YUNANİSTAN DA MÜBADELE SONRASI YER ADLARININ DEĞİŞTİRİLMESİ

Benzer belgeler
1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

Samsun daki Pontusçu Faaliyetler

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Sakarya ili kültür ve turizm bakımından önemli bir potansiyele ve çeşitliliğe sahiptir. İlde Taraklı Evleri gibi

Lozan Barış Antlaşması

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Samsun-Kavkaz Tren Feri Hattı faaliyette

5. BÖLÜM: BULGULAR Yerleşik Yabancılara Yönelik Bulgular

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

BODTO, HİJYEN EĞİTİMLERİ BAŞLADI

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar?

TOPLUM TANILAMA SÜRECİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI

TÜRK TURİSTİN İLGİSİNİ ÇEKEN OSMANLI MİRASINA SAHİBİZ

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

TÜRK TURİSTİN İLGİSİNİ ÇEKEN OSMANLI MİRASINA SAHİBİZ

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

KENT TARİHİ VE TANITIMI DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Dr. Evren Dayar


1950 LERDEN GÜNÜMÜZE GELEN BİR ALIŞVERİŞ KOMPLEKSİ: BALIKESİR KASAP VE SEBZE HALİ. Gaye BİROL Yrd. Doç. Dr., Balıkesir Üniversitesi Mimarlık Bölümü

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İZMİR 1 NUMARALI KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

Diyalog İçin Halk Bilimi Projesi Ankara Etkinlik Haftası Çerçevesinde BALKANLAR VE TÜRKİYEDE HALK KÜLTÜRÜ KONFERANSI

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Tarih:. Yer:. Katılımcı numarası:... Sosyolinguistik Görüşme 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum tarihiniz:.. Yaşınız:.. Milliyetiniz:.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Geçmiş zaman olur ki...

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ

SOMALİ ÜLKE RAPORU

Midilli Kültür Başkenti olmak için destek bekliyor

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

3. Eðitim - Öðrenim ve Saðlýk Kýrsal yörelerde (köylerde) eðitim ve saðlýk

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

ULUSLARARASI FOLKLOR, KORO & ORKESTRA FESTİVALİ PARGA-YUNANİSTAN 4-8 Temmuz 2016

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

Ekim Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

YAYIN VE BASIM. İstanbul F Bursa Araştırma 7 Vakfı F-1 Belgeler 1 16 F-1 Mimarlıktan Haberler 1 58 F-1. Bursa Araştırmaları 1

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ - MİMARLIK BÖLÜMÜ RESTORASYON ANABİLİM DALI YERLEŞİM DOKULARININ ÇÖZÜMLENMESİ

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Doğal Afetler ve Kent Planlama

kimdir? Nazif Kerem GÖZENER ÖZGEÇMİŞ

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

Konu: Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği nin uygulamaları hakkında.

BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU

Soru Sınıf ve Nu: Müfredat sınıf YGS Harita Bilgisi-Arazi Rehberimiz: İzohipsler

TARİHİ BAHÇELERDE RÖLÖVE ve RESTORASYON DERSİ. Restitüsyon Rölöve Restorasyon Rehabilitasyon Renovasyon

TUROB - Selanik Philoxenia 2013 Turizm Fuarı Sonuç Raporu

KISA TARİHÇE : ŞEHİR ÖZELLİKLERİ :

Harita Üzerinde Türkiye Elektrik Tüketimi

Ek Genelge ile 2006 Yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri açıklanmaktdır.

TABLOLARIN LİSTESİ YAZI İÇİNDEKİ TABLOLARIN LİSTESİ ÖZEL AMAÇLI TABLOLARIN LİSTESİ GRAFİKLERİN LİSTESİ YAZI İÇİNDEKİ HARİTA VE KROKİLERİN LİSTESİ

BÜYÜKPARK SOSYAL ODAKLI KAFETERYA TASARIMI

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25).

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

T.C TRABZON BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE MECLİSİ İMAR VE BAYINDIRLIK KOMİSYONU RAPORU

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

ĐSTANBUL DOLMABAHÇE SARAYI, SAAT KULESĐ VE CAMĐĐ TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

Gezdikçe Gördükçe BD TEMMUZ İzlen Şen Toker. Güzel ağaç adlı masal kasabası. lberobello

sonra Türkiye deki şehirli nüfus, toplam nüfusun yarısını geçmiştir. TÜİK in 2017 verilerine göre şehirli nüfus oranı %92,5 dir.

Türk mutfağı dünya mutfakları arasındaki en eski mutfaklar arasında yer almaktadır. Türk mutfağının dünyanın en eski mutfaklar arasında yer almasının

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

Çalışma alanları. 19 kasım 2012

MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK HİZMET BEDELLERİNİN HESABINDA KULLANILACAK 2002 YILI YAPI YAKLAŞIK BİRİM MALİYETLERİ HAKKINDA TEBLİĞ

Küreler. Sayfa YILI FİYAT LİSTESİ KÜRE FİYAT LİSTESİ COLORS OF THE EARTH BARKOD NO ÜRÜN KODU ÜRÜN ADI BİRİM FİYATI ADET

Yard. Doç. Dr. Mine Afacan Fındıklı. İş Değerleri ve Çalışma Hayatına Yansımaları

FUAR İLE İLGİLİ BİLGİLER. Helenic Organization of International Trade Fairs FAALİYET İLE İLGİLİ AYRINTILI BİLGİLER

Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri

ÖZTÜRK: TURİZM BÖLGELERİNE DİREK UÇUŞ ŞART

BOĞAZA. sevgiyle gülümseyen bir ev... Özlem ve Halit Akyürek ten Boğaz da bir restorasyon çalışması...

HIGHGATE DE VINTAGE VE ÇAĞDAŞ ÇIZGILERIN ARMONISI

Kütahya nın Sosyo-Ekonomik Göstergeleri

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında)

KURUMSAL DIŞ DEĞERLENDİRME TAKIMI ZİYARET PLANI (AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ)

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

2. PLANLAMA ALANININ ÜLKE VE BÖLGEDEKİ YERİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Transkript:

YUNANİSTAN DA MÜBADELE SONRASI YER ADLARININ DEĞİŞTİRİLMESİ Sefer Güvenç Lozan Mübadilleri Vakfı Genel Sekreteri 30 Ocak 1923 tarihinde Yunanistan ve Türkiye arasında imzalanan Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyruklarıyla, Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının zorunlu mübadelesini (Exchange obligatoire) ön görmüştür. Bu sözleşmenin 1. maddesi Bu kimselerden hiç biri, Türk hükümetinin izni olmadıkça Türkiye ye ya da Yunan hükümetinin izni olmadıkça Yunanistan a dönerek orada yerleşemeyeceklerdir. Hükmünü içermektedir. 18 Ekim 1912 tarihinden sonra doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalanları da kapsamına alan bu sözleşme her iki ülkeden yaklaşık iki milyon insanı doğrudan etkilemiştir. Bu insanlar, Türkiye ve Yunanistan arasındaki inişli çıkışlı siyasi ilişkiler nedeniyle geçmiş dönemlerde doğdukları toprakları turist olarak dahi ziyaret etme olanağı bulamamışlardır. 1990 yıllarının ortasından itibaren iki ülke arasındaki gergin siyasi ortamın yumuşaması ve özellikle 1999 yılında meydana gelen deprem felaketleri sonrasında iki halk arasında oluşan dostluk ve dayanışma ortamı yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Bu yeni dönem, iki ülke arasındaki ekonomik, kültürel ve turistik ilişkilerin umulmadık bir şekilde gelişmesine yol açtı. İki ülke arasındaki gidiş-gelişler arttı. Bu gelişmeler sayıları giderek azalan her iki ülkenin 1. kuşak mübadilleri arasında büyük bir sevinç ve heyecan yarattı. Çocuk yaşta terk etmek zorunda kaldıkları toprakları dünya gözüyle bir kez daha görebileceklerine ilişkin umutlarını artırdı. Sağlığı ve maddi durumu elverişli olanların çocukları ve torunları memleket ziyareti için hazırlıklara ve araştırmaya başladıklarında hiç hesaba katmadıkları bir sorunla karşılaştılar. Gidilip görülecek yerleşim yerinin adını haritalarda bulamıyorlardı. Köylerin ve kentlerin adları değiştirilmişti. 1999 yılında meydana gelen deprem felaketlerinin hemen ertesinde ortaya çıkan bir girişim sonucu kurulan Lozan Mübadilleri Vakfı (LMV) na Türkiye nin dört bir yanından yapılan başvuruların büyük çoğunluğu mübadele öncesi yaşanılan yerleşim yerlerinin değiştirilen yeni adlarının ne olduğu ile ilgiliydi. Lozan Mübadilleri Vakfı na gelen bu talepler bizleri bu konuda araştırma yapmaya sevk etti. İlk yıllarda büyük ~ 1 ~

sıkıntılar çektik. Bu konuda Türkiye de yapılmış kapsamlı bir akademik çalışmaya rastlamadık. Ulaşabildiğimiz tek çalışma; Makedonya bölgesi ile ilgili Hristov Simovki nin Atlas of the İnhabited Places of the Aegean Macedonia adlı çalışmasıdır. Türkiye deki araştırmalarımızdan umudu kesince Yunanistan daki kaynakları araştırmaya yöneldik. Mübadele sonrası değiştirilen yer adlarının Yunanistan Devleti tarafından resmi gazetede yayımlandığını öğrendik. Yunanistan daki tanıdıklarımız kanalı ile değişikliklerin yayımlandığı resmi gazetelere ve çok sayıda yazılı kaynağa ulaştık. Resmi gazeteleri incelediğimizde ise Türkçe adların transkripsiyonunda önemli hatalar tespit ettik. Eski adların transkripsiyonunda gerek telaffuz, gerekse alfabe değişikliği nedeniyle yanlışlıklar yapılmış. Yerleşim yerlerinin eski adlarını doğru tespit edebilmek için Yunanistan a yaptığımız seyahatlerde yerel halktan bilgiler aldık. Bazı yerleşim yerlerinde Türkiye yi 1922 de terk eden Rum Ortodokslar 1924 ve sonrasında Yunanistan ı terk eden Türk-Müslümanlarla birkaç yıl birlikte yaşadıkları için yerleşim yerlerinin eski adlarını biliyorlar. Ayrıca eski adların doğru olarak tespiti için LMV nin 1.kuşak mübadillerle yapmış olduğu sözlü tarih arşivinden, mübadillere ait bilgi formlarından yararlandık. Resmi gazetelerdeki isimleri mübadele öncesi yapılmış Osmanlı dönemi haritalarından kontrol ettik. Osmanlı dönemi haritalarını Türkiye den değil de Fransa dan temin edebildiğimizi de belirtmeden geçemeyeceğim. İstanbul daki Osmanlı arşivinin harita bölümü nedense araştırmacılara kapalı. Osmanlı arşivinin araştırmacılara kapalı dediği haritaların fotokopilerini Fransa da yaşayan bir dostumuz kanalı ile Paris teki Milli Kütüphaneden kolayca temin edebildik. LMV nin yer adları çalışması bu günkü Yunanistan sınırları içinde yer alan tüm yerleşim yerlerini kapsamamaktadır. Yunanistan ın 1897 yılı önceki sınırları içinde kalan Mora Yarımadası, Attika ve Teselya bölgesi (Alasonya hariç) ile adalar çalışmanın dışında tutulmuştur. Çalışma alanı olarak Balkan Savaşı sonrasında Yunanistan sınırları içine yeni katılan Kuzey Yunanistan daki bölgeler seçilmiştir. Bilindiği gibi Balkan Savaşları sonrasında Doğu Trakya hariç Osmanlı Devleti nin Rumeli deki toprakları Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Karadağ ve Yunanistan tarafından paylaşılmıştır. Yunanistan; Epir Bölgesi ni ve Ege Makedonya sını, Bulgaristan da Batı Trakya yı topraklarına katmıştır. 1913 yılında imzalanan Bükreş Antlaşması ile Bulgaristan a bırakılan Batı Trakya, 1919 yılında imzalanan Neuilly Antlaşması ve hemen arkasından 1920 de imzalanan Sevr Antlaşması ile I. Dünya Savaşından yenik çıkan Bulgaristan ın elinden alınarak Yunanistan a verilmiştir. ~ 2 ~

Yunanların deyimi ile Turko Kratiha (Türk Yönetimi) döneminde bu günkü Yunanistan sınırları içinde kalan yerleşim yerlerinde yaşayan Müslümanların sayısı yaklaşık olarak 800.000-900.000 kişi civarındaydı. Bu topluluğun hemen hemen yarısı 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi öncesi ülkeyi terk etmişti. İlk kitlesel terk ediş; 25 Mart 1821 de başlayan Mora ayaklanması sırasında ve sonrasında Mora ve Attika bölgesinden olmuştur. İkinci kitlesel terk ediş; Mora Müslümanlarının göçünden yaklaşık 60 yıl sonra Teselya bölgesinden olmuştur. Türk-Müslüman nüfusun kitlesel olarak göç etmek zorunda kaldığı diğer bir bölge de Girit Adası olmuştur. Adadaki Müslümanların sayısı 1876 da 91.746 iken 1896-1897 ayaklanmaları sırasında yapılan kitlesel göçlerle sayı 33.496 kişiye düşmüştür. Mübadele den sonra günümüz Yunanistan ında yalnızca 100.000 civarında Batı Trakyalı ve üç dört bin 12 Adalı (Rodos, Kos) Türk-Müslüman kalmıştır. ~ 3 ~

1. Dünya Savaşı sonrasında Yunanistan sınırları içine yeni katılan topraklardaki köy, kasaba hatta dağ, akarsu ve göl adlarının çoğunluğu Yunanca değildi. Osmanlı İmparatorluğunun bağrından çıkan Türkiye dahil tüm Balkan ülkeleri gibi Yunanistan da çağın ulusçuluk anlayışı gereği Yunanca olmayan yer adlarının değiştirilmesi çalışmalarına hız verdi. Daha 1909 yılında yer adları için bir devlet komisyonu kuruldu ve bu komisyon 10 Ekim 1919 tarihinde yayımladığı bir genelge ile Yunanistan daki köy ve kasabaların Türkçe olan yabancı adlarının Yunancaları ile değiştirilmesine karar verildiğini ilan etti. Bu karara dayanarak İçişleri Bakanlığı da 1920 yılında belediye ve köy isimleri için alternatif öneriler adlı bir broşür yayımladı. Ne var ki Yunanistan ın İzmir e asker çıkarmasıyla başlayan Türk-Yunan savaşı nedeniyle yer adlarının değiştirilmesi kararı tam olarak uygulanamadı. Yer adları ile ilgili kapsamlı değişiklik ancak Türk-Yunan nüfus mübadelesinin büyük ölçüde gerçekleştirilmesinden sonra yapılabildi. 17 Eylül 1926 tarihinde toplanan Ulusal Toponomi Komisyonu yeni bir karar aldı. 21 Eylül 1926 tarihli 332 numaralı resmi gazetede yayımlanan komisyon kararı ilgililere bir talimat niteliğindeydi. Genelge; 1. Köylerin ve kasabaların yabancı ve hoş olmayan isimlerinin değiştirilmesini, yeni isimler seçilirken İçişleri Bakanlığı tebliğinin dikkate alınmasını, 2. Her bölgede yerel komisyonlar kurulmasını, yerel komisyonların yeni adın hangi ölçütlere göre seçildiğini de belirterek değişikliklerin listesini Ulusal Toponomi Komisyonuna iletilmek üzere İçişleri Bakanlığına göndermelerini, 3. Ulusal Toponomi Komisyonunun görüşünü 15 gün içinde İçişleri Bakanlığına bildirmesini, 4. İçişleri Bakanlığı tarafından onaylanan yeni isimlerin kararın uygulanması için tüm bakanlıklara, bölge yöneticilerine, tren istasyonu şefliklerine gönderilmesini, 5. Değişikliklerin resmi gazete yayımlanmasından sonra eski adların kullanılmasının kesinlikle yasaklanmasını öngörüyordu. Ulusal Toponomi Komisyonunun bu kararı doğrultusunda hızlı ve yoğun bir çalışma başlatıldı. Çalışmamızın kapsamına giren bölgelerdeki 3739 yerleşim yerinden 825 i hariç 2914 ünün adları değiştirildi. Bir başka deyişle mevcut yerleşim yerlerinin %78 inin adları değiştirildi. Değişikliklerin sayı ve oran olarak en fazla yapıldığı yıl 1926 yılı oldu. ~ 4 ~

Yer adlarının değiştirilmesi ile ilgili Samsunlu mübadillerin geldikleri Kavala ve Sarışaban bölgesindeki uygulamalara da kısaca değinelim. Kavala ve Sarışaban bölgesinde yer adlarının %88 i değiştirilmiştir. Kavala ve Sarışaban bölgesindeki değişiklikleri sayı ile ifade edecek olursak şöyle bir tablo karşımıza çıkıyor: Tespit edilen yer adları toplamı: 202 (%100) Değiştirilen yer adları toplamı: 178 (% 88) Değiştirilen adlar içinde Türkçe olanlar: 143 (% 71) Değiştirilen adlar içinde Türkçe olanların oranı: %80 Kavala ve Sarışaban yöresindeki yer adları 1925 yılından itibaren değiştirilmeye başlanmıştır. Bölgede adı değiştirilen ilk yer Sarışaban olmuştur. 30.04.1925 tarihli 840/1925 sayılı resmi gazetede Sarışaban ın adının Hrisoupoli, 25.11.1925 tarihli B108/1925 sayılı resmi gazetede Doyranlı nın adının Gravouna, 09.02.1926 tarihli 55/1926 sayılı resmi gazetede Rahça nın adının Krinides, Karacaköy ün adının Perni olarak değiştirildiği ilan edilmiştir. ~ 5 ~

15.11.1926 tarihli 413/1926 sayılı resmi gazetede adları değiştirildiği ilan edilen yerleşim yerleri şunlardır: Uzunkuyu, Kayapınar, Podgoryani, Toylar, Bostancılı, Kinez, Karamanlı, Sepetçiler, Devekıran, Domaşlı, Beceli, Mustafaoğulları, Devekli, Samakova, Velciler, İncez, Kuçkar, Kurudere, Kavacık, Olacak (Olcak), Karacalar, Muratlı, Boynu Kızıl, Dededağ, Durmuşlu, Köseler, Kulacık, İserli, Karacova, Ahatlar, Baraklı, Darova (Darıovası), Karagıdıllı (Karakıdarlı), Mursalı, Nederli, Osmanlı, Çıtaklı, Goryan, Koru Hümayun (Kuri), Köseler, Drenova, Susurköy (Su Sığırı), Şarlı, Koçoğulları, Bilalağa, Karabey, Hacı Emin Ağa, Beklemiş, Çağlayık (Çaylek), Eskiköy, Çobanlı, Rahimli, Bademçiftlik, Kurtlu, Bereketli, Kınalı, Kızıllı, Söğütçük, Buluşka, Kostacıl, Urgancılar, Kulalı, Muncinos, Kutuncalı, Köseilyas, Prencova, Korita. 20.08.1927 tarihli 179/1927 sayılı resmi gazetede Draniç in adının Andifilipi olarak değiştirildiği ilan edilmiştir. 12.03.1928 tarihli 81/1928 sayılı resmi gazetede Naipli, Muhal, Alhanlı, İmrenli, Çınar (Çınardere), Drezna, Ahmetli, Reşitbey, Elecik, Dedebal, Kulçalar ve Gaziler in adlarının değiştirildiği ilan edilmiştir. 02.02.1929 tarihli 40/1929 sayılı resmi gazete Pravi (Pravuşta) nin adının Eleftheroupoli olarak değiştirildiği ilan edilmiştir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla seyrek de olsa ad değişiklikleri 1981 yılına kadar devam etmiştir. 14.01.1932 tarihinde Palyo Çiftlik in adı Palyos olarak, 04.02.1954 tarihinde Araplı nın adı Eklekto olarak, Ağalar ın adı Krini olarak, 06.10.1954 tarihinde Korucu nun adı Krioneri olarak, 15.07.1981 tarihinde Kalivya nın adı Prinos olarak değiştirilmiştir. Mübadillerin terk ettikleri yerleşim yerlerinin bazılarında bugün hiç kimse yaşamıyor. Bazı köylerde evlerin temelleri bile kalmamış. Bunun birinci nedeni savaşlardır. Balkan Savaşları, 1. Dünya Savaşı, Yunan İç Savaşı ve 2. Dünya Savaşı sırasındaki çatışmalarda köylerin bazıları yakılmış ya da bombalanmıştır. İki ateş arasında kalan bölge halkı köylerini terk etmek zorunda kalmıştır. Köylerin terk edilmesinin ikinci nedeni ise ekonomiktir. 1950 li yıllardan sonra karayolları ulaşımının gelişimi ana yollara uzak olan köylerin yola yakın bir yere taşınmasına neden olmuş ve eski köyler terk edilmiştir. 1960 lar sonrasında deniz kenarlarının tercih edilmesi, köyden kente göçler, dağlık, makilik bölgelerdeki köylerde yapılan küçükbaş hayvan besiciliğinin (koyun, keçi besiciliği) ekonomik getirisinin yeterli olmaması ve giderek önemini kaybetmesi, hatta bazı yörelerde Türklerin göç etmesinden sonra hiç yapılmaması gibi nedenlerle çok sayıda yerleşim yerinde şu anda hiç kimse yaşamamaktadır. ~ 6 ~

Kavala ve Şarışaban bölgesinde terk edilmiş köylerin sayısı 63 tür. Tespit ettiklerimiz şunlardır: Ahatlar, Ahmetli, Ahiran, Alhanlı, Araklı, Arnavutmahalle, Arşaklı, Aşağımahalle, Bekçili, Beselli, Beycili, Beyük, Boyova, Cari, Cavitbey, Çelebiler, Çiftlik, Damaskinya, Davutlar, Dededağ, Elecik, Eskiköy, Eskişarışaban, Fteri, Keltepe, Gondalar, Gülcük, Hacıhasanlar, Hacılar, Harabköy, Horaşa, Aşıklar, İmrenli, Kadıobası, Kalamica, Kokala, Kulacık, Kulübeler, Lungor, Maden, Mandralık, Mangarlı, Mayalık, Menteşeli, Meşeli, Misirçullu, Narastallı çiftlik, Ortamahalle, Örendere, Pınarcık, Recepler, Sekeler, Sepetçiler, Silecekler, Şaraphane, Türbe, Vlahika, Yukarıköseler. Yeni adlar belirlenirken Ulusal Toponomi Komisyonunun ve içişleri bakanlığının direktifleri doğrultusunda davranılmıştır. Birçok yerleşim yerine tarihi üne sahip komutanların, dini uluların, milli kahramanların adları verilmiştir. Örneğin Kayalar kasabasına Büyük İskender in komutanlarından Ptolemais e atfen Ptolemaida, Dedeağaç a Büyük İskender in şehri anlamında Alexandroupoli adları verilmiştir. Bir çok yerleşim yerine Hıristiyan azizlerin adları verilmiştir. Ayios Dimitrios, Ayios Yorgos, Ayios Vasilios gibi. Örneğin; Sarışaban ın Karamanlı köyü Ayios Kosmos olmuştur. Bazı yerleşim yerlerinin Türkçe olan adları tercüme edilerek tam karşılığı verilmiştir. Kurudere Kseria, Karacalar Zarkadia, Sepetçiler Kalathas, Bostancılı Kipia olarak değiştirilmiştir. Bazı yerleşim yerlerine ise coğrafi özellikleri dikkate alınarak yeni adlar verilmiştir. Türkler zamanında verimliliğinden dolayı kullanılan Sarışaban ovası, altın yuvası deyişi dikkate alınarak Sarışaban ın adı altın şehir anlamında Hrisoupoli olarak değiştirilmiştir. Lozan Mübadilleri Vakfı yaklaşık 10 yıldır, Türkiye nin dört bir yanına dağılmış mübadil kökenlilerden gelen sorulara yanıt verebilmek amacıyla Mübadele Öncesi ve Sonrası Eski ve Yeni Adları ile KUZEY YUNANİSTAN YER ADLARI ATLASI adlı bir çalışma yürütmektedir. Bu çalışma önümüzdeki aylarda kitap olarak yayımlanacaktır. Bu çalışmamızın aile büyüklerinin doğdukları toprakları ziyaret edecek olan tüm mübadil dostlara yardımcı bir rehber olmasını diliyoruz. ~ 7 ~

KAYNAKÇA 1. Adıyeke, Nükhet, Osmanlı İmparatorluğu ve Girit Bunalımı (1896-1908), Türk Tarih Kurumu Basımevi-Ankara 2000 2. Alexandre Popovic, Balkanlar da İslam, İnsan Yayınları, İstanbul 1995 3. Sımovski, Todor Hristov, Atlas of the Inhabited Places of the Aegean Macedonia, Türk Tarih Kurumu Basımevi-Ankara, 1999) 4. Huliarakis Mihail, Ethiniko Kentro Kinonikon Erevnon, 1975, Atina. (Ulusal Sosyal Araştırmalar Merkezi yayını) 5. K.u.K. Militargeographisches Institut, 1904, Kavala haritası 6. Stamatelatos Michail-Stamatelatou Fotini Vamva, Epitomo Geografika Leksiko Tis Ellados, Ermis, Athina, 2001 (Yunanistan Coğrafya Sözlüğü 7.Tzanidou Miltiadou, Gram. Tou Grapheou Edd. Kapnou Kavallas, Kavala 1929 (Tütün Ticareti Rehberi, Doğu Makedonya v Batı Trakya da Belediyelerin ve Mahalli İdarelerin Eski ve Yeni Adları) Yunanistan Cumhuriyeti ResmiGazeteleri: 1.30.04.1925 tarihli 840/1925 sayılı resmi gazete 2. 25.11.1925 tarihli B108/1925 sayılı resmi gazete 4. 25.11.1926 tarihli 413/1926 tarihli sayılı gazete 5. 20.08.1927 tarihli 179/1927 sayılı resmi gazete 6. 12.03.1928 tarihli 81/1928 sayılı resmi gazete 7.02.02.1929 tarihli 40/1929 tarihli sayılı gazete ~ 8 ~

MÜBADELENİN GELENEKSEL KONUT YERLEŞİMLERİNDEKİ ETKİSİNİN MİMARİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Bilge GÖNÜL / Öğr.Gör.Dr. Beykent Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık Bölümü ÖZET Yüzyıla yakın bir süre önce gerçekleşmiş olmasına rağmen tarihsel süreçte mübadele geleneksel konut yerleşimlerini etkileyen bir olay olmuştur. Şöyle ki; mübadele sürecinde yerleşilen bölgelerin büyük bölümü kullanımın sürdüğü geleneksel konut yerleşimleridir. Kullanımın sona erdiği az sayıda mübadil yerleşim bulunmaktadır. Geleneksel konut yerleşimlerinde daha önce Rumlara ait olan konutlar mübadele sonrasında el değiştirerek yüzyıla yakın bir süredir Türkler tarafından kullanılmaktadır. Kullanılan ya da terkedilmiş olan bu konutlar şahit olduğu mübadele olayının yanı sıra sahip oldukları mimari karakteristikler açısından da geçmiş kültürümüze ışık tutmak adına korunmaya değer nitelikte yapılardır. Mübadil yerleşimler tarihsel süreçteki kullanımlarına bağlı olarak geleneksel konut mimarimize farklı biçimlerde önemli katkılar sağlamıştır. Ayrıca mübadele olayına mimari açıdan bir belge kazandıracak bilgilere sahiptir. Zaman içerisinde gelişen toplum yapısı ve ihtiyaçlar şüphesiz mübadil yerleşimlerde değişime yol açmıştır. Ancak bu çalışma öncesinde yapılan araştırma sonucunda anlaşılmıştır ki; bu değişime rağmen yerleşimler günümüzde de mübadelenin izlerini belirgin olarak taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı; mübadelenin mimarlıkla ilişkisini vurgulayarak, mübadele olayının bugünkü geleneksel konut yerleşimlerindeki etkisini ve sonuçlarını kullanım durumu ile bağlantılı biçimde ortaya koymaktır. ~ 9 ~

Giriş Mübadele olayı yaşandığı süreçten bu yana tarihsel, kültürel, siyasal ve daha pek çok alanda araştırma konusu olmuştur. Mübadelenin etkili olduğu alanlardan biri de mimarlıkla ilişkilidir. Çok geniş bir alan tanımlayan mimarlık kavramının bu çalışmadaki odak noktası geleneksel konut yerleşimleri üzerinedir. Zira mübadelede Yunanistan dan gelen Türklerin yerleştirilmesi o dönemin başlıca sorunlarından biri olmuştur. Mübadele sonucunda farklı etnik yapıdaki iki topluluk birbirine ait kentlere yerleşerek burada geçimlerini sağlamak zorunda kalmışlardır. Önceleri Rumların kendi din, sosyal, kültür ve ihtiyaçlarına göre oluşturdukları ve uzun yıllar yaşadıkları yerleşimlere Türkler, aynı biçimde Yunanistan daki Türklere ait yerleşimlere de Rumlar yaşamlarını adapte etmek zorunda kalmışlardır. Bu durumun geleneksel nitelikteki konut yerleşimlerinin mimari yapısını etkilediği görülmüştür. Dolayısıyla mübadele olayının geleneksel konut yerleşimlerdeki etkileri ve sonuçları mimarlık alanında da araştırılması gereken bir konudur. Bu çalışma mübadele olayına geleneksel konut yerleşimleri bağlamında ışık tutmayı hedeflemektedir. Çalışma konusu, Kayaköy ve Ayvalık yerleşimleri üzerinde incelenmiştir. Mübadeleden önce Ayvalık da Kayaköy gibi Rum nüfusun hakim olduğu bir kentti. Bu yüzden mübadele her iki yerleşimde de kentin tamamında etkili olmuştur. Mübadeleden sonra Kayaköy ün terkedilmişliğinin aksine Ayvalık günümüze kadar yaşamın devam ettiği bir yerleşimdir. Mübadele öncesinde ve sonrasında sahip oldukları benzerlikler ve farklılıkların ortaya koyduğu çarpıcı sonuçlar bu kentlerin örnek seçiminde etkili olmuştur. Daha sonra mübadelenin geleneksel konut yerleşimlerindeki etkileri üzerine saptamalarla çalışma konusu açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Mübadelenin Geleneksel Konut Yerleşimlerindeki Etkisi: Kayaköy ve Ayvalık Örneği Osmanlı İmparatorluğu döneminde çok kültürlü toplum yapısına sahip Anadolu daki bir çok kentte Müslüman Türkler, Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler bir arada yaşamaktaydı. İmparatorluk içinde oldukça etkin konumdaki Rumlar bazı kentlerde neredeyse tamamını oluşturacak bir nüfus yoğunluğuna sahipti. Mübadele sonrasında Rumların Yunanistan a göç etmesiyle Anadolu daki kentlerin çok kültürlü kimliği belirgin biçimde kaybolmuştur. Anadolu da mübadil Türklerin yerleştirildiği pek çok kent bugün de çeşitli şekillerde varlıklarını sürdürmektedir. Mübadil yerleşimler bugün kullanılmakta veya kimi yerde kısmen, kimi yerde tamamen terkedilmiş olsa da, tarihi niteliğini korumakta ve mübadelenin izlerini taşımaktadır. ~ 10 ~

Fotograf 1.Kayaköy Mübadelenin geleneksel konut yerleşimlerindeki etkisini farklı kullanım biçimleri çerçevesinde değerlendirilen örneklerle incelemeye devam etmek yerinde olacaktır. Bunlardan ilki Muğla nın Fethiye ilçesine bağlı Kayaköy, eski adıyla Levissi dir (Fotograf 1). Tarihi antik döneme kadar uzanan bölgede yer alan yerleşim hakkındaki yazılı kaynaklar 14.yy.a tarihlenmektedir. Osmanlı döneminde batılı seyyahların notlarında Levissi deki Rum halkından söz edilmektedir. 19.yy.da yerleşimde 300 400 evin var olduğu belirtilmektedir. Daha sonraları Islahat fermanı ile Müslüman olmayanlara tanınan haklar, toprak reformu ve vergi kolaylıkları sayesinde zaten gözde bir yerleşim olan Levissi ye Rum göçünün arttığı düşünülmektedir. Bunun sonucunda nüfusun artarak mübadele öncesinde Rumlardan boşalan konut sayısının üç katına çıktığı belirtilmektedir (http://www.kayakoy.net/kayakoy.html). Nüfus verileri ve konut sayıları kaynaklara göre çeşitlilik gösterse de kiliseler, şapeller, atölyeler, hastane, eczane, okul, kütüphane gibi yapıların varlığı kentte yaşayan Rumların nüfus yoğunluklarının yanı sıra sosyal ve kültürel gelişmişliklerine de işaret etmektedir. Mübadele ile Rumların boşalttığı Kayaköy e Batı Trakya dan gelen Türkler yerleştirilmiştir. Pek çok kaynakta Kayaköy deki Rumların Rodos tan ve Ege Adalarından geldiği, tarım ve ticaretin yanı sıra zanaatla uğraştıkları belirtilmektedir. Rumlar Kayaköy de evlerini kayalık yamaç bölgeye kurarak, ekilebilir topraklarda bağ ve bahçe işleriyle uğraşmışlardır. Kayaköy e gelen tütüncü mübadil Türklerin ise tarım ve hayvancılığa yönelmişlerdir. (http://www.turkishgreeksynergy.net/may_02/hgumuskemer_kayakoy.html). ~ 11 ~

Ancak Türkler buradaki yaşamlarından memnun olmadığından Kayaköy ü tamamen terk etmiş, başka bölgelere ya da ovada kurdukları yeni yerleşime geçmişlerdir. Böylelikle mübadeleden sonra eski Kayaköy de yaşam oldukça kısa sürmüştür. Ancak yapılarda hala Rumlar dönemine ait izler bulunmaktadır. Fotoğraf 2.Yukarı Kilise,Kayaköy Fotoğraf 3.Aşağı Kilise, Kayaköy Yukarı(Taksiyarhis)ve Aşağı(Panayia Pirgiotissa) Kiliseler özgün fonksiyonunu algılandığı biçimde ayaktadırlar (Fotoğraf 3,4). Yukarı Kilise daha fazla harap olmuştur. Mübadeleden sonra Rumların dini yapılarındaki özgün fonksiyon sona erince bazı kiliseler uzun yıllar Türkler tarafından cami olarak kullanılmıştır. Aşağı kilisenin cami ~ 12 ~

olarak kullanılması esnasında iç mekanda kilise görünümü değiştirmek adına fresklerin üzerine sürülen kireç kaymağı koruyucu bir tabaka oluşturmuştur. Bilinçsiz de olsa bu uygulama mübadelenin mekandaki izlerinin korunması açısından olumlu bir sonuca yol açmıştır. Fotoğraf 4.Aşağı Kilise İç Mekan, Kayaköy Ancak cami olarak kullanımının sona ermesinden sonra iç mekandaki bazı mimari elemanların çalınması ve harap edilmesiyle kilise özgün kimliğini yitirmeye başlamıştır (Fotoğraf 4). Özgün fonksiyonun algılandığı diğer bir dini yapı grubu da şapellerdir. Ancak kullanılmadığından harap durumdadırlar. Kayaköy deki Rumlara ait dini yapılar iç mekanlarındaki bozulmalara rağmen, tamamı taştan imal edildiğinden kütlesel bozulmalar daha az gözlenmektedir. Rumlardan kalan yapılar bu açıdan değerlendirildiğinde konutlar aynı şansa sahip değildir. Kayaköy ün mimari karakteristiğini belirleyen oldukça yoğun dokudaki taş evlerin döşemeleri ve doğramaları ahşap, çatısı sıkıştırılmış topraktır. Yerleşimin terk edilmesinin ardından ahşap parçaların sökülerek götürülmesiyle açık hava şartlarının etkisi altında konutlarda büyük bozulmalar oluşmuştur. Ahşap döşemeler, kapı ve pencereler Türklerin yeni yerleşimlerindeki konutlarında yapı elemanı ya da yakacak olarak kullanılmıştır. Bu durum Kayaköy yerleşimine etkisi açısından mübadelenin konutlarda bozulmalara yol açan olumsuz bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. ~ 13 ~

Terkedilmişlikten dolayı bozulmaların çoğaldığı Kayaköy giderek artan harabe kent imajıyla turizm açısından ilgi odağı olmuştur. Harabe görüntüdeki Kayaköy de konutlar açık hava müzesi niteliğinde Rumlar dönemindeki kullanımlara dair bilgi aktarmaktadır. Yıkıntılar arasında gözlenen ocak, niş ve kornişlerin konumu, sarnıçlar ve tuvaletler, zemin ve üst katların yer yer gözlenen cepheleri Rumların konut kullanımına ışık tutmaktadır. Bunların sonucunda anlaşılmaktadır ki; Rumlar çoğu iki katlı olan konutlarında yaşama amacına yönelik üst katı kullanmışlardır. Alt kat depo, kiler ya da ahır görünümündedir. Sıklıkla rastlanan sarnıçlar o dönemde kentte büyük bir su sorunu olduğunu göstermektedir. Kentin tamamındaki yıkıntılar arasındaki diğer yapıların varlığı ise mübadele öncesindeki Rum yerleşimine ilişkin izler taşımaktadır. Kayaköy ün Rumlardan sonra Türkler tarafından hemen hemen kullanılmamış olması özgün yerleşimin değişime uğramadığı sonucuna yol açmıştır.kayaköy de ayakta kalan bölümlerinin özgün niteliklerini koruduğu bir gerçektir. Ancak bilinçli bir koruma yaklaşımı olmadığı takdirde kullanılmayan tarihi yapılar zamanla yok olacaktır. Bu yüzden Kayaköy ün kullanım dışı kalması bozulmaların hızla artmasına ve özgün ögelerin yitirilmesine yol açmıştır. Nitekim Kayaköy de halen kullanılan birkaç evde görülen mobilyalar, tavanlarda, kapılarda, kepenklerde yer alan süslemeler, dolap oymaları kaybedilmiş değerlerin bir göstergesidir. (Dünyada Dostluk ve Barış Kayaköyü, Mimarlar Odası Rölöve Raporu) Bugüne kadar çok sayıda turistin ziyaret ettiği Kayaköy de yaz aylarında düzenlenen kamplar bölgeye canlılık getirmiştir. Ancak son zamanlarda UNESCO tarafından 'Dünya Dostluk ve Barış Köyü' ilan edilen Kayaköy'deki tarihi evlerin tatil köyü ve müze olarak değerlendirilmesine ilişkin çalışmalar sürmektedir. Gündemde olan bu konu tartışmaya açık boyutlardadır. Uzun yıllardır terkedilmiş olan yerleşim yeniden kullanıma açılmasıyla yeni bir kent kimliği kazanacaktır. Kayaköy ün oluşabilecek yeni kent kimliğinin, tarihi bir yerleşim olmasının yanı sıra, mübadele ile ilişkisi göz ardı edilmeden düşünülmesi gerekmektedir. Bu yüzden Kayaköy ün yeniden kullanıma açılması üzerinde çok düşünülmesi gereken bir konudur. Unutulmamalıdır ki; Kayaköy ün bugün sahip olduğu değerler tamamen mübadelenin bir sonucudur. ~ 14 ~

Fotoğraf 5. Geçmişte Ayvalık Fotoğraf 6. Günümüzde Ayvalık Konuya açıklık getirecek olan bir diğer örnek ise Ayvalık tır (Fotoğraf 5,6). Ayvalık kentinin yer aldığı yerleşim antik döneme kadar tarihlenmektedir. Bugünkü Ayvalık kentinin kuruluşu hakkında çeşitli görüşler yer almaktadır. Ancak kentin belgelerle en iyi bilinen dönemi 19.yüzyıla tarihlenmektedir. Seyyahların notlarından anlaşılmaktadır ki; 18.yüzyılın sonlarından mübadeleye kadar Ayvalık ın tamamında Rum nüfus yoğunluktaydı. Ayvalık lı Rumlar ekonomik, eğitim, sosyal ve kültürel faaliyetlerde etkin konumdaydılar. 1803 yılında kurulan akademi binası daha sonraları gymnasium adını alarak altı yüz öğrencisi, büyük kitaplığı, Fransa dan getirdiği araç gereçlerle, fizik kimya laboratuarlarıyla örnek kurumdu. Seyyah William Jowett 1818 ~ 15 ~

tarihli notlarında içinde papazı bulunan iki küçük kilisesiyle birlikte iki hastaneden birinin eczanesinin de olduğundan söz etmektedir. Ayrıca Servet-i Fünun dergisinin 101.sayısında 1894 yılında Ayvalık taki yapılara ait şu bilgiler yer almaktadır: Ayvalık ta 11 mahalle, 1 cami, 12 kilise, 6 manastır, 26 sabunhane, 40 tabakhane, 78 zeytinyağı değirmeni, 25 yel değirmeni, 2 otel, 2 lokanta, 3 gazino, 5 meyhane, 70 kahvehane, 7 zeytinyağı ve un fabrikası, 45 fırın, 1 kıraathane, 95 dükkan, 4773 ev, 1hükümet ve gümrük dairesi, 3 askeri karakol ve 1 telgrafhane (Yorulmaz, 2004, s.57-58, 71-72). Bu sayılardan da anlaşıldığına göre; Osmanlı nın çok önemli liman kentlerinden biri olan Ayvalık ın İmparatorluğun ticari yaşamına katkısı büyüktü. Ayvalık taki konsolosluk yapıları kentin sadece Osmanlı içinde değil yabancı devletlerle de olan ticari ilişkilerinin bir göstergesidir. Rumlar döneminde sabun ve zeytin yağ üretiminin küçük çapta da olsa gerçekleştiği Ayvalık konutları da kentin ticari yaşamında etkili olmuştur. Fotoğraf 7.Geleneksel Ayvalık Konutları Rumların terk ettiği konutlara Türklerin yerleştirildiği mübadele Ayvalık ın yaşamında çok önemli tarihi bir olaydır. Mübadeleden sonra genellikle Midilli ve Girit adalarından gelen Türklerle Ayvalık mübadil kimliğin baskın olduğu bir yerleşim olmuştur. Mübadelenin zor şartları diğerleri gibi Ayvalık a gelen mübadillerin yaşamında da büyük zorluklar yaratmıştı. Ancak yine de ortam bu zorluklara katlanmayı gerektirmiş olmalı ki mübadiller Ayvalık ta kalarak yaşamlarını bu kente adapte etmeye ~ 16 ~

çalışmışlardır. Bu konda Ayvalık taki bir konutun sahibi Midilli den gelen babaannesinin anlattıklarını şöyle aktarmaktadır: Babaannemin Midilli deki evi çok büyük ve güzelmiş. Koyunları, portakal bahçeleri, emrinde çalışanları varmış. Mübadele den sonra Ayvalık a geldiklerinde hemen geri döneceklerine inandıkları için bu evi hiç önemsememişler. Eşyalarının hiç birini getirememişler. Babaannem Rumlar gibi ocakta odun yakmamış, sac sobası kullanmış. Babamı kapının arkasında leğende yıkarmış. Ölene kadar ağlayarak Midilli deki evlerini anlatırdı (Gönül, 2004, s.112) Fotoğraf 8. Ayvalık ta bir sokak Sözlü tarih görüşmesi niteliğindeki bu aktarım Rumların ve Türklerin Ayvalık konutlarındaki yaşamına dair bilgiler içermektedir. Ayvalık taki mübadil aileler ve devamı kuşaklarla yapılan benzer nitelikteki görüşmelerden de anlaşılmıştır ki; mübadeleden sonraki yıllarda Türkler Rumlardan sonra yerleştirildikleri konutlarda ~ 17 ~

uyum zorluğu yaşamışlardır. Ancak mübadiller zaman içinde geri dönme umudunu yitirerek kullanımına devam ettikleri konutlara sahip çıkmaya başlamışlardır. Bu süreçten sonra değişimin başlayarak hızla devam ettiği geleneksel Ayvalık konutları bugün de günümüz ailelerinin ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamamakla birlikte varlıklarını sürdürmektedir. Ayvalık taki konutların bazıları sadece yaz aylarında, bazıları ise otel, pansiyon gibi yeni işlevlerle kullanılmaktadır. Terk edilerek bakımsızlıktan yok olmak üzere olan konutlar da vardır. Ancak içine girilen bir çok konutta, Rumların kullandığı, Türklerin yer yer iptal ettiği ya da farklı fonksiyonlarla kullandığı ikona nişleri, ocaklar, sarnıçlar, merdiven altı dolaplar (Rumların banyoları), bazı mekanlar, özgün mobilyalar mübadelenin konutlardaki izlerinin göstergeleridir. Rumlar döneminde Ayvalık konutlarının kentin ticari yaşamına olan katkısı günümüzde yok olmuştur. Rumların ticarete yönelik kullandığı zemin katlar (sabun, zeytin ve zeytin yağ üretimine yönelik) özgün kullanımını yitirmiştir. Geleneksel Ayvalık konutlarının mübadele ile ilişkisi oldukça geniş kapsamlı bir konudur. 2004 yılı ve öncesindeki doktora araştırmalarım esnasında ulaşılan bilgiler bu çalışmaya ışık tutmuştur. Ancak mübadeleden önce Ayvalık a benzer ama bugün farklı nitelikte bir kent olan Kayaköy ün incelemeye alınmasıyla, mübadeleye mimari açıdan yeni bir bakış açısı kazandırılmaya çalışılmıştır. Ayvalık ta Rumlar döneminden kalan diğer tarihi yapı grupları da her biri ayrı bir bilimsel çalışmanın konusu olacak niteliktedir. Bunlarla ilgili yapılmış çalışmalar da bulunmaktadır. Bilimsel nitelikli bu çalışmaların bir bölümü 28-30 Ekim 2004 yılında Ayvalık ta gerçekleştirilmiş olan Ege nin İki Yakası-I Ayvalık Kent Tarihi Çalışmaları adı altındaki bir sempozyumda sunulmuştur. Bu çalışmanın konusuyla bağlantılı olarak diğer yapı gruplarından da bahsedilecektir. Denize paralel bir alanda konumlanmış, kentin önemli bir parçası olan, Rumların ticari faaliyetlerini gerçekleştirdikleri depolar yer yer sahip oldukları mekan potansiyelinin altında kullanılmakta, kimisi terk edilmiş, bazıları da lokanta, market, dükkan kullanımlarıyla bölgeye canlılık katmaktadır. ~ 18 ~

Fotoğraf 9. Ayvalık ta Rum ve Türk kültürlerine tanıklık eden minare ve çan kulesi Ayvalık taki kiliseler mübadeleden önce Rumların kentteki yaşantısının göstergesi olan dini yapılardır. Belgelerde varlığından söz edilen Rumlar dönemindeki 11 adet kiliseden bazılarının izine bile rastlanmamaktadır. Bazıları ise mübadeleden sonra yaygın bir uygulama olan kiliselerin cami olarak kullanılmasının ardından ilave edilen minareler ve özgün çan kuleleriyle iki toplumun dini inançlarının birer simgesi olarak mübadelenin izlerini taşımaktadır (Fotoğraf 9). Ayvalık taki zeytin yağ fabrikaları kentin geçmişte olduğu gibi bugün de zeytin ve zeytin yağ üretimiyle ilgili haklı ününün bir göstergesi olarak ayrıcalıklı bir değere sahiptir. Günümüzde bu işlevlerin kent dışına taşınmasıyla, Ayvalık kent görüntüsünde önemli bir yer tutan fabrika ve depolar genellikle terk edilmiş durumdadır. Ayvalık ın dış ticaretle bağlantısının bir kanıtı olan Eski Fransız konsolosluğu otel, İtalyan ve İngiliz konsoloslukları ise konut olarak kullanılmaktadır. İtalyan konsolosluğunun bodrumundaki hamamda mübadil Türklerin kollektif olarak banyo ihtiyaçlarını giderdikleri öğrenilmiştir, ancak bugün özel mülkiyet dahilindeki yapının bodrum katı harap ve yıkıntı halindedir. Ayvalık ta Rumlar döneminde kullanılan biçimde konutların bodrum katından ulaşılan yeraltındaki dehlizlerden söz edilmektedir. Ancak bu bilgi bir araştırmaya dayanmamaktadır. Bunun yanı sıra bitişik bazı konutların iç mekanında birbirine açılan kapılar olduğu görülmüştür. Bugün kullanılmayan bu kapıların Rumlar döneminde konut sahiplerinin akrabalık ilişkilerine bağlı olarak kullanıldığı öğrenilmiştir. ~ 19 ~

Mübadelenin bugünkü geleneksel Ayvalık yerleşimindeki etkilerini ortaya koymak bağlamında bugün hangi koşullarda varlıklarını sürdürdükleri açıklanan yapıların dışında yok olan yapı gruplarının olduğu bilinmektedir(yorulmaz, 2004, s.101). Bugün geleneksel Ayvalık kent dokusu mimari açıdan büyük oranda homojen bir yapıya sahiptir. Kent sahip olduğu değerlerle turizme önemli katkılar sağlamaktadır. Bu çalışma konusunu açığa kavuşturmak adına seçilen örnek yerleşimler çarpıcı sonuçlar ortaya koymuştur. Şöyle ki; Ayvalık ın Kayaköy den daha büyük bir liman kenti olmasına rağmen, her iki kent de mübadeleden önce tamamen Rumların hakim olduğu, eğitim, ticaret ve sosyo-kültürel etkinlikleriyle benzer nitelikte öncü konumdaydı. Ancak bugünkü durumu açısından değerlendirildiğinde; geçmişteki bu benzerliklerinin aksine mübadele bu kentlere farklı kimlikler kazandırmıştır. Kentlerin önceki görkemi mübadele sonrasında Kayaköy de yerini sessizliğe bırakırken, Ayvalık ta bilgi akışının sürdüğü yaşayan bir kent kimliğine bürünmüştür. Mübadeleden sonra Türklerin Ayvalık taki kesintisiz yaşamı kentte Rum ve Türk kültürlerin çakışmalarına neden olmuştur. Kayaköy de ise durum böyle değildir. Kayaköy Rumlardan sonra Türklerin terk ettiği bir yerleşim olduğundan buradaki konutlar günümüzde çok büyük oranda Rumlara ait bilgiler içermektedir. Günümüz Kayaköy ve Ayvalık daki bu farklılık, kentlerin turizmle bağlantılı ünü açısından değerlendirildiğinde tekrar bir yaklaşım sağlamaktadır. Her iki kent de bugün turistik birer merkez niteliğindedir. Ancak turizme farklı şekillerde katkı sağlamaktadırlar. Kayaköy de Rum kimliğin çok büyük oranda hakim olduğu kentin mübadele olayının etkisiyle terkedilmiş olması yerli ve yabancı turistin yoğun ilgisini çekmektedir. Bu açıdan Kayaköy günlük turizme yönelik açık hava müzesi karakteriyle dikkat çekerken, Ayvalık tarihi yapılarının yanı sıra yaz turizmine yönelik yoğun kullanımıyla canlılığını korumaktadır. Mübadelenin Geleneksel Konut Yerleşimlerine Etkisi Üzerine Saptamalar Mübadele Rumların hakim olduğu yerleşimlerde yoğun yaşanmıştır. Bu tarihi olay mübadil Türklerin yerleştirildiği bugünkü geleneksel konut yerleşimlerinin kaderini etkilemiştir. Osmanlı devleti içindeki Rum yerleşimlerin etkin konumuna neden olan faktörler mübadele olayı ile ortadan kalkmıştır. Mübadil Türklerin yerleştirildiği kentler mübadeleden sonra farklı etkilerin altında yeni kimlik kazanmıştır. Kentlerin zaman içinde değişen kimliği kullanıcıların kültürel farklılığından değil mübadelenin oluşturduğu ortam ve değişen toplum yapısına bağlı nedenlerden kaynaklanmıştır. Zira yüzyıllarca aynı coğrafyada yaşamış iki kültür birbirlerine yabancı değillerdi. Mübadeleden sonra pek çok yerleşimin, Türkler tarafından terk edilmek yerine, zaman içinde yaşamlarına adapte edilmeye çalışılmıştır. Mübadil ailelerin zaman içinde konutları terk etmesine, kullanıcılar arasındaki kültürel farklılıklar değil, toplum yapısına bağlı değişen ihtiyaçlar neden olmuştur. ~ 20 ~

Mübadil konutlar günümüz ailesinin ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Ancak bu durumun sadece mübadil konutlar için geçerli olduğu düşünülmemelidir. Korumaya yönelik maddi ve yasal sorunlar bütün tarihi konutların kullanımını zorlaştırmaktadır. Kullanılamayan yapılar ise zaman içinde terk edilecek ya da yanlış kullanımdan dolayı tarihi değerini yitirecektir. Mübadil yerleşimlerdeki yapıların yeniden kullanılması esnasında mübadelenin izleri yok edilmemelidir. Aksi takdirde mübadil yapılar gelecek kuşaklara tam ve doğru bilgiler aktaramayacaktır. Mübadele olayının üzerinden oldukça uzun zaman geçmiştir. Çoğu yerde 1.kuşak mübadil ailelerin yaşamı sona ermiştir. Mübadil ailelerin devamı kuşaklar Türkiye de doğup büyümüş, aile yapıları ve buna bağlı gereksinimler değişmiştir. Böylelikle mübadil yerleşimlerin yakınında yeni konut alanları oluşturulmuştur. Mübadil ailelerin devamı kuşaklara veya mübadil olmayan ailelerin eline geçen konutlardaki mübadeleye ilişkin anı değerleri yok olmuştur. Mübadil yerleşimlerdeki geleneksel konutlar kullanıcılar açısından mübadeleyle ilişkili homojen kimliğini yitirmiştir. Mübadele büyük bir savaş sonrasında gerçekleşmiştir. Bu durum mübadelenin yaşandığı bugünkü geleneksel konut yerleşimlerinde mimari açıdan değerlendirildiğinde bazı noktalara dikkat çekmektedir. Bilinmektedir ki; savaş sonrasında pek çok konut yakılıp, yıkılarak, yağmalanarak yok olmuş ya da kullanılamaz hale gelmiştir. Mübadil Türkler savaştan etkilenmiş bazı konutlarda çaresizlik içinde bir süre yaşam sürdükten sonra terk etmek zorunda kalmışlardır. Bu konutlar zaman içinde kullanılmamaktan ve açık hava şartlarına maruz kalmaktan dolayı büyük zararlar görmüştür. Ancak eskimelerine rağmen kısmen özgün nitelikleriyle geleneksel konut dokusu içinde tarihe tanıklık eden konumunu korumaktadır. Koruma altına alınmadığı takdirde bu yapılar da yok olacaktır. Günümüz koruma yasaları çerçevesinde tarihi konutların oturulamayacak durumda olanları kurallar çerçevesinde yeniden inşa edilmektedir. Ancak tartışmasız bir gerçektir ki; yeniden yapılan bir yapı özgün halinin sahip olduğu değere sahip olamaz. Bu yüzden bugün tarihimize ışık tutan her bir yapının yok olması koruyarak ayakta tutmaya çalıştığımız geleneksel konut mimarimiz açısından büyük bir kayıptır. Mübadil yerleşimler sahip oldukları tarihi yapıların mübadeleye tanıklıkları açısından turizme büyük katkılar sağlamaktadır. Bu katkı mübadil yerleşimlere zarar vermeyecek biçimde sürdürülmelidir. ~ 21 ~

Kaynakça Arı, K. (2000). Büyük Mübadele. Tarih Vakfı Yurt Yayınları. İstanbul. Gönül (Yıldırım), B. (2004).Batı Anadolu daki Kültürel Çeşitliliğin Geleneksel Konut Mimarisindeki Değişime Yansıması: 19. ve 20. Yüzyıllarda Ayvalık: Doktora Tezi, D.E.Ü.Mimarlık Fakültesi. İzmir. Mimarlar Odası-Türsab 2000-2001 Yılı Çalışmaları, Araştırma, Gözlem ve Değerlendirme Notları Yorulmaz, A. (2004). Ayvalık ı Gezerken. 7. Basım. Ayvalık: Ceylan Kitabevi. http://www.kayakoy.net/kayakoy.html http://www.turkishgreeksynergy.net/may_02/hgumuskemer_kayakoy.html Fotoğraflar Listesi Fotograf 1.Kayaköy Fotoğraf 2.Yukarı Kilise,Kayaköy Fotoğraf 3.Aşağı Kilise, Kayaköy Fotoğraf 4.Aşağı Kilise İç Mekan, Kayaköy Fotoğraf 5. Geçmişte Ayvalık Fotoğraf 6. Günümüzde Ayvalık Fotoğraf 7.Geleneksel Ayvalık Konutları Fotoğraf 8. Ayvalık ta bir sokak Fotoğraf 9. Ayvalık ta Rum ve Türk kültürlerine tanıklık eden minare ve çan kulesi ~ 22 ~

MÜBADELENİN KUŞAKTAN KUŞAĞA AKTARIMI ÇİMEN TURAN LOZAN MÜBADİLLERİ VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ 1. GİRİŞ Bir Alman Üniversitesinin Göç Araştırmaları Enstitüsünün 20. yüzyıldaki üç karşılıklı göçle ilgili araştırmasının Türkiye deki mübadillerle ilgili olan bölümü LMV den istendi. Bu çerçevede 2003 te küçük bir çalışma yaptık. Burada o çalışmadan elde ettiğimiz bilgileri aktaracağım. Daha sonra yaptığım tüm sözlü tarih çalışmalarında bu konuya daha çok dikkat ettim. Dolayısıyla, burada sunacağım bilgilerin esas iskeleti söz konusu proje için iki ailenin 1. 2. ve 3. kuşaklarıyla yaptığım görüşmelerden oluşuyor. Ama bunlara diğer sözlü tarihlerden gözlemlerimi, hatta kendi ailem kendi sülalemle ilgili bilgileri de ekledim. 2. AİLELERİN TANITILMASI Görüşülen kişilerin özellikleri şöyledir: Yanya dan Pendik e Gelen Aile Birinci Kuşak (Erkek) Yanya 1915 doğumlu Mübadil aileye mensup bir kızla evlenmiş. İkinci Kuşak (Kadın) 1950 doğumlu Mübadil bir erkekle evlenmiş. Üçüncü Kuşak (Erkek) 1975 doğumlu İki taraflı mübadil ~ 23 ~

Drama (Pazarlar) dan Yalova Koruköy e Gelen Aile Birinci Kuşak (Kadın) 1920 Pazarlar doğumlu Mübadil bir erkekle evlenmiş. İkinci Kuşak (Kadın) 1955 Kars doğumlu Eskişehir de büyümüş olan bir erkekle evlenmiş. Üçünü Kuşak 1982 doğumlu Ana tarafından mübadil (Yarı mübadil) 3. KUŞAKTAN KUŞAĞA AKTARIM 3.1. Aile Geçmişine İlişkin İlgi ve Bilgi Görüşülen kişilerin aile büyükleriyle ilişkileri ve aile geçmişine ilişkin bilgi ve ilgileri şöyle özetlenebilir: Yanya dan Pendik e Gelen Aile İkinci Kuşak babaanneyle de dedeyle de birlikte yaşamış.dede konuşmuyor. Babaanne konuşuyor ama sadece Yanya da ne kadar zengin olduklarını, altınları, incileri anlatıyor. İkinci Kuşak kadın aile tarihine ilgi duymamış. Üçüncü Kuşak, 1915 Yanya doğumlu dedesi hala hayatta olmasına rağmen geliş tarihlerini, mübadil malları bilmiyor. Geçmişi bilmiyorum. Merak etmemişim herhalde diyor. Üstelik bu genç iki taraflı mübadil. Bu ailedeki ikinci ve üçüncü kuşaklar mübadele konusunda hiç kitap okumamışlar. İlgi duymamışlar. Drama (Pazarlar) dan Yalova Koruköy e Gelen Aile İkinci Kuşak 15 yaşına kadar babaannesiyle aynı evde yaşamış. Dede konuşuyor. Sürekli geri dönmek istediğini söylüyor. Babaanne Rumeli Türküleri söylüyor. Ona soru sormuyorlar, anlattıklarını dinlemiyorlar. İkinci kuşak aile tarihine ilgi duymamış. ~ 24 ~

-Mübadil mallar konusunda bilgisi yok. -Mübadil mal olan bir evde doğmuş ama bunu bilmiyor. -Yanlarında neler getirmişler bilmiyor. Üçüncü kuşak, anne tarafından bir farklılık olduğunu ilkokuldayken anneannesinin nüfus cüzdanındaki doğum yerinin Drama olduğunu görünce sorular soruyor. Anneannesine anlattırıyor. Ama bu konuları annesi ile hiç konuşmamış. İkinci ve üçüncü kuşaklar mübadele konulu edebiyat kitapları okumuşlar. Şu kitapları örnek gösterdiler: -Dido Satiriu Benden Selam Söyle Anadoluya -Kemal Yalçın Emanet Çeyiz -Ahmet Yılmaz Savaşın Çocukları Bu ailenin bir başka ikinci kuşağı sözlü tarih isteğimizi kabul etmedi. Ben bir şey bilmiyorum, 80 sene olmuş bizimkiler geleli. 3.2. Muhacır-Mübadil Kavramları Bu kavramlarla ilgili ifadeler şöyledir: Yanya dan Pendik e Gelen Aile Birinci Kuşak Bize ilk geldiğimizde gavur tohumu dediler. Sonra mübadil, macır, göçmen dediler. Bazen mübadil macırı dediler. Bence bunlar önemli değil, ha muhacır demişler ha mübadil demişler. İkinci Kuşak Büyüklerimiz kendilerine mübadil diyorlardı. Yerlilerin onlara ne dediğini bilmiyorum. Pendikte yerli yoktu. Üçüncü Kuşak Büyüklerimiz bazan muhacır bazen mübadil diyorlardı. Bence önemli değil, benim için farketmez. Edebiyat okumamışlar. Dede kavrama önem vermiyor. Drama (Pazarlar) dan Yalova Koruköy e Gelen Aile Birinci Kuşak Bazıları bize mübadil demiyor, muhacir diyor, bu benim gücüme gidiyor. Biz mübadiliz, orada mal bırakmışız, burada mal vermişler. Bize macır diyenlere kızıyorum ben. Biz Atatürk ün mübadiliyiz. İkinci Kuşak Bizimkiler mübadil daha sonra gelenler muhacır. Üçüncü Kuşak Ben konuşurken anne tarafım muhacır derim ama başkaları muhacır dediği zaman hoşuma gitmiyor, mübadil demeleri daha çok hoşuma ~ 25 ~

gidiyor. Muhacır herhangi bir yerden kalkmış gelmiş herkese deniyor, hiçbir zorunluluk yok, hiçbir değişim yok. Bizimkiler mecburen gelmişler. Edebiyat okumuşlar. Anneanne kavrama önem veriyor. 3.3. Yerlilerle İlişkiler Konusu Bu konudaki ifadeler ve yaklaşımlar şöyledir: Yanya dan Pendik e Gelen Aile Birinci kuşak Biz, bizimkiler, yerliler diyerek konuşuyor. İkinci Kuşak yerliler sözcüğünü kullanmıyor çünkü yerli yok. Üçüncü kuşak Dedemler ve normal insanlar- dedemler ve diğerleri diye konuşuyor. Yerli sözcüğü ikinci ve üçüncü kuşaklarda yok. Çünkü Pendik te yerli yok. Birinci kuşak erkek yerlileri iş hayatında tanıyor. Drama (Pazarlar) dan Yalova Koruköy e Gelen Aile Birinci Kuşak Biz mübadiller, buradakiler, biz mübadiller, buradaki lazlar İkinci Kuşak Biz ve yerliler Annemler babamlar ve yerliler Çünkü Koruköy de yerliler var. 3.4 Yerlilerle Farklılıklar Bu konudaki ifadeler ve yaklaşımlar şöyledir: Yanya dan Pendik e Gelen Aile Birinci Kuşak İlk yıllarda farklılık vardı ama 20-30 yıl sonra farklılık kalmadı. Mesela nasıl farklıklıklar vardı? Birinci kuşak Yerlilerin giyimi köylü gibiydi, yerliler bizden geriydi." İkinci Kuşak bilmiyor. Üçüncü kuşak Hiçbir farklılık görmüyorum. Dedemlerin artısı da yok, eksisi de yok. ~ 26 ~

Drama (Pazarlar) dan Yalova Koruköy e Gelen Aile Birinci kuşak Önceleri herşeyimiz farklıydı, sonra sonra farklılıklar azaldı. Mesela nasıl farklıklıklar vardı? Birinci Kuşak Laz kadınları kara çarşaf giyerdi, biz ferace giyerdik. Bizler hiç kara çarşaf giymedik. İkinci Kuşak Farklılıkların bazıları hala sürüyor. Yaşayış tarzı farklı, aile hayatları farklı, yemekleri farklı, mübadiller daha uygar, kız çocuğuna değer verilir. Bazı durumlarda Ooo biz Avrupalıyız diyorum şakayla karışık. Üçüncü kuşak Aile ilişkileri farklı. Aile İçi İlişkiler Bu konudaki ifadeler ve yaklaşımlar şöyledir: Yanya dan Pendik e Gelen Aile Aile ilişkilerinde farklılık olup olmadığını bu ailedekiler bilmiyor. Çünkü, -Hem sadece mübadil yerleşim yerinde -Hem İkinci Kuşak mübadille evlenmiş. Drama (Pazarlar) dan Yalova Koruköy e Gelen Aile İkinci Kuşak Mübadillerde kadın daha özgürdür, kadın ezilmez. Kadın söz sahibidir, yerlilerde erkek söz sahibidir. Erkeğin her türlü hizmeti yapılır. Mübadillerde böyle değildir. Babam bize hizmet ederdi, hizmet beklemezdi. Üçünü Kuşak Anne tarafımla baba tarafım arasında kesinlikle çok büyük fark var aile ilişkilerinde. Doğulularda yaşlılara daha ciddi daha biçimsel saygılı olmak gerekiyor. Anne tarafımda da saygı var ama daha yakınlık daha sıcaklık var, aile ortamı daha samimi. Doğulularda yaşlı yanında el pençe divan durulur, bu bizde yok, arkadaş gibi olabilirsin. Evlenme Bu konudaki ifadeler ve yaklaşımlar şöyledir: Yanya dan Pendik e Gelen Aile Birinci Kuşak Yerlilerle evlenme önceleri olmazdı, çok sonra başladı. Eskiden tek tük olduğunda çok konuşulurdu, nasıl olur denirdi. İkinci Kuşak Mübadillerde akraba evliliği yoktur. ~ 27 ~

Üçüncü Kuşak Farketmez evleneceğim kişinin kökeni. Drama (Pazarlar) dan Yalova Koruköy e Gelen Aile Birinci Kuşak Önceleri olmazdı. Bizden bir kız Arnavut çocuğu sevmiş, bizimkiler küplere bindiler, kudurdular nasıl olur diye, sonra sonra karıştık. Şimdi oluyor artık. İkinci Kuşak Mübadillerde akraba evliliği olmaz diye biliyorum. Ama Karadenizlilerde ve doğulularda çok oluyor. Üçüncü Kuşak Evleneceğim kişinin mübadil kökenli olup olmadığı farketmez. Yemek Bu konudaki ifadeler ve yaklaşımlar şöyledir: Yanya dan Pendik e Gelen Aile Bilinmiyor. Drama (Pazarlar) dan Yalova Koruköy e Gelen Aile Birinci Kuşak Yemeklerimiz farklıdır. İkinci Kuşak Mübadillerde yemek denince et önde gelir. Ben ve kardeşlerim sebzeyi evlendikten sonra tanıdık. Üçüncü Kuşak Artık kaynaşılmış, uyum sağlanmış. Yemeklerde de fark kalmamış. Müzik Bu konudaki ifadeler ve yaklaşımlar şöyledir: Yanya dan Pendik e Gelen Aile Birinci Kuşak Türk Müziği, Rumeli Türküleri severiz. İkinci Kuşak Türk Müziği, Rumeli Türküleri severler büyüklerimiz. Üçünü Kuşak Türk Müziği ve Rumeli Türkülerinden söz etmedi. Drama (Pazarlar) dan Yalova Koruköy e Gelen Aile Birinci Kuşak Türk Müziği, Rumeli Türküleri severiz. İkinci Kuşak Türk Müziği, Rumeli Türküleri severler büyüklerimiz. Üçünü Kuşak Türk Müziği ve Rumeli Türkülerinden söz etmedi. Müzik konusunda her iki ailedeki ifadeler hemen hemen aynıdır. ~ 28 ~

Dini inanç Bu konudaki ifadeler ve yaklaşımlar şöyledir: Yanya dan Pendik e Gelen Aile Birinci Kuşak Mübadiller dinlerine bağlıydı. Ama benim babam hem namaz kılan hem içki içen bir adamdı. İkinci Kuşak Aile büyüklerimiz pek dindar değildi. Çocuklarını kuran kursuna göndermediler. Kadınların başları açıktır. İçkiyi günah saymıyorlar, iyi içki içerler. Üçüncü Kuşak Müslümandırlar ama çok dindar değildirler. Aile büyüklerimizde hacca giden yok, dedem namaz kılmaz. Drama (Pazarlar) dan Yalova Koruköy e Gelen Aile Birinci Kuşak Mübadiller dinlerine daha bağlıydı. İkinci Kuşak Kadınların başları açıktır. İçki günah sayılmaz. Üçüncü Kuşak Mübadillerin dini inanışları normaldir. Dinlerine düşkündürler ama bağnazlık, tutuculuk yoktur, softalık yoktur. 4. SONUÇ Burada bu sözlü tarih görüşmelerini esas alarak diğer çalışmalardan ve kendi çevremdeki gözlemlerimden yararlanarak yorumlar yapacağım. - Mübadeleye ilişkin bilgilerin aile içinde kuşaktan kuşağa aktarımı zayıftır. - Yeni yerleşim yerinde yerlilerle birlikte yaşayanlarda mübadillik kimliği daha güçlüdür. (Birinci kuşaktan başlıyor kimliğin güçlü olup olmaması ve gelen kuşaklarda da etkili oluyor. ) - Mübadil olmayanlarla evliliklerin artması, ikinci kuşakta aile içi ilişkilere ve yaşam tarzlarına ilişkin farklılıkların daha çok görünür olmasına ve dile getirilmesine, üçüncü kuşakta ise farklılıkların ortadan kalkmasına yol açmaktadır. - Genel olarak iletişimin artması ve nüfusun daha büyük kısmının kentlerde oturuyor olması da eskisinden daha belirgin olan bazı gelenek-görenek, yaşam tarzı, genel bir ifadeyle kültür farklarının ortadan kalkmasına yol açmaktadır. ~ 29 ~

- Mübadeleye ilişkin bilgilerin aile içinde kuşaktan kuşağa aktarımının zayıf olmasına resmi tarihte yer verilmemesinin de etkisi olmuştur. Resmi tarih ve resmi tarihçiler için mübadele unutulması, zihinlerden silinmesi, sözü edilmemesi gereken bir olaydır. Mesela tarih ders kitaplarında mübadeleye hiç yer verilmemiştir. Çünkü mübadele, hem yeni homojen bir ulus yaratmaya yönelik bir olaydır. Hem de yeni bir ulus yaratmaya yönelik söylemleri zedeleyen bir olaydır. Neden bu tür söylemleri zedeleyen bir olaydır? - Mübadele, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki resmi söylemin tutarlılığını zedelemektedir. Çok eskiden beri Türk yurdu olduğu iddia edilen coğrafyanın aslında Türklerle birlikte, Türk olmayanların da yurdu olduğunu hatırlatmaktadır. - Türk kimliği atfedilen nüfus gruplarının birbirinden farklı olduğunu, örneğin konuştukları dilin aynı olmadığını göstermektedir. - Mübadele konusu, kısa bir süre önce kaybedilen toprakları hatırlatmaktadır. - Bunlara ek olarak pek çok yerde yaşanan yerli-mübadil çatışmalarını hatırlatmaktadır. - İkinci ve üçüncü kuşaklarda mübadele olayına ilgi son yıllarda artmaya başlamıştır. Bunda hem inceleme hem edebiyat türünde Mübadele konulu yayınların artmasının, medyanın olaya daha çok yer vermesinin de etkisi olmuştur. - Elbette LMV nin ve Samsun Mübadele Derneği gibi sivil toplum örgütlerinin çabalarını da unutmamak gerekir. ~ 30 ~