PİYASALARA GENEL BAKIŞ : Mart Ayına ilişkin olarak yerel gündemde enflasyon, cari işlemler dengesi ve 4. çeyrek gayri safi yurt içi hasılat verilerine bakıldığında; enflasyon açısından Ocak ayından itibaren Dolar paritesinde yaşanan oynaklık artışı ve KDV zamlarının ardından yukarı yönlü hareket devam etti ve enflasyon, Mart ayında 11,29% ile Ekim 2008 sonrası en yüksek seviyede açıklandı. Çekirdek enflasyon kanadında da yükseliş devam ederek 9,46% seviyesine geldi. Alt kalemleri incelendiğinde gıda giyim ve konut tarafında yukarı yönlü hareket yaşanmıştır. Ocak ayına ait ödemeler dengesi 2,76 Milyar Dolar açık verdi. 12 Ay birikimli cari açık verisi ise 33,1 Milyar Dolar seviyesine yükselmiştir. Geçtiğimiz yıl aynı dönem de 32,0 Milyar Dolar seviyesindeydi. 2016 yılı büyümesi beklentilerin üzerinde gerçekleşerek çeyrek bazında 3,5% yükseliş, yıl toplamında ise 2,9% büyüme oranı açıklandı. Büyüme kompozisyonuna bakıldığında özel ve kamu tüketim harcamaları etkili olmuştur. Sektör bazında ise İnşaat sektörü 7,2% artış ile öncü sektör olup ardından 4,55% ile kamu ve sanayi büyümeyi sürükleyen sektörler olmuştur. Tüketici güveninde yükseliş yatay kalırken, imalat ve kapasite kullanım oranı yatay seyrini sürdürmüştür. FED 15 Mart tarihinde faiz oranını 0,25% arttırarak federal fonlama faiz oranını 0,75% ile 1% aralığına yükseltmiştir. TCMB ise ardından gerçekleştirdiği Para Piyasası Kurulunda geç likidite pencere faiz oranı 11% den 11,75% e yükseltilmiştir. Ağırlıklı ortalama fonlama faizini ise 11,45% civarına kadar arttırmıştır. Bu konjonktür doğrultusunda TCMB haftalık yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi pozisyonuna giriş 24 Milyon Dolar, Devlet İç Borçlanma senetlerine ise 663 Milyon Dolar giriş yaşanmıştır. Mart ayında Borsa İstanbul 100 endeksi 1,68% değer kazancıyla 87,478 seviyesinden kapattı. Dolar/TL kuru ise ay sonunda 3,63 seviyesine geriledi. Gösterge tahvil faizi de 11,09% seviyesinden 11,30% seviyesine yükselmiş oldu. Önümüzdeki ay içerisinde yurt içinde ise referandum süreci yakından izlenecektir. Global gündemde ise Avrupa bölge ülkelerindeki seçim süreci ve Brexit sonrasındaki İngiltere ile Avrupa Parlamentosu ilişkileri takip edilmektedir. ABD piyasalarında ise FED başkanlarının açıklamaları ve faiz artırım sayısı üzerine yorumları Türkiye nin
fonlama maliyeti açısından önem arz ettiğinden yakından izlenecek iken riskli finansal enstrümanlarda oynaklığın Nisan ayında Mart a göre görece artış yaşaması beklenmektedir. Gerek yurt dışında, gerekse yurt içinde, piyasaları etkilemesi beklenebilecek yoğun gündemin olacağı bir aya girmiş bulunuyoruz. Yurt içiyle ilgili referandum süreci hususunda son düzlüğe girilirken, yurtdışı tarafında bir yandan Avrupa Piyasalarını yakından ilgilendiren Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk ayağı, bir yandan da Trump ın reform paketinin uygulanması hususundaki gecikmeler ve bu konudaki gelişmeler takip ediliyor olacak. Öncelikle yurt dışı piyasalar ele alındığında, gündemin son derece yoğun olduğu göze çarpıyor. ABD de Trump ın reform yasalarının gecikmesi tedirginlik veriyor. Diğer yandan Avrupa Bölgesinde Brexit sürecinin resmi olarak işlemeye başlaması ile birlikte, özellikle Avrupa Piyasalarında sert fiyat dalgalanmaları olabileceğine ilişkin endişeler ve bu konunun yanında Fransa da 23 Nisan tarihinde yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri, piyasalarda takip edilecek diğer önemli hususlar olacak. Dünya Piyasalarında Petrol fiyatlarındaki baskı da başta enerji şirketleri olmak üzere piyasalarda baskı yaratıyor ki, Brent petrol ün 50 usd altına sarkması halinde düşüş hızlanabilir. Bu da enerji şirketlerinde düşüş, risk iştahının azalma sonuçlarını beraberinde getirebilir. Yurt içinde ise; referandumdan çıkacak sonuç, piyasaların yönü hususunda belirleyici olacak. Hatta buradan gelecek sonuca göre yurt dışı piyasa hareketlerinden ayrışmalar yaşanabilir. Bu arada özellikle Suriye ve Kuzey Irak taki jeopolitik gelişmeler de özellikle yurt içi piyasalarda takip edilecek diğer önemli faktörler olmaya devam edecek. ABD nin Suriye hava üssüne yönelik düzenlemiş olduğu füze saldırısının sonrasında oluşan tablo ile birlikte gündemin daha fazla ısınmaya başladığı söylenebilir. Sürecin yaratacağı tabloya göre riskli varlıklardan, güvenli liman olarak görünen varlıklara doğru hareketlenme yaşanabilir.
BİST 100 ENDEKSİ : BİST 100 endeksinde 88.000 91.800 bant hareketi içinde bir seyir göze çarpıyor. Bu bandın dışına çıkılması için ekstra katalizör olabilecek haber akışları ve gelişmeler olması gerekiyor. Düşüncemiz, Nisan Ayındaki yoğun haber akışlarından kaynaklı olarak bu bandın dışına çıkılabileceği yönünde. Burada önemli bir noktanın üzerinde durmak gerekiyor. Referandum sonrasındaki oluşacak tablo, Fransa daki cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında Avrupa Piyasalarında oluşacak görünüm, Trump reform yasalarının yürürlüğe girmesi konusunda yaşanacak gelişmeler, Nisan Ayı ve sonrasındaki piyasa seyri ve endeksin yön bulabilmesi açısından son derece önemli olarak görünüyor. Özellikle iç piyasaların seyrini birinci derecede belirleyecek konu, referandum sonrasında oluşacak tablo olacağı için, yaşanacak gelişmelere bağlı olarak BİST 100 endeksi için hali hazırda oluşan 88.000 91.800 bandının dışına çıkılması çok büyük bir olasılık. KATILIM ENDEKSİ : Katılım 30 endeksi, 90.000 92.500 aralığındaki bant içerisinde seyrini devam ettiriyor. Bu bandın dışına çıkılması hususunda, Nisan ayı içerisinde oluşacak yoğun haber akışları belirleyici olacak. 92.500 seviyesinin kırılması halinde güçlü alım dalgasına paralel olarak TL bazlı yeni zirveler test edilebilir. USD bazlı grafiğe göre 26.000 USD seviyesine denk gelen 94.500 seviyesi, kısa vadede denenebilecek ilk önemli seviye olarak göze çarpıyor. Bu noktada gelecek haber akışlarının ve özellikle risk iştahının artmasıyla beraber oluşacak yükseliş hareketleri, trend haline gelebilir. Bu nedenle Nisan Ayı nın piyasa hareketliliği açısından son derece önemli bir ay olacağını söylemek yerinde olacaktır. Öte yandan gelecek haber akışlarının piyasaları bozar nitelikte olması halinde de sıkışık bandın alt bandı olan 90.000 seviyesinin aşağıya kırılması gündeme gelebilir ki, bu durumda da negatif yönlü bir trendin ve beraberinde piyasa dinamiklerinin zayıflaması olasılığı oluşur. ALTIN : Dünya Piyasalarında; gündemin yoğunluğu ve oluşan tedirginliklerden kaynaklı olarak altın fiyatlarında yükseliş yönlü hareket devam ediyor. Dünya altın fiyatlarıyla ABD 10 yıllık tahvil faiz hareketlerinde bir süredir devam eden negatif korelasyon, Mart ayı içinde de devam etti. ABD 10 yıllık faizlerde, Trump reform yasalarının halen yürürlüğe girememesinden kaynaklı olan düşüş hareketi, altın fiyatlarındaki yükseliş yönlü seyri de tetikliyor. Bu konu tersten okunduğunda, Trump reform yasa tasarılarının ABD senatosundan geçmesi halinde muhtemelen ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde yeniden yukarı bir toparlanma, altın fiyatlarının seyrinde de düşüş yönlü hareketler oluşabilir. Bu noktada altın fiyatlarındaki yükseliş yönlü hareketlerin devam edip etmemesi
konusu Trump yasa tasarısı ile birebir ilişkili gibi görünüyor. Bir süre daha belirsizliğin süreceği hesaba katıldığında, altın fiyatlarındaki yükseliş yönlü seyrin devam edebileceğini söyleyebiliriz. Teknik olarak altının onsundaki 1.250 USD seviyesinin üzerinde oluşacak senaryoya göre, ilk direnç 1.350 USD seviyelerinde bulunmaktadır. Bu seviyenin de kırılması halinde 1450 1480 USD bandına doğru hareketin sürebileceğini söyleyebiliriz. Gram altında ise USD nin seyrine göre fiyat hareketliliği devam ediyor. Senenin başından bu tarafa iki kez 142,5 TL yi test eden gram altın, bu seviyede dip oluşturdu ve son hareketinde 147,50 seviyesine atak yaptı. 147,5 148 TL bandındaki önemli direncin de kırılmasıyla beraber hızlı bir şekilde 150 TL üzerine gelindi. Mevcut duruma göre altın fiyatlarının belirsizlik kaynaklı olarak yükseliş eğilimini sürdürebileceğini belirtmek yerinde olacak. Kısa vadede hedef, 157 TL seviyesinde görünüyor. TAHVİL BONO : Tahvil bono tarafında Aralık ayı sonunda 2 yıllıklar %10,60; 10 yıllıklar %11,40 seviyelerindeydi. Mart başında faizler sırasıyla %11,06 ve %10,79, şu anda ise 11,21 ve 11,00 seviyelerinde bulunuyor. Buradaki önemli nokta; yüksek enflasyon seyrinin devam etmesi ve MB nin fonlama maliyetlerinin de önceki aylara göre artmış olması konusudur. Önceki ay genelinde uzun vadeli tahvile oluşan talep kaynaklı düşüş hareketleri son ayda etkisini kaybetti. Öte yandan kısa vadeli tahvilde ise hafif alıcılı seyre paralel olarak az da olsa düşüşler gözlendi. Uzun vadeli tahvilde 10,70 seviyesi test edildikten sonra, 11,00 seviyesine doğru hareketlenmenin oluştuğu ve referanduma kadar olan süreçte genel olarak 10,70 seviyesindeki direncin güncelliğini koruduğunu söylemek yerinde olacaktır ki, referandumdan çıkacak sonuca göre senaryolar tamamen değişikliğe uğrayabilir. Bu arada Hazine nin takvimine bakıldığında Nisan ayında itfalar konusunda rahatlama yaşanacak olmasından dolayı; referandum sonrasında negatif bir tablo oluşmazsa, özellikle 10 yıllık faizlerde ciddi geri çekilmeler görülebilir. Fakat bu noktada temkinli olmakta yarar var. Çünkü jeopolitik risklerden kaynaklı oluşabilecek negatif risk algısı, faiz hadlerinde yeniden yükseliş denemelerini gündeme getirebilir.
STRATEJİ : Nisan Ayı nın yoğun bir gündemi içerdiği göz önünde bulundurulduğunda, piyasa dalgalanmalarının daha yüksek boyutlara ulaşabileceğini ve bu durumdan dolayı riskli varlıklardan, güvenli liman enstrümanlarına doğru hareketlenmelerin oluşabileceğini, bir başka ifadeyle de risk iştahının önceki aylara göre nispeten düşebileceğini göz önünde bulundurmak yerinde olacak. Bir yandan Trump ın politikalarının uygulanması hususundaki belirsizlik, diğer yandan Avrupa da jeopolitik belirsizlikler, bir başka tarafta Suriye de son gelişmeler sonrası bölgede oluşan tedirginlikler, piyasalardaki risk iştahını olumsuz yönde etkileyen faktörler olarak öne çıkıyor. Referandum sonrasında oluşacak tablo ise özellikle Türkiye Piyasalarındaki hareketliliği, dolayısıyla özellikle gelişen piyasalara göre ayrışmaları ön plana çıkarabilir. İşte bu nedenle, düşüncelerimize paralel olarak risk profillerine de uygun olarak %40 esnek fon, %20 hisse senedi fonu, %20 altın fonu ve %20 likit esnek fon şeklinde dengeli bir dağılım önerilebilir.