GÖRME ENGELLİ ÇOCUKLARIN AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Benzer belgeler
ÖZÜR GRUBUNUN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ. bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu

ÜNİTE 3 ÖZEL EĞİTİM I İÇİNDEKİLER HEDEFLER GÖRME ENGELLİLERİ TANIMA VE SINIFLANDIRMA. Arş. Gör. Cem ASLAN

GÖRME ENGELLİ BİREYLERDE AĞIZ SAĞLIĞI THE ORAL HEALTH STATUS OF INDIVIDUALS WITH VISUAL IMPAIRMENT

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

ÜNİTE 4 ÖZEL EĞİTİM I İÇİNDEKİLER HEDEFLER GÖRME ENGELLİLİĞİNİN NEDENLERİ. Arş. Gör. Cem ASLAN

Türkiye Engelliler Araştırması Temel Göstergeleri İÇİNDEKİLER. Giriş

ENGELLİ HASTALARDA HEMŞİRELİK YAKLAŞIMLARI

Zihinsel Yetersizliği Olan Öğrenciler

Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

Editör İbrahim H. Diken ÜNİTE 8 GÖRME YETERSİZLİĞİ OLAN ÖĞRENCİLER. Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gürsel

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR

Otizm Spektrum Bozukluğu. Özellikleri

Türkiye Özürlüler Araştırması Temel Göstergeleri

Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON. Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül

Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım

2.Cinsiyet 1.kız 2.erkek 3.Öğrenim 1.OYD 2.Oy 3.ilkokul 4.ortaokul 5.lise 6.YO 7. gereksiz (0-6

Çocuğunuzun ilk doğduğu günden itibaren gençlik çağlarına gelinceye kadar çeşitli kontroller ve sağlıklı çocuk izlemleri yapılması gerekiyor.

Ses dalgaları. Dış kulağın işitme kanalından geçer. Kulak zarına çarparak titreşir.

O Gelişim, organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, dil, duygusal ve sosyal yönden en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ENGELLİLER ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ PROJESİ

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Annenin Psikolojisi İle İlgili Distosi

1 ÖZEL EĞİTİM VE ÖZEL EĞİTİME MUHTAÇ ÇOCUKLAR

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Sağlıklı Hamilelik BR.HLİ.081

EĞİTİMDE KAVRAMLAR, İLKELER, HİZMETLER VE SAYISAL BİLGİLER

ÜNİTE 5 ÖZEL EĞİTİM I İÇİNDEKİLER HEDEFLER GÖRME ENGELİNİ ÖNLEME VE ERKEN TANI. Arş. Gör. Cem ASLAN

GİRİŞ. Eğitsel Tanım. Eğitsel Tanım Dünyadaki Engelli İstatistikleri

Erken çocukluk eğitim dalı; okul öncesi eğitim programı hazırlama, öz bakım becerileri, yetersizlik türleri ve kaynaştırma, oyunu gelişim alanları ve

T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM

Demans ve Alzheimer Nedir?

RİZE REHBERLİK ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ ÖZEL EĞİTİM BÜLTENİ GÖRME ENGELLİLER VE EĞİTİMLERİ

2014

Çocuğunuzun sizi duyduğundan emin misiniz?

SAĞLIK YÜKSEKOKULU ÇOCUK GELİŞİMİ TEZLİ YÜKSEK LİSANS DERSLERİ YÜKSEK LİSANS BİLİMSEL HAZIRLIK DERSLERİ YÜKSEK LİSANS ZORUNLU/SEÇMELİ DERSLERİ

14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Kadınlar ve Diyabet: Sağlıklı bir gelecek hakkımız

Çocuğun konuşma becerilerinin akranlarına göre belirgin derecede geri kalmasıdır. Gelişimsel aşamalardan birisidir.

II. ULUSAL FİZİK EĞİTİMİ KONGRESİ

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

ORTAOKUL DÜZEYİNDEKİ GÖRME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİN OKULDAKİ ÖĞRENİM SÜRECİNDE KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR 1. GİRİŞ.

ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ?

UYGUN İŞE YERLEŞTİRME. Volkan Dündar

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

fetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin

Yasemin ELİTOK. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi. Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum

İSTANBUL İLİ TAHMİNİ ÖZÜRLÜLÜK ORANLARI

Engellilik ve Sosyal Hizmet

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

BEYİN GELİŞİMİNİN HİKAYESİ

ENGELLİ ÇOCUKLARDA AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ ÖZELLİKLERİ

ÇOCUKLARDA BÜYÜME VE GELİŞMENİN İZLENMESİ

Amaç; SAĞLIK BİLİMLERİNDE ÖĞRENCİ OLMAK Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü. Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü

ÖZEL EĞİTİME GEREKSİNİM DUYAN ÇOCUKLAR ve ÖZEL EĞİTİM

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

Araştırma Problemi. Görme Yetersizliği Olan Öğrencilere Madde ve Isı Ünitesindeki Kavramların Öğretimi.

İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ

O Dil; Çok geniş anlamıyla dil, düşünce, duygu ve güdüleri, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracıdır.

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 18 Mayıs :56 - Son Güncelleme Pazartesi, 18 Mayıs :58

Müh. Salim İMAMOĞLU. Çalışmalarımıza Başlarken dayanak noktası olarak aşağıdaki başlıklardan ilham aldık.

GEBELİK VE LOHUSALIK

Sorular biyolojik ve psikolojik etmenler

TÜRKİYE DE AĞIZ-DİŞ SAĞLIĞI VE KORUYUCU UYGULAMALARIN ÖNEMİ

BÜLTEN BEDENSEL ENGELLİ OLAN BİREYLERİN ÖZELLİKLERİ VE EĞTİMLERİ. Ayın Konusu

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ TANIM, SINIFLANDIRMA VE YAYGINLIK

Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DPE 603 Fiziksel, psikolojik, sosyal gelişim ve davranış

KOD 1 DAVRANIŞ MR (48-72 AY) xxxxxxx DAVRANIŞ VE UYUM RAPORU. "Sorun, sorun olmadan çözümlenmelidir."

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI

Eğitsel Mobil Uygulama Projesi Raporu. SESLİ DÖRT İŞLEM Sinan Sefa GÜLER

NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR

TARİHÇE BÖLÜMLER. Fakültemiz Klinik Bilimler Bölümü altında hizmet veren sekiz Anabilim Dalı bulunmaktadır.

Histeri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.

Okul Sağlığına Genel Bir Bakış ve Okul Sağlığında Ruh Sağlığının Yeri. Dr Hilal Tıpırdamaz Sipahi 22 Ekim 2003

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

ݤRehabilitasyon Fizyolojik yada anatomik yetersizliği ve çevreye uyumsuzluğu olan kişinin fiziksel, ruhsal, toplumsal, mesleki, özel uğraşı ve eğitsel

(ISPARTA-SÜTÇÜLER İLÇESİ ÖRNEĞİ) -ŞUBAT-MART SUNUM PROF. DR. NAZMİ AVCI. MAYıS, 2015

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

*Her aşamadaki tanılamada, bireyin eğitsel. *Ayrıca özel eğitim gerektiren öğrencilerin normal

İYOT EKSİKLİĞİ NEDİR?

ÖZEL EĞİTİM VE ENGEL TÜRLERİ. VEYSEL DUDU Nevşehir

Okul Dönemi Çocuklarda

EFA 2009 Küresel İzleme Raporu. Eşitsizliklerin Üstesinden Gelmek: Yönetişim. EFA Hedeflerindeki İlerleme ve Önemli Noktalar

Omurga-Omurilik Cerrahisi

İÇİNDEKİLER BÖLÜM-I. Doç. Dr. Günseli GİRGİN

FETAL HAYATTAN ÇOCUKLUĞA ĠLK 1000 GÜNDE BESLENME VE AĠLE HEKĠMLĠĞĠ SĠSTEMĠNDE HEMŞĠRENĠN ROLÜ

YAŞLI İHMAL VE İSTİSMARI. Prof. Dr. Aliye Mandıracıoğlu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı

Ana Sağlığını Etkileyen Faktörler ve Alınacak Önlemler

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ ORTAK SINAV BAŞARISININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

SİNİR SİSTEMİ VE BEYİN ANATOMİSİ 2

Çocuk Hakları Kongresi, Şubat 2011, Istanbul

İŞ YERİ HEKİMİ. (A) İş yeri hekimi, işyerinde bulunması halinde diğer sağlık personeli ile birlikte çalışır.

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

SAĞLIK ÖLÇÜTLERİ. Doç. Dr. Zeliha Öcek EÜTF Halk Sağlığı AD

ACİLİYET NEDİR, FARKINDA MISINIZ? TODUP- E4 GRUP: TRİAJ

Döküm Fabrikası İşçilerinin

TIBBİ HİZMETLER BAŞKANLIĞI DİYABETİMİ YÖNETİYORUM PROJESİ DİYABET YÖNETİMİ KURSU RAPORU

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir.

Transkript:

T.C EGE ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ PEDODONTİ ANABİLİM DALI GÖRME ENGELLİ ÇOCUKLARIN AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi; Seher ÇALIŞKAN Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Özant ÖNÇAĞ İZMİR -2015

ÖNSÖZ Mezuniyet tezimi hazırlamamda bana yardımcı olan ve yol gösteren hocam Prof. Dr. Özant ÖNÇAĞ 'a, özellikle bu tezi hazırlamamdaki çabalarından ve hayata dair çok kıymetli paylaşımlarından dolayı Doç. Dr. Arzu AYKUT YETKİNER'e sonsuz teşekkürler. Zorlu okul hayatım boyunca sabır ve sevgiyle yanımda olan aileme en içten teşekkürlerimi sunarım.. İZMİR-2015 Stj. Diş Hekimi Seher Çalışkan

İÇİNDEKİLER 1.GİRİŞ... 2 2.GENEL BİLGİLER... 3 2.1.Engellilik Tanımı... 3 2.2. Engellilerin Sınıflandırılması... 3 2.2.1.Ortopedik Engelliler... 4 2.2.2.İşitme Engelliler... 4 2.2.3 Dil ve Konuşma Engelli... 4 2.2.4. Zihinsel Engelli... 4 2.2.5. Süreğen Hastalık... 5 2.2.6. Zedelenme Sapma... 5 2.2.7. Yetersizlik... 5 2.2.8.Görme Engelliler... 6 2.3. Görme Engelliğinin Belirtileri ve Derecelendirilmesi... 8 2.4.Görülme Sıklığı... 8 2.5. Görme Engelliliğinin Nedenleri... 11 2.5.1 Doğum Öncesi Sebepler... 11 2.5.2. Doğum Sırasındaki Sebepler... 12 2.5.3. Doğum Sonrası Sebepler... 12 2.5.4. Kalıtımsal Nedenler... 13 2.5.5. Kan Uyuşmazlığı... 13 2.5.6 Rubella (Alman Kızamığı)... 13 2.5.7. Doğal Frengi... 14 2.5.8. Doğum Travması... 14 2.5.9. Diğer Nedenler... 14 2.6.Görme Engelliği Önlenebilir mi?... 15 2.7.Görme Engelli Çocukların Genel Özellikleri... 15

2.8.Görme Engelli Bireylerin Genel özellikleri... 17 2.9. Görme Engellilerde Ağız ve Diş Sağlığı... 18 2.10. Görme Engelli Hastaya Diş Hekiminin Yaklaşım Teknikleri... 19 2.11. Neden Görme Engelli Çocuklar?... 20 3.GEREÇ VE YÖNTEM... 22 4.BULGULAR... 24 5.TARTIŞMA... 28 6. SONUÇ... 30 7.KAYNAKLAR... 31 8.EKLER...36 9.ÖZGEÇMİŞ... 35

TABLO DİZİNİ Tablo Sayfa 1. DSÖ 'nün görme yetersizliği olan bireyleri sınıflaması... 9 2. OHI-S Debris sınıflandırma kriterleri... 23 3. OHI-S Diş taşı sınıflandırma kriteleri... 23 4. Hastaların cinsiyet dağılım... 24 5. Annelerin eğitim durumu... 24 6. Mevcut sistemik hastalık durumu... 25 7. Diş fırçalama sıklığı... 25 8. Şeker tüketim sıklığı... 25 9. Asitli içecek tüketim sıklığı... 26 10. Diş Hekimi ziyareti sıklığı... 26 11.DMFT, DMFS,dft ve dfs tablosu... 27 12. OHI-S (Simplified) tablosu... 27

1.GİRİŞ Engellilik bir toplum sağlığı sorunu olarak kabul edilmekte ve sağlık hizmetlerinin öncelikleri arasında yer almaktadır (1). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) nün verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %15 ini engelli insanlar oluşturmaktadır (2). Başbakanlık Özürlüler İdaresi-Özürlülük Araştırmaları ve İstatistikleri Dairesi Başkanlığı verilerine göre ise (2006), Türkiye de engelli nüfusun toplam nüfus içindeki oranı %12,29 olup, 8.431.937 kişi engelli olarak yaşamını sürdürmektedir (3). Görme engeli, bireyin üretkenliğini ve yaşam kalitesini önemli derecede etkileyen bir durumdur. Dünya çapında %90 ı gelişmekte olan ülkelerde olmakla birlikte, 285 milyon görme engelli birey bulunmaktadır. Bu nüfusun yaklaşık %3 ünü ise görme engelli çocuklar oluşturmaktadır (2,4). Diş çürükleri ve periodontal hastalıklar dünyanın birçok ülkesinde en önemli halk sağlığı problemlerindendir (5). Engelli çocukların diş hekimliği hizmetlerine ulaşabilmelerinde bir takım zorluklar bulunmaktadır. Bunlar diş hekimlerinin engelli çocuğa yaklaşımında deneyim eksiklikleri, engelli hastaların dental tedavilerini üstlenen kurumların az olması, ailelerin sosyoekonomik durumunun yetersizliği ve iletişim kurulamaması olarak sıralanabilir. Diş hekimlerinin engelli çocukların tedavisine bakış açısı, bu hastaların ağız ve diş sağlığı açısından yeterli hizmetleri alamamaları bakımından bu güne kadar sorun teşkil etmiştir fakat toplum bilincindeki engelli bireylere karşı ön yargıların giderilmesi, tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve yapılan tedavilerin başarısı, bu durumun aşılmasında umut vaat etmektedir. Bu çalışmanın amacı engelli çocukların kendilerini güvende hissettikleri kendi okul ortamlarındaki sınıflarında, anne baba ve özellikle dış dünyaya açılan en önemli pencereleri olan öğretmenlerinin yanında ağız diş sağlıklarını değerlendirmektedir.

2.GENEL BİLGİLER 2.1.Engellilik Tanımı Engellilik konusunda farklı kaynaklarda çoğunlukla da aynı anlama gelecek şekilde farklı kavramlar kullanılmaktadır. Bunlar arasında en sık rastlanılanları ise bozukluk "engelli" "özürlü ve sakat kavramlarıdır (7). Engellilik; sağlığın bozulması sonucu oluşan yetersizlikten dolayı, herhangi bir yeteneğin sağlıklı olan kişiye göre azalması ya da kaybedilmesi olarak tanımlanabilir (3). 2.2. Engellilerin Sınıflandırılması Engelli bireylerin engel durumları ağız ve diş sağlığını farklı şekilde etkilemektedir. Engelli bir hastanın ağız durumu incelenirken engelin ağız içi yansımaları göz önüne alınmalı ve ağızda bulunan sorunların sistemik olarak ne gibi etkileri olduğu mutlaka bilinmelidir. Engelli bireylerin sınıflamasını genel olarak şu şekilde yapabiliriz (6): Ortopedik engelliler İşitme engelliler Dil ve konuşma engelliler Zihinsel engelliler Süreğen hastalıklar Zedelenme Yetersizlik Görme engelliler 2

2.2.1.Ortopedik Engelliler Kas ve iskelet sisteminde yetersizlik, eksiklik ve fonksiyon kaybı olan kişidir. El, kol, ayak, bacak, parmak ve omurgalarında, kısalık, eksiklik, fazlalık, yokluk, hareket kısıtlığı, şekil bozukluğu, kas güçsüzlüğü, kemik hastalığı olanlar, felçliler, serabral palsi, spastik tanısı alan ve sipina bifida rahatsızlığı olanlar bu gruba girmektedir (6). 2.2.2.İşitme Engelliler Tek veya iki kulağında tam veya kısmi işitme kaybı olan kişidir. İşitme cihazı kullananlar da bu gruba girmektedir (6). 2.2.3 Dil ve Konuşma Engelli Herhangi bir nedenle konuşamayan veya konuşmanın hızında, akıcılığında, ifadesinde bozukluk olan ve ses bozukluğu olan kişidir. İşittiği halde konuşamayan, gırtlağı alınanlar konuşmak için alet kullananlar, kekemeler, afazi, dil-dudak-damakçene yapısında bozukları olanlar bu gruba girmektedir (6). 3

2.2.4. Zihinsel Engelli Çeşitli derecelerde zihinsel yetersizliği olan kişilerdir. Zekâ geriliği olanlar (mental retardasyon), Down Sendromu, Fenilketonüri (zeka geriliğine yol açmışsa) rahatsızlığı olanlar bu gruba girer (6). 2.2.5. Süreğen Hastalık Kişinin çalışma kapasitesi ve fonksiyonlarının engellenmesine neden olan, sürekli bakım ve tedavi gerektiren hastalıklardır (kan hastalıkları, kalp-damar hastalıkları, sindirim sistemi hastalıkları, idrar yolları ve üreme organı hastalıkları, cilt ve deri hastalıkları, kanserler, endokrin ve metabolik hastalıklar, ruhsal davranış bozuklukları, sinir sistemi hastalıkları, HIV) (6). 2.2.6. Zedelenme Sapma Bireyin psikolojik, fizyolojik, anatomik özelliklerinde geçici ya da kalıcı türden bir kayıp, bir yapı ya da işleyiş bozukluğu olduğu durumlardır ( vücudun bir parçasının olmayışı, eksik oluşu,işlemeyişi gibi ) Daha açık bir ifadeyle bacakların olmayışı, kollarının felçli oluşu,parmaklarının tutmayışı, iyi görememesi, yüz felci, zekâ geriliği vb. durumlar birer zedelenmedir (6). 4

2.2.7. Yetersizlik Zedelenme ya da bazı sapmalar sonucu, bir insan için normal kabul edilen bir etkinliğin ya da hareketliliğin, engellenme veya sınırlanması haline, yetersizlik denmektedir. Birey zedelenme ya da sapma sonucu yaşamında birtakım güçlüklerle karşılaşır, bazı güçlüklerin üstesinden gelmede yetersiz kalır. Bacaklarının olmayışı ya da fiziksel özürlü oluşu, yürüyememe, yürüyerek yapılacak etkinliklerde yetersiz hale gelmesine neden olur. Görememe, işitememe, konuşamama, okuyamama, yazamama, uyuyamama vb. gibi (6). 2.2.8.Görme Engelliler İnsanın en önemli duyu organının gözleri olduğu kabul edilmektedir. Ancak görmenin oluşum süreci içerisinde gözlerin yapmış olduğu işlev, aldığı ışık ışınlarını sinir dürtülerine dönüştürmek ile kısıtlı olmaktadır. Esas görme oluşumu, bir beyin işlevidir. Görme, görsel imge ile beynin bu imgeyi algılamasını ve bütünleştirmesini gerektirmektedir. Görme engelli ise; tek veya iki gözünde tam veya kısmi görme kaybı veya bozukluğu olan kişidir. Görme kaybıyla birlikte göz protezi kullananlar, renk körlüğü, gece körlüğü (tavuk karası) olanlar bu gruba girer (6). Görme yetersizliği veya görme engeli, yasal tanım ve eğitsel tanım olmak üzere iki şekilde tanımlanmaktadır. Yasal Tanım Yapılması gereken bütün düzeltmeler yapıldıktan sonra, iyi gören gözün onda birine yani 20/200 lük görme keskinliğine ya da daha azına sahip olan ve görme alanı 20 dereceden az olan kişilere kör denilmektedir. 20/200, normal görme gücüne 5

sahip olan bireyin 200 feet (ayak) mesafeden görebildiğini, görme yetersizliğinden etkilenen bireyin ise 20 feet (ayak) mesafeden görebilmesidir. Görme alanı, başı çevirmeden ve gözleri oynatmadan görülebilen alanı kapsamaktadır ve yaklaşık olarak 180 derecelik alanı ifade eder. Yapılması gereken bütün düzeltmeler yapıldıktan sonra, görme keskinliği 20/70 ile 20/200 arasında olan bireylere de az gören denilmektedir. Normal görme gücüne sahip olan bireylerin 200 feet (ayak) mesafeden görebildiğini, az gören bireyin 20 ile 60 feet (ayak) arasındaki mesafelerden görebilmesidir. Yasal tanıma göre, görme yetersizliği olan bireylerin yasal olanaklardan yararlanıp yararlanamayacağına ilişkin çeşitli kararlar verilmektedir. (Örneğin körler okullarına yerleştirilip yerleştirilmeyeceği gibi.) Ancak yasal olarak kör veya az gören olarak kabul edilen birçok birey, çeşitli oranlarda görme gücünden, görme yeteneğinden yararlanmaktadır.yasal tanım bireylerin görme keskinliğini ve görme alanının değerlendirilmesini içerir. Ancak bireylerin sahip oldukları görme keskinlikleri, bireylerin mevcut görme durumları ile nasıl işlevde bulunacağını belirlemede her zaman yordayıcı olmayabilmektedir. Yasal tanımlar bize, bireyin öğrenme gereksinimi hakkında bilgi vermede yeterli bilgi sağlayamamakta ve bu sınırlılıktan dolayı eğitimciler eğitsel tanımlara başvurmaktadır ( 7). Eğitsel Tanım İleri derecede görme keskinliği kaybı olan, görme yetersizliğinden ağır derecede etkilenen ve eğitiminde mutlaka kabartma-dokunsal alfabeye (Braille Alfabesi) ya da işitsel materyallerin (sesli kitap gibi) kullanımına ihtiyaç duyan bireylere eğitsel açıdan kör denilmektedir ( 7 ). Eğitsel açıdan kör olarak kabul edilen bireyler, görme duyularını, görme kalıntılarını öğrenme amacıyla kullanamazlar. 6

Görme duyusunu öğrenme amacıyla kullanabilen bireylere de eğitsel açıdan az gören denilmektedir. Eğitsel açıdan az gören olarak kabul edilen bireyler, mevcut potansiyellerini en üst düzeye çıkarabilmek için değişik araç gereçlere ve çevre düzenlemelerine ihtiyaç duyarlar. (Gözlük, büyüteç, büyük puntolu yazı, aydınlatma gibi. 2.3. Görme Engelliğinin Belirtileri ve Derecelendirilmesi Aşağıdaki durumlar görme yetersizliğinin olası belirtilerine işaret veya çocuğun görme yetersizliğinden etkilendiğini anlamaya ilişkin ipuçları olabilmektedir. Çocuğun sürekli olarak ve aşırı bir şekilde gözlerini ovuşturması, Çocuğun gözlerini kısarak veya kapatarak bakması, Gözüne daha fazla yakınlaştırarak nesnelere bakması, Uzaktaki nesneleri ve yakını görmede güçlük yaşaması, Gözlerini daha fazla kırpıştırması, Gözlerinde şaşılığın olması, Gözlerin sulanması, Göz kapağında şişme, kızarıklık olması, Gözlerinin kaşınması, yanması, Net görememesi, Görmesinde bulanıklık ve görüntünün çift olması, Yeni doğan bebeklerde göz bebeklerinin beyaz renkte olması, Göz kürelerinin olması gerekenden daha büyük veya daha küçük olması, Bebeğin ışık kaynaklarına bakmaması, 7

Sınıflandırma Düzeyi Görme Düzeyi Yetersizlikten Etkilenme Derecesi Normal Normal görme Normale yakın görme Özel araçlar olmadan.görevleri yerine getirebilir Az görme Orta Özel araçlarla görevleri normale yakın düzeyde yerine getirme. Düşük Görmeyle ilgili görevleri özel araçlar yardımıyla bile yavaş ve aralıklı olarak yapar. Çok düşük Ayrıntılı görme gerektiren işlerde güçlük yaşar, ayrıntılı görme gerektiren işlerin çoğunu yerine getiremez. Köre yakın Çevreden bilgi almak için diğer duyulara daha çok güvenir. Kör Kör Hiç görme yoktur. Tamamıyla diğer duyulara ihtiyaç Tablo 1. DSÖ 'nün görme yetersizliği olan bireyleri sınıflaması ( 8) 8

2.4. Görülme Sıklığı DSÖ dünya genelinde 39 milyonu kör, 246 milyonunu ise yetersiz görme problemine sahip olan toplam 285 milyon görme engelli birey olduğunu bildirmektedir. Bu bireylerin 19 milyonunu 15 yaş altı çocuklar oluşturmaktadır. Bu çocukların ise yaklaşık bir buçuk milyonunun tedavi edilme imkânı olmayan kör bireyler olduğu bildirilmektedir (9). Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı nın 2006 yılında yayınladığı araştırma sonuçlarına göre ülkemiz toplam nüfusunun % 12,29 unu özürlü bireyler oluşturmaktadır. Bu oranın %2,58 lik kısmını (yaklaşık1,8 milyon) ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel özürlüler oluşturmaktadır. Geri kalan %9,70 lik kısmı (yaklaşık 6.6 milyon) ise süreğen hastalıklı bireyler oluşturmaktadır. Söz konusu araştırmada süreğen hastalık kişinin çalışma kapasitesiyle fonksiyonlarının engellenmesine neden olan, sürekli bakım ve tedavi gerektiren hastalık olarak tanımlanmaktadır. Görme engellilik ise " tek veya iki gözde tam veya kısmi görme kaybı veya bozukluğu" olarak tanımlanmış ve ülkemiz toplam nüfusunun %0,60 ının (kadın: %0,50, erkek: %0,70) görme engelli olduğu bildirilmiştir. Ek olarak, görme engelli birey sayısının ileri yaş gruplarında arttığı görülmektedir. 0-9 yaş grubunda görme engellilik %0,33 iken 40-49 yaş grubunda %0,62 ye, 70 ve üzeri yaş grubunda ise %2,98 e yükselmektedir (10).DSÖ verilerine göre görme engelli bireylerin yaklaşık %90 ı gelişmekte olan ülkelerde yaşamını sürdürmektedir (9).Bu ülkelerdeki görme yetersizliklerinin en önemli nedeni tedavisi ihmal edilmiş katarakttır (11 ). Gelişmiş ülkelerdeki en önemli neden olarak ise yaşlanmaya bağlı 9

maküler dejenerasyonlar gösterilmektedir (12). Görme yetersizliklerinin %80 inin tedavi edilebilir nedenlerden kaynaklandığı vurgulanmaktadır (9). 2.5. Görme Engelliliğinin Nedenleri Doğumdan itibaren 5 yaşa kadar olan çocuklarda görme yetersizliğine doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası gibi farklı sürelerde karşılaşılabilir. Beş yaşından önce meydana gelen görme yetersizlikleri doğuştan, beş yaşından sonra meydana gelen görme yetersizlikleri de sonradan ya da avantajlı görme yetersizliği olarak adlandırılmaktadır (13). Görme kaybının oluştuğu yaş önemli bir yere sahiptir. Görme kaybının meydana geldiği yaş ne kadar ileriki bir dönemde olursa, bu kayıp ile yaşamayı öğrenmek de o derece zor olacaktır. Sonradan görme kaybı yaşayan bireylerin, öncelikle bağımsız hareket edebilme ve diğer duyularını etkin kullanabilmeyi öğrenmeleri gerekmektedir (14). Bunun yanı sıra mümkün olduğunca çabuk bir şekilde, durumlarını kabul etmeleri gerekmektedir. Ayrıca görme yetersizliğinin oluştuğu yaşın bilinmesi, öğrencilerin eğitsel değerlendirilmesi ve öğretimlerin planlanması bakımından da yol gösterici olmaktadır. Görme yetersizliğinin nedenlerini doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası olmak üzere üç ana başlık altında toplayabiliriz. 10

2.5.1 Doğum Öncesi Sebepler Doğum öncesi dönemde çocuğun görme özürlü olmasında, annenin hamilelik döneminde geçirdiği çeşitli hastalıklar, ırsiyetle intikal eden hastalıklar ve kazalar başta gelen sebeplerdendir. Göz küresinin küçük olması, göz küresinin yokluğu, glokom, korneaya, retinaya, optik sinire ait sebepler ve metabolik bozukluklar dâhil edilebilir. Kalıtımsal özellikler yoluyla geçen hastalıklar da doğacak bebeğin görme engelli olmasına sebep olabilmektedir. Hamilelik döneminde annenin geçirdiği kızamıkçık, ateşli ve bulaşıcı virüslü hastalıklar, beslenme bozuklukları çocukların görme özürlü olmasına sebep olabilmektedir Annenin hamilelik döneminde geçirdiği düşme, çarpma vb. ev kazaları, trafik ve iş kazaları gibi kazalar da çocuğun görme sinirlerini veya görme duyusunu etkilemesi nedeniyle körlüğe sebep olabilmektedir (13 ). 2.5.2. Doğum Sırasındaki Sebepler Doğum anı travmaları çocuğun görme özürlü olmasında başta gelen sebeplerdendir. Doğumun güç ve geç olması, normal doğumun mümkün olmaması durumunda forsebsin yanlış kullanılması çocuğun görme özürlü olmasına sebep olabilir. Geç ve güç doğumlarda göbek bağı kordonunun bebeğin boynuna dolanması veya başka sebepler sonucu bebeğin nefessiz kalması ve bu sürenin üç dakikayı aşması sonucu beyin etkilenir. Eğer etkilenen bölge görme merkezi bölgesi ise çocuğun görme engelli olmasına sebep olabilir (13). 11

2.5.3. Doğum Sonrası Sebepler Doğum öncesinde görme özürlü olmaya sebep olan kalıtımla geçen bazı hastalıklar ilk çocukluk çağından bir süre sonra gelişerek çocuğun engelli olmasına sebep olabilmektedir. Doğum sonrasında genellikle dört yaşın altında olan çocuklarda görülen hastalığı A vitamini eksikliği ve kötü beslenmeden kaynaklanmakta olup görme engelli olmayı büyük ölçüde etkilemektedir. 2.5.4. Kalıtımsal Nedenler Bu tür körlüğün nesilden nesile genler yoluyla geçtiğine inanılmaktadır. Böyle bir durumun meydana gelebilmesi için körlüğün anne, baba her ikisi ya da kardeşlerde de bulunması gerekir (16). 2.5.5. Kan Uyuşmazlığı Annenin kan grubu Rh (-) negatif, gebe kaldığı çocuğun kan gurubu Rh (+) pozitif olması, anne karnındaki fetüse yabancı bir madde gibi tepki yapmasına neden olmaktadır. Bu durum diğer engellerle beraber körlüğün nedeni de olabilmektedir (16). 12

2.5.6 Rubella (Alman Kızamığı) Gebeliğin ilk üç ayında anne Rubella hastalığına yakalanmışsa annenin bedeninde lekeler görülür. Hastalık hafif nezle ve ateş ile başlar. Eğer gebe kadın çocukluğunda müdahale edilirse; çocuğa o kadar fazla yardım edilebilir. Görme güçlüğü erken tanılandığında, teşhis edildiğinde görme güçlüğünün önüne geçmek ya da görme yetersizliğini önlemek mümkün olabilmekte, çocuğun tedavi edilebilme olasılığı artmaktadır. Hastalığı geçirmişse bağışıklık kazanır. Geçirmemişse anne karnındaki bebeğin kör olmasına neden olur ( 16). 2.5.7. Doğal Frengi Anne veya babadan birinin veya her ikisinin gebelikten önce frengi mikrobu taşımaları veya anneni gebelik sırasında frengi hastalığına yakalanması ve mikrobun bebeğe geçmesi ile körlük görülebilir (16). 2.5.8. Doğum Travması Çeşitli nedenlerle doğumun, geç olması, zor olması, müdahale gibi nedenlerle iki önemli sorun ortaya çıkabilir. Bunlardan biri beyin kanamasıdır. Bu kanama görme merkezini etkilerse körlük meydana gelebilir. İkincisi ise doğumun gecikmesi, kordonun boyuna dolanması veya başka nedenlerle bebeğin bir süre oksijensiz kalmasıdır. Bu süre 3 dakikayı geçince beyin hücreleri zedelenir. Etkilenen bölgenin görme merkezi çevresinde olması körlüğü meydana getirebilir (16, 18). 13

2.5.9. Diğer Nedenler Çiçek, kızıl, kızamıkçık, A,B vitamini eksikliği, şeker hastalığı, menenjit, ateşli hastalıklar gibi hastalıklar örnek verilebilir. Bu hastalıkların görülmesi mutlaka körlük meydana getirmeyebilir. Fakat gözde tahribata ve görme gücü kaybına sebep olma ihtimali vardır. Beyin zedelenmeleri sonucunda veya beyinde görme merkezinde urların olmasından dolayı da körlükler görülebilir. Ayrıca bazı çevresel etmenlerde, kazalar, yaralanmalar, zehirlenmeler gibi, körlüğe yol açabilecek nedenler arasında gösterilebilir ( 18). 2.6.Görme Engelliği Önlenebilir mi? Görme engeline sebep olan nedenlerden bir çoğunun önlenebilir nitelikte olduğu araştırmacılar tarafından ileri sürülmektedir. Bunun da en etkili yolunun, görme engelliliğin oluşmasını önlemek olduğu belirtilmektedir. Görme güçlüğü veya görme engeli ne kadar erken teşhis edilirse, farkına varılırsa,müdahale edilirse;çocuğa o kadar fazla yardım edilebilir.görme güçlüğü erken tanılandığında,teşhis edildiğinde görme güçlüğünün önüne geçmek ya da görme yetersizliğin, önlemek mümkün olabilmekte,çocuğun tedavi edilebilme olasılığı artmaktadır ( 14). 14

2.7.Görme Engelli Çocukların Genel Özellikleri Görme engelli çocukların çevresini gereği gibi tanıyamaması ve çevresinde tehlikelerin olduğunun söylenmesi onda güvensizlik ve korku yaratmaktadır. Daha ileri yaşlarda başka korkular da geliştirebilir. Örneğin; gözetlenme, geç kalma,düşme, çarpma, sevilememek, istenmemek, bir işi yapmama gibi (15). Yaşamın ilk dönemlerinde görsel uyaranlardan yeterince yararlanamamaları nedeniyle hareket etme ve diğer motor becerileri, normal gelişim gösteren çocuklara göre daha geç kazanabilirler ( 15 ). Normal gelişim gösteren çocuklar birçok beceriyi taklit edip gözlemleyerek öğrenmektedir. Görme yetersizliği olan çocuklarda, çocuğun yaptığı her hareketin anlatılması, başka insanlar yaparken dokunma yoluyla keşfettiği motor becerilerin gelişimi için önemlidir (15). Bilişsel (Görme yetersizliği olan çocukların zekâ düzeylerinin, normal gelişim gösteren akranlarından önemli bir farklılık göstermediği araştırmacılar tarafından ifade edilmektedir. Görme engelli çocukların kavramsal gelişiminde ya da bilişsel yeteneklerinde görenlerin gerisinde olduğu gözlenmektedir. Özellikle soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde görme engelli bireyler daha başarısız olmaktadırlar. Objeleri tanımada, 15

objeleri manipüle etmede yaşadıkları sorunlar öğrenme performanslarını da düşürmektedir ( 15). Normal gelişim gösteren çocuklar anne-babaları ile göz kontağı kurar, onlara gülümser ve onların dikkatini nasıl çekeceklerini öğrenirler. Görme yetersizliği olan çocuklar genellikle iletişim sırasında görsel ipucunu alamamaları ve kullanamamaları nedeniyle tepki vermede sıkıntı yaşayabilirler (15 ). Görme engeli olan çocukların dil yeteneklerine, dilin gelişimine ve kazanılmış dile bakıldığında gören yaşıtlarıyla farklılık göstermemektedir. Sözel zekâ testlerinde akranlarına yakın performans gösterdikleri ifade edilmektedir. Çocuğun iletişimi için en önemli kanal işitmesi olduğundan dili kullanma isteği gören çocuklardan çok daha fazladır ( 15). Jest ve vücut hareketlerini anlatımda açık bir yetersizlik gösterirler. Görmeyenler ses üretiminde dudak hareketlerini daha az kullanırlar (15 ). Konuşmaya yeni başlayan görme yetersizliği olan çocuklarda, ekolali denen bir özellik görülmektedir. Bunun sebebi, çocuğa iletişim anlamı taşımayan birtakım dil yaşantılarına maruz kalması söylenebilir. (Örneğin, televizyon karşısında görme yetersizliği olan çocuğun saatlerce oturtulması.) Ekolali, birtakım cümlelerin anlamsız şekilde tekrar edilmesi durumudur ( 15 ). Gözün işlevini yapmaması çocuğun içe dönük, etrafına karşı ilgisiz olmasına neden olabilmektedir. Anne babanın ve çevresindeki kişilerin çocuğa karşı gösterdikleri aşırı koruma, acıma, dışlama, ihmal gibi 16

tavırlar bu çocuklarda iletişim bozukluklarına yol açarak sosyal çevreye uyumlarını da zorlaştırmaktadır (15). Görme bozukluğu olan çocuklar genellikle yatılı okullarda eğitilmektedir. Ailelerinden çok az ayrılmış çocuklar için bu durum travmatik problemlere neden olabilmektedir (15 ). 2.8.Görme Engelli Bireylerin Genel özellikleri Doğuştan görme yetersizliğine sahip olan bireyler, amaçsız bir şekilde sallanma, yüzünün önünde ellerini sallama, gözlerini ovuşturma gibi hareketler de bulunabilirler. Görme yetersizliğine sahip olan bireyler, iletişime geçtiklerinde pasif ve anlamsız bir yüz ifadesine sahip olabilirler. Yüz ifadelerini değiştirmede güçlük yaşayabilirler. Görme yetersizliğine sahip olan bireylerin yer değiştirmelerini sağlayan yuvarlanma, yürüme, emekleme gibi hareket becerilerini kazanma zamanında, akranlarına göre gecikme görülebilir ( 19). Tamamen görmeyen (total kör ) bireylerin yürüyüşü daha kısa adım şeklinde, ayak sürüme davranışı, yavaş ve eğik yürüme gibi şekilsel davranışlar gösterebilirler (19). Görme engelli bireylerin kavram gelişiminde, bilişsel yeteneklerinde, algısal motor gelişiminde, akranlarına göre gecikme görülebilir ( 19 ). Soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde daha başarısız olabilmektedirler. 17

Görme yetersizliğinden kaynaklanabilecek eksikliklerini, diğer duyu organlarını (dokunma, işitme, koklama) kullanarak telafi etmeye çalışırlar (19). Bedensel ve zihinsel gelişimlerinde farklılık vardır. Bağımsız hareket edebilme becerileri sınırlıdır. Görme yetersizliğine sahip olan bireyler, en çok bağımsız hareket becerilerinde etkilenmektedir (19). 2.9. Görme Engellilerde Ağız ve Diş Sağlığı Görme duyusundaki yetersizliğin şiddetine,başlangıç dönemi ve süresine bağlı olarak ortaya çıkan çeşitli fiziksel, psikolojik, sosyal ve entelektüel engeller bireyin günlük hayatında birçok alanda zorluklar ile karşılaşmasına neden olmaktadır (20). Günlük ağız bakım uygulamalarının yeterince yapılamamasının bir sonucu olarak çürük (21,22) ve periodontal hastalıklara (23,24,25) görme engelli bireylerde daha sıklıkla karşılaşıldığı bildirilmektedir. Bunun yanı sıra travmatik diş yaralanmaları ve kayıpları da, özellikle erken yaşlarda, görme engelli bireylerde sık karşılaşılan bir durumdur ( 24,25). Kör bireylere kıyasla kısmi kör bireylerin ağız bakımının daha iyi olduğu bildirilmektedir(26,27). Sundell ve ark. (28) ise kısmi görme engelli bireylerde ağız bakımının ilerleyen yıllarda iyileşme eğiliminde olduğunu, buna karşın kör bireylerin ağız bakımının ise zamanla daha kötüye gittiğini vurgulamaktadırlar. 18

2.10. Görme Engelli Hastaya Diş Hekiminin Yaklaşım Teknikleri Görme engelli hastaların bakımı, hasta ve yakınlarından alınan anamnez ve sağlık bilgilerine göre oluşturulur ( 29). Görme engelli hastalara tüm uygulamalar için sözlü bilgilendirme yapılır (29). Açıklamalarda hastanın zihninde resim çizmesine yardımcı olmaya çalışılır Görme engelli hastaya refakat ederken hastanın koluna girilerek hasta desteklenir,kullandığı ekipman varsa kullanmasına izin verilerek komutla destek sağlanır (29). Görme engelli hastalar düşme riski açısından değerlendirilir ve izlenir. Görme engellilerin yardımcı köpekleri varsa onlara da özel ilgi göstermek gerekir.eğer köpek hastaneye giremiyorsa yardımcı personel köpeğin bakımını sağlayacak birine teslim edilmesinden sorumludur (29). 2.11. Neden Görme Engelli Çocuklar? Engellilik; bireyi bulunduğu sosyal ortamdan uzaklaştıran, zaman zaman kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için başkalarından yardım almalarını zorunlu kılan bir durumdur. Bu da engelli bireylerin pasivize olmasına ve etkin bir hayat sürememelerine neden olmaktadır. Görme engelli bireyler, görme dışındaki duyu organlarını etkili bir şekilde kullanabilmelerine rağmen, gerek bilgi ve iletişim eksikliğinden kaynaklı, gerek 19

ebeveynlerinin bu konuya yeterli ilgiyi göstermemelerinden dolayı diş hekimliği hizmetlerine ulaşmakta güçlük çekmektedirler. Etkili bir tedavi için hastalarla iletişim bizim için önemli bir unsurdur. Engelli çocuklarla iletişim kurmak için farklı yollar bulmak ve seçmek durumunda kalabiliriz. Engelli çocukların kullanabildikleri duyularına yönelmek en etkili yoldur. Görme engelli çocuklarda konuşarak ve dokunma duyusunu kullanarak iletişime geçebilir,onların ihtiyaçlarını karşılayabilir ve ağız bakımı konusunda diğer insanlara olan bağımlılıklarını azaltabiliriz. 20

3.GEREÇ VE YÖNTEM Bu çalışma Ege Üniversitesi Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır ( Etik Kurul No:15-7/14 ). Çalışmaya İzmir İli Bornova İlçesi ndeki Aşık Veysel Görme Engelliler okulunda eğitim gören yaş ortalaması 10,66 ± 3.06 110 çocuk dahil edildi. Çalışmaya dahil edilen bireylere (DSÖ) kriterleri doğrultusunda deneyimli bir hekim ve bir stajyer diş hekimi tarafından ayna, sond kullanılarak gün ışığı altında diş taramaları yapıldı. Çocukların ağız muayeneleri sırasında çocuklar oturtularak ışık kaynağı yardımı ile ağız hijyenlerinin durumlarını belirlemek için Simplified Oral Hygiene Index (OHI-S) (Greene ve Vermillion, 1964) (30) kullanıldı ( Tablo 12). Çürük, eksik ve dolgulu diş sayılarını belirlemek için daimi dişlerde DMFT (31),DMFS (31) süt dişlerinde ise dft indeksi kullanıldı. Daimi dişlerdeki eksiklik, diş çürük sonucu kaybedilmiş ise kaydedildi, süt dişi çekimleri indekslere dahil edilmedi. Çalışmada verilerin kaydedildiği bir anket formu hazırlandı. bilgi alındı. Anket formunda (Ek.1 ) çocukların sosyoekonomik düzeyleri ve ailelerin eğitim düzeyleri belirlendi. Çocukların cevap veremediği sorular için okul yönetiminden bilgi alındı. Debris İndeksi = (Bukkal skorlar) + (lingual skorlar) / (toplam incelenen bukkal ve lingual yüzey sayısı). Diş taşı İndeksi = (Bukkal skorlar ) + (Lingual skorlar ) / (toplam incelenen bukkal ve lingual yüzey sayısı). Oral Hijyen İndeksi= Diş Taşı İndeksi + Debris İndeksi 21

skorlar kriterler 0 Renklenme ya da debris yoksa 1 Yumuşak debris dişin 1/3 ' ünden daha azını kaplıyorsa ya da debris dışında sadece ekstirinsik renklenmeler varsa 2 Yumuşak debris diş yüzeyinin 1/3 ile 2/3 ' ü arasını kaplıyorsa 3 Yumuşak debris diş yüzeyinin 2/3 ' ünden fazlasını kaplıyorsa Tablo 2. OHI-S Debris sınıflandırma kriterleri skorlar kriterler 0 Diş taşı bulunamadı 1 Açığa çıkmış diş yüzeyinin 1/3 ' ünden daha azında supragingival diş taşı mevcutsa 2 Supragingival diştaşı açığa çıkan yüzeyin 1/3 ' ü ile 2/3 'ü arasını kaplıyorsa ya da dişin servikal üçlüsünde subgingival diş taşı gözleniyorsa ya da her ikisi mevcutsa 3 Supragingival diş taşı açığa çıkmış diş yüzeyinin 2/3 ' ünden fazlasını kaplıyorsa ya da dişin servikal 3 'lüsü boyunca subgingival diştaşı varsa ya da her ikiside mevcutsa Tablo 3. OHI-S Diş taşı sınıflandırma kriteleri Sağ molar Anterior Sol molar Toplam Bukkal Lingual Labial Labial Bukkal Lingual Bukkal Lingual Üst - - - - Alt - - - 22

4.BULGULAR Hastaların cinsiyet dağılımı n % kız 46 42 erkek 64 58 Tablo 4.Hastaların cinsiyet dağılımı Yapılan analizler sonucunda hastaların cinsiyet dağılımının 46 kız, 64 erkekten oluştuğu görüldü (Tablo 4). Annenin Eğitimi n % Okur-yazar değil 17 24 İlkokul-ortaokul 39 54 Lise 13 18 Üniversite 2 3 Doktora 1 1 Tablo 5. Annelerin eğitim durumu Çalışmaya katılan çocukların %24'ünün annesi okur -yazar değilken, %54 oranında ilkokul ve ortaokul mezunu olduğu tespit edildi. Lise mezunlarının oranı %18, üniversite mezunu oranı %3, yüksek lisans ve doktora eğitimi almış bireylerin oranı ise %1'dir ( Tablo 5). 23

Sistemik Hastalık n % Var 13 43 Yok 17 57 Tablo 6. Mevcut sistemik hastalık durumu Araştırmaya katılan görme engelli çocukların % 43' ünde sistemik hastalık görüldü(tablo 6). Bulgular ailelerin kendi beyanlarına dayanmaktadır. Diş Fırçalama Sıklığı n % Hiç 17 16 Ara sıra 28 26 Günde 1 kere 26 24 Günde 2-3 kere 36 34 Tablo 7. Diş fırçalama sıklığı Fırçalama sıklığı %16 oranında hiç, %26 oranında ara sıra, %24 oranında günde 1 kere ve %34 oranında da günde 2 ya da 3 kere olarak ölçüldü (Tablo 4). Şeker Tüketim Sıklığı n % Günde 3 defadan az 69 65 Günde 3 ya da 5 defa 26 25 Günde 6 defadan fazla 11 10 Tablo 8. Şeker tüketim sıklığı 24

Gün içinde şeker tüketim sıklığı %65 oranında 3 defadan az, %25'inde 3 ya da 5 defa, % 10 ' unda ise 6 kereden fazla olarak kaydedildi ( Tablo 8). Asitli İçecek Tüketim Sıklığı n % Hiç 35 34 Ara sıra 23 22 Günde 1 kere 45 43 Günde 1 kereden fazla 1 1 Tablo 9. Asitli içecek tüketim sıklığı Asitli içecek tüketiminin % 43 oranında günde 1 kere, % 1 oranında da günde 1 kereden fazla olduğu görüldü ( Tablo 9). Katılımcıların % 31 'i ilk defa bu çalışma ile diş hekimliği hizmeti ile karşılaştığı tespit edildi (Tablo 10 ). Diş hekimi ziyareti n % Var 68 69 Yok 31 31 Tablo 10. Diş Hekimi ziyareti sıklığı Çalışmaya katılan hastaların DMFT indeksi 2,52, DMFS indeksi 3,73 olarak bulundu. Ayrıca ortalama dft değeri 4,82, dfs değeri ise 7,2 olarak kaydedildi (Tablo.11). 25

DMFT DMFS dft dfs En az 1 1 1 1 En çok 9 19 33 29 Ortalama 2.52 3.73 4.82 7.2 Tablo 11.DMFT, DMFS,dft ve dfs tablosu Yapılan ölçümlerden sonra ortalama Debris İndeksi 5,12, ortalama Diş Taşı İndeksi 0,74 ve ortama Oral Hijyen İndeksi 5,86 olarak saptandı ( Tablo.12). Debris İndeksi Diştaşı İndeksi Oral Hijyen İndeksi En az 0,00 0,00 0,00 En çok 12,50 10,5 20,83 Ortalama 5,12 0,74 5,86 Tablo 12. OHI-S (Simplified) tablosu 26

5.TARTIŞMA Çalışmamızın verileri değerlendirildiğinde, görme engelli çocukların ağız bakımlarının yeterli olmadığı ve çürük risklerinin yüksek olduğunu görülmektedir. Çalışmamıza katılan çocukların annelerinin %17'si okur-yazar değil, %54'ü ilk ve ortaokul mezunu, % 18 lise mezunu ve yalnızca %4'ü yüksek öğrenim görmüştür (Tablo.5). Bu değerler düşündürücüdür. Gün içinde şeker tüketim sıklığı 3 defadan fazla olan katılımcı oranı % 35 iken (Tablo.8), yine gün içinde asitli içecek tüketme sıklığı 1 ve 1 kereden sık olan katılımcı oranı ise %44'dür (Tablo.9). Bu veriler, karyojenik madde kullanım oranının fazla olduğunu ve yüksek çürük riski için hazırlayıcı faktörler niteliğinde bulunduğunu gözler önüne sermektedir. Diş fırçalama sıklığı sonuçları göz önüne alınıp değerlendirildiğinde ise görme engelli çocukların % 16'sı dişlerini hiç fırçalamadığı, %26'sı ara sıra, %24'ü ise günde 1 kere fırçaladığı görülmüştür. %34'ü ise günde 2 ya da 3 kere dişlerini fırçalamaktadır (Tablo.7). Katılımcıların %31'i yapılan ağız muayenesi sayesinde ilk defa diş hekimleriyle karşılaşmıştır (Tablo.10). Bu da ağız durumlarını değerlendirdiğimiz çocukların, ağız ve diş açısından sağlık hizmetlerine ulaşabilirliği, bizim onlara ulaşma isteğimiz veya hasta ailelerinin bu konudaki bilinç ya da özenleri sorgulanması gereken durumlardır. 27

Periodontal açıdan görme engelli çocukların ağız ve diş sağlığını inceleyecek olursak, ağız bakım koşullarının elverişsiz olmasına bağlı olarak yüksek görünür plak varlığı ve gingivitis oranlarını görmek kaçınılmazdır (Tablo 12). Görme engelli çocukların yüksek DMFT, DMFS, dft, dfs oranlarına sahip olduğu görülmektedir (Tablo.11). Ülkemizde görme engelli çocukların ağız diş sağlığı üzerine yapılmış çalışmalara bakıldığında çalışmamızı destekler nitelikte olduğu görülmektedir. Bekiroğlu ve ark. (33) görme engelli bireylere hizmet veren bir eğitim kurumuna devam eden 7-16 yaşları arasındaki 178 görme engelli öğrenciyi ağız sağlığı açısından değerlendirmiş, öğrencilerin yalnızca %26,40 ının çürüksüz olduğunu ve yalnızca %2,2 sinin ağız bakımının iyi olduğunu tespit etmişlerdir. Benzer şekilde, Shetty ve ark. da (34) görme engelli çocukların ağız bakımının iyi olmadığını, çürük insidansının yüksek olduğunu ve genellikle orta şiddetli gingivitisli olduklarını tespit etmişlerdir. Tüm bu veriler ışığında görme engelli bireylere düzenli ağız diş sağlığı eğitimi verilmesinin ve rutin diş hekimi kontrolü yapılmasının, bu bireylerin ağız ve diş sağlığı durumlarının geliştirilmesi açısından yararlı olacağı düşünülmektedir. 28

6. SONUÇ Görme engelli bireyler ağız ve diş sağlığı açısından sağlıklı bireylerden daha yüksek risk altındadır. Yetersiz plak kontrolü ve bunun sonucunda açığa çıkan çürük ve periodontal hastalıklar, görme engelli hastaların diş tedavilerinin ve takiplerinin titizlikle yapılması gerektiğini göstermektedir. Bu yüzden bu hastalara koruyucu tedaviler üzerinde özellikle durulmalı ve düzenli sık kontrollerle olası sorunlar engellenmeye çalışılmalıdır. Görme engelli bireylerin aile ve bakıcılarının,ağız hastalıkları ve bunların sonuçları konusunda bilinçlendirilmesi ve bu yöndeki çabaların arttırılması ile ilerideki daha kapsamlı tedavilere olan gereksinimi azaltacaktır. Ülkemizde engelli çocukların ağız ve diş sağlığı sorunları göz ardı edilmektedir. Bu durumu aşmak, engelli çocuklara hak ettikleri kaliteli sağlık hizmetlerini sunmak ve yaygınlaştırmak için diş hekimlerinin üzerine büyük görevler düşmektedir. Bizler de her şeyden önce, hekim olma bilincimizle bize ulaşamayan bu hastalara da ulaşmaya çalışmalıyız. 29

7.KAYNAKLAR 1. Sarı HY : Zihinsel Yetersiz Bireylerin Sağlık Sorunları, TAF Prev Med Bull. 2010, 9-2, s:145-150. 2. Disability and Health June 2011. Erişim Adresi : http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs352/en/index.html, Erişim tarihi: 10.12.2011. 3. T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi ve DİE, 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması - SIS, 2002 Turkey Disability Survey. 2006. 4. Gogate P, Gilbert C : Blindness in Children: a world wide perspective. Community Eye Health Journal June, 2007, 20-62, s:32-33. 5. 5. MEB İstatistikleri 2010-2011. Erişim Adresi: www.tuik.gov.tr, Erişim tarihi: 15.06.2011. 6.Öztürk M. : Türkiye'de Engelli Gerçeği, MÜSİAD Cep Kitapları. İstanbul, 2011,1, s:17. 7. Özyürek, M. : Görme Engelliler, Anadolu Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi Yayınları. 1998, 561, s:150. 8. World Healt Organization, (WHO) : Change the Defination of Blindness. Erişim adresi: http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs282/en/index.html Erişim tarihi: 10.05.2013. 9. World Health Organization, Visual impairment and blindness. Erişim adresi: http://www.who.int/mediacentre/factsheets/ fs282/en, Erişim tarihi: 06.02.2013. 10. Tufan İ, Arun Ö. : Türkiye bilimsel ve teknik araştırma kurumu Türkiye özürlüler araştırması. Ankara, 2006, 2, s:1-10. 30

11. World Health Organization. Prevention of blindness and visual impairment. Erişim adresi: http://www.who.int/blindness/ causes/en, Erişim tarihi: 02.02.2013. 12. Apte RS, Scheufele TA, Blomquist PH: Etiology of blindness in an urban community hospital setting. Ophthalmol, 2001, 693 6, 108. 13.Baş, A.B. : Türkiye de ve Dünyada Körlüğün Nedenleri ve Alınması Gereken Önlemler. Özel Eğitim Dergisi, 1993, 1-3, s:48-51. 14. Enç, M : Görme Özürlüler Gelişim, Uyum ve Eğitimleri. Ankara, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, 2005, 2-1, s:24. 15. Varol, N. : Erken Çocukluk Döneminde Görme Bozukluğu olan Çocuklar, (Çeviri: Working with Young Blind and Visually İmpaired Children and Their Families). Ankara, Karatepe Yayınları, 1996, 1, s:120. 16. Bengisu, Ü. : Göz Hastalıkları. Ankara, Palme Yayıncılık, 1998, 4, s:45. 17. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi : Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Görme Engelliler. Ankara, 2008. 18..MyDearBody, Sağlık Portalı İletişim Formu : Göz ile İlgili Hastalıklar. Erişim adresi : http://tr.mydearbody.com/hastaliklar/goz-hastaliklari.html, Erişim Tarihi : 3.05.2013. 19.Özyürek, M. : Görme Yetersizliği olan Çocuğu Bağımsızlığa Hazırlamak için Ana Baba Rehberi. Ankara, Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, 1995, s:17-25. 20. Kanar HL. : The blind and the deaf. In: Nowak AJ (eds). Dentistry for Handicapped Patients. St.Louis, Mosby, 1976, 3, s:121-33. 21. Prashanth ST, Bhatnagar S, Das UM, Gopu H : Oral health knowledge, 31

practice, oral hygiene status, and dental caries prevalence among visually impaired children in Bangalor. 22. Ahmad MS, Jindal MK, Khan S, Hashmi SH. : Oral health knowledge, practice, oral hygiene status and dental caries prevalence among visually impaired students in residential institute of Aligarh.J Dent Oral Hygiene, 2009, 1, s:22-6. 23. Nandini NS. : New insights into improving the oral health of visually impaired children. J Indian Soc Pedod Prev Dent, 2003,142-3, 21. 24. Reddy K, Sharma A. : Prevalence of oral health status in visually impaired children. J Indian Soc Pedod Prev Dent 2011, 25-7, 29. 25. McDonald, Avery, Dean, : Dental problems of children with disabilities: Dentistry for the child and adolescent. Mosby Elsevier publication, 2004, 8, s:550-1. 26. Anaise JZ. : Periodontal disease and oral hygiene in a group of blind and sighted Israeli teenagers (14 17 years of age). Community Dent Oral Epidemiol, 1979, 353-6, 7. 27. Greeleg CB, Goldstein PA, Forrester DJ. : Oral manifestations in a group of blind students. ASDC J Dent Child,1976, 39-41, 43. 28. Sundell SO, Klein H. : Toothbrushing behavior in children: a study of pressure and stroke frequency. 29. Aygün B. : Acıbadem Dökümantasyon Sistemi, Engelli Hasta Bakım Talimatı, 2010, TD-T48. 30. http://www.mah.se/capp/methods-and-indices/oral-hygiene Indices/Simplified- Oral-Hygiene-Index--OHI-S/. 31.World Health Organization.Oral Health surveys basic medhods.4 th ed.geneva 32

World Health Organization,1997. 32. Bekiroglu N, Acar N, Kargul B.: Caries experience and oral hygiene status of a group of visually impaired children in istanbul, Turkey. Oral Health Prev Dent, 2012, 10, s:75-81. 33. Shetty V, Hegde AM, Bhandary S, Rai K. : Oral health status of the visually impaired children--a south Indian study. J Clin Pediatr Dent, 2010, 213-6, 34. 33

8.ÖZGEÇMİŞ 17.05.1990 'da Konya' da doğdum.ilkokul ve ortaokulu Amasya Merzifon Mehmetçik İlköğretim Okulu'nda bitirdim. Liseyi ise İzmir Atatürk Lisesi'nde tamamladım. 2010 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini kazandım. 34

EK 1: EGE ÜNİVERSİTESİ PEDODONTİ ANABİLİM DALI BİTİRME TEZİ ANKETİ CİNSİYET: YAŞ: DMFT: dft: DMFS: dfs: 55 54 53 52 51 61 62 63 64 65 17 16 15 14 13 12 11 21 22 23 24 25 26 27 47 46 45 44 43 42 41 31 32 33 34 35 36 37 85 84 83 82 81 71 72 73 74 75 Plak indeksi: OHİ-S : Anne DMFT: DMFS: Plak indeksi: OKULUNUZ: 1: devlet okulu 2: özel okul ANNENİZİN EĞİTİM DURUMU: 1: okur-yazar değil 2: ilkokul-ortaokul 3: lise 35

4: üniversite 5: yüksek lisans-doktora AİLENİZİN ORTALAMA AYLIK GELİRİ: DİŞLERİNİZİ HANGİ SIKLIKTA FIRÇALIYORSUNUZ? 1: fırçalamıyorum 2: ara sıra 3: günde 1 kez 4: günde 2-3 kez SİSTEMİK HASTALIĞINIZ VAR MI? SÜREKLİ KULLANDIĞINIZ BİR İLAÇ VAR MI? BESLENME ALIŞKANLIKLARINIZDA ŞEKER, TATLI TÜKETİMİNİZ NASILDIR? (çayla birlikte alınan şeker dahil) 1: az - < günde 3 2: orta sıklıkta - günde 3-5 3: çok fazla- > günde 5 BESLENME ALIŞKANLIKLARINIZDA ASİTLİ İÇECEK TÜKETİMİNİZ NASILDIR? 1: Hiç 2: günde 1 kez 2: günde 1 den fazla 36

SAĞLIKLI BESLENDİĞİNİZE İNANIYOR MUSUNUZ? 1: evet 2: hayır İLK DEFA DİŞHEKİMİNE KAÇ YAŞINDA GİTTİNİZ? 37