VIS A VIS
2007 2008 Eğitim-Öğretim yılının Bahar döneminde Erasmus Öğrenci Değişim Programı kapsamında Polonya nın Lodz kentinde bulunan biri olarak bu programa farklı bir pencereden bakmak istedim. Genel olarak amacı ve uygulanışı bakımından öğrencilere unutamayacakları deneyimler kazandıran bu programın özellikle Türk öğrencileri açısından dezavantajlarını da göz ardı etmemek gerekir. Nedir peki bu söz konusu dezavantajlar? Kültürel etkileşimin dezavantajı mı olur demeden programın iceberg ine bir de beraber bakalım.
KİŞİSEL Öncelikle yeni bir kültüre alışmak ve en az bir dönem yabancı bir ülkede, yabancı insanlarla bulunmak kimisine göre zor gelebilecek bir olgudur. Bu zorluğu tecrübe eden pek çok kişi olmuştur. Bu yeni kültürlere alışmak bilhassa Türk öğrenciler için daha zor bir durum teşkil etmektedir. Bunun da muhtemel sebebi kültürel açıdan Avrupa kıtasındaki diğer ülkelerle pek de paralel noktalarımızın olmamasıdır. Gidilen ülkelerin örf, adet, gelenek ve görenek gibi kavramlara yaklaşımları, tutumları bütün olarak ele alırsak sosyokültürel yapıları bazı öğrencilere kimi zaman kısmen kimi zaman da tamamen ters düşmektedir. Ki bu durum ailesine ve yaşadığı yere aşırı bağlı, duygusal yönü ağır basan öğrenciler için Erasmus döneminde problemli zamanlar olarak göze çarpmaktadır.
KURUMSAL Kurumların öğrencilere gerekli yönlendirmelerde bulunma konusundaki eksikliği ise bir başka olumsuzluğu ortaya çıkarıyor. Sözgelimi öğrencileri gönderen kurumların belli konular üzerindeki yetersizliği ve öğrenci bazlı yaklaşımı tabiri caizse topu öğrenciye atmaları ne yapacağı konusunda doğal olarak fikir sahibi olmayan öğrencileri geren bir durumdur. Söz konusu kurumların prosedürlerin öğrenciler tarafından yerine getirilmesi gerekliliğini öngörmeleri bir bakıma doğru kabul edebilecek bir yaklaşım iken diğer taraftan öğrencilerin birçok şeyle aynı anda meşgul olmalarından ötürü kendilerini stres altında hissetmelerine neden olmaktadır. Prosedürler demişken altı çizilmesi gereken bir diğer nokta ders seçiminde ve denklik bulma konusunda sorunlar çıkabilmesidir, bu durumdan dolayı öğrenciler mağdur olabilmekte, yazışmaların ve prosedürlerin genelde öğrencilerin final, vize dönemine gelmesi ise onları birçok açıdan zor durumda bırakmaktadır.
AKADEMİK Erasmus un gezme, görme, eğlenme, yeni kültürlerin kaynaşması gibi temellere oturtulmasından dolayı öğrencilerin en az bir akademik yarıyılını olumsuz etkilemesi gözle görülür diğer bir gerçekliktir. Bu savı destekleyecek nitelikte ders içeriklerinin uyuşmaması, gidilen ülkede daha farklı sistem ve kalitede ders işlenmesi öğrencilerde ister istemez akademik mecrada uyum problemleri meydana getirmektedir. Adaptasyonu uzun süren ve de daha önce benzer çok kültürlü ortamlarda derslere tabi olmayan öğrenciler için bu özellikle de tolere edilmedikleri sınıf ortamlarında başlı başına bir dezavantajdır. Akademik boyut düşünüldüğünde üstünde durulması gereken ve de başarının göstergesi niteliğindeki done de gidilen ülkede alınan notların farklı puan ve derecelerde olmasıdır. Bu da öğrencilere yurtdışında aldıkları derslerin notlarını saydırmada bir takım problemler yaşamasına yol açmaktadır. Gerçi bu konuda dönüştürme tablolarından yararlanılsa da oradaki minimal ve maksimal değerler öğrencinin aleyhine bir puanlamaya yol açabilmektedir.
DİL Ülke olarak eğitim-öğretim sistemimizin açıklarından biri de dil öğrenme ve öğretmedeki yetersizliğimiz olarak görülmektedir. Bunun yansımalarını bir nebze de olsa Erasmus Programı nda görmek mümkündür. Program çerçevesinde yurtdışına giden öğrencilerin bir kısmının dil problemi çekmekte olduğu ve bunun da onları kendine güven ve yeterli olup olmadıkları konusunda olumsuz yönde etkilediği aşikârdır. Bir bakıma amaç dildeki gelişmeyi de sağlamak olmasına rağmen bazı öğrencilerin kendilerini yetersiz bulmaları sebebiyle demoralize olmaları söz konusudur. Erasmus Programı nı dil öğrenmek için gidilecek bir program olarak görmek yerine hali hazırdaki yabancı dili konuşma açısından pekiştirmeye yardımcı bir program olarak algılamak daha makul bir davranış olacaktır.
MADDİ Ulusal ajans tarafından ülkelerin ekonomik durumları göz önüne alınarak öğrencilere ödediği hibe miktarları kimi gelir düzeyi yüksek ülkelerde (Danimarka, İspanya, Finlandiya vb.) öğrencilere yeterli gelmemekte dolayısıyla da bu durum öğrenciler açısından başlı başına bir problem olarak göze çarpmaktadır. Bu bakımdan programa dâhil olmayı düşünen öğrencilerin ve özellikle bu öğrenciler gittikleri ülkede veya farklı ülkelerde birçok şey yapmayı planlıyorlarsa gitmeden önce maddi boyutlar gözden geçirilmelidir. Aksi takdirde bu boyuta dikkat etmeyen katılımcılar Erasmus programından beklentilerini karşılamadan ülkelerine geri dönebilirler.
BEKLENTİ Programa katılan öğrencilerin yaş aralığı düşünüldüğünde doğal olarak şöyle bir durumla karşılaşmak söz konusu: Aşırı beklenti. Bu da daha gitmeden gideceği yerler hakkında planlar yapan, Erasmus programının aslında bir macera yolculuğu olduğunu akıldan çıkaran öğrenciler için kaosa neden olabiliyor çünkü öğrenci beklentilerinin kimi zaman gidilen ülkelerde karşılanamadığı bir gerçektir. Hâlbuki maceraperest yaklaşıldığında program öğrenciler için tadından yenmeyecek birçok durum ve olay sunmaktadır.
HADİSELER Gidilen ülkede öğrencilerin başına gelebilecek talihli veya talihsiz olaylar da mevcuttur. Bunlar genel olarak treni kaçırmak, yolda kalmak, valizi unutmak, bilet bulamamak, gittiği ülke dili ile günlük hayatta işlerini haledememek, derslere zamanında yetişememek, kaybolmak gibi uzayıp giden bir takım hadiseler silsilesidir. Bunlara karşı hazırlıklı olmak ve de duruma göre ani kararlar alabilmek son derece önemlidir.
DÖNÜŞ Yeni bir ülkeye gidildiğinde nasıl bir bocalama evresi geçiriliyorsa dönüldüğünde de aynı evreyi öğrencilerin yaşadığı görülmektedir. Jetlag benzeri bir durumun sosyal hayat versiyonu bu kişilerin tecrübe ettiği olgular olarak göze çarpmaktadır. Trafikteki vurdumduymazlık, toplu taşıma araçlarının zaman çizelgesi olmaması, hız sınırlarının aşılması, olur olmadık yerde yabancı dil konuşmak, doğduğun büyüdüğün yerleri ve kişileri garipsemek, özellikle de yakın arkadaşların dönenlere karşı ne yapılır bilmez tavırları, dönenlerin yaşantılarını samimi bir şekilde paylaştıkları anlarda çevredekilerin içten içe kendini bir şey sanıyor düşünceleri ve benzeri birçok durum söz konusu olabilmektedir.
VIS A VIS* Genel olarak olumlu yanları ön plana çıkarılan bu programın göz ardı edilmemesi gereken bu dezavantajlarını ve olası olumsuzluklarını sizlerle paylaşmak istedim. Umarım programdan yararlanmayı aklınıza koyduğunuzda artılarını ve eksilerini değerlendirerek sizi mutlu edecek bir karara varırsınız. Rus bir dostumun dediği gibi kötü bir tecrübe yine de tecrübedir. *Vis a vis: yüz yüze
VIS A VIS Okt. Sefa ÖZTÜRK Yalova Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü sozturk@yalova.edu.tr