PREPUBERTAL ÇOCUKLARDA TESTOSTERON

Benzer belgeler
Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

hükümet tabibi olarak görev yaptıktan sonra, 1988 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi nde başladığım

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

Madde Bağımlılığı Olan Hastaların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Hastalıklar. Yard. Doç.Dr. Suat Ekinci

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

Dersin adı: Elektif (Çocuk Psikiyatrisi) Görüşme Saatleri: Salı:14:00-15:00

HANDE YILDIRIM. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

Okul Öncesi (5-6 Yaş) Cimnastik Çalışmasının Esneklik, Denge Ve Koordinasyon Üzerine Etkisi

daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir.

ÖĞRENİM HEDEFLERİ Öğrenciler 3. sınıfın sonunda;

ÖZGEÇMİŞ 1. ADI SOYADI: NESLİM GÜVENDEĞER DOKSAT 2. DOĞUM TARİHİ: UNVANI: ÇOCUK PSİKİYATRİSİ UZMANI 4.

BASKETBOL OYUNCULARININ DURUMLUK VE SÜREKLİ KAYGI DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

Parkinson hastalığında Uyku yapısı Eşlik eden uyku bozuklukları Gündüz uykululuk Bektaş Korkmaz, Gülçin Benbir, Derya Karadeniz

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1

Çocuk Ýstismarýna Birimler Arasý Yaklaþým: Bir Olgu Sunumu

Araştırma. Burcu ÇAKALOZ 1, Aynur PEKCANLAR AKAY 2, Ece BÖBER 3, Neslihan EMİNAĞAOĞLU 2, Türkan GÜNAY 4

Sınavlı ve Sınavsız Geçiş İçin Akademik Bir Karşılaştırma

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniðine Baþvuran Hastalarda Belirtiler, Tanýlar ve Tanýya Yönelik Ýncelemeler

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Bir İlköğretim Okulunda Öğrenim Gören Çocuklarda Ruhsal Uyum Sorunları

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK

TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN

SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI

Adolesanlarda Polikistik Over Sendromu tanısında Anti Müllerien Hormon (AMH) ve İnsülin Like Peptit -3 (INSL3) ün tanısal değeri

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

ABSTRACT $WWLWXGHV 7RZDUGV )DPLO\ 3ODQQLQJ RI :RPHQ $QG $IIHFWLQJ )DFWRUV

GENÇ BADMiNTON OYUNCULARıNIN MÜSABAKA ORTAMINDA GÖZLENEN LAKTATVE KALP ATIM HIZI DEGERLERi

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

Cinsel Kimlik Bozuklukları

Samsun da altı yıllık bir psikiyatri muayenehane çalışmasının değerlendirilmesi. Evaluation of psychiatric office studies for six years in Samsun


5. SINIF 4.GRUP 4. KURUL RUH SAĞLIĞI, TIP ETİĞİ, TIP HUKUKU, ADLİ TIP, KLİNİK FARMAKOLOJİ

Tekrarlı Ölçümler ANOVA

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

HATHA YOGANIN VE KALiSTENiK EGZERSiZLERiN STATiK DE GE ÜZERiNDEKi ETKiLERi

ÇOCUK PSİKİYATRİSİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT

5. SINIF 4.KURUL 3.Döngü

SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

SERVİKAL YETMEZİĞİNDE MCDONALDS VE MODDIFIYE ŞIRODKAR SERKLAJ YÖNTEMLERININ KARŞILAŞTIRILMASI

5. SINIF 4.KURUL 1.Döngü

Dr. Nilgün Çöl Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD. Sosyal Pediatri BD.

Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim

İNFEKSİYÖZ ENSEFALİTLER: HSV-1 E BAĞLI OLAN VE OLMAYAN OLGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

5. SINIF 4.KURUL 2.Döngü

GÜZ YARIYILI ( 1. YARIYIL) KREDİ DAĞILIMI TÜRKÇE ADI İNGİLİZCE ADI T U L

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

Bir Üniversite Hastanesinde Hastalardan İstenen Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Konsültasyonlarının Değerlendirilmesi

DEHB VE SUÇ. Bana bulaşmak istemezsin.ben de otoriteye karşı saygı eksikliği varmış! Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

ARAŞTIRMA MAKALESİ. Çiğdem Yektaş 1, Sümeyra Elif Kaplan 1. Yektaş Ç ve ark. Fakültesi Çocuk Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı, Düzce, Türkiye

Bruselloz tanılı hastalarda komplikasyonları öngörmede nötrofil/lenfosit oranı, trombosit/lenfosit oranı ve lenfosit/monosit oranının değeri

KLİNİK LABORATUVARLARDA PRATİK YAKLAŞIM PROGRAMI MART 2016 DÖNEMİ REFERANS ARALIKLARI

D-Tek Uzaktan Eğitim Platformu

Bir Eğitim Hastanesi nde Yatan Hastalar İçin İstenen Çocuk ve Ergen Psikiyatri Konsültasyonlarının Değerlendirilmesi

ÖRNEK BULGULAR. Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı

A.Evren Tufan, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi

KULLANILAN MADDE TÜRÜNE GÖRE BAĞIMLILIK PROFİLİ DEĞİŞİKLİK GÖSTERİYOR MU? Kültegin Ögel, Figen Karadağ, Cüneyt Evren, Defne Tamar Gürol

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Ergenlik döneminde DEHB bozukluğu tanısı konan bir grubun özellikleri ve altı-on yaş grubunda tanı konan çocuklarla karşılaştırılması

GÜZ YARIYILI ( 1. YARIYIL) KREDİ DAĞILIMI TÜRKÇE ADI İNGİLİZCE ADI T U L

Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniğine Başvuran Hastalarda Tanı Dağılımları

TEŞHİS İLİŞKİLİ GRUPLAR VERİLERİNİN İSTATİSTİKSEL ANALİZİ

D-Tek Uzaktan Eğitim Kursları

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

14 Aralık 2012, Antalya

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

Çocuk Psikiyatrisi Uygulamalarında İstismar Olgularının Tanınması. Prof. Dr. Elvan İŞERİ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatri A.D.

EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEK BİLGİSİ DERSLERİNE YÖNELİK TUTUMLARI Filiz ÇETİN 1

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, çocuklar için kişilik

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuç: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT The Evaluation of Mental Workload in Nurses Objective: Method: Findings: Conclusion:

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...

Parametrik İstatistiksel Yöntemler (t testi ve F testi)

Zeynep Eras, Gözde Kanmaz, Banu Mutlu, Fuat Emre Canpolat, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen

Özürlü Çocuk Sağlık Kurulu Raporlarının Değerlendirilmesi

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Havva Nüket İşiten 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yardımcı Doçent Doktor 4. Öğrenim Durumu:

The Study of Relationship Between the Variables Influencing The Success of the Students of Music Educational Department

Çocuk Sağlığı İzlemi İlkeleri 6. PUADER Kongresi- Antalya

Dr. Semih Demir. Tez Danışmanı. Doç.Dr.Barış Önder Pamuk

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

ÖZGEÇMİŞ. Eğitim. Akademik Ünvanlar HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ SEVGİNAR VATAN.

12-15 YAŞ ARASI ANTRENMANLI ÇOCUKLARDA CiNSiYET VE YAŞıN LAKTAT VE KALP ATIM HIZI CEVAPLARINA ETKisi

Transkript:

PREPUBERTAL ÇOCUKLARDA TESTOSTERON VE AGRESYON İLİŞKİSİ Yrd.Doç.Dr. Rasim Somer D ile ri Uzm.Dr. Lut Tamam**, Doç.Dr.Ayşe Avcı*, Dr,Hidayet Öner**, Doç.Dr. Bilgin Yüksel, Çukurova Üniv. Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı Çukurova Üniv. Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı ÖZET Amaç: Bu çalışma prepubertal evredeki çocuklarda, serum testosteron düzeyleri ile agresif davranış arasında nedensel bir ilişkinin varlığını araştırmak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Bu çalışmaya yaşları 6 ile 10 arasında değişen, aşırı agresif davranışları olduğu saptanan ve kliniğimizde davranım bozukluğu tanısı ile izlenen 23 erkek hasta ile, kontrol grubu olarak benzer yaş grubundaki herhangi bir agresif davranış sergilemediği saptanan enuresis nokturna tanısı ile izlenen 7 ile 10 yaş arasındaki 21 erkek hasta alınmıştır. Tüm olgular Tanner-1 prepubertal evredeydi. Tüm olguların serum testosteron ve dihidroepiandresteron-sülfat (DHEA-S) düzeyleri ölçülerek karşılaştırılmıştır. Bulgular: Çalışma sonucunda her iki grubun serum testosteron ve DHEA-S düzeyleri ve oransal karşılaştırmalarında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Tartışma: Bu çalışma bazı erişkin ve hayvan çalışmalarında bildirilen testosteron ile agresif davranış arasında nedensel bir ilişki olduğu biçimindeki varsayımları desteklememektedir. Bu bulgularla testosteron un davranım bozukluğu olan agresif çocuklar için uygun bir biyolojik belirteç olamayacağı düşüncesindeyiz. Anahtar Sözcükler: Testosteron, Agresyon, davranım bozukluğu, DHEA-S ABSTRACT TESTOSTERON AND AGRESSION IN PREPUBERTAL CHILDREN Objective: The aim of this study was to invetigate possible casual relationship between aggressive behavior and serum testotseron levels in prepubertal boys Method: 23 boys age ranged between 6 to 10 yearswho were followed up in our outpatient clinics with a diagnosis of conduct disorder were included in this study. 21 boys within age range of 7 to 10 years whom were followed up with a diagnosis of enuresis nocturna in our outpatient clinics were selected as a control group. All patients were in prepubertal stage - Tanner-1 stage-. Blood samples were drawn from all subjects to measure blood levels of testosteron and DHEA-S. Results: No significant difference between these two groups in terms of blood levels of testosteron and DHEA-S. Discussion: Our findings in this study did not support the hypothesis concerning the causal relationship between testosteron and aggressive behaviour. W e concluded that testosteron could not be an adequate biological predictor of aggressive behaviour in children with conduct disorders. Keywords: Testosteron, agression, conduct disorders, DHEA-S, GİRİŞ: Testosteron düzeyinin çocukların gelişim döneminde cinsel farklılıklara neden olduğu konusunda çok az şüphe mevcuttur. Bununla birlikte, testosteron un kan düzeyi ile puberte sonrası ve erişkin dönemdeki agresif davranışlar arasında bazı yönlerden bir ilişki olabileceği de ileri sürülmüştür. Bazı çalışmalarda, saldırgan erişkin erkeklerle saldırgan olmayan erişkin erkekler arasında testosteron düzeyi açısından %40 lara 12

varan farklılıklar olduğunu bildiren çalışmalar olmakla birlikte, arada belirgin bir fark olmadığını bildiren çalışmalarda mevcuttur (Constantino ve ark 1993). Erişkinlerde yapılan bu çalışmaların bir kısmı özellikler ergen ve pubertal çocuklar üzerinde de yürütülmüş ve çelişen sonuçlar elde edilmiştir. Bu çelişkili sonuçların başlıca nedeni olarak pubertal dönemde başlayarak, testosteron düzeylerinde saptanan dramatik artışlar, ve bireyler arasında görülen derin farklılıklar gösterilmiştir. Örneğin puberte dönemindeki Tanner-ll evresindeki bir çocuğun testosteron düzeyi prepubertal bir çocuğa oranla ortalama 5 kat fazladır. Bu da çeşitli pubertal evrelerdeki çocukların testosteron düzeylerinin agresyon düzeyleri ile karşılaştırılmasını güçleştirmektedir. Bu faktörleri etkilerini giderebilmek için bazı çalışmalarda, testosteron düzeyinin yaşam süreci içindeki en düşük düzeyinde olduğu ve bu süre boyunca fazla bir değişiklik göstermediği prepubertal evredeki agresif çocuklarla testosteron düzeyi ilişkisi araştırılmıştır. Eğer gerçekten testosteron saldırgan ve agresif davranışlar için bir biyolojik gösterge ise bu dönemde benzeri davranışlar gösteren (çoğu sonraki yaşam dönemlerinde de bunu sürdüren) davranım bozukluğu olan çocukların testosteron düzeylerinde belirgin bir artışın olmasını bekleyebiliriz. Bu çalışmada benzer bir yaklaşım sergileyerek, prepubertal evredeki davranım bozukluğu olan çocuklarla, aynı dönemde davranım bozukluğu ve agresif davranış sergilemeyen çocukların serum testosteron düzeylerini karşılaştırmayı ve bu ikilinin arasındaki olası nedensel bir ilişkinin varlığını araştırmayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışmaya hasta grubu olarak 1997-1998 tarihleri arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim dalına başvuran, yaşları 6 ile 10 arasında değişen, ailesi ve okulda öğretmenleri tarafından aşırı agresif davranışları olduğu saptanan ve kliniğimizde davranım bozukluğu tanısı ile izlenen 23 erkek hasta alınmıştır. Kontrol grubu olarak, benzer yaş grubundaki herhangi bir agresif davranış sergilemediği saptanan enuresis nokturna tanısı ile izlenen 7 ile 10 yaş arasındaki 21 erkek hasta alınmıştır. Her iki gruptaki olguların tamamı, bir pediatri uzmanı tarafından ayrıntılı bir fizik muayeneden geçirilmiş ve hepsinin prepubertal evrede (Tanner 1 evresi, testiküler hacim<3ml) olduğu saptanmıştır. Tüm olguların ailelerinden gerekli onaylar alınmıştır. Daha sonra hastalardan kan örnekleri alınarak serum testosteron ve dihidroepiandrosteron-sülfat (DHEA-S) düzeyleri ölçülmüştür. Testosteronun olası diürnal varyasyon etkisini minimuma indirmek için kan örnekleri iki gün üst üste sabah saat 10 ile 11 arasında alınmıştır. Laboratuvarlar arasındaki uyumsuzluğu ortadan kaldırmak için bütün serum değer incelemeleri Ç.Ü.T.F. Nükleer Tıp Anabilim Dalında yapılmıştır. Aynı uygulama her iki gruba da yapılmıştır. Elde edilen serum değerlerinin ortalaması alınarak kaydedilmiştir. 13

Prepubertal çocuklar için kan testosteron düzeyi konusunda yapılmış çalışma sayısı azdır. Ancak kabul edilen referans aralığı prepubertal çocuklardaki testosteron için 0.5 ile 20 ng/dl dir. İki grup arasındaki tüm istatistiksel karşılaştırmalar, ve değerlendirmeler SPSS 8.0 for Windows programı ile yapılmıştır. BULGULAR: Çalışmaya alınan iki grup değerlendirildiğinde davranım bozukluğu olan ve agresif belirtiler gösteren ilk grubun ortalama yaşının 8.2 (±1.02); enuresis hastalarının oluşturduğu grubun ortalama yaşının 7.8 (±1.06) yıl olduğu belirlendi. Gruplar arasında anlamlı bir farklılık yoktu (p>0.05). Her iki grubun serum testosteron ve DHEA-S düzeyleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Bu bulgular Tablo- 1'de gösterilmiştir. Tablo-1 Testosteron DHEA-S (ng/dl) (n/dl) Davranım boz. 5.85±2.00 55.27±10.6 Enuresis nokturna 4.96±1.41 48.56±9,5 P AD AD AD: Anlamlı değil Testosteron, DHEA-S ve yaş değişkenleri arasındaki ilişkiler değerlendirildiğinde; Testosteron ve DHEA-S ln birbirleriyle anlamlı ölçülerde korrele oldukları (r=0.68, p=0.003), bu iki hormonal değerin yaşla anlamlı derecede korrele oldukları (r sırasıyla 0.49, 0.53, p=0.01) belirlenmiştir. TARTIŞMA: Çocuklarda gözlenen agresyonun çok faktörlü bir süreç olduğu düşünülmektedir. Hangi özgül risk faktörlerinin ya da yatkınlıkların agresif davranışa neden olduğu tam olarak belirlenebilmiş değildir. Levvis (1992), agresif çocukların öykülerinde başta istismar olmak üzere, ihmal, hormonal etkiler gibi çok farklı nedenlerin rol oynayabileceğini ileri sürmüştür. Hormonal etkiler dikkate alındığında ise daha önceki erişkin ve ergen çalışmalarında bildirilen artmış ortalama testosteron düzeylerinin agresif davranışların nedeni değil sonucu olabileceği olasılığı üzerinde durulmuştur. Yapılan bir çalışmada içinde bulunulan durum ve duygulanımdaki dalgalanmaların testosteron düzeyinde birkaç saatten birkaç güne dek süren geçici yükselmelere neden olduğu, bu tablonun agresif davranış gösteren bireylerdeki testosteron düzeylerindeki artışı açıklayabileceği vurgulanmıştır (McCaul ve ark. 1992). Çalışmamızda elde ettiğimiz bulgular agresif özellikleri olan davranım bozukluğu olan çocuklarla, agresif özellikleri olmayan enüretik çocuklar arasında testosteron ve DHEA-S düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığını göstermektedir. Agresif çocuklarda elde ettiğimiz değerler Lashansky ve arkadaşlarının (1991) normal çocuklar için bildirdiği testosteron düzeylerine çok yakındı. 14

Constantino ve arkadaşları (1993) eğer testosteronun çocukların mevcut ve gelecekteki agresivitelerinin bir göstergesi olduğunun kanıtlanması durumunda bunun yüksek risk grubuna koruyucu ve erken müdahele yapılabilmesinin sağlanabilmesi İçin önemli bir gelişme olabileceğini belirtmiştir. Ancak prepubertal hastalarla yaptıkları bu çalışmada Constantino ve arkadaşları, testosteronun tek başına anormal agresif davranışlardan sorumlu olma olasılığının çok düşük olduğunu bildirmiştir. Ayrıca belirgin bir ilişki saptansa bile; hormonal faktörlerin dışında öğrenme yaşantılarının, aile içi etkileşimlerin ve kişilik faktörlerinin de insanın agresif davranışlarına aracılık ettiğinin her zaman akılda tutulması gerektiği vurgulanmıştır. Bizim çalışmamızda elde ettiğimiz bulgularda bazı erişkin ve hayvan çalışmalarında bildirilen testosteron ve agresif davranış arasındaki olası bir nedensel ilişki olduğu biçimindeki varsayımları desteklememektedir. Bremer de (1958) testopsteron - agresyon arasında ilişki kurmak isteyenleri eleştirerek; testosteron un agresyonun temelindeki rolü ne olursa olsun geçmiş çalışmalarda gösterilen, agresif erişkin erkeklerde kastrasyonun agresyon cinsel dürtülerle direkt olarak ilişkili değilse, hastaların agresivite ve dürtüselliklerinde hiçbir değişikliğe yol açmadığı biçimindeki sonuçların her zaman göz önünde tutulmasının gerekli olduğunu ileri sürmüştür. Sonuç olarak testosteron un davranım bozukluğu olan agresif çocuklar İçin uygun bir biyolojik belirteç olamayacağı düşüncesindeyiz. KAYNAKLAR: Bremer J (1958): Asexualization.: A follow-up study of 244 cases. Oslo. Oslo University Press. Constantino JN, Grosz D, Saenger P ve ark (1993). Testosterone and aggression in children. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 32; 1217-1222. Laschansky G, Saenger P, Fishman K ve ark. (1991): Normative data for adrenal steroidegenesis in a healthy pediatric population. J Cvlin Endocrin Metab73,674-686. Lewis DO 11992): From abuse to violence : psychophysiological consequence of maltreatment. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 31,383-391. McCaul KD, Gladue BA, Joppa M (1992): Winning, losing, mood and testosterone. Horm Behav 14, 236-246 Olweus D, Mattson A, Schalling D ve ark. (1988): Circulating testosterone levels and agression in adolescent males: a causal analysis. Psychosom Med 50: 261-272. 15

9. ULUSAL ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KONGRESİ (28-30 NİSAN 1999, ADANA) POSTER SUNUMLARI TAM METİN KİTABI Editörler: Doç.Dr. Ayşe Avcı Yrd. Doç.Dr. Rasim Somer Diler Çukurova Üniversitesi Basımevi Adana-1999