Promete Necdet Pamir Petrol Rezervleri 50 Yıl Sonra Tükenecek mi? BD EYLÜL 2017 Son yıllarda sıklıkla duymaya başladığımız bir sav: Petrol rezervleri 50 yıl sonra tükenecek! Bu sav genel olarak (ve haklı olarak), dünya enerji tüketiminin daha temiz, karbon salmayan, yenilenebilir kaynaklardan sağlanması gerektiğini savunanlar tarafından kullanılıyor. Yenilenebilir ağırlıklı bir enerji karışımı; daha temiz, sürdürülebilir, dışa daha az bağımlı bir dünya demek olduğundan, bizim de yıllardır savunduğumuz bir politika bu Ama doğru bir politikayı, doğru 69
olmayan bir sava dayandırmak; politikamızın doğruluğunu da inandırıcılığını da gereksiz yere zaafa uğratacaktır. Elimizde, yenilenebilir kaynakları savunmak için onca bilimsel veri varken, bu gereksiz ve doğru olmayan sava, bel bağlamamak için, bu ayki yazının konu başlığını yukarıdaki gibi belirledim. Soru şu: Petrol Rezervleri 50 Yıl Sonra Tükenecek mi? Yanıt: Hayır! Bu net ve tek kelimelik yanıtımızı, daha somut olarak açıklayalım. Önce dünya ispatlanmış petrol rezervlerinin dağılımını işaretlediğimiz haritaya bir göz atalım. Haritada, ülkelerin ya da AB gibi birliklerin altına yerleştirdiğim ilk sayı, milyar varil cinsinden ispatlanmış petrol rezervini, onu izleyen rakam ise dünya toplam rezervi 70 1 içindeki payını vermektedir. Bu haritaya belli bir süre bakmak, petrole yönelik güç mücadelesi hakkında bir fikir verebilir. En azından Orta Doğu nun önemi, ABD ve AB nin petrol rezervleri konusundaki kısırlığı görülür. Dünya ispatlanmış petrol rezervlerinin coğrafi dağılımını resimlediğimiz 1 numaralı haritanın alt kısmında yer alan Rezerv Ömrü sözcüğüne ve onun karşısında yazılı olan 50,6 yıl rakamına bakınca; doğal olarak Demek ki petrol rezervleri 50,6 yıl sonra tükenecek diye düşünülebilir. Verilerin alındığı BP Statistical Review of World Energy 2017 raporunda, rezerv ömrü şöyle tanımlanmaktadır: Rezerv in üretim değerine
bölünmesiyle elde edilen oran. Söz konusu yıl için, mevcut ispatlanmış rezerv, yıllık üretime bölününce (eğer üretim miktarı değişmezse ve yeni rezerv eklenmezse), elimizdeki rezervin kaç yıl sonra tükeneceğine dair bir veri ortaya çıkmaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı gibi, bu ömür, yeni keşifler yapıldıkça ve gelişen teknoloji sayesinde mevcut sahalardan daha fazla üretim (kurtarım) sağlandıkça, uzayacaktır. Ayrıca, petrol ürünlerini kullanan araçların verimliliği arttıkça, mevcut rezervlerin ömrü gene uzayacaktır. Bu eğilimin tersine işleyecek etken ise artan dünya nüfusunun yaratacağı ek petrol talebi olacaktır. Ayrıca, petrole alternatif kaynakların (özellikle yenilenebilirler) maliyetleri azaldıkça ve enerji karışımı içindeki payları arttıkça, petrol ömrü gene uzayacaktır. Petrol tüketimin artmasına karşın, yeni rezervlerin eklenmesi karşıtlığını basit bir örnekle somutlayacak olursak da gene BP raporlarından BD EYLÜL 2017 yararlanabiliriz. 1980 yılında 683 milyar varil olan ispatlanmış rezervlerin; nüfus artışına, ekonomik büyümeye ve tüketim artışına karşın, 2017 sonunda 1.706,7 milyar varile yükselmiş olması (% 150 artış), genel bir fikir 2 verecektir. Bunun dışında, yukarıda bahsettiğimiz teknolojik gelişmeler konusunu biraz daha açmak gerekirse, 2 numanalı şekilde sıralanan hidrokarbon kökenli kaynakların, üretim maliyetleri azaldıkça, petrol/ sıvı yakıt rezervlerine ve ömrüne, önemli katkılar yapacağı da dikkate alınmalıdır. 3 numaralı grafikte dikey (y) ekseninde, sıvı yakıt elde edilebilecek farklı kaynakların (raporun yayınlandığı 2013 yılındaki yaklaşık) üretim maliyetleri, yatay (x) ekseninde ise petrol (sıvı yakıt) rezervlerinin kümülâtif (toplam) miktarı yer almaktadır. Şekilde görüleceği gibi, bugüne kadar 1000 milyar (1 trilyon) varilden biraz fazla sıvı yakıt rezervi, varil maliyeti birkaç dolar ile 30 dolar arasında bir maliyetle üretilmiştir. Halen gene 1000 milyar varil civarındaki petrolün, Orta Doğu ve Afrika bölgelerinden ve 10 ile 25 dolar arası bir varil başı maliyetle üretilebilmesi mümkün- 71
dür. Grafik üzerinde sağ tarafa doğru gidildikçe; farklı ama petrol içerikli kaynaklar, toplam rezervi büyütmekte; ancak bu arada üretim maliyetleri de artmaktadır. Grafiğin en sağ tarafında, gazdan ve kömürden sıvı yakıt elde edilmesi halinde, sıvı yakıt rezervlerinin ömrünün artacağı görülmektedir. Bunların her ikisi de halen bilinen ve uygulanan teknolojilerle, sıvı yakıt üretimine katkı sağlayan kaynaklardır. Bu teknolojilerle sıvı yakıt elde etme maliyetleri henüz halâ yüksek (varil başına 100 dolar ve üzerine kadar çıkabilen) seviyededir. Ancak gelişen teknolojiyle, maliyetler azalmaktadır. Petrol fiyatları arttıkça, bu tür kaynaklardan elde edilen katkı da artacaktır. Dolayısıyla, petrol kaynakları 50,6 yıl sonra tükenecek argümanı, tam doğru bir argüman olmamaktadır. Doğal olarak, yenilenemeyen bir kaynak olan petrolün (ve diğer yenilenemeyen kaynakların) 72 ömürleri sınırlıdır. Ancak, nedeni ne olursa olsun, 50 55 yıla kadar petrol tükeniyor. Onun için. diye başlayan tezlerin çürütülmesi kolay 3 olacağından, bu önemli tartışma konusuna bir pencere açmakta yarar gördük. Başta yenilenebilir kaynaklar olmak üzere, yeni kaynaklar ve teknolojiler gelişip yaygınlaştıkça, petrolün mevcut egemenliği, yerini yeni egemenlere bırakacaktır. Bir dönemin Suudi Arabistan Petrol Bakanı ve OPEC kurucularından Zeki Yamani nin sözleri, bu konudaki en akılda kalıcı değerlendirmelerden birisidir: Taş Devri, taşlar bittiği için son bulmadı ve Petrol Çağı da petrol bittiği için son bulmayacak. Bu görüşü, kimi çok akıllı adamların, diğerlerini yanıltmak için kullandığını öne sürenler de vardır. Bu görüşe 1 göre; Petrolle taşı karşılaştırmak, aptalcadır. Zira insanlar taşı hiçbir zaman yakıt olarak kullanmamışlardır. Ancak Zeki Yamani nin benzetmesinde, kanımca zaten böyle bir benzetme
gayesi de yoktur. Ancak bu eleştiriyi yapanların kullandıkları bir diğer argüman, ufuk açıcıdır. İnsanlık tarihi boyunca, bir yakıttan diğerine geçişte, yeni yakıt bir öncekinden çok daha yoğun enerji içerdiği için tercih edilmiştir. Odundan kömüre, kömürden petrol ve gaza geçiş, yeni yakıtın bir öncekinden daha üstün olması nedeniyle gerçekleşmiştir. Bugüne kadar bilinen kaynaklar arasında petrol; fiyat, depolama, taşınabilme, güvenlik ve enerji yoğunluğunun en iyi bileşimini sunmaktadır. Sonuç olarak; petrolün enerji karışımındaki yaygın kullanımı, özellikle ulaştırma sektöründeki gereksinim ve yerleşmiş alt yapı üstünlüğü nedeniyle, önümüzdeki yıllarda da sürecektir. Ancak elektrik kullanımındaki payı hızla sıfır lanırken, ulaştırma sektöründeki payı da biyoyakıtların yaygınlaşması ile azalacaktır. Önümüzdeki yıllarda, petrol talep artış hızı da önceki yıllardakine kıyasla azalacaktır. Uluslararası Enerji Ajansı na göre, 2015-2040 döneminde, yıllık ortalama petrol talep artış oranı % 0,5 gibi düşük sayılabilecek bir oranda artacaktır. En yüksek petrol talep artış oranları; Hindistan (% 3,8, Çin ve Orta Doğu (her ikisi de % 1,3) bölgesinde olacağı öngörülüyor. OECD ülkelerinin petrol taleplerinde ise artış değil, % 1,3 oranında azalma olacağı tahmin ediliyor. İyi haber: Bugün yenilenebilirler, dünyadaki güç (elektrik) sistemlerini genişletmek, kapasitesini arttırmak ve modernleştirmek amacıyla tercih edilen ilk seçenek konumundadır. Rüzgâr ve güneş, 2015 yılında gerçekleştirilen yenilenebilir enerji yatırımlarının % 90 ını oluştururken; hızla düşen maliyetleri sayesinde, bugün konvansiyonel kaynaklarla rekabet edebilir konuma gelmişlerdir. Rüzgâr türbinlerinin maliyetleri, 2009 dan bugüne yaklaşık üçte bire düşerken, güneş fotovoltaik (FV) modülleri % 80 ucuzlamıştır. Halen karasal rüzgâr, biokütle, jeotermal ve hidroelektrik gibi kaynakların tamamı, herhangi bir mali destek olmaksızın ve düşük petrol fiyatlarına karşın; kömür, petrol ve gaz santralleriyle rekabet edebilir konumdadırlar. Zeki Yamani nin dediği gibi, Taş Devri, taşlar bittiği için son bulmadı ve Petrol Çağı da petrol bittiği için son bulmayacak. nedenle de biz 50 yıl sonra petrol bitecek türünden O doğru olmayan ve gereksiz savlara bel bağlamak yerine; yenilenebilir enerji, enerji verimliliği gibi alanlardaki gelişmelere odaklanmalıyız. Ülkemizde de bu alanlara yönelik teknolojinin geliştirilmesi ve bu alana yönelik ekipmanların yerli imalatı için neler yapabileceğimiz konusuna daha fazla kafa yormalıyız. necdetpamirbd@gmail.com 1- The "Stone Age" Analogy is the Dumbest Analogy Overused by Smart Energy People, D. Ray Long, October 17, 2013; http://raylong.co/blog/2013/10/17/ the-stone-age-analogy-is-the-dumbest-analogy-overused-by-smart-energy-people 73