istiklâl Aylık siyaset, ekonomi, toplum dergisi 4 Nisan 1953 Dumlupınar şehitleri anısına... Nisan 2010, Sayı: 7 www.istiklaldergisi.com TÜRKİYE NİN ENERJİ GELECEĞİ Ülkenin köle ya da efendi olması arasındaki fark; enerji VE ENERJİ GERÇEĞİ
İstiklal Dergisi ne ücretisiz abone olun, her sayı e-posta adresinize gecikmesiz gönderilsin... Abone olmak için; www.istiklaldergisi.com/abone adresindeki formu doldurmanız yeterli olacaktır.
istiklâl Merhaba 3 Türkiye nin enerji geleceği ve enerji gerçeği Enerji bir ulusun kalkınmasındaki en güçlü faktördür diyebilirim. Bir ülkenin enerji birimine ne kadar ödeme yaptığı ve ne verimle kullandığı büyüme hızını birinci dereceden etkileyen faktörler arasında yer alır.türkiye nin sorunlulukları çok fazla, yapması gereken çok iş var. Bu sebeple her yönüyle enerji dolu olması ve daima öyle kalması gerekiyor. Bireysel olarak bizim enerjimiz; sevdamızın enerjisi, Türkiye nin enerjisi. Türkiye nin enerjisi bizim meselemiz Mehmet Esad Aksal 4 İstiklalDergisi / Nisan 2010 Yıl: 2, Sayı: 7 KurumsalE-Posta: iletisim@istiklaldergisi.com Dizgi-Tasarım: Hisar Ajans www.hisarsoft.com
istiklâl Ekvator 4 Ekvator Mehmet Esad Aksal meaksal@istiklaldergisi.com Türkiye nin enerji geleceği ve enerji gerçeği Enerji bir ulusun kalkınmasındaki en güçlü faktördür diyebilirim. Bir ülkenin enerji birimine ne kadar ödeme yaptığı ve ne verimle kullandığı büyüme hızını birinci dereceden etkileyen faktörler arasında yer alır. Enerjinin kalkınmadaki rolü Ülkede piyasalara ucuz ve temiz enerji sağlanabiliyorsa, üretim imkanları artacak, maliyetler düşecek buna bağlı olarak ikinci planda tüketim, piyasaların talepleri ve sıcak para miktarları birbiri ardına artış gösterecektir. TÜİK verilerine göre 2005 yılında nihai enerji tüketimi en fazla %72,82 ile imalat sanayi sektöründe gerçekleşmiştir. Eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim ve diğer sosyal imkanlar gelişecek refah düzeyi daha yüksek bir toplum meydana gelecektir. Bu örnekleri, benzinin litre fiyatının 50 kuruş, aylık elektrik faturanızın yaklaşık 5 TL ve doğal gazın devlet tarafından ücretsiz sağlandığını düşündüğünüzde artırabilirsiniz. Temelde devlet israfa ve aşırılığa kaçmayacak düzeyde ucuz enerji temin etmekle yükümlüdür. Belki de bu yüzden okyanus ötelerinden devletler, karanlıkta kaldıkları için değil daha fazla ve daha ucuz aydınlanma için ortadoğuya sokuluyorlar. Petrolle dışa bağımlılığımız Ülkemizde enerji kaynağı olarak birinci seviyede ve açık ara önde fosil yakıtlar kullanıyoruz. Ulaşım araçlarının elektrik enerjisiyle beslenmeye çalışıldığı şu günlerde bile fosil yakıtlarla elektrik enerjisi üretiyoruz. Herhalde elektrikli ulaşım araçları teknolojisi dünyada bir devrim noktasında gelişse bile o araçları yine termik santrallerden elde ettiğimiz elektrikle beslemeye devam edeceğiz
istiklâl Ekvator 5 TÜİK verilerine göre yukarıdaki grafik esasen doğalgazdan elektrik enerjisi üretme yoluyla içine düştüğümüz çaresizliği yansıtıyor. Doğalgazdan elektrik üretmek hele de üretilen bu enerjiyi doğalgaz kullanarak karşılanabilecek taleplere sunmak büyük oranda enerji verimsizliğimizi gösteriyor. Doğalgazı elektrik elde etmek amacıyla kullanmak teknik olarak gayet verimsiz bir yöntem olsa da yaz dönemlerinde doğalgaz anlaşması yaptığımız ülkelerle anlaşma gereği doğalgazın talebimizi aşan kısmının bir bölümü yapılması planlanan doğalgaz depolama tesislerinin faal olmasına kadar elektrik enerjisi üretiminde kullanılacak. 1-Mineral yakıtlar,mineral yağlar ve müstahsalları,mumlar 2-Kazan:makina ve cihazlar,aletler,parçaları 3-Demir ve çelik 4-Motorlu kara taşıtları,traktör,bisiklet,motosiklet ve diğer 5-Elektrikli makina ve cihazlar,aksam ve parçaları 6-İnciler,kıymetli taş ve metal mamulleri,madeni paralar 7-Plastik ve plastikten mamul eşya 8-Organik kimyasal müstahsallar 9-Eczacılık ürünleri 10-Pamuk,pamuk ipliği ve pamuklu mensucat Yukarıda TÜİK verilerine göre en büyük ithalat kalemlerimizi görüyoruz. Enerjinin kalkınmadaki rolünü de tekrar hatırlayacak olursak, Türkiye de enerjinin verimli kullanılması, düşük maliyetlerle temin edilmesi, ekonomik boyutları başta olmak üzere tüm alanlarda hızlı ve istikrarlı bir büyümeyi beraberinde getirecektir. Yani Türkiye de bir enerji devrimi, dünyada bir Türkiye şahlanmasıyla özdeştir. Yenilenebilir enerji kaynakları. Türkiye nin gelişmesini beklememize gerek kalmayacak enerji zenginlikleri, gerekli teşvik ve enerji yatırım politikalarıyla kısa vadede potansiyel olmaktan çıkıp kinetiğe dönüşebiliyor. Jeotermal enerji, güneş ve rüzgar enerjisi ilk akla gelenlerden. TÜTEV enerji danışmanı Serdar İskender in bu konuda Türkiye de enerji yatırımlarının; yasal düzenlemeleri geciktirmek yoluyla birtakım enerji kartelleri tarafından engellendiği yorumu büyük oranda haklılık buluyor. Türkiye nin sorunlulukları çok fazla, yapması gereken çok iş var. Bu sebeple her yönüyle enerji dolu olması ve daima öyle kalması gerekiyor. Bireysel olarak bizim enerjimiz; sevdamızın enerjisi, Türkiye nin enerjisi. Türkiye nin enerjisi bizim meselemiz Türkiye nin enerji politikası ve enerji koridoru olma görevi Yenilenebilir enerji kaynaklarının devlet eliyle teşviki, nükleer enerji projeleri ve diğer tüm enerji politikaları Türkiye nin köle ya da efendi olması arasındaki farkı birinci derecede belirleyecek ciddiyete sahiptir. Türkiye nin enerji arzı ve enerji talebi bölgeleri arasındaki coğrafi konumu ise enerji hatları vasıtasıyla enerji koridoru olma, üzerimizden akan zenginlikten hakkımız olan payımızı alma ve ekonomik kazanç dışında bu durumu stratejik bir koza dönüştürme imkanı sunuyor. Bu yönüyle enerji politikaları, dışa bağımlılığımızı azaltması ya da dışın bize bağlı kılınması farkından hareketle dış politikada elimizi güçlendiriyor. Türkiye ve nükleer enerji Türkiye birtakım engelleri aşmış durumda. Nükleer enerjiyle tanışmak üzere Geç de olsa bu durum enerji alanında Türkiye için bir dönüm noktası sayılabilir. Stratejik dengeleri de göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye nin nükleer enerjiye sahip ülkeler arasına girmesi için şimdiden çok enerji harcadık. Rusya ile anlaşmaların imzalanması için Amerikan gemilerinin Çanakkale Boğazı ndan geçmesi beklenmek zorunda kaldı.(!)
hisarsoft Hisar bilgi teknolojileri ve iletişim hizmetleri hisarsoft.com
Stratejik Derinlik Ahmet Davutoğlu KÜRE Yayınları Türkiye yi çevreleyen yakın kara, yakın deniz ve yakın kıta havzaları, coğrafî olarak dünya anakıtasının merkezini, tarihî olarak da insanlık tarihinin ana damarının şekillendiği alanları kapsamaktadır. Soğuk Savaş sonrası dönemin getirdiği dinamik uluslararası ve bölgesel konjonktürde en yakın havzasından başlayarak dışa açılması kaçınılmaz olan Türkiye nin stratejik derinliğinin yakın kara, yakın deniz ve yakın kıta bağlantıları ile yeniden tanımlanması ve bu derinliğin jeopolitik, jeoekonomik ve jeokültürel boyutlarının dış politika parametreleri olarak kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Modernite Avrupa-merkezli bir tarihî sürecin eseriydi. küreselleşme ise kaçınılmaz bir şekilde başta Asya olmak üzere bütün insanlık birikimini tarihin akış seyrinde tekrar devreye sokacak unsurlar taşımaktadır. Tarihî birikimi etkin bir açılıma temel sağlayacak toplumların öne çıkacağı bu süreçte Türkiye, tarihî derinliği ile stratejik derinliği arasında yeni ve anlamlı bir bütün oluşturma ve bu bütünü coğrafî derinlik içinde hayata geçirme sorumluluğu ile karşı karşıyadır. Stratejik açıdan mihver bir ülke olan Türkiye, bu sorumluluklarının gereğini yerine getirmesi durumunda, yeni dengelerin oluşacağı daha istikrarlı uluslararası konjonktürlere daha uygun şartlarda giren bir merkez ülke konumu kazanacaktır.
Çanakkale Boğazı, Nağra Burnu açıkları 4 Nisan 1953, Saat 02:15 Uzun ve yorucu bir seferden dönen Dumlupınar denizaltısı, Nağra Burnu açıklarında İsveç bandıralı Nabuland Şilebi ile Çarpıştı. Sessiz, soğuk ve bulanıktı gece. Başından aldığı şiddetli darbe ile Dumlupınar birkaç saniye içinde sulara gömüldü. Gemideki 81 kişilik mürettebattan sağ kalan 22 kişi, geminin arka bölümündeki torpido dairesine sığındı. Mahsur kalanların su yüzüne fırlattıkları telefon şamandırasıyla gemi ile irtibat sağlandı. Sağ kalan 22 kişiyi kurtarmak için herkes seferber oldu. Bu arada oksijeni idareli kullanmaları için, gereksiz yere konuşmamaları, şarkı türkü söylememeleri ve sigara içmemeleri konusunda uyarılar yapıldı. Ancak saatler süren kurtarma çalışmalarının sonunda, umutların tükendiği anda karanlıkta bekleyen 22 kişiye, herşey yine aynı sözcüklerle anlatıldı; konuşabilirler, türkü söyleyebilirler ve hatta sigara bile içebilirler. Şamandıradaki telefon hattının öbür ucundan, tüm Türkiye, denizaltıda tevekkülle ölüme yapılan hüzünlü ama başı dik türküsünü dinledi. Ah bir ataş ver cigaramı yakayım. Sen salın gel ben boyuna bakayım. Uzun olur gemilerin direği, Ah çatal olur efelerin yüreği. Ah vur ataşı gavur sinem ko yansın. Arkadaşlar uykulardan uyansın, Uzun olur gemilerin direği, Ah çatal olur efelerin yüreği...