T. C. YOZGAT İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2011/364 KARAR NO : 2011/919 DAVACI : NECİP FAZIL BARUTÇU ADINA EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ SENDİKASI GENEL BAŞKANLIĞI (EĞİTİM-BİR SEN) [VEKİLİ] : AV. FATİH DEMİRCİ Ankara Cad. Vakıflar İşhanı Merkez/YOZGAT DAVALILAR : MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DAVANIN ÖZETİ : Kırşehir İli, Kaman İlçesi, Teknik ve Endüstri Meslek Lisesinde öğretmen olarak görev yapan d avacı tarafından, Anayasa Mahkemesi'nin 5204 sayılı Kanunun 1. maddesinin 7. fıkrasını iptal ettiğinden bahisle 2006 yılında yapılan değerlendirme sonucunda söz konusu ünvanı elde eden öğretmenlerle aynı tarihten geçerli olmak üzere uzman öğretmen ünvanına sahip olmasının sağlanması ve sertifikasının düzenlenerek aynı tarihten geçerli olmak üzere ünvana dayalı mali haklardan yararlandırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 29.12.2010 günlü, 77393 sayılı işleminin ; 27.11.2005 tarihinde yapılan uzman öğremenlik sınavından yeterli puanı alarak başarılı olduğu,5204 sayılı Kanunun 1. maddesinin iptal edilen fıkra ve ibareleri yerine halen herhangi bir düzenleme yapılmadığı, Anayasa Mahkemesi kararı gereği 18.03.2010 tarihi itibariyle uzman öğretmenlik unvanını kazanabilmek için herhangi bir sayı sınırlamasının söz konusu olmadığı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla iptali istemidir. SAVUNMANIN ÖZETİ : Usul yönünden dava açma süresi geçtikten sonra açılan davanın süreaşımı sebebiyle reddinin gerektiği, esas yönenden ise, öğretmenlik kariyer basamaklarında yükselmeye ilişkin sürecin tamamlanarak uzman öğretmenlik/ başöğretmenlik unvanlarını kullanmaya hak kazananların sertifikalarının 24.11.2006 tarihinde düzenlenerek hak sahiplerine gönderildiği, mevcut düzenlenmede sınav şartının, kariyer basamaklarına ilişkin değerlendirmede, göz önüne alınan kıdem, eğitim, etkinlikler, sicil, iş başarımı gibi unsurlarla birlikte anıldığı ve düzenleme ile değerlendirmeye alınabilmek için sınavdan 60 puan almış olmak şartının getirildiği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra Kanun hükmünün bu haliyle öğretmenlere unvan verilmesini sağlayabilecek nitelikte olmadığı, çünkü, kıdem, eğitim, etkinlikler, sicil ve sınav unsurları değerlendirilerek ortaya çıkacak puanların nasıl sıralandırılacağı ve bu noktadan sonra hangi kritere tabi tutularak unvanların verileceği konusunda belirsizlik olduğu, davacının başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu, davanın reddinin gerektiği yolundadır. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Yozgat İdare Mahkemesi ' nce gereği görüşüldü: Davalı Milli Eğitim Bakanlığının süreaşımı itirazı, genel düzenleyici işlem niteliğindeki yasa hükümlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali üzerine iptal hükmünün bir gereği olarak anılan yasa hükümlerine dayanılarak yoksun bırakıldığı uzman öğretmenlik hakkı ile bu hakkın mali olanaklarından yararlandırılması istemine yönelik davacı başvurusu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun 10. maddesi kapsamında kabul edildiğinden ve dava, başvurunun reddi yolundaki işlemin iptali istemiyle dava açma süresi içinde açıldığından yerinde bulunmayarak işin esasının incelenmesine geçildi. Dava; Kırşehir İli, Kaman İlçesi, Teknik ve Endüstri Meslek Lisesinde öğretmen olarak görev yapan d avacı tarafından, Anayasa Mahkemesi'nin 5204 sayılı Kanunun 1. maddesinin 7. fıkrasını iptal ettiğinden bahisle 2006 yılında yapılan değerlendirme sonucunda söz konusu ünvanı elde eden öğretmenlerle aynı tarihten geçerli olmak üzere uzman öğretmen
ünvanına sahip olmasının sağlanması ve sertifikasının düzenlenerek aynı tarihten geçerli olmak üzere ünvana dayalı mali haklardan yararlandırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 29.12.2010 günlü, 77393 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır. 5204 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanunda Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanunun 1.maddesiyle, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunun 43. maddesinin sonuna eklenen 2. fıkrada, "Kariyer basamaklarında yükselmede kıdem, eğitim (hizmet içi eğitim, lisanüstü eğitim), etkinlikler (bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif çalışmalar) ve sicil (iş başarımı) puanları ile sınav sonuçları esas alınır. Değerlendirme 100 tam puan üzerinden yapılır. Değerlendirme puanının 10'unu kıdem, 20'sini eğitim, 10'unu etkinlikler, 10'unu sicil (iş başarımı) ve 50'sini de sınav puanı oluşturur." hükmüne, 6. fıkrada "Öğretmenlik kariyer basamaklarında yükseleceklerin gireceği sınav, sınava katılacaklarda aranacak en az çalışma süresi, hizmet içi eğitim veya lisansüstü eğitim nitelikleri, her bir değerlendirme ölçütüne ilişkin hususlar ve puan değerleri, alanında ya da eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans veya doktora öğrenimini tamamlamış olanlardan uzman öğretmenlik veya başöğretmenlik için aranacak kıdem, hizmet içi eğitim, etkinlikler (bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif çalışmalar) ve sicil (iş başarımı) şartları ve puan değerleri, branşlar temelindeki uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sayıları, yükselmeye ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." hükmüne, 7. fıkrada ise "Toplam serbest öğretmen kadro sayısı içinde, başöğretmen oranı 10, uzman öğretmen oranı 20'dir. Bakanlar Kurulu bu oranları bir katına kadar yükseltmeye yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir. Anılan 6. fıkra uyarınca 13.08.2005 tarih ve 25905 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliğinin 7. maddesinde, Bakanlık eğitim-öğretim hizmetleri sınıfındaki toplam serbest öğretmen kadro sayısı içinde uzman öğretmen oranının 20, başöğretmen oranının 10 olduğu, bu oranların Bakanlar Kurulunca artırılması durumunda, artırıldığı oranda uzman öğretmen ve başöğretmenlik sayılarına yansıtılacağı, bu sayılardan; a) Alanlara göre mevcut öğretmen sayısının, Bakanlık eğitim-öğretim hizmetleri sınıfındaki toplam serbest öğretmen kadro sayısı içindeki oranı esas alınarak uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sayılarının her alan için en az bir olmak şartıyla alanlar arasındaki dağılımı, b) Alanlara göre uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sayıları içinde sınavdan muaf olan veya olmayanlar için kullanılacak uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sayılarının Bakan onayı ile belirleneceği, 17. maddesinin son fıkrasında ise, Katılmış oldukları sınav sonucunda 60 ve üzerinde puan almış olmalarına rağmen kontenjan yetersizliğinden dolayı unvan verilemeyenlerin puanlarının iki yıl süreyle geçerli olacağı hükme bağlanmıştır. Söz konusu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra 02.09.2004 tarihinde 5204 sayılı Kanunun birinci ve ikinci maddelerinin Anayasa ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi ne iptal başvurusunda bulunulması üzerine 18.03.2009 günlü, 27173 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Anayasa Mahkemesi nin 21.05.2008 günlü E:2004/83 K:2008/107 sayılı kararıyla 5204 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 1. maddesiyle, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu 43. maddesinin sonuna eklenen 2. fıkra yönünden, "... hizmet içi eğitim,..." ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, 6. fıkra yönünden,... sınava katılacaklarda aranacak en az çalışma süresi,...... alanında ya da eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans veya doktora öğrenimi tamamlamış olanlardan uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik için aranacak kıdem...,... branşlar temelindeki uzman öğretmenlik veya başöğretmenlik sayıları,...... ile diğer hususlar... ibarelerinin Anayasa ya aykırı olduğundan iptaline, kalan bölümün
Anayasa ya aykırı olmadığına ve iptali isteminin reddine, anılan fıkranın iptal edilen ibareleri nedeniyle uygulama olanağı kalmayan kalan bölümün de 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince iptaline karar verildiği, yine 5204 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 1. maddesiyle, Milli Eğitim Temel Kanunu nun 43. maddesinin sonuna eklenen 7.fıkrada yer alan Toplam Serbest Öğretmen Kadro sayısı içinde, Başöğretmen oranı 10, uzman öğretmen oranı 20 dir. Bakanlar Kurulu bu oranları bir katına kadar yükletmeye yetkilidir. hükmünün hukuk devleti ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği, iptal edilen kuralın doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararına ihlal edici nitelikte görülerek iptal hükmünün kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesinin uygun görüldüğü; ancak bu süre içerisinde yasama organının bu konuda yeni bir düzenleme yapmadığı ve kararın 18.03.2010 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşılmaktadır. Dava dosyasının incelenmesinden, Kırşehir İli, Kaman İlçesi, Teknik ve Endüstri Meslek Lisesinde öğretmen olarak görev yapan d avacının, Anayasa Mahkemesi'nin 5204 sayılı Kanunun 1. maddesinin 7. fıkrasını iptal ettiğinden bahisle 2006 yılında yapılan değerlendirme sonucunda söz konusu ünvanı elde eden öğretmenlerle aynı tarihten geçerli olmak üzere uzman öğretmen ünvanına sahip olmasının sağlanması ve sertifikasının düzenlenerek aynı tarihten geçerli olmak üzere ünvana dayalı mali haklardan yararlandırılması istemiyle yaptığı 06.12.2010 tarihli başvurunun Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 29.12.2010 günlü, 77393 sayılı işlemiyle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, davacının 2005 Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Sınavı'nda 64,775 puan aldığı, davacı adına uzman öğretmenlik sertifikasının düzenlenmediğianlaşılmaktadır. Bu durumda, 5204 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 1. maddesiyle, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43. maddesinin sonuna eklenen toplam serbest öğretmen kadrosu içinde, uzman öğretmenlik kontenjan oranının 20, başöğretmenlik kontenjan oranının 10 ile sınırlanmasına ilişkin 7. fıkranın iptal edildiği gözetildiğinde, branşlara göre kontenjan sınırlaması getirilmesinin yasal dayanağının kalmadığı açık olduğundan, 2005 yılında yapılan Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Sınavında başarılı olmasına karşın kontenjan yetersizliği nedeniyle uzman öğretmen sertifikası alamayan davacının, Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu iptal kararından sonra2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında yaptığı başvuru üzerine tesis edilen dava konusu işlemin; idareye başvurduğu 06.12.2010 tarihinden itibaren uzman öğretmenlik ünvanının verilmemesine ve bu ünvana dayalı mali haklarının ödenmemesine ilişkin kısmında hukuka uyarlık, 0 6.12.2010 tarihinden önceki döneme ilişkin olarak uzman öğretmenlik ünvanının verilmemesine ve bu ünvana dayalı mali haklarının ödenmemesine ilişkin kısmında ise hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı idarece kontenjan yetersizliği nedeniyle uzman öğretmen ünvanı alamayan öğretmenlerin sınav puanlarının iki yıl süreyle geçerli olduğu ve bu sürenin de 24.11.2008 tarihi itibariyle dolduğu ileri sürülmekte ise de, Anayasa Mahkemesi nin 21.05.2008 günlü, E:2004/83, K:2008/107 sayılı kararıyla 5204 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu nun 43. maddesinin sonuna eklenen Yönetmelikle düzenlenecek hususların sayıldığı 6. fıkra hükmünün Anayasaya aykırı olması nedeniyle iptal edildiği hususu göz önüne alındığında, fıkraya dayalı olarak çıkarılan Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliğinin 17. maddesinin son fıkrasında kontenjan yetersizliğinden dolayı ünvan verilemeyenlerin puanlarının iki yıl süreyle geçerli olacağına ilişkin hükmün de hukuki dayanağının kalmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin söz konusu iddiası yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle ; d ava konusu işlemin, davacının idareye başvurduğu 0 6.12.2010 tarihinden itibaren uzman öğretmenlik ünvanının verilmemesine ve bu ünvana dayalı mali haklarının ödenmemesine ilişkin kısmının iptaline, 0 6.12.2010tarihinden önceki döneme ilişkin olarak uzman öğretmenlik ünvanının verilmemesine ve bu ünvana dayalı mali haklarının ödenmemesine ilişkin kısmına yönelik davanın ise reddine, aşağıda dökümü yapılan 82,90 TL yargılama giderinin tarafların haklılık oranları da gözetilerek 40,85 TL'lik kısmı ile A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 550,00 TL avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, kalan 40,85 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan kısmın istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren (30) gün içinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 09/09/2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. Başkan BEKİR DEMİRCİ 94883 Üye İBRAHİM ŞAHİN 101592 Üye ERGİN ÖZDEMİR 101100 X YARGILAMA GİDERLERİ : Başvurma Harcı : Karar 18,40 Harcı: TL [Vekalet][ ][Harcı]: 18,40 TL 2,90 TL Posta 43,2 0 Gideri: TL TOPLAM: 82,90TL (X) KARŞI OY: Dava, öğretmen olarak görev yapan d avacı tarafından, Anayasa Mahkemesi tarafından 5204 sayılı Kanunun 1. maddesinin 7. fıkrasının iptal edildiğinden bahisle 2006 yılında yapılan değerlendirme sonucunda söz konusu ünvanı elde eden öğretmenlerle aynı tarihten geçerli olmak üzere uzman öğretmen ünvanına sahip olmasının sağlanması ve sertifikasının düzenlenerek aynı tarihten geçerli olmak üzere ünvana dayalı mali haklardan yararlandırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış, Mahkememiz tarafından işlemin davacının başvurusundan sonraki tarihe yönelik kısmı iptal edilmiş, başvuru tarihinden önceki döneme yönelik istem ise reddedilmiştir. Mahkememizin işlemin iptaline yönelik kısmına aynen katılıyorum. Davacının uzman öğretmenlik hakkının başvuru tarihinden önceki döneme yönelik kısmının reddine ilişkin mahkememiz kararına yönelik olarak ise; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti'nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmıştır. Belirtilen bu ilkelerin gereği olarak 125. maddede; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı, 128. maddede; Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği, 138. maddede; yasama ve yürütme
organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, 153. maddede; Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu, kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa Mahkemesi'nin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği, bu tarihin, kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemeyeceği, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmi Gazete'de hemen yayımlanacağı ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı, 161. maddede de; Devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzelkişilerinin harcamalarının, yıllık bütçelerle yapılacağı, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı kuralına yer verilmiştir. Anayasanın 153.maddesinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu, Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği, bu tarihin, kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemeyeceği, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği ve Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmi Gazete'de hemen yayımlanacağı ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı kurallarına yer verilmiştir. Anılan Anayasa hükmü uyarınca, iptal kararlarının Resmi Gazete'de yayımı tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği, Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlük konusunda başka bir tarihin kararlaştırılmış olması durumunda yürürlüğün bu tarihten itibaren başlayacağı ve Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe yürümeyeceği tartışmasızdır. Anayasanın, "Anayasa Mahkemesinin Kararları" başlıklı 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kuralının, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ve istikrarın korunmasına yönelik olduğu yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edildiğinden, kazanılmış hakların zarar görmemesi ve istikrarın korunması şartıyla Anayasa Mahkemesi kararların geriye yürüyebileceği yine Danıştayın yerleşik içtihatları ile kabul edilmiştir. Kamu görevlileri ile kamu yönetimleri arasındaki hizmet ilişkileri kural tasarruflarla düzenlenmektedir. Kamu personeli, belirli bir statüde, nesnel kurallara göre hizmet yürütmekte, o statünün sağladığı aylık, ücret, atanma, yükselme ve nakil gibi kimi öznel haklara sahip olmaktadır. Kazanılmış hak deyimi, öğretide ve uygulamada, niteliği ve kapsamı ile açık biçimde tanımlanmamıştır. Anayasa Mahkemesi'nce de kabul edildiği üzere, "statü hukuku" esasına dayalı nesnel ve düzenleyici kuralların egemen olduğu idare hukuku alanında bu tür haktan genellikle söz edilmemektedir. Burada ancak statü hukukunun olanak verdiği oranlarda ve koşullarda, genel durumun kişisel duruma dönüşmesinden sonra kazanılmış haklar ortaya çıkabilmektedir. Kamu personelinin, açılan bir sınava girmek suretiyle elde ettiği uzman öğretmenlik unvanı ile bu çerçevede kendisine tanınan mali haklar, statü hukukunun kişisel duruma dönüşmesinden sonra ortaya çıkan kazanılmış hak niteliğinde olmakla birlikte, bu şekilde açılmış bir sınava girmesine karşın kısıtlayıcı kural tasarruflar nedeniyle emsaline verilen hak ve olanaklar kendisine tanınmayan ve hakkında olumsuz işlem tesis edilen kamu personeli açısından bu durumun kazanılmış olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı kuşkusuzdur. Bu nedenle uzman öğretmenlikle ilgili kısıtlayıcı mevzuat hükümlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptaline ilişkin yüksek mahkeme kararlarının geçmişe
yürütülerek iptal edilen kısıtlama nedeniyle hakkını elde edemeyenlere hakkın ilk verildiği tarihten itibaren tanınmasının kazanılmış haklara zarar vermesine olanak bulunmamaktadır. 5204 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanunda Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanunun 1.maddesiyle, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunun 43. maddesinin sonuna eklenen 7. fıkrada "Toplam serbest öğretmen kadro sayısı içinde, başöğretmen oranı 10, uzman öğretmen oranı 20'dir. Bakanlar Kurulu bu oranları bir katına kadar yükseltmeye yetkilidir." hükmüne yer verilmiş, 02.09.2004 tarihinde 5204 sayılı Kanunun birinci ve ikinci maddelerinin Anayasa ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi ne iptal davası başvurusunda bulunulması üzerine 18.03.2009 günlü, 27173 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Anayasa Mahkemesi nin 21.05.2008 günlü E:2004/83 K:2008/107 sayılı kararıyla 5204 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 1. maddesiyle, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu 43. maddesinin sonuna eklenen 7.fıkrada yer alan Toplam Serbest Öğretmen Kadro sayısı içinde, Başöğretmen oranı 10, uzman öğretmen oranı 20 dir. Bakanlar Kurulu bu oranları bir katına kadar yükletmeye yetkilidir. hükmünün hukuk devleti ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği, iptal edilen kuralın doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararına ihlal edici nitelikte görülerek iptal hükmünün kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesinin uygun görüldüğü; ancak bu süre içerisinde yasama organının bu konuda yeni bir düzenleme yapmadığı ve kararın 18.03.2010 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşılmaktadır. Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Bu maddede belirtilen sosyal hukuk devleti, temel hak ve özgürlükleri en geniş ölçüde gerçekleştiren ve güvence altına alan, toplumsal gerekleri ve toplum yararını gözeten, kişi ve toplum yararı arasında denge kuran, toplumsal dayanışmayı en üst düzeyde gerçekleştiren, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak eşitliği, sosyal adaleti sağlayan, çalışma hayatının gelişmesi için önlemler alarak çalışanları koruyan, sosyal güvenlik sorunlarını çözmeyi yüklenmiş, ülkenin kalkınmasıyla birlikte ulusal gelirin sosyal katmanlar arasında adaletli biçimde sağlanmasını amaç edinmiş devlettir. Güçsüzleri güçlülere ezdirmemek ilkesi, herkesi, bu arada çalışanları, emeklilerle yaşlıları, durumlarına uygun düzenlemelerle, sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşatmayı gerektirir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen vurgular göz önüne alındığında, hukuk devletinde, düzenli ve hukuka saygılı bir idarenin yaptığı düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya ve hukuka aykırı bulunarak iptal edilmesi üzerine derhal harekete geçilmek suretiyle hukuka aykırı bulunan düzenleme nedeniyle mağdur olan kamu personelinin tüm haklarını, iptal edilmiş olan bu düzenleme hiç yapılmamış gibi iade etmesi ve hukuksal düzenin bu şekilde yeniden tesis edilmesinin gerekmesi karşısında, davacının da kendisi ile beraber aynı sınava girmiş olan emsali personel gibi 2006 yılından itibaren uzman öğretmenlik statüsü ve buna ilişkin mali olanaklara sahip olmasının hukuk devleti ilkesi ve yargı kararlarının bağlayıcılığı ile iptal kararlarının özgü niteliğinin bir gereği olduğu açık olduğundan, dava konusu işlemin tamamının iptal edilmesi gerektiği oyuyla işlemin, davacının başvurusundan sonraki döneme yönelik kısmının iptaline, başvurudan önceki döneme yönelik kısmının ise reddine ilişkin çoğunluk kararının redde yönelik kısmına katılmıyorum. Üye ERGİN ÖZDEMİR 101100