Sayın Avukat Fethiye ÇETİN, AGOS Gazetesi Sayın Hukuk Müşaviri, İstanbul Barosu, Sayın ÇETİN, Ben Ankara Barosundan Avukat Serdar ÖZTÜRK. Müvekkilim Avukat Mustafa Levent GÖKTAŞ a, Savcı ÖZ tarafından DİNK AİLESİNİN AVUKATLARI OLAN ŞAHISLAR TARAFINDAN DOSYAMIZA SUNULMUŞ OLAN DİNK ŞEMASI ADLI BELGE SORULDU şeklinde yöneltilen soru ve gösterilen DİNK ŞEMASI adlı belge üzerine, bahse konu belgenin, müvekkilin hiçbir irtibatı bulunmayan şahıslarla irtibatlı imiş gibi gösterilerek hazırlanmış sahte bir belge olduğunu tespit etmemiz üzerine, Sahte belgeyi düzenleyenler ve yayanlar hakkında yasal işlem yapmak üzere belgenin kaynağını araştırdığımız dönemde, sizinle yanılmıyorsam iki defa AGOS gazetesinde görüşmüştük. Siz o zaman bana ASLA BİZ SAVCILIĞA BÖYLE BİR BELGE SUNMADIK diye cevap vermiştiniz. Bende size İKİ DEFA Rahmetli DİNK in ailesinin 522 tane avukatı varmış. Ancak sanırım dosyayı asıl takip eden sizsiniz. SİZİN HABERİNİZ OLMADAN BAŞKA BİR AVUKATIN BU SAHTE BELGEYİ SUNMUŞ OLMA İHTİMALİ VAR MI? Diye ısrarla sormuştum. Sizde HAYIR BENİM BİLGİM OLMADAN KİMSENİN BÖYLE BİR BELGE SUNMASI İMKANSIZ diye cevap vermiştiniz. Bunun üzerine ben sizde dahil DİNK CİNAYETİ davasını fiilen takip eden 10 meslektaşımıza mektup gönderip (konunun önemine ve ciddiyetine binaen mektupların birer örneği Ankara Ve İstanbul Barosu Başkanlıklarına da gönderilmişti) BU SAHTE BELGENİN SİZİN TARAFINZDAN DOSYAYA SUNULMADIĞINI YAZILI OLARAK BANA BİLDİRMENİZİ istirham etmiştim. Ancak özel mektup gönderdiğim DİNK ailesinin sayın avukatları olan değerli meslektaşlarımın hiç birisinden yanıt almadım. Ancak daha sonra, DİNK AİLESİNİN avukatı olduğu anlaşılan, DENİZ adlı bir meslektaşımızın bu sahte belgeyi Savcı ÖZ e vermek sureti ile dosyaya sunduğunu, yayınlanan iddianame eklerinden anladık. Avukat Levent GÖKTAŞ ın tutuklanmadan önce ofisinde kimlerin keşif yaptığı(adnan Hocacılar olarak bilinen bir gruptan iki hanım. Dilerseniz adlarını da verebilirim. Çünkü soruşturma dosyasına adları bildirildi.), tutuklanmasına neden olan 51 numaralı DVD.yi ofisine hangi polisin baskın esnasındaki şaşkınlıktan istifade ile herkesin bir odaya toplandığı bir anda müsait olan başka bir odaya el çabukluğu ile yerleştirdiği bugün bilinmektedir. (Ankara TEM de görevli SERKAN ŞİMŞEK adlı bir polis memuru - Fethullahçı) O zamanda bu soruşturmayı yürütenler 51 numaralı DVD ile ilgili olarak KAFES PLANI gibi basında yaygara kopartarak, 461 hakim ve savcıya BAKIN SİZİ FİŞLEMİŞLER diye yazı gönderip dosyaya müdahil olmaları için baskı yaptılar. Ama hiçbir hakim ve savcı bu ucuz 1
numarayı yemedi. Çünkü artık bu soruşturmanın siyasi nitelikli, yalanlar, sahte belgeler ve sahte senaryolar üzerine kurulu olduğunu herkes anlamış durumdadır. Sizin gibi gerçekten Entelektüel olan bir avukatın bunu hala anlayamamış olmasını üzüntü verici bulduğumu ifade etmek isterim. Bu bağlamda, 17.01.2010 tarihinde, TARAF gazetesinde yayınlanan ve halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel yetkili Bölümü tarafından 2008/1756 numarasına kayıtlı olarak yürütülen bir soruşturmaya ilişkin olarak, bu soruşturma kapsamında elde edilen ve ADLİ KANIT NİTELİĞİ TAŞIMAYAN KAFES PLANI adlı bir bulguya atfen sizin de müdahil olacağınıza dair haberi ve basın açıklamanızı üzüntü ile okudum. Bu yönde yapılacak girişimin sizin ve cemaatiniz için hukuken ve adaleten vahim bir hata olacağını size üzülerek belirtmek zorundayım. Yapacağım açıklamalardan sonra umarım ki sizde bunu anlayacaksınız. Eğer, müdahil olmadan önce sorumluluk örneği gösterip, SİLİVRİ ye gelerek duruşmaları izleme imkanını bulursanız, burada nasıl bir komedi oynandığını, ADALETİN VE HUKUKUN, HUKUKÇULAR ELİ İLE NASIL KATLEDİLDİĞİNİ, nasıl bir trajedi yaratıldığını, görme ve anlama imkanına kavuşarak, böyle bir hataya düşmeyeceğinize dair sizi temin ederim. Ancak, yukarıda da değindiğim gibi, sizin, soruşturma kapsamında hala savcılık tarafından incelenen ve CD.lere bu planın, el koyma işleminden sonra polisler tarafından yüklendiği iddiası ile emniyet görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulan KAFES PLANI adlı bulgu hakkında basında çıkan haberlerle ilgili hassasiyetinizi ben gayet iyi anlayabiliyorum. Zira bende MERSİN liyim. Biz, bugüne kadar, Çukurova mızda gayri müslim arkadaşlarımızla birlikte barış içinde bir arada yaşadık ve bu barışın bozulmasına hiç izin vermedik. Lisede okurken HIRİSTİYAN arkadaşlarımızın din dersine girmek istemeyişlerini haklı bularak hep birlikte din dersi hocasına karşı geldik. Hala bu gayri müslim arkadaşlarımızla lisemizin yıl dönümlerinde buluşup dostça sohbet eder, arkadaşlığımızı sürdürürüz. Yine, dünyada şehir mezarlıklarında MÜSLÜMAN, HIRİSTİYAN VE MUSEVİ nin yan yana yattığı tek bölge bizim bölgemizdir. Bununla gurur duyarız. Fakat dosya kapsamını bilmeden, basında çıkan haberlere atfen böyle bir girişimde bulunulmasının ben Kutsal Adaleti gözeten hukukçulara yakışan sorumlu bir davranış olmadığı, daha da ötesi suç olduğu kanaatindeyim. Şöyle ki; 1- Kafes Planı Adlı Bulguya İlişkin Şüpheler a- Kafes planı adlı bulgunun, Levent BEKTAŞ adlı emekli bir subaydan el konulan bir CD.nin içeriğinde bulunduğu ve planın MART 2009 da yapıldığı iddia edilmektedir. Oysa ki KOÇ müzesinde ki denizaltı da bulunan ve 1960 lı yıllara ait eski bir tahrip kalıbı, 2008 yılında 2
bulunarak soruşturması yapılmış ve imha edilmiştir. b Kafes planı adlı bulguya, dahil edilmeye çalışılan DİNK cinayeti, SANTORO cinayeti ve ZİRVE YAYINEVİ cinayetleri, MART 2009 dan çok önce ki tarihlerde meydana gelmiş olaylardır. c- Levent BEKTAŞ, Poyrazköy de bulunan silahlar nedeni ile, kimin gönderdiği belli olmayan bir ihbar mailine atfen NİSAN 2009 da tutuklanmıştır. İTÜ tarafından yapılan toprak analizine göre, silahların kısa bir süre önce gömüldüğü tespit edilmiştir. Oysa ki sinyal kayıtlarından Levent BEKTAŞ ın 1 yılı aşkın bir süredir. Poyrazköy e gitmediği ortaya çıkmıştır. Kafes planı ise, Kardak operasyonunun kahramanlarından olan ve hedef seçilen L. Bektaş ı tutuklu bırakmak ve Tokat ta alçakça şehit edilen 7 askerimizin katlini, siyasetçiler PKK yapmamıştır diye imalı göndermelerle TSK.ni suçladıkları bir anda, PKK.nın üstlenmesinden sonra ortaya atılmış ve gündemi değiştirmiştir. Aynı, 19.10.2009 da sözde barış elçilerinin Habur dan gelerek, ayaklarına kadar götürülen mahkemece serbest bırakılmalarını müteakip, terörist kıyafetleri ile devlete meydan okumalarının ardından ISLAK İMZALI belgeyi bir subay ihbar mektubu ekinde gönderdi, ATK. raporu imzanın albaya ait olduğu yönünde diye, tekrar ortalığın karıştırılıp gündemin sahte belgelerle, sahte planlarla değiştirildiği gibi. d- Kafes planı adlı bulgu Levent BEKTAŞ adlı emekli bir SAT komandosundan el konulan CD.de çıktığını izah etmiştim. Polisler el koyma esnasın da Levent BEKTAŞ ın talebine rağmen CD.nin kopyasını kendisine yasaya aykırı olarak ve esasen KASTEN vermemişlerdir. e- Diğer yandan, Levent BEKTAŞ, benim arkadaşımdır. Arama esnasında bana bildirdikleri için onu arayarak haklarını hatırlattım ve CD.nin mutlaka kopyasını al. Yoksa emniyete gittiğinde içine çocuk pornosu bile YÜKLERLER diyerek, CD.yi imzalamamasını, içeriğinin çıktısını alarak tutanağa bağlatmasını ve bu tutanağı imzalamasını söyledim. Çünkü bu soruşturmada başka bir tutuklu şüphelinin müdafiliğini yaptığım için, polisin içinde bir grubun nasıl çalıştığını çok iyi biliyordum. Ben bu nedenle polisler hakkında defalarca suç duyurusunda bulundum. Beni de hedef aldıklarını bildiğim için el koyma işleminden sonra içeriğine herhangi bir şey yüklemesinler diye, arabamdaki müzik CD.lerini, ofisimdeki hukuk programı CD.lerini ve evimdeki oğullarıma ait oyun CD.lerini bile attırdım. f- Diğer yandan, Levent BEKTAŞ tan el konulan CD.ler de kafes planı dışında benimle ilgili bir müvekkilimle uzun süredir aşk yaşadığıma dair bir fişleme kaydı da bulunduğu iddia edilmektedir. Oysa ki Levent BEKTAŞ, benim müvekkilim olan D.B. adlı o hanımı tanımaz 3
bile. Polisler, aramızda avukat müvekkil ilişkisi dışında başka bir ilişki olmayan bu hanımın askeri mahkemede yargılandığı dosyanın TSK.ni rencide edebileceğini, maillerimi takip ettikleri için gördüklerinden, soruşturmaya dahil etmişlerdir. Neticede, davayı açtıran ve adli müşavir olan askeri hakim, dosyanın TSK ne saldırılmak maksadıyla İstanbul da ki özel yetkili savcılar tarafından istenmesini müteakip, bu durumu kendisine yediremeyerek intihar etmiştir. Yani, iddia edilen bu fişlemeyi Levent BEKTAŞ yapamaz. Ancak benim telefonlarımı dinleyen polisler hakkımdaki her şeyi tabidir ki bildikleri için her türlü kurgulamayı yapmaktadırlar. f- Davanın görüldüğü, İstanbul 13ncü Ağır Ceza Mahkemesine yeni ulaşan ve TÜBİTAK tarafından gönderilen bilirkişi mütalaasına göre, CD DVD gibi dijital veri depolama aygıtlarına sonradan veri yüklemeleri yapılması mümkündür. Bu nedenle, el koyma anında kopyası şüpheliye verilmeyen dijital mecraların delil olarak kabul edilmeleri olanaksızdır. Keza, bizde YILDIZ TEKNİK ÜNİ. İle İSTANBUL TEKNİK ÜNİ.den üzerine imza attırılmış olması, el konulan dijital depolama aygıtı ile incelenen dijital depolama aygıtının içeriğinin aynı olduğunu göstermez. El koyma anında şüpheliye bir kopyası verilmemiş ise, adli kanıt olarak kabul edilemez şeklinde uzman görüşü alarak dosyaya sunmuştuk. g- Son olarak Levent BEKTAŞ ın çocukları nasıl sevdiğini çocukları hedef alan bir eylem planlamasının ve yapmasının mümkün olmadığını size açıkça ifade ederim. Cezaevine gelip kendisi ile görüştüğünüzde, nasıl bir kara propaganda yapıldığını, anlayacaksınız ve inanın yaptığınız hatadan utanacaksınız sayın ÇETİN. (Kafes planı ile ilgili veri yüklemesini yapan polislerde bilinmektedir -başlarında Özgür adlı komiser olan bir ekip tarafından bu işler yapılmaktadır- Ancak 51 numaralı DVD. nin adli emanete kırılması gibi delillerin karartılmaması için savcılıktan herhangi bir talepte bulunulamamaktadır. Ancak biz yinede isim belirtmeden NASIL BULUNACAĞINI İZAH EDEREK Fatih C. Başsavcılığına kafes planını CD.ye yükleyen polisi bulun diye suç duyurusunda bulunduk. ) Kafes Planı da İrtica ile Mücadele Eylem Planı adlı belge gibi sahte bir kurgudur. Siz hukukçusunuz. Grafolog olmayan şahısların belge sahteciliği incelemesi yapamayacağını bilirsiniz. Bizde bunu nazara alarak ATK.da bu belge gerçektir diye rapor veren uzmanlar hakkında (heyetteki 3 kişiden ikisi kesinlikle grafolog değil. Üçüncü kişiyi ise bilmiyoruz.) sahte rapor düzenlemekten suç duyurusunda bulunduk. İşte sizin, kara propagandanın tesiri ile masum insanlar hakkında müdahil olmayı düşündüğünüz soruşturma böyle bir soruşturmadır Avukat hanım. Daha öncede ifade ettiğim gibi, aynı şeyi soruşturma savcıları, hakkınızda 51 numaralı DVD. de fişleme kaydınız var, 4
gizli çekilmiş görüntünüz var suç duyurusunda bulunun diye 461 hakim ve savcıya yazı göndererek yapmaya çalıştılar. Ama başaramadılar! Hakimler ve savcılar bu soruşturmanın nasıl bir bataklık olduğunu bildikleri için bu oyuna gelmediler. Bu davada, müdafilik görevi üstlenmiş avukatlar, kanser olan eşlerini hastanede bırakıp gelip müvekkillerinin haklarını ve Cumhuriyeti savunmaktadırlar. Burada kriminal bazı kişilerle karıştırılan onlarca masum insan, evine, ofisine konusu suç teşkil eden deliller bırakılmak, yada el konulan dijital depolama aygıtlarına sonradan içeriği suç teşkil eden veriler yüklenmek sureti ile tutuklattırılmışlardır. Bu eylem sırf TSK. ne saldırılması adına yapılmaktadır. Aynı CIA.nin Irak işgalinden önce Irak ta radyo ve televizyon kurdurarak orduya yüklenmesi ve kara propaganda uygulaması gibi. Aynı süreç Türkiye de de işletilmektedir. Siz Halen DİNK cinayetinde bir noktaya gelinemediği için haklı olarak üzülüyor ve şikayet ediyorsunuz. Ancak rahmetli DİNK in katilini arayacağınız en son yer inanın bana SİLİVRİ dir! Ben size kısaca kendi görüşlerimi söyleyeyim bir örnekten hareketle. Danıştay cinayeti yaşandığında failler yargılandı ve çeşitli cezalara çarptırıldılar. Cenazeye giden başbakan yardımcısı Cemil ÇİÇEK, yuhalanarak cenaze töreninden kovuldu. Bütün Türkiye bunun fanatik dincilerin işi olduğunu düşünüyordu. Esasen haklılardı da. Daha sonra hükümetten enteresan bazı açıklamalar yapıldı. Bekleyin bakın bunun arkasından bir örgüt çıkacak diye. Sonra türlü kirli ilişkilerin ve suçların adamı olan kriminal bir şahısa (Osman YILDIRIM) yüklenen bazı ifadelerle, Yargıtay da davanın seyri değiştirildi ve ülkedeki HER ŞEYİN SORUMLUSU her derde deva SANAL ÖRGÜT Ergenekon a dahil edildi. Sonra akıllı bir avukat Danıştay katiline birer birer usulca sorular sordu. Katil cevapladı: Evet lisedeyken ışık evlerine giderdim. Fethullahçıydım. Üniversite de devam ettim. Emniyet istihbarat Fethullah GÜLEN cemaatinin elinde kaldığı sürece bu ülkede gerçek katillerin bulunması mümkün değildir. Rahmetli DİNK in katline gelecek olursak; Bir kere rahmetli DİNK, Kürtlere yönelik olarak Emperyalistlerin oyununa gelmeyin bizim gibi çok acı çekersiniz diye nasihat eden çok akil bir adamdı. Diğer yandan da Ermenistan ile Türkiye arasında ilişkiler normalleştiğinde emperyalistlere üç harfli bir kelimeden oluşan şeyi yemek düşecek diye yazılar yazabilen cesur bir kalemdi. Aynı Uğur Mumcu gibi. Böyle bir yazarın katledilmesinin, Türkiye ye ne insani, ne politik, ne de siyasi açıdan bir yararı olmadığı tartışmasızdır. O zaman gerçek katil kimdir? Öldüren ve azmettiren kişi EMNİYET İSTİHBARATIN elemanı olarak bilinen kişiler. (Erhan TUNCEL) Emniyet istihbarat ise bugün FETHULLAH GÜLEN cemaatinin elindedir. Fethullah GÜLEN ise ABD.de ikamet etmekte ve yine ABD.liler tarafından kullanılmaktadır. En yakın dostları ve kendisine referans olan arkadaşları ise CIA ajanlarıdır. Bir zamanlar METRİS ve DİYARBAKIR cezaevinde yapılan işkenceleri uygulayan kişileri, İstanbul da bir merkezde 5
TERÖRİSTLERİN REHABİLİTASYONU adı altında işkence yöntemlerini öğreterek eğiten CIA ajanları GRAHAM FULLER, PAUL HENZE VS. Dolayısı ile gerçek katil asla Türkiye de değil. Aynı Uğur MUMCU nun gerçek katilerinin Türkiye de olmadığı gibi. Bugün Ergenekon adı ile hukuki süreç maskesi kullanılarak yapılan operasyonda, ABD.nin, emniyet ve yargıda illegal olarak yapılanmış GÜLEN cemaati müritlerini kullanarak, KUZEY IRAK TA KURULACAK BİR KÜRT DEVLETİNİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL OLAN TSK. Nİ DESTABLİZE ETMEK AMACIYLA, Türk Silahlı Kuvvetlerini çağa uyduruyoruz, çağdaşlaşıyoruz numarası ile yaptırdığı bir operasyondur. Yani bizi bize kırdırmak sureti ile yaptırmaya çalıştığı, ancak artık deşifre olmuş bir operasyondur. İşte sizinde müdahil olmayı tasavvur ettiğiniz şey budur. Böyle bir müdahilliğin cemaatinizin uzun vadeli çıkarlarına asla uygun düşmeyeceğini, tüm dünyada olduğu gibi Ermenistan ile Türkiye arasında barış arzu eden bir hukukçu olarak samimiyetle ifade etmek isterim. KAFES PLANI ile ilgili bu konuyu işleyen BÜLENT ARINÇ ve FENER RUM PATRİĞİ BARTOLOMEOS hakkında yapmış olduğum suç duyurularını okursanız daha iyi fikir edinebilirsiniz. Ben BUNAMA HASTALIĞI olan ve akli melekeleri yerinde olmayan İbrahim ŞAHİN tarafından hazırlandığı iddia edilen planla ilgili ERMENİ PATRİĞİ sayın MESROB MUTAFYAN tarafından herhangi açıklama yapılmamasını, çok saygıdeğer bir davranış olarak bulmuş ve sayın Patriğin olayları kavradığı ve büyük resmin ne olduğunu gördüğü şeklinde yorumlamıştım. Bu düşüncem halen devam ediyor. Sonuç olarak; size yaşadıklarımla birlikte süreci ve müdahil olmayı düşündüğünüz soruşturmada ki bulgu nun adli bir kanıt olmadığını anlatmaya çalıştım. Umarım izah edebilmişimdir. DİNK cinayetinin bir an önce tüm yönleri ile aydınlatılabilmesi dileğim ile, Şahsınıza ve tüm cemaatinize barış dolu yıllar dilerim. Saygılarımla, 21.01.2010 Ekleri : - Konuyla ilgili bazı dilekçelerin suretleri Bilgi : - Ermeni Patriği sayın MUTAFYAN, - İstanbul Barosu Bşk.lığı Avukat Serdar ÖZTÜRK 6