SOYUT SANATTA IŞIK-RENK OLGUSU "LIGHT-COLOUR" PHENOMENON IN ABSTRACT ART

Benzer belgeler
GRAFĠK VE FOTOĞRAF 1. HAFTA DERS PROGRAMI Dersin adı

AÇIK - KOYU. Amaç: Açık-koyu karakalem tekniği ile objeleri hacimlendirmek

TEMEL GRAFİK TASARIM AÇIK-KOYU, IŞIK-GÖLGE

SANATSAL DÜZENLEME ÖĞE VE İLKELERİ

CUMHURİYET ORTAOKULU 7. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

İ ÇİNDEKİ LER 1. BÖLÜM

EGE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR, TASARIM VE MİMARLIK FAKÜLTESİ GÖRSEL İLETİŞİM TASARIMI BÖLÜMÜ DERS İÇERİĞİ

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk)

ÇAĞDAŞ TÜRK SANATINDA SOYUT RESİM. Hazırlayan: Efe Korkut Kurt Haziran, 2008 Taşkışla, İTÜ

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 86, Aralık 2018, s

SANATIN TARİHSEL SERÜVENİNDE BİÇİM VE İÇERİK İLİŞKİSİ

LEVHA HAREKETLERĠNĠN ETKĠLERĠ Alfred WEGENER 1915 yılında tüm kıtaların bir arada toplandığını,sonra farklı yönlere kayarak dağıldığını ileri

Moda ve Tekstil Tasarımında Temel Tasarım II (MTT102) Ders Detayları

PAUL CEZANNE IN SANATINDA DOĞA ÇÖZÜMLEMELERİ

İZDÜŞÜM PRENSİPLERİ 8X M A 0.14 M A C M 0.06 A X 45. M42 X 1.5-6g 0.1 M B M

MMR 101 MİMARLIKTA TEMEL TASARIM I. Güz Dönemi Atılım Üniversitesi GSTMF Mimarlık Bölümü Lisans Programı 1.Yıl

Yirminci yüzyıl sanatının içinde, güzellik kaygısı taşıyan veya doğa görüntülerinden oluşturulmuş yapıtlar, yerlerini tamamen olmasa da düşünsel

mimariye giriş BaÜ mimarlık / 2005

T.C. MĠLLÎ EĞĠTĠM BAKANLIĞI GRAFĠK VE FOTOĞRAF ĠMGESEL KOMPOZĠSYON ÇĠZĠMĠ 213GIM312

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

DERS PLANI. : Öğrencinin renkli resim tekniklerini ayırt edebilmesi, kullanılan

Küllüoba 2004 yılı Kazı Çalışmaları

Rönesans Heykel Sanatı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

İletişim Programlarına Özgü Öğretim Çıktıları

DOĞAL GAZ SEKTÖRÜNDE PERSONEL BELGELENDĠRMESĠ

ARKAS KOLEKSİYONU NDA POST-EMPRESYONİZM

KÜBİZM DE YÜZEYİN ÇİZGİSEL DÜZENLEMESİ*

Desen II (GRT 104) Ders Detayları

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

Kâğıt Boyu ve Gramajı Madde 2 (1) Tezlerin yazım ve basımında A4 (210x 297 mm) boyutlu, en az 75 gramajlı beyaz kâğıt kullanılır.

Nazmi Ziya, Ortaköy Camii KAPAK RESMİ

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009

TRAFĠK GÜVENLĠĞĠ PROJESĠ

224 2 nd International Conference on New Trends in Education and Their Implications April, 2011 Antalya-Turkey

SANAT, SANATÇı, SERAMİK SANATı VE BİR SERAMİK SANATÇısı. Dilek ALKAN* Evrenselolan insan ve değerlerinin, iyi bir şekilde özümsenip,

20.YÜZYIL TÜRK RESĠM SANATI

CUMHURİYET ORTAOKULU 6. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

CUMHURİYET ORTAOKULU 6. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

MİMARİ ANLATIM TEKNİKLERİ Gr. 3

Grafik Tasarım Serkan AKSU Photoshop CS Araçlar

KODU DERSİN ADI T U K Çağdaş Sanat I-II Yard. Doç. Dr. Solmaz BUNULDAY HASGÜLER

Ġspanya da üniversite Sistemi

TEKNOLOJI VE TASARıM DERSI

NAPOLEON PROBLEMİNE FARKLI BİR BAKIŞ

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI SANAT VE TASARIM YAĞLI BOYA RESİM

Fotoğrafta kompozisyon fotoğraf çerçevesinin içine yerleştireceğimiz nesneleri düzenleme anlamına gelir.

Konu : Anadolu Uygarlıklarının Rölyef Eserleri (Hitit, Frig, Urartu, Lidya)

BÖLÜM ÜÇ BOYUTLU NESNELERİ KAPLAMA VE GÖLGELENDİRME

Ġnternet ve Harekât AraĢtırması Uygulamaları

SANAT VE TASARIM ALANI MİNYATÜR MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

2008 YILINDA ÜNĠVERSĠTELERĠMĠZĠN MADEN MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMLERĠNE KAYIT YAPTIRAN ÖĞRENCĠLERĠN ÖSS PROFĠLĠ ve ÇEġĠTLĠ BĠLGĠLER

Juan GRİS. MODERN RESİMDE TABİAnN ROLÜ" SUMMARY. "Plastik özgürlükleri nasıl. "Ekspresyonjzm ile Kübizm. nesnesidir."

Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE) ISSN:

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ALANI ÇERÇEVE ÖĞRETİM PROGRAMI

CİHAT ARAL 22 MART - 09 NİSAN Açılış: 22 Mart Perşembe Kokteyl: 18:00-20:30

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

Küresel Kriz Sonrası Dünya Ekonomisinin Geleceği

YEREL MEDYA SEKTÖRÜ VE GLOBALLEġEN MEDYAYA GÖRE KONUMU

İLLER ARASI GÖÇLERDE AFYONKARAHİSAR İLİ. Afyonkarahisar Province in Inter Provincial Migration

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

Modern Sanat Tarihi I Ders 8. İçerik: Kübizm ( ) / Füturizm ( ) Kaynaklar: Modern Sanatın Öyküsü; N.Lynton

MAKİNE ELEMANLARI LABORATUARI

5. ÜNİTE İZDÜŞÜMÜ VE GÖRÜNÜŞ ÇIKARMA

Türk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün 2008 Yılı Rekabet Durumu (II)

PROJE TEKNİĞİ DERSİ. PEYZAJ TASARIM ÖĞELERİ ve TASARIM İLKELERİ. Öğr. Gör. Hande ASLAN

Teknik Resim ve Perspektif (GRT113 ) Ders Detayları

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı RESİM KURS PROGRAMI

CUMHURİYET ORTAOKULU 8. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Devrim Erbil: Ritmin Resmi

İLEDAK İletişim Programlarına Özgü Öğretim Çıktıları

ÇIRAKLIKTA GEÇEN SÜRE SĠGORTALILIK BAġLANGICININ TESBĠTĠNDE DĠKKATE ALINIR MI?

SINIF ÖĞRETMENLĠĞĠ SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETĠM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

KALĠTE BĠLGĠLENDĠRME TOPLANTISI SONUÇ BĠLDĠRGESĠ. 18 Temmuz Harran Üniversitesi. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi

TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE. Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi

YAPAY SİNİR AĞI İLE HAVA SICAKLIĞI TAHMİNİ APPROXIMATION AIR TEMPERATURE WITH ARTIFICIAL NEURAL NETWORK

Ölçme ve Değerlendirme Semineri

Form İnşa (GRT114 ) Ders Detayları

SPOR ÖRGÜTLERĠNDE TOPLAM KALĠTE YÖNETĠMĠ

Fotoğraf Sanat mıdır? Evet, Sanattır...

bu Ģekilde Türkiye ye gelmiģ olan sıcak para, ĠMKB de yüzde 400 lerin, devlet iç borçlanma senetlerinde ise yüzde 200 ün üzerinde bir kazanç

Mühendislik ve Mimarlık Fakültesinde Ekonomi Dersinin Önemi

EK-2 DERSLERİN İÇERİĞİ VE YARARLANILACAK KİTAPLAR

Yıl: 4, Sayı: 11, Haziran 2017, s

SİRKÜLER. (a) C1 paragrafından sonra gelmek üzere aģağıda yer alan C1A paragrafı eklenmiģtir.

ERCIYES ÜNĠVERSĠTESĠ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESĠ RESĠM BÖLÜMÜ

Psikomotor Alan Sosyal-Duygusal Alan BiliĢsel Alanı Dil Alan Özbakım Becerileri A 2: K 2 A 3: K 1, 2 A 5: K 2, 3 A 6: K 1, 2 A 16: K 3

SİNEMATOGRAFİK GÖRÜNTÜNÜN ÜRETİLMESİNDE GÖRME BİÇİMLERİNİN ROLÜ VE 2000 SONRASI TÜRK SİNEMASI

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

TED KDZ EREĞLİ KOLEJİ GÖRSEL SANATLAR DERSİ 5. SINIF YILLIK PLANI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İLKOKULU 1/. SINIFI GÖRSEL SANATLAR YILLIK PLANI

RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

20. yy da Coğrafi DüĢüncede Meydana Gelen DeğiĢimler

MÜDAHALECĠ DEVLET ANLAYIġININ EROZYONU: ĠKTĠSAT VE MALĠYE POLĠTĠKALARINDA DEĞĠġĠM - TÜRKĠYE ÖRNEĞĠ

T.C. ONDOKUZMAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI EĞİTİM FAKÜLTELERİ GÜZEL SANATLAR

Etkinlik No 15 Dersin Adı Görsel Sanatlar Sınıf

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

AKZO NOBEL KEMĠPOL KĠMYA SANAYĠ VE TĠCARET A.ġ.

Transkript:

Y a l o v a S o s y a l B i l i m l e r D e r g i s i 163 SOYUT SANATTA IŞIK-RENK OLGUSU "LIGHT-COLOUR" PHENOMENON IN ABSTRACT ART Arş.Gör. Ayhan ÇETİN Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Özet Soyut sanat akımı ile birlikte resim sanatı doğayla olan bağıntısını koparmaya baģlar. Resim sanatında kendine özgü bir anlatım biçimiyle resimsel araçlar kullanılmaya baģlanır. Bu bağlamda rengin ve resmin ıģığının da doğayla ilgisi yitmiģtir. Renk kendine has özellikleriyle ve diğer renklerle olan iliģkilerle anlaģılır. Resmin ıģığı da yüzeydeki renklerin doygunluk dereceleriyle ve yan yana geliģleriyle oluģturdukları iliģkilerle ortaya çıkarak oluģur. Böylece soyut resim sanatında kullanılan rengin ve renkle ortaya çıkan ıģığın natüralist bir dille ifade etme zorunluluğu sona ermiģtir. Bu anlayıģla ortaya çıkan sanat eserinde kullanılan rengin ve ıģığın herhangi bir nesnenin formunu ortaya çıkarma iģlevi ortadan kalkmıģtır. Yani renk ve ıģık, soyut resim sanatında kendi öz değerleriyle varlık kazanmıģlardır. Anahtar Kelimeler: Soyut sanat, renk, ıģık, modernizm. Abstract Painting art broke its relationships with the born of abstract art. A unique form of expression in painting art is used with the help of pictorial tools. As a result the colour and the light s relationships with the nature disappeared. The colour can be understood with its unique features and its relationship with other colors. Light of the painting is created by surface colour pigments and the sequence of colors. So that, in abstract art, expressing of the colour and the light's via natural way is no more necessary. With this way the color and light's revealing function in any object form has been eliminated. So the colour and the light took their places in abstract art with its own values. Keywords: Abstract art, colour, light, modernism.

164 S o y u t S a n a t t a " I Ģ ı k - R e n k " O l g u s u Tasvirci sanat geleneğini kırarak yepyeni bir biçim dilini ortaya koyan ilk akım Kübizm dir. Kübizm, Cezanne ın betimlemeyi ikinci plana iterek konuyu ortadan kaldırma giriģimiyle belirmiģtir. 1. Cezanne ın Sanatı ve Kübizme Etkisi 1839 da Aix-en-Provence ta doğan Cezanne, Paris te sanat eğitimi görmüģtür. Pissarro ile tanıģmıģtır ve onun resimlerinden çok etkilenmiģtir. Cezanne, Empresyonizmin illüzyonist doğa anlayıģından gelmektedir (Tunalı, 1983: 185). Fakat Cezanne, Empresyonistlerin doğayı duyumlarıyla algılayıp anlık izlenimler Ģeklinde tuvallerine yansıtma yöntemlerinden çok farklı bir tavır sergilemiģtir. O doğanın analizini ortaya koyabilmek için, doğayı duyusal gerçekliğinden koparmak gerektiğine inanır. Böylelikle değiģen doğanın, değiģmeyen, sağlam bir analizini ortaya koyabilmiģtir. Cezanne, klasik heykel geleneğine ve Venedikli ustalara hayranlık duymuģtur. Resimlerinde de klasik geleneğin sağlam biçimleriyle Venedikli ustaların renk anlayıģlarını birleģtirmiģtir. Cezanne, doğaya bakarak resim yaparken asıl amacını gördüğünü resmetmeye değil, gördüğünden yola çıkarak sağlam ve senteze dayalı bir kompozisyonu elde etmeye yöneltmiģtir. O Empresyonist sanat anlayıģından gelmesine karģılık, Empresyonist sanatçıların renge ve ıģığa verdikleri önemin daha da ötesinde, nesneleri kavrayarak, fiziksel varlıklarını açığa çıkarma ve aralarında bulunan çok yüzeyli iliģkilerle gerilimi ortaya koymayı amaçlamıģtır (Gombrich, 1992: 23). Cezanne, Empresyonist sanat anlayıģından ayrılıp, Kübizm in temelini oluģturan resim anlayıģını, nesneleri kavrama ve onlarla aramızdaki bağın ötesinde bulunan ruhsal bir bağ ile yaklaģmakta bulmuģtur. Onu empresyonistlerden ayıran en önemli nokta, görmeye verdiği önemdir. Cezanne, hacim yapısını araģtırırken rengin sıcak-soğuk zıtlıklarından faydalanmıģtır. O rengi ve biçimi eģdeğerde görerek yeni bir anlatım biçimi yaratmıģtır. Resimlerinde açık-seçik bir düzenleme yapısı vardır. Bunun yanında renklerin de canlılıklarını yitirmedikleri görülür. Cezanne'ın sanatında çizime ve desene öncelik veren klasik gelenekle, renklere ve zengin anlatımlı fırça darbelerine önem veren Venedik sanatının birlikteliği görülür (Lynton, 1982: 23). Empresyonist sanatın ıģığa verdiği önemin aksine, Cezanne nesnelerin fizikselliğini ve aralarındaki iliģkileri ortaya koymayı amaç edinmiģtir. Doğanın silindir, küre ve konilerle inģa edilebileceği ilkesini ortaya koymuģtur. Bu ilke Kübist lere yol göstermiģtir. Yıkananlar tablosunda kompozisyonun geometrik planların senteziyle ortaya konulduğu görülmektedir. Resimdeki açık-koyu iliģkisi renk planlarıyla verilmiģtir. Tek rengin sıcak ve soğuk iliģkileriyle hacim verilmiģtir. Renk lekeleri arasında saydam bir geçiģ vardır. Resimde saydamlığın vermiģ olduğu bir ıģık parıldaması vardır. Cezanne ın resimlerinde ıģık, renkle verilmektedir. Yani rengin ıģığıdır sözü edilen. Cezanne ın renk parlaklığını feda etmeden derinlik etkisini vermesi ve

Y a l o v a S o s y a l B i l i m l e r D e r g i s i 165 sağlam, düzenli bir birliği ortaya çıkarma çabaları, onun modern sanatın babası olduğunu kanıtlar. 1.1. Kübizm Kübizm e kadar olan bütün akımlarda görülen anlatım biçimleri, doğayı öykünmenin yollarını arama giriģimlerini üstlenmiģlerdir. Kübizmle beraber doğayı görme ve ona öykünme olgusu tamamıyla nesnel bir olguya dönüģerek yepyeni bir anlatım biçimi ortaya çıkmıģtır. Bu yeni anlatım biçimi Cezanne ın sanat anlayıģından ileri gelmektedir. O nun düģünceleriyle ortaya koyduğu fikirler Picasso ve Braque da olgunluk kazanmaktadır. Picasso ve Braque 1904 yılından baģlayarak büyük bir çalıģma temposuna girmiģlerdir. Doğadan çalıģtıkları nesneleri gittikçe geometrik bir forma büründürerek soyutlama giriģiminde bulunmuģlardır. Resim yüzeyinde grikahverengi gibi sıcak-soğuk renklerin ağır bastığı, çok dar bir renk skalasına ulaģtıkları döneme Analitik Kübizm adı verilmektedir. 1.2. Analitik Kübizm Analitik Kübizmin çıkıģ noktası doğadır. Fakat bu doğa kübistler için parçalı elemanlardan oluģan bir doğadır. Böylece Kübistler karģılarında bulunan objeleri düģünsel anlamda tuvallerine aktarmıģlardır. Biçimlerin parçalara ayrıģtırılmasıyla elde edilen bu anlatım biçimi, nesneleri doğal görünümlerinden uzaklaģtırarak düģünsel anlamda bir analize yöneltmektedir. Vaniel Kahnveiler in portresinin resmedildiği resimde mekan-nesne iliģkisinin, öz tonun korunarak ve yüzeyin kabartma etkisiyle ortaya çıkarılmasıyla elde edilmiģtir. Picasso burada rölyef etkisini tonal renk anlayıģıyla elde etmiģtir. Resimde tek kaynaklı bir ıģıktan söz edilemez. Biçim parçalanıp resim yüzeyine dağıldığı için, ıģık da dağılarak resmin kendisinden gelmeye baģlar. Resimdeki Ģeffaflık ve biçimlerin ıģığı geçirgen yapısı resmin atmosferini açığa çıkarır. Analitik Kübizm de nesnenin doğallığı bir yana itilerek soyutlamacı bir yapı ortaya konmuģtur. Kübizm bir kavram ressamlığıdır. Giotto dan beri uygulanan geleneksel tek bakıģ noktasını kırarak, hacmi çeģitli açılardan gösterme olanağını sunmuģtur (ĠpĢiroğlu, 1978: 36). Analitik Kübizm de renk, nesnelerin biçimsel çözümlemeleri yönünde feda edilmiģtir. Rengin duyusallığının ötesinde, akla dayalı parçalama tekniği için ton tercih edilmiģtir. Picasso ve Braque ın Analitik Kübizm adı altında ortaya koydukları yapıtlarında renk, biçime göre geri plandadır. Çünkü onların asıl amacı, nesnelerin değiģen görünümlerinin, değiģmeyen yanlarını vurgulamaktır. 1912 de Picasso ve Braque ın yapıtlarında bir değiģiklik baģ göstermiģtir. Hazır nesneleri tuvallerine sokarak oluģturdukları bu döneme Sentetik Kübizm adı verilmektedir.

166 S o y u t S a n a t t a " I Ģ ı k - R e n k " O l g u s u 1.3. Sentetik Kübizm Sentetik Kübizm, Analitik Kübizm den farklı olarak elemanların birleģmesinden oluģur. Analitik Kübizm de nesnelerden ve doğadan yola çıkılarak oluģturulan bir soyutlama eğilimi vardır. Oysa Sentetik Kübizm le birlikte doğayı ve nesneleri resim sanatının dıģında bırakma düģüncesi daha da ileri bir kademeye ulaģmıģtır. Bu dönemde ortaya konulan yapıtlarda rengin de büyük önem kazanmaya baģladığı görülmektedir. Analitik Kübizm deki gölgeleme tekniği bir kenara bırakılır ve lokal renk devreye girer. Nesnenin birçok görünümünün eģzamanlı verme isteği yerini bunları tek bir biçimle verme düģüncesine bırakmıģtır (Ergüven, 1992 s: 125). Sentetik Kübizm de rengin duyusal niteliği dikkate alınmamıģtır. Renk burada sadece biçimlerin bir özelliği olarak resimde yerini almaktadır. Rengin düz yüzey Ģeklinde yüzeye uygulanması ile resim hareketlenmeye baģlayarak gelgitler oluģur. Renk yüzeyleri nesne durumuna geçerek resimde ıģığı resmin kendisi oluģturmaktadır. Resimdeki soyutlanmıģ olan gölgeler biçime dönüģür. Basık modle ortaya çıkar. Biçimin tuval yüzeyindeki haliyle özdeģleģmesi, rengin bağımsız bir eleman olarak varlık kazanmasını sağlamıģtır. Picasso nun ġiģe, Bardak ve Keman resminde kemanın bir kısmı gazete kağıdının üzerine kalemle çizilmiģ, geri kalanı da ahģap taklidi kesilmiģ bir kağıdın taklidi olarak yapıģtırılmıģtır. Burada resmin temel elemanları olan renk, biçim ve çizginin birbirinden ayrıģtığı görülür. Yani, resimsel elemanların her biri baģlı baģına bir değer olarak karģımıza çıkarlar. 1.4. Fovizm ve Ekspresyonizm de Işık ve Renk BaĢlangıçtan itibaren soyut resim sanatı iki yönlü bir geliģme göstermiģtir. Bunlardan ilki Kübizm den kaynaklı geometrik bir öze dayanmaktadır. Ġkincisi ise Fovizm den kaynaklanan serbest ve lirik bir soyutlamayı ifade etmektedir. Renk tuģları geniģleyerek leke etkisi yaparlar. Renk mümkün olduğunca çiğ bir Ģekilde tuvale sürülerek yüzeyler birbirine yaklaģır, basık modle anlayıģı ortaya çıkar. Matisse in Madam Matisse adlı tablosunda renkler biçimleri destekleyerek ortaya çıkar. KarĢıt renklerin kullanımıyla ıģık-gölge etkisi elde edilmiģtir. Renk seçiminde gözlem duygu ve yaģantının niteliğini temel alan Matisse, aktarmak istediği yaģantının resimsel karģılığını arar (Lynton, 1982: 31). Daha sonraki yıllarda yaptığı Bir Okyanusya Anısı eserinde ise kesik kâğıtlardan elde edilen geniģ yüzeyler mevcuttur. Yüzeylerin ve boģlukların önem kazandığı resimde renk yüzeyleri ve çizgi ayrıģır. Resimdeki ıģık, rengin kendisinden gelir. Renkli biçimler yüzeyde dengeli bir Ģekilde dağılarak resmin nesnesini oluģtururlar. Vlaminck in resimlerinde renk Ģiddetli bir parlaklıkta olup, fırça darbeleri serttir; resimlerindeki dinamizm ve coģku, yaģam enerjisinin karģılığını oluģturur. Dufy nin resimlerinde ise renk tuģları yalınlaģtırılmıģ biçimlerin ortaya çıkmasını sağlar. Nesnelerin dıģ çizgilerinden önce renk değerlerinin yüzeye dağılımı ile ilgilenmiģtir. RenklendirilmiĢ örtülerin yer aldığı tablolarında hafif bir

Y a l o v a S o s y a l B i l i m l e r D e r g i s i 167 modülasyon vardır. Nesne coģkulu anlatımın içinde kaybolur ve çizgisel olarak tekrar açığa çıkar (Lhote, 2000: 162). 2. Soyut Resim Sanatında Işık ve Renk Kübizm akımı ile birlikte, resim sanatının doğayı natüralist bir dille ifade etme biçimi son bulmuģ, parçalara bölünmüģ ve geometrize edilmiģ biçimsel bir anlatım biçimi doğmuģtur. Soyut resim sanatının temelleri Cezanne ın ve Kübizm akımının sanat anlayıģlarıyla atılmıģtır. Yirminci yüz yılbaģlarında resim sanatı doğayla ilgisini koparmaya baģlar. Bu soyut sürecin bilimde de baģladığı görülür. Maddenin yerini enerji alır ve önceden elle kavranılabilecek bir gerçeklik olarak algılanan madde, artık soyut bir kavram olarak düģünülür. Doğadan uzaklaģarak kendine özgü gerçekliğine dönen sanat eserinde de objeler gitgide belirsizleģmeye baģlamaktadır. Bundan önceki dönemlerde hatta Empresyonizm de dahi sanat, doğayı duyular yoluyla algılayarak, doğadaki nesnelerin betimlemesine yönelmiģtir. Fakat Ģimdi bu doğa kavrayıģı bir yana itilerek, nesnelerin kendilerine olan ilgi, nesnelerin anlamına kaymaya baģlar (Tunalı, 1983: 136). Böyle bir gerçeklikle anlaģılmaya baģlanan soyut resim sanatında doğal baģka bir obje barınmamaktadır. Soyut sanat anlayıģı iki yönde geliģme göstermektedir. Ġlki Geometrik- Konstrüktif ilgilere dayanan resim anlayıģı, ikincisi ise renk ve biçim ilgilerine dayanan resim anlayıģıdır. Ġlkinde Kübizm den kaynaklanan geometrik öz, ikincisinde ise Fovizm den kaynaklanan lirik ve serbest soyutlama esastır. Soyut sanat doğaya yeni bir anlayıģı ve kavrayıģı getirmiģtir. Empresyonizm de yeni bir kavrayıģla ortaya çıkmıģtır. Fakat Empresyonistlerin ıģığa ve renge verdikleri önem, onların doğadan koptukları anlamına gelmemektedir. Empresyonistler geleneğe karģı çıktıkları zaman bu anlamda geleneği aģmıģ olmuyorlardı. Onlarınki sadece geleneği zorlamaktan ibaretti. (Tansuğ, 1993: 24). Soyut resmin ortaya çıkmasıyla birlikte renk de büyük bir önem kazanmaktadır. Empresyonizme gelinceye kadar renk nesnelere bağlı, onların niteliklerini ortaya çıkaran bir araç durumunda olmuģtur. Empresyonizmle birlikte renk, duyumlar yoluyla algılanarak rengin ıģığı keģfedilmiģtir. Fakat burada da resim sanatı doğadan kopmamıģtır. Oysa soyut resimle birlikte renk, kendi baģına açığa çıkmaktadır. Yani doğa nesnesinden uzaklaģan soyut resimde renk baģlı baģına resmin bir elemanı olarak anlaģılmaktadır. Renkler doğadan ve doğa renklerinden bağımsız olarak kullanıldıklarında, kendi özelliklerini göstermek için kullanılan birer resim öğesi olmaya baģlamaktadırlar (Turani, 1999: 88). Kendi baģına varolmaya baģlayan, kendini taģıyan nesneden soyutlanan renk, boya değeri, güzelliği ve diğer renklerle olan iliģkileriyle öne çıkmaktadır. Empresyonizm de biçimin parçalanması ve daha sonra resimsel elemanların ayrıģtırılması ile renk de mutlak bağımsızlığına kavuģmaya baģlar. Biçim yalınlaģır ve yüzeyler geniģler. Resimdeki renk yüzeyleri resmin nesnesini oluģturur. Renk, resimdeki özerkliğini kazanır ve kendi baģına anlam kazanarak otonomlaģır. Görüldüğü gibi 20. yüzyıl baģlarında ortaya çıkan soyut sanat, yeni bir sanat anlayıģını ifade etmektedir. Bu anlayıģa göre sanat artık doğanın ve nesnelerin ifadesini ortaya koymaz, tersine sanat, renk, çizgi ve biçimlerle meydana gelen,

168 S o y u t S a n a t t a " I Ģ ı k - R e n k " O l g u s u doğayla iliģkisi olmayan, kendine özgü bir varlık olarak anlaģılır (Tunalı, 1983: 197). Bu bağlamda sanat, biçim, çizgi ve renklerle meydana gelen, bunların dıģında baģka bir objeyi ifade etmeyen bir varlık olarak anlaģılır. Böylece renk, çizgi ve biçim soyut sanatta büyük bir önem kazanmaktadır. Soyut sanat eserlerinde kullanılan renk, doğa nesnelerinden bağımsız, kendi baģına anlamı olan bir değer olarak anlaģılır. Aynı Ģekilde rengin ıģığı da nesne dünyasından bağımsız olarak kendi varlığını ortaya koymaktadır. Renk nesne dünyasından bağımsızlaģarak soyut resimde kullanılmasıyla birlikte kendi varlığını ortaya koyarak resmin ıģığını oluģturmaktadır. Bununla birlikte soyut resim sanatı, natüralist sanatın renge yaklaģımı bakımından bu yönüyle de bir farklılık gösterir. Natüralist sanatta renk, tasviri yapılan nesnenin ortaya çıkarılmasında kullanılan, bir araç durumundadır. Rengin doğadan koparılıp kompozisyonun ana elemanlarından biri olarak resimde kullanılmasıyla birlikte, kendi boya değerinin vermiģ olduğu ıģığıyla ortaya çıktığı görülür. Yani buradaki ıģık, herhangi bir nesnenin açığa çıkarılmasında kullanılan bir ıģık değildir. Tasvirci sanatta kullanılan ıģık ise renkte olduğu gibi doğa nesnesinin belirginleģtirilmesi için uygulanmıģtır. Böylece görünenin gerçekliği, dıģ dünyadaki karģılığını aģıp, süreçsel bir varoluģ kimliğine bürünmüģtür. (Ergüven, 1992: 79). Sonuç 19. yüzyılda bilim adamlarının renk ve ıģık üzerine yaptıkları araģtırmalar, Empresyonizm akımının sanatçılarını etkilemiģ ve nesne üzerindeki ıģık renklerini tuallerine uygulamalarını sağlamıģtır. Böylece onlar için doğa biçimlerinin gerçeğe benzer bir biçimde tasvir edilmesi sorun olmaktan çıkmıģtır. Lokal renk anlayıģı ortadan kalkarak biçimler parçalanmıģtır. IĢıkta olduğu gibi gölgeler de renklenerek renge renkle karģılık verilerek renkçi bir anlayıģ ortaya çıkmıģtır. Bu yeni anlayıģla birlikte klasik anlayıģtaki ıģık-gölge biçimlemesi sona ermeye baģlamıģtır. Rengin biçimle bağımsızlığı yolunda atılan bu adımlarla birlikte resim sanatı da doğaya öykünme zorunluluğunu yavaģ yavaģ ortadan kaldırmaya baģlar. Resim sanatının doğadan bağımsız bir Ģekilde, kendine özgü bir varlık olarak ivme kazanması, Kübizm akımının biçimsel üslubuyla ortaya çıkmıģtır. Özellikle Sentetik Kübizm de renk nesneden soyutlanarak salt resimsel bir eleman durumuna gelmiģtir. Böylece resimdeki ıģık da rengin kendisinden gelmeye baģlar. Dolayısıyla herhangi bir doğa nesnesini ıģıkla oylumlandırarak hacim verme gibi bir zorunluluk da ortadan kalkmıģtır. Biçimler de iki boyutlu soyutlamalar olarak resim kompozisyonunun elemanı olurlar. Soyut resim sanatında ortaya çıkan yapıt, doğa nesnesinin görüntüsüyle ilgili bütün izleri ortadan kaldırınca, onunla ilgili iç ve dıģ konturun iģlevi değiģmiģtir. Böylelikle Ġzlenimciler de biçimin parçalanmasıyla nesnenin dıģ çizgisinin kalmayıģı, soyut resim sanatı için de geçerli bir durumdur. Resimde renk ve çizgi birbirlerinden bağımsız resimsel elemanlar olarak kendi baģlarına varlık kazanmaya baģlarlar.

Y a l o v a S o s y a l B i l i m l e r D e r g i s i 169 Rengin kendine özgü niteliğiyle resmin bir elemanı durumuna geçmesi ile ıģık da renkle birlikte açığa çıkarak yeni bir gerçeklik kazanmıģtır. 20. yüzyılın en önemli akımlarından biri sayılan soyut sanat akımı ile birlikte renk, biçimden ayrıģıp özgürlüğüne kavuģarak, resimde ıģık da rengin kendisinden gelmeye baģlar. Yani renk, herhangi bir nesnenin formunu açığa çıkarmada kullanılan bir araç olmaktan kurtulup özerk bir yapıya bürünür. Dolayısıyla resimdeki ıģığın kaynağını da rengin kendisi oluģturmaya baģlar. Ġlk defa Romantizm de yoğun rengin kullanımıyla nesne biçiminin dağılmaya baģlandığı, daha sonra Empresyonizm de bilimsel araģtırmalara dayalı rengin uygulanmasıyla birlikte biçimin ihmal edildiği görülmüģtür. Modern teknoloji çağı ile birlikte ortaya atılan yeni buluģlar, soyut resim sanatçısının nesne görüntüsünün tasviriyle ilgili bağını koparmıģtır. 19. yüzyıldan itibaren büyük bir önem kazanan renk, biçimin parçalanması yolunda baģlıca rolü üstlenmiģtir. Sonuç olarak, soyut resim sanatı ile birlikte renk, resmin baģlıca elemanlarından biri durumuna geçerek kendine özgü bir değer olarak kabul edilir. Renk, otonomlaģarak resimde yeni bir gerçeklik kazanır. Resimdeki ıģık da rengin kendisinden gelmeye baģlayarak nesne ile olan iliģkisini yitirir. KAYNAKÇA BERGER, J. (1998). Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar. Çev.: Bülent Somay, Ġstanbul: Metis Yayınları. ERGÜVEN, M. (1992). Yoruma Doğru. Ġstanbul: Yapı Kredi Yayınları. GERMANER, S. (1997). 1960 Sonrası Sanat. Ġstanbul: Kabalcı Yayınevi. ĠPġĠROĞLU, N. ġ. (1979). Sanatta Devrim. Ġstanbul: Ada Yayınevi. KINAY, C. (1993). Sanat Tarihi. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. LHOTE, A.(2000). Sanatta Değişmeyen Plastik Değerler. Ankara: Ġmge Yayınevi. LYNTON, (1993). Modern Sanatın Öyküsü. Ġstanbul: Remzi Yayınevi. TANSUĞ, S. (1996). Çağdaş Türk Sanatı. Ġstanbul: Remzi Yayınevi. TUNALI, Ġ. (1981). Felsefenin Işığında Modern Resim. Ġstanbul: Remzi Yayınevi. TURANĠ, A. (1999). Çağdaş Sanat Felsefesi. Ġstanbul: Remzi Yayınevi. WOLFFLĠN, H. (1985). Sanat Tarihinin Temel Kavramları. Ġstanbul: Remzi Yayınevi. WORRĠNGER, W. (1985). Soyutlama ve Özdeşleyim. Ġstanbul: Remzi Yayınevi.