TEMMUZ 2009 Sayý: 487 Fiyat: 3.5 TL. .Evrende Etken Olan Görevliler.O Vardýr, O Birdir, O nun Þaný Yücedir.Ýstanbul daki Paranormal Etkinlikler



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ



ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Simge Özer Pýnarbaþý

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

17 ÞUBAT kontrol

Fiskomar. Baþarý Hikayesi


ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017


Kanguru Matematik Türkiye 2017

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

Ý Ç Ý N D E K Ý L E R

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden


Kanguru Matematik Türkiye 2017

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

Üçgenler Geometrik Cisimler Dönüþüm Geometrisi Örüntü ve Süslemeler Ýz Düþümü

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

ünite1 Destek ve Hareket Fen Bilimleri 3. vücudumuzun dik olarak durmasýný saðlayan sistemi elemanýdýr. Verilen cümledeki sembollere aþaðýdakilerden

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

DOÐRUNUN ANALÝTÝÐÝ - I

Kanguru Matematik Türkiye 2015

DENEME Bu testte 40 soru bulunmaktadýr. 2. Bu testteki sorular matematiksel iliþkilerden yararlanma gücünü ölçmeye yöneliktir.

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

HAZÝRAN 2009 Sayý: 486 Fiyat: 3.5 YTL. .ÝSA nýn Sitemi.Dünya Üzerindeki Sýcak Noktalar.Norveç Tohum Deposu Bilmecesi

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2015

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

Kanguru Matematik Türkiye 2018


düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

EÞÝTSÝZLÝKLER. I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik. Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM


Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Yönergeyi dikkatlice oku. Gözden hiçbir þeyi kaçýrmamaya dikkat et. Þifrenin birini testin iþaretlenen yerine ( Adayýn Þifresi ), diðer þifreyi de

Kanguru Matematik Türkiye 2018

DENEME Bu testte 40 soru bulunmaktadýr. 2. Bu testteki sorular matematiksel iliþkilerden yararlanma gücünü ölçmeye yöneliktir.


STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

TEMMUZ 2012 Sayý: 523 Fiyat: 7 TL. KARANLIÐIN ve AYDINLIÐIN YENÝDEN AYARLANMASI

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

4. a ve b, 7 den küçük pozitif tam sayý olduðuna göre, 2 a a b x+1 = 3


Ön Hazýrlýk Geometrik Þekiller

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Vergi Usul Kanunu Ceza Hadleri

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

m3/saat AISI

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

1. BÖLÜM. 4. Bilgi: Bir üçgende, iki kenarýn uzunluklarý toplamý üçüncü kenardan büyük, farký ise üçüncü kenardan küçüktür.

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

FEN BÝLÝMLERÝ. TEOG-2 DE % 100 isabet

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

4. f(x) = x 3 3ax 2 + 2x 1 fonksiyonunda f ý (x) in < x < için f(x) azalan bir fonksiyon olduðuna

01 Kasým 2018

Kanguru Matematik Türkiye 2018

OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ ÜYELERÝNÝN ÖDENEK, YOLLUK VE EMEKLÝLÝKLERÝNE DAÝR KANUN

GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK

Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi

NÝSAN 2012 Sayý: 520 Fiyat: 7 TL. Dua ve Þükür GERÇEÐÝN GÖZ KAMAÞTIRAN IÞIÐI BÝLGÝNÝN YENÝDEN AYARLANMASIARLANMASI

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

Transkript:

TEMMUZ 2009 Sayý: 487 Fiyat: 3.5 TL.Evrende Etken Olan Görevliler.O Vardýr, O Birdir, O nun Þaný Yücedir.Ýstanbul daki Paranormal Etkinlikler

ÝÇÝNDEKÝLER Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi Cilt: 41 Sayý:487 Temmuz 2009 Onur Baþkaný: Dr. Refet Kayserilioðlu Sevgi Yayýnlarý Tic.Ltd.Þti. adýna Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü: Ayþegül Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü: Özenç Kayserilioðlu Yayýn Kurulu: Güngör Özyiðit Nelda Bayraktar Hale Ürkmezgil Haberleþme Sorumlusu ve Okur/Abone Ýliþkileri: Kazým Erdemoðlu 0212 252 85 85 0542 676 83 47 Faks: 0212 249 18 28 P.K: 471 Beyoðlu/Ýstanbul Yönetim Yeri: Oba Sok. Silla Ap. No: 7/1 Cihangir/Ýstanbul Baský: Inkýlap Kitabevi San. Tic. A.Þ. Çobançeþme Mah. Sanayi Cad. Altay Sok. No:8 Yenibosna/Ýstanbul Þuur Maddeden Gelmez... 2 Dr. Refet Kayserilioðlu Evrende Rabbimiz de Etken Görevliler de... 6 Ahmet Kayserilioðlu O Vardýr, O Birdir, O nun Þani Yücedir... 14 Güngör Özyiðit Eðitimde Hasan Âli Yücel Dönemi... 21 Yalçýn Kaya Hayvanlarla Konuþmak - 7... 29 (Angelika Guldenstein) Zuhal Voigt Hayatta Kalmanýn Planlarýný Yapan Ülke: Çin (Eski Günýþýðýnýn Son Saatleri)... 39 Thom Hartman/Arýn Ýnan Ýstanbul Önemli Etkinliklere Ev Sahipliði Yaptý Rengin Özer... 43 Fiyatý: 3.5 TL Yýllýk Abone: 40 TL Yurt Dýþý: 50 TL

SEVGÝ DÜNYASI 1 Sevgili Dostlar Sizler de farkýnda mýsýnýz bilemeyiz, bir gün yine 24 saat, ama sanki eski 24 saat deðil. Çok ama çok hýzlý geçiyor zaman, geceler, gündüzler birbirini çýlgýnca kovalýyor. Olaylara biraz daha dýþarýdan bakmaya alýþmýþ olan spritüeller bunun daha çok farkýna varýyor. Bu hýzlý gidiþte günlük iþler, çözümsüz problemler, kýsýr döngüler tamamen anlamýný yitiriyor. Ýnsan zamanýný ve enerjisini en gerekli olanlara, daha çok sevgiye, daha çok farkýndalýða, daha derin anlamlara vermeyi diliyor. Ülkemizde bitmez tükenmez tartýþmalar bütün tv kanallarýný sarmýþken, ince bir þerit içinde bir haber geçiþtirildi. Bizim kanallarýmýzýn dýþýnda bütün dünya televizyonlarýnda ilk haber olarak verilen ve durmadan verilen haber, gelmiþ geçmiþ en büyük yýldýzlardan belki de ilk sýralarda sayýlabilecek olanýnýn bu dünyadan ayrýldýðýný bildiriyordu. Normal yaþamamak için gelmiþti bu dünyaya sanki. En yoðun sevgiye, bunun yanýnda en yoðun nefrete maruz kalarak yaþamak, çok geniþ bir hayal gücü ve yaratýcýlýkla, ayný zamanda müthiþ bir kýrýlganlýkla baþa çýkmaya çalýþmak, hem erkek gibi hem kadýn gibi hissedebildiði için her tür örselenmeye daha açýk olmak... ve alabildiðine þöhret ve zenginlikle dünyanýn nazarýný üzerinde toplamak. Zor bir hayatý, planý geride býraktý Michael Jakson, eserlerini bizlere hediye ederek. Epey üzdü bu dünya onu. O ise aldýðýndan çok daha fazlasýný vermeye uðraþtý hep, týpký tüm sanatçýlar gibi. Boyutlararasý sevgiyi, enerjiyi her türlü sýkýntýya seve seve razý olarak bizlere indiren hem yaþayan hem yaþamayan tüm sanatçýlara sevgiler, saygýlar bizden... Ýyi ki varlar... En Derin Sevgilerimizle SEVGÝ DÜNYASI

2 ÖZDEN ÝLE ERDEM KONUÞUYOR SEVGÝ DÜNYASI Bu yazýda inkârcý bir materyalistin fikirleri tartýþýlmaktadýr. Bu fikirler materyalistlerin (sosyalistlerin) kitabýndan alýnmýþ bulunmaktadýr. Dr. Refet Kayserilioðlu Þuur Maddeden Gelmez

SEVGÝ DÜNYASI Erdem - Dediniz ki asýrlar boyu bir taþý bir yere koysak ondan bir þuur meydana gelmez. Taþ maddenin en kaba ve en katý halidir. Belki ondan bir þuur meydana gelmez, ama beyin gibi ince ve üstün bir cevherden bir þuur pekâla meydana gelebilir. Nitekim meydana gelmektedir de. O halde þuurun yaratýldýðýný iddia etmek zoraki bir gayeciliktir. Çeþitli ve karþýlýklý madde, enerji etkilenmeleriyle üstün tertipte maddeler oluþmuþ, bunlardan da þuur meydana çýkmýþtýr. Özden - Bu bir fikir spekülasyonu veya oyunudur, dostum. Maddede þuur yok, enerjide þuur yok, bunlar asýrlar boyu birbirine tesir etseler kendilerinde olmayan bir þeyi nasýl meydana getirecekler. Yok'un yok'a tesiri yok olur. Matematikten biliyoruz. 0 x 0 = 0 dýr. Sýfýr çarpý sýfýr eþit bir olmaz. Böyle bir iddia mantýða aykýrýdýr, matematiðe de aykýrýdýr, öyleyse ilme de aykýrýdýr. Olabilir, gelebilir gibi ihtimali ve spekülatif iddialarla gerçekler çürütülemez. Erdem - Peki beynimizde þuur yok mu? Beyin þuur göstermiyor mu ve madde deðil mi? Özden - Evet, beyin maddedir ve beyin þuuru gösteriyor. Ama beynin gösterdiði þuur ruhtan gelen þuurun sadece aksettiriliþidir. O da tam olarak deðil. Bunu aynanýn güneþten gelen ýþýnlarý aksettirmesine benzetebiliriz. Aynadan bize akseden (yansýyan) ýþýnlar, güneþ ýþýnlarýdýr. Bu durumda ayna güneþtir, güneþ ýþýnlarýnýn kaynaðý aynadýr diyebilir miyiz? Ama aynada güneþ ýþýnlarýný aksettirme kabiliyeti vardýr. Beyin maddesi de böyledir. Þuuru aksettirme kudretinde veya yapýsýndadýr. Fakat bizzat þuuru imâl edecek kudrette deðildir. Bunun böyle olduðunu ispat çok kolaydýr. 3 Ama bugün mevzuumuz bu deðildir. Bir tekini söyleyeyim: Hipnotizmanýn çeþitli safhalarýnda deðiþik þuur dereceleri vardýr. Bunu hangi madde ile izah edersiniz? Diðer taraftan þuuru bugün ilim adamlarý daha kaba, demirden yapýlmýþ makinelerden de aksettirebilmektedirler. "Elektronik beyinler veya robotlar" denen bu makineler þuuru bizzat imâl etmemekte bizatihi bir þuur göstermemekte, sadece kendisine öðretilen, depo edilen þuuru ve bilgiyi aksettirmektedirler. Kendine öðretilenden fazla bir tek þeyi bile yapmak kudretinde deðildirler. Onlar da insandaki bizatihiliðin ve yeni durumlar karþýsýnda yeni kararlar alma kabiliyetinin zerresi bile yoktur. Erdem - Güzel ama bir makine, kaba bir demir maddesi bunu yaparsa, sonsuz zaman süresi içinde madde ve enerji dönüþümlerinden ve karþýlýklý tesir alýþ veriþlerinden de bir þuur imâl eden maddenin çýkýþý neden mümkün olmasýn? Esasen tekâmül

4 dediðimiz þey de maddelerin karþýlýklý tesir alýþ veriþlerinin en ideal þekle giriþi demek deðil midir? Ýþte sonsuz zaman süresi içinde çeþitli tekâmül kademelerinden geçe geçe bugünkü düzen, yýldýzlarýn hareketindeki düzgünlük, cisimlerin çeþitli parçalarý arasýndaki uygunluk meydana gelmiþtir. Nihayet þuur dediðimiz bilgi gösterisi de maddelerde depo edilen çeþitli bilgilerin karþýlýklý tesirleriyle zamanla bir sýnýflanmaya girmesi demektir. Özden - Dostum, siz benim söylediklerimi ya iyi dinlemiyorsunuz ya da kasten anlamaz görünüyorsunuz. Diyorsunuz ki: "Madem ki bir robot, yani bir demir parçasý bir þuur gösterebiliyor, o halde sonsuz zaman süresi içinde madde ve enerjinin karþýlýklý tesirlerinden þuurlu bir maddenin çýkýþý neden mümkün olmasýn?" Ben de size karþýt soruyu soruyorum: Neden mümkün olsun ve nasýl mümkün olabilir? Bunu gösterebilir misiniz? Robotlar ve elektronik beyinler söylediðimiz gibi ancak kendisine öðretilen bir iki þeyi otomatik olarak tekrar eden idraksiz aletlerdir. Ýdrak denilen, þuur denilen þeyi maddede görebiliyor musunuz? Bir þeyin imkânýndan veya mümkün olabilmesinden bahsetmek için onun delillerinin elde bulunmasý icap eder. Ýdrak eden, düþünen, kendi kendine icabý hale göre en uygun davranýþý gösteren ve yeni icatlarda bulunan bir maddeyi veya enerjiyi göstermek asla mümkün deðildir. Sonra "þuur" dediniz "maddelerde uzun zaman süresince depo edilen çeþitli bilgilerin karþýlýklý tesir ede ede zamanla bir sýnýflanmaya girmesidir." Peki bilgi maddeye nasýl SEVGÝ DÜNYASI depo edilmiþtir? Bilgi enerji veya ýþýk gibi bir þey midir ki maddeye gele gele ona depo edilmiþ olsun?!.. Bilgi, madde, enerji ve canlý münasebetlerini gösteren kanunlarýn ve düzenlerin ifadesidir. O düzen ve kanunlarýn bu söyleniþi veya formüle ediliþi maddede nasýl depo edilir? Ve bilgiler madde içinde nasýl birbirine tesir eder? Bilgileri analiz ve sentez yapan bir idrak olmadan onlardan yeni neticeler nasýl çýkar, onlar nasýl sýnýflanýr, sýnýflandýktan sonra da þuurlu ve idrakli bir müessir (etken, yani ruh) olmadan onlar nasýl icap ettiði yerde ve zamanda ortaya çýkarlar? Erdem - Siz her þeyi ruha baðlýyorsunuz. Ruhu da madde dýþýnda bir baþka yaratýk, Tanrý'nýn kuvvet verdiði bir cevher olarak kabul ediyorsunuz. Peki siz etrafýnýzda madde dýþý bir þeyin etkisiyle (tesiriyle) hareketsiz bir cismin harekete geçtiðini hiç gördünüz mü? Her hareket bir maddenin

SEVGÝ DÜNYASI diðer maddeye tesiriyle olmaktadýr. Özden - Ýki þeyin birbirine tesirini görebilmemiz için o iki þeyin de bizce görülmesi lâzýmdýr, bu bir. Ýki þeyin biribirine tesir edebilmesi için aralarýnda az çok bir sempati ve yakýnlýk olmasý lâzýmdýr, bu iki. Çok yüksek frekanslý cereyaný elinizle tutarsýnýz da size bir þey olmaz. Ama alçak frekanslý þehir cereyanýný tutarsanýz hapý yutarsýnýz. Bunun sebebi bedenimizin alçak frekanslý cereyanla uyuþabilmesi, yüksek frekanslý cereyanla arasýnda hiçbir anlaþma olamamasýdýr. Yani daha ilmi söylemek gerekirse, ancak aralarýnda bir yakýnlýk ve sempati olan titreþimler birbirine tesir edebilirler. Ruhun da kaba maddeye doðrudan tesiri olamaz; ancak araya maþa veya iletken rolünü gören, ayný zamanda tesirleri transforme eden (transformatörde olduðu gibi) çeþitli madde kademelerinin konmasýyla olur. Ruhla madde arasýndaki bu "aracý maddeler" beden, asabi seyyale ve perispiri denen üç ana kademedeki maddelerdir. Bazen ruh bu araçlarýnda deðiþiklik yapabilir. Nitekim Telekinezi dediðimiz olayda uzaktan, hiç el dokunulmadan eþyalar hareket ettirilebilir. Ýþte bunu size madde dýþý bir þeyin tesiriyle bir cismin hareket ettirdiðine misal olarak gösterebilirim. Kaldý ki söylediðim gibi burada da doðrudan ruh deðil, ruhun kullandýðý maddeler aracýlýk yapmaktadýr. Size þunu söyleyebilirim ki kâinatta gördüðünüz her hareket doðrudan veya dolayýsýyla bir þuurlu varlýðýn, veya ruhun tesiriyle olmaktadýr. Erdem - Her hareketin bir ruhun tesiriyle olduðunu nereden çýkardýnýz? Hareket enerjinin tesiriyle olmaktadýr. Enerjinin maddeye tesiri hareketi meydana getirmektedir. Özden - Enerjilere yön veren, onlarý çeþitli maddelere doðru yönlendirip, 5 sevkeden þuurlu etkenlerdir, yani ruhlardýr. Meselâ ampulü yakan elektriktir, fakat elektriði uygun bir kablo ile ampule ulaþtýran ve düðmeyi açarak ona kumanda eden insan þuurudur. Öyle olmasaydý, çeþitli enerjilerin rasgele maddelere tesiriyle bir korkunç karýþýklýk, bir kaos (maddelerin, unsurlarýn karmaþýklýðý) meydana gelirdi. Halbuki etrafýmýzdaki dünyada hiçbir karýþýklýk yoktur. Maddelerin, enerjilerin ve bunlarýn tesir alýþ veriþlerinin belki, deðiþmeyen kanunlarý var. O halde bunlara devamlý tesir eden, bunlarý devamlý bir düzenle tutan þuurlu etkenler, yani ruhlar vardýr. Bütün bu düzenleri ve kanunlarý koruyan da bir Büyük Tanrý mevcuttur.

6 SEVGÝ DÜNYASI Evrende Rabbimiz de Etken, Görevliler de... Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog

SEVGÝ DÜNYASI ÖMER HAYYAM'IN HAYRANLIÐI... Ýslâm kültürünün altýn çaðýnda yaþamýþ olan Niþabur'lu Ömer Hayyamdan (1048-1131) eski yazýlarýmda da söz etmiþtim. Biz onu daha ziyade rûbaileriyle tanýrýz. A.Kadir'in "Bugünün Diliyle Hayyam" kitabýnda o keskin zekânýn yaþama, o ironik, o mizahi bakýþ açýsýndan ne büyük keyif almýþtýk: Düþe düþe sarhoþluk düþtü benim payýma Ýnsanlar, neden kýnarsýnýz beni? Ya bütün haram þeyler sarhoþ etseydi, Ortada bir tek ayýk zor görürdünüz. Hele onun sevgi dolu, sýmsýcak yüreðindeki gerçek inancý; Yunus Emre'den çok önceki yýllarda, ne cennetteki hurilere, ne de cehennem azabý dehþetine aldýrýþ etmeyen hayat görüþü; pek çoðumuzda dinler üstü bir insanlýk duygusu uyandýrmýþtý: Ýster Müslüman olsun, ister gâvur olsun bana ne Sýmsýcak olsun yürek dediðin, Sevgiyle dolu olsun aðzýna dek. Bizim deftere adýn hele bir yazýlsýn kardeþ O zaman cennet de výz gelecek sana, Göreceksin, cehennem de výz gelecek. Ama gerçekte þiir, Hayyam'ýn bir yan uðraþýsý. Onun uygarlýða esas katkýsý cebir ve astronomi ile ilgili kitaplarýdýr. Müslüman bilginlerin 9. ve 11. yüzyýl arasýndaki altýn çaðda pozitif bilimlerdeki özgün buluþlarý, nice sonra Latince'ye 7 çevrilmiþ ve batý dünyasýndaki büyük atýlýmýn mayasý olmuþtu. Örneðin Hayyam'ýn cebirde üçüncü derece polinom denklemlerin köklerini bulmak için, "Apollonios'un konik kesitleri" gibi kavranmasý çok zor bir konuyu iyice sindirerek, konik kesitleri kesiþtirme yöntemini ortaya koymasý, ileriki yüzyýllarda batý matematikçilerine temel taþý olmuþtu. Edebiyat dahil her dalda at koþturmuþ ve özgün yapýtlar üretmiþ koca Hayyam'dan, yaþlýlýk yýllarýnda, bunca çalýþmasýndan sonra evrene bakýþ açýsýný özetlemesini istediklerinde, bir kelimeyle, en içten en duygusal bir tek kelime ile cevap vermiþti: "HAYRANLIK!.."... VE BÝZLERÝN EVRENE BÖN BAKIÞI!.. Onlar günümüze göre çok daha az bilgiyle evrene hayranlýkla bakmýþlar. Peki bugün okullarda pozitif bilimleri en yeni buluþlarýn ýþýðýnda öðrenirken kaçýmýz bu hayranlýðýn zerresini duyuyoruz? Okul kitaplarýnda ya da öðretmenlerde böyle bir konuya teðet geçmek bile söz konusu deðil. Halbuki buluþlarýyla fen kitaplarýna temel olan Newton, Kepler, Crooks... gibi geçmiþ yüzyýllarýn pek çok bilgini, manevi çalýþmalar da yapmýþ, inancý bütün kiþilerdi. Gelmiþ geçmiþ en büyük fizikçi kabul edilen Newton'un, Ýncil'in "Vahiy" bölümü üzerinde 20 yýlý aþkýn çalýþmalar yaptýðýný söylememiz bunun yeterli bir kanýtýdýr. Ne var ki, geçtiðimiz 20. yüzyýlda her þey tersine döndü. Geçmiþte her þeyi dinle açýklamaya çalýþan ortaçað kilisesi baðnaz-

8 lýðýnýn tersine, þimdi de her þeyi madde ile açýklamaya çalýþma baðnazlýðýna girildi. Maneviyat, düþünce dünyasýndan kovuldu. Pozitif bilimleri, kendi metodolojisine saygý duyarak kabullenebiliriz. Ama baðýmsýz düþüncenin kalesi, her olasýlýða kapýlarý sonuna kadar açýk felsefeye ne demeli?!.. Sanki görünmez bir el, evrendeki olaðanüstü düzeni, bu düzeni kurup iþleten büyük zekâyý ve onun emrindeki görevli yüce manevi varlýklarý insanlara düþündürmemek için türlü hüner ve çabayla "Çin Setleri" inþa edip duruyor... ÝLK ÇAÐ ÝNSANI DA OLSAK... Çaðýmýzý, Hayyam devrini býrakýn, ilk çaðda yaþayan düþünen bir insan bile olsak vücudumuzun, organlarýmýzýn bir bakýþta fark ettiðimiz mükemmelliði, yapýlýþýndaki ustalýðý, yine de bizleri hayran býrakmaya yeter de artardý. Ýskelet yapýmýzdaki düzen, ayak tabanýmýzda ufak bir kavisle bizleri düz tabanlýktan kurtaran ustalýk, en kýymetli organýmýz beynimizin kafatasýmýzla korunmasý; hassas kalbimizin göðüs kafesi arkasýna yerleþtirilip midemizin serbest býrakýlmasý; dýþ tesirlerden kolay etkilenen gözümüzün burnumuz gibi dýþarýda býrakýlmayýp içeri doðru çekilmesi; ayrýca kaþ, göz kapaðý, kirpik, gözyaþý gibi desteklerle iyice güvence altýna alýnmasý; tam duyma merkezimizin baþýna sesleri toplayan kulak kepçelerinin konmasý gibi düzenekler bir ilk çað insanýnýn bakýþ açýsýyla bile ne çok hayranlýk uyandýrýr. SEVGÝ DÜNYASI Hele bir de biraz bilgimizi artýrýp organlarýmýza dikkatli gözlerle bakýnca; týp öðrencisi iken onu derin düþüncelere götüren bir dostumun þu gözlemine nasýl katýlamayýz: Nefes ve yemek borusunun birleþtiði yere konan küçük dil yutarken nefes borusunu kapatarak yemekleri mideye gönderir. Aksilik bu ya, yutarken konuþmayý sürdürürsek küçük dil devre dýþý kalýr diye de yeni bir önlem alýnmýþ. Nefes borusu baþýndaki duyarlý tüyler hemen kasýlmayý saðlar ve öksürterek yemekleri dýþarý püskürtür. Eðer akciðerlere gitseydi zatürree olmamýz hattâ ölmemiz iþten bile deðildi. Gerçekten bedenimizin yapýsý o kadar karmaþýk, o kadar mükemmel olmasaydý bunca týp kitabý kütüphaneleri böyle alabildiðine doldurup taþar mýydý hiç?!.. ARILAR YÜKSEK MATEMATÝKTE BÝRÝNCÝ Geçen sayýlarýmýzda ünlü týp profesörlerinin, felsefeci ve din adamlarýnýn Tanrý inançlarýyla ilgili düþüncelerini kendi aðýzlarýndan dinlemiþtik. Çaðýmýzda materyalist, maddeci hayat görüþü pek çoðumuzun düþünce ve davranýþýmýzda hakim rol oynamasýna raðmen; derinliðine düþünen kimseleri etkisi altýna alamadýðýný sevinçle görmüþtük. Röportajýmda Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak'ý en çok etkileyen soru, yabani arý Ammophile'in üzerine yumurtlayacaðý týrtýlýn 9 hareket merkezine tam isabetle dokuz iðne batýrarak, onu öldürmeden hareketsiz býrakan büyük ustalýðýydý. Hayvanlar dünyasýnda

SEVGÝ DÜNYASI nereye bakarsak bakalým bizim "içgüdü" diyerek geçiþtiriverdiðimiz nice hayranlýk sahneleriyle karþýlaþýrýz. Yabani arý Ammophile bu hüneri gösterir de bal arýlarýmýz hiç geri kalýr mý? Ýþte bu defa onlarýn peteklerini inþa ederken kullandýklarý, yüksek matematikçileri hayran býrakan, hayretten hayrete düþüren büyük trigonometri ve türev bilgileri: Bilindiði gibi arýlar binbir hünerle oluþturduklarý ballarý, balmumundan büyük zahmetlerle yaptýklarý peteklere doldururlar. Aslýnda petekler tek deðil iki yüzlüdür. Her iki taraftan da baksak ufak ufak hücrelerin hiçbir boþluk býrakmadan yan yana sýralandýðýný görürüz. Bal deposu olarak kullanýlan bu hücreler her iki yüzde de düzgün altýgen þeklindedir. Bu düzgün altýgenlerin her bir kenarýndan inen ince balmumu perdelerle bir prizma þekli oluþturulur. Ancak bu prizma þekli ortalara doðru bozulur. Diðer taraftaki üç prizmanýn içe doðru sivri bir tepesi olan eðik üç eþkenar dörtgen oluþturmasýndan 9 dolayý prizma þekli bu eðik eþkenar dörtgenlerin oluþturduðu bir çukur tabanla sonlanýr. Matematikçiler önce kapaklarýn neden düzgün altýgen þeklinde olduðunu merak etmiþler. Ýlk bakýþta görülmüþ ki, düzgün altýgenin köþelerindeki iç açýlarý 120 derece olduðundan üç köþenin hiçbir boþluk býrakmadan yan yana gelmesi ve böylece peteðin her yerinden yararlanýlmasý saðlanýyor. Çünkü her köþedeki üç açýnýn toplamý 360 derece olmaktadýr. Fakat böyle boþluksuz bir yüzey eþkenar üçgen veya karelerle de elde edilebilirdi. Neden altýgen seçilmiþ? Arýlar o kadar yaman ki, bunun da sebebi var, hem de matematiksel bir sebep. Herhalde arýlar elektronik hesap yapmasýný biliyorlar ki üçgen, kare ve altýgen þekilleri karþýlaþtýrmýþlar ve arýlarýn içeri girebileceði bir boyuttaki bu üç þekilden en küçük çevrelisinin altýgen olduðunu bulup bunda karar kýlmýþlar. Böylece en az balmumu kullanarak hücreler oluþturuluyor. Bütün bunlardan daha þaþýrtýcýsý yazýnýn baþýnda tarif edilen hücre þekilleri incelenince ortaya çýkmýþtýr. Hücrelerin dip tarafýnýn üç eþkenar dörtgenin bir tepe oluþturacak þekilde tertibi 18. yüzyýlda Paris Observatuar Astronomlarýndan Maraldi'nin dikkatini çekmiþtir. Büyük bir dikkatle bu eþkenar dörtgenlerin prizmadan eðim açýsýný

10 ölçmüþ ve 70 derece 32 dakika bulmuþtur. Bir baþka Bilgin Reomür bu açýnýn bir balmumu ekonomisi olduðunu düþünerek açýdan hiç bahsetmeden zamanýn büyük Alman matematikçisi König'e bir soru sormuþtur. Soru þudur: Arýlarýn hücrelerine benzer bir hacmi en az yüzeyle oluþturabilmek için eþkenar dörtgenlerin eðim açýsý ne kadar olmalýdýr? Maraldi'nin ölçümünden 25 sene sonra büyük matematikçi König, geometrik, trigonometrik ve türev derin hesaplarý sonucunda bu açýnýn 70 derece 34 dakika olmasý gerektiðini buldu. Bu sonuç arýlarýnkinden 2 dakika fazla idi. Herkes bu çok küçük fazlalýðý arýlara baðýþlamaya hazýrken Ýskoç matematikçisi Colin Maclaurin (1698-1746) ayný hesabý yeniden yaptý. Gerçekten König'in bir hesap hatasý yaptýðýný, bu açýnýn arýlarýn yaptýðýnýn týpatýp ayný, yani 70 derece 32 dakika olduðunu hayretle ortaya koydu. Balmumunu en az kullanmak için arýlarýn yaptýðý bu olaðanüstü matematiksel davranýþlarý tesadüf diye kaldýrýp atacak mýyýz? Sadece bir isim takmakla "içgüdü" deyip geçmekle neyi hallediyoruz? Ufacýk bir arýya bunca hüneri baðýþlayan Yüce Yaratýcýya inanmak deðil, inanmamak ne kadar zor. Nitekim âlemleri ince düzenle yaratýp yöneten Rabbimiz arýlardaki bu ve benzeri hünerleri onlarýn ruhlarýnda Tanrýsal bir vahiyle içgüdü þeklinde güdümlü bir þekilde oluþturduðunu Kuran'ýn Nahl Suresi 68-69 uncu âyetlerinde açýkça söylemektedir. SEVGÝ DÜNYASI Canlýlarýn ruhlarýnda böyle bir yetinin varolduðunu, bu içgüdü mekanizmasýnýn aslýnda ruhsal bir telkinle, bir vahiyle genlerimize iþlenmesinin bir analojik örneðini bizler hipnoz sonrasý (post hipnotik) telkinlerde de görmekteyiz. Bizzat katýldýðým hipnoz deneylerinde derin uyumakta olan süjeye uyandýktan belli bir zaman sonra yapmasý istenen hareketlerin, dakikasý dakikasýna aynen uygulandýðýna kaç defa tanýk oldum. Nobel ödüllü ünlü fizik bilgini Feynman Princeton Üniversitesinde lisansüstü eðitim esnasýnda kalabalýðýn önünde sahnede nasýl hipnoza girdiðini ve kendisine hipnoz sonrasý yapmasý istenen mantýk dýþý buyruða, istemeye istemeye nasýl uymak zorunda kaldýðýný kitabýnda þöyle anlatýr: "... Normal olarak yapamayacaðým þeyleri yaptýrdý ve sonunda bana hipnozdan çýktýktan sonra, yerime doðrudan dönmek yerine - ki tabii olarak bu yoldan gidilirdi- odanýn tüm çevresini dolanýp yerime arka taraftan yürümemi söyledi. Tüm gösteri süresince neler olduðunun hayal meyal farkýndaydým ve hipnozcunun söylediði þeylere uyuyordum, ama bu defa karar verdim: 'Allah kahretsin artýk yeter doðrudan doðruya yerime gideceðim.' Ayaða kalkýp sahneyi terketme zamaný gelince, doðrudan yerime doðru yürümeye baþladým. Ama sonra beni sýkýntýlý bir duygu kapladý. O kadar rahatsýz hissettim ki, devam edemedim. Salonun tüm çevresini yürüyerek dolandým.

SEVGÝ DÜNYASI SADECE O DEÐÝL, O'NUN KANUNLARINI UYGULAYAN MANEVÝ VARLIKLAR, MELEKLER DE VAR. Doðadaki muhteþem düzeni gözlemlerken ilâhi kanunlarý büyük bir bilgi ve hünerle uygulayan Yüce Melekler ordusunun etkilerini de hesaba katmalýyýz Yaratanýn ilk hücreyi meydana getirmesinden sonra ince gen mühendisliði bilgilerini kullanarak türden türe geçiþlerde ve karmaþýk organizmalarýn oluþmasýnda onlarýn görünmeyen ellerinin yapýp ettiklerini de hesaba katmamýz doðada olup bitenleri anlamamýzý kolaylaþtýracaktýr. Yaratma bir defada olup bitmiþ deðildir. Mucize her an olmaktadýr. Parapsikoloji incelemelerinden ruhsal varlýklarýn maddeye nasýl hükmettiðini, fizik ve kimya kanunlarýný uygulayarak olaylarý nasýl yönlendirdiklerini apaçýk görmekteyiz. Ýleriki yazýlarýmda Nobel ödüllü doða bilginlerinin gerçekleþtirdiklerini parapsikoloji deneylerinden uzunca söz edeceðim. Ayaðýmýza çarpýp havalanan bir taþ parçasý da, hýnzýrlýðýna bile bile düþmanýnýn kafasýný yarmak için atýlan taþ da Newton'un hareket kanunlarýna uyar. Ama biri tesadüfî biri maksatlý. Arkada yatan niyeti görmezsek farký anlayamayýz. Doðayý da kendi kendine iþleyen bir makine deðil, arka planda maksatlý ve bilgili görünmez ellerin bir icraat alaný olarak görürsek olanlarý anlamamýz 11 kolaylaþýr. Uzaktan kumandalý arabasýný saða sola çarptýrmadan yöneten çocuðu hesaba katmazsak, gözümüzü sadece iþleyen arabanýn davranýþ kanunlarýna dikersek, bu düzenli hareketin gerçek nedeni olan çocuktaki zekâ ve hüneri ýskalamamýz iþden bile olmaz. Bunun baþka bir alandaki tezahürlerini 30 yýldan fazla zamandýr uzaktan etkilerle ekin tarlalarýnda bir gecede oluþturuluveren son derece karmaþýk geometrik þekillerde görmekteyiz. Ýngiliz fizik ve matematikçisi Boston Üniversitesi Astronomi profesörü Gerald Hawkins'in (1928-2003) bu þekillerden yararlanarak Öklid'in 5. teoremini nasýl bulduðunu geçmiþ yazýlarýmda uzunca anlatmýþtým. Rehber varlýk Kryon tarlalardaki bu olaðanüstü karmaþýk þekillerin, öte âlemdeki insanlýk dostu ruhsal varlýklarýn, ileride barýþ elçisi olacak yeryüzündeki gönülerlerini evrenin ortak dili geometriye alýþtýrmak için bir þifre olarak oluþturduklarýný söylemektedir. Profesör Hawkins'in bu buluþu da Kryon'ýn sözünün tam bir doðrulamasý olmuþtur. ÇOK ÝRÝ KUÞLARIN ARI KUÞUNA DÖNÜÞMESÝ Türden türe geçilmek suretiyle yeryüzünde canlýlarýn tek hücreden en karmaþýk organizmalara doðru geliþmesinde, Yaratanýn emrindeki üstün bilgi ve kudretlerle donanmýþ ruhsal varlýklarýn bilinçli genetik müdahaleleri olmak zorunda. Yeni oluþan türlerde, geçmiþtekilerle çok ortak özellikler bulunmasýna raðmen, eskidekilerin

12 hiçbirinde olmayan bambaþka organ ve içgüdülerin de belirdiðini görüp durmaktayýz. Þimdi dünyamýzda gen mühendislerimizin de bilinçli kimyasal müdahalelerle yeni gen kombinasyonlarý yaparak ayný tür içinde kalmakla beraber, örneðin meyve sineklerinin kanatlarýnda bazý þekil deðiþiklikleri yaptýklarýný biliyoruz. Bilgimiz arttýkça belki türden türe geçiþleri bile gerçekleþtirebileceðiz. "Bizim Celselerimizde" çok iri kuþlarýn arý kuþuna dönüþmesinde Yaratanýn emrindeki akýl sahiplerinin rolleri þöyle anlatýlýr: Hani þimdi üzerinde rahatça dolaþtýðýnýz varedildikten öyle bir zaman sonra, öyle kendi kendine dönüp dururken, hani bildiðiniz ya da bilmediðiniz öyle çok canlýlar vardý da, hani yine bugün bildiðiniz ya da bilemediðiniz öyle çoklarý eksikti ya... Hani ARI KUÞU bile yoktu o zaman. Sadece çok iri, çok büyük kuþlar vardý ya... Ve o kuþlarýn, yavaþ yavaþ bir çiçeðin özünden gereðini almak için ARI KUÞUNA dönüþmesi için kim emir verdi dersiniz?!.. Hangi akýl bunu SEVGÝ DÜNYASI bildi yaptý dersiniz? Siz, size O'NUN varlýðýný soranlara deyiniz ki: Gözlerini en basit ARI KUÞUNA çevir ona bak, onda O'NU göreceksin. MÝDYENÝN ARKASINDA BU SAHTE BALIK NASIL OLUÞTU? Harvard Üniversitesi Jeoloji ve Zooloji profesörü fosil bilim ve evrim biyologu Stephen Jay Gould'ýn Tübitak tarafýndan Türkçeleþtirilmiþ "Darwin ve Sonrasý" kitabýndan o kadar çok yeni þeyler öðrendik ki, yazarýna da, onu dilimize kazandýranlara da ne kadar teþekkür etsek azdýr. Örneðin, kitabýn 54. sayfasýndaki bebeklerin kafatasýndaki býngýldaðýn sýrf insanlara özgü olduðu diðer hiçbir canlýda bulunmadýðý bilgisi... Ama sadece bilgisi deðil bunun altýnda yatan çok önemli amaç ve hikmet. Ýnsanlar diðer hayvan-

SEVGÝ DÜNYASI larýn aksine, beyinlerinin gerçek boyutunun dörtte birinden bile küçük doðduklarýndan, geliþecek olan beyin sýkýþýp kalmasýn diye kafatasý kemiklerinin arasýndaki boþluklarýn yanýsýra, býngýldak yumuþak dokusu bebeklerde uzun süre varlýðýný sürdürür. Ve böylece de çocuðun geliþmesi esnasýnda beyninin içinde yaþadýðý ortamýn fiziksel ve sosyal þartlarýna uygun bilgilerle donanmasý saðlanýr. Alýcý gözle bakýlýnca doðanýn neresinde bir hikmet görmüyoruz ki? Yazar canlýlarda doðaya uyum konusunu anlatýrken 103. sayfada kendisinin çok önem verip hayranlýk duyduðu bir gözdesinden bahseder. "Lampsilis" adlý tatlý su midyesi... Çoðu midye gibi dip çökeltilerine kýsmen gömülmüþ ama arkasý dýþta kalacak þekilde yaþayan bu midyenin; dýþta kalan kýsmýnýn tepesinde küçük bir balýk görünümüne sahip bir yapý bulunmaktadýr. Bu balýðýn aerodinamik bir gövdesi, iyi tasarýmlý kanatçýklarý, kuyruðu ve göz deliði de vardýr. Ve yazar heyecanla aynen þunu söyler: 13 "... Ve ister inanýn, ister inanmayýn kanatçýklar ritmik bir hareketle dalgalanarak yüzme taklidi yapar." Gerçekte arkada balýk falan yok. Tamamen bir balýk taklidi var. Bir midye niçin arka kýsmýnda böyle bir sahte balýk oluþtursun ki?!.. Yazar bunun da çok mantýklý bir gerekçesi olduðunu söyler. Bu midyenin alýþýlmadýk bir üreme biyolojisi vardýr. Larvalar, büyümelerinin ilk evresinde balýklarýn içinde bir yolculuða çýkmadan geliþememektedir. Yaþayabilmek için bir balýðýn aðzýndan içeri girmeleri ve solungaçlara ulaþmalarý gerekir. Ýþte sahte balýðýn rolü burada devreye girmektedir. Aslýnda o hareketli bir tuzaktýr, midyeye yaklaþmasý gereken balýðýn hem biçimini hem de hareketlerini taklit ederek bir nevi davetiye gönderir. Ve bir balýk yaklaþýr yaklaþmaz midye larvalarýný keseciðinden dýþarý boþaltarak önemli bir kýsmýnýn balýk tarafýndan yutularak solungaçlarýndaki yerlerine ulaþmalarýný saðlar. Böylece annelik görevini hakkýyla yerine getirmiþ olur. Bu midyenin hangi canlýnýn genetik deðiþiminden oluþtuðunu bilmiyoruz ama, yavrularý geliþsin diye arkasýna hiçbir canlýda bulunmayan sahte balýk ekleyen üstün zekâ ve ustalýða þapka çýkarmak ve o zekâyý eðitip geliþtiren Yüce Rabbimize þükretmek kalýyor sadece bizlere... (Gelecek sayýda doðadaki diðer harika düzenlerden ve olaðanüstü parapsikolojik deneylerden söz edeceðiz.)

14 SEVGÝ DÜNYASI (Mart 1985, sayý 195 den alýnmýþtýr) O Vardýr, O Birdir, O nun Þaný Yücedir... Güngör Özyiðit, Psikolog O var mýdýr ve nerededir diyenler, kendilerine ve olduklarý yere baksýnlar, bulacaklardýr. Geçmiþte bir gün, maddeci bir düþünür, ünlü filozof Sokrat'a "Evrenin baþý sonu maddedir. Ben gözümle görmediðim, elimle tutmadýðým bir tanrýya inanmam" der. Sokrat, bilgiyle inanmýþ insanýn sakin emin tavrýyla, maddeci filozofa, eðer aklý varsa ona Tanrý'yý gösterebileceðini söyler. Filozofun kendisini savunurcasýna "Bu nasýl söz, aklým olmasaydý filozof olabilir miydim?" demesi üzerine, Sokrat taþý gediðine koyar; "O zaman madem ki aklýn olduðunu ileri sürüyorsun ve yine sen, bir þeyin varlýðýna inanmak için onu gözle görmek, elle yakalamak gerektiðini söylüyorsun, hadi göster aklýný da görelim, elimizle tutalým, bakalým niceymiþ?" der. Böylece filozof, kendi kurduðu mantýk tuzaðýna kendi düþer. Bu soru karþýsýnda köþeye sýkýþýr. Bunun üzerine Sokrat, sözü býraktýðý yerden

SEVGÝ DÜNYASI alarak, filozofu ustaca gerçeðe çeker. Ve "Dostum, gösteremediðin halde, aklýn olduðunu ileri sürüyorsun. Çünkü akla, mantýða uygun iþler yapýyorsun ve buradan bir aklýn olduðu sonucuna varýyorsun. Ayný þekilde, evrendeki düzeni görür, onun üzerinde derin düþünürsen, buradan da bu düzenin ve evrenin bir yaratýcýsý olmasý gerektiði düþüncesine kolaylýkla varýr, Tanrý'yý akýl gözüyle görmüþ olursun" der. ÝNANMANIN ERDEMÝ Ýnanmak, beþ duyu organýmýza çarpmayan, açýkça görülüp bilinemeyen, gizlide ve derinde duran manevi nitelikli þeyler için söz konusudur. Yoksa beþ duyu organý ile algýladýðýmýz þeylere inanýlmaz, onlarý biliriz zaten. Öyleyse manevi gerçeklerin en yücesi olan Tanrý'ya da, akýl ve mantýðýmýzý iþleterek, düþünerek, o yolla, görünenin arkasýndaki görünmeyeni anlamaya ve sezmeye çalýþarak, inanabiliriz. O nedenle yýllar önce bir büyük ruh "Tanrý'yý düþüncelerinizde arayýnýz" demiþtir. AKIL VE GÖNÜL YOLU Böylece insan, önce evrene, oradaki düzene bakarak, Tanrý'yý eserinde tanýmaya çalýþýyor. Buna akýl yolu ya da objektif araþtýrma yolu diyebiliriz. Daha sonra insan, Sevgisinden Varedenin en yetkin eseri olarak kendine dönüp bakýyor. Ve gönlünü aklýyla yýkayýp arýtarak, kendindeki Tanrýsal hikmetleri görmeye, sezmeye baþlýyor. Buna da gönül yolu ya da subjektif araþtýrma yolu diyebiliriz. Tabiî burada vahiy yoluyla Tanrý katýndan gelen bilgiler insana büyük yardýmcý oluyor. Çünkü o bilgilerde Tanrý, hem kendini tanýtýyor, hem de insana dünyada nasýl yaþanmasý gerektiðinin bilgilerini veriyor. Ýnsan o bilgiler üzerinde akýl ve mantýkla düþündükçe ve o bilgileri ruhuna benimsettikçe, daha hýzlý yol alýyor. Ve insan Tanrý'nýn evrendeki kanunlarýný görüp bildikçe, O'ndan doðrudan gelen bilgileri düþünüp derin anlamýna erdikçe, O'na gidip geliyor adeta. Ýþte düþünme, insaný Tanrý'ya yaklaþtýran bir faaliyet olduðundan, bilgi edinmemizde ve aldýðýmýz bilgileri ruhumuza sindirerek yükselmemizde doðrudan iliþkisi bulunduðundan en büyük ibadet sayýlmýþtýr. Düþünce ancak Tanrý'yý bulunca tam amacýna eriþir, aradýðýný bulur ve yalnýz O'nda huzur bulup dinlenir. O yüzden bazý erenler Tanrý'ya "Dilârâ", yani "gönül dinlendiren" demiþlerdir. TANRI ÝNANCININ TEMEL ÝLKELERÝ Aklýmýzý asýl amacý olan Tanrý'yý bilmeye yöneltip, düþündüðümüzde, inancýmýza temel olan akýl, mantýk ve bilgi delilleri olarak þunlarý görüyoruz: 15 1- Üstün Güç Ýlkesi: Ýnsanlar ta ilk çaðlardan bu yana, bazý olaylarýn kendi istek ve iradelerine baðlý olmadýðýný, onlarý aþan bir gücün, onlara ve her þeye hükmettiðini anlamýþlar. Doðumlarýnýn, ölümlerinin, diðer doða olaylarýnýn üstün bir gücün etkisiyle olduðunu gözlemiþlerdir. Soðuktan etkilenmiþler, yýldýrýmlardan korkmuþlar, bütün bunlarý yaþamýþ, tecrübe etmiþler. Sonunda bütün bu olaylarý üstün bir varlýðýn etkisiyle olduðuna inanmýþlar. O'nu hoþnut etmek ve gazabýndan korunmak için de türlü