İSTANBUL YEDİ TEPE
Günümüzde 1. tepede Topkapı Sarayı, 2. tepede Nuruosmaniye Camisi, 3. tepede Süleymaniye Camisi, 4. tepede Fatih Camisi, 5. tepede Yavuz Sultan Selim Camisi, 6. tepede Mihrimah Sultan Camisi, 7. tepede Haseki Külliyesi yer alıyor.
7 TEPEDE NERELER VAR? İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ambleminde yer alan 7 küçük üçgenin de simgelediği Tarihi Yarımada'daki 7 tepenin üzerinde bulunan yapılar şöyle: 1. Tepe: Tüm zamanlar boyunca kentin kamusal merkezidir, adeta kentin kalbidir. Birinci tepe, Tarihi Yarımada'nın burnundan başlayan, denizden yaklaşık 30-40 metre yüksekliğe ulaşan tepedir. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1478 yılında yaptırılan Topkapı Sarayı, birinci tepenin en hakim noktasında yer alır. Birinci tepe, Bİzans ve Osmanlı imparatorlukları tarafından saray alanı olarak seçilmiştir. Birinci tepede, Topkapı Sarayı, Aya İrini, Ayasofya Müzesi, Sultanahmet Camisi, İbrahim Paşa Sarayı, Milion Taşı, Alman Çeşmesi, Küçük Ayasofya Camisi, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Cağaloğlu Hamamı, Yeni Cami, Sirkeci Garı, Bukoleon Sarayı da bulunuyor. 2. Tepe: Deniz seviyesinden yaklaşık 50 metre kotunda üçüncü tepenin uzantısı olan platformun doğuya doğru uzanan kolunun oluşturduğu tepedir. Birinci tepeye göre yaklaşık 10 metre daha yüksekte olan bu tepede yer alan anıt eserler, Mese-Divanyolu üzerinde ardışık olarak sıralanmıştır. Bu tepede Firuzağa Camisi, Kapalıçarşı, Binbirdirek Sarnıcı, Çemberlitaş Hamamı, Çorlulu Ali Paşa Camisi ve medresesi, Nuruosmaniye Camisi, Çinili Han, Mısır Çarşısı yer alıyor. 3. Tepe: İstanbul coğrafyasında en belirgin üç tepeden biridir. İkinci tepenin batışında deniz seviyesinden 50-60 metre yüksekliğe ulaşan bu tepe, altıncı ve yedinci tepelerle birlikte kentin en yüksek sırtını oluşturur. Bu tepede yer alan anıt eserlerin başında, tepeyi işaretleyen ve Mimar Sinan eseri olan 1557 tarihli Süleymaniye Camisi gelir. Tepede, Beyazıt Camisi, İstanbul Üniversitesi, Laleli Camisi, Çukurçeşme Hamamı, Süleymaniye Külliyesi, Mimar Sinan Türbesi ve Zeyrek Camisi bulunuyor.
4. Tepe: Kentin en yüksek noktalarından birisidir. Dördüncü tepedeki başlıca anıt eserler, Fatih Camisi, Bozdoğan Kemeri'dir. Kentin en yüksek noktası olması, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde buraya en prestijli anıtların yapılmasına neden olmuştur. Dördüncü tepede tek bir odak nokta tanımlanıyor. Bu nokta, Bizans döneminde 12 havariye adanan Havariyyun Kilisesi, Osmanlı döneminde de bu kilisenin yerine yapılan Fatih Camisi ve külliyesidir. 5. Tepe: Denizden 50 metre yükseklikteki beşinci tepenin kıyıya dik inen sırtında, kuzeye doğru denize dik bir burun oluşmuştur. Bu tepede, Yavuz Sultan Selim Camisi, Fethiye Camisi, Kariye Camisi, Fener Rum Patrikhanesi yer alıyor. 6. Tepe: Dördüncü tepenin uzantısı olan sırt üzerinde yer alır. Bu platformun kara surlarıyla birleştiği noktada, kentin en yüksek kotuna, 70. metreye ulaşılır. Bu noktada Mihrimah Sultan Camisi bulunur. Tekfur Sarayı, bu tepenin Bizans dönemine ait odak noktasıdır. 7. Tepe: Diğer altı tepeden coğrafi sınırlarla ayrılarak Marmara Denizi'ne yönlenir. Denizden 60. metreye kadar yükselen bu tepe, dördüncü ve altıncı tepelerden derin bir vadiyle ayrılmaktadır. Kara surlarına dayandığı noktada en yüksek seviyeye ulaşan tepe, doğuya doğru alçalan bir burun yapar. Bizans döneminde yedinci tepe, 403 yılında yapılan Arkadius forumu ve bu forumun ortasında yer alan Arkadius sütunu ile işaretlenmiştir. Osmanlı döneminde, buraya Haseki Külliyesi ve imareti, Haseki Sultan Camisi ve Bayrampaşa mescidi yapılmıştır.
1 1.tepede Topkapı Sarayı,
2 2.tepede Nuruosmaniye Camisi,
3 3.tepedeSüleymaniye Camisi
4 3.tepede Camisi, Fatih
5 5.tepede Sultan Camisi, Yavuz Selim
6 6.tepede Mihrimah Sultan Camisi,
7 7.tepede Haseki Külliyesi alıyor.
Canım İstanbul Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım... İstanbul, İstanbul... Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?.. Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... O manayı bul da bul! İlle İstanbul'da bul! İstanbul, İstanbul... Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir. Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar, Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar... Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi? Cumbalı odalarda inletir ' Katibim'i... Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak. İstanbul, İstanbul... Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler... Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sünbül kokan Türkçesi bülbül kokan, İstanbul, İstanbul... Necip Fazıl Kısakürek Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular yalının alt katına misafir;