01 Ekim 2014 Çarşamba. Avrupa Ülkelerinin Mülteci ve İltica Politikaları. DR. JANROJ KELES / Middlesex Üniversitesi - Business School

Benzer belgeler
İLTİCA HAKKI NEDİR? 13 Ağustos 1993 tarihli Fransız Ana yasa mahkemesinin kararı uyarınca iltica hakkinin anayasal değeri su şekilde açıklanmıştır:

Göç ve Tüberküloz. Haluk C.Çalışır Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi

GÖÇÜN GETİRDİĞİ SORUNLAR VE GÖÇ SONRASI TÜRKİYE

Dünya Mültecileri Hakkında Anahtar İstatistikler

Geçici Koruma Kimlik Kartına Sahip Olanlar

ÖZGENUR YİĞİT ULUSLARARASI HUKUK, AVRUPA HUKUKU VE TÜRK HUKUKUNDA MÜLTECİ VE SIĞINMACILARIN ETKİLİ BAŞVURU HAKKI

Bosna Kurbanlarına Yardım - Bosna ve Kosova dan Gelen Mültecilere Destek

Göç ve Serbest Dolaşım Eğilimler ve Engeller. Ayşegül Yeşildağlar Ankara, Turkey

FARKLI AB ÜLKELERİNDE GÖÇMEN POLİTİKALARINDAKİ GENEL YAKLAŞIMLAR

Mülteci topluluklarından herhangi birinde, evlerinden uzaklaşmış olan insanların yaklaşık yüzde ellisini kadınlar ve kız çocukları oluşturmaktadır.

Türk Göç ve İltica Hukukunun Temelleri:

Suriyeli Sığınmacıların Toplumsal Hayata Entegrasyonu. (Esenyurt İli Mehterçeşme Mahallesi Örneklemi)

İş Yeri Hakları Politikası

İTİRAZ USULLERİ. BMMYK Kasım 2014

KADIN VE DEMOKRASİ DERNEĞİ

KİTLESEL GÖÇLERDE SAĞLIK HİZMETLERİ. Uzm. Dr. Muzaffer AKKOCA

HAZIRLIK VE İSTİŞARE TOPLANTISI

TÜRKİYE AB GERİ KABUL ANLAŞMASI AHMET ÇELİK

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Politika Özeti. Suriye deki savaş ve mülteci krizi insan ticaretini nasıl etkilemektedir? Ocak 2016

içindekiler KISALTMALAR... XV GİRİŞ... 1 Birinci Bölüm GENEL OLARAK YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU

ITUC KONGRESİ KARAR TASLAĞI NDA HAK-İŞ İN ÖNERİLERİ KABUL GÖRDÜ

Göçmenlerin hedef ülkesi: Türkiye

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. KESHMIRI/TÜRKİYE (Başvuru no /08) KARAR STRAZBURG. 13 Nisan 2010

Suriyeli Mülteciler: Türkiye nin Müstakbel Vatandaşları

Temmuz Ayı Tekstil Gündemi

KİTLESEL GÖÇLERDE SAĞLIK HİZMETLERİ. Uzm. Dr. Muzaffer AKKOCA T.C. Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

İSTANBUL İL GÖÇ İDARESİ MÜDÜRLÜĞÜ ULUSLARARASI KORUMA ÇALIŞMA GRUP BAŞKANLIĞI

AYRIMCILIK ve NEFRET SUÇU

Onlar da Bizden Değil

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

YABANCILAR ve ULUSLARARASI KORUMA KANUNU. Yayım tarihi: 11 Nisan 2013 Yürürlük tarihi: 11 Nisan 2014

ÇOCUK HAKLARINA DAİR SÖZLEŞME

İsyanım. Suskunluğumda. Şiddetin. Başucumda ŞİDDET VERİLERİ

SURİYELİ KADIN ve KIZ ÇOCUKLARI İÇİN GÜVENLİ ALANLAR PROJESİ Merkezlerimize ve etkinliklerimize ilişkin bazı fotoğraflar

Daima eşit fırsatlar ırkçılığa karşı konu yılı. Federal Hükümetin Ayrımcılıkla Mücadele Ofisi

Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeler Bildirgesi (Havana Kuralları)

İNSAN HAKLARI SORULARI

KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ VE 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ HAZIRLAYAN MELEK YAĞCI EĞİTİM HEMŞİRESİ

Türkiye de Uluslararası Koruma Sistemi ve Türkiye de BMMYK. BMMYK Kasım 2014

AKP HÜKÜMETİNİN 2014 İTİBARSIZLIK ENDEKSİ

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

ARAŞTIRMA RAPORU (EĞİTİMCİ)

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER

2. Sözcü Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü, 4. Sözcü gazetesi internet sitesi sahibi ve sorumluları

Özet Değerlendirme 1

Tokat Kırılgan Gruplar (Kırsalda Yaşayanlar, Engelliler, Kadınlar, Yaşlılar, Göçle Gelenler, Mülteciler, Mevsimlik İşçiler)

İltica Kararına İtiraz Usulleri

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

Geçici Koruma Uluslararası Standartlar. BMMYK Kasım 2014

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI DAYANIŞMA GÜNÜ

AVRUPA KOMİSYONU NUN TÜRKİYE İLE VİZE SERBESTLİĞİNE İLİŞKİN YOL HARİTASI

TÜRKİYE SIĞINMA SİSTEMİNİN SOSYAL BOYUTU

Uluslararası Mülteci Hukuku Kapsamında Uluslararası Koruma. BMMYK Kasim 2014

YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU

Irk veya Etnik Köken. Ayrımcılığı. Haklarınızı Bilin!

TÜRKİYE DE YENİ GÖÇ YÖNETİMİ VE ULUSLARARASI KORUMADA TEMEL PRENSİPLER SELÇUK ŞATANA İL GÖÇ UZMANI UYUM VE İLETİŞİM ÇALIŞMA GRUBU BAŞKANI

Türkiye'nin TESPİT Tamamlandı Eksik 1

STRATEJİK VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE DE GÖÇ. Göç Veren Ülkeden Göç Alan Ülkeye Fırsat ve Risklerin Dönüşümü

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

: II. OTURUM GÖÇ KONULARINDA KAMU GÜVENİ İNŞA EDİLMESİ OTURUMU GENEL KONUŞMA NOTU

Köklerinden Koparılanlar

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

Suriye de 2011 yılından beri sürmekte

MÜLTECILERIN HUKUKI STATÜSÜNE ILIŞKIN 1967 PROTOKOLÜ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR HEKMATULLAH KAMALOV BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2017/5038)

KADINLARA KARŞI ŞIDDETIN TASFIYE EDILMESINE DAIR BILDIRI. Genel Kurulunun 20 Aralık 1993 tarihli ve 44/104 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Avrupa Birliği Uzmanlığı Tezi

YABANCILAR ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ KAMU HİZMET STANDART TABLOSU

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

Trends in International Migration: SOPEMI Edition GENEL GİRİŞ

Prof. Dr. Işıl ÖZKAN Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi TANINMAMIŞ DEVLETLERİN YASA, HUKUKİ İŞLEM VE KARARLARININ TANINMASI

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

EK: 2. Mülteci, Sığınmacı ve Diğer Yabancıların Müdafiye Erişimleri. Çalışma Grubu Raporu

Akçakale Sınırından Türkiye ye Sığınmacı Geçişi Gözlem Raporu. (16 Haziran 2015)

Dublin Davaları. Basın Birimi

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN TEMEL MEVZUAT

İÇİNDEKİLER. İKİNCİ BASIYA ÖNSÖZ...v. ÖNSÖZ...vi. Birinci Bölüm MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU HAKKINDA KANUN

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI

MÜLTECİ-DER den Pırıl Erçoban: Türkiye ye sığınan Suriyeliler misafir değil, mülteci Emre Can Dağlıoğlu (Agos)

Suriye den Gelen Sığınmacılar İçin Türkiye de İŞGÜCÜ PİYASASINA ERİŞİM SORULAR VE YANITLAR

IRKÇILIK VE HOŞGÖRÜSÜZLÜĞE KARŞI AVRUPA KOMISYONU

YABANCI UYRUKLU İŞÇİ ÇALIŞTIRMA ŞARTLARI VE ÖDENECEK ÜCRETLER

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa Birliği ndeki Sığınmacıların Haklarını Koruyor

Kısa Süreli. Kısa Süreli. Uzun Süreli (D Tipi) (B Tipi) (C Tipi) (C Tipi) Çoklu Giriş. Çift Giriş. 85 (turizm) 100 (diğer

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi. KKTC Mülteci Hukuku Programı VOLKAN GÖRENDAĞ Mülteci Hakları Koordinatörü

IMPR HUMANITARIAN DİYARBAKIR DAKİ EZİDİLER HAKKINDA RAPOR. Sığınmacıların Genel Durumu

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN TEMEL MEVZUAT

TÜRKİYE DE ULUSLARARASI MEVSİMLİK TARIM GÖÇÜNÜN MEVCUT DURUMU. Politika Önerileri ve Avrupa Birliği Ülkeleriyle İşbirliği Projesi

gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 23: Çalışma Hakkı

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Bilmek Bizler uzmanız. Müşterilerimizi, şirketlerini, adaylarımızı ve işimizi biliriz. Bizim işimizde detaylar çoğu zaman çok önemlidir.

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TAŞRA TEŞKİLATI KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: , Sayısı: 28821

AK Parti Hükümetlerinin Yoksullukla Mücadele Performansı ve Sosyal Devlet

Transkript:

01 Ekim 2014 Çarşamba Avrupa Ülkelerinin Mülteci ve İltica Politikaları DR. JANROJ KELES / Middlesex Üniversitesi - Business School J.Keles@mdx.ac.uk Avrupa ülkeleri, siyasi düşünce, etnik, din, milliyet, belirli bir sosyal gruba mensubiyetten kaynaklanan kovuşturmalardan dolayı kendi ülkelerini terk etmek zorunda kalanların durumunu ve uluslararası sözleşmelerin kendilerine tanıdığı hakları göz ardı ederek mülteci ve iltica sorununu bir göçmen sorununa indirgedi. Bunun sonucu olarak da mültecilerin ülkelerini terk etme nedenleri kamusal alanda görünmez hale getirildi. İkinci Dünya Savaşı'nın neden olduğu büyük yıkım ve milyonlarca insanın zorla ülkesini terk etmeye zorlanması, iltica ve mülteci sorununun çözümüne dair çalışmalara hız kazandırdı. Uluslararası mülteci hukukunu düzenleyen temel anlaşma olan 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve bu sözleşmeyi izleyen tamamlayıcı New York Protokolü (1967) ile mülteci ve sığınmacı tanımı ve mülteci ve sığınmacı statüsünde olanların sahip olacağı haklar belirlendi. Mülteci ve sığınmacı kavramları birbirine karıştırıldığı için burada bu kavramları biraz açmak gerekiyor. Mülteci, politik düşünce, dinsel, etnik ayrımcılık ve etnik çatışmalar gibi

nedenlerden dolayı kovuşturmalara uğrayan, bundan dolayı ülkesini terk etmek zorunda kalan ve mültecilik statüsü hukuken kabul edilen kişidir. Mülteciler, bulundukları ülkede Cenevre Sözleşmesi'nin tanıdığı bütün haklardan yararlanma hakkına sahiptir. Sığınmacı ise mülteciliğe başvuran ve başvurduğu ülkenin mahkemelerince mülteci olma nedenleri araştırılan ve bu sürede korunma, barınma ve insani ihtiyaçları karşılanan kişidir. Yukarıda bahsedilen sözleşme, protokol ve bunları izleyen diğer protokoller ve bildirgeler, sığınma hakkı tanımaya ilişkin koşulların sığınma hakkı tanıyan devletler tarafından belirlenmesine karar verdiği için koşullar farklı ülkelerde, farklı yorumlamalara yol açmaktadır. 1951 Cenevre Sözleşmesi'yle birlikte Avrupa devletleri, Avrupa da ortak bir iltica ve mülteci politikası geliştirmeye başladılar. Batı Avrupa, Doğu Bloğu'ndan "Özgür Batı'ya" (kapitalist sisteme) kaçanlar ile darbe ve diktatörlükten kaçan İspanyol, Portekizli, Yunanistanlı sığınmacı ve mültecilere kapılarını sorunsuz olarak açtı. Ama 1980 ve 90 lı yıllarda yaşanan savaşlar (Kürdistan, Bosna, Kosova, Sri Lanka vb.) ve Sovyetler'in dağılışı ile mülteci sayısının Avrupa da yükselmesiyle birlikte, AB nin mülteci ve iltica politikasında önemli bir paradigmal değişim yaşandı. Özellikle Avrupa da Ortak Pazar oluşturma, sınırların kaldırılması ve AB vatandaşlarına serbest dolaşım hakkını amaçlayan Schengen Anlaşması ile birlikte AB ülkeleri bazında mülteci ve sığınmacı sayısının azaltılmasını amaçlayan ortak çalışmalar hız kazandı. İlticacıların barınma, çalışma, sosyal ve politik hayata dahil olma ve dolaşım hakkına kısıtlamalar getirildiği gibi, iltica başvurusu, bir ülkede reddedilen bir sığınmacının başka bir Avrupa ülkesinde sığınma başvurusu tümden ortadan kaldırıldı (Dublin Sözleşmesi, 1990). Bu politikaların sonucu olarak iltica başvuru süreçleri hızlandırıldı ve sığınmacıları kitlesel bir şekilde sınırdışı etme uygulamaları en çok başvurulan "çözüm" yöntemi olarak kabul görmeye başladı. Oysa ki hem Cenevre Sözleşmesi ve onu tamamlayan diğer sözleşmeler hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi nin öngördüğü iltica başvurularının adil bir şekilde incelenmesi, red edildiğinde yeniden incelenmesi, iltica başvuruları sonuçlanmadan sığınmacıların işkence, kötü muamele ya da cezalandırmaya maruz kalma riski ile karşılaşabilecekleri bir ülkeye sınır dışı edilmemesi hükme bağlanmıştır. Dahası Avrupa ülkeleri, siyasi düşünce, etnik, din, milliyet, belirli bir sosyal gruba mensubiyetten kaynaklanan kovuşturmalardan dolayı kendi ülkelerini terk etmek zorunda kalanların durumunu ve uluslararası sözleşmelerin kendilerine tanıdığı hakları göz ardı ederek mülteci ve iltica sorununu bir göçmen sorununa indirgedi. Bunun sonucu olarak da mültecilerin ülkelerini terk etme nedenleri kamusal alanda görünmez hale

getirildi. Kaçak Göçmen söylemiyle sığınmacıları kriminalleştirme, ötekileştirme ve dışlama gibi kurumsal ırkçılık anlayışı, toplumsal bir taban aramakta. Özellikle 1990 lardan beri mülteci ve iltica konuları Batı da göçün kontrolü kapsamında ele alınmakta. Bu anlamda Avrupa ülkelerinin mülteci ve iltica politikaları, bu ülkelere çalışmak için gelen göçmenlere yönelik geliştirilen kısıtlamalardan ve dışlayıcı politikalardan bağımsız düşünülemez. Hem mülteci ve sığınmacılara, ekonomik nedenlerden gelen göçmenlere ve Avrupa da doğan ikinci ve hatta üçüncü jenerasyona yönelik dışlayıcı ve ayrımcı politikalar, ekonomik sorunlardan öte politik ve kültürel niteliklidir. Çok kültürlülüğe karşı çıkan ve Avrupasentrik bir kültür ideolojisini esas alan sağcı parti ve gruplar, kültürel formatlarının farklılığını vurguluyor; yabancıların topluma uyum sağlamakta zorlandığı ve ekonomik yük olduğu gibi argümanlar öne sürüyor. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bir yandan insan hakları perspektifinden uzaklaşarak mülteci ve sığınma sorununu bir kriminal, kültürel ve ekonomik sorun olarak lanse ederken mülteci ve sığınmacıların önüne konulan hukuki ve siyasi bariyerlerden dolayı bu sosyal kesimin hem iş hem de sosyo-politik yaşama dahil olması da engelleniyor. AB üyesi ülkelerdeki farklı hukuksal düzenlemeler ve uygulamalar ile iç politikaya dayalı popülist politikalar, Avrupa'da ortak bir mülteci ve sığınma politikasının oluşmasına engel olmaya devam etmekte. Sığınma prosedürlerinin uygulanmasında her AB ülkesinin farklı politik, kültürel ve ekonomik yaklaşımından dolayı Avrupa da bütünlüklü ve progresif bir mülteci ve sığınma politikasından bahsetmek imkansız. Hem mülteci statüsünde olanlar hem de sığınma başvurusu incelenenler ve onlara tanınan haklar, ülkeden ülkeye farklılıklar taşımakta. Ama tüm Avrupa üyesi ülkelerin ortak olan politikası, mülteci ve sığınmacıların Avrupa ya gelmesini engelleme ve onları "azami düzeye" indirme olarak özetlenebilir. Üçüncü ülkelerden gelecek olan göçmen ve sığınmacılara karşı Avrupa sınırlarının sıkı bir şekilde kontrolü, vize politikaları, iltica başvurularının Avrupa dışında incelenmesi, ilticacıların Avrupa ülkelerine gelmesini önleme politikaları (Libya eski lideri Kaddafi ile yapılan anlaşmayla Afrikalı ilticacıların gelmesini önleme gibi) gibi politikalarla "Avrupa Kalesi" oluşturuldu. Sığınmacılara tüm yasal yollar kapatılarak savaş, şiddet ve etnik, cinsel ve dinsel ayrımcılığa ve kovuşturmalara uğrayan insanlara kaçak ve yasal olmayan yollarla AB ülkelerine vararak iltica başvurusunda bulunmaları dışında bir seçenek sunulmamakta. Bu bir nevi ülkesinde baskı görenler ve kovuşturulanların Avrupa ya gelmesini önleme ve kendi ülkelerinden kaçanların komşu ülkelere sığınmasını özendirmeye

yönelik bir politikadır. Sorun şu ki Irak, Suriye, Filistin ve Zimbabve gibi örneklere baktığımızda genellikle büyük mülteci göçlerinin rotası komşu ülkelerdir. Siyasi düşünce, etnik köken, din, milliyet veya cinsel tercihinden kaynaklanan kovuşturmalardan dolayı ülkesini terk edenlerin sadece küçük bir kesimi Avrupa ya varmakta. Dünyadaki kaynakların büyük bölümünü kullanan Avrupa ve diğer gelişmiş ülkeler, kapılarını mülteci ve sığınmacılara kapatırken sadece Yüksek Yetenekli Göçmen lere açmakta. Avrupa nın yeni günah keçileri: Mülteci ve sığınmacılar Avrupa ülkelerinin bencil politikaları sonucunda her yıl yüzlerce insan derme çatma gemi ve botlarla "Avrupa Kalesine" ulaşmaya çalışırken Akdeniz ve Ege Denizi'nde hayatını yitirmekte ve sadece cesetleri Kale Avrupa nın sahillerine ulaşmakta. Avrupa Kalesi'ne girmeyi başaranlar ise yeni, zorlu, uzun ve bazen sonu belli olmayan bir yolculuğa başlıyor. Bürokratik, barınma, ekonomik, dil, eğitim, sağlık, iş, kurumsal ırkçılık, kültürel ve sosyal kabullen(me)me ve de psikolojik sorunlar ile boğuşmak zorunda kalıyorlar. Bazı Avrupa ülkelerinde (Britanya, Fransa, Avusturya ve Yunanistan) iltica başvuruları aylarca sürmekte. Genellikle iltica başvurularının çoğu reddedilmekte ve hatta ilticaya başvuranın hızlı bir şekilde sınırdışı edilmesiyle sonuçlanmakta. Özellikle Fransa da Sans-Papiers (Kağıtsızlar) Hareketi, Fransız hükümetinin iltica başvurularının yüzde 90 a varan ret politikalarına karşı durmak için ortaya çıktı. Bazı ülkelerde ise iltica başvuruları hızlandırılmış bir şekilde sonuçlanır. Ret kararlarına itiraz süresi dolmadan sınırdışı etme uygulamaları da sıkça rastlanan bir durum. Barınma sorunu ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin bazı ülkelerde (Almanya ve Avusturya gibi) barınma olanakları, toplumdan ve şehirlerden uzak, mülteci ve sığınmacıların "Gott verlassenes Land - Tanrı'nın terk ettiği yer" olarak değerlendirdiği iltica kamplarında karşılanmakta. Yapılan birçok araştırmada bu sosyal yalnızlaştırma uygulamalarının psikolojik rahatsızlıklar ve hatta intiharlara neden olduğu, kampların rutubetli oluşunun özellikle çocuklarda solunum yolu hastalıklarına yol açtığı belirtilmekte. Bunun yanında aşırı sağcı grupların iltica kamplarında barınan mülteci ve sığınmacılara saldırdığı, hatta iltica kamplarını yaktıkları bilinen bir gerçek. Diğer Avrupa ülkelerinde ise sığınmacılara ya süreli bir barınma hakkı tanınıyor (İtalya) ya cezaevine dönüştürülen kamplarda (Yunanistan) barındırılıyorlar; veya hiçbir barınma olanağı tanınmadan sokaklarda yaşamlarını idame etmeleri bekleniyor. Rojavalı/Suriyeli sığınmacıların Güney Kıbrıs ta 10 yıldan daha uzun süre yaşamalarına rağmen ne vatandaşlık ne de mültecilik statüsüne

sahip olmaları ve son olarak Güney Kıbrıs hükümetinin ekonomik krizi bahane ederek Kıbrıs a gelen sığınmacıların çalışma, barınma ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamamasını örnek gösterebiliriz. 2013 yılında Güney Kıbrıs ın başkenti Lefkoşa da Rojava ve Suriyeli sığınmacıların çöplerde yemek topladığına tanık oldum. Ama bu sadece AB nin periferinde olan ülkelerde olmuyor. Yine Oxford Üniversites'nde kağıtsız sığınmacılara yönelik yaptığımız araştırmada aynı sorunların dünyanın yedinci zengin ülkesi olan Britanya da da yaşandığını gördük. Avrupa da politik mülteci statüsünde olanlara çalışma izni verilirken sığınmacıların çalışma hayatına katılmaları yasalarla yasaklanmakta. Gerçekte ise hem ilticaya başvuranlar hem de iltica başvurusu reddedilenler kayıtlı olmayan ekonominin en önemli ucuz işgücü olarak görülmekte. Yine Britanya ve diğer Avrupa ülkelerinde yaptığımız araştırmalarda, ilticaya başvuranların veya kağıtsızların genellikle hukuki ve dil sorunlarından dolayı kendi etnik toplumlarının içinde iş bulabildiğini tespit ettik. Bu onlara sosyal çevre kurma ve psikolojik destek bulmayla birlikte aşırı iş güçlerinin sömürülmesine de neden olabiliyor. İlticaya başvuran ve iltica başvurusu reddedilenler, karın tokluğuna günde 16 saat çalıştırıldıklarını ifade ettiler. Bu konuda Çin, Hindistan, Kürt ve Türk işverenlerinin dayanışmacı sömürü diye tabir ettiğimiz bir işveren ve işçi ilişkisinin çok yaygın olduğunu belirtmek gerekir. Araştırmamıza katılan kadın mülteci ve sığınmacılar, iş hayatlarında cinsel istismara ve saldırıya uğradıklarını ifade ettiler. Çalıştığının karşılığını almayan, biriken aylıklarını isteyen kağıtsız sığınmacılar ise, işverenleri tarafından polise ihbar etmeyle tehdit edildiklerini, bundan dolayı çalıştıklarının karşılığını alamadıklarını söylediler. Bu sorunların yanında sağlık ve eğitim olanakları da mülteci ve sığınmacıların en çok karşılaştıkları sorunlardır. Bazı ülkelerde mülteciler sağlık ve kısıtlı eğitim haklarına sahipken diğerlerinde sığınmacılar böyle olanaklara sahip değildir. Kağıtsızlar ise sağlık ve eğitim sorunlarını kendi olanakları ile karşılama(ma) durumundalar. Birleşmiş Milletler'in Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 28. maddesinde ve mültecilerin hukuki statüsüne ilişkin 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'nde, çocukların temel eğitim hakkı garanti altına alınmakla birlikte birçok kağıtsız göçmenin çocukları, bu haklarını kullanamamakta. Bu tümüyle eğitim ve öğretim sisteminin bürokratik anlayışına, yasaları uygulayanların yorumlamasına bağlı. Bazı ülkelerde kağıtsız göçmenlerin çocukları okula giderken diğerlerinde sınırdışı edilme korkusuyla aileler çocuklarını okula göndermekten çekiniyor. Göçmenler üzerine yapılan araştırmalarda dil ve kültürel farklılıklar,

yabancılara karşı ırkçı ve ayrımcı anlayışların özellikle kadın ve çocuklar üzerinde sosyal ve psikolojik sorunlara neden olduğu belirtilmekte. Sonuç olarak Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Uluslararası Af Örgütü ve mülteciler alanında çalışan kurumlar, sığınma hukukunun uluslararası insan hakları hukukunun bir devamı niteliğinde olduğunu belirtmekte ve mülteci/sığınmacılara karşı geliştirilen kurumsal ırkçılığı, ötekileştirme/kriminalleştirme söylemlerini ve de Cenevre Sözleşmesi'nden doğan hakların kısıtlanmasını, insan hakları ihlali olarak değerlendirmekte; bu nedenle de Avrupa üyesi ülkeleri şiddetle eleştirmekte. http://www.yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nuce&id=34678