Çankaya Üniversitesi-İİBF 2011-2012 Bahar Yarıyılı Dr. Ahmet OZANSOY
Enflasyon nedir? Kaynağında parasal gelirlerin önemli rol oynadığı genel fiyat düzeyindeki devamlı ve önemli yükselme hareketlerine enflasyon denir. Enflasyon cari fiyat düzeyinde toplam talebin toplam arzdan fazla olmasından meydana gelir. Bu denge reel fiyatların yükselerek toplam talebin kısılmasıyla sağlanır. Bu nedenle enflasyonda temel mesele, reel akımlarla nakdi akımlar arasındaki dengesizliktir. Parasal olmayan nedenlerle fiyatlar artsa bile para artışı ile desteklenmeden fiyat artışı süremez, dolayısıyla enflasyon olamaz. Yüksek fiyat seviyesi, enflasyon (fiyatların yükselmesi) değildir.
Toplam arz = Toplam talep dengesini kurmak ve Parasal akımlar = Reel akımlar dengesini kurmak
1- Talep Enflasyonu Talep enflasyonu, toplam talebin toplam arzdan fazla olmasından meydana gelir. Buna neden olan sebepler; Açık bütçeler Kamu harcamalarının, Devletin vergi gelirlerinden başka kaynaklarla finanse edilmesi Para arzının büyüme oranından daha fazla artırılması Kredi hacminin aşırı kaydi para yaratması Toplam yatırımların toplam tasarrufları aşması Bu durumlarda üreticilerin, serbest meslek sahiplerinin ve tüccarların gelirleri artar. Harcamalar gelirin bir fonksiyonu olduğundan toplam talep yükselerek enflasyona neden olur.
Talep enflasyonuna yol açan nedenler konusunda klasikler ile Keynesyenler farklı düşüncededirler. Klasiklere göre; talebin arzı aşmasına yol açan neden para miktarındaki değişikliktir. Para arzındaki artışın iki önemli nedeni vardır: Birincisi, hükümetin tam istihdamı sağlamak için uyguladığı politikalar, ikincisi ekonomide kalıcı bütçe açıklarının bulunmasıdır. Keynesyenlere göre; enflasyona neden olan öge, gelirin tüketime harcanan kısmıdır. Para arzındaki değişiklikler doğrudan harcamaları değil, faiz oranını ve bu yolla yatırım harcamalarını etkilemektedir. Para arzındaki artış, toplam talebe yansıdığı oranda, tam istihdama ulaşıncaya kadar üretimi artırmakta, o noktadan sonra fiyatlar genel düzeyini yükseltmektedir.
İşsizlik Genişletici para ve maliye politikası Toplam Arz Fiyatlar Artan emek talebi nedeniyle Ücretler Toplam Talep Toplam Talep Fazlalığı Fiyatlar İşsizlik
İşsizliği azaltmak için uygulanan genişletici maliye ve para politikaları toplam talebi artırır. Oluşan talep fazlası fiyatları artırırken, artan emek talebi nedeniyle ücretler artar ve bu durum toplam arzı azaltır. Toplam arzın azalmasıyla oluşan talep fazlası, fiyatları ve işsizliği artırır. Bunu önlemek için tekrar toplam talebi artırıcı politikalar (harcamaların artırılıp vergi oranlarının düşürülmesi) uygulanması sürekli fiyat artışına neden olur. Harcamaları artırıp vergi oranlarını düşürmek sürekli mümkün olamayacağı için genişletici para politikası uygulanması yani para arzının sürekli olarak artırılması gerekir. Para arzının sürekli olarak artırılmasının sonucu ise enflasyondur.
2- Maliyet Enflasyonu Üretim girdileri içine giren kalemlerin birinde, birkaçında veya hepsindeki fiyat yükselmelerinin genel fiyat düzeylerini yükseltmesidir. Buna neden olan sebepler; Hammadde fiyatlarının yükselmesi İşgücü talebinin, işgücü arzını aşması Ücret artışlarının verimlilik artışlarının üzerinde olması İklim koşullarının tarımda arzı azaltması
3- Fiyat Enflasyonu Ekonomik hayatta bazı mal ve hizmetlerde fiyatların serbest piyasa kurallarına göre belirlenmemesinden kaynaklanan enflasyondur. Buna neden olan sebepler; Sektörün özellikleri Piyasanın durumu (monopol, oligopol vs.) Devletin takip ettiği gelir dağılımı ve sosyal politikalar (destekleme alımları, sosyal yardımlar vs.) Tüketicilerin örgütlenmemiş olmamaları Mal dağıtım sektörünün durumu
Enflasyon çeşitleri birbirlerinden tamamen ayrılmış değildir. Örneğin, maliyet enflasyonu talep enflasyonunu besleyebileceği gibi, fiyat enflasyonu da maliyet enflasyonuna yol açabilir. Ancak enflasyonun türünün incelenmesinden maksat, hangi politika araçlarının uygulanacağına karar vermektir. Fiyat enflasyonu: fiyat politikası Maliyet enflasyonu: ücret ve fiyat politikası Talep enflasyonu: Para-kredi-bütçe politikaları, talep kontrolü ve yönetimi
Faydalı (Yapıcı) Enflasyon: (Inflation Constructive) Ilımlı enflasyon, deflasyona tercih nedenidir. Ilımlı enflasyon, istihdam ve genel fiyat seviyesini yükseltmekte, girişimcilerin kârlarını artırmakta, işsizliği azaltmaktadır. Ilımlı enflasyon ekonomideki toplam tasarruf hacmini ve dolayısıyla toplam yatırım hacmini artırmaktadır. Bu da sermaye birikiminin artmasına ve kalkınmanın hızlanmasına neden olmaktadır. Yapıcı enflasyonun oranını kesin olarak vermek mümkün değildir ama %1-2 civarı (en fazla %5) genellikle kabul görmektedir.
Dörtnala Enflasyon: (Inflation Galopante) 1- Enflasyon tasarruf hacmini azaltır. Enflasyon, zorunlu bir tasarruftur. Düşük gelir grupları gönüllü tasarruf yapamaz hale geldiği gibi eski tasarruflarını da harcamaya başlar. Yüksek gelir grupları ise (enflasyon sebebiyle gelirleri daha da arttığından) tasarruflarını artırırlar. Ancak girişimci sınıf bu tasarrufları endüstriyel yatırımlara yöneltmek yerine spekülatif yatırımlara (gayrimenkul, altın, döviz vs.) yönlendirir. Çünkü enflasyon dönemlerinde yatırımcıların ufku daralır, belirsizlikler ve riskler artar. Kısaca; enflasyon dönemlerinde zorunlu tasarruflar artsa bile bu artış gönüllü tasarruflardaki azalışı karşılamadığı müddetçe, toplam tasarruf hacminde ve dolayısıyla yatırımlarda düşme olur. Üstelik yatırımlar üretici alanlar yerine spekülatif alanlara kayar.
2-Enflasyon iktisadi kaynakların rasyonel dağılımına engel olur. Enflasyon, tüketim harcamalarının artmasına ve tasarrufların spekülatif yatırımlara yönelmesine sebep olur, sermaye/hasıla katsayısı yükselir. Yatırım malları üretimi azalacağından hammadde temin güçlüğü yaşanabilir. Maliyet hesaplamaları zorlaşır. Dış ödeme güçlüğü nedeniyle ithal edilemeyen mallar karaborsaya düşer. Böylece enflasyon, piyasa ekonomisinin fiyat mekanizması yoluyla iktisadi kaynakların çeşitli sektörler arasında rasyonel dağılımına engel olur. Enflasyon kısa dönemde kaynak ve gelir dağılımını, uzun dönemde ise büyümeyi engeller.
3-Enflasyon ticaret ve ödemeler bilançolarının dengesini bozar. Fiyatlar genel seviyesi yükselirken, ekonomide paranın düşen satın alma gücünü karşılayacak oranda devalüasyon yapılmaz ve ihracata prim verilmezse, ülke için ithalat kolaylaşırken, ihracat zorlaşır. Bunun anlamı dış ticaret bilançosunun açık vermesidir. Bu açığın giderilmesi için alınacak olan gümrük tarifeleri, miktar tahditleri gibi politikalar hem kesin çözüm değildir hem de uluslararası kurallar gereği uygulanmaları zordur. Artan dış ticaret açıkları altın ve döviz rezervlerini eritir. Yabancı memleket paraları, ulusal paraya karşı prim yapmaya başlar. Bu durum tasarruf sahiplerini altın ve dövize yönlendirir. Bu yönlenme ulusal paranın değerini daha düşürür ve kısır döngüye girilir. Yerli sermaye dışarı kaçar.
4-Enflasyon istihdam düzeyini düşürür. Enflasyonun sınai yatırımları azaltması, hammadde ithalinde karşılaşılan güçlükler, kâr transferinin zorluğu nedeniyle yabancı sermayenin gelmekten çekinmesi, ihracatın yavaşlaması ekonominin istihdam düzeyini düşürür. 5-Enflasyon gelir dağılımını sabit gelirliler aleyhine bozar. Enflasyon sabit gelirlilerin reel gelirlerini azaltır. İmalatçı, tüccar, üretici, serbest meslek erbabı gibi kesimlerin gelirleri fiyat artışlarını takip ettiğinden gelir dağılımı bunlar lehine gelişir. İşçi ve memur gibi sabit gelirlerin gelirleri hem enflasyonu geriden takip eder, hem de tam olarak ona ulaşamaz. Orta sınıf ezilir, sosyal denge bozulur. Oysa orta sınıf, sosyal ve ekonomik ilerlemenin motorudur. Çoğulcu demokrasiyi kuran da orta sınıftır.
6-Enflasyon firma yönetimini zorlaştırır ve bozar. Enflasyon, genel bir kıtlık halini ifade ettiğinden kötü yöneticiyi gizler. Maliyetler artar, üretilen mal kalitesi düşer. Verimlilik artışları yavaşlar veya geriler. Enflasyon işletme içi kaynakları (sermaye, amortismanlar, karşılıklar, ihtiyatlar, dağıtılmayan kârlar) eritir. Şirketlerin alacaklarını eritir, borçlanmalarını zorlaştırır. Vadeler kısalır, faizler artar. Üretim düşer, büyüme durur, gerileme başlar.
7-Dolaysız vergiler (peşin vergi uygulanmazsa) değer kaybına uğrar ve bütçe açığı artar. 8- Sermaye birikimi azalacağından sermaye piyasaları gelişemez. 9- Sosyal güvenlik kurumları hem fon yönetiminde zorlanırlar hem de ödemelerinin reel değeri düşer. 10- Milli para; hesap birimi, mübadele ve tasarruf aracı olmaktan çıkar. 11- Tahsil edilemeyen krediler artacağından bankacılık sistemi riske girer. 12- Artan sosyal huzursuzluklar, siyasi istikrarsızlığa sebep olabilir.
1-Enflasyon boşluğu (inflationary gap) ve hesaplanması Enflasyon ya da deflasyon boşluğu toplam arz ile toplam talep arasındaki farkın mutlak değeridir. Toplam arz büyükse deflasyon boşluğu, toplam talep büyükse enflasyon boşluğu vardır. Enflasyon boşluğundan daha büyük ölçüde alınan antienflasyonist tedbirler deflasyona sebep olurlar. 2-Toplam arz ve toplam talebin yapısının incelenmesi Toplam arz yetersizliğinin ya da toplam talepteki fazlalıkların nedenleri incelenmelidir. Bu nedenlerin bilinmesi, çözüm için uygulanacak politikaların seçilmesinde yararlı olacaktır. 3-Enflasyonun çeşidinin incelenmesi Talep, maliyet ve fiyat enflasyonları farklı kaynaklardan beslenirler. Dolayısıyla mücadele edilecek araçlar da ona göre farklılaşır. 4-Politikaların uyumu Antienflasyonist bir istikrar politikası yürütülürken, bütün politikalar (para ve maliye) bu amaçlara ulaşmak üzere, aynı yönde ve birbirini tamamlayacak şekilde uygulanmalıdır.
Enflasyonla mücadelede bütçe 3 tür hazırlanabilir. 1-Bütçenin giderlerini azaltmak Buradaki bütçeyi sadece konsolide bütçe olarak algılamayıp, kamu sektöründeki tüm harcamacı kuruluşların harcamalarının azaltılması olarak anlaşılmalıdır. 2-Bütçenin gelirlerini artırmak Mevcut vergileri artırmak ya da yeni vergilendirilecek kaynaklar bulmak. 3-Daha küçük bir bütçe hazırlamak Bütçenin gider ve gelirleri azaltılarak küçük ama denk bir bütçe yapılabilir. Böylece toplam talep içinde kamu harcamalarının oransal değeri azaltılmış olur. Büyüyen bütçeler, denk bağlanmış olsa bile denk bütçe çarpanı nedeniyle ekonomik etkileri enflasyonisttir. Kısa dönemde enflasyonla mücadelede, bütçe fazlasının gerçekleştirilmesinde fayda vardır.
Klasikler; küçük, reel ve ekonomik hayat üzerinde tarafsız kamu harcamalarından yana olduklarından, enflasyonla mücadelede kamu harcamalarından faydalanmayı düşünmezler. Günümüzde ise, iktisadi istikrarın sağlanmasında bir araç olarak kamu harcamalarından faydalanılmaktadır.
Enflasyonla mücadelede kamu harcamaları kısılır. Kamu harcamalarını kısmaktan maksat sadece, azalan kamu harcamaları yoluyla toplam harcama hacmini azaltmak değil, aynı zamanda kamu harcamalarındaki azalma yoluyla özel harcamalarda da bir azalma meydana getirmektir. Bu amaçla devlet, bütün güçlüklerine rağmen kamu harcamalarını kısacak, bütçede fazla meydana getirecek, ekonomideki likidite fazlasını massetmeye çalışacaktır.
Enflasyonla mücadelede kısa dönemde kamu harcamaları kısılmak suretiyle toplam talep azaltılarak arz-talep dengesi sağlanırken, uzun dönemde talebi karşılayacak üretim artışının sağlanması gerekir. Aksi halde, kısa dönemde azalan talep, uzun dönemde yatırımları da azaltır ve büyüme olumsuz etkilenir. Ayrıca; enflasyonla mücadelede, enflasyonist bekleyişleri kırmaya yönelik güven sağlayıcı politikalar uygulanması hayati önemdedir.
Kamu Harcamalarının İstikrar Sağlamadaki Fonksiyonları a. Ekonomide enflasyon hüküm sürdüğü zaman toplam talebi, tam çalışma seviyesindeki toplam arzla dengelemek b. Ekonomi tam çalışma seviyesinde dengede ise bu dengeyi korumak c. Ekonomi deflasyon içinde bulunuyorsa, toplam talebi ekonominin tam çalışma düzeyinde ürettiği mal ve hizmetleri emecek hale getirmek yani toplam talebi yükseltmek.
Kamu Harcamaları Yoluyla Enflasyonla Mücadelede Karşılaşılan Zorluklar a. Kamu harcamaları; askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal nedenlerle sürekli artış eğilimindedir. Cari ve yatırım harcamalarını kısmak kolay değildir. b. Kamu harcamalarının önemli bir kısmı, konjonktüre göre ayarlanabilir değildir. (Faiz giderleri, sosyal politika ve sosyal güvenlik giderleri, idari giderler, milli savunma giderleri, devam eden yatırımların giderleri vs.)
Kamu Harcamaları Yoluyla Enflasyonla Mücadelede Karşılaşılan Zorluklar (devam) c. İktisadi durumu teşhis kolay değildir. Harcama kısıntısının miktarını hesaplamak çok zordur. d. İş çevresi, halk ve devlet adamlarının enflasyon hakkındaki kanaatleri de son derece önemlidir. Kamu harcamalarının kısılmasının kırılganlık yaratacağı ve ekonomiyi deflasyona götüreceği inancı varsa, kamu harcamaları kısıtlanırken çok dikkatli olunmalıdır.
Kamu Harcamaları Yoluyla Enflasyonla Mücadelede Karşılaşılan Zorluklar (devam) e. Milletvekilleri vergilerin artırılmasına, kamu harcamalarının da düşürülmesine karşıdırlar. Bu nedenle politik bir zorluk da söz konusudur. f. Bir kamu harcamasına karar verilirken, sosyal fayda-sosyal maliyet karşılaştırması yapılır ve fayda daha büyük ise harcama gerçekleştirilir. Enflasyon, bu hesaplamayı geçersiz kılmaz. Faydası daha büyük olduğu için yapılmaya karar verilen bir harcamanın durdurulmasının ekonomik olmadığı ileri sürülür.
Kamu Harcamaları Yoluyla Enflasyonla Mücadelede Karşılaşılan Zorluklar (devam) g. Kamu harcamalarını azaltmak suretiyle ekonomide istikrar sağlamak, sürdürülen ekonomik sistemle de ilgilidir. Kollektivist bir ekonomide kamu harcamalarının düşmesi, toplam harcama hacmini önemli ölçüde düşürürken, liberal bir ekonomi de bu fonksiyon daha az olacaktır. Zira harcamalar zaten mümkün olduğunca az tutulmuştur ve hali hazırdaki harcamaları kısma olanağı da pek yoktur.
Kamu Harcamaları Yoluyla Enflasyonla Mücadelede Karşılaşılan Zorluklar (devam) h. Enflasyonist baskıyı kırmak için kısılan sosyal transferler veya ücret ödemeleri, büyük ölçüde dar gelirli kesimleri etkilediğinden gelir dağılımını düşük gelirliler aleyhine bozar. Bu nedenle enflasyonla mücadelede kamu harcamalarının miktarı kadar bileşimi de önemlidir. Örneğin cari harcama gibi görünen eğitim giderlerinin düşürülmesi, toplumun gelecekteki yetişmiş insan gücü kapasitesini etkiler ve üretim düşüşüne sebep olur. Yatırım harcamalarının düşürülmesi de aynı sonucu doğurur. Bu yüzden ihtiyatlı bir kısıntı yapılması gerekir.
Kamu Harcamaları Yoluyla Enflasyonla Mücadelede Karşılaşılan Zorluklar (devam) i. Transfer harcamaları, doğrudan talep yaratmayıp, harcanabilir gelirin artırılması yoluyla dolaylı talep artışı sağlayacağından çarpan etkileri daha düşüktür. Ancak transfer harcamaları genellikle toplumun düşük gelire sahip kesimlerine yönlendirildiğinden ve bunların da marjinal tüketim eğilimleri yüksek olduğundan cari ve yatırım harcamalarına benzer bir talep yaratırlar. Ancak bunların kısılması önemli sosyal ve politik sorunlar doğurur. Öte yandan üretimi güçlendirmek için firmalara yapılan mali transferlerin kısılması da, uzun dönemde üretimde düşüşe sebep olur.
Uzun Dönemde Kamu Harcamaları Yoluyla Enflasyonla Mücadelede Uzun dönemde toplam arzın, toplam talep seviyesine çıkarılması gerekir. Bunun için şu tedbirler alınabilir: 1- Kamu harcamalarında verimlilik artırılabilir. (personel rejiminin ıslahı, memurların verimli kullanılması, idari teşkilat değişikliği, politik baskının önlenmesi, denetimin etkinleştirilmesi vs.) 2- Transfer ödemeleri yoluyla toplam arzın artırılması. (iktisadi gayeli mali yardımlar artırılabilir. Çünkü yüksek faiz ve gelecek hakkındaki belirsizlikler yatırımcıları ürkütür. Ancak mali yardımlar yapılırken üretim hacimlerinde daralma olan sektörler tercih edilmelidir. Aksi durum üreticilerin gelirlerini artırmak suretiyle toplam talebi artırır. Öte yandan mali yardımlarda, çoğalan verim kanununa tâbi çalışan sektörlere öncelik verilmelidir. Zira bunlarda arz daha hızlı artar.) Selektif harcama politikası.
Kamu Harcamalarının Finansman Şeklinin Enflasyonla Mücadelede Önemi 1- Artan oranlı vergilerle finansman (enflasyonun sebep olduğu gelir dağılımı adaletsizliğini giderici) 2- Dolaylı vergilerle finansman (Dolaylı vergilerle finansmanda harcama vergilerinin derecelendirilmiş ve artan oranlı hale getirilmiş olması önemlidir. Aksi halde, enflasyonla mücadelede başarı sağlanır ancak gelir dağılımı bozulur) 3- Halktan ve bankalardan borçlanma yoluyla finansman (Ekonomideki atıl fonlar harekete geçer ve enflasyonist etki yaratır.) (Bankalardan borçlanma kaydi para yaratarak para arzını artırır.) 4- Merkez Bankasından borçlanma yoluyla finansman (Emisyon hacmini, dolayısıyla para arzını artırır.)
Enflasyonla mücadelede vergi politikası, bir yandan toplam talebi kısarak arz-talep dengesini sağlamaya ve ekonomideki tıkanıklıkları gidermeye çalışacak, diğer yandan da teşvik edici vergi kurumları ile toplam arzı toplam talep seviyesine çıkarmaya çalışacaktır. Bu nedenle enflasyonla mücadelede selektif bir vergi politikası uygulanması gerekir. Aksi halde tüm vergilerin artırılması, kısa dönemde talebin kısılmasını mümkün kılsa bile, uzun dönemde durgunluğa sebep olabilir. Kişi ve firmalar, davranış değişikliğine giderek artırılan vergilerden kaçınabiliyorlarsa, bu tür vergi saptırıcı etki yaratıyor demektir. Kişi ve firmaların hiçbir şekilde kaçınamayacakları vergi ise saptırıcı olmayan vergidir.
Vergi Politikası Niçin Gereklidir? Harcama Azalışı Yetmez mi? Vergi artırımı, mükellefler nezdinde sert dirençle karşılaşır. Bu direnç, kamu harcamalarının azaltılmasına verilen tepkiden çok daha güçlüdür, çünkü bireylerle doğrudan ilgilidir. Buna rağmen bu yola başvurulmasının nedenleri vardır. 1- Kamu harcamalarının azaltılması, efektif talebi düşürmeyebilir. (Enflasyon dönemlerinde istihdam ve milli gelir yüksek olduğundan tüketicilerin elinde likit değerler fazladır. Bunlar vergi yoluyla azaltılmazsa, kamu harcamalarındaki düşüş, özel harcamalardaki artışla telafi edilebilir. Paranın el değiştirme hızı artar ve enflasyonist etki devam eder.) 2- Özel tüketim ve yatırım harcamalarının kontrolü gereklidir. (Genel olarak, harcama vergileri tüketim mallarına karşı olan talebin, şahsi gelir ve kurumlar vergileri ise yatırım mallarına karşı olan talebin kontrolünde etkilidirler.)
Vergi Politikasına İtirazlar 1- İş hayatı vergilerdeki değişikliklerden etkilenir. (İş hayatını doğrudan vergiler daha çok etkiler. Oysa enflasyonla mücadelede dolaylı vergi artırımı daha etkilidir) 2- Hükümete yetki devrinde bulunmadan vergi sisteminin ayarlanabilir hale getirilmesi politik olarak zordur. 3- Vergi sistemi üzerinde değişiklikler, ayarlamalar ve ahenkleştirmeler yapılırken seçilen zaman hatalı olabilir. (Zamanlama problemi) 4- Bütçe dengesinden uzaklaşılabilir. (Denk bütçe her zaman iyi midir?, mali denge-ekonomik denge)
Vergi Politikasının Etkileri 1- Vergi artışlarına mükelleflerin gösterdikleri tepkiler a. Gelir etkisi: Mükelleflerin en az geçim düzeyinde bulunması, eski gelir düzeylerini muhafaza etmek istemeleri, gelire karşı talep elastikiyetlerinin sert olması ve ödedikleri verginin miktarının çok olması, mükellefleri aynı gelir seviyesini tutturabilmek için daha çok çalışmaya teşvik edebilir. Bu durumda üretim artar, bütçe fazlası sağlanır. Ve toplam arz artar. b. İkame etkisi: Mükelleflerin gelire karşı talep elastikiyetleri yüksek ise çalışmak yerine daha fazla boş zamanı tercih ederler. Enflasyonla mücadelede, verginin gelir etkisini artıracak, ikame etkisinin ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde vergi politikası izlenmesi gerekir.
Vergi Politikasının Etkileri (devam) 2- Ekonominin göstereceği tepkiler a. Ekonomideki talep fazlasının vergi sistemindeki boşluklardan meydana gelip gelmediğinin araştırılması. b. Verginin hududuna ulaşılıp ulaşılmadığı. (Fazla vergi vergiyi öldürür) c. İstisna ve muaflıkların makro-ekonomik açından yeniden değerlendirilmesi. d. Dolaylı vergilerle piyasadan fazla likiditenin çekilmesi. e. Dörtnala enflasyon dönemlerinde vergilerin peşin tahsil edilmesi. f. Enflasyonun kaynağı yatırımların artmış olması ise, bunlar üzerinde doğrudan etkili dolaysız vergilerin artırılması.
Vergi Politikasının Etkileri (devam) g. Enflasyonun kaynağı dış alemden geliyorsa, ihracat vergileri ve kur politikası düşünülür. h. Enflasyondan kaynaklı olağanüstü gelirlerin olağanüstü vergilendirilmesi. i. Vergi matrahının donması engellenmeli, spesifik değil, advalorem usul tercih edilmeli. j. Selektif vergileme yoluyla iktisadi faaliyetlerin özendirilmesi. (zarar nakli, hızlandırılmış amortisman, yatırım indirimi, vergi indirimi, vergi muaflık ve istisnaları) Ancak bunlar kalıcı değil, mutlaka geçici olmalıdır. Kalıcı avantajların teşvik edici yönü yoktur.
Devlet Borçlanması Mali araç olarak Ekonomik araç olarak Kamu açıklarının kapatılması Ekonomik değişkenlerin istenilen yönde değiştirilmesi
Talebin kısılması amacıyla borçlanma İç borçlanma Dış borçlanma Kişilerin ellerindeki gelirlerin faiz karşılığı bir süre için ellerinden alınması Dış alemin talebinin faiz karşılığı, daha uzun bir süre için ülke içine aktarılması Bugünkü talebin gelecek dönemlere aktarılması Verimli yatırımlarda kullanılırsa faydalıdır.
Borçlanmanın Kaynağı Mali Kurumlar Şahıslar Kaydi para yaratarak para arzını artırır. Şahısların likit kıymetleri azalır. Tasarrufları artar. Enflasyonu artırır. Tüketim harcamaları azalır ve efektif talep düşer.
Anti-enflasyonist bir borçlanma politikasının başarı koşulları 1. Mali kurumlara tahvil satışının asgari düzeyde tutularak, tahvillerin şahıslara satılması 2. Şahısların tüketim harcamalarını kısarak devlet tahvili satın almaları 3. Şahısların aldıkları tahvilleri uzun süre elde tutmaları (ikincil piyasalarda satışının önlenmesi) a. Tahvile ödenen faizin piyasa cari faiz haddinin üstünde olması b. Tahvil değerlerinin altın veya döviz üzerinden teminata bağlanması c. Vergi kanunlarına istisna hükümleri koymak
Enflasyonla Mücadelede Borç Senetlerinin Vadesi ve Faizi 1. Vade uzun olmalıdır. Kısa vadeli bonolar likiditeyi düşürmez, artırır. 2. Faiz tespiti, rasyonel olmalıdır. Düşük faiz nedeniyle borçlanma gerçekleşmezse maliyet daha ağır olur. a. Yüksek faiz eski tahvillerin fiyatını düşürür ve elde tutmayı teşvik eder. b. Yüksek faizde yatırımlar azalır ve toplam talep düşer. (Yatırımların faiz esnekliğine ve şirketlerin oto-finansman durumuna göre değişir.) c. Devlet tahvillerine rağbet artar. Likidite azalır.
1. Maliye politikası, toplam arz-toplam talep dengesini sağlamaya çalışır. 2. Maliye politikasının kullandığı araçlar selektiftir. 3. Maliye politikasının uygulanması zaman alıcıdır. 4. Maliye politikasının uygulanmasında psikolojik faktörler önemlidir. Halktaki enflasyon beklentisinin kırılması gerekir. 5. Maliye politikası diğer politikalarla (para, kredi, ücret, fiyat, dış ticaret vs.) ahenkleştirilmelidir.
6. Ekonomik yaşamın dinamikliği nedeniyle maliye politikası sık sık gözden geçirilmelidir. 7. Maliye politikası, milletlerarası maliye politikaları ile ahenkleştirilmelidir. 8. Maliye politikası; orta vadeli, kendi içinde tutarlılığı olan ciddi bir istikrar programı olarak uygulanmalıdır. 9. İstikrar programının olumsuz etkilediği kesimlerin kayıplarının telafisi için bütçede kaynak ayrılmalıdır.
İstikrar programı İçsel ve dışsal faktörlerin neden olduğu krizlerin kısa dönemde aşılması için uygulanan acil önlemler paketi. İstikrar süreci İstikrarı kalıcı hale getirmek için gerekli görülen yapısal reformların ve kurumsal düzenlemelerin gerçekleştirildiği uzun süreçler.