Çin. Çin: Yükselen Global Güç. Zulmün Adı: Doğu Türkistan. Küresel Güney ve BRICS Ülkeleri ve Çin in Rolü



Benzer belgeler
21.Yüzyılda Çin Rüyası Önermesiyle Dünya Siyasetini Anlamak. Doç.Dr. Sadık ÜNAY Prof.Dr. Tarık OĞUZLU Hazırlayan: Berat Oğuz ŞENYERLİ

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

TÜRKİYE - ÇİN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

15 Ekim 2014 Genel Merkez

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

tepav PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞÜN ÖTEKİ YÜZÜ Ocak2015 N DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Enerji ve İklim Haritası

Yakın n Gelecekte Enerji

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012


YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER KÜRESEL EKONOMİYİ ROTASINDAN ÇIKARABİLECEK 10 BÜYÜK TEHLİKE

ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR (İKT206U)

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Orta Asya daki satranç hamleleri

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE 2011 YILI EKONOMİK BEKLENTİLERİ. Dr.Süleyman Yaşar. 17 Nisan 2011

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi.

Aslında, benim perakende sektöründeki kariyerim bir anlamda 12 yaşında sahibi olduğumuz süpemarkette yaz tatillerinde çalışmamla başladı.

TÜRKİYE DIŞ TİCARETİNDEN İZMİR İN ALDIĞI PAYIN ANALİZİ

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - KATAR STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Dünyada Enerji Görünümü

Rusya nın DTÖ Üyeliğinin Türk-Rus Ticari İlişkilerine Olası Etkileri

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

«KUŞAK VE YOL» VİZYONU

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

Finansal Krizden Bu Yana Dünya Ticaretinin En Kötü Yılı : 2015

AB 2020 Stratejisi ve Türk Eğitim Politikasına Yansımaları

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

World Energy Outlook Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

Dış Ticaret Verileri Bülteni

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

DÜNYA ENERJİ SEKTÖRÜNDE 2040 A BAKIŞ

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi. Uluslar arası İlişkiler Bölümü

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

KÜRESEL KRİZ SONRASI KÜRESEL FİNANSAL SİSTEM İÇERİSİNDE TÜRK FİNANSAL SİSTEMİ BAKİ ALKAÇAR (BDDK)

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR --

2004 yılında 929 milyon Dolar olan değerli maden ve mücevherat ihracatımız, %62 artışla 2008 yılı sonunda 1.5 milyar Dolara ulaşmıştır.

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Enerji Dışı İthalatımızın Petrol Fiyatları ile İlişkisi

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Türkiye, 2012 yılında dünyada uluslararası doğrudan yatırım liginde iki basamak yükseldi

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında)

Türkiye 2025 yılına gelindiğinde, dünyada önemli ülkelerden biri olacak. - Haberler - Gizli ilimler Sitesi

Enerji Ülkeleri.Rusya En Zengin..! 26 Ocak 2015

Mayıs Ayı Tekstil Gündemi

TİCARİ İLİŞKİLER DURUM İKÖ ÜLKELERİ ARASINDA AVRUPA BİRLİĞİ >>

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

İSLAM DÜNYASI İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ

AKP hükümeti zamanında ekonomik büyüme ve istikrar sağlanmıştır

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Dış Ticaret Müsteşarlığı nca ekonomik ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi amacıyla çeşitli stratejiler uygulamaya konmuş bulunmaktadır.

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

Brezilya Plastik Ambalaj Sanayi Araştırması

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

İZMİR TİCARET ODASI GÜRCİSTAN ÜLKE RAPORU

CEZAYİR ÜLKE RAPORU

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

TÜRK DÜNYASI KIZIL ELMA ÖDÜLLERİ SUNUŞ

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

Transkript:

Ocak 2015 Yıl: 2 Sayı: 3 Hem Seviyeli Hem Keyifli Çin Çin: Yükselen Global Güç Küresel Güney ve BRICS Ülkeleri ve Çin in Rolü Çin Ekonomisindeki Komünizm Rüzgârı Farklı Boyutlarıyla Oryantalizm ve Tarihe Yansımaları Zulmün Adı: Doğu Türkistan Uluslararası Ekonomik Düzene Meydan Okuyan Çin Çin Dış Politikasına Kısa Bir Bakış Osmanlı Devleti nden Günümüze Yerel Yönetimler Akademik Perspektif Enstitüsü Yayınıdır 1

2

AKADEMİK PERSPEKTİF akademikperspektif.com Aylık Süreli Sosyal Bilimler Dergisi KÜNYE GENEL YAYIN YÖNETMENİ OĞUZHAN YANARIŞIK KOORDİNATÖR SAMET ZENGİNOĞLU EDİTÖRLER AYŞE ÖZER - CAHİT KIRAĞA İBRAHİM ÖZKAN BU SAYIYA KATKIDA BULUNANLAR ÇAĞLAR DIRMIKCI - BERAT OĞUZ ŞENYERLİ - SADIK ÜNAY - FURKAN GÜRSOY - TARIK OĞUZLU - BEGÜM HAZAL KURT - GÜNEY FERHAT BATI - FURKAN EYÜBOĞLU - SEVGİ ARAZ - AYŞEN KAMIL - BEYZA AKATÜRK - ENGIN DENIZ AKARLI - EMRE AMİR - ÖZCAN SEZER - ELİF ÖZDEMİR - YAKUP DALKILIÇ - ALİ AYATA - CANER AKKAYA - SELİN DURAN - FURKAN BURCU AKSOY - MELİKE ŞENER REKLAM ve İLETİŞİM editor@akademikperspektif.com YAYIMCI Akademik Perspektif Enstitüsü Yazı teklifi göndermek için gerekli bilgileri dergimizin sonunda bulabilirsiniz. *Dergimizde yayınlanan bütün makalelerin içeriklerinden yalnızca yazarları sorumludur. Her bir makale sadece yazarının görüşünü yansıtmaktadır. 3

AKADEMİK PERSPEKTİF TEN Saygıdeğer okuyucularımız, Öncelikle yeni yılın ülkemize ve bütün insanlığa sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini diliyoruz. Her geçen gün büyüyen Akademik Perspektif ailesi olarak, yeni yıla heyecan verici yeni projeler ve hedeflerle giriyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 2015 in bu ilk sayısında uluslararası arenada her geçen gün ağırlığını arttıran Çin i kapak konusu olarak ele alıyoruz. Konuya değişik açılardan yaklaşan makale ve röportajları sizler için bir araya getirdik. Çin in dış politikasından ekonomik ilişkilerine kadar birçok farklı boyutu kapsayan çalışmaları derledik. Ayrıca Çin denildiğinde aklımıza ilk gelen problemlerden biri olan Doğu Türkistan meselesini de unutmadık. Çin rejiminin istilası altında devam eden soykırım ve zulmün hedefi olan Doğu Türkistan a da sayfalarımızda yer verdik. Ayrıca geçtiğimiz günlerde tarih alanında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü nü alan Prof. Dr. Engin Akarlı ile hayatı ve ülkemizde tarihçilik üzerine kısa bir sohbet yaptık. Bu ay da yine Türk dış politikasında ve Avrupa ile Amerika da geçtiğimiz ay meydana gelen önemli gelişmeleri sizler için derledik. Ayın Düşünürü köşemizde ise Konfüçyüs ü inceledik. Bütün sayılarımız için de yoğun şekilde makale teklifi gönderen bütün takipçi ve okuyucularımıza teşekkür ederiz. Bir sonraki kapak konumuzu Rusya olarak belirledik. Başta bu kapak konusu olmak üzere, ilgili alanlardaki meseleleri kapsayan makale tekliflerinizi bekliyoruz. Keyifli okumalar Oğuzhan Yanarışık Genel Yayın Yönetmeni Bu ay yine sizler için birbirinden güzel röportajlar hazırladık. Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Metin Aksoy, SETA Ekonomi Direktörü Doç. Dr. Sadık Ünay, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Özcan Sezer ve Sosyal, Ekonomik ve Politik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Tarık Oğuzlu ile gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajları sayfalarımızda okuyabilirsiniz. 4

İÇİNDEKİLER Uluslararası Ekonomik Düzene Meydan Okuyan Çin in BRICS deki Rolü... 7 SETA Ekonomi Direktörü Sadık Ünay ile Çin Üzerine... 11 Zulmün Adı : Doğu Türkistan... 16 Prof. Dr. Tarık Oğuzlu Röportajı... 20 Çin ve Enerji Politikası... 24 Çin: Yükselen Global Güç... 27 Çin Dış Politikasına Kısa Bir Bakış... 30 Küresel Güney ve BRICS Ülkeleri... 34 Çin Ekonomisindeki Komünizm Rüzgârı... 38 Prof. Dr. Engin Deniz Akarlı Röportajı... 41 Doç. Dr. Özcan Sezer ile Osmanlı dan Günümüze Yerel Yönetimler Üzerine... 47 Farklı Boyutlarıyla Oryantalizm ve Tarihe Yansımaları... 53 İç Güvenlik Sorunsalı: Emniyet Ve Jandarma Bütünleşmesi... 56 Türkiye Dış Politikasında Geçtiğimiz Ay... 60 Avrupa da Geçtiğimiz Ay... 63 Amerika'da Geçtiğimiz Ay... 68 Ayın Düşünürü: Konfüçyüs... 71 5

6

Uluslararası Ekonomik Düzene Meydan Okuyan Çin in BRICS deki Rolü Çağlar Dırmıkcı* Berlin Duvarı nın yıkılışının ardından ortaya çıkan küreselleşme, beraberinde uluslararası ekonomik birliklerin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Önemli ve etkisi giderek artan bir birlik olan BRICS de yer alan Çin, hem uluslararası ekonomik düzene meydan okumakta, hem de BRICS e katkı sağlamaktadır. Uluslararası ekonomi düzeni içerisinde sıkça duyduğumuz sözcüklerden biri olan Küreselleşme, bazen ekonomik ilişkilerin yoğunlaşması bazen ise kültür, inanç ve ideallerin benzemesi olarak tanımlanmaktadır. Berlin Duvarı nın 1989 yılında yıkılışının ardından, 1990 lı yıllardan itibaren hemen her alanda sıkça karşılaştığımız küreselleşme kavramının en önemli özelliklerinden birisi dünyanın tekdüze bir hale gelmesidir. Genel bir ifadeyle küreselleşme, her tür değer ve birikimin ulusal sınırları aşarak dünya çapında yaygınlaşması olarak tanımlanabilir. Ekonomik açıdan bakıldığında küreselleşme; üretim, ticaret ve sermaye ile işgücü hareketlerinin önündeki engellerin kalkması ve teknolojinin gelişen bilgi toplumu çerçevesinde yaygın kullanımının sağlanarak, dünyanın tek bir pazarda buluşmasıdır. 1 Her ne olursa olsun günümüzde küreselleşme, ekonomiden uluslararası ilişkilere kadar çeşitli alanlarda dünyayı etkileyen, uluslararası toplumun dokusunu ve yapısını eskiye oranla fazlasıyla değiştiren bir güç olarak karşımıza çıkmaktadır. 2 Yeni ekonomik düzenin yeni aktörleri oyuna dâhil ettiği küreselleşen dünyada, artık devletler tek güç olarak ekonomik dengeleri sarsacak etki yaratamamıştır. Önceleri uluslararası ilişkileri ve ekonomik sistemi sadece 1 Ömer Gürkan, Küreselleşme Ve Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (2001) s. 1-2 2 Feza Öztürk, Küreselleşme-Yeni Dünya Düzeni, erişim tarihi 05.12.2014, http://www.mfa.gov.tr/kuresellesmeyeni-dunya-duzeni.tr.mfa 7

devletler etkileyebilecek kaynaklara sahipken, günümüzde uluslararası ilişkileri ve dünya ekonomik düzenini zaman zaman devletlerden daha fazla etkileyen yeni aktörler ortaya çıkmıştır. Çok uluslu ekonomik birlikler; bu kapsamda Çin ve Hindistan gibi yükselen ekonomilerin küresel krizlerden göreceli olarak daha az etkilenmeleri ile dünyanın ekonomik ekseninin Batı dan Doğu ya kaydığı yönündeki görüşlerin ve iddiaların yaygınlaşmasına neden olmuştur. 3 Küresel ekonomide dengeleri sarsan ve meydan okuyan BRICS adlı ekonomi teriminin ortaya çıkması dünyadaki ekonomik düzeni değiştirmeye başlatmıştır. Batı dışı aktörlerin yükselişi ile ekonomi hızla küreselleşmeye devam etmiş, bu büyümenin önemli nedenleri arasında Brezilya, Çin ve Hindistan gibi dünya ekonomisinde rolleri kısıtlı olan ülkelerin gösterdiği ekonomik performansla dünya ekonomisi iki kat daha hızlı büyümüştür. Son yıllarda dünyanın en hızlı gelişen beş ülkesinden (Brezilya, Rusya, Çin Hindistan ve Güney Afrika) oluşan bir birlik olan BRICS, ismini ülkelerin İngilizce baş harflerinin kısaltmalarından almıştır. BRICS ülkeleri terimi ilk olarak Goldman Sachs ın baş ekonomisti Jim O Neill tarafından 13 yıl önce kaleme aldığı bir çalışma ile literatüre sokulmuştur. O Neill Geniş coğrafyalara hükmeden, büyük kaynakları bulunan bu beş ülkenin dünya ekonomisinde giderek büyüyen bir pay sahibi olacağını, dolayısıyla ekonomiye yön verilmesinde onlara daha fazla söz hakkı tanınması gerekmektedir demiştir. Ekonomi çevrelerinde zaten tartışılmakta olan bu yeni eğilimi kısa yoldan ifade eden BRICS, Sovyet Bloku nun çöküşüyle artık Batı ve 3 Şaban Kardaş ve Ali Balcı, Uluslararası İlişkilere Giriş içinde Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Dünya Siyaseti, haz, Emre Erşen (İstanbul: Küre Yayınları, 2014), s.47-53. Diğerleri olarak adlandırılan dönemde, Amerikan akademisyenlerince gelişmekte olan bölgeler ya da yükselen pazarlar olarak nitelendirilen Asya Bölgesi için Goldman Sachs ın BRICS kısaltmasıyla isim arayışını tamamlamış oldu. 4 O Neill in öngördüğü gibi 2001 yılından itibaren bu ülkeler, GSYH artışları açısından dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer almıştır. 5 BRICS teriminin bu denli popüler olmasında ki en önemli etken yeni bir dünya ekonomik düzeni yaratacaklarına duyulan inançta gizlenmekteydi. Özellikle Çin in çift haneli rakamlara ulaşarak dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline gelmesi BRICS de önemli rol oynamasında etkin olmuştur. Tavır takınmak adına belirli aralıklarla toplantılar yapan BRICS üyeleri, dünya ekonomisinde ve politikasında daha fazla söz sahibi olabilmek amacıyla Batı Sonrası olarak nitelendirilen oyunda yeni aktör olarak kendilerini ciddi bir şekilde göstermektedirler. 29 Mayıs 2012 de Hindistan da gerçekleştirilen toplantıda, finansal ve ekonomik temelli görüşmeler yapılmış 6 ayrıca ABD hegemonyasına karşı çıkarak, dolara olan bağımlılığı azaltmak ve politik güç yanında ekonomik güçlerini de göstermek amacıyla BRICS Kalkınma Bankası nı kurmuşlardır. BRICS in, değişim sürecinde 14 Nisan 2014 de Çin de gerçekleştirdiği zirvede ise uzun soluklu gündem maddeleri söz konusu olmuştur. 7 4 Uluslararası İlişkiler, Uluslararası İlişkilerin Yeni Dünyası (I.baskı., Ankara: Adres Yayınları, 2014), s.159. 5 Dr. Ozan Örmeci, BRIC Ülkeleri, erişim tarihi 05.12.2014, http://politikaakademisi.org/briculkeleri/ 6 Selim Altın, BRICS Yükselen Güç, erişim tarihi 05.12.2014, http://akademikperspektif.com/2014/08/04/bricsyukselen-guc/ 7 BRICS Kalkınma Bankası Ne Anlama Geliyor?, erişim tarihi 8

Her bir BRICS ülkesinin kendisine has özellikleri bulunmakla beraber, ortak noktalar ise; bu ülkelerin sahip oldukları ekonomileri ve nüfuslarıdır. Ancak ne var ki Çin diğer ülkelere göre BRICS ekonomisinde önemli bir yer edinmektedir. Akademisyenler ve konunun uzmanları Çin in BRICS ülkeleri arasında çok önemli bir konumda olduğu konusunda ise hem fikirlerdir; David Rothkopf un Foreign Policy de yazdığı gibi Çin olmadan BRICS yalnızca BRIS dir, aynen yumuşak bir peynir gibi Çin ise bu gruptaki kastır. Çin en etkili veto gücüne, büyük rezervlere, en büyük potansiyel pazara sahip olan ülkedir ve Amerika nın öz ortağıdır. Deutsche Bank da yapmış olduğu bir araştırmada çok benzer sonuçları ortaya koymuştur. Çin ekonomisinin Rusya, Brezilya ve Hindistan ekonomilerinin toplamından büyük olduğunu belirtmiştir. Times ın eski editörü William Rees-Mogg gibi gözlemciler ise bu yüzyılı çabucak Çin Yüzyılı olarak damgalamıştır. Ünlü ekonomistler, 21.yüzyıl bitmeden Çin in dünyanın en büyük ekonomisi olarak ABD nin yerini alacağını, dolayısıyla en büyük güç olacağını ilan etmiştir. Wall Street Journal, Nobel ekonomi ödülü sahibi on ekonomiste dünyada hangi ülkenin en iyi politikayı yürüttüğünü sorduğunda, çoğu Çin de birleşmiştir. Örneğin, Joseph E.Stşhlitz göre Genel ekonomik performansa bakıldığında Çin in en iyisi olduğu açık. Çin aynı zamanda Doğu Asya mali krizleri sırasında kusursuz yönetim yeteneği sergiledi. Ekonomi büyüme oranı ve esenlik açısından Çin çok etkileyici demiştir. 8 05.12.2014, http://www.sde.org.tr/tr/newsdetail/bricskalkinma-bankasi-ne-anlama-geliyor/3854 8 Şenay Meşe, Küresel Ekonomide Güç Dengelerindeki Değişim Ve BRICS (Yüksek Lisans Tezi, M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2010), s.62-69. BRICS in önemli bir üyesi olan Çin in önemi her geçen gün artmaktadır. TUSİAD ın Çin de Bu Ay adlı dergisinde Başbakan Li Keqiang 17.ASEAN Zirvesinde yaptığı konuşmada ekonomideki yavaşlama trendine rağmen sağlam ekonomik temelin değişmediğini ve Çin in ekonomisinin sağlıklı gelişimini sürdürebilmek için gerekli potansiyele ve dirence sahip olduğunu sözlerine eklemiştir. Ocak ve Ekim ayları arasındaki, sanayi işletmeleri katma değeri bir önceki yılın aynı dönemine göre %7,7 oranında artmıştır. Yükselen bir ekonomi grafiği çizmeye devam eden Çin, bazı ekonomistlerce Çin in olması gerekenden daha hızlı büyüdüğünü ileri sürmektedir. 9 Hem büyümede iyi bir rol izlediği hem de enflasyon rakamlarında iyi bir düşüş yaşadığı görülmektedir. Böylece Çin hem üretimini hem de tüketimini dengeli şekilde ilerleterek ekonomisini giderek daha sağlıklı hale getirmeye devam etmektedir. Devasa nüfusu sebebiyle Çin, 20.yüzyıl sonlarında önemli aktör konumunu böylelikle pekiştirmiştir. Çin, Çin Mucizesi olarak kısa dönem içinde ABD nin ekonomik büyüklüğünü geride bırakacak atılımlarla büyümeye devam etmektedir. 10 Bütün bu değerlerin Çin in gerek dünyada gerekse bölgesel olarak ne kadar önemli bir güç olduğunu göstermektedir. Dünya siyasetinde ağırlığı artan Çin in sahip olduğu potansiyeli geliştirmeye devam ettiği sürece dünyanın en büyük ekonomisi olma yolunda adım adım ilerlediği görülmektedir. Sonuç olarak Çin, küresel ekonomik sistemin dengelerini temelden etkileyen ve aynı zamanda ekonomik büyüklüğü 9 TUSİAD, Çin de ekonomik gelişmeler, Çin de Bu Ay dergisi 55, (Kasım 2014): 2-3 10 Editör Evren Balta, Küresel Siyasete Giriş, Uluslararası İlişkilerde Kavramlar, Teoriler, Süreçler (İstanbul: İletişim Yayınları, 2014), s.447 9

açısından küresel sistemde mevcut olan engelleri aşma noktasında somut bir model olarak görülmektedir. Çin, ekonomisini liberal sisteme uyumlaştırarak küresel sisteme dâhil olmuş ve ekonomik sisteme meydan okuyan Çin in BRICS deki rolü günbegün artmaya devam etmektedir. * Çağlar Dırmıkcı, Trakya Üniversitesi, Uluslararası Ticaret 10

SETA Ekonomi Direktörü Sadık Ünay ile Çin Üzerine Röportaj: Berat Oğuz Şenyerli SETA Ekonomi Direktörü Doç. Dr. Sadık Ünay: Çok kompleks bir yapı var Çin de, devletin ciddi teşvikleri mevcut. Eyaletlerin, bölgelerin hepsi birbirleri ile yarışıyorlar, Çin in Komünist Partisi nin iç rekabeti arttırmak bağlamında çok rasyonel davrandığını düşünüyorum. Çin in de içinde bulunduğu BRICS ülkeleri, gelişmekte olan ülkelere kalkınma yardımı sağlamak amacıyla 100 milyar $ lık bir fon oluşturulması kararı aldı. Dünyanın en büyük döviz rezervlerine sahip olan Çin, 41 milyar dolar ile fona en yüksek kaynağı sağlayacak. Kalkınma Bankası nın IMF ve Dünya Bankası na bir rakip olarak kurulduğunu görüyoruz. Bu gelişmeleri de göz önünde bulundurarak Çin in uluslar arası iktisadi teşebbüslerini nasıl değerlendirirsiniz? BRICS ülkeleri içerisinde Çin teknolojisini arttırmaya çalışan bir üretim ekonomisi ama Rusya bir üretim ekonomisi değil. Rusya enerji ekonomisi. Birçok alanda ithalata dayalı ve sanayi alt yapısı çok eski, güncelleme konusunda sıkıntıları var. Tüketim mallarının çoğunu ithal ediyor. Hindistan hakeza öyle; içine kapalı bir ekonomi, yazılım dışında diğer alanlarda sıkıntılar yaşıyor. BRICS ülkeleri içerisinde de bir insicam olduğunu söyleyemeyiz. Entegrasyon yok! Güney Afrika Türkiye den de daha kötü durumda bütçe açıkları-ticaret açıkları konusunda Ekonomik dengeler olarak baktığınızda Türkiye BRICS içerisinde olmaya daha layık Güney Afrika ya göre. Fon konusundaki teşebbüsleri ben sembolik olarak görüyorum. Çin in BRICS i ayağı kaldırmak için belki bazıları bunu IMF e rakip olarak görüyorlar, (Evet, ben de size sorumu böyle yönelttim) Ama yok 100 milyar $ ile olmaz o işler. Özellikle küresel finansal krizden sonra pompalanan paralara bakarsanız trilyon dolarlardan bahsediyoruz. 100 milyar dolar bunun için çok sembolik bir rakam. Ama Çin in şöyle bir isteği var, İpek Yolu meselesi de aslında buradan kaynaklanıyor. Özellikle Amerikalılara kendilerini daha rahat ifade edebilmek için belirli ülke gruplarını ya bölgesel bazda ve yahut küresel bazda 11

ülkeleri kategorilere ayırıp gelişmekte olan ülkeler diyelim, BRICS gibi nüfus, coğrafya, unsurlarıyla belirli bölgeleri domine eden, bölgesel ekonomi gibi ülkeleri bir araya getirip Amerikalılara, Batılılara karşı kendi çıkarlarımızı uyumlu bir şekilde ifade edebilir miyiz, tek seste konuşabilir miyiz? Çin bu konularda oldukça stratejik davranıyor. Tek başına ön almaktan ziyade IMF içerisinde BRICS ülkeleriyle birlikte hareket ediyor. BM, G- 20 platformlarında BRICS ile hareket ediyor, itiraz edecekse BRICS olarak itiraz ediyorlar. Bu eskiden beri Çin in savaş stratejisine kadar da götürebileceğiniz Sun Tzu ya kadar götürebileceğiniz bir yaklaşım. Rakipleriyle koalisyonlar kurarak mücadelesi genel karakteristiğini yansıtıyor. Türkiye nin Çin ile birlikte hareket etme potansiyelini nasıl değerlendirirsiniz? Çin in kendi ajandası var. Çin in ajandasını Türkiye nin etkilemesi çok zor. Paydaş olamaz mıyız? Biraz zor gibi geliyor bana, paydaş olunabilir ama Çin in şöyle bir tavrı var, paydaştan ziyade kendisini takip edecek ülkeler arıyor sanki. O konuda ben çok da paylaşımcı görmüyorum Çin in yaklaşımını. Türkiye Şangay İşbirliği Örgütü temasını nasıl yorumlamak gerekir? Bunları sadece söylem anlamında değerlendiriyorum, NATO yu bırakıp oraya gidecek halimiz yok. Türkiye nin aslında ikili bir stratejisi var. Çin e bir taraftan şunu diyoruz: Biz NATO üyesiyiz, AB ile üyelik müzakereleri yapıyoruz, Bakın, bizim üzerimizden Batıya ulaşabilirsiniz. ; Batıya da diyoruz ki: Biz belki Şangay İşbirliği Örgütü ne katılırız, Rusya ile enerji işbirliğimiz var vs.-dikkat edin! Bizim Doğu ile de ilişkilerimiz var. Biz aslında iki tarafa da sinyal veriyoruz. Bu bir siyasi söylem, dengeci ve bu doğrudur da yani. Hem BRICS ülkelerine hem Batıya aynı anda sinyal verebilen bir ülke Türkiye Çin ile Rusya ile ilişki kurarken dikkatli olmak lazım. Bunlar sonuçta demokratik sistemlerin çalışmadığı ülkeler Kendi uzun dönemli stratejik hesaplarını çok acımasızca yapıyorlar. Ben Türkiye nin Çin i dengeleyebilir bir ekonomik gücü olmadıkça ki çok zor bu, müthiş bir ticari açık mevcut; bu anlamda çok dengeli ilişkiler kurmak pek mümkün gözükmüyor. Şu da bir realite olarak karşımıza çıkıyor. Çin, Japonya, Güney Kore özellikle bu Asya güçleri arasında Türkiye ile ilişkileri geliştirme anlamında bir yarış var, rekabet söz konusu. Bu Türkiye nin çok fazla altyapı ihalesi ve yatırımı yaptığını biliyorlar. Onun için hızlı trenler, demiryolları, köprüler vs. üzerinden kendi aralarında yürüyen bir rekabet var. Bu bizim avantajımıza olabilir diye düşünüyorum. Nükleer santraller mevzusu hakeza aynı Hem Japonlar geliyor hem Çinliler geliyor hem Koreliler geliyor hem Ruslar geliyor; herkes geliyor yani anlayacağınız. Burada özellikle altyapı ve enerji konularında epey işbirliği şansı olduğunu düşünüyorum. Ama bu ekonomik ilişkiler çok uzun dönemde Türkiye nin küresel konumunu değiştirecek ilişkiler değil. Çin ekonomisinin dünyada önemli bir araştırma konusu olduğunu biliyoruz. Batılıların tabiriyle Çin in Yükselişi Çinlilerin ifadesiyle Geri Dönüş- Çinliler zaten güçlüydüler, güçlerini tekrar kazanıyorlar. Yorumlarını Çin in yerel iktisadi politikalarla anlamak istersek, Çin 12

Devleti kalkınma için nasıl bir yerel iktisadi strateji uyguluyor? Yeni milliyetçiliklerde bu tarz söylemler hep vardır. Putin de de bu tarz bir yaklaşımı görebilirsiniz. Putin de zaman zaman eski Rus Çarlığı nın sembollerini kullanıyor, geri dönüşlerden filan bahsediyor. Ama bu çok tarihsel bir argüman olur. Çin de yerel yönetimlerin, valilerinin yabancı yatırım çekmek için birbirleriyle yarıştıklarını sizden dinlemiştim, bu bağlamda devlet aklı ve stratejisini görmek mümkün müdür? Çok kompleks bir yapı var Çin de, devletin ciddi teşvikleri mevcut. Eyaletlerin, bölgelerin hepsi birbirleri ile yarışıyorlar, Çin in Komünist Partisi nin iç rekabeti arttırmak bağlamında çok rasyonel davrandığını düşünüyorum. Şimdiye kadar sahil bölgesine odaklanmıştı yatırımlar şuanda iç bölgelere yatırım çekmeye çalışıyorlar. Bizim Sincan ın olduğu yerlere de bu girişimler var, çünkü oralarda sanayi yatırımları filan çok eskimişti. Altyapılar yenileniyor, teşvikler oralara kaydırıldı. Bölgesel dengelemeyi de bir şekilde sağlamaya çalışıyorlar. Devlet aklı müthiş! Ben bu açıdan Çin ile çok rekabet edebilir bir ülke olduğunu zannetmiyorum. Çin belki de dünyada yerel yönetimler bakımından en kompleks yapıya sahip bir ülke Çin. Biz Komünist derken direkt yukarıdan aşağıya bir yapı olarak düşünüyoruz ama içinde müthiş dengeler var. Bence Çin ile ilgili çalışma alanlarından bir tanesi de yerel yönetim sistemi olabilir. Tarıma, sanayiye, teknolojiye odaklı bölgeleri var bunları hep birlikte koordineli olarak götürüyorlar. Aslında Çin de birbirinden farklı 15-20 ülke bir arada sanki. Burada ortak bir strateji üzerinde yürüyorlar ve son derece keskin bir devlet aklı var. Çin in devlet aklı yüksek bir akıldır, o açıdan beğenirim. Çin Türkiye iktisadi ilişkileri 2000 yıllık İpek Yolu tecrübesiyle düşünüldüğünde, gelecek yıllarda nereden nereye gelmesini öngörüyorsunuz? Türkiye nin jeopolitiği dikkate alarak Çin in Ortadoğu ve Avrupa ya açılma stratejisinde Türkiye ile bir stratejik işbirliği mümkün müdür? İpek Yolu meselesi önceden beri tartışılan bir konu. Bundan sonra çok gündeme gelecek. Tabii herkesin farklı İpek Yolu vizyonu var. Çin in vizyonu lojistik-altyapı üzerinden Orta Asya-Kafkasya-Balkanlar üzerinden Avrupa ya ulaşmak. Ama bu büyük bir proje, belki de ideal belki de hayal Farklı vizyonlardan zaman içerisinde hangisinin öne çıktığını göreceğiz. Çin insanının turizm destinasyonu seçimi yaparken yakın bölgeleri tercih ettiğini biliyoruz. Türkiye Çinliler için bir turizm çekim merkezi nasıl olabilir? Şu noktada gördüğünüz eksikler nelerdir? Burada tanıtımı arttırmamız lazım. Türkiye nin tanıtım konusunda daha fazla çalışması gerekiyor. Çinli üst düzey turistler Amerika yı, Avrupa yı, Paris i, Londra yı filan tercih ediyorlar. Bu noktada İstanbul un, Antalya nın imajını biraz daha parlatmamız lazım. Bir de eğitim konusunda, öğrenci değişimlerini arttırmak gereklidir. Erasmus benzeri öğrenci değişim programlarının artmasında fayda görüyorum. Çin deki üniversiteler çok büyük, oralardaki büyük potansiyeli Türkiye nin kullanması lazım. Konfüçyüs Enstitüsü ile Yunus Emre Enstitüsü nün ortak çalışmaları var bunların sayısını arttırmamız gereklidir. 13

Hong-Kong olayları başladığında Batı medyasında büyük yankıları oldu. Hong- Kong un tarihsel süreçlerini de inceleyerek, halk olaylarında bir dış müdahale izlenimiz var mıdır? Bu olayları nasıl değerlendirirsiniz? Hong-Kong zaten yarı İngiltere sayılır. Oraya dış dememek lazım. İçeride de yerleşmiş bir Anglo-Sakson kültürü var zaten. Hong-Kong un eskiden beri o özerk statüyü korumaya çalışan bir iradesi var; Çin İngiltere den devraldıktan sonra biraz daha özerklik tanıdı ondan sonra yavaş yavaş kendi sistemine angaje etmeye çalıştı. Burada tabi sıkıntılar çıkıyor ve bundan sonrada çıkacaktır. Hong-Kong hiçbir zaman bir Pekin gibi olmayacak, insan unsuru itibariyle de kültürel olarak da. Her zaman Batı nın oradaki bir uzantısı gibi olacak; bir finans kenti, hizmet kenti, sanat kenti gibi. Batılı şirketlerin finans merkezlerinin olduğu, üst-orta sınıfın güçlü olduğu bir yer. Bir anlamda Batılı bir kent gibi. Çin de bir taraftan oranın finansal nimetlerinden faydalanmak istiyor ama kontrolü de pek fazla kaybetmek istemiyor. Burada ipleri ne kadar gererler, onu süreç gösterecek. Orada ciddi bir muhalefet kültürü var ve ortalama bir Çin kenti olmayı kendisine yediremeyecektir. İngiliz etkisi? O çıkmaz yani kolay kolay. Birkaç jenarasyon geçse dahi o etki kolay kolay çıkmayacaktır. Çünkü halen gidiş-gelişler ile bu devam ediyor. Benim eski hocam var mesela İngiltere den, şuanda o Hong- Kong da üniversitede bölüm başkanı, bu tür etkileşimler çok fazla, kolay kolay geçeceğini sanmıyorum. Doç.Dr. Sadık ÜNAY, 1997 yılında Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü nden mezun oldu. Yüksek lisans (1999) ve doktorasını (2005) İngiltere de Manchester Üniversitesi Uluslararası Siyaset Merkezi nde uluslararası ekonomi politik alanında tamamladı. Doktora tezi 2006 yılında Neoliberal Globalisation and Institutional Reform: The Political Economy of Development Planning in Turkey başlığıyla New York ta Nova Science Publishers tarafından yayımlandı. 2011 de İstanbul da Küre Yayınları tarafından yayımlanan Kalkınmacı Modernlik: Küresel Ekonomi Politik ve Türkiye adlı kitabın yazarıdır. İngiltere de Manchester, Birmingham ve Huddersfield Üniversiteleri nde; Türkiye de ise Balıkesir, Maltepe, Fatih, Yıldız Teknik ve İstanbul Şehir Üniversiteleri nde öğretim üyesi olarak uluslararası ilişkiler ve uluslararası ekonomi politik dersleri vermiştir. Doç. Dr. Ünay uluslararası ekonomi politik, kalkınma siyaseti, dış politika-ekonomi ilişkileri, ekonomik diplomasi ve Ortadoğu ile Doğu Asya ekonomi politiği konularına yoğunlaşmaktadır. 14

15

Zulmün Adı : Doğu Türkistan Furkan Gürsoy* Doğu Türkistan. Bu isim yıllardır Çin komünizm rejiminin istilası altında devam eden soykırım ve zulmün adreslerinden birisidir. M.Ö 300 yılından beri Türk yurdu olan bu topraklar şuan da Çin Halk Cumhuriyeti işgali ve en önemlisi asimilasyonu altında. Kendilerine uygulanan her türlü baskı, işkence ve terör karşısında, iman ve şereflerinden aldıkları güçle onurlu bir şekilde var olabilme mücadelesi veren, Müslüman ve Türk kardeşlerimizin yaşadığı coğrafyadır doğu Türkistan. Doğu Türkistan. Bu isim yıllardır Çin komünizm rejiminin istilası altında devam eden soykırım ve zulmün adreslerinden birisidir. M.Ö 300 yılından beri Türk yurdu olan bu topraklar şuan da Çin Halk Cumhuriyeti işgali ve en önemlisi asimilasyonu altında. Kendilerine uygulanan her türlü baskı, işkence ve terör karşısında, iman ve şereflerinden aldıkları güçle onurlu bir şekilde var olabilme mücadelesi veren, Müslüman ve Türk kardeşlerimizin yaşadığı coğrafyadır doğu Türkistan. Doğu Türkistan, Büyük Türkistan ın bir parçasıdır. Büyük Türkistan ın doğusunda ve Asya kıtasının tam ortasında bulunmaktadır. Güneyde, Pakistan, Hindistan, Keşmir ve Tibet; güneybatı ve batıda Afganistan ve Batı Türkistan, kuzeyde Sibirya, doğu ve kuzeydoğuda Çin ve Moğolistan ile sınırdır. 1.8 milyon kilometrelik bir yüz ölçümüne sahip ve Türkiye den 2.5 kat daha büyük olan Doğu Türkistan Çin in beşte birini oluşturmaktadır. Sözde özerk bir cumhuriyete sahip olsa da Çin in baskıcı politikaları ile yıllardır zulüm altındadır. 1933 ve 1944 yıllarında iki cumhuriyet olarak kurulan Doğu Türkistan bölgesi, 1949 da Çin Halk Cumhuriyeti tarafından işgal edilmiş, 5 Temmuz 1955 te resmi olarak Çin in otonom bölgesi olmuş, Sincan Özerk Bölgesi olarak adlandırılmış ve başkenti Urimçi olmuştur. 16

Toplam nüfusu 20 milyona yakın olan Doğu Türkistan da, 2000 yılındaki nüfus sayımı sonuçlarına göre yüzde 45 lik bir oranla Uygur Türkleri çoğunluğu oluşturmaktadır. Ancak bu oran 1950 lerde yapılan nüfus sayımın da yüzde 80 civarındadır. Çin in uyguladığı asimilasyon hareketleri, en fazla 2 çocuk sınırlaması ve zorla kürtaj yaptırma olayları, göç politikaları sonucunda bölgedeki nüfus dengesi devamlı değişmektedir. Uygur lehçesinin okullar da yasaklanarak Çincenin zorunlu hale getirilmesi, Urimçi de 5 Temmuz 2009 tarihinde yapılan protestolar sonucunda çıkan olaylarda binlerce Doğu Türkistanlı kardeşimizin şehit edilmesi, geçtiğimiz ramazanda gerçekleştirilen oruç tutma yasakları, 18 yaşından küçük çocukların ve memurların camilere gitme yasakları vs. Çin zulmü ve asimilasyonunun ne derece üst seviyede olduğunu gözler önüne sermektedir. Doğu Türkistan coğrafi ve stratejik olarak Çin için büyük öneme sahiptir. Bilindiği gibi coğrafi olarak Çin in Batı ile iletişiminin arasında iki engel vardır. Bunlar; 500 km uzunluğundaki dev Taklamakan Çölü ve Çin sınırını boydan boya kaplayan Çin Seddi dir. Doğu Türkistan ise Çin in, çölün ilerisinde ve setin arkasında kalan tek toprağıdır ve bu yönüyle çinin batıya açılan kapısı niteliğindedir. Çinin söz konusu bölgeden ne pahasına olursa olsun vazgeçememesinin ardında, bölgenin stratejik ve coğrafi konumunun yanı sıra, sahip olduğu zengin yer altı rezervleri de büyük önem arz etmektedir. Doğu Türkistan Çin için kaybedilmemesi gereken önemli bir hammadde kaynağı niteliğindedir. Jeopolitik araştırmalar 130 kaynakta 300 milyon ton petrol ve 220 milyar metre küp doğal gaz bulunduğunu belirtmektedir. En değerli uranyum yataklarına ve 600 milyon ton kömür rezervlerine sahiptir ve sekiz madenden çıkarılmaktadır. Bu nedenle Çin ekonomisinin en önemli ham madde kaynaklarından birisini oluşturmaktadır. Doğu Türkistan sahip olduğu bu zengin kaynakları Çin e transfer edilmekte ve bu doğal kaynakların kullanımı her yönüyle Çin merkezi yönetimi tarafından denetim altında tutulmaktadır. Bu kaynakların gerçek sahipleri olan Müslüman Türk halkı ise fakirliğe ve açlığa mahkum edilmektedir. Urimçi ve çevresinde bulunan fabrikalarda çalışan Türk sayısı, Çinli sayısına göre çok az miktarlarda olduğu için halk işsizlikle de uğraşmak zorunda kalmaktadır. Doğu Türkistan daki kardeşlerimiz Çin zulmüne maruz kalırken, dünya barışını ve huzurunu sağlama iddiasıyla kurulan uluslararası örgütler kendi varlık sebeplerine aykırı olarak bu vakayı görmezden gelmekte ve çözüm yolları bulamamaktadırlar. Dünya kamuoyu ise üç maymunu oynamakta ve bu zulüm karşısında seslerini çıkar(a)mamaktadırlar. Uluslararası örgütlerden birisi ve en büyüğü olan Birleşmiş Milletler insanlığın sorunlarının eşitlik, adalet ve barış ilkeleriyle çözümü sağlama iddiasıyla kurulmuştur. Ancak mazlum ve mağdur milletlerin yanında olmaktansa bağımsız güçlü devletlerin yanında olmuş, bu devletlerin izin verdiği nispette tasdikleme makamı olmaktan ileriye geçememiştir. Birleşmiş Milletler kendisini sorgulayıp bu olgudan vazgeçmeli ve kuruluş amacına layıkıyla hizmet etmelidir. Çin devletinin yöneticileri insanlık idealinin inatla uzağında durmakta, en barbar çağlarda dahi görülmemiş zulüm ve soykırımlarla, bağımsız bir devletin topraklarında işgalini devam ettirmektedir. Bağımsız hükümeti, bayrağı ve anayasası olan doğu Türkistan cumhuriyeti Çin işgalinden kurtulup tekrar bağımsız bir 17

devlet olduğu takdirde doğu Türkistan ın asıl sahipleri Türkler huzur ve refah içerisinde yaşabileceklerdir. * Furkan Gürsoy, Atatürk Üniversitesi, Kamu Yönetimi Kaynakça: Hür Doğu Türkistan Sempozyumu, S.11-113 Doğu Türkistan Sorunu Nedir? Türk Hukuk Enstitüsü. Doğu Türkistanda Çin Zulmü Sürüyor http://www.trthaber.com/haber/dunya/dogu- Turkistanda-Cin-Zulmu-Suruyor-139020.Html. Gerçek Soykırım: Doğu Türkistan Ülkü Ocakları Eğitim Kültür Vakfı Genel Merkezi. 18

19

Prof. Dr. Tarık Oğuzlu Röportajı Röportaj: Berat Oğuz Şenyerli Sosyal, Ekonomik ve Politik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Tarık Oğuzlu: Özellikle Batı dünyasının 2008 den beri yaşamakta olduğu ekonomik kriz dikkate alındığında, Çin in bölgesinde daha iddialı bir dış politika takip etmeye başladığı, askeri modernizasyon sürecini hızlandırdığı ve komşusu olan ülkeleri çok fazla Amerika odaklı stratejiler takip etmemeleri gerektiği konusunda uyarmakta olduğunu görmekteyiz. Dünya da gelişmekte olan ülkelerin kendilerini nerede konumlayacakları hususunda ciddi tartışmalar yaptıklarını biliyoruz. Çin in bu konumdaki ülkeler için özel bir stratejisi var mı? Bunu iktisadi, kültürel perspektifte nasıl değerlendirebiliriz? Çin, kendini konumlandırma stratejisi bağlamında ikili bir tutum izlemektedir. Bir yandan gelişmekte ve kalkınmakta olan bir ülke profili çizilirken diğer yandan da ABD ile birlikte dünyanın iki başat aktöründen biri olduğu vurgusu yapılmaktadır. Çin hali hazırda, ABD den sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisidir ve Çin aynı zamanda birçok devletin, en başta büyük küresel oyuncular olmak üzere, en büyük ticaret ortağıdır. Çin in dünya gücü olması stratejisinde ekonomik gelişme, öncelikli bir yere sahiptir. Zenginleşmeye paralel olarak güçlü bir orduya sahip olma ondan sonra gelmektedir. Nihayetinde de önce kendi bölgesinde sonra da küresel ölçekte hâkimiyet kurma, uzak hedef olarak görülmektedir. Çin her anlamda küresel bir aktör olana kadar, kalkınmacı olan, ülke imajını korumaya özen gösterecektir. Bu şekilde, küresel sorumluluklar altına girmenin olası maliyetini azaltmaya çalışmakta ve temel ilgi ve enerjisini ülke içi sorunların çözülmesine ayırabilmektedir. Çin Halk Cumhuriyeti dış politikasında barışçı dış politika prensibini görüyoruz. Türkiye nin Komşularla Sıfır Sorun politikasının bir benzeri olarak değerlendirebileceğimiz bir anlayış olarak bu politikanın, Çin in etkin kriz alanlarında politika üretmemesi ve aktif rol almamasını da göz önünde 20