Hazırlayan N. Serpil Altuntek Yöntembilim Üzerine Antropolojik Okumalar Çeviri Erdoğan Boz dipnot yayınlan
İ Ç İ N D E K İ L E R Önsöz 7 N. Serpil Altuntek 1 Coğrafya Bilimi: Bir Tarihsel Yöntem-Fiziksel Yöntem Tartışması 13 Franz Boas 2 Argonautlar Araştırmasının Konusu, Yöntemi ve Kapsamı 27 Bronislaw Malinowski 3 Antropoloji ve Sömürgecilik 59 Diane Lewis 4 Varolma ve Temsil: Öteki ve Antropolojik Yazı 95 Johannes Fabian 5 Seçilmiş Ders: Anti Anti-Görececilik 125 Clifford Geertz 6 Kültürel Görececilik ve Antropolojinin Geleceği 159 Melford E. Spiro 7 Kültürel Antropolojide Pozitivizmin Tehlikeleri 205 Paul B. Roscoe
8 Etnografya Üzerine: Hikâyecilik mi Yoksa Bilim mi? Robert Aunger 9 Etnografik Bütüncülük Retoriği Robert }. Thornton 10 Metinden Alan Çalışmasına ve Tersi: Post(Modern)-EtnografyayıKuramsallaştırmak Roger A. Berger 11 Dünya Sistemi(nde/nin) Etnografya(sı): Çok-Mevkili Etnografyanın Ortaya Çıkışı George E. Marcus
Ö N S Ö Z ültürel antropolojide yöntembilim konusunun özellikle 1980'lerden sonra yoğun bir şekilde tartışıldığı gö- 1 ^k. rülmektedir. Yirminci yüzyılın başlarında Argonauts of the Western Pacific (1922) başlıklı kitabıyla Malinowski'nin önerdiği araştırma modeli antropoloji çevrelerinde yaygın olarak kabul gördüğünden, neredeyse bir yanm yüzyıl boyunca antropolojik araşürmanın ilkeleri genel hatlarıyla belliydi: "orada olmak", kaülarak gözlem", "yerlinin bakış açısını" kavramak/ anlamak. Dolayısıyla her antropolog kim olduğundan, ne yaptığından gayet emindi. Antropolog alan araştırması için bir bölge, kabile, köy vb. belirler, ucu açık bir zaman süresince gider, orada yapağı işin adı alan çalışması olur, araştırmanın kendi güçlüklerini aşmanın da verdiği bir güçle kendi ülkesine, şehrine döndüğünde artık o toplumun/kültürün bir tür uzmanı olurdu. Antropoloji disiplini çeşitli nedenlerle Türkiye'de pek gelişmemiş olsa da, alan çalışması olarak yapılan işe bakış bundan pek farklı değildi, üstelik Batı antropolojisinin yöntembilim tartışmalarının oldukça uzağında şekillendiğinden, derinlikli bir içerikten de yoksundu. 1945 sonrasmda sömürgeleştirilmiş toplumların bağımsızlıklarını kazanmaları, Vietnam Savaşı, yeni feminist hareketler, küreselleşme gibi bazı siyasal, iktisadi ve sosyal gelişmeler,
8 I Yöntembilim Üzerine Antropolojik Okumalar modernité anlayışının tüm araçlanyla birlikte sorgulanmasının hazırlayıcısı oldu. Böyle bir ortamda şekillenen post-modernizm, postkolonyalizm, postyapısalcılık gibi düşünce hareketleri sosyal bilimlerde yerleşik kuramların ve pozitivizmin konumunu sarsarken, antropoloji de bu eleştirilerden muaf olamadı. Kendisi de beşeri çalışmalara, edebiyat kuramlarına, postkolonyalizme, post-modernizme, göstergebilime, eleştirel kuramlara vd. dayanarak modernité kuramlarının karşısında konumlanmaya başladı. Ne var ki antropolojinin içine girdiği bu kriz dönemindeki tartışmalar, bir sosyal bilim olarak kendi konumunu yeniden tanımlama noktasına kadar vardı. Bir başka deyişle, yorumcu antropolojinin, post-modern antropolojinin vd. kimi temsilcileri "kültür" kavramını, "antropolojik yöntemi", "pozitivizm"i, "alan"ı, "yerli/öteki"yi, "kendisi"ni, "etnografya"yı, "etnografik yazı"yı, "kültürel görececilik", "bütüncülük", "temsiliyetçilik" gibi yerleşik anlayışlan eleştirel olarak yeniden ele aldılar. Sonuç olarak, bu derleme tam da bu türden antropolojik yöntembilim tartışmalarının çerçevesini serimlemektedir. Bununla birlikte, antropolojinin kurucu figürlerden Franz Boas ve Bronislaw Malinowski'ye de bu derlemede bir yer aynldı. Malinowski'nin birçok kitabı Türkçeye çevrilmiş olmasına rağmen, yukarıda belirtildiği gibi, neredeyse her milliyetten antropologun araştırmalarında bir tür yönerge işlevi gören eseri (Argonauts of the Western Pacific, 1966[1922]) çevrilmeden kalmıştır. Bu kitabm başlangıcında yer alan "Argonautlar Araştırmasının Konusu, Yöntemi ve Kapsamı" bölümü alan çalışması yapacak olan birçok antropologun tekrar ve tekrar okuduğu bir metin olduğundan, 1980 sonrası antropoloji kuşağının kendisini Malinowski'ye ve özellikle bu eserinin yöntembilim perspektifine karşı konumlandırması şaşırtıcı değildir. Dolayısıyla bu eleştirel makalelerin neye karşı olduklarına
Önsöz 9 yönelik bir içgörü geliştirebilmek için, Malinowski'nin ünlü kitabındaki bu bölüm epey gecikmeli olarak Türkçeye kazandırılmıştır. Diğer yandan, Boas, Türkiye'de Malinowski kadar tanınır olmasa da onun öğrencileri arasmda yer alan Ruth Benedict, Margaret Mead gibi antropologlar iyi bilinmektedir. Boas'm buraya seçilen makalesinin, "Coğrafya Bilimi"nin, bu derlemeyle ilişkisi ilk bakışta kurulamayabilir. Ancak Boas'm, 1887 gibi erken bir tarihte, ilk defa bu makalede ortaya koyduğu "açıklayıcı yöntem" (veya "fiziksel yöntem") ve "anlamacı yöntem" (veya "tarihsel yöntem") ayrımı ve her iki yöntemin gereğine olan inancı, antropolojinin melez karakterini de şekillendirmiştir. Çalışma konulan kültürel evrim, din antropolojisi, etnografik ve analitik yöntemler olan Robert Aunger'in "Etnografya Üzerine: Hikâyecilik mi Yoksa Bilim mi?" makalesi Boas'm inşa ettiği çift karakterli antropolojinin bir tezahürü olarak okunabilir. Diğer yandan, antropolojinin yine Boas ve Malinovvski'ye dayanan "bütüncülük" perspektifi, yeni kuşak antropologlann da konusu arasmda yer almaya devam etti. Kültür kuramı ve siyasal antropoloji üzerinde çalışan Robert J. Thornton, "Etnografik Bütüncülük Retoriği" (1988) başlıklı makalesinde, ilk kuşak antropologlardan farklı olarak, edebiyat kuramlannın perspektifinden konuyu ele alır; "Etnografyaya başka türlerin farklı retoriksel araçlarla ulaştığı tatmin edici bir 'kapanış' hissini kazandıranın bütünlük imgesi olmasından dolayı bu bütün imgeleminin etnografya için retoriksel bir zorunluluk olduğunu" savunur. Malezya ve Endonezya ile San Francisco Körfez bölgesinden siyah topluluklar arasmda yaptığı araştırmalarla sömürgeleştirilen toplulukların, madun gruplann, Afro-Amerikan kültürlerinin sorunlarını yakından bilen Diane Lewis, "Antropoloji ve Sömürgecilik" (1973) başlıklı makalesi ile antropolojide
10 I Yöntembilim Üzerine Antropolojik Okumalar araştırmacının kimliğinin, konumunun yarattığı sorunlara ilk dikkat çekenler arasında yer aldı. Lewis, "antropolojide bir kriz" olduğunu bildirirken, antropologun kendisi ve araştırma öznesi arasmdaki karmaşık ilişkinin sömürgecilik uygulamalarıyla bağını açık bir şekilde ortaya koyar. Buna paralel olarak, birkaç kitabı Türkçeye çevrilmiş ve antropoloji dışındaki kesimlerce de gayet iyi tanınan Johannes Fabian'ın makalesi, "Var Olma ve Temsil" (1990), antropolojinin "etnografya" yöntemini, "öteki" kavramını, "temsil" anlayışım sorgular. Antropolojik araştırmaların kültürel çeşitlilik veya kültürel farklılık vurgusunun yöntembilim bağlamındaki karşılığı olan kültürel görececilik ise, hem Clifford Geertz'in hem de Melford E. Spiro'nun makalesinin konusudur. Simgesel/Yorumcu antropolojinin temsilcisi olarak kabul edilen Geertz'in, '"Yerli Gözüyle': Antropolojik Anlamanın Doğası Üzerine" veya "Derin Oyun: Balililerin Horoz Dövüşü Üzerine Notlar" başlıklı yazılan bu derlemenin tamamlayıcısı olarak dikkate alınabilirler. "Seçilmiş Ders: Anti Anti-Görececilik" (1984) makalesi, yetersiz tanımlanmış görececilik anlayışıyla anti-görececilik noktasına savrulmuş düşüncelerin bir eleştirisi niteliğindedir. Eleştirilerini yönelttikleri arasmda yer alan Spiro ise, "Kültürel Görececilik ve Antiopolojinin Geleceği"nde (1993), farklı tarihsel temelleri olan üç kültürel görececilik türünü açımlarken, Geertz'e karşı bir argüman geliştirir. Diğer yandan, makale içinde Spiro'nun sorduğu "antropoloji bir bilim olabilir mi?" sorusunun, Aunger'in etnografya üzerine sorduğu soruyla benzer endişelere dayandığı söylenebilir. Modernité kuramlarının kendisini bilim statüsüne taşıdığını düşündüğü pozitivizm ise, Paul B. Roscoe tarafından irdelenir. "Bariz kusurlan düşünüldüğünde, bu kadar eksik tanımlanmış ve tartışmalı bir pozitivizm imgesinin nasıl olup da sadece varlığını devam ettirmeyip antropolojik düşünce ekoloji-
Önsöz 111 sinde başarı kazandığını" sorduğu "Kültürel Antropolojide Pozitivizmin Tehlikeleri" (1995) başlıklı makalesinde, pozitivizme yönelik eleştirilerin bilimsel düşüncenin çöküşüne yol açmadığını, çöken şeyin bilimsel düşüncenin pozitivizm tararından temsil edilmesi olduğunu ileri sürer. Post-modern eleştiri konusunda son derece radikal bir tutum benimseyen Robert A. Berger, "Metinden Alan (Çalışmasına) ve Tersi: Post(Modern)-Etnografyayı Kuramsallaştırmak" (1993) başlıklı makalesinde, ilk olarak Batılı hegemonyacı gücün içten içe biçimlenişinin nasıl gerçekleştiğini açıklamak için, bir antropologun "çalıştığı" etnografik "alanın" söylemsel inşasını (aynca buna eşlik eden söylemsel "alan araştırmacısı" inşası) tartışır. Daha sonra göstergebilimin temsilcilerinden Barthes'a gönderme yaparak, bir post(modern)-etnografya olasılığını ortaya koymaya çalışır. Amerika Birleşik Devletleri'nde seçkin gruplar ve sanatçıların etnografyası gibi alanlarda çalışan, kültür kavramım eleştirel olarak yeniden elen alan ve yalan zamanda Kültürel Eleştiri Olarak Antropoloji kitabı Türkçeye çevrilen George E. Marcus, antropolojinin son yıllardaki öncü figürleri arasında yer alır. "Dünya Sistemi(nde/nin) Etnografya(sı): Çok-Mevkili Etnografyanın Ortaya Çıkışı" (1995) başlıklı makalesinde, etnografyanın, kapitalist dünya sistemi gibi daha büyük makroyapılanmalar tarafından bağlamsallaştırılan geleneksel tekmevkili konumundan, "yerel" ve "küresel", "yaşam dünyası" ve "sistem" gibi ikiliklerle kesişen çoklu gözlem ve katılım alanlarına kaydığının işaretini vererek, küreselleşen bir dünyada uygulanabilecek yeni bir alan çalışması yöntemi olarak, çok-mevkili etnografyayı önerir. Bu tartışmalar antropolojiyi Malinovvski'nin zamanından farklı bir noktaya taşımıştır. Artık araştırma alanı çoğullaşmış, etnografya türü çeşitlenmiş, antropolog/etnograf etik ilkelerle
12 Yöntembilim Üzerine Antropolojik Okumalar ve düşünümsel bir perspektifle öznelerine yaklaşmaya başlamıştır. Bununla birlikte, Boas'ın antropolojiye kazandırdığı melez karakterli yaklaşım varlığım hâlâ sürdürmektedir. Son olarak, bu derlemenin bir ihtiyaçtan doğduğu söylenebilir. Üniversitelerde antropoloji bölümlerinin yavaş yavaş belirmeye başladığı şu son on yılda azımsanmayacak sayıda antropoloji okuyucusu ortaya çıktı. Bunların bir kısmı da yaptıkları akademik veya uygulamalı araştırmalarla antropolog olmayı kimliklenmeye başladılar. Bir antropoloji sevdalısı, araştırmacısı olan Erdoğan Boz'un gayretli çevirisiyle hayata geçirilen bu derleme, Türkiye'deki bu yeni antropolog kuşağı içindir. N. Serpil Altuntek Süleyman Demirel Üniversitesi Antropoloji Bölümü