Bu ülke yazılımın millileşmesi ile kalkınacaktır. GAZİ GÜDER Bilgisayar Yüksek Mühendisi 1
ÖZ GEÇMİŞİ GÖREV ALDIĞI PROJELER GELİŞTİRDİĞİ YAZILIMLAR ÜYE OLDUĞU KURUMLAR YAYIMLANMIŞ YAZILARI BASILMIŞ, YAYINMLANMIŞ ESERLERİ Ben İnanıyorum ki, İLETİŞİM BİLGİLERİ 2
Ben inanıyorum ki; Bu ülkenin kurtulmak ve sömürgeleşmemek için, yazılım teknolojileri ve projeleri geliştirmekten başka yolu ya da reçetesi yoktur. Kalkınmaya ve çağdaş medeniyetler düzeyine giden yol, kullanılan yazılımların ulusallaşmasından geçmektedir. Türk ulusu, yapısı, ahlakı, insani değerleri, gelenekleri, inançları ve genleri itibariyle yazılım geliştirme konusunda dünyanın en yetenekli olan ve en başarılı olabilecek ulusudur. En yüksek düzeyde istihdam sağlayacak ve insanlarımıza ekmek kapılarını açacak olan iş kolu, ya da ekonomik sektör, yazılım sektörüdür. Özgürlük ve Bağımsızlık = Ulusal Yazılım en önemli ve geçerli anahtar formülümüz olmalıdır. 3
GAZİ GÜDER (1/5) 1951 yılında, İskenderun da doğdu. 1968 yılında, İskenderun lisesini bitirerek, Deniz Harp Okuluna girdi. 1971 yılında, Deniz Harp Okulundan mezun oldu. 1972 yılında, Dz.K.K. Elektronik Okulunu bitirdi. 1973 1976 yılları arasında Dz.K.K. lığının değişik savaş gemilerinde elektronik sistemlerden sorumlu subay olarak görev aldı. 1974 yılında, Her iki Kıbrıs Barış harekatında T.C.G. GEMLİK muhribinde elektronik subayı olarak görev aldı. 1976 yılında, gerekli ve çok sayıda sınavları kazanarak, Monterey California, USA da yüksek lisans eğitimine başladı. 1977 yılında, Amerika - Kaliforniya da Bilgi Sistemleri ( INFORMATION SYSTEMS) üzerine yüksek lisans eğitimini tamamladı. Eğitim süresi içinde birçok sömestrde iftihara (Dean List) geçti. Amerika da kalması için yoğun teklifler olmasına ve sınırsız olanaklar sağlanmasına rağmen vatanına ve milletine hizmet aşkı nedeniyle ülkesine döndü. Eğitimi sırasında sürekli olarak futbol takımında oynadı. Basın Organlarında Türklerden söz ettirdi. Türkiye nin tanıtımına katkıda bulunmak amacıyla üniversite faaliyetleri çerçevesinde folklorik gösteriler sundu. 1978 yılında, Hollanda daki Philips kuruluşunda tümüyle bilgisayar ve elektronik denetimli silah sistemleri üzerine kurslara katıldı. 4
GAZİ GÜDER (2/5) 1979 yılında, bilgisayar sistemi kontrollü HARPOON güdümlü mermi (füze) sistemlerinin kursuna katılarak Teknisyen Öğretmenliği sertifikası aldı. 1979 yılında, tümüyle bilgisayar kontrollü savaş gemisi olan TCG.TAYFUN hücumbotunun inşası, kurulması ve işletilmesi konularında görev aldı. Görevi sırasında Planlı Bakım sistemi, Yağlama sistemi vb. başta olmak üzere çok sayıda sistem geliştirdi. Bu çalışmalara örnek olarak, özellikle silah sistemlerinin işletimini sağlamak üzere gereken ve çok fazla tüketimi olan ve yalnızca yurtdışından getirilebilen özel yağlar için derin, yorucu ve geniş araştırmalar sonrasında Dz.K.K. İkmal Merkezi, BP, SHELL vb. kuruluşlar arasında eşgüdümü sağlayıp bunların yurtiçinden temin edilebilir duruma gelmesini sağladı. 1979 yılında, arızalı Elektronik Savaş Sistemlerinin onarımıyla ilgili olarak İngiltere den gelen uzmanların başaramaması sonrasında, sistemleri onararak çalıştırması nedeniyle Dz.K.K. tarafından takdirname ileödüllendirildi. 1980 yılında, askeri görevi sırasında İstanbul Üniversitesi İşletme fakültesinde doktora çalışmasına başladı. Gerekli projeleri pekiyi derecelerle tamamlamasına rağmen Türk Silahlı Kuvvetlerindeki görevi nedeniyle (kilit adam olmak gerekçesiyle) doktora eğitimini sonuçlandıramadı. 1981 yılında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının tek bilgisayar merkezi olan GOBİM - GÖLCÜK OTOMATİK BİLGİ İŞLEM MERKEZİNDE ( MAIN FRAME sistem) sistem mühendisi olarak görev yaptı. Çok sayıda projede, Proje Lideri olarak görev almıştır. 1984 yılında, istifa edip ayrılana kadar bu görevini sürdürdü. 1982 yılında, DZ.K.K. Eğitim Merkezi Komutanlığında ikmal subaylarına 14 hafta süreyle bilgi işlem sistemleri konusunda eğitimler verdi. 5
GAZİ GÜDER (3/5) 1982,3 yılında, Donanma Komutanlığı Askeri mahkemesi yargıç heyetinde muharip subay üye (yargıçlardan biri) olarak görev yaptı. 1984 yılında, Önyüzbaşı rütbesinde, Deniz Kuvvetlerinden kendi isteğiyle istifa ederek ayrıldı. 1984 yılında, Tekofaks A.Ş. de kısa bir süre Genel Müdür olarak görev yaptı. 1984 yılında, Garanti Bankasının Türkiye genelinde Otomasyon Projesi Sorumlusu olarak Tercüman şirketler grubuna ait MİSTAŞ Bilgisayar A.Ş. ne geçti. Projenin olağandışı nedenlerle iptali sonrasında halen çalışmalarını sürdürmekte olduğu Densan Elektronik San. Ve Tic. A.Ş. firmasını kurdu. Kuruluşundan itibaren tüm çalışmalarını bu firma bünyesinde Yön.Kur.Bşk. Ve Genel Müdür olarak sürdürmektedir. 1985 yılında, bilgi işlem ve bilgisayar konularında ilk Türkçe yayınlardan biri olan BİLGİ İŞLEM TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ adlı eseri yayınlandı. Bu kitap uzun süre en çok satan kitaplar listesinde kaldı ve birçok defa kaynak kitap olarak gösterildi. Söz konusu kitap Türk Dil ve Tarih Kurumu repertuarına girmiştir. Bu çalışmayla Türk diline katkıda bulunmuştur. 1991 yılında, Diyarbakır Yol Koop Tüketim Kooperatifinin başka firmalardan alınmış bilgisayar donanım ve yazılımlarındaki sorunları, hiçbir ücret almaksızın ve gereken yazılımları da sil baştan yeniden geliştirmek suretiyle gidererek sistemi çalışır ve kullanılır hale getirdi. 1992-1997 yılları arasında The Marmara Otel zincirinin Bilgi İşlem danışmanlığını yaptı. Bu görevi sırasında bilgi sistemlerinin yeniden düzenlenmesi yanında üst yönetim için o zamana göre Türkiye de ilk ve tek olan M.I.S. (Management Information System Yönetim Bilgi Sistemini) geliştirdi, oluşturdu ve yazılımını yaptı. Tümüyle otomatik olarak (insan müdahalesi olmadan) yürüyen bu raporlama sistemini geçerli Türk yasalarına uygun olmak üzere ve A.B.D. de kullanılan UNIFORM SİSTEM OF ACCOUNTS FOR HOTELS düzenini esas alarak uygulayıp geliştirdi. azi GÜDER 6
GAZİ GÜDER (4/5) 1997 yılında, Trakya Üniversitesi Şarköy Turizm Meslek Yüksek Okulu bünyesindeki öğrencilerin eğitimlerinde kullanılmak üzere Otel Yönetim Sistemi yazılımlarının ücretsiz olarak temin edilmesini sağladı. 2005 Döneminin en büyük e-devlet projelerinden olan ve Oyakbank sponsorluğunda yürütülen T.S.K. Akıllı Kart projesinin bir bölümünün yapımını üstlenmiştir. Üstlenilen bölüm tümüyle T.S.K. için özel olarak tasarlanan ve geliştirilen Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) ya da İşleme Yönetim Sistemi diye adlandırılan bir yazılım sistemidir. 2006 2007 yıllarında gönüllülerle birlikte konusunda Türkiye nin gelmiş geçmiş en büyük sosyal sorumluluk projesi olan Ulusal Köy Kütüphaneleri Projesini tasarladı, düzenledi, finansmanını sağladı, uyguladı ve geliştirdi. Bu projeyle 600 civarında köy okuluna kütüphane kurulmuş, fakir yurttaşlarımız için yüz binlerce kıyafet, giysi ve genefakir çocuklarımız için yüz binlerce kırtasiye malzemesi desteği sağlanmıştır. Proje çalışmaları boyunca hiç kimseden maddi yardım (para vb.) toplanmamıştır. Tüm bunlar Türk milletinin bir araya gelmesi ve dayanışması sonucunda gerçekleştirilmiştir. Ergenekon adı verilen dava nedeniyle tutuklanınca proje maddi olanaksızlıklar ve diğer sıkıntılar nedeniyle 2007 yılı sonunda sonlandırılmıştır. Ne rastlantıdır ki; kurulan kütüphane sayısı kadar gün süresince (sanki; her kütüphane için bir gün) Tekirdağ ve Silivri zindanlarında çok ağır ve zor koşullar altında tutuklu olarak kalmıştır. 2007 yılının Haziran ayında, İlginç bir tesadüfle, çalışma arkadaşlarıyla birlikte projenin kendisine ait olan bölümünü tamamladığı akşam gözaltına alınmıştır. Halen kısıtlanmış ölçülerde de olsa söz konusu projenin uygulama çalışmaları büyük bir özveri ve azimle sürdürülmeye çalışılmaktadır. Geliştirilen yazılımın en önemli tarafını, bu alanın yabancı yazılımlara kaptırılmamış olması olarak da belirtmek yanlış olmayacaktır. 7
GAZİ GÜDER (5/5) 2008 yılının Aralık ayında Ergenekon adı verilen davadan ilk kişi olarak tahliye edildi. Konuyla ilgili diğer ayrıntılar ve haberler internet ve medya ortamında yalan, yanlış ama bolca bulunmaktadır. Söz konusu davanın yargılama süreci halen Yargıtay aşamasındadır 2010 yılında yiyecek ve içecek sektörü için R.Y.S. (Restoran Yönetim Sistemi) yazılımını tasarladı ve geliştirme işlemlerini tamamladı. 2011-2012 yıllarında gemi acenteleri için sektöre özel, konusunda Türkiye de ilk ve tek yazılım olan G.A.O.S. (Gemi Acenteliği Otomasyon Sistemi) yazılımını tasarladı ve geliştirdi. Söz konusu yazılımın dünya çapında iki rakibi bulunmaktadır. 2014 yılında dünya çapında dev firmalarla rekabet etmeyi amaçlayan ve hedefleyen İ.Y.S. (İşletme Yönetim Sistemi) (ERP olarak da adlandırılmaktadır) yazılımını geliştirdi. 2015 Halen kendi kurduğu firma olan DENSAN Elektronik San. Tic. A.Ş. de Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlük görevlerini yürütmektedir. DENSAN firması yazılım geliştirme ağırlıklı olmak üzere hertürlü bilgisayar, bilgi işlem, bilişim hizmetlerini vermektedir. Geliştirilen yazılımlar DENSOFT adıyla satılmaktadır. 8
GÖREV ALDIĞI PROJELER Deniz Kuvvetleri Komutanlığı genelinde Tümleşik Stok Kontrol Sistemi, Dz.K.K. - Gölcük Tersanesi İş Yönetim Sistemi ( CPM PERT uygulaması) Bu proje ile USA NASA da kullanılmakta olan sistemi (yazılım) önce Türkçeleştirmiş daha sonra ülkemiz koşullarına uygun hale getirerek uygulamaya sokmuştur. Dz.K.K. - Seyir Hidrografi ve Oşinografi Komutanlığı Bilgi İşlem Sisteminin oluşturulması, bilgi bankasının kurulması. Deniz Kuvvetleri Komutanlığının tek bilgisayar merkezi olan GOBİM - GÖLCÜK OTOMATİK BİLGİ İŞLEM MERKEZİ nde (MAIN FRAME sistem) sistem mühendisi olarak görev yapmış ve proje lideri olarak çok sayıda projede görev almıştır. 9
GELİŞTİRDİĞİ YAZILIMLAR (1/2) Dz. K. K. TURİZM İŞLETMELERİ O.Y.S - Otel Yönetim Sistemi M.I.S. - Manageement Information System Yönetim Bilgi Sistemi Cost Control Stok ve Maliyet Denetim Sistemi BANKALAR Türk Merchant Bank - Genel Muhasebe Sistemi, ( Arthur Andersen firmasının yazılımlarının yerine geçmiştir.) Türk Merchant Bank - Hazine ve Uluslararası Bankacılık Sistemi, Türk Merchant Bank T.C. Merkez Bankası Gözetim Sistemi Türk Merchant Bank T.C. Risk Sentralizasyon yazılımı Türk Merchant Bank - Telefon santralı bilgisayar bağlantısı ve yazılımları Kent Bank - Kambiyo Senetleri Defteri Yazılımları Kent Bank - Okul Taksitleri Takip ve Yönetim Sistemi Kent Bank Müşterilere dağıtılan Çek basım ( çek yazma ) yazılımı 10
GELİŞTİRDİĞİ YAZILIMLAR (2/2) İŞLETME YÖNETİMİ ve TİCARİ YAZILIMLAR DENSOFT yazılımlarının tasarımcısı ve geliştiricisidir. *** Yazılımları yüksek ağırlıklı olarak KOBİLERE Yönelik olmak üzere geliştirmiştir. *** Yazılımları genel ve sektöre özel olarak tasarlayıp geliştirmiştir. *** 1988 yılından beri bu bölüme ilişkin yazılımları geliştirme konusunda çalışmaktadır. DENSOFT markası ile; özellikle KOBİ lere yönelik olarak İşletme yönetimi, Finans, Üretim, Muhasebe, Stok Kontrol, Sipariş, Satınalım vb, sistemlerden oluşan E.T.S. (Entegre Ticaret Sistemi) ve İ.Y.S: (İşletme Yönetim Sistemi) yazılımlarını geliştirmiştir. *** KOBİ çalışmalarına en güzel örneklerden birisi olarak Entegre Ticaret Sisteminin CAM ve ISICAM sektörü için hazırlanan modelini geliştirdi. Bu yazılımın en önemli özelliği, cam gibi üretimin çok zor izlenebileceği bir ortamda ve orta okul mezunu insanın bile bulunmadığı bir sektörde insanlara sipariş takibi ve üretim takibi işlemlerini son derece kolay bir biçimde yaptırıp uygulatmasıdır. *** OPTİMİZASYON yazılımı Cam ve ısıcam sektörü için EN AZ FİREYLE CAM KESİMİ ni sağlamak üzere Optimizasyon yazılımını geliştirmiştir. *** Yazılımların yanında pratik ve uygulamalı işletme yönetimini örnekleriyle anlatan 7.000 sayfayı aşkın doküman (kitap) hazırlamıştır. Söz konusu kitaplar basım aşamasında olup henüz yayınlanmamıştır. *** Site ve uydu kent yönetimleri için Kent Yönetim Sistemi yazılımını geliştirmiştir. (Bayramoğlu İmar ve İdare A.Ş.). 11
ÜYESİ OLDUĞU KURUM YA DA KURULUŞLAR MESLEKİ KURULUŞLAR BİYESAM... Bilişim, İnternet ve Yazılım Eser Sahipleri Meslek Birliği 12
YAYIMLANMIŞ YAZILARI birçok medya ortamında ağırlıklı Bilim ve Teknoloji konularında yazılar yazmaktadır. Bu yazıların bir kısmının orijinal metinleri: 10.05.2006 BİR BOYABAT MASALI 22.04.2006 YAZILIM VE TÜRKİYE 07.04.2006 O GÜN, ARTIK BUGÜNDÜR 29.03.2006 BEN EN AZINDAN DENEDİM 20.03.2006 SOSYAL SORUMLULUK 05.03.2006 BEYNİN YARISINI KULLANAMAMAK 01.03.2006 YAZILIM GELİŞTİRME BİR SANAT MIDIR? 22.02.2006 KARINCAYLA FİLİN SAVAŞI 11.02.2006 TÜRKİYE'DE NEDEN TEKNOLOJİ BAKANLIĞI YOK? 10.02.2006 YAZILIMDA NE KADAR ÖZGÜR VE BAĞIMSIZIZ? 09.02.2006 YAZILIMLARIMIZIN DIŞ SATIMIMIZDAKİ PAYI NE KADARDIR? 09.02.2006 TÜRKİYEDEKİ YAZILIM PAZARININ NE KADARI TÜRKLERİN? 08.02.2006 TÜRKLERDEN İYİ YAZILIMCI OLUR MU? 08.02.2006 YAZILIMIN TÜRKİYENİN GELİŞMESİNDE VE KALKINMASINDAKİ ROLÜ NEDİR, NE OLMALIDIR? 08.02.2006 TÜRKİYE NİN YÜKSEK TEKNOLOJİ ALANINDAKİ ŞANSI NEDİR? 08.02.2006 YAZILIM NEDİR? 08.02.2006 YAZILIMDA TÜRKİYE, PAKİSTAN VE HİNDİSTAN IN YERİNİ ALIR MI? 13
TÜRKİYENİN YÜKSEK TEKNOLOJİ ALANINDAKİ ŞANSI NEDİR? Yüksek Teknoloji 3 ana daldan oluşur ( Alwin TOFFLER) 1 - Bilgisayar ve Elektronik 2 - Uzay ve Oşinografi Bilimi (Modern Metallurji) 3 - Genetik Türklerin son ikisinde ve Elektronikte kayda değer çalışması yok. Not : Var olan çalışmaları asla küçümsemiyorum. Genel olarak durumu belirtiyorum. Ayrıca yeteri ve gereği kadar ARGE YATIRIMI da yok. Geriye tek olasılık kalıyor Bilgisayar dalı. Bilgisayar donanımlarında ara çok açılmış vaziyette. Onlara yetişmek için yapılması gerekli yatırımları Türkiye nin yapması hemen hemen olanaksız. Bu durumda da geriye tek olasılık, tek şans olarak YAZILIM kalıyor. Peki yazılımdan ne anlayacağız?. O da bir başka yazıda. Kalın sağlıcakla YAYIMLANMIŞ YAZILAR 14
KARINCAYLA FİLİN SAVAŞI (1/2) Toplumumuzda son dönemde hemen herkesin ağzına pelesenk olan deyiş, "büyük devletlerle yarışamayız, biz zaten geri kalmış bir ülkeyiz" ya da benzeri kelimelerdir. Günümüz gerçekleri dikkate alındığında bu söylem doğru gibi gözükebilir. Peki, Bir fil ile karınca savaşabilir mi? İlk anda düşününce, filin görüntüsü bile bir cevaptır aslında. Koca fil bir üflese ya da ayağını şöyle bir kaldırıp yere koysa binlerce karınca ölüp gider. Hatta fil karıncaları ezdiğini bile fark etmez. Çözüm üretmemek ya da düşünmemek alışkanlığında olanlar için, yanıt doğal olarak "karınca fille savaşamaz" şeklinde olacaktır. Hayır, eğer savaşmasını bilirse, karınca bir fille bile savaşır. Örneğin, Ya karınca filin kulağına girerse ne olur? O koca fil heybetli cüssesine rağmen kulağına giren bir karınca ile baş edemeyecek kadar aciz kalabilir. Kulağına giren karıncanın verdiği rahatsızlıktan fil kendini oradan oraya vurarak, ölüme kadar ulaşabilecek bir yola girer. Önemli olan gerçek, filin kulağına girilebileceğine "inanmak" ve bu inanç doğrultusunda ısrarla ve vazgeçmeden hareket edebilmektir. Yani filin kulağına girebilmeyi başarmaktır. Bunun için ne top, ne füze, ne de milyarlarca dolar gerekir. Sadece ve sadece "akıl ve vatan sevgisi" yeterde artar bile.bunlar zaten bizim genlerimizde fazlasıyla var.atatürk ne demişti;"... muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur Bu duruma göre, bence filin işi çok ama çok zor. Bunun için yapılacak ilk iş filin ayağına ulaşıp üstüne çıkmaktır.fil derisi kalın olduğu için karıncayı zaten istese de hissedemez.hiç dikkat ediniz mi? Karıncalar hep birlik halinde çalışırlar. Küçücük cüsselerine rağmen onları güçlü kılan da budur. Karınca bile olsak, istedikten, birleştikten, örgütlendikten sonra yenemeyeceğimiz hiçbir güç yoktur. YAYIMLANMIŞ YAZILAR 15
KARINCAYLA FİLİN SAVAŞI (2/2) Bir ülkenin gerçek anlamda özgür ve bağımsız olmasındaki en önemli etken, o ülke insanlarının kendilerine olan öz güvenleri ve inançlarıdır. Bunun için hangi fiziksel, ekonomik ya da diğer güçlere sahip olup olmadığı çok fazla önemli değildir. İnsanın, koşullar ne olursa olsun, kendine, kültürüne, geleneklerine ve köklerinden gelen özelliklere güvenmesi gerekir. Fil bütün vücuduyla suya girerse ne olur? Karınca ölür. Ama filler çok az sayıda çoğalırken, karıncaların binlercesi birden ürerler. Yani filler karıncaları öldürmekle ya da ezmekle bitiremezler. Bayrağı taşıyan yere yıkılırsa, aynen kurtuluş savaşı ve diğerlerinde olduğu gibi, birilerinin bayrağı yerden kaldırıp savaşa devam etmesi gerekir. Bitip tükenmeyen karıncalar gibi düşünürsek o bayrağı alıp savaşa devam eden karınca her zaman olacaktır. Belki de karınca sensin. Yad a benim. Belki de bu yazıyı okuyup düşünecek olan her hangi biri. Yurt çapında "kuvva-i milliye" ruhu yeniden canlanır, oluşur ve gelişirse kazanamayacağımız hiçbir savaş yoktur. Lütfen hatırlayınız, rahmetli kaptan bundan sıkça söz ederdi. Son dönemde bu ruhun yozlaşması ve yok olma yoluna girmesi için farklı yöntemlerle ve sinsice kaşıyıp duruyorlar, uğraşıyorlar. Ama bilmezler ki; bu ruh onların bildiği ya da anladığı bir şey değildir. "Ne kadar uğraşırlarsa, o kadar güçlenir ve ön plana çıkar". Dip dalgalarının ne olduğunu da günü geldiğinde öğrenirler. Bu yazının hazırlanması sırasında katkıda bulunan arkadaşlarıma huzurunuzda teşekkürlerimi sunuyorum. Saygılarımla YAYIMLANMIŞ YAZILAR 16
SOSYAL SORUMLULUK (1/4) Yıl 1977, yer ABD, okul Naval Postgradute School Monterey - CALIFORNIA. Yani dünyanın dört bir yanından gelmiş ve büyük çoğunluğu master yaparak teknolojik gelişmeleri kapmak üzere gelmişlerin arasında birkaç Türk. Bunlardan birisi de benim. Futbol takımında oynuyorum, boyum 1.73. Yani tipik olarak türk erkeklerinin boyu. Normal bir Amerikalının göğüs hizasına bile zor geliyorum. Ama üniversiteler arası turnuvada gol kralıyım. Her hafta pazartesi okulun duvarlarında 'bu hafta da Türkler sayesinde galip geldik' yazıları var. Acayip hava yapıyorum bir Türk olarak. Derslerde ne durumdayım? Allah'a şükür her dönem iftihar listesindeyim. Özel günlerde Türkiye'yi tanıtma adına Kafkas halk dansları gösterisi yapıyorum (okul süresince 2 kez yaptım). Senede bir kez yapılan uluslararası şölende yine bir asker arkadaşımla birlikte dönercilik bile yapıyorum. Malum, amacımız ülkemizi tanıtmak. Kimlikle uğraşanlara bu arada selam olsun. Futbol takımında beraber oynadığım arkadaşlarımın hemen hepsi bugün amiral rütbesine ulaştılar. Ben kendime farklı bir vizyon çizdim ve farklı bir misyon edinerek istifa ettim ve sivil hayata geçtim. Misyonum Türkiye nin kurtulmasına katkıda bulunmak. Halen bu konuda gece gündüz çalışmaya devam ediyorum. Ütopya mı? Ben öyle olduğuna asla inanmıyorum. Gençler azıcık matematik biliyorlarsa kaç yaşında olduğumu da hesap edebilirler. Demem odur ki onlar bayrağı yere indirmeden taşımalılar ve de örnek almalılar. Yani aynen KARINCALAR gibi. Bunlar abartılı laflar mı yoksa yaklaşık 40 senenin birikimi mi, en geç 6 ay içinde göreceğiz. Söz veriyorum. Sonuç ne olursa olsun açıklayacağım. Çalışmalarım devam ettiği için izninizle şimdilik suskun kalmayı tercih ediyorum. Ama filin bizden, yani karıncalardan haberi olacağı günler kesinlikle uzak değil. YAYIMLANMIŞ YAZILAR 17
SOSYAL SORUMLULUK (2/4) Şimdi esas konuya gelelim. Bu mektepte ilk derslerden birine girdik. Ders muhasebe (ACCOUNTING). Ben asker kökenli biri olarak muhasebenin M sinden bile anlamıyorum. Yüksek eğitimini de bilgisayar sistemlerinde yapıyorum. (Not: şimdi işletmede doktora yapıyorum (24 sene ara verdim), yakında üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlayacağım). Yeni biten kitabım 'İŞLETME TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ'. Daha önceki (1985, İstanbul, BİLGİ İŞLEM TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ idi) Yani Türkçeye düşkünlüğüm benim olmazsa olmazım. Yakında da 7.000 sayfalık PRATİK İŞLETMECİLİK EĞİTİMİ yayına girecek. Kitabın tek hedefi ve amacı var; çaresiz ya da yeteri kadar yetişememiş insanlarımıza katkıda bulunmak. Parola Vatan, işareti ' Artık çaresiz değilsiniz. Yani ben kendi adıma en azından namuslu olmaya çalışıyorum. Şimdilik iki üniversitede ders kitabı olması hemen hemen kesinleşti. Aynı anda Ukrayna'daki üniversitelerle de konuyla ilgili görüşmeler ve çalışmalar devam ediyor. Yani, TÜRK her yerde olacak ve de olmaya devam edecek. Neyse, derslere başladık, ilk dersin konusu tartışılıyor. Orada yüksek lisans eğitiminde öğretme yok, sadece konuları tartışırsınız. Çünkü o eğitime geldiyseniz biliyor olmanız gerekiyor diyorlar. Bu noktadan bakınca da bugün üniversitelerimizde yapılan eğitim beni hem üzüyor hem de canımı fazlasıyla yakıyor. Yanlış yoldayız külliyen. Evet, dersin konusu batan bir şirketin analizi. Olay Virginia eyaletinde geçiyor. Özetle, Bir şirket batmış. Ama bütün kayıtlar düzgün, her şey resmi. Şirket ortakları (halk) zarar görmüş. Muhasebeci kayıt, kuyut görevini gayet düzgün yapmış. Patron onu bunuyapmış. Neticede şirket batmış. YAYIMLANMIŞ YAZILAR 18
SOSYAL SORUMLULUK (3/4) Patron suçlu ceza alıyor. Ama ceza fazla değil. En büyük cezayı mevcut kanunlara göre hiç suçu olmayan muhasebeci alıyor. Kanunlarda muhasebeciyi suçlayan herhangi bir madde de yok. Ama en ağır cezayı muhasebeci alıyor. Peki. Neden? Avukatlar bu arada temyiz falan uğraşırlar. Sonuç yok. Hâkimin kararı şu, lütfen dikkat buyurunuz, 'Muhasebecinin yalnız göreviyle ilgili sorumluluğu yoktur. Aynı zamanda SOSYAL SORUMLULUĞU vardır.' Evet, onların hukuk sistemi farklı, bu doğru! Ama böyle olması da bizim için mazeret teşkil edemez. Çünkü herhangi bir mesleği kuralına ya da kitabına uygun olarak yapmak işini tam olarak yapmak anlamına gelemez. Her mesleğin bir sosyal sorumluluk yanı vardır. Eğer bu böyle olmasaydı en azından öğretmenlik kutsal bir meslek olarak kabul edilmezdi ve bu kadar saygı görmezdi. Devamla, muhasebeci olmak devlete karşı kayıtları ayarlamak, açık vermeden vergi kaçırmak, bunu iyi yapanın da çok para kazanması anlamına gelemez. Muhasebe işiyle uğraşanlara bildiğiniz gibi 'MUHASİP' denir. Muhasip, kendisine inanılan ve güvenilen, hesap kitap işleri eline bırakılmış kişi demektir. Eğer dikkat ederseniz, bütün dernek ya da vakıflarda 'muhasip üye' vardır, muhasebeci değil. Sosyal sorumluluk gerekli ve zorunlu şarttır. Aksi durumda bataklıkta debelenmeye devam etmekten başka bir şey yapamayız. Not: Bu yazıda tesadüfen denk geldiği için muhasebeciler söz konusu olmuştur. Yoksa muhasebeci mesleğiyle ilgili bir derdimiz ya da kavgamız yoktur. Ama gene de söyleriz ki; sosyal sorumluluk en önemli konuların başında gelmektedir. Japonlar ne "diyor? 'Eğer bir şirkette, bir işte yani çalıştığınız yerde, herhangi bir sorun varsa on kere, yüz kere, bin kere, on bin kere, Söylemelisiniz!. Eğer söylemiyorsanız siz de suçlusunuz. Kısaca, suça ortak olamazsınız.' Ben kendi açımdan konuşuyorum. Yazılımcılık, sadece programlar yazıp çok para kazanmak mıdır? Kesinlikle böyle olamaz. Bu nedenle ilkyazımın sadece başlığına bakmanız bile yeterlidir. Bu güne dek bir türlü anlayamadığım 'profesyonellik' deyimi neyse, bizim ülkemiz için geçerli olamaz. Çünkü bizim DAHA FAZLA SOSYAL SORUMLULUKLARIMIZ olmak zorundadır. YAYIMLANMIŞ YAZILAR 19
SOSYAL SORUMLULUK (4/4) Örneğin, ( Sn Haydar COŞKUN'un kulakları çınlasın) kobi'lere ne yaptık? Ne yapmalıyız? Ne için yapmalıyız? Onları nasıl kurumsallaştırmalıyız? Geleceğe nasıl taşımalıyız? Bunları en iyi ve kolayca yapacak kişiler kimlerdir? Bunu yaparsak vatanımıza neler kazandırırız? Kobi'lerin Türkiye için önemi ve anlamı nedir? Kobi'lere siyasilerin gerçek anlamda bakışı nedir? vb. şekilde düşünmeye başlarsak, işin yalnızca program yazmak ve çok para kazanmakla sınırlı olmadığını kolayca anlayabiliriz. KOBİ'lerin en önemli özelliği 'değişen ve gelişen' yapıda olmalarıdır. Onlara bu yolda kim önderlik edecektir? Kim yol gösterecektir? İşletmeciliği bilmeden nereye kadar gidebilirler? Bilmezler ya da öğrenmezlerse ne olur? Bunları yapmanın bedeli nedir? İlle de bedel ödenmek zorunda mıdır? Profesyonelce yanıt, EVET!. Benden de yanıt; HADİ BE, GİDİN ORDAN! Bu nedenle yalnızca bir takım işleri yapan programları yazmak değil, insanımızı yetiştiren, eğiten, geliştiren, onlara sistematik düşünmeyi öğreten, ufuklarını açan ve geliştiren, abidik gubidik işlerden uzak tutmaya çalışan yazılımlar geliştirmek zorundayız. Yapmazsak ne olur? Vesselam olur. Bildiğiniz gibi Vesselam, namaz bittiğinde son yapılan işlemdir. Para kazanmamayı bile göze alıp bunları yapmak, bizim kolay kolay vazgeçemeyeceğimiz SOSYAL SORUMLULUĞUMUZ olmalıdır. Herkesi bunu yapmaya davet ediyorum. Davete katılan olmazsa ne olur? Tevfik Fikret'in çok güzel bir deyişi var; HAK BİLDİĞİN YOLDA TEK BAŞINA KALSAN BİLE YÜRÜMEYE DEVAM EDECEKSİN Bu vatan ve insanlarımız bizim, asla hiç kimseye bırakmaya da niyetim yok. Ömrüm yeter mi? Bilmiyorum. Zaten bunu ben de bilemem. Ama gene de derim ki; KARINCA da hacca gidebilir. İnanmak başarmanın yarısı değil, kendisidir. Kalın sağlıcakla, YAYIMLANMIŞ YAZILAR 20
TÜRKİYE'DE NEDEN TEKNOLOJİ BAKANLIĞI YOK? Türk Dil Kurumuna göre "Bakanlık" terimi "Bakanın yönetimi altındaki kuruluşların bütünü, nezaret, vekâlet." anlamına geliyor. Yani bir şeyleri bütünleştirecek, millet ya da devlet adına bu işi yürütmenin vekâletini almış, bakan ve gözetleyen makam demektir. Doğal olarak, konusuyla ilgili master planı hazırlamak, stratejileri hazırlamak, izlemek ve geliştirmek vb. gibi daha başka görevleri de vardır. Şimdi soruyorum, günümüz yaşamında ve koşullarında "teknoloji" bizim ülkemiz ve insanımız için önemli değil midir ki; bir "TEKNOLOJİ BAKANLIĞI" halen yoktur. Bunun anlamı bence şudur: "bizim yöneticilerimiz ya da siyasilerimiz konuya gereken önemi vermiyorlar ya da konunun önemini algılayamıyorlar". Bir başka seçenek daha var ama onu aklımdan bile geçirmek istemiyorum. Bu kadar genç, bu kadar enerji dolu, ülkesini canı gibi seven, nerdeyse patlamaya hazır bomba gibi gençlerle dolu ülkemizde, bu değerlerin, görev alması gereken kişi ya da makamlar tarafından örgütlendirilip yönlendirilmesi yapılmıyorsa oturup çok ciddi olarak düşünülmesi gerekir. Kimse bunu yapmamanın bedelini ödeyemez ve nedenini de gelecek kuşaklara asla anlatamaz. Artık zaman kaybetmeden, bir an önce, ülkemiz insanlarını bu konuda derleyip toparlayacak, onları yönlendirip örgütleyecek, geleceğin planlarını yapacak ve tüm bunları büyük yabancı şirketlerin etkisinde olmadan yapacak bir teknoloji bakanlığının kurulması gerekli ve zorunludur. Kalın sağlıcakla, YAYIMLANMIŞ YAZILAR 21
YAZILIM GELİŞTİRME BİR SANAT MIDIR? (1/2) Herhangi bir konuyla ilgili olarak ya da bir proje gereği bir yazılım (programlar) geliştireceğiniz zaman, önce oturur o işi tüm ayrıntılarıyla öğrenmeye çalışırsınız. Daha sonra da, geliştireceğiniz yazılımın uygulanması ya da kullanılması sırasında yaşanacak tüm olayları bütün yönleriyle hayal etmeye çalışırsınız. Yani bu sırada uçmaya başlarsınız. Bir başka anlatımla kurgulamaya başlarsınız. Bu uçuş sırasında "kartal" olmak zorundasınızdır. Yükseklerden bakıp her şeyi görmeye çalışırsınız. Eğer bunu yapamazsanız, hedefi vurmanız ya da amacınıza ulaşmanız çok ama çok zorlaşır. Çünkü geliştirdiğiniz şeyin önünü arkasını düşünmek ve görmek zorundasınızdır. En önemlisi de, yaşananları değil, yaşanacakları, yaşanabilecekleri görmek ve buna göre önlemlerinizi almak zorundasınızdır. Aksi durumda, geliştireceğiniz şeyi işletemez, yürütemez ya da kullandıramazsınız. ( Not: Mimar Sinan'ın camilerimizi inşa ederken nelere dikkat ettiğini ve neler yaptığını incelemenizi öneririm ). Kurgulama sırasında o kadar çok yerlere gider gelirsiniz ki, kelimelerle anlatılması pek kolay değildir. Her zaman pırıl pırıl havada ya da güneşli ve açık havada uçmazsınız. Bazen hava kapalıdır ya da sislidir, yanlış yollara da saparsınız, yolunuzu da kaybedersiniz. Bütün bunları yaparken de, her insanın yaşadığı sıkıntıları siz de yaşarsınız. Başınız döner, mideniz bulanır, hırslanırsınız, bilgisayarınızla kavga edersiniz, ona tükürür ya da ağlarsınız. Sonuçta, geleceği planlayıp, resmi çizip, oyunu önce beyninizde oynarsınız.uygulama sırasında hangi ekranın olacağından, çizimlerin, simgelerin, nasıl ve ne renkte olacağına kadar, ki bunun anlamı ekranın her bir noktasını önceden belirlemeniz, tasarlamanız gerektiği, kafanızda canlandırmak ve kurgulamak zorunda olduğunuzdur. Yani en hafif anlatımıyla, resmi önce beyninizde çizmek zorundasınızdır. Eğer resim bir sanatsa, yazılım geliştirme de bir sanattır. YAYIMLANMIŞ YAZILAR 22
YAZILIM GELİŞTİRME BİR SANAT MIDIR? (2/2) Sonra da bu resimleri hareketlendirmek ve içine insanı koymanız gerekmektedir. Çünkü yazılım insanların kullanımı içindir. İnsan kullanımı gerektirmeyen (doğrudan makineleri çalıştıran) yazılımlar da gene "insansız çalışmaya" göre düzenlenirler. Yani bu sefer de, insansız olmayı düşünürsünüz. Yapıyı önceden belirlemeniz ve de bunun çizimini tamamlamanız gereklidir. Eğer mimarlık sanatsa, yazılım geliştirme de bir sanattır. Yazılımı geliştirirken insanları sınıflayamazsınız. Her düzeyde insanın kullanabileceğini dikkate almak zorundasınızdır. O zaman tüm bu insanlara her şeyi çok iyi bir şekilde anlatmanız, hatta anlatırken eğitmeniz de gerekir. Ülkemizin durumunu ve koşullarını dikkate alırsak, bu işlem en önemli konuların başında gelir. Artık anlatımı şiirsel mi yaparsınız, küçük öyküler gibi mi yaparsınız, görsel ders kitabı gibi mi yaparsınız, o sizin yeteneklerinize ve harcamak istediğiniz emeğe, ülkeniz insanına karşı duyduğunuz sorumluluğa bağlıdır. Ancak bunların hepsini anlatmak ve yazmak zorundasınızdır. Eğer bunlar, sanatsa yazılım geliştirme de bir sanattır. Kurgu olmadan, yazılım geliştirmeden bahsetmek söz konusu bile olamaz. Sn. Aytuğ GÜLTEKİN'e göre ".. Sanatsal anlatımın olmazsa olmazıdır kurgu". Yazılım geliştirme de tartışmasız olarak bir sanattır. Sonrasında da, bütün bunlar bir bilgisayar dili aracığıyla bilgisayarda kullanılabilecek şekilde yazılmaya yani kodlanmaya başlanılır. Bundan sonrası bilgisayar programcılarının (kodlayıcılarının) işidir. Bu işi yapanlar, bazen aynı bazen de farklı insanlar olabilir. Bu kısım belki de işin en kolay tarafıdır.resim yeteneği olmayan bir adama resim yapmayı öğretebilirsiniz. Ama öğrettiğiniz teknikle hep aynı tip işleri çıkartır. Bu adama da sanatçı demek ne derecede doğrudur?. Sonuç olarak, bence yazılım sanatların kralıdır. Çünkü içinde bütün sanatlardan öğeler taşır. Her şeyden önce soyut düşüncenin ağa babası yazılımdır.soyut düşünemeyen insanın yaratıcı olması da düşünülemez. Kalın sağlıcakla, 23