BÖLGESEL KALKINMA TURİZM İLİŞKİSİNDE KÜMELENMENİN ROLÜ: KAVRAMSAL BİR ANALİZ



Benzer belgeler
C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

1: YÖNETİM-YERİNDEN YÖNETİME İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE...1

21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU

PROGRAM YÖNETİMİ BİRİMİ 2009 YILI FAALİYET RAPORU

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi

Tarımın Anayasası Çıktı

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

ANKARA KALKINMA AJANSI.

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni


SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

Ekonomi II. 24.Ekonomik Büyüme ve Ekonomik Kalkınma. Doç.Dr.Tufan BAL

GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE: İŞLETME KULUÇKASI KAVRAMI 1.1. İŞLETME KULUÇKALARININ TANIMI... 24

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİNİN DESTEKLENMESİ (UR-GE)

AB Destekli Bölgesel Kalkınma Programları

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 28. Toplantısı. Yeni Kararlar

T.C AKDENİZ BELEDİYELER BİRLĞİ 2011 YILI ÇALIŞMA PROGRAMI

T.C. Kalkınma Bakanlığı

D- NASIL YAZMALI? ÖRNEKLER

Özet. Gelişen küresel ekonomide uluslararası yatırım politikaları. G-20 OECD Uluslararası Yatırım Küresel Forumu 2015

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

YEREL YÖNETİMLERDE STRATEJİK PLAN ve UYGULAMA ÖRNEKLİ PERFORMANS ESASLI BÜTÇE. Dr. Ali İhsan ÖZEROĞLU Hatice KÖSE

Küme Bazlı Yerel Ekonomik Kalkınma Girişimleri ve Yenilikçilik

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

KADIN DOSTU KENTLER - 2

ÖZGÜN FİKİRLERİNİZİ PROJELENDİRELİM

Eskişehir Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM 19 Ağustos 2009

GÜNEY EGE KALKINMA AJANSI BİLGİLENDİRME SUNUMU

Türkiye de Kırsal Kalkınma Politikaları ve Geleceği

Partilerin 1 Kasım 2015 Seçim Beyannamelerinde Mahalli İdareler: Adalet ve Kalkınma Partisi

Türkiye de Son Dönem Bölgesel Gelişme Politikalarının Değerlendirilmesi ve Gelecek Gündemi. Bölgesel Gelişme ve Yapısal uyum Genel Müdürlüğü

Günümüzde en önemli rekabet gücü. Araştırma ve Geliştirme AR-GE. Günümüzde en önemli Ar-Ge Nedir? Yrd. Doç. Dr. M. Volkan Türker

BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı

DOĞU AKDENİZ, DOĞU ANADOLU, GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ TOHUMCULUK İHTİYAÇ ANALİZİ

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

2012 YILI YATIRIM PROGRAMI NIN

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

BÖLGE PLANI. Hazırlayan : Murat DOĞAN

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

KALKINMA AJANSLARI ve

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

Kümelenme ile İlgili Kavramlar

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ

SAĞLIK / TIBBİ CİHAZ KAMU ALIMLARI HAKKINDA TESPİT VE ÖNERİLER

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

AVRUPA BİRLİĞİNE UYUM DANIŞMA VE YÖNLENDİRME KURULU 2015 YILI 1. TOPLANTISI 11 MART 2015

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara

İKİNCİ KISIM. Amaç ve Hukuki Dayanak

3. HAFTA-Grup Çalışması

T.C. ANTALYA VALİLİĞİ İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğü

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA ÖĞRENCİLERİ BİTİRME PROJESİ YARIŞMASI

Yeniden Yapılanma Süreci Dönüşüm Süreci

DERSTE KAZANDIRILACAK ÖZELLİKLER KAPSAM HAFTALARA GÖRE DERS PROGRAMI ÖNERİLEN KAYNAKLAR

ALAN ARAŞTIRMASI II. Oda Raporu

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI

GAP BÖLGESİ NDE TARIM VE TARIMA DAYALI SANAYİDE ENTEGRE KAYNAK VERİMLİLİĞİ PROJESİ

Sürüdürülebilir Rekabet Avantajı Elde Etmede Turizm Sektörü ve Turizm Kümelenmesi. Doç.Dr. Melih Bulu. 21.Şubat.2012, Mersin

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

YÜKSEKÖĞRETİM KALİTE KURULU BİLGİ NOTU

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

5.1. Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri [2011/101]

Dünyada Bölge Planlama Egitimi Ela Babalık-Sutcliffe Tuna Taşan-Kok

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı. Hatice Şafak BOZKIR İG Uzmanı

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

KONU 1: TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ( ) İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİ ve YATIRIMLAR İLİŞKİSİ (DOĞRUSAL BAĞINTI ÇÖZÜMLEMESİ) Dr. Halit Suiçmez(iktisatçı-uzman)

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

LocRef. Yerel Yönetim Reformları Uluslararası Karşılaştırma. Yerel Yönetim Reformları Uluslararası Karşılaştırma. LocRef

2010 YILI ÇALIŞMA PROGRAMI FAALİYETLERİ (1 Ocak-31 Aralık 2010)

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Ülkesel Fizik Planı. Bölüm III. Vizyon, Amaç ve Hedefler (Tasarı)

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 11. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

DOĞU VE GÜNEYDOĞU NUN EKONOMİSİ VE KAMU YATIRIMLARININ NİTELİĞİ

Sürdürülebilir Kalkınma ve Tarım. DR. TAYLAN KıYMAZ KALKıNMA BAKANLıĞı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v BİRİNCİ BÖLÜM TURİZMDE TEMEL KAVRAMLAR

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (İİT) GENEL SEKRETERİ SAYIN YOUSEF BIN AHMAD AL-OTHAIMEEN İN İİT. EKONOMİK ve TİCARİ İŞBİRLİĞİ DAİMİ KOMİTESİ (İSEDAK)

MARDİN YDO 2011 YILI 6 AYLIK FAALİYET BRİFİNGİ

KÜMELENME TEORİSİ VE PORTER ELMAS MODELİ

TR42 DOĞU MARMARA BÖLGESİ 2011 YILI OCAK-ŞUBAT-MART AYLARI EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU

BÖLGESEL TURİZM GELİŞTİRME KOMİTELERİ BİLGİ NOTU

Transkript:

TC KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANLIĞI BÖLGESEL KALKINMA TURİZM İLİŞKİSİNDE KÜMELENMENİN ROLÜ: KAVRAMSAL BİR ANALİZ UZMANLIK TEZİ Nail Fatih KÖK EKİM-2010 ANKARA

TC KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANLIĞI BÖLGESEL KALKINMA TURİZM İLİŞKİSİNDE KÜMELENMENİN ROLÜ: KAVRAMSAL BİR ANALİZ UZMANLIK TEZİ Nail Fatih KÖK Tez Danışmanı Başmüfettiş Ali ATLIHAN EKİM 2010 ANKARA

KABUL VE ONAY Nail Fatih KÖK tarafından hazırlanan Bölgesel Kalkınma Turizm İlişkisinde Kümelenmenin Rolü: Kavramsal Bir Analiz adlı bu tezin Uzmanlık Tezi olarak uygun olduğunu onaylarım. Ali ATLIHAN (Danışman) Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Kültür ve Turizm Uzmanı Tezi olarak kabul edilmiştir. Adı ve Soyadı İmzası Başkan :.. Üye :.. Üye :.. Üye :.. Üye :.. Tarih :... /... /... Bu tez, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Turizm Uzman Yardımcılarının Uzmanlık Tezlerini Hazırlarken Uyacakları Yazım Kuralları Yönergesiyle belirlenen tez yazım kurallarına uygundur.

KÜLTÜR VE TURİZM UZMANLIK TEZİNİN ÇOĞALTILMASI VE YAYIMI İÇİN İZİN BELGESİ Tezi Hazırlayanın Adı Soyadı : Nail Fatih KÖK Tez Konusu : Bölgesel Kalkınma Turizm İlişkisinde Kümelenmenin Rolü: Kavramsal Bir Analiz Tez Danışmanı : Ali ATLIHAN Kültür ve Turizm Uzmanlık Tez çalışmamın, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanarak Milli Kütüphane ve İhtisas Kütüphanesinde her türlü elektronik formatta arşivlenmesini ve kullanıma sunulmasını kabul ediyorum.../../ 2010

SINAV YETERLİLİK KOMİSYONUNA BEYAN Bu belge ile bu uzmanlık tezindeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunduğumu; ayrıca, bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi beyan ederim. / / 2010 Nail Fatih KÖK Kültür ve Turizm Uzman Yardımcısı

ÖNSÖZ Bölgesel Kalkınma Politikası son yıllarda ülkemiz gündeminde önemli yer tutmaktadır. Özellikle Devlet Planlama Teşkilatı öncülüğünde kurulan Bölgesel Kalkınma Ajansları ve bunların düzenlenmesine ilişkin 5449 Sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Kooordinasyonu ve Görevleri Hakkındaki Kanununa dayanarak kurulan Bölgesel Kalkınma Ajansları eliyle, kalkınma mevzuu artık yerelden koordine edilmeye başlanmıştır. İlgili kanunun genel gerekçesinde kalkınma hususunun önemine ve gerekliliğine ilişkin olarak Ulusal kalkınmanın, çeşitli toplum kesimleri ve bölgeler arasında dengeli bir işbölümü ile gerçekleştirilmesi ve buna paralel olarak kalkınmanın getirilerinin de kesimler ve bölgeler arasında dengeli dağılımı, hükümet programları ve kalkınma planlarının en öncelikli konuları arasında yer almıştır. Ekonomik refahın, toplum kesimleri ve iller, bölgeler arasında, kısacası mekanda dengeli dağılımının sağlanması, günümüz toplumlarında sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak ortaya çıkmaktadır. Bu politika, aynı zamanda ekonomik ve sosyal uyum ile toplumsal istikrarın önemli unsurları arasında yer almaktadır denilmektedir. Gerek dünya çapında, gerekse ülkemizde sosyal ve ekonomik politikalar çerçevesinde, yaygın bir şekilde yerel yönetim kavramının önemi artmakta ve devlet yönetim anlayışı salt merkeziyetçi yönetim yapısından kısmi yerel yönetime doğru değişim geçirmektedir. Çünkü merkeziyetçi yönetim biçimi ile yereldeki sorunların çözülemediği anlaşılmıştır. Son yıllarda kalkınma hususunda genel devlet politikası incelendiğinde, ülkemizde devletin bir taraftan merkezi yönetim anlayışının bir sonucu olarak Kümelenme konusunda politikalar ürettiği diğer taraftan da merkezden yerele yetki devrederek kalkınmayı yerelden gerçekleştirmenin (Dış Ticaret Müsteşarlığı Pazarlama Ofisleri, Bölgesel Kalkınma Ajansları, ABİGEM ler vb.) önemini anladığı anlaşılmaktadır. Devlet bu şekilde yerel gereksinimleri daha çok dikkate alabilmekte ayrıca bürokrasi ve kırtasiyeciliği azaltabilmektedir. Ancak bu noktada mali kaynak yetersizliği ortaya çıkmakta, işin altından kalkabilecek teknik eleman sıkıntısıyla yüz yüze gelinmekte ve hizmetlerin i

yeknesak yürütümü zorlaşmaktadır. Yerel imkânların devlet desteği ve yönlendirmesi ile yörelerin inisiyatifi kapsamında harekete geçirilmesini amaçlayan bu değişim, aslında büyük bir reform hareketidir. Kalkınma amacını yerel dinamiklerle gerçekleştirmek amacıyla harekete geçildiğinde, karşı karşıya kalınan problemlerin aşılması hususunda ise karşımıza Kümelenme kavramı çıkmaktadır. Kümelenme kavramını dünya literatürüne taşıyan Harvard Üniversitesi İşletme Bölümü (Harvard Business School) Ekonomi ve Yönetim Bilimleri profesörü Michael Everett Porter (d. 1947) a, göre kümelenme; belirli bir sektörde birbiri ile ilişkili işletme ve kurumların coğrafî yoğunlaşmalarıdır. Kümelenme dünyada gelişmiş ekonomiler tarafından önemi uzun yıllardır bilinen ve dünya çapında çok büyük örneklerine (örn: Silikon Vadisi/ABD) rastlanan bir kavramdır. Ülkemizde de birtakım başarılı sayılabilecek kümelenme çalışmaları yapılmıştır. Ancak, kümelenme sadece belli bir takım sektörlere özgü bir yerel kalkınma aracı değildir. Sektör farkı gözetilmeksizin kullanılabilen güçlü bir yerel ekonomik kalkınma modelidir. Bu bağlamda ülkemizde de ciddi bir turizm potansiyeli mevcuttur. Ancak bu turizm potansiyelinden maksimum fayda elde edilmesini sağlayacak kümelenme uygulamalarının eksikliği göze çarpmaktadır. Tezin amacı, turizm sektörü ve kümelenme arasında kurulması muhtemel anlamlı ilişkiyi ortaya koymak ve bu ilişkiden doğacak ekonomik potansiyeli gün yüzüne çıkararak, ülkemiz turizm sektöründe bir kümelenme hamlesinin oluşmasına katkıda bulunmaktır. Çalışmamızı yaparken ana yöntem olarak literatür taraması kullanılmıştır. Literatür taramasında hem yerli/yabancı akademik kitap, makale, dergi, kongre/konferans sunumlarından hem de internette yer alan Bölgesel Kalkınma/Turizm/Kümelenme ağlarından (network) faydalanılmıştır. Ancak her ne kadar Sanayi Sektöründe birçok örneğine rastlansa da, Turizm Sektöründe Kümelenme konusunda ülkemizde geniş bir örneklem bulunmamaktadır. Ayrıca kümelenme uzun vadede (minimum 5-10 yıl) sonuçlar veren bir yaklaşım olması nedeniyle ülkemizde gerçekleştirilmiş olan kümelenme çalışmalarının katkıları tam ii

tespit edilememektedir. Kümelenme konusunda ampirik çalışmalar yapabilmek için gerekli olan istatistiki bilgilerin düzenli olarak tutulmayışı da tez için bir kısıt oluşturmuştur. Karşılaşılan tüm bu zorluklara rağmen bu çalışmanın yukarıda bahsettiğimiz hususlara dikkat çekerek ileride bu konuda yapılacak araştırmalara ışık tutması ve araştırmacılara fikir vermesi ümit edilmektedir. Ayrıca, tez danışmanlığımı yapan, Sayın Başmüfettiş Ali ATLIHAN a, tez çalışmalarımda öneri ve yardımlarını esirgemeyen Sayın Milli Prodüktivite Merkezi Kümelenme Uzmanı Faruk YILDIRIM a ve tabii ki çalışma arkadaşlarıma ve aileme teşekkürü bir borç bilirim. iii

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... i İÇİNDEKİLER... iv SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ... vii ŞEKİL DİZİNİ... ix GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BÖLGESEL KALKINMA - KÜMELENME VE TURİZM 1. BÖLGESEL KALKINMA, KÜMELENME VE TURİZM KAVRAMLARI İLE BU KAVRAMLARIN ÜLKEMİZ VE DÜNYA GÜNDEMİNE GİRİŞLERİ... 5 1.1. Bölgesel Kalkınma İle İlgili Kavramlar... 5 1.1.1. Bölge Kavramı ve Çeşitleri... 5 1.1.1.1. Homojen Bölge (Türdeş Bölge)... 8 1.1.1.2. Fonksiyonel Bölge (Polarize Kutuplaşmış Bölge)... 9 1.1.1.3. Plan Bölge... 10 1.1.2. Kalkınma Kavramı... 11 1.1.2.1. Kalkınma ve Büyüme... 11 1.1.2.2. Kalkınmanın Terminolojisi... 13 1.1.2.3. Kalkınmanın Gerekliliği... 16 1.2. Bölgesel Kalkınma Kavramı... 16 1.3. Kümelenme Kavramı... 24 1.4. Turizm Kavramı... 26 iv

İKİNCİ BÖLÜM BÖLGESEL KALKINMA VE TURİZM İLİŞKİSİ 2. BÖLGESEL KALKINMA KAVRAMI... 30 2.1. Kalkınma Modelleri... 37 2.2. Kalkınma Kutupları Modeli... 42 2.3. Turizmin Bölgesel Kalkınma Üzerindeki Etkisi... 44 2.4. Türkiye de Turizm Sektörünün Tarihsel Gelişimi... 52 2.5. Türk Turizmine Yönelik Swot Analizi... 55 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KÜMELENME VE TURİZM 3. Kümelenme: Kavramsal ve Kuramsal Çerçeve... 59 3.1. Kümelenme ve Rekabet Gücü... 63 3.1.1. Rekabetçilik Kavramı... 63 3.1.2. Kümelenme ve Rekabet Avantajı İlişkisi... 64 3.2. Kümelenmenin Önemi ve Temel Gereksinimleri... 68 3.3. Küme ve Kümelenmelerden Beklenen Faydalar... 69 3.4. Kümelenmenin Yaşam Döngüsü... 71 3.5. Turizm Sektörüne Sistematik Bir Yaklaşım ve Kümelenme... 72 3.6. Kümelenme Temelli Ekonomik Kalkınma Uygulamaları: Örnekler... 76 3.6.1. URAK Sultanahmet Bölgesi (İstanbul Tarihi Yarımada) Turizm Sektörü Kümelenme Geliştirme Çalışması Raporu... 77 3.6.2. Kümelenme Temelli Bartın İli Bölgesel Kalkınma Projesi... 79 3.6.3. URAK ve OSTİM OSB Rekabetçilik ve Kümelenme Analizi Çalışması 81 3.6.4. OSTİM Organize Sanayi Bölgesi Savunma Sanayi Sektörü (SSS) Kümelenme Analizi... 81 3.6.5. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (BMKP) ve GAP- GİDEM GAP Bölgesi Kümelenme Çalışmaları... 82 v

3.6.6. İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) Sanayi ve Hizmet Sektörleri Rekabetçilik Analizi... 82 3.6.7. Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) Türkiye de Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi... 82 3.6.8. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) Türkiye de Moda ve Tekstil İş Kümesi Oluşturulması Projesi... 84 3.6.9. Konya Sanayi Odası Kümelenme Çalışmaları... 85 3.6.10. Elazığ İli Valiliği ve Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO) Kümelenme Temelli Stratejik Ekonomik Kalkınma Projesi... 86 3.6.11. Tekirdağ İli Valiliği, KOSGEB, Tekirdağ - Çorlu - Çerkezköy - Malkara Ticaret ve Sanayi Odaları Kümelenme Temelli Stratejik Ekonomik Kalkınma Projesi... 86 3.6.12. AGFORIS- Tarım Gıda Sektöründe Kümelenme Projesi... 87 3.7. Küme Geliştirme Çalışmalarında Yanlış Uygulamalar ve Sonuçları... 88 3.7.1. Avrupa nın Silikon Vadisi Sevilla... 88 3.7.2. İstanbul Tarihi Yarımada'da Turizm Kümelenmesi... 90 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME... 93 KAYNAKÇA... 106 ÖZET... 111 ABSTRACT... 112 ÖZGEÇMİŞ... 113 vi

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ AB : Avrupa Birliği ABD : Amerika Birleşik Devletleri ABİGEM : Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezleri a.g.e : Adı Geçen Eser a.g.m : Adı Geçen Makale a.g.r : Adı Geçen Rapor a.g.t : Adı Geçen Tez a.g.i : Adı Geçen İnceleme Ar-Ge : Araştırma Geliştirme BDT : Bağımsız Devletler Topluluğu BMKP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı CAT : Competitive Advantage of Turkey d. : Doğum DAP : Doğu Anadolu Projesi DOKAP : Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı DPT : Devlet Planlama Teşkilatı DTM : Dış Ticaret Müsteşarlığı ETSO : Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası GAP : Güneydoğu Anadolu Projesi GİDEM : Girişimci Destekleme Merkezi GSMH : Gayrisafi Milli Hasıla GSYİH : Gayrisafi Yurtiçi Hasıla IMF : International Monetary Fund İMP : İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi İTKİB : İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri KBDG : Kişi Başına Düşen Gelir KOBİ : Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler KOSGEB : Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme Destekleme İdaresi Başkanlığı vii

KÖY : Kalkınmada Öncelikli Yöreler KÖYDES : Köylerin Altyapısını Destekleme Projesi MÜSİAD : Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği OECD : Organisation For Economic Co-Operation And Development ÖUKP : Ön Ulusal Kalkınma Planı s. : Sayfa SEGE : Sosyo Ekonomik Gelişmişlik Endeksi SSK : Sosyal Sigortalar Kurumu SSS : Savunma Sanayi Sektörü SWOT : Strength, Weakness, Opportunity,Threat Analysis TC : Türkiye Cumhuriyeti TOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TSE : Türk Standartları Enstitüsü TUGEV : Turizmi Geliştirme ve Eğitim Vakfı TUROFED : Turistik Otelciler Federasyonu TÜBİTAK : Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜROB : Türkiye Otelciler Birliği TÜRSAB : Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği TYD : Turizm Yatırımcıları Derneği URAK : Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu v.b. : Ve benzeri WTO : World Tourism Organization YHGP : Yeşilırmak Havza Gelişim Projesi ZBK : Zonguldak-Bartın-Karabük Bölgesel Gelişme Projesi viii

ŞEKİL DİZİNİ Şekil: Kümelenmenin Yaşam Döngüsü 67 ix

GİRİŞ tanımlamıştır: Dünya Turizm Örgütü (The World Tourism Organisation) turizmi şu şekilde İnsanların kendi çalıştıkları ve yaşadıkları cemiyetten uzak yerlere hareket etmeleri ve yolculuk dâhil seyahatleri süresinde gerçekleştirdikleri aktiviteler, günlük ziyaretler ve gezmelerdir Bu tanım turizmin, kısa süreli olarak gerçekleştirilen herhangi bir amaca yönelik olarak yapılan gerek boş zaman (Tatil, yıllık izin, balayı vb.) seyahatlerini ve gerekse de iş seyahatlerinin tümünü kapsadığını ifade etmektedir. Yapılan seyahatin turizm olarak nitelenebilmesi için gerek şartlar; hareket etmek ve eve geri dönmektir. Bu statüde yapılan tüm geziler turizm olarak değerlendirilmektedir. 2009 yılında GSMH nin, 953 milyar TL ye 1 yaklaştığı ülkemizde turizm gelirleri bir önceki yıla göre %3,2 oranında azalarak yaklaşık 33 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Turizm giderleri ise %18,3 oranında artarak yaklaşık 6,3 milyar TL ye yükselmiştir. Net turizm gelirleri de %7,3 azalarak yaklaşık 26,5 milyar TL olmuştur. 2 Bu rakamlar ışığında Turizm gelirlerinin dış ticaret açığını kapatma payı %41 e yakın bir oranda gerçekleşmiştir. 3 Toplam dış ticaret açığının yaklaşık %50-55 inin enerji ithalatı tarafından gerçekleştiği düşünüldüğünde 4 Turizm Sektörünün, Türk Ekonomisinin ayakta kalması adına üstlendiği stratejik misyon daha da gün yüzüne çıkmaktadır. Turizm kavramı tanım olarak yukarıdaki gibi kapsamlı ve bu sektörün ülkemiz adına getirisi de bu kadar önemli rakamlara ulaşmışken, Türkiye nin bu 1 www.tuik.gov.tr 2 İstanbul Sanayi Odası, Türkiye Ekonomisi 2010, Mayıs 2010, s. 87 www.iso.org.tr/tr/web/statiksayfalar/kutuphane_yayinlar_detay.aspx 3 www.tursab.org.tr/tr/istatistikler/turizmin-ekonomideki-yeri/dis-ticaret-aciklarini-kapatmada-payi 916.html, 4 www.elektrikport.com/_haber-oku/269.7 1

tanıma uygun bir genişleme ve Turizm portföyünü arttırmaya yönelik bir altyapı çalışması yapmaması düşünülemez. Ayrıca, ülkemiz sahip olduğu doğal ve kültürel mirasla turizm potansiyeli bakımından oldukça avantajlı bir konumdadır. Bunun yanında son yıllarda değişen turizm talepleri çeşitli turizm tercih ve türlerini ortaya çıkarmıştır. Düşük fiyatlar ve düşük fiyatların bir çekim unsuru haline getirilmesiyle turizm ekonomisini ilerletmeye çalışan ülkemiz için bu durum yeni bir başlangıç fırsatı olarak düşünülmelidir ve dört mevsimin, belirgin olarak yaşandığı ülkemiz bu konuda da avantajlıdır. Ancak bu hususta ülkemizin Turizm potansiyelinden yeterli derecede yararlanılabilmesini sağlayacak çalışmalar yapıldığını söylemek oldukça güçtür. Yukarıda ifade edilmiş tanımı da dikkate alırsak, artık turizm yalnızca insanların belirli bölgeleri ziyaret etmeleri ve gezip eğlenmeleri demek değildir. Bu durumda turizm, turistin ziyaret edeceği beldeye uçmak için uçağa binmesi ile başlamaktadır ve turistin geri dönüşü ile son bulan birçok değişik süreç ve sistemi içinde barındıran bir mekanizmadır. Hatta süreç, turistin evine dönmesi ile de bitmemektedir. Çünkü yapmış olduğu turistik ziyarette edindiği izlenimler iyi ise çevresindeki sosyal ilişki ağına güzel izlenimlerini aktaracak ve yeni bir potansiyel oluşturacaktır. Tersi durum bir potansiyel ve prestij kaybına neden olacaktır. Turist, bir otelde kalmaktan başka birçok durum ve koşulla karşı karşıya kalmaktadır. Örneğin uçaktan indikten sonra bindiği bir takside aldığı hizmet ve edindiği intiba onu etkileyecektir. Ya da yapacağı alışverişler sırasında satın aldığı bir malın normal değerinin üzerinde bir fiyattan kendisine satılmış olduğunu sonradan öğrenmesi turisti o üründen ve ülkeden soğutacaktır. Buna benzer örnekler çoğaltılabilir. Turizmde başarıyı yakalayabilmek için turizm, başından sonuna kadar ince ince planlanarak sistemleştirilmelidir. Kısaca turizm sektöründe yer ala tüm aktörlerin, faaliyetlerini birbirlerinden haberdar olarak ortaya koyacakları bir sistem gereklidir. Eğer şehre gelen turisti otele bırakan taksiciyle, turisti ağırlayan otel sahipleri ve turistin çarşıda alışveriş yaptığı halı tüccarının birbirlerinden haberlerinin olması sağlanabilirse, turistin yolculuğa 2

başladığı ilk aşamadan son aşamaya kadar geçen süreçte memnuniyeti tam olarak sağlanabilecektir. Bu durumda her grup, önceki durumuna göre daha kazançlı çıkacaktır. Turizmde yerellik unsuru baskındır. Her turistik belde, içinde bulunduğu coğrafyanın, tarihinden, doğal dokusundan kültürel mirasından izler taşır. Bu nedenle yerellik turizmin en tipik özelliklerinden birisidir. Turizmin yerele ait bir ekonomik güç olduğu anlaşıldıktan sonra turizmin nasıl daha iyi bir konuma geleceği yerel aktörlerin çalışma ve gayretlerine bağlıdır demek yanlış olmaz. Kısaca turizmin gelişmesi öncelikle yerel aktörler kanalıyla sağlanabilir. 5 Yukarıda değinilen sıkıntıların çözümüne imkân veren bir yerel kalkınma aracı tanımlanmıştır. Bu araç Kümelenmedir. Kümelenme kavramını dünya literatürüne taşıyan Harvard Üniversitesi İşletme Bölümü (Harvard Business School) Ekonomi ve Yönetim Bilimleri profesörü Michael Everett Porter (d. 1947) a, göre Kümelenme; belirli bir sektörde birbiri ile ilişkili işletme ve kurumların coğrafî yoğunlaşmalarıdır. 6 Kümelenme yerelde bulunan ve aynı sektörde faaliyet gösteren firmaların birbirileri ile etkileşim içinde olmalarını ve birlikte işbirliği yapmalarını ve ihtisaslaşmaya gitmelerini esas alan bir yerel kalkınma aracıdır. Bu etkileşimin anlamı firmaların birbiriyle hem rekabet edebilmeleri hem de işbirliği yapabilmeleridir. Bir sektörü oluşturan birçok alt sektör mevcuttur. Burada ifade edilen sektörden kasıt bir sektörü oluşturan tüm alt sektörler ve sektörü ilgilendiren tüm yerel aktörlerdir. Kümelenme yaklaşımı bir tek firmanın bireysel olarak uygulaması mümkün olmayan onun sadece bütünün bir parçası olmasını sağlayan sistemsel bir yerel kalkınma aracıdır. Kümelenme yaklaşımı aracılığı ile sektörü oluşturan 5 Selami Çapan, Faruk Yıldırım, Nevşehir Verimliliği Artırma Projesi, Peri Tower Turizm Yatırım İşletmeleri Limited Şirketi, Verimlilik Sorunlarının Tespiti ve Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesi Danışmanlık Raporu, Milli Prodüktivite Merkezi, Ankara, 2009, s.12 6 Michael Everett Porter, Clusters and New Economics of Competition, Harvard Business Review 12, 1998, s.78 3

oyuncuların, birbirlerinden istifade etmeleri, ortak amaçlar doğrultusunda hareket etmeleri, sektörü oluşturan eksik birimlerin tamamlanmasıyla sektörü ileriye götürmeleri hedeflenmektedir. Bütün bunlar ülkemizde genellikle sanayi sektöründe kendisine yer bulan kümelenme yaklaşımının turizm sektöründe de uygulanmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. 4

BİRİNCİ BÖLÜM BÖLGESEL KALKINMA KÜMELENME VE TURİZM Bu bölümde sırasıyla Bölgesel Kalkınma, Kümelenme ve Turizm Kavramları temel tanımları üzerinden incelenmiş ve bu kavramlarla ilgili genel özelliklere yer verilmiştir. 1. BÖLGESEL KALKINMA, KÜMELENME VE TURİZM KAVRAMLARI İLE BU KAVRAMLARIN ÜLKEMİZ VE DÜNYA GÜNDEMİNE GİRİŞLERİ 1.1. Bölgesel Kalkınma İle İlgili Kavramlar 1.1.1. Bölge Kavramı ve Çeşitleri Bölge (Region) kavramı, üzerinde uzlaşılmış ve net olarak tanımlanmış bir kavram olmamakla birlikte, yeryüzünün belli bir bölümünün coğrafi, kültürel, sosyal veya ekonomik karakteristikler temelinde sınıflandırılması olarak ifade edilebilir. 7 Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan Büyük Türkçe Sözlükte Bölge kavramı şöyle tanımlanmıştır: Bölge: a. Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka 8. İngilizce, region, zone olarak adlandırılan bölgeye ilişkin bir başka kaynakta ise bölge kavramının tanımı: Bölge: 1. Bir kentin, bilinçli bir belgeleme yöneltisinin sonucu olarak, işleyim, tarım, konut, yönetim, tecim vb. işlevleri için, düzentasarında ayrılmış alanlardan herbiri 9. 2. Bir ülkenin, doğal özellikleri, nüfus yapısı, kaynakları, 7 İlhan Tekeli, Türkiye de Bölgesel Eşitsizlik ve Bölge Planlama Yazıları, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2008, s.172 8 Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük, (http://tdk.org.tr ) 9 Ruşen Keleş, Kentbilim Terimleri Sözlüğü, 1980 (http://tdkterim.gov.tr) 5

çıkarları açısından türdeşlik gösteren, bir bütün olarak tasarlanmasında yarar görülen bölümü 10 şeklindedir. Etimolojik kökleri Latince regio: çevre alan anlamına gelen bölge çok boyutlu, çok anlamlı ve sınırları oldukça güç çizilebilen bir kavramdır 11. Bölge, bir devlet bağlamında alt birimleri ifade ederken, uluslararası hukuk çerçevesinde aynı çıkarlara sahip, coğrafi, siyasal ve ekonomik yakınlık içinde olan devletler topluluğunu anlatmaktadır. Örneğin, Avrupa Birliği (AB) de bu anlamda bir bölge yönetimi olarak değerlendirilebilir 12. Öte yandan kullanılan ölçütler farklı bölge tanımları yapılmasını zorunlu kılar. Bölge tanımı yapabilmek için kullanılan başlıca ölçütler; coğrafi, ekonomik, kültürel, etnik, kentsel ve yönetseldir. Ekonomi perspektifinden değerlendirildiğinde, bir planlama ve analiz birimi olarak bölgenin, ne kent kadar küçük, ne de ülke kadar çok geniş alan parçası olması uygun görülür. Bölge kavramı, Makroekonomik analizin, ülke genelinde daha alt birimlere indirgenmesi aşamasında ortaya çıkmış ve mekân analizinde bir sınıflamaya ve sınırlamaya gerek duyulmuştur. Bu sınıflama ihtiyacı da bölge kavramı ile karşılanmıştır. Bölge, ekonomik analizde bir ölçek görevi görür. Makro ekonomik konuların analizinde ortaya çıkan eksikliklerin giderilmesinde yararlanılır. Ayrıca kalkınmakta olan ülkelerde kaynaklar kıt olduğu için, tüm ülkenin kavranması amacıyla bölge, birim olarak ele alınır. Gerekli bilgilerin toplanmasında, bu verilerin analiz edilip karşılaştırılmasında en iyi yöntem, yine ülkeyi uygun büyüklükte bölgelere ayırmaktır 13. 10 Ruşen Keleş, age., (http://tdkterim.gov.tr) 11 Mustafa Ildırar, Bölgesel Kalkınma ve Gelişme Stratejileri, Nobel yayın Dağıtım, Ankara, Ekim 2004, s.8 12 www.gap.gov.tr/turkish/dergi/d9152001/bolge.html 13 Mustafa Durman, Bölgesel Gelişmede Fütz Analizi Kullanmanın Önemi, D.P.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:5, Haziran 2001, s.64. den aktaran Ayşe Kaya, Türkiye de Bölgesel Net Mali Yansıma, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın No:2009/395, Ankara, 2009, s.5 6

Bu arada özellikle açıklığa kavuşturulması gereken ve AB için de önem taşıyan ve bölge kavramından türeyen iki önemli kavram vardır; Bölgecilik ve Bölgeselleştirme. Bölgecilik, ortak, etnik, kültürel ve tarihsel özelliklere sahip bir bölge ve bu bölgede yaşayan nüfusun merkezi yönetimin egemenliğine karşı bağımsızlık çabalarını ifade eder. Bu çabalar aşağıdan yukarıya doğru gelişir, siyasal bir harekettir, ayrılıkçılığa dek gidebilir. Bölgeselleştirme ise, bölgecilikten farklı bir kavramdır ve daha çok yönetsel bir anlam taşır. Bölgeselleştirme, merkezi yönetim karşısında bölgesel ve yerel birimlerin yönetsel açıdan güçlendirilmesini, bir başka deyişle adem-i merkezileştirmeyi anlatır 14. Bölge kavramı içinde süreklilik, ayırım, benzerlik ve bütünlük içermesinin yanında, esasen bir genelleştirmeyi de içinde bulundurur 15 ve gerek nitelik, gerekse nicelik yönünden söz konusu alanda ortaya çıkan sosyo-ekonomik dengesizliklere konudur ve ölçek görevi görür. 16 Planlama literatüründe üç temel bölge kavramına rastlanılmaktadır: Betimsel analiz yönünden; Homojen Bölge, Sosyal ve ekonomik ilişkiler yönünden; Fonksiyonel Bölge, Bölgesel gelişme politikalarının yürütülmesi yönünden; Plan Bölge. 17 14 www.gap.gov.tr/turkish/dergi/d9152001/bolge.html 15 İlhan Tekeli, age., s.174 16 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Türkiye de Bölge Planlamasının Evreleri, Ankara, 1993. s.16 17 Boudevılle, J.R., Problems of Regional Economic Planning, Edinburgh University Press, Edinburgh, 1966. s.2 ve Zeynel Dinler., Bölgesel İktisat, Uludağ Üniversitesi, Bursa, 1991.s.84-85 ve İlhan Tekeli, age., s.174 7

1.1.1.1. Homojen Bölge (Türdeş Bölge) Bölgesel analizlere, mevcut durumu belirlemeye yarayan türdeş bölgelerin saptanması ile başlanır. Bu yönüyle homojenlik belirlenmesi yalnızca statik bir durumu ortaya koymaktadır. 18 Homojen bölgeler, mekânda mümkün olduğu kadar birbirine yakın özellikler gösteren komşu birim alan ünitelerinin gruplandırılmasından meydana gelen bölgelerdir. Homojen bölge, seçilen bir veya birkaç kritere göre aynı seviyede olan ve birbirini takip eden kesimlerin teşkil ettiği bütündür. Diğer bir değişle, ekonomik kriterlere göre aynı özellikleri gösteren bölge, homojen bölgedir. 19 Bu şekilde tanımlanmış bir bölge; özel planlama, yönetim ve analiz gayeleri ile tek veya birden fazla kritere göre seçilebilir. 20 Bu bölgelerin belirlenmesinde; komşuluk kısıtı altında bir yandan bölge içi değişmeyi minimize ederken, diğer yandan bölgeler arası değişmeyi maksimize eden bir yaklaşım benimsenmektedir. 21 Böylece, bir homojen bölgede yer alan mekânsal birimler bölge dışındaki birimlere göre birbirlerine daha çok benzemektedir. 22 Homojen bölge saptamasında bölgelerin, tüm sosyo-ekonomik gelişmişlik göstergelerini göz önüne almak gerekir. Böyle bir çalışma ülkemizde ilk defa Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından 1963 1970 yıllarına ait verilere dayanılarak, 53 gösterge göz önüne alınıp yapılmıştır. Bu çalışma sonucunda ülkemizde tüm iller 18 Alaattin Kızıltan, Bölgesel Dengesizlikleri Gidermede Plan ve Projeler, Atatürk Üniversitesi, İİBF Dergisi, C:10, Sayı:3 4, 1994, s.133. 19 Mustafa Durman, agm., s. 65 den aktaran Ayşe KAYA age., s.9 20 İlhan Tekeli, age., s.175 ve Zeynel Dinler, age.,.s.87 21 B. Dinçer, M. Özaslan, T. Kavasoğlu, İllerin ve Bölgelerin Sosyoekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Ankara, 2003.s.57 (www.dpt.gov.tr/docobjects/download/3116/2003-05.pdf) 22 Ahmet Öztürk, Homojen ve Fonksiyonel Bölgelerin Tespiti ve Türkiye İçin İstatistiki Bölge Birimleri Önerisi, Planlama Uzmanlığı Tezi, DPT Uzmanlık Tezleri, Yayın No:2802, Ankara, 2009, s.6 8

gelişmişlik düzeylerine göre sekiz gruba ayrılmıştır. Bu gruplardaki illerin her biri bir homojen alan oluşturmaktadır. 23 Buna göre homojen bölge, sürekli bir homojen alana tekabül eden birbirine bitişik ve aynı karakteristik özelliklere sahip alanlar grubudur. Örneğin İstanbul ile Ankara, Antalya ile Bursa ve Ağrı ile Hakkâri gelişmişlik düzeyi açısından homojen bölge oluştururlar. Eğer bölgeler arasında ekonomik, sosyal ve kültürel yönden bir benzerlik yoksa o zaman dengesizlikten bahsedilebilir. Bu durumda bölgeler homojen değil, heterojen bir yapıya sahip olacaktır. Bu tür bölgelere örnek olarak Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri gösterilebilir. 24 1.1.1.2. Fonksiyonel Bölge (Polarize Kutuplaşmış Bölge) Fonksiyonel bölge, coğrafi mekânın sosyal ve ekonomik ilişkiler temelinde tanımlanmasıdır. 25 Polarize bölgelerde bir merkez ve bu merkeze bağlı bir çevre vardır. Merkezle çevre arasında ekonomik ve sosyal bağlar ya önceden beri zayıftır ya da farklı nedenlerden dolayı zayıflamıştır. 26 Fakat yine de, bir fonksiyonel bölgede yer alan mekânsal birimler bölge dışındaki birimlere göre birbirleri ile daha çok ilişkilidir. Fonksiyonel bölge çalışmalarına, yerleşme merkezleri arasındaki kademeli yapının tespiti ve büyüme kutuplarının yapısal analizlerinin yapılması, örnek olarak verilebilir. 27 Merkez bölgeler olarak da adlandırılan polarize bölgeler, birer endüstriyel gelişme merkezidirler. Bu bölgeler bir merkezle onu çevreleyen hinterlandından oluşmaktadırlar. Polarize bölgeler dinamik bir oluşumu kapsamaktadırlar. Ekonomik gelişmenin her bölgede aynı zamanda ve aynı hızda başlamaması, bazı bölgelerin 23 Ali Yılmaz Gündüz, Bölgesel Kalkınma Politikası, Ekin Kitabevi, 2006, s.3 24 Turan Yazgan, Güney Doğu Anadolu Bölgesi Gelişme Planı, Cilt: I, Emsa Anonim Şirketi Kutsun Yayınevi, İstanbul 1977, s.107 den aktaran Ayşe KAYA age., s.10 25 Boudevılle, J.R., age., s.9 26 Mustafa Altıntaş, Türkiye de Kalkınma ve Uygulama Sonuçları, Kalite Matbaası, Muğla İşletmecilik Yüksekokulu Yayını, Yayın no:2, Ankara, 1978, s.18 27 Ahmet Öztürk, agt., s.7 9

ekonomik bakımdan daha avantajlı olurken bazı bölgelerin bu yoğunluğu yakalayamamasına sebebiyet vermektedir. Bunun neticesinde, ekonomik açıdan daha çok gelişmiş olan büyük yerleşme merkezleri, nispeten az gelişmiş küçük merkezleri etkisi altına alırlar. Bir ya da daha fazla küçük merkezi etkisi altına alan büyük merkezlerin oluşturduğu bu etkileşim alanı polarize bölge dir. 28 Polarize bölgeler birbirini tamamlayan bir ağ oluşturur. Bir polarize bölge kutuplaşma oranına göre, başka bir polarize bölgenin egemenliği altında bulunabilir. Yani polarize bölgeler kendileri arasında da ilişki içerisindir. 29 1.1.1.3. Plan Bölge Plan Bölge, kentten daha geniş, ülkeden daha küçük, yönetsel sınırları ulus yönetsel birim sınırlarıyla çakışan, ama etkileşim açısından o sınırları aşabilen, yerinden yönetilen, demokratik-katılımcı bir yönetime ve bütçeye sahip bir planlama ve yönetim birimi olarak tanımlanabilir. 30 Bölge sınırlarının çizilmesinde coğrafi, ekonomik, tarihsel, kültürel, yönetimsel, çevresel ölçütlerden bir ya da bir kaçı kullanılabilir. Bölge planlama, doğal kaynak, nitelikli insan gücü, teknoloji, sosyal fiziksel alt yapı gibi çeşitli kaynakların dengeli dağılmaması neticesinde ve toplumların tarihsel, fiziksel, yapısal v.b. özelliklerinin sonucunda oluşan sorunlu alanların ekonomik, toplumsal ve fiziksel bütünleşmesinde kullanılan bir araçtır ve amacı, bölgeler arasındaki ekonomik, sosyal ve alt yapıya ilişkin farklılıkların azaltılması ve giderilmesidir. 31 28 H. Nisa Bildirir, Avrupa Birliğive Türkiye Bölgesel Kalkınma Politikaları: Uygulamalar Ve Alınan Sonuçlar, Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep, Ağustos, 2005, s.23 29 M. E. Erkal, Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1972, s.23-24 30 Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Bölgesel Gelişme Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT: 2502 ÖİK: 523, Ankara, 2000 a. s.8 31 H.Nisa Bildirir, agt., s.24 10

Homojen ve polarize bölge ile ekonomik yapı, iktisadi faaliyetin şekli, nüfusun sosyal ve ekonomik karakteristikleri ve bölge ve çevre arasındaki iktisadi faaliyetin yoğunluğu belirlendikten sonra plan bölge tespit edilmektedir. 32 Plan bölge, kalkınma planlarının hazırlanmasına yardımcı olmak ve uygulamasını kolaylaştırıp, bölgenin kalkınmaya hazırlanmasını sağlamak, kalkınma planlarının uygulanacağı idari sınırı belirlemek amacıyla tespit edilmiş bölgedir. Plan bölgeler, bölgesel planlama uygulanan ülkedeki, planlama anlayışına ve ülkenin bölgesel sorunlarının niteliği ve yoğunluğuna göre, tüm ülkeyi kapsadığı gibi, sadece belli sorunlara sahip bölgeleri de kapsayabilir. 33 Bu sayede ekonomik kaynaklardan optimum verimin alınması da sağlanmış olur. 34 Türkiye deki GAP plan bölgesi bu niteliktedir diyebiliriz. Bölge kavramını böyle inceledikten sonra, bölgesel iktisadın en önemli faktörlerinden birisi olan Bölgesel Kalkınmadan bahsedelim. 1.1.2. Kalkınma Kavramı 1.1.2.1. Kalkınma ve Büyüme İktisat literatüründe ekonomik büyüme ve ekonomik kalkınma sözcükleri çoğu kez birbiri yerine kullanılmasına rağmen, her iki kavramın temelde farklı olduğu görülmektedir. Büyümeden kastedilen; sosyal hâsıla büyüklüğünün bir yıldan diğerine gösterdiği reel artış hızıdır. Nüfus artışları ekonomik büyümede önemli bir etkendir. Bu nedenle bir önceki yıla göre büyümeyi, kişi başına reel sosyal hâsıladaki sürekli artış oranları olarak tanımlayabiliriz. Kalkınma kavramı sadece üretimin ve fert başına gelirin artması demek olmayıp yapısal değişiklikleri de içerir ve ekonomik ve sosyo kültürel yapının da değişmesiyle gerçekleşir. 32 H. Nisa Bildirir, agt., s.24 33 Ayşe Kaya, agt, s.14 34 Milli Güvenlik Kurulu, Türkiye de Bölge Planlamasının Evreleri, MGK Yayınları, No:2, Ankara,1993, s.19-20 11

Terim anlamı olarak, salt üretimin ve kişi başına gelirin artırılması demek olmadığı vurgulanan kalkınma, azgelişmiş bir toplumda iktisadi ve sosyo-kültürel yapının da değiştirilmesi ve yenileştirilmesi sürecini içerir. Kişi başına düşen milli gelirin artması yanında, genel olarak üretim faktörlerinin etkinliklerinin ve miktarlarının değişmesi, sanayi kesiminin milli gelir ve ihracat içindeki payının artması gibi yapısal değişiklikler, kalkınmanın temel öğeleridir. 35 Kalkınma kavramı şu anlamları kapsamaktadır: 36 Bir durumdan diğer bir duruma doğru geçiş vardır, yönüne bakılmaz, Düşük seviyeden daha yüksek bir seviyeye geçiş söz konusudur, Basit bir yapıdan daha karmaşık bir yapıya geçiş durumu görülür, Doğrusal zaman ölçeğinde kalkınmadır, yani daima ileriye doğrudur, Kalkınma, aynı zamanda daha iyiye doğru manevi açıdan da yükselme dir. Nitelikten çok nicelik bakımından ortaya çıkan bir değişiklik olan büyüme ise, mutlaka o ekonomide yapısal değişimi gerektirmez. Büyüme, üretimin ve kişi başına gelirin reel olarak artırılmasıdır. 37 Örnek vermek gerekirse, ülke ekonomisinin nüfus, işgücü, toprak gibi üretim faktörlerinde gerçekleşen artışlara büyüme denilirken, milli hâsıla içindeki, tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin paylarının da artması, işgücünün bu sektörlere dağılımındaki farklılaşma ve altyapıdaki gelişmeler kalkınma kavramıyla açıklanır. 38 35 Ergül Han, Eyten Ayşen Kaya, İktisadi Kalkınma ve Büyüme, TC Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi Yay. No:831, 1. Baskı Eskişehir Ekim 2004, s.3 36 Lars Aronsson, Sustainable Tourism Systems: The Example of Sustainable Rural Tourism in Sweden, Journal of Sustainable Tourism. Channel View Books-Multilingual Matters Ltd., Vol.2, Nu.1-2, London,1994, s.83 37 Ergül Han, Eyten Ayşen Kaya, age., s.3 38 Yalçın Acar, Büyüme Teorileri, Uludağ Üniversitesi Basımevi, Bursa, 1990, s.5 12

Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı gibi kalkınma sadece azgelişmiş diyebileceğimiz ekonomilerle ilgili bir kavram olduğu halde, büyüme süreci hem gelişmiş hem de azgelişmiş ekonomilerle ilgili olabilir. Başka bir deyişle, azgelişmiş bir ekonomi kalkınamayabilir ama büyüme süreci içinde olabilir. Ne var ki, bu tür ekonomiler için asıl olan, kalkınma sürecini başlatabilmek ve sürdürebilmektir. Bu arada kalkınma kuramları, temelde azgelişmiş ekonomilerin kalkınma sorunlarına ışık tutmalarına karşın, büyüme kuramları, esasen kalkınmış, gelişmiş ekonomileri model alırlar. Kalkınma Ekonomisi, özellikle İkinci Dünya Savaşı ndan sonra, başta iktisatçılar olmak üzere birçok bilim adamının ve politikacının ilgisini çeken bir alan olmuştur. Konuyla ilgili yoğun çalışmalar, Kalkınma Ekonomisini, iktisat kuramında yeni bir dal haline getirerek, İktisat Bilimine kazandırmıştır İktisadi kalkınma sorunu, özellikle son 50 yılın üzerinde en fazla durulan iktisadi konularından biridir. Konunun bu kadar geniş bir biçimde işlenmiş olmasına rağmen ilgili kavram ve tanımlarda tam bir netlik sağlanamamıştır. Bu nedenle aşağıda önce terminoloji sorunu ele alınacak, daha sonra da kimi önemli kavramların tanımlarına yer verilecektir. 1.1.2.2. Kalkınmanın Terminolojisi 39 Gelişmiş ve azgelişmiş ülkeleri tanımlamada ve sınıflandırmada pek çok kavram kullanılmaktadır. Aşağıda bunlardan bazılarına değinilecektir. İlk olarak, gelişmiş ülke kavramının zıttı olarak ele alınan gelişmemiş ve gelişmekte olan ülke kavramlarının neyi nitelediğini belirtelim. 39 Ergül Han, Eyten Ayşen Kaya, age., s.3-5 13

Gelişmekte olan ülke kavramı, ilgili olguyu adlandırmada kullanılan en yeni kavramdır. Daha çok politik nedenler, bu deyimin resmi konuşma dilinde, azgelişmiş ülkeler tabiri yerine kullanılmasına yol açmıştır. Fakat daha önceleri zaten nezaket gerektiren diplomatik konuşma dili geri kalmış nitelemesinin yerine, azgelişmiş kavramının kullanılmasında etkin olmuştu. Aslında, gelişmekte olan ülke kavramı, konuşma dili açısından pek açık bir anlama sahip değildir. Sözcük anlamı açısından, gelişen tüm ülkeler bu kavramla ifade edilebilir. Bütün ülkeler bir araya getirildiğinde, kalkınma düzeylerini temel alan bir sınıflandırmada gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin en önünde yer alacaktır. Buna karşın kuşkusuz gelişmekte olan kavramıyla, bir ekonominin büyüme sürecinde geçirmekte olduğu belirli bir dönemin anlaşılacağı düşünülebilir. Öte yandan gelişmekte olan ülke kavramı, azgelişmiş ve geri kalmış kavramlarına kıyasla gelişme gibi dinamik bir süreci vurgulamakta daha üstündür. Tanımlamada en katı ayırım, geri ve ileri ekonomiler arasında ya da geleneksel ve modern ekonomiler arasındadır. Geri ekonomiler deyimi bu ülkelerin genelde ekonomik ilişkilerinde gelenekçi yapıya sahip olduklarının vurgulanması için kullanılmaktadır. Bu alanda kullanılan diğer bir deyim Üçüncü Dünya kavramıdır. Birinci ve ikinci dünya nitelemesinin neyi ifade ettiğini belirttikten sonra üçüncü dünya deyimini açıklamak daha uygun olacaktır. Birinci dünya, genellikle Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Pasifik teki zengin ülkeleri içine almaktadır. Fakat bu kavram literatürde hiç kullanılmamaktadır. İkinci dünya kavramı ise sanayileşememiş, 80 li yılların öncesinde merkezi planlı ekonomiler olan Doğu Avrupa ülkeleri için kullanılmaktadır. Bu ülkelerin dışında kalan ülkeler ise üçüncü dünya ülkelerini oluşturmaktadırlar. Sanayileşmiş ülkeler ve tarım ülkeleri ya da hammadde ülkeleri olarak daha çok dış ticaret kuramında kullanılan kavramlar da vardır. Bu kavramlar, ihracatları büyük ölçüde sanayi mallarından oluşan ülkeler ile ihracatları daha çok tarımsal 14

ürünlerden ve mineral hammaddelerden oluşan ülkeleri adlandırmak için kullanılır. Böyle bir ayırım hemen hemen gelişmekte olan tüm ülkelerin dış ticaret yapıları açısından yerinde bir davranıştır. Bu arada zengin ülkeler grubundan sayılan Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda için de durum aynıdır. Tarım ülkeleri deyimi, ilgili ülkelerin ekonomik yapılarını belirlemek açısından da uygundur. Bu deyim aynı zamanda nüfusun büyük bir bölümünün tarım kesiminde istihdam edildiğini de belirtir. Bu tip ülkelerde genellikle tarım kesiminin gayri safi milli hâsılada en yüksek paya sahip olması da bununla ilgilidir. Burada dikkat edilmesi gereken bir husus tarım ülkeleri kavramının, bu ülkelerde tarımın en modern tekniklerle yapıldığı anlamına gelmediğidir. Zaten gelişmekte olan ülkelerin büyük bir çoğunluğu için bunun tam tersi geçerlidir. Sanayileşmiş ülkeler veya sanayi ülkeleri terimi de ekonomilerinde sanayi sektörünün daha egemen olduğu ülkeler için kullanılmaktadır. Sanayileşmiş ülke kavramı bunlara ek olarak kalkınmış ya da gelişmiş ülke kavramları ile de eş anlamlı olarak kullanılabilmektedir. Konuyla ilgili Dünya Bankası nın, 2001 yılı itibariyle dünya ülkelerinin gelir düzeyini temel alarak yaptığı gruplandırma şöyledir: Düşük Gelirli Ülkeler: Kişi başına geliri 745 dolar ve daha az GSMH ya sahip 63 ülke. Orta Gelirli Ülkeler: Kişi başına 746 dolar ile 9205 dolar arasında GSMH ya sahip 92 ülke. Bu grup KBDG 746-2975 dolar olan 54 düşük orta gelirli ve KBDG 2975-9205 dolar olan 38 yüksek orta gelirli ülkelerden oluşmaktadır. Yüksek Gelirli Ülkeler: Kişi başına 9205 dolardan daha fazla GSMH ya sahip olan 52 ülke. Bu ülkelere sanayileşmiş ülkeler de denilmektedir. ü 23OECD ülkelerinden oluşmaktadır. Türkiye bu sınıflandırmada orta gelirli ülkeler içinde, düşük orta gelirli ülkeler sınıfına girmektedir. 15

1.1.2.3. Kalkınmanın Gerekliliği Dünya ülkeleri arasında müreffeh bir toplum olabilmenin en önemli gereği kalkınma yarışından kopmamaktır, hiçbir toplum bu durumu arzu etmeyecektir. Günümüz dünyası, giderek daha fazla tüketim toplumu haline gelen milletlerin hep daha fazla mal ve hizmet üretimi peşinde olduğu ve tüketimin ve bunun paralelinde üretimin vazgeçilmez bir biçimde istenildiği bir dünyadır. Daha fazla mal ve hizmet üretimi ve bunun toplum tarafından tüketimi, toplumun yaşam düzeyinin yükselmesi ve giderek o toplumun uygar dünya toplumuna katılması demektir. Peki, kalkınma neden istenir? Bu sorunun yanıtı şöylece verilebilir: Kalkınma ile insan ihtiyaçlarının giderilmesi yolunda sağlanacak yarara kıyasla ödenecek bedel çok düşüktür. Toplumsal refaha giden yolda kalkınmanın maliyeti getirilerinin yanında önemsiz kalmaktadır. Kısaca kalkınma, insan ve toplum açısından sadece maddi yaşamın sürdürülebilmesi için değil, onun milletler muvazenesinde ezilmeden ayakta kalmasını ve nefes almasını sağlayacak bir süreç ve sürekli bir yarıştır. Yarışı bırakmanın maliyeti o kadar yüksektir ki, bunu kabullenmek insanoğlu için rasyonel değildir. 1.2. Bölgesel Kalkınma Kavramı Bölgesel Kalkınma, ülke bütününde yer alan bölgelerin, çevre bölgeler ve dünya ile karşılıklı etkileşimi ile oluşan bölge vizyonunu dikkate alan, katılımcılık ve sürdürebilirliği temel ilke edinen ve insan kaynaklarının geliştirilmesi yoluyla bölge refahının yükseltilmesini amaçlayan çalışmalar bütünüdür. 40 40 Mustafa Özyücel, Avrupa Birliği Uyum Sürecinde Türkiye de Uygulanan Bölgesel Kalkınma Politikaları, Yüksek Lisans Tezi, T.C. Süleyman Demirel Üniversitesi, ISPARTA, 2008, s.5 16

Bölgelerarası kalkınmışlık farklılığı kavramı ise, az gelişmiş bölgelerin gelişmiş bölgelere sosyal refah açısından yaklaştırılması, yani farklılıkların giderilmesi politikasını da doğal olarak beraberinde getirmiştir. Bu gelişmeler bölge ve kalkınma kavramlarının bir bütün olarak ele alınmasına yol açmış ve planlama ve bölgesel kalkınma çabalarında alternatif politika arayışlarını gündeme getirmiştir. Gelişmiş ülkelerde uzun yıllardan beri üzerinde önemle durulan ve geniş ölçüde uygulama olanağı bulan bölgesel planlama ve bölgesel kalkınma ajansları yaklaşımı, gelişmekte olan ülkelerde çeşitli yapısal sorunlar nedeniyle pek rağbet görmemiş ve çeşitli altyapı yatırımlarının desteklenmesi ile sınırlı kalmıştır. Türkiye de de ulusal ölçekte planlı kalkınma modeli benimsenmiş ve bölgesel planlama çalışmalarına, çeşitli nedenlerle geçilememiştir. Bunun yerine, il planlaması tercih edilmiş ve bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi için kalkınmada öncelikli yöreler uygulamasına ağırlık verilmiştir. 41 Zamanla bölge kaderinin değiştirilmesi düşüncesi mekân organizasyonu anlayışının gelişmesi sonucunu doğurmuştur. Coğrafyada mekân organizasyonu anlayışının gelişmesi ise, bölge planlamada coğrafyanın kullanılmasını kaçınılmaz olarak gündeme getirmiştir. Yani coğrafya, bölgesel kalkınma ve bölge planlama son derece ilişkili ve iç-içe kavramlardır. Bu kavramlar günlük yaşamda da birlikte uygulama alanı bulmaktadırlar. Bu nedenledir ki; belli bir bölgenin ekonomik kalkınması ele alınırken yörenin bölgesel coğrafi özellikleri ve bununla ilişki kurularak bölgesel planlamasının nasıl yapılması gerektiği üzerinde dikkatle durulmaktadır. 42 41 Kahraman Arslan, Bölgesel Kalkınma Farklılıklarının Giderilmesinde Etkin Bir Araç: Bölgesel Planlama ve Bölgesel Kalkınma Ajansları, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl:4 Sayı:7, s.276 42 Kahraman Arslan, age., s.277 17

Konuya Bölgesel kalkınma konusunda uzun süredir birikim elde etmiş olan Avrupa Birliği nin, bu konuda ülkemize olan etkileri açısından bakarsak üye ve aday üye olan diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye de de AB ile bütünleşme politikası çerçevesinde, özellikle 1999 Helsinki zirvesi sonrasında, bölgesel kalkınma ve planlama konularının yeniden ve daha ciddi şekilde tartışılmaya başlandığını görmekteyiz. Aslında AB bölgeselleşme ve bölgesel kalkınma programlarının uygulanması Helsinki Zirvesinden de önce, ilk olarak Gümrük Birliği antlaşması çerçevesinde başlamıştır. Ancak sadece AB sürecinin bu yeni bölgeselcilik akımını beslediğini söylemek doğru olmaz. Ülkemizin özellikle Turgut ÖZAL ile girdiği neoliberal dönemde, kalkınmada bölgesel politikaların izlenmesi yöntemi kendini ciddi olarak hissettirmeye başlamıştır. Günümüzde ise tartışmalar hızını bir parça düşürerek de olsa sürüp giderken, uygulamada AB nin bölgeselleşme politikalarına uygun bir yeniden yapılanmaya gidilmiş ve yenilenmiş kalkınma planları ülkemiz gündemine özellikle son dönemde yoğun biçimde girmiştir. Çalışmaların hızla devam ettiğinin en bariz örneği 25 Ocak 2006 da 5449 no lu Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun kabul edilmesini ve 8 Şubat 2006 tarihinde 26074 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmasını takiben günümüze kadar tam 26 Bölgesel Kalkınma Ajansı nın faaliyete geçmiş olmasıdır. Devletin Bölgesel kalkınmayı artık temel bir yöntem olarak belirlediği üst politika metinlerinden de rahatlıkla anlaşılmaktadır. Söz konusu durum Dokuzuncu Kalkınma Planının 5.5. Bölgesel Gelişmenin Sağlanması altında, 5.5.1. Bölgesel Gelişme Politikasının Merkezi Düzeyde Etkinleştirilmesi, 5.5.2. Yerel Dinamiklere ve İçsel Potansiyele Dayalı Gelişmenin Sağlanması, Yerel Düzeyde Kurumsal Kapasitenin Artırılması ve 5.5.3. Kırsal Kesimde Kalkınmanın Sağlanması başlıkları altında şöyle ifade edilmektedir: 18

DOKUZUNCU KALKINMA PLANI (2007 2013) 43 5.5. Bölgesel Gelişmenin Sağlanması 5.5.1. Bölgesel Gelişme Politikasının Merkezi Düzeyde Etkinleştirilmesi 275. Küreselleşme süreci, yerel dinamikleri doğrudan etkileyerek, yerel ve bölgesel kalkınma açısından yeni şartlar ve fırsatlar ortaya çıkarmaktadır. Küresel rekabet koşulları altında kendileri birer rekabet birimine dönüşen şehirler ve bölgeler, dinamiklerini ve potansiyellerini değerlendiren uygun stratejiler çerçevesinde ve bütün kesimleri kalkınma sürecine katan iyi yönetişim modellerini hayata geçirerek daha hızlı bir gelişme eğilimi yakalama şansına sahip olmuştur. 276. Ülkemizin AB ye üyelik süreci de bölgesel gelişme politikaları ve uygulamalarında köklü bir değişim yapılabilmesine imkân tanımaktadır. Bu kapsamda, bir taraftan üyelik sonrası kullanılabilecek olan yapısal fonlara hazırlık için merkezi ve yerel düzeyde gerekli altyapı oluşturulurken, diğer taraftan da daha aktif, katılımcı, yeterli finansman ve kurumsal yapı ile desteklenen aşağıdan yukarıya bölgesel gelişme politikasının uygulanması için gerekli ortam hazırlanmaktadır. 277. Ülkemizde, gerek kırsal ve kentsel yerleşim birimleri, gerekse bölgeler arasındaki sosyo-ekonomik yapı ve gelir düzeyi dengesizlikleri önemini korumaktadır. Mevcut fiziki ve sosyal altyapı ile kentlerin sunduğu istihdam imkânları yoğun göç hareketlerinin yarattığı nüfus baskısını karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Bu yapı, bölgelerin, sorunlarına ve potansiyellerine göre farklılaştırılmış tedbirleri içeren bütüncül bir bölgesel gelişme politikasını gerekli kılmaktadır. 43 Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007 2013) s.46-49 (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf) 19

278. Ülke genelini kapsayan bölgesel gelişme politikalarının çerçevesinin belirlenmesini, bölgesel istatistiklerin toplanmasını ve AB bölgesel istatistik sistemine uygun karşılaştırılabilir istatistiki veri tabanı oluşturulmasını sağlayan istatistiki bölge birimleri sınıflandırması 2002 yılında üç düzey halinde yapılmıştır. 279. Diğer taraftan, yatırımların ve istihdamın artışını hızlandırmak ve bölgesel gelişmede özel sektör katkısını artırmak amacıyla yeni teşvik tedbirleri uygulamaya konulmuştur. 2004 yılında yürürlüğe giren 5084 Sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşvikine Yönelik Kanun ile ilk aşamada 36 ilde başlatılan teşvik uygulaması, 2005 yılında yapılan değişiklikle 49 ile yaygınlaştırılmıştır. Bu çerçevede, Kalkınmada Öncelikli Yöreler (KÖY) kapsamındaki iller, 2001 yılı kişi başına milli geliri 1.500 dolardan az olan iller ile 2003 yılı SEGE (Sosyo Ekonomik Gelişmişlik Endeksi) değeri eksi olan illerde yer alan işletmeler için, istihdam artışı şartına bağlı olarak çalışanlar üzerindeki gelir vergisi ve SSK primi ödemelerinde indirim sağlanmış ayrıca, bu işletmeler için enerji ve bedelsiz arazi desteği getirilmiştir. KÖY lerdeki, İl Özel İdareleri ve belediyelerin muhtelif projelerinin mahalli idareler ödeneğinden desteklenmesine devam edilmektedir. 280. Geçmiş dönemlerde hazırlanan Güneydoğu Anadolu Bölgesel Kalkınma Projesi (GAP), Zonguldak-Bartın-Karabük Bölgesel Gelişme Projesi (ZBK), Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı (DOKAP) ve Doğu Anadolu Projesi Ana Planının (DAP) uygulamaları ile Yeşilırmak Havza Gelişim Projesi (YHGP) çalışmaları devam etmektedir. Bu projeler, GAP hariç olmak üzere, sadece sektörel tahsisler kapsamında sınırlı finansman imkânı bulabilmiştir. 281. Ancak, GAP projesinin sadece enerji ve sulama yatırımlarından oluşan bir altyapı projesi olarak değil, yeni kurulacak kalkınma ajanslarının ortak işbirliği platformundan da yararlanarak yerel girişimleri harekete geçiren entegre bir bölgesel gelişme programı olarak ele alınması ihtiyacı 20

bulunmaktadır. Bu kapsamda, modern sulama tekniklerinin uygulanması, rekabetçi ürün türlerine geçiş, pazarlama olanaklarının genişletilmesi, insan kaynakları ve kurumsal kapasitelerin geliştirilmesi gibi temel konularda yeni politikaların geliştirilmesi gerekmektedir. 5.5.2. Yerel Dinamiklere ve İçsel Potansiyele Dayalı Gelişmenin Sağlanması, Yerel Düzeyde Kurumsal Kapasitenin Artırılması 282. Son dönemlerde, dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiye de de yerel kalkınma girişimleri ivme kazanmıştır. Yerel ve bölgesel kalkınmada kamu, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasında işbirliğini geliştirmek, kaynakların etkin kullanımını sağlamak, yerel dinamikleri ve içsel potansiyeli harekete geçirerek bölgesel gelişmeye yeni bir ivme kazandırmak üzere, Düzey 2 bölgeleri esas alınarak hazırlanan Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun 2006 yılında yürürlüğe girmiştir. 283. Diğer taraftan, VIII. Plan döneminde yürürlüğe giren İl Özel İdaresi Kanunu, Belediye Kanunu, Büyükşehir Belediye Kanunu ve Mahalli İdare Birlikleri Kanunları ile yerel yönetimlerin kalkınma konusundaki yetki ve sorumlulukları artırılmıştır. Bu gelişme ile, başta az gelişmiş bölgelerdeki yerel yönetimler olmak üzere, bütün yerel yönetimlerin kapasitelerinin geliştirilmesi ve kaynaklarının artırılması ihtiyacı daha da önem kazanmıştır. 284. Kalkınma yaklaşımları ve yerel kurumsal yapıdaki değişikliklere paralel olarak mekansal planlama dahil olmak üzere, planlama yaklaşımları ve mekanizmalarının, bu alandaki mevcut yetki uyumsuzluğunu da ortadan kaldıracak şekilde yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Planlama kademelerine ilişkin olarak, planların birbirleri ile bağlantılarının kurulması, plan hazırlama ve uygulama yöntemleri, denetim usulleri gibi konularda merkezde ve yerelde kuruluşlar arasındaki yetki ve 21