ANKEM Derg 2004; 18 (Ek 2):104-108. HASTANE EP DEM LER N N ÖNLENMES VE KONTROLU Semra ÇALANGU stanbul Tıp Fakültesi, nfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Çapa, STANBUL ÖZET Hastaneye yatan hastaların ço ul dirençli Gram-negatif çomaklar, metisiline dirençli stafilokoklar, vankomisine dirençli enterokoklar gibi sorun yaratan bakterilerle kolonize olabildi i ve bu olasılı ın yo un bakım birimlerinde daha yüksek oldu u bilinmektedir. Tüm dünyada bu dirençli bakterilerle olu an hastane epidemilerinin sıklı ı artmaktadır. Küçük bir epidemiye gereken önem verilmez ve kontrol altına alınamazsa, bakteri endemik hale gelebilir. Bu nedenle çapraz bula manın önlenmesi, kontrol programının en önemli basama ıdır. Geni spektrumlu sefalosporinler ve vankomisin ba ta olmak üzere antibiyotik kullanımının direnç geli imine yol açtı ı gösterilmi tir. Bu nedenle, dirençli bakterilerin yayılmasının önlenmesinde, do ru antibiyotik kullanımı en az bariyer önlemleri kadar önemlidir. Anahtar sözcükler: ESBL, GISA, hastane epidemisi, VRE, VRSA SUMMARY Prevention and Control of Hospital Outbreaks Colonization with multidrug resistant Gram-negative bacilli, methicilline-resistant staphylococci, or vancomycinresistant enterococci has been extensively demonstrated to occur in hospitalized patients, particularly in the intensive-care units. These bacteria are increasingly involved in nosocomial epidemics throughout the world. Since an outbreak, if not brought under control, can evolve into endemicity, interventions to prevent cross-transmission should be included in all control programs. Exposure to antibiotics such as extended-spectrum cephalosporins and vancomycin is a well-defined risk factor; and the importance of rational use of all antibiotics should be emphasized as well as barrier precautions to reduce spread of resistant bacteria. Key words: ESBL, GISA, nosocomial outbreak, VRE, VRSA Hastane infeksiyonlarının yakla ık % 5 i salgın (epidemi) eklinde ortaya çıkar. Bir hastalı ın bir hastane biriminde, belli bir süre içinde beklenenden daha fazla sayıda görülmesi veya kümele me göstermesi salgın olarak tanımlanır. Salgın belli bir infeksiyon alanını (cerrahi alan infeksiyonları, kateter infeksiyonları gibi) ilgilendirip de i ik mikroorganizmalarla olu abilece i gibi, tersine, tek bir mikroorganizma ile olu an de i ik infeksiyonlar eklinde de kar ımıza çıkabilir. Birinci durumda genellikle teknik bir neden söz konusudur: Kateterlerin uzun süre tutulması, sterilizasyon-dezenfeksiyon kurallarına yeterince uyulmaması gibi. Burada, özellikle ikinci durumdan, çok sayıda antibiyoti e dirençli Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerle olu an hastane epidemilerinden söz edilecektir. Sürekli sürveyans uygulanan hastane birimlerinde, belli bir zaman dilimi içinde belli bir hastane infeksiyonunun veya belli bir mikroorganizma ile olu an infeksiyonların artı gösterdi i kolayca fark edilebilir. Sürveyans uygulanmayan yerlerde ise salgının fark edilmesi, ya o birimde çalı an hekim ve hem irelerin klinik gözlemleri, ya da klinik mikrobiyoloji laboratuvarının o birimden gelen örneklerden elde etti i verileri de erlendirmesi ile mümkün olur. Hastane salgınlarının en sık görüldü ü birimler hematoloji-onkoloji servisleri, yo un bakım birimleri, transplantasyon ve diyaliz üniteleridir. Bir birimde o zamana kadar görülen hastane infeksiyonu etkenlerinden farklı tek bir olgunun görülmesi bile salgın habercisi olarak kabul edilmelidir. Özellikle glikopeptidlere duyarlı ı azalmı bir Staphylococcus aureus (GISA) veya vankomisine dirençli bir enterokok (VRE) veya stafilokok (VRSA, VRSE) su unun herhangi bir laboratuvar örne inden elde edilmesi, bu bakteriler ülkemizdeki hiçbir hastane infeksiyonunda etken olarak beklenmedi i için, tüm dikkatleri bu örne in alındı ı hastaneye ve birime yöneltmeli, burada bir salgın ba ladı ı kabul edilerek önlem alınmalıdır. Aksi halde tek bir olgu, önce epidemiye yol açar; sonra o mikroorganizma o birimde endemik olarak yerle ir (4, 14). Tıpkı bugün ülkemizdeki pek çok yo un bakım biriminde endemik hale gelmi olan ve bir zamanlar 3.ku ak sefalosporinlerle kolayca tedavi edebildi imiz, geni lemi spektrumlu ß- laktamaz (ESBL) üreten Gram negatif enterik çomaklar gibi! 104
Gerçekten, 1980 li yıllarda ilk ANKEM Kongrelerinde Yeni Antibiyotikler konulu konferans ve panellerin ba lıca konusu, o yılların büyük bulu u olan 3.ku ak sefalosporinlerdi (8). Sefotaksim, seftriakson, sefoperazon, seftazidim gibi parenteral 3.ku ak sefalosporinler ve aztreonam Klebsiella pneumoniae, Escherichia coli, Enterobacter spp. gibi ba ka ß-laktam antibiyotiklere dirençli olabilen Gram negatif enterik çomaklara etkiliydiler; çünkü bu bakterilerin TEM-1 ve SHV- 1 gibi plazmid kökenli b-laktamazları, oksiimino yan zinciri olan ß-laktamları parçalayamıyordu (13,16). Enterobacter cloacae, Citrobacter freundii, Serratia marcescens gibi kromozomal ß-laktamaz yapan bakteriler bile 3.ku ak parenteral sefalosporinlere duyarlıydı; ne var ki, Amp-C tipi ß-laktamaz üreten bu mikroorganizmalar, ba langıçta duyarlı olsalar bile, tedavi sırasında bu üretimi arttırarak (ya da dirençli olanlar seçilerek) oksiimino-ß-laktamlara ve sefamisinlere direnç kazanabilirlerdi. Bu bakterilerle olu an hastane infeksiyonlarında 3.ku ak sefalosporin kullanırken dikkatli olunmalıydı. Ama plazmid kökenli ß-laktamazlar açısından bir sorun yoktu! Böylece 3.ku ak sefalosporinler hızla hayatımıza girdi; sadece empirik tedavide de il, cerrahi profilakside bile yo un ve yaygın olarak kullanılmaya ba ladı (1,11). Profilaksi ile ilgili çalı maların sunuldu u kongrelere, aynı zamanda direnç geli imi tehlikesine dikkat çeken ve endi eleri dile getiren bildiriler de sunuluyordu (27). Gerçekten, parenteral 3.ku ak sefalosporinlerin klinik kullanıma girmesinden kısa bir süre sonra karbapenemler ve sefamisinler dı ındaki tüm ß-laktam antibiyotiklere (penisilinlere, sefalosporinlere ve monobaktamlara) ve ço u aminoglikozidlere dirençli E.coli ve K.pneumoniae su ları ile geli en hastane infeksiyonu salgınları bildirilme e ba landı (12, 19, 20). Birden fazla antibiyotik sınıfına etkili oldu u için geni lemi ( extended ) spektrumlu ß-laktamaz (ESBL) adı verilen bu enzimi kodlayan ço ul direnç genlerinin plazmidler aracılı ı ile ba ka bakterilere de nakledilebildi i, üstelik amp-c geni ta ıyan plazmidler aracılı ı ile sefamisinlere de dirençli K.pneumoniae ve E.coli su ları görüldü ü, yani kromozomal direncin plazmid aracılı ı ile ta ınabilir bir direnç haline geldi i anla ıldı ı zaman i i ten geçmi ti! Bu bakteriler artık, ba ta yo un bakım birimleri olmak üzere, ço u hastanemizin ço u servisinde epidemik olmaktan çıkıp endemik hale gelmi ti bile! ESBL üreten mikroorganizmalarla infekte olmayı kolayla tıran risk faktörleri öyle sıralanabilir (16) : Hastanede yatı süresinin uzaması Yo un bakım biriminde kalı süresinin uzaması Yakın geçmi te antibiyotik (özellikle seftazidim ve aztreonam) kullanımı Arteryel kateter, santral venöz kateter, idrar sondası varlı ı Acil abdominal cerrahi giri im Gastrostomi veya jejunostomi tüpü varlı ı APACHE skorunun yüksek olması Mekanik ventilasyon. Antibiyotiklere dirençli mikroorganizmalarla olu abilecek salgınların önlenebilmesi için alınacak önlemler iki ba lık altında toplanabilir: Antibiyotik kullanımının kısıtlanması (gereksiz ve yo un antibiyotik kullanımından kaçınılması) Dirençli mikroorganizmaların hastanede ve hastalar arasında yayılmasının önlenmesi (el yıkama, antisepsi ve dezenfeksiyon kurallarından ödün verilmemesi, kolonize/infekte hastaların izolasyonu, riskli bölgelerde sürekli sürveyans uygulanarakverilerin ve alınan önlemlerin izlenmesi). Bu ba lamda, bir birimde ortaya çıkan bir ESBLsalgınının da kontrol altına alınması, ancak üç i levin birlikte yürütülmesi ile mümkündür: 1. nfekte veya kolonize hastaların izolasyonu (20) 2. El yıkamaya her zamandan daha fazla özen gösterilmesi (12) 3. 3.ku ak sefalosporin kullanımının kısıtlanması (20,23). ESBL salgını genellikle gastrointestinal kaynaklıdır. ESBL infeksiyonunun klinik belirtileri ortaya çıkmadan önce gastrointestinal traktusun kolonize oldu u gösterilmi tir (19). nfeksiyonun yayılmasında en önemli aracı, sa lık personelinin elleridir (19). Hastane ortamında ESBL üreten bakterilerin seçilmesi ve salgın yapması ile geni spektrumlu ß-laktam antibiyotik kullanımı arasında da çok yakın bir ba lantı vardır. Bu nedenle ESBL salgınını önlemenin en etkili yolu, el yıkamaya önem vermek, özen göstermek ve hastanede do ru antibiyotik kullanmaktır (18). Parenteral 3. ku ak sefalosporinlerin a ırı ve gereksiz kullanımı ESBL salgınlarına yol açan ba lıca etken oldu undan, özellikle cerrahi, yo un bakım ve hematoloji-onkoloji birimlerinde sürekli sürveyans e li inde yo un parenteral sefalosporin kullanımından kaçınılması, alınabilecek en etkili önlemdir (24). Salgın ortaya çıkmı sa, yapılacak iki ey vardır: Salgını durdurmak ve dirençli bakterinin o birimde / hastanede endemik hale gelmesini önlemek. Bu a amada izolasyon (bariyer) önlemlerinin alınması ve dirençli bakterilerin temas yoluyla di er hastalara ve hastane personeline bula masının önlenmesi arttır (2,7,9,24). Geni spektrumlu sefalosporinlerin yaygın kullanımının bir di er olumsuz sonucu da, hastane infeksiyonu etkenleri arasında enterokok sıklı ının artmı olmasıdır. Enterokokların sefalosporinlere do al dirençli olması yanında, penisilin, ampisilin ve glikopeptidlerin ancak bakteriyostatik etki göstermesi, aminoglikozidlerle yapılan kombinasyonların bakterisid etkinli inin bu antibiyotiklerden birine direnç varsa ortadan kalkması da enterokok su larının hem hastane ortamında seçilmesine yol açmakta, hem de bu infeksiyonların tedavisi çok güç olmaktadır. Kısa bir süre öncesine kadar, pek çok antibiyoti e dirençli olan enterokok infeksiyonlarının tedavisinde en güvendi imiz antibiyotik vankomisindi. Ancak 1980 li yılların sonuna do ru önce ngiltere ve Fransa dan, sonra di er Avrupa ülkelerinden ve Amerika Birle ik 105
Devletleri nden vankomisine dirençli enterokok (VRE) ile olu an hastane epidemileri bildirilme e ba landı. 1999 Marmara Depreminden sonra Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi ve stanbul Üniversitesi Cerrahpa a Tıp Fakültesi Yo un Bakım Birimlerinde VRE salgını görüldü ü bilinmektedir (ki isel ileti im). Uygun önlemlerle her ikisi de kısa sürede kontrol altına alınabilmi tir. Bir hastanede ilk kez VRE saptandı ında hemen gereken önlemler alınıp çapraz bula ma kontrol altına alınmazsa sporadik olgular önce bir monoklonal epidemiye yol açacak, sonra da o hastanede poliklonal endemi yerle ecektir (14,17). Tıpkı ESBL üreten Gram negatif enterik çomaklar gibi VRE kayna ı da hastanede yatan hastaların gastrointestinal sistemidir. Kolonizasyon sıklı ı, infeksiyon sıklı ından çok fazladır ve sa lıklı ki ilerde VRE kolonizasyonu önemli bir infeksiyon riski olu turmaz. nfeksiyon ve/veya kolonizasyon riski ESBL için tanımlanan risk faktörlerine çok benzer ve öyle sıralanabilir (3, 26) : Hastanede yatı süresinin uzaması Yo un bakımda kalı süresinin uzaması Vankomisin kullanımı (oral veya parenteral) 3.ku ak sefalosporin kullanımı Enteral beslenme tüpü varlı ı Sukralfat kullanımı Karaci er transplantasyonu sonrası reeksplorasyon Servisler/hastaneler arası hasta nakli. VRE nin di er birçok antibiyoti e de dirençli olması hastane ortamında ço almasını ve yayılmasını kolayla tırır. Hastaların odalarındaki yüzeyler ve e yalar sıklıkla kontamine olur ve hastane içinde önemli bir VRE kayna ı olu turur. Hasta çama ırları, yatak takımları, karyola kenarları, kapı tokmakları, telefon, stetoskop, tansiyon aleti, elektronik termometre, EKG elektrotları, monitörler, masalar, oturaklı iskemle ve klozetler gibi tüm e yalardan ve yüzeylerinden VRE izole edilebilir (3,10). Özellikle hastada diare varsa, kontaminasyon olasılı ı daha da yüksektir. VRE dı ortam ko ullarına çok dayanıklıdır; bu yüzeyler üzerinde günlerce, haftalarca canlı kalabilir (3). Bu yüzeylere dokunan ve el yıkama/antisepsi kurallarına özen göstermeyen hastane personelinin ellerindeki geçici kolonizasyon aracılı ı ile hastane içinde ve di er hastalara kolayca yayılır.vre kolonizasyonu, hasta eve çıktıktan sonra da haftalarca, hatta aylarca devam edebilir. Bu nedenle VRE ile kolonize veya infekte oldu u saptanan hastanın çıkı epikrizinde bu durum altı çizilerek belirtilmeli ve tekrar hastaneye yatması gerekirse sürveyans kültürleri alınıp sonuçlanıncaya kadar hasta izole edilmelidir. Enterokoklarda vankomisin direncinin artması üzerine CDC ye ba lı Hospital Infection Control Practices Advisory Committee (HICPAC) 1995 yılında nozokomiyal VRE yayılmasını kontrol önlemlerine ili kin bir öneri paketi yayınlamı tır (5). Bu öneriler 4 ba lık altında toplanmaktadır: 1. Vankomisinin do ru kullanılması 2. Hastane personelinin e itilmesi 3. Mikrobiyoloji laboratuvarının katkısı 4. Kontrol önlemleri. A ırı ve yersiz vankomisin kullanımının VRE kolonizasyonu ve infeksiyonu için önde gelen risk faktörü oldu u bilinmektedir. Ayrıca 3. ku ak sefalosporinlerin ve antianaerob etkinli i olan antibiyotiklerin de VRE kolonizasyonu ve infeksiyonu için risk faktörü oldu u gösterilmi tir. nfeksiyon kontrol önlemlerinin yetersiz kaldı ı uzun süreli bir VRE epidemisinin ancak hastane antibiyotik formülerini de i tirerek 3.ku ak sefalosporin, vankomisin ve klindamisin kullanımını kısıtlayıp formülere ampisilinsulbaktam ve piperasilin-tazobaktam ekleyerek kontrol altına alınabilmesi bunun güzel bir örne idir (21). Bu nedenle HICPAC a a ıdaki durumlarda vankomisin kullanılmamasını önermektedir (5) : Rutin cerrahi profilaksi (Sadece MRSA veya MRSE infeksiyonu oranının yüksek oldu u merkezlerde protez implantasyonu için yapılan cerrahi giri im profilaksisinde 2 doz vankomisin uygulanabilir) Febril nötropenide empirik tedavi (Sadece MRSA prevalansının yüksek oldu u merkezlerde ve kateter infeksiyonu olasılı ı varsa kullanılabilir) Kan kültüründe tek bir MRSE üremesi Empirik vankomisin tedavisine ba landı ı halde, kültürde beta-laktamlara duyarlı bakteri üremesi Santral veya periferik ven kateteri olan hastada infeksiyon profilaksisi Gastrointestinal selektif dekontaminasyon Antibiyoti e ba lı ishal veya Clostridium difficile kolitinde birincil tedavi MRSA kolonizasyonu eradikasyonu Ayaktansürekliperitondiyalizi veya hemodiyalizhastalarında profilaksi rrigasyon amacıyla solüsyon eklinde veya topikal uygulama. HICPAC önerileri do rultusunda, hastanenizde/ biriminizde bir VRE salgını söz konusu oldu unda: Hastane nfeksiyonu Kontrol Komitesi ile ba lantı kurunuz. Mikrobiyoloji laboratuvarından gelen sonuç, ikinci bir testle do rulanıncaya kadar hastayı izole ediniz. Mümkünse hastayı içinde lavabo ve tuvaleti bulunan bir odaya tek ba ına alınız. Kapıyı kapalı tutunuz. Birden fazla kolonize/ infekte hasta varsa ve yeterli sayıda oda yoksa, hepsini tek bir odaya toplayabilirsiniz. Odaya ziyaretçi giri ini kısıtlayınız. Oda kapısına temas izolasyonu uygulandı ını belirten bir duyuru koyunuz. çeriye girerken elinize temiz (steril olmasına gerek olmayan) eldiven giyiniz. Hastada ileostomi, kolostomi, açık yara, drenaj gibi çevreyi kolay kontamine edecek 106
bir durum varsa veya odadaki e yalara dokunmanız, odada uzunca bir süre geçirmeniz gerekecekse ayrıca temiz (steril olmasına gerek olmayan) bir gömlek giyiniz. Odaya giren herkesin (hem ire, doktor, temizlik personeli, ziyaretçi vb.) aynı ekilde hareket etmesini sa layınız. Odadan çıkarken gömle i ve en son eldivenleri çıkararak hasta odasında bırakınız. Ellerinizi antiseptikli bir sabunla yıkayıp kâ ıt havluyla kurulayınız (veya alkol bazlı bir el antisepti i ile temizleyiniz ve durulamayınız). Odadan çıkarken herkesin aynı ekilde hareket etmesini sa layınız. Eldivenleri ve gömle i çıkarıp ellerinizi yıkadıktan sonra odadaki hiçbir e yaya ve yüzeye dokunmayınız. Odada, sadece o hasta için kullanılacak bir stetoskop, tansiyon aleti, termometre bulundurunuz. Bunları ve benzeri gereçleri odadan dı arı çıkarmayınız, ba ka hastalarda kullanmayınız. Hastayı, sürveyans kültürleri negatifle inceye kadar, çok gerekli olmadıkça odasından dı arıya çıkarmayınız. Radyolojik inceleme vb. nedenlerle ba ka birimlere göndermeniz gerekirse, o birime önceden bilgi veriniz ve personelin önlem almasını (eldiven, gömlek, çevre dekontaminasyonu) sa layınız. Havayolu ile VRE bula masına ili kin bir kanıt olmadı ı için maske kullanılması art de ildir. Aynı odada ve aynı serviste yatan tüm hastalardan rektal/perianal sürüntü kültürleri alınız. Birer hafta ara ile alınmı en az 3 dı kı (veya perianal sürüntü) kültürü negatif çıkıncaya kadar izolasyon önlemlerine devam ediniz. VRE pozitifli i saptandı ı sırada hastanın mutlaka hastanede kalmasını gerektiren bir durum yoksa, bir an önce evine çıkarınız. Çıkı epikrizine durumunu belirten bir not koyunuz. Bu hastayı tekrar yatırmanız gerekirse, VRE durumunu kesinle tirinceye kadar izole ediniz (tek yataklı bir odaya yatırınız). VRE ile kolonize bir hasta evine çıktı ında aile bireylerini de kolonize edebilir; fakat sa lıklı bireylerde VRE kolonizasyonu önemli bir infeksiyon riski olu turmaz. Hasta çıktıktan sonra nfeksiyon Kontrol Komitesi ile tekrar ba lantı kurarak odanın ve e yaların dezenfeksiyonunu sa layınız. Yüzey temizli i için özel bir yöntem veya dezenfektan gerekmez; her zaman kullanılan yüzey temizleyicileri ve dezenfektanları yeterlidir. Yüzeylerden alınan çevre kültürlerinde üreme olmadı ından emin olmadıkça yeni hasta yatırmayınız. Bizim ko ullarımızda personel sıkıntısı önemli bir sorundur. Yeterli sayıda personel olmadı ı durumlarda, VRE-pozitif hastalara bakım veren personel ile VREnegatif olanlara bakım verenleri ayırınız. Vankomisin direncinin tehdit olu turdu u bir di er mikroorganizma, stafilokok cinsidir (6,22,25). VRE ile kolonize hastaların % 62 sinde intestinal S.aureus (ço unlukla MRSA) kolonizasyonunun da birlikte bulundu u gösterilmi tir (22). Vankomisine dirençli S.aureus (VRSA) izolatlarında vana genlerinin varlı ı, bu direncin birlikte bulunan VRE den geçti ini dü ündürmektedir. Gerçekten, geçen yıl bir kronik ayak ülserinden izole edilen VRSA da VRE ile birlikte idi ve belli ki S.aureus a vankomisin direnci genini aktaran Enterococcus faecalis idi (6). CDC, vankomisine duyarlı ı azalmı stafilokok infeksiyonlarının önlenmesi ve kontrolu için burun deliklerinden ve ellerden kültür alınmasını önermektedir (15). Stafilokokların barsak florasını olu turan bakteriler arasında sık yer almamasına kar ın, VRSA-VRE birlikteli i nedeniyle muhtemelen, böyle bir olgu ile kar ıla ılırsa bu önerilere, indeks olgudan ve onunla temas edenlerden dı kı kültürünün de alınmasını eklemek gerekecektir (22). Sonuç olarak, dirençli bakterilerle olu an hastane infeksiyonlarının ki isel ve toplumsal maliyetinin çok yüksek olmasına kar ın, salgınların önlenebilir olması çok önemli bir avantajdır. Bu avantajın bilincinde olmak, akılcı antibiyotik kullanımı ve el yıkama kurallarına titizlikle uymak iyi hekimiyi cerrah olmanın önde gelen ko ullarından birisidir. KAYNAKLAR 1. Alper A, Aksöyek S, Arıo ul O, Emre A, Uras A: Hepatobiliyer cerrahide ceftazidime in profilaktik olarak perioperatif kullanımı, ANKEM Derg 1989;3:142. 2. Ay P, Karabey S: El yıkama ve el dezenfeksiyonu, Aktüel Tıp Derg 2001;6:52-6. 3. Boyce JM: Vancomycin-resistant Enterococcus: Detection, epidemiology, and control measures, Infect Dis Clin North Am 1997;11:367-84. 4. Canton R, Coque TM, Baquero F: Multi-resistant Gram-negative bacilli: from epidemics to endemics, Curr Opin Infect Dis 2003;16:315-25. 5. Centers for Disease Control and Prevention: Recommendations for preventing spread of vancomycin resistance, Infect Control Hosp Epidemiol 1995;16:105-13. 6. Chang S, Sievert DM, Hageman JC et al: Infection with vancomycinresistant Staphylococcus aureus containing the vana resistance gene, N Engl J Med 2003;348;1342-7. 7. Ça atay A: zolasyon önlemleri, Aktüel Tıp Derg 2001;6:57-63. 8. Çalangu S: Yeni antibiyotiklerin özellikleri, Kükem Derg 1986;9:61-7. 9. Dokuzo uz B: zolasyon uygulamaları, Hastane nfeksiyonları Derg 1997;1:67-74. 10. Eliopoulos GM: Vancomycin-resistant enterococci: Mechanism and clinical relevance, Infect Dis Clin North Am 1997;11:851-65. 11. Ergun B, O uz Y, Babuna C: Cefotaxime ile perioperatif infeksiyon profilaksisi, ANKEM Derg 1989;3:249. 12. French GL, Shannon KP, Simmons N: Hospital outbreak of Klebsiella pneumoniae resistant to broad-spectrum cephalosporins and ß-lactamß-lactamase inhibitor combinations by hyperproducion of SHV- 5 ß-lactamase, J Clin Microbiol 1996;34:358-63. 13. Goldberg DM: The cephalosporins, Med Clin North Am 1987;71:1113-34. 14. Hayden MK: Insights into the epidemiology and control of infection with vancomycin-resistant enterococci, Clin Infect Dis 2000;31:1058-65. 15. Interim guidelines for prevention and control of staphylococcal infections associated with reduced susceptibility to vancomycin, MMWR 1997; 107
626-8,635. 16. Jacoby GA: Extended-spectrum b-lactamases and other enzymes providing resistance to oxyimino-b-lactams, Infect Dis Clin North Am 1997;11: 875-87. 17. Kirkpatrick BD, Harrington SM, Smith D et al:an outbreak of vancomycindependent Enterococcus faecium in a bone marrow transplant unit, Clin Infect Dis 1999;29:1268-73. 18. Lautenbach E, Patel JB, Bilker WB, Edelstein PH, Fishman NO: Extendedspectrum ß-lactamase-producing Escherichiacoli and Klebsiella pneumoniae: Risk factors for infection and impact of resistance on outcomes, Clin Infect Dis 2001;32:1162-71. 19. Lucet J-C, Chevret S, Decré D et al: Outbreak of multiply resistant Enterobacteriaceae in an intensive care unit: epidemiology and risk factors for acquisition, Clin Infect Dis 1996; 22: 430-6. 20. Meyer KS, Urban C, Eagan JA, Berger BJ, Rahal J: Nosocomial outbreak of Klebsiella infection resistant to late-generation cephalosporins, Ann Intern Med 1993:119:353-8. 21. Quale J, Landman D, Saurina G,Atwood E, DiToreV, Patel K: Manipulation of a hospital antimicrobial formulary to control an outbreak of vancomycinresistant enterococci, Clin Infect Dis 1996;23:1020-5. 22. Ray AJ, Pultz NJ, Bhalla A, Aron DC, Donskey CJ: Coexistence of vancomycin-resistant enterococci and Staphylococcus aureus in the intestinal tracts of hospitalized patients, Clin Infect Dis 2003;37: 875-81. 23. Rice LB, Eckstein EC, DeVente J et al: Ceftazidime-resistant Klebsiella pneumoniae isolates recovered at the Cleveland Department of Veterans Affairs Medical Center, Clin Infect Dis 1996;23:118-24. 24. Shlaes DM, Gerding DN, John JF et al: Society for Healthcare Epidemiology of America and Infectious Diseases Society of America Joint Committee on the prevention of antimicrobial resistance: Guidelines for the prevention of antimicrobial resistance in hospitals, Clin Infect Dis 1997;25:584-99. 25. Tenover FC, Weigel LM, Appelbaum PC et al: Vancomycin-resistant Staphylococcus aureus isolate from a patient in Pennsylvania, Antimicrob Agents Chemother 2004;48:275-80. 26. Tornieporth NG, Roberts RB, John J et al: Risk factors associated with vancomycin-resistant Enterococcus faecium infection or colonization in 145 matched case patiens and control patients, Clin Infect Dis 1996; 23:767-72. 27. Tuncer, Özkalp B, Cenik AG: Enterobacteriaceae su larına aztreonamın in-vitro antibakteriyel etkisi, ANKEM Derg 1989;3:211. 108