EK: Yazar: Yavuz Semerci Tarih: 0 Eylül 204 Çarşamba Kaynak: Haber Türk Gazetesi Hadi bana eyvallah! 2 yıllık yazarlık hayatımın, son 5 yılı bu gazetede geçti. Lafa böyle başlayınca anlamışsınızdır... Köşeyi bırakıyorum. Yazarlık hayatımı askıya alıyorum. Lafı hükümete, sansüre, baskıya bağlamayacağım. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, yazarın görüşü (elbette eleştirisi) yazarı bağlamaktan çok, gazete sahipliğinin iradesi olarak yansıyor ve yansıtılıyor. Bu kendi adıma taşımak zorunda kaldığım gereksiz ve beni otokontrole zorlayan bir yük. Özellikle Gezi olaylarından sonra sert yazılar yazdım. Gezi olaylarının toplumsal dinamiklerinin hükümetin algıladığı ve algılatmaya çalıştığından farklı olduğunu işlemeye başladım. Sanırım ilk kopma böyle başladı. Yolsuzluk soruşturmalarında ortaya dökülen yasal dinlemelerden anladım ki (bizzat dönemin Başbakan ının ağzından çıkan laflar bile yeter) iktidarın düşman gördüğü sınıfa çoktan girmişim. O günlerde bu gazetenin sahibi Turgay Bey e ayrılmak istediğimi söyledim. Kabul etmedi. Yakın zamanda bir kez daha istifa yazısı yolladım. Sayfaya konulmadı ve İşine bak denildi. Sonunda şartlı kabul ettiler. Bu ayrılığın arkasında birkaç temel neden var. Birincisi, bir yazar iktidar açısından düşman olarak görülemez. Eğer bu hale geldiyseniz, geliyorsanız, hükümetleri veya kamuyu uyarma görevini de sağlıklı yapamazsınız. Siyasi olarak karşıt olmaktan çok, sadece görevinizi yaptığınızı kimseye de anlatamazsınız. Kendin çal, kendin dinle pozisyonunda olmak, kamusal görev yapan bir gazeteci açısından çekilecek bir durum değil. İkinci neden, yeni bir iktidar var, yeni bir Başbakan, yeni bir kabine var. Buna rağmen her gün ağır eleştiri yapasım var! Yolsuzluk soruşturmalarının önünün kapatılmasını, yok hükmünde sayılmasını içime sindiremedim. Bu ruh halinin, yazı tonumu mesleki birikimime ihanet edecek nitelikte sertleştirmesine yol açtığını fark ettim. Yapıcı eleştiriden uzaklaşma ihtimalim giderek yükseliyordu. Yolsuzluklar konusunda samimiyetine inandığım Başbakan Ahmet Davutoğlu nu cesaretlendirmek yerine sanki yolsuzlukların nedeniymiş gibi gören anlayışın beni esir aldığını itiraf etmeliyim... Ve yönetime, köşeden ayrılmazsam eninde sonunda beni atarak kahraman yazar sınıfına sokacaklarından emin olduğumu söyledim. Yaşamım boyunca kullanacağım bir malzemenin aslında fena bir fikir olmadığını da ekledim. Ve dedim ki: Bunu yapmayalım. Gazetemize zarar vermeyelim. Ben yazmayı bırakayım. Eğer kabul ederseniz ekonomi yorumculuğundan keyif aldığım Bloomberg HT de her sabah yaptığım işime devam edeyim. Ve isterseniz gazetemize haftalık dosyalar veya yazı dizileri hazırlayayım. Bu arada üzerinde çalıştığım aile hikâyem olan Dersim le ilgili romanıma da vakit ayırmak istiyorum. http://www.haberturk.com/yazarlar/yavuz-semerci/988597-hadi-bana-eyvallah
Ve mesleğimde yeni bir süreç başladı. Başarılı olur muyum bilmiyorum. Bildiğim, bu ülkenin her zamankinden çok demokrasiye, özgürlüğe, birbirini anlamaya, birlik olmaya ve rehabilitasyona ihtiyacı olduğu. Buna katkı vermek için köşe yazmaya gerek yok! Üstelik, kendimi köşe yazarı olmayı sadece hükümete çakmak veya kalemini hükümetin emrine tahsis etmek sananların dışına atmanın da beni sakinleştireceğine inanıyorum. Bu sayfada politik yazılar içeren köşe yazmaktan (son 6 ayı çıkarırsam) büyük zevk aldım. Harika bir deneyimdi. Bana bu imkânı sağlayan başta Turgay Ciner olmak üzere herkese teşekkür ederim. Verdiğim rahatsızlık için özür dilemeyeceğim. Bir gazeteci kadar rahatsızlık vermeye özen gösterdim. Taşan kısımları için de hoşgörünüze sığındım... -2-
EK2: Yazar: Orhan Erinç Tarih: 5 Eylül 204 Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi 2 Gazetecilere Son Darbe... Yeni Bakanlar Kurulu nun basın ve yayın kuruluşlarıyla ilişkilerden sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan gazetecilik meslek örgütü temsilcileri ile bir araya geldi. Anladık ki Basın-İş Yasası olarak andığımız 5953 sayılı yasayı güncelleştirip, gazetecilerin çalışma koşullarını ve iş güvencelerini iyileştirmeyi amaçlıyormuş! Ben de basın yayın mensubuyum deyince de amaçlananlarla ilgili kuşkumuz arttı. Kuşkulanmakta haklı olduğumuzu da önce Cumhurbaşkanı, ardından da Başbakan, düzenledikleri toplantıdaki ayrımcılıkları ile kanıtlayıverdiler. Sorun doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ilgiliyken, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü nün (BYEGM) bağlı olduğu Akdoğan ın girişimi nereden çıktı, sorusu da ayrıca yanıt bekliyor. Sivil yaşamda gazetecilik konusunda sabıkası kabarık Demokrat Parti den (DP) sonraki ilk parti Adalet ve Kalkınma Partisi dir (AKP). İki özel örnek vereyim. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti nin Adana da 24-25 Aralık 997 de düzenlediği Meslek İçi Eğitimi seminerine dönemin BYEGM Genel Müdürü Aydın Sezgin de katılmıştı. 2 Eylül Hukuku nun ağır bastığı Basın Yasası nı ayrıntıları ile dinleyince Değiştiremez miyiz? gibisinden bir soru yönetti TGC Başkanı Nail Güreli ile Hukuk Danışmanı Fikret İlkiz in Neden olmasın demelerin üzerine çark dönmeye başladı. Saygı ile andığım Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen in oluru ile bir çalışma başladı. Politikadan arındırılmış bir komisyon kuruldu. Meslek örgütü temsilcileri ile toplantılar yapıldı. Ve bir taslak ortaya çıktı. İktidar değişti. Beşir Atalay da devlet bakanı olarak olumlu baktı. Ama AKP bürokratları kimi maddelere politikayı sokmayı başardılar. Yasa taslağına Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi nin 0 uncu maddesinin tamamını koyduramadık. Yayın dünyamız resmi makamların müdahalesine açık bir hale geldi. İş Yasası değiştirilirken, iş güvencesi ile ilgili maddelerin gazetecileri de kapsaması için önerge verildi. Genel Kurul daki görüşmelerde önergeye en sert şekilde karşı çıkanlar, sonradan AKP nin kurucuları olan Fazilet Partili milletvekilleri oldu. Hem eleştirdiler hem de ret oyu verdiler. 2 http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/929/gazetecilere_son_darbe...html?jqgtkufkegdgtdgm -3-
Ayrıntıları o dönem TGS Genel Başkanı olan Şükran Soner daha iyi biliyor. O milletvekilleri şimdi iktidardalar ve gazetecileri koruma altına almak için yasa tasarısı hazırlayacaklar. Güldürmeyin insanı... Varsayalım ki, gazetecilerin hakları tırpanlanmadı ve iyileştirme gerçekleşti. Peki, gazeteciler halkın bilgilenme hakkı adına özgürce çalışabilecekleri, editöryal bağımsızlık dediğimiz, yayınların kimseden korkmadan yapılabileceği bir dönem başlayacak mı? Sorumu ayrıntılandırıp somutlaştırayım. Akreditasyon uygulaması bitecek mi? Kızılan yayın organlarına, hatta ticaret yapmadığı için vergi mükellefi olmayan vakıflara Maliye Müfettişleri gönderilmeyecek mi? Kamu reklamları, yandaş-düşman ayrımı olmadan ulaşılan kişi sayısının dikkate alınacağı bir hakça dağıtımla yapılacak mı? İşverene karşı koruma altına alınacağı söylenen muhabir, foto muhabiri ve kameramanlar haber kovalamak için gidecekleri kamu kapılarından elleri böğürlerinde dönmeyecekler mi? Başbakan Yardımcısı Akdoğan bu sorulara nasıl yanıt verir bilemem. Hazırladıkları ve internet gazetecilerinin 5953 sayılı yasaya göre gazeteci sayılıp sayılmayacağı tercihini patronlara bırakan bir tasarıdan övgüyle söz eden bir başbakan yardımcısı varken neler olabileceğini bir düşünün derim. -4-
EK 3 :. RTÜK CEZALARI DÖKÜMÜ Kanal Türk Bugün Haber Türk Cem Kral Pop Kanal D net Fox A Haber Beyaz Halk Number Samanyolu Haber S Flash Gün Artı Show Gizli ticari iletişime izin verilmez Çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel, ahlaki gelişimine zarar veren yayın Çocukların ahlaki gelişimine zarar verebilecek programların çocukların izleyebileceği zaman dilimlerinde yayınlanamaz 2 Koruyucu sembol kullanmamak Yargı kararı olmadan kişinin suçlu ilan edilmesi, yargıya intikal eden konularda yargılama süresince haber niteliği dışında, yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz Bir dizinin reklamı sırasında program tanıtım oranının bir saat başından bir sonrakine kadar yayın içinde %5 i aşamaz hükmünün ihlali Irk, renk, mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce nedeniyle ayrımcılık yapmak aşağılayıcı yayın Ticari ürünün yanıltıcı şekilde tanıtılması, tüketici çıkarlarına zarar vermek 2 2 Tarafsızlık, doğruluk ilkelerinden sapmak, soruşturulması mümkün iken, olayın soruşturulmadan verilmesi Tarafsızlık ve özgürce kanaat oluşumuna engel olmak Haberin verilişinde abartılı ses ve görüntü yayını
Reklamlarla alışveriş için sesli görüntülü uyarı kullanmak Bir programda ekrandaki bant reklamı verilirken, reklam alanı görüntüsü %20yi aşamaz ilkesine ayrılık Bilgi iletişim araçları ile reklamların yarışma veya lotarya içermesi, izleyiciye ikramiye verilmesi veya ikramiye verilmesine aracılık edilmesi Şiddetin teşvik veya kanıksatılmasına yer vermek Şiddet görüntülerine yer verme Türkçenin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer vermek Suç işlemeyi teşvik, suçu övmek fiillerinin ihlali Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen ve kadınlara yönelik baskıyı teşvik Telefon kaydının dinletilmesi nedeniyle, özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesinin ihlali TOPLAM CEZA 3 6 2 3 3 2 3 2-6-