Temiz Üretim (Eko-Verimlilik)



Benzer belgeler
TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) ALANINDA YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR & ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ KONUSUNDA ÜSTLENİLEBİLECEK ROLLER

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014

Temiz Üretim Süreçlerine Geçişte Hibe Programlarının KOBİ lere Katkısı. Ertuğrul Ayrancı Doğu Marmara Kalkınma Ajansı

İçindekiler Temiz Üretim: Küresel Çevre Sorunları İçin Önlem Almak Temiz Üretim: Çevreye

Proje Faaliyetleri ve Beklenen Çıktılar

C M Y CM MY CY CMY K TEMİZ ÜRETİM

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara

Türkiye de Ulusal Politikalar ve Endüstriyel Simbiyoz

TTGV Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Destekleri

VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN TEMİZ ÜRETİM ALANINDAKİ ÇALIŞMALARI

EKO-VERİMLİLİK PROGRAMI

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı

CMY EKO-VERİMLİLİK PROGRAMI

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

GAP BÖLGESİ NDE TARIM VE TARIMA DAYALI SANAYİDE ENTEGRE KAYNAK VERİMLİLİĞİ PROJESİ

İmalat Sanayinde Döngüsel Ekonomi ve İklim Değişikliğine Yönelik Çalışmalarımız

SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM VE TTGV FİNANSMAN DESTEKLERİ

UNIDO EKO-VERİMLİLİK PROGRAMI ve TTGV Planlanan Faaliyetler ve Firmaların Katılımı

TEKSTĐL SEKTÖRÜ NÜN BÖLGESEL ANALĐZĐ: ÇEVRE YÖNETĐMĐ VE TEMĐZ ÜRETĐM. Tekstil Sektöründe Temiz Üretim Sempozyumu

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ÇİMENTO SEKTÖRÜ

SANAYİDE & KOBİLERDE ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASI PROJESİ HAZIRLIK ÇALIŞTAYI

İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu Çalışma Grupları

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI

TTGV ÇEVRE PROJE FAALİYETLERİ VE İŞBİRLİĞİ AĞLARI OLUŞTURULMASI PROJESİ

ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9-10 Ocak 2013, Ankara

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

vizyon escarus hakkında misyon hakkında Escarus un misyonu, müşterilerine sürdürülebilirlik çözümleri sunan öncü bir şirket olmaktır.

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

İZMİR DE EKO-VERİMLİLİK (TEMİZ ÜRETİM) UYGULAMALARININ YAYGINLAŞTIRILMASI PROJESİ KAPSAMINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR. Sibel ERSİN, İZKA PPKB Birim Başkanı

Türkiye nin Tarım Vizyonu ve Geleceği

Kimya Sektöründe Sürdürülebilirlik Çalışmaları. 3 Mayıs 2016

AB ve Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu - IV Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Hibe Programı

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

İZMİR DE (TEMİZ ÜRETİM)

SANAYİ SEKTÖRÜ. Mevcut Durum Değerlendirme

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve

UNIDO EKO-VERİMLİLİK (TEMİZ ÜRETİM) PROGRAMI

%25 - % /02/2014 gen@istka.org.tr. %25 - % /02/2014 evk@istka.org.tr

ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ Acaba Atığınız Kimin Hammaddesi? Yeni Nesil Çevreci Yaklaşımlar Paneli 1 Mart 2018,Bursa

Eko-Verimlilik ve Temiz Üretim: Kavramsal Çerçeve

ÇEVRE DENETİMİNDE KÜRESEL GÜNDEM VE EUROSAI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENETİMİ SEMİNERİ

Yeşil Kitap Çerçeve, Temel Bulgular ve Politika Önerileri

CMY VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN TEMİZ ÜRETİM ALANINDAKİ ÇALIŞMALARI

İZKA-TTGV İzmir de Eko-verimlilik Uygulamaları

SANAYİDE VE KOBİ LERDE ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASI PROJESİ HAZIRLIK ÇALIŞTAYI. Dr. Mehmet DUYAR

BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ?

Sanayide Eko-Verimlilik ve Program Kapsamında Yapılan ÇalıĢmalar Ferda UlutaĢ Türkiye Teknoloji GeliĢtirme Vakfı

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 28. Toplantısı. Yeni Kararlar

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı ve Enerji Verimliliğinin Arttırılması Projesi

ANKARA KALKINMA AJANSI.

EMO SANAYİDE UYGULAMA PROJELERİ BEKLENİYOR SANAYİYE EKO- VERİMLİLİK YAKLAŞIMI

YEŞİL ENDÜSTRİ PLATFORMU İlk Danışma Kurulu Toplantısı 3 Nisan 2013 Paris, Fransa

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi

PERFORMANS PROGRAMI HAZIRLIK DANIŞMANLIĞI

TEKSTİL VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ

ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ VE GİRİŞİMCİLİK

ÖZGÜN FİKİRLERİNİZİ PROJELENDİRELİM

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK: YEŞİL BİNALAR & NANOTEKNOLOJİ STRATEJİLERİ. Muhammed Maraşlı İMSAD-UNG Çalışma Grubu Üyesi

RIO+20 ışığında KOBİ ler için yenilikçi alternatifler. Tolga YAKAR UNDP Turkey

Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti. Politika ve Strateji Geliştirme. Ozon Tabakasının Korunması. İklim Değişikliği Uyum

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ TÜRKİYE KİMYA SANAYİ MECLİSİ 2015 YILI FAALİYET RAPORU

Küresel Çevre Yönetimi için Ulusal Kapasite Öz Değerlendirme Analizi

Sürdürülebilirlik ve Kaynak Verimliliğine Yönelik Güncel Gelişme ve Yaklaşımlar

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI

Konuşmamda sizlere birkaç gün önce açıklanan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı hakkında bilgi vereceğim.

ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ VE TTGV FİNANSMAN DESTEKLERİ

GİTES KİMYA EYLEM PLANI

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

08 Kasım Ankara

SERA GAZLARININ İZLENMESİ ve EMİSYON TİCARETİ

İKİNCİ KISIM. Amaç ve Hukuki Dayanak

TÜBİSAD Bilişim Çözümleri Platformu

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

2011 Yılı Teklif Çağrısı Proje Eğitim Toplantısı Program Amaç ve Öncelikleri, Uygunluk Kriterleri, Başvuru ve Değerlendirme Süreci

Mustafa BARAN Ankara Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı

Minamata Sözleşmesi Türkiye de Ön Değerlendirme Projesi. Bursev DOĞAN ARTUKOĞLU Ankara

EKONOMİ BAKANLIĞI GİRDİ TEDARİK STRATEJİSİ

Üniversite-Sanayi İşbirliği: Politika Kararları ve Uygulamalar. Yasemin ASLAN BTYP Daire Başkanı

Türkiye nin Sanayi Devrimi «Dijital Türkiye» Yol Haritası

EGE BÖLGESİ SANAYİ ODASI. Faaliyet Programı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

TÜRKİYE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VAKFI(TTGV) DESTEKLERİ

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara

UNIDO Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Programı ve Çalışma Planı

Daha Yeşil ve Daha Akıllı: Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Çevre ve İklim Değişimi

VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER. Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı.

Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Direktifinin Türkiye de Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi

TURQUALITY Projesine Nasıl Başvurulur?

Karbon Piyasasına Hazırlık Teklifi Market Readiness Proposal (MRP)

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

Transkript:

NİSAN 2012 YIL: 24 SAYI: 280 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan ASLAN ın Değerlendirmesi Türkiye de Temiz Üretim (Eko-Verimlilik) Alanında Mevcut Durum Eko-İnovasyon ile Sürdürülebilir Bir Ekonomi Proaktif Çevre Yönetim Yaklaşımı: Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Temiz Üretim (Eko-Verimlilik)

2012/1 VERİMLİLİK DERGİSİ YAYIMLANDI Tam Zamanında Üretim Ortamında Tedarikçi İlişkilerine Dair Bir Uygulama / Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖZTÜRK - Yrd. Doç. Dr. Hüseyin ŞENKAYAS - Öğr. Gör. Zekiye ÇAMLICA İşletme Performansının Ölçümü: TOPSIS Çok Kriterli Karar Verme Yöntemi Üzerine Bir Uygulama / Yrd. Doç. Dr. Erhan DEMİRELİ - Yrd. Doç. Dr. N. Mine TÜKENMEZ Yazılım Pazarlaması ve Yazılım Sektörünün Pazarlama Zekalarının İncelenmesi / Doç. Dr. Abdullah OKUMUŞ - Feride MUTLU Satış Geliştirme Çabalarının Öğretim Elemanlarının Satın Alma Davranışları Üzerindeki Etkilerini Ölçmeye Yönelik Bir Araştırma / Öğr. Gör. Şükran KARACA - Doç. Dr. Mustafa GÜLMEZ Bir Performans Değerlendirme Yöntemi Olarak Uyum Yüzeyi Kuramı: Bankacılık Örneği / Eray Kağan ŞİMŞEK - Dr. H. Kemal İLTER 2008 Krizi nin Uşak Tekstil Sektörüne Etkilerinin İncelenmesi (Üretim-Maliyet-Fiyatlandırma ve İhracat Süreçleri Açısından) / Yrd. Doç. Dr. İsmail AYDEMİR

T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NÜN AYLIK YAYIN ORGANIDIR NİSAN 2012 YIL: 24 SAYI: 280 Bu dergi 6.000 adet basılmaktadır. ISSN: 1300-2414 Yayın Türü: Yerel Süreli Türkçe - İngilizce SAHİBİ T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA GENEL MÜDÜR Anıl YILMAZ GENEL KOORDİNATÖR Serdal ERGÜN SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Cangül TOSUN YAZI KURULU Cangül TOSUN - Bahadır AVŞAR Nurettin SÖKMEN - İpek İMİRLİOĞLU GRAFİK TASARIM ve UYGULAMA Nurettin SÖKMEN İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU Gülçin MANZAK AYDIN FOTOĞRAFLAR Hakan CANBAKIŞ Cüneyt OLGAÇ ABONE Gülçin ATAY (312) 467 55 90 / 289 gulcin.atay@sanayi.gov.tr Anahtar Dergisi nin PDF dosyalarının her ay düzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini istiyorsanız, konu alanına Anahtar yazıp vgm@sanayi.gov.tr adresine boş bir e-posta atabilirsiniz. Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir. YÖNETİM YERİ T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) Faks: (312) 427 30 22 Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: vgm@sanayi.gov.tr internet: http://vgm.sanayi.gov.tr BASKI KORZA YAYINCILIK BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - Ankara Tel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27 BASILDIĞI TARİH: Anahtar Dergisi nin Nisan 2012 sayısı 14.04.2012 tarihinde basılmıştır. Küresel iklim değişikliği ve bu değişikliğe uyum sağlamaya yönelik politikalar ve uygulama araçları -farklı yoğunluklarda olsa da- tüm ülkelerin gündemindedir. Ülkemizde çeşitli politika belgeleri bu alandaki üst çerçeveyi çizmiştir. Bakanlığımız da Türkiye Sanayi Strateji Belgesi nde konuya ilişkin strateji ve eylemlere ağırlıklı olarak yer vermiştir. Zira, iklim değişikliğinin zorunlu kılacağı çevresel ve ekonomik tedbirler açısından sanayicilerimiz ve işletmeler önemli hedef grupların başında gelmektedir. Türkiye sanayisinin söz konusu değişikliklere uyum sağlaması, temel olarak iklim değişikliğinin nedeni olan sera gazı salınımlarının azaltılması için üretim süreçlerinin iyileştirilmesini gerektirmektedir. Bu iyileştirmeler için tüm dünyada doksanlı yıllardan itibaren yaygınlaşmaya başlayan temiz üretim/eko-verimlilik yaklaşımı kapsamlı bir çözüm getirmektedir. Bu yaklaşımla geliştirilen uygulamaların; sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi amacıyla hem doğal kaynakların ve diğer tüm girdilerin kullanımını azaltmak, hem işletmelerin faaliyetleri dolayısıyla oluşabilecek çevresel zararı, zarar henüz ortaya çıkmadan kaynağında azaltmak, hem de maliyetleri azaltarak rekabet gücünü artırmak noktalarında başarılı olduğu kanıtlanmıştır. Bakanlığımız konunun öneminin sanayicilerimiz, işletmeler ve kamuoyu nezdinde vurgulanması ve uygulamaların yaygınlaştırılması amacıyla önemli görevler üstlenmiş bulunmaktadır. Hayata geçirilecek temiz üretim uygulamaları için eğitim, danışmanlık ve teknik destek hizmetlerinin sağlanması ile uygulama projelerinin uygun finansal araçlarla buluşturulması Bakanlığımızın önümüzdeki dönemde hedeflediği çalışmalar arasındadır. Temiz üretim/eko-verimlilik konusunu kapsamlı bir şekilde ele aldığımız bu sayımıza görüşleriyle yön veren Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Sayın Prof. Dr. Ersan ASLAN a ve katkıları dolayısıyla emeği geçen Bakanlığımız uzmanları ve değerli akademisyenlere teşekkür ediyoruz. Anıl YILMAZ Genel Müdür

İçindekiler 4 6 4 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan ASLAN ın Değerlendirmesi 6 Türkiye de Temiz Üretim (Eko-Verimlilik) Alanında Mevcut Durum / Nevda ATALAY 12 Eko-İnovasyon ile Sürdürülebilir Bir Ekonomi Selin ENGİN - Tuğba ALTINIŞIK DİNÇBAŞ 18 Çevresel Sürdürülebilirlik Terimleri / İpek İMİRLİOĞLU 20 RÖPORTAJ: Prof. Dr. Göksel N. DEMİRER ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı 23 RÖPORTAJ: Doç. Dr. Nilgün KIRAN CILIZ Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü 26 Proaktif Çevre Yönetim Yaklaşımı: Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) / Zafer UYGUN 32 5 Haziran Dünya Çevre Günü: Yeşil Ekonomi: Siz de İçinde misiniz? / İlknur FROLET 33 Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) Uzmanları Japonya da Düzenlenen Malzeme Akışı Maliyet Muhasebesi Konulu Eğitime Katıldılar

Sayı 280 Nisan 2012 26 18 34 Çevre Dostu Büyümeye Doğru 36 Üç Aylık Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2011 Yılı Dördüncü Çeyreği Sonuçları Açıklandı 38 İnovasyon Politikaları ve KOBİ ler / Aslıhan SERTKAYA 44 OECD Sürdürülebilir İmalat Eğitim Seti 45 Productivity Statistics Related to The Fourth Quarter of 2011 Have Been Published 48 Uluslararası Verimlilik İstatistikleri International Productivity Statistics Ulusal Verimlilik İstatistikleri National Productivity Statistics 32 12 NİSAN 2012 3

Bakanlığımız, Temiz Üretim (Eko-Verimlilik) Uygulamalarını Harekete Geçirecek ve Ulusal Düzeyde Yaygınlaştıracaktır Prof. Dr. Ersan ASLAN Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Küresel iklim değişikliğini hissetmeye başladığımız bu zamanlarda dünya gündeminin üst sıralarında yeşil büyüme, çevre dostu teknolojiler, sürdürülebilir üretim, enerji verimliliği ve temiz üretim (eko-verimlilik) kavramları yer alıyor. Başlangıçta Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından kullanılan temiz üretim kavramının, tanım olarak günümüzde yeşil verimlilik ve ekoverimlilik kavramlarıyla örtüştüğünü ve birbirlerinin yerine kullanıldığını biliyoruz. Bu kavramın içinde hem çevre boyutu, yani önleyici bir yaklaşımla çevresel riskleri zararlar ortaya çıkmadan azaltma, hem de verimliliği ve kaynak kullanım 4 NİSAN 2012 etkinliğini artırma boyutları bulunuyor. Temiz üretim uygulamaları, hızla gelişen ve rekabet koşulları giderek zorlaşan sanayinin; rekabet gücü yüksek bir endüstri sağlama yolunda, kaynakları en etkin şekilde kullanarak çevresel ve ekonomik kazanç sağlaması açısından son derece önemli bir araçtır. Doğal kaynakların daha verimli kullanılması ve organizasyonların çevresel performanslarının artması düşük karbonlu, kaynak etkin ve yeşil endüstrileşme için gereklidir. Özellikle ülkemiz, endüstriyel çıktı başına malzeme, enerji ve kirlilik yoğunluklarını azaltmak için önemli bir potansiyele sahiptir. Ayrıca, endüstriyel iklim değişikliği etkilerinin azaltılması ve etkilere uyum süreci de; temiz üretim uygulamaları ile enerji, su, malzeme ve kimyasalları içeren doğal kaynakların verimli kullanılması ile başlamaktadır. Ülkemizde temiz üretim (eko-verimlilik) yaklaşımına yönelik ilk adımlar 1990 lı yılların sonlarında atılmaya başlanmış, daha sonraki süreçte de birçok kurum ve kuruluş bu konuda çeşitli çalışmalar başlatmıştır. Bu kurum ve kuruluşların önde gelenlerinden biri görev tanımı itibariyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı iken son yıllarda ana aktörlerden biri de konunun uygulama tarafındaki görev ve sorumlulukları sebebiyle Bakanlığımız olmuştur. Ülkemiz kurum ve kuruluşlarının bu

alanda görev üstlenmesi konusunda en somut adımlardan birinin 3 Haziran 2011 tarih ve 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) olduğunu ifade etmek yerinde olacaktır. Söz konusu KHK ile yeniden yapılandırılmış bulunan Bakanlığımızın çalışma alanlarından biri de temiz üretim olarak belirlenmiştir. Bakanlığımızın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 2 nci maddesinde yer alan, ekonominin verimlilik esaslarına uygun olarak gelişmesi amacıyla verimlilik politika ve stratejileri hazırlamak, sanayi işletmelerinin verimliliğini artırmak, geliştirmek ve temiz üretim projelerini desteklemek ifadesi ile bu görev somutlaştırılmış bulunmaktadır. Yine bununla bağlantılı olarak, 17 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe giren Kanun Hükmünde Kararname düzenlemesi ile Milli Prodüktivite Merkezi Bakanlığımızın bir ana hizmet birimi olarak yeniden yapılandırılarak, Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) olarak adlandırılmıştır. Bakanlığımız bünyesinde temiz üretime yönelik olarak sürdürülecek çalışmalar da, VGM nin görevlerinden biri olarak tanımlanarak işletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlaması ve uygulamasına yönelik faaliyetlerde bulunmak şeklinde ifade edilmiştir. 2011-2014 yılları arasında ülkemizde sanayi konusunda kaydedilmesi istenen gelişmelerin eylemler bazında somutlaştırıldığı ve takip edildiği Türkiye Sanayi Strateji Belgesi ve Eylem Planı bu alanda atılacak somut adımları içermektedir. Temiz üretim (eko-verimlilik) konusunda önemli görevler yürütecek olan VGM, Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi kapsamında ilgili eylemlerin sorumlusu konumundadır. Bu eylemlerden en önemlisi Ulusal eko-verimlilik programları uygulanması, sonuçlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi sağlanacaktır şeklinde ifade edilmiş olan 44 üncü eylemdir. Konunun çok boyutlu olması ve hem sanayi işletmelerini, hem kamu kurumlarını, hem de sivil toplum kuruluşlarını ilgilendirmesi nedeniyle, bu görevin yerine getirilmesinde Bakanlığımız aralarında çeşitli Bakanlıklar, Üniversiteler, Kalkınma Ajansları, Sanayi ve Ticaret Odaları, Organize Sanayi Bölgeleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, TÜBİTAK, KOSGEB, TTGV, Meslek Örgütleri, ilgili Sivil Toplum Kuruluşları, Uluslararası Kuruluşlar ve Finans Kuruluşları da bulunan pek çok kurum ve kuruluşun işbirliği içerisinde çalışmasını temin etmek üzere koordinasyon görevini yerine getirecektir. Bu görevin sonucunda beklediğimiz çıktı, Türkiye genelinde bir ulusal temiz üretim (eko-verimlilik) programı uygulanması yoluyla başta sanayi sektörü olmak üzere işletmelerde temiz üretim uygulamalarının yaygınlaştırılmasıdır. Önemli bir diğer hedefimiz ise yine aynı amaca yönelik olarak ülkemiz sanayisinin ve organize sanayi bölgelerinin yoğun olduğu bir bölgede öncelikle bir Eko- Verimlilik Merkezi kurmak, sonraki dönemde ise bu modeli diğer bölgelerde de yaygınlaştırmaktır. Bu hedef, Bakanlığımızın 2013-2017 dönemindeki faaliyetlerini kapsayan Stratejik Plan Belgesinde de yer almaktadır. Yeni stratejik planımıza göre söz konusu eko-verimlilik merkezinin kuruluşunun en geç 2014 yılında tamamlanması planlanmaktadır. Önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğimiz önemli faaliyetlerden biri de hem Türkiye Sanayi Strateji Belgesi hem de Bakanlığımız Stratejik Planı nda yer alan Türkiye Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı nın hazırlanmasıdır. Ülkemizde daha önce verimlilik alanında gerçekleştirilen çeşitli, ancak bir bütünlük arz etmeyen çalışmalar, bu şekilde bir program dahilinde bütünleştirilmiş olacak ve koordineli olarak yürütülebilecektir. Hazırlık çalışmaları süren ve 2014-2017 yıllarını kapsayacak olan Türkiye Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı nın temel eksenlerinden birinin temiz üretim (eko-verimlilik) olması öngörülmektedir. Daha önce de belirttiğim gibi, temiz üretim kavramının bileşenlerinden biri çevre ise diğeri de verimlilik olarak öne çıkmaktadır. Ekonomik büyümenin en önemli kaynağı olan verimlilik artışlarının sağlanmasında söz konusu strateji belgesinin önemli bir yönlendirici olacağını değerlendirmekteyiz. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013-2017 Stratejik Planı Temiz Üretim (Eko-Verimlilik) Hedefleri Türkiye Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) hazırlanacak ve periyodik olarak güncellenecek, uygulama sonuçları izlenecek ve değerlendirilecektir. Verimlilik artırma tekniklerine ve temiz üretim uygulamalarına yönelik bilinç düzeyi artırılacaktır. Danışmanlık ve eğitim hizmetleriyle, verimlilik artırma tekniklerine ve temiz üretim uygulamalarına yönelik teknik kapasite artırılacaktır. Kurum ve kuruluşlarda verimlilik artırma teknikleri ve temiz üretim konusunda sistem ve personelle ilgili belgelendirme ve ödüllendirme mekanizmaları geliştirilecektir. Kaynakların verimli kullanılması ve çevreyle uyumlu üretim prensipleri doğrultusunda, sanayide temiz üretim ve eko-verimlilik programlarının uygulanması sağlanacak, bu çerçevede bir Temiz Üretim (Eko-Verimlilik) Merkezi kurulacaktır. Kaynakların verimli kullanılmasına, çevreyle uyumlu üretim ilkelerinin benimsenmesine yönelik araştırmalar yapılacak ve ilgili alanlardaki politika oluşturma süreçlerine katkı sağlanacaktır. Verimlilik ve temiz üretimle ilgili bilimsel kapasite güçlendirilecek, ilgili alanlarda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlarla ilişkiler geliştirilecektir. NİSAN 2012 5

Makale Türkiye de Temiz Üretim (Eko-Verimlilik) Alanında Mevcut Durum TÜRKİYE DE TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) ALANINDA MEVCUT DURUM Nevda ATALAY / Verimlilik Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü) TEMİZ ÜRETİM NEDİR? Temiz üretim kavramı, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından toplam etkinliği artırmak, insan ve çevre üzerindeki riskleri azaltmak için entegre ve önleyici bir çevre stratejisinin proseslere, ürünlere ve hizmetlere sürekli olarak uygulanması şeklinde tanımlanmaktadır. Bu kavram ilk olarak UNEP Endüstri ve Çevre Bölümü tarafından 1989 yılında kullanılmaya başlanmıştır. 1992 de benimsenen Gündem 21 de* sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi için belirlenen gerekler arasında Temiz Üretim de yer almaktadır. Günümüzde temiz üretim ile aynı kapsamda kullanılmakta olan eko-verimlilik de, ekonomik ve ekolojik verimliliğin bileşimi olarak açıklanmakta ve temel olarak; daha azla daha fazla olarak tanımlanmaktadır. Ürün geliştirmeye ilişkin sağduyulu yaklaşım ve iyi bir iş uygulaması anlamını taşıyan ekoverimlilik, Dünya Sürdürülebilir Kalkınma ve İş Konseyi ne (WBCSD) göre, daha az etkiyle daha çok değer yaratma, paralel ekonomik ve çevresel verimlilik tir. Temiz üretim/eko-verimlilik, geleneksel kirlilik kontrolü yöntemlerinin aksine atık oluşumunu kaynağında önleyerek/ azaltarak üretimden kaynaklanan * Gündem 21; ulusal, bölgesel ve yerel faaliyetleri içeren, kalkınma ve çevre arasında denge kurulmasını hedefleyen sürdürülebilir kalkınma kavramının yaşama geçirilmesine yönelik küresel uzlaşmanın ve politik taahhütlerin en üst düzeydeki ifadesi olan bir eylem planıdır. Gündem 21, Haziran 1992 de Rio de Janerio da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı nda 178 ülke tarafından kabul edilmiştir. 6 NİSAN 2012

Makale Türkiye de Temiz Üretim (Eko-Verimlilik) Alanında Mevcut Durum çevresel etkileri en aza indirmeyi amaçlar. Temiz üretim/eko-verimlilik yaklaşımı, çevresel fayda yanında ekonomik getirileri de olan bir üretim stratejisidir. Temiz üretim/eko-verimlilik; Hammadde ve enerjiyi daha az kullanmayı, Yeniden kullanım ve geri dönüşümü artırmayı, Daha az atık oluşturmayı, Tehlikeli atık miktarını azaltmayı amaçlayan çevreye duyarlı bir atık yönetimi yaklaşımıdır. Bu yaklaşım, çevresel etkileri en aza indirmenin yanında verimlilik artışı sağlamayı da amaçlamaktadır. Temiz üretim ve eko-verimlilik ile aynı paralelde kullanılan kirlilik önleme yaklaşımı da, boru sonu atık arıtımı yöntemleriyle kıyaslandığında önleyici bir yaklaşım sağlayarak, işletme verimliliğinin artmasında ve çevre kirliliğinin önlenmesinde önemli bir rol oynar. Atığı oluştuktan sonra kontrol etmek yerine, kaynağında önlemeyi/azaltmayı amaçlar. Temiz üretim, eko-verimlilik, atık minimizasyonu, kirlilik önleme, yeşil verimlilik kavramları çeşitli kurum, kuruluş ve kişilerce aynı anlamda kullanılan ifadeler olarak literatürde yer almaktadırlar. TEMİZ ÜRETİM KONUSUNA YAPILAN ATIFLAR Ülkemizde temiz üretim/eko-verimlilik kavramına dönük ilk adımlar 1990 lı yılların sonlarında atılmaya başlamış, süregelen dönem içinde bu konuda çeşitli kurum ve kuruluşlar çalışmalar başlatmışlardır. 3/6/2011 tarihli 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yeniden yapılandırılmış bulunan T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın (BSTB) çalışma alanlarından bir tanesi de temiz üretim olarak ifade edilmektedir. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 2 nci maddesinin (f) bendinde yer alan, ekonominin verimlilik esaslarına uygun olarak gelişmesi amacıyla verimlilik politika ve stratejileri hazırlamak, sanayi işletmelerinin verimliliğini artırmak, geliştirmek ve temiz üretim projelerini desteklemek ifadesi ile temiz üretim konusu Bakanlık görevleri arasında yer almaktadır. 17 Ağustos 2011 tarihli 649 sayılı Kanun Hükmünde Kararname de, 635 sayılı KHK ya eklenmek üzere çıkartılan kararla, mülga Milli Prodüktivite Merkezi, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın bir hizmet birimi olarak yeniden yapılandırılarak, Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) olarak adlandırılmıştır. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde temiz üretime yönelik olarak sürdürülecek olan çalışmalar da, 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararname de Verimlilik Genel Müdürlüğü nün görevlerinden biri olarak tanımlanmakta ve işletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlaması ve uygulamasına yönelik faaliyetlerde bulunmak şeklinde ifade edilmektedir. Temiz üretim/eko-verimlilik kavramına son yıllarda hazırlanmakta olan birçok strateji belgesinde de yer verilmektedir. Bu belgelerde temiz üretime dönük olarak yapılan atıflara ilişkin örneklere aşağıda yer verilmektedir. Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014) T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca hazırlanan Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014) nin 44 nolu eylem maddesi ulusal eko- verimlilik programları uygulanması, sonuçlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi sağlanacaktır ifadesi ile temiz üretime atıfta bulunmaktadır. Eylem planı kapsamında bir temiz üretim/ekoverimlilik merkezinin kurulması da yer almaktadır. Aynı belgede Türk Sanayine sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda yön vermek amacıyla belirlenen politikalarda yer alan temiz üretimi içeren ifadeler, aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Düşük karbon ekonomisine ve sanayide temiz üretim süreçlerine geçiş desteklenecek ve bu konuda bilgilendirme faaliyetlerine ağırlık verilecektir. Bu doğrultuda, sanayinin düzenli altyapı olanakları ile üretim yapmalarını sağlayan üretim bölgelerine taşınmaları teşvik edilecek, ayrıca sera gazı emisyonlarının kontrolü sağlanacak, izlenecek ve raporlanacaktır. Temiz üretim ile örtüşen ve sürdürülebilir kalkınma, ekonomik gelişim ve çevresel performansı birlikte ele alarak, iş mükemmelliği ile çevresel mükemmelliğe bir arada odaklanan, kaynakların verimli kullanılması ve çevreyle uyumlu üretim prensiplerinin NİSAN 2012 7

Makale Türkiye de Temiz Üretim (Eko-Verimlilik) Alanında Mevcut Durum benimsenmesi doğrultusunda, kaliteli ürün ve hizmet üretilmesi yoluyla işletmelerin rekabet edebilme yeteneklerini artıran eko-verimlilik programlarının ülke genelinde uygulanması sağlanacaktır. Türkiye Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2011-2014) T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye Otomotiv Sektörü Stratejisi Belgesi ve Eylem Planı nda, sektörün gelişimine dönük olarak beş temel hedef yer almaktadır. Söz konusu hedefler içerisinde temiz üretim/eko-verimlilik konusuna olan yaklaşımlar aşağıda yer aldığı şekliyle özetlenebilir; Hedef 1: Ar-Ge altyapısını iyileştirmek; bu kapsamda özellikle otomotiv yan sanayinde, rekabet gücünün geliştirilmesi için Ar-Ge yardımı, yurtdışı fuar ve sergilere katılım desteği, çevre maliyetlerinin desteklenmesi yardımı, pazar araştırması yardımı, eğitim yardımı, istihdam yardımı, işletme ve marka tanıtım yardımı, Türk ürünlerinin yurtdışında markalaşması yardımı ve pazarlama gibi desteklerin yanında, sanayideki firmaların ihtiyaç duyduğu konularda bilgi ve danışmanlık hizmetlerinin sunulması amaçlanmaktadır. Hedef 2: Şirketlerin tasarım, üretim, markalaşma beceri ve kapasitelerini artırmak; bu amaçla alternatif yakıt kullanarak CO 2 emisyonlarını azaltan yeni teknoloji ürünü motorların ve hibrit gibi çevre dostu araçların tasarımı ve üretimi ile yenilikçi ve temiz üretim teknolojilerinin tercih edilmesi konusunda özendirici mekanizmalar devreye sokularak ana ve yan sanayinin desteklenmesi planlanmaktadır. Hedef 3: Otomotiv sektöründe iç ve dış pazarları geliştirmek; bu amaçla çevre dostu araçların kullanımının yaygınlaştırılması için toplumda farkındalık seviyesinin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması hedeflenmektedir. Hedef 4: Hukuki ve idari düzenlemeleri iyileştirmek; bu hedef ile düşük CO 2 emisyonu olan çevre dostu araçların (elektrikli, hibrit ve emisyon seviyesi düşük diğer araçlar) kullanımını teşvik eden bir vergilendirme sisteminin oluşturulması ve ömrünü tamamlamış araçların hurdaya ayrılarak bertarafı için gerekli hukuki düzenlemelerin oluşturulması ve hurda işletmelerinin teşvik edilmesi yönünde çalışmalar yapılması planlanmaktadır. Hedef 5: Fiziki altyapıyı geliştirmek; bu doğrultuda çevreye duyarlı elektrikli ve CNG li (Doğalgaz) araçların kullanımının yaygınlaşması için gerekli altyapı çalışmalarının yürütülmesi ve elektrikli ve CNG li araçlar için dolum istasyonları vb. yatırımların geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2011-2015) (Taslak) 2011 2015 yıllarını kapsayan Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi nde sektöre dönük olarak belirlenmiş olan temel amaç, yüksek katma değerli, çevreye ve insan sağlığına duyarlı süreç ve ürünlerle, kimya sektöründe sürdürülebilir ve rekabetçi bir şekilde dış ticaret dengesini ülke lehine geliştirerek dünyada söz sahibi bir konuma gelmek şeklinde ifade edilmektedir. Bu amaç çerçevesinde temiz üretim/ekoverimliliğe hizmet edecek olan hedef; kimya sektöründe, katma değeri yüksek, insan ve çevre sağlığına duyarlı ürünlerin üretim ve ihracatını geliştirecek politikalar oluşturulması şeklinde ortaya konmaktadır. Bu hedef için gerçekleştirilecek olan eylemler ise üretimde verimliliğin arttırılması ve çevrenin korunmasını sağlamak üzere kimya sektöründe kümelenme faaliyetlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması ve mevcut en iyi teknikler (MET) ile sanayi sektöründe emisyon azaltımı/ sınırlandırılması ile iklim dostu teknolojilerin geliştirilmesi şeklinde ifade edilmektedir. Bu kapsamda yapılacak olan faaliyetler de şu şekilde sıralanmaktadır: Kimya sanayinde emisyon miktarı fazla olan alt sektörler belirlenecek, Belirlenen sektörlerde uygulanabilecek yeni ve temiz teknoloji projeleri desteklenecek, Yapılan projelerin sanayi ile işbirliği halinde uygulamaya geçirilmesi sağlanacaktır. Türkiye Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) Türkiye Sanayi Strateji Belgesi ile T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Stratejik Planı nda (2013-2017) yer alan ve Verimlilik Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmakta olan Türkiye Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017), 2014 yılı itibariyle uygulamaya geçecek olup; belgenin önemli bir bileşenini de temiz üretim hedeflerine 8 NİSAN 2012

Makale Türkiye de Temiz Üretim (Eko-Verimlilik) Alanında Mevcut Durum dönük faaliyetler oluşturacaktır. TÜRKİYE DE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNDA ÇALIŞMA YÜRÜTEN KURUM ve KURULUŞLAR Temiz üretim/eko-verimlilik kavramı, ülkemiz için çok büyük önem taşımakla birlikte, bugüne değin bu konuda yürütülen çalışmalar oldukça az sayıdadır. Çoğunlukla ulusal ve uluslararası düzeyde eğitim ve araştırma çalışmalarının yer aldığı bu faaliyetlerin önemli bir kısmı da üniversiteler tarafından gerçekleştirilmiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülen temiz üretim çalışması sınırlı sayıda olup, bu tür çalışmaların daha çok uluslararası fonlardan desteklendiği, Türkiye de bu kapsamdaki çalışmaları hedefleyen bir finansal destek sisteminin olmadığı görülmektedir. Temiz üretim/ekoverimlilik uygulamalarının artırılması için, sanayi açısından eksik olduğu düşünülen kapasitenin geliştirilmesi ve farkındalık düzeyinin artırılması büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, ülkemizde temiz üretim/ eko-verimlilik alanında öne çıkan kurum ve kuruluşlardan bir kısmı aşağıda yer almaktadır: T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB), T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, T.C. Orman ve Su işleri Bakanlığı bu kavramın kamu kısmında yer alan öncelikli bakanlıklar olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye de bu konudaki çalışmalara öncülük eden üniversitelerin başında Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi gelmektedir. Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde yer alan Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi temiz üretim/eko-verimlilik konusunda çeşitli çalışmaların yürütülmesini sağlamaktadır. Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO) desteği ile 2008-2011 yılları arasında Temiz Üretim / Eko- Verimlilik Programının yürütülmesini sağlayan Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı nın (TTGV) önümüzdeki dönemde de bu alanda planladığı ve yürüteceği çalışmaları mevcuttur. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM), Bölgesel Çevre Merkezi (REC), Kalkınma Ajansları, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası bu konuda emek veren kurum ve kuruluşlar olarak sayılmaktadır. TÜRKİYE DE TEMİZ ÜRETİM ALANINDA YÜRÜTÜLEN PROJELERDEN ÖRNEKLER Ülkemizde temiz üretim alanında yürütülen faaliyetler kapsamında öne çıkan projelerden bazıları aşağıda yer almaktadır: Eko-Endüstriyel Parklar Çevre Destek Sistemi (EPESUS) Projesi: Verimlilik Genel Müdürlüğü nün Proje ortağı, Ekodenge Ltd. Şirketi nin proje yürütücüsü olarak yer aldığı, Avrupa Birliği, Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programı (CIP) altındaki Girişimcilik ve Yenilik Programı (EIP) kapsamında desteklenen Eko- Endüstriyel Parklar Çevre Destek Sistemi (EPESUS) Projesi, Ağustos 2009 da başlamış olup Ağustos 2012 de tamamlanması planlanmaktadır. Proje kapsamında endüstriyel bölgelerde sanayiciye üretim girdi çıktı hesapları aracılığıyla çevresel politikalar ve temiz teknoloji uygulamalarının artırılmasına katkı sağlayacak çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmaların yürütülmesi için Proje kapsamında web tabanlı EPESUS yazılımı geliştirilmiştir. Bu amaçlar doğrultusunda öncelikli olarak belirlenen beş sektör, Proje kapsamında ele alınmıştır. Bu sektörler; tekstil, dökümcülük, büyük yakma tesisleri, bina ve polimer sektörleridir. KOBİ lerin Çevre Konusundaki İhtiyaç ve Beklentilerinin Belirlenmesi Projesi** Endüstriyel Verimlilik ve Çevresel Performansın KOBİ ler Düzeyinde Paralel Olarak Geliştirilmesi Türkiye de Temiz (Sürdürülebilir) Üretim Uygulamalarının Yaygınlaştırılması için Çerçeve Koşulların ve Ar-Ge İhtiyacının Belirlenmesi Projesi İzmir de Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi Yerli Enerji Teknolojileri Ar-Ge Platformu Endüstriyel Simbiyoz: Çevresel ve Ekonomik Kazanım için İşbirliği Ağları Küresel Çevre Fonu (GEF) Sanayide Enerji Verimliliği Projesi Bursa da Deri Sanayinde Temiz Üretim Teknolojileri, Sürdürülebilir ** T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile T.C. Kalkınma Bakanlığı arasında yapılan bir protokol ile işbirliği kapsamında, Kalkınma Ajanslarından destek alarak projeler geliştirme yönünde çalışmalar sürdürülmektedir. NİSAN 2012 9

Makale Türkiye de Temiz Üretim (Eko-Verimlilik) Alanında Mevcut Durum Pamuk Üretimi, Tekstil ve Hazır Giyim Üretiminde Çevre Standartları ve Rekabet 3 Yıllık Entegre Programı TÜRKİYE DE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNDAKİ MEVCUT TEŞVİK MEKANİZMALARI Hemen her alanda olduğu gibi, temiz üretimin teşvik edilmesi amacıyla da çeşitli politikalar uygulanabilmektedir. Bu politika araçlarından bir tanesi de ekonomik araçlar kapsamında ele alınan finansal mekanizmalar olarak ifade edilebilir. Ülkemizde, dolaylı yoldan da olsa temiz üretim projelerine finansal teşvik sağlayan kuruluşlardan bazıları şunlardır: T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Hazine Müsteşarlığı, Ekonomi Bakanlığı (Eski Dış Ticaret Müsteşarlığı), TÜBİTAK, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Kredi Garanti Fonu, Kalkınma ajansları ve Çeşitli bankalar. VGM TARAFINDAN TEMİZ ÜRETİM/ EKO-VERİMLİLİK KONUSUNDA YAPILAN PAYDAŞ GÖRÜŞMELERİ Temiz üretim/eko-verimlilik konusu çok boyutlu olarak ele alınması gereken bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda, işletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlamasına ve uygulamasına yönelik faaliyetler ile görevlendirilen Verimlilik Genel Müdürlüğü, Türkiye de bu konunun paydaşları ile görüşmeler gerçekleştirmektedir. Yapılmış olan paydaş görüşmelerinde öne çıkan konu başlıklarını; İşletmeler açısından en öncelikli durumun, AB mevzuatına uyum kapsamında 2018 sonunda uygulanması zorunlu olacak olan Endüstriyel Emisyonlar Direktifi başta olmak üzere temiz üretim/ eko-verimlilik konusunda farkındalık yaratacak, bilinçlendirme ve bilgilendirme olması gerektiği, bunun için de eğitimin ön planda ele alınması gerektiği, 14.12.2011 tarihinde yayımlanan Tekstil Sektöründe Kirlilik Önleme ve Kontrol Tebliği ni yenilerinin izleyeceği, sanayicinin bu tebliğlere ilişkin olarak bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesinin önem taşıdığı, işletmelerde yürütülecek danışmanlık ve eğitim faaliyetlerinin donanımlı kişilerin yer aldığı danışman havuzları ile hizmet verecek esnek, hareketli ve özerk bir yapının oluşturulması ile mümkün olabileceği, uygulamaya geçişin son tarihi olan 2018 e kadar yaptırımı yok gibi görünen bu uygulamalara sanayiciyi çekmek için uygulamanın ekonomik getirilerinin de ortaya konması gerektiği, Sanayiciye hizmet verecek Temiz Üretim Merkezleri nin (TÜM) kurulması ve bu merkezler için VGM nin koordinatör rolü üstlenmesi gerektiği, AB mevzuatına uyum aşamasında BREF (Mevcut En İyi Teknikler Referans Dokümanı) dokümanlarının zorunlu hale geldiği, ancak AB referans dokümanlarının bizim sanayimiz için çok da uygun olmadığı, Türkiye ye özgü BREF lerin öncelikli sektörler için hazırlanmasının ön planda ele alınması gereken konuların başında geldiği, İlgili kurum ve kuruluşlar (VGM, ÇŞB, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü, TOBB vb.) ile sürekliliği sağlanacak bir çalışma altyapısının oluşturulmasının temiz üretim çalışmalarının yürütülmesi hususunda faydalı olacağı, şeklinde özetlemek mümkündür. SONUÇ ve DEĞERLENDİRME Temiz üretim kavramı, özellikle de Birleşmiş Milletler Sınaî Kalkınma Teşkilatı nın (UNIDO) yönlendirici ve özendirici çalışmalarıyla küresel ölçekte yaygınlık kazanmış, doğal kaynakların korunmasına ilişkin farklı düzeylerde birçok önlemi ve iyileştirici tekniği bünyesinde toplamıştır. Türkiye de temiz üretim kavramına ilişkin farkındalık henüz istenen seviyede olmasa da, çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen projeler ve üniversitelerdeki akademik çalışmalarla konuya ilişkin belirli bir birikim oluşmuştur. Bu birikimin tabii bir sonucu olarak T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı na da hukuki düzeyde belirli görev ve sorumluluklar verilmiştir. Diğer ülke deneyimleri göstermektedir ki, temiz üretim anlayışının yaygınlaşması ve kabul görmesine dair çalışmalar iki farklı güzergâh izlemiştir: İlk güzergâhta, temiz üretim anlayışı ve tekniklerinin çoğunlukla mevzuat düzenlemeleri yoluyla, tavandan tabana olarak özetlenebilecek bir yöntemle yaygınlaştırılması yönünde çalışmalar yer alırken; kimi ülkelerde ise bu yaklaşımın yaygınlaşmasında başlıca araç olarak tabandaki gelişimi 10 NİSAN 2012

Makale Türkiye de Temiz Üretim (Eko-Verimlilik) Alanında Mevcut Durum ve farkındalık düzeyini büyük oranda bilinçlendirme faaliyetleri ve kimi ekonomik teşviklerle artırma yaklaşımı benimsenmiştir. Türkiye de ÇŞB ile BSTB ye verilen sorumluluklar ise, iki güzergâhtan öğeler içeren, melez bir tavrı işaret etmektedir. Bir yandan ÇŞB nin yapacağı mevzuat düzenlemeleri ve oluşturacağı politikalarla tavandan tabana doğru işleyen bir mekanizma hayata geçirilmekteyken, BSTB bünyesindeki Verimlilik Genel Müdürlüğü ne işletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlamasına ve uygulamasına yönelik faaliyetlerde bulunmak şeklinde verilen görev, hem mevzuat düzenlemelerinin uygulamaya taşınmasında hem de temiz üretim anlayışının ve bu kapsamdaki tekniklerin üreticilere doğrudan aktarılmasındaki yükümlülükleri ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda VGM nin görevini yerine getirmede başvurabileceği öncelikli araç, temiz üretim kapsamındaki çalışmaların yalnızca doğal kaynakların ve çevrenin korunması yönünde bir tedbir olmayıp aynı zamanda hammadde, enerji gibi kimi maliyetlerin düşürülmesiyle de ekonomik verimliliğe katkı sağladığını, bilinçlendirme, eğitim, yayın çalışmaları ve kimi pilot projelerle ortaya koyması olarak kendini göstermektedir. Bu bağlamda VGM, kendi uzman donanımını temiz üretim anlayışı çerçevesinde geliştirmenin yanı sıra, Türkiye düzeyinde konuya ilişkin uzmanlık düzeyini artıracak enstrümanlar geliştirebilecek, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün de katılımını sağlayarak yerel ölçekte bilgilendirici ve yönlendirici platformlar oluşturulmasına öncülük edebilecektir. Bunlara ek olarak VGM, konuya ilişkin ekonomik teşvik ve destek mekanizmalarının oluşturulması ve hayata geçirilmesinde rol oynayabileceği gibi, geliştirilecek politika ve stratejiler ile yapılacak hukuki düzenlemelerde de üreticinin gereksinim, talep ve beklentilerini karar alıcı düzlemlere taşımakta sorumluluk üstlenebilecektir. Unutulmamalıdır ki temiz üretim kavramı, sürdürülebilir kalkınma olarak ele alınabilecek şemsiye bir kavramın temel bileşenlerinden biridir. Gelecek kuşakların kaynaklarını tüketmeden sürekli olarak gelişmek olarak özetlenebilecek sürdürülebilir kalkınma anlayışı, Türkiye gibi henüz büyüme ve küresel ticarete etkin bir aktör olarak dâhil olma sürecindeki bir ülkede, gündelik düzeydeki birçok ihtiyaçla çelişir gibi görünmektedir. Ne var ki üretim süreçleri üzerinde büyük bir ek yük oluşturmayıp bilâkis bu süreçlerin daha etkin, daha yüksek kapasitede ve daha az girdiyle daha çok çıktı üretmesine odaklanan ve bu bağlamda verimlilikle birçok noktada örtüşen temiz üretim yaklaşımı, her büyüklükten ve her sektörden işletmeye de, bir yandan doğal kaynakları koruması ve çevresel kriterlere ulaşmasına, diğer yandan da rekabet edebilirlik düzeyini artırmasına yönelik yeni alternatifler sunmaktadır. Bu yönde bir bilincin yalnızca merkezî düzeydeki hukuki düzenlemelerle oluşamayacağından yola çıkarak VGM, verimlilikle ilişkili alanlarda yarım yüzyıla yaklaşan deneyimi paralelinde üreticilere temiz üretim konusunda sunacağı hizmetler ve sağlayacağı desteklerle Türkiye kamu örgütlenmesi içinde önemli bir boşluğu dolduracaktır. NİSAN 2012 11

Makale Eko-İnovasyon ile Sürdürülebilir Bir Ekonomi EKO-İNOVASYON İLE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR EKONOMİ * Selin ENGİN / Verimlilik Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü) Tuğba ALTINIŞIK DİNÇBAŞ / Verimlilik Uzmanı (Sanayi Genel Müdürlüğü) GİRİŞ Sınırlı ve kıt olan doğal kaynakların hızla tükenmeye başlaması ve çevre kirliliğinin küresel ölçekte etkili olması üzerine hükümetler, üreticiler ve tüketiciler çevreye duyarlı üretim ve hizmet süreçlerini benimsemeye başlamışlardır. Son yıllarda kaynak verimliliği ve çevre kirliliği ülkelerin gündemlerinde daha fazla yer tutmaktadır. Günümüzde çevre konusu sürdürülebilir kalkınma gereksinimleri doğrultusunda ekonomik ve toplumsal gelişmeden ayrı düşünülmemektedir. Bu doğrultuda çevreye duyarlı üretim ve hizmet süreçleri ile çevre teknolojileri yaygın olarak uygulanmaya başlanmıştır. Bu süreçler, atık ve emisyonların ortaya çıktıktan sonra kontrolünü amaçlayan boru sonu arıtma yöntemlerinin aksine atıkları ve emisyonları daha oluşmadan kaynağında önleyerek bir yandan kaynak tasarrufu sağlamayı diğer yandan da çevresel etkileri en aza indirmeyi amaçlamaktadır. Son yıllardaki gelişmeler geleneksel çevre teknolojilerinin, kaynak verimliliğini sağlamada ve çevresel performansı artırmada artık yeterli olmadığını göstermektedir. Doğal kaynaklarla gerçekleştirilen üretim ve tüketimin sürdürülebilir olması için yeni sistemler, prosesler ve hizmetlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu aşamada giderek artan bir şekilde ekonomik kalkınmanın önemli bir faktörü olarak algılanan inovasyon ve sonrasında gelişen eko- * 2-5 Kasım 2010 tarihlerinde Antalya da gerçekleştirilen 16. Dünya Verimlilik Kongresi nde sunulan aynı başlıklı bildirinin özetidir. 12 NİSAN 2012

Makale Eko-İnovasyon ile Sürdürülebilir Bir Ekonomi inovasyon kavramları devreye girmiştir. İnovasyon, genellikle ekonomik gelişmişlik ve sosyal refah için bir esas olarak görülmektedir. Yakın zamanda ise sanayinin önde gelenleri ve politika yapıcılar, inovasyonu çevre uygulamaları ve performans konularında radikal gelişmeler sağlayacak anahtar olarak da görmektedirler. Eko-inovasyon, politikacılar ve akademisyenler tarafından küresel çevre problemlerinin çözümünde etkili bir yaklaşım olarak tanımlanmakta ve sürdürülebilir ekonominin temelinin kurulması ve endüstrinin ve toplumun değişimi için yeni temel itici güç olarak görülmektedir. Örneğin; Avrupa Birliği Teknoloji Eylem Planı, çevre teknolojilerinin ve ekoendüstrilerin gelişmesini hızlandırmayı amaçlamaktadır. Ayrıca Japonya Hükümeti, eko-inovasyon kavramını çevre ve insana odaklanan tekno-sosyal inovasyonların yeni bir alanı olarak geliştirmektedir (OECD, 2009-2). DOĞAL KAYNAKLARIN KULLANIMI Günümüz ekonomik faaliyetleri; iklim değişikliği, enerji güvenliği ve doğal kaynakların kıtlığı gibi sorunları da beraberinde getirmektedir. OECD nin yaptığı bir çalışmada, herhangi bir yeni politik eylem olmadığı takdirde sera gazı emisyonlarının 2050 itibariyle % 70 artabileceği belirtilmektedir. Doğal kaynaklara talebin yoğun olduğu günümüzde, kaynakların etkin şekilde kullanılmaması, çevre kirliliğini artırarak kaynak kıtlığına neden olacak ve önümüzdeki yıllarda ülke ekonomilerini olumsuz olarak etkileyecektir. Günümüzdeki ekonomik kriz, doğal kaynaklara olan talebi geçici olarak azaltmasına karşın, benzin ve buğday gibi çeşitli küresel ticari ürünlerin ve hammaddelerin fiyatları son beş yılı aşkın süredir giderek artmaktadır. 2008 de ortaya çıkan ekonomik krize kadar, özellikle son beş yılda artan kaynak talebi, fiyatlarda daha önce yaşanmamış bir artışa neden olmuştur (Bleischwitz ve diğ., 2009). Fosil yakıt ve mineraller gibi inorganik kaynaklar ile tarım, ormancılık ve balıkçılık gibi doğal kaynakların küresel ölçekteki kullanımı 1980 lerde 40 milyar ton iken bu rakam 2005 te 58 milyar tona ulaşmıştır. 2020 de bu rakamın 80 milyar tona ulaşarak 1980 değerinin iki katına ulaşacağı tahmin edilmektedir (Giljum et al., 2008; Akt: Bleischwitz ve diğ., 2009). Günümüzde küresel ölçekte değerlendirildiğinde kaynak verimsizliğinin boyutu oldukça büyüktür. Yapılan araştırmalara göre; ürünlerin % 80 i ilk kullanımdan sonra atılmakta, üretim materyallerinin % 93 ü satılabilir ürün olarak sonlanmamakta ve üretimde kullanılan veya ürünün içinde var olan materyallerin % 99 u ilk altı hafta içinde atılmaktadır (Department for Business Innovation and Skills, 2010). Üretim endüstrileri, dünyadaki kaynak tüketiminin ve atık oluşumunun önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Dünya çapında, üretim endüstrilerinin enerji tüketimi 1971 den 2004 e kadar % 61 oranında artmıştır. Üretim endüstrisinin enerji tüketimi günümüzde küresel enerji kullanımının neredeyse üçte birini oluşturmaktadır. Benzer şekilde bu endüstriler, küresel CO 2 emisyonunun % 36 sını meydana getirmektedir (IEA, 2007; Akt: OECD, 2009-2). Buna karşın üretim endüstrileri, sürdürülebilir bir toplum yaratma konusunda önemli bir itici güç potansiyeline sahiptir. Bu endüstriler, entegre sürdürülebilir metotlar uygulayarak ve ürün ve hizmetler geliştirerek çevresel performansın artırılmasına katkı sağlayabilirler (OECD, 2009-2). Kaynak kullanımı bağlamında değerlendirildiğinde, Avrupa ekonomisinin kaynaklar açısından dış ülkelere bağımlılığının giderek arttığı görülmektedir. Avrupa daki bir kişinin kaynak tüketimi, gelişmiş ülkelerdeki bir kişinin kaynak tüketiminin ortalama üç katı, üretim miktarı ise ortalama iki katıdır. Son 25 yılda % 45 in üstündeki küresel büyüme hızıyla karşılaştırıldığında Avrupa daki kaynakların sadece % 3 arttığı görülmektedir. Kaynaklar, giderek artan bir şekilde diğer ülkelerden ihracat yoluyla karşılanmaktadır (Bleischwitz ve diğ., 2009). Sürdürülebilirlik için anahtar, tüm ekonomik faaliyetler sırasında kaynak verimliliğinin ve çevresel performansın radikal olarak artırılmasıdır. Ekonomik büyüme ve gelişme, doğal kaynakların ve enerjinin akılcı yönetimine bağlıdır. EKONOMİK PERSPEKTİFTE ÇEVRE 1960 lar sonrasında çevre kirliliğinin ulaştığı nokta ve doğal kaynakların sınırlı olduğu gerçeği, geleneksel ekonomik büyüme, strateji ve politikalarının tartışılmasına neden olmuştur. Klasik çevre politikalarını takiben ortaya çıkan ekolojik modernizasyon yaklaşımı, üretimi artırıcı ve çevreye duyarlı teknolojik değişim-maliyet minimizasyonu olarak görülmektedir. Bu yaklaşıma göre çevre yatırımları uzun vadede kendini geriye öder. Kirlilik problemi çözülmediğinde NİSAN 2012 13

Makale Eko-İnovasyon ile Sürdürülebilir Bir Ekonomi hem hükümetler hem de sanayi gelecekte daha büyük maliyetlerle karşı karşıya kalacaktır. Ayrıca kirlilik önleme faaliyetleri yeni pazar ve ürünler de yaratmaktadır (Dryzek, 1997; Akt: Orhan ve Karahan, 2003). Ekolojik modernizasyon yaklaşımının klasik çevre politikalarından en önemli farkı, çevre ve ekonomi ilişkilerini yeniden kavramsallaştırmasıdır. Ekolojik modernizasyon yaklaşımı, çevre koruma ve ekonomik büyüme hedefleri arasındaki çelişkiyi azaltmayı hedeflemekte ve çevre korumanın uzun vadeli ekonomik kalkınmanın ön koşulu olduğu düşüncesine dayanmaktadır (Christoff, 1996; Akt: Orhan ve Karahan, 2003). Bu yaklaşımda önemli olan ve kontrol edilmesi gereken nokta üretim sürecinin girdi aşamasında sağladığı çevre koruma çalışmalarının oluşan emisyonlar aşamasında da aynı özenle gerçekleştirilmesidir. Ekonomik faaliyetin yarattığı değere çevresel maliyetlerin katılması gerekliliği ekonomik faaliyetlerin çevre kaynaklarına dayanarak gelişmesinden kaynaklanmaktadır. Doğal kaynaklardan ve hammaddeden marjinal fayda sağlayan ekonomi, kaynakların tüketiminde yapılacak yatırımlar ve teknolojik çalışmalarla yeni üretim teknikleri geliştirmelidir. Üretim sırasında girdilerini yönetemeyen birimler, üretim sonrasında oluşan çevre kirliliğini bertaraf etmek ve yönetmek için daha fazla giderle karşı karşıya kalmaktadır. Araştırmalar refah göstergelerinin eko-sisteme ilişkin göstergelerle yakın bağlantılı olduğunu göstermektedir. Refah seviyesini artıran ve yoksulluğu azaltan göstergeler arasında yeterli beslenebilme, hastalıklardan korunabilme, ısınma ve gıda amaçlı (pişirme) enerjiye sahip olabilme, sel, tropik fırtına ve toprak kayması gibi büyük tabii olaylarla mücadele edebilme, temiz havaya sahip olabilme, yeterli ve temiz içme suyuna erişebilme, doğal kaynakları dikkate alan ve devamlı gelir akışını sağlayabilen sürdürülebilir nitelikte yönetim kararları alabilme sıralanmaktadır (UNEP-IISD, 2004; Akt: Ekinci, 2005). Bu göstergeler ele alındığında toplumsal refah için optimum çevresel standartların sağlanma gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Ekonomist Sir Nicolas Stern in çalışmasına göre iklim değişikliği konusunda çalışmaların yapılmaması ve önlemlerin alınmaması durumunda oluşacak olan küresel çevresel problemlerinin maliyeti, küresel Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın (GSYİH) % 20 si olacaktır. Bugün itibariyle GSYİH nin % 1 inin söz konusu önlemlere ayrılması ile problemin çözümüne yaklaşılması mümkün gözükmektedir. Bir an önce faaliyete geçilmemesi % 1 lik kısmı % 2 ye yükseltmektedir. Harekete geçmek için uluslararası ve acil önlemlerin alınması gerekmektedir (Stern, 2006). İnovasyon ekonomik ve sosyal refah için uzun zamandır kalkınmanın merkezinde konumlandırılmaktadır. Ekonomik büyüme için belirgin bir etmen olarak kabul edilmektedir. Yeşil büyümenin gerçekleştirilmesi için endüstri yeniden yapılanmalı, mevcut ve tamamen yeni teknolojiler daha yenilikçi bir şekilde uygulanmalıdır (OECD, 2009-1). Ayrıca çevresel baskılar, oluşan yeni pazarlar ve kıt olan kaynaklar nedeniyle kalkınmanın ve ekonomik büyümenin yeniden tanımlanmaya çalışıldığı günümüzde ekonomik ve politik faaliyetlerin yeni küresel gelişmeler çerçevesinde yapılandırılması, planlanması son derece önemli görülmektedir. EKO-İNOVASYON İnovasyon, sanayide sürdürülebilir üretim yolunda önemli bir rol oynamaktadır. OECD, inovasyonu yeni veya önemli derecede gelişmiş ürün (mal veya hizmet) veya proses; yeni bir pazarlama yöntemi; işletme uygulamaları, işyeri organizasyonu veya dış ilişkiler kapsamında yeni bir organizasyonel yöntem olarak tanımlamaktadır (OECD ve Eurostat, 2005). Endüstriler, geleneksel olarak kirleticilerini oluştuktan sonra deşarj noktalarında kontrol etmeyi amaçlamaktadır. Boru sonu kirlilik kontrolü yaklaşımının maliyetli olması nedeniyle endüstriler, üretim süreçlerindeki enerji ve malzeme miktarlarını azaltan temiz üretim uygulamalarını hızla benimsemektedir. Günümüzde birçok firma, ürünün yaşam döngüsü boyunca ortaya çıkan çevresel etkileri dikkate almaktadır. Bu firmalar, çevre strateji ve uygulamalarını kendi yönetim sistemlerine entegre etmektedir. Bazı önde gelen firmalar, atıkları geri kazanarak veya üretim için yeni kaynaklara dönüştürerek nihai atık deşarjını ortadan kaldıran kapalı döngü üretim sistemlerini oluşturmaya çalışmaktadır. Eko-inovasyon, endüstrideki bu çeşit uygulamaların gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır (OECD, 2009-2). 14 NİSAN 2012

Makale Eko-İnovasyon ile Sürdürülebilir Bir Ekonomi Reid ve Miedzinski (2008) tarafından yapılan kapsamlı tanıma göre ekoinovasyon, birim çıktı başına minimum doğal kaynak kullanımı ve minimum toksik madde salınımı sağlayan yaşam döngüsüyle birlikte insan ihtiyaçlarını karşılamak ve herkes için daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamak amacıyla, özgün ve rekabet açısından değerli malların, proseslerin, sistemlerin, hizmetlerin ve prosedürlerin ortaya çıkarılması olarak tanımlanmaktadır (Bleischwitz ve diğ., 2009). Eko-inovasyon, OECD inovasyon tanımıyla karşılaştırıldığında ise genelde iki önemli fark dışında aynıdır. Bu farklar (OECD, 2009-2): 1. Eko-inovasyon, çevresel etkiyi azaltmak amacıyla tasarlanıp tasarlanmadığına bağlı olmaksızın, çevresel etkinin azalmasını sağlayan inovasyondur. 2. Eko-inovasyonun kapsamı, yenilik yapan organizasyonun klasik organizasyonel sınırlarının dışına çıkabilir. Ayrıca, mevcut sosyo-kültürel normlarda ve kurumsal yapılarda değişikliği başlatan daha kapsamlı sosyal düzenlemeleri içerir. Eko-inovatif teknolojiler, sürdürülebilir üretim ve tüketimin sağlanmasında en önemli araçlardan birisidir. Enerji ve malzeme etkin teknolojiler, malzeme, enerji ve suyun etkin kullanımını sağlayarak ve atık oluşumunu en aza indirerek üretim maliyetlerini azaltabilirler. Ayrıca bu teknolojiler, yeni pazarlar oluşturmakta, rekabeti geliştirmekte ve aynı zamanda sosyal ve çevresel fayda sağlamaktadır (Department for Business Innovation and Skills, 2010). Eko-inovasyonun üç temel yönü şu şekilde sıralanabilir (OECD, 2009-2): 1. Hedefler, eko-inovasyonun temel odak alanlarıdır. Bunlar; ürünler, prosesler, pazarlama yöntemleri, organizasyonlar ve kurumlardır. Ürünlerdeki ve proseslerdeki ekoinovasyon, teknolojik gelişmelere bağlı olma eğilimindedir. Fakat pazarlama, organizasyonlar ve kurumlardaki eko-inovasyon, teknolojik olmayan değişmelere daha fazla bağlıdır 2. Mekanizmalar, hedef alanlarda nasıl değişiklikler yapıldığıdır. Uygulama değişikliklerini, uygulamaların yeniden tasarımını, mevcut uygulamaların alternatiflerini veya ortaya çıkan yeni uygulamaları kapsar. 3. Etkiler, eko-inovasyonun çevresel şartları nasıl etkilediğidir. Eko-inovasyon, temel olarak üç kategoride incelenmektedir: proses, ürün ve sistem inovasyonları (Bleischwitz ve diğ., 2009): Proses inovasyonları: Yeni veya önemli derecede geliştirilmiş bir üretim veya dağıtım yönteminin uygulanmasıdır. Ürün İnovasyonları: Çevresel etkinin en aza indirileceği bir yolla, özgün ve önemli derecede geliştirilmiş ürün veya hizmetleri kapsamaktadır. Sistem İnovasyonları: Bu tür inovasyonlar, yalnızca teknolojik sistemleri değil endüstriyel, toplumsal ve davranışsal değişiklikler gibi sistem değişikliklerini ve pazar şartlarını radikal ve yıkıcı şekilde değiştiren teknolojileri (örneğin hidrojen ve yakıt hücreleri) de kapsamaktadır. EKO-İNOVASYONUN MAKRO ve MİKRO EKONOMİK ETKİLERİ Günümüzde ülkelerin kalkınma hedeflerine ulaşmaları sürecinde bilim ve teknoloji politikaları önemli rol oynamaktadır. Ekonomik, sosyal ve çevresel gelişme sürecinde rekabeti artırıcı faktörlerin başında bilim, teknoloji ve inovasyon konularını kapsayan Ar-Ge çalışmaları gelmektedir. Bu nedenle, ülkelerarası karşılaştırmalarda Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı, ülkenin bilim ve teknoloji politikalarına verdiği önemin bir ölçütü olarak değerlendirilmektedir. 2007 yılı Dünya Bankası verilerine göre Danimarka, ABD ve Almanya GSYİH lerinin % 2,5 inden fazlasını; Finlandiya, Güney Kore, Japonya ve İsveç GSYİH lerinin yaklaşık % 3,5 ini ve İsrail ise GSYİH sının % 4,74 ünü Ar-Ge çalışmalarına aktarmaktadır. Türkiye de ise söz konusu oran 2007 yılında % 0,71, 2008 yılında ise % 0,73 tür (Dünya Bankası, 2010). Almanya, ABD ve Japonya gibi çevresel teknolojilerin uygulanmasında ileri olan, çevre teknolojileri üreten ve gelişmiş ekonomilere sahip ülkeler için çevre koruma uygulamalarının rekabet güçlerini etkilemediği söylenebilir. Çevre koruma uygulamaları; teknoloji üretmeyen ve ekonomisi zayıf ülkeler için farklı sonuçlar doğurabilir (TÜSİAD, 2007). Yeni gelişmelerin ekonomiye nüfuz etmesinin önemi gözden kaçırılmamalıdır. Bir inovasyon eğer geliştirildiği bölge dışında farklı ülkeler, endüstriler ve aynı sektörde yer alan diğer firmalar tarafından yaygın bir NİSAN 2012 15

Makale Eko-İnovasyon ile Sürdürülebilir Bir Ekonomi uygulama alanı bulamazsa sadece küçük bir etkiye sahip olmaktadır (OECD ve Eurostat, 2005). Bu bağlamda inovasyonun yaygınlaştırılması, transferi ve söz konusu pazarın gelişmesi önemli bir noktadır. Yapılan çalışmalar, teknolojinin geliştirilmesinden daha önemli olan noktanın ilgili pazarın geliştirilmesi olduğunu göstermektedir. Kaynak ve enerji kullanımında verimlilik ve çevresel performans artırımı için geniş çaplı inovasyonların gerçekleştirilmesi, gelecek yıllarda yeni endüstri ve iş alanları yaratılmasına da yardımcı olacaktır. Mevcut ekonomik kriz ve iklim değişikliği müzakereleri bundan dolayı yeşil ekonomiye geçiş için bir fırsat olarak görülmektedir (OECD, 2009-1). Eko-inovasyon yapan şirketler için rekabet gücünü artıran doğrudan ve dolaylı çok çeşitli yararlar vardır. Doğrudan yararlar, daha iyi lojistik ve daha gelişmiş kaynak verimliliğinden kaynaklanan maliyet tasarrufları gibi operasyonel avantajları kapsamaktadır. Dolaylı yaralar ise daha iyi bir imaj, tedarikçi, müşteri ve otoritelerle daha iyi ilişkiler, gelişmiş bir inovasyon kapasitesi, sağlık ve güvenlik konularında gelişmeler ve yüksek iş tatmini gibi avantajları kapsamaktadır. Dolaylı yararlar uzun dönemde değer yaratır ve proaktif davranış için en önemli etkendir (Kemp ve Anderson, 2004). Kuramsal maliyet stratejileri, güçlü bir küresel rekabet için artık yeterli değildir. Küresel rekabetin sağlanmasında daha fazla inovasyon kapasitesinin oluşturulması, uygulamanın gerçekleşmesi ve yeni pazar fırsatlarının geliştirilmesi önemlidir. Bilginin uygulanması, geliştirilmesi ve özümsenmesi rekabetçiliğin merkezidir. Ayrıca yatırımcıların ve uzman çalışanların firmaya çekilmesi rekabet için anahtar faktördür ve iyi bir imaj her iki durum için de giderek artan bir öneme sahiptir. Bilgi temelli rekabetçilik ve eko-inovasyon ilişkisine odaklanmak; yeşil rekabetçiliğin küresel ekonomide artan rolünü ve doğasını anlamak için gereklidir (Kemp ve Anderson, 2004). Materyal ve enerji geri kazanım pazarı özellikle ABD ve Japonya da büyüme trendi göstermektedir. Avrupa da pazar büyüklüğü 100 milyar Euro ile 1,2-4,5 milyon istihdam yaratmıştır. Eko-inovasyon pazarı kağıt geri dönüşümünü % 50, cam geri dönüşümünü % 43, demir olmayan metal geri dönüşümünü ise % 50 artırmıştır. Küresel çevre dostu ürün ve hizmet pazarı (yeşil ürün ve proses tasarımı hariç) 2000 yılında 300 milyar $ iken, 2010 yılında 550 milyar $ a çıkmıştır. Ayrıca gelecek 10-15 yıl içinde ihtiyaç duyulacak ürünlerin % 50 sinin hala keşfedilmediği öngörüsü de düşünüldüğünde pazarın potansiyeli daha net ortaya çıkmaktadır. Dünya çapında ekonomik büyümenin çevresel ürün ve hizmetler üzerindeki etkileri enerji-hammadde-su ve gıda gibi temel öncelikli alanlarda görülmektedir. Bu alanlar şunlardır (Department for Business Innovation and Skills, 2010): AB ülkelerinde yapılan araştırmalara göre; eko-inovasyonun pazardaki işletmelerin rekabet güçleri için önemi ispatlanmıştır. Ayrıca çevre dostu teknolojilere yatırım yapılması yeni bir büyüme alanı ve kazan-kazan fırsatı oluşturmaktadır. Eko-inovasyon Kyoto sonrası çağda endüstrilerin iklim değişikliğine çözüm bulmada ve yeşil büyüme nin farkına varmalarında önemli bir itici güç olabilir. SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM ve EKO-İNOVASYON İnovasyon, üretim sektörlerinin sürdürülebilir üretime yönlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır ve küresel sürdürülebilir üretim evrimi ekoinovasyon sayesinde gerçekleşmektedir. Birçok şirket ve hükümet rekabetçiliği geliştirirken, işletmelerin sürdürülebilir kalkınmaya katkılarının tanımlanmasında eko-inovasyon terimini kullanmaktadır (OECD, 2009-3). Eko-inovasyon, geleneksel kirlilik kontrolünden temiz üretime, yaşam döngüsü yaklaşımına ve kapalı döngü üretim sistemlerine varan sürdürülebilir üretim uygulamalarına olanak sağlamaktadır. Sürdürülebilir üretim uygulamaları geliştikçe eko-inovasyon prosesi daha karmaşık ve koordine etmesi daha zor hale gelmektedir (OECD, 2009-2). Eko-inovasyon sadece iyileştirici bir boru sonu tekniği olmayıp bir ürünün veya hizmetin yaşam döngüsünün her aşamasında düşünülebilmektedir. Fakat eko-inovasyonun kaynak veya enerji verimliliği üzerindeki etkisi göz önüne alındığında en fazla kazanım, tedarik zincirinin üretim kısmının ele alınmasıyla gerçekleşmektedir. Buna örnek olarak üretim ve malzeme kullanım verimliliğinin artırılması verilebilir. Buna karşın yaşam döngüsünün her 16 NİSAN 2012

Makale Eko-İnovasyon ile Sürdürülebilir Bir Ekonomi aşamasında eko-inovasyonun sağladığı enerji ve kaynak azaltımı önemlidir. Ayrıca eko-inovasyon uygulamalarını ilerletmek için bütünsel ve çok yönlü bir yaklaşım gereklidir. Bu doğrultuda, sadece teknolojik inovasyona odaklanmak yerine eko-inovasyonun insan faktörünü (davranış ve yaşam tarzı değişikliği vb.) de dikkate almak gereklidir (Bleischwitz ve diğ., 2009). SONUÇ ve ÖNERİLER Kalkınmanın ekonomik, ekolojik ve sosyal alanlarda sağlanan eşzamanlı sürdürülebilir bir gelişme ile gerçekleşmesi ve sürdürülebilir üretim ve tüketim kavramlarının hayata geçmesi için bilim ve teknoloji politikası, ekonomik ve çevresel politikalarla bütünleştirilmelidir. Ayrıca ekonomik büyüme ve çevre ilişkisinin kıt olan kaynaklar ve küresel çevre sorunları nedeniyle yeniden tanımlanma gereksinimi ve çabaları göz önüne alındığında, ekonomik ve politik faaliyetlerin bu çerçevede planlanması gerekmektedir. Endüstrinin sürdürülebilir şekilde yeniden yapılanması ve yeni teknolojilerin geliştirilip yaygınlaştırılması yeşil büyümenin gerçekleştirilmesi için gereklidir. Üretim sırasında girdilerin verimli ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmemesi üretim sonrasında oluşan çevre kirliliğinin yönetimi için daha fazla maliyet oluşmasına neden olmaktadır. Son yıllarda dünya çapındaki büyük yatırımcıların finansal kaynaklarını, deneyimlerini ve uzmanlıklarını enerji ve kaynak verimli çözümler üreten teknolojilere odakladıkları açık bir şekilde görülmektedir. Özellikle AB ülkelerinde hızla ilerleyen bir pazar olan eko-inovasyon ile karlılığın, ihracatın, istihdamın ve rekabet gücünün yanında temel olarak çevre teknolojisi ihraç potansiyelini artırmak da amaçlanmaktadır. Kaynak ve enerji verimli bir ekonomi için odak alanı olarak görülen eko-inovasyon, dünya pazar stratejilerini geliştirecek bir anahtar olarak görülmektedir. Verimlilik ve çevresel performans artırımı için eko-inovasyonların gerçekleştirilmesi gelecek yıllarda aynı zamanda yeni endüstri ve iş alanları yaratılmasına da yardımcı olacaktır. Günümüzdeki ekonomik kriz ve iklim değişikliği ile ilgili görüşmeler, yeşil bir ekonomiye dönüş için bir fırsat olarak görülmelidir. Bilgi temelli rekabetçilik ve eko-inovasyon ilişkisine odaklanmak; yeşil rekabetçiliğin küresel ekonomide artan rolünü ve doğasını anlamak için gereklidir. Ayrıca inovasyon teknolojilerinin tanımlanmasında mevcut durumda zayıf olan iklim değişikliği-yoksulluk-enerji vurgusunun güçlendirilmesi ve söz konusu alanlara yönelik çalışmalara gereken önemin verilmesi gerekmektedir. Dünyada hızla gelişen ve küresel pazar hacmi açısından dikkat çeken bir pazar olan çevre endüstrilerine ülke bazında önem verilmesi ve pazarın gelişmesi için desteklenmesi gerekmektedir. Özellikle üretim aşamasında oluşan atıklara ve kaynak verimliliğine yönelik yapılacak teknoloji, Ar-Ge çalışmaları ve uygun teknoloji kullanımları atık, maliyet ve çevre sorunlarına çözüm olarak da düşünülebilir. KAYNAKÇA Bleischwitz, R., Giljum, S., Kuhndt, M., Bleek, F. S., Eco-innovation putting the EU on the path to a resource and energy efficient economy, 2009. Department for Business Innovation and Skills (2010). Technology Strategy Development UK Capability, Key Technology Area, Sustainable Production and Consumption, http://www.bis.gov.uk/files/ file27991.pdf Erişim Tarihi 15.09.2010 Dünya Bankası (2010) Research and Development Expenditure, http://data. worldbank.org/indicator Erişim Tarihi: 01.09.2010. Ekinci, M.B. (2005). Sanayileşme Stratejileri Çerçevesinde Çevre Boyutlu Sürdürülebilir Kalkınma Anlayışına İlişkin Değerlendirmeler, Sosyal Siyaset Konferansları, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Dergisi, 592 (50), 977-1009. Kemp, R. ve Anderson, M.M. (2004). Strategies for Eco-Efficiency Innovation, IMR Strategielijnen Project Voor VROM Final Version, kemp.unu-merit.nl/.../eu%20key%20 strategies%20merit- iso%20final%20 report%202004.doc Erişim Tarihi:01.09.2010. OECD ve Eurostat (2005). Eurostat, OSLO Manual: Guidelines for Collecting and Interpreting Innovation Data, 3rd Edition. OECD (2009-1). Sustainable Manufacturing and Eco-innovation: Towards a Green Economy OECD (2009-2). Sustainable Manufacturing and Eco-innovation-Framework, Practices and Measurement Synthesis Report. OECD (2009-3). Eco-Innovation in Industry Enabling Green Growth, http://www.oecd. org/document/34/0,3343, en_2649_34273 _44416162_1_1_1_37417,00.html, Erişim Tarihi:01.09.2010. Orhan, G. ve Karahan, Ö. (2003). Çevre Koruma ve Ekonomik Büyüme İlişkisinde Sıfır Toplamlı Oyunun Sonu mu?, ERC ODTÜ Uluslararası Ekonomi Kongresi VII. TÜSİAD (2007). Sanayide AB Çevre Mevzuatına Uyum, İstanbul. NİSAN 2012 17

Çevresel Sürdürülebilirlik Terimleri * İpek İMİRLİOĞLU / Verimlilik Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü) SÜRDÜRÜLEBİLİR TÜKETİM ve ÜRETİM (STÜ) Temel gereksinimlere karşılık gelen ve yaşam kalitesini artıran mal ve hizmetlerin üretimi sürecinde; doğal kaynak kullanımı, toksik ve diğer kirleticiler ve atık deşarjlarının diğer tüm emisyonların yaşam döngüsü perpektifi çerçevesinde azaltılarak, gelecek kuşakların gereksinimlerinin kesintisiz olarak sağlanabilmesine yönelik tüm çabaları kapsayan genel bir kavramdır. Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim kavramı, endüstri başta olmak üzere tüm insani etkinliklerde verimlilik artışı ile atık azaltımını birlikte gözeten Temiz Üretim, Kirlilik Önleme, Eko-verimlilik, vb. alanlarda 20 yılı aşkın süredir yapılmakta olan çalışmaların doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. ** KAYNAK VERİMLİLİĞİ Kaynak verimliliği, yaşam döngüsü ve değer zinciri perspektifi ile mal ve hizmetlerin üretim ve tüketim sürecinde, ham maddenin temininden ürünün son kullanımına ve bertarafına kadar toplam çevresel etkinin azaltılmasıdır (Birleşmiş Milletler Çevre Programı, UNEP). 18 NİSAN 2012 * Temiz Üretim, Eko-Verimlilik, Yeşil Büyüme ve Yeşil Ekonomi gibi konuyla ilgili diğer terimlerin tanımlarını makale ve röportaj sayfalarımızda bulabilirsiniz. ** (Prof. Dr. Göksel N. Demirer, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü).