Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri (21-23 Eylül 2014)

Benzer belgeler
İsmi Tafdil. Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Bu misalde ل الك ح lafzı, ismi tafdil olan

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

Kur'an ve Anlam. Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın. Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN:

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Terceme : Muhammed Şahin

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

tyayin.com fb.com/tkitap

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

Ehl-i Sünnet, Hz.Peygamberin sünnetine ve Eshabının yoluna bağlı olan ve onların izlediği dînî yol ve metodu benimseyenlerdir.

başlıklı bir dersine dayanarak vermeye çalışacağız.

İNSAN ALLAHIN HALİFESİ Mİ? (HALEF- SELEF OLAYI) Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi?

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

TEFSİR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

أتي E-t-y. Gelmek, ulaşmak, varmak, yapmak, etmek, işlemek

audio emsile dersleri

Nihat Uzun, Hicrî II. Asırda Siyaset-Tefsir İlişkisi, Pınar Yay., İstanbul, 2011, 302 s.

sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 19 / 2009, s tanıtım-değerlendirme

- 1 - Hz. Bahaullah-ın hicri yılı olarak mübarek doğumu 1233 suudu ise 1309 mübarek yaşı 76 yıldır.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- nurdan mı yaratılmıştır? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

Birinci İtiraz: Cevap:

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUMA VE TECVİD IV ILH

Arapça Dersleri-17: Mezîd Fiiller - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

İsmi Muzâf. 2.Muzaf, Muzafun ileyh kelimeleri umumilik ve hususilik konusunda eşit olmamalıdır.

Fatiha süresi-dil Yönünden İnceleme

Ayetlerin Mealleri: الله لا ا ل ه ا لا ه و ال ح ي ال ق ي وم لا ت ا خ ذ ه س ن ة و لا

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

el-itticâhâtü L-MÜNHARİFE FÎ TEFSÎRİ L-KUR ÂN İ L-KERÎM DEVÂFİ UHÂ VE DEF UHÂ

Tarihsel Süreçte Eş arîlik-mâtürîdîlik İlişkisi Mehmet Kalaycı Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2013, 384 sayfa.

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

ARAPÇA YAZMA ESERLERİN DİZGİSİNDE TAKİP EDİLECEK YAZIM KURALLARI

ALLAH TEÂLÂ'YA ÎMÂN. Muhammed Şahin. ] تر [ Türkçe Turkish. Tetkik : Ümmü Nebil

İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Hâmile kadın için haccın hükmü

118. SOHBET Kadir Suresi SÛRE VE MEÂLİ:

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

İMAMİYYE NİN İMAMET NAZARİYESİNİN TEŞEKKÜL SÜRECİ Metin BOZAN İSAM Yayınları, İstanbul 2009, 272 s. Harun TÜRKOĞLU

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض

ARAPÇA-III KISA ÖZET KOLAYAOF


KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ZORUNLU ARAPÇA HAZIRLIK NORMAL ÖĞRETİM DERS PLANI VE İÇERİKLERİ ( Akademik Yılı)

Kur an-ı Kerim de şöyle bir ayet bulunmaktadır: Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki:

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

HADİS (İLH2006) KISA ÖZET-2013 KOLAYAOF

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

HURUF-İ MUKATTAA MUKATTA HARFLERİNİN TECVİT TAHLİLLERİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

EV SOHBETLERİ. (Allah) her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir. (Furkan, 25:2)

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

zeytinvearkadaslari.com

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

NAHİV VE FIKIH USULÜ İLİŞKİSİ

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Yayın No. 756 İSAM Yayınları 202 İlmî Araştırmalar Dizisi 90 Her hakkı mahfuzdur.

KUREYŞ SÛRESİ Nuzul 21 / Mushaf 106

REFERANS AYET: HİCR 87

DUÂ-İ TERCÜMÂN-I İSM-İ Â ZAM DUÂ-İ İSM-İ Â ZAM

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

Transkript:

Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri (21-23 Eylül 2014)

Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri, Beyan Yayınları nın 613. kitabı olarak yayına hazırlandı; dizgi ve sayfa düzeni Ahmet Yanar (0212 528 09 81); kapak, Yusuf Kot; baskı ve cilt, Erkam Yay. San. Tic. A.Ş. (Sertifika: 19891 İkitelli OSB Mh. Atatürk Bulvarı Haseyad 1. Kısım No: 60/3 C Başakşehir - İstanbul Tel: 0212 671 07 00 -Pbx-) tarafından gerçekleştirildi ve Ekim 2015 de İstanbul da yayımlandı. ISBN 978-975-473-647-2 Sertifika No: 14723 BEYAN YAYINLARI Ankara Cad. 21 34112 Cağaloğlu-İstanbul Tel: 0212. 512 76 97 - Tel-Faks: 0212 526 50 10 www. beyanyayinlari. com. tr / beyanyayinlari@gmail. com www. facebook. com/beyanyayinlari www. twitter. com/beyanyayinlari

Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri Siirt Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi (21-23 Eylül 2014) Editörler Prof. Dr. Cemalettin ERDEMCİ - Yrd. Doç. Dr. Fadıl AYĞAN 2. Cilt

Dinî Kutsal Metinlerde Allah İçin Tecsîm ve Teşbîh İfade Eden Lafızların Arap Diline Göre Yorumlanması (Eş arîlik Doktrini Bağlamında) Mustafa ÖNCÜ* Giriş Öncelikle şunu belirtmek isterim. Bu konuyu seçerken konunun rahat, kolay ve sınırlı bir konu olduğunu tasavvur etmiştim. Ancak konu ile ilgili okumalar yaptıkça konunun ne kadar derin ve geniş olduğunu gördüm. Konunun çeşitli yönleri üzerine daha birçok makale, tebliğ hatta tezin yapılmasının gerekliliği kanaatine vardım. Aynı şekilde selef-i salihinin bundan maksat ilk dönem İslâm âlimleridir- birçok konu gibi bu konuda da müthiş bir külliyat oluşturduğuna şahit oldum. Bunun için özellikle ağır kelâmî metinler için Arap diline hâkim ciddi araştırmacıların olmasının ne kadar gerekli olduğunu tespit ettik. Bu kısa bilgiden sonra İslâm dininin en temel konusunun Allah inancı olduğunu hatırlatmakta fayda vardır. İslâm dininin inanç esasları içerisinde Allah inancı, diğer bütün esasların nüvesi hükmündedir. Peygamberlere, kitaplara, meleklere ve ahiret gününe iman gibi iman esaslarının hemen hepsi bu inanç ile ilintilidir. Dolayısıyla gerçek ve sağlam bir Allah tasavvuru geri kalan esasların sağlamlığını beraberinde getirecektir. Sağlam bir Allah tasavvuru da başta Kur ân-ı Kerîm ve sünnette yer alan bilgilerin iyi bir şekilde incelenmesinden geçer. Böyle bir inceleme ve tahlil için de İslâm dininin kutsal metinlerinin dili olan Arapçayı iyi bilmek gerekir. Nitekim tüm usul kitaplarında Arapçanın gerekliliği üzerinde durulur. İslâm bilginleri dinî kutsal metinlerde -bundan maksat Kur ân ve sünnettir- Allah için kullanılan isim, fiil ve sıfatların anlaşılması konusunda kafa yormuş ve farklı * Yrd. Doç. Dr., Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi.

682 / Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri yorumlamalara gitmişlerdir. Başta Kur ân-ı Kerîm olmak üzere dinî naslarda Allah için kullanılan el, yüz, ayak, gibi isimler; inmek, istivâ, konuşma, gelmek, kızmak gibi eylem bildiren ifadeler ile üst, yan, vb. yer ve zaman bildiren lafızları anlamada değişik anlayışlar benimsenmiştir. Bu anlayışlardan biri de Eş arîlik tir. Bu konuda Eş arîler bir bütün olarak olmasa da Mutezile ile Cebriyye/Selefiyye arasında orta bir yol tutmaya çalışmışlardır. Diğer kelâm ekolleri gibi Eş arîlerin bu anlayışlarının oluşumunda dilin en temel etken olduğunu söylemek doğru bir tespit olsa gerektir. Bir başka tespit ise kelam ekollerinin her birinin nasları kendi doktrinleri doğrultusunda yorumlamaları hatta nadir de olsa bunun için Arap dilinin kurallarını ve lügatı zorlamalarıdır, denilebilir. Bunun için onlar dinî nasslarda yer alan bu ifadeleri Arap dili ve belâgatı muvacehesinde değerlendirmeye çalışmışlardır. Bunların büyük bir kısmı Arap dili kurallarına uygun iken, maalesef bunlardan bazıları lügate ve genel kabul gören dil kuralları ile paralellik arz etmemektedir. Biz bu tebliğimizde Kur ân-ı Kerîm ve sünnette yer alan ve Allah için kullanılan el, yüz, ayak, geldi, yerleşti, indi, güldü vb. ifadelerin sözcükbilim, nahiv, i râb ve belâgat gibi lisânî ilimler açısından değerlendirdik. Kısmen de bu nassların açıklanmasında Eş arî doktrinin tutum ve algısı ile Selefî doktrinin Eş arîlere yönelttiği suçlamalara değindik. Burada insan zihninde belli başlı soruların oluşmaya başlandığı görülür. Örneğin Eş arîlerin bu gibi nassları açıklarken harf-i cer olan ب harfini sebebiyet anlamında çıkarıp zarf anlamında ile açıklamaları gibi cer harflerini farklı yorumlamaları dil ا اء açısından ne kadar doğrudur? Tecsîm, yer ve yön bildirdiği için kelimesini hakiki anlamının dışında yorumlamaları hakikat varken mecaza gidilmez kuralı ile ters düşmüyor mu? Aynı şekilde Kur ân-kerîm Arap dilinin kurallarının oluşmasında istişhâd olarak kabul edilirken, yani mihenk taşı gibi değerlendirilirken, öbür taraftan ayetlerin anlaşılmasında Arap dilinin temel kabul edilmesi bir kısır döngü örneği değil midir? Zât-ı zu l-celâl, başta Kur ân olmak üzere dinî kutsal metinlerde el, yüz, geldi, yerleşti vb. ifadelerle soyut olanı olabildiğince somutlaştırırken, acaba Eş arîliğin tenzihçi anlayışı Kur ân ın bu ifadeleri ile çelişiyor mu? Ve zaten soyut olan Allah tasavvurunu insanın algısının dışına itmiyor mu?

Mustafa Öncü Allah İçin Tecsîm ve Teşbîh İfade Eden Lafızların Yorumlanması / 683 Kaynakların tespit ve orijinalliği ne kadardır? Örneğin bazı kaynaklarda el-ibâne ve Risale ilâ ehli s-seğar adlı iki eser İmam Eş arîye nispet edilmektedir. Bazıları bunu kabul etmemekte veya kısmen de olsa tahrif edildiğini iddia etmektedir. Bu eserlerde onun Ehli sünnetten ayrılıp müşebbihe ve mücessimeye kaydığı iddia edilmektedir. Ancak İbn Fûrek gibi âlimler bu eserlerin ona ait olmadığı, daha sonra ona nispet edildiği görüşündedir. 1 Bu bilgilerden hareketle Eş arîliğin görüşleri olarak kabul edilen ve üzerine tartışılan görüşlerin doğruluğu nedir? Öncelikle bunun tespit edilmesi gerekmiyor mu? Sanırım bu vb. sorular birçok insanın zihnini meşgul etmiş ve meşgul etmeye devam edecektir. Eş arînin Tecsîm ve Teşbîh İfade Eden Lafızlara Yaklaşımı Eş arîye göre genel anlamda Allah ın (c.c) sıfatları, muttasıf olan zattan ayrılanlar ve ayrılmayanlar olmak üzere iki kısımdır. Onun zatından ayrılabilenler için bunlar onun gayrıdır denilir. Ancak onun zatından ayrılmayanlar ve onunla kaim olanlar için bunlar onun gayrıdır denilemez. 2 Bir başka açıdan Allah ın sıfatları yine iki kısımdır. Bunlardan ilki hayat, ilim, kudret ve irade gibi fiiller ve dış dünya yoluyla bilinenlerdir. İkincisi onun zatının noksanlık bildiren sıfatlardan münezzeh olduğunu gösteren sıfatlardır. Bunlar ise sem, basar, beka ve kelam gibi sıfatlardır. Başka bir ifadeyle Allah bunların zıttı olan kör, lâl ve sağır gibi sıfatlardan uzaktır. Eş arîlere göre kitap ve mütevatir haberle bildirilen bu tür lafızlar, işitildikleri ve duyuldukları gibi ıtlak olunur. Anlamsal açıdan bunlar Allah a en uygun bicimde anlamlandırılır. Bu bağlamda dinî naslarda yer alan el, yüz, göz gibi lafızlar beşerde aza ve araç iken, Allah (c.c) ın mürekkep bir varlık olmaktan münezzeh olmasından dolayı araç ve azalarla nitelendirilmesi düşünülemez. Bu nedenle bu gibi lafızlar ona layık olduğu veçhiyle anlamlandırılır. 3 Aynı şekilde yine dinî naslarda Allah için kullanılan istiva, meci, nüzul, ityan, gülmek, basmak vb. eylem bildiren lafızlar, onun zatı için ancak sem an ıtlak olunabilir. Bunların anlamları da ancak aklen tespit edilebilir. 4 Dolayısıyla dinî naslarda yer almayan bir lafız ne kadar iyi olursa olsun sem an kaydına ters düştüğü için Allah için kullanılamaz. Herhalde Allah koşar denilmez. Aynı şekilde bunların kalıpları da değiştirilemez. Örneğin Kur ân-ı Kerîm de kullanı- 1 Eş arî, İbâne, s. 69. 2 İbnFûrek, Makâlâtu ş-şeyh Ebi l-hasan el-eş arî, s. 1-2. 3 İbnFûrek, Makâlâtu ş-şeyh Ebi l-hasan el-eş arî, s. 29. 4 İbnFûrek, Makâlâtu ş-şeyh Ebi l-hasan el-eş arî, s. 40.

684 / Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri lan ع כ ا gibi fiil olarak kullanılan lafızlar, ا אכ אدع şeklinde ism-i fail kalıbında kullanılamaz. Aynı şekilde ona göre Allah için kullanılan el lafzı güç ve kuvvet anlamındadır. Ancak naslarda ٥ ا olarak yer almışsa onun için א آ gibi lafızlar kullanılamaz. Aynı şekilde olumlu da olsa Allah için akil, natik, hassas vb. lafızlar da kullanılamaz. Çünkü bu konuda sem yoktur. Bu durum aslında Eş arî ekolünün akıl ve nakil arasında nasıl hassas bir denge oluşturma çabasını da göstermektedir. İmam Eş arî bu konuda o kadar titiz davranmasına rağmen bazı selefiler tarafından şiddetle eleştirilmiştir. El-insaf Allah (c.c) ın kendisi bu lafızları kendisi için kullanıyorsa Eş arî ne yapsın. İmam Eş arî bu tür lafızların sema ına o kadar bağlıdır ki ona eğer nasslarda Allah cisimdir, müteharriktir denilseydi tutumunuz ne olurdu? şeklindeki bir soruya bu lafızlar Allah nefsiyle kaimdir, başkasına ihtiyacı yoktur şeklinde ona layık bir anlamda ise kabul ederdim. Ancak onun mürekkep olduğu anlamında olsaydı hayır şeklinde cevap vermiştir. Bu durum aynı zamanda onun aklı ve nakli ne kadar beraber kullandığını göstermektedir. Ahad haberle bildirilen lafızlar konusunda ise, kesinlik ve yakin ifade etmediği için ihtiyatlı davranmak gerekir. Aslında İmam Eş arînin Allah ın isim ve sıfatlarıyla ilgili temel görüşü bunların tevkifi oluşudur. Dolayısıyla bu konuda kitap, sünnet ve icmanın sınırlarının dışına çıkılmaz. 6 İbn Fûrek icma terimi yerine ittifaku l-ummet tabirini kullanır. Bu da kavramların oluşumunun tarihi seyrine ışık tutar mahiyettedir. Eş arîye göre dilsel açıdan ve و arasında herhangi bir fark yoktur. İkisi de mastardır. Bir başka konu ise Eş arîlere göre imanın sadece kalp ile tasdik edilmesidir. İmanın tanımında ikrar yer almaktadır. Eş arîler bunu luğata dayandırmaktadır. Oysa imanın lügat anlamı içerisinde hem tasdik hem de ikrar bulunmaktadır. Kanaatimizce Eş arîlerin bu tutumu amelin imandan bir parça olması meselesi ile ilgilidir. Zira ikrar dil ile olduğu gibi amel ile de olmaktadır. Kur ân-ı Kerîm de Yer Alan ve Teşbîh ve Tecsîm İfade Eden Lafızlar 1. Selefilerin Eş arîliğe Yönelttiği Eleştiriler Yukarıda ifade edildiği gibi öncelikle devasa İslâm külliyatında hangi görüşlerin İmam Eş arîye ait olduğu olabildiğince net değildir. Selefiler tarafından Eş arîliğe 5 İbnFûrek, Makâlâtu ş-şeyh Ebi l-hasan el-eş arî, s. 41. 6 ez-zâriyât, 51/47.

Mustafa Öncü Allah İçin Tecsîm ve Teşbîh İfade Eden Lafızların Yorumlanması / 685 yöneltilen eleştiriler hatta bu konuda tekfir derecesine varan iddialar bulunmaktadır. Bunlardan bazıları Allah ın isim ve sıfatları ile ilgilidir. Bunların doğruluk payı var mıdır? Ya da gerçekten Eş arîlikte böyle bir durum söz konusu mudur? Eş arîlere göre Allah ın isimleri mahlûktur. Bu da aslında Kur ân ın mahlûk olduğunu kabul etmektir. Allah ın el-hakîm isminin Eş arîler tarafından tahrif edildiği iddiası mevcuttur. Dolayısıyla Allah ın yaratıkları konusunda herhangi bir hikmetten bahsedilemez. Eş arîlerin Allah ın fiillerinin gerekçelendirilemeyeceği gerçeğinden yola çıkarak geliştirdikleri bu yaklaşımın selefiler tarafından onun el-hakîm isminin tahrifi olarak değerlendirilmiştir. Bir başka luğavî tahlil Allah ın en-nûr ismi ile ilgilidir. Gerek Kur ân da gerek hadislerde Allah (c.c) kullanılan bu isim Eş arîler tarafından ا אدي hidayete erdiren olarak yorumlanmıştır. Kur ân-ı Kerîm deki وا رض ا אوات ر ا Allah yerin ve göklerin nurudur 7 ayetinde yer alan ر kelimesi ر ر olarak okunmuş veya aydınlatan olarak yorumlanmıştır. Oysa İmâm Eş arî nin kendisi Allah ın yerin ve göklerin nuru olduğunu söylediği gibi istivanın da keyfiyetsiz olarak bulunduğuna kanidir. 8 Allah ın en-nûr isminin el-hâdi anlamında olmasını destekleyen naslar olabilir. Ancak Allah (c.c) ın ر وا رض ا אوات ayetinde kendisini ا ر değil de ر olarak nitelemesi onun bu şekilde bir isminin olduğunun kabul edilmesini gerektirmektedir. Genelde Maturidiler özelde Eş arîler Kur ân-ı Kerîm de kullanılan rıza ve gazap kavramlarının Allah a nispetini yorumlamışlardır. Bu iki sıfatın beşerin özellikleri olduğu bu anlamlarıyla Allah için kullanılamayacakları iddia edilmiştir. Böylece kelimeler hakiki anlamlarından çıkarılıp değişmeceli anlamda kullanılmıştır. 9 Oysa Allah (c.c) insanla iletişime geçerken onların anlayacağı dil ile onlara hitap etmesinden daha doğal ne olabilir. Tabi ki diğer birçok sıfat gibi bu sıfatlar da insan için kullanıldığında başka anlamda, Allah için kullanıldığında başka anlamlarda kullanılacaktır. Bu konuda Selefilerin haklı gerekçeleri olabilir, ancak onların aşırı bir şekilde 7 İbnFûrek, Makâlâtu ş-şeyh Ebi l-hasan el-eş arî, s. 42. 8 en-nûr, 24/35. 9 Ebu l-hasan el-eş arî, Makâlâtu l-islâmiyyîn ve ihtilâfu l-musallîn, thk., Helmut Ruter, 1400-1980. 1/211.

686 / Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri nasların zahirine bağlı kalması İslâm düşünce ve hikmetinin donuklaşmasına neden olabilmektedir. Eş arîler Kur ân da Allah (c.c) için kullanılan istiva kavramını hükümran olmak olarak yorumlamışlardır. fiilininى ا anlamında kullanımını desteklemek için el-ahtel (ö.90/708 ) in ودم اق ا اق ا ى şiiri kullanılmaktadır. 10 el-ahtal in Hristiyan olması selefilerin iddia ettikleri gibi böyle bir anlamın varlığın engel olamaz. Arap dili bu kelimenin böyle bir anlamının varlığını kabul ediyorsa Eş arîlerin istiva kavramını hükümran olmak olarak yorumlamaları gayet doğaldır. Bununla beraber Allah ın kendine özgü bir istivasının olabileceğini dile getirmenin de yanlış olmayacağı söylenebilir. Kur ân-ı Kerîm de yer alan ve Allah a izafe edilen eylemlerden bir tanesi Allah ın gelişi dir. Bir ayette Allah (c.c) א ا כ א כ و Rabbin ve melekler saf אء ر ve و saf geldiğinde 11 buyrulmaktadır. Başka bir ayette ا إ أ ن ون ئ כ אم و ا ا n 12 buyrulmaktadır. Bu ve benzeri naslarda yer alan ve teşbih ve tecsim bildiren ifadeler hem Eş arîler hem de Maturidiler tarafından yorumlanmıştır. Bu yorumlar genellikle Arap dili ve belâgatı ile ilgili kurallar çerçevesinde yorumlanmıştır. Ancak bunlardan bir kısmı maalesef ciddi zorlamaları olan tevillerdir. Örneğin ayetteki ر כ و אء ifadesi ر כ ا و אء şeklinde mudaf hazf edilerek mecaz yoluyla bir yorumlama Arap dilinin sınırları içerisinde gayet makul bir yorumlama iken, ayetteki رب kelimesinin terbiye eden anlamında Allah katında büyük bir melek olma olasılığından bahsedilir. 13 Burada ل kelimesinin אدل anlamında kullanılması gibi mastarın ismi fail anlamında kullanılması dil kurallarına uygun, hatta daha belâgî olsa da, sadece bu bilgiden hareketle ayetin anlamının neredeyse tamamıyla değiştirilmesi doğru olmasa gerektir. Hatta ayette yer alan כ ا و وdaki harfinin ب anlamında olduğu, bu teville ayet א א א כ ر כ و אء şekline büründürülmektedir. 10 Şâhir Fâris Husayn, Eseru l- akîdeti l-eş arîyye fi t-tevcîhi n-nahvî ve l-luğavî li nusûsi l-kur ân ve s-sünne, Ürdün, 2001, s.74-80. 11 Husayn, Eseru l- akîdeti l-eş arîyye s.52. 12 el-fecr, 89/22. 13 el-bakara, 2/210.

Mustafa Öncü Allah İçin Tecsîm ve Teşbîh İfade Eden Lafızların Yorumlanması / 687 Bu son görüş Maturidilere nispet edilmektedir. Böylece Allah ın geliş iniş vb. eylemlerden münezzehliği ispatlanmaya çalışılmıştır. 14 Bir başka örnekte İmam Eş arî, Allah ın sıfatlarından اkelimesinin anlamını açıklamaktadır. Ona göre bu kelime ya şahid anlamında ya da mübalağa, teşrif ve tekid için ا sıfatının ism-i tasğiri olduğunu belirtir. Bu durumda mahreç yakınlığından dolayı kelimedeki hemze nin he harfine dönüştüğünü söyler. 15 Arap dili bunu kaldırsa bile, eğer en azından zayıf veya şaz da olsa böyle bir kıraat yoksa Eş arînin bu yorumu zorlama bir yorum olacaktır. Eş arîlerin naslardaki bir başka yorumları sebebiyyet ifade eden ب harfine vb. başka kelimelerin anlamlarını yüklemeleridir. Bu onların bizatihi ateş yakıcı değildir su yeşertici değildir görüşlerinin etkisi sonucunda oluşan bir durumdur. Bu da ilk önce görüşlerin şekillenmesi daha sonra şekillenen bu görüşler muvacehesinde ayetlerin yorumlandığı şeklinde bir anlayışı çağrıştırmaktadır. Ve maalesef bu durum neredeyse bütün ekoller için söz konusudur. Eş arîler dini naslarda var olan ve ta lîl/gerekçe bildiren ل harfini birçok yerde akibet/sonuç lâm ı olarak yorumlamışlardır. Bu yorum Eş arîlerin Allah ın (c.c) hiçbir eyleminin bir sebep ve gerekçesinin olamayacağı prensibi sonucunda ortaya çıkan bir yorumdur. 16 Bu, Allah (c.c) ın mutlak ğaniyy olması ve hiçbir kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmaması düşüncesinin sonucunda oluşmuştur. Bununla ilgili ayetler çoktur. 17 Örneğin el-câsiye sûresinde yer alan כ ى و و ا ر ض א אوات و ا ا و ن כ olarak, Allah, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun א herkese kazandığının karşılığı verilsin diye yaratmıştır. Onlara zulmedilmez 18 ayetinde ى و daki ل harfi ta lîl için değildir. Aksine akıbet ve sonuç içindir. Dolayısıyla ayetin anlamı herkese kazandığının karşılığı verilsin diye Allah yeri ve göğü 14 Fahreddin er-râzî, Esâsu t-takdîs fi ilmi l-kelam, Mabaatu l-mustafa el-bâbî, Mısır, 1354-1935, s.143. 15 Husayn, Eseru l- akîdeti l-eş arîyye, s.60-68. 16 İbnFûrek, Makâlâtu ş-şeyh Ebi l-hasan el-eş arî, s. 53. 17 el-bakillânî, et-temhîd, thk., Yusuf el-yesû î, el-mektebetu ş-şarkiyye, Beyrut, 1957, s. 30,31,32; eş-şehristânî, Nihâyetu l-ikdâm fi ilmi l-kelam, el-ferd Cayum, Mektebetu l-musennâ, Bağdad, 1996., s. 397. 18 el-bakara, 2/143; en-nahl, 16/8,44;el-Kehf, 18/12; el-câsiye, 65/22.

688 / Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri yarattı değil, ayetin anlamı Allah yeri göğü yarattı ve sonuçta herkes kazandığının karşılığını bulur şeklinde olmaktadır. Yukarıdaki ayet vb. ayet-i kerimelerde yer alan ve Allah (c.c) ın kendisine izafe ettiği bütün ل harfleri ta lîl için değildir. Aksine akibet ve sayrûret içindir. Kur ân-ı و א harfi el-kasas sûresindeki ل Kerîm de و ا כ ن ن - Niha א آل yet Firavun ailesi kendilerine düşman ve üzüntü kaynağı olacak olan o çocuğu bulup ل aldı 19 akibet anlamında kullanıldığı örnek de vardır. Ancak bununla beraber bu harfine bakıldığında ayetlerdeki kullanımının ta lîl için olmasının ciddi bir sakıncasının olmadığı görülecektir. Üstelik nahivciler arasında akibet lâm"ı konusunda da bir ittifak söz konusu değildir. 20 Ayrıca bu harfin akibet anlamının ta lîl anlamı içerisinde değerlendirilebilmesi de mümkündür. Sonuç olarak Kur ân-ı Kerîm de yer alan ve Allah (c.c) ın kendisine izafe ederek kullandığı ل harfinin akibet için olmasının olabilirliğinin yanında ta lîl için olmasının Arap dilinin yapısına daha uygun olduğu söylenebilir. Ayrıca ta lîl, lugavî anlamda gerekçelendirme ve sebep/sonuç anlamında kullanıldığı gibi pek ala hikmet anlamında da kullanılabilir. Allah (c.c) ın en ufak bir eyleminin hikmet dışı olduğunu kabul edilmesi mümkün değildir. Aynı zamanda hikmet mefhumu hem Allah ın (c.c) kudret ve yaratıcılığını hem de kulların ve yaratıklarının dünya ve ahiret ile ilgili maslahatlarının açık bir ifadesidir. Allah kelamının mahlûk olması meselesine gelince, öncelikle şunu belirtmenin faydalı olduğunu düşünüyoruz. Eş arîlere göre kelâm-ı nefsî mahlûk değildir. Ayrıca ا אر ا alaka kurmak alaka kurulan şeye göre değerlendirilir özdeyişi, Allah (c.c) kelamının siğalarının emir, nehy, mazi vb. kısımlar içermesi onun ezeliliğine halel getirmez. Örneğin güneş bir tane olduğu halde onun ısı, ışık, yakıcılık gibi farklı bağları vardır. Dolayısıyla kelamullahta lîk olduğu için ezelidir. Kelamullahın siğa farklılığı ise taalluk olduğu için ezeli değildir. Diğer sıfatlar için de aynı şey söylenebilir. Örneğin ilim, kudret, basar, vb. sıfatlar ezeli iken, onları taalluk ettiği malumat ve makdurat ezeli değildir. 21 19 el-câsiye, 65/22. 20 el-kasas, 28/8. 21 Hasan b. Kasım, el-murâdî, el-cenâ d-danî fi hurûfi l-me ânî, Dâru l-kütübi l- ilmiyye, Birinci Baskı, Beyrut 1992, s. 121; İbn Hişâm, Muğni l-lebîb an kütübi l-e ârîb, thk. Mâzin el-mubarek-

Mustafa Öncü Allah İçin Tecsîm ve Teşbîh İfade Eden Lafızların Yorumlanması / 689 2. Hadislerde Yer Alan ve Teşbîh ve Tecsîm İfade Eden Lafızlar Eş arîlerin Allah için kullanılan lafızları yorumlamaları Kur ân-ı Kerîm ile sınırlı değildir. Eş arî mezhebinin ileri gelenleri hadis-i şeriflerde yer alan ve Allah (c.c) için teşbih be tecsim ifade eden lafızları da Arap dili ve belâgatına göre yorumlamışlardır. Bu hadislerde ayak, gülmek, basmak vb. daha çok yaratılanlara ait olan özellikler Allah (c.c) a nispet edilmektedir. Bu yorumlamalar arasında tıpkı Kur ân-ı Kerîm deki te viller gibi çok yerinde olan yorumlar olduğu gibi, yerinde olmadığını düşündüğümüz ve dilin doğasını ve kurallarını zorlayan yorumlar da vardır. Örneğin benzer lafızlarla hem Buhari hem de Müslim de yer alan; ر א و אرك ا ا אر א Allah (c.c) ateşi/cehennemi ayağının altına almadıkça dolmaz hadis-i şerifte Allah için kullanılan م ve ر ayak kelimesinin büyük cemaat sürü anlamında olabileceği şeklinde yorumlanmıştır. Lugatta çekirge sürüsü için ر kelimesinin kullanılıyor olması da bunun için dayanak olarak gösterilmiştir. Bunun zayıf bir yorumlama olduğu açıktır. Aynı şey hadis-i şerifte yer alan م kelimesinin ayak yerine önde olan olarak yorumlanması için de söz konusudur. Yine Allah için kullanılan aynı zamanda Allah ın (c.c) güzel isimlerinden biri olan kelimesi kullar arasında zorba olanlar şeklinde yorumlanması da biraz aşırı ا אر bir yorum olarak değerlendirilebilir. Zaten hadisin başka varyantlarında ا אر kelimesi yerine رب ا ة tamlaması kullanılmıştır. Ayrıca hadis-i şerifte kelimesi harf-i cerri ile kullanılmıştır. Bu da isti la bildirdiği için م kelimesinin önde gelen olarak yorumlanmasını güçleştirmektedir. Oysa hadiste Allah (c.c) için kullanılan ayak kelimesi mecazi olarak olaya el koydu müdahil oldu veya tehdid ve sakındırma babından ayağının altına aldı vb. anlamlarda yorumlanmasının daha doğru olacağı muhakkaktır. Zaten Eş arîlerin bu minvaldeki yorumları da vardır. Aynı zamanda bu yorumlar dilin doğal sınırları içerisindedir. Hadis-i şerifte yer alan bu gibi lafızların mecaz olarak yorumlanması daha makul gözükmektedir. Nitekim hadisteki א cümlesi Araplar tarafından kullanılan و deyimi ile neredeyse aynıdır. Böylece böyle bir yorum daha sağlıklı bir yorum olarak olacaktır. Hadis-i şeriflerde Allah (c.c) için kullanılan כ gülmek ifadesi de aynen ayak gibi dilsel açıdan değişik yorumlara tabi tutulmuştur. Ali Hamdullah, Dâru l-fikr, Beyrut, 1992., s. 283.

690 / Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri Örneğin ا ب rabכ ona güler hadis-i şerifindeki sulâsi mücerred olan sülâsi mezîd olarak olabileceği varsayılmıştır. Bu כ fiili if âl babından כ durumda hadis-i şerifin anlamı rab güler değil rab melekleri güldürür şeklinde olacaktır. Bu şekilde hadisteki bir kelime hem sarf açısından hem de i râb açısından iki yoruma tabi tutulmuştur. Oysa gülmek kavramının lafzî veçhesi yerine levazımı ve mefhum-i muhalifi göz önüne alınırsa bu tür yorumlara pekâlâ ihtiyaç kalmayabilirdi. Dolayısıyla hadis-i şerifte güldü denilirken insanların gözünde ve onların algılarında somurtkan olmayan, başta insana ve bütün kâinata pozitif enerjinin kaynağı olan, dertli, kederli ve üzgün olmayan vb. özelliklere sahip bir yaratıcı canlandırılmıştır. Ayrıca bu şekilde bir değerlendirme Arap dilinin sınırları içerisinde olan bir değerlendirmedir. Nitekim belâgat ilmi bunun gibi örnekle doludur. Bu yorumların yanı sıra Allah (c.c) için kullanılan bu tür ifadeler Allah (c.c) ın yaratıklarına kendi gücü ve kudretini, egemenliğini, mutlak hükümranlığını göstermenin değişik ifade tarzları olarak da algılanabilir. Belâgat ve irşadın gereği budur. İnsanın çocuklarla çocukça konuşması, onlar gibi ağzını eğip bükmesi konu için iyi bir misal olur herhalde. Allah kullarıyla iletişime geçmekte ve bunun için de onların anlayış seviyesine tenezzül etmektedir. Nitekim Bediüzzaman Said Nursi bunu; ا ل ا ا ا ت şeklinde dile getirmektedir. 22 Sonuç Dinin temel metinlerinde yer alan ve teşbih ve tecsîmi çağrıştıran ifadelerin kullanılması Allah ın kullarla iletişimi ve onları teşrifi ile ilgili bir konudur. Kullanılan bu dilin Allah ın onların seviyesine ve anlayışlarına tenezzülünden ibarettir. Yoksa başta Eş arîlik olmak üzere Ehlisünnet ekolleri içerisinde dinî kutsal metinlerde Allah için kullanılan el, yüz, ayak, gibi isimler; inmek, yerleşmek, konuşma, gelmek, kızmak gibi eylem bildiren ifadeler ile üst, yan, vb. yer ve zaman bildiren lafızları insanlardaki ile aynı veya onlardakine benzer kabul eden herhangi bir ekol bulunmamaktadır. Örneğin hiçbir ekol Allah ın aynen insanların eli, yüzü, ayağı vb. azaları gibi elleri, yüzü ve ayakları olduğu iddiasında bulunmamıştır. Dolayısıyla Bu konudaki selefi ekol mensuplarınca Eş arîliğe nispet edilen bu tür iddiaların aşırı iddialar olduğu açıktır. Eş arîler, Kur ân-ı Kerîm de Allah (c.c) için kullanılan isim, fiil ve sıfatlardan gerek tecsim ve teşbih ifade ettikleri için gerekse aşırı tenzihçiliklerinden dolayı Allah 22 Necdet Çağıl, İlâhî Kelâmın Tabiatı, İnsan Yayınları, İstanbul, 2003, 2.40-41.

Mustafa Öncü Allah İçin Tecsîm ve Teşbîh İfade Eden Lafızların Yorumlanması / 691 için kullanmayı pek doğru kabul etmemişlerdir. Bunun için ayetleri yorumlamış ve bu yorumlarında bir takım lügavî, dilsel ve belağî argümanlar kullanmışlardır. Bunların bir kısmı yerinde, dilin kaldırabileceği ve dilin sınırları içerisinde değerlendirilebilecek yorumlardır. Ancak nadir de olsa bunlardan bir kısmı dilin doğasını, kural ve kaidelerini zorlayan tevillerdir. Allah (c.c) için kullanılan lafız ve ifadelere iyice bakıldığında bunların aslında kemale, mükemmelliğe, noksan ve aciz olmamaya delalet eden ifadeler olduğu görülecektir. Bunlar insanlar için kullanıldığında da böyledir. Örneğin hiçbir insan çirkin, akılsız, aptal, cahil, vb. nitelemelerin hiçbirinden hoşlanmaz. Nitekim Kur ân-ı Kerîm kendileri için istemediğiniz kızları nasıl olur da Allah a yakıştırırsınız der ve böyle bir düşünceyi tenkit eder. Durum böyle iken kendisine yakıştırmadığı bir özelliği yaratıcıya yakıştırmak en hafif ifadeyle aymazlıktır. Bu gerçeklerden hareketle gerek Kur ân-ı Kerîm olsun gerek hadis-i şerifler olsun, vahyin ve yüce aklın muhatabı olan insanın zihin ve algı dünyasında noksan ve eksiklik olarak addedilen isim, özellik, nitelik ve eylemlerden hiçbiri Allah (c.c) için kullanılmamıştır. Örneğin hiçbir dinî nassta Allah (c.c) için haşa kör, görmez, çolak, topal, sürekli ağlayan, alçaldı, daraldı, gelmeyen, yerinde duran vb. ifadelere rastlamak mümkün değildir. Dinî nasslarda yüce yaratıcı için kullanılan Allah ın (c.c) eli denildiği zaman eli açık, eli çabuk, eli bol, parmakla gösterilen, marifet sahibi, cömert vb. kısaca güzel ve erdemli özellikler kastedilmektedir. Aynı şekilde Allah ın ayağı denildiğinde insanın aklına ayakları yere sağlam basan, dik duran, güçlü, ayağa kalkan, boyun eğmeyen, hareket halinde olan, tembel olmayan vb. faziletleri haiz bir yaratıcı profili çizilmektedir. Hem böylece biz insanlara da benzer vasıflara bezenmeleri teşvik edilmektedir. Bediüzzaman Said Nursi tarafından ا ل ا ا ا ت Bunlar, olguları beşer aklına yaklaştıran bir takım ilâhî ikramlardır şeklinde dile getirilen veciz ifade Allah ile ilgili lafızların mahiyetini yeterince açıklamaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Kur ân-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde yer alan bu ifadelerin bir beşere bakan yönü bir de Allah a (c.c) bakan yönü vardır. Sınırlı varlık ve sınırlı akıl sınırsız ve aşkın olanı ancak sınırlı bir şekilde algılayacaktır. Aslında dini naslarda Allah için kullanılan ve teşbih ve tecsim ifade eden bu lafızların mahiyetine bakıldığında, bunların hepsinin olumlu özellikleri haiz olduğu görülecektir. Bunların hepsi beşer için eksiklik ifade eden şeylerin Allah ın bunlardan beri

692 / Uluslararası İmam Eş arî ve Eş arîlik Sempozyumu Bildirileri olduğu kurgusu üzerine dayanır. Örneğin Allah ın sıfat ve isimleri arasında ا varken ا şeklinde bir ismi yoktur. Dolayısıyla Allah kadimdir, derken onun sonradan olmadığına, onun işin şey derken onun yok olmadığı, var olduğu vurgulanmıştır. Son olarak aşkın varlık olan Allah ın, sınırlı olan beşerin yargı ve algısının çok ötesinde olduğu açıktır. Beşerin onu bu algı ve yargıya göre konumlandırması sağlıklı neticeler vermeyebilir. Allah hiçbir şeye ama hiçbir şeye benzemez. Allah ın bütünüyle tasavvur edilmesi zordur. Kelam ekollerinin kendi kurdukları sistemleri desteklemek için dini nasları kullanmalarından sıyrılıp, dini nasları çıkış noktası olarak alıp sistemlerini bunlara göre kurmaları gerekir. Bunun için de dini naslardaki teşbih ve tecsim ifade edenlerin tespit edilmesi, bunların Arap dilinde oldukça yetkin bilim insanları tarafından ilk dönemden bugüne kadar kaynaklarına inilmesi gerektiğini düşünmekteyiz Kaynakça el-bakillânî, et-temhîd, thk., Yusuf el-yesû î, el-mektebetu ş-şarkiyye, Beyrut, 1957. Bediüzzaman, Said Nursî, İşâretu l-i câz, Zehra Yayıncılık, İstanbul, 2003. Çağıl, Necdet, İlâhî Kelâmın Tabiatı, İnsan Yayınları, İstanbul, 2003. el-ensârî, İbn Hişâm, Muğni l-lebîb an kütübi l-e ârîb, thk. Mâzin el-mubarek-ali Hamdullah, Dâru l-fikr, Beyrut, 1992. el-eş arî, Ebu l-hasan, Makâlâtu l-islâmiyyîn ve ihtilâfu l-musallîn, thk., Helmut Ruter, 1400-1980. Husayn, Şâhir Fâris, Eseru l- akîdeti l-eş arîyye fi t-tevcîhi n-nahvî ve l-luğavî li nusûsi l-kur ân ve s-sünne, Ürdün, 2001. İbn Fûrek, Mücerredu Makâlâti ş-şeyh Ebi l-hasan el-eş arî, thk. Daniel Gimaret, Beyrut, Dârü'l-Maşrık, 1987 el-murâdî Hasan b. Kasım, el-cenâ d-danî fi hurûfi l-me ânî, Dâru l-kütübi l- ilmiyye, Birinci Baskı, Beyrut 1992. er-râzî, Fahreddin, Esâsu t-takdîs fi ilmi l-kelam, Mabaatu l-mustafa el-bâbî, Mısır, 1354-1935. eş-şehristânî, Nihâyetu l-ikdâm fi ilmi l-kelam, el-ferd Cayum, Mektebetu l-musennâ, Bağdad, 1996.