EVVEL ZAMANDA SAFRANBOLU



Benzer belgeler
ESKİ YÜZYILLARDAKİ SAFRANBOLU 1- EVVEL ZAMAN İÇİNDE SAFRANBOLU 2- TÜRK VE OSMANLİ KENTİ SAFRANBOLU 3- SAFRANBOLU NUN ESKİ ADLARI

DiJiTAL TÜRKÇE ANSiKLOPEDi

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

2. İstanbul Boğazı 31 kilometre uzunluğundadır. 3. İstanbul Boğazı Asya ve Avrupa yı birbirinden ayırır. 4. İstanbul Boğazını turistler çok severler.

ŞANLIURFA YI GEZELİM


Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

AKDENİZ İN KUCAĞINDAKİ TARİH ;MAMURE Kapıdaki gişeye yaklaşıp kaleye girmek için ücret ödemek istedim. O sırada gişede oturan hanım görevlinin

KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ

GEÇ ANTİK ÇAĞDA SMYRNA NIN SU YOLLARINA İLİŞKİN BAZI BELGELER

TÜRK VE OSMANLI KENTİ SAFRANBOLU

PARK-BAHÇE VE PEYZAJ MİMARİSİ

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

Kültür ve Turizm Bakanlığından: İZMİR 2 NUMARALI KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR 45.13/97 Toplantı Tarihi ve No :

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor?

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi Y. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1998

KAPADOKYA. Melih ÖZTEKİN. Eralp ÖZYAĞCI. Mert ÇİL. Başak DEMİRBAŞ

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

II. İSTANBUL ARKEOLOJİ VE SANAT TARİHİ ÖĞRENCİ SEMPOZYUMU PROGRAMI 11. ARALIK 1. GÜN

Batı Karadeniz Gezi Programı Safranbolu, Kastamonu, Amasya, Samsun Kasım 2013

TOKAT DOĞAL SİT ALANLARI

PERVARİ İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi Y. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1998

Senin güzeller güzeli kızını bir yılan sokup öldürecek.

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

TARİH BOYUNCA ANADOLU

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir.

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

TARİHİ BAHÇELERDE RÖLÖVE ve RESTORASYON DERSİ. Restitüsyon Rölöve Restorasyon Rehabilitasyon Renovasyon

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

Edirne Köprüleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

ÇANKIRI-ILGAZ (19-20 Şubat 2011)

Kelaynakların Hazin Öyküsü

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

Muhammed ERKUŞ. Sefer Ekrem ÇELİKBİLEK

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

2500 YILLIK YERLEŞİM YERİ: AVŞAR AVŞAR DA ÖREN YERLERİ

ALBEY DEN GELEN BYZANTION ANTİK KENTİ SUYOLU BYZANTION ANTİK KENTİNDEN. DERLEME MEHMET BİLDİRİCİ Park Apartmanı Şişli İstanbul

PLAN AÇIKLAMA RAPORU

16 18 EKİM 2014 KAPADOKYA TURU

2.1. Uluslararası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler (SCI & SSCI & Arts and Humanities)

02 Nisan MĠMARLIK BÖLÜM BAġKANLIĞINA,

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Arş. Gör. Muhammet ARSLAN

YAYIN VE BASIM. İstanbul F Bursa Araştırma 7 Vakfı F-1 Belgeler 1 16 F-1 Mimarlıktan Haberler 1 58 F-1. Bursa Araştırmaları 1

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

İBRAHİM ŞİNASİ

Bölükbaşı Ertürk, Esra (2010), Safranbolu da Su Mimarisi: Havuzlu Oda/Sofa Havuzlu Selamlık Köşkü, Erdem, s.56, sf

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Neler Yapılır?

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Neler Yapılır?


Dünyayı Değiştiren İnsanlar

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Doğal Afetler ve Kent Planlama

T.C. İZNİK KAYMAKAMLIĞI Kılıçaslan İlkokulu Müdürlüğü İLÇEMİZİ TANIYOR, TANITIYORUZ

İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

Günümüzde 1. tepede Topkapı Sarayı, 2. tepede Nuruosmaniye Camisi, 3. tepede Süleymaniye Camisi, 4. tepede Fatih Camisi, 5. tepede Yavuz Sultan Selim

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

SİVEREK'TE TARİHİ ESERLER VE CAMİLER

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

İstanbul Boğaz Turları

TÜRKĠYE ve DÜNYA BAĞCILIĞI. Dr. Selçuk KARABAT 1

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

Urla / Klazomenai Kazıları

demir ve bronz çağlarının kalıntılarına ulaşılmış, medeniyetlerin doğup yıkıldığı Mezopotamya toprakları üzerindeki Ürdün de, özellikle Roma ve

VII. BÖLÜM SAFRANBOLU GERÇEKLERİ. 21. SÖYLEġĠ : ESKĠ YÜZYILLARDAKĠ SAFRANBOLU HAKKINDA BĠLĠNENLER. 22. SÖYLEġĠ : XX. YÜZYIL BAġINDA SAFRANBOLU

ALTIN MÜCEVHERAT. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Anadolu Üniversitesi Yılı Side Kazısı Çalışmaları. (12 Temmuz-8 Eylül 2010)

Sakarya ili kültür ve turizm bakımından önemli bir potansiyele ve çeşitliliğe sahiptir. İlde Taraklı Evleri gibi

S C.F.

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü. Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

Kültür ve Turizm Bakanlığından: BURSA KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR

TÜRKİYE DE MÜZECİLİK VE MÜZECİLİK TARİHİ

Genezinli Eliçin Ailesi

Adı Soyadı: Ertan GÖKMEN Doğum Tarihi: 1967 Öğrenim Durumu: Doktora Öğrenim Gördüğü Kurumlar: Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl

Türkiye de bir ilk: Mersin ilinde omurgalı fosili Metaxytherium (Deniz İneği) bulgusu

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

içindekiler Bölüm I Planlama Sürecine İlişkin Öneriler... 15

Transkript:

I EVVEL ZAMANDA SAFRANBOLU Bir çok eski kent gibi Safranbolu nun da, kaç yüz yıldan, ya da kaç bin yıldan bu yana bir yerleşim yeri olduğu konusunda güvenilir bilgiler bulunmamaktadır. Jeolojik yapısı ve topografik görüntüsü açısından ise, Safranbolu kent merkezinin, yerleşim alanı olmadan önce sularla kaplı bulunduğuna inanılır. GÖL MÜ, ĐÇ DENĐZ MĐ? Safranbolu nun, eskiden deniz ya da göl olan bir bölgede, suların çekilmesiyle bir yerleşim alanına dönüştüğü yaygın bir görüştür. Ancak bunun kanıtı olarak, Kalealtı nda Burunsandal kayasındaki, deniz araçlarının bağlandığı halkadan söz edilmesi çok ilginçtir. Ne var ki, o halkayı gördüğünü söyleyen yoktur, hep Burunsandal da bir halka varmış denildiğine tanık olunur. Nitekim, folklor alanındaki çok değerli çalışmalarıyla tanınan Sadi Yaver ATAMAN da, çok eski yıllarda Bartın Gazetesi ndeki Safranbolu nun eski eserleri adını taşıyan ve uzun bir süre aynı gazetede tefrika biçiminde yayınlanan yazı dizisinde, Burunsandal Deniz-Göl başlığı altında şunları yazmaktadır.( 1 )..Topografik ve jeolojik vaziyet itibariyle...safranbolu nun, evvelce denizden ziyade göl halinde bulunduğu... şüphesizdir. Kasabayı adeta çevreleyen kayaların vaziyeti, suların itikalatına (aşınmalarına) maruz kalarak vücut bulan yer yer çöküntülü mağaracıklar, tıraş edilmiş gibi görünen oyuklar ve nihayet, bulunan kavkaalar (deniz hayvanlarının kabuğu), deniz hayvanları müstebasecikleriyle (açıkca anlaşılacağı üzere) kasabanın yerinde eskiden bir göl bulunduğuna hüküm vermek hemen de kabildir. Burunsandal denilen kaya burnunda bulunduğu söylenilen demirden bir çıma halkası, bu ihtimalleri kuvvetlendiren ve tamamlayan başlıca amillerden maduttur (sayılır) BURUNSANDAL ; (solda hemen altından: sağda uzaktan görünümü) ( 1 ) Bartın Gazetesi, 6 Eylül 1932, sayı: 360

2 Ancak, sözkonusu jeolojik yapıya sadece Safranbolu şehir merkezinde değil, Karabük yakınında Balıklar Kayası civarındaki Araç çayı vadisinde ve Tokatlı, Düzce, Sırçalı köylerindeki ilginç kanyonlarda da görüldüğü üzere çok geniş bir alanda rastlanır. Dolayısıyla, demir halkası bulunduğu söylenen Burunsandal dan çok daha yüksek veya çok daha alçak kotlarda da aynı jeolojik oluşumun bulunması, kentin eskiden göl olduğu ve kenti çevreleyen kayaların da, göl sularının aşındırmasıyla oluştuğu teziyle bağdaştırılamaz. Buna karşılık, aynı konuda yine oldukça eski yıllarda, Bir Gezi Notlarından, Safranbolu Karabük başlıklı yazısında, Jeolojik belirtilerden anlıyoruz ki, Đstanbul Boğazı açılmadan önce, Safranbolu, Karadeniz in bir parçasıydı. diyen Tahir KARAUĞUZ un. görüşü( 2 ), bilimsel gerçeklerle örtüşmektedir Nitekim, Ege denizi ve Ege adaları ile Marmara denizi, Çanakkale ve Đstanbul Boğazları nın jeolojik zamanlarda oluşumu hakkında şu bilgiler verilmektedir: Üçüncü zamanın sonuna doğru, şimdiki Ege Denizi nin yerinde bulunduğu için Egeid denilen alan, yer yer alçalıp yükselmelere, yer yer kırılıp çökmeğe uğradı ve o sırada Girit in güneyindeki büyük deniz (eski Akdeniz) yavaş yavaş kuzeye doğru yayılarak Egeid alanını kendine kattı, hatta eski bir vadi olan Çanakkale Boğazı ndan Marmara ve oradan da eski bir göl olan Karadeniz ile birleşti. Aslında bu hareketlerin tek taraflı ve bir defalık olmadığı, dördüncü zaman içinde Karadeniz gölünün taşan tatlı sularının Ege Denizi alanına doğru yayıldığı da bilinmektedir. ( 3 ) Jeolojik zamanların 3,5 milyar yıl sürdüğü ve bu sürenin son 500 milyon yılının fosiller sayesinde bilindiği; yukarıda sözü edilen üçüncü zaman ın günümüzden 65 milyon yıl önceki, dördüncü zaman ın ise bir milyon yıl önceki dönem olduğu da bu arada belirtilmelidir.( 4 ) Bu bilgilerin ışığında, milyonlarca yıl önce gerçekleşen jeolojik olaylar sonrasında, Đstanbul ve Çanakkale Boğazları nın açılması, Ege Denizi nin bulunduğu alanın çökmesi suretiyle, Akdeniz ile birleşen bir iç deniz konumundaki Karadeniz in rakımının düşmesi nedeniyle, sadece Safranbolu dan değil, Karadeniz Bölgesi ndeki çok geniş bir alandan suların çekildiğini kabul etmek gerekmektedir. Dolayısıyla, insan yapımı bir demir halkanın Burunsandal da olduğu söylentisinin, oradaki kaya oluşumunun bir sandalın burnunu andırmasından kaynaklanan adlandırma ile ilişkili bir yakıştırma olduğu düşünülebilir. Çünkü dünyada insan yaşamının başlayacağı zamandan milyonlarca yıl önce ve Safranbolu nun sularla kaplı olduğu sırada, bu halkanın oraya nasıl yerleştiği sorusuna yanıt bulunamaması bu söylentinin tutarsızlığını gösterir. Ancak, Burunsandal da şayet gerçekten bir halka var idiyse, bu halka, herhalde Safranbolu, insanların yerleşim alanı olduktan sonra, herhangi bir amaçla oraya konmuş olabilir. Safranbolu nun bulunduğu yerin geçmişte sularla kaplı olduğundan hareketle, hayal gücü çok geniş olan kimileri, hiç bir kanıt olmadan çok yakın zamanlarda Nuh un Gemisi nin Safranbolu da Hıdırlık Tepesi nde olduğu savında bulunmaktan da çekinmemişlerdir. Tüm dünya Nuh un Gemisi ni Ağrı ( 2 ) Zonguldak Gazetesi, 10.10.1938, sayı: 558 ( 3 ) Meydan Larousse Büyük Lugat ve Ansiklopedi, Cilt:4, Sayfa: 93 ( 4 ) Meydan Larousse Büyük Lugat ve Ansiklopedi, Cilt: 12, sayfa: 899

3 Dağı nda ararken böyle bir savda bulunabilmenin, ilk bakışta elde çok güçlü kanıtların olmasını zorunlu kılacağı düşünülebilir. Ancak, hiç bir kanıt olmadan böyle bir teoriyi ortaya atarak, kimi yerel yayın organlarında bundan söz edilmesini sağlamak, her ne biçimde olursa olsun sansasyonel haber yaratmak güdüsüyle açıklanabilir. XX.yüzyılın başlarında Safranbolu dan bir görünüm Nuh Tufanı nda tüm dünya sularla kaplandığında, dinsel kaynaklarda Nuh Peygamber in hazırladığı geminin içinde, yüksek bir dağın tepesinde suların çekilmesinin beklendiğinden söz edildiğine göre, bu dağın herhalde 5.165 metre yüksekliğindeki Ağrı Dağı değil de, 350 metre rakımındaki Safranbolu kent merkezindeki Hıdırlık tepesi olmaması gerekir. YAZILI BĐLGĐNĐN ÖNEMĐ Her kent için olduğu gibi, Safranbolu nun da insanların yerleşim yeri olduğundan itibaren tüm geçmişi hakkında yeterli belge ve bilginin varlığından söz edilemez. Safranbolu nun evvel zamanı hakkında, değil yeterince bilgi ve belge sahibi olmak, hiç yok denebilecek kadar az bilginin bulunduğu gerçeği ile karşı karşıya bulunuluyor. Bilgi denilince özellikle güvenilir bilgi ; güvenilir bilgi denilince de, insanlık tarihinin, yazının bulunuşuyla başladığı kabullenildiğinden, öncelikle yazılı belgeye dayalı bilgi söz konusudur. Bundan ötesi, çok sık rastlandığı gibi söylentilerdir, yakıştırmalardır, olasılıklardır, kişisel yorumlardır. Yazılı belge olmadan geçmişten söz etmek, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... tekerlemesiyle başlayan masallardan çok da farklı bir değer taşımaz. Aslında evvel zamanının bilinmemesi, sadece Safranbolu ya özgü bir olgu değildir. Đnsanlık tarihinin başlangıcı olarak kabul edilen yazının bulunuşundan binlerce yıl sonrası hakkında da yeterli bilgi yoktur. Gazete ve dergi yayınlarının bulunmadığı, yazılı belge bırakma geleneğinin olmadığı son bin yıl için bile, aynı olumsuzluklar söz konusudur.. Dolayısıyla, olayları zamanında yazıya dökme ve hatta kişilerin anılarını kaleme alması gibi bir gelenek toplumumuzda oluşmadığından, Safranbolu dahil, hemen her kentin bir kaç yüz yıl öncesine ait yakın geçmişinde yaşananlar dahi, bir kaç kuşak geçtikten sonra unutulmakta; çok az unutulmayanlar olsa da, kuşaktan kuşağa, kulaktan kulağa büyük değişikliklere uğramaktadır.

4 Nitekim, Osmanlı Devletinin kuruluşu ve hatta Đstanbul un Fethi gibi çok önemli olaylar bile, Bizans tarihçilerinin ya da Arap seyyahların yazdıklarından öğrenilmeye çalışılmaktadır. Çünkü; Osmanlı dönemine ilişkin ilk yazılı metinler, Ahmedi ve Aşıkpaşazade tarihleriyle, XV. yüzyıldan itibaren kaleme alınmış bulunmaktadır.. Osmanlı da Naima (1655-1716) ile başlayan resmi tarih yazıcılığı demek olan Vakanüvis ler de, yaşadıkları dönemin ya da bir padişahın yaşadığı dönemin olaylarını, tüm çıplaklığıyla anlatmaktan kaçınmışlardır. Büyük çoğunlukla kitaplarını, gerçekleri gizleyerek ve zamanın yöneticilerine hiç de hak etmedikleri övgüler düzerek kaleme almış olduklarından, Osmanlı dönemine ilişkin eski tarih kitaplarında yer alan bir çok olay, günümüz tarihçileri arasında tartışma konusudur; birbirinden çok farklı yorumlarla açıklanmaya çalışılmaktadır. Osmanlı döneminde, imparatorluğun merkezinde Đstanbul da olup bitenler hakkında yazılanlar böyle iken, taşra kentlerinde ve örneğin Safranbolu da yaşanan olaylara ilişkin yazılan ve kaybolmayıp elde kalan bir belge hiç bulunmamaktadır. Sadece, yakın dönemlere ait vekayinameler (olayların tarih sırasına göre yazıldığı eser-kronik), tapu tahrir defterleri, saklanabilen şeriye mahkemesi kayıt ve ilamları (kararları) ile vakfıyelerden ve XIX. yüzyıl sonlarında hazırlanmaya başlanan Vilayet Salnameleri den kimi yüzeysel bilgiler edinebilme ve bu bilgilere dayalı, çoğu kez doğruluğu kuşkulu ve tartışmaya açık yorumlarda bulunmaya çalışılmaktadır. ESKĐ ÇAĞLARDA SAFRANBOLU Çok eski çağlara ilişkin, Safranbolu hakkında güvenilir bilgiler hiç yoktur denecek kadar azdır.. Bilinebilen sadece, tarihin başlangıcından Roma Đmparatorluğu nun çöküş yılı olan M.S. 395 ya da 476 yılına kadar devam ettiği kabul edilen Antik Çağ da Safranbolu nun, Kızılırmak ile Filyos ırmağı arasında kalarak, kuzeyde Karadeniz, güneyde Çankırı ve Çorum illerinin bir bölümüyle sınırlandırılan ve Paflagonya (Paphlagonia) denilen bölgede bulunmakta olduğudur. Bu döneme ilişkin Safranbolu çevresinde, Hacılarobası, Ilbarıt (Üçbölük), Sarıyan, Akören, Çavuşlar, Bürnük, Kızılcaören köylerinde kaya mezarları bulunmaktadır.( 5 ) Safranbolu yöresindeki kaya mezarları Değerli araştırmacı Hulusi YAZICIOĞLU, STRABON (M.Ö 58 ile M.S. 21 yılları arasında yaşamış, Roma dönemine ilişkin bilgiler içeren bir Çoğrafya kitabı bulunan Amasya doğumlu gezgin) tarafından hiç sözü edilmediği için, Safranbolu nun Roma döneminde önemli bir yerleşme yeri olmadığı veya Bizans döneminde kurulduğu kanısındadır. ( 5 ) Ahmet GÖKOĞLU (Arkeolog, Kastamonu Müzesi Müdürü), Paplagonia, Kastamonu-1952,Sayfa:90-100

5 Sayın YAZICIOĞLU ayrıca, Safranbolu nun ilk kez TEXĐER in (XIX. yüzyılda, Fransa adına, Anadolu da araştırmalar yapan ve Hattutaş ı bulan arkeolog ve gezgin), Küçük Asya adını verdiği kitabında, 610-641 (M.S) yılları arasında Bizans Đmparatoru olan Herakleyos a sunulan haritada, Zağfiranboli adıyla yer aldığını da açıklar.( 6 ) T. Tarih Kurumu nun, 2003 yılında basılan Ulusal Tarih Đçinde Safranbolu Sempozyumu (04-06 Mayıs 1999) adlı yayınında bir bildirisine yer verilen Feridun M. EMECEN de, Safranbolunun Geç Roma ve Erken Bizans döneminde ortaya çıktığı düşünülebilir demektedir. Bu arada, Kıranköy deki San Stefano Kilisesi nin (halen Ulucami), 1872 yılında onarımı sonrası kapısı üzerine konulan kitabede yazıldığı gibi, kilisenin ilk kez 515 yılında yapıldığı doğru ise ( 7 ), Safranbolu nun bu tarihten daha önce bir yerleşim yeri olarak varlığını kabul etmek gerekir. Bu durumda da, Safranbolu nun en az 1.500 yıldan çok daha eski bir yerleşim yeri olduğu duraksamaksızın söylenebilir. Yıllar önce, 1975 yılında gerçekleştirilen kültürel etkinlikler sırasında Safranbolu ya gelen Đstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden, arkeolog Prof.Dr. Muhibbe DARGA nın, Safranbolu ve çevresinin 1 inci Bin Yıl (Hz.Đsa dan sonraki ilk bin yıl) ve öncesine ilişkin hiç bir bilgi bulunmadığını ve yörede arkeolojik araştırmalar yapılmadığını bildirdiğine tanık olunmuştur. Safranbolu Đlce merkezi ile köylerindeki Tümülüsler (altında krala ya da çok önemli kişiye ait mezar odası olduğu söylenen toprak yığma tepe), hiç kuşkusuz çok önemli arkeolojik alanlardır. Bunlardan Safranbolu nun Konarı köyünde Yücek tepe ile Y.Çiftlik (Keten Mahallesi), Moğol (Yolbaşı) ve Sine (Çatak) köylerinde mevcut bir çok tümülüsün, yıllar önce köylülerce kazıldığı söylenmektedir.( 8 ) Üstte sağda Gümüş Tepesi (Gümüş Tümülüsü) ( 6 ) Hulusi YAZICIOĞLU, Küçük Osmanlı nın Öyküsü-Osmanlı Tarihi, Sayfa:27 ( 7 ) Mehmet Behçet, Kastamonu Asar-ı Kadimesi kitabını kaynak alan Hulusi YAZICIOĞLU, Safranbolu Tarihine ait Belgeler ve Kaynaklar, Sayfa 20-21 ( 8 ) Ahmet GÖKOĞLU (a.g.e), Sayfa: 50

6 Henüz kazı çalışmaları yapılmadığı bilinen Safranbolu kent merkezinde Gümüş ve Göztepe mevkiindeki iki Tümülüs ün açılıp, buralarda arkeolojik incelemeler yapıldığında, Safranbolu nun Bizanslılar öncesi, Antik Çağ a ait tarihi, bir ölçüde de olsa aydınlatılabilecektir. Gümüş tekine Büyük Göztepe, Göztepe semtindekine de Küçük Göztepe denildiği söylenen bu tümülüsler için Sadi Yaver ATAMAN, gözetleme yeri olduğu akla ve mantığa daha uygun gelir ( 9 ) derse de, bu görüşü, herhalde yıllar öncesinin bilgi yetersizliğiyle açıklamak gerekir. Bu arada Eskipazar daki Hadrianapolis antik kentinde yapılacak arkeolojik kazıların da, yörenin ve dolayısıyla Safranbolu nun ilk çağlardaki tarihine ışık tutacak verilere ulaşılmasını sağlayacağı düşünülebilir. Osmanlı döneminde Safranbolu nun da bağlı olduğu bir idari birim olan Viranşehir Sancağı na da adını vermiş bulunan antik kentte 2003 yılında başlatılan kazılar büyük önem taşımaktadır. Kentin temellerinin M.Ö. 3000 yıllarında Hititler tarafından atıldığı, Roma Đmparatoru Hadrianos tarafından kentin onarılıp imar edildiği, M.S. V. yüzyıldan itibaren piskoposluk olduğu, erken Bizans dönemine ait bir kilisenin taban mozaiklerinin, Zeugma yı kıskandıracak kadar harika bir görünümünün bulunduğu ve başka bir örneği olmayan bir değer taşıdığı ifade edilmektedir.( 10 ) Hadrianapolis antik kentinin mozaikleri (Cumhuriyet/Gezi, 26.07.2006, Ahmet BOSTAN ın Zeugma ya Rakip yazısından alınmıştır) KENTĐN YAKIN DÖNEMLERDEKĐ TARĐHĐ Antik çağ bir tarafa, daha sonraki dönemlerle ilgili olarak da, ne yazık ki, daha önce değinildiği gibi Safranbolu tarihine ışık tutacak yeterli bilgi ve belgeden yoksun bulunulmaktadır. Cumhuriyet in ilk yıllarında bile, Safranbolu nun tarihine ve tarihsel yapıtlarına, hep Kastamonu nkilerle birlikte değinen yayınlarla karşılaşılmaktadır. Bunlardan Đstanbul da 1925 te basılan Mehmet Behçet e ait Kastamonu Asar-ı Kadimesi ile 1952 baskılı Ahmet GÖKOĞLU nun Paphlagonia kitapları, Safranbolu hakkında yıllar boyu başlıca kaynak olma özelliğini taşımışlardır. Đbni Battuta nın ünlü Seyahatnamesi nde çok az yer verilen Safranbolu nun, coğrafi konumu ve kimi özellikleriyle hakkında, sözkonusu seyahatnameden sonra en eski bilgiye, oldukça ayrıntılı olarak, Atlas-ı Đbrahim Hamdi 1163 adlı kitapta rastlandığı söylenebilir. Ulus lu Đbrahim Hamdi Efendi nin, ( 9 ) Sadi Yaver (ATAMAN), Bartın GAZETESĐ, 06.09.1932, Sayı: 360 ( 10 ) Ahmet BOSTAN, Zeugmaya Rakip Cumhuriyet Gazetesi GEZĐ Dergisi, 26.07.2006, Sayı:40, Sayfa:20

7 memleketine 1726 yılında yaptığı ziyaret sonrası, Ulus ve çevresiyle ilgili olarak, bir tür gezi notları niteliğinde yazdığı bu kitapta, Safranbolu hakkında aşağıdaki ilginç bilgiler bulunmaktadır.( 11 ) Varak 312den;...Zagfranbolı: altmış beş derece tul (boylam), kırk bir derece yirmi dakika arzda (enlemde), on iki mahallesi ve dört camii, iki hamamı ve hancer (?) hoca (Cinci Hoca dan söz ediyor) mükellef bir han yaptırmıştır, bir viran kal ası (harap kalesi) ve Yauz (Yazı mı?) köyü dirler Eflani tarafına Rum keferesi (kafirleri) karyeleri (köyleri) ve şehirlünün ekserinde (çoğunda) bağ evleri olub yaz günlerinde Bağlara nakl ideler (taşınırlar) ve zemininde (toprağında, yerinde) zagfran (safran) eyü olmağla tarlası gayet zikıymettir (çok değerlidir), mesela bir Đstanbul kile (18-20 okka,ortalama 25 Kg) buğday ekilür, tarlaya bir kaç guruş (kuruş) virirler, vilayeti sengistan ve cezire olmagla toprak azizdir...ve kal asının (kalesinin) etrafında hüdayiperver (Allahın büyüklüğü) üzerlik nebatı (tütsü olarak kullanılan, yakıldığında nazar değmesini önlediğine inanılan bitki) çok biter ve Zagfranborlu nun üzümüne nazir (benzer, eş) ve taklıt kabul etmez, bir salkımın eline alub yerken parmakların birbirine yapışur ve elez ve leziz (çok tatlı) ve terkabuk (buğulu kabuk) gayet ala (güzel) olur ki Rumeli nde öyle üzüm görmedik XVIII. yüzyılın ilk yarısına ait bu yazılanlarda viran olduğu söylenen kaleye, 150 yıl kadar sonra Hükümet Konağı yapılacaktır. O dönem Safranbolu da bulunduğu bildirilen dört cami, yapılış tarihleri dikkate alındığında Eski Cami, Taş Minare Camii, Köprülü Camii ve Hidayetullah Cami olmalıdır. Đki hamam da, Eski Hamam ile Yeni hamam olacağına göre, Gümüş Hamamının o dönemde henüz açılmadığı veya çalışmadığı düşünülebilir. Kale nin etrafında, nerede üzerlik bitkisi yetiştirildiğini ise, bugün için bilmek olanağı yoktur; Bu yazılanların dışında, tarih boyunca mektepleriyle medreseleriyle ünlü, halkının okuma yazma oranı yüksek, bilgili kişiler yetiştiren Safranbolu için, kendi içinden çıkmış bir kişi tarafından, kentin geçmişini anlatan yazılı bir metin bırakılmamış olması büyük bir noksanlıktır. Elde mevcut ilk metin, çok yakın bir tarihte, 1924 yılında Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yayınlanan, çok yetersiz bilgiler içeren bir broşürdür. Bu broşür, kentin ekonomik durumu ile konumu ve ticaretle iştigal edenlerin adları dışında, tarihsel bilgi içermemektedir. Prof.Dr. Z. Fahri FINDIKOĞLU tarafından hazırlanıp, Türkiye Harsi ve Đçtimai Araştırmalar Derneği tarafından 1962 yılında, Kuruluşunun XXV.Yılında KARABÜK adıyla yayınlanan kitabın 106. sayfasındaki Kaynaklar bölümünde, 1900 tarihli Safranbolu Tarihi adlı bir kitaptan söz edilerek, Tahir KARAUĞUZ un Süleyman Paşa Medresesi Müderrisi Ziyaeddin Efendi tarafından kaleme alınan bu kitabı gördüğünü, sonra kaybolduğunu ve bulunamadığını söylediği bildirilir. Ancak, böyle bir bilgiye bir başka yerde rastlanılmamaktadır. Safranbolu tarihi ile ilişkili olarak ilk kez kapsamlı çalışma ve araştırmalar yaparak, bunların sonuçlarını kaleme almak ve daha sonra aynı çalışmaları yeni bilgilerle genişletip zenginleştirerek tekrar yayınlamak onuruna, Öğretmen ve Avukat Sayın Hulusi YAZICIOĞLU sahip bulunmaktadır. Beklenmedik zamanda, erken bir yaşta aramızdan ayrılan ortaokul arkadaşım ve meslektaşım Sayın YAZICIOĞLU, Safranbolu nun geçmişini aydınlatabilmek için yerli yabancı, eski veya yeni yazılı kitap, kayıt ve belgeler üzerinde yoğun çaba göstermiştir. ( 11 )Ülkü Halkevleri Dergisi, Mart/1940, Sayı: 85, Talat Mümtaz YAMAN ın Cihannüma nın Đlaveli Nüshası başlıklı makalesinden alınmıştır.

8 Kendisine karşı Safranbolu nun daima şükran duyguları içersinde olacağı inancındayım; aziz hatırası hiç kuşkusuz hep saygıyla yadedilecektir. Sayın YAZICIOĞLU nun ilk yayını, SAFRANBOLU Safranbolu- Karabük-Ulus-Eflani adını taşır. Karabük/1982 tarihli bu yayın iki bölümden oluşur; Tarihçe adlı ilk bölüm kendisi tarafından; Kaynaklar adlı ikinci bölüm Emekli Nüfus Memuru Mustafa AL ile birlikte hazırlanmıştır. Bu bölümün başında, günümüz diliyle, Safranbolu Ticaret Odası nın yukarda sözü edilen, eski yazıyla 1924 baskılı broşürü yer alır. Hulusi YAZICIOĞLU nun Safranbolu ile ilgili 2. eseri SAFRANBOLU Tarihine Ait Belgeler ve Kaynaklar adıyla Safranbolu Hizmet Birliği tarafından 1998 yılında yayınlanmış olup, aynı konudaki son kitabı da Şa-to Türkiyat yayınlarından 2001 de Küçük Osmanlı nın Öyküsü-Safranbolu Tarihi adıyla basılmış bulunmaktadır. Bu kitaplar, Safranbolu nun geçmişine ilişkin mevcut boşluğu doldurmağa çok değerli katkılar sağlayan kaynak eserler niteliğinde olmakla beraber, bugün için ne yazık ki, söz konusu boşluklar, tartışmasız biçimde tamamen doldurulmuştur demek olanağı henüz yoktur. Safranbolu tarihi tümüyle aydınlatılamamıştır; karanlıkta kalan olaylar vardır, puslu noktalar ise pek çoktur. Kimi konularda ulaşılan sonuçlar ve yapılan yorumlar, duraksamaksızın benimsenebilecek ve doğruluğundan kuşku duyulamayacak açıklıkta değildir. Sayın Hulusi YAZICIOĞLU nun Safranbolu ya ilişkin kitapları Kuşkusuz, yapılan analizler kesin bir senteze ulaşmaya olanak vermediği durumlarda, kesinlik içeren anlatımlar yerine, sadece olasılıkları ya da olabilirlilikleri belirtmekle yetinmek en doğru olanıdır. Tarihsel olaylar hakkında elde mevcut verilerin tamamı, aynı noktada kesişiyor ve dolayısıyla farklı yorumları değil, tek bir görüşü doğruluyor olmadıkça, kesin sonuçlar ileri sürmenin doğru olmayacağı kabullenilmelidir. Bilgi ve bulguların, farklı olasılıklara ve birden çok görüşlere yol açabildiği durumlarda, bunlardan biri, diğerlerinin tutarsızlığı tümüyle kanıtlanmadan, kesin doğru olarak gösterilmemelidir.. Konuyu somutlaştırmak gerekirse, yeri geldikçe değinileceği üzere Dadybra-Safranbolu, bor-kale, Sarı Saltuk-Babasultan, Hıdırlık-Hıdır Paşa vb. konulardaki farklı görüşlerin de, en az kabullenilenler kadar güçlü gerekçelerle savunulabileceği göz ardı edilmemelidir. Bunlara karşın şu gerçek de, bu arada özellikle vurgulanmalıdır. Sayın YAZICIOĞLU nun Safranbolu ya ilişkin kitaplarında, tartışılması gerekli kimi olaylara ilişkin olarak, yeterli kanıt olmadan bir görüşün kesinkes doğruluğu savında

9 bulunulup, sürekli aynı görüşte ısrarlı olunsa da, anılan kitaplar kendi dalında Safranbolu da ilk olma özelliklerinin ötesinde çok önemli ve çok değerli yetkin eserlerdir. Dispozisyonları ve içerikleri çok düzgündür; hiç zorlanmadan okunabilen, güzel bir anlatım biçimi olan kitaplardır. YENĐ YAYINLAR Safranbolu ile ilgili araştırmaların öncülüğünü yapan Hulusi YAZICIOĞLU nun dışında, Ünsal TUNÇÖZGÜR ün 1997 de basılan Dünden Bugüne Safranbolu ve 2002 baskılı Dünü ve Bugünü ile Safranbolu kitaplarında da, Safranbolu nun tarihine ilişkin olarak, YAZICIOĞLU nun görüş ve tespitleri doğrultusunda bilgiler vardır. TUNÇÖZGÜR bu kitaplarında, tarihsel bilgiler dışında, ayrıca Safranbolu nun sosyal yaşamı ile gelenek ve görenekleri hakkında, kendi kişisel duyum ve gözlemlerine de, geniş olarak yer vermiş bulunmaktadır. Son yıllarda, Safranbolu ile ilgili, tarih dışındaki konuları içeren yayınların da arttığı memnuniyetle gözlenmektedir. Đlk akla gelen, Safranbolu nun sevdalısı, değerli araştırmacı ve gazeteci Aytekin KUŞ un, her ikisi de birer başvuru kitabı olma özelliğine sahip, Safranbolu ya özgü sözcük, lakap ve takma adları içeren kitabı ile Türkiye de mimarlık değerlerinin korunmasına öncülük eden Safranbolu da, korumacılığın ilk adımlarına ilişkin belge ve bilgilerin derlendiği kitabıdır. Ayrıca, yurtiçinde ve dışında ünlenmesinin nedeni olan evlerini tüm özellikleriyle, bilimsel açıdan inceleyip, Safranbolu yu belgeleyen Prof.Dr. Reha GÜNAY ın kitapları başlı başına büyük bir önem taşımakta, güvenilir bir başvuru kitabı olarak, 1980 li yılların başından bu yana değerini korumaktadır. Sayın GÜNAY ın Geleneksel Safranbolu Evleri ve Oluşumu adıyla Kültür Bakanlığı nca 1981 ve 1990 yıllarında iki kez basılan kitabı, daha sonra Yapı Endüstri Merkezi yayını olarak da 1998 te Türk Ev Geleneği ve Safranbolu Evleri, adıyla çok büyük boyda ve 2004 te de, yanda kapağı görülen Safranbolu Evleri adıyla, küçük cep kitabı biçiminde basılmış ve çok yararlı olmuş; büyük ilgi görmüştür. Nitekim bu konuda, ünlü gazeteci Mustafa BALBAY, ( 12 ) Ben Safranbolu evlerini Reha GÜNAY ın Yapı Endüstri Merkezi yayınlarından çıkan Türk Ev Geleneği ve Safranbolu Evleri adlı kitabından öğrendim... Onun kitabını okuduktan sonra Safranbolu evlerini gezmek biraz zor. Zira, her bölümün önünde durup, Burasının bir anlamı vardı, Bu küçük ( 12 ) Mustafa BALBAY, Gezekalın-Safranbolu Zamana Yenilirken, Cumhuriyet/Gezi, 24.05.2006, Sayı:31, Sayfa:17

10 ahşap bölüm eskiden şu işe yarıyormuş, Bu bölüm mutfakla sofrayı ayıranbirleştiren yer diye mırıldanmadan edemiyorsunuz demektedir. Bunların dışında, Uğurol BARLAS ın Safranbolu Masalları ve Safranbolu Halk Bilgisi başta olmak üzere Safranbolu nun sosyal değerlerini konu alan kitapları, Prof.Dr.A.ABDÜLKADĐROĞLU ile Ü.ÖZSOY a ait Safranbolu Vakfiyyeleri ile Safranbolu Meşhurları, Mustafa ACAR a ait XVII. Yüzyıl ve XX.Yüzyıl Dönemi Başlarında Yapılmış Safranbolu (Ab-ı Hayat) Çeşmeleri ve Kastamonu Salnamelerinde Safranbolu Kazası, Eyüp Akman a ait Safranbolu daki Adak Yerleri ve Bu Yerlerle Đlgili Đnançlar kitapları ile Sadi Yaver ATAMAN ın notlarından yararlanarak, Süleyman ŞENEL in, özenle hazırladığı Eski Safranbolu Hayatı kitabı sayılabilir. Safranbolu ya ilişkin yapılan tüm çalışmalar ve burada değinilmemiş de olsa, yayınlanan her türden kitap, hiç kuşkusuz gelecek kuşakların Safranbolu hakkında, geçmiş kuşaklara nazaran daha çok bilgiye sahip olmalarını sağlayacak ve ileriki yıllarda, ya da yüzyıllarda Safranbolu konusunda yapılacak, çok daha geniş ve kapsamlı araştırma ve değerlendirmelere çok daha güvenilir kaynak ve dayanak oluşturabilecektir. Ayrıca, Safranbolu daki iki yüksek öğretim kurumunun; Meslek Yüksek Okulu ile Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi öğretim elemanlarının, zaman içinde Safranbolu ya ilişkin olarak, her konuda yapacakları bilimsel inceleme, araştırma ve değerlendirmelerin yayınlanması da, hiç kuşkusuz çok büyük yararlar sağlayacaktır. Kadd - i dildara kimi arar dedi, kimi elif; Herkesin maksudu bir amma, rivayet muhtelif * (Sevgilinin boyuna kimi selvi dedi, kimi elif; Herkesin amacı aynı ama, söylenti değişik) - Kanuni Sultan Süleyman -