LOZAN VE AZINLIKLAR ÜZERİNE (2)

Benzer belgeler
Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

SALTANAT LOZAN ANT.notebook. March 13, 2014 LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI ( 24 TEMMUZ 1923 ) HANGİ KONULARDAN TAVİZ YOK?

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Batmış Yunanistan, İstanbul Rumları na Maaş Vermeyi Aksatmıyor

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı

PATRİKHANE BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE ANKARA METROPOLİTLİĞİ KURDU

Avrupa Konseyi Üyesi Memleketler Arasında Gençlerin Kollektif Pasaport ile Seyahatlerine Dair Avrupa Sözleşmesi

6 Mayıs Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması. 26 Ağustos Büyük Taarruzun başlaması

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İsmet Paşa ve Lozan Barış Konferansı

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

İLK KIBRIS TÜRK PUL SERİSİ

1964 TE TÜRKİYE DEKİ YUNANLILARIN SINIR DIŞI EDİLMELERİ

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

AVRUPA FARMAKOPESĐ GELĐŞTĐRĐLMESĐNE DAĐR SÖZLEŞME

SAYFA BELGELER NUMARASI

frekans araştırma

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Ders Notları

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

bakanlarından Rafet Bey'in ABD yetkilileri ile gizlice imzaladığı CHESTER

ÜYE DEVLET HÜKÜMETLERİ TEMSİLCİLERİ KONFERANSI. Brüksel, 25 Ekim 2004 CIG 87/1/04 EK 2 REV 1. Konu :

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

Emekli Albay Ümit Yalım : Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan a geçti

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük KABOTAJ BAYRAMI, MUSTAFA KEMAL E SUİKAST GİRİŞİMİ, BİR DEVRİN ANALİZİ: NUTUK

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları: Yatırım Kavramı ve En Çok Gözetilen Ulus Kayıtları

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I. Laboratuar (saat/hafta) Uygulama (saat/hafta) Teori (saat/hafta) AKTS. 1.YIL/ 1.yarıyıl Güz

Cumhuriyet Halk Partisi

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

YERLERİNDEN EDİLMİŞ KÜLTÜR VARLIKLARI İHTİSAS KOMİTESİ

Teori (saat/hafta) Atatürk ün prensiplerini ve Türk İnkılâbının gerekçelerinin ana temasını vermek

INCOMING TURİZM RAPORU / ARALIK 2017

(Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: 25266)

DİNÇEROĞLU AVUKATLIK BÜROSU A V U K A T HÜSEYİN ENİS DİNÇEROĞLU & ESRA AKKOÇ YAREN AHMET ŞEREF UYANIK & ELİFCAN TEKELİ STJ. AV.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

EK-8. Madde Komite, 59 uncu maddenin 1 ve 2 nci paragrafları uyarınca, Sözleşmeye ilişkin değişiklik önerilerini inceler.

1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

Madde I (değiştirilen 7 nci madde) Para birimi Birlik senetlerinde kullanılan para birimi, Uluslararası Para Fonu (IMF) hesap birimidir.

TÜRK VATANDAŞI YAPILAN RUM PAPAZLARI

Türkiye Nasıl Bir Antarktika Stratejisi Geliştirmelidir?

İfade Özgürlüğü ve Nefret Söylemi ikileminde Azınlıklar ve Sosyal Medya

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

ĠÇĠN BAKANLAR KURULUNA YETKĠ VERĠLMESĠ HAKKINDA KANUN

ABD, PATRİKHANE ve HELENİZM TRAFİĞİ II

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Prof. Dr. Işıl ÖZKAN Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi TANINMAMIŞ DEVLETLERİN YASA, HUKUKİ İŞLEM VE KARARLARININ TANINMASI

(Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: 26509)

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

İRAN İSLAM CUMHURİYETİ BIE DELEGESİNİN ODAMIZI ZİYARETİ

Hackerlar ortaya çıkardı: Birleşik Arap Emirlikleri İsrail yanlısı kurumları fonluyor!

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ

AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ KONFERANSI SONUÇ BİLDİRGESİ (HELSİNKİ BELGESİ)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN DIŞ İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN

Devrim Öncesinde Yemen

Bazı Anlaşmaların Yürürlüğe Girdiği Tarihlerin Tespit Edilmesi Hakkında Karar

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

AHMET YILDIZ: İYİ NİYET VE AKLISELİM İLE BUNLARIN ÜZERİNE GİDERSEK, ÇÖZÜMLENMEYECEK SO Pazartesi, 29 Mayıs :30

TBMM (S. Sayısı: 561)

Bir Megali İdea Operasyonu: Sıra Şimdi Rum Okullarının Binalarında

AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE ÖZEL OKULLAR Murat YALÇIN > muratmetueds@yahoo.com

Transkript:

LOZAN VE AZINLIKLAR ÜZERİNE (2) Bojidar Çipof Bu yazı daha evvel aynı adla yazılmış olmasına karşın, gündemdeki "Çarmıha Gerilmek" hadisesine de atıfta bulunularak, İlk Kurşun Gazetesi'nde ilaveler yapılarak yayınlanmıştır. Türk Ulusu aleyhine yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sèvres Andlaşmasıyla bütünlendiği sanılmış, büyük bir yığınmanın (suikast) çöküşünü gösteren bir belgedir Mustafa Kemal Atatürk ün Lozan hakkındaki sözleri. Nutuk 1927

3 Ekim 1922 de başlayıp 11 Ekimde biten Mudanya Mütarekesi sonrasında bir barış konferansı yapılması ve bunun İsviçre nin Lozan kentinde yapılması kararlaştırıldı. Müttefikler daha konferansa başlamadan evvel bir komplo düzenleyerek, Ankara Hükümeti ile birlikte saltanatın İstanbul Hükümeti ni de Lozan a çağırdılar. Mustafa Kemal Atatürk de 1 Kasım 1922 de T.B.M.M sini toplayarak Osmanlı Saltanatı nı ilga etti (ortadan kaldırdı). 17 Ekim de son padişah Vahdettin in bir İngiliz gemisiyle İstanbul u terk etmesi ya da terk etmeye zorlanması sonucunda, ortada sadece Ankara Hükümeti kaldı ve daha Lozan Konferansı başlamadan evvel müttefiklerin bir oyunu bozulmuş oldu. O tarihte Dışişleri bakanı Yusuf Kemal in istifasıyla boşalan koltuğa İsmet İnönü meclisin oybirliği ile atandı ve onun başkanlığındaki Türk Delegasyonu Lozan a, gitti. Delegasyondaki ikinci Adam konumunda olan Sıhhiye Vekili (Sağlık Bakanı) Rıza Nur un da Lozan da çok önemli rolü vardır. Atatürk; dava arkadaşı İnönü nün heyet başkanlığı yapmasını özellikle istemiştir. Fakat Atatürk, İnönü nün çok iyi asker vasfının bu önemli görevi sırtlanmaya yetmeyeceğini de düşünmüştür ve bu yüzden Rıza Nur u özellikle konferansın ikinci adamı olarak ve bir anlamda İnönü ye göz kulak olması için görevlendirmiştir. Atatürk ün bilinen o çok iyi niyeti ve insancıllığı burada maalesef bir yanılgıya dönüşmüş, ama bunun anlaşılması yıllar sonra ortaya çıkmıştır. Rıza Nur, Atatürk ü sevmeyen ve gizli olarak düşmanlık da besleyen biri çıkmıştır. Rıza Nur Hayat ve Hatıratım adlı üç ciltlik bir hatırat yazdı ve 1935 yılında, British Museum a 1960 yılına kadar yayımlanmamak kaydıyla gönderdi. Daha sonra sansürlü olarak basılan ve halen ise sansürsüz olduğu söylenen baskıları kitapçılarda vardır. Son bölümünde bir tiyatro senaryosu gibi ve neden böyle bir hatıratın içine konulduğu anlaşılması güç olan bir bölüm vardır ki burada Atatürk ün annesi işaret edilerek kötü bir kadına benzetilmiştir. Rıza Nur un ikinci adam olarak yanlış bir seçim olduğu, içinde var olan kinle bazı maddelerde ülkeye zarar verdiği ve Atatürk ün bu gizli düşmanlığı neden sezemediği çok tartışılır. Örneğin, bu gün gündemde bulunan bir konu olan, başta ABD ve AB ülkelerinden devamlı olarak Türkiye ye baskı yapılan, Fener Rum Patrikhanesi nin statüsü ve Ekümeniklik iddiası; Rıza Nur un katıldığı oturumlarda ele alınmıştır. Lozan Tutanakları nda çokça detay olmasına karşın Patrikhanenin hiçbir maddede yer almaması, hatta hiçbir statü de konmaması, bugün sorun yaratmaktadır ve bu husus konuya dâhil olan herkesin işine geldiği tarafa çektiği bir çözümsüzlük yumağıdır. İşte bu noktada, Rıza Nur un birçok önemli konuda görevini tam yapıp yapmadığı hala bir soru işaretidir.

Konferans; 20 Kasım 1922 günü, Mont Benon Gazinosu nda İsviçre Konfederasyonu Başkanı M. Haab ın bir konuşması ile açıldı. Daha sonra Müttefikler adına Lord Curzon söz aldı. Daha sonra söz İsmet İnönü; Türk Milleti nin uğradığı hayal kırıklığı ve verilen sözlerin tutulmaması, üstüne de topraklarının işgal edilmesi sonucunda haklı olarak silaha sarıldıklarını ve onur savaşı verdiklerini belirtmiştir. Bağımsızlığa hak kazanan bu ülkenin temsilcisi olarak orada söz aldığını ve bu konferanssın barışa çok önem veren İsviçre de yapılmasına da çok memnun olduğunu dile getirmiştir. Murahhas heyet Lozan a giderken, şüphesiz hepsi de fevkalade önemli olan konular arasında özellikle üç konu için Atatürk ün ayrıca hassasiyeti vardı. Bunlar: kapitülasyonlar, Ermeni yurdu ve azınlıklar konularıdır. Atatürk, kapitülasyonların adeta bir kılıç darbesi gibi kesilerek tamamen ortadan kaldırılmasını ve bu konuda hiçbir taviz verilmemesini istiyordu. Nitekim uzun ve hararetli toplantıların birinde İnönü rest çekerek salonu terk ettiğinde, arkasından koşarak gelen Japon Heyet Başkanı; Biz kapitülasyonları çok uzun süren yılara böldük ve öyle hallettik. Siz niye uzlaşmaya yanaşmıyorsunuz? dediği bilinir. İsmet İnönü nün ise o anda siyasetçi vasfını bırakarak, bir asker edasıyla; Biz sizin nasıl davrandığınıza ancak saygı duyarız ve bunu yargılamayız. Fakat bu yıllarca sömürülmüş Türk Halkı nın isteğidir ve başka yol da yoktur. demesi üzerine Japon Heyet Başkanı İnönü ye eğilerek selam vermiş ve salona dönmüştür. Doğu da bir Ermeni Yurdu kurulması için de çok baskı vardı. Atatürk bunun da hiçbir suretle kabul edilmemesi talimatını heyete giderken vermişti ve nitekim bu da kabul edilmedi. Bu olmazsa olmaz iki konunun yanı sıra, tartışılabilir ama sonunda kabul edilebileceği nokta sınırlı olan bir de Azınlıklar konusu vardı. Azınlıkların statüsü üzerine tartışılabileceği, ama azınlıkların Rum ve Ermeni ile sınırlı kalacağı da verilen talimatlar arasındaydı. Uzun süren toplantılarda Rum ve Ermenilerin yanı sıra Yahudiler de Lozan da azınlık statüsü alırken, Yahudilerin de bu statüyü almaları ABD nin izlediği özel politika ve kulis faaliyetleriyle gerçekleşmiş, ancak Türkiye deki Yahudiler daha sonra Lozan da verilen bazı haklardan kendi rızalarıyla feragat etmişlerdir. Burada ABD nin rolünü irdelemeden evvel, katılan ya da konferansın toplanması için çağrı yapan ülkeleri belirtmek gerek. Dört müttefik ülke; İngiltere, Fransa, İtalya Japonya bu konferansın toplanması çağrısı yapan ülkelerdir. Bunların yanı sıra; Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti ve Amerika Birleşik Devletleri ise çağırılan beş ülkedir.

ABD Delegasyonu; Lozan da hiçbir oy kullanmamış, başkanlık ya da benzeri hiç bir görev almamıştır. Bir anlamda ABD yi, Lozan da Gözlemci olarak tanımlamak gerekirken, gerçek daha farklı olup tüm komisyon ve alt komisyon toplantılarında, kulislerde, devamlı olarak konferansı etkileyen bir tutum sergileyen ABD sadece suçluların iadesi gibi bir konuda ve genel olarak ticari ve siyasi ilişkiler kurmak için bir Genel Andlaşma (General Treaty) yapmak istemiştir. Bu da Lozan bittikten sonra İnönü ile Büyükelçi Grew arasında imzalanan özel bir anlaşma ile akde bağlanmış, ancak ABD Kongresi nin bunu onaylamaması üzerine ABD ile Türkiye arasında yapılan ve yürürlüğe giren ilk andlaşma 1927 yılına kadar gecikmiştir. Bu devletlerden başka Bulgaristan ise konferansa sadece gözlemci olarak katılmış, Trakya sınırı ile ilgili bazı düzeltmelerin yapılmasını istemiş, bu arada Ege Makedonyası üzerinden, Ege Denizi ne bir çıkış yolu elde etmek istemesine, bununla ilgili yoğun kulis yapmasına karşın bir şey elde edememiştir. Çünkü böyle bir koridorun açılabilmesi ancak Batı Trakya nın, Türkiye sınırları içinde kalması ile mümkün olabilirdi. Batı Trakya, Yunanistan da kalınca Batı Trakya Türkleri ile İstanbul Rumları karşılıklı olarak ahali değişiminden muaf tutulmuşlar ve yerlerinde kalmışlardır. Lozan da, Rum, Ermeni ve Yahudi cemaat mensupları dışında tanımlanan ve kabul edilen başka bir azınlık yoktur. Dolayısı ile de Türkiye de azınlık statüsünde sadece bu üç cemaat bulunmaktadır. Bu üç azınlıktan başka, Türkiye de yaşayan Türk vatandaşı Bulgarların da azınlık olduğu yönünde son birkaç yılda ortaya çıkan bir söylem vardır ki bu birazdan ele alınacak olan Atatürk ün, Lozan da azınlıklar konusuna gösterdiği hassasiyete terstir. 7 Kasım 1962 yılında Başbakanlık tarafından ve 28-4869 sayılı talimatla, ilerleyen yıllarda statüsü çok tartışılan Azınlık Tali Komisyonu kuruldu. Bu komisyonda; Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelkurmay ve MİT ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı ve gereken diğer resmi kurumlar yer aldı. AB süreci içinde bu komisyonun çalışmaları çok eleştirildi ve sivilleştirilmesi için bir adım atıldı. 5 Ocak 2004 tarih ve 3530 sayılı yazı ile adı, Azınlık Sorunlarını Değerlendirme Kurulu olarak değiştirildi. Genelkurmay ve MİT devre dışı kaldı. İçişleri bakanlığı adına Emniyet Genel Müdürlüğü devrede iken, 27 Şubat 2004 tarihinde, 286 sayılı onay ile bu kez yine İçişleri Bakanlığı na bağlı olan İller İdaresi Genel Müdürlüğü sekretarya olarak yetkili kılındı ve polis de devreden çıktı. Müdürlüğün resmi internet sitesinde şu ifade yer almaktadır: Azınlık Sorunlarını Değerlendirme Kurulu; İller İdaresi Genel Müdürünün Başkanlığında, Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı temsilcilerinden oluşmaktadır.

Dini farklılıklar esas alınarak, Lozan antlaşması ve ikili antlaşmalarla ülkemiz tabiiyetinde kalmaları kabul edilen Ermeni, Rum, Yahudi ve Bulgar asıllı gayri Müslim vatandaşlarımızı başta Lozan antlaşması olmak üzere, uluslararası sözleşmelerden doğan haklarının korunması ve. Oysaki Lozan da, hiçbir söz hakkı verilmeyen ve hiçbir talebi dikkate alınmayan Bulgaristan Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti arasında daha sonra, 18 Ekim 1925 tarihinde bir Dostluk Andlaşması ve onun eki olarak da aynı tarihe yapılan Oturma Sözleşmesi dâhilinde; Türkiye deki Bulgarlar hakkında azınlık olarak sadece bir atıf bulunmaktadır. Bu iki belge de üçer sayfalık ve çok kaba hatlarla tanımlamalar yapan belgelerdir. Hele aşağıda ele alınacak olan Atatürk ün, Türkiye üzerinde, Lozan da kabul edilen Rum, Ermeni ve Yahudi azınlıklardan başka hiçbir etnik unsura azınlık tanımlaması yapmaması ve yaptırmamaya özen göstermesi ile 2004 yılından itibaren, Türkiye deki Bulgarların da azınlık olarak tanımlanmaya başlaması arasında çok büyük bir çelişki bulunmaktadır. Bulgaristan; bu dostluk andlaşmasının imzalandığı 1925 yılında bir Çarlıktır. 1944 te ise Sosyalist Cumhuriyet, 1991 de de kansız bir ihtilalle Cumhuriyet olmuştur. Eski Osmanlı dönemi andlaşmalarını kadük (geçersiz/düşmüş) sayarak dostluk andlaşması adı altında yenileme ihtiyacı duyan Bulgaristan la ileriki yıllarda, Türk asıllı Müslüman soydaşların durumları ile ilgili olarak çokça ihtilaf ve hatta Todor Jifkov döneminde vuku bulan ve soykırıma varan olaylar hafızalardadır. 1925 yılında, bir krallıkla yapılan ve üç kez rejim değişmiş bir andlaşmanın yürürlükte olması mümkün değildir. Çünkü bu durum, uluslararası diplomasi kurallarına da aykırıdır. Atatürk ün, ülkede bulunan büyük etnik grupları azınlıkları hiçbir suretle azınlık saymadığı ve bunun Lozan da görüşülmesini dahi kabul etmediği göz önüne alınırsa; 2004 yılında Bulgarların damdan düşer gibi azınlıkmış gibi ortaya çıkması çok düşündürücüdür. Hele bunun şu an azınlık işleri ile ilgili olan bir resmi kurumun web sitesinde yer alması daha da enteresandır. Çünkü oradaki ifade ile Türkiye de dört azınlık bulunduğu vurgulanmakta ve bu Lozan la taban tabana zıt bir durum ortaya çıkarmaktadır. Gerçi orada başta Lozan denilerek, muğlâk bir şekilde bunun dışında kalan tek andlaşma olan 1925 Türk Bulgar Dostluk Andlaşması na bir gönderme yapılmaktadır. AB ilerleme süreci; birçok baskı ve ulusal kavramlarımıza aykırı tutumların zorla dikte ettirilmeye başlandığı bir süreçtir. Bir ulusu yıkmanın en kolay yolu, onu içerden yıkmaktır. Türkiye Cumhuriyeti; barındırdığı tüm etnik kökenlerle birlikte bir bütündür. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Pomak, Kafkasyalı, Rum, Ermeni, Yahudi, Bulgar, Süryani, Latin ve diğer tüm Müslüman ya da Müslüman olmayan

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bir bütün olarak Türk Ulusu nu teşkil etmektedirler. Bazı organize güçlerin bu kardeşliği bozmaması için bu ulus gerekeni yapacaktır ve yapmaktadır. Ama zaman dikkat etme zamanıdır ve bu nedenle aniden Bulgarların azınlığının ortaya çıkması, fevkalade dikkat gerektiren bir husustur. Çünkü diplomatik verilere göre üç Gayri Müslim azınlık dışında, kadük olsa dahi ortada bir yazılı belge olan tek cemaat Bulgar Ortodoks Cemaati dir. Bu bir yoldur ve diğerleri için de bir zemin sağlayabilir. Ülkemizde yabancı fonlar ve vakıflar cirit atmakta, başta medya ve akademik çevrelerden, yandaşlar ve kalemşorlar bulmaktadırlar. Soros Vakfı nın bir uzantısı olan Açık Toplum Vakfı aracılığı ile son günlerde Hıristiyan azınlıklara sözde destek adı altında araştırmalar, makaleler, konferanslar tertip edilmektedir. Geçtiğimiz yıl Mart ayında sessiz sedasız bir rapor yayınlandı. Bu rapor Avukat Kezban Hatemi ve Dilek Kurban imzasıyla ve TESEV çatısı altında sunuldu ve kitapçığı TESEV yayınları arasında yere aldı. Raporun içeriği inanılmaz ölçüde Türkiye aleyhtarı ifadelerle doludur. Ama sadece giriş paragrafındaki bir cümle tüyler ürpertici boyuttadır. Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt olan azınlık sorunu, Lozan Andlaşması nın imzalandığı 1923 senesinden bu yana ülkenin temel siyasi meselelerinin başında yer almaktadır. Sormak lazım madem azınlık sorunu Lozan Andlaşması ile başladı ya da oradaki yazılı metinlerde azınlık kavramı ile çelişen hususlar var. O andlaşmayı imzalayan on kusur devlet hakkında niye bir serzeniş yok? İngiltere, Fransa, İtalya Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat- Sloven Devleti ve Amerika Birleşik Devletleri nin de imzası ile akde bağlanan bu bağıtla ilgili neden sadece Türkiye yi suçluyorsunuz? Bu rapor altında sponsor olarak katılanlara TESEV in bir de teşekkürü var! Açık Toplum Vakfı ve Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu! Soroscu, Açık Toplum Vakfı neyse de Hollanda nın, Türkiye üzerindeki azınlıklarla ne işi var? İşte Lozan dan başladık ve günümüze geldik. Böl ve Yok Et bunu yapmalarına müsaade etmeyeceğiz. Çünkü şimdi azınlıklara oynuyorlar! Sayıları çok az olan Hıristiyan azınlıklar, ya da azınlık olmayıp da azınlık saydırmaya çalışılan Hıristiyan cemaatler üzerinden diğer büyük etnik gruplara örnekleme yapmaya çalışıyorlar.

Atatürk bunu cumhuriyetin ilk kuruluş aşamasında gördü. Gördü ki Lozan da azınlık olarak sadece üç cemaati kabul etti. Diğer büyük etnik grupların azınlık sayılmasının ülkeyi kaosa sürükleyeceğini daha o zaman anladı. Bu ülkede yaşayan ve kendini Ben Türküm diye tanımlayan bunu özümseyen herkes Türk tür. Etnik köken varsa o ayrıdır. İşte burada, Amerika Birleşik Devletleri ni birçok politikasını tasvip etmesek de hakkını vermek gerekmektedir. Nasıl bir ulusal ruh yaymayı başarıyorlar ki, yüzlerce etnik unsur bulunan Amerika da vatandaş bireyler evvela Ben Amerikalıyım demektedir. İşte sanırım şu an en çok ihtiyacımız olan konu da bu! Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Pomak, Kafkasyalı, Rum, Ermeni, Yahudi, Bulgar, Süryani, Latin ve diğer tüm Müslüman ya da Müslüman olmayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bir bütün olarak Türk Ulusu dur. İçimizde bir Türk Kurumu olarak bulunan Fener Rum Patrikhanesi nin başındaki Rum Patriği Barholomeos çok kısa bir süre evvel Amerikan CBS Televizyonu na verdiği beyanat hala tartışılıyor. Türkiye de kendini çarmıha gerilmiş hissediyorum ve devam ediyor: Türkiye de ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz. KİN dolu bir KAPI nın ardındaki o ses kinini artık açıkça kusmaya başladı. Bu ses; her fırsatta başkalaştırıldıklarını söyleyen ama devamlı başka bir ülkenin tetikçisi olarak ve ne yazık ki bir türlü benimsemedikleri, ama her fırsatta biz de Türk Vatandaşıyız derken sahip oldukları Türk Vatandaşlığı ile çelişkili davranışlar sergilemeye devam ediyor. Azınlık olmak da uluslar arası hukukta bir statüdür. Yukarda yazdım! Azınlıklara oynanıyor. Başka azınlıklar yaratılmaya çalışılıyor. Cebinde Türk pasaportu bulunan Rum Patriği gibi bazı tetikçiler de bu oyunun içindeler. Dikkatli olalım! Zaman; Yurdumuzu bölmeye, etnik çatışmalar çıkartmaya, kardeşi kardeşe küstürmeye güçlerinin yetmeyeceğini gösterme zamanıdır. Zaman; tek olmaya, bir olmaya, tüm vatandaşların biz kardeşiz demesinin gerekli olduğu zamandır. Kendisini bizden saymayanlar da işte böyle söylemlerle kendilerini zaten başkalaştırmakta ve Türk Ulusu nun bir bireyi olmadıklarını, yine kendi ağızlarıyla ifşa etmektedirler.