DİREN FİNLANDİYA Prof. Dr. Hasan Şimşek İstanbul Kültür Üniversitesi (www.hasansimsek.net) Mart ayının sonlarında bütün dünya medyasında, dolayısıyla da Türk medyasında Finladiya eğitim sistemi hakkında bir haber yayınlandı. 2000 lerin başından beri eğitim dendiğinde ilk akla gelen ülke olan Finlandiya bütün dünya medyasında pek çok habere konu olmuştu. Fin li çocukların uluslararası testlerde elde ettiği başarılar bütün dünyanın ilgisini çekti. Finlandiya okulları bütün dünya için neredeyse eğitimin Kabe si haline geldi ve dünyanın pek çok ülkesinden gelen eğitim turistlerinin de hedefi oldu. Son PISA testinde Çin-Şangay, Çin-Hong Kong, Çin-Macao, Çin-Taipei, Singapur, Tayvan, Kore, Japonya gibi Uzak Doğulu ların agresif rekabeti sonucu eski başarısını tekrar edemese de Finlandiya hala bütün dünyanın ilgisini çekiyor (2012 PISA sonuçlarında Finlandiya Matematik testinde 12. Okumada 5. ve Fen testinde 6. olabildi). Mart ayının sonunda Türk medyasında da gündeme gelen haber Finlandiya eğitim sistemini kökten değiştirecek radikal bir reform hakkındaydı. Habere göre Fin eğitim otoriteleri eğitim sisteminin felsefesini silbaştan değiştirmeyi hedefleyen bir reform girişimini başlatmıştı. Habere göre, artık bildiğimiz klasik tarih, coğrafya, edebiyat alan dersleri yerine konu bazlı öğretim programı devreye girecek. Sabahları bir saat tarih dersi, öğleden sonra bir saat coğrafya dersi gibi sadece belli bir konuya odaklanan dersler 16 yaşındaki öğrenciler için aşamalı olarak sonlandırılmaya başlandı. Bu derslerin yerini, Finlilerin deyimiyle fenomen eğitim ya da konu bazlı eğitim almaya başladı. Mesleki bir eğitim alan bir öğrenci, matematik, yabancı dil (yabancı müşterilere hizmet etmesine yardım etmesi için de) yazı becerileri ve iletişim becerilerini içeren kafeterya hizmetleri dersleri alabilecek. Daha akademik öğrenciler, örneğin Avrupa Birliği konusu etrafında ekonomi, tarih, yabancı dil ve coğrafyayı karıştıran bir ders alabilecekler. Reformun bir parçası olarak sınıfların fiziksel mekanları ve ders işleniş biçimleri de kökten Page 1 of 5
değişecek. Öğrencilerin, öğretmenin önündeki sıralarda oturduğu, dersleri dinlediği ve soru sorulmayı beklediği geleneksel format kalkacak, problem çözmek için küçük gruplar halinde çalışan ve bir taraftan da iletişim becerilerini geliştiren öğrencilerle daha fazla işbirliğine dayalı bir yaklaşım benimsenecek. Kuzeyin bu sessiz ve sakin ülkesi OECD tarafından 2000 yılında uygulanmaya başlanan Uluslararası Öğrenci Başarısını Ölçme Programı (PISA) sınavlarının ilk sonuçları elde edilmeye başlandığından beri dünyanın ilgi odağı oldu. Her üç yılda bir tekrarlanan bu sınavlarda son yıllara kadar Finlandiya ilk sıraları işgal ederek dünyanın merakını uyandırdı. Başından itibaren Fin liler de bu işe şaştılar. Dünya ülkelerinin eğitimcileri kadar onlar da bu işin nedeni konusunda epey çalışma yaptılar. Pozitif bilimin analitik ve indirgemeci yöntemini kullanarak Finlandiya başarısını analiz etmeye çalışan yüzlerce, binlerce makale ve haber, onlarca kitap yazıldı. Bu analizler sonucunda başarının nedeni olduğu iddia edilen yüzlerce değişken gündeme getirildi. Fakat bu değişkenlerden pek çoğunu bünyesinde barındıran başka eğitim sistemlerinin neden aynı başarıyı gösteremediği bir türlü açıklanamadı. Öte yandan, PISA uluslararası bir prestij göstergesi haline geldi. Ülkeler PISA da elde ettikleri sonuçları iyileştirmek için çeşitli reform çalışmalarına başladılar. Kısa sürede Finlandiya nın eşitlikçi, adil, çocuk merkezli, öğretmenin prestijinin ve meslek itibarının toplumda en yüksek olduğu, standart test karşıtı eğitim sisteminin başarısı aynı konularda çok da parlak karnesi olmayan Doğu Asya modelleri tarafından kısa sürede egale edildi. Dünyanın en rekabetçi eğitim sistemlerine sahip olan Çin (Çin in ülke olarak tamamı PISA yı almıyor; sadece Şangay, Macao, Taipei ve Hong Kong PISA ya sokuluyor), Singapur, Tayvan, Güney Kore ve Japonya son PISA testlerinde en üst sıralarda yer almayı başardılar. Haksızlık etmeyelim; Hollanda, İsviçre, Polonya, Estonya, Belçika, Almanya gibi ülkeler de Uzak Doğu lulardan sonra dünyanın en başarılı ülkeleri arasında yer aldılar. Page 2 of 5
Sonuçta, PISA dünya eğitim sistemlerine önemli bir katkıda bulundu. Ülkeler birbirlerinin eğitim sistemlerinden ve başarılı uygulamalardan (best practices) öğrendiler ve kendi eğitim sistemlerinde reforma gittiler. Öğretmen kalitesinin artırılması, eğitim sisteminde eşitsizliklerin azaltılması, özellikle okul ve ülke ortalamalarını dramatik biçimde etkileyen çok başarısız okulların iyileştirilmesine özel önem verilmesi, cinsiyet temelli eşitsizliklerin azaltılması ve kızların eğitimine özen gösterilmesi, öğretim programlarının içeriğinde değişikliğe gidilmesi, okullarda ölçme sistemlerinin değiştirilmesi gibi bir dizi yenilik dünya ölçeğinde kabul gördü. Bütün bu olumlu ve yararlı sonuçlara rağmen bazı ülkelerde PISA sınavlarında çıkan soruların tarzına uygun özel eğitim ortamlarının yaratılması da PISA sınavlarının güvenirliğine gölge düşürdü. PISA nın yarattığı yüksek prestij ve imaj özellikle Asya ülkeleri başta olmak üzere bazı ülkelerde PISA yı özel hazırlık ortamları oluşturulmasına neden oldu (Başta Çin olmak üzere). Şimdi bu ortam içinde son birkaç PISA sınavında irtifa kaybeden Finlandiya köklü bir eğitim reformu girişimine başlıyor. Durum bir yandan olumlu karşılanmalı. Her ülkenin siyasetçileri gibi Fin li siyasetçiler de Finlandiya halkına bu irtifa kaybını tersine çevirecek projeler sunmak zorundalar. Öyle ya, dünyanın gıpta ile baktığı, uçaklar dolusu heyetlerin Fin okullarını işgal ettiği zamanlara da tanık olan Finlandiya halkı siyasetçisinden durumu tersine çevirecek projeler bekler. Tehlike de burada başlıyor. PISA sınavlarında Finlandiya nın gösterdiği başarıyı analiz eden yazı ve kitaplarıyla küresel şöhret olan Pasi Shalberg Finlandiya bu düşüşü yaşamadan önce yazdığı yazı ve kitaplarında Fin Eğitim sisteminin gösterdiği başarının arkasında küresel eğitim modalarına teslim olmamasının yattığını belirtmekteydi. Ona göre Finlandiya (özellikle Amerika ve İngiltere merkezli) Küresel Eğitim Reformu Hareketi ne (Global Education Reform Movement GERM) teslim olmamış ve kendi özgün sisteminden şaşmamıştı. Shalberg in GERM olarak adlandırdığı küresel eğitim modalarının içinde şunlar vardı: (Özellikle Amerika temelli) eğitimde standartlaşma hareketi; temel okuma-yazma becerileri anlamında Matematik, dil ve fen bilgisi Page 3 of 5
okuryazarlığının öne çıkarılması; eğitimde yeni yöntemlerin denenmesi ve risk almayı önleyen denenmiş ve kanıtlanmış yöntemlerin yaygınlaştırılması çabası; charter okullar veya özel girişimin eğitimde desteklenmesi gibi Neoliberal politikalar; okullar ve öğretmenleri önceden belirlenmiş hedefler doğrultusunda yapılandırılmış test sonuçlarına göre ödüllendirmek veya cezalandırmak. Finlandiya eğitim sisteminin başarısı bu küresel modalardan ziyade kendi özgün modeline bağlı kalmasıydı. Bu özgün model bazı açılardan bu küresel modalardan farklı işliyordu (http://www.thedailyriff.com/articles/the-finland-phenomenon-inside-the-worlds-mostsurprising-school-system-588.php): 1. Finlandiya da standart testler verilmez. 2. Öğretmenler öğretim programlarını esnek kullanır ve sınıfta kendi özgün yöntemlerini uygulama fırsatları vardır. 3. Sekizinci sınıfa kadar çocuklara derslerde not verilmez. 4. Bütün öğretmenler yüksek lisans derecesi sahibidir. 5. Başarısız öğretmenler denetimlerde düşük not verilerek cezalandırılmaz veya işten atılmaz, daha çok profesyonel destek ve eğitim alırlar. 6. Okullar arasında rekabet değil dayanışma ve paylaşma vardır. Bütün okulların her türlü koşul ve ortamları birbirine benzer. 7. Ülkedeki okulların tamamı devlet okuludur ve özel okul yoktur. 8. Fırsat eşitliği en önemli şeydir. Mükemmelliyet arayışından ziyade eşitlik arayışı vardır. 9. Devlet OECD ülkeleri içinde eğitime en fazla desteği ayıran ülkelerden biridir (milli gelirin yaklaşık % 6 sı). 10. Eğitim yöneticilerinin maaşı öğretmenlerle hemen hemen aynıdır. Page 4 of 5
11. Çocukların özgürlük ve bağımsızlığına önem veren bir kültür vardır. Çocuklar tek başlarına bisikletle ve yürüyerek okula gider ve gelirler. 12. Okullar dünyada en az ev ödevi veren okullardır. Çünkü öğrenmenin sınıfta gerçekleşebileceği inancı vardır. 13. Okullarda spor yapılır ancak okulların spor takımları yoktur. Rekabet değerli ve önemsenen bir şey değildir. 14. Odakta çocuk-öğrenci vardır. Çocuk-öğrenci geri kalmaya başladığında iyi eğitimli öğretmen olayın farkına varır ve bu çocuğa özel bir program hazırlayarak telafi yöntemleri geliştirir. Eğer bir çocuk-öğrenci akranlarından ileri durumdaysa ve sıkılmaya başladıysa öğretmen ona da farklı bir program hazırlayarak onun özel ihtiyaçlarına cevap verir. 15. Çocuklar pek çok ülkedekinin tersine 7 yaşta okula başlarlar. Şimdi bütün bu özellikleri olan bir eğitim sistemi reform girişimlerine başlıyor. Son 50 yıldır özellikle Amerikan orijinli eğitim fikirlerinin ve reformlarının kurbanı olmuş bir ülkenin bir vatandaşı olarak diren Finlandiya demek zorundayım. Finlandiya lıların son yapması gereken şey özellikle Anglo-Sakson eğitim ve kültürün rahle-i tedrisinden geçmiş entelektüellerin bu tür reformların sürükleyicileri olmasının önüne geçmeleridir. Altı milyonluk başarılı ve özgün bir laboratuvar reform niyetine yıkılmazsa bundan bütün dünya kazançlı çıkar. Diren Finlandiya! Page 5 of 5