Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası Sempozyum)

Benzer belgeler
OSMANLI DAN GÜNÜMÜZE ANADOLU MEDRESELERİNDE FIKIH TEDRİSATI VE SORUNLARI *

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Yayın No. 756 İSAM Yayınları 202 İlmî Araştırmalar Dizisi 90 Her hakkı mahfuzdur.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

TÜRKİYE DİYANET VAKFI YAYINLARI

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Kâşif Hamdi OKUR, Ismanlılarda Fıkıh Usûlü Çalaışmaları: Hâdimî Örneği, İstanbul: Mizah Yayınevi, 2010,

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası Sempozyum)

Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

Memlüklerin Son Asrında Hadis -Kahire Halit Özkan

Kelâm ve Mezhepler Tarihi II

Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası Sempozyum)

OSMANLILAR Yrd. Doç. Dr. Ali Gurbetoğlu. İstanbul Ticaret Üniversitesi

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 9 (2016), ss

CUKUROVA UNIVERSITESI ILAHIYAT FAKULTESI. lllll. güz donemi. ISLAM HUKUK USULU I -ders planları-

İslâmî Eğitim Kurumları

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans Hukuk Marmara Üniversitesi Y. Lisans Hukuk Marmara Üniversitesi 1998

İSLAM DÜŞÜNCE TARİHİ DERSLERİ

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZGEÇMİŞ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Lisans Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Y. Lisans S. Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler /Temel İslam Bilimleri/Hadis 1998

14. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI

HARRAN Ü. İLAHİYAT FAK AKADEMİK YILI GÜZ DÖNEMİ FİNAL VE BÜTÜNLEME SINAV TAKVİMİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Gündemdeki Tartışmalı Dinî Konular-2, Prof. Dr. Nihat Dalgın, Etüt Yayınları, Samsun, 2012, 448 s.

T.C. VELÎ SEMPOZYUMU. Prof. Dr. Ali Rafet ÖZKAN KASTAMONU

Ömer KORKMAZ ** Arş. Gör., Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku ABD. **

HARRAN Ü. İLAHİYAT FAK AKADEMİK YILI GÜZ DÖNEMİ FİNAL VE BÜTÜNLEME SINAV TAKVİMİ

Tel: / e-posta:

Türk Eğitim Tarihi. Program İçeriği Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi

Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası Sempozyum)

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

ALİ HİMMET BERKÎ SEMPOZYUMU KASIM Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs / ANTALYA. Düzenleyenler

ORGANİZATÖR Prof. Dr. Halit ÇALIŞ Konya Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi (+90332) /80 72

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

Dersin Optik Kodu. Ders Dur. (Z/S) Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Dersin Optik Kodu. Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Ders Dur. (Z/S) Dersin Adı

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

2017 SONBAHAR DÖNEMİ PROGRAMI

CUKUROVA UNIVERSITESI ILAHIYAT FAKULTESI. lllll. güz donemi. ISLAM HUKUK USULU I -ders planları-

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

ilam AKADEMi Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı İlmi Araştırmalar Merkezi

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

Kitâbiyat Book Reviews

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

Bin Yıllık Vakıf Medeniyeti ve Vakıfların Eğitimdeki Yeri Sempozyumu

İlmî Toplantı Değerlendirmeleri Conference Reviews

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ BAHAR YARIYILI OKUTULACAK MATERYAL LİSTESİ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Tahsin Görgün-Yayınlar ve Çalışmalar 1. Tahsin Görgün (Kısa Özgeçmiş)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

BĠR MESLEK OLARAK ÖĞRETMENLĠK

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DERSLER KATALOĞU. Dersin Optik. Kredi AKTS. Ulus.

İLAHİYAT LİSANS PROGRAMI (YENİ, VE SONRASI)

II. BÖLÜM LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI

Osmanl Klâsik Dönemi F k h Kitaplar

Türkiye de İslami İlimler: Fıkıh. Osmanlı Dönemi I ISSN

Ziya Bey Yazma Eser Kütüphanesi ndeki Fıkıhla İlgili Kitaplar ve Risaleler

Editör. Din Eğitimi. Yazarlar Doç.Dr. Hacer Aşık Ev. Doç.Dr. Hasan Dam

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

2 Ders Kodu: ILH Ders Türü: Zorunlu 4 Ders Seviyesi Lisans

İBRAHİM BEDRETTİN ELMALI SEMPOZYUMU

HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Goldziher. Goldziher ve Hadis. Hadis. Hüseyin AKGÜN. Hüseyin AKGÜN Goldziher ve Hadis. Hüseyin AKGÜN

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler Editör: M. Cüneyt Kaya. ISBN sayfa, 45 TL.

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

HARRAN Ü. İLAHİYAT FAK AKADEMİK YILI GÜZ DÖNEMİ FİNAL VE BÜTÜNLEME SINAV TAKVİMİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 1. SINIFLAR (ÖRGÜN VE İKİNCİ ÖĞRETİM)

ESOGÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIKLI İLAHİYAT 2010 YILINDAN İTİBAREN UYGULANAN PROGRAM DERSLERİ I.ÖĞRETİM I. DÖNEM

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası Sempozyum)

Arapça Tefsir metinleri müzakere ve münakaşa edilecektir.

Fakülte Kurulunun tarih ve 2018/02 1 sayılı karar eki İSTANBUL 29 MAYIS ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İSLAM VE DİN BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

İslam hukukuna giriş (İLH1008)

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

T.C. VELÎ SEMPOZYUMU. Prof. Dr. Ali Rafet ÖZKAN KASTAMONU

Transkript:

Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası Sempozyum) ﺓ ﺑﻴﻦ ﺍﻟﻤﺪﺍرﺱ ﺍﻟ ﺪﻳﻨﻴﺔ ﺓ ﻗﻠﻴﺪ ﻱ ﺍﻟﺖ ﺍإﻟﺴﺎﻟﻤﻲ ﺍﻟﻤﺆﺗﻤﺮ ﺍﻟﺪوﻟﻲ ﻟﻠﻌﻠﻮﻡ ﺓ ﺍﻟﻤﻌﺎﺻﺮﺓ ﺍﺕ ﺍﻟ ﺪﻳﻨ ﻲ وﺍﻟﻜﻠ ﻲ Islamic Sciences at the Crossroad of Madrasah and Theology (International Symposium) 29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June 1 July 2012 2. Cilt Editör Yrd. Doç. Dr. İsmail NARİN Bingöl Üniversitesi Yayınları 2013

Osmanlı dan Günümüze Anadolu Medreselerinde Fıkıh Tedrisatı ve Sorunları M. Rahmi TELKENAROĞLU 1 Giriş Anadolu da cami dışındaki dinî eğitim kurumlarının genel adı olan medrese - nin ilk olarak nerede ve ne zaman başladığıyla ilgili kesin bir bilgiye ulaşılmış değildir. Ancak medreselerin kuruluş ve gelişmesinde en büyük katkı hiç şüphesiz Büyük Selçuklu devletine aittir. Gerek yapı ve gerekse teşkilat bakımından Büyük Selçuklu medreselerini örnek aldıkları anlaşılan Anadolu Selçukluları ile Anadolu nun muhtelif yerlerine hâkim olan Türkmen beyleri Anadolu da, daha sonra Osmanlı medreselerine kaynak olacak medreseler tesis etmişlerdir. Osmanlı medreseleri, Selçuklular ve Anadolu beylikleri devri medreselerinin bir devamı olarak ortaya çıkmıştır. 2 Şüphesiz ki medreseler, Osmanlı ilim müesseseleri içinde ilk sırayı alır. Yönetimin muhtelif ofislerine kalifiye eleman yetiştiren ve formel eğitim veren yegâne organize kurum medreselerdir. 3 Osmanlı medreselerinde hangi ilimlerin, hangi sırayla ve ne seviyede tedris edildiği ise ortaya konulması gereken önemli bir konudur. 4 Söz konusu müesseselerin cumhuriyet döneminde lise ve lisans düzeyinde tesis edilen dinî eğitim kurumlarına birçok yönden örnek teşkil ettiği düşünüldüğünde, medrese sistemiyle ilgili artı ve eksilerin irdelenmesi, bu eğitim kurumları- 1 Yrd. Doç. Dr., Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi / GÜMÜŞHANE [mr.telkenaroglu@hotmail.com]. 2 Cahid Baltacı, XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri, M.Ü. İlahiyat Fakültesi Yay., İstanbul 2005, I, 66, 71. 3 Ahmet Cihan, Osmanlı da Eğitim, 3F Yay., İstanbul 2007, s. 17. 4 Cahid Baltacı, Klasik Dönem Osmanlı İlim Müesseseleri, İslami Araştırmalar Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 3-4, İstanbul 1999, s. 260.

378 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER na akademik anlamda yol gösterecek, yapılan hataların tekrar edilmemesine katkı sağlayacaktır. Müslüman toplumlar, fıkhı daima teorik bilgiler yığını olarak değil, sosyal yaşamı kucaklayan, hayata anlam kazandıran yüce bir ilim olarak telakki etmişlerdir. Fıkıh biliminin doğumdan ölüme kadar insan yaşamının her safhasını kuşatması, kişinin Yüce Yaratıcıyla ve diğer insanlarla olan münasebetlerini düzenlemesi itibariyle dinî eğitim faaliyetinde de hatırı sayılır bir yeri olmuştur. Medreselerin kuruluşu ile evvelemirde fıkhın tedrisi amaçlanmış ve müfredatı asırlarca bu amaç doğrultusunda şekillendirilmiştir. Dahası mezun olan öğrencilerin, karşılaştıkları hukukî ve dinî problemlere çözüm önerileri sunma, diğer bir ifadeyle kaza ve fetva melekesine sahip olmaları beklenmiştir. Bu açıdan bakıldığında, kurumun sahip olduğu öğretim döngüsü içinde özel olarak fıkıh derslerinin işleyişi hakkında verilen bilgiler, aslında bilim tarihçilerine bir bütün olarak medrese merkezli din eğitimine dair önemli veriler sunacaktır. Bu çalışmamda medrese eğitiminde fıkhın yeri ve önemi, Osmanlı ve günümüz medreselerinde fıkıh tedrisatı ve okutulan kitaplar, dersin işleniş metodu ve fıkıh tedrisatıyla ilgili sorunlara değineceğim ve bu bilgiler ışığında ulaştığım bazı sonuç ve önerileri mütalaanıza arz edeceğim. I. Medrese Eğitiminde Fıkhın Yeri ve Önemi Eğitim-öğretime 1067 m. senesinde başlayan Nizamiye medresesinde, ilk olarak müderrislik makamına Şâfiî fakih ve usulcü Ebu İshâk eş-şîrâzî nin (v.476/1083) tayin edilmesi 5, bu kurumlarda verilecek derslerin fıkıh alanında yoğunlaşacağının ilk sinyalini vermişti. 6 Osmanlı devletinin Orhan Gazi zamanında kurulan ilk medresesine tanınmış fakihlerden Dâvûd el-kayserî nin (v.751/1351) müderris olarak atanması 7 ve bu medresenin bilhassa kadı yetiştirmek için kurulması 8 da aynı eğilimin bir başka tezahürüdür. 5 Hatîb el-bağdâdî, Ebu Bekr Ahmed b. Alî, Târîhu Bağdât, Dâru l-ğarbi l-islâmî, Beyrut 1422/2002, XXI, 122; Ebu İshâk eş-şîrâzî, İbrâhîm b. Alî, Tabakâtü l-fukahâ, Dâru r-râidi l- Arabî, Beyrut 1390/1970, s. 4. 6 Bağdat Nizâmiye medresesinin temeli Zilhicce 457/Kasım 1065 te şehrin doğusunda Dicle kıyısında atılmış ve 10 Zilkade 459/23 Eylül 1067 de öğrenime açılmıştır. Nizâmülmülk, yapının kitabesine kendi adını yazdırmış ve bundan dolayı medrese Nizâmiye adıyla anılmıştır. Kaynaklarda kaydedildiği üzere Nizâmülmülk bu medreseyi Ebu İshâk eş-şîrâzî nin tedris faaliyetinde bulunması için yaptırmıştır ve Şîrâzî 16 sene boyunca burada ders vermiştir. Abdurrahman Acar, Selçuklu Medreseleri ve İslam Kültür ve Medeniyetine Kazandırdıkları, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Uluslararası Türk Dünyasının İslamiyet e Katkıları Sempozyumu, S.D.Ü. İlahiyat Fakültesi Yay., Isparta 2007, s. 353. 7 Cahid Baltacı, XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri, I, 72. 8 Cihan, Osmanlı da Eğitim, s. 18.

M. Rahmi TELKENAROĞLU 379 Bu kültür mirasını Selçuklulardan devralan Osmanlı devleti, kısa zamanda medreseleri bilim hayatının en temel öğesi halinde getirmiştir. Bu medreselerde okutulan derslerin en mühimmi ise şüphesiz fıkıh idi. 9 Fıkıh, haram-helal hükümlerini öğreten bir bilim olması sayesinde Osmanlı toplumu tarafından en şerefli ve en üstün bilim olarak telakki edilmiştir. Fıkha yönelik söz konusu ilgi, medrese müfredatına da yansımış ve bu bilime ait ders saatleri olabildiğince yüksek tutulmuştur. Bunda fıkıh biliminin amaç ve konusunun belirleyici rolü olmuştur. Müslümanlar hayatı kucaklayan, hem hukuk ve hem de ibadetleri içine alan, diğer bir deyimle kişinin yüce Allah la, devletle ve diğer fertlerle ilişkisini düzenleyen geniş kapsamı ile fıkıhta her istediklerini bulmuşlardır. 10 Konuya sosyolojik açıdan bakılırsa, Osmanlılarda yüksek din eğitiminin verildiği medreseler bir tarafa 19. yüzyılda açılan Askeri Rüşdiye ve İdadiye lerde bile ilmihâl ve ulûm-i dîniye adı altında temel dinî bilgiler ve ibadet esaslarının okutulması 11, Osmanlı toplumunun fıkıh ile ne kadar iç içe yaşadığını göstermesi yönüyle manidardır. Avam tabir edilen düşük toplumsal statüye sahip insanlardan, ilmiye ve mülkiye sınıflarına mensup üst düzey sosyal sınıflara varıncaya kadar herkes, fıkhın siyaset ve toplum nezdinde kazandığı değerin farkındadır. Örnek olarak, Osmanlı Devleti nin son sadrazamlarından Said Halim Paşa (v.1921), İslam âleminin düşüş ve gerileme sebeplerinin herkes tarafından sorgulandığı ve medreselerin ıslahının sık sık gündeme geldiği bir dönemde, aslı Fransızca olan İslam da Siyasi Teşkilat isimli eserinde fıkıh ile ilgili şu cümleleri sarf etmektedir: İslam a has olup fıkıh adıyla bilinen bu ilim, hiçbir şüphe yok ki ahlaki ve içtimai ilimler sahasında insan düşüncesinin meydana getirebildiği en mühim ve en mükemmel bir müessesedir. Fizikî ilimler sahasında tecrübe metodu ne ise ahlaki ve içtimai sahada da fıkıh odur. Onun sayesindedir ki İslam dünyası, aradan asırlar geçmiş, yabancı hâkimiyet altında kendisine binlerce inkılâp saldırmışken, hala kendi İslami telakkilerini, İslami ilkelerini, ananelerini, kendi ruh ve gayelerini bütün parlaklığı ve safiyetiyle muhafaza ediyor. Onun sayesindedir ki onarılması ve telafi edilmesi mümkün olmayan ahlaki ve içtimai gerileme ve çökmeye hiçbir zaman kendini kaptırmıyor. 12 Diğer taraftan, fıkıh biliminin Osmanlı döneminde sahip olduğu işlevsel yön, 9 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1988, s. 29. 10 Hüseyin Atay, Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi: Medrese Programları-İcazetnameler- Islahat Hareketleri, Dergâh Yay., İstanbul 1983, s. 162. 11 Baltacı, XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri, I, 53-55. 12 İsmail Kara, Türkiyede İslamcılık Düşüncesi, Dergâh Yay., İstanbul 2011, I, 157-158.

380 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER resmi merciler ve özellikle ilmiye teşkilatının bu bilime atfettiği değerle yakından ilgilidir. Nitekim medrese, ilk defa 1854 te kurulan ve modern yöntemle eğitim veren Muallimhâne-i Nüvvâb adındaki (daha sonra adı Mekteb-i Nüvvâb ve Medresetü l-kuzât olmuştur) hukuk mektebinin açılışına kadar Osmanlı adliyelerine kadı (hâkim) yetiştiren yegâne kurum olmuştur. Kadılar şer î davalardan başka herhangi bir işe ait hukuki davalara, halkın ihtiyacı olan işlere, alış verişlere, esnafın narh usulüne, ülke dışına çıkarılacak eşyaya, harp araç gereçlerini tedarik etmeye, özetle askerî işlerden başka bölgesi dâhilindeki bütün işlere bakarlardı. 13 Kadıların böylesine geniş yetkilerle donatılmış olması Osmanlı toplumunun şer î hukuk ile ve dolayısıyla medreselerde kazandırılan fıkıh müktesebatı ile ciddi anlamda etkileşim içinde olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Bununla birlikte Osmanlı medreseleri yaygın eğitim kurumu olarak da halkın bilinçlenmesine ciddi katkılar sağlamıştır. Söz gelimi Ramazan ayında medreseler tatil edilir, medrese talebeleri, yani danişmendler Anadolu ya dağılırlardı. Köylere gider imamlık, müezzinlik ya da vaizlik yaparlardı. Bu vesileyle Ramazan boyunca bulundukları yerdeki halka İstanbul da medreselerde öğrendiklerini anlatırlardı. 14 Medreseler akademik personel ihtiyacını da kendi bünyesinden karşılamış, müderrisleri yine kendisi yetiştirmiştir. Ülkenin her tarafında hukukun ve adaletin temsilcisi olan kadıları yetiştirdiği gibi imam, hatip, müftü hatta şeyhülislama varıncaya kadar bütün din adamları medrese mezunu olan kişilerden seçilmiştir. 15 Mehmet Âkif (v.1936), medrese aleyhtarı bir valiyle yaptığı söyleşide medreselerin Osmanlı toplumu içinde icra ettiği fıkıh merkezli fonksiyona şu dizelerle temas etmektedir: Sonra biçare medâris o kadar sahipsiz, O kadar baştan atılmış da o haliyle yine, Düşüyor, kalkıyor amma gidiyor hizmetine. Halkın irşadı mıdır maksad-ı tesis? Tamam: Şehre müftî veriyor, minbere mihraba imam. Hutabânız oradandır, oradan vaiziniz; 13 Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, s. 134. 14 Fahri Unan, Medreseler Devletle Halk Arasında Köprü Vazifesi Gördüler. http://www.mostar.com.tr/detay.aspx?yaziid=846 (Erişim: 19.04.2012). 15 Salih Özkan, Türk Eğitim Tarihi, Nobel Yay., Ankara 2010, s. 64.

M. Rahmi TELKENAROĞLU 381 Oradandır hocanız, kayyımınız, hafızınız; Adli tevzi edecek hâkime fıkıh öğreten o; Hele köy köy dolaşıp köylüyü insan eden o. 16 Medrese eğitiminde fıkıh biliminin önemi konusuyla bağlantılı olarak burada kaydedilmesi gereken diğer bir önemli husus ise, fıkıh derslerinin yoğunluğunu medreselerin çöküşüne etki eden birinci amil gibi görülmemesi gerektiğidir. Zira bu müesseselerin kuruluş ve işleyiş amacı din bilimlerinin, özellikle de fıkhın öğretilmesidir. Fatih ve Kanuni devirlerinin programlarında bulunan cebir, felsefe ve tıp gibi derslerin daha sonraki dönemlerde programdan çıkarılmasını medrese sisteminin çözülmesine gerekçe göstermek 17, medresenin örgün eğitim veren başlıca kurum olduğu dönemler için haklı görülebilir. Lakin her bilim dalının kendine özgü bölüm, fakülte ve öğretim tekniğinin bulunduğu 19. yüzyıl ve sonrasında, dini eğitim veren kurumlarda pozitif bilimlerin de okutulması modern eğitim anlayışına aykırı olduğu gibi kuruluş amacına da ters düşmektedir. II. Osmanlı Medreselerinde Fıkıh Tedrisatı ve Okutulan Kitaplar Öncelikle tespit edilmelidir ki, kültürel bir değer olarak medrese ve onun işle- 16 Şiirin devamında Âkif, medreseler ülkeye bu derece hizmet ederken devletin Avrupa yı örnek alarak kurduğu ve her bakımdan desteklediği okulların millete ne verdiğini sorgulamaktadır (Yaşar Sarıkaya, Medreseler ve Modernleşme, İz Yay., İstanbul 1997, s. 144) : Şimdi bir mesele var arz edecek, çünkü değer: Bunların hepsine yetişen az çok medreseler, Bir zaman müftekir olmuş mu acep harice? Yok. İyi amma, a beyim, şöyle bakınsak, birçok, Bir alay mekteb-i âlî denilen yerler var; Sorunuz bunlara millet ne verir? Milyonlar. Şu ne? Mülkiye. Bu? Tıbbiye. Bu? Bahriye. O ne? O mu? Baytar. Bu? Ziraat. Şu? Mühendishane. Çok güzel hiçbiri hakkında sözüm yok, yalınız; Ne yetiştirdi ki şunlar acaba? Anlatınız! İşimiz düştü mü tersaneye yahut denize, Mutlaka âdetimizdir, koşarız İngiliz e. Bir yıkık köprü için Belçika dan kalfa gelir; Hekimin hâzıkı bilmem nereden celbedilir. Mesela bütçe hesâbâtını yoktur çıkaran... Hadi maliyeye gelsin bakalım Mösyö Loran Hani tezgâhlarınız nerde? Sanayi nerde? Ya Brüksel de, ya Berlin de ya Mançester de! Biz ne müfti, ne imam istemişiz Avrupa dan; Ne de ukbâda şefaat dileriz Rimpapa dan. Siz gidin bunları ıslaha bakın peyderpey; Hocadan, medreseden vazgeçiniz, Vali Bey? Ersoy, Mehmet Âkif, Safahât, İnkılap Yay., İstanbul 1985, s. 393. Osmanlı idaresinde bir müddet maliye nezareti müşavirliği yapan Mr. Loran. Rimpapa kelimesi ile Katolik kilisesi lideri papa kastedilmektedir. 17 Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, Pegem Yay., Ankara 2011, s. 82; Özkan, Türk Eğitim Tarihi, s. 74.

382 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER yiş şekli Osmanlı üretimi bir sistem değildir. Bu yönüyle Osmanlı medreselerinin orijinalliğini iddia etmek zor görünmektedir. Zira Bağdat Nizâmiye medresesinde takip edilen ders programları Anadolu Selçukluları, Zengi, Eyyübi, Memluk ve nihayet Osmanlı yüksek dinî öğretim sisteminde takip ve tatbik edilmiştir. 18 Osmanlı dönemi medreselerinde verilen dersler ve okutulan kitapların belirlenmesinde hangi kaynaklardan yola çıkılacağı, tarihçiler için önemli bir problemdir. Mamafih bu alanda yazılmış kitap, makale ve tez türü çalışmalar, Osmanlı medrese programları ve ders kitaplarını tespit etmek için genellikle iki türlü malzeme kullanmaktadır. İlki; medrese ile ilgili kanunnameler, vakfiyeler ve icazetnamelerden (diplomalar) oluşan resmi belgeler, ikincisi ise; alimlerin otobiyografilerinde okudukları ve okuttukları derslere dair verdiği bilgiler, medrese ders programları ile ilgili yazılan eserler, teklif edilen programlar ve genel anlamda ilim tahsil etmeye dair kaleme alınan kitapların oluşturduğu gayri resmi belgelerdir. 19 Diğer taraftan Osmanlı ilmiye teşkilatı incelenirken medreseler, üç safhada ele alınmaktadır. Birinci safha; kuruluştan XVI. asrın sonuna kadar olan klasik dönem, ikinci safha; XVI. asırdan 1914 teki Dâru l-hilâfeti l- aliyye medreseleri ıslahatına kadar, üçüncü safha ise; Dâru l-hilâfeti l- Aliyye medreseleri dönemidir. 20 Birinci safhayla ilgili olarak Fatih Sultan Mehmet devrine kadar medreselerdeki derslerin nasıl bir sırayla verildiği, bu derslerde sınıf ve devre sistemlerinin bulunup bulunmadığı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. İstanbul da Fatih medreseleri yapıldıktan sonra, Osmanlı Devleti sınırları içindeki medreseler muayyen bir derecelenmeye ve yeni bir teşkilâta tabi tutulmuştur. Klasik Osmanlı medrese sistemi Fatih Sultan Mehmet in düzenlemeleri ile ortaya çıkmış ve bu anlayış daha sonraki dönemler için örnek teşkil etmiştir. 21 Dolayısıyla medrese teşkilatındaki en büyük gelişmenin Fatih döneminde meydana geldiğini söylenebilir. Türk eğitim tarihinde bir milat kabul edilen Fatih Medreselerinde medrese eğitimi yedi mertebe halinde düzenlenmiştir. 22 Bu medreselerde okutulan fıkıh dersleri ve kitapları sırayla şöyledir: 23 18 Acar, Selçuklu Medreseleri ve İslam Kültür ve Medeniyetine Kazandırdıkları, s. 363. 19 Bkz. Atay, Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi, s. 78-79. 20 Baltacı, Klasik Dönem Osmanlı İlim Müesseseleri, s. 260-261. 21 Özkan, Türk Eğitim Tarihi, s.63. 22 Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, s. 19; Baltacı, XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri, I, 73. 23 Bkz. Yekta Demiralp, Erken Dönem Osmanlı Medreseleri (Basılmamış Doktora Tezi), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir 1997, s. 6.

M. Rahmi TELKENAROĞLU 383 1. Yirmili (Hâşiye-i Tecrîd) 24 Medreseler: Şerh-i Ferâiz (Ferâiz). 2. Otuzlu (Miftâh) 25 Medreseler: Tenkîh ve Tavzîh (Usûl-i fıkıh). 3. Kırklı (Telvîh) 26 Medreseler: Sadruşşerîa (Fıkıh) ve Tavzîh (Usûl-i fıkıh). 4. Ellili (Hâriç) Medreseler: Hidâye (Fıkıh). 5. Ellili (Dâhil) Medreseler: Telvîh (Usûl-i fıkıh). 6. Sahn-ı semân Medreseleri: Hidâye (Fıkıh), Telvîh ve Şerh-i Adûd (Usûl-i fıkıh). 7. Altmışlı Medreseler 27 : Hidâye (Fıkıh), Şerh-i Ferâiz (Ferâiz), Telvîh (Usûl-i fıkıh). Görüldüğü gibi medreselerde okutulan dersler Hâşiye-i Tecrîd, Miftâh ve Telvîh gibi kitap isimlerine göre bilinmekte ve medrese derecelerinde bunlar kullanılmakta, başarı ölçütü olarak da sınıf geçme yerine okunan ilme ait bir kitabı takrir usulüyle bitirmek esas alınmaktadır. 28 24 Yirmili, otuzlu, kırklı gibi tabirlerle burada ders veren hocanın aldığı günlük akçe kastedilmektedir. Hâşiye-i Tecrîd, Seyyid Şerîf el-cürcânî nin (v. 816/1413), Nasîrüddîn et-tûsî ye (v. 672/1273) ait Tecrîdü l-i tikâd veya Tecrîdü l-kelâm adlı eserine yazdığı haşiyedir. 25 Miftâh, Sekkâkî nin (v. 687/1288) belağat ilmine dair eseridir. 26 Telvîh, Saduddîn et-teftazânî nin (v. 792/1390) fıkıh usulüne dair eseridir. 27 Altmışlı medreseler medrese sistemine II. Bayezid zamanında dâhil edilmiştir. Demiralp, Erken Dönem Osmanlı Medreseleri, s. 6. 28 Murat Akgündüz, Osmanlı Medreseleri XIX. Asır, Beyan Yay., İstanbul 2004, s. 72.

384 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER Tablo I: XVI. Yüzyıl Osmanlı medreselerinin mertebeleri, fıkıh alanında verilen dersler, izlenen kitaplar ve öğrenim süreleri. Öğrenim Süresi İzlenen Kitaplar Dersler Medrese Türü 935/1528-29 da iki yıl 983/1575-76 da en az bir yıl 1006/1597-98 de üç ay Şerh-i ferâiz Ferâiz Yirmili (Hâşiye-i Tecrîd) Medreseleri 936/1529-30 da iki yıl 983/1575-76 da en az iki ay 1006/1597-98 de üç ay 942/1535-36 da üç yıl 983/1575-76 da en az üç ay 1006/1597-98 de beş ay Tenkîh ve Tavzîh Tavzîh Nükâye Usûl-i Fıkıh Usûl-i Fıkıh Furû-i Fıkıh Otuzlu (Miftâh) Medreseleri Kırklı (Telvîh) Medreseleri 945/1538-39 da bir yıl 983/1575-76 da en az beş ay 1006/1597-98 de beş ay Hidâye Furû-i Fıkıh Ellili (Hâriç) Medreseler 946/1539-40 da bir yıl 1006/1597-98 de altı ay 946/1539-40 da ve 964/1556-57 de bir yıl 983/1575-76 de altı ay 1006/1597-98 de en az altı ay 952/1545-46 da bir yıl Telvîh Hidâye Telvîh ve Şerh-i Adûd Hidâye Telvîh Hidâye Şerh-i ferâiz Usûl-i Fıkıh Furû-i Fıkıh Usûl-i Fıkıh Furû-i Fıkıh Usûl-i Fıkıh Furû-i Fıkıh Ferâiz Ellili (Dâhil) Medreseler Sahn-ı Semân Medreseleri Altmışlı Medreseler 17. ve 18. yüzyıl medreselerine gelince, merhum Cevat İzgi (v. 1995), Osmanlı Medreselerinde İlim adlı kitabında, bu döneme ait medreselerde okunan ders ve kitaplarla ilgili sistematik tasniflerin yer aldığı eser ve otobiyografilerden bazılarını

M. Rahmi TELKENAROĞLU 385 bir liste halinde sunmaktadır. 29 Sadece fıkıh kaynaklarını esas alarak, burada verilen liste ve cetvellerden tespit ettiğimiz kitap isimleri şöyledir: Bursalı İsmail Hakkı nın (v. 1137/1625) fıkıhta Mülteka l-ebhur, usûl-i fıkıhta Şerh-i Menâr okuduğu belirtilmiştir. Kâtip Çelebi nin (v. 1067/1658) aldığı derslere göre fıkıh; Dürer, usûl-i fıkıh ise; Tavzîh ve Şerh-i Adûd kitaplarından oluşmaktadır. İshâk b. Hasan et-tôkâdî nin (v. 1100/1689) Nazmu l- ulûm una göre Osmanlı medreselerindeki fıkıh dersine ait kitap listesi şöyledir: Kudûrî (el-muhtasar veya el- Kitâb), Kenz (ü d-dekâik), Muhtâr, Vikâye, Eşbâh (ve nezâir), Hidâye, Mülteka l-ebhur, Kûhistânî (Nükâye şerhi Câmi u r-rumûz), Keydânî, Dürer, Sadrüşşerîa, Nihâye (Siğnâkî ye ait Hidâye şerhi) ve İnâye. Burada usûl-i fıkıhla ilgili herhangi bir eser zikredilmemektedir. Yüksek ihtimalle zikri geçen bu kitapların bir kısmı ders kitabı olmayıp öğrencinin zaman zaman müracaat ettiği yardımcı kitaplardır. Yazarı bilinmeyen ve 1155/1741 tarihinde telif edilen Kevâkib-i seb a ya göre fıkıhta aşağı ihtisâr (başlangıç) düzeyinde, delillere temas etmemek şartıyla sadece belli başlı meseleleri öğrenmesi amacıyla haftada bir-iki gün Halebî ve Kudûrî okunmaktaydı. İktisâd (orta) düzeyde yine haftada bir iki gün olmak üzere Hidâye, istiksâ (ileri) düzeyde Hanefî mezhebinin önemli fetva kitaplarından Kâdıhân ve Bezzâziyye, Usûl-i fıkıhta ise iktisâd düzeyinde Tenkîh şerhi Tavzîh, Muhtasar-ı Müntehâ, Şerh-i Adûd ve Cürcânî nin hâşiyesi; istiksâ düzeyinde ise Telvîh ile beraber Tavzîh ve Molla Fenârî ye ait Fusûl-i Bedâi okunmaktadır. Erzurumlu İbrahim Hakkı nın (v.1194/1780) Terkîb-i ulûm unda ise; fıkıhta Mültekâ, Eşbah ve nezâir, Mecma u l-bahreyn, Münye-i musallî, Tuhfe, Vikâye, usûl-i fıkıhta Tavzîh, Tasrîh, Telvîh ve İbn Melek in Menâr şerhi zikredilmektedir. Cevdet Paşa nın (v.1313/1895) aldığı derslere göre fıkıhta Halebî ve Mültekâ sayılırken usûl-i fıkıhta herhangi bir kitaptan söz edilmemektedir. 1 Ekim 1914 te Şeyhülislam Mustafa Hayri Efendi nin gayretleriyle çıkarılan Islâh-ı Medâris Nizamnamesi ne göre, öğretime elverişli görülen bütün medreseler Dâru l-hilâfeti l- Aliyye Medresesi adı altında birleştirilmiştir. 30 Osmanlı medrese sisteminin üçüncü safhası kabul edilen bu medreselerinin ders programı, sözü 29 Cevat İzgi, Osmanlı Medreslerinde İlim, İz Yay., İstanbul 1997, I, 69-107, 163-183. 30 Sarıkaya, Medreseler ve Modernleşme, s. 147, 148.

386 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER edilen medreseye ait nizamnâmenin muhtelif maddelerinde ayrıntılı olarak kayda geçirilmiştir. Nizamnâme, her biri dört sene olmak üzere Tâlî Kısm-ı Evvel, Tâlî Kısm-ı Sânî, Kısm-ı Âlî adını taşıyan üç aşamalı (4+4+4) eğitimi öngörmekte ve derslerin hangi kitaplardan ve hangi sınıflarda okutulması gerektiği konusunda bilgi vermektedir. Nizamnamede Tâlî Kısm-ı Evvel de verilmesi kararlaştırılan fıkıh dersleriyle ilgili olarak şunlar söylenmektedir: Birinci sınıfta Nûru l-îzâh metni, ikinci sınıfta Nûru l-îzâh şerhi Merâkı l-felâh, üçüncü sınıfta Vikâye şerhi Sadruşşerîa nın (Şerh-i Vikâye) nikâh ve talâk kitaplarının okunması mukarrer ise de Sadruşşerîa nın nüsah-ı kâffesi bulunmadığından şimdilik Nûru l-îzâh şerhi Merâkı l-felâh ın tedrisi. Dördüncü sınıfta yine Sadruşşerîa nın nikâh ve talâk kitapları ikmal ve teferruatı tedris olunacak ise de esbâb-ı sâlifeden nâşi şimdilik Mültekâ nın tedrisi ve ferâizden Sirâciyye nin ahvâl-i erbaîn ile asabât bahislerinin muhtasaran irâesi ve dört saatten bir saatinin ferâiz dersine tahsisi. 31 Tâlî Kısm-ı Sânî de fıkıh alanıyla ilgili derslerden şöyle bahsedilmektedir: Fıkıh : Beşinci, altıncı ve yedinci sınıflarda Sadruşşerîa nın nikâh ve talâk kitaplarından mâadasının tedrîsi ve sekizinci sınıfta Sadruşşerîa nın ikmali ve Sadruşşerîa nın ikmalinden sonra İmam Muhammed in el-âsâr kitabının tedrîsi mukarrer ise de nüsah-ı matbûası miktar-ı kâffede bulunmadığından onların yerine şimdilik Mültekâ tedrisi. Ferâiz : Sirâciyye metninin tedrîs ve ikmâli ve amelî bir surette tarifât ve tatbikâta devam olunması ve ferâize ait mebâhisin hitamında tevsî-i intikal kanun-i muvakkatenin tedrîsi. Usûl-i fıkıh : Yedinci ve sekizinci sınıflarda bu sene bidayetinden başlamak ve bademâ münâsefeten okutulmak üzere Menâr şerhi İbn Melek in tedrîsi. 32 Kısm-ı Âlî de ise şu bilgiler verilmektedir: Fıkıh : Her dört sınıfta ikmal edilmek ve her sene tam bir rub okunmak üzere Tahâvî nin Şerhu Me âni l-âsâr kitabının tedrîsi mukarrer ise de nüsah-ı matbûası bulunmadığından şimdilik Hidâye nin tedrîsi. Tarih-i ilm-i fıkıh : Ümmehât-ı kütüb-i fıkıh ile tabakât-ı fukahâya dair kitaplardan bi l-iktitâf tahrirî olarak tedrîsi. Usul-i fıkıh : Birinci sınıfta Kadı Adûd şerhinin bazı mebahisi takrîr edilmek üzere Muhtasar-ı Müntehâ metninin tedrîsi, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıflarda her sene birer sülüsü okunarak ikmal edilmek üzere İbn Hümâm ın Kitâbu t-tahrîr inin okutulması mukarrer ise de her ikisinin nüsah-ı matbûası bulunmadığından şimdilik tavzîh okunması., Hukuk ve kavânîn: Bu sene her sınıfta 31 Dâru l-hilâfeti l- aliyye Medresesi (Nizamnâme, Ders Cetveli, Sûret-i Tedrîsi ve Kitaplar, Talimatname), Matbaa-i Ahmed Kamil, İstanbul 1330-1333, s. 17. 32 a.g.e., s. 20.

M. Rahmi TELKENAROĞLU 387 hukuk hakkında bir fikr-i umûmî ve esasî verildikten sonra hukukun tarif ve taksiminin ve her şubeye ait kavânîn-i ahkâm-ı esâsiyesinin hülasa edilerek nazariyyat ile memzûcen ve tahrîren tedrîsi., Hilâfiyât: Üçüncü sınıfta cild-i evvel ve dördüncü sınıfta cild-i sânîsini okutmak üzere İbn Rüşd ün Bidâyetü l-müctehid kitabının kabulü. 33 Tablo II: Dâru l-hilâfeti l- aliyye medreseleri kısm-ı tâlî de senelere göre tespit edilen haftalık programda fıkıh için ayrılan ders saatleri. Dersler I II III IV V VI VII VIII Akâid-Fıkıh 4 Nikâh ve Talâk 4 4 Muâmelât 3 2 3 3 Ukûbât 4 4 Ferâiz 2 Usûl-i fıkıh 4 4 Hukuk 2 Tablo III: Dâru l-hilâfeti l- aliyye medreseleri kısm-ı âlî de senelere göre tespit edilen haftalık programda fıkıh için ayrılan ders saatleri. Dersler I II III IV Fıkıh 3 4 4 4 Usûl-i fıkıh 4 4 3 3 Hilâfiyyât 2 2 Hukuk ve kavânîn 3 3 Tarih-i ilm-i fıkıh 1 Şimdiye kadar sunduğumuz bilgiler ışığında, Osmanlı medreselerinde fıkıh alanında okutulan temel eserleri şu şekilde sıralayabiliriz: A. Furû-i Fıkıh 1. Hidâye (el-hidâye Şerhu Bidâyeti l-mübtedî): Hanefî fıkhının en tanınmış ve 33 a.g.e., s. 22, 23. Dâru l-hilâfeti l- Aliyye Medreselerinde, on iki sene zarfında alınan fıkıh derslerinin haftalık saatleri, burada verilen toplam ders saatinin yaklaşık yüzde otuzunu teşkil etmektedir. Yaptığımız hesaba göre 274 saat olan toplam ders saatinden en fazla payı 85 saatle Fıkıh ile ilgili dersler alırken, -dil bilimleri bir tarafa bırakılırsa- onu 24 saatle Kelâm, 21 saatle Tefsir ve 17 saatle Hadis dersleri izlemektedir.

388 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER muteber metinlerinden birisi olup müellif Burhânuddîn Ebu l-hasen Alî b. Ebubekr el-merğînânî nin (v. 593/1196), Kudûrî ye ait el-muhtasar ile Muhammed b. Hasen eş-şeybânî nin el-câmi u s-sağîr inde mevcut meseleleri bir araya getirmek suretiyle kaleme aldığı Bidâyetü l-mübtedî adlı eserin şerhidir. Teliften itibaren büyük rağbet gören el-hidâye nin nüshalarının bolluğu, üzerine yapılan şerh, haşiye ve talik gibi çalışmaların çokluğu esere verilen önemin göstergesidir. 34 2. Vikâye (Vikâyetür-Rivâye fî Mesâili l-hidâye): Tâcüşşerîa Ömer b. Ubeydullâh el-buhârî nin (v.709/1309), torunu Sadrüşşerîa es-sânî için Hidâye den önemli gördüğü yerleri seçerek telif ettiği eserdir. Hanefî mezhebinde mütûn-i erbaa olarak bilinen dört muteber kitaptan biridir. Diğerleri de el-muhtâr, Kenzü d-dekâik ve Mecma u l-bahreyn dir. 3. Şerh-i Vikâye (Şerhu l-vikâye): Sadrüşşerîa Ubeydullâh b. Mes ûd el-buhârî es-sânî nin (v.747/1346), dedesi Tâcüşşerîa nın kendisi için telif ettiği el-vikâye üzerine yaptığı şerh çalışmasıdır. Kitap, şöhretinden dolayı Osmanlı medreselerinden Sadrüşşerîa adıyla anılmaktadır. 4. Nükâye (en-nükâye, Muhtasaru l-vikâye): Sadrüşşerîa Ubeydullâh b. Mes ûd el-buhârî es-sânî ye ait eser, Vikâye nin muhtasarı olup müteaddit defa basılmıştır. 35 5. Mültekâ (Mülteka l-ebhur): İbrâhîm b. Muhammed el-halebî (v.956/1549) tarafından kaleme alınan ve Hanefî fıkhının furû konularını içeren bir eserdir. Halebî, el-muhtâr, Kenzü d-dekâik, el-vikâye ve Kudûrî nin el-muhtasar ını esas almak suretiyle Mültekâ nın metnini oluşturmuştur. 923/1517 de yazımı tamamlanan eser, Osmanlı coğrafyasının en yaygın metnidir ve 17. yüzyılda hem saraydaki eğitim kurumlarına hem İstanbul ve taşra medreselerinin eğitim müfredatına hâkim olduğu bilinmektedir. 36 Mültekâ nın Mevkûfât diye bilinen ve Muhammed Mevkûfâtî (v.1065/1654) tarafından yapılan şerhi de Osmanlı medreselerinde uzun süre temel fıkıh kitabı olarak okutulmuştur. 6. Ğurer (Ğureri l-ahkâm) ve Dürer (Dürerü l-hükkâm fî Şerhi Ğureri l-ahkâm) : Osmanlı âlimlerinden Molla Hüsrev in (v. 885/1480) Hanefî fıkhına dair yazdığı iki eserdir. Molla Hüsrev gençliğinden beri İslam hukuku ile meşgul olmuş ve kadılık görevi sırasında bütün fıkıh kitaplarını içine alan bir metin hazırlamaya niyet ede- 34 Cengiz Kallek, el-hidâye, DİA, XVII, 471-472. 35 Ahmet Özel, Hanefi Fıkıh Alimleri, T.D.V. Yay., Ankara 2006, s. 80-81. 36 Şükrü Selim Has, Mülteka l-ebhur, DİA, XXXI, 549-550.

M. Rahmi TELKENAROĞLU 389 rek bir kadının ihtiyacına cevap verebilecek şekilde Ğureri l-ahkâm ı yazmıştır. Bu kitabını Dürerü l-hükkâm adıyla yine kendisi şerh etmiştir. Dürerü l-hükkâm, hem Osmanlı hukukunun ana kaynaklarından biri olmuş hem de uzun yıllar, şerhleriyle beraber Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Dürer ve Ğurer, Mültekâ ile beraber asırlarca Osmanlı devletinin yarı resmi hukuk külliyatı olarak kadıların başvurduğu bir müracaat kitabı olmuştur. 37 7. el-muhtâr (el-muhtâr li l-fetvâ): Abdullah b. Mahmûd el-mevsılî (v.683/1284) tarafından kaleme alınan eser, Hanefî mezhebinin mütûn-i erbaa olarak bilinen dört temel metninden birisidir. Ebu Yûsuf, İmam Muhammed ve İmam Şâfiî nin muhalefetlerinin rumuzlarla gösterildiği kitap, Ebu Hanîfe nin görüşleri esas alınarak kaleme alınmıştır. 8. el-ihtiyâr (el-ihtiyâr li ta lîli l-muhtâr): el-muhtâr ın yine Mevsılî tarafından hazırlanmış şerhi olup Hanefî fıkhının orta hacimdeki muteber kaynakları arasında yer alır. Hükümlerin illetleri ve delillerini aktaran, diğer mezheplerin görüşlerini kısaca açıklayan, ihtilaflı konularda esas alınan ictihadlara işaret eden bir eser mahiyetindedir. 38 9. Kenzü d-dekâik: Medreselerde kısaca Kenz ismiyle anılan eser, Ebu l-berakât Hâfizuddîn Abdullah b. Ahmed en-nesefî ye (v. 710/1310) aittir. Mütûn-i erbaa içinde sayılan bu eser üzerine birçok şerh yapılmıştır. Zeyla î nin Tebyînü l-hakâik ile İbn Nüceym in el-bahru r-râik adlı eserleri bunlar içinde en meşhur olanlarıdır. 10. Kudûrî (el-muhtasar, el-kitâb): Ebu l-hüseyn Ahmed b. Muhammed el-kudûrî el-bağdadî nin (v. 428/1036) Hanefî fıkhına dair yazdığı kitaptır. Eser Osmanlı medreselerinde -özellikle 19. yüzyılda- Kudûrî adıyla okutulmuş ve üzerine birçok şerh yapılmıştır. Bunların en çok tanınanı Abdulğanî b. Tâlib el-meydânî ye (v. 1298/1881) ait olan el-lübâb fî şerhi l-kitâb adlı eserdir. 11. Nûri l-îzâh ve Necâtü l-ervâh: Ebu l-ihlâs Hasen b. Ammâr eş-şürünbülâlî (v. 1069/1659) tarafından kaleme alınan eser, tahâret ile namaz ve oruç bahislerine dair olup, Hanefi mezhebinde ehl-i tercih sayılan âlimlerin sahihliğini kesin bir şekilde belirttiği görüşleri esas almıştır. Özlü bir üslupla kaleme alınan eserde hükümlerin dayandığı delillere ve diğer mezhep görüşlerine yer verilmemiştir. 12. Merâkı l-felâh (Merâkı l-felâh bi imdâdi l-fettâh Şerhu Nûri l-îzâh ve Ne- 37 Ahmet Akgündüz, Dûreru l-hukkâm, DİA, X, 27-28. 38 Davut Yaylalı, Mevsılî, DİA, XXIX, 487.

390 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER câti l-ervâh): Şürünbülâlî nin Nûri l-îzâh üzerine yazdığı İmdâdü l-fettâh adlı şerhin kısaltılmış şeklidir. Ahmed b. Muhammed et-tahâvî nin haşiyesiyle birlikte basılmıştır. 39 13. Münyetü l-musallî ve ğunyetü l-mübtedî: Ebu Abdullah Sedîdüddîn Muhammed b. Muhammed el-kaşğarî (v. 705/1305), tarafından kaleme alınan eser, Hanefîler arasında namaza dair mütedavil bir muhtasardır. 14. Ğunyetü l-mütemellî fî şerhi Münyeti l-musallî: Mültekâ sahibi İbrâhîm b. Muhammed el-halebî ye ait eser Sedîdüddîn el-kaşğarî nin yukarıdaki eserinin şerhi olup Halebî Kebîr adıyla tanınmaktadır. Ğunyetü l-mütemellî nin yine müellifi tarafından yapılan muhtasarı da Halibî Sağîr diye bilinmektedir. 40 15. Reddü l-muhtâr ale d-dürri l-muhtâr: İbn Âbidîn Muhammed Emîn b. Ömer e (v. 1252/1836) ait eser Timurtâşî nin (v.1004/1596) Hanefî fıkhına dair Tenvîru l-ebsâr adlı eserine Alâeddîn el-haskefî nin ed-dürrü l-muhtâr adıyla yaptığı şerhin haşiyesidir. İbn Âbidîn, bir şerh olmasına rağmen oldukça veciz bir üslupla kaleme alınan ed-dürrü l-muhtâr ın ibarelerini açıklarken sahih, mutemed, zayıf ve tenkit edilen görüşlere işaret etmiş, hükümlerin delillerini incelemiş, açıklığa kavuşturulamayan bazı meseleleri çözmeye çalışmıştır. 41 B. Usûl-i Fıkıh 1. Tenkîh (Tenkîhu l-usûl): Sadrüşşerîa Ubeydullâh b. Mes ûd el-buhârî es- Sânî nin (v. 747/1346) kaleme aldığı eserdir. Sadrüşşerîa, bu eseri hazırlarken Fahru l-islâm el-pezdevî nin Kenzü l-vüsûl adlı eserini esas almış ve Fahreddîn er- Râzî nin el-mahsûl ü ile İbn Hâcib in el-muhtasar adlı eserindeki konuların özetini vermiştir. Ayrıca birçok konuda kendi görüşünü ortaya koymuştur. 42 2. Tavzîh (et-tavzîh fî halli ğavâmizi t-tenkîh): Sadruşşerîa nın yukarıdaki eserine yine kendisi tarafından yazılan şerhtir. 3. Telvîh (el-telvîh fî keşfi hakâiki t-tenkîh): Sa duddîn et-teftazânî nin (v. 792/1389) Tavzîh üzerine yazdığı şerhtir. Tavzîh ve Telvîh üzerine yapılan çalışmalar dikkate alındığında özellikle Osmanlı coğrafyasında bu iki esere büyük önem ve- 39 Şevket Topal, Şürünbülâlî, DİA, XXXIX, 274-275. 40 Ahmet Özel, Hanefi Fıkıh Alimleri, s. 123. 41 Ahmet Özel, İbn Âbidîn, Muhammed Emîn, DİA, XIX, 292. 42 Şükrü Özen, Tenkîhu l-usûl, DİA, XL, 455-456.

M. Rahmi TELKENAROĞLU 391 rildiği görülmektedir. 4. Mirkât (Mirkâtü l-vusûl ilâ ilmi l-usûl) ve Mir ât (Mir âtü l-usûl Şerhu mirkâtü l-vusûl): Molla Hüsrev in usûl eserleridir. Müellif önce Mirkât ı oldukça muhtasar bir eser olarak kaleme almış, daha sonra anlaşılmasında güçlükler ortaya çıkınca bunu şerh etmiştir. Veciz ve sade bir üslupla yazılan Mir ât ta müellif ele aldığı meselelere ilişkin kendi tercihini belirtirken karşı görüşe ve delillerine de temas ederek bunları tartışmaktadır. 43 5. Menâr (Menâru l-envâr): Ebu l-berekât Hâfizüddin en-nesefî nin (v. 710/1310) fıkıh usulüne dair eseridir. En önemli Hanefî usul kitaplarından birisi olan Pezdevî nin Kenzü l-vüsûl ünden ihtisar edilmiştir. Eseri meşhur kılan, bütün fıkıh usulü konularını özet halinde veren kullanışlı bir metin olmasıdır. 6. Şerh-i Menâr (Şerhu l-menâr, Şerhu Menâru l-envâr fî usûli l-fıkh, Şerhu İbn Melek): Osmanlı medreselerinde kısaca İbn Melek olarak da anılan eser İbn Melek Molla İzzeddîn Abdüllatîf b. Abdulazîz a (v. 797/1395) aittir. Menâr ın en yaygın şerhlerinden olup üzerine çeşitli haşiyeler yazılmıştır. 44 İzmir/Tire de yaşamış olan müellif, yine aynı yerde medfundur. 7. Şerhu Muhtasari l-müntehâ: Adûduddîn el- Îcî nin (v.756/1355) kaleme aldığı kitap, İbnü l-hâcib in (v.646/1249) Münteha s-sûl ve l-emel fî ilmeyi l-usûl ve l-cedel adlı kendi eserine yaptığı muhtasarın (Muhtasarü l-müntehâ, Muhtasaru İbni l-hâcib) şerhidir. Eser Osmanlı medreselerinde Şerh-i Adûd ismiyle tanınmaktadır. C. Ferâiz 1. Sirâciyye (el-ferâizü s- Sirâciyye): Hanefî fakihi Sirâcuddîn Muhammed b. Muhammed es-secâvendî nin (v. 596/1200) İslam miras hukukuna dair eseridir. el-muhtasar ve el-ferâizü s-secâvendî adlarıyla da anılan eser ferâiz ilminde en çok başvurulan kaynaklardan birisidir. Müellif, Hanefî mezhebini esas almakla beraber miras hukukunun nispeten az rastlanan ihtilaflı meselelerinde diğer İslam hukuk ekollerinin görüşlerine de yer vermektedir. 2. Şerh-i Ferâiz (Şerhu s-sirâciyye, Şerhu l-ferâizi s- Sirâciyye, el-ferâizü ş-şerîfiyye): Seyyid Şerîf el-cürcânî nin (v. 816/1413) telif ettiği eser, Secâvendî ye ait yukarıda zikredilen kitabın en önemli şerhlerinden olup medreselerde yüzyıllarca 43 Ferhat Koca, Mir âtü l-usûl, DİA, XXX, 148. 44 Ferhat Koca, Menâru l-envâr, DİA, XXIX, 118.

392 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER ders kitabı olarak okutulmuştur. Türkiye de çeşitli yazma nüshaları bulunan şerh, birçok defa basılmıştır. 45 3. Cerîde-i ferâiz (Cerîde-i Sâlih Efendi): Sâlih b. Abdullah tarafından manzum olarak kaleme alınan eser, Osmanlıca olup 3 sayfa kadar küçük hacimli bir risaledir. III. Günümüz Medreselerinde Fıkıh Tedrisatı ve Okutulan Kitaplar Tevhid-i tedrisat kanunuyla ara verilen medrese faaliyetleri, Cumhuriyet döneminde de sivil inisiyatif halinde bazı bölgelerde -özellikle Doğu Anadolu yöresinde- varlığını devam ettirmiştir. Kanaatimizce bunda ana olarak iki faktör etkili olmuştur. Birincisi; özellikle Cumhuriyet dönemi sonrası yetersiz görülen din eğitimi, ikincisi ise; toplumu dinî bakımdan aydınlatmakla görevli olan Diyanet İşleri Başkanlığı nın faaliyet sahasının yoğunlukla Hanefî mezhebinin öğretileri doğrultusunda gelişmesi ve buna karşın bölge halkının Şâfiî olmasıdır. Yöre halkı medreselerin eliyle bir taraftan öteden beri benimsedikleri mezhebi yaşatmakta, diğer taraftan ise yeni nesillerin dinî ve ahlakî ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Tabiatıyla bahsini ettiğimiz mezhepsel eğilim medreselerde okutulan fıkıh kitaplarının tespitinde de etkili olmuştur. Doğu Anadolu medreselerinde tedrisinin uzun yıllara dayandığı fıkıh kitaplarını şu şekilde sıralayabiliriz: 1. Ğâyetü l-ihtisâr : Ebu Şucâ el-isfahânî nin (v. 500/1107) kaleme aldığı ve el-muhtasar ve et-takrîb fi l-fıkh adlarıyla da bilinen eser Şâfiî fıkhını özetleyen küçük hacimli bir kitaptır. Kitap ve fasıl halinde düzenlenmiş olup ilki tahâret, sonuncusu ıtk olmak üzere on altı kitaptan meydana gelmiştir. Medrese tahsiline henüz başlayan öğrencinin ders aldığı ilk fıkıh kitabıdır. Bu kitabı öğrenci, buyû bahsine kadar, yani kitabın yalnızca ibadetler bölümünü okumakta, ezberlemeksizin mana olarak kavramaya çalışmaktadır. Söz konusu eser üzerine pek çok şerh yazılmıştır. Özellikle bunlardan ikisi Doğu Anadolu medreselerinde metinle beraber mütalaa edilen birinci derece Şâfiî mezhebi kaynakları arasındadır: a. Fethu l-karîbi l-mücîb fî şerhi elfâzi t-takrîb: Diğer adı el-kavlü l-muhtâr fî şerhi Ğâyeti l-ihtisâr olan eseri İbn Kâsım el-ğazzî kaleme almıştır. Metinde yer almayan meselelere pek fazla yer vermeyen ve lügavi tahlillere ağırlık veren bir şerhtir. 46 Bu eser üzerine yapılan ve İbrahim b. Muhammed el-bâcûrî ye (v. 1277/1860) ait 45 Ferhat Koca, el-ferâizü s- Sirâciyye, DİA, XII, 367. 46 M. Kamil Yaşaroğlu, el-muhtasar, DİA, XXXI, 66-67.

M. Rahmi TELKENAROĞLU 393 haşiye de medreselerde müracaat edilen önemli bir eserdir. b. Kifâyetü l-ahyâr fî halli Ğâyeti l-ihtisâr: Takiyyüddîn el-hısnî ye ait eserde açıklamaların yanında birçok fıkhî mesele de mezhep literatürüne atıf yapılarak kaleme alınmaktadır. 2. Minhâcü t-tâlibîn: Kısaca Minhâc olarak anılan kitap Ebu Zekeriyyâ en-nevevî nin (v. 676/1277) Şâfiî fakihi Abdülkerîm er-râfiî ye ait el-muharrer adlı kitabından yaptığı özetlemedir. Nevevî, eserin önsözünde el-muharrer in geniş hacmi sebebiyle ezberlemeye müsait olmadığından bu muhtasarı yazdığını belirtir. Ayrıca metinde yaptığı tasarrufları açıklarken aslında bu kitabının el-muharrer in bir şerhi niteliğinde olduğunu söyler. Şâfiî fukaha tarafından Minhâc üzerine pek çok şerh yazılmıştır. 47 Minhâc, sarf ve nahivde biraz ilerleyen -Şerhu l-muğnî veya Katru n-nedâ seviyesindeki- öğrencinin ikinci olarak okuduğu önemli bir eserdir. Üzerine pek çok şerh yazılmış olan eser Şafiî mezhebinin en temel metinleri arasındadır. Öğrenciler bu eseri genellikle şu iki şerhi ile beraber mütalaa etmektedirler: a. Muğni l-muhtâc ilâ ma rifeti me âni l-minhâc: Hatîb eş-şirbînî nin (v. 977/1570) kaleme aldığı eser medreselerde genellikle Minhâc ile beraber okunmaktadır. b. es-sirâcü l-vehhâc alâ metni l-minhâc: Muhammed ez-zührî el-ğamrâvî ye ait eser, Minhâc ın tek ciltlik bir şerhidir. 3. el-mukaddimetü l-hadramiyye: Şâfiî fakih Abdullah b. Abdurrahman Bâfadl el-hadramî nin (v. 918/1512) kaleme aldığı muhtasar ve çok faydalı bir metindir. 4. Envâru l-ebrâr (el-envâr li-a mâl/ ameli l-ebrâr): Cemâlüddîn Yûsuf b. İbrâhîm el-erdebîlî ye (v. 779/1377) ait Şâfiî mezhebinin görüşlerini özetleyen ve Şâfiî muhitlerde fetvaya esas alınan bir kitaptır. Diğer mezheplerin görüşlerine ve hükümlerin delillerine yer vermeyen eser Râfiî nin eş-şerhu l-kebîr, eş-şerhu s-sağîr ve el-muharrer i, Nevevî nin Ravdatü t-tâlibîn i, Kazvînî nin Şerhu l-lübâb ve el-hâvi s-sağîr i ile el-hâvî nin taliki esas alınarak telif edilmiştir. 48 Eser, Doğu Anadolu yöremizin eski zaman medreselerinde hüsn-i kabul görmüş, hatta Nevevî nin Minhâc ından daha fazla istimal edilmiştir. 49 47 M. Kamil Yaşaroğlu, Minhâcü t-tâlibîn, DİA, XXX, 111, 112. 48 Saffet Köse, Erdebîlî, Yûsuf b. İbrâhîm, DİA, XI, 280. 49 Değerli dostum Ahmet Temizkan, dedesi Molla Sabri Temizkan ın medrese tahsili esnasında bu kitabı okuduğunu ve eserin Bingöl yöresi âlimleri nezdinde çok muteber bir kitap olduğunu belirtmiştir.

394 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER Usûl-i fıkıh alanında ise okutulan başlıca eser Cem u l-cevâmi fî usûli l-fıkh dır. Tâcüddîn es-sübkî ye (v. 771/1370) ait olan bu eser, babası Takıyyüddîn es-sübkî nin başlayıp kendisinin tamamladığı Beyzâvî nin Minhâcü l-usûl ü üzerine yazılan el-ibhâc adlı şerh ile yine kendisinin İbn Hâcib in Muhtasaru l-müntehâ adlı eserine Ref u l-hâcib adıyla kaleme aldığı şerhin özeti mahiyetindedir. Eser plan ve muhteva bakımından Minhâcü l-usûl e daha yakındır. Müellif, kendi zamanına kadar yazılan 100 civarında usul kitabından çeşitli konuları derlediği bu eserde Şâfiî (mütekellimîn) ekole bağlı kalmış, Hanefî ekolün usul kitaplarına ve görüşlerine atıflar yapmayı da ihmal etmemiştir. 50 Karadeniz Bölgesindeki medreselerin 51 müfredatına gelince bu kurumlarda furû-i fıkıhtan; Nûru l-îzâh, Halebî Sağîr, Mültekâ, Hidâye (bazı bölümleri), usûl-i fıkıhtan; Mirkâtü l-vusûl okunmaktadır. Kabiliyetli öğrenciler, Mirkât şerhi Mir âtü lusûl ü baştan sona okumaktadırlar. Ferâiz alanında ise Cerîde-i Sâlih Efendi ve Sirâciyye metni ders verilmektedir. Furû-i fıkıhta zaman zaman el-lübâb ile el-ihtiyâr okunduğu da olmaktadır. Bu haliyle Karadeniz medreseleri Osmanlı medrese eğitimindeki fıkıh geleneğini -en azından tercih edilen mezhep literatürü açısındanhâlihazırda da yaşatmaktadır. IV. Medreselerde Ders İşleyiş Metodu Osmanlı medreselerinde hangi öğretim metodunun kullanıldığının tespiti oldukça zor görünse de genellikle daha önceki devirlerde ve diğer İslam ülkelerinde kullanılan metotların devam ettiği rahatlıkla söylenebilir. 52 Medreselerdeki öğretim metodu, pek teferruatlı değildir. Eskiden beri uygulanan geleneğe göre, medrese dersleri bir kitaptan metin okunarak takrir usulüyle yapılırdı. Buna açık kitaptan tedris usulü denilmektedir. Müderrisin etrafında halka şeklinde toplanan talebe, okunan metni büyük bir dikkat ile takip eder ve ezberlemeye çalışırdı. 53 Başlangıçta özellikle dinî bilimlerde ezbercilik sistemi geçerli iken zamanla bu sistem yerini yazma ve not almaya bırakmıştır. Bu yüzden öğrenim araç gereci olarak her öğrenci ders kitabının yanında bir de defter bulundururdu. Bir müderris en çok 20, genellikle de 15 öğrenciyi okutur, başarılı ve çalışkan olanlar ön 50 Ali Bardakoğlu, Cem u l-cevâmi, DİA, VII, 343. 51 Karadeniz Bölgesi Medreseleri derken Trabzon/Of bölgesindeki Hacı Dursun Efendi (Mahmud Efendi nin hocası), Hacı Hasan Efendi (Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz un babası) gibi zevatın medreseleri ile Rize ve Pazar bölgelerindeki Zavendikli Mustafa Efendi ile Resul Bölükbaş Hoca Efendi nin medreseleri kastedilmektedir. 52 Sarıkaya, Medreseler ve Modernleşme, s. 40. 53 Akgündüz, Osmanlı Medreseleri XIX. Asır, s. 84.

M. Rahmi TELKENAROĞLU 395 taraflarda otururdu. Talebeler ders esnasında hocanın karşısında halkalar halinde dersi takip eder ve gerektiği yerlerde not tutardı. Bu not tutma yöntemi Osmanlı medreselerinde Kur ân-ı Kerîm dersleri hariç neredeyse bütün derslerde uygulanmakta idi. Zamanla imlâ metodunun yanında şerh ve izah metodu da gelişmiştir. Medreselerde okutulan kitapların nüshalarının çoğalması ve bunların öğrencilerin eline geçmesinden sonra yavaş yavaş imlâ metodu da terk edilmeye başlanmıştır. Bundan sonra metni bir öğrenci yükse sesle okur, hoca da gerekli izahlarda bulunur ve metin üzerinde düzeltmeler yapardı. Ayrıca hoca, kendisinin yapmış olduğu izahları talebelere yazdırırdı. Müderrisler, kimi zaman okuttukları derslerden herhangi bir bahis üzerine talebelerine münazaralar yaptırır ve neticede iki taraf arasında hakem olup mütalâalarını söylerlerdi. Tedris usulünde hoca ile talebenin karşılıklı soru sormasıyla icra edilen enteraktif metot da takip edilmekteydi. Müderris talebeye soru sorup cevabını beklediği gibi, öğrenciler de belirli bir nizama göre hocaya soru sorabilirlerdi. Yani derslerde takrir ve karşılıkla konuşmaya yer verilirdi. Belirli günlerde halka açık toplantılar da düzenlenirdi. Medreselerde her ne kadar kendi binalarında ders yapılsa da camilerde de sık sık ders yapılır ve bu dersi herkes izleyebilirdi. Ders-i âmm denen meşhur hocalar kent ve kasabaların büyük camilerinde cami dersleri adıyla herkese açık olarak dersler verirlerdi. 54 Medrese öğrencileri, medresede öğrendiklerini medrese yakınındaki mescit ve camilerde cemaate anlatırlar, üç aylar ve özellikle ramazan ayında köylerde imam-hatiplik, vaizlik yaparlardı. Bu uygulama öğrencilerin halkı tanımasına, onlarla bütünleşmesine yardımcı olurdu. 55 Şüphesiz dinî bilimlerde bilgi kadar bu bilginin tatbik edilmesi ve hayata yön vermesi de önemlidir. Bu bağlamda medrese, bir öğretim kurumu olduğu kadar aynı zamanda bir eğitim yuvasıdır. Zira medresede hoca ile talebe arasında, karşılıklı etkileşim/iletişim söz konusudur ve birincil iletişim organı kulaktan önce gözdür. Müderris, hem öğretir hem de öğrettiğini uygulama konusunda öğrenciye yardımcı olur. Medrese eğitiminin temel unsurunu oluşturan müderris, talebenin çalışmasını, genel ahlak ilkelerine uygun davranışlar sergileyip sergilemediğini denetler, medresedeki inzibatı ve gündelik hayatı takip eder. 56 Bizce medrese-fakülte kavşağındaki yol ayrımını belirleyen en temel husus da budur. 54 Ziya Kazıcı, İslam Müesseseler Tarihi, M.Ü.İ.F.Y., İstanbul 2011, s. 240; Nebi Bozkurt, Medrese, DİA, XXVIII, 326; Sarıkaya, Medreseler ve Modernleşme, s. 40; Mustafa Şanal, Osmanlı Devleti nde Medreselere Ders Programları, Öğretim Metodu, Ölçme Ve Değerlendirme, Öğretimde İhtisaslaşma Bakımından Genel Bir Bakış, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 14, Yıl: 2003/1, s. 156-157. 55 Mehmet İpşirli, Medrese, DİA, XXVIII, 331. 56 İpşirli, Medrese, DİA, XXVIII, 330.

396 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER V. Medreselerde Fıkıh Tedrisatıyla İlgili Sorunlar Osmanlı medreselerinde verilen fıkıh derslerine ilişkin sorunlara beş başlık altında kısaca değinmek istiyoruz: A. Medreselerin Kuruluş ve İşleyişindeki Mezhepsel Kaygılar Malum olduğu üzere Osmanlı devletinin resmi mezhebi Hanefî mezhebidir. Mezhebin resmiyet kazanması bir anda olmayıp, belli bir süreçten sonra gelişmiştir. İlk dönemlerde kadılar Hanefî ulema arasından tayin edilmekle birlikte diğer mezheplere göre hüküm vermelerine müsaade edildiği için kadı beratlarına mezhep kaydı konmamıştır. Şer iyye sicillerinden anlaşıldığı kadarıyla bu dönemde Hanefi kadılar, Şâfiî mezhebinden fıkıhçıları nâip tayin ederek bu mezhebe göre verilen hükümleri aynen uygulamaktaydılar. Ancak 16. asrın ortalarından itibaren kadı ve müftü beratlarında kaza ve fetvanın Hanefî mezhebine göre verileceği açık bir şekilde ifade edilmiştir. 16. asra kadar diğer Sünnî mezheplere gösterilen müsamaha bu asırdan itibaren gösterilmez olmuştur. 57 Osmanlı döneminde devlet, hâkimlere hangi mezhebin kitaplarından faydalanarak hüküm vermesi gerektiğini bildirmekte ve bu mezheple sınırlandırmaktaydı. Bu sebeple hâkimler çoğu zaman, önüne gelen meselelerin çözümünde fıkıh kitaplarını referans alıyorlardı. 58 Binaenaleyh Osmanlı devletindeki şer î mahkemelerde hukuki bütün meseleler Hanefî mezhebi üzere çözülmekteydi. Bu mahkemelerde görev yapan kadıların da medrese tahsili görüp icazet alanlardan tayin edilmesi 59, dolaylı olarak medreselerde fıkhın tek mezhep üzere okunmasına, diğer mezhep eserleri ve mukayeseli çalışmaların ihmal edilmesine yol açmaktaydı. Diğer taraftan medreselerin iaşe ve ibate hizmetlerini yürüten vakıfların belli bir mezhebe bağlılığı şart koşması da taassup ruhunu kökleştiren önemli bir etkendir. Devletin kuruluşu ile başlayıp, yıkılışına kadar çeşitlenerek gelişen medreseler, devlet ve çoğunlukla vakıflar vasıtasıyla kuruluyorlardı. Medrese, ister bir hayırsever, isterse bir devlet adamı tarafından yapılmış olsun, ders okumak ve ilim tahsil etmek için yapıldığından, yaptıranın kafasında kendine göre bir programı mev- 57 M. Âkif Aydın, Türk Hukuk Tarihi, Beta Yay., İstanbul 2001, s. 91. Şu kadarı da var ki, Hanefî mezhebinin bu katı uygulaması Anadolu ve Rumeli de cari idi. Mekke, Medine, Halep, Kudüs, Kahire gibi ahalisinin önemli bir kısmı Hanefî olmayan yerlerde bir Hanefî Başkadı nın riyasetinde diğer mezheplerden de kadılar (nâib) tayin edilmekte, böylece diğer mezhep müntesiplerinin hukuki ihtilaflarının kendi mezheplerine göre çözülmesine imkan sağlanmakta idi. Aydın, a.g.e., s. 92. 58 Mustafa Uzunpostalcı, Günümüzde İslam Fıkhının Durumuna Bir Bakış, İHAD, Sayı: 2, 2003, s. 10. 59 Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, s. 83, 87.

M. Rahmi TELKENAROĞLU 397 cuttu ve onu medresenin vakfiyesine yazdırmayı da ihmal etmezdi. 60 Sultan veya eşraftan birisi bir medrese yaptırıp ona muayyen vakıfları da bağladıktan sonra tedrisin muayyen bir mezhebe tahsisi, odağında mezhepsel kaygıların bulunduğu din algısının yerleşmesine kuvvetli bir etkide bulunmuştur. 61 Sözü geçen mezhep fanatizmi, otuz milyon kilometre karede her mezhepten reayasının bulunduğu cihanşümul bir imparatorluğun hukuk bütünlüğünü ve adli istikrarını doğal olarak etkilemiştir. İslam hukuk tarihinde kodifikasyon hareketinin başlangıcı kabul edilen Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye nin hazırlanışında sadece Hanefî doktrinin esas alınması ise bu noktada bahse değer tarihî bir yanılgı olarak addedilebilir. Medreselerin en büyük talihsizliği kanaatimizce, kuruluşunun, fıkhın duraklama evresine rastlamış olmasıdır. 62 Farklı görüşlere kapalı olmaya karşılık gelen tutucu zihin yapısı, medreselerdeki kitap tercihi ve müfredatını da etkilemiştir. Mezhep merkezli muhtasar eserler ile bu eserlerin şerh ve haşiyeleri üzerinden ders okumaya yönelik öğretim teknikleri, zaman içinde öğrencilerin fikir üretme, eleştirme, istinbat ve ictihad melekelerini dar kalıplar içine hapsetmiştir. 63 B. Derslerin Şerh ve Haşiye Geleneğine Dayanması Osmanlı dönemi medreselerinde, ders kitabı olarak ilk başlarda bazı müderris ve âlimlerin orijinal kitapları okutulurken, daha sonra bu kitaplar üzerinde yapılan şerh, hâşiye, ta likat, ihtisar, telhîs 64 şeklindeki çalışmalar okutulmaya başlanmıştır. Hocaların ihtisas yapmamaları, kitabın şerhini ve şerhin şerhini talebeye okutmak 60 Hüseyin Atay, Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi: Medrese Programları-İcazetnameler- Islahat Hareketleri, Dergâh Yay., İstanbul 1983, s. 75. 61 Hayreddin Karaman, İslam Hukuk Tarihi, s. 239. 62 Kaynaklarda, din eğitimi verilen ilk resmi kurum Nizâmiye Medreseleri nin kurucusu Nizâmülmülk ün (v. 485/1092-93) de mutaassıp bir Şâfî olduğu, hatta bu yüzden Hanefîlere kadılık görevi verirken Şâfîleri müderris olarak atadığı bilgisi verilmektedir. Böyle bir tasarrufla ulaşmak istediği gayenin Hanefîlerin yargı işiyle uğraşırken ilmi ihmal etmeleri, buna karşın Şâfîlerin medresede fıkıh öğretimi ile meşgul olarak sayılarının çoğalması olduğu iddia edilmiştir. Bkz. İbnü l- Adîm, Ömer b. Ahmed b. Hibetullâh, Buğyetü t-taleb fî Târîhi Haleb, Dâru l fkr, by. ts., V, 2494-95. 63 1876 yılında toplanan ve 15 müderris tarafından hazırlanan raporda öğrencilerin şerh ve haşiyelerle gereksiz yere uğraşarak medresede boş yere vakit geçirdikleri dile getirilmiştir. Şanal, Osmanlı Devleti nde Medreselere Ders Programları, Öğretim Metodu, Ölçme Ve Değerlendirme, Öğretimde İhtisaslaşma Bakımından Genel Bir Bakış, s. 157. 64 Şerh; bir eserin ana metnini esas alarak bunun üzerinde açıklama ve genişletmeler yapma, hâşiye; bir eserin anlaşılmayan kavram ve konularını berraklaştırmak için kenarına veya altına açıklamalar ekleme; ta lîkât; bir kitabın açıklanması gereken yerler için kenarına notlar koymak veya ayrı bir kitap yazmak, ihtisâr; bir kitaptaki bazı gereksiz ayrıntıların çıkartılarak sadeleştirilmesi, telhîs; oldukça geniş olarak hazırlanan eserleri halkın veya öğrencinin daha iyi anlaması için özetlemek demekti. Bu çalışmalar kitap sayfaları üzerinde yapılabildiği gibi ayrı eserler halinde de hazırlanabilmektedir. Bkz. http:// www.egitim.eku.edu.tr/moders.htm (erişim: 16.05.2012).