HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU



Benzer belgeler
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

ÇOCUK HÜKÜMLÜLERE AİT MÜDDETNAME DÜZENLENMESİ:

MÜKERRİR HÜKÜMLÜLERİN İNFAZINDA MÜDDETNAME HESAPLAMALARI:

Dr. SEYİTHAN GÜNEŞ Emekli Hakim HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

AÇIK CEZA İNFAZ KURUMLARINA AYRILMA

CEZANIN ERTELENMESİ VE HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARLARI. Stj. Av. Müge BOSTAN ERYİĞİT HUKUK BÜROSU/ANKARA

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN

İnfaz hukukunun zaman bakımından uygulanması, İlamların infazı, Türk Ceza Sistemi, Koşullu salıverme

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

HÜKÜMLÜLERİN AÇIK CEZA İNFAZ KURUMLARINAAYRILMALARI HAKKINDA YÖNETMELİK (Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 25848)

İÇİNDEKİLER. Giriş 1 SORUŞTURMA EVRESİ. 1. SORUŞTURMA KAVRAMI ve SORUŞTURMANIN AMACI 3 2. SORUŞTURMANIN YÜRÜTÜLMESİNDEN SORUMLU MERCİ

Yönetmelik. Adlî Sicil Yönetmeliği

ADLİ SİCİL KANUNU. Kanun Numarası : Kanun Kabul Tarihi : 25/05/2005. Resmi Gazete Tarihi : 01/06/2005. Resmi Gazete Sayısı : 25832

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... VII İÇİNDEKİLER... IX İNFAZ HUKUKU VE MAHİYETİ. 1. BÖLÜM CEZA TÜRLERİ 1. Hapis Adli Para Cezası... 4

İNFAZDA DENETİM SÜRESİ KONUSU

Adli para cezası, Mükerrirlere özgü infaz rejimi, Kuruma giriş, Hükümlülerin Gözlem ve sınıflandırılması, Hükümlülerin Gruplandırılması

Hükümlü Disiplin Ceza ve Tedbirleri - Duraksama Yaratan Sorunlar ve Yanıtlar - Lehe Kanun Uygulaması

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

ADLİ SİCİL KANUNU. Kanun Numarası : Kanun Kabul Tarihi : 25/05/2005. Resmi Gazete Tarihi : 01/06/2005. Resmi Gazete Sayısı : 25832

Ceza İnfaz Hukuku Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun Düzenlemesi Işığında. Yard. Doç. Dr. Fatma KARAKAŞ DOĞAN

S İ R K Ü L E R. KONU : İkale Sözleşmesi Kapsamında 27 Mart 2018 den Önce Ödenen Tazminatlardan Kesilen Vergilerin İade Usulü Açıklandı.

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

7035 SAYILI YASA İLE TEMYİZ SÜRELERİ DEĞİŞTİ

T.C. ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel Müdürlüğü

NAFAKA HÜKÜMLERĠNE UYMAMAK

ADLİ SİCİL KANUNU. Kanun Numarası : 5352 Kabul Tarihi : 25/5/2005 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 1/6/2005 Sayı : 25832

T.C. HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

SANIĞIN TEMYİZ AŞAMASINDAKİ TUTUKLULUK HALİNİN AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI IŞIĞINDA İFADE ETTİĞİ ANLAM VE BUNUN İÇ HUKUKUMUZDAKİ YANSIMASI:

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ NE A... ESAS NO : 2004/... KARAR NO: 2006/... UYARLAMA TALEP EDEN (HÜKÜMLÜ SANIK) : A.T.K.

T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu. Karar Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN DA BELİRLENEN İLKELER

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /81

Sayı : [02] /556/ /01/2013

İPTAL BAŞVURUSUNA KONU OLAN YASA MEDDESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA:

ÜÇÜNCÜ KISIM Olağanüstü Kanun Yolları. BİRİNCİ BÖLÜM Karar Düzeltme ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtiraz Yetkisi

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 31/10/ /11/2013 SAMSUN

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTISI RAPORU TOPLANTI RAPORU

TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN ileti5252

YARGITAY 8. CEZA DA RES KARARI

EK-1 ŞÜPHELİ - SANIK KARAR TAKİP FORMU... nın...tarihli ve...sayılı yazısı.

KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN KORUNMASINA DAİR KANUN TASARISI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

BAZI ALACAKLARIN 6552 SAYILI KANUN KAPSAMINDA

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

ULUSAL YARGI AĞI PROJESİ-II

İDARİ PARA CEZALARINDA UYGULAMA

Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun. Kanun No:5252. Resmi Gazete:13 Kasım BİRİNCİ BÖLÜM.

İçindekiler. I. BÖLÜM GENEL OLARAK İCRA ve İFLÂS SUÇLARI ve YARGILAMA USULÜ

Tarih: Sayı: 2014/33

Sirküler Rapor /207-1 BAZI ALACAKLARIN 6552 SAYILI KANUN KAPSAMINDA YAPILANDIRILMASINA DAİR İÇ GENELGE SERİ NO: 2014/2 YAYIMLANDI

TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2012/33 Ref: 4/33. Konu: ÇEK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN YAYINLANMIŞTIR

SĐRKÜLER Đstanbul, Sayı: 2011/148 Ref: 4/148

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/21

BÜLTEN. KONU: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında 6111 Sayılı Kanun 2011/5 Nolu Đç Genelgesi Yayınlanmıştır

Bilgisayar, internet ve bilişim alanında uzmanlaşmış teknik personelin ve hızlı soruşturma ile yargılamanın temeli olan, konusunda uzmanlaşmış

S İ R K Ü L E R : /

IÇINDEKILER I. BÖLÜM HÜKÜM KURMA ESASLARI. f) Cezanın İnsan Onuruyla Bağdaşır Nitelikte Olması 4. da) Birim Gün Sayısının Belirlenmesi 11

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S.İşK/14 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2009/12918 Karar No. 2011/12793 Tarihi:

1.GRUP TARAFINDAN TESPİT EDİLEN SORUN VE SORULAR

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

ADLİ SİCİL YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 25929

Konu: Gelir İdaresi Başkanlığı`nca Bazı Alacakların 6552 Sayılı Kanun Kapsamında Yapılandırılmasına Dair İç Genelge yayımlanmıştır.

Türk Rekabet Hukukunda Tekerrür

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK) : E BAŞVURU NO : 2018/2765 KARAR TARİHİ : 13/08/2018

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Ek-1 T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

ADLÎ SĠCĠL KANUNU Kanun Numarası : 5352 Kabul Tarihi : 25/5/2005

İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilir, lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar veya mal o hakla birlikte

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I

KABAHATLER KANUNU İLE İLGİLİ 2006/1 SERİ NOLU UYGULAMA İÇ GENELGESİ YAYIMLANDI

U M U M Î F İ H R İ S T

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR BASHKIM REXHEPI BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2017/5874)

Borçlunun İcr a Takibinde İstenen İşlemiş Faiz Miktarı ile İşleyecek Faiz Oranına Süresi İçinde İtiraz Etmemesinin Sonuçları

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2007

BİRİKMİŞ NAFAKA BORCUNU ÖDEMEMEK HAPİS CEZASI GEREKTİRMEZ...

İstinaf Kanun Yolu ile Temyiz Kanun Yolu Arasındaki Fark Nedir? Hukuk Davası İçin İstinaf Mahkemesine Başvuru Şartları

SİNERJİ SİRKÜLER RAPOR

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

: Tahsilat Genel Tebliği (Seri: A Sıra No: 1) Nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 7) yayımlandı.

Milletlerarası Ceza Hukuku (Özgenç)

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü. Sayı : [15189] /03/2015 Konu : Ceza Davalarının Takibi

CEZANIN TEŞDİDEN VERİLMİŞ OLMASI SANIK LEHİNE OLAN KANUNU UYGULAMA YENİ YÜRÜRLÜĞE KONULAN KANUNDA CEZANIN ALT VE ÜST SINIRLARININ ARTTIRILMASI

Tutanağın imzalanması MADDE 6 (1) Kararın uygulandığı kişiye aşağıdaki hususlarda bilgi verilir ve karar tutanağını imzalaması istenir.

KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN KORUNMASINA DAİR KANUN TASARISI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

İŞVERENİN PRİM VE İDARİ PARA CEZASI BORÇLARININ HAKEDİŞTEN MAHSUBU VE İLİŞİKSİZLİK BELGESİNİN ARANMASI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN YAYIMLANDI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /21 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/8707 Karar No. 2015/8125 Tarihi:

SĐRKÜLER Đstanbul, Sayı: 2011/121 Ref: 4/121

Transkript:

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 21-24 KASIM 2013 TEKİRDAĞ Grup Adı : CEZA HUKUKU 12. GRUP Grup Konusu : İNFAZ HUKUKU Grup Başkanı : OSMAN ATALAY ( YARGITAY ÜYESİ) Grup Sözcüsü : SAMİ ÇETE ( CUMHURİYET SAVCISI) Raporlama Heyeti : 1- REMZİ GEMİCİ ( Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanı) 2- ÖMER KARA ( HSYK BAŞMÜFETTİŞİ) 3- SÜLEYMAN AYDIN ( CUMHURİYET SAVCISI) 4- RAMAZAN ÜNAL( CUMHURİYET SAVCISI) 5- OĞUZHAN SEL( CUMHURİYET SAVCISI) 6- SÜLEYMAN SELÇUK GÖKÇE ( CUMHURİYET SAVCISI) 7- CEMİLE MİRAY SARIKAŞ ( HAKİM) 8- İBRAHİM İPEK ( CUMHURİYET SAVCISI) 9- SÜMEYYE KARACAN SEYHAN ( HAKİM) 10- BURAK CEYHAN ( HAKİM) Grup YAZICISI : TUNCAY BAYRAK ( Zabıt Katibi) GİRİŞ : İnfaz Hukuku, Ceza Hukukunun bir dalıdır ve son derece önemlidir. Ceza Mahkemelerince verilen mahkumiyet kararları eğer infaz edilemez ise hiçbir anlam taşımaz. Ceza Mahkemelerince verilen kararların infaz edilmesi toplumda cezanın etkinliği ve caydırıcılığı açısından da önemlidir. İnfaz aynı zamanda teknik bir konudur. Hükümlü cezaevinde ne bir gün az, ne de bir gün fazla yatırılabilir. Bir gün az yatırılması halinde mağdurun hakkı ve kamu vicdanı zedelenir. Bir gün fazla yatırılması halinde ise hükümlünün hakkı zedelenir. Bu nedenle İnfaz Kanununu gereğince hükümlü ne kadar yatırılması gerekiyorsa o kadar yatırılmalı, ne kadar adli para cezası tahsil edilmesi gerekiyorsa o kadar adli para cezası tahsil edilmelidir. İnfaz Hukuku konusunda hazırlanan kanun, tüzük ve yönetmeliklerin açık, net, anlaşılabilir ve uygulanabilir olması gerekir. Zira, infaz teknik bir konu olduğundan ve insan hürriyetini de ilgilendirdiğinden Ağrı'da bulunan bir infaz savcısı veya infaz hakimi infaz mevzuatını okuduğunda ne anlıyorsa Tekirdağ'da bulunan bir infaz savcısı veya infaz hakimi de aynı şeyi anlamalıdır. İnfaz mevzuatındaki düzenlemelerin 2x2=4 kadar açık, net ve uygulanabilir olması gereklidir. Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenen temel amaç öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici 1

etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün yeniden topluma kazandırılmasını sağlamak olmalıdır. UYGULAMADA İNFAZDA YAŞANAN PROBLEMLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SORUN 1 : İNFAZ MEVZUATININ DAĞINIKLIĞI ve UYGULAMADA BİRLİK SORUNU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : İnfaz sistemimiz 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı hakkındaki kanunda, infaz tüzüğü ve yönetmeliklerde düzenlendiği gibi, birçok farklı torba yasada da infazla ilgili değişiklikler yer almaktadır. Ancak bu durum uygulama birliğinde sıkıntılara yol açtığından infaz sistemimiz yeniden ele alınarak tek bir mevzuatta düzenlenmesi düşünülmelidir. İnfaz mevzuatında yapılan değişiklikler tüm Türkiye'de aynı cezayı almış hükümlüler hakkında aynı şekilde uygulanmalıdır. İnfaz kanunundaki madde ile infaz tüzüğündeki madde ve özellikle yönetmelikteki maddeler birbiri ile çelişmemelidir. Uygulama birliğini sağlayıcı değişiklikler yapılmasına özen gösterilmelidir. Ayrıca, mevzuatın uygulanabilirliği açısından, mevzuatla ilgili sorunlar ve uygulamalarla ilgili Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün internet sitesinde uygulama ile ilgili çözüm önerilerini içeren ve yerel savcılardan gelen sorunlara uygun görüş bildiren yazılarında yayınlanması önerilmektedir. Zira, uygulamadaki problemlerin ve çözüm önerilerinin Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün ilgili sitesinde yayınlanması, uygulamada birlik ve uygulayıcılar için bir kolaylık sağlayacaktır. SORUN 2 : MÜDDETNAME HESAPLAMASINDA ARTIK YIL KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Cezalar TCK 45. Maddesinde belirtildiği üzere hapis ve para cezası olarak gösterilmektedir. 5275 sayılı İnfaz Kanunun 4. Maddesinde de belirtildiği üzere cezalar kesinleşmeden kesinlikle infaz edilemez. Kesinleşen bir ilam infaz savcılığına gönderildikten sonra infaz aşamasında yani müddetname (süre belgesi) hesaplanmasında artık yılın yani yılın 366 gün çektiği durumlarda hesaplamanın nasıl ve ne şekilde yapılacağı konusunda tereddütler bulunmaktadır. Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 22/06/2009 tarih, 2009/8612 Esas ve 2009/7885 sayılı kararında artık yılın müddetname hesaplanmasında dikkate alınması gerektiği belirtmektedir. Ancak Yargıtay 1 Ceza Dairesinin 21/12/2011 tarih 2011/7864 Esas ve 2011/8174 sayılı kararında ise artık yılın müddetname hesaplamasında dikkate alınmaması gerektiğini belirtmektedir. Uyapta yapılan müddetname hesaplamalarında ise artık yıl dikkate alınmaktadır. Uygulama birliği açısından bu konuda ya bir kanun değişikliği yapılmalı ya da Yargıtay Ceza Genel Kurulundan bu sorunu çözecek bir karar çıkarılmalıdır. Geçiş aşamasında hükümlünün lehine olarak artık yılın yani yılın 366 gün çektiği durumlarda bu durum müddetname hesaplamasında dikkate alınmalıdır düşüncesindeyiz. 2

SORUN 3 : ŞARTLI HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASININ NASIL İNFAZ EDİLECEĞİ KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararının kesinleşmiş bir karar olmadığı, askıda bir karar olduğu, 5275 sayılı infaz kanunun 4. Maddesinde ancak kesinleşmiş mahkumiyet kararlarının infaz savcılığına gönderilebileceğinin belirtildiği, buna rağmen şartlı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının nasıl infaz edileceği konusunda tereddütler bulunduğu. Çözüm olarak öncelikle bu konuda yasal bir düzenlemenin yapılması gerektiği. Zira kesinleşmemiş bir kararın askıda olan bir kararın infaz savcılığına gönderilmesinin çok da doğru olmadığı, fakat şartlı verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının da bir şekilde infaz edilmesi gerektiği. Çözüm olarak TCK nun 50/1-b maddesinde belirtilen mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle giderilmesine ilişkin yaptırımın nasıl infaz edileceği, infaz tüzüğünde belirtildiğinden, buna paralel olarak bir uygulama yapılması gerektiği düşünülmektedir. Şartlı HAGB kararının mahkemesince infaz savcılığına gönderileceği, infaz savcılığının ilamata kayıt yaptıktan sonra, hükümlünün ilam adresine tevdi mahallini de belirterek paranın 30 gün içerisinde ödenmesini belirterek tebligat yapması, hükümlünün 30 gün içerisinde bu tevdi mahalline veya mahkemece bildirilen hesap numarasına parayı yatırması halinde infazın tamamlanarak ilamın mahkemeye gönderileceği. Eğer hükümlü parayı yatırmazsa şart yerine getirilmediğinden hükmün açıklanması konusunda mahkemeye ihbarda bulunulması gerektiği düşünülmektedir. SORUN 4 : TAZYİK HAPSİ, HAPSEN TAZYİK, ZORLAMA HAPSİ, DİSİPLİN HAPİSLERİNİN NASIL İNFAZ EDİLECEĞİ KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Tazyik Hapsi ve Hapsen Tazyik icra kanununda belirtilen cezalardan olduğu. Zorlama hapsinin 6284 sayılı ailenin korunması kanununda belirtilen cezalardan olduğu, disiplin hapislerinin ise duruşmada mahkeme disiplinini bozan kişilere mahkeme hakimince verilen cezalardan olduğu, TCK nun 45. Maddesinde belirtilen hapis ve adli para cezalarından hariç olmak üzere, bu cezaların kendi kanunlarında özel olarak düzenlenen cezalardan olduğu. CMK nun 2. Maddesinin son fıkrasında, disiplin hapislerinin kısmı bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, tekerrüre esas olmayan, şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilemeyen hapsi ifade ettiği belirtilmektedir. Bu cezalar başka cezalarla içtima edilemez(birleştirilemez). Bu cezalarda şartla tahliye uygulanamaz ve bu cezalar ertelenemez. Tazyik hapsi ve Hapsen Tazyik kararlarının doğrudan açık cezaevinde infaz edilebileceğine dair Açığa Ayrılma Yönetmeliğinde hüküm bulunmaktadır. Ancak, bu cezalarda 6411 Sayılı Yasada belirtildiği şekilde denetimli serbestlik uygulanamaz. Yani bu cezalar açık cezaevinde doğrudan infaz edilir. Örneğin, üç ay tazyik hapsi alan bir hükümlü doğrudan açık cezaevinde 90 gün yatarak bu süreyi infaz etmiş olur. Her ne kadar bazı infaz savcılıklarınca tazyik hapsine denetimli serbestlik uygulanmış ise de, Kanun Yararına Bozma Yolu ile Yargıtay'da bu durum iptal edilmiştir. Artık tazyik hapislerinde denetimli serbestlik kesinlikle uygulanamaz. 3

6284 Sayılı Ailenin Korunması Kanununca verilen Zorlama Hapislerinin nasıl infaz edileceği konusunda kanunda hüküm bulunmadığı, ancak bu konuda verilen cezanın hükümlünün kapalı infaz kurumunda cezasını infaz etmesi gerektiği düşünülmektedir. Zorlama hapislerinin kesinleşmesinin beklenip beklenmediği konusunda da tereddütler bulunmaktadır. Kişinin eşini dövmesi nedeniyle evden uzaklaştırma cezası alıp, bu cezaya aykırılığı sonucunda zorlama hapsi verildiğinden bu cezanın kesinleşmesi beklenmesi halinde kocanın eşine daha kötü davranabileceği dikkate alınarak zorlama hapsi cezalarının derhal infaz edilip edilmeyeceği konusunda yasal bir düzenleme yapılarak açıklık getirilmesi düşünülmektedir. Mahkeme disiplinini bozan kişiler hakkında duruşma hakimince verilen 4 güne kadar disiplin cezaları, kesinleşmesi beklenmeden derhal kapalı cezaevinde infaz edilmesi gereken cezalardandır. Bu cezalara şartla tahliye uygulanmaz. SORUN 5: TAZYİK HAPİSLERİNİN İNFAZINDA ZAMAN AŞIMI KONUSU ; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: İcra Mahkemelerince verilen 3 ay tazyik hapsinin infazında 5358 Sayılı Yasada belirtildiği üzere 2 yıllık zaman aşımı süresi vardır ve bu zaman aşımı süresi cezanın kesinleşmesi ile başlar. Ancak, hükümlü cezaevinde bir başka hapis cezasını infaz etmekte iken tazyik hapsi cezası geldiği zaman bu cezanın zaman aşımına uğrama tehlikesi de olduğundan nasıl infaz edileceği konusunda tereddütler bulunmaktadır. Öncelikle hapis cezasının infaz edilip, tazyik hapsinin sıraya konması durumunda 2 yıllık zaman aşımı geçeceğinden, şartla tahliyenin geri alınmasının infazında olduğu gibi hapis cezasının infazının kesilerek, 3 ay tazyik hapsinin infazı, daha sonra önceki hapsin infazına devam edilmesi gerektiği düşünülmektedir. SORUN 6: DOĞRUDAN AÇIK CEZA İNFAZ KURUMUNDA İNFAZ EDİLECEK CEZALARDA UYGULAMA BİRLİĞİ SORUNU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: 6352 sayılı Kanunun Geçici 3. maddesinde belirtildiği üzere kasti suçlarda 3 yıl veya daha az hapislerde, taksirli suçlarda 5 yıl veya daha az hapislerde, miktarına bakılmaksızın adli para cezalarından çevrilen hapislerde, hükümlü hakkında çağrı kağıdı çıkmasına rağmen, tebliğden itibaren 10 gün içinde hükümlü infaz savcılığına gelmez ise, hakkında yakalama emri çıkartılmış ise, kolluk tarafından yakalanarak hükümlü infaz cumhuriyet savcılığına getirildiğinde, kolluk marifeti ile hükümlü derhal açık ceza infaz kurumuna gönderilecektir. 02.09.2012 tarihinde yürürlüğe giren açığa ayrılma yönetmeliğinin 5 ve 6. maddeleri dikkate alındığında, yakalama emri çıkan hükümlü kolluk tarafından yakalanınca derhal kolluk marifetiyle kapalı infaz kurumuna alınacak, oradan şartların gerçekleşmesi halinde açık infaz kurumuna gönderileceği belirtilmektedir. Bu durumda açığa ayrılma yönetmeliği ile 6352 sayılı yasanın geçici 3/2 maddesi arasında çelişki oluşmaktadır. Kanunlar hiyerarşisi açısından kanunların yönetmelikten önceliği bulunduğundan, bu konuda yönetmelik değişikliği yapılması önerilmektedir. Açığa ayrılma yönetmeliği hükümleri ve bakanlık, CTE görüşleri uyarınca; Hükümlü 10 gün içerisinde infaz savcılığına müracaat ederse, hükümlü hakkında açığa ayrılma yönetmeliği gereğince (Ek-1) belgesi (açık ceza infaz kurumlarına gönderme tutanağı) düzenlenecek ve hükümlüye tebliğ edilerek 10 gün içerisinde açık infaz kurumuna teslim olması istenecektir. Teslim olmadığı taktirde hükümlü hakkında derhal yakalama emri çıkartılacak. Yakalama emri üzerine hükümlü 4

yakalanıp infaz cumhuriyet savcılığına gelince, derhal kolluk marifetiyle kapalı ceza infaz kurumuna gönderilecektir. Yukarıda bahsedilen tüm hususlar sebebiyle, uygulamada UYAP ortamının da tam olarak işletilememesi sebebiyle; bir hükümlü hakkında birden fazla yerde ek-1 tutanağı düzenlemek suretiyle işlem yapılmakta, bazı yer cumhuriyet savcılıklarınca açığa ayırma, bazı yer cumhuriyet savcılıklarınca ise doğrudan kapalı cezaevine gönderme uygulamalarından dolayı, uygulama birlikteliği sağlanamamaktadır. Bu hususun, duyuru yada görüşten ziyade Adalet Bakanlığınca sözü edilen yönetmelikte değişiklik yapılması suretiyle çözülmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir. Ayrıca çözüm önerisi olarak, hükümlü hakkında çağrı kağıdı çıkıp, tebliğden itibaren 10 gün içerisinde hükümlü gelip teslim olmuş ise, kendisine ek-1 tebliğ edilerek açığa gitmesi sağlanacaktır. Hükümlü çağrı kağıdını tebliğ alıp, 10 gün süre içerisinde infaz cumhuriyet savcılığına gelmezse hakkında yakalama emri çıkartılacaktır. Yakalama emri çıkarılan hükümlü kendiliğinden infaz savcılığına teslim olur ise, kolluk marifetiyle açık infaz kurumuna alınacaktır. Eğer kendiliğinden gelip teslim olmayıp kolluk marifetiyle yakalanırsa, bu sefer kapalı ceza infaz kurumuna alınacaktır. Hükümlü, Ek-1 belgesinin tebliğine rağmen 10 gün içerisinde ilgili açık ceza infaz kurumuna teslim olmadığı takdirde hakkında derhal yakalama emri çıkartılacak, hükümlü yakalanınca kolluk marifetiyle artık kapalı infaz kurumuna alınması düşünülmektedir. SORUN 7 : CEZALARIN TOPLANMASI (İÇTİMA) KARARLARININ VERİLİP VERİLMEYECEĞİ KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : 5275 Sayılı infaz kanununun 99. ve 101. maddeleri, hapis cezalarının içtimasını açıkça ön görmesine rağmen ve yine aynı yasanın 107/3 maddesinde süreli hapiste hükümlü en fazla 28 yıl yatırılabileceği ön görülmesine rağmen, ayrıca adli para cezaları açısından da 106/7. maddesi gereğince birden fazla para cezası ilamlarında hükümlünün en fazla 5 yıl (1825 gün) yatırılabileceği belirtilmesine rağmen, uygulamada bazı mahkemeler içtima kararı vermekte, bazı mahkemeler ise her bir ilam diğerlerinden bağımsızdır diyerek içtima kararı vermemektedir. İnfaz kanunun açık düzenlemesi karşısında, mahkemelerce içtima kararının verilmesi gerektiği, ayrıca bu içtima kararının sonucu olarak hükümlünün cezaevinde kalacağı süre, açığa ayrılmada hesap edilecek süre ve denetimli serbestlikten yararlanacağı süre açısından da, yine içtima kararının verilmesi gerektiği önem arz etmektedir. Ancak hapis cezalarının toplanması ile adli para cezalarının toplanması ayrı ayrı yapılması gerekmektedir. SORUN 8: ADLİ PARA CEZALARINDA PARA CEZASI MİKTARI 365 GÜNÜ AŞTIĞI ZAMAN ARTAN MİKTAR ÖDENİNCE DENETİMLİ SERBESTLİKTEN YARARLANIP, YARARLANAMAYACAĞI HUSUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Adli para cezalarında bihakkın infaz esas olduğundan kişinin ödemesi gereken adli para cezası hapse çevrilince 365 günü aşıyor ise, artan gün miktarı karşılığı para cezasını kişi öderse kalan bir yıl (365 gün) için denetimli serbestlikten yararlanma imkanı olabilecektir. 5

SORUN 9: HAPİS CEZASI ve ADLİ PARA CEZALARI OLAN BİR HÜKÜMLÜNÜN DENETİMLİ SERBESTLİKTEN NASIL YARARLANACAĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Hapis cezaları ve adli para cezaları toplanarak içtima edildikten sonra hapis cezaları infaz rejimine göre müddetnamesi yapılacak, ayrıca adli para cezaları bihakkın infaz edileceği için hapis cezasının şartla tahliye süresine eklenecek, buna göre bulunan tahliye süresinden geriye doğru bir yıl (365 gün) hesap edilerek denetimli serbestliğe karar verilecektir. Yani, hapis cezası için denetimli serbestliğe karar verilip, adli para cezası sonraya bırakılmayacaktır. Bazı yer savcılıklarınca hapis cezasının müddetnamesine sadece para cezası eklenerek bırakılmaktadır. Oysa, para cezasının hapse çevrilerek müddetnameye eklenmesi ve ortak müddetname yapılması gerekmektedir. Denetimli serbestliğin hesaplanmasında da bu ortak müddetnamenin dikkate alınması gerekecektir. SORUN 10: VASİ KARARLARININ SÜRESİNDE VE ZAMANINDA VERİLMEDİĞİ GECİKMELERE YOL AÇTIĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Cezaevinde bulunan hükümlünün cezası bir yıldan fazla ise ve bu hükümlünün ayrıca adli para cezası varsa bu hükümlüye medeni kanun hükümleri gereği vasi tayin edilmesi gerekecektir ve adli para cezası ödeme emri bu hükümlünün vasisine tebliğ edilmesi gerekecektir. Vasi kararları sulh hukuk mahkemesinden istendiğinde bu mahkemelerce vasi kararı acil işlerden görülerek hemen verilmediğinden hükümlü hapis cezasını tamamlayarak çıktıktan sonra vasi kararları gelebilmektedir. Bu da uygulamada adli para cezasının zamanında infaz edilememesine yol açmaktadır. Vasi kararlarının ivedi işlerden görülerek biran önce verilerek ilgili infaz savcılığına ulaştırılması çözüm açısından faydalı olacaktır. SORUN 11 : BİRDEN ÇOK İLAMDA İNFAZ SAVCILIĞINCA TOPLAMA KARARI VERİLEREK DİREK YAKALAMA EMRİ Mİ?, YOKSA HERBİR İLAM DİĞERİNDEN BAĞIMSIZ OLUP AYRI AYRI KAYDEDİLİP, İÇTİMA KARARININ HÜKÜMLÜNÜN YAKALANINCA MI? İSTENECEĞİ KONUSU ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Yeni 5237 sayılı TCK ve 5275 sayılı infaz kanununda her bir ilam diğerinden bağımsız olup ayrı ayrı işleme tabi olması gerekir. Hükümlü hakkında mahkumiyet cezası kesinleşince her bir ilamın ayrı ayrı kesinleştirme şerhi ile birlikte infaz savcılığına gönderilmesi gerekir. İnfaz Savcılığınca incelenen ilamlar ilamata kaydedilerek her biri hakkında ayrı ayrı ceza süresine göre çağrı kağıdı çıkartılması gerekir. Ancak aynı hükümlünün birden çok ilamı varsa, ve kaçma şüphesi uyandıracak bir durumu varsa 5275 sayılı infaz kanunun 19/1 maddesi gereğince direk yakalama emri çıkartılabilecektir. İçtima yeni TCK ve yeni İnfaz Kanunu gereği hükümlü yakalanıp cezaevine alınınca müddetnamesinin yapılabilmesi için ve şartla tahliyesinin belirlenmesi için istenmelidir. Hükümlünün birden fazla hapis cezası toplanınca kasti suçlarda 3 yıl, taksirli suçlarda 5 yılı aşıyorsa infaz savcısı infaz kanununun 19/1 maddesindeki yetkisine dayanarak direk yakalama emri 6

çıkartabilecektir. Burada direk yakalama emrinin çıkartılmasının hem erteleme talebinin reddi açısından, hem de denetimli serbestliğin uygulanması açısından faydası olacaktır. Aksi takdirde, her bir ilam için ayrı ayrı erteleme, ayrı ayrı denetimli serbestlik talep edilecektir. Nitekim, (açığa ayrılma yönetmeliğinin 5/1 maddesi yorumlanarak) kasıtlı suçlardan toplam 3 yıl ve üzeri taksirli suçlarda toplam 5 yıl ve üzeri cezalarda yakalama emri çıkartılması gerektiği de belirtilmektedir. Kasti suçtan 2 yıl hapis ve taksirli suçtan 2 yıl hapis cezası olup, toplam cezası 4 yıl hapis cezasını bulduğundan bu kişi kapalı cezaevine gönderilerek yapılan müddetnamesine göre toplam cezasının 1/5'i ni kapalıda yattıktan sonra, açığa ayrılıp burada son 1 yıl (365 gün) denetimli serbestlikten yararlanabilecektir. SORUN 12: HÜKÜMLÜNÜN HAPİS CEZASI VE ADLİ PARA CEZASI İLAMI AYNI MAHKEMEDEN VEYA FARKLI MAHKEMELERDEN PARA CEZASININ HAPSE ÇEVRİLMESİNDE ÇAĞRI KAĞIDI ÇIKARTILIP ÇIKARTILMAYACAĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Hükümlü hakkında uyuşturucu madde ticaretinden 6 yıl 3 ay hapis ile 5.000,00 TL adli para cezası kesinleşip ilam infaz savcılığına gelince hükümlü hakkında hapis cezası için yakalama emri, adli para cezası için ödeme emri çıkartılacaktır. Para cezası ödeme emri tebliğe rağmen 30 gün içerisinde ödenmemiş ise, para cezası hapse çevrilerek yakalama emri çıkartılacak, bu kişi için 6411 Sayılı Yasa ile değişik olarak ayrıca çağrı kağıdı çıkartılmayacaktır. SORUN 13: HÜKÜMLÜ ŞARTLA TAHLİYESİNE 1 YIL KALA DENETİMLİ SERBESTLİKLE SERBEST KALDIĞI ZAMAN, HÜKÜMLÜNÜN YENİ BAŞKA BİR İLAMI GELDİĞİ ZAMAN NE YAPILACAĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Hükümlü şartla tahliyesine 1 yıl (365 gün) kala infaz hakimliğince denetimli serbestliğe ayrıldıktan sonra, yeni bir başka ilamı geldiği zaman bu ilamdaki süreye bakılır. Bu süre 3 yılın üzerindeyse ve kasti bir suçsa direkt yakalama emri çıkartılarak hükümlünün denetimli serbestliğinin iptali için infaz hakimliğine müracaat edilir. Ancak yeni gelen ilamdaki süre 1 yıllık denetimli serbestlikten yararlanacağı süre içerisinde kalıyorsa, bu durumda hükümlü hakkında çağrı kağıdı çıkartılarak hükümlü gelince, denetimli serbestlikten yararlanmak istediğine dair dilekçe alınarak ilamlar içtima edilip infaz hakimliğinden bu içtima kararına göre yeni bir denetimli serbestlik süresi istenmesinin uygun olacağı belirlenmiştir. Hükümlü denetimli serbestliğe ayrıldıktan sonra, başka bir ilde kesinleşen suçtan dolayı yeni bir ilamı infaz savcılığına geldiğinde, UYAP bilişim sistemi uyarı vermediğinden, hükümlünün hem infazın ertelenme talebi olabileceği, hem de şartları uyduğu taktirde ayrıca yeniden denetimli serbestlikten faydalanma durumu olabileceği söz konusu olmaktadır. UYAP ta bu konuda uyarı veren bir sistemin olması gerektiği, ancak geçiş aşamasında infaz savcılığına başvuran kişinin T.C numarası ile T.C KİMLİK SORGULAMA butonu ile sorgulama yapılarak bu şekilde hükümlünün başkaca infaz etmekte olduğu veya denetimli serbestliğe ayrıldığı durumlar görülebilecektir. 7

UYAP'ta Ocak ayında yapılacak değişikle açık cezaevinde bulunan denetimli serbestlikte bulunan veya kapalıda bulunupta açığa ayrılması söz konusu olan hükümlüler açısından başka ilamları olduğu zaman UYAP ikaz verebilecektir. Hükümlü denetimli serbestlikten yararlanarak dışarıda iken bir başka adli para cezası ilamı geldiğinde hükümlü dışarıda bulunduğundan hükümlü hakkında adresine adli para cezası ödeme emri gönderilecektir. Bu para cezası ödeme emri tebliğden itibaren 30 gün beklenecek, hükümlü gelir teslim olursa bu para cezasının tamamını öderse problem kalmayacaktır. Para cezasında kısmi ödeme yaparsa, hükümlüye bu konuda denetimli serbestlikten yararlanma imkanı verilecektir. Ancak, para cezası ödenmezse hapse çevrilmiş olduğundan hükümlü yeniden cezaevine alınarak içtima yapılıp, bu içtimaya göre yeni müddetnamesi yapılacak, bu müddetnameye göre tahliyesine bir yıl kala denetimli serbestlikten yararlandırılabilecektir. SORUN 14: ÇOCUK MÜDDETNAMESİ TANZİMİNDE SUÇ TARİHİ İTİBARI İLE YANLIŞ HESAPLAMALARIN YAPILDIĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ:Çocuk müddetnamelerinde özellikle suç tarihi 01.06.2005 den önce ise, mutlaka iki müddetnamenin yapılması gerektiği, hem suç tarihi itibarı ile ½ ve ayda 6 gün indirimden yararlanarak yapılacak bir müddetname, hem de yeni 5275 sayılı İnfaz Kanununun 107/5 maddesi dikkate alınarak 1/3 indirim + 18 yaş dikkate alınarak hükümlünün kapalı infaz kurumunda kaldığı 1 gün, 2 gün sayılarak ikinci müddetname yapılmalı, sonuç olarak hangi müddetname hükümlünün lehine ise, o müddetnameye göre hükümlü çocuk cezaevinde kalmalıdır. Ayrıca 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 28. maddesi ile 18 yaş, 15 yaşa indirildiğinden, bu tarihten sonra yapılan müddetnamelerde ise 15 yaşın dikkate alınması gerektiği, müddetnamelerin bir bütün olarak yapılarak, karma uygulama yapılmaması gerektiği belirlenmiştir. Ayrıca çocuklar hakkında 6008 Sayılı Kanun gereğince, kesinlikle terör müddetnamesi yapılmayarak, örgüt suçundan ceza alan çocuk hakkında da mutlaka normal müddetname yapılması gerektiği belirlenmiştir. Çocuk hükümlünün işlediği suç terör suçu olup, suç tarihi 01/06/2005'ten önce ise, bu çocuk hakkında yine terör müddetnamesi yapılmayarak normal 647 Sayılı İnfaz Kanunu gereği ½ ve ayda 6 gün indirim üzerinden müddetname yapılmalıdır. Çocuklar hakkında müddetname hesaplamasında, 5275 sayılı yasanın 107/5 maddesi gereği şartla tahliyesinin hesaplanmasında infaz kurumunda geçirdiği 1 gün, 2 gün sayılır. Ancak bihakkın hesaplanmasında böyle bir indirim yapılamaz. Çocuklar hakkında adli para cezalarında mahsup yapılırken, TCK nun 63. maddesi gereği 100,00 TL üzerinden mahsup yapılır. 1 gün, 2 gün sayılarak 200,00 TL olarak mahsup yapılmaz. Zira, çocuklar hakkında verilen adli para cezası ödeme emrine rağmen ödenmez ise, hapse çevrilemez. SORUN 15: MÜKERRİRLİKTE TEKERRÜRE ESAS ALINAN CEZANIN VE MÜDDETNAMENİN NASIL YAPILACAĞI KONUSU; 8

ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Mükerrir hükümlü hakkında 5275 sayılı infaz kanununun 108/2 maddesi gereğince, tekerrüre esas olan sabıkalarının en ağırının dikkate alınması gerekmektedir. Mükerrir müddetnamelerinin yapılmasında, iki müddetname yapılması gerektiği, birinci müddetnamenin 5275 sayılı infaz kanununun 108/2 maddesi dikkate alınarak 1/3 + tekerrüre esas cezanın en ağırı dikkate alınarak yapılması, ikinci müddetnamenin ise 5275 sayılı infaz kanununun 108/1-c maddesi dikkate alınarak ¼ indirimden müddetname yapılması, sonuç olarak her iki müddetnamenin karşılaştırılarak, hangisi hükümlünün lehine ise buna göre hükümlünün infaz kurumunda yatırılması gerektiği belirlenmiştir. Mükerrir hükümlüler hakkında ceza mahkemeleri kesinleşmiş ilamı infaz savcılığına gönderirken, mutlaka hükümlünün tekerrüre esas cezasını gösteren sabıka kaydını, kesinleşmiş ilam örneklerini, gerekirse Yargıtay ilamını da ekleyerek infaz savcılığına gönderilmesi gerektiği belirlenmiştir. Tekerrüre esas ceza konusunda ihtilaf ve tereddütün bulunması halinde, 5275 sayılı infaz kanununun 98. maddesi gereğince infazda tereddüt bulunduğunda ilgili mahkemesinden bu konuda karar istenmesi faydalı olacaktır. SORUN 16: MÜKERRİRLER HAKKINDA SÜRELİ HAPİS CEZASININ ÜST SINIRININ NE OLACAĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Normal olarak birden fazla süreli hapis cezasına mahkumiyet halinde, 5275 sayılı infaz kanununun 107/3-e maddesi gereğince en fazla 28 yıl hapis yatılacağının belirtildiği, ancak Mükerrir hükümlüler hakkında birden fazla süreli hapislerde yatılması gereken azami sürenin ne olduğu konusunda kanunda hüküm bulunmamaktadır. Bu konuda kanunen bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Çözüm önerisi olarak, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 01/10/2012 tarih 2008/11853 Esas ve 2012/16731 sayılı kararında belirtildiği üzere, süreli hapiste mükerrirlik söz konusu ise, içtima edilen cezanın şartla tahliyesi hesaplanınca toplam 28 yılı da aşıyorsa, bu durumda 28 yıla tekerrüre esas alınan cezanın en ağırı eklenerek müddetname yapılacaktır. Ancak, uygulamada bu sorunun çözümlenmesi açısından yasal bir düzenleme yapılması uygun olacaktır. Süreli hapislerde hükümlü en fazla 28 yıl yatırılacağından hükümlü cezaevinde iken bir başka süreli hapis cezası geldiği zaman ne yapılacağı konusunda kanunda bir düzenleme yoktur. Burada da yeniden içtima yapılarak yine 28 yıla bağlanması söz konusu olabilecektir. Ancak, uygulamada bu sorunun çözümlenmesi açısından yasal bir düzenleme yapılması uygun olacaktır. Ayrıca 5275 sayılı İnfaz Kanunun 107/4 maddesinde terör suçluları ile ilgili şartla tahliye indirimi ön görülmüş olmasına rağmen, hem terör suçu olup, hem de kişi mükerrir ise bu durumda nasıl bir müddetname yapılacağı konusunda kanunda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu da uygulamada bir çok soruna sebep olmaktadır. 9

SORUN 17: İNFAZDA MAHSUP KONUSUNDAKİ PROBLEMLER; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Hükümlünün tutuklu olarak kaldığı sürenin, kesinleşmiş olan başka bir hapis cezasından mahsubunun TCK nın 63. maddesi gereğince mümkün bulunduğu, ancak mahsupta para cezası mahsuplarında yargılama aşamasındaki tutukluğun TCK nın 63. maddesi gereği 100,00 TL den mahsup edilmesi gerektiği, karar kesinleştikten sonra infaz aşamasındaki nezaret süresinin ise mahkemenin çevirmede ön gördüğü miktar üzerinden mahsup edilmesi gerektiği, Hapis cezalarındaki mahsubun, infaz edilmekte olan ilamın mahkemesinden istenmesi gerektiği, içtima edilmiş bir cezanın infazı söz konusu ise mahsubun içtima mahkemesinden istenmesi gerektiği, ayrıca mahsup veren mahkemenin bu mahsup kararının bir suretini ilgili mahsuba konu tutukluluğun bulunduğu mahkeme dosyasına da bildirmesi gerektiği belirlenmiştir. Ancak bu konuda kanunda bir yasal düzenleme olmadığından uygulamada sıkıntılara yol açmaktadır. Hükümlünün kesinleşen ve infaza gönderilen para cezası 2.700,00 TL olup, bu hükümlü yargılama aşamasında 30 gün tutukta kalmış ise, mahkeme karar kesinleşip infaz savcılığına gönderdiğinde, infaz savcılığı bu kararı ilamata kaydedecek, kesinleşme tarihini yerine getirme tarihi olarak yerine getirme fişini doldurarak ilamı infazen mahkemesine iade edecektir. Ayrıca tutukta fazla kaldığı süre belirtilerek başka bir cezası var ise ondan da mahsup edilebileceği bildirilecektir. Hükümlü hakkında hem hapis hem de adli para cezası verilmiş ise, bu suçtan aynı zamanda tutukta kalmışsa, tutuklu kaldığı süre öncelikle hapisten mahsup edilecektir. Hükümlü hem hapis hem de para cezasına mahkum edilmiş ise, bu hükümlü yargılama aşamasında tutukta kalmışsa, hapis cezası açısından denetimli serbestlikten yararlanma imkanı söz konusu ise, tutukta kalınan bu süre para cezasından mahsup edilecektir. Hükümlünün (A) suçundan yargılama aşamasında tutukta kaldığı süre (B) suçundaki infaz etmekte olduğu adli para cezasından çevrilen hapis cezasından mahsup edilirken hapis olduğu için gün üzerinden mahsup edileceği, ancak para cezası olarak infazı söz konusu olacak ise, bu durumda kişi yargılama aşamasında tutuklu kaldığından TCK'nun 63. maddesi gereği 100,00 TL'nin dikkate alınması gerektiği düşünülmektedir. SORUN 18: ŞARTLA TAHLİYENİN GERİ ALINMASI KONUSU ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Hükümlü kapalı infaz kurumundan şartla tahliye ile çıktıktan sonra bihakkın tahliye tarihine kadar ki denetim süresi içerisinde, 5275 sayılı kanunun 107/12. maddesi gereği (eski 765 sayılı TCK nın 17. maddesi) kasten bir suç işlerse, bu suçtan hapis cezası alırsa ve bu ceza da kesinleşirse, kanunen şartla tahliyesinin geri alınması söz konusu olacaktır. Şartla tahliyenin geri alınması kararı, birinci suçtan ceza aldığı veya şartla tahliye olduğu mahkemeden istenecektir. Şartla tahliyenin geri alındığı süre hakkında derhal yakalama emri çıkartılacak, öncelikle şartla tahliyesi geri alınan süre infaz edilecek, sonra diğer ilam infaz edilecektir. 10

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 15/10/2012 tarih, 2012/4608 esas ve 2012/7559 sayılı Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla ilgili olarak 4616 Sayılı Yasa ile ilgili şartla tahliyenin geri alınmaması konusunda yanlış bir karar verildiği, Bu karardan sonra Yargıtay 1. Ceza Dairesinin aynı konu ile ilgili bir çok şartla tahliyenin geri alınmasına ilişkin kararı çıktığı, en son olarakta Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 16/05/2013 tarih, 2013/2286 Esas ve 2013/3883 sayılı kararının çıktığı, bu kararla birlikte artık şartla tahliye ile bihakkın tahliye tarihi arasında önceki suç 4616 sayılı yasaya tabi bir suç olsa bile deneme süresi içerisinde kasten bir suç işlenirse ve bu suçtan kişi hapis cezası alır ise, şartla tahliye geri alınacaktır. SORUN 19: ŞARTLA TAHLİYENİN GERİ ALINMASINDA DENEME SÜRESİNDE İŞLENEN SUÇTAN ALINAN CEZA MİKTARININ, ŞARTLA TAHLİYENİN GERİ ALINMASINA ETKİSİ; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Hükümlünün şartla tahliyesinden sonra bihakkın tahliyesine 12 yıl süre bulunduğu, bu kişinin şartla tahliyeden iki yıl sonra basit kasten yaralama suçundan 4 ay hapis cezası alması durumunda ve bu ceza kesinleşince, ikinci suçun suç tarihi ile birinci suçun bihakkın tahliye tarihi arasındaki 10 yıllık şartla tahliye süresi yanacaktır. İkinci suç basit bir suç olmasına rağmen kasti bir suç olduğu için ceza miktarı da çok az olmasına rağmen şartla tahliye geri alındığı için bu hükümlü on yıl fazladan yatmış olacaktır. Bu da adalet duygusunu rencide etmektedir. Sonuç olarak ikinci suçtaki alınan cezanın miktarına orantılı olarak şartla tahliyenin geri alınması konusunda bir düzenleme yapılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi kurallarına uygunluk açısından şartla tahliyenin geri alınması konusunda, yargılama yapılması gerektiği, bu tür kararların dosya üzerinden alınmayarak, ilgili hükümlüye gerekirse çağrı çıkartılarak savunmasının alınması, bu konuda mahkemece yargılama yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin daha uygun olacağı düşünülmektedir. Şartla tahliyenin geri alınması kararları itirazı kabil kararlardır. Ancak, bu tür kararlar temyizi kabil kararlardan olması gerektiği düşünülmektedir. SORUN 20: KONUTTA İNFAZ KARARLARININ ADLİ PARA CEZALARINDA DA UYGULANIP, UYGULANAMACAĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Hapis cezalarının konutta infazı konusunda 5275 Sayılı İnfaz Kanununun 110. maddesinde süre ve yaş şartı bulunduğu, Hapis cezalarının, konutta infazının mümkün olabileceği konusunda, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 10/03/2010 tarih, 2009/53799 Esas ve 2010/7351 sayılı kararının bulunduğu, Ancak, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 24/06/2009 tarih, 2008/21510 Esas ve 2009/12657 sayılı kararında ise, adli para cezalarında da konutta infazın mümkün olabileceği belirtilmiştir. Kanunda açıkça hapis cezalarında konutta infazın olabileceği belirtildiğinden, adli para cezalarında konutta infazı mümkün olamayacağı değerlendirilmektedir. Bu konuda yasal düzenlemenin yapılabileceği düşünülmelidir. 11

SORUN 21: İNFAZDA TEBLİGAT KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Çağrı kağıdı veya ödeme emrinin hükümlünün ilamda gösterilen adresine tebliğ edileceği, 5275 sayılı yasanın 20/3 maddesinde öngörüldüğü, Hükümlünün adres değişikliğini yargılama aşamasında ilgili mahkemeye, infaz aşamasında ise infaz savcılığına bildirmek zorunda olduğu. Aksi takdirde hükümde gösterilen adrese yapılan tebligatın geçerli sayılacağı belirtilmiştir. Hükümlünün ilamdaki adresine normal tebligat yapıldıktan sonra, hükümlü o adreste bulunmuyor ise ayrıca Tebligat Kanunun 35. Maddesine göre tebligat yapılmasının gerekli olup olmadığı tartışma konusudur. Teftiş Kurulu Raporu ve Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün uygun görüş yazılarında ayrıca Tebligat Kanunun 35. Maddesine göre tebligatın yapılması gerektiği belirtilmektedir. Ancak kanunun açık hükmüne rağmen böyle bir tebligatın yapılıp yapılmayacağı hususu uygulamada tartışmalıdır. Buna kanunen bir çözüm üretilmesi gerektiği belirlenmiştir. Çocuklar hakkında verilen denetimli serbestlik kararının, denetimli serbestlik müdürlüğünce çocuğun bizzat kendisine mi, yoksa velisine mi tebligat yapılacağı hususunda tereddütler bulunmaktadır. Bu konuda tebligat kanunu gereğince çocuk hükümlünün velisine tebligat yapılmalı, ancak çocuk hükümlü de bu konuda bilgilendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca denetimli serbestlik yönetmeliğinin 40/1 maddesi gereğince, denetimli serbestlik kararlarının bizzat hükümlüye tebliği öngörüldüğünden çocuk hükümlüye de bizzat tebligat yapılması gerektiği düşünülmektedir. SORUN 22: 6411 SAYILI YASAYLA ŞARTLI TAHLİYESİNE 1 YIL KALA DENETİMLİ SERTBESTLİKLE SERBEST BIRAKILAN HÜKÜMLÜLER KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Açık infaz kurumunda şartla tahliyesine 1 yıl kalan hükümlünün denetimli serbestlikle serbest bırakılmasına infaz hakimliğince karar verilmesinde, aranan koşullardan olan iyi hallilik ve değerlendirme raporunun düzenlenmesinde süre konusunda farklı uygulamaların olduğu, Bir kısım infaz hakimliğince aynı gün karar verilerek denetimli serbestlikle hükümlünün tahliye olduğu, bir kısım infaz hakimliğince iyi hallilik için belli bir süre (1 hafta veya 15 gün süre) geçtikten sonra denetimli serbestlikle tahliye işleminin yapıldığı anlaşıldığından, bu konuda bir standardın bulunmadığı nedenle, süreye ilişkin bir yasal düzenlemenin olması gerektiği düşünülmektedir. Şartla tahliye ile denetimli serbestliğe karar verileceği sürenin tatil gününe denk gelmesi durumunda, önceden mesai saatleri içerisinde böyle bir kararın alınıp, alınamayacağı konusunda tereddüt yaşanmış, ancak nasıl ki, şartla tahliye süresi tatil gününe geldiği zaman öncesinden şartla tahliye alınabildiği gibi bu konuda da denetimli serbestlik kararının tatile gelmesi durumunda önceden böyle bir karar alınabilecektir. Ancak, uygulama o gün yapılacaktır. 12

SORUN 23: 6411 SAYILI YASADAN ÖNCE ADLİ PARA CEZASI ÖDENMEDİĞİ İÇİN HAPSE ÇEVRİLMİŞ VE YAKALAMA EMRİ ÇIKARTILMIŞ İLAMLARDA, YENİDEN ÇAĞRI KAĞIDI ÇIKARTILIP ÇIKARILAMAYACAĞI KONUSU ÇÖZÜM ÖNERİSİ: HSYK nın 27.02.2013 tarihli ve 87742275-045.02-42-2013/125/7883 sayılı görüşünde açıklandığı üzere, para cezalarında ödeme emrine rağmen süresinde ödenmemiş ve hapse çevrilerek yakalama emri çıkartılmış ise, 6411 sayılı yasadan sonra da yeniden çağrı kağıdı çıkartılmayarak yakalama emri devam edecektir. Hakkında yakalama emri çıkmış olsa da 6411 sayılı yasa ile para cezasının hapse çevrilmesi halinde yeniden çağrı kağıdı çıkartılması gerektiği bir kısım katılımcı tarafından belirtilmiştir. SORUN 24: 6411 SAYILI DENETİMLİ SERBESTLİĞE AYRILAN HÜKÜMLÜNÜN YENİ BİR ADLİ PARA CEZASI İLAMI GELDİĞİNDE, BU PARA CEZASI İLAMININ KİME TEBLİĞ EDİLECEĞİ KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Hükümlü cezaevinden denetimli serbestlikten dolayı çıktığından ve serbest bulunduğundan, Medeni Kanunun 471. maddesi gereğince, para cezası ödeme emrinin hükümlünün bulunduğu adrese tebliğinin gerektiği ve vasi tayinine gerek bulunmadığı belirlenmiştir. Bir kısım katılımcılar denetimli serbestlikte bulunan hükümlünün kısıtlı olduğu, bu nedenle para cezası ödeme emrinin hükümlünün kendisine değil, vasisine tebliğ edilmesi gerektiği konusunda görüş bildirmişlerdir. SORUN 25 : HÜKÜMLÜNÜN CEZASI ERTELENMİŞ VE TCK NUN 51/4-b MADDESİ GEREĞİNCE YÜKÜMLÜLÜK YÜKLENMİŞ İSE, BU YÜKÜMLÜLÜĞÜN İNFAZ EDİLEMEMESİ HALİNDE, YÜKÜMLÜLÜĞÜN DEĞİŞTİRİLEBİLİP DEĞİŞTİRİLEMEYECEĞİ KONUSU ; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Ertelemede verilen yükümlülüğün infaz savcılığınca yerine getirilmesi mümkün görülemiyor ise, bu durumda yükümlülüğün değiştirilmesi için mahkemeye müracaatta bulunulmalıdır. TCK nun 50/6 maddesinde belirtilen seçenek tedbirlerin değiştirilebileceği hususu, mahkeme kararı ile ertelenmiş cezalarda da uygulanabileceği düşünülmektedir. SORUN 26 : 5275 SAYILI KANUNUN 17/1 MADDESİ GEREĞİNCE, HÜKÜMLÜNÜN TALEBİ ÜZERİNE İNFAZIN ERTELENMESİ KONUSU: ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Çağrı kağıdı üzerine hükümlünün infaz savcılığına müracaat ederek 5275 sayılı infaz kanununun 17/1 maddesi gereğince infazının ertelenmesini istemesi durumunda, bu erteleme kararını hangi savcılığın vereceği konusunda tereddüt bulunduğu, Bu konuda HSYK nın hükümlünün başvuruda bulunduğu yer savcılığının vereceği konusunda görüşü bulunduğu, ancak bu durumda hükümlünün kendisine erteleme kararı verecek savcıyı seçeceği konusunda endişe bulunduğundan, hükümlünün yerleşim yeri (mernis adresi) İnfaz Cumhuriyet Savcılığından veya mahkeme kararının bulunduğu yer cumhuriyet savcılığından talepte bulunabileceği düşünülmektedir. 13

İnfaz ertelemelerinde hükümlünün başvurduğu savcılık UYAP üzerinden ilgili savcılıktan ilamı isteyince erteleme konusunda yaptığı işlem sonucunu mutlaka ilgili mahkeme kararının verildiği yer savcılığına bildirmesi gerekmektedir. 5275 Sayılı İnfaz Kanunun 17/1 maddesinde hükümlü tarafından erteleme için başvurulduğunda infaz savcısı tarafından takdire dayalı olarak ertelemeye yer olmadığına dair karar verilebilmektedir. Bu karara karşı kanunda herhangi bir itiraz mercii gösterilmemiştir. Yani infaz savcılığınca verilen bu karara karşı ne mahkemesine, ne de infaz hakimliğine itiraz edilebilir. Ancak 5275 sayılı İnfaz Kanunun 16. Maddesinde belirtilen hastalık nedeniyle ertelemede itiraz ön görülmüştür. Bu itirazın da 5275 sayılı kanun 98/2 fıkrasında belirtilmiştir. Hastalık nedeniyle ertelemede kanunen itiraz mümkün olmasına rağmen, mazeret nedeniyle ertelemelerde itiraz merciinin kanunda gösterilmemesi uygulamada tereddütlere yol açmaktadır. Bu konuda çözüm önerisi olarak yasal düzenleme yapılması gerektiği, geçiş aşamasında savcılığın idari işlemi olduğu için hüküm mahkemesine itirazın yapılabileceği düşünülmektedir. Hükümlülerin cezanın miktarı açısından birçok infaz savcılığından almış olduğu cezalarla ilgili erteleme talep etmekte, erteleme kararı veya ertelemenin reddine dair karar alabilmektedir. Ancak UYAP da bu konu görünmediğinden infaz savcılıkları müracaat üzerine erteleme kararı verebilmektedir. UYAP ekranında bu konuda uyarı butonunun eklenmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. 5275 sayılı yasanın 17/1 maddesi gereğince erteleme başvurusu için hükümlünün bizzat gelmesinin gerekmediği, velisi veya vekili tarafından da bu konuda infaz savcılığına müracaat yapılabileceği, ancak erteleme kararının tebliği veya erteleme talebinin reddine dair kararın tebliğinin, hükümlünün bizzat kendisine veya vekiline yapılması gerektiği düşünülmektedir. Teminat mukabili ertelemelerde hükümlü erteleme süresinde müracaat etmemişse teminatın hazineye irad kaydı söz konusu olacaktır. Ancak, teminatın hazineye irad kaydı konusunda hangi mahkemenin karar vereceği belirtilmemektedir. Bu konuda kıyasen CMK 115/2 maddesi gereğince kararı veren mahkemeden talepte bulunulmaktadır. Kararı veren mahkemenin CMK 115/2 maddesi gereği teminatın hazineye irad kaydı konusunda karar vermesi veya bu konuda açık bir yasal düzenleme yapılması gerektiği düşünülmektedir. SORUN 27 : HÜKÜMLÜNÜN YARGILANMAKTA OLDUĞU BİRDEN FAZLA İNFAZ DOSYASI OLMASI DURUMUNDA, AÇIK CEZA İNFAZ KURUMUNA AYRILMANIN NASIL YAPILACAĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Hükümlünün açık cezaevinde bulunduğu sırada, soruşturması ve kovuşturması devam eden, üst sınırı 7 yıldan az olmayan başka bir suçtan dosyasının olması durumda, 5275 sayılı infaz kanunun 14/4 maddesinde, açığa ayrılma yönetmeliğinin 8/b maddesinde belirtildiği üzere, hükümlünün kapalı infaz kurumuna iadesinin gerektiği, Ayrıca kanun ve açığa ayrılma yönetmeliğinde belirtilen 7 yıldan az olmayan tabiri, 7 yılı da kapsadığı düşünülmektedir. 14

Bir kısım katılımcılar bu 7 yıl konusunun suç bazında ele alınmasının gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca masumiyet karinesi gereği henüz cezası kesinleşmediğinden bu durumda bulunan hükümlülerin denetimli serbestlikten yararlanmaya devam edeceği kanaati de belirtmişlerdir. SORUN 28: 5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU NUN 53/6 MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN SÜRÜCÜ BELGESİNİN GERİ ALINMASI GÜVENLİK TEDBİRİNİN, CEZANIN KESİNLEŞMESİ İLE BİRLİKTE YA DA CEZANIN TAMAMEN İNFAZINDAN SONRA EL KONULMASI GEREKTİĞİ HUSUSUNDA UYGULAMADA OLUŞAN TEREDDÜTLERİN GİDERİLMESİ KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Özellikle TCK nun 53/6 maddenin yazım tarzındaki hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ifadesinin kişilerin mağduriyetlerine sebebiyet vermesi ve aynı zamanda sonrasındaki cümle ile kendi içinde çeliştiği, bu nedenle yeniden düzenlenmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Bununla birlikte Denetimli serbestlik hizmetleri yönetmeliğinin 73/5. maddesinde açık bir şekilde bu neviden kararların yerine getirilmesine, cezanın infazının tamamlanmasından itibaren başlanacağı belirtilmiştir. Yargıtay içtihatlarında ise, kanunla paralel bir şekilde, sürücü belgesinin geri alınmasının hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe gireceği ifade edilmektedir. Kanuni düzenlemenin biran önce değiştirilerek, ehliyetin veya ruhsatın geri alınmasına ilişkin kararın kesinleşme ile değil, cezanın infazın tamamlanması ile başlanması gerektiği düşünülmektedir. Çözüm önerisi olarak, TCK 53/6 maddesinin infazında yani ehliyetin geri alınmasında, eğer hapis cezası verilmiş ise, infazın şartla tahliyeden sonra yapılması gerektiği, adli para cezasına karar verilmiş ise, kararın kesinleşmesi ile birlikte infaza başlanması gerektiği düşünülmektedir. SORUN 29 : HÜKÜMLÜ KAPALI CEZAEVİNDE İKEN SONRADAN GELEN ADLİ PARA CEZASINDAN ÇEVRİLEN HAPİS CEZASI NEDENİYLE AÇIK CEZA EVİNE AYRILIP AYRILAMAYACAĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Hükümlü kapalı infaz kurumunda toplam cezasının 1/5 ni yatıp açığa ayrılacağı sırada, adli para cezasından çevrilme hapis cezasının gelmesi halinde, hükümlünün açık cezaevine ayrılıp ayrılamayacağı konusunda tereddütler bulunmaktadır. Adli para cezalarından çevrilen hapsin infazı açığa ayrılma yönetmeliği gereğince bizzat açık ceza evinde yapılacağından, hükümlü kapalı infaz kurumunda toplam cezasının 1/5 ni iyi halli geçirmiş ise, açığa ayrılma şartlarını da taşıyorsa, sonradan adli para cezasından çevrilme hapis cezası gelmiş olsa bile yine de açık infaz kurumuna ayrılabilecektir. Ancak, açık cezaevinde iken cezalar içtima edilerek toplam ceza üzerinden denetimli serbestliğe ayrılma süresi hesap edilerek, buna göre hükümlü denetimli serbestliğe ayrılacaktır. 15

Bir kısım katılımcılar tarafından, hapis cezası ile adli para cezasından çevrilen hapisten hükümlü olarak kapalıda bulunan kişinin açığa ayrılabilmesi için, hapis cezası ile adli para cezasından çevrilme hapis toplanarak, bu toplam üzerinden 1/5'ini yatan hükümlülerin açığa ayrılabileceği konusunda görüş bildirilmiştir. SORUN 30 : HÜKÜMLÜNÜN HAPİS CEZALARI İLE ADLİ PARA CEZALARINDAN ÇEVRİLEN HAPİS CEZALARININ OLMASI HALİNDE DENETİMLİ SERBESTLİK SÜRESİNİN HESAPLANMASININ NASIL YAPILACAĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Hükümlünün hapis cezası ile adli para cezasından çevrilme hapis cezasının olması halinde, denetimli serbestlik süresinin hesaplanmasında sıralı müddetname yapılarak, yani hapis cezasının şartla tahliyesi ile adli para cezasından çevrilen hapis cezasının bihakkını eklenerek, hükümlünün toplam cezaevinden tahliye olacağı süre belirlenip, bundan 1 yıl (365gün) geriye dönük tarih belirlenerek, bu tarih itibariyle denetimli serbestliğe karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir. Aksi takdirde hapis cezasında denetimli serbestlik uygulanıp ayrıca adli para cezasına da denetimli serbestlik uygulanması gerekecek bu durumda denetimli serbestlik süresi 1 yıldan fazla uygulanmış olacaktır. SORUN 31: ADLİ PARA CEZALARINDAN ÇEVRİLME HAPİS CEZALARINDA SUÇ TARİHİ 01.06.2005 İLE 5739 SAYILI KANUNUN YÜRÜRLÜK TARİHİ OLAN 01.03.2008 TARİHLERİ ARASINDA İSE DENETİMLİ SERBESTLİĞİN NASIL HESAP EDİLECEĞİ KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Denetimli serbestlik süresinin hesaplamasında adli para cezalarında bihakkın tahliye tarihinin esas alınacağı, ancak suç tarihi 01.06.2005 ile 01.03.2008 tarihleri arasında olan adli para cezasından çevrilme hapislerde, şartla tahliye uygulanacağından, suç tarihi bu tarihler arasında olan adli para cezasından çevrilme hapislerde denetimli serbestlik süresinin hesaplanmasında, şartla tahliye tarihinin esas alınması gerektiği belirlenmiştir. SORUN 32 : 5275 SAYILI KANUNUN 105/A MADDESİ GEREĞİNCE DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİNE UYMAYIP KAPALI İNFAZ KURUMUNA ALINMASINA KARAR VERİLEN HÜKÜMLÜLER İLE İLGİLİ KAPALIYA İADE KARARININ KESİNLEŞTİRİLMESİNİN GEREKİP GEREKMEDİĞİ VE KAPALIYA TESLİMDEKİ 2 GÜNLÜK SÜRENİN HANGİ TARİHTE BAŞLAYACAĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Hükümlü Denetimli Serbestlikle tahliye olduktan sonra, denetimli serbestlik yükümlülüklerine uymayıp veya başka bir suçtan soruşturma geçirmesi nedeniyle, 5275 sayılı kanunun 105/A maddesi gereğince infaz hakimliğince kapalıya iadesi konusunda karar verildiğinde, bu karar hükümlüye tebliğ edilerek 2 gün içerisinde en yakın infaz savcılığına teslim olması istendiğinden, hükümlü bu kararı öğrendiği tarihten itibaren 16

itiraz hakkını kullanabilecektir. Bu nedenle kapalıya iade kararlarının kesinleşmesi beklenmeyip tebliğden itibaren öğrenme tarihi esas alınarak, bu öğrenme tarihinden itibaren 2 gün içerisinde infaz savcılığına gelerek teslim olmamış ise, hakkında firardan işlem yapılacak ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulabilecektir. Sonuç olarak kapalıya iade kararlarının hükümlüye tebliğ edildiğinden kesinleşmesi aranmayıp, hükümlüye bu kararın tebliğ tarihi esas alınarak işlem yapılması gerektiği düşünülmektedir. Kapalıya iade kararlarında özellikle iki gün içerisinde kapalıya teslim olması gerektiği, itiraz hakkı bulunduğu, bu itirazının teslim olma süresini durdurmayacağı özellikle şerh edilmesi gerektiği düşünülmektedir. Kapalıya iade kararlarında, infaz hakimliğince hükümlüye tebligat yapıldıktan itibaren hükümlü iki gün içerisinde teslim olacağı kapalı cezaevinin bulunduğu infaz savcılığına giderek teslim olması gerektiği, ancak teslim olmadığı durumda firar işlemi başlatılabilmesi için hangi tarihin esas alınacağı konusunda tereddütler bulunduğu, bu konuda tebliğ tarihinin esas alınması gerektiği düşünülmektedir. Ancak, bu tebliğ tarihi gecikmiş ise, yani karardan itibaren 35 gün sonra tebligat yapılmış ise, bu arada da hükümlü yükümlülüklerini yerine getirmeye devam etmiş ise, bu 35 günün cezadan mahsup edilmesi gerektiği düşünülmektedir. SORUN 33: TCK 191/1 MADDESİNDE BELİRTİLEN UYUŞTURUCU MADDE KULLANMAKTAN KAYNAKLANAN TEDAVİ VE DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİNİN, AYNI KİŞİ HAKKINDA BİRDEN FAZLA VERİLMESİ VE BUNUN İNFAZI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan neredeyse hiç hapis cezası verilmemektedir. Bir kişi hakkında uyuşturucu madde kullanmak suçundan suç yerleri farklı olduğu zaman birden çok kez tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilmektedir. TCK.nun 191. inci maddesinin altıncı fıkrasının son cümlesindeki ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir ifadesi, uygulamada Yargıtay kararları nedeniyle işletilememektedir. Bu durumu fark eden kullanıcılar eskiye oranla daha rahat uyuşturucu kullanabilmektedirler. Hakim, yargılama yaparken kişinin hakkında daha önce tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilip verilmediğini bilememektedir. TCK.nun 191. inci maddesindeki düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Bu nedenle kanunda gerekli düzenlemeler yapılması gerektiği, UYAP ta da kişi hakkında daha önceden tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilmiş ise, bu konuda uyarı butonunun olması gerektiği düşünülmektedir. SORUN 34 : DENETİMLİ SERBESTLİK UYGULANIRKEN İHLAL DURUMUNDA MAHSUP YAPILIRKEN İHLAL TARİHİNİN Mİ, YOKSA 17

KAPALIYA GÖNDERME KARARININ KESİNLEŞMESİ TARİHİNİN Mİ ESAS ALINACAĞI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : 1-Denetimli Serbestlik uygulanırken bir ihlal durumu varsa, mahsup yapılırken, ihlal tarihinin dikkate alınması gerekeceği, 2-Denetimli Serbestlik uygulanırken, hükümlünün alt sınırı 1 yıldan az olmayan başka bir suç işlemesi halinde, bu durumda mahsup yapılırken suç tarihinin dikkate alınması gerektiği, 3-Denetimli Serbestlik uygulanırken, denetimli serbestlik öncesi işlenen ve üst sınırı 7 yıldan az olmayan bir suçtan soruşturma ve kovuşturma dosyası varsa, bu durumda mahsubun infaz hakimliğinin karar tarihi esas alınarak yapılması gerektiği düşünülmektedir. Bu konuda hangi tarihin esas alınacağı hususunda infaz hakimliğinden karar da istenebileceği düşünülmektedir. SORUN 35 : HAPİS CEZASININ ERTELENMESİNDE YÜKÜMLÜLÜKLERİN DENETİM SÜRESİ İÇERİSİNDE YERİNE GETİRİLEMEMESİ KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Mevcut TCK.nun 51. Maddesinin düzenlemesinde, erteleme halinde verilen yükümlülüklerin denetim süresi içerisinde yerine getirilmesi gerekmektedir. Çoğu zaman, yükümlülüklerin infazı tamamlanamadan denetim süresi sona erebilmektedir. Cezanın ertelenmesinde denetim süresi içerisinde verilen bir kısım yükümlülüklerin infazı mümkün olamamaktadır. Örneğin ücret karşılığında çalıştırılma mükâfat olarak algılanmakta ve hükümlüyü kimse ücretli olarak çalıştırmak istememektedir. Eğitim kurumuna devam etme yaptırımında ise, çocuğun suçu işlediği yaşı ile kararın kesinleştiği ve infaz aşamasındaki yaşı farklı olabilmekte ve çocuk eğitim yaşının çok üstünde olabilmektedir. Rehberlik uygulamada yükümlülük olarak kabul edilmediği için, hükümlülerin buna uymaması müeyyidesiz kalmaktadır. Bu nedenle, infazı mümkün yükümlülüklere yer verilmesi yönünde TCK.da değişiklik yapılması gerektiği düşünülmektedir. SORUN 36: GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZININ NASIL YAPILACAĞININ KANUNDA DÜZENLENMEMİŞ OLMASI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: 5275 sayılı CGTİHK.da sadece hapis ve adli para cezalarının yerine getirilmesine ilişkin hükümlere yer verilmiş, ancak güvenlik tedbirlerinin nasıl yerine getirileceği düzenlenmemiştir. TCK.nun 53/6. maddesinde düzenlenen güvenlik tedbirlerinden Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten yoksun bırakılma tedbiri, kişi ceza infaz kurumundan çıktıktan sonra bihakkın tahliyeye kadar devam ettiğinden kişinin cezaevi sonrası topluma adaptasyonunu ve ıslahını olumsuz etkileyebilmektedir. 18

Bu nedenlerle kanunlarımızda güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin yeniden ele alınması gerektiği değerlendirilmektedir. SORUN 37 : HÜKÜMLÜNÜN CEZAEVİ NAKİLLERİNDEKİ SORUNLARI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Hükümlü bir açık cezaevinden diğer bir açık cezaevine nakil olduğunda, infaz dosyası zamanında gönderilmediğinden hükümlü izin hakkını kullanamamaktadır. Bu nedenle hükümlü nakil olunca infaz dosyasının bir an önce ilgili infaz savcılığına gönderilmesi veya UYAP tan taranarak ilgili dosyanın biran önce UYAP üzerinden gönderilmesi gerektiği. Hükümlünün izne ayrıldıktan sonra izin dönüş saatinin belirlenmesinde 5275 sayılı kanunun 58/3 maddesinin dikkate alınması, yani aynı il sınırları içerisinde bulunan ceza infaz kurumları nakillerde aynı gün içerisinde, farklı illerde bulunan ceza infaz kurumları arasındaki nakillerde ise kurum amirinin 48 saati geçmeyecek şekilde belirleyebileceği, Hükümlünün izin süresini geçirdikten sonra 5275 sayılı yasanın 97/2 maddesi gereğince 2 gün (48 saat içerisinde) teslim olması durumunda, disiplin suçunun uygulanacağı, ancak 2 günden sonra teslim olması durumunda hakkında firar işlemi yapılması gerekeceği, Firarla ilgili soruşturmanın ve disiplin işleminin hangi savcılıkça yapılacağı hususunda tereddütler bulunduğu, çözüm önerisi olarak hükümlünün nakil olduğu, ancak giderek teslim olmadığı cezaevinin bağlı bulunduğu infaz savcılığınca soruşturma ve disiplin işleminin yapılması gerektiği düşünülmektedir. SORUN 38: ETKİN PİŞMANLIK VE 5275 SAYILI YASANIN 108/4 MADDESİNE GÖRE MÜKERRİRLERE ÖZGÜ İNFAZ REJİMİNE GÖRE CEZANIN ÇEKTİRİLMESİNDE AYKIRILIK DURUMUNDA MÜEYYİDENİN OLMAMASI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Kanunlarımızda, etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunacağı ve 5275 sayılı infaz kanununun 108/4 maddesi gereğince mükerrirler hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirleneceğine ilişkin hükümler bulunmasına rağmen, hükümlünün denetimli serbestlik yükümlülüğüne uymaması halinde, uymamanın bir müeyyidesi bulunmamaktadır. Bu durumu fark eden hükümlüler, haklarındaki tedbire rağmen denetimli serbestlik yükümlülüğüne uymamaktadırlar. 5275 sayılı yasanın 108/4. maddesi gereğince mükerrirler hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmak üzere denetim süresinin belirleneceği zorunlu olup, bu denetim süresinde 108/5. maddesi gereğince koşullu salıverilmeye ilişkin hükümlerin uygulanacağı, yine mükerrir hakkında 108/6. maddesi gereğince denetim süresinin uzatılmasına da karar verilebileceği, bu denetim süresinin en fazla 5 yıl uzatılabileceği belirtilmektedir. Ancak uygulamada bu konuda problemler 19

doğmaktadır. Problemlerin çözümü için denetimli serbestlik yönetmeliğinde değişiklik düşünülmelidir. Bu nedenle, etkin pişmanlık ve mükerrirlere özgü infaz rejimine göre cezanın çektirilmesinde, denetimli serbestlik yükümlülüğüne uyulmamasının, müeyyideye bağlanması gerektiği değerlendirilmiştir. SORUN 39 : HÜKÜMLÜNÜN AÇIK CEZAEVİNDEYKEN FİRAR ETMESİ DURUMUNDA YAPILACAK İŞLEMLER KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Hükümlü açık cezaevinde iken firar etmesi durumunda, infaz koruma memurlarınca tutulan tutanak infaz savcılığına gönderilince, infaz savcılığı firar suçundan dolayı suç duyurusunda bulunarak cezai yönden işlem yapılmasını sağlayacak, ayrıca firar yapılan cezaevi idaresi de disiplin işlemini başlatarak hükümlü yakalanınca en yakın kapalı ceza infaz kurumuna alınması konusunda karar alıp, bu kararı infaz hakimliğinin onayından geçirecektir. Uygulamada infaz savcılığında hükümlü firar ettiği için, yakalama emri çıkartılması gerektiği, ancak böyle bir yakalama emri çıkartıldığında infaz dosyasının kapatılarak ilgili infaz savcılığına gönderilemediği, yakalama emri kaldırılarak ancak infaz dosyasının gönderilebildiği anlaşıldığından, Bu konuda çözüm önerisi olarak firar eden hükümlüler ile ilgili olarak UYAP da ilgili bir yakalama butonunun olması gerektiği düşünülmektedir. Hükümlü açık cezaevinde içtimalı bir cezayı infaz ederken firar etmiş ise, bu durumda firardan dolayı işlemleri firar ettiği cezaevinin bağlı bulunduğu infaz savcılığınca yapılması gerektiği, yakalama emrinin bu savcılıkça çıkartılacağı, hükümlü yakalanıncaya kadar infaz dosyasının bu savcılıkta bekletilmesi gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca bir kısım katılımcılar, cezalar içtimalı olduğu için içtima kararını veren mahkemenin bulunduğu yer infaz savcılığınca bu işlemlerin yapılması gerektiği düşüncesini belirtmişlerdir. SORUN 40: CMK 109 MADDESİNDE DÜZENLENEN ADLİ KONTROL TEDBİRLERİNİN İNFAZI KONUSU; ÇÖZÜM ÖNERİSİ: CMK. 109 md. düzenlenen adli kontrol tedbirlerinden bazıları tutuklamaya alternatif niteliğe sahip bulunmamaktadır. Taşıt kullanamamak ve tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak, spor müsabakalarına katılamamak tedbirleri gibi. Bu nedenle; adli kontrol tedbirleri tekrar gözden geçirilerek, tutuklamaya gerçekten alternatif olabilecek tedbirler seçilmelidir. Konutu terk etmemek adli kontrol tedbirinde, tedbirin uygulanma süresinin belirtilmesi ve cezadan mahsubunun mümkün hale getirilmesi gerektiği de değerlendirilmektedir. SORUN 41: ŞARTLA TAHLİYESİ GERİ ALINAN HAPİS CEZASI İLE DİĞER CEZALARIN İÇTİMA EDİLİP EDİLEMEYECEĞİ KONUSU VE BU CEZALARDAN HANGİSİNİN ÖNCE İNFAZ EDİLECEĞİ KONUSU; 20