İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...I KISALTMALAR...IV GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM. CUMHURİYET HALK PARTİSİ NE GİDEN SÜREÇ ve TEK PARTİ DÖNEMİ



Benzer belgeler
MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I

Birinci Dünya Savaşı ndan yenik. Yılmadan Yorulmadan. Demokrasinin tam ve en bariz hükümet şekli Cumhuriyettir M. Kemal Atatürk. Dr.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

OY HAKKI, SEÇİM ve SEÇİM SİSTEMLERİ

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

İ Ç İ N D E K İ L E R

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XVII I. BÖLÜM TBMM IX. DÖNEM ( )

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

SEÇİM SİSTEMLERİ SUNUŞU

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ.

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü TÜRK ANAYASA DÜZENĐ BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Bölüm 6 DEVL ET ŞEKİLL ERİ I : MONARŞİ VE CUMHURİYET

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

TÜRK ANAYASA DÜZENİ Bahar dönemi Ara sınavı

İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM TBMM VIII. DÖNEM ( )

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Türk-Alman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Ders Bilgi Formu

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ

6 Mayıs Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması. 26 Ağustos Büyük Taarruzun başlaması

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

ANAYASA CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 13.00

ANAYASA DERSĐ ( ) ( GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

GENÇLİK KOLLARI YÖNETMELİĞİ

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

Türkiye de Seçim Sistemi TBMM de Eşit Temsili Sağlıyor mu?

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ...XI GİRİŞ... 1 İkinci Meclisler... 1 Osmanlı Âyan Meclisi ve 1924 Anayasaları... 3 Cumhuriyet Senatosu...

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SİYASET Erol Tuncer - 23 Mart 2018

Komisyon. KPSS HUKUK Çek Kopar Soru Bankası ISBN Kitap içeriğinin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi II

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform. Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ANAYASA KAVRAMI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I. Laboratuar (saat/hafta) Uygulama (saat/hafta) Teori (saat/hafta) AKTS. 1.YIL/ 1.yarıyıl Güz

Kodu:ATA101 Ders Adı: AİİT I Teorik + Uygulama: 2+0 AKTS: 2

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK / SON 16 YIL OKS, SBS VE TEOG ÜNİTE BAZINDA SINIFLANDIRILMIŞ ÇIKMIŞ SORULAR FASİKÜLÜ

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Siyaset, Toplum, Ekonomi. Neslihan Erkan

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XVII I. BÖLÜM TBMM X. DÖNEM ( )

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

MEHMET UTKU ÖZTÜRK 1961 KURUCU MECLİSİ

Türkiye de Seçim Uygulamaları/ Sorunları Işığında Temsilde Adalet Yönetimde İstikrar İlkelerinin İşlevselliği

Türkiye nin Anayasa Yapımı Süreci

GLn ipisi için..." omülki A^mır. fark yaratmak istepenkre... Tarih. 300 Adet Tamamı Özgün Çözümlü Açık Uçlu Sorular.

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ I ve II DERSİNİN AMACI VE HEDEFİ

Türkiye'de "Decentralization" Süreci

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU

ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL ve PROGRAM: MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ-ELEKTRIK-ELEKTRONIK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ DERS BİLGİLERİ. Adı Kodu Dili Türü Yarıyıl

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI

Sosyal Düzen Kuralları

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

ANAYASA HUKUKU DERSİ

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26313

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

İÇİNDEKİLER GİRİŞ ANAYASA HUKUKU HAKKINDA GENEL BİLGİLER BİRİNCİ BÖLÜM DEVLET

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

Teori (saat/hafta) Atatürk ün prensiplerini ve Türk İnkılâbının gerekçelerinin ana temasını vermek

16 Nisan 2017 Anayasa Değişikliği Karşısında Mahalli İdareler Seçimlerinin Durumu

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

Cumhuriyet in İlk Muhalefet Partisi : Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

Transkript:

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...I KISALTMALAR...IV GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM CUMHURİYET HALK PARTİSİ NE GİDEN SÜREÇ ve TEK PARTİ DÖNEMİ I. CUMHURİYET ÖNCESİ DÖNEM...9 A OSMANLI DÖNEMİ...9 B KONGRELER DÖNEMİ (1919-1920) 15 C BİRİNCİ TBMM DÖNEMİ ve İLK BÖLÜNMELER : BİRİNCİ İKİNCİ GRUP (1920-1923)...20 D ANADOLU ve RUMELİ MÜDAFAİ HUKUK CEMİYETİ NİN FIRKALAŞMASI: HALK FIRKASI...26 II. CUMHURİYET DÖNEMİ ve TEK PARTİLİ REJİM...29 A TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI: İLK MUHALEFET (1924)...29 1. Liderlerin İktidar Mücadelesinden Fırkanın Kuruluşuna...29 2. Fırkanın Kuruluşu...34 3. Şeyh Sait İsyanı ve Takriri Sükun Kanunu: Fırkanın Sonu..38 B SERBEST CUMHURİYET FIRKASI : YAPAY BİR MUHALEFET (1930)...44 I

C 1930 LU YILLAR: TEK PARTİ İKTİDARININ PEKİŞMESİ ve PARTİ DEVLET BÜTÜNLEŞMESİ..... 54 1. Tek Parti Yönetiminin Nedenleri. 56 2. 1931 Kongresi ve Sonrası... 59 D MİLLİ ŞEF DÖNEMİ:TEK PARTİLİ REJİMİN SON YILLARI ve MÜSTAKİL GRUP UYGULAMASI..... 71 İKİNCİ BÖLÜM ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ ve YENİ SİSTEMİN YERLEŞMESİ (1945 1961) I. ÇOK PARTİLİ SİYASİ HAYATA GEÇİŞ NEDENLERİ. 77 A ÇOK PARTİLİ SİYASİ HAYATA GEÇİŞİN İÇ NEDENLERİ.. 78 B ÇOK PARTİLİ SİYASİ HAYATA GEÇİŞİN DIŞ NEDENLERİ 81 II. DEMOKRAT PARTİ NİN KURULUŞU VE İLK YILLARI.84 A DEMOKRAT PARTİ NİN KURULUŞU...84 B 1946 SEÇİMLERİ..88 C 12 TEMMUZ BEYANNAMESİ.91 D CHP DE YENİ DÜZENE UYUM SANCILARI...93 1. 1946 1947 Kurultayları ve Demokratik Açılımlar...93 2. Otuzbeşler... 98 II

III. DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİ... 100 A DP NİN YÜKSELİŞİ (1950 1954).. 100 B DP GÜCÜNÜN ZİRVESİNDE PARTİ DİKTATÖRLÜĞÜNE YÖNELİŞ (1954 1957)......108 C DP NİN ÇÖKÜŞÜ: (1957 1960) 117 IV. 27 MAYIS DÖNEMİ 127 SONUÇ... 133 KAYNAKÇA 144 ABSTRACT...160 III

KISALTMALAR CHP ARMHC CHF TCF SCF DP MP TKP HP : Cumhuriyet Halk Partisi : Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti : Cumhuriyet Halk Fırkası : Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası : Serbest Cumhuriyet Fırkası : Demokrat Parti : Millet Partisi : Türkiye Köylü Partisi : Hürriyet Partisi B. : Basım C. : Cilt s. : sayfa IV

GİRİŞ Demokratik düzende, kişiler tarafından meydana getirilen çeşitli topluluklar içinde en önemlisi, siyasi partilerdir. Öyle ki siyasi partilerin, günümüzde demokrasinin temel varlık koşullarından birisi oldukları söylenebilir. Zira siyasi partiler, tüm toplum ve devlet sorunlarını kavrayan genel bir siyasi programa dayanırlar. 1 Özbudun a göre siyasi parti, Halkın desteğini sağlamak yoluyla devlet mekanizmasının kontrolünü ele geçirmeye veya sürdürmeye çalışan, sürekli ve istikrarlı bir örgüte sahip siyasi topluluktur. 2 Tunaya ya göre ise siyasi parti, Belli bir siyasi program üzerinde birleşmiş kişilerin, bu programı özellikle olağan seçim yollarıyla gerçekleştirmek amacıyla kurdukları bir örgüttür. 3 Teziç siyasi partiyi, Üyelerinin düşünce ve çıkarlarını gerçekleştirmek için iktidarı kısmen ya da tamamen elde etmek amacıyla siyasi hayata katılan teşkilatlanmış bir grup olarak ifade etmektedir. Payaslıoğlu na göre ise siyasi parti, Muayyen bir memlekette devlet iktidarını ele geçirmek ve bu suretle fikir ve menfaatlerini gerçekleştirmek amacıyla teşkilatlanan ve müsait bir hürriyet havası, genel seçimler kısaca demokratik 1 Münci Kapani, Kamu Hürriyetleri, 7. B., Ankara, Yetkin Yayınları, 1993, s. 272. 2 Ergun Özbudun, Siyasal Partiler, 3. B., Ankara, Sevinç Matbaası, 1979, s. 4. 3 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye de Siyasi Partiler 1859-1952, 2. B., İstanbul, Arba Yayınları, 1995, s. 3. 1

bir rejim içinde faaliyet gösteren insanlar topluluğudur. 4 Sezen in ise siyasi partiyi, Belli bir siyasi program üstünde birleşip örgütlenerek bu programı siyasi iktidarı ele geçirerek uygulamak amacıyla kurulan tüzel kişilik olarak tanımladığı görülmektedir. 5 Siyasi partilere ilişkin son bir tanım, Türkiye de siyasi partilere ilişkin temel yasal düzenleme olan 22.04.1983 tarih ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasından verilebilir. Bu yasanın siyasi partilerin tanımına ilişkin 3. maddesine göre, Siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak, milletvekili ve mahalli idareler seçimleri yoluyla tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandalarıyla milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir Devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardır. Yasadaki bu tanım uyarınca, siyasi partileri diğer kuruluşlardan ayıran ölçütler; ülke çapında faaliyet göstermek ve seçimler yoluyla milli iradenin oluşmasını sağlamak tır. Yasa, seçimler yoluyla milli iradenin oluşmasını sağlamak gibi genel bir ifadeyle, siyasi iktidarı elde etmeyi dile getirmektedir. 4 Arif Payaslıoğlu, Siyasi Partiler, Ankara, İstiklal Matbaacılık, 1952, s. 13. 5 Saim Sezen, Seçim ve Demokrasi, 2. B., İstanbul, Gündoğan Yayınları, 2000, s. 54. 2

Yukarıda yapılan tanımlamalarda siyasi partilerin farklı bir yönüne ya da yönlerine ağırlık verildiği görülmektedir. Buna göre, siyasi partiler tanımlanırken; süreklilik, ülke çapında tam bir örgütlenme ve iktidarı kullanma isteği gibi üç ölçüt olduğu söylenebilir. XVIII. yüzyıl sonlarında ABD de, devletin federal yapısı konusunda ortaya çıkan görüş ayrılıkları, ilk siyasi partilerin bu devlette ortaya çıkmasını sağlamıştır. 6 Siyasi partilerin Avrupa da gelişmesi ise, genel oy ilkesinin yerleşmesine bağlı olarak gerçekleşmiştir. İngiltere de 1832 tarihli seçim yasası değişikliği ve özellikle de Karanlıkta Fırlama (leap in the dark) diye adlandırılan ve seçmen olmak için aranan mülkiyet şartını önemli ölçüde hafifleten yasa, bu ülkede de siyasi partilerin kurulup güçlenmesinde etkili olmuştur. 7 XIX. yüzyılın ikinci yarısında Kıta Avrupasında da siyasi partilerin kurulduğu görülmektedir. Günümüzde Avrupa ülkelerinde egemen siyasi rejimin demokrasi olduğu gerçeği doğrultusunda, bu ülkelerde çok partili siyasi hayatın yerleşmiş olduğu bilinmektedir. Siyasi partilerin kuruluşuyla demokrasinin gelişmesi arasındaki yakın ilişki, demokrasilerde siyasi partilerin önemli derecede etkili olduğuna işaret 6 Sezen, Seçim ve Demokrasi, s. 55. 7 Leon D. Epstein, Political Parties in Western Democracies, New York, Frederick A. Praeger Inc. Publishers, 1967, s. 25. Bununla birlikte, bu ülkede yasal bir düzenlemede parti kelimesinin ilk kez kullanılabilmesi için, muhalefet partisi liderinin protokoldeki yerini ve maaşlı kadrosunu düzenleyen 1937 tarihli Ministers of the Crown Act in kabul edilmesini beklemek gerekecektir. Kudret Bosuter, Türk Siyasi Partiler Sisteminde Parti İçi Demokrasi, Ankara, Ulusal Basımevi, 1969, s. 17. 3

etmektedir. Siyasi partilerin iki yüz yıllık tarihlerinin, demokrasinin de tarihi olduğunu söylemek yanlış bir ifade olmaz. Schattschneider in belirttiği gibi, Demokrasiyi yaratmış olan, partilerdir; modern demokrasi partiler dışında düşünülemez. 8 Duverger e göre de, Klasik Anayasa hukukunu bilen, fakat partilerin rolünü bilmeyen bir kimse, çağdaş siyasal rejimler hakkında yanlış bir fikir sahibidir; partilerin rolünü bilen, fakat klasik Anayasa Hukukunu bilmeyen bir kimse ise, çağdaş siyasal rejimler hakkında eksik fakat doğru bir fikir sahibi olur. 9 Demokratik rejimler için siyasi partiler önemli bir unsurdurlar ve demokrasinin gelişimiyle siyasi partilerin gelişimi arasında bir paralellik vardır. Bu nedenle demokrasinin bir partiler rejimi olmasına karşılık, diktatörlükler bir adamın rejimi dirler. 10 Yani demokratik bir rejimde siyasi partiler kendiliklerinden ortaya çıkmışlarken; otoriter tek partili rejimde, parti rejimin kurucuları tarafından amaçlarının gerçekleştirilmesi için teşkilatlandırılmıştır. Demokrasi devlet yöneticilerinin belli aralıklarla ve serbest seçimler yoluyla halk tarafından seçildiği bir rejim olduğuna göre, geniş ve karmaşık bir toplumda rejimin işlerliğinin siyasi partilerin aracılığı olmaksızın gerçekleştirilebileceğini savunmak zordur. Teorik olarak adayların herhangi bir partiye girmeksizin kendileri için seçmenlerden oy istemeleri mümkünse 8 E. E. Schattschneider, Party Government, New York, Holt, Rinehart ve Winston, 1942, s. 1 den naklen Özbudun, Siyasal Partiler, s. 1. 9 Maurice Duverger, Siyasal Partiler : Modern Devletteki Örgütleri ve Faaliyetleri, çev. Ergun Özbudun, 3. B., Ankara, Sevinç Matbaası, 1970, s. 370. 10 Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku : Genel Esaslar, 2. B., İstanbul, Beta Basım Yayım, 1991, s. 313. 4

de, bu durumda seçmenlerin belki yüzlerce bağımsız aday arasında anlamlı bir tercih yapmaları son derece güçleşecek, oy tercihlerinde fikirlerden çok kişisel etkenler önem kazanacaktır. 11 Bu duruma işaret eden Linz de siyasi partiler olmaksızın da iktidar yarışmasının örgütlendirilebileceğini; ancak uygulamada, siyasi partilere sahip olmadığı halde demokratik bir sisteme ulaşabilmiş devlet olmadığını belirtmektedir. 12 Siyasi partilerin en önemli işlevlerinden birisi, toplumdaki dağınık düşünce, görüş ve eğilimlere açıklık kazandırmaktır. Siyasi partilerin mevcut olmadığı toplumlarda, yönetimle ilgili olarak, aralarında bağlantı kurulamamış, dağınık bireysel görüş ve eğilimler bir anlam ifade etmeyeceklerdir. Yani siyasi partiler, bireysel eğilimlere yön vermeye ve açıklık kazandırmaya çalışırlar. 13 Siyasi partilerin doğuşu bizzat demokratik prensiplerin ve kitle oylamasının sonucu olmakla beraber, siyasi partiler çeşitli bireysel düşünceleri birkaç kuvvetli ana fikir etrafında toplayarak, bunlara kamusal bir nitelik kazandırıp bir temel teşkilat sağlamak yoluyla demokratik gelişmeye yardım etmişlerdir. Teziç in de ifade ettiği gibi, bu anlamda siyasi partiler ayırıcı değil birleştirici bir unsurdurlar ve değişik sosyal grupların çıkarlarını 11 Özbudun, Siyasal Partiler, s. 162. 12 Juan J. Linz, Totaliter ve Otoriter Rejimler, çev. Ergun Özbudun, Ankara, S Yayınları, 1975, s. 14. 13 Teziç, Anayasa Hukuku, s. 326. 5

bağdaştırırlar. 14 Dolayısıyla siyasi partilere dayanan demokrasi, halkın isteklerinin devlet yönetimine yansımasını, bu isteklerle kamusal politikalar arasında bir paralellik kurulmasını sağlar. Partisiz bir toplumdaysa buna imkan yoktur. Batı demokrasilerine örnek gösterilebilecek hiçbir çağdaş ülkede partisiz seçim alternatifinin denenmemiş olması, siyasi partilerin varlığıyla demokratik rejim arasındaki sıkı ilişkiyi kanıtlamaktadır. Bu nedenle Bosuter in de haklı olarak belirttiği gibi, Belki de siyasi partiler olmasaydı, halkın devlet varlığı üzerinde herhangi bir siyasi etki sahibi olmasını gerçekleştirecek bir diğer formülün bulunması mümkün olmayacaktı demek yanlış olmaz. 15 Siyasi partilerin bir diğer önemli özelliği de, aralarında fazla fark olmayan düşünceleri aynı çatı altında toplayarak, siyasi sistemin aşırılıklarını törpülemiş olmalarıdır. Tüm siyasi partilerin sahip oldukları bu işlevler yanında, muhalefet partilerinin kendilerine özgü bir işlevleri de vardır. Bu işlev, iktidarın kullanılışını denetleyerek, kamusal özgürlüklere yönelik her türlü müdahaleye karşı kamuoyunu uyanık tutmaktır. Böylece siyasi partiler, ürünü oldukları demokrasinin sürekliliğine de katkı da bulunurlar. 16 14 Teziç, Anayasa Hukuku, s. 326. 15 Bosuter, Türk Siyasi Partiler Sisteminde Parti içi Demokrasi,, s. 15. 16 Öyle ki İngiltere de iktidardaki hükümetin alternatifi olarak muhalefet partisi, gelecekteki hükümeti oluşturma olasılığı karşısında, gölge kabine (shadow cabinet) ile, denetim işlevini günü gününe yerine getirir. Yine İngitere de, azınlıkta kalan parti liderlerine, Majestelerinin hükümetine karşı muhalefet lideri denilmekte, kendisine Hazineden maaş bağlanmaktadır. Teziç, Anayasa Hukuku, s. 327. 6

Siyasi partilerin seçimlerde aday göstermek yoluyla, belli bir görüşü savunanların ya da iktidara gelecek kadroların halk tarafından tanınmasını sağladıklarını da belirtmek gerekir. Böylece siyasi partiler, - Teziç in tabiri ile - adeta siyasi kadroların devşirildiği ve yetiştirildiği ocaklar olarak nitelenebilirler. 17 Demokratik rejimin varlığı açısından çok partili siyasi hayat ülkemizde şu an ne kadar olağan görülmekte ise, 1945 yılından önce tam tersi bir durumun ülkenin gerçeği olduğunu bilmek dahi başlı başına ilginç bir husustur. Oysa Türkiye de özellikle İkinci Meşrutiyet döneminde faal bir çok partili siyasi hayatın olduğu, İttihat ve Terakki Fırkası, Ahrar Fırkası gibi fırkaların siyasi hayatta yer aldıkları bilinmektedir. Çok partili siyasi hayat, Cumhuriyetin İlanını izleyen ilk yıllarda da devam ettirilmek istenmişse de, tek partili rejimin yerleşmesine bağlı olarak ortadan kalkmıştır. Tezin temel amacı, 1923 te Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin kurulmasından, 1961 Anayasasının kabulüne dek olan dönemde çok partili siyasi düzene geçiş ve düzenin yerleşmesi sürecini Anayasa Hukuku açısından değerlendirmektir. Çünkü Anayasa Hukuku tarihi, mevcut Anayasal sistemimizin anlaşılması ve değerlendirilmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu bağlamda, ülkemizde siyasi partilerin gelişimi ve mevcut 17 Teziç, Anayasa Hukuku, s. 326. 7

durumlarının anlaşılmasında çok partili siyasi hayata geçiş süreci, Türk Anayasa Hukuku tarihi açısından üzerinde durulması gereken bir konu olarak görülmektedir. Çalışma, Cumhuriyet öncesi fikirlerinin Cumhuriyet döneminde partileşmelere yer vermesi bakımından, günümüz siyasi partilerinin düşünsel kökleri hakkında da bilgi vermeye yönelik olacaktır. Çalışma, iki bölümden oluşmakta olup, birinci bölümde konuya ilişkin İkinci Meşrutiyet Dönemi gelişmeleri hakkında da kısaca bilgi verildikten sonra, 1920 de Ankara da TBMM nin toplanması ve üç yıl sonrasında TBMM deki dönemin Birinci Grup üyelerinin Halk Fırkası nı kurmasından İkinci Dünya Savaşı sonrası döneme dek olan gelişmeler ele alınacaktır. İkinci bölümde ise 1945 te İkinci Dünya Savaşı sonrasının yeni dünya düzeni bağlamında demokrasiye geçişe paralel olarak, muhalif partilerin kurulması ve çok partili siyasi hayatın kesin olarak ortaya çıkması, zaman içerisinde çok partili siyasi hayatın geçirdiği sarsıntılar ve bu sarsıntıların önemli bir sonucu olan 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi ve 1961 Anayasasına dek olan döneme ilişkin gelişmeler değerlendirilecek ve 1961 Anayasası ile çok partili siyasi hayatın güvence altına alınmasına ilişkin olarak yapılmış düzenlemeler ele alınacaktır. 8

BİRİNCİ BÖLÜM CUMHURİYET HALK PARTİSİ NE GİDEN SÜREÇ ve TEK PARTİ DÖNEMİ I. CUMHURİYET ÖNCESİ DÖNEM A OSMANLI DÖNEMİ Türkiye de çok partili siyasi hayatın yerleşmesi uzun bir sürecin sonucudur. Türkiye de siyasi partilerin gelişimi, 1859 yılında Fedailer Cemiyeti nin kurulmasından itibaren bir demokrasi mücadelesi olmuş, bu Cemiyetin kurulmasından ancak yüz yıl sonra, 1961 Anayasası ile siyasi partilerin varlığı Anayasal güvence altına alınmıştır. Belirtilen yüz yıllık dönem içerisinde Türkiye de görülen demokratik gelişim ile siyasi partilerin gelişimi 9

birlikte ele alındığında, bu iki kavram arasındaki yakın ilişki ortaya çıkacaktır. Gerçekten de XIX. yüzyılın ikinci yarısında, ilk siyasi partilerin gizli dernekler şeklinde kurulduğu ve tipik bir mutlak monarşinin egemen olduğu ülke, yüz yıl sonrasında, demokratik anayasal kurumlara yer veren ve bu arada siyasi partilerin varlığını demokrasi için temel şart olarak gören bir Anayasaya sahip olacaktır. Tez çalışmasında Türkiye de çok partili siyasi hayata geçiş sürecinin değerlendirilmesinde, öncelikle kısaca Osmanlı Devleti Döneminin değerlendirilmesi, konu bütünlüğünün sağlanması bakımından gerekli görülmektedir. Osmanlı Devletinde İkinci Meşrutiyet dönemi öncesinde siyasi parti benzeri tüm örgütler, gizli dernek şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu cemiyetlerin ortak amacı, meşruti bir rejimin kurulmasının sağlanması olmuştur. 18 Ama tüm bu hareketlerin meşruti rejimin nitelikleri üzerinde uzlaştıkları söylenemez. Hemen herkes mevcut rejimi yıkarak meşrutiyetin yeniden ilanını istemektedir. Ancak bundan sonra neler yapılacağı hiç düşünülmemiştir. Bir başka deyişle, mutlak monarşinin yerine konacak rejimin içeriği, ikinci plana itilmiş durumdadır. O kadar ki bazılarınca II. Abdülhamit monarşisini yıkmak, O nu tahttan indirmeyi bile ifade etmemektedir. 19 18 Dönemin önde gelen liderlerinden Ahmet Rıza ya göre, Parlamenter meşrutiyet rejiminden ürkmenin bir anlamı yoktur. Çünkü halk, Cumhuriyet ve grev hakkı gibi kavramların peşinde değildir. Halk, haklarının çiğnenmediği bir rejim istemektedir, o kadar... Çağlar Kırçak, Meşrutiyetten Günümüze Gericilik, 2. B., Ankara, İmge Kitabevi Yayınları, 1994, s. 28. 19 Tunaya, Türkiye de Siyasi Partiler, s. 104. 10

Meşrutiyetin yeniden ilanını amaçlayan gizli derneklerden en önemlisi İttihat ve Terakki Cemiyeti olup, bu Cemiyet özellikle iyi eğitim almış genç memur ve subaylar arasında etkinlik kazanmayı başarmış ve 1908 yılında İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra, fırkalaşarak dönemin en önemli siyasi örgütü olmuştur. İkinci Meşrutiyetin ilanını izleyen dönemde Türk siyasi hayatının en çalkantılı dönemlerinden birisinin yaşandığı bilinmektedir. Ancak özgürlük vaatleri, bir yıl geçmeden, 1876 Kanun-ı Esasisinde yapılan ve rejimin modern bir meşruti monarşi olmasına yönelik olan 1909 değişikliklerine rağmen, 20 yerini tam tersi uygulamalara bırakacaktır. Bu bakımdan Otuz Bir Mart Olayı bir dönüm noktasıdır. Olayın bastırılmasından sonra yerleşen sıkıyönetim rejimi, normal ve yasal hedeflerin ötesinde, amaca elverişli, sürekli bir yönetim niteliğini kazanmıştır. Sıkıyönetime eklenen hükümet tedbirleri de basın, toplanma, dernek kurma ve düşünce özgürlüğünü kısıtlamıştır. Yayınlar birdenbire azalmış, siyasi partilerin büyük kısmı kapatılmıştır. Düşünceye karşı silah kullanılmış, zaman zaman muhalif gazetecilerin öldürüldüğü görülmüştür. 21 20 Bununla birlikte, 1909 tarihli Kanun-ı Esasi değişiklikleri, devletin teokratik özelliğinde veya monarşik yapısında da bir değişiklik meydana getirmemiştir. Muzaffer Sencer, Türkiye de Siyasal Partilerin Sosyal Temelleri, İstanbul, Geçiş Yayınları, 1971, s. 36-37. 21 Kapani, Kamu Hürriyetleri, s. 105. 11

Böylece daha bir yılını doldurmadan, meşrutiyetin dayanması gereken temel özgürlükleri asla geliştiremeyecek bir siyasi ortam ülkeyi kaplamıştır. 31 Mart Olayını izleyen dönemde İttihatçıların aldığı tüm aşırı tedbirlere bir de deneyimsizlikleri eklenince, yıpranmaları da kolay olmuş; sonuç olarak İkinci Meşrutiyet Dönemi de, Birinci Meşrutiyet Dönemi gibi bir tecrübe olmaktan öteye gidememiştir. 22 Bu kargaşa, 1911-1912 Trablusgarp ve 1912-1913 Balkan Savaşlarındaki ağır bozgunlarla da birleşince siyasi ortamın ne kadar gergin olduğu daha iyi anlaşılır kanısındayız. Bu ortamda 1913 Babıali Baskını ile İttihat ve Terakki, kendi parti diktatörlüğünü ilan edecek ve bu yönetim 1918 de Birinci Dünya Savaşı sona erene dek sürecektir. Bu dönemde İttihat ve Terakki Fırkası, özgürlüğü ilan eden fırka olduğundan geçmişi ve kurtarıcılığına dayanarak siyasi iktidarı elinde toplayan güç olmuş fakat hukuken mevcut ve Anayasaya uygun çok partili rejimi hiç seviyesine indirmiştir. 1876 Anayasasının 7. ve 35. maddelerinin değiştirilmesi, çok partili rejimin yerleşmesinden ziyade Meclisi Mebusan'a egemen olmak için İttihat ve Terakki Fırkası tarafından harcanan çabaların bir sonucudur. 22 Burhan Gürdoğan, İkinci Meşrutiyet Devrinde Anayasa Değişiklikleri, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.XVI, (Sayı 1-4), 1959, s. 105. 12

Böylece demokratik kurum ve kurallar yerleşememiş, meşrutiyet ve özgürlük rejimi işlememiştir. Bunda İkinci Meşrutiyetin zamansız ilanının da etkili olduğu düşünülebilir. Çünkü ulus kendi kendini yönetecek kadar olgunlaşmış olsaydı yeni özgürlüklerin bu kadar kolaylıkla istismar edilemeyeceği iddia edilebilir. İttihatçıların tarihsel bir Magna Carta yapmayı umdukları Kanun-ı Esasi, bu durumda, demokratik bir yönetim vaat etmiş olan fırkanın oligarşik baskısı altında ezilmiştir. 23 Bu koşullar altında Tunaya, İkinci Meşrutiyet dönemini siyasi bir laboratuar olarak görmektedir. 24 Zira dönem, Anayasa mekanizmasına kuvvetler ayrılığı ilkesi ve parlamenter sistemi ithal etme ve temel hak ve hürriyetleri benimseme iddiasındaki bir hukuk düzeniyle bağdaşmayacak esaslara sahiptir. Bütün devlet teşkilatı İttihat ve Terakki Fırkasının eline geçmiş ve bu durum, fırka egemenliğinin doğmasına neden olmuştur. Sonuçta yaşanan olaylar çok partili bir rejimde dahi bir parti diktatörlüğünün mümkün olduğunu göstermiştir. İşin dikkat çekici tarafı şudur ki; böyle bir ortamı yaratanlar, uzun yıllar özgürlük mücadelesi yapmış ve hedefe ulaştıktan sonra programlarını gerçekleştirmek için iktidara gelmiş olanlar, yani İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenleridir. Özgürlük ve meşrutiyet adına devletin idaresini ele alan bu 23 Arnold J. Toynbee, Türkiye : Bir Devletin Yeniden Doğuşu, çev. Kasım Yargıcı, C. II., İstanbul, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., 2000, s. 96. 24 Tunaya, Türkiye de Siyasi Partiler, s. 750. 13

kadro, kısa bir iktidar tecrübesinden sonra kesin kararını vermiştir: Memleket, hürriyet ve meşrutiyetle idare edilmek kabiliyetinden mahrumdur! 25 Temel görüş ve gerekçe aynı olunca, ortaya çıkan siyasi rejimin de II. Abdülhamit rejiminden nitelik yönünden pek de farklı olamayacağı kolayca anlaşılır. Aradaki başlıca fark, tek adamın mutlak iradesi ve diktası yerine, bir partinin diktasının geçmiş olmasıdır. Özbudun un da belirttiği gibi, serbest ve yarışmacı seçimlere dayanan bir sistemde gelenekçi unsurlarla yerel güçler arasındaki bir ittifakın reform hareketlerini kolaylıkla tehdit edebileceği gerçeği, İttihatçıların demokrasiye ilişkin görüşlerindeki birçok belirsizliğin kaynağını teşkil etmektedir. 26 Birinci Dünya Savaşı nın bozgunla sonuçlanması, İttihat ve Terakki iktidarının da sonunu getirmiştir. Savaşın ardından olağanüstü toplanan İttihat ve Terakki Kongresinde parti kendini feshederek siyaset sahnesinden çekilmiş, ülke tarihinde ve bu arada Türk siyasi partilerinin gelişiminde yeni bir dönem açılmıştır. 25 Kapani, Kamu Hürriyetleri, s. 106. 26 Ergun Özbudun, Ersin Kalaycıoğlu, Levent Köker, Türkiye de Devlet Seçkinleri ve Demokratik Siyasal Kültür, Türkiye de Demokratik Siyasal Kültür, Ankara, Türk Demokrasi Vakfı Yayınları, 1995, s. 6. 14

B KONGRELER DÖNEMİ (1919-1920) Birinci Dünya Savaşı sonrası dönemin Türk siyasi partileri açısından önemli bir özelliği, yakın tarihimizde görülmemiş bir partileşmenin bu dönemde yaşanmasıdır. Gerçekten de çoğunluğu İstanbul Hükümetini destekleyen otuzdan fazla parti, bu dönemde faaliyet göstermiştir. 27 Mütareke döneminde İstanbul da faaliyet gösteren ve en önde gelen örneği olarak, Hürriyet ve İtilaf Fırkasını 28 verebileceğimiz Fırkalara ilişkin şu özellikler dikkat çekicidir: İlgili Fırkalardan Anadolu da gelişen bağımsızlık hareketine muhalif olanların sona erişlerindeki temel neden; Anadolu Hareketinin başarıyla sonuçlanmasıdır. Ayrıca giderek işgale uğrayan, başkentinde yabancı askerlerin sıkıyönetimle iktidarı ellerinde tuttukları sözde bağımsız ülkede, örgütlenmenin zorluğu da göz ardı edilmemelidir. 29 Bu dönemde İstanbul da fırkacılık hareketleri ne kadar yoğunsa Anadolu da da fırkalardan ziyade cemiyetlerin fazla olması dikkat çekicidir. Ancak bu durum, Anadolu daki hareketleri göz ardı etmek bir yana, konunun 27 Tunaya, Türkiye de Siyasi Partiler, s. 323 v.d. 28 Hürriyet ve İtilaf Fırkası 1911 yılında, İttihat ve terakki Fırkası karşıtı grupların birleşmesiyle kurulmuşsa da, İttihatçıların 1913 Babıali Baskını ile ülkede bir parti diktatörlüğü kurma yoluna gitmeleri sonucunda, Birinci Dünya Savaşı sonrasına kadar çalışmalarına ara vermek zorunda kalmıştır. 29 Kırçak, Meşrutiyetten Günümüze Gericilik, s. 97. 15

Anadolu ekseninde ele alınmasını zorunlu kılar. Çünkü ülkenin bağımsızlığının tehlikede olması nedeniyle kurulan ve bağımsızlığın yeniden kazanılmasını hedef alan yerel nitelikli bu cemiyetler, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile tek bir Cemiyet altında birleşerek, Kurtuluş Savaşında güç birliğinin sağlanması yoluyla savaşın kazanılmasında etkili olmuşlardır. Bu Cemiyetlerin birleştirilmesine yönelik ilk çalışmalar, Mustafa Kemal Paşa tarafından hazırlanarak 22 Haziran 1919 tarihinde ilan edilen Amasya Genelgesi ile somutlaşmıştır. Söz konusu Genelge, yerel cemiyetlerin birleştirilmesinin yanı sıra, ulusal egemenliğe vurgu yapması ile de dikkat çekicidir. Genelgenin 1. maddesinde, vatanın bütünlüğünün ve ulusal bağımsızlığın tehlikede olduğuna dikkat çekilmekte, 3. maddesinde ulusun bağımsızlığını yine ulusun kendisinin kurtaracağı vurgulanmaktadır. 30 Yerel Cemiyetlerin birleştirilmesine yönelik çalışmalar, 23 Temmuz 1919 tarihinde toplanan Erzurum Kongresi ile devam etmiştir. Bu kongrede alınan kararlara ilişkin bildirinin 2. maddesinde Kongrenin amacının ulusal iradeyi hakim kılmak olduğu açıkça belirtilmiştir. 3. maddeye göre ulus iradesini egemen kılmak esastır. 8. maddede ise derhal bir Meclisin toplanması ve Hükümet işlerinin bu Meclisin denetimine sokulması 30 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. I, İstanbul, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 1960, s. 31. 16

gereğinden bahsedilmektedir. Kongre sonunda bir Temsil Heyeti (Heyet-i Temsiliye) oluşturulmuş ve Başkanlığına Mustafa Kemal Paşa getirilmiştir. 31 Yerel nitelikli Cemiyetlerin birleştirilmesi süreci, 4 Eylül 1919 tarihinde toplanan Sivas Kongresinde alınan kararlar ve tüm bu cemiyetlerin Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti (ARMHC) adı altında birleştirilmesi ile sonuçlanacaktır. 32 ARMHC, kuruluşunu izleyen bir ay boyunca etkin bir baskı grubu olarak İstanbul Hükümetinin ertelemeye çalıştığı 33 seçimlerin yapılmasını ve Meclis-i Mebusan ın yeniden açılmasını sağlamaya çalışmıştır. Cemiyet, 31 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. I, s. 65 v.d. Kongre sonunda oluşturulan Heyet-i Temsiliye, Doğu İllerinde mevcut ulusal kuruluşların yaşamasını ve devamını sağlayacak tedbirleri alarak, tüm kuruluşları kendi etrafında toplayıp aralarında uyumlu bir bağ kurarak ulusal amacın hızla ve kolaylıkla gerçekleşmesini sağlamak amacındadır. Mahmut Goloğlu, Erzurum Kongresi, Ankara, Nüve Matbaası, 1968, s.102. 32 Sivas Kongresinde alınan kararların, büyük ölçüde Erzurum Kongresi kararlarının tekrarına yönelik olduğu görülmektedir. Gerçekten de Sivas Kongresinde; Erzurum Kongresinde alınan kararların diğer iller delegelerince onaylanması sağlanmış, yeni bir Heyet-i Temsiliye kurulmamıştır. Mahmut Goloğlu, Sivas Kongresi, Ankara, Beşnur Matbaası, 1969, s. 106. 11 Eylül 1919 da sona eren Kongrede; Osmanlı Devleti nin bütünlüğünü ve ulusal bağımsızlığı sağlamak esasının kesin olduğu (m. 2), Osmanlı Hükümetinin dış baskılarla ülkenin bir kısmını terk etmek durumunda kalması halinde, terk edilen yerlerde geçici bir idarenin kurulması (m. 5), ulusların kendi kaderlerini kendilerinin çizdikleri bir dönemde İstanbul Hükümetinin de ulusal iradeye bağlı olması gerektiği, bu nedenle Hükümetin ulusal bir meclisi derhal toplantıya çağırması ve böylece ulus ve ülke hakkında alacağı tüm kararları bu Meclisin denetimine sunması (m.8) gerektiği belirtilmektedir. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. III, İstanbul, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 1960, s. 1063 v.d. Koçak, Kongre sonunda kurulan ARMHC nin gerçekte tek bir dernek değil, bir dernekler federasyonu olduğuna işaret etmektedir. Mete Tunçay, Cemil Koçak, Hikmet Özdemir, Korkut Boratav, Selahattin Hilav, Murat Katoğlu, Ayla Ödekan, Çağdaş Türkiye 1908-1980, C. IV., İstanbul, Cem Yayınevi, 1989, s. 63. 33 Bu dönemde İstanbul daki Damat Ferit Paşa Hükümeti, ülke kısmen işgal altında olduğu için, seçim işlerinin istenilen şekilde yapılmasına imkan olmadığından bahisle, seçimlerin İtilaf Devletleri ile barış anlaşması imzalanmasını izleyen dört ay içinde yapılması gerektiğini savunmaktaydı. Sezen, Seçim ve Demokrasi, s. 229. 17

İstanbul da Damat Ferit Paşa Hükümetinin istifa etmek zorunda kalmasını ve bu Hükümet yerine 3 Ekim 1919 tarihinde Ali Rıza Paşa Hükümetinin kurulmasını kendi başarısı olarak görmektedir. 34 Ali Rıza Paşa Hükümetinin kurulmasından sonra, seçim çalışmalarına başlanılarak seçmen defterleri düzenlenmiş ve Altıncı Dönem Meclis-i Mebusan üyelikleri için seçimler yapılmıştır. Azınlıklardan yalnızca Musevilerin katıldığı 1919 Seçimlerine, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, ARMHC nin çok güçlendiğini ve Anadolu da kontrolü ele geçirdiğini belirterek katılmamıştır. Bu nedenle seçime yalnızca ARMHC yanlıları bağımsız olarak girmişlerdir. Seçim sonucunda ARMHC nin seçimleri kazanması ile 12 Ocak 1920 tarihinde Altıncı Osmanlı Meclis-i Mebusanı toplanmıştır. 35 Son Osmanlı Meclisi olan Altıncı Dönem Osmanlı Meclis-i Mebusanı tarafından, 28 Ocak 1920 tarihinde kabul ve ilan edilen Misak-ı Milli Hükümleri, İstanbul u fiilen işgal altında tutan İtilaf Devletlerinin tepkisini çekmiş; söz konusu hükümlerde bağımsız ve ulusal bir devlet kurulmasına ve İtilaf Devletlerinin Osmanlı topraklarından çekilmesine yönelik ifadelere yer verilmesi üzerine, İtilaf Devletleri 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul u işgal ederek Meclis-i Mebusan ı dağıtmışlardır. 34 Tunçay et al., Çağdaş Türkiye, s. 65. 35 Sezen, Seçim ve Demokrasi, s. 229. 18

İstanbul un İşgali ve Meclis-i Mebusan ın dağıtılması üzerine, yeniden yapılacak seçimler sonucunda Anadolu da yeni bir Meclis toplanması kararlaştırılmıştır. Bu amaçla Mustafa Kemal Paşa tarafından hazırlanan 19 Mart 1920 tarihli ARMHC Namına İntihab Hakkındaki Tebliğ hükümlerine göre yeniden seçimler yapılmıştır. Söz konusu tebliğ ile, olağanüstü yetkileri olan bir Meclisin Ankara da toplanmasını teminen derhal seçimler yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Tebliğin diğer önemli hükümleri arasında; yapılacak seçimlerde livaların esas alınacağına ilişkin 3. madde, her livadan 5 üye seçileceğine ilişkin 4. madde ve seçimlerin gizli oy ve mutlak çoğunluk usulüne göre yapılacağını düzenleyen 8. madde sayılabilir. 36 Söz konusu tebliğde temas edilen hükümlere göre yapılan seçimler sonucunda seçilen ve son Osmanlı Meclis-i Mebusan ı üyesi olup da çeşitli yollarla Ankara ya gelebilen üyelerden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi, (TBMM) 23 Nisan 1920 de toplanarak çalışmalarına başlamış; 37 o tarihten itibaren Türkiye deki tüm siyasi ve hukuki gelişimin temeli ve kaynağı olmuştur. 38 36 Atatürk, Nutuk, C. I, s. 422. 37 TBMM ye Meclis-i Mebusan ın eski üyelerinin kabulü, süreklilik göstermemiş; TBMM nin 27 Ekim 1920 tarih ve 61 sayılı kararı ile eski Meclis-i Mebusan üyelerinin TBMM ye üye olarak kabulü imkanı kaldırılmıştır. Vasfi Raşit Seviğ, 23 Nisan 1919 dan 24 Nisan 1924 e Kadar Anayasa Hareketleri, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. VIII, Sayı (1-2), 1951, s. 15. 38 Yavuz Abadan, Osmanlı İmparatorluğunda Anayasa Sistemine Geçiş Hareketleri, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XIV, Sayı (1-4), 1957, s. 37. 19

C BİRİNCİ TBMM DÖNEMİ VE İLK BÖLÜNMELER: BİRİNCİ İKİNCİ GRUP (1920 1923) Yukarıda temas edildiği üzere, Sivas Kongresi ile ortaya çıkan ve ulusal karakterli tüm cemiyetlerin birleşmesiyle kurulan ARMHC, TBMM nin açılmasından sonraki gelişmelerde de önemli bir rol oynamış, olabildiğince particilikten uzak durmaya çalışarak, ulusal güçlerin birbirleriyle mücadeleye girmesinin önüne geçme çabasında olmuştur. 39 ARMHC nin particilikten uzak durma kaygısı, TBMM nin açılışını izleyen günlerde de devam etmiştir. Ancak Birinci Dönem TBMM sinde, çok farklı mesleklerden ve sosyal kesimlerden gelen, ortak amaçları ulusal bağımsızlığı sağlamak olsa da, bu amaç dışında pek çok konuda farklı dünya görüşüne sahip üyeler yer aldığı için zamanla çeşitli hizipler ortaya çıkmıştır. 40 39 Bu çabanın altında, İkinci Meşrutiyet Dönemi olaylarından kaynaklanan taze acıların hatıralarının yattığı düşünülebilir.friedrich W. Frey, The Turkish Political Elite, Cambridge, Massachusetts, M.I.T. Press, 1965, s. 306. Öyle ki ARMHC bu tavrını programında ve tüzüğünde bu ulusal cemiyet, her türlü particilikten bağımsızdır diyerek ve fırka değil cemiyet ismini kullanarak sık sık vurgulamıştır. Faaliyette bulunduğu dönem boyunca Cemiyet, İttihat ve Terakkiden farklı olarak, hilafet ve saltanatın kurtarılması amacından uzaklaşacak; bu kurumları canlandırmak yerine devrimci bir görüşle egemenliğin kaynağını ulusa vererek, iç ve dış düşmanlara karşı bağımsızlık savaşına girişmeyi tercih edecektir. Tunaya, Türkiye de Siyasi Partiler, s. 756. 40 Gerçekten de görevlerinden istifa eden ya da görevleri sırasında ölen üyeler hariç, Birinci Dönem TBMM sinde bulunan 380 üyenin mesleki dağılımları, bu karışık durumu yansıtmaktadır. Mevcut 380 üyeden 115 inin değişik derecelerde tahsil görmüş memur ya da emekli, 61 inin hoca, 51 inin asker, 46 sının çiftçi, 37 sinin tüccar, 29 unun avukat, 15 inin doktor, 8 inin şeyh, 6 sının gazeteci, 5 inin ağa, 5 inin aşiret reisi ve 2 sinin de gazeteci olduğu görülmektedir. Hamza Eroğlu, Türk İnkılap Tarihi, 1. B., İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1982, s. 280. 20

Bu dönemde kabul edilen 20 Ocak 1921 tarih ve 85 sayılı Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (1921 Anayasası) ile Tanrısal egemenlik ilkesinden, demokrasinin temel varlık koşullarından birisi olan ulusal egemenlik ilkesine geçiş sürecinin yaşanmasında, söz konusu hiziplerin TBMM de henüz net bir şekilde belirmemiş olmaları da etkili olmuştur. Çünkü bu Anayasanın Hakimiyet bila kaydü şart milletindir diye başlayan 1. maddesi, egemenlik hakkını Padişahtan alıp kayıtsız ve şartsız bir şekilde ulusa vermesi bakımından, Osmanlı-Türk Anayasa tarihinde keskin bir dönüm noktasıdır. O tarihten bu yana ulusal egemenlik ilkesi, Türk Anayasacılığının temel unsurudur. 41 Söz konusu Anayasanın 1. maddesini değerlendiren Başgil de bu duruma işaret ederek, 1921 Anayasasının; Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinden beri olgunlaşıp kuvvetlenen ulusal irade ve ulusal egemenlik ilkelerini, resmen TBMM Hükümetinin ruhu yaptığını belirtmektedir. 42 41 Kaldı ki devrimci bir düzenleme öngören söz konusu 1. maddenin TBMM tarafından tartışmasız kabul edilmesine işaret eden Özbudun, bunun nedeninin, TBMM deki devrimci üyelerle muhafazakar üyelerin söz konusu maddeyi kendi çıkarlarına göre yorumlamaları olduğunu savunmaktadır. Özbudun a göre Mustafa Kemal Paşa yı destekleyen devrimci üyeler, yeni Anayasanın 1. maddesini çağdaş Cumhuriyete giden yolun temel taşı olarak görürlerken, muhafazakar üyeler - büyük ihtimalle halkın çoğunluğunun da kendi görüşlerinde olduğu inancıyla - aynı maddeyi, hilafet ve saltanatın korunmasına yarayacak, en azından Mustafa Kemal Paşa nın kişisel otoritesinin güçlenmesini engelleyecek bir araç olarak düşünmüşlerdir. Ergun Özbudun, 1921 Anayasası, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, 1992, s. 24. 42 Ali Fuat Başgil, Esas Teşkilat Hukuku Türkiye Siyasi Rejimi ve Anayasa Prensipleri, C. I., İstanbul, Baha Matbaası, 1960, s. 112-113. Egemenliğin kaynağına ilişkin bu devrimci değişimin izlerini 5 Eylül 1920 tarihli Nisab-ı Müzakere Yasasının 1. maddesinde de görmek mümkündür. Çünkü TBMM, Nisab-ı Müzakere Kanununun 1. maddesinde yer alan, Meclis; hilafet ve saltanatın, vatan ve ulusun kurtuluş ve bağımsızlığından ibaret olan amacının gerçekleşmesine kadar sürekli olarak toplanır yargısıyla, amacını, zıt kaynaklara dayanan 21

1921 Anayasasının kabulü, TBMM üyeleri arasında pek çok hizip belirmesinin önüne geçilmesini sağlayamamıştır. Sosyal altyapıdaki büyük farklılıklar kısa sürede TBMM de pek çok klik ve hizip belirmesine neden olmuş; bu gibi bölünmeler, neredeyse ARMHC nin amacına ulaşmasını engelleyecek olan bir liderlik krizini doğurmuştur. 43 Bunun üzerine Müdafai Hukuk Grubu nu örgütleyen Mustafa Kemal Paşa, bu grup için hazırladığı programda Misak-ı Milli ilkeleri doğrultusunda bağımsızlık için tüm kaynakların seferber edilmesi gereğine işaret etmiştir. Grubun bir parti grubu gibi örgütlendiği, geleceğe ve yeni bir rejime yönelen bir kuruluş halini aldığı görülmektedir. Grup kendi yönetim kurulu ve bütçesine sahiptir. Grup toplantılarında alınan kararlarda azınlıkta kalanlar çoğunluğun aldığı kararlara uymak zorundadırlar. Grup kararına uymayan üyenin gruptan çıkarıldığı görülmektedir. Böylece grubun geleceğe yönelik düşünceleri de olan bir örgüt olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. 44 Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının muhaliflerinin de benzer bir örgütlenmeye gittiği görülmektedir. Müdafai Hukuk Grubu karşısında geri planda kalan bu muhalifler, İkinci Grup olarak isimlendirilmişlerdir. İkinci iki egemenliğin birlikte kurtarılması olarak belirlemiştir. Sencer, Türkiye de Siyasal Partilerin Sosyal Temelleri, s. 89. 43 Beliren hiziplerden bazılarının isimleri şunlardır: Tesanüt Grubu, İstiklal Grubu, Müdafaai Hukuk Zümresi, Halk Zümresi, Islahat Grubu, Aşırı İslamcılar ve Ilımlı İslamcılar. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C. II, İstanbul, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 1960, s. 593-594. 44 Paul Dumont, Atatürk ün Yazdığı Tarih : Söylev, çev. Server Tanilli, İstanbul, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A. Ş., 1997, s. 47. 22

Grup üyelerinin ortak paydası, Mustafa Kemal Paşa ve yandaşlarına karşı muhalefet olmuştur. 45 Bu iki grup, TBMM çatısı altındaki ilk önemli bölünmeyi ifade etmektedir. Birinci Grubun İkinci Gruptan temel farkı; daha laik, devrimci ve devletçi olmasıdır. Birinci Grubun aksine, tam anlamıyla örgütlenemeyen ve varlığını ciddi olarak yalnızca bir kez, Mustafa Kemal Paşa nın Sakarya Savaşı sırasında elinde topladığı yetkilerin üçüncü kez uzatılmasına ilişkin 5 Mayıs 1922 tarihindeki TBMM oturumunda duyuran 46 İkinci Grubun temel hareket noktası, kişisel bir diktatörlüğün önüne geçmektir. Bu amaçla İkinci Grup üyeleri tüm yetkilerin Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa da toplanmasını engellemek için çeşitli girişimlerde bulunmuşlardır. Bu girişimlere örnek olarak, 1921 yılında Bakanlar Kurulunun görev ve sorumluluklarını belirleyen yasa tasarısı hazırlanırken Anayasada hükümet usulünün açıkça düzenlenmesini sağlamaya yönelik çabalar verilebilir. Böylece Mustafa Kemal Paşa nın yetki ve otoritesi bölünerek Meclis içinde hükümete karşı muhalefette bulunmanın kolaylaştırılması amaçlanmıştır. 47 45 Rıdvan Akın, TBMM Devleti (1920-1923), 1. B., İstanbul, İletişim Yayınları, 2001, s. 61. 46 5 Mayıs 1922 de Mustafa Kemal Paşa nın başkomutanlığına ilişkin yetki yasasının yürürlüğünün üç ay daha sürdürülmesine ilişkin karar, İkinci Grubun direnişiyle alınamayınca, Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanları istifaya kalkışmışlar, Mustafa Kemal Paşa nın durdurması ile bu kararlarını ertelemişlerdir. Ertesi gün TBMM ye gelen Mustafa Kemal Paşa, bir konuşma yaparak yetki yasasının süresinin uzatılmasının gerektiği hususunda TBMM üyelerini ikna etmiş ve yapılan oylamada yetki yasasının uzatılması istemi 11 ret, 15 çekimser oya karşı 177 oyla kabul edilmiştir. Atatürk, Nutuk, C. II, s. 653 v.d. 47 Atatürk, Nutuk, C. II, s. 635. Aynı yönde Bkz. Esat Öz, Türkiye de Tek Parti Yönetimi ve Siyasal Katılım (1923-1945), 1. B., Ankara, Gündoğan Yayınları, 1992, s. 79. 23

Halifelik ve saltanatın devamını ve mevcut Osmanlı devlet yapısının korunmasını savunan İkinci Grup üyeleri, Kurtuluş Savaşı sona erdiğinde TBMM nin kendisini dağıtması gerektiğini savunmuşlardır. 48 Taraflar arasındaki görüş ayrılıkları, Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanmasından sonra da artarak sürmüştür. TBMM 1 Kasım 1922 tarihinde aldığı 308 sayılı kararla saltanatı kaldırmış; böylece Osmanlı Devleti tarihe karışmıştır. 49 Yeni bir devletin kurulmak üzere olduğu bu dönemde, seçimler yapılarak İkinci Dönem TBMM üyeleri seçilmiştir. Seçime gidilmesinin nedenlerini ele alan Arsel e göre bu sebepler; Lozan Görüşmelerinde, Türk Heyetinin yetersiz kaldığını ve tatminkar bir barış yapılamayacağını savunan İkinci Grubun takındığı sert tutum nedeniyle TBMM nin konuya ilişkin olarak karar alamayacak hale gelmesi, İkinci Grubun bozguncu faaliyetleri (Seçim Yasasında yapılmak istenilen değişiklikle Mustafa Kemal Paşa nın milletvekilliğinin önüne geçilmek istenilmesi) 50, TBMM nin asıl kuruluş amacı olan ulusal bağımsızlığı gerçekleştirmiş olması ve olağan koşullara özgü yeni 48 Bu görüşleri nedeniyle, Birinci Grup üyelerinin gözünde İkinci Grup üyeleri daima mürtecilerden kurulu bir topluluk olarak görülmüştür. Tunçay et al, Çağdaş Türkiye, s. 89. 49 Söz konusu kararlarda Cumhuriyet kelimesinin kullanılmadığını, rejimin halen TBMM Hükümeti olarak adlandırıldığını belirtmek gerekir. Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, 4. B., Yetkin Yayınları, Ankara, 1995, s. 7. 50 Yapılacak değişiklikle milletvekili seçilebilecek bir kimsenin Misak-ı Milli sınırları içerisinde doğmuş olması, aksi halde yine Misak-ı Milli sınırları içerisinde bir yerde aralıksız en az beş yıl ikamet etmiş olması şartı getirilmek istenmişti. Bu koşulların Mustafa Kemal Paşa nın yeniden milletvekili seçilmesini engelleyici nitelikte olduğu ortadadır. Atatürk, Nutuk, C. II, s. 724. 24

devlet sorunlarının ancak yeni bir Meclis tarafından çözülebileceği inancıdır. 51 Birinci Grup üyeleri tarafından TBMM gündemine getirilen seçim önergesi, İkinci Grup üyeleri tarafından da itiraz edilmeksizin kabul edilmiştir. Böylece İkinci Grup üyeleri, seçimlerden çekinmediklerini göstermek istemişlerdir. 52 Seçimlere gidileceğinin kesinleşmesi ile birlikte, 3 Nisan 1923 tarih ve 320 sayılı İntihab-ı Mebusan Kanunu Muvakkatinin Bazı Mevaddını Muaddil Kanun ile İntihab-ı Mebusan Yasası değiştirilmiş, seçmen kitlesini genişletmeye yönelik değişiklikler yapılmıştır. 53 Yapılan seçimler, İkinci Grup üyelerinin yenilgisiyle sonuçlanmıştır. Kurtuluş Savaşının Mustafa Kemal Paşa nın liderliğinde zaferle sonuçlanmış 51 İlhan Arsel, Türk Anayasa Hukukunun Umumi Esasları : Cumhuriyetin Temel Kuruluşu, C. I., Ankara, Mars Matbaası, 1965, s. 77-78. 52 Akın, TBMM Devleti, s. 399. 53 Söz konusu yasa değişikliği ile, Meclis üyelerini seçecek ikinci seçmenlerin seçiminde, birinci seçmen sayısı değil, nüfus sayısının gözetilmesi esası benimsenmiş; Yasanın 5. maddesinde; Bir bucakta bulunan erkek nüfustan her 200 kişi için bir adet ikinci seçmen seçilecektir hükmüne yer verilmiştir. Erol Tuncer, Osmanlı dan Günümüze Seçimler (1877-1999), 1. B., Ankara, TESAV Yayınları, 2002, s. 93. Seçme yaşının 18 e düşürülmesi ve seçmen olabilmek için aranan vergi vermek koşulunun kaldırılması, seçmen kitlesini genişletmeye yönelik diğer değişikliklerdendir. Sezen, Seçim ve Demokrasi, s. 232. 25

olması, O na ve O nun en önemli temsilcisi olduğu Birinci Gruba seçimlerden büyük bir zaferle çıkmak imkanının vermiştir. Bu nedenle 11 Ağustos 1923 tarihinde, İkinci Dönem TBMM si toplandığında, Birinci Dönem TBMM sinde Mustafa Kemal Paşa nın yanında yer alan Birinci Grup üyeleri arasında yeniden üye seçilme oranının %90 lara kadar çıktığı görülürken, İkinci Grup üyelerinden yeniden seçilebilenlerin oranının %10 seviyelerinde olduğu görülecektir. 54 D ANADOLU VE RUMELİ MÜDAFAİ HUKUK CEMİYETİ NİN FIRKALAŞMASI: HALK FIRKASI Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanmasından sonra İkinci Dönem TBMM üyelikleri için yapılan seçimlerin ardından Meclise yalnızca, Mustafa Kemal Paşa nın liderliğini yaptığı, 72 seçim çevresinden gelen ve çoğunluğu eski Birinci Gruba üye kimselerden 270 üye girebilmiştir. 55 Lozan Görüşmelerinin anlaşmayla sonuçlanması ve Türk Devletinin bağımsızlığının uluslararası alanda da kabulüyle artık ARMHC nin işlevini kaybettiğini görmekteyiz. Bunun farkında olan Mustafa Kemal Paşa, gelecekte düşündüğü devrimleri hayata geçirebilmesinde araç olabilmesi için Cemiyetin fırkalaşması çalışmalarını başlatmıştır. 8 Nisan 1923 tarihinde Mustafa 54 Frey, The Turkish Political Elite, s. 316. 55 Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam : Mustafa Kemal, C. III, 7. B., İstanbul, Remzi Kitabevi, 1981, s. 89. 26

Kemal Paşa nın, Halk Fırkası adında bir Fırkanın kurulacağını bildiren seçim bildirisini, Müdafai Hukuk Grubuna onaylatmasıyla başlayan bu çalışmalar, 9 Eylül 1923 tarihinde Fırkanın kurulmasıyla sonuçlanacaktır. 56 11 Eylül 1923 tarihinde yapılan seçimde Fırkanın Genel Başkanlığına TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa ve Genel Sekreterliğine de Recep (Peker) getirilmişlerdir. 57 Bu noktada neden bir parti kurma yoluna gidildiği sorulabilir. Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere, Türkiye nin ulusal liderleri bakımından belli bir siyasi parti aracılığıyla iktidarda bulunmanın temel nedenlerinin; Partinin siyasi düşünce üretmede ve üretilen düşüncelerin geliştirilmesinde temel organ olarak öngörülmesi ve milletvekillerinin tavır ve davranışlarını belirlerken Partinin genel siyasetine göre hareket etmelerinin sağlanması olabilir. Aynı şekilde, Partinin simgeleri ve ilkelerinin tüm milletvekillerinin genel yaklaşımına yol göstereceği düşünülebilir. Buradan da anlaşılacağı üzere, kurulacak siyasi partinin görevine ilişkin olarak Mustafa Kemal Paşa nın fikri, Partinin öncelikle üstten alta doğru sosyal bir denetim aracı olduğu yönündedir. Buna göre Parti zorunlu idari ve sosyal bütünleşmeyi sağlamanın bir aracıdır. Sonuç olarak Partinin bütünleşmeyi sağlamada araç olarak kullanılması, iktidarın Partinin önde gelenlerinde toplanmasına ve 56 Jean Deny, Yeni Türkiye, çev. Sencer Kodolbaş, İstanbul, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A. Ş., 2000, s. 134. 57 Suna Kili, 1960-1975 Döneminde Cumhuriyet Halk Partisinde Gelişmeler, İstanbul, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 1976, s. 44. 27

Partinin; parti genel başkanının ve onun önde gelen yardımcılarının sahibi olduğu, sosyal kontrolü sağlayan araç olarak görülmesine neden olacaktır. 58 Bu geçiş döneminin ve mevcut tek bir parti olmasının doğal bir sonucu da serbest oy ilkesi ve bununla bağlantılı olarak yapılan tartışmaların Mecliste değil Parti Grubunda yapılmasıdır. Kendi üyelerini bizzat seçse de Hükümet, Parti Grubuyla olan uyumunun korunabilmesi için, partiyi daha ileri götürme çabalarından doğan sıkıntılara katlanmak zorunda kalmıştır. Bu zorunluluk yerine getirildiği ölçüde, Meclisin onayını almak göstermelik bir olay olmuştur. 59 Yukarıda kuruluşunu ele aldığımız Halk Fırkası, 1919 Sivas Kongresi ni ilk kongresi kabul ederek, ARMHC nin devamı olduğunu açıkça ilan etmiştir. Buna bağlı olarak, Genel Başkan Vekili İsmet (İnönü), tüm illerdeki ARMHC merkezlerine birer talimat göndererek bu merkezlerin bulundukları illerde bundan sonra Fırkanın şubesi olarak faaliyet göstereceklerini bildirmiştir. Kurulan Fırkanın eski İttihat ve Terakki Fırkası ile 58 Frey, The Turkish Political Elite, s. 301. 59 Parti grup toplantılarının önemine ilişkin çarpıcı bir örnek, Cumhuriyetin İlanına ilişkin olan toplantıdır. 29 Ekim 1923 günü saat 10:00 da önce Halk Fırkası Grubu toplanır. Görüşmelerin bir çıkmaza sürüklenmesi üzerine Mustafa Kemal Paşa Cumhuriyetin İlanına ilişkin tasarısını önce saat 12:30 da partide önde gelen arkadaşlarına, ardından 13:30 da tüm Parti Grubuna sunar. Tasarı grup toplantısının sona erip, Meclis toplantısının başladığı saat 18:00 a kadar Fırka Grup Toplantısında madde madde görüşülür. Anayasa Komisyonu Cumhuriyete ilişkin tasarıyla ilgilenirken, başka konular hakkında görüşmelerin yapıldığı Mecliste, daha sonra tasarı bir bütün olarak ele alınır ve saat 20:30 da Cumhuriyetin İlanı, Meclis tarafından da kabul edilir. Parti Grubundaki görüşmelerin 4,5 saat sürmesine karşılık, Mecliste 2,5 saat sürmesi dikkat çekicidir. Frey, The Turkish Political Elite, s. 302. 28

bir ilgisinin bulunmadığı bizzat başkanı tarafından belirtilmiştir. Fırkanın adı, Fırkanın toplumun belli bir kesimini değil tümünü kucaklama arzusunda olduğunu göstermektedir. Gerçekten de Fırkanın tüzüğünde, halk kavramının herhangi bir sınıfla sınırlı tutulmadığı görülmektedir. Bununla birlikte Fırka gücünü eşraftan ve aydın memurlardan almaktadır. 60 II. CUMHURİYET DÖNEMİ ve TEK PARTİLİ REJİM A TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI: İLK MUHALEFET (1924) 1. Liderlerin İktidar Mücadelesinden Fırkanın Kuruluşuna Kurtuluş Savaşının sona ermesini izleyen günlerde ortaya çıkan Kurtuluş Savaşının lider kadrosu arasındaki görüş ayrılıkları, Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF) isminde muhalif bir partinin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. 60 Doğan Avcıoğlu, Türkiye nin Düzeni: Dün Bugün Yarın, C. I., 11. B., İstanbul, Tekin Yayınevi, 1977, s. 361. 29

Halk Fırkası na duyulan tepkilerin giderek arttığı bir dönemde Kazım Karabekir in Genel Başkanlığında kurulan Fırkanın önde gelen kuruluş nedenlerinden birisi, Kurtuluş Savaşının komuta kademesi arasındaki iktidar mücadelesidir. Kazım Karabekir, Rauf (Orbay), Adnan (Adıvar) gibi isimlerin giderek artan rahatsızlığında, Mustafa Kemal Paşa nın fikirleriyle kendi fikirleri arasındaki büyük farklılığın payı vardır. Çünkü bu isimlere göre Türkiye de bir değişim şart olsa da, bunun Mustafa Kemal Paşa nın savunduğu gibi çabuk ve devrimci bir çizgide değil, aşamalı ve evrimci bir çizgide olması gerekmektedir. Frey e göre Karabekir ve arkadaşları güçlü bir yasama organının yer aldığı Anayasal bir monarşiyi savunarak dinin Birinci Dünya Savaşından önce sahip olduğu konumu pek de farklı olmadan sürdürdüğü bir devlet yapısı planlamışlardır. Yine bu isimler, hükümetin yerel birimlere büyük yetkiler tanıdığı bir sistemi hedefleyerek siyasi partiler arasında uzlaşma isteğinde olduklarını ileri sürmüşlerdir. Tüm bu amaçların ardında, geçmişin gelenek ve göreneklerini yeni rejimde de sürdürmeye çalışan muhafazakar fikirler olduğu düşünülebilir. 61 Özetle, Mustafa Kemal Paşa ile sonradan TCF yi kuracak olan eski arkadaşları arasındaki temel görüş ayrılığı; Mustafa Kemal Paşa nın öncelikle, başta dini kurumlar olmak üzere, kimi mevcut ve etkin kurumların nüfuzunu kırmaya yönelik temel devrimleri yapmak gerektiğine inanması ve 61 Frey bu noktada, muhaliflerin görüşleri doğrultusunda oluşturulacak yeni Türkiye nin gerçekten de yeni bir Türkiye olup olmayacağı konusunda kuşkulu olduğunu belirtmektedir. Frey, The Turkish Political Elite, s. 326. 30

bu arada demokrasiyi ikincil ve ertelenebilir bir hedef olarak görmesidir. 62 Oysa TCF nin kuruluş bildirisinde de belirtileceği üzere, TCF liler ulusun sarsılmadan yürüyeceği bir yol açmaktan söz ederek, evrimci bir değişimi savunmuşlardır. TCF liderlerine göre zaten harap durumdaki ülkenin kendisine soluklanma imkanı verecek bir sükunete ihtiyacı vardır. 63 Bu nedenlerle geleceğin Terakkipervercileri, Kemalist programın devrimci eğilimini daha baştan benimsememişlerdir. Örneğin 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatın kaldırılması Rauf (Orbay) tarafından, kendisini İkinci Grup saflarına iterek tamamen etkisizleştirmeyecek bir biçimde de olsa, eleştirilmiştir. Saltanatın kaldırılmasını takiben Cumhuriyetin İlanı muhalifleri daha da rahatsız etmiştir. 64 Mustafa Kemal Paşa da Nutuk ta buna işaret ederek, Cumhuriyet kelimesini ağızlarına almaktan bile çekinenlerin, Cumhuriyeti doğduğu gün boğmak isteyenlerin, kurdukları partiye Cumhuriyet ve hem de Terakkiperver Cumhuriyet adını vermiş olmaları, nasıl ciddîye alınabilir ve ne dereceye kadar samimî sayılabilir? demektedir. 65 Fırkanın kurucularının Fırkaya vermeyi düşündükleri ilk 62 Frey, The Turkish Political Elite, s. 335. 63 Erik Jan Zürcher, Cumhuriyetin İlk Yıllarında Siyasal Muhalefet (1924-1925): Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, çev. Gül Çağalı Güven, 1. B., İstanbul, Bağlam Yayıncılık, 1992, s. 128. 64 Cumhuriyetin İlanı üzerine gazetecilerle bir basın toplantısı yapan Rauf (Orbay), oldubittiden duyduğu hoşnutsuzluğu açıkça dile getirerek, Cumhuriyetin İlanı ivedi olmuştur. Çünkü yürürlükteki Anayasanın değiştirilmesi, tartışılmadan oldubitti biçiminde yapılmıştır diyecektir. Muzaffer Hacıhasanoğlu, Laik Atatürk, Atatürk Bakıyor Bize, İstanbul, Varlık Yayınları, 1981, s. 62. 65 Yine Mustafa Kemal Paşa, Nutuk ta Rauf (Orbay) ın Kazım Karabekir e, Cumhuriyetin İlanına engel olabilirsen ülkeye en büyük hizmeti yapmış olursun dediğini iddia ederek, bu ifadeyi kullanan Rauf (Orbay) ın Cumhuriyetçi olduğuna inanmadığını belirtmektedir. Atatürk, Nutuk, C. II, s. 837. Bununla birlikte, Rauf (Orbay), kuracakları partinin isminde Cumhuriyet kelimesinin bulunduğunu duyan Halk Fırkalıların, TCF nin kurulmasından bir hafta önce 31