PREPUBERTAL ÇOCUKLARDA TESTOSTERON VE AGRESYON İLİŞKİSİ Yrd.Doç.Dr. Rasim Somer D ile ri Uzm.Dr. Lut Tamam**, Doç.Dr.Ayşe Avcı*, Dr,Hidayet Öner**, Doç.Dr. Bilgin Yüksel, Çukurova Üniv. Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı Çukurova Üniv. Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı ÖZET Amaç: Bu çalışma prepubertal evredeki çocuklarda, serum testosteron düzeyleri ile agresif davranış arasında nedensel bir ilişkinin varlığını araştırmak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Bu çalışmaya yaşları 6 ile 10 arasında değişen, aşırı agresif davranışları olduğu saptanan ve kliniğimizde davranım bozukluğu tanısı ile izlenen 23 erkek hasta ile, kontrol grubu olarak benzer yaş grubundaki herhangi bir agresif davranış sergilemediği saptanan enuresis nokturna tanısı ile izlenen 7 ile 10 yaş arasındaki 21 erkek hasta alınmıştır. Tüm olgular Tanner-1 prepubertal evredeydi. Tüm olguların serum testosteron ve dihidroepiandresteron-sülfat (DHEA-S) düzeyleri ölçülerek karşılaştırılmıştır. Bulgular: Çalışma sonucunda her iki grubun serum testosteron ve DHEA-S düzeyleri ve oransal karşılaştırmalarında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Tartışma: Bu çalışma bazı erişkin ve hayvan çalışmalarında bildirilen testosteron ile agresif davranış arasında nedensel bir ilişki olduğu biçimindeki varsayımları desteklememektedir. Bu bulgularla testosteron un davranım bozukluğu olan agresif çocuklar için uygun bir biyolojik belirteç olamayacağı düşüncesindeyiz. Anahtar Sözcükler: Testosteron, Agresyon, davranım bozukluğu, DHEA-S ABSTRACT TESTOSTERON AND AGRESSION IN PREPUBERTAL CHILDREN Objective: The aim of this study was to invetigate possible casual relationship between aggressive behavior and serum testotseron levels in prepubertal boys Method: 23 boys age ranged between 6 to 10 yearswho were followed up in our outpatient clinics with a diagnosis of conduct disorder were included in this study. 21 boys within age range of 7 to 10 years whom were followed up with a diagnosis of enuresis nocturna in our outpatient clinics were selected as a control group. All patients were in prepubertal stage - Tanner-1 stage-. Blood samples were drawn from all subjects to measure blood levels of testosteron and DHEA-S. Results: No significant difference between these two groups in terms of blood levels of testosteron and DHEA-S. Discussion: Our findings in this study did not support the hypothesis concerning the causal relationship between testosteron and aggressive behaviour. W e concluded that testosteron could not be an adequate biological predictor of aggressive behaviour in children with conduct disorders. Keywords: Testosteron, agression, conduct disorders, DHEA-S, GİRİŞ: Testosteron düzeyinin çocukların gelişim döneminde cinsel farklılıklara neden olduğu konusunda çok az şüphe mevcuttur. Bununla birlikte, testosteron un kan düzeyi ile puberte sonrası ve erişkin dönemdeki agresif davranışlar arasında bazı yönlerden bir ilişki olabileceği de ileri sürülmüştür. Bazı çalışmalarda, saldırgan erişkin erkeklerle saldırgan olmayan erişkin erkekler arasında testosteron düzeyi açısından %40 lara 12
varan farklılıklar olduğunu bildiren çalışmalar olmakla birlikte, arada belirgin bir fark olmadığını bildiren çalışmalarda mevcuttur (Constantino ve ark 1993). Erişkinlerde yapılan bu çalışmaların bir kısmı özellikler ergen ve pubertal çocuklar üzerinde de yürütülmüş ve çelişen sonuçlar elde edilmiştir. Bu çelişkili sonuçların başlıca nedeni olarak pubertal dönemde başlayarak, testosteron düzeylerinde saptanan dramatik artışlar, ve bireyler arasında görülen derin farklılıklar gösterilmiştir. Örneğin puberte dönemindeki Tanner-ll evresindeki bir çocuğun testosteron düzeyi prepubertal bir çocuğa oranla ortalama 5 kat fazladır. Bu da çeşitli pubertal evrelerdeki çocukların testosteron düzeylerinin agresyon düzeyleri ile karşılaştırılmasını güçleştirmektedir. Bu faktörleri etkilerini giderebilmek için bazı çalışmalarda, testosteron düzeyinin yaşam süreci içindeki en düşük düzeyinde olduğu ve bu süre boyunca fazla bir değişiklik göstermediği prepubertal evredeki agresif çocuklarla testosteron düzeyi ilişkisi araştırılmıştır. Eğer gerçekten testosteron saldırgan ve agresif davranışlar için bir biyolojik gösterge ise bu dönemde benzeri davranışlar gösteren (çoğu sonraki yaşam dönemlerinde de bunu sürdüren) davranım bozukluğu olan çocukların testosteron düzeylerinde belirgin bir artışın olmasını bekleyebiliriz. Bu çalışmada benzer bir yaklaşım sergileyerek, prepubertal evredeki davranım bozukluğu olan çocuklarla, aynı dönemde davranım bozukluğu ve agresif davranış sergilemeyen çocukların serum testosteron düzeylerini karşılaştırmayı ve bu ikilinin arasındaki olası nedensel bir ilişkinin varlığını araştırmayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışmaya hasta grubu olarak 1997-1998 tarihleri arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim dalına başvuran, yaşları 6 ile 10 arasında değişen, ailesi ve okulda öğretmenleri tarafından aşırı agresif davranışları olduğu saptanan ve kliniğimizde davranım bozukluğu tanısı ile izlenen 23 erkek hasta alınmıştır. Kontrol grubu olarak, benzer yaş grubundaki herhangi bir agresif davranış sergilemediği saptanan enuresis nokturna tanısı ile izlenen 7 ile 10 yaş arasındaki 21 erkek hasta alınmıştır. Her iki gruptaki olguların tamamı, bir pediatri uzmanı tarafından ayrıntılı bir fizik muayeneden geçirilmiş ve hepsinin prepubertal evrede (Tanner 1 evresi, testiküler hacim<3ml) olduğu saptanmıştır. Tüm olguların ailelerinden gerekli onaylar alınmıştır. Daha sonra hastalardan kan örnekleri alınarak serum testosteron ve dihidroepiandrosteron-sülfat (DHEA-S) düzeyleri ölçülmüştür. Testosteronun olası diürnal varyasyon etkisini minimuma indirmek için kan örnekleri iki gün üst üste sabah saat 10 ile 11 arasında alınmıştır. Laboratuvarlar arasındaki uyumsuzluğu ortadan kaldırmak için bütün serum değer incelemeleri Ç.Ü.T.F. Nükleer Tıp Anabilim Dalında yapılmıştır. Aynı uygulama her iki gruba da yapılmıştır. Elde edilen serum değerlerinin ortalaması alınarak kaydedilmiştir. 13
Prepubertal çocuklar için kan testosteron düzeyi konusunda yapılmış çalışma sayısı azdır. Ancak kabul edilen referans aralığı prepubertal çocuklardaki testosteron için 0.5 ile 20 ng/dl dir. İki grup arasındaki tüm istatistiksel karşılaştırmalar, ve değerlendirmeler SPSS 8.0 for Windows programı ile yapılmıştır. BULGULAR: Çalışmaya alınan iki grup değerlendirildiğinde davranım bozukluğu olan ve agresif belirtiler gösteren ilk grubun ortalama yaşının 8.2 (±1.02); enuresis hastalarının oluşturduğu grubun ortalama yaşının 7.8 (±1.06) yıl olduğu belirlendi. Gruplar arasında anlamlı bir farklılık yoktu (p>0.05). Her iki grubun serum testosteron ve DHEA-S düzeyleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Bu bulgular Tablo- 1'de gösterilmiştir. Tablo-1 Testosteron DHEA-S (ng/dl) (n/dl) Davranım boz. 5.85±2.00 55.27±10.6 Enuresis nokturna 4.96±1.41 48.56±9,5 P AD AD AD: Anlamlı değil Testosteron, DHEA-S ve yaş değişkenleri arasındaki ilişkiler değerlendirildiğinde; Testosteron ve DHEA-S ln birbirleriyle anlamlı ölçülerde korrele oldukları (r=0.68, p=0.003), bu iki hormonal değerin yaşla anlamlı derecede korrele oldukları (r sırasıyla 0.49, 0.53, p=0.01) belirlenmiştir. TARTIŞMA: Çocuklarda gözlenen agresyonun çok faktörlü bir süreç olduğu düşünülmektedir. Hangi özgül risk faktörlerinin ya da yatkınlıkların agresif davranışa neden olduğu tam olarak belirlenebilmiş değildir. Levvis (1992), agresif çocukların öykülerinde başta istismar olmak üzere, ihmal, hormonal etkiler gibi çok farklı nedenlerin rol oynayabileceğini ileri sürmüştür. Hormonal etkiler dikkate alındığında ise daha önceki erişkin ve ergen çalışmalarında bildirilen artmış ortalama testosteron düzeylerinin agresif davranışların nedeni değil sonucu olabileceği olasılığı üzerinde durulmuştur. Yapılan bir çalışmada içinde bulunulan durum ve duygulanımdaki dalgalanmaların testosteron düzeyinde birkaç saatten birkaç güne dek süren geçici yükselmelere neden olduğu, bu tablonun agresif davranış gösteren bireylerdeki testosteron düzeylerindeki artışı açıklayabileceği vurgulanmıştır (McCaul ve ark. 1992). Çalışmamızda elde ettiğimiz bulgular agresif özellikleri olan davranım bozukluğu olan çocuklarla, agresif özellikleri olmayan enüretik çocuklar arasında testosteron ve DHEA-S düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığını göstermektedir. Agresif çocuklarda elde ettiğimiz değerler Lashansky ve arkadaşlarının (1991) normal çocuklar için bildirdiği testosteron düzeylerine çok yakındı. 14
Constantino ve arkadaşları (1993) eğer testosteronun çocukların mevcut ve gelecekteki agresivitelerinin bir göstergesi olduğunun kanıtlanması durumunda bunun yüksek risk grubuna koruyucu ve erken müdahele yapılabilmesinin sağlanabilmesi İçin önemli bir gelişme olabileceğini belirtmiştir. Ancak prepubertal hastalarla yaptıkları bu çalışmada Constantino ve arkadaşları, testosteronun tek başına anormal agresif davranışlardan sorumlu olma olasılığının çok düşük olduğunu bildirmiştir. Ayrıca belirgin bir ilişki saptansa bile; hormonal faktörlerin dışında öğrenme yaşantılarının, aile içi etkileşimlerin ve kişilik faktörlerinin de insanın agresif davranışlarına aracılık ettiğinin her zaman akılda tutulması gerektiği vurgulanmıştır. Bizim çalışmamızda elde ettiğimiz bulgularda bazı erişkin ve hayvan çalışmalarında bildirilen testosteron ve agresif davranış arasındaki olası bir nedensel ilişki olduğu biçimindeki varsayımları desteklememektedir. Bremer de (1958) testopsteron - agresyon arasında ilişki kurmak isteyenleri eleştirerek; testosteron un agresyonun temelindeki rolü ne olursa olsun geçmiş çalışmalarda gösterilen, agresif erişkin erkeklerde kastrasyonun agresyon cinsel dürtülerle direkt olarak ilişkili değilse, hastaların agresivite ve dürtüselliklerinde hiçbir değişikliğe yol açmadığı biçimindeki sonuçların her zaman göz önünde tutulmasının gerekli olduğunu ileri sürmüştür. Sonuç olarak testosteron un davranım bozukluğu olan agresif çocuklar İçin uygun bir biyolojik belirteç olamayacağı düşüncesindeyiz. KAYNAKLAR: Bremer J (1958): Asexualization.: A follow-up study of 244 cases. Oslo. Oslo University Press. Constantino JN, Grosz D, Saenger P ve ark (1993). Testosterone and aggression in children. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 32; 1217-1222. Laschansky G, Saenger P, Fishman K ve ark. (1991): Normative data for adrenal steroidegenesis in a healthy pediatric population. J Cvlin Endocrin Metab73,674-686. Lewis DO 11992): From abuse to violence : psychophysiological consequence of maltreatment. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 31,383-391. McCaul KD, Gladue BA, Joppa M (1992): Winning, losing, mood and testosterone. Horm Behav 14, 236-246 Olweus D, Mattson A, Schalling D ve ark. (1988): Circulating testosterone levels and agression in adolescent males: a causal analysis. Psychosom Med 50: 261-272. 15
9. ULUSAL ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KONGRESİ (28-30 NİSAN 1999, ADANA) POSTER SUNUMLARI TAM METİN KİTABI Editörler: Doç.Dr. Ayşe Avcı Yrd. Doç.Dr. Rasim Somer Diler Çukurova Üniversitesi Basımevi Adana-1999