Finansal Kırılganlık: Türkiye de Şirketlerin Finansal Yapısının Bozulması



Benzer belgeler
2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2012, No: 33

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 86

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71

Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri


A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık

Büyüme Değerlendirmesi: Çeyrek

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

Döneminde Türk Bankacılık Sektörü

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

KÜRESEL KRİZ VE TÜRKİYE EKONOMİSİ K. ÖNDER ERGÜN MALİYE UZMANI

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

internet adreslerinden

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2013, No: 65

Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması. Tahsin BAKIRTAŞ

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Ulusal Finans Sempozyumu Dr. İbrahim M. Turhan Başkan Yardımcısı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

Marmara Üniversitesi Finans Sektöründe Yabancı Sermaye Sempozyumu

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE 2011 YILI EKONOMİK BEKLENTİLERİ. Dr.Süleyman Yaşar. 17 Nisan 2011

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI TABLO LİSTESİ

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI GRAFİK LİSTESİ

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Tablo 7.1: Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

Finans dışı şirketlerin YP cinsi borçlanmaları ilk çeyrekte yavaşladı

Ekonomi. Dünya Ekonomisi. FED varlık alımlarını durdururken, Avrupa Merkez Bankası negatif faiz uygulamaya. başlamıştır.

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

ABD Eşik Altı (Subprime) Finans Krizi. Yrd. Doç. Dr. Cem Demiroğlu Koç Üniversitesi

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

Özel sektör Dış Borçları: Yeni bir kırılganlık kaynağı mı?

GRAFİK LİSTESİ. Grafik I.7.

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

HAFTALIK BÜLTEN 7 EYLÜL EYLÜL 2015

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Cari açık ve finansmanı

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

TÜRKİYE SERMAYE PİYASASI. 23 Kasım 2011

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa: Küresel Likidite Dalgası Çekilirken Toparlanmayı Korumak

Ödemeler Dengesi Bülteni

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:5

Cumhuriyet Halk Partisi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2013, No: 52

EKONOMİK GÖRÜNÜM Bursa Ticaret ve Sanayi Odası

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Grafik I.1 Seçilmiş Ülkelerde Piyasa Güven Göstergeleri 1 Grafik I.2 Kredi İflas Takası Endeksleri 2 Grafik I.3 Gelişmiş Ülke Borsa Endeksleri 2

Merkez Bankası Gecelik Borçlanma Faizi (%)

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2014, No: 92

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:4

ANADOLU NUN İKİNCİ 500 DE YILDIZI PARLADI ARAŞTIRMA

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

İTHİB YK SUNUMU 20 Eylül, Prof Dr. Ümit Özlale İTHİB Danışmanı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

17 ARALIK IN EKONOMİK ETKİLERİ Hacı Dede Hakan KARAGÖZ

FİNANS VE MAKROEKONOMİ. Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme. Finansal Krizler ve Ekonomi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2014, No: 90

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

2015 EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

HAFTALIK EKONOMİ RAPORU

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

internet adreslerinden

Transkript:

Finansal Kırılganlık: Türkiye de Şirketlerin Finansal Yapısının Bozulması Bir süre önce yazdığım Tüketici Kırılganlığı: Konut Piyasasında Balon Var Mı? 1 başlıklı yazıda, 2008 de ABD deki küresel finans krizinin ardından gündeme gelen tüketici kırılganlığı kavramını ele almışım. Bu yazıda, son zamanlarda yine çok duymaya başladığımız finansal kırılganlık kavramını ele almaya çalışacağım. Genel bir girişten sonra, finansal kırılganlığın reel sektörde faaliyet gösteren Türk şirketlerinde hangi boyutlara ulaştığını tartışmak istiyorum. İstanbul Sanayi Odası nın (İSO) yakınlarda yayımladığı, ilk 500 ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşuna ilişkin verilerin konuyu daha somut olarak kavramamızı sağlayacağını düşünüyorum. Finansallaşan Kapitalizm ve Finansal Kırılganlık 1990 lardan bu yana üretimden kopuk trilyonlarca doların dünya piyasalarında (kredi, emtia, döviz, menkul kıymet tahvil, bono, türev enstrümanlar vs. piyasalarında) dolaşmakta olduğu biliniyor. Bunun, kapitalizmin yeni bir aşamasını temsil ettiği çokça yazıldı, çizildi. Neo-liberal politikaların (finans sistemi üzerindeki denetimlerin gevşetilmesi veya kaldırılması [deregülasyon]) yolunu açtığı bu yeni durum, finansallaşmış kapitalizm olarak tanımlanıyor. Yatırımcılar, trilyonlarca doları kârlı buldukları alanlara yatırıyor, böylece konut veya hisse senetleri gibi varlıkların değeri şişmeye başlıyor. Daha fazla kâr fırsatı, yatırımcı şirketleri özkaynaklarının çok üzerinde borçlanmaya sevk ediyor; sonunda bir nedenle varlık fiyatları düşüp yerlerde sürünmeye başladığında, ağır borç yükünün altından kalkamayan şirketler batmaya başlıyor. Sonra devletler halkın parasıyla kurtarmaya geliyorlar vs. Dolayısıyla finansal kırılganlık, yapısal olarak şu mekanizmaya dayanıyor: Bankacılık kriterleri açıkça çiğnenerek açılan devasa miktardaki krediler ve verilen borçlar sayesinde yatırımcı şirketler ucuza (düşük faizle) borçlanabiliyor. Varlık fiyatlarının spekülatif şekilde yükselmesi ve kolay borç bulma imkânı, daha fazla borçlanmayı beraberinde getiriyor. Böylece özkaynak/borç oranı fazlasıyla bozuluyor ve şirketler finansal açıdan kırılganlaşıyor. Örneğin, eski borçları çevirmek üzere yeni borç bulma imkânı daralıyor; ya da borçluluk düzeyi arttığı için yeni borçlar bu sefer daha ağır şartlarla veriliyor. Giderek daha yüksek faizli ve daha kısa vadeli borçlarla kendini çevirmeye çalışan şirketler iflas riskiyle karşı karşıya kalıyor. Gelişmekte Olan Piyasalar da Reel Sektörün Aşırı Borçlanması ( Borç Balonu ) Yukarıda kabaca çizdiğim manzara daha çok merkez kapitalist ülkelerdeki yatırım bankaları için geçerli. Gelişmekte olan piyasalar da (GOP) ise finansal piyasalar o kadar derinlikli değil. Bu bağlamda, örneğin Türkiye de sadece inşaat şirketlerine yüksek miktarda kredi açan ve bunun için de dışarıdan borçlanan bankalardan bahsedebiliriz. Konut balonunun patlaması elbette bu bankları riske sokacaktır.

GOP larda finansal kırılganlık sorunu daha ziyade reel sektör şirketlerinde karşımıza çıkıyor. Bu ülkelerdeki tarihsel sermaye birikimi yetersizliği sorunu, sanayi şirketlerini dış kaynak bulmak zorunda bırakıyor. Finansal krizin ardından Amerikan Merkez Bankası (FED), daha sonra AB ve Japonya merkez bankaları, banka ve finans kuruluşlarını kurtarmak üzere 2009 dan bu yana 20 trilyon dolardan fazla para bastılar. Bankalara verilen paralar çeşitli nedenlerle bu ülkelerde kalmadı ve GOP lara akın etti. Türkiye, Endonezya, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya, Çin gibi ülkelerde şirketler, aşırı küresel likidite bolluğundan faydalanarak doğrudan veya yerli bankalar aracılığıyla bol bol borçlandılar. O zamanlar bu, pek riskli bir işlem gibi görünmedi. Örneğin Türkiye de dövizle borçlanmanın TL cinsinden maliyeti yüksek değildi, zira yurda giren bol miktarda döviz TL yi gerçekte olduğundan daha değerli hale getirmişti. Bu ülkeler krizin merkezinde değillerdi, bu nedenle iç tüketim merkez ülkelerde olduğu ölçüde çökmedi. Aksine bankalar, iç talebi kışkırtmak adına, uygun koşullarda buldukları dış kredileri ve GOP lara akın eden sıcak para yı bol bol kredi kartı dağıtıp tüketici kredisi açmakta kullandılar. Küresel likidite böylece üretimin yanı sıra tüketimi de finanse etmiş oldu. Bu sayede Türkiye de küresel kriz, sadece 2009 da ekonominin % 4,7 küçülmesiyle atlatıldı. 2010 dan itibaren Türkiye ekonomisi tıpkı diğer GOP lar gibi tekrar yüksek büyüme dönemine girdi. Rakamlar, GOP lardaki özel şirketlerin borçlanma düzeyine ilişkin çok dikkat çekici bir tablo ortaya koyuyor. Bank of International Settlements ın (BIS) verilerine göre, küresel borç düzeyi 2009-2013 yılları arasında 205 trilyon dolardan 245 trilyon dolara yükseldi; yani 40 trilyon dolar arttı. Bu miktarın 15 trilyon doları, merkez kapitalist ülke hükümetleri tarafından borçlanıldı. Geriye kalan 25 trilyon doların neredeyse tamamını ise GOP lardaki özel şirketler borçlandı. Bu miktarın 17 trilyon dolarını da GOP ların reel sektör firmaları borçlandılar. Böylece GOP larda finansal olmayan kuruluşların borç yükü, 2008-2014 arasında 30 trilyon dolardan 47 trilyon dolara yükseldi. Gayri Safi Yurtiçi Hasılaları (GSYH) merkez ülkelerden çok daha küçük olan GOP lar, kriz sonrası dönemde merkez ülkelerden çok daha fazla borçlandılar. 2 Peki, Türkiye deki reel sektör şirketleri bu dönemde ne kadar borçlandı? Çin gibi olağanüstü boyutlarda borçlanan ülkelerle karşılaştırılınca, Türk reel sektör şirketlerinin küresel likidite bolluğundan aldığı pay devede kulak kalıyor. Fakat bilanço büyüklüklerini dikkate aldığımızda, döviz borcunun yine de büyük boyutta olduğunu ve asıl önemlisi borçlanma ivmesinin çok yüksek olduğunu görüyoruz. Türkiye de reel sektörün döviz borcuna ilişkin verilere ulaşmak zor. Firmalar döviz kredilerini ya doğrudan yurtdışında veya dolaylı olarak yurtiçindeki bankalar aracılığıyla temin ediyor. Fakat Türkiye de kullanılan bütün döviz kredilerinin esas kaynağı, GOP lardaki banka ve şirketlere borç veren yabancı bankalar ve ülkeye giren sıcak para. O halde şu sonuca varabiliriz: Reel sektörün toplam döviz yükümlülükleri (döviz cinsinden borçları) ile toplam döviz varlıkları (döviz birikimleri) arasındaki fark, bu şirketlerin bol küresel likidite döneminde biriktirdiği döviz borcunu gösterecektir. Bu farka, döviz açık pozisyon u diyoruz. Aşağıdaki grafik 2008-Mayıs 2014 arasında reel sektörün net döviz açık pozisyonunu gösteriyor.

Grafik 1: 2008-2014 arasında reel sektörün döviz varlıkları-yükümlülükleri ve net açık döviz pozisyonu (Sağ eksen: milyon dolar cinsinden borç düzeyini gösteriyor; örneğin 50 milyar dolar, 100 milyar vs. Ortadaki yatay çizgi: yılları gösteriyor; 2008, 2010 ; 2014-04, Nisan 2014 ü gösteriyor.) 300,000 250,000 255,863 271,210 200,000 225,979 150,000 151,789 100,000 101,239 50,000 76,994 87,011 89,729 0-50,000 2008 2010 2012 2013-06 2013-12 2014-04 Varlıklar Yükümlülükler Net döviz açığı -100,000-71,324-150,000-200,000-138,968-173,614-169,971 Kaynak: TCMB Reel sektörün döviz borcu 2008-2014 (Mayıs) döneminde iki misline yakın artarken, elindeki döviz varlıkları (örneğin bankalarda tuttuğu döviz mevduatı) çok daha düşük bir artış gösteriyor. Sonuçta net döviz pozisyon açığı, geride bırakmakta olduğumuz bol likidite döneminde iki mislinden fazla artıyor. Bunun nasıl bir önemi var diyeceksiniz? Gelişmekte Olan Piyasalarda Reel Sektörün Artan Finansal Kırılganlığı Yaklaşık bir yıldır yaşanan gelişmeler, dünyada spekülatif amaçlarla dolaşan aşırı likidite döneminin sona ermekte olduğunu gösterdi. Merkez ülkelerde kriz yaşanırken GOP larda reel sektörün gerçekleştirdiği aşırı borçlanma, bu yeni dönemde ağır bir yüke dönüşmeye başladı. FED, Mayıs 2013 de Amerikan bankalarının bilançolarını düzeltmek üzere bastığı para miktarını giderek azaltacağını duyurdu. 2014 Sonbahar da FED artık bankalara sermaye sağlamayı durduracak. Bu açıklama üzerine, Türkiye dahil bütün GOP larda (Hindistan, Meksika, Brezilya, Endonezya, Güney Afrika vs.) döviz girişi yavaşladı, hatta sermaye kaçışı oldu. Döviz kurları ve faizler yükseldi. Son aylarda ise FED in 2015 ortaları veya en geç sonunda kısa vadeli faizleri yükselteceği konuşuluyor. FED in faizleri yükseltmesi, ABD devlet tahvili faizlerinin yükselmesi ve spekülatif fonların GOP lardan çıkıp bu tahvillere yönelmesi demek. Zira krizin merkezi GOP lara kayacağı için, Türkiye gibi ülkelerde tahvil faizleri, dolayısıyla getiri oranları daha yüksek olsa bile, spekülatif sermaye büyük oranda ABD ve diğer merkez ülkelerin tahvillerini tercih edecek.

FED in, ABD bankalarının bilançolarını düzeltmek üzere para basmaya son vermesi, üstelik 1-1,5 yıl içinde faizleri yükseltecek olması, GOP lardaki reel sektör için büyük riskler içeriyor. Bu ülkelerdeki reel sektör şirketleri borçları çevirmekte zorlanacaklar. Bunun birkaç nedeni var: i) Artık düşük faizle yüksek miktarda borçlanma imkânı ortadan kalkacak. ii) iii) GOP lardan sermaye kaçışı, ulusal para birimlerinin değer kaybetmesine yol açacak. Bütün ithal ürünlerin fiyatı artacağı için enflasyon yükselecek. Yüksek enflasyon faizleri düşürmeyi zorlaştırırken, döviz kurunun yükselmesi borçlanmayı pahalılaştıracak. Üstelik mevcut dış borç stokunun TL karşılığı durduğu yerde artacak. (Aslında son bir yıldır Türkiye de bu süreci kısmen yaşıyoruz). Dış finansman bulma güçlüğü, büyümek için dış kaynaklara aşırı bağımlı hale gelen GOP larda ekonominin yavaşlamasına yol açacak. Ekonomik yavaşlama, ciroların düşmesi ve borçların ödenmesi için daha az özkaynak ayrılmasına/daha fazla borçlanılmasına neden olacak (2014 de Türkiye ekonomisinin yavaşlamasının ardında bu olgu yatıyor). Yazının sonunda, 2013 Mayıs ında FED açıklamasının ardından Türkiye de büyük ve orta boy sanayi şirketlerinin bilançolarının bozulması üzerinde durmak istiyorum. Aslında yukarıda gelecek zaman kipi kullanmama rağmen, gelecekteki riskleri bugünden daha alt düzeyde yaşamaya başladığımızı vurgulamak niyetindeyim. Mayıs ve Aralık 2013 aylarındaki sınırlı sermaye kaçışı ve TL nin dolar karşısında değer kaybetmesi, ekonominin göreli yavaşlamasıyla birleşince bakın Türkiye nin büyük firmalarını nasıl etkiledi. Türkiye de Büyük ve Orta Ölçekli En Büyük 1.000 Sanayi Kuruluşunun Durumu - 500 Büyük Sanayi Kuruluşu İstanbul Sanayi Odası nın (İSO) yayımladığı ilk 500 sanayi kuruluşu ve ardından yayımladığı ikinci en büyük 500 sanayi kuruluşuna ilişkin raporlar, reel sektörün aşırı borçlanması ve TL nin değer kaybetmesiyle birlikte, 2013 te şirketlerin finansal yapısındaki bozulmayı ortaya koyuyor. Kısaca verilere bakalım. İSO nun en büyük 500 sanayi kuruluşu raporuna 3 göre, 487 si özel sektöre ait 500 firmanın toplam borcu 2012 de 190 milyar TL den, 2013 de 238 milyar TL ye yükseliyor (artış oranı % 25). Başka bir göstergeyle söyleyecek olursak, toplam borçlar yıllık satış hasılatının % 52 sine ulaşıyor. Geçen yıl TL nin % 20 değer kaybetmesi, aşırı borçlanmış olan büyük sanayi kuruluşlarının finansman maliyetini artıyor. Öyle ki 500 sanayi kuruluşunun 36,5 milyar TL olan faaliyet kârının yarısından fazlası, yani 19 milyar TL si finansman giderlerini karşılamaya gidiyor. Böylece 2013 de toplam kârları yüzde 8,5 azalıyor ciddi bir azalma. Kârın azalması, şirketlerin daha az özkaynak yaratabilmesi anlamına geliyor. Nitekim 2012 ye göre özkaynaklar cari olarak % 6,2 artmış, enflasyon dikkate alındığında ise artmamış.

Aşırı borçlanma ve kârlardaki düşüş, özel sanayi kuruluşlarında borç/özkaynak oranının % 150 ye ulaşmasına yol açıyor. Daha açık anlatımla, 250 TL lik bir faaliyet/yatırımın 100 TL lisi özkaynakla finanse edilirken, 150 TL si borçla finanse ediliyor. Yorumcular bu oranın, son 10 yılın en kötü oranı olduğunda birleşiyor. Halbuki söz konusu oran merkez kapitalist ülkelerde % 70 oranında (100 birimlik özkaynağa karşılık sadece 70 birimlik borç kullanılıyor). Sonuç olarak, 2012 de 500 büyük sanayi kuruluşundan 63 ü zarar ederken, 2013 te 129 kuruluş zarar ediyor. - Orta Ölçekli Sanayi Kuruluşlarının Durumu Bu rapordan kısa süre sonra İSO, Türkiye nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu raporunu açıkladı. 4 Bunlar esas olarak Anadolu da yaygın olan orta ve küçük ölçekli kuruluşlar. Böylelikle rapor, bazı Anadolu şehirlerindeki büyüme ve refah artışının sürdürülebilirliğine ilişkin veriler de içermiş oluyor. İkinci 500 de yer alan orta-küçük boy sanayi işletmeleri, ilk 500 kuruluşuna göre oransal olarak daha fazla istihdam yaratıyor, daha fazla ihracat gerçekleştiriyor. Raporda, ikinci 500 büyük sanayi kuruluşunun da borçlarının yüksek oranda arttığını görüyoruz: 2012 ye göre artış oranı % 28,5. Döviz cinsinden aşırı borçlanma, 2013 te yaşanan kur artışının yol açtığı tahribatın artmasına neden olmuş: Bu kuruluşlar 5,4 milyar TL lik faaliyet kârlarının yarısından fazlasını, yani 2,7 milyar TL sini artan finansman giderlerini karşılamakta kullanmış. Aşırı borçlanma, kur artışının etkisiyle faiz giderlerini 1,1 milyar TL, yani % 73 gibi çok yüksek bir oranda arttırmış. Böylece toplam kârlar 2012 ye göre % 30 oranında azalarak 3 milyar TL den 2,2 milyar TL ye inmiş. Sonuç Bütün bunlar, esas olarak, küresel krizin GOP lara kaymaya başlamasının bir sonucu. Fakat Türkiye ye özgü nedenler durumu daha da ağırlaştırıyor: Gayet iyi bilindiği gibi son yıllarda ekonomik büyüme artık sanayi ve yatırım ağırlıklı değil; inşaat ve turizm, bir başka deyişle tüketim ağırlıklı. İmalat sanayi kapsamına girmeyen madencilik ve enerji sektörünü de ekonomik büyümeye daha fazla katkıda bulunuyor. Hükümet kaynakların, kredilerin, devlet ihalelerinin bu sektörlere, özellikle inşaata akmasını sağlıyor. Nedeni gayet açık: AKP nin çevresinde kümelenen şirketlerin kaynak yapıları zayıf; bu nedenle hızla büyümeleri gerekiyor ki AKP öz sermayesine arkasını dayayabilsin ve kendini güvende hissedebilsin. Diğer bir nedeni de inşaat, turizm gibi sektörlerde hem kısa sürede büyük rantlar yaratılabilmesi hem de bu rantların bir bölümünün halka hızla dönebilmesi. Küresel krizin GOP lara kaymakta olduğu bu dönemde, Türkiye yüksek borçla dönen imalat sanayi ve giderek şişen konut balonuyla, artan siyasi belirsizleri ve jeopolitik riskleriyle ekonomide alt-üst oluşlar yaşamaya aday görünüyor.

1 Bkz: http://bgst.org/ulke-gundem/tuketici-kirilganligi-konut-piyasasinda-balon-var-mi 2 Veriler, muhalif iktisatçı Jack Rasmus un şu makalesinden alındı: The US Federal Reserve vs. Emerging Market Economies, 20 Temmuz 2014, link: http://www.telesurtv.net/english/opinion/the-us-federal-reserve-vs.-emerging-market- Economies-20140720-0052.html. Gelişmeleri daha iyi kavramak için iki makaleden oluşan bu yazı dizisinin ilk makalesini de tavsiye ederim: Jack Rasmus, Is the Center of the Global Crisis Shifting to Emerging Economies? 06.07.2014, link: http://www.telesurtv.net/english/opinion/is-the-center-of-the-global-economic-crisis- Shifting-to-Emerging-Markets-20140801-0027.html. 3 İşte Sanayinin Devleri, Dünya Gazetesi, 24.06.2014, link: http://www.dunya.com/iste-sanayinindevleri-231556h.htm 4 Türkiye nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Raporu Açıklandı, link: http://www.cayyolu.com.tr/haber/-turkiye-nin-ikinci-500-buyuk-sanayi-kurulusuaciklandi/95470