrası öğrendiklerinizin pek çoğunu dinleyerek öğrendiğinizi görürsünüz. Ayrıca dinlemek en kolay öğrenme yoludur Kitap okuduğumuzdaki yorulma düzeyi ile, birini dinlerkenki yorulma düzeyi farklıdır. Göz kulağa göre daha az yorulmaktadır. Hayatımızı daha anlamlı kılmak için mücadele ederken, dinleme konusunda harcayacağımız emekle insanları anlama mutluluğunu yaşama konusunda, kendimize önemli bir olanak yaratmış oluruz. Dinlemek insana kendini ölçmek, değerlendirmek imkânlarını sağlar. Bir güzel söz söyleme sanatı varsa, bir de güzel anlama ve dinleme sanatı vardır. İlhami TUTKUN Mustafa Necati İlköğretim Okulu Müdürü 5

6 İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜMÜZ HÜSEYİN ÖZCAN LA RÖPORTAJIMIZ Özlem: Mesleğe nerede başladınız? Hüseyin Özcan: İstanbul da başladım. Özlem: Hangi okullarda okudunuz? Hüseyin Özcan: Sarıkamış İmam Hatip Lisesinde ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde okudum. Yine aynı üniversitede yüksek lisans yaptım. Şu anda da Aydın Üniversitesi İşletme Yönetim Organizasyon Bölümü doktora öğrencisiyim. Özlem: Öğrencilik yıllarınız nasıl geçti? Hüseyin Özcan: Çok çalışkan ve afacan bir öğrenciydim. Büyüğümü küçüğümü bilirdim. Özlem: Hangi şehirlerde görev yaptınız? Hüseyin Özcan: Hep İstanbul da görev yaptım. İstanbul un Üsküdar, Beşiktaş ve Bakırköy ilçelerinde görev yaptım. Özlem: Görevinizin amaçları nelerdir? Hüseyin Özcan: Görevimin amacı, Türk milli eğitim sisteminin temel amaçları doğrultusunda öğrencilerimizin yaratıcı, üretken, sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri için tedbirler almak, eğitim politikaları oluşturmak, müdürlüğümüze bağlı tüm okullarda eğitim kalitesini artırmaktır. Özlem: Türkiye de uygulanan eğitim sistemi hakkında neler düşünüyorsunuz? Yapılan çalışmalar yeterli mi? Hüseyin Özcan: Son dönemlerde milli eğitimde çok büyük çalışmalar yapıldı. Müfredat programları yenilendi. Ezberci bir sistemden düşünmeye dayalı bir sisteme geçildi. Bilgi teknolojileri daha etkin kullanılmaya başlandı. Mesleki yönlendirmeye ağırlık verildi. Değerler eğitimine ağırlık verildi. Eğitimde artık doğal farklılıklar önemsenmeye başlandı; ama her şeyin hızla değiştiği günümüzde, bu çalışmaların artırılarak devam etmesi gerekmektedir. Özlem: Bu görevi niçin istediniz? Hüseyin Özcan: Bulunduğum yerde bir eğitim lideri olarak Türk milli eğitim sistemine daha fazla katkıda bulunabilmek eğitimdeki büyük dönüşüme bir parçada olsa katkıda bulunabilmek amacıyla bu görevi istedim. Özlem: Eğitim alanında ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Gündemde ne gibi projeleriniz var? Hüseyin Özcan: Fiziki altyapı iyileştirmelerinin yanında insan kaynaklarıyla ilgili çalışmalara ağırlık veriyoruz. Üzerinde en fazla durduğumuz konu, eğiticilerin eğitimi konusu. Öğretmenlerimizin her alanda kendilerini geliştirmelerine yardım ediyoruz. Her sene çok farklı projelere imza atıyoruz. Önümüzdeki süreçte kariyer günleri, proje bayramları, kültür ve sanat etkinlikleri ve ekim ayında 22 ülkenin katılımıyla düzenleyeceğimiz mesleki eğitim çalıştayı kısa vadedeki projelerimizdir. Özlem: İlçeler arası ya da ilçe genelinde ne gibi yarışmalar düzenleniyor? Hüseyin Özcan: Anma günü ve bayramlarla ilgili şiir, resim, kompozisyon yarışmaları; sportif yarışmalar; halk oyunları yarışmaları; beceri yarışmaları; çok çeşitlilikte yarışmalar her alanda yapılmakta. Özlem: Ne tür kitaplar okursunuz? Hüseyin Özcan: Biyografi, anı, kişisel gelişim ve son dönemlerde özellikle doktora eğitimime paralel olarak, yönetimle ilgili kitaplar okumaktayım. Özlem: Boş vakitlerinizde neler yapıyorsunuz? Hüseyin Özcan: Genelde ailemle olmaya çalışıyorum. Onlarla kaliteli zaman geçirmeye özen gösteriyorum. Ailece en büyük zevkimiz seyahat etmek. Sinema, müzik ve tiyatro; hayatımızda çok önemli bir yer tutuyor. Özlem: Milli eğitim bakanı olsaydınız, ilk icraatınız ne olurdu? Hüseyin Özcan: İlk icraatım, yönetici ve öğretmenlerle ilgili performans ölçümüne dayalı bir sistem geliştirmek olurdu. Özlem: Şimdi bir seçim şansınız olsaydı, yine bu mesleği mi seçerdiniz? Hüseyin Özcan: Hiç tereddütsüz bu mesleği seçerdim. Özlem: Mesleğinizle ilgili aklınızda kalan değişik olaylar oldu mu? Hüseyin Özcan: Çok olay var. Örneğin; bir öğrencim, Ticaret Lisesinde görev yaparken Koç Finans ta bir stajyerlik başvurusunda işe alınmak için etkili olan ismin aynı okul mezunu bir kişi olduğunu ifade etmiş ve benden yardım istemişti. İsmi duyunca şaşırdım; çünkü isim, okulda okuduğu zaman okulun en haylaz, en yaramaz, her zaman kuralları delmeye çalışan ve devamlı problem çıkaran bir öğrenci ismiydi. Aynı öğrencinin iş hayatında son derece saygın, disiplinli, çok sevilen ve çok etkin bir konumda olduğunu bizzat kendim gördüm. Bu demektir ki, öğrencilerle ilgili ön yargılı olmamak gerekiyor. Özlem: Öğrencilere tavsiyeleriniz ve söylemek istedikleriniz nelerdir? Hüseyin Özcan: Hayata olumlu bakın. İnsanlarla ve çevrenizle iyi iletişim kurun. Sevgi, saygı ve hoşgörüyü hiç eksik etmeyin. Kendinize büyük hedefler koyun. Çok kitap okuyun ve çok çalışın; ama bu arada kendinizi de ihmal etmeyin. Hoşlandığınız şeyleri yapın. Çevre ve ülke meselelerine karşı da her zaman duyarlı olun. Milli ve manevi değerlerinize sahip çıkın. Hayatta ne olursanız olun, hep güzel ahlaklı olun. Doğruluk, adalet ve dürüstlükten kesinlikle taviz vermeyin. Haksızlık ve yanlışlıklar karşısında her zaman demokratik tepkinizi ortaya koyun.

ÇAĞDAŞ OKULUM Çok uzun zamanlardan (1963 den beri) beri eğitim veren ve buna rağmen kendini yenileyen ve çağdaş bir okuldur bizim okulumuz. Ve son zamanlarda gözle görülür bir yenilenme çalışmaları içinde. Tam anlamıyla bir 21. Yüzyıl okulu gibi görünen okulumuz gerçekten sağlam kökleri olan bir okuldur. Eski bir ağacı yeni bir fidanmış gibi göstermek zordur. Ama bizim okulumuz bunu başarabilmiştir. Okulumuzda artık bilgisayarlar ile eğitim alıyoruz. Her öğretmenimizin bir bilgisayarı ve her sınıfımızın da birer projeksiyonu ve perdesi var. Pek çok dersimizde de bu araç-gereçlerimizi kullanabiliyoruz. Bu araç ve gereçler okulumuzun sadece teknolojik açıdan yenilenmesidir. Okulumuzda farklı konularda da yenileşmeleride olmuştur. Bu yenileşmelere örnek olarak okulumuzdaki spor turnuvaları var. Gerçekten spor konusunda başarılı bir okuluz. Son zamanlarda bunu anlamak hiçte güç değil. Okulumuzda sadece spor değil aynı zamanda müzik ve dans gibi sanatsal konularda da pek çok yetenek yetişiyor. Öğrenci koçluğu Son zamanlarda okulumuzun gerçekten çok güzel bir uygulaması var. Bu uygulamada her öğretmenin koçluk yaptığı on beş öğrencisi var. Öğretmenler bu öğrencilerinin notlarından davranışlarına kadar ilgileniyorlar. Bu sistem öğrencileri derslerine önem vermeye teşvik ediyor. Okulumuz son zamanlarda pek çok başarıya da imza attı. Örneğin en son kitap okuma yarışmasının yarı finalinin 3. ve 4.sü bizim okulumuzdan çıktı. Bunlardan biri de SBS de 500 tam puan yapan Özlem Öztürk arkadaşımızdı. Trafik bilgisi yarışmasında da büyük bir başarı gösterdik. Çanakkale Zaferi konulu yarışmada kompozisyon ve şiir alanında birinciliklerimiz oldu. Okulumuzda hijyene son derece önem veriliyor. Her tuvalette sabun, kâğıt havlu ve tuvalet kâğıdı var. Bizler dersteyken görevlilerimiz de bizim için tuvaletleri ve koridorları temizliyor. Okulumuz bu gibi uygulamalarla kendini yeniliyor. Kendini yenilemeye de devam edecek. Elbette bizlerin, öğretmenlerin ve okul aile birliğimizin katkılarıyla. Darısı diğer okulların başına Cem KARAKAYA 7

8 OKULUMUZDAN KARELER

ETKİNLİKLERİMİZDEN KARELER Okulumuzun 1. Dönem sonu töreninden görüntü Okul müdürümüz başarı kazanan öğrencileri ödüllendirdi. Çanakkale Zaferi nde şehitlerimizi saygıyla andık. Yangın ve deprem seminerinde biz Okulumuzun kız voleybol takımı. 2- B SINIFI DOLMABAHÇE DE 2-B Sınıfı öğrencileri ve velileri 15 Aralık 2010 tarihinde Ulu Önder ATATÜRK ün hayata gözlerini yumduğu Dolmabahçe Sarayı nı ziyaret ettiler. Bu ziyaret ile tarihi sarayın bütün güzelliklerini ve Atatürk ün son günlerini yaşamış olduğu yerleri yakından görmüş oldular. Atatürk ün yaşama veda ettiği odaya çiçekler bırakarak, Atatürk e olan sevgilerini ve bağlılıklarını gösterdiler.. Bazı veli ve öğrenciler duygusal anlar yaşadılar. 2- B sınıfı öğrencileri de Ata ya bağlılık sözü verdiler.. Cemalettin BOZKUŞ 2-B Sınıfı Öğretmeni 9

5-B SINIFI DÜNYA KÜLTÜR BAŞKENTİNDE AYASOFYA MÜZESİ AYASOFYA MÜZESİ TOPKAPI SARAYI TOPKAPI SARAYI TOPKAPI SARAYI TOPKAPI SARAYI 10

OKUMANIN ÖNEMI Arkadaslarinizla bir arada iken nelerden konusursunuz?derslerden,oyunlardan diger arkadaslarinizdan mi?kitaplardan konusur musunuz?sizi en cok etkileyenlerden soz eder misiniz? Kitaplari konusmalariniza katarmisiniz? Bunu en son ne zaman yaptiniz? Okumak insanin kisisel gelisimini saglayan onemli etkenlerden biridir.insanin dusunce yapisini,hayal dunyasini gelistirir;sozcuk dagarcini artirir,insane bilgi ve birikim kazandirir. Kitaplar sayesinde bazen ucan haliya biner, bilmedigimiz diyarlara yolculuk ederiz;yeni arkadasliklar kurar,bazen huzunlerimizi bazen nesemizi bu yeni arkadaslarla paylasir,hic tanimadigimiz evlere misafir oluruz.tarihin sayfalarinda kosar adim dolasir,destanlara,trajedilere taniklik ederiz.gecmisim elem verici olaylarini degistirmeye gucumuz yetmese de gelecegimizi kitaplardan edindigimiz tecrubelerle insa ederiz.simdi, eger yaradilis nedenini bilmek, uc boyutlu dunyanin dorduncu boyutunu gormek,madde aleminden siyrilip manevi aleme ulasmak;iyiligi,guzelligi,dogrulugu kesfetmek istiyorsan OKUMALISIN. Karanligin urkutuculugunden ayazindan kurtulup aydinligin icini serinleten sahillerinde yurumek istiyorsan OKUMALISIN Okulumuzda Biz Okuyoruz Projesi ni gerceklestiriyoruz.aylara gore toplam okunan sayfa sayilari: EKIM:23,105 KASIM:23,765 ARALIK:26,535 OCAK :44,862 SUBAT:44,178 MART:36,288 Aylara gore okulumuzda kitap kurdu olanlar: EKIM:Ozlem Ozturk KASIM:Can Ogan ARALIK:Basar Icke OCAK:Elanur Akgunes SUBAT:Burcu Ogurlu MART:Ekin Uludere BALCA TASCIKAR 7/C 11

BAKIRKÖY RIFAT ILGAZ İLÇE HALK KÜTÜPHANESİ KÜTÜPHANE GÖREVLİSİ GÜLER ÖZDİKİCİ İLE RÖPORTAJIMIZ: Öznur: Merhaba,biz Bakırköy Mustafa Necati İlköğretim Okulu ndan geliyoruz.izin verirseniz sizinle kısa bir röportaj yapmak istiyoruz. Güler Hanım: Tabii ki. İpek: Bu kütüphane kaç yılında inşaa edilmiştir? Güler Hanım: Kütüphanemiz 27 Mayıs 1979 da hizmete girdi.açıldığında Bakırköy İlçe Halk Kütüphanesi olan adı,19 Mart 1993 tarihinde Bakırköy Rıfat Ilgaz İlçe Halk Kütüphanesi olarak değiştirildi.2001-2005 yılları arasında onarımdan geçerek yenilendi. Öznur: Burada kaç yıldır çalışıyorsunuz? Güler Hanım: Burada beş yıldır çalışıyorum. İpek: Bu kütüphaneye günde ortalama kaç kişi geliyor? Güler Hanım: Kütüphanemize günde ortalama 100 kişi geliyor. Öznur: Ne tür kitaplar bulunuyor? Güler Hanım: Genel konular,felsefe Psikolojisi,Toplum Bilimleri,Dil ve Dil Bilimi,Doğa Bilimleri ve Matematik,Teknoloji(Uygulamalı Bilimler),Sanatlar,Çocuk Kitapları,Edebiyat ve Retorik İpek: Kütüphanede toplam kaç üye var? Güler Hanım: 2010 yılının sonunda yapılan sayıma göre 1735 civarında üyemiz bulunuyor. Öznur: 8-17 yaş arası tavsiye edebileceğiniz kitaplar var mı? Güler Hanım: İpek Ongun Ya Sen Olmasan?, Şeker Portakalı, Luc Besson un Arthur ile Minimoylar, Thomas Brezına nın Titanik, Neredesin?,Sevim Ak ın Uçurtmam Bulut Şimdi İpek: Bize yardımcı olduğunuz için ve katkılarınızdan dolayı Mustafa Necati İlköğretim Okulu adına teşekkür ederiz. Bizim de üye olduğumuz gibi siz de üye olmak isterseniz Nüfus cüzdanınız ve İkamet adresi gösteren bir belge yeterlidir. Atatürk ün de dediği gibi; Türkiye Cumhuriyeti nin temeli kültürdür. Kültür,okumak,anlamak,görebilmek,görebildiğinden mana çıkarmak,uyanıkdavranmak,düşünmek,zekayı terbiye etmektir. Hazırlayan İpek Sarı ve Öznur Akmaral 12

DENGELİ VE DÜZENLİ BESLENME İnsanların uzun ve sağlıklı bir şekilde yaşamlarını devam ettirebilmesi için dengeli ve düzenli beslenmesi çok önemlidir. O zaman biz nasıl dengeli ve düzenli beslenebiliriz? Nasıl sağlıklı olarak yaşamımızı devam ettirebiliriz? Bu soruların cevaplarını röportajımızda bulabilirsiniz Bio. Dr. Emre AKGÜNEŞ İle Beslenme Üzerine Yaptığımız Röportaj 1)Sağlık nedir? -Sağlık insanların rahatsızlık hissetmeden yaşamlarını sürdürmesidir. 2)Diyet nedir? -Diyet dengeli ve düzenli beslenmedir. 3)Dengeli ve düzenli nasıl beslenebiliriz? -Vücudumuzun yapı taşları (Karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral vs)için gereken çeşitli besinlerden dengeli bir şekilde, değişik oranlarda alınmasıdır. 4)Yapı taşlarının vücudumuzdaki görevleri nelerdir? -Yapı taşları vücudumuzdaki yapısal proteinlerin, enzimlerin, DNA ve RNA nın yapılarına girerek gelişimimizin normal olarak sağlanması, sağlıklı olarak büyüyebilmemiz için gereklidir ayrıca enerji sağlayarak yaşamsal fonksiyonlarımızı sürdürmemizde rol oynar. 5)Her besinde yapı taşları var mıdır? -Evet; ama her besinde aynı yapı taşları bulunmaz, örneğin: Bitkisel besinlerde: Genellikle karbonhidrat ve bazı vitaminler; Hayvansal besinlerde: Genellikle protein, yağ asitleri ve diğer bazı vitaminler bulunur. 6)Vitamin çeşitleri nelerdir? Hangi besinlerde bulunur? - Temel olarak 2 çeşit vitamin vardır: Yağda Eriyen Vitaminler ve Suda Eriyen Vitaminler. Yağda eriyen vitaminler: A, D, E, K vitaminleridir. Suda eriyen vitaminler: B1, B2, B3, B5, B6, B8, B9, B12, C, Folik asit, H, PP vitaminleridir. A VİTAMİNİ Nerede Bulunur: Süt, tereyağı, beyaz peynir, karaciğer, balık, yumurta, yeşil sebzeler, havuç. Neye Yarar: Gözlere, cilde, büyümeye ve gelişmeye yarar. Eksikse ne Olur: Kuru ve Pürüzlü Cilt, gece körlüğü ve körlük. D VİTAMİNİ Nerede bulunur: Süt, tereyağı, peynir, yumurta sarısı, karaciğer, balık. Neye yarar: Kemiklerdeki kalsiyum ve fosforu sağlar. Eksikse ne olur: Raşitizm (kemiklerin eğriliği), kemik erimesi ve kemik kırılması. E VİTAMİNİ Nerede Bulunur: Bitkisel yağlar, yeşil yapraklı sebzeler, buğday tohumu. Neye yarar: Hücrelerin korunmasına yarar. Antioksittir, vücut dokularını korur. Eksik ise ne olur: Pek çok hastalığa davet eder. Vücudun bağışlık sistemi çöker. K VİTAMİNİ Nerede Bulunur: Yeşil yapraklı sebzelerde, özellikle ıspanak ve lahanada bulunur. Neye yarar: Kanın pıhtılaştırmaya yarar. Hemofili hastalarının bol bol ıspanak ve lahana yemesi gerekir. Eksik ise ne olur: Pıhtılaşma sorunları sıkça yaşanır. B-1 VİTAMİNİ Nerede bulunur: Bira mayasında, tahıl, et, un, patates. Neye yarar: Sinir dokusunun korunmasında. Eksik ise ne olur: Halsizlik, iştahsızlık. SAĞLIK KÖŞESİ B-2 VİTAMİNİ Nerede bulunur: Süt, yumurta, balık, et, tahıl, karaciğer. Neye yarar: Dokuları ve görme duyusunu korur. Eksik ise ne olur: Cilt yarası, ağlama hissi. B5 VİTAMİNİ Nerede bulunur: Yumurta sarısı, yeşil sebze, karaciğer ve kuru sebze. Neye yarar: Organların ve dokuların hücrelerini besler. Eksik ise ne olur: Bağırsak rahatsızlıkları, baş ağrısı. B6 VİTAMİNİ Nerede bulunur: Tahıllar, yumurta, sebze, patates, balık ve et. Neye yarar: Hücreleri, deri yüzeyini, sinir dokularını korur. Eksik ise ne olur: Kusma, kraplar, anemi, sinir rahatsızlıkları. B-12 VİTAMİNİ Nerede bulunur: Karaciğer, balık, et ve süt. Neye yarar: Alyuvar oluşmasına. Eksik ise ne olur: Anemi, sinir hastalıkları. C VİTAMİNİ Nerede bulunur: Yeşil sebzeler, narenciye(limon, portakal, greyfurt), çilek, kivi, lahana, biber. Neye yarar: Hücrelerin korunmasında, demirin emilmesinde, grip ve nezleden korunmaya yarar. Eksikse ne olur: Mikroplu hastalıkların yaygınlaşması. FOLİKASİT Nerede bulunur: Karaciğer, sebze ve patates. Neye yarar: Alyuvar oluşmasına. Eksik ise ne olur: Alyuvar azlığı (anemi),sinir rahatsızlıkları. H VİTAMİNİ Nerede bulunur: Karaciğer, et, yumurta, süt, yerfıstığı ve çikolata. Neye yarar: Hücreler için gerekli. Eksik ise ne olur: Bulantı ve iştahsızlık. PP VİTAMİNİ Nerede bulunur: Çeşitli etler, balıklar, karaciğer ve baklagiller. Neye yarar: Metabolizmanın yenilenmesine yarar. Eksik ise ne olur: Cüzzam, depresyon, iştahsızlık, zayıflık. Elanur AKGÜNEŞ 6-C 13

EN ÇOK SEVİLEN ROMANLAR Armağan Danielle Steel Acımak Reşat Nuri Güntekin Adı Aylin Ayşe Kulin Akşam Güneşi Reşat Nuri Güntekin Anadolu Notları Reşat Nuri Güntekin Ankara Yakup Kadri Karaosmanoğlu Ateşten Gömlek Halide Edip Adıvar Aşk-I Memnu Halit Ziya Uşaklıgil Aaraba Sevdası Recaizade Mahmut Ekrem Ayaşlı Ve Kiracıları Memduh Şevket Esendal Beyaz Diş Jack Landon Beyaz Gemi Cengiz Aytmatov Devlet Ana Kemal Tahir Fatih Harbiye Peyami Safa Nemide Halit Ziya Uşaklıgil Sinekli Bakkal Halide Edip Adıvar Şu Çılgın Türkler Turgut Özakman İntibah Namık Kemal Küçük Ağa Tarık Buğra Toprak Ana Cengiz Aytmatov Vadideki Zambak (Balzac, Realist Fransız,100 Temel Eser İki Şehrin Hikayesi (C.Dickens, Realist İngiliz, 100 Temel Eser) Sefiller (V.Hugo, Romantik Fransız, 100 Temel Eser) Yaprak Dökümü Reşat Nuri Güntekin Yüksek Ökçeler Ömer Seyfettin Bir Devrin Romanı Halide Nusret Zorlutuna Bir Tereddütün Romanı Peyami Safa Bugünün Saraylısı Refik Halit Karay Bomba Ömer Seyfettin Çalıkuşu Reşat Nuri Güntekin Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Peyami Safa Damga Reşat Nuri Güntekin Dudaktan Kalbe Reşat Nuri Güntekin Berfin DEMİRTAŞ 14

BİRAZ DA GÜLELİM KAMUFLAJ Askerde kamuflaj yarışması var Herkes çuvallara giriyor.komutan gelip tekme atıyor onlar da hayvan sesleriçıkarıyorlarkomutan onaylıyor 1.çuvalavuruyor miyav miyav komutan onaylıyor 2. çuvala vuruyor hav hav komutan aferin diyor böyle 10 15 çuval geziyor hepsi çok iyi taklit yapıyorlar en son çuvala vuruyor ses yok daha da sert vuruyor ses yok tekme, tokat, tahta, tüfek ses yok askerlere emir veriyor iyice tekmeleyin çuvaldan kan sızmaya başlıyor 5 dakika sonra ince bitkin bir ses: patateessssssss patateeeessss :) ÇORAP DEYİP GEÇME Ayakları çok fena kokardı.bir gün arkadaşına, birlikte tiyatroya gitmelerini teklif etti -Hay hay dedi arkadaşı.ama eve git, ayaklarını yıka temiz bir çorap giy.söz mü? -Söz Tiyatroya gittiler.yerlerine oturdular.aradan 15 dakika geçmeden etrafındakiler mendillerini burunlarına götürmeye başladılar. -Hani söz vermiştin, dedi arkadaşı. -Vallahi değiştirdim, dedi ve ekledi : inanmazsan diye kirlileri de cebime koydum. İşte burada! EMİR ALİCİKOĞLU 7\C 15

SEVGİYİ SÖYLEMEK Tek olmak Ne kötü geldi değil mi bu düşünce? Yalnız, yapayalnız, bir başına İnsan, uzun bir hayat vaadini bile, bir gün yalnız kalabilme korkusuyla reddeder. Çünkü yalnızlık Allah a mahsustur. Peki, nedir insanı yalnızlıktan kurtaran? İnsanlar topluluğu, binlerce, milyonlarca insan mı? Ya da sadece sevgi mi? Ne alakası mı var? Alakası çok işte. O sayamadığımız insan topluluğu, eğer birine bile sevgi duygusundan bir nebze sunmamışsak, gürültü yumağıdır sadece Bizi kendimize bile yabancılaştırır o kalabalık Sevgi; paylaştıkça artan, arttıkça güzelleşen, güzelleştikçe hayata bağlayan o zincir, tek kişiye bile sunduğumuzda, bizi yalnızlıktan kurtarır. Sevgiyi neden söyleyemiyoruz? Kanıksamışız herhalde sevgi öyle hemen, öyle kolay kolay söylenir mi hiç? Bazen de insanın başkalarıyla paylaşmada çok da cimri olduğu bir nesneye dönüşebiliyor. Oysa zaten mayamızda bolca yok muydu sevgiden? Sevgi; merhamet, şefkat, iyilik ve paylaşma olmadan kuru ve yavandır; ölmeye yüz tutmuştur. Sevgi, ancak bu olgularla taçlanır. Ve insan, sevgi ile taçlanır... Demek ki merhameti yoksa kişinin hayvana, bitkiye; iyilik yapmıyorsa ihtiyacı olana ve paylaşmıyorsa elindekini, sevgisizdir. Ve ne yazık ki bence insan da değildir. Güzeli sevmek, iyi olanı alkışlamak, çirkinden kaçıp, kötüyü aşağılamak ve bize uymayan fikri yerden yere vurmak ne kadar kolay değil mi? Kolayı yapmak da ne derece yüceltir acaba bizi? Yaratılanı Yaratandan ötürü sevmek ve ne olursa olsun, kişiye kucak açmak sadece yüce insanların mı harcıdır? Ya da biz, nasılsa baştan onlara mı bırakmışız bu işi bilmem. Ama şundan eminim ki bir günde ne kadar sevgi, merhamet, hoşgörü örneğimiz varsa, o gün kendimizi çok daha huzurlu hissediyoruz. Seviyoruz da kendimizi o gün. Önce kendimizi seveceğiz, sonra aklımıza gelecek şairin dediği bir insanı sevmekle başlayacak her şey sözü. Bakınca etrafımıza, herkesin aslında bize benzediğini fark edeceğiz. Evet, belki gerçekten çirkindi dar vakitlerde sevgiyi söylemek. Bu yüzden sevgileri yarınlara bıraktık. Ama ya yarınlar yoksa? İlk adımı biz atmalıyız derim ben. Gülümseyerek, şu güzel bahar havasında güne, sonra komşumuza, eşimize dostumuza. Dışarıda sıkça gördüğümüz o somurtkan suratları da belki gülümsetebiliriz biraz. Ve insani görevlerimizi yapmalıyız. Severek, paylaşarak... Yeter ki bu güzel duyguları anlayacak insanlar çıksın karşımıza. O zaman, başına kakmadan sevelim insanı, yollar ayrıldığında da pişman olmayalım sevgimizden. Ferhat a dağları deldiren, Mecnun u çöllere düşüren ve Yunus u köle eden sevgi, nelere kadir. İnsan aklının gücü henüz bilinememişken, akla mantığa ters düşen davranışlara sebep olan sevgi ve aşkın gücü, daha fazladır herhalde akıldan. Bu gücün farkına vararak dünyaya ve canlılara sevgiyle yaklaşmalıyız. O zaman açlık, cinayet, savaş, düşmanlık ve kin kalmayacak hayatta. Sevgiyle oluşturduğumuz dünyamızda her şey daha kolay ve güzel olacak... NEREYE GİDECEĞİNİ BİLMİYORSAN, HANGİ YOLDAN GİTTİĞİNİN HİÇBİR ÖNEMİ YOKTUR LEVİS REHBERLİK NEDİR? Rehberlik; öğrencinin kendisini tanıması, ortaya koyması, kendi kararlarını kendisi vermesi, kendi hayatını kendisi yönlendirmesi ve sonuçlarından sorumlu olması işidir. Rehberlik isteklilik ve gönüllülüğe dayalı bir yardımdır, karşılıklı saygı, sorumluluk, işbirliği önemlidir. Rehberlikte öğrenci hakkında hazırlanan test, anket öğrencilere yardımcı olmak için kullanılan araçlardır ve öğrencilerin en verimli gelişimi için kullanılır. Rehberlikte danışan öğrencilerin özellikleri ne olursa olsun hasta olarak algılanmaz ve rehberlik çalışmaları öğrencilerin özelliklerine, kişiliklerine saygı duyularak yürütülür. Rehberlik; öğrencinin karşılaştığı veya ileride karşılaşabileceği problemler için öngörü kazandırmak, problemlere hazır hale getirmek, çözüm için beceri ve anlayış oluşturmaktır. Rehberlik ; öğrencilerin her türlü eğitimi ve gelişimi için uygun ortam yaratmaktır. Rehberlik sadece sorunlu olan öğrencilerin problemlerinin çözümüne yardımcı olma, onlara birtakım hizmetler sunmayla sınırlı değil, önleyici, yönlendirici, uyum sağlayıcı, geliştirici, bütünleştirici, aydınlatıcı özellikleriyle diğer öğrencilere de hitap etmektir. 16 Mukaddes AYDOĞAN Serap DAĞDELEN

ETKİLEYİCİ SÖZLER Dost, en karanlık gecelerde uzak yıldızlardan ışığı getiren tek kişidir. Dostlarımı seviyorum; çünkü onlar benim için fırtınalı havada demir atılabilecek bir liman gibi Dost omuzu senin gözyaşlarınla ıslanan kişidir. Dost, kar tanesine benzer, çok fazla yağar ama ellerini açtığında zor gelir. Gerçek dostluk öyle bir çiçektir ki ne yağmurlar soldurabilir güzelliğini, ne karlar alıp götürebilir tazeliğini. Dost, en karanlık gecelerde en uzak yıldızlardan ışığı getiren tek kişidir. Dost sevgisi bir ağaç gibidir. Önce onu ekersin sonra suya ihtiyacı olur ve sen ona yardım edip su verirsen o sana nice meyveler verir. 17

BİZİM OZANLARIMIZ O ZAMANLARIN HAYALİ Merakla bakan gözlerim, Çok tatlıydı elma şekerim, Sarı saçlı bebeklerim, Çocukluğumu özledim. Pastamda birkaç mum Neşeyle üflüyorum. Üflerken bir yandan Çabucak büyümeyi diliyorum. Arkadaşlarım ve ebelemece, Körebe oynadığımız arka bahçe, Kumdan kaleler, Şatolar içinde prensesler O zamanlar tek derdim, Külkedisi nin evlenmesiydi. Üvey annesinin Pamuk Prenses i sevmesiydi. Uçurtmalar peşinde koşmak Ne güzeldi hamurla oynamak. Keyif verirdi hep bana Kardan adama burun yapmak. Tom hep Jerry nin peşinde, Ben hep oyun peşinde. Saklambaç oynarken, Arkadaşlarımın peşinde. O zamanların hayali, Bugünün gerçeği. Büyümek denen rüya, Artık gerçekleşti. Geri dönmek istiyor canım Eski neşeli günlere. Bağırmak istiyor canım, Ebesin, ebe! diye Özlem ÖZTÜRK 7-C ATATÜRK Ü ANLAMAK ATATÜRK Ü anlamak: İmkânsızlıklarda yılmamak demek. Gücü sevgiyle var etmek Zorlukları azimle yenmek, Dünyalara karşı koyacak cesarete sahip olmak demek. ATATÜRK Ü anlamak: Eşine az rastlanır bir lider olmak demek. Daima ileriye bakmak, Bilime değer vermek, Tarihine, diline, sanata sahip çıkmak demek. ATATÜRK Ü anlamak: Vatanını canından çok sevmek demek. Din, dil, ırk ayırmamak, Barışı sağlamak, Her karış toprağına sahip çıkmak demek ATATÜRK Ü anlamak: Cumhuriyetine, istikbaline sahip çıkmak demek. Çok çalışmak, Ülken için faydalı olmak, Yarınları bu günden daha iyi yapmak demek. ATATÜRK Ü anlamak: Atatürk ilke ve inkılâplarını anlamak demek. Adil olmak, Dürüst olmak, Ben Atatürkçüyüm derken, gurur duymak demek. TUĞBA COŞKUN 8/C 18

REKLAM 19

KÜÇÜK YAZARLARIMIZ PRANGALARDAN KURTULAN MİLLET 20 İlk çağlardan günümüze kadar, insanlar hep bir mücadele içindedirler. Hayata karşı, kendilerine karşı, kendilerini köleleştirenlere karşı Hep savunmak istediği, uğruna savaşacağı bir şeyi olmuştur insanların. Hep karşı geleceği, çelişkiye düşeceği, düşünmeye mecbur kalacağı bir konu olmuştur. İnsan, aklıyla dünyaya gelmiştir. Aklı sayesinde gerçeklerin farkına varır. Yaşadığımız dünya, insan olmadan boş ve anlamsızdır. Stratejik boğazların önemi, orada yaşamak isteyen insanların ona verdiği değerin bir sonucudur. İnsan aklı olmasaydı, dünya içgüdülerin hâkim olduğu bir yerden başka bir şey olmazdı. Fakat ne yazık ki bu büyük güç, yıllar boyunca bastırılmak istenmiştir. Ortaçağ Avrupa sına baktığımız zaman, feodalite rejiminin baskısına ve kilisenin katı yasaklarına rastlarız. Papaların gerçek dini açıklamak istememelerinin sebebi, insanların düşüncelerini kontrol altında tutarak bilimin önünü kesmek ve halk üzerindeki hâkimiyetlerini güçlendirmekti. Tarihi devirlerin değişmesine yol açan olaylara göz atarsak, insanların hep bir başkaldırı içinde olduklarını görürüz. Rönesans tan tutun da, Fransız İhtilali ne kadar insanlar hep, kendilerini susturmaya çalışan güçlere karşı savaş vermişlerdir. Ayaklarıma pranga vurabilirsiniz; ancak inancıma vuramazsınız. der Epiktetus. İnsanın doğası gereği düşünmesi gerekir. Ne kadar köleleştirilmek istenirse istensin, sesine kulak vereceği mantığı hep insanı takip eder. Düşüncelerin topla, tüfekle susturulması mümkün değildir. İnsan doğrunun farkındaysa, mutlaka o doğruyu ortaya çıkarmak için bir yol bulur. Spinoza der ki: Devlet yönetiminin amacı özgürlüktür. Bireylerin özgürlüklerini korumaktır. Ne yazık ki geçmiş, özgürlüğün ayaklar altında çiğnenip hükümdarların tacına köle edildiği yönetim biçimleriyle doludur. Padişahın bir sözünün iki edilmediği, geri kalan herkesin ikinci sınıf sıradan insanlar olduğu monarşiden, çarşafsız sokağa çıkmanın bile yasaklandığı teokrasiye kadar Tarihte hiçbir değişim, kolay yaşanmamıştır. Taşları yerinden oynatan olaylar arasında çok zaman geçmiştir. İnsanların yeni bir düşünceyi kabul etmesi hiç kolay olmamıştır. Her zaman devrimlere karşı bir çatlak ses olmuştur. Tüm yenilikler, büyük güçlüklerle gerçekleştirilmiştir. Öyle ki, komşu ülkelerimizde bu durum günümüzde bile devam etmekte Ülkemiz, kendini bu cehaletten kurtarıp doğruya yöneltmeyi ustalıkla başarabilmiş bir ülke. Kadınların her hareketine karışıldığı bir Osmanlı dan, kadının ülke işlerine karışabildiği bir Türkiye ye geçmek, kitaplarda anlatıldığı kadar kolay bir iş değil. Ressamların çizdiği savaş resimlerinden çok daha kanlı, çok daha yıkıcı bir savaş düşünün. İşte Türkiye nin bağımsızlık mücadelesi, bu koşullar altında gerçekleşmiştir. Bilekleri düşman kelepçelerinden, zihinleri şeriatın karanlığından kurtarmak, sanıldığı gibi basit değil. Yüzyıllar boyu Padişahım çok yaşa! düşüncesinin empoze edildiği beyinlere ışığı göstermek, silahla vatanı kazanmaktan çok daha zor. Türk insanı, Atatürk ün önderliğinde sadece İzmir i, Çanakkale yi, Muş u kurtarmak için savaşmadı. Türk insanınınki, aynı zamanda düşünsel bir savaştı. Zihnine uzun yıllar boyunca çöken sisten kurtulmak için de Ata nın önderliğine ihtiyaç duydu. Atatürk, gelmiş geçmiş hiçbir liderin yapamadığını yaptı ve halkını silahla değil, onlara verdiği özgürlükle, meclisteki yerleriyle kendine bağladı. Cumhuriyet, bir ilaçtı. Altı yüz yılın getirdiği hastalığı ve yorgunluğu silecek bir ilaç... Kadının, erkeğin hizmetini görüp hor görüldüğü evinden dışarı çıkıp, işe, milletvekilliğine adım attığı büyük mucizeydi. Padişahın zihniyetler üzerindeki idaresinin sona erdiği büyük kurtuluştu. Cumhuriyet, ne meşrutiyete benzer, ne oligarşiye. Hiçbir zaman dikkate alınmayan gerçek hükümdarların, kendilerini ifade hakkı bulduğu rejimdir. Oysa diğerleri, insanları uyuşturmaktan başka bir işe yaramayan rejimlerden başka bir şey değildir. 29 Ekim, ilacın tesirini gösterdiği gündür. Nasıl Reform, Avrupa için bir dönüm noktası olmuşsa, Türk tarihinin dönüm noktası da bu gündür. 29 Ekim de Türk insanı resmen yabancı çizmelerin esaretinden kurtulmuştur. Cumhuriyet Atatürk tür; Atatürk de cumhuriyet. O halde cumhuriyeti en güzel anlatan da Ata nın kendisidir: Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. Atatürk ün de dediği gibi, hükümetin ayrıcalığı cumhuriyetle son bulmuştur. Atatürk, cumhuriyeti kurarken, elbette geleceği de düşünmüştür; ancak Türk gençliğinden zerre kadar şüphe duymamıştır. Bunu şu sözüyle ifade eder: Gençler, cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile, insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız. Yaşlı ninelerimiz bile toplar, mermiler hazırlarken, Türk gençliğinin boş oturması mümkün değildir. Elbette ki Türk gençliği, bu kutsal görevi hakkıyla yerine getirecektir. Türk gençliği, padişahı tahtından bin bir güçlükle indirmiş bu devleti, dünya döndükçe yaşatacaktır. Özlem ÖZTÜRK 7-C

ASİL KURNAZLIK Bir zamanlar Benek Ormanlarında yaşayan bir atla bir tilki vardı. At, Asil beyaz tüylü ela gözlü kuyruğundaysa güneş ışıklarının gölgeleri gibi olan siyah dalgaları vardı.akşam şaha kalktığında bütün orman ona neredeyse tapar,kosmasıyla yer gök inlerdi.asilin nallarının sesineyse bütün orman aşık olurdu. Bir de tilki yani Kurnaz vardı.kurnaz Asil i hem sever hem de sevmezdi.kurnaz ben kötüyüm o iyi o güzel ben çirkinim derdi hep.ben kurnazım,o akıllı... Birgün Kurnaz ın kıskançlığı uçlara doğru karemelleşen sert dikenlerini de aştı ve Asil e bir tuzak hazırladı. Kurnaz Asil e şimşek çakmadan gök gürlemez dedi ve Kurnaz ın deyişiyle felaket oyunu başladı. Kurnaz Asil in karşısına çıktı.asil bugün her zamankinden daha güzel,alımlı ve narindi.kurnazınsa onu gördüğü an kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya,gözlerinde siyah ışıklar yanıp sönmeye başladı bile. Asil onu her zamanki gibi selamladı tilkiyse bir kötü gülüşü yaptı Asil e... Asil in çok sevdiği bir kedi arkadaşını sert dikenleriyle bir gece önce yaralamıştı, kurnaz ve kötü tilki. Asil ile birlikte kedinin yanına gittiklerindeyse Asil bayıldı.tilki hayin kahkahalarına başladığındaysa Asil çoktan ayılmıştı. Ve ona sendin biliyorum ama neden?diye sordu. Tilki burnu havalarda halin beni çok rahatsız ediyordu dedi.ve at asil bir şekilde cevap verdi,benim doğadan gelen yeteneklerim güzelik ve asilliğim var. Seninse doğa üstü kurnazligin...sen o gücü her gün yüzüne baktığın arkadaşına kötü olarak düşünürsen beni daha çok kıskanırsın. Unutma ki;ağaç ne kadar yüksek olsa da yaprakları yere düşer ve iyliği yalnız iyiler anlar kötülüğü herkes dedi ve bu hikaye yıllarca Asil Kurnazlik olarak anlatıldı. Unutmayalım ki;başkalarının iyi yönleri varsa bizimde vardır.önemli olan bunu kullanmaktır. M.Berfin DEMİRTAŞ LALE SOĞANI İLE GÜNEŞ Sıcak bir ilkbahar günüydü. Güneş tüm canlılara gülücükler saçıyordu.güneş yüzünü sola çevirirken gözüne bir lale soğan çarptı.bu lale soğanının bir arkadaşa ihtiyacı olduğunu düşündü.çünkü lale soğanının etrafında arkadaşlık yapabileceği hiçbir şey yoktu. Güneş lale soğanına seslenerek şöyle dedi: -Merhaba ben Güneş. Benimle arkadaş olmak ister misin? Dedi. Lale soğanı da şöyle yanıt verdi: -Evet, seninle arkadaşlık yapmak isterim. Dedi. Sonra kendi aralarında konuşmaya başladılar. Ama Güneş işini ihmal etmemesi gerektiğini hatırladı. O yüzden lale soğanına şöyle dedi: -Bu konuşmayı sonlandırmalıyız. Çünkü benim işimin başına dönmem gerekiyor. Lale soğanı bunu anlayışla karşıladı. Sonra Güneş işinin başına döndü. Bir kaç saat sonra gökyüzü siyah bulutlarla doldu. Güneş kaybolmuş, gözükmüyordu. Bunun üzerine lale soğanı çok korktu. Bir daha Güneş i göremeyeceğini sandı. Ama iki saat sonra gökyüzü eski haline döndü ve Güneş göründü. Lale soğanı Güneş i görünce çok sevindi. Artık her şey eski haline dönmüştü. 03.05.2011 BUZLAR ÇÖZÜLMEDEN... M.Gökçe Serim 4/A Zaman, çoğu zaman yanı başımızdan akıp giden ve ardından baka kaldığımız, bugünün dün olmasını sağlayan en değerli sermayemizken ucuza harcadığımız zaman Sevinci, hüznü, kavuşmayı, ayrılığı, mutluluğu ardında bırakarak geçer zaman. Öyle bir geçer ki biz büyürüz farkında olmadan Kısacık yaşantımızda başarmanın ve mutlu olabilmenin anahtarıdır zaman. Boşa harcandığında geri dönüşü olmayan, geçip gider zaman, an ve an. Zamanı iyi kullanmak, diğer bir ifadeyle zamanı zamanında kullanmak bizim elimizdedir. İçinde bulunduğumuz anın gereklerini yerine getirmek, bizden beklenileni karşılayabilmek, görev ve sorumluluklarımızın bilincinde olmak zamanı doğru kullanmaktır. Herkes, her gün eşit zamana sahiptir. Zaman biriktirilemez, başlatılıp durdurulamaz ve geçen zamanın yerini hiçbir şey dolduramaz. Zaman uçup gider. Siz pilot musunuz? Yoksa yolcu mu? Zamanı boşa harcamak, yaşanılan anın farkında olmamaktır. Hayata anlam veremeyenler zamanın önemini kavrayamaz ve hiç yaşamamış gibidirler. Zaman değerlidir. Siz karınca mısınız? Yoksa Ağustos böceği mi? Zamana uymak zorunluluktur. Zaman sana uymazsa sen zamana uymalısın. Düşünce ve davranışlarımızı zamanın şartlarına uygun hale getirmeliyiz. Zamana ayak uyduramazsak eksik kalır, mutsuz oluruz. Biz mi geride kaldık İlerledi mi ne Bilmem ki zaman Biz mi ilerledik yoksa Yürüdük gittik Ardımıza bakmadan Değişim ve hareketin kaynağı, hayatı anlamlı kılan, anıları hatırlatan, acıları unutmamızı sağlayan bir ilaçtır zaman. Zaman öyle bir süreçtir ki, su gibi akıp gider ve insan ancak, sonuna geldiğinde değerini anlar. Zamanı iyi kullanmak bizlerin elindedir, bu nedenle onu boşa harcamamalıyız. Haydi, arkadaşlar buzlar çözülmeden elimizi çabuk tutmalıyız. Özüm GÜLER 5/C 21

KİTAP KRALLIĞI Kitaplarım; bana yetecek kadar büyük bir krallıktır. demiş William Shakespeare.Bu krallığı, kitapları okuyan kurar ve yaşatır. Kitaplar hayatı okumaktır.bilge kişiler hayatın dertlerine çareyi kitaplarda bulurlar. Kitaplar bilginin anahtarı, sessiz öğretmenlerimizdir. Öğretmenlerin öğretmenidir onlar.en zeki kişiler, bilim adamları, büyük yöneticiler, liderler kitaplarla büyümüşlerdir. Kitaplar bize bilmediklerimizi öğretir. Görmediğimiz yerleri tanıtır. Kitaplar; doğru seçildiği takdirde, doğruyu, güzeli, iyiyi, yararlıyı bulmamıza yardım eder. İyi bir kitap hazineye benzer; sıkıntılı zamanlarda onun yerine geçer.ben o hazinenin kapağını kaldırırken heyecanlanır,okurken kitabın içinde bulurum kendimi. Sanki bir korsanım, tek gözü kapalı. Küp küp altınlar bulunan bir hazineyi açıyorum. Birdenbire Zümrüdü Anka Kuşu nun kanadında, Kafdağı na uçuyorum. Orada Keloğlan la, Nasreddin Hoca ile, cinler, periler, devler, kötüler, iyiler ve diğerleri ile karşılaşıyorum.kırmızı Başlıklı Kız ile beraber kurttan kaçıyoruz.ali Baba ile birlikte açıl susam açıl diyoruz.hem bütün hazinelerin kapısı, hem de kitapların kapısı bana açılıyor. Benim ilk kitabım; kalın yapraklı, bol resimli, Çirkin Ördek Yavrusu imiş.üç yaşlarımda iken, resimlerine baka baka anlatırmışım kitabı. Anneme, babama, ablama okuttururmuşum. Daha sonra kırmızı başlıklı kız, yine bol resimli 4 yaşına geldiğimde, resimlere bakarak anlatmak, bana yetmemeye başladı.şifrenin harfler olduğunu fark ettim. Harfleri anneme, ablama, babama sorarken okumayı öğrendim. Sonra da kitaplardan ayrılamaz oldum.benim için, küçüklüğümde bile, oyuncaklarımdan daha kıymetli olmuştur kitaplar. Bazı insanlar, kitabı bir çıtlatmalık çekirdek sanırlar ve sadece bir tomar kağıt deyip geçerler.bilseler ki; kitapsız bir hayatın, kör, sağır, dilsiz bir hayat olduğunu, onlar da kitap okumak isterler.bir de kitap okudum diye kendini kandırıp hava atanlar var: Okudukları kitapları anlamış olsalar, kendilerini böyle komik duruma düşürmezlerdi. Bir şey diyemem onlara.içimden geçiririm her şeyi, zararı onlara Kitap sayfaları ağaçtan yapıldıkları için midir nedir, ağaçlara benzerler.ağaçlar gibi yaprakları vardır. Ağaçlar gibi bilgi meyvesini eninde sonunda verirler.ağaçlar gibi onları korumak lazımdır:karalamamak, yırtmamak, yakmamak, en önemlisi okumak lazımdır.kitapları süs olarak dolap içinde tutmanın faydası yoktur. Kitaplar benim sevgili dostlarımdır, can arkadaşlarımdır. Siz sevgili arkadaşlarıma da kitapları anlayarak okumanızı tavsiye ederim.varsa sıkıntınızı unutmak, hayatınıza renk katmak, daracık dünyamızda bulamadığımız şeyleri yaşamak için bol kitaplı günler dilerim. Esra Gülsüm ERAVCI 5\B 22

SBS Hayatım sadece bir sınava bağlı derler ya,aynen öyle düşünün.hiç kimse çalışmayı sevmez,ben de hala pek sevemiyorum.sıkıldığınızda bir kağıt alın ve gitmek istediğiniz okulun ismini yazın.sadece beş dakika sonra kendinizi,dikkatini toplamış ve hırslı bir şekilde göreceksiniz. Aslında o kadar stres yapılacak bir şey değil.kendinize güvenmeniz burada çok önemli rol oynuyor fakat hiçbir gayret göstermeden kendinize güvenerek SBS ye giremezsiniz.sonucu koca bir hiç olur. Günü gününe çalışmak en önemli etkenlerden biri.öğrenilen bir bilgi tekrar edilmezse bir önemi kalmaz.test çözmek kimilerine göre işkencedir Başta biraz zorlamalısınız kendinizi,sonrası zaten gelecektir.biraz zaman geçtikten sonra eğlenceli gelecek ve çözmediğinizde kendinizi suçlu hissedeceksiniz. SBS yi bir koşu ve öğrenciyide bir atlet olarak düşünürsek,o kupayı almak için her şeyi yapmalıyız.diğer atletleri elemek için çok ter dökmek zorundayız.hiçbir şey yapmadan birinci olmayı planlarsanız gerçekten boş hayaller peşindesiniz demektir Planlı çalışarak yapamayacağınız şey yoktur.günde sadece iki saatinizi televizyon veya bilgisayarın esiri olmaktan kurtarırsanız iyi bir meslek sahibi olma yolunda önemli adımlar atmış olursunuz. İyi bir gelecek istiyorsanız,liseyi yok saymayın.iyi bir liseye giderseniz iyi bir üniversiteye gideceksiniz demektir. Sadece biraz dişinizi sıkın Emeklerinizin karşılığını aldığınızda çok önemli noktalarda olacaksınız. Belki birinin hayatını kurtaran bir doktor,belki ileride devleti ilerletecek önemli insanlar yetiştirecek olan bir öğretmen Nursena Öztemel 23

BAŞARILARIMIZ UĞRUNA FEDA OLUNAN ÇANAKKALE Uğruna nice kanların döküldüğü, nice evlatların şehit olduğu yerdir Çanakkale Düşman bu toprakları kirli çizmeleriyle çiğnemesin diye ne mücadeleler verilmiştir Çanakkale de Kahraman Mehmetçik, cephanesi olmadığı zamanlarda bile, bedenini düşman kurşunlarına siper ederek bu topraklar için savaş vermiştir. Gerek toprağı, gerekse anılarıyla buram buram tarih kokar Çanakkale. Üzerinde bu topraklar için şehit olan binlerce Mehmetçiğin kanı vardır. Buranın sularında denize gömülmüştür Queen Elizabeth. Seyit Onbaşı o ağır mermiyi burada kaldırmış, burada bombalamıştır düşman gemisini. Bu ülkenin bütünlüğü için hep önemli olmuştur Çanakkale. Her bir semtinde saklı kalmış anıları vardır. Herkesin dedeleri vardır savaşlara katılan. Çanakkale nin böyle özel bir gururu vardır işte. Kendi ülkesinin insanlarının olduğu kadar yabancı ülkelerden askerlerin de ebedi istirahat yeridir Çanakkale. Yalnız bizim insanlarımız değildir burada atalarını ananlar. Dünyanın dört bir yanından insanlar, geçmişte bu topraklarda can vermiş atalarını anmaya gelirler. Bu kadar kıymetli bir tarihe sahip olan Çanakkale, her yıl kurtuluşunu coşkuyla kutluyor. Bu güzel toprakları her yıl binlerce insan ziyaret ediyor. Türkiye nin çocukları, gençleri, bu tarihin kokusunu içlerine çekebilmek için Çanakkale nin olabildiğince çok toprağına ayak basmaya çalışıyorlar. Çanakkale, dilden dile aktarılan bir kahramanlık şehri olarak ün salıyor. Bir milli mücadelede vatanını savunmak için herkesin çabalaması doğal. Asıl önemlisi, bizim milletimiz gibi aslanca vuruşabilmek. Korkmamak, şehit olmanın, gazi olmanın mutluluğunu yakalamak için çalışmak Çanakkale, kurtuluşuyla bütün insanlığa vatanın, memleketin nasıl sevileceğini öğreten şehir... Güzel ülkemin tüm şehirleri gibi bu nadide vatana ait kalmak için çabalayan insanların yurdu Onu ve daha onun gibi nicelerini korumak için çalışmalıyız, gerektiğinde canımızı bağışlamalıyız. Ve bu askerlerin kanının yerde kalmaması için elimizden geleni yapmalıyız. Özlem ÖZTÜRK 24

ÇANAKKALE M AĞLAMA Gözüm açık başım dik Bekliyorum düşmanı her vakit Yarime diyebilsem keşke Senin sevgini siper ettik Toplar patlıyor her yerde Birikmiş kanım kefenimde Anam ağlıyor ardından Yavrum bu ne hal diye Yengemin gözü yolda Beklerler her gün kapıda Mektup beklerler abimden ama Çok geç artık ne fayda Birlik içinde savaştık Bu savaşı kazandık Anam hakkını helal et Biz iman ile dayandık Başımda mayın sesleri Patlıyor düşmanın gemileri Seyit Onbaşı m helal sana Kurtardın milletini Hep dalgalansın bayrağım Hür olsun hep vatanım Çanakkale m ağlama Bu canlar sana feda Ezgi Yalçın 8-C 25

26 ÇİZGİLERİMİZ

27

28 NASILSA ŞİFRE VAR

İSTANBUL DAN GÖRÜNTÜLER İSTANBUL AĞRISI Kanatları parça parça bu ağustos geceleri Yıldızlar kaynarken Şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen Sen Eğer yine İstanbul san Yine kan kopuklu cehennem sarmaşıkları büyüteceğim Pançak pançak şiirler tüküreceğim Demek yine ben Limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor Kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler Yahudi sokaklarını aydınlatan Telaviv şarkıları Mavi asfaltlara çökmüş Diz bağlıyor Eğer sen yine İstanbul san Kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan Sirkeci Garı nda tren çığlıklarıyla bıçaklanıp İntihar dumanları içindeki Haydarpaşa dan Anadolu üstlerine bakıp bakıp Ağlayan Sen eğer yine İstanbul san Aldanmıyorsam Yakaları karanfilli... eğer beni aldatmıyorsa Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar Yine senin emrindeyim Utanmasam Gözlerimi damla damla kadehime damlatarak Kendimi yani şu bildiğim Atilla İlhan i Zehirleyebilirim Sonbahar karanlıkları tuttu tutacak Tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor İmtihan çığlıkları yükseliyor üniversite den Tophane İskelesi nde diesel kamyonları sarhoş Direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şöförler Uykusuz dalgalanıyor Ulan İstanbul sen misin Senin ellerin mi bu eller Ulan bu gemiler senin gemilerin mi Minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında Liman liman götüren Ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi Akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar Neden durmaksızın imdat kıvılcımlari fışkırıyor Antenlerinden Neden Peki İstanbul ya ben Ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy Gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas Ya benim kahrım Ya senin ağrın Ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın Çaresiz zehirler kusan çılgın bir yılan gibi Burgu burgu içime boşalttığın O senin ağrın O senin Eğer sen yine İstanbul san Yanılmıyorsam Koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim Sicilyalı balıkçılara Marsilyalı dok işçilerine Satır satır okumak istediğim Sen Eğer yine İstanbul san Eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim Ulan yine sen kazandın İstanbul Sen kazandın ben yenildim Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar Yine emrindeyim Ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa Parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam Hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa Yanılmıyorsam Sen eğer yine İstanbul san Senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar Gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan Bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir Ulan bunu sen de bilirsin İstanbul Kaç kere yazdım kimbilir Kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken 1949 Eylül ünde birader mirc ve ben Sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık Sana taptık ulan Unuttun mu İstanbul Boğazı ndan bir görüntü Cemile Sultan Korusu ndan çekilen bir görüntü Nursena Öztemel Atilla İLHAN 29