Bahtiyar Vahabzade nin Şiirlerinde Sonbahar (TDK, 14.10.2015) Güz ve hazan gibi eşanlamlılarının kullanıldığı sonbahar edebiyatta genellikle mevsim anlamıyla kullanılır. Bununla birlikte insanın yaşlılık döneminin simgesi olarak da geçer. Lale Gasımova* Giriş Fâni ömür biter, bir uzun sonbahar olur. Yahya Kemal Hüznün mevsimi olan sonbaharın edebiyatta kendine özgü bir yeri vardır. İlkbahar, eski edebiyatımızda tahtını diğer mevsimlere pek kaptırmazken, sonbahar daha çok baharın zıddı olması yönüyle karşımıza çıkar. Modern döneme geldiğimizde ise durum değişir. Bu dönem edebiyatında sonbahar, şair ve yazarlar için zengin çağrışımlarla dolu bir konu haline gelir. Ayrılıkların, hüznün, ihtiyarlığın, ölümün simgesi olarak kullanılan sonbahar, edebiyatta başlı başına bir konuya dönüşmüştür. Bu çalışmada, sadece Azerbaycan ın değil; Türk Dünyası nın da ünlü şairi olan Bahtiyar Vahabzade nin sonbahara nasıl baktığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bahtiyar Vahabzade nin şiirlerinde sonbahara yüklenen anlamlar, bu motifin hangi durumlarda ve ne amaçla kullanıldığı üzerinde durulmuş, bu mevsimin başka hangi kelimelerle kendini gösterdiği tespit edilmiştir. Farsça bir kelime olan bahar a son ön ekinin getirilmesiyle oluşturulan sonbahar ın TDK nın sözlüğünde iki manası yer almaktadır: 1. Kuzey yarım kürede eylül, ekim ve kasım aylarını içine alan süre, güz, hazan, bağ bozumu. 2. Yaşlılık dönemi. İlkbahar veya diğer ismiyle bahar, edebiyatta canlılık, coşku, neşe gibi duyguları ifade etmek için kullanılır. Bahar, Divan edebiyatının en çok rağbet gören ve vazgeçilmez mevsimidir. Eski edebiyatta hemen her divanda bir bahariye bulunması geleneği vardır. Genellikle methiye amaçlı, müstakil bir şiir türü olarak da yazılabilen bahariyeler, nesip bölümlerinde bahar tasvirinin yapıldığı kasidelerdir. Tabiatı olduğu gibi tasvirden uzak olan Divan şairi baharın tasvirinde de kendinden önceki geleneğe bağlı kalır. Sonuç olarak gözleme dayanan objektif tasvirden uzak, mücerret duygu ve düşüncelerin hâkim olduğu bir mevsim tasviri görülür. İlkbahar, eski edebiyatımızda tahtını diğer mevsimlere pek kaptırmaz. Bahar mevsiminin gelişiyle tabiatın oynaması ve hissedilen canlılık, coşku, neşe gibi duygular bu mevsimin edebiyatta özel bir yer edinmesine neden olmuştur. Sonbaharla ilgili şiirlerde hâkim duygu genellikle hüzün ve kederdir. H. Dilek Batislam, sonbaharın Divan şairlerince pek rağbet görmemesini hazan kelimesinin manasından yola çıkarak içerdiği olumsuz anlamlar ve bu anlamların şairi hayal ve duygu zenginliği yakalamadaki zorlukla açıklar. (Batislam 2015, s.155) Modern döneme geldiğimizde ise durum değişir. Bu dönem edebiyatında sonbahar, şair ve yazarlar için zengin çağrışımlarla dolu bir konu haline gelir. Ayrılıkların, hüznün, ihtiyarlığın, ölümün simgesi olarak kullanılan sonbahar, edebiyatta artık başlı başına bir konuya dönüşür. Bu çalışmada, sadece Azerbaycan ın değil; Türk Dünyası nın da ünlü şairi olan Bahtiyar Vahabzade nin sonbahara nasıl bak- (*) Yrd.Doç.Dr., Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü. lale.gasimova@atauni.edu.tr 469
470 tığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bahtiyar Vahabzade, 16 Ağustos 1925 te Şeki şehrinde doğmuştur. Okumaya çok hevesli olan Bahtiyar Vahabzade, ilkokula bir sene erken başlar. İlk eğitimine Şeki de başlayan şair, ailesinin Bakü ye taşınması dolayısıyla eğitimine burada devam eder. Edebiyata özel ilgisiyle bilinen Bahtiyar, liseyi bitirdiği 1942 yılında ünlü Azerbaycan şairi Mehemmed Hadi için Xəzan Bülbülü adlı ilk poemini (iri hacimli şiir) yazmış bulunuyordu. Ciddi edebiyat ürünü olmamakla birlikte ilk şiirlerini lisede okuduğu zamanlarda yazmağa başladığını otobiyografisinde kendisi de belirtir. (Vahabzade 2011, s.177) Liseyi bitirdiği yıl Bakı Devlet Üniversitesini kazanan Bahtiyar Vahabzade nin öğrencilik yıllarında bazı şiirlerini yayınlattığı biliniyor. İlk şiiri Ana və Şəkil 1 1943 yılında, ilk kitabı Mənim Dostlarım ise 1949 yılında yayınlanır. İkinci kitabı 1950 yılında Bahar başlığıyla basılır. B.Vahabzade, üniversiteyi bitirdikten(1947) sonra doktora eğitimine başlar ve 1951 yılında Səməd Vurğun un Poetikası isimli tezini başarıyla savunur. 1964 yılında yine ünlü Azerbaycan şairi Samet Vurgun un edebi kişiliği üzerine yaptığı çalışmasıyla doçent unvanı alır. 1965 yılı itibariyle de profesörlüğe tayin edilir. Doktora eğitimini bitirince eğitim aldığı üniversitede öğretmenliğe başlayan Bahtiyar Vahabzade, şiirlerini yayınlamaya devam eder. Kendi şiirleriyle birlikte B.Vahabzade, Rus ve Avrupa dillerinden tercümeler de yapar. Şairin, L.Bayron, A.S.Puşkin, M.Lermantov, N.Nekrasov vs. gibi isimlerden tercümeler yaptığı bilinmektedir. Üniversitede çalıştığı ve şiirlerini yayınlattığı yıllarda çeşitli unvanlara ve mükâfatlara layık görülen şair, 1984 yılında Azerbaycan Xalq Şairi unvanına layık görülür, 1995 te Azerbaycan bağımsızlığına kavuştuktan sonra milli mücadeledeki hizmetleri sebebiyle de İstiklal nişanıyla taltif edilir. (Akpınar 2011, s.12) Bahtiyar Vahabzade nin şiirleri Sovyetler döneminde Rusçaya ve diğer yabancı dillere aktarılırken Türkiye Türkçesine de aktarılır. Azerbaycan bağımsızlığına kavuştuktan sonra Türkiye de daha yoğun bir ilgi gören şairin yeni şiirleri Türkiye Türkçesine aktarılırken, diğer taraftan edebi kişiliği üzerine ilmi çalışmalar yapılır. Şiirleriyle ilgi çeken ve sevilen bir şair olan B.Vahabzade, 1988 yılı itibariyle Karabağ meselesi ve Azerbaycan ın bağımsızlığa gittiği yolda halkın manevi lideri olur; ister televizyonda, isterse meydanlarda kendi düşüncelerini halkla paylaşarak, bir aydın, bir aksakal olarak halka önderlik yapar. Bu dönem yaşanan olaylar B.Vahabzade şiirini ciddi şekilde etkiler. Şair, bu olaylara ilgili düşüncelerini gazete yazılarında ve şiirlerinde dile getirir, haksızlıklara karşı tepkisini ortaya koyar. Vatan, millet ve toprak konusu Bahtiyar Vahabzade şiirlerinin en önemli konusudur. İster Sovyetler dönemi olsun, ister sonrasında bu konu değişmez olarak kalır. Sovyetler döneminde bazı konularda açık şekilde yazamamasına karşılık Bağımsızlık döneminde kendini rahat bir şekilde ifade edebilmiştir. Vatan, millet ve toprak konusuyla ilgili olmakla birlikte ayrıca bahsedilmesi gereken bir konu da ana dil konusudur. Bahtiyar Vahabzade, sık sık bu konuya değinir, kendi ana dilini bilmek ve bu dilde konuşmakla ilgili hassasiyetini şiirlerinde yansıtır. Bahtiyar Vahabzade, toprağa, doğaya bağlı bir şairdir. Tabiata vurgun bir şair olarak o, şiirlerinde düşünce ve duygularını ifade ederken geniş tabiat tasvirlerinden ve mevsimlerin özelliklerinden yararlanır. Yaptığı tasvirlerle doğanın benzersiz güzelliklerini zaman zaman hüzün ayı sonbahar ile birleştirirken tabiat, âdeta okurun zihninde yaprak döker. Bu çalışmada Bahtiyar Vahabzade nin şiirlerinde sonbahara yüklenen anlamlar, bu motifin hangi durumlarda ve ne amaçla kullanıldığı üzerinde durularak, sonbaharın baş- (1) Şəkil - fotoğraf
ka hangi kelimelerle kendini gösterdiği tespit edilmiştir. Bahtiyar Vahabzade nin şiirlerinde sonbahar motifinin kullanım şekillerini incelerken şairin, Azerbaycan da basılmış Seçilmiş Əsərləri I, II (Vahabzadə 2014) adlı iki ciltlik kitabından yararlanılmıştır. Bu kitaplara şairin edebi kişiliğini yansıtan ve çok bilinen 212 şiiri ve on poemi (uzun manzume) dâhil edilmiştir. Şiirlerde Sonbahar Ömrün payız fəsli sıxdı əlimi, Yoxsa qocalıram mən yavaş-yavaş. Payızda yarpağa xal düşən kimi Düşür saçlarıma dən yavaş-yavaş. Ağaclar soyunur, yer xəzəllənir, Fikir dumanlanır, gözlər zillənir, Güllərin üstünə enən tək enir Mənim gözlərimə çən yavaş-yavaş. Gül ve bülbülün hikâyesi Divan edebiyatında çok ilgi görmüş ve önemli mazmun haline gelmiştir. Divan edebiyatı şairleri bu mazmunu sık sık kullanırlar. Bu şiirlerde bülbül, sevgilisi için gözyaşı döken umutsuz âşık, gül ise hep nazlı sevgilidir. Bahtiyar Vahabzade nin incelediğimiz kitabında yer alan Nə Sən Gülsən, Nə Mən Bülbül (Vahabzadə I 2004, s. 28) şiirinde saksıya dikilmiş gülle kafesteki bülbülün hikâyesi anlatılır. Bütün işvesine ve nazına rağmen bülbülün nağme söylememesi üzerine sonbahar yaprakları gibi sararıp solan gülün hali sonunda bülbülü etkiler ve bülbül, saksıya dikilmiş bir gülle kafesteki bülbülün artık o eski gül ve bülbül olmadığını, sadece isim olarak kaldıklarını anlatarak gülün ondan çok beklentide olmamasını ister. Şiirde, yukarıda değinildiği gibi gül, aşk acısıyla sonbahar yaprakları gibi sararıp solar. Burada sonbaharın aşk acısını ifade etmek için bir araç olarak kullanıldığı görülür. Şairin insan ömrünün dönemleriyle mevsimleri eşleştirdiği, Ömrün Payızı başlıklı şiirinde payız ( sonbahar ) kelimesiyle ilk olarak şiirin isminde karşılaşıyoruz. Payız kelimesinin yanısıra sonbaharla ilgili xəzəl ( hazal ) kelimesinin de kullanıldığı şiirde, sonbahar mevsimsel özellikleriyle anlatılır. Şiirin girişinde ilkbaharın çocukluk, yazın gençlik, sonbaharın olgunluk ve kışın yaşlılık dönemine denk düştüğünü anlatan şair, ömrünün sonbaharında olduğunu ve ufukta kışın göründüğünü dile getirir: Soyuyur havalar, soyuyur bütün, Qısalır, qısalır günlər günbəgün. Axı, yaxınlaşır qürrubu ömrün, Əyilir dağlardan gün yavaş-yavaş. Saralır get-gedə çöl, çəmən, çayır, Könül hər saatı ömürdən sayır. Bir səs qulağıma hey pıçıldayır: -Bəxtiyar, göylərdən en yavaş-yavaş! (Vahabzadə I 2004, s. 159) Ağaçların yapraklarının dökülmesi, havaların soğuması, günlerin kısalması ömrün gurup etme çağını akla getirir. Sonbaharda yaprakların üzerine düşen beneklerle kendi saçlarında görünmeye başlayan beyaz saçları aynileştiren şair, şiirinde sonbaharı ömür istiaresiyle birlikte kullanır. Mənim Ad Günlərim şiirinde şair çocukluk ve olgunluk dönemlerindeki doğum günlerini kıyaslar. Çocukluk yıllarındaki doğum günlerinde tasasız ve mutlu olan şair, olgunluk çağında düşünceli ve kederlidir. Şiirdeki Xəzan yarpaqları oynaşan yerdə Necə üşüməyim?..üşüyürəm mən. (Vahabzadə I 2004, s. 168) mısralarında sonbahar, sararmış yaprakları ile anılırken insan ömrüyle özdeştirilir. Şöhret konusunun işlendiği Xatalı Yuxu şiirinde sonbaharla ilgili geçen xəzan 471
472 ( hazan ) kelimesi ömrün olgunluk çağı anlamında kullanılır. (Vahabzadə I 2004, s. 214) Bahtiyar Vahabzade nin herkesçe çok iyi bilinen, yıllar sonra karşılaştıklarında selamını almayan sevgiliye sitemini dile getirildiği Bir Salama Dəymədi şiirinde sonbaharla ilgili xəzəl kelimesi geçer: Qop, ey tufan, əs, ey yel! Xəzəl olum, tökülüm Düz beş il ürəyimdə Bəslədiyim məhəbbət, bir salama dəymədi. (Vahabzadə I 2004, s. 248) Şair, selamının alınmaması karşısında tufan ve rüzgâra seslenir, sonbahar yaprakları gibi dökülmek için tufanın kopmasını, rüzgârın esmesini ister. Burada sonbahar karşımıza mevsim özellikleriyle çıkar. Emin Sabitoğlu tarafından bestesi yapılmış Kəpənək şiirinin konusu hatıralardır. Şiirde sonbahar payız ve xəzəl kelimeleriyle anılır: Payız gələr... Yollar üstə səpələnən xəzəllərdən Gah itən, gah üzə çıxan İzə bənzər xatirələr... (Vahabzadə I 2004, s. 263) - mısralarında şair, hatıraları sonbaharın gelişiyle yollara dökülen yaprakların altında bir kaybolup, bir görünen izlere benzetir. Sonbahar burada da mevsimsel özellikleriyle belirir. Şairin, eşi veya sevdiğinden aldığı mektup üzerine yazdığı Darıxma Ha şiirinin son mısralarında sonbaharın bir mevsim olarak zikredildiği görülür. Mektupta sıkılmama, özlememe üzerine yapılan tembih üzerine şair, özlem ve isteklerini dile getirirken şiirin sonunda sonbahara olan özlemini şöyle ifade eder: Təqvimdəki varaqların Bir ayını birdən cırın! Yayı ötüm, Göz yaşı tək kipriyimdən, Qopub düşüm payıza mən. (Vahabzadə I 2004, s. 271) Bu özlem o kadar şiddetlidir ki, şair, yazın son ayının takvimden yırtılıp atılmasını ve kirpikten akan gözyaşı gibi sonbahara düşmesini ister. Bəxtiyaram Mən şiirinin ilk mısralarında sonbahar insan ömrünün olgunluk veya zor dönemlerini ifade etmek için kullanılır: Ömrün payızında sevdim, sevildim, Elə bilirəm ki, ilk baharam mən. (Vahabzadə I 2004, s. 280) Şair, genç olmadığı veya bilmediğimiz bir nedenle sıkıntılı bir dönemde âşık olduğunu ifade etmek için sonbahar motifini kullanır. Hüzün ve keder mevsimi olan sonbahar, aslında ayrılıkları ifade eder. Bu sebepten şair ömrünün sonbaharında âşık olmasına rağmen kendini ilkbahardaymış gibi hissettiğini belirtir. Sonbahar gelince göç eden turnaların, ilkbahar olunca döndüğünün anlatıldığı Durna Qatarı şiirinde sonbaharda sararan ve dökülen yapraklarla ömürden geçen günler ve turnaların dönüşü kıyaslanır: Əsir payız küləyi, Gecə uzun, gün gödək. Ağacdan yarpaq düşür, Bir ömrün gülləri tək.... Köçür durna qatarı, Ürəyimiz kövrəlir. Külək əsir, dağlardan Payızın ətri gəlir. Yarpaqlara, otlara Sarı-sarı zər düşür. Yaşımıza yaş gəlir, Ömürdən günlər düşür.
Köçür durna qatarı, O, baharda dönəcək. Ötən günlər dönəydi Durna qatarı tək. (Vahabzadə I 2004, s. 315-316) Sonbaharda göç eden turnalar, ilkbaharda tekrar dönerler fakat geçen günler geri dönmez. Ömrün günlerinin ağaçtan düşen sonbahar yapraklarına benzetildiği şiirde, sonbahar ömür istiaresi birlikte kullanılır. Şəbi-Hicran poeminde Leyla yı sevgilisinden ayırır ve sarayda mahpus gibi tutarlar: Bu əhvalatdan sonra hələ bir neçə ay da Saxladılar Leylanı məhbus kimi sarayda. Leyla soldu, saraldı, xəzan vuran bağ kimi, Sızladı gecə-gündüz yağsız bir çıraq kimi. (Vahabzadə II 2004, s. 31) Sevgilisinden ayrı düşen Leyla, sonbaharın gelişiyle rengi değişen bahçe misali sararıp solmuştur. Burada sonbahar, ayrılığı ve hasreti ifade etmek için bir motif olarak kullanılır. Yine aynı poemde payız sadece bir mevsim isimi olarak geçer: Sözlərlə qızınır şair, sözləri Könül atəşində döndərib oda, Evi qızdırmağa payızdan bəri, Onun ocağında odun yoxsa da. (Vahabzadə II 2004, s. 48) Muğam poemindeki Payızın sazağı kəsir otları, Göydə toplanır qəm buludları. (Vahabzadə II 2004, s. 192) - mısralarında sonbahar, keskin soğuğu ile anılır. Sonuç Bu çalışmada, Bahtiyar Vahabzade nin şiirlerindeki sonbahar motifi tespit edilerek bu motifin kullanım sebepleri açıklanmıştır. Şairin iki ciltlik Seçilmiş Əsərləri başlıklı şiir kitapları üzerinde yapılan inceleme sonucunda şairin 212 şiir ve 10 poeminden toplam on birinde -dokuzu şiir ve ikisi poem olmak üzere- sonbahar motifinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Şiirlerde sonbahar, Azerbaycan Türkçesinde aynı anlama gelen payız kelimesi ve aynı zamanda sonbaharla ilgili olan xəzan, xəzəl kelimeleriyle anılırken payız kelimesi on bir, xəzan ve xəzəl kelimeleri dörder defa geçer. Buradan sonbaharın Bahtiyar Vahabzade şiirlerinde sık kullanılan bir motif olmadığı kanısına varılabilir. Sonbahar mevsimini insan ömrünün olgunluk dönemiyle özdeşleştiren Bahtiyar Vahabzade, sonbaharı şiirlerinde ağırlıklı olarak ömür istiaresiyle birlikte kullanır. Sonbahar, şairin derin düşüncelere daldığı, ömrünün muhasebesini yaptığı bir mevsimdir. Bununla birlikte sonbahar, mevsimsel özellikleriyle de dikkat çeker. Bu mevsim gelince havalar soğur, yapraklar sararır ve dökülmeye başlar. Yerlerde rüzgârın savurduğu sarı sonbahar yaprakları vardır. Şiirlerde sonbahar, bu mevsim özellikleriyle anılırken hüznü çağrıştırır. Sonbaharın şiirlerden sadece ikisinde aşk acısını, hasret ve ayrılığı ifadede bir araç olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Kaynakça 1. AKPINAR, Yavuz, Bahtiyar Vahabzade: Hayatı, Eserleri, Türkiye de Tanınması, Türk Dünyası, Bahtiyar Vahabzade Özel Sayısı, Sayı: 31, Bahar, 2011, s. 11-22 2. BATİSLAM,H.Dilek, http://turkoloji. cu.edu.tr/eski%20turk%20%20edebiyati/batislam_2.pdf, 14.10.2015, s. 155-174 3. VAHABZADƏ, Bəxtiyar, Seçilmiş Əsərləri I, Öndər Nəşriyyat, Bakı 2004 4. VAHABZADƏ, Bəxtiyar, Seçilmiş Əsərləri II, Öndər Nəşriyyat, Bakı 2004 5. VAHABZADE, Bahtiyar, Avtobiografiyam ( Otobiyografim ), Türk Dünyası, Bahtiyar Vahabzade Özel Sayısı, Sayı: 31, Bahar, 2011, s. 177-189 6. http://www.tdk.gov.tr/index. php?option=com_gts&arama=gts&guid=tdk. GTS.561e4d7f1d1b15.19884160, 14.10.2015 473