İslam Hukukunda Gaye Problemi (Zaruriyyat-Haciyyat- Tahsiniyyat)

Benzer belgeler
Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

Ayşe KOÇ * * Yüksek Lisans Öğrencisi, e-posta:

İslam Hukukuna Giriş

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

İslam hukukuna giriş (İLH1008)

MATÜRİDİ DE ŞER Î HÜKÜM AKIL İLİŞKİSİ *

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

YİRMİNCİ YÜZYILDA İKİ FARKLI MASLAHAT YAKLAŞIMI. -Mustafa eş-şelebî ve Ramazan el-bûtî nin Maslahat Anlayışlarının Karşılaştırılması-

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Mehmet Emin YAĞCI ** * Makale Gönderim Tarihi: Makale Kabul Tarihi:

sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 19 / 2009, s tanıtım-değerlendirme

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Kitap Tanıtımı geçici olmaktan kurtulamamıştır. Tam da bu noktada konunun önemini kavrayan bazı akademisyenlerimiz bu eksikliğin giderilmesi hususunda

CUKUROVA UNIVERSITESI ILAHIYAT FAKULTESI. lllll. güz donemi. ISLAM HUKUK USULU I -ders planları-

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

İslam Hukuk Felsefesi: Kaynaklar, Yöntemler, Amaçlar, Allâl el-fâsî, çev. Soner Duman ve Osman Güman, İstanbul: Mana Yayınları, 2014, 314 s.

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

1. Ceza Hukukunun İşlevi, Kaynakları ve Temel İlkeleri. 2. Suçun Yapısal Unsurları. 3. Hukuka Aykırılık Unsuru

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Dr. Öğr. Üyesi İhsan AKAY ŞÂFİÎ MEZHEBİNDE MAKÂSID LİTERATÜRÜNÜN GELİŞİM SEYRİ (H. III -VIII) Özet

FIKIH DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

USUL/FIKIH TARTIŞMALARI

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

CUKUROVA UNIVERSITESI ILAHIYAT FAKULTESI. lllll. güz donemi. ISLAM HUKUK USULU I -ders planları-

İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 10:2 (2005), SS İLLETİN TAHSİSİ

HİZMETE ÖZEL. T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

Lisans Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Y. Lisans S. Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler /Temel İslam Bilimleri/Hadis 1998

baki. el-mu'cem, "nef'a" md.). Allah ' ın isimlerinden olan "dar" ve "nafi"' "zararı ve nef'i yaratan" şeklinde açıklanır (i b n FQrek, s. 56).

ANAYASA MAHKEMESİ KARAR GEREKÇELERİNİN BAĞLAYICILIĞI SORUNU

Konu Anlatımlı Diyanet Yeterlik Kitabı - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Gündemdeki Tartışmalı Dinî Konular-2, Prof. Dr. Nihat Dalgın, Etüt Yayınları, Samsun, 2012, 448 s.

MASLAHAT KAVRAMI Aladdin Palevi

İMAMİYYE NİN İMAMET NAZARİYESİNİN TEŞEKKÜL SÜRECİ Metin BOZAN İSAM Yayınları, İstanbul 2009, 272 s. Harun TÜRKOĞLU

DİYANET İLMİ DERGi 32. CİLT TOPLU FİHRİSTİ (1996)

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

Question. Muhammed b. el-hasan el-saffar, müfevvizenin temsilcilerinden miydi?

SİRKÜLER NO: POZ-2009 / 52 İST, MALİYE; VADELİ ÇEKLERDE REEKONTU KABUL ETMİYOR

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Fazlur Rahman ın İctihad Teorisi

Fıkıh Usulünde Fahreddin er-râzî Mektebi Tuncay Başoğlu İstanbul: İSAM Yayınları, 2014, 300 sayfa.

TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV İSTİSNASI KONUSUNDA KDV GUT NDE YAPILAN DÜZENLEME VE AÇIKLAMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kâşif Hamdi OKUR, Ismanlılarda Fıkıh Usûlü Çalaışmaları: Hâdimî Örneği, İstanbul: Mizah Yayınevi, 2010,

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRME

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Yayın No. 756 İSAM Yayınları 202 İlmî Araştırmalar Dizisi 90 Her hakkı mahfuzdur.

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Geleneğin Genel Kabulü ve Yenileşmenin Olumsuz Etkilerinin Nesih Konusuna Yansıması

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ESOGÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIKLI İLAHİYAT 2010 YILINDAN İTİBAREN UYGULANAN PROGRAM DERSLERİ I.ÖĞRETİM I. DÖNEM

Türkiye de Yapılan Fıkıh Tezleri Üzerine Panoramik Bir İnceleme

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

YÖNETİMDE SİSTEM YAKLAŞIMI

HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi

Kadının abdestte başörtüsünün üzerini mesh etmesinin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

DR.KADİR DEMİRCİ NİN ÖZGEÇMİŞİ VE BİLİMSEL ETKİNLİKLERİ (CV)

ZARÛRİYYÂT DÜZEYİNDEKİ GÂÎ DEĞERLERİN MAHİYETİ VE EVRENSEL NİTELİĞİ ÜZERİNE 1

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... 5 TAKDİM... 11

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

TEFSİR TARİHİ VE USULÜ

OBJEKTİF TARİHİ YORUM METODU İLE OBJEKTİF ZAMANA UYGUN YORUM METODU ARASINDAKİ İLİŞKİ

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Transkript:

238 Kitap, Sempozyum Değerlendirmeleri İslam Hukukunda Gaye Problemi (Zaruriyyat-Haciyyat- Tahsiniyyat) Ali Pekcan, Rağbet Yayınları, İstanbul 2003, s. 304, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2003, s.263 (ISBN 975-6835-98-2) Giriş, üç bölüm, sonuç ve bibliyografyadan oluşan ve esasen doktora çalışması olarak kaleme alınan bu kitap, İslam Hukuku alanında gaye problemini geniş bir şekilde ele alan ilk Türkçe eserdir. Yazarın da ifade ettiği gibi, hükümlerin amacı, müctehidlerin fıkıh kaynaklarından hüküm çıkarırken fıtri-zaruri ihtiyaçları gözetmesi ve bu temele dayalı ihtiyaçların hükümlere etkisini konu etmektir. İslam Hukuk literatüründe Makasıdu ş- Şeria/Şari şeklinde ifade edilen konu, Türkçe ifadeyle Hukukun Gayeleri şeklinde ele alınır. Teorik temelde ilk olarak Cüveyni (v.478) ile başlayan Makasıd/Gaye Problemi Gazzali, Razi, Amidi, İzz b. Abdisselam, Karafi, ve Şatıbi ile devam etmiştir. Teorik temellerinin Şatıbi ile tamamlandığı düşünülen makasıd konusu, sonraki devir usulcüler/ilim adamlarınca olduğu gibi tekrar edilmiştir. Mesela; Dihlevi, İbn Aşur, Seyyid Bey, Şelebi, Buti, Hamid el-alim, Ahmet Raysuni, İsmail Haseni ve M.Halid Mesud gibi ilim adamlarınca ele alınan konu, daha çok eskinin tekrarı görünümündedir. Yazar, hukukun amaç ve fonksiyonlarına yer verdiği giriş bölümünde; bu amaç ve fonksiyonları üç başlık altında inceler. 1.Toplumsal düzenin sağlanması: Toplumsal bir ortamda ortaya çıkan ve toplum tarafından ihtiyaçların karşılanması için sürekli geliştirilen hukuk kuralları, insanların birbirleriyle, toplumla ve devlet ile çatışmadan aralarındaki ilişkileri düzen- Yazar ın bu eserinin dışında, İslam Hukukunda gaye problemini ele aldığı bir makalesi de bulunmaktadır. Söz konusu makalede, İslam Hukukunda gaye problemini açığa çıkaran bir takım prensip ve kriterlere işaret edilmiştir. Bu anlamda illet, ta lil, makasıd, maslahat, hikmet ve fıtrat gibi kavramların İslam Hukuk geleneğindeki konumları incelenmiştir. Bkz. Ali Pekcan, Makasıd Teorisinin Temel Parametreleri, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sayı:3, 2004, s.113-142.

Kitap, Sempozyum Değerlendirmeleri 239 ler. Toplumu oluşturan insanların çıkar çatışmalarının önüne geçmek ve daha iyi şart ve imkanlarda hayat sürmelerini sağlamak hukuk kurallarının varlığıyla mümkün olur. Aksi hal, yani toplumu oluşturan bireylerin çıkar ve güçlerinin öne çıktığı ve kendi kurallarını koyduğu toplumların varlığı uzun olmayacaktır. Hukuk, diğer taraftan özgürlüğün var olabilmesinin de ön şartıdır. Özgürlük ancak, hukuk temeli üzerinde ve hukukun çerçevesi içerisinde varlık olanağına sahiptir (s. 19). 2. Adaletin gerçekleştirilmesi: Toplumsal düzeni gerçekleştirme amacını taşıyan hukuk, bunu bazı ilkelerin varlığıyla sağlar. Bu ilkelerin en önemlileri arasında adalet yer alır. Adaletin gereği olarak, toplumda hukuk kurallarının düzenli bir biçimde uygulanması ve minumum etkinliğe sahip olması, benzer durumların benzer muameleye tabi olması ve böylece hukukun uygulanmasında kararlılığın ve birliğin sağlanması, adam öldürme, hırsızlık yapma, şiddet kullanılması gibi fiillerin hukuk düzenince reddedilmesi gibi ilkelerin kabul edilmesi gerekir (s. 20-21). 3. Toplumsal ihtiyaçların karşılanması: Hukuk, toplumda bir takım sosyal fonksiyonları yerine getirdiği gibi aynı toplumun değişik ihtiyaçlarını da karşılar. Hukukla toplum arasında uyumun sağlanması, toplumun bir takım isteklerini de yerine getirmesini beraberinde getirir (s. 21). Toplumsal ihtiyaçların karşılanması, toplumu oluşturan bireylerin yararlarının temin edilmesi anlamına gelir. Bunun yolu ise, insanın biyolojik yapısını; doğmasını, ölmesini, beslenmesini, sıcak ve soğuktan korunma gibi taraflarını önemsemektir. Hukuki bir kurum olan ailenin varlığı bile, dini ve ahlaki saiklerin yanı sıra biyolojik ihtiyaçların teminini düzgün bir zeminde sağlayan karşı cinslerin birlikteliği ile gerçekleşir. Yine toplumun bir gerçeği olan ekonomik ihtiyaçların ve bireyler arası ticari ilişkilerin sağlıklı yürümesinin zorunlu şartı, hukuk düzeninin olmasıdır. Birinci bölümde; Makasıdu ş-şeria ismi altında makasıdu ş-şeria nın tanımı, önemi, fikri temelleri, fıkıh usulü ilmindeki yeri ve tarihi seyri ele alınmaktadır. İslam hukukunda hukukun kaynağı, mantığı ve amaçladığı hedefler; 1. Makasıdu ş- Şari/Şeria, 2. Hikmetü t-teşri ve 3. Felsefetü t-teşri başlıkları altında incelenir. Hedeflenen yer anlamında maksıd/makasıd kelimesiyle suyun doğup çıktığı yer anlamında şeria/ Allah Teala nın kullarına din olarak belirlediği kural ve hukukun bütünü kelimelerinin izafetinden oluşan Makasıdu ş-şeria nın farklı tanımları yapılmıştır. Tahir b. Aşur (v.1973) makasıdu ş-şeria yı; Kanun koyucunun hükümleri vaz ederken, gözettiği ve hedeflediği hikmet, hedef, gerekçe ve manalardır. şeklinde tarif eder. Yazarın belirttiğine göre; fıkıh usulü ilminde bu ismi ilk kullanan Şafii usulcü İmamü l-haremeyn el-cüveyni (v.478/1085) olup, ondan sonra diğer mezhep bilginleri tarafından da kullanılmıştır. Yazar kitabında makasıdu ş-şeria nın yerini tutan hikmetü t-teşri ve felsefetü t-teşri kavramlarının da manalarını verir ki; esasen bu üç kavramın da mahiyeti ve konusu aynıdır. Bilebildiğimiz ilk fıkıh usulü eseri Risale yi kaleme alan Şafii, ictihad edebilmenin şartlarını 10 a kadar çıkarmış (Risale, 509-511); makasıdu ş-şeria yı ismen zikretmese de bu ictihadlarında makasıda önem vermediğini göstermez. Şafii mezhebinin ileri gelen usulcülerinden Cüveyni ise fıkhın delillerini saydıktan sonra, müctehid için makasıdın önemini belirten şu uyarıda bulunur:...müctehid bu mer-

240 Kitap, Sempozyum Değerlendirmeleri tebelerden (fıkıh kaynakları) biriyle amel mümkün olmazsa, hemen kıyasa dalmayıp, şeriatın genel prensipleri ve genel maslahatlarıyla hüküm verir, eğer konu hakkında genel bir maslahat bulamazsa, icma ı göz önüne alır... (s. 31). Cüveyni den sonra gelen usulcüler de makasıdın önemini belirtmişler ve müctehidin ictihad ederken makasıda itibar edebileceğini söylemişlerdir. Mesela; Karafi, baba/ oğul Subkiler, Şatıbi ve günümüz ilim adamlarından Tahir b. Aşur, Karadavi, Fethi Dirini vs. burada hatırlanabilir (s. 30-35). Yazarın da önemle belirttiği gibi, hukukun mantığının ve amaçlarının bilinmesi müctehidin gerek mevcut nasları anlamasında gerekse nasların manalarının/gayelerinin yeni meselelere teşmil edilmesinde önemlidir. Bu anlamda müctehide ayetlerin nüzul ve hadislerin vurud sebepleri yardımcı olur. Yazar, makasıdu ş-şeria ya dikkat etmenin hem İslam Hukukunda hem de Türk Medeni Kanununda hukuki problemlerin çözümünde kullanılan bir yöntem olduğunu, bunun da ötesinde hükümlerin gaye ve amaçlarının bilinmesinin muhataplar açısından moral destek/kalbin sükunetini sağlayacağını belirtir (s. 36-39). Yazar, makasıdu ş-şeria nın fikri temellerini araştırdığı kısımda, konunun gerek kelam ilmi gerekse fıkıh usulü ilmi ile ilgisinin olduğunu belirtir. Bu bağlamda, husun-kubuh, salah-aslah ve talil-ü ef alillah makasıd teorisinin fikri temellerini meydana getirir. Yazarın da belirttiği gibi, İslam kültüründe güzel ve çirkin/husun ve kubuh konusunda Eş ariyye, Maturidiyye ve Mutezile olmak üzere üç temel yaklaşım vardır. Esasen kelami nitelik arz eden husun ve kubuh meselesinin makasıd teorisi ile bağlantısı şöyle kurulabilir: Eşya ve fiillerdeki güzellik-çirkinlik, iyilikkötülük vasıfları, ister vücub ister bir lütuf olarak belirlenmiş olsun, sonuç olarak: şer i hükümlerin bu doğrultuda ve eşyadaki bu nitelikle uyum halinde olması, yani Allah ın hükmüyle, eşyadaki bu niteliklerin birbirleriyle örtüşmesi gerekir. İşte bu husus, konuyu kelami nitelikten hukuki bir niteliğe dönüştürmektedir. Aklın, eşya veya fiillerdeki bu nitelikleri kavramadaki fonksiyonu, hukukta metodik açıdan yeni açılımların fikri temelini oluşturmaktadır. Dolayısıyla, husun ve kubuhun şer i olduğunu savunan doktrinler, ictihad kapısını dar tutarak, istihsan, ıstıslah gibi hüküm çıkarma yöntemlerini kabul etmemekte, akli olduğunu söyleyenlerin ise istihsan, ıstıslah gibi metodları benimsemek suretiyle ictihad alanını genişlettiklerini söylemek mümkündür (s. 43). Yine makasıdın fikri temelini teşkil eden hükümlerin ta lili hususunda da iki ana yaklaşım vardır: 1. Cebriyye, Eş arilerin bir kısmı ile Zahiriler ilahi fiillerin bir takım maslahatlarla ta lilini uygun görmezler. Şöyle ki; hükümlerin bir maslahat ve gayeyi gerçekleştirmek üzere konulduğunu kabul etmek, İslamın yüceliği ile bağdaşmaz. Bu anlayışın bir uzantısı olarak mesela; Zahiriler nasların sadece zahir anlamlarının hüküm ifade ettiğini ileri sürerler. 2. Mutezile, Şia ve Maturidi imamlar ilahi hükümlerin bir kısım maksad ve gayeleri gerçekleştirmek üzere konulduklarını belirtir. Bu gurubun görüşlerini Seyyid Bey şu ifadelerle dile getirir: Mutezile ile Maturidiyyeye göre hikmet-i teşri muktezası olarak ahkam-ı şeriyye mesalih-i ibada tabidir. Din ve şeriat vaz ındaki asıl hikmet ve gaye, beşeriyyeti bir medeniyyet-i fadılıye isal ve bu suretle umum insanlar için dünyevi ve uhrevi saadet-i hakıkiyyeyi istihsaldir (s. 48-9).

Kitap, Sempozyum Değerlendirmeleri 241 Yazar, hukuki kuralların gayelerinin ve maksadlarının en belirgin ortaya çıktığı fıkhi delil olarak kıyası göstermektedir. Nitekim Hanefi usulcü Cessas (v.370/981) da, Biz biliyoruz ki Allah Teala nın abes(anlamsız) bir fiil yapması mümkün değildir. O nun bütün fiilleri yüksek bir gayeye matuf olarak meydana gelmektedir. Nassların ta lilinin anlamı: benzer olayların da aynı hükmü almasının gerekli olmasıdır. Değilse ta lilin bir anlamı kalmaz. Bu yüzden illetin varlığı ile hüküm var, olmayışı ile de hüküm yoktur. diyerek bu hususa işaret etmektedir (s. 50). Klasik dönemde makasıd ve maslahat konularının kıyas, sonraki dönemlerde ise maslahat-ı mürsele ve makasıdu ş-şeria müstakil başlıkları altında incelenmesinden hareketle, kitapta kıyas teorisi ana hatlarıyla ele alınmaktadır. Kıyası, ilahi hükümlerde var olduğu kabul edilen bir takım maksad ve gayelerin sonradan meydana gelen/diğer hükümlere teşmilinin bir yolu olarak görenler, bunun iki zorunlu sebebinden bahsederler. 1. Naslar sınırlıdır. Olaylar ise sınırsız ve değişkendir. 2. İslam Hukukunun bütün zaman ve mekanlarda, bu olay ve durumlara ilişkin karşılaşılan problemleri çözüme kavuşturması gerekir (s.51). Yine kıyas, şer in muteber saydığı maslahatların hükmü bildirilmeyen, müctehidin ictihadına bırakılan meselelerde de var olup olmadığının araştırıldığı bir yöntemdir. Şöyle ki; kıyas, bu nevi maslahatlar yoluyla işletilebilen bir delildir. Zira kıyas şer i hükümler üzerinde fikir yürütüp bunlarla Şari in hangi maslahatı gerçekleştirmeyi hedef tuttuğunu kavramaya çalışma esasına dayanır. Şayet bu maslahat, Şari in hükmünü bildirmediği başka bir olayda söz konusu ise bu olay kıyas yoluyla hükmü bilinen olayın hükmünü alır. Dolayısıyla muteber maslahatlar sonuç itibariyle kıyasa racidir. Bir başka deyişle muteber sayılan maslahatlar, nass ve icmadan istinbat yoluyla elde edilmiştir (s. 63-4). Hükümlerin ta lilini reddeden, dolayısıyla kıyasa fıkhi deliller arasında yer vermeyen Zahiriler, nasların sessiz kaldığı, hükmünü bildirmediği konuların nasıl çözümleneceği arayışını sürdürmüşler ve nass ve icma ın bizi yükümlü tuttuğu ya da bir yasak getirdiği durumların dışındaki her şey serbesttir sonucuna ulaşmışlar; yeni olay ve problemleri nass ve icma ın dışında Beraet-i Asliyye, Istıshab gibi ilkelerle çözüme kavuşturmuşlardır (s. 69). Sonraki dönemlerde makasıd konusu maslahat-ı mürsele içerisinde ele alındığından, yazar, bu prensibi de ana hatlarıyla kitabında yer vermiştir. Maslahat-ı mürsele de esas itibariyle, Kitap, Sünnet ve İcma ile bilinen hukuki bir gaye ve maksadın, hükmü naslarla bilinmeyen meselelerde gerçekleşmesinin tespitidir. Istıslah adı da verilen maslahat-ı mürsele; hükmün kendisine bağlanması ve üzerine hüküm bina edilmesi, insanlara bir fayda sağlayan veya onlardan bir zararı gideren, fakat muteber veya geçersiz sayıldığına dair belirli bir delil bulunmayan manalardır/durum veya gerekçelerdir (s. 70).

242 Kitap, Sempozyum Değerlendirmeleri Maslahat-ı mürsele her ne kadar Maliki mezhebi ile özdeşleşmiş olsa da, diğer mezheplerce de farklı adlar ( İstihsan, örf-adet, sedd-i zerayi, siyaset-i şeriyye, hısbe) altında ele alınır ve hüküm vermede bir prensip olarak kabul edilir. Mesela; Şafii usulcülerden Cüveyni, konuyla ilgili nass bulunmazsa müctehidin hemen kıyasa yönelmeyip, genel prensip ve umumi maslahatlara göre hüküm vereceğini; Gazzali ise mürsel maslahatlarla amel edilebilmesi için maslahatın, 1. zaruri, 2. külli ve 3. kati özellikleri taşımasını söyler (s. 73). Ramazan el-buti nin ifadesiyle maslahat-ı mürsele ile amel edilebilmesi için maslahatın; kanun koyucunun hedeflediği gayelere uygun olması, Kur an ve Sünnet naslarıyla çelişmemesi, kıyasa aykırı olmaması ve kendinden daha önemli bir maslahatı ortadan kaldırmaması gereklidir (s. 75). Maslahat prensibini delil olarak kullananların nakli ve akli bir takım delilleri olduğu gibi, delil olarak almayan bir kısım Şafii ve Maliki bilginler ile Zahiri mezhebinin de görüşlerini ispat sadedinde ileri sürdükleri gerekçeler vardır. Yazar, bu her iki görüşü ileri sürenlerin ve özellikle de reddedenlerin delillerine yer vermiştir. Zahirilikle özdeşleşen maslahatın reddi; maslahat-ı mürselenin hem muteber hem de mülga maslahatlara girme ihtimali, keyfi ictihadların yapılmasına yol açacağı, maslahatların zaman ve mekanla ilişkili olarak değişebileceği ve buna bağlı olarak verilen hükmün munzabıt olamayışı gibi gerekçelerle desteklenmeye çalışılmıştır. Yazar, makasıdın tarihi seyrine yer verdiği birinci bölümün son kısmında Şafii usulcü Cüveyni ile başlayıp Gazali (v.505), Fahreddin Razi (v.606), Amidi (v.631), İbn Hacib (v.646), İzz b.abdisselam (v.660), Karafi (v.684), Tufi (v.716), İbn Teymiyye (v.728), İbn Kayyim el-cevziyye (v.751), Şatıbi (v.790), Dihlevi (v.1176) ve Tahir b. Aşur (v.1393) a uzanan pek çok ilim adamının konuya ilişkin yaklaşımlarını vermektedir. Cüveyni, el-burhan, Kitabu t-telhis ve Gıyasu l-ümem isimli eserlerinde makasıdı ifade eden farklı kullanımlara yer vermekte (s. 88-89) ve Burhan ın kıyas konusunda illetlerin tespiti çeşidinde maksadların derecelerine değinmekte ve bu maksadları; 1. zaruri, 2. haci ve 3. tahsini diye üç gurupta toplamaktadır. Cüveyni tarafından yapılan bu guruplandırma, kendisinden sonra kaleme alınan usül eserlerinde de korunmuş ve devam ettirilmiştir. Cüveyni, İslam Hukukunun gerçekleşmesini istediği maslahatları üç kategoriye ayırmada öncü olduğu gibi, dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunmasının zaruri maslahatlardan olduğunu ifade etme konusunda da öncü olmuştur (s. 91). Yazar, ikinci bölümde makasıdu ş-şeria nın temel üç mertebesi ve bunları tamamlayan ikincil maksatları konu edinmektedir. Maslahat/makasıdın temelinde insan ihtiyaçları, yani maslahatların/yararların elde edilip, mefsedetlerden/zararlardan uzak durmak yatmaktadır. Buradan hareketle İslam Hukukunda insanın ihtiyaç duyduğu maslahatlar önem bakımından za-

Kitap, Sempozyum Değerlendirmeleri 243 ruri, haci ve tahsini olmak üzere üç kısım oluştururlar. Makasıdın temelinde yer alan ihtiyaç; kelime olarak kendisine ihtiyaç duyulan şey anlamında; ıstılahta ise, zaruret mertebesine ulaşmamış normal gereksinimleri kapsar (s. 121-2). Dilde, kendisinden kaçınılması imkansız durum anlamına gelen zaruret, ıstılahta zaruriyyat-ı hams denilen, zorunlu beş temel (din, nefis, akıl, nesil, mal) den birine yönelik şiddetli zarar ve helak korkusunu içeren durumdur (s.122). Yazar, Cüveyni den, Tahir b. Aşur a uzanan dönem içerisinde zaruriyyatın farklı tanımlarını verdikten sonra, zaruriyyatı oluşturan unsurları ve bunların sınırlarını konu etmektedir. Usulcüler arasındaki genel kabule göre; zaruriyyatı oluşturan temel unsurlar Beş temel ilke (el-usulü l-hams) diye nitelenen 1. Dinin korunması, 2. Canın korunması, 3. Aklın korunması, 4. Neslin korunması ve 5. Malın korunmasından oluşur. Bu beş temel ilkeden toplu halde ilk kez söz eden İmam Gazzali olup, el- Mustesfa adlı eserinde, şeriatın maksadının, insanın dinini, canını, aklını, neslini ve malını korumak olduğunu söylemiştir (s. 134). Karafi, Subki gibi bazı usulcüler bu beş temel ilkeye altıncı olarak ırzın korunması nı ekleyerek ırzın korunmasını da zaruri maslahatlar içerisine dahil etmektedirler. Son dönem ilim adamlarından Nasr Hamid Ebu Zeyd ise, bu klasik tasnifi değiştirmiş ve zaruri maslahatları; 1. Akıl, 2. Özgürlük ve 3. Adalet olmak üzere üçe indirgemiş ve bu üç temel ilkenin klasik tasnifte yer alan unsurları da kapsadığını ifade etmiştir (s. 135-8). Kitapta, zaruriyyatın temel unsurları verildikten sonra, bu unsurlara gerek Kur an ve Sünnet naslarında nasıl yer verildiği gerekse tümevarım yöntemiyle bu unsurların tespiti konuları ele alınmıştır. Mesela; Mümtahine 60/12 de Hz.Peygamberin kadınlarla hangi konularda bey at yapacağı anlatılırken, dinin, malın, neslin, hayatın ve ırzın korunması gibi temel prensiplere değinildiğini görürüz. Tahir b. Aşur, bu temel prensipler ile insan doğasının ve tabiatının ihtiyaç duyduğu maslahatların bir olduğuna işaret etmektedir. Zaruri beş temel unsur Kur an ayetlerinde yer aldığı gibi, Hz.Peygamberin hadislerinde de birlikte veya ayrı ayrı yer almaktadır. Mesela; Veda hutbesi nde bu beş temel unsura yer verilmiştir (s. 144-5). Yazar, Gazzali, Şatıbi, Amidi, İbn Hacib, İzz b.abdisselam ve Karafi ye atıfla beş zaruri ilkenin evrensel olduğunu, sadece İslam dininin değil semavi ve semavi olmayan diğer inanç sistemlerinin de bu zaruri ilkelere yer verdiğini İsevilik, Musevilik, Budizm, Jainizm ve Zerdüştlük ten örneklerle ortaya koymaya çalışır (s. 147-152). Beş temel ilkenin farklı inanç sistemlerinde nasıl yer aldığı örneklerle verildikten sonra, bu ilkelerin her birinin geniş izahatı yapılmaktadır. Bu bağlamda dinin korunması başlığı altında; dinin tanımı, insanın dine olan ihtiyacı, dinin korunmasını sağlayan dinamikler (inanç esasları, ibadetler, insan zihnini batıl düşünce ve anlayışlardan temizleme), kendisine yönelik zararlar giderilerek dinin korunması (cihadın farz kılınması, mürtedlerin öldürülmesi, bid atçilerle ve zındıklarla mücadele) gibi konular örneklerle açıklığa kavuşturulmaktadır. Benzer yöntem dahilinde Hayatın korunması, Aklın korunması, Neslin korun-

244 Kitap, Sempozyum Değerlendirmeleri ması ve Malın korunması ele alınmakta ve zengin örneklerle konuların iyice anlaşılması sağlanmaktadır. Şer i maksadların ikinci mertebesini oluşturan haciyyat, sözlükte; ihtiyaca nispet edilen şey anlamına gelir. Fıkıh usulü terimi olarak ise; Zorunluluk derecesi zaruriyyat seviyesinde olmayıp, normal ihtiyaç seviyesinde korunması hedeflenen maslahatları ifade eder. Haciyyattan kavram olarak ilk defa bahseden Cüveyni ise haciyyatı, Zaruret derecesine ulaşamamış genel ihtiyaçlar diye tarif eder.(s.202) Haci maslahatlar, zaruri maslahatlara nispetle çok geniş bir alanı kapsar. Haciyyat mertebesinde yer alan ihtiyaçların yerine getirilmemesi durumunda, mükellef zaruri olarak nitelenen maslahatların yerine getirilmesiyle yüz yüze kalır. Haciyyat mertebesinde yer alan maslahatların temini ile mükellef sıkıntılarından kurtulmuş ve zaruri maslahatların (din, hayat, akıl, nesil ve malın korunması) temini sağlanmış olur (s. 212-221). Şer i maksadların üçüncü mertebesini oluşturan tahsiniyyat sözlükte; güzelliğe nispet edilen anlamına gelir. Zaruri ve haci maslahatları tamamlayan tahsini maslahatı Cüveyni, Tahsiniyyat, ne zaruret seviyesine ne de hacet seviyesine ilişkin olmayıp, mekarim-i ahlak a teşvik gayesini içeren maslahatlardır diye tarif eder (s. 222). Yazar, Cüveyni dışında, Gazzali, Razi, İzz b. Abdisselam, Şatıbi ve İbn Aşur un tahsiniyyat tanımlarını ve bu tanımlardan hareketle tahsini maslahatların zaruri ve haci maslahatlardan farklı yönlerini tespite yönelir. Zaruri ve haci maslahatlarda olduğu gibi tahsini maslahatlar da dinin, hayatın, aklın, neslin ve malın korunmasını hedef alırlar. Yazar, tahsini maslahatların bu hedeflerini açıklamalarla ve örneklerle ele alır (s. 229-234). Devamında, tekmilat veya tetimmat ismi verilen ve makasıdu ş-şeria yı tamamlayıcı unsurlara yer verilmektedir. Dilde tamamlayan manasına gelen mükemmilat terim olarak; zaruri, haci ve tahsini üç mertebeyi tamamlayan hükümler, demektir. Tamamlayıcı unsurlardan ilk defa bahseden Şifaü l-galil de Gazzali olmuştur. Gazzali bu tür hükümlere tetimme/tekmile ismini vermektedir (s. 235). Yazar, III. bölümde; zaruri, haci ve tahsini maslahatların kendilerini tamamlayan maslahatlarla ilişkilerini ve maslahatlar arası tearuz söz konusu olduğunda, takip edilecek tercih yöntemlerini ele almaktadır. İlk kez makasıd mertebeleri arasında tercih ve önceliklerden bahseden el- Amidi buna ilişkin bir yöntemden söz etmemektedir. Konuyu metodoloji dahilinde işleyen ilk usulcü Şatıbi olmuştur. Şatıbi, gerek üç temel mertebenin bir biriyle ilişkisi gerekse bu üç mertebenin tekmileleriyle ilişkisini konu edinmektedir. Şatıbi, bu üç mertebe arasındaki ilişkiyi şu cümlelerle anlatır: Şayet zaruri olan bir şey ihlale uğrarsa, bu yüzden mutlak surette haci ve tahsini olan şeyler de ihlale uğrarlar. Ama bunun aksine, haci ya da tahsini olan şeylerin ihlale uğramasından mutlak suretle zaruri olanların da ihlale uğraması gerekmez. Evet, bazen tahsini olan şeyin mutlak surette ihlale uğramasından

Kitap, Sempozyum Değerlendirmeleri 245 haci olan şey, bir şekilde zarar görebilir. Bazen de haci olan şeyin mutlak ihlale uğramasından zaruri olan şey bir şekilde zarar görebilir. Bu yüzdendir ki, zaruri olan korunduğunda, haci olanın, keza haci olanın korunduğunda tahsini olanın da korunması uygun düşer. Bu durumda, tahsini, haci için, haci de zaruri için var olduğuna göre asıl olan zaruri olmaktır (s. 244). Şatıbi, zaruri, haci ve tahsini maslahatların tekmileleriyle ilişkisini ise şu ifadelerle belirtir: Zikri geçen üç mertebenin de tamamlayıcı unsurları (mükemmilat) bulunmaktadır. Öyle ki, bu tamamlayıcı unsurlar bulunmasa, zaruri, haci ya da tahsini olan asıllarında gözetilen asli hikmetler ihlale uğrayıp ortadan kalkmış olmaz. Yazar, üçüncü bölümün son kısmında fıkıh usulü konularından olan tearuz ve tercihin tanımı, özellikleri ve şartlarına kısaca yer verdikten sonra beş temel maslahatın kendi aralarındaki takdim-tercih şartlarına ilişkin düşünceleri vermektedir. Maliki fakihi Karafi ye göre; beş temel unsurun (din, nefis, akıl, nesil, mal) hangisinin önemli ve öncelikli olduğunun tespiti, ancak bu unsurların tearuzu esnasında olur. Tercih sadece maslahatlar arasında olmaz, bunların dışında mefsedetler arasında da tercihe gidilmelidir (s. 264). Esas itibariyle zaruri maslahatlar, haci ve tahsini maslahatlar karşında tercih edilir. Haci maslahatlar da tahsini maslahatlara tercih edilir. Zaruri maslahatların tekmileleri de haci ve tahsini maslahatların tekmilelerine takdim edilirler (s. 269). Yazar, son olarak zaruri maslahatlar içerisinde yer alan dinin, nefsin, aklın, neslin ve malın korunması ilkelerinin öncelik durumlarını inceler. Çalışmasının bir çok yerinde bu zaruri ilkelerin sıralamasının ictihadi olduğunu, yani ilim adamlarının sıralamasına göre değişiklik gösterdiğini belirten yazar, Gazzali den Ramazan el-buti ye kadar yirminin üzerindeki ilim adamının beş temel zaruri ilkeyi sıralayışlarını tablo halinde verir ve kendisi bu sıralamalardan intaç ettiği sonuçları altı madde içerisinde özetlemeye çalışır. Yrd. Doç. Dr. Menderes Gürkan, Erciyes Ü. İlahiyat F. mgurkan@erciyes.edu.tr