2011 YILI GÜLPINAR KAZILARI (32.YIL)



Benzer belgeler
HİERAPOLİS, 06/08/14-21/08/14 ÇALIŞMALARI MERMER RESTORASYONU ÇALIŞMALARI

RESULOĞLU YERLEŞİMİ VE MEZARLIK ALANI 2013 YILI KAZI RAPORU

BURGAZ KAZILARI 2008 YILI ÇALIŞMALARI

2011 YILI RESULOĞLU KAZISI

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU

DASKYLEİON 2011 KAZI SEZONU ÇALIŞMALARI

Bayraklı Höyüğü - Smyrna

STRATONIKEIA ANTİK KENTİ SU YAPILARI. Antik kent Muğla Milas yolu üzerindedir. Aşağıda görüldüğü gibi Helenistik kurulmuştur.

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU

BEÇİN KALESİ KAZISI KALE ÇEŞMESİ SONUÇ RAPORU

31. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT

Yrd. Doç. Dr. Selim BARADAN Yrd. Doç. Dr. Hüseyin YİĞİTER

ASSOS KAZISI 2015 YILI SONUÇ RAPORU yılı çalışmaları kapsamında aşağıda listelenen alanlarda kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir (Resim 1).

BURGAZ KAZILARI 2007 YILI ÇALIŞMALARI

ALEXANDRIA TROAS ANTİK KENTİ 2013 YILI ÇALIŞMALARI Doç. Dr. Erhan Öztepe

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

2013 YILI TRİPOLİS ANTİK KENTİ KAZI VE RESTORASYON ÇALIŞMALARI

HİERAPOLİS, ÇALIŞMALARIN RAPORU

HOŞAP KALESİ KAZISI

2014 Yılı Akhisar Thyateira (Thyatira) Antik Kenti ve Hastane Höyüğü Kazıları

MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI

2419 ADA 45 PARSEL MİMARİ PROJE RAPORLARI

YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ- İZMİR İN PREHİSTORİK YERLEŞİM ALANI

SMINTHEION/GÜLPINAR 2017 YILI KAZI VE ONARIM ÇALIŞMALARI (38.YIL)

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

Burgaz Örenyeri 2010 Yılı Çalışmaları Bilimsel Sonuç Raporu

BACALAR. Celal Bayar Üniversitesi Turgutlu Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü. Öğretim Görevlisi Tekin TEZCAN İnşaat Yüksek Mühendisi

Duvarlar ve Duvar Malzemeleri

SU VE RUTUBET YALITIMI

İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

TEOS ARAŞTIRMALARI,1996

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

ANTİK DÖNEM İN EN ESKİ BİLİCİLİK MERKEZİ KLAROS

TAŞ DUVARLAR. Celal Bayar Üniversitesi Turgutlu Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü. Öğretim Görevlisi Tekin TEZCAN İnşaat Yüksek Mühendisi

ARKEOJEOFİZİKSEL ÇALIŞMA RAPORU

ZEYREK 2419 ADA 13 PARSEL RÖLÖVE ANALİZ RAPORU 1. YAPININ YERİ VE TANIMI 2. YAPININ MEVCUT DURUMU VE BOZULMALAR 3. SONUÇ

Atatürk Üniveristesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi Journal of the Fine Arts Institute (GSED), Sayı/Number 34, ERZURUM 2015,

GÖKÇEADA-YENİBADEMLİ HÖYÜK KAZILARI 2011 YILI ÇALIŞMA RAPORU

2003 YILI BİLGE KAGAN ANIT MEZAR KAZISI

KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ MESKUN VE GELİŞME KIRSAL KONUT ALAN YERLEŞİMLERİ TASARIM REHBERİ

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Anadolu Üniversitesi Yılı Side Kazısı Çalışmaları. (12 Temmuz-8 Eylül 2010)

ŞEYHÜLİSLÂMLIKTAKİ BİNALARIN MİMARÎ ÖZELLİKLERİ

T.C KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜLTÜR VARLIKLARI VE MÜZELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NE

Burgaz Örenyeri 2011 Yılı Çalışmaları Bilimsel Sonuç Raporu

Muhteşem Pullu

TS E GÖRE HERMETİK CİHAZ YERLEŞİM KURALLARI

T.C. ŞIRNAK VALİLİĞİ 1990 ULUDERE

Teos Çevre Düzenleme Projesi ve Uygulanması İle İlgili Çalışmalar:

MERSİN - SİLİFKE KALESİ KAZISI 2015 YILI KAZI RAPORU

BURGAZ KAZILARI 2004 YILI ÇALIŞMALARI. Prof.Dr. Numan Tuna

AYASULUK TEPESİ VE ST. JEAN ANITI (KİLİSESİ) KAZISI

teknik uygulama detayları

AHŞAP KAPLAMALAR DERSİ ÇALIŞMA SORULARI. 5. Aşağıdakilerden hangisi ayak ve başlık birleştirme yöntemlerindendir? a. Yabancı çıtalı. b.

OSMANLI DÖNEMİ BİR GRUP HAMAM YAPISINDA MALZEME KULLANIMI

YAPI TEKNOLOJİSİ DERS- 6 BACALAR

DOĞAL MATERYALLER TAŞ

TEKNİK RESİM 6. HAFTA

DUVARCI Sınav Sorularının Kapsadığı Konular

Urla / Klazomenai Kazıları

KÜLLÜOBA 2008 YILI KAZI ÇALIŞMALARINA AİT RAPOR Prof. Dr. Turan EFE

ÖN ÇÖKTÜRME HAVUZU DİZAYN KRİTERLERİ

ALÇI DUVAR. Celal Bayar Üniversitesi Turgutlu Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü. Öğretim Görevlisi Tekin TEZCAN İnşaat Yüksek Mühendisi

2419 ADA 45 PARSEL MİMARİ PROJE RAPORLARI

DRENAJ YAPILARI. Yrd. Doç. Dr. Sercan SERİN

DUVARLAR duvar Yapıdaki Fonksiyonuna Göre Duvar Çeşitleri 1-Taşıyıcı duvarlar; 2-Bölme duvarlar; 3-İç duvarlar; 4-Dış duvarlar;

BACALAR HİZMET AMAÇLARINA GÖRE DÖRDE AYRILIR: 1-DUMAN VEYA ATEŞ BACALARI 2-HAVLANDIRMA BACALARI VE IŞIKLIKLAR 3-ÇÖP BACALARI 4-TESİSAT BACALARI

RESTORASYON RAPORU SEDES MİMARLIK

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ EMİRDAĞ MYO KAFETERYA BİNASI MAHAL LİSTESİ

ZEMİN KAT: 1. NORMAL KAT: 2. NORMAL KAT: ÇATI KATI: ÇATI ARASI KATI: 230 ADA 22 PARSEL :

TOPRAK İŞLERİ- 2A 1.KAZI YÖNTEMLERİ 2.DOLGULARIN OLUŞTURULMASI

Zeugma Arkeoloji Projesi Yılı Zeugma Arkeoloji Çalışmaları

TUĞLA DUVARLAR. Öğr. Grv. Şaban YURTCU

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

DÖŞEMELER. Döşeme tipleri: Kirişsiz döşeme. Dişli (nervürlü) döşeme Asmolen döşeme Kaset (ızgara)-kiriş döşeme

HER TEKNĐK ELEMANIN BĐLMESĐ GEREKEN GENEL BĐLGĐLER:

ISLAK HACİMLERDE (TUVALET-BANYO-KORİDOR-MUTFAK-SAUNA-HAMAM-DUŞ VB) KARO KAPLAMA ALTINA SU YALITIMI YAPILMASI

ÜRÜN AVANTAJLARI ÜRÜN BİLGİSİ RENK GARANTİSİ ANTİ-KOROZYON SES YALITIMI ELEKTRİK YALITIMI YÜKSEK VE DÜŞÜK SICAKLIKLARA DAYANIKLILIK YANGIN SINIFI

KATI YALITIM MALZEMELERİ EKSTRÜDE POLİSTREN LEVHA

2500 YILLIK YERLEŞİM YERİ: AVŞAR AVŞAR DA ÖREN YERLERİ

Eğim dereceleri Merdivenler

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

II. BEYAZIT HAMAMI RESTORASYONU TAMAMLAMA VE ÇEVRE DÜZENLEME İŞİ

TERRA COTTA KİL ESASLI PANELLER

BAĞLAYICILAR. Alçı harcı, Kireç harcı, Takviyeli kireç harcı, Çimento harcı, Kuru harç, Şap ve sıva harcıdır.

PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ. Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu

DIŞ CEPHE SİSTEMLERİ. Döşemeye Oturan Sistemler. Çift Profilli Sistem

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

KONYA KARAPINAR 300 KİŞİLİK ÖĞRENCİ YURDU İnceleme Dosyası

FORE KAZIĞIN AVANTAJLARI

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

BETONARME. Çözüm 1.Adım

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

DÖŞEMELERDE ISI YALITIMI

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

DÖŞEMELER (Plaklar) Döşeme tipleri: Kirişli döşeme Kirişsiz (mantar) döşeme Dişli (nervürlü) döşeme Asmolen döşeme Kaset (ızgara)-kiriş döşeme

Çelikle Çay Üretimi. Ayhan Haznedar -Ziraat Mühendisi

DIŞ CEPHE SİSTEMLERİ. Döşemeye Oturan Sistemler. Tek Profilli Sistem

Tüm Blok iç merdivenleri trabzanlarında 125 adet civarında eksik ahşap topuzlar tespit edilmiştir.

Dr. Öğr. Üyesi Sercan SERİN

Transkript:

1 2011 YILI GÜLPINAR KAZILARI (32.YIL) Prof. Dr. Coşkun Özgünel 1 2011 yılı Gülpınar Kazıları, 06 Temmuz 15 Ekim 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Başkanlığım altında yürütülen kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü nün izinleri ve maddi katkıları ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğü ve Türk Tarih Kurumu nun maddi destekleriyle gerçekleştirilmiştir. Adı geçen kurumlara ve İÇDAŞ A.Ş. ye maddi ve manevi katkılarından dolayı teşekkürü bir borç bilirim. Bilimsel çalışmalarımıza katkıda bulunan, kazı heyeti üyeleri Doç. Dr. Turan Takaoğlu (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü), Yrd. Doç. Dr. Tayyar Gürdal (Karaelmas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü), Yrd. Doç. Dr. Davut Kaplan ( Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi. Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü), Dr. Tolga Özhan (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü), Araş. Gör. Onur Bamyacı (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü), Araş. Gör. Abdulkadir Özdemir (Elazığ Fırat Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü), ve Öğrt. Görv.Çilem Yavşan (ÇÖMÜ, Gökçeada Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu) a teşekkür ederim. 2011 yılı çalışmalarına Kültür ve Turizm Bakanlığını temsilen katılan Çanakkale Arkeoloji Müzesi nden Arkeolog Musa Tombul a teşekkür ederim. Büyük bir özen göstererek çok ağır şartlarda bizlerle çalışan, Arkeolog Güven Sevencan, Mimar Elif Öztaner, Restoratör Tanju Yıldırım, Arkeoloji öğrencileri Ayşe Abalı (Adnan Menderes Üniv. Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü), Melike Çakmak (AÜ. DTCF, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı), Kübra Aslan (Adnan Menderes Üniv. Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü), Seda Sözer (AÜ. DTCF, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı) ve Muhasebe sorumlumuz Yurdakul Biçer e içtenlikle teşekkür ederim. Smintheion Kazı ve Onarım Çalışmaları, 2011 yılında sekiz ayrı alanda sürdürülmüştür. 1 Prof.Dr.Coşkun Özgünel -Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü 0600 Sıhhiye, Ankara/TÜRKİYE -Sedat Simavi Sokak 23/B-10 Çankaya Ankara

2 I.KAZI VE ONARIM ÇALIŞMALARI 1. 2004 yılında başlanan ve kutsal alanın kuzeyinde tapınağa gelen Roma dönemi kutsal yolu altında varlığı saptanan Prehistorik dönem yerleşimine yönelik olarak devam etmiştir. 2. Nişli Yapı kazısı 3. Tüf Temel kazısı 4. Roma Hamamına ait erken evre Hypocaust çalışmaları 5. Roma Hamamı Kanalizasyonu çalışmaları 6. Kutsal Yol kazı çalışması 7. Açık Hava Müze Çalışmaları 8. Restorasyon, Onarım ve Koruma Çalışmaları. II.DİĞER ÇALIŞMA RAPORLARI 1. Epigrafik Çalışmalar Raporu 2. Mozaik Temizliği ve Restorasyonu 3. Demir ve Bronz Eser Konservasyonu 4. Sikke Konservasyonu 5. Sikke Buluntuları Çalışma Raporu

3 I.KAZI VE ONARIM ÇALIŞMALARI 1.PREHİSTORİK SMINTHEION ÇALIŞMALARI Gülpınar kazıları bünyesinde sürdürülen kalkolitik döneme ait alanın kazı çalışmaları 11.07.2011 ile 10.09.2011 tarihleri arasında yürütülmüştür. Kalkolitik Smintheion yerleşiminde 2011 sezonunda yapılan kazı çalışmaları, 2009 ve 2010 yılları kazı sezonlarında çalışılan alanda gerçekleşmiştir. 2009 ve 2010 yıllarında ortaya çıkartılan taş temelli mimari kalıntıların devamı açığa çıkarmak ve bu mimari yapıyla bağlantılı diğer yapıları ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda, 2011 yılı kazılarında toplam 10x15 m. genişliğindeki alanda yapılan kazılarda 5 büyük mekan, bu mekanlarla bağlantılı küçük mekanlar ve mekanların ortasında, özellikle merkezinde yer alan zemini taş döşeli ana mekan ortaya çıkartılarak, mekanların içlerinde gerçekleştirilen domestik faaliyetlere ilişkin bilgilerde elde edilmiştir. Şu ana kadar yürütülen kazı çalışmaları sırasında veya kazılan alan esas alındığında, Kalkolitik dönem Smintheion yerleşiminin tek bir kültür katmanı ile temsil edildiği bu seneki kazılar sonucunda da yine ortaya konulmuştu. 2011 yılı kazı çalışmaları sonucunda ise, ortaya çıkarılan alanlarda bu tek kültür katmanının iki mimari evreye sahip olduğu belgelenmiştir. Bazı yapılara daha sonraki dönemlerde eklentiler yapıldığı veya eski yapıların üzerine yeni yapılar yapıldığı bu yılki kazılar sonucu anlaşılmıştır. Ayrıca bu iki mimari evrede ele geçen buluntular değerlendirildiğinde ise iki mimari evre arasında farklılık olmadığı görülmektedir. Gerek duvar yapım teknikleri ve odalarda yer alan ocak yapıları açısından; gerekse seramik yapım teknolojisi ve çakmaktaşı, taş balta, kemik alet üretimi açısından bu iki mimari evre birbirinin aynısı niteliğindedir. Bu yılki kazı çalışmaları sonucunda ortaya çıkartılan 5 büyük ana mekandan en güneyde yer alan kare forma sahip mekandaki çalışmalar sonucunda açığa çıkartılan mekanın taş duvar tekniği diğer mekanlarla aynı olup, çift sıra taşlarla örülmüş duvar kalınlığı ortalama 0.45 m dir. Ayrıca en yüksek korunmuş duvar yüksekliği 60 cm dir Bütün mekanların sınır duvarları birbirleriyle birleştirilmiş ve aynı ortak duvarı kullandıkları anlaşılmıştır. Fakat bu mekanın güney sınır duvarında bitişik birbirine paralel devam eden iki ayrı duvar yapısı ortaya çıkartılmıştır. Burada iki farklı mimari evrenin yer aldığı anlaşılmıştır. Bu mekanın kuzeybatı köşesinde 1 x1 m lik kısmında taş döşeme platform yer almaktadır. Ayrıca herhangi bir ocak yapısına rastlanılmamıştır. Bu mekanın kuzeyinde ve bütün mekanların merkezinde

4 yer alan kare formuna sahip zemini taş döşeli ana mekan yer almaktadır. Mekanın çift sıra çamur harç örgülü 70 cm e varan oldukça iyi korunmuş sınır duvarları çevrelemektedir. Mekanın zemini özenle seçilmiş yuvarlak taşların yerleştirilmiş olduğu anlaşılmıştır. Aynı zamanda batı duvarına bitişik 1 x 0.80 m boyutlarında taş döşeme platform yer almaktadır. Diğer mimari yapıların duvarlarının bu mekana yaslanılarak yapıldıkları veya duvar uzantılarının bu mekandan başladığı anlaşılmıştır. Bal peteği formunu andıran yapıların merkezinde yer alan ana mekan oldukça korunmuş bir şekilde karşımıza çıkmıştır. Ayrıca herhangi bir ocak yapısına rastlanılmamıştır. Bu ana mekanın kuzeyinde ve doğusunda yer alan mekanlarla ana mekanın duvarlarının özellikle ortak kullanıldığı görülmektedir. Bu küçük mekanlarda göze çarpan özellik ise ocak yapılarının olduğu yer almasıdır. Ortalama 1x1 m çaplarında değişen pişmeden dolayı sertleşmiş taban yapısı, pişmiş toprak tabanlı, ocak yapıları mekanların köşelerinde göze çarpmaktadır. 2011 yılı kazı sezonunda açılan Prehistorik alanın batıdan görünümü 2011 kazı sezonunda yapılan çalışmalarda mekanların içlerinde gerçekleştirilen domestik faaliyetlere ilişkin bilgiler elde edilmiştir. Özellikle hayvancılık, balıkçılık, avcılık ve tahıl üretimi varlığını belirleyen buluntular ele geçmiştir. Yaklaşık 60 adet öğütme ve el taşının ele geçmesi tahıl üretiminin yerleşim ekonomisinin önemli bir parçası olduğunu

5 göstermektedir. Diğer önemli buluntu grubunu ise, bir düzine kemik alet ve çok sayıda ele geçen çeşitli hayvan kemikleri (inek, koyun, keçi, yaban domuzu, geyik) oluşturmaktadır. Ayrıca mekanların içerisinde özellikle de ocakların yanında yığın şeklinde ele geçen deniz kabukları yerleşimde yaşayanların deniz ürünleri ile geçim ekonomilerini desteklediklerini göstermektedir. Geçim ekonomilerinin yanı sıra deniz kabuğundan süs/takı eşyası ürettiklerini belgeleyen çok sayıda üretim artığı deniz kabuğu kolye parçaları da bulunmuştur. Aynı zamanda çok sayıda ele geçen sağlam deniz kabuğundan kolyeler de bu durumu desteklemektedir. Prehistorik Dönem Figürin Parçası Kalkolitik Smintheion yerleşimindeki 2011 yılı kazı sezonunda yapılan çalışmalar sonucunda ele geçen prehistorik buluntuları arasında çok sayıda deniz kabuğundan çeşitli takılar/kolyeler, kemik aletler, yassı baltalar, ağırşaklar, pişmiş toprak figürin başları, figürin gövdesi, figürin başlı kapak, iki adet korunmuş tek kulplu çanak ve tümlenebilen çanakçömlekler ele geçmiştir. Ayrıca çok sayıda Kalkolitik döneme ait çanak-çömlek parçaları, hayvan kemikleri, öğütme taşları, el taşları ve havanelleri ele geçen diğer buluntuları oluşturmaktadır. 2011 yılı kazı sezonu sonuna gelindiğinden zamanın yeni bir açma açılmasına yetmeyeceği için kalkolitik kısımdaki çalışmalar kazı sezonu boyunca ortaya çıkarılan bütün mimari yapıların üzeri örtülerek korunmaya alınarak çalışmalara son verilmiştir.

6 Prehistorik Dört Ayaklı Fincan Kalkolitik Smintheion yerleşiminde yapılan 2011 yılı kazı çalışmaları; gerek buluntuları ile Batı Anadolu Kalkolitik dönemine ışık tutabilen, gerekse oldukça iyi korunmuş bir şekilde açığa çıkartılan taş mimarisi ile Batı Anadolu da eşine az rastlanan orta kalkolitik dönemini aydınlatması açısından önemli bilgiler sunmuştur. Kazı çalışmaları sırasında alanın batıya doğru genişlediği ve açığa çıkartılan bazı duvarların kesit içerisinde kaldığı görülmüştür. Kalkolitik Smintheion yerleşimi 2012 kazı sezonunda, mimari yapıların devamının ortaya çıkartılması ve bu yapıların sınırlarının açığa çıkartılması hedeflenmektedir. 2.NİŞLİ YAPI (Mermer Salon) 2009 yılında duvarlara ait ante başları, 2010 yılı kazı çalışmalarında ise bir kısmı açığa çıkarılan Nişli Yapı (Mermer Salon) nın kazısına 2011 yılında da devam edilmiştir. Yapı Roma Hamamına girişte solda yer almaktadır. Dış ölçüler dikkate alındığında 15.20 x 14.30 m, iç ölçüler dikkate alındığında 13.00 x 13.60 m ölçülerindedir. Bu ölçüler doğrultusunda yapı, 0.5 m.lik bir farkla yatay olarak dikdörtgene yakın kare plana sahiptir.

7 Nişli Mekanın Kazı Sonrası Genel Görünümü Hamama giden caddeye açılan sütunlu bir cepheye sahip anıtsal yapının anılan sütunlarına ait in-situ kaideler ve yapının ante duvarları 2009 yılı çalışmalarında ortaya çıkarılmıştı. Sütun kaidelerinin bulunduğu temel blokları andezit bloklardan oluşmaktadır. Andezit bloklar 101 x 72 cm ile 70 x 47 cm.ye kadar değişik ölçülerdedir. Kareye yakın ve küçük bloklar ortada yer alan mermer kaidelere doğru yerleştirilmiştir. Güney-doğuda yer alan kaide ile ante duvarı arasındaki mesafe 3.62 m, iki kaide arasındaki açıklık ise 3.81 m dir. Kaideler plinthe-torus-trokhilos ve torustan oluşan attika tipindedirler. Plinthe 9, torus 5, trokhilos 7.5 ve üst torus 4 cm dir. Trokhilos alt ve üstte dar ve keskin bir profille sınırlandırılmıştır. Kaidenin çapı 65, üst çap ise 54 cm dir. Nişli yapının temel taşları dikkate alındığında ön cephenin düzenli inşa edildiği anlaşılmaktadır. Öyle ki ante duvarlarından doğuda yer alan örnekte mermer kaplamalar özgün korunmuştur. Bu mermer kaplamaların plaster sütun ve sütun başlığı taşıdıkları anlaşılmaktadır. Çünkü köşelerdeki mermerin profilleri ile sütun kaidelerin profilleri birbirlerinin aynıdır. Bu nedenle yapının ön cephesi, mermerle kaplı iki ante ve bu anteler arasındaki mermer sütunlarla taşınmış olmalıdır. Sütunlara ve sütun başlıklarına ait hiçbir bulgu ele geçmemiştir.

8 Duvarlarda devşirme olarak kullanılan heykel kaideleri Nişli yapının kuzeyinde beş adet niş yer almaktadır. Nişler korunduğu kadarıyla moloz taştan kireç harçla örülmüştür. Küçük yan nişler 130 cm genişlik, 60 cm derinliktedir ve her iki niş arasındaki paye kesme blok taştan ve 50/55 cm genişliğindedir. Küçük nişler ile ortadaki büyük niş arasındaki mesafe 95 cm dir. Orta nişin genişliği 2.10 m dir. Derinliği diğer küçük nişlerle aynıdır. Her bir paye (nişler arasındaki boşluk) önüne bir altlık konmuş görüntüsü vermektedir. Batıda ve doğudaki küçük nişlerin ortasında toprak zemin üzerine oturan 90x95 cm ölçülerinde mermer altlıklar yer almaktadır. Ancak toprak üzerine bu örnekler özgün olmayabilirler. Çünkü özgün örnek doğudaki iki küçük niş ile büyük niş ortasında harçlı zemine oturan örnektir. İki küçük niş arasında duran mermer altlık üzerinde ise çapraz yerleştirilmiş kurşun arasında mermer kenet özgün korunmuştur. Ancak üzerine bu ölçülerde oturan heykel kaidesi veya yazıt ele geçmemiştir. Ele geçen heykel kaideleri ve yazıtlı kaidelerden ikisi geç dönem duvarında devşirme, biri batıdaki iki küçük niş önünde kuzeye yatırılmış ve bir diğer örnek ise nişli yapının güneydoğu köşesinde ele geçmiştir. Bir diğer farklı kaide ise büyük niş önünde kanal hizasındaki çukurda ele geçmiştir. Bunlara ek olarak Geç Antik Çağ duvarında iki adet heykel kaidesinin duvarda taş malzeme yerine

9 kullanıldığı, bir adet heykel kaidesi ise yine aynı noktada mekan içinde ve bir adet heykel kaidesi ise yine yanı noktada kırık olarak ele geçmiştir. Bu kaidelerden büyük dikdörtgen, güney-doğu küçük duvarda ele geçen iki adet yatık kaide, aynı noktada ele geçen sağlam ve diğer kırık mermer kaidelerde tahribatın başladığı gözlenmiştir. Toprağa denk gelen noktada mermer erimeye başlamış ve üzerinde yer alan yazı ve profillerin kaybolmaya başladığı gözlenmiştir. Duvarlarda kullanılan devşirme heykel kaideleri Nişli yapının en dikkat çeken yanı kuzey köşeye yakın noktada iki küçük niş önünde zemine açılmış ve 4 m den fazla derinlikte açılabilen bir kuyunun varlığıdır. Kuyunun dibine kadar kazılmasına rağmen içerisinden çok sayıda moloz taş, tuğla ve kiremit parçası ve birkaç erimiş mermer parçası dışında bir şey ele geçmemiştir. Kuyu ağzının güney kenarında uzanan harçlı taban, burada kireç harcın hazırlandığına işaret etmektedir. Ancak kuyunun işlevi harçtan bağımsızdır ve sonradan açılmış bir su kuyusudur. Çünkü kuyu dibinde ortada çamur teknesi görevini gören yuvarlak çukur tespit edilebilmiştir. Kuyu dolgusundan çıkan malzemeler, moloz taş ve geç antik döneme ait tuğla parçaları ve yarı erimiş (sudan dolayı) mermer ve kalker parçalarıdır. Nişli yapının kuzey doğu köşesinde iki küçük niş önünde

10 ortaya çıkarılan kanal ise bu yapının işlevini ortaya koyabilecek özgün mimariye sahiptir. Ancak arkaya devam eden kanalın kazısının yapılamaması ve iç bölümde kanalın devamının tahrip edilmiş olmasından dolayı işlevi henüz belirlenememiştir. Duvarlarda devşirme olarak kullanılan ve korunması gereken heykel kaidelerinin taşınması Caddeye bakan yapı, yanlarda iki küçük niş, ortada büyük nişle bir çeşme yapısını andırmaktadır. Ancak yapının bir çeşme olmadığını içerisinde yer alan kaideler göstermektedir. Kaidelerin oturmuş olabileceği altlıklar mekan duvarları önünde ve duvara yanaşık olarak ele geçmişlerdir. Batıda yer alan 80 x 97 x 37 cm, kuzey köşede iki küçük niş önünde yer alan 96 x 98 x 21 cm, büyük niş sağında yer alan 91 x 86 x 34 cm ve doğu köşede iki küçük niş ortasında yer alan 88 x 99 x 32 cm ölçülerindedir. Bu altlıklar olasılıkla yazıtlı heykel kaidelerini taşımaktaydılar. Örneğin kuyu kenarında kuzey-batıda küçük iki niş arasına denk gelecek şekilde önde duran altlık üzerinden doğrudan devrilmiş heykel kaidesi özgün olmalıdır. Bu kaide ve diğer kaideler Geç Antik Dönem de bölünen ve güney-doğu bölümünün yeni bir yapı kompleksi olarak düzenlendiği alanda duvarlarda devşirme olarak kullanılmışlardır. Hamam girişinde yer alan ve özgün korunan heykel kaidelerine ait altlıklar

11 ve yatık durumdaki kaideler hamam girişinin ve bu nişli yapının heykellerin sergilendiği özel bir salon olduğunu göstermektedir. Bu durumda Nişli mekan heykellerle süslü veya heykellerin sergilendiği bir onurlandırma mekanı yani mermer salon işlevindedir. Ancak iç mekandaki mermer kaplamaların tümü ele geçen örnekler dikkate alındığında renkli mermerlerden oluştuğu anlaşılmaktadır. Duvarlar 7 cm kalınlığında harçla sıvandıktan sonra 2 cm kalınlığında renkli mermerlerle kaplanmıştır. Yapının Bizans Dönemi nde birkaç kez farklı mimari düzenlemeye sahne olması, yapısının da özgün formundan uzaklaşmasına neden olmuştur. Özellikle yapıyı kuzey-güney yönde ikiye bölen Geç Dönem duvarı bu değişimlere belge olarak korunmuştur. Bu duvarlar 60 cm kalınlığında ve 170 / 68 cm yüksekliğinde korunmuşlardır. Özgün yerlerinden sökülen heykel kaideleri bu duvarda devşirme olarak kullanılmış ve bazı heykel kaideleri ise gelişigüzel yatırılmışlardır. Bu durum nişli yapıda bazı noktaların geç dönemde dahi kullanıldığını ancak özgün yapısından uzaklaştığını göstermektedir. Nişlerin bazılarının kireç harç ve moloz taşlarla örülerek kapatılması, bazılarının ise daha geç dönemde çamur harçlı moloz taş ile örülmesi sonrasında özel mekan, depo, ambar ve işlik olarak kullanıldığını göstermektedir. Bu işlik ve depolara ait çok sayıda pithos ve yarı örme pithos yer almaktadır. Bazı pithoslar tabana, bazıları ise gövdenin yarısına kadar zemine gömülmüşlerdir. Bu durum doğrudan içlerinde barındırdıkları malzemeyle ilişkilidir. Ancak içlerindeki malzemeye ilişkin herhangi bir bulgu ele geçmemiştir. Buna rağmen nişli yapının kuzey batı köşesinde 2009 yılında ele geçen iki ezgi taşı ve yarım taş tekne burada zeytin yağının elde edildiğine işaret etmektedir. Mekanın ön tarafına doğru bir adet küçük sarnıç ele geçmiştir. Sarnıç 2.95 x 84 cm ölçülerinde dikdörtgendir. Duvarlarında ve tabanda Roma hamamına ait tuğlalar devşirme olarak kullanılmışlardır. Kuzey-doğu dar duvarda 71 cm uzunluk ve 7 cm kalınlığında bipedales tuğlası kullanılmıştır. Tabanda ise 27 x 27, 29 x 29, 30 x 27 ve 31 x 31 cm öçlülerinde hypocaust pilae tuğlaları kullanılmıştır. Sarnıç yapısının üzeri 102 x 62, 101 x 50 ve 104 x 61 cm ölçülerinde dikdörtgen yassı levha taş bloklarla kapatılmıştır. Sarnıcın bir su girişi ve tahliye çıkışı pişmiş toprak künklerle sağlanmıştır. 3.TÜF TEMEL Roma hamamı ile Nişli Yapı arasında hamam ile bağlantısı olduğu düşünülen alanda temizlik ve kontrol çalışmaları yapıldı. Kazılan alan 13.50 X 15.34 X 3.88 m ölçülerinde

12 açılan alanda kazı çalışmaları daha çok güney-doğu köşede (Hamam bitişiği) yoğunlaştırıldı. Üç tarafı duvarla çevrili bu geniş alan hamam girişine boş cephesi ile bakan tek yapıdır. Yapının duvarları 60 cm genişliktedir. Temelden başlamak üzere en fazla korunmuş yükseklik 2.00 m, hamam tarafında ise 2.24 m dir. 2010 yılında alçılan alanda kuzeydeki duvar meydana çıkarılmıştı. Bu duvar aynı zamanda daha dar bir açıyla Roma hamamı apodyteriumunun köşesine birleşmekte idi. Ancak hamamdan daha sonra yapıldığını teknik ve mimari uygulama ile 2010 yılı kazılarında ortaya koymuştuk. Kireç harç ve moloz taşın kullanıldığı duvarda köşelerde kesme blok taşlar kullanılmıştır. Taşlardaki dübel ve kenet yuvaları ve kurşun akıtma kanalları devşirme olduğunu göstermekte ve yapı duvarları ile teknik işçiliğin uyuşmadığı anlaşılmaktadır. Buna ek olarak duvar iki kat temel ile yükseltilirken taşıyıcı işlevde olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu duvarın çevrelediği alanda daha önceki yapılarda da olduğu gibi mimari kalıntı veya döküntü ele geçmemiştir. Ancak özenle yapılmış bir yapı olması ve duvar örgü tekniği açısından hamam duvarları ile benzerlik göstermesi önemsenecek bir yapı kalıntısı olduğuna işaret etmektedir. Duvarın ikinci kat temellerine de ulaşıldığından 2010 yılı çalışmalarına son verilmişti. 2011 kazı sezonunda aynı alanda yeniden çalışmaya başlanmasının ana nedeni ise son anda temel seviyesinde fark edilen toprak rengindeki değişikliktir. Nişli yapı tarafındaki duvardan başlayıp hamam köşesine doğru devam eden duvar kalıntısı olabilecek nemli bir alanın varlığıydı. Hellenistik yapılardan tapınak ve hamamın ateş ve suyla temas eden bölümlerinde kullanılan tüf temellerin ve duvarların genel karakteristik özelliği olan suyu emme ve geç kuruma gibi belirtiler nedeniyle erken bir yapı kalıntısı olma ihtimalini doğurmuştur. 2011 yılı çalışmalarına, bu nemli ve hamama doğru devam eden hattın Nişli Yapı tarafından başlamak üzere gerçekleştirildi. Nişli yapı tarafından başlayan nemli alanda hamama doğru devam edildi. Yaklaşık 10 m uzunluğunda ve hamama yaklaştıkça başka duvarlarla birleşen bir sıra tüf temel ortaya çıkarıldı. Tüf temelin genişliği 65/67 cm arasında değişmektedir. Ortalama blok uzunluğu 93 cm ve 33 cm kalınlığındadır. Bu tüf temelleri kuzey-doğu yönde kesen 73 cm kalınlığında ve 4.55 m uzunluğunda moloz taş ve kireç harçlı duvar bu tüf temellerle ilişkili olmalıdır. Bu moloz duvar 107 cm yüksekliğinde ve temel örgüsünden ibarettir. Tüf temeller erken bir mimariye işaret etmekte iken üzerinde yer alan ve

13 bu temelleri kesen moloz taş ve kireç harçlı duvar geç dönemde inşa edilmiş Roma Dönemi ne ait duvarlardır. Roma hamamının köşesine doğru yapılan çalışmalarda ise yoğun gri ve siyah kül tabakalarına rastlanmıştır. Bu durum, kalıntıları günümüze gelen hamam ile ilişkili imiş gibi algılansa bile ele geçen bazı tegula mammatae parçaları günümüze ulaşan hamamdan erken bir mimariye işaret etmektedir. Bu düşünce doğrultusunda devam edilen kazılarda hamam duvarına bitişen doğu duvarı altında üç taş blok sırasının başka bir yapıya ait olduğu doğrulanmıştır. Yoğun kül tabakası arasında ve ateş ile temas etmiş bu bloklar başka bir yapıya işaret etmektedir. Çünkü bu taş sırası Roma hamamının Apodyterium kısmının da dışına denk gelmektedir. 2010 yılı kazı sonucunda da ifade edildiği gibi ele geçen tegula mammatae parçaları ve Roma hamamında kullanılan bazı devşirme malzemeler ve onarım izleri erken bir hamam yapısına veya Roma hamamının erken evresine işaret etmektedir. Nişli Yapı ve Hamam arasında yer alan Tüf temel kazısı Herhangi buluntu ele geçmeyen alandaki duvarlar ve çevresinde daha da derine inerek tabakalaşmanın tespiti amaçlı yapılan çalışmalarda ise doğu köşede ana kayaya (kist) rastlanmıştır. Taban üzerinde prehistorik döneme ait seramik parçaları ele geçmiş ve zemine

14 açılmış 27 cm derinlik ve 58 cm çapında yuvarlak bir çukur (pit) tespit edilmiştir. Bu durum prehistorik yerleşim alanının yayılım alanı açısından önemlidir. Alanı kuzey doğudan sınırlandıran Roma duvarının arkasında (kuzey-doğu) prehistorik dönem yerleşimine ait bulguların devam edip etmediğini görmek amacıyla açılan çalışmada farklı bulgular ele geçti. Roma hamamı içinden ve üzerinden geçmesi mümkün olmadığından ve kutsal alanın kuzey batısına su taşıyan pişmiş toprak su boruları ile karşılaşılmıştır. Roma ve Bizans Dönemine ait su borusu hatlarını tahrip etmemek için pişmiş toprak boru hatlarının bulunduğu kottan aşağı inilmemiştir. Kazısına son verilen alan tüf temelin bulunduğu alanı sınırlandıran kuzey-doğu duvarı ile apodyteriumdan gelen duvarın sınırlandırdığı köşe dikkate alınarak kazısına son verilmiş ve boru hatlarının bulunduğu alan toprakla doldurulmuştur. Altta ana kaya üzerine prehistorik taban ve ele geçen seramik parçaları, bu arkeolojik tabaka üzerine oturan tüf temeller ve bunların üzerine oturan Roma duvarları ile mimari tabakalaşma az da olsa ortaya konmuştur. Buluntu ve bulgular nedeniyle erken yapıya işaret eden bu alandan daha ileriye devam edilerek apodyteriumun kuzey köşesi dışında çalışma yapılmıştır. 4.HYPOCAUST (ROMA HAMAMI ARKAİK EVRESİ) Tüf temel bölümünde de ifade edildiği gibi 2010 yılı kazı çalışmalarında ele geçen bazı bulgular ve 2011 yılı çalışmaları apodyterium civarında yeni bulgu ve bilgilerin varlığını haber vermekteydi: Apodyterium kuzey cephe niş düzenlemesinde bir bozulma göze çarpmaktaydı. Simetrisindeki düzenleme ve niş ölçüleri dikkate alındığında toplam 6 nişli olması gereken duvarda 4 niş özgün olarak korunmuş, kuzeybatıya doğru nişlerin tahrip edildiği veya sonradan yeni bir düzenleme yapıldığı anlaşılmıştı. Özgün nişler 2.70 m genişliğindedir ve her iki niş arasında 1.50 m genişliğinde paye ve ortalama 40 cm derinliğindeki niş ile devamlılık göstermektedir. 5 nolu niş yerine, duvarda dikey korunmuş ve örgü malzemesi olarak kullanılan iki kesme blok andezit taş dikkat çekmektedir. Bu tür uygulamalar genelde hizmetli koridorunda olduğu gibi Smintheion Roma hamamının diğer mekanlarında görülen dar geçişlerdeki bir kapı uygulamasıdır. Bu durum Smintheion Roma Hamamının tamirat

15 veya tadilat geçirdiğine işaret eder. Benzer uygulama ikinci evrede daraltılan külhan ve sonradan eklenen hypocaustlu mekanda da mevcuttur. Ayrıca bu uygulamanın yan tarafındaki 6 no lu niş düzenlemesinin iptal edilerek kaplama mermerlerin zeminden başladığını göstermektedir. Bu tamirata ait izler yine batı köşede kanalizasyonun çıkış noktasındaki döşemede ve süpürgeliklerde de görülür. Özgün kaplama olan kalker taş yerine daha kaba ve siyah renkli kalker kanal kapak taşı olarak değiştirilmiş ve köşedeki süpürgelikler özgün yerlerinden kaldırılarak gelişigüzel dizilmişlerdir. 2010 kazıları sırasında içerisinden tuğla, kiremit ve tegula mammatae parçaları ele geçen ve apodyteriuma dışarısında bulunan dairesel duvar (apsis?) temel seviyesine kadar inilmiş ancak buluntu dışında değişiklikle karşılaşılmamıştı. Çünkü batıya doğru açılan geç antik duvar altında kalan dikdörtgen bir alanda ısıtma sistemine (hypocaust) ait olabilecek tuğla (pilae), pişmiş toprak boru ve kül katmanının yanı sıra yanmış moloz ve tuğla parçalarına rastlanmıştı. Bu pişmiş toprak borulardan bazıları istif yapılmış şekilde yan yana düzenli, bazıları arka arkaya bırakılmıştı. Bazıları ise dikeydir ve özgün olmalıdır. Alanın nemli olması nedeniyle 2011 yılında kazılmak üzere kazısına son verilmişti. Ancak geç dönem duvarı altında görülebilen ocak kalıntıları burasının hamamın ısıtılan erken bir evresine ait olduğunu göstermekteydi. Bu konunun ve anılan alanın işlevi 2011 yılı kazılarıyla açıklığa kavuştu. Apodyteriuma kuzeyden bitişik yapılan çalışmada daha önce ifade edilen varlığı üzerinde durulan hypocaust sistemine ulaşıldı. Roma hamamının en erken (arkaik) evresini temsil eden bu hypocaust yapısı küçük özgün buluntularla tamamlanabilmektedir: Tüf temeller üzerine inşa edilen yapının duvarları moloz taş ve kireç harç ile inşa edilmiş olmalıdır. Olasılıkla hypocausta sahip bu sıcak mekanın (caldarium/tepidarium) bir apsise sahip olduğu anlaşılmaktadır. Ana kayaya kadar 197 cm yüksekliğinde korunmuş duvara sahip yarım apsis kalıntısı bu apsise işaret etmektedir. Ancak apsisin bütünü moloz taş ve harçla inşa edilmiş ve temelde tüf taşına yer verilmemiştir. Apsis kalıntısına ait duvarın kalınlığı 70 cm dir. Apsis duvarında duvardan ısıtma sisteminde kullanıldığı düşünülen metal çivi kalıntı ve parçaları tespit edilmiştir. Olasılıkla bu çiviler tegula mammatae tuğlalarını duvara tutturmak amaçlı kullanılmaktaydı. Birbirleri arasındaki uzaklık 37/47/48 cm olup tutturduğu düşünülen tuğlalara ait herhangi bir buluntu bu alanda ele geçmemiştir. Ancak

16 duvardan ısıtmanın varlığını kanıtlayan bulgular bu çivilerin hemen altında zeminden 82 cm yükseklikte tespit edilen tuğlalardır. Kazı Sonrası Hypocaust kalıntısı Bunlar pilae olarak kabul edilen dikey tuğlalar üzerine oturan ve zemini taşıyan tuğlalardır. Oturdukları tuğlalar, 11 cm genişliğinde ve oval duvara dayalı 82 cm yüksekliğindeki moloz duvara gömülü pişmiş toprak boruların üzerine denk gelmektedir. Bu boruların içerisi boş ve 57 cm yüksekliğindedirler. Hypocausta bakan yüzlerinde üst bölümde

17 olmak üzere birer oval boşluk açılmıştır. Özel üretilmiş bu boruların iç yüzüne 10 cm genişlik ve 16 cm yüksekliğinde birer oval delik mevcuttur. Borunun özgün dış çapı 11, iç çapı ise 9 cm dir. Bu dikey borular üzerine ise 57 cm genişliğinde, 7 cm kalınlığında kare veya dikdörtgen tuğla yer alır. Alttan gelen sıcak havayı duvardaki boşluğa aktaran içi boş dikey boru üzerine denk gelen ve zemini taşıyan yatay tuğlanın boru üzerine denk gelen kısmı elle sonradan kesilerek 10 cm çapında bir oval boşluk veya gedik verildikten sonra yerleştirilmiştir. Böylece zemin altında dolaşan sıcak hava duvara arasındaki boşluğa ulaştırılmış olmaktadır. Oval duvarın (Apsis) korunan iç kısmında toplam 6 adet duvara gömülü yüzeyi açık dikey boru tespit edilmiştir. Bunlardan sadece biri ile yürüme tabanı arasındaki tuğla belgelenecek kadar korunmuştur. Apsis içerisindeki hypocaust sistemine ait ve zemini taşıyan pilaeler küçük sütuncuklardan meydana gelmiştir. Üç adet sütuncuktan birine ait bir, diğerinde iki adet tuğla korunmuşken bir pilae özgün şekli ve yüksekliği ile korunmuştur. Pilae sütuncuğun toplam yüksekliği 64 cm dir. Bu sütuncuk üzerinde 2.5 cm kalınlığında bir tuğla muhtemelen aralarında kullanılan harçtan veya kalınlıklarından doğan dengeyi sağlamak için kullanılmış olmalıdır. Bunun üzerinde 6 ve 5 cm kalınlığında iki kalın tuğla parçası korunmuştur. Bu tuğlalardan üstte yer alan biraz önce ifade ettiğimiz sıcak havayı duvar boşluğuna aktaran yarım ay şeklinde kesilmiş tuğladır ve üstte yer alır. Sütuncuğu taşıyan tuğlalar yuvarlak tuğlalardan oluşmaktadır. Yuvarlak tuğlalar 18 cm çapında, 7 cm kalınlığında ve ortasında 4 cm çapında yuvarlak delik yer almaktadır. Duvara gömülü bu dikey boruların birbirlerine olan mesafesi 40 cm dir. Hypocausta ait yarım apsis içindeki düzenleme zeminden ısıtmanın güçlü ve olasılıkla caldarium gibi sürekli ısıya ihtiyaç duyan mekan olduğunu göstermektedir. Apsisin tüf temelli ana mekana dayandırılarak inşa edildiği temel seviyesinde anlaşılmaktadır. Güney doğu köşeden tüf temele bitişmeden önce tüf temel dışından bir kanal duvar altından ve hypocaust zemini altından geçerek devam etmektedir. Kanal genişliği 21 ile 37 cm arasında değişmektedir. Kanalın derinliği 27 cm dir. Duvarlarında yer yer moloz taş kullanılmış ve çoğu tahrip olmuş kanalın üzeri bazı noktalar hariç kapalıdır. Kanal üzerinde yine moloz ve küçük yapı taşları kapak taşı olarak kullanılmıştır. Bu kanal gelişigüzel ve özensiz olup boyutları da dikkate alındığında çevrede biriken ve dışarıdan gelen suyun hamam kanalizasyonuna aktarılması için kullanılmış olmalıdır.

18 Hypocaustlu yarım daire apsise ait kalıntı Tüf temeller ise ısıtılan (Caldarium?) mekanın temelini ve hypocaust sistemini taşıyan ve özel dizayn edilmiş örgü olmalıdır. Tüf duvarın veya temellerin genişliği 65 cm dir. Farklı blokların bir araya getirilerek bitişik örülmüş ve hamam tabanı seviyesinde korunmuştur. Dışarıdan su almaması için tüf blokların birleşim ve derz noktaları hidrolik harçla sıvanarak su geçirmezlik kazandırılmıştır. Bu uygulama hamam kuzey doğusunda güçlü su akıntısı (yağmur suyu?) veya sel suları dikkate alınarak yapılmış olmalıdır. Örneğin hypocaust güney-doğu açma kesitinde görüldüğü gibi farklı dönemlere ait pişmiş toprak su boruları sel suları ile dolup tıkandığından bir yenisine ihtiyaç duyulmuş ve pişmiş toprak su boruları bir ağ oluşturmuştur. Yoğun geçen su boruları ve su yatağının bulunduğu dereye yakın olması tüf temellerde sıva uygulamasını gerekli kılmış olmalıdır. Güney-doğu kuzey-batı yönde devam eden su borularından birer örnek çizilip fotoğraflandıktan sonra depoya kaldırılmıştır. Tüf temellere sahip hypocaustun kuzey duvarının söküldüğü ve ancak bir sıra (yaklaşık 30 cm yüksekliğinde ) korunmuştur. Bu kuzey ve doğu duvarında da dikey

19 gömülmüş pişmiş toprak borular konmuştur. Birbirlerine 50 cm uzaklıkta yerleştirilen bu pişmiş toprak boruların sıcak havayı toplaması için yüzeyine açılan oval boşluğa sahip oldukları görülmektedir. Yaklaşık 57/60 cm yüksekliğindeki boruların yüz açıklığı 16 cm yükseklik ve 7 cm genişliğindedir. Yaklaşık 10 cm çapındaki bu boruların üzerine de yine apsiste olduğu gibi 56 cm genişliğinde ve 7 cm kalınlığında tuğlaların konduğu anlaşılmaktadır. Hypocaust sistemine ait in-situ pilae Ana mekanda hypocaustu altı sıra tüf blokları ve pişmiş toprak borulardan oluşan destekler taşımaktadır. Kuzeyde iki sıra dikey yerleştirilmiş pişmiş toprak boru hattından sonra bir sıra tüf blok ve yine üç sıra dikey yerleştirilmiş pişmiş toprak boru yer almakta ve bu sıralar tam olmasa da Roma hamamı duvarına paralel devam etmektedirler. Genel planda da erken evre hypocaustu Roma hamamı planı ile paralellik göstermez. Hypocaustu taşıyan pişmiş toprak borular altında 27/32 cm genişliğinde ve yine 27 cm yüksekliğinde küçük tüf blokları altlık veya kaide olarak kullanılmıştır. Bu tüf bloklar tüm zeminde olduğu gibi kireç harçlı ve küçük moloz taşlarının oluşturduğu tabana oturmaktadırlar. Taşıyıcı özellikleri sadece yürüme zeminini taşımak olduğundan içleri sadece kireç harç ve kum karışımı ile doldurulmuş ve sağlamlık kazandırılmıştır. Bu uygulamayı

20 Roma hamamı temelleri açılırken sökülerek yeniden kullanmak üzere istiflenmiş pişmiş toprak borular göstermektedir. Bu pişmiş toprak boruların yüksekliği 55/57 cm arasında değişmektedir. Kaidelerle birlikte boruların toplam yüksekliği 66 cm dir. Borunun ağız çapı dıştan dışa 25.5, içten içe ise 19 cm dir. Her iki dikey pişmiş toprak boru arasındaki mesafe 34 cm dir. Kaideleri arasındaki genişlik ise 30 cm dir. Pişmiş toprak boruların yanı sıra hypocaust zemini tüf blokları ile de desteklenmektedir. Bu uygulama taşıyıcı özelliği artırmak ve ateşin yıpratıcı etkisini azaltmak içindir. Bu nedenle tüf bloklarında da borularda olduğu gibi yaklaşık 12 cm yüksekliğinde bir blok kullanılmış ve bunlar üzerine taşıyıcı asıl tüf bloklar yerleştirilmiştir. Her iki tüf bloğu arasındaki mesafe 37 cm dir. Tüf bloklarının yüksekliği 77 cm, kalınlığı 63 cm dir. Ancak bu ölçülerde yıpranma payları değil korunan boyutları dikkate alınmıştır. Tüf boklarının üzerinde ise zemini taşıyan 57x55x55x5 cm ölçülerindeki bipedales tuğlaları kullanılmıştır. Bipedales tuğlalarının oturabilmesi için tüf bloklarının üst noktalarına 7 cm genişlik ve 9 cm yüksekliğinde profilli köşeler hazırlanmıştır. Tek parça tuğlanın özgün korunduğu tüf üzerine oturan örnekte tuğla kalınlığı 7 cm dir. Bipedales tuğlaları üzerinde 6 cm kalınlığında taban beton harcı ve bunun üzerinde 3.5 cm kalınlığında döşeme altı harcı yer almaktadır. Zeminde ise bu döşeme altı harcı üzerinde 2.5 cm kalınlığında mermer döşeme yer almaktadır. Hypocaust sisteminden duvardan ısıtma sistemine yani tegula mammatae düzenlemesine geçiş apsis ile aynı özelliktedir. Ancak ana mekanın hypocaust köşesinde büyük bir boru sıcak havayı duvara aktarmak için kullanılmıştır. Dış çapı 21 cm olan borunun iç çapı 17 cm dir ve içerisinde yanık izleri mevcuttur. Tüm hypocaust sisteminde aşırı yanmadan dolayı tüflerde erime ve yıpranma diğer malzemelerde ise is ve yanma izi mevcuttur. Zeminde 2-3 cm kalınlığında kül tabakası korunmuştur. Duvardan ısıtma sisteminde tegula mammatae tuğlaları kullanılmıştır. Duvar kalınlığı tüf blokları dikkate alındığında 65 cm dir. Tegulalar doğrudan bu duvara dayandırılmamış 18 cm kalınlığında moloz taş ve hidrolik / beton harç ile örülü duvara dayandırılmıştır. Tuğlalar 7 cm uzunluk ve 4 cm kalınlığında memelere sahiptir. İki meme arasındaki uzaklık 21 cm dir. 41.5 x41.5 cm öçlülerindeki tegulalar 3 cm kalınlığındadır. Tegulalar duvara metal çivilerle tutturulduktan sonra yine 22 cm kalınlığında bir moloz taş ve harçla örülü duvarla desteklenmiş ve 5 cm sıva ile düzeltme yapıldıktan sonra 2.5 cm kalınlığında mermer levhalar

21 ile kaplanmıştır. Tegula ve mermer kaplamalara ait çivi örneklerinin in situ malzemesi ele geçmemiştir. Ancak tegulaların özgün çivileri dolgu arasından çıkarılmıştır. 5.ROMA HAMAMI KANALİZASYONU 2008, 2009 ve 2010 yılı kazılarıyla ortaya çıkarılan Roma hamamı, kutsal alan içerisinde büyük bir alanı işgal etmektedir. Büyük oranda blok taş ve suyun kullanılmasından dolayı harçlı duvar yapısı ve zemine ihtiyaç duyan yapıda su geçirmezlik ön plandadır. Bu yapıya 2006-2007 yıllarında açılan su depoları da eklenince yağmur suyunu tutmayan yapıların sayısı artmış olmakta ve bulunduğu yer nedeniyle tapınak da bu alana dahil edilmektedir. Bu bağlamda uzun süre veya şiddetli yağan yağmur suları özgün bir kanala yönlendirilmek zorundadır. Çünkü 2009-2011 yıllarında ortaya çıkarılan ve hamam girişinde yer alan mermer kaideler ve içerisinde bulunduğu yapılar, yağmur suyunun birikmesi ile zarar görmektedir. Kazılan alanların yağmur sularından etkilenmemesi ve az korunmuş yapıların tahribatını önlemek için hamamın kendi özgün kanalını açarak en azından suyun vermiş olduğu zararı en aza indirmek amacıyla çalışmalara başlandı. Bu bağlamda 2009 yılında Apodyterium batı köşesinde tespit edilen ve apodyterium mekanında kullanılan atık suyu dışarı atan özgün kanal çıkışı dikkate alınarak yağmur mevsimi başlamadan toplanan suları dışarı atmak için kazı çalışmalarına başlanıldı. Su depolarından artan suyun ve su depoları ile hamam arasındaki yağmur sularının toplandığı ana kanal hizmetli koridoru batı bölümünde yer almaktadır. Hizmetli koridoruna girmeden önceki alanda kazılar yapılarak kanal kapak taşları açıldı ve içerisinde yer alan dolgu toprak temizlendi. Kanal kapak taşları kapatıldıktan sonra üzerine topraktan yoğrulma çamur atıldıktan sonra toprak ile örtüldü. Hizmetli koridoru içine giren bu atık su kanalı koridor boyunca koridor tabanından hafif meyille apodyteriuma bağlanmaktadır. Bu kanalın da koridor içerisindeki kısmı kanal kapak taşları kapatıldıktan sonra yine özgün halinde kapatılarak üzerine çamur serildi. Aynı şekilde hizmetli koridoruna merdivenli giriş tarafından bağlanan atık su kanalı da temizlenerek pişmiş toprak boru ile kanal içine akıtma sağlandı. Bu düzenleme ile hizmetli koridorunun merdivenleri ve çevresi nemden korunmuş oldu.

22 Kanalizasyon kanalının hamamdan çıkışı, doğudan görünüşü Apodyteriumu dört taraftan saran ve kendi suyunu toplayan kanallar batı köşede derinleşerek ana kanala bağlanmaktadır. Ana kanalın çıkış yönü dikkate alınarak kazı çalışmasına başlandı. Bu doğrultuda kanalın yöneldiği yönün daha kolay bulunabilmesi için Nişli yapı ile Tüf temelli alan arasındaki kanalın yönü de dikkate alınarak 2.60 m x 4.90 m ölçülerinde kanal hattını dik kesen bir sondaj çalışması yapıldı. Kanal sondajı çalışmasında farklı mimariye sahip kanal örneklerinin bir arada ve birbirlerini tahrip ederek kullanıldığı saptandı. Apdyterium çıkışında 32 cm derinlik, 33 cm genişlikte yer alan kanalizasyon soğuk su havuzunun bulunduğu köşede 17 cm ile 29 cm genişlikte değişmekte ve keskin dönüşler yapmaktadır. Kanal duvar kalınlığı ilerleyen alanda da değişmektedir. Roma hamamı soğuk su havuzu hizasında 26 cm genişlik ve 27 cm yüksekliğindeki kanalın duvar kalınlığı 34 cm dir.

23 Kanalizasyon kanalının hamamdan çıkışı, batıdan görünüşü Bu durum kanal çıkışından itibaren sürekli değişime uğradığını ve özensiz yapıldığını göstermektedir. Her ne kadar görüntüde ve boyutlarda değişim olsa da bu durumu üzerinde yer alan Geç Antik dönem yapılaşmasına ait duvarların sonucu olduğuna bağlamak olasıdır. Çünkü soğuk su havuzu hizasında iki ayrı kanalın varlığı tespit edilmesine rağmen geç dönem duvarları ile yıkıldığı ve duvar köşe bağlantılarına denk gelmesi nedeniyle detaylar okunamadı. Kanallardan kuzeybatıda yer alanın tuğla döşeli tabanına rağmen güneydoğuda yer alan kalıntının kireç harçlı molozla inşa edildiği anlaşılmaktadır. Oldukça tahrip olan bu kanallar kanal sondajına doğru tek kanala döndüğü anlaşıldı. Bu noktada Geç antik dönem yapılarının Roma hamamının kanalizasyonunu kullandığını gösteren bulgulara ulaşıldı. Bunlardan biri Geç antik dönem duvarının üzerinde kapıya benzer ve sonradan doldurulmuş açıklığın varlığıdır. Uzun süren Bizans tahribatı ve yapı malzemelerini söken düşünce doğrultusunda tüm kanal hattının ve içerisinin kanal kapak taşlarının söküldükten sonra moloz

24 ve kül ile doldurulduğu anlaşıldı. Bütün molozun kanalizasyon üzerine döküldüğü ve hamama ait olduğu ele geçen birkaç mermer kaplama, mermer silme parçası ve tegula parçası örneklerinden anlaşılmaktadır. Yüzeyde bahçe toprağına yakın noktalarda ise Geç Antik Dönem malzemesi yoğun olmakla birlikte Roma seramikleri ile karışık durumdadır. Kanalizasyon açma genişliği 2.00 ile 2.20 m arasında değişmektedir. Kanal açmasının 31. metresine kadar özgün korunduğu anlaşıldı ancak bir kısmı tahrip olmuş kanalın yer yer daraldığı görülmektedir. 29 ile 44 cm genişliğinde duvarlara sahip kanalın genişliği 20 ile 14 cm arasında değişmekte ve bazen taban genişliği ağızdan daha geniş olmaktadır. Roma hamamı soğuk su havuzu kanalının bağlantısı kanal üzerinde yer alan depo küpü nedeniyle tespit edilememiştir. Ancak tepidarium yönünden gelen kanal aynı mimari özelliklere sahip olarak yaklaşık 15 m lik mesafede ana kanala birleşmektedir. Roma hamamı apodyterium kanalları ile kanalizasyon hattındaki kanalın ve duvarlarının boyut ve derinliği oldukça farklıdır. Kanalizasyonun yaklaşık 31. metresinden itibaren 2.60 x 10 m lik bir sondaj daha yapılmış ve bu alanda kanal üzerine sonradan yapılan bir yapının kanalizasyonu ile birleştiği saptanmıştır. Yapılan sondaj çalışmasında 95 cm genişliğinde bir duvarın varlığı tespit edildi. Bu duvarın 33 cm lik iç kısmının sonradan eklendiği anlaşıldı. Moloz ve kesme taşın birlikte kullanıldığı duvarda tuğla malzeme de devşirme malzeme olarak değerlendirilmiştir. Bu duvar altına girmeden önce yapıya ait olduğu düşünülen 24 cm genişlikte ve 20 cm derinlikte bir kanalın bu ana kanala ters yönde bağlandığı anlaşılmaktadır. Olasılıkla bu iki kanal kanalizasyon açmasının ortasına doğru geri istikamette bağlanmaktadırlar. Bu düşünceye sebep ise kanal tabanının yönüdür. Ancak kanal sondajındaki amaç hamam ve çevresindeki suyu en kısa yoldan ve mümkün olduğunca hızlı bir şekilde çalışma alanı dışına çıkarmak olduğundan bu alanda fazla detaylı çalışma yapılmamış, eğim dikkate alınarak batı yönde ilerlemeye devam edilmiştir. Kanal sindajının 31 ve 41. metreleri (doğu sondajı) arasında, anılan duvar ile sınırlı andezit, mermer ve tuğla ile karışık döşeli bir zemin tespit edilmiştir. Üzeri moloz taş, kesme blok ve toprak ve tuğla parçaları ile kaplı alanda bir adet küçük yazıtlı mermer ele geçmiştir. Oldukça parçalanmış olan mermer (heykel kaideleri ile benzer adak yazıtı) yıkanıp temizlendikten sonra parçalar yapıştırılarak çatı altında korumaya alınmıştır.

25 Yazıtlı mermer adak anıtı Aynı mekan içinde ele geçen bir mermer sütun parçası alt profilleri korunmuş olarak ele geçmiştir. Toplam 90 cm yüksekliğinde olan bu sütun parçası 37 cm kalınlığındadır. Sütun yanında yer alan bir mermer blok ise 73 x 86 x 17 cm ölçülerinde olup geçici olarak sütun tamburu bu mermer blok üzerine konmuştur. Hamam kanalizasyon Çalışması- Doğu sondajı, Tabanı farklı malzeme ile döşeli mekanın açılan kısmı

26 Moloz taşlar ve yapı taşları kaldırıldıktan sonra mekan tabanının mermer, andezit ve tuğlalarla kaplandığı görülmüştür. Farklı malzeme ile döşenen tabanda Roma hamamına ait süpürgelikler de döşeme olarak kullanılmışlardır. Ele geçen sağlam döşeme tuğlaları açmanın kuzey köşesinde ele geçmiş olup, 28x28, 53x43, 41x42, 34x45, 92x 38 cm ölçülerindedir. Süpürgeliklerden kuzeyde yer alanı 64x8 cm dir. Döşeme zemini altında devam eden atık su kanalı ise üzerindeki çökme yapan bloklar alındıktan sonra 30 cm genişlik ve 38 cm yüksekliğinde ölçülmüşlerdir. Döşemenin güney kenarında 72x76 cm ölçülerinde ve 92 cm yüksekliğinde bir paye veya köşe tespit edilmiştir. Paye dikdörtgen üç adet yassı taşın dikey yerleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Payenin 90 cm güneyinde 47 cm genişliğinde bir duvar köşesi tespit edilmiş ancak devamının kazılmasına gerek görülmemiştir. Bu köşenin batısında devam eden duvarla arası 130 cm açıklıktadır. Batıda devam eden duvarın köşesinde 65 cm genişlik ve 64 cm yükseklik ölçüleri alınmıştır. Ceviz ve karaağaç altında kalan ve 87 cm uzunluğundaki bu duvar köşesi temizlenmemiştir. Ancak köşe yaptıktan sonra güneye dönen duvarın uzunluğu 165 cm dir. Ağaçların ve toprak altından kanal içine ulaşan köklerinin engel olması nedeniyle kanal içi, duvar altından temizlenerek açılamamıştır. Ancak güneye devam eden duvarın yüksekliğinin düşük olması nedeniyle kanalın tamamen açılmasına da gerek duyulmamıştır. Kanalizasyon sondajının devamında açılan ve 12.70x9 m ölçülerindeki açmada da yine benzer şekilde Geç antik dönem yapılarının temel kalıntılarına rastlanmıştır. Dört ayrı mekandan meydana gelen yapının işlevi konusunda karar vermek oldukça zordur. Çünkü bütün duvarlar temel seviyesinde veya korunmuş taban seviyesindedir. Tabanın altında güneye dirsek yaparak dönen kanal hattı daha büyük ve derin bir kanala bağlanmaktadır ancak kanalın devam ettiği yön bilinse de detayları konusunda gerek görülmediğinden ve çoğu noktada geç antik dönem yapılarının temelleri tarafından kesilmesi nedeniyle kazısına devam edilememiştir. Kanalın 35 cm genişlik 34 cm yüksekliğinde güneye dirsek yaparak devam etmesinden sonra daha eğimli ve ana kanala yüksekten bağlanmaktadır. Tabanından aktığı yapıların atık suyunun da aldı muhtemel bu ana kanal ana kayaya kazılmış ve üzeri hem yassı hem de tüf bloklarıyla kapatılmıştır. Bu mimari özellikler bu kanalın ana kanalizasyon kanallarından birisi olduğunu göstermektedir. Toplam 115 cm derinlikte ve 36 cm genişlikte olan kanalın mekan içinde devam eden uzunluğu 70 cm dir. Aynı kanal bir sonraki mekanın temel seviyesi altında 50 cm genişlik ve 59 cm yükseklikte devam etmektedir. Tüfle kapalı bu kanalın hemen doğusunda daha yüksekte tabanı oluklu

27 tuğladan yapılmış ve tahrip olmuş başka bir kanal daha mevcuttur. Ancak bu kanalın devamı da tahrip olmuştur. Her iki kanalın bulunduğu odanın güney duvarında dik yerleştirilmiş 27 cm dış, 20 cm iç çapına sahip 91 cm boyundaki pişmiş toprak boru hattı bu kanallara bağlanan atık su sistemine ait olduğunu göstermektedir. Kazıların ilerleyen dönemlerinde bu alanda veya kanal yönünde yapılacak çalışmalar kanalizasyonun yönü ve özgün mimarisi konusunda bilgi verecektir. Üzeri oyuk altı oval hale getirilmiş heykel (?) kaidesi Kanalizasyon hattı dışında pek buluntu vermeyen ve temele kadar sökülmüş bu mekanın odaları içerisinden bir adet parçalanmış depo küpü, andezitten oyulmuş bir adet küçük tekne, heykel kaidelerinden kesilerek ve yontularak hazırlanmış mermer sütun kaidesi, bir adet yuvalı yontulmuş kalker bloğu, ve yine heykel kaideleri ile benzer yarıdan kesilerek günlük işlerde kullanılmış mermer blok ele geçirildi. Mermer blok diğerlerinden farklı olup üst noktadan oyulmuş ve çatlayan kısım ise kurşun ve demirin birlikte kullanıldığı kenetle tamir edilmiştir. Kuzey batıda yer alan odalardan batıdaki tabana kadar tahrip edilmiş ve diğer mekanlarda olduğu gibi 67 cm lik duvarlar korunmuşlardır. 95 cm genişliğinde bir kapı ile

28 batıya açılan mekanın kapı girişi solunda ve mekan içinde zemin döşemesine ait iki küçük levha taş döşeme korunmuştur. Mekan 4.38x2.46 m öçlülerindedir. Daha kuzeybatı köşede yer alan ve boyut olarak en küçük olan mekanın zemininde de yine devşirme andezit ve kalker blokları kullanılmış ve 67 cm genişliğinde bir kapı ile batıya açılmaktadır. Mekanın boyutları 2.00x2.27 m.dir. Mekanların bütün duvarları moloz ve hafif yassı bir yüzeyleri düzeltilmiş taşların çamur harçla örülmesiyle oluşturulmuştur. Ele geçen mimarinin genel özelliği bu mekanların geç antik dönemde konut olarak kullanılmış olmalarıdır. Ancak yağmur suyunu kazı alanından uzaklaştırmak amacıyla yapılan bu kanal sondaj çalışmasında ortaya çıkan bu yapılar daha sonra korundukları kısımlarıyla daha detaylı kazılarak tanımı yapılabilir. Kanalizasyon hattından sonra 93. metreye kadar su tahliye seviyesi düşünce kanalizasyon hattının takibinden vazgeçilmiş ve en kısa yoldan suyun aktarılması için kazı çalışmaları 2.20 m genişliğinde devam ederek sadece bahçe toprağı kaldırılarak batıya doğru devam edilmiştir. Geç antik döneme ait duvarlar ve moloz dolguya ulaşılınca derine inilmemiş ve yağmur suyunun tahliyesi bu seviyede yeterli görülmüştür. Hamam kanalizasyon çalışması- Batı açması

29 En batıda (Batı sondajı) Geç antik döneme ait mimari kalıntının daha iyi korunmuş olarak ortaya çıkması nedeniyle Kanalizasyon hattının 93.metresinde 11.70x7.00 m ölçülerinde yeni bir genişletilmiş sondaj (batı) açılarak sadece Bizans mimari tabakası kazılmıştır. Alanda doğu ve batıda olmak üzere dar bir koridorla (veya dar sokak) birbirlerinden ayrılan iki mekana ulaşılmıştır. Doğuda yer alanın sadece köşesi ortaya çıkarılmıştır. Bu köşe duvarının genişliği 60 cm ve uzunluğu 4.81 m dir. Tabanı inilen duvarda mimarinin işlevini belirleyici herhangi bir bulguya ulaşılamamıştır. Dar sokak veya koridorla doğudakinden ayrılan batı mekanın geçmeden önce zemini moloz taş ve sıkıştırılmış toprak tabakasıyla kaplı alanda iki adet sütun ele geçmiştir. Sütunlardan birisi sağlamdır ve 194 cm boyutlarındadır. 30 cm alt çapa sahip sütunun üst çapı 27 cm dir ve her iki başı profillidir. Sütun gövde kalınlığı altta 27 üstte 25 cm olup yukarı doğru incelmektedir. Diğer sütun parçası ise alt profile sahip 122 cm uzunluğunda kalker sütun parçasıdır. Alt profili sağlam olan sütunun çapı 35 cm dir. Alt yüzeyinde 4x4 cm ölçülerinde dübel yuvası mevcuttur. Sütunların bulunduğu bu koridorun kuzey-doğu köşesinde 2 adet sütun başlığı devrilmiş olarak birbirleri üzerine yatık olarak ele geçmişlerdir. Birisi mermer ion sütun başlığı diğeri ise haç bezemeli kalkerden yontulmuş Bizans sütun başlığıdır. Sütunların devrilmiş olduğu koridorun hemen batısından iki yanı açık 139x 180 cm boyutlarında bir alan tespit edilmiştir. Tam köşesinde bir adet özgün sütun kaidesi Geç antik döneme ait olarak tespit edilmiştir. 37x37 cm lik plinthe 19 cm yüksekliğindedir ve doğrudan sertleştirilmiş zemine oturmaktadır. Kaidenin yüksekliği 36 cm dir. Plintheden sonra 6 cm lik düz torus, 5 cm trochilos ve 11 cm lik düz torus yer almakta ve üstte 5x6 cm ebadında bir dübel yuvasına sahiptir. Kaidenin bulunduğu bu dara alanda 62 cm genişlik ve 27 cm yüksekliğinde tüf taşından oyulmuş tekne yer alır. Güney kenarda ise zeminde tek sıra korunmuş duvar kalıntısı sonunda duvara dayalı bir küçük kare tekne (39x19 cm) korunmuştur. Bu mekanın duvarları da yüksek değildir. 43 cm yüksekliğindeki duvarların genişliği 52 cm dir ve moloz taş ve çamur harçtan inşa edilmişlerdir. Küçük ön mekanın doğusunda bu mekana dike ve dikdörtgen 140x 284 cm boyutlarında bir mekan daha mevcuttur. Güney köşesinde 1 cm çapında bir pişmiş toprak boru dik olarak yerleştirilmiş ve aynı noktada duvardaki blok taşa çakılı bir demir halka mevcuttur. Geniş bir açıklıkla kuzey batıya bağlanan bu mekanın kapı sövelerinden doğudaki

30 alçak olarak korunmuş batıdaki ise 156x20 cm boyutlarında yerde yatık vaziyette belgelenmiştir. Aynı mekanın kazısı sırasında çok sayıda parçalanmış fresko parçaları ve taban altında 33x34 cm boyutlarında bir adet mermer ion başlığı ele geçmiştir. Kuzey batıda yer alan oda ise açma sınırları doğrultusunda kazılmış ve mekan tabanından sonra alt tabaka dolgusu içerisinden bronz sikkeler elekten geçirilen topraktan elde edilmiştir. Doğudaki odaya 95 cm lik kapı ile açılan bu freskolu odanın buluntuları ile bu doğu odası aynı dolguya sahiptir. Bu odada da fresko parçaları ele geçmiş ve mekan ortasında bir adet kırık durumda andezitten dibek, iki adet Bizans Dönemine ait altın sikke ele geçmiştir. Dibek 38 cm ağız, 32 cm taban, 48 cm yükseklik, 28 cm bel genişliğine sahiptir. Dibeğin kaide yüksekliği 7 cm dir. Aynı mekanın kuzey açma kesitinde 1 adet Bizans kandili ele geçti. Batıya doğru devam eden bu kanalizasyon ve yağmur aktara kanalı sondaj çalışması toplam 93.80 m uzunluğunda açılmıştır. İlk 53 m de hamamdan itibaren devam eden özgün kanal ve elden geçirilmiş ve daraltılmış kanal takip edilmiş devamında ise sadece bahçe toprağı kaldırılmıştır. En batıda ve doğuda açılan sondajlar ise çevrede son evre mimarisinin mahiyeti konusunda bilgi vermiştir. Bu bağlamda Geç antik çağda Smintheion da güçlü bir Bizans yerleşiminden bahsetmek mümkündür. 6.KUTSAL YOL ÇALIŞMALARI Alexandria Troas ile Smintheion arasındaki ulaşımı sağlayan kutsal yol çalışmalarına 2007 yılında (Smn 07/ 3-5) adlı sondajla başlanmış ancak kamulaştırma sorunları nedeniyle 2011 yılında çalışma yapılabilmiştir. 2007 yılında açılan kuzey doğu bölümü ve özel bahçe (Bahattin Gürneşe ait) içerisinde batıda açılan sondajla kutsal yolun güzergahı kutsal alan içerisinde belirlenmişti. 2011 yılı çalışmalarında ise batı yönde daha ileriye devam ettirilmiştir. Bu doğrultuda yolun iki sondaj arasındaki bölümünü kazmak ve görsel hale getirmek için 7x 30 m ölçülerinde bir alanda çalışmalara başlanılmıştır.