TÜRKİYE DE TURUNÇGİL TRİSTEZA VİRÜS HASTALIĞININ MEVCUT DURUMUNUN SEROLOJİK ve MOLEKÜLER YÖNTEMLERLE BELİRLENMESİ * Detection Of Citrus Tristeza Virus Currently Situation By The Methods Of Serological And Molecular In Turkey Onur TURGUT Bitki Koruma Anabilim Dalı Saadettin BALOĞLU Bitki Koruma Anabilim Dalı ÖZET Bu çalışma Türkiye deki turunçgil yetiştiriciliğinin yoğun olarak yapıldığı Ege ve Akdeniz bölgesindeki 6 il ve 23 İlçede yürütülmüştür. Örnekler Adana, İçel (Mersin), Hatay, Antalya, İzmir ve Aydın illerinden toplanmıştır. Değişen şiddetlerde bodurluk, geriye doğru ölüm, zayıf gelişme ve karakteristik olarak aşı yerinde şişme, aşı yerinden kaldırılan kabuk parçasının altında odun dokusunda iğne ucu şeklinde çıkıntılar, karşılığında girintiler şeklinde belirti gösteren ağaçlardan örnekler alınmıştır. Bu amaçla 147 turunçgil bahçesi gezilmiş, 51 bahçeden 2006 da 105, 2007 de 171 olmak üzere 276 örnek toplanmıştır. Toplanan örneklerin tamamı DAS-ELISA testine tabi tutulmuş ve İçel ilinden gelen 6 ve İzmir ilinden gelen 2 olmak üzere toplam 8 örnekte hastalık kesin belirlenmiştir. Hasta olduğu belirlenen 4 farklı örnek Meksika laym indeks bitkisine aşılanmış, ancak belirgin bir sonuç elde edilememiştir. Ayrıca şüpheli ve infekteli olan bazı örnekler Polymerease Chain Reaction (RT-PCR) metodu ile testlenmiştir. İki yıllık çalışma sonucunda yirmi yıl önce aynı bölgelerde yapılan çalışmalarda belirlenen ağaçlar haricinde yeni hastalıklı ağaçlar belirlenememiştir. Sonuç olarak geçtiğimiz 20-25 yıl süresince ülkemizde CTV nin durumunun değişmediği belirlenmiştir. Ancak son yıllarda hastalığın etkin vektörünün (Toxoptera citricida) Avrupa da Portekiz ve İspanya ya giriş yapmasından dolayı taşınma ve yayılma riski artmış olup, CTV nin Türkiye için hala önemli bir potansiyel tehlike olduğu söylenebilir. Anahtar Kelimeler : CTV, DAS-ELISA, RT-PCR ABSTRACT This study was conducted at 23 districts of 6 different provinces are the most citrus growing areas of Mediterranean and Aegean region of Turkey. The samples were collected from Adana, Mersin, İçel, Antalya, İzmir and Aydın. Samples were collected form trees which showing symptoms like Dwarfing at different level, leaf yellowing, Slow or Quick Decline, Over-Growth at bud union, bark Stem Pitting and inverse pitting. For this aim 147 citrus orchards were surveyed and 105 and 171 leaves samples were collected in 2006 and 2007 respectively. * Yüksek Lisans Tezi-MSc.Thesis 228
All samples were tested by DAS-ELISA and results showed that totally 8 samples were CTV positive which are 6 samples from Mersin and 2 samples from İzmir. Four positive samples from different sources were inoculated to Mexican Lime but any typical symptoms have not been observed form indexing assay. However all positive and some suspected samples were analyzed by RT-PCR. As a result of this two years study, except the trees which founded as positive at two decades before, any new infection has not been determined in the region. Finally it is determined that the situation of CTV has no any significant change in Turkey during last 20-25 years. As a conclusion; due to the entry of the most harmful vector (Toxoptera citricida ) of the disease to Europe like Spain and Portugal CTV is still remains as a big potential hazard for citiculture of Turkey. Key Words : CTV, DAS-ELISA, RT-PCR Giriş Türkiye, tarımsal üretimi ve tarımsal ticaretiyle dünyanın önde gelen tarım ülkelerinden biridir. Meyve üretimi sektörü içinde turunçgillerin önemi; ülkenin tüm sahil şeridinde yetiştirilmesi ve ihracat imkanları nedeniyle tarımsal ticaret içinde önemli bir paya sahiptir. 2007 yılı verileri dikkate alındığında; Dünya toplam turunçgil üretimi 1.069.540 hektar alandan 71.370.000 ton olarak gerçekleşmiş, en fazla turunçgil üreten ülkeler sıralamasında 20 142 100 ton ile Brezilya ilk sırayı alırken Çin, ABD, Meksika ve İspanya sıralamayı takip etmiş, Türkiye yaklaşık 3 milyon ton üretim ile tabloda 12. sırada yer almıştır. Turunçgil üreticisi ülkelerden Brezilya daha çok endüstriyel turunçgil üretimi yaparken İspanya ve ülkemiz de dahil diğer birçok ülke sofralık turunçgil üretimi yapmaktadır (FAO, 2007). Ülkemiz ekolojik ve ekonomik koşulların uygunluğu nedeniyle değişik turunçgil tür ve çeşitleri yaygın olarak yetiştirilmektedir. Toprak ve iklim koşullarına uygun ve belli başlı hastalıklara dayanıklı ve yüksek verim ve kaliteli üretime neden olan turunç anacı (Citrus aurantium) bazı olumsuzluklarına rağmen ülkede en yaygın anaç olarak kullanılmaktadır (AKİB, 2000). Diğer tüm bitkilerde olduğu gibi turunçgil üretiminde de kayıplara neden olan birçok hastalık ve zararlı mevcuttur. Zararlılara karşı kültürel önlemlerin uygulanması ve bazı yeni grup ilaçların kullanımıyla oluşan zararların önününe geçilebilmektedir (Uygun, 2001; Kersting ve Özden, 2001). Fungal ve bakteriyel hastalıklar içinde değişik ve geçerli mücadele imkanları vardır. Ancak değişik yollarla taşınan ve henüz kimyasal bir mücadele yönteminin geliştirilemediği virüs ve virüs benzeri hastalıklar turunçgiller için son derece önemlidir. Turunçgillerde yaklaşık 80 civarında ekonomik olarak az veya çok önemli olan virüs ve virüs benzeri hastalığın varlığı rapor edilmiştir. Bunların bir kısmı vektör böceklerle taşınırken tamamı da aşı yoluyla taşınmakta ve yayılmaktadır. (Timmer ve ark, 2002). Özellikle turunç anacının kullanıldığı bölgelerde taşıyıcı vektörün bulunma durumuna göre turunçgillerde en fazla ekonomik kayba neden olmuş hastalık Türkçede Göçüren olarak isimlendirilmiş olan Tristeza Virüs Hastalığıdır (Citrus tristeza virus, CTV). Bu güne kadar yüz milyondan fazla ağacın 229
ölümüne neden olan Tristeza Virüs Hastalığı bitkilerde zararlı virüsler içinde en önemlilerinden birisidir (Baloğlu, 2001). Toxoptera citricida yaprak bitinin bulunduğu ve yetiştiriciliğin turunç anacı üzerinde yapıldığı Amerika kıtasında çok ciddi kayıplara neden olan CTV Hastalığı Akdeniz Bölgesi turunçgil yetiştiren ülkelerinde bir başka vektör Aphis gossypii ile taşınmaktadır. İspanya da 1956, ülkemizde de 1960 lı yıllardan sonra varlığı saptanan Tristeza Virüs Hastalığı, üzerinde en çok çalışma yapılmış hastalıklardan biridir (Baloğlu, 1988; 2001; Güllü, 1989; Yumuktepe,1993; D'Onghia ve Lacirignola, 1997). Vektör etkinliğinin zayıf olması yanında hastalığın hafif ırklarının varlığı nedeniyle bölgede fazla yayılamayan hastalık potansiyel tehlike olarak görülmüştür. Hastalığın etkili vektörü T. citricida 2004 yıllında Amerika kıtasından Portekiz ve civarına ulaşmış ve böylece hastalığın etkili vektörü Avrupa kıtasına girmiştir. Potansiyel tehlike olan Tristeza virüsü bölge için artık çok ciddi gerçek bir tehdit haline gelmiş ve çalışmalar da bu konuda son zamanlarda hızlanmıştır (ANONYM, 2006a ; 2006b; Halbert ve ark., 2004). 2006-2007 yılları arasında yapılan çalışmalarda Güney Amerika da ve Atlas Okyanusundaki bazı adalarda bulunan ve Tristeza Virüsü için taşınma ve yayılmada en etkili vektörü olarak bilinen T.citricida nın Avrupa kıtasına ulaştığı rapor edilmiştir. Bu vektörün girişi ile birlikte özellikle İspanya ve Portekiz de hastalığın yayılmasının artış eğilimine geçtiği belirlenmiştir (ANONYM, 2006a). Tristeza Virüs hastalığının en etkili ve tehlikeli taşıyıcısı ve yayıcısı olan ve Avrupa kıtasına ulaşmış bulunan vektörü T.citricida un ülkemize henüz gelip gelmediği ve CTV nin son dönemlerdeki yaygınlık durumu bilinmemektedir. Bu çalışmada, CTV nin son yıllardaki durumunu belirlemek üzere ülkemizdeki turunçgil üretim alanlarının hastalık için yeniden DAS-ELISA ve diğer bazı yöntemlerle taranması ve mevcut tehlike boyutlarının ortaya konması amaçlanmıştır. Materyal ve Metot Çalışma, Akdeniz ve Ege Bölgesi nde turunçgil yetiştiriciliğinin yoğun yapıldığı 6 il ve bu illere bağlı turunçgil üretimi yapılan merkez ilçeler dahil 23 ilçe veya merkezde yürütülmüştür. Survey yapılan iller, ilçeler ve bahçe sayısı Çizelge 1 de verilmiştir. Çalışmanın esas materyalini CTV ile infekteli veya şüpheli olduğu düşünülen muhtelif turunçgil bitki örnekleri oluştururken çalışmalarda kullanılan plastik torbalar, ELISA kitleri, PCR primerleri (Dr. Bayram ÇEVİK, SDÜ-Isparta), RT ve PCR reaksiyonları için gerekli Enzimler (Taq- MMLV, RNase,), dntps, MgCl vb biyokimyasallar, elektroforez çalışmalarında kullanılan Agar, Ethidum bromide, markırlar, Loading dye vb. kimyasallar ile Thermocyler, Eloktroforez tankı, microsantrfüj, mikrosantrifüj tüpü vb. araç-gereç ve malzemeler diğer materyali oluşturmuştur. Biyolojik tanı çalışmaları amacıyla test bitkisi olarak kullanılan turunç (Citrus aurantium) ve meksika laymı (Citrus aurantifolia) çöğürleri kullanılmıştır. Arazi çalışmaları esnasında hastalığın turunç gibi duyarlı anaçlar üzerine aşılı ağaçlarda görülen belirtilerinden yapraklarda küçülme, damar açılması, kaşıklaşma, meyve boyutunun küçük kalması, değişen şiddetlerde bodurluk, geriye 230
ölüm, solgunluk, yaprak dökümü ve en karakteristik belirti olarak aşı yerinde şişme ve aşı yerinden kaldırılan kabuk parçasının altında odun dokusunda iğne ucu şeklinde çıkıntılar (inverse pitting), buna karşılık gelen kabuk kambiyal yüzeyinde ise iğne ucu ile delinmiş gibi küçük delikler (honey combing), şeklinde belirtilerden bir veya bir kaçını gösteren ağaçlardan alınan yaprak ve sürgün örnekleri ile bu şüpheli ağaçların yanında yada yakınında belirti göstermeyen sağlıklı görülen ağaçlardan örnekler alınmıştır. Bazı ağaçlardan ayrıca meyve örnekleri de alınmıştır. Örnek olarak seçilen ağaçların değişik yönlerini içerecek şekilde genç sürgünler alınmış, plastik torbalara konulmuş, örneklerin konduğu torbaların üzerine tarih, örneğin alındığı yer ve numara yazılarak buz kutusunda laboratuara getirilmiş, biyolojik ve serolojik testlerde kullanmak üzere +4ºC de buzdolabında veya 20ºC de derin dondurucuda muhafaza edilmiştir. Arazi çalışmaları ile belirtilere bakılarak şüpheli olarak seçilen veya tesadüfi olarak belirlenen CTV şüpheli örneklerden ELISA testi çalışmaları Clark ve Adams (1977) ile Baloğlu (1988) nun bildirdikleri Double Antibody Sandwich- ELISA yöntemine ve ELISA kitinin ticari olarak temin edildiği firma önerileri dikkate alınarak yapılmıştır. Testlerde sağlıklı örnek için elde edilen absorbans değerinin en az iki katı absorbans değeri veren çukurlardaki örnekler hastalık ile bulaşık olarak kabul edilmiştir (Bar-Joseph ve ark., 1979 ; Roistacher, 1991). CTV ile bulaşık olduğu saptanmış yada simptomolojik olarak şüpheli olduğu düşünülen örneklerden alınan bir yıllık sürgün kabuk dokusu parçaları ve/veya aşı gözleri Meksika laym indeks bitkisi çöğürlerine doku parçası veya aşı gözü olarak Roistacher (1991) ın bildirdiği şekilde aşılanmıştır. Her bir örnek için üç adet maksika laym çöğürü kullanılmış ve iki adet kontrol bitki bırakılmıştır. ELISA testi sonucunda CTV ile infekteli olduğu saptanan bazı seçilmiş arazi örneklerinden ve indeksleme amacı ile CTV bulaştırılmış indikatör bitkilerden alınan genç yapraklar kullanılarak yapılan total RNA izolasyon çalışmaları, Astruc ve ark., (1996) nın önerdiği yönteme göre yürütülmüştür. Çalışmada CTV izolatının moleküler yöntem ile tanılanması ve ELISA testi ile karşılaştırılması ve sonuçların teyit edilmesi amacıyla RT-PCR çalışmaları yapılmıştır. İki aşamada yapılan RT-PCR yönteminde I. aşamada; RT (Reverse transcription) işlemi ile cdna'lar elde edilmiş, II. aşamada ise, bu cdna' lar kullanılarak PCR işlemi yapılmıştır. Total nükleik asit ve RT-PCR işlemlerinin sonuçları %l lik agaroz jel elektroforez yöntemine tabi tutulmuş ve çalışmalar Gallitelli ve Minafra (1994) ya göre yürütülmüştür. Araştırma Bulguları Arazi gözlemlerinde karekteristik hastalık belirtileri olarak damar açılması yapraklarda küçülme ve kaşıklaşma, aşı yerinde şişme, aşı yerinde meydana gelen şişmenin olduğu bölüme anaç ve kalem kısmını içerecek şekilde alınan bir kabuk parçasında odun dokusu kısmında iğne ucu şeklinde çıkıntılar (inverse pitting), buna karşılık gelen kabuk kambiyal yüzeyinde ise iğne ucu ile delinmiş gibi küçük delikçikler (honey combing), değişen şiddetlerde bodurluk, geriye ölüm ve 231
çalılaşma belirtileri gözlenmiştir (Şekil 1). Ağaçların yaşı hayli ileri olmasına rağmen uzun yıllar bodur, gelişmemiş şekilde hayatta kalan ağaçlarda meydana gelen az sayıdaki meyve boyutları da oldukça küçük kalmıştır. Bu tip karakteristik belirtiler gösteren ve daha öncede hastalıkla bulaşık olduğu değişik araştırıcılar tarafından çok önceleri belirlenmiş olan (Baloğlu, 1988; Güllü, 1989; Azeri ve Karaca 1978) ağaçlar ELISA testinde aynı şekilde pozitif sonuç vermiştir. Testlenen örneklerden daha öncede pozitif olduğu belirlenen Mersin ili Merkez de (Iğdır köyü) 6 örnek ve İzmir ili nden Seferhisar ve Gümüldür den alınan 2 örnek pozitif sonuç vermiş, diğer biyolojik ve moleküler testler ile de teyid edilmiştir (Çizelge 1). Çizelge 1. Survey çalışmalarında toplanan turunçgil örneklerinin il ve ilçelere göre dağılımı ve sonuçlar Örneğin Alındığı Gezilen Örnek Bahçe Alınan Örnek Testlenen Pozitif İl İlçe-Belde Sayısı Bahçe Sayısı Örnek Örnek Merkez-Seyhan 10 3 23 23 0 Yüreğir 10 3 20 20 0 ADANA Kozan&Bucak 15 4 19 19 0 Karataş 10 3 17 17 0 İmamoğlu 5 2 6 6 0 HATAY Dörtyol 10 2 18 18 0 Erzin 10 2 9 9 0 Merkez 8 4 28 28 6 Tarsus 7 3 10 10 0 İÇEL Yenice 6 3 8 8 0 Davultepe 5 2 12 12 0 Alata 6 2 11 11 0 Silifke 4 2 9 9 0 Gümüldür 5 2 10 10 1 İZMİR Seferhisar 5 2 11 11 1 Güzelbahçe 5 2 9 9 0 AYDIN Selçuk (Davutlar) 5 2 9 9 0 Söke 5 2 14 14 0 ANTALYA Merkez 6 2 17 17 0 Alanya 5 2 9 9 0 Manavgat 5 2 7 7 0 TOPLAM 147 51 276 276 8 Daha öncede rapor edildiği gibi (Baloğlu, 1988) tüm Akdeniz Bölgesi ülkelerdekine benzer şekilde CTV nin ülkemizdeki ırkının da hızlı göçüren değil, yavaş seyereden, öldürmeyen, ama şiddetli bodur bırakan hafif ırklardan olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim yıllar önce hasta olarak belirlenmiş olan bu ağaçlar 232
yirmi yıl sonra bile hala bodur olarak yaşamaya devam etmiştir. Hatta yirmi yıl önceki fotoğraflar ile şu andaki görüntü bile bire bir benzeşmektedir (Şekil 2). Yapılan gözlemlerde hasta ağaçların etrafındakiler normal veya normale yakın gelişmişler, hastalık için zayıf pozitif verseler de uzun yıllar içinde değişim olamamıştır. Dolayısıyla hastalığın yayılımı konusu şimdilik yok veya oldukça yavaştır, ancak 2000 li yıllarda T. citricida yaprak bitinin Avrupa kıtasına girişi sonucu ülkemize gelmesi durumunda muhtemelen tablo değişebilecek, hala potansiyel tehlike olan CTV hastalığı bölgede yaygın olarak turuncun kullanılıyor olması nedeni ile ciddi tehdit oluşturabilecektir. Hastalığın ve vektör olan yaprak bitinin mutlak surette sürekli takip edilmesi gerekmektedir. Her ne kadar son zamanlarda bazı üreticiler bu tehdide karşı turunç anacı yerine diğer bazı anaçları (Carrizo Sitranj, C35 vb) kullanmaya başlamış olasalarda bu anaçlarında diğer bazı sınırlayıcı faktörleri mevcuttur. Fakat en azından bu hastalık artık aydın üreticiler tarafından anlaşılmış ve bilinmektedir. Şekil 1. CTV ile bulaşık olduğu belirlenmiş ağaçlarda bodurlaşma, çalılaşma ve aşı yerinde meydana gelen şişme (Over-growth) görüntüsü (Mersin-Iğdır köyü) 233
Şekil 2. 1980 li yıllarda Tristeza ile ilgili yapılan bir çalışmada hasta ağaç olarak kullanılan T21 kodlu portakal ağacından 20 yıl sonra benzer bir görüntü Tartışma ve Sonuçlar Sonuç olarak Mersin ili Iğdır köyünde daha önceden belirlenmiş ve T3- T24 arasında kodlanmış (Bazı çalışmalarda I1, I2 ve I3 diye isimlendirilmiş) örnekler ile İzmir ilinden seçilen iki örnek uzun bir süreden sonra aynı şekilde değişik yöntemler ile pozitif sonuç verirken bu bulaşık ağaçların etrafında bulunan örneklerden herhangi bir bulaşıklılık saptanmamıştır. Sonuç olarak son 20 yılda hastalığın ülkemizdeki durumu herhangi bir değişim göstermemiştir. Ancak aktif yaprak bitinin Avrupa kıtasına girmesi ve hastalığın o bölgelerde epidemi yapmaya başlaması bizim ülkemiz içinde gelecekte benzer problemi yaşamamıza neden olabilecektir, çünkü ülkemiz turunçgilleri de % 95 oranında hastalığa son derece duyarlı turunç anacı üzerindedir. Dolayısıyla ülkemiz için önemli olan turunçgil endüstrisinin korunması amacıyla ve tristezanın kontrolüne yönelik olarak aşağıdaki önlemlerin alınması önerilmektedir. Tristeza hastalığı ve vektörlerinin ülkemizdeki varlığı planlı ve sürekli olarak değişik yöntemler, özellikle ELISA testi kullanılarak takip edilmelidir Mevcut tristeza bulaşık ağaçların tespit edilmesi ve derhal imha edilmesi gereklidir, zorunluluk haline getirilmelidir. Bu amaçla bir program dahilinde kontrol edilmeli, gerekirse bedeli ilgili kuruluşlarca ödenerek hasta ağaçlar yok ettirilmelidir. Yeni tesis bahçelerde hastalıktan ari ve ismine doğru gerçek sertifikalı fidan kullanımı zorunlu hale getirilmeli, Konu ile ilgili kuruluşlarla işbirliği yapılarak eğitim ve yayım çalışmalarına ağırlık verilmeli, hastalık her düzeyde üreticiye tanıtılmalıdır. İç ve Dış Karantina uygulamalarına ve kısıtlamalarına son derece duyarlı olunmalı, çeşit geliştirme ve ıslahı amacı ile bile olsa getirilen çeşitler gereği şekilde kontrol edilip daha sonra üretime verilmelidir. Üreticilerin ülkeler ve bölgeler arası turunçgil üretim materyali hareketi kısıtlanmalı, yasaklanmalıdır. 234
Tristezaya dayanıklı veya tolerant anaçların bölgede geliştirilmesi ve bu anaçların kullanımı sağlanmalıdır. Vektör mücadelesine ve kontrolüne uygun şekilde önem verilmelidir Kaynaklar AKİB, AKDENİZ İHRACATÇILAR BİRLİĞİ, 2000.Turunçgil Dünyası. Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Mersin, 120s. ANONYM, 2006 a. Regional Project Proposal: Control of Citrus Tristeza Virus and Toxoptera citircida in the Mediterranean Region. FAO, CIHEAM-Bari and Plant Protection Research Institute, Yüreğir-Adana, 8-9 June, 2006 ANONYM, 2006 b.harmonized Programme fort he Control of CTV and Toxoptera citricida in the Mediterranean. FAO, CIHEAM-Bari and Plant Protection Research Institute, Yüreğir-Adana, 8-9 June, 2006 ASTRUC, N., MARKOS, J.F., MACQUARIE, G., CANDRESSE,G.T., and VICENT, P., 1996. Studies on the Diagnosois of Hop Stunt Viroid in Fruit Trees: Identification of New Host and Application of a Nucleic Acid Extraction Procedure Based on Non-Organic Solvents. European Journal of Plant Pathology, 102:837-846 AZERİ, T. ve KARACA, I., 1978. Investigations on the tristeza virüs disease in the satsuma mandarins: Its defination crop losses and determination of the strains in İzmir province J. Turkish Phytopth. Vol. 7, Num. 2-3, 51-68, 1978. BALOĞLU, S., 1988 Doğu Akdeniz Bölgesi Turunçgillerde Zararlı ve Serolojik: Yöntemlerle ( ELISA ve SDS- Immunodiffusion Testleri ) Saptaması Doktora Tezi, Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Adana, 188 s..2001, Turunçgillerde Virüs ve Virüs Benzeri Hastalıklar ve Entegre Mücadelesi, Edt., N. Uygun, Türkiye Turunçgil Bahçelerinde Entegre Mücadele (Zararlılar- Nematodlar-Hastalıklar-Yabancı Otlar). TÜBİTAK, Türkiye Tarımsal Araştırma Projesi Yayınları, Ankara, 157 s. BAR-JOSEPH, M., GARNSEY, S.M., GONSALVES D., 1979. The closteroviruses: A distinct group of elongated plant viruses. Adv. Virus Res. 25:93-168 CLARK, M.F., and ADAMS, A.N., 1977. Characteristics of the Microplate Method of Enzym-Linked Immunosorbent Assay for the detection of plant viruses. J. Gen.Virol., 34:475-483. D'ONGHIA, A.-M. and LACIRIGNOLA, C. Proceedings of the Mediterranean network on certification of citrus. 1995-1997, Bari : CIHEAM-IAMB, 1998. 182 p. (Options Méditerranéennes, Series B. CIHEAM publications). FAO, 2007. http://faostat.fao.org/site/567/desktopdefault.aspx?pageid=567#ancor GALİTELLİ, D., MİNAFRA, A., 1994. Elektrophoresis.Course on Plant Viruses Diagnosis. University of Çukurova, Dept. Plant Protection, Adana, Turkey, 89-114 s. GÜLLÜ, M., 1989. Doğu Akdeniz Bölgesi Navel Grubu Portakal ve Satsuma Mandarin Ağaçlarında Yaygın Virüs ve İndekslenmesi Üzerinde Çalışmalar, Doktora Tezi, Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Adana. 235
HALBERT, S.E., GENC, H., CEVİK, B., BROWN, L.G., ROSALES, I.M., MANJUNATH, K.L., POMERINKE, M., DAVISOND.A., LEE, R. F., NİBLETT, C. L., 2004. Distrubition and Characterization of Citrus Tristeza Virusin South Floridafollowing establishment of Toxoptrea citricida. Plant Disease,88:935-941 KERSTİNG, U., Ö. ÖZDEN., 2001. Turunçgil Zararlıları. Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Mersin, 119s. ROISTACHER, C.N., 1991. Graft-transmissible Diseases of Citrus. Handbook for detection and diagnosis. International Organization of Citrus Virologists (IOCV) and the Food and Agriculture Organization of the United Nations, Publ. Div., FAO, Rome, Italy, 286 pp SATAR, S., 1997. Turunçgil Tristeza virüsünün farklı izolatlarının Aphis Gosyypii ile laboratuar şartlarında taşınması. Yüksek Lisans Tezi Ç. Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Adana, 62 s. TIMMER, L.W., GARNSEY, S.M. and GRAHAM, J.H.. 2002. Compendium of Citrus Diseases, Second Edition. American Phytopathological Society. UYGUN, N., 2001. Türkiye Turunçgil Bahçelerinde Entegre Mücadele (Zararlılar- Nematodlar-Hastalıklar-Yabancı Otlar). TÜBİTAK, Türkiye Tarımsal Araştırma Projesi Yayınları, Ankara, 157 s. YUMUKTEPE, R., 1993. Doğu Akdeniz Bölgesi Turunçgil Bahçelerinde Zararlı Yaprak Biti (Hom., Aphididae) Türleri, Tanınmaları, Yayılışları, Doğal Düşmanları, Populasyon Dalgalanmaları ve Kimyasal Mücadelesi Üzerinde Araştırmalar.Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, (Doktora Tezi) ADANA 236