ASYA-PASİFİK MUCİZESİNİN SIRRI Prof.Dr.Coşkun Can Aktan Kaplanları çok çevik ve hızlı koşan hayvanlar olarak tanırız. Ancak neden Asya kaplanları Afrika kaplanlarından daha hızlı koşmaktadır? Hiç düşündünüz mü? Tabii, ben Asya Pasifik bölgesindeki ülkeler ile Afrika ülkelerinin ekonomik maratondaki hızlarından sözediyorum. Daha açık bir ifadeyle bugünkü yazımda şu soruların cevaplarını araştıracağım: Neden Asya ülkeleri son otuz yılda inanılmaz bir mucizeyi gerçekleştirerek ekonomik büyüme hızlarını sürekli artırmışlar ve bugünün refah ülkesi haline gelmişlerdir? Ve neden Afrika ülkeleri son otuz yılda ekonomik büyüme ve kalkınma yönünden Asya ülkeleri gibi yüksek bir performans gösterememişler ve halen çoğunlukla fakirlik içinde yaşamaktadırlar? Afrika ülkelerinin uzun yıllar gelişmiş ülkelerin sömürgesi olduğu ve bu yüzden ekonomik gelişmelerini sağlayamadıklarını iddia etmek sanıyorum yeterli ve tatmin edici bir cevap değildir. Evet, Afrika ülkelerinin bir çoğu sömürge olmuşlardır... Ancak, Asya Pasifikteki ülkelerin bir kısmı için de bu geçerli olmuştur. Örneğin, Tayvan uzun yıllar Komünist Çin in bir sömürgesi olmuş ve bağımsızlığını 1950 li yılların başında kazanmıştır. Bugünün Asya kaplanlarından biri olarak kabul edilen Singapur daha 1965 de Malezya dan ayrılmış ve bağımsızlığını kazanmıştır. Talihsiz Japonya Atom bombası ile yerle bir olmuştur... İkinci Dünya Savaşı sonrasında Asya Dramı yaşanırken bugün tüm dünya Asya Mucizesi ni hayranlıkla izlemektedir.
Özetle, Afrika ülkelerinin sömürge olduğu kadar Asya ülkelerinin bir kısmının da sömürge olduğu bir gerçektir. Dahası Asya savaş sonrasında inanılmaz acılar yaşamıştır. Şimdi konuyu rakamlarla daha açık-seçik olarak ortaya koymaya çalışalım. 1965 yılında Afrika ülkelerinin hemen hemen tamamında kişi başına milli gelir 1000 doların altında idi. Aynı yıl Asya-Pasifik ülkelerinde de durum pek farklı değildi. Örneğin bugün Asya Kaplanları olarak adlandırdığımız Güney Kore, Tayvan, Singapur ve Hong Kong da 1965 yılında kişi başına milli gelir Afrika ülkeleri ile hemen hemen eşitti. Ancak 1991 yılı rakamlarına baktığımızda şaşırtıcı bir gelişmeyi hemen görebiliyoruz. 1991 yılı kişi başına milli gelir rakamlarına baktığımızda Asya Kaplanları ndaki mucizevi ekonomik refah hemen dikkati çekmektedir. Hong Kong ta 1991 yılı kişi başına millli gelir rakamı 20.000 Dolara, Singapur da 15.000 Dolara Tayvan ve Güney Kore de ise 10.000 Dolara yaklaşmıştır. Bir de Afrika ülkelerine bakın!... Bu ülkelerde 1991 yılı kişi başına milli gelir 1965 yılındaki rakamdan farklı değil, hemen hemen aynıdır. Özetle, Asya kaplanları hızlı adımlarla koşarken, Afrika kaplanları kaplumbağa hızıyla ilerlemişlerdir. Hala 1000 dolar civarında bir kişi başına milli gelir rakamı ile bu ülkeler yoksulluğun kısır döngüsü içinde ezilmektedirler. Kendi ülkemizi de Asya kaplanları ile karşılaştırdığımızda benzer sonuçları elde ediyoruz. 1950 yılında Türkiye nin kişi başına milli geliri Asya kaplanları olarak adlandırılan ülkelerin kişi başına milli gelirinden yüksekti. Türkiye de 1950 de kişi başına milli gelir 200 Dolar iken, Japonya da sadece133 Dolar, Tayvan ve Güney Kore de yaklaşık 100 dolardı. Oysa şimdi Türkiye yi Asya-pasifik ülkeleri ile karşılaştıramazsınız bile!... Şimdi asıl cevaplanması gereken soruya gelelim: Asya
mucizesi nasıl gerçekleşti? Uzakdoğu mucizesinin sırrı ne? Bu ülkeler nasıl oldu da bu mucizevi ekonomik refaha ulaştılar? Bu soruların cevaplarını aşağıda ele alalım. ASYA-PASİFİKTEKİ MUCİZEVİ EKONOMİK BÜYÜME (1960-1990) -------------------------------------------------------------------------------------- Ülke Ort.Ekonomik Büyüme Hızı % Kişi Başına Milli Gelir Artışı % ------------------- ----------------------------------- ----------------------------------------- Japonya 5.9 4.8 G.Kore 8.9 7.0 Tayvan 9.1 7.0 Hong Kong 9.5 7.0 Singapur 8.5 6.8 Malezya 6.7 4.0 Tayland 7.2 4.0 Türkiye 5.4 2.9 ------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Kaynak: UN. Handbook of International Trade and Development Statistics, 1991. s.440,443. (Cem Kozlu, Türkiye Mucizesi İçin Vizyon Arayışları ve Asya Modelleri kitabından aktarıldı. s.318.) Önce Uzakdoğu ya da Asya-Pasifik olarak adlandırılan bölgedeki ülkelerin ekonomilerinde dikkati çeken bazı özellikleri sıralamaya çalışalım: Bu bölgedeki ülkelerin hemen hemen hepsi son otuz yılda (1960-1990) inanılmaz bir ekonomik büyümeyi gerçekleştirmişlerdir. Hong Kong, Tayvan, Güney Kore ve Singapur yıllık yüzde 8 in üzerinde bir ekonomik büyüme hızı ile ekonomik refahlarını artırmışlardır. Bölgedeki uluslararası ticaret hacminde son otuz yılda bir artma sözkonusudur. Asya-Pasifik dünyada yabancı sermaye akışının en yoğun olduğu bölgelerin başında gelmektedir. Bölgedeki ülkelerin toplam borç yükü düşüktür. Dolayısıyla borçlanmaya dayalı bir ekonomik kalkınma sözkonusu olmamıştır.
Bölge ülkelerinde devletin ekonomiye müdahalesi asgari düzeydedir. Devletçiliğe dayalı kalkınma modeli değil, piyasa ekonomisini esas alan bir ekonomik modeli esas alınmıştır. Ekonomik yönden dünyanın en özgür ülkeleri bu bölgededir. 1995 yılında ABD nin ünlü Think-Tank larından biri olan Heritage Foundation tarafından yapılan bir araştırmaya göre, dünyada ekonomik özgürlük yönünden Hong Kong birinci sırada, Singapur ise ikinci sıradadır. Asya-Pasifik ülkelerinde yoğun bir üretim ekonomisi sözkonusudur ve işgücü verimliliği diğer dünya ülkelerine göre daha yüksektir. İhracata dayalı bir açık ekonomi bölgede hakimdir. Bu bölgede taklit yerine yaratıcılığı ve yeniliği esas alan AR-GE politikası dikkat çekmektedir. İlkokuldan itibaren eğitime büyük önem verilmektedir. Bölgede son otuz yıl incelendiğinde siyasi istikrarın ve bunun bir sonucu olarak da ekonomik istikrarın mevcut olduğu dikkate çekmektedir. Mali ve parasal disiplin önem taşımaktadır. Kamu yönetimi ve bürokraside liyakata dayalı meritokratik yönetime önem verilmektedir. Japonların KAİZEN adını verdikleri sürekli gelişme felsefesi evde, işte kısaca yaşamın her alanında önem taşıyan bir değerdir. Özel şirketlerde ekip çalışması ve sinerjizm geçerlidir. Başta Japon şirketleri olmak üzere tüm bölgedeki şirketlerde yönetim dünyada en ileri düzeyde kabul edilmektedir. İnsan kaynağına değer verilmektedir. Şirketlerde çalışma ahlakı ve çalışma disiplini oldukça yüksektir.
Kimi yazarlar Asya mucizesinde din ve ahlak faktörünün de büyük önem taşıdığını ifade etmektedir. Budizmin, Taoizmin, Konfüçyüs ahlakının uzakdoğu ülkelrinin gelişmesinde çok önemli rol oynadığı iddi a edilmektedir Bölgedeki nüfus artış hızının yavaş olması dikkat çekmektedir. Uzak Doğu mucizesinin nedenlerini sanıyorum sadece tek bir faktöre bağlamak doğru değildir. Ancak Asya kaplanlarının bu inanılmaz mucizeyi gerçekleştirmede en başta eğitime, bilime ve teknolojiye önem vermelerinin büyük katkılarının olduğunu söylememiz mümkündür. Dinsel ve felsefi inançlara olan bağlılık ve bunun sonucu olan çalışma ahlakı ve disiplini de Asya mucizesinin gerisinde yatan nedenler arasında önemli yer tutmaktadır. Asya dramından Asya mucizesine doğru nasıl mucizevi bir yolun katedildiğini anlamamız ve bu konuda dersler almamız gerekir.