TOPLANTISI KONU MASI

Benzer belgeler
TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ARZUHAN DOĞAN YALÇINDAĞ IN PRICE WATERHOUSE COOPERS (PWC) TARAFINDAN DÜZENLENEN DAVOS TAN İSTANBUL A BAŞLIKLI

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 16 Mart 2015, Sayı: 11. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 23 Mayıs 2016, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 9 Mayıs 2016, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜS AD Yönetim Kurulu Ba kanı Arzuhan Do an Yalçında ın Rotary Bölge Asamblesi Konu ması

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 26 Eylül 2016, Sayı: 37. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

7.36% 7.0% 15.8% 9.6% % Haziran 18 Mayıs 18 Haziran 18 Temmuz 18

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 6 Haziran 2016, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 19 Aralık 2016, Sayı: 49. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Aralık 2011, No:16

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Ekonomi Bülteni. 25 Nisan 2016, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 24 Ekim 2016, Sayı: 41. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 13 Nisan 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2012, No: 29

Ekonomi Bülteni. 29 Haziran 2015, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

-2.98% -10.0% 19.7% 13.5% % Ocak 19 Ocak 19 Şubat 19 Şubat 19 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER.

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ekim 2014

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum. Piyasalarda Bugün Ne Oldu? EURUSD USDTRY BRENT PETROL ALTIN GBPUSD

TÜRKONFED KOBİ PERSPEKTİFİ MAYIS 2016

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Ekonomi Bülteni. 3 Temmuz 2017, Sayı: 27. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 3 Ekim 2016, Sayı: 38. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Ekonomi Bülteni. 15 Mayıs 2017, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Büyüme Değerlendirmesi : Çeyrek

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU


Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

Ekonomi Bülteni. 27 Temmuz 2015, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 01 Aralık 2014, Sayı: 48. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

Ekonomi Bülteni. 10 Ağustos 2015, Sayı: 22. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Ekonomi Bülteni. 23 Ocak 2017, Sayı: 4. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

Fon Bülteni Ocak Önce Sen

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

%7.26 Aralık

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Temmuz 2014

Ekonomi Bülteni. 7 Kasım 2016, Sayı: 43. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BASIN DUYURUSU ENFLASYONDAKİ GELİŞMELER VE 2001 YILI NA BAKIŞ

internet adreslerinden

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Ekonomi Bülteni. 2 Ocak 2017, Sayı: 1. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Günlük Yorum. IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı. USDTRY EURUSD GBPUSD Piyasalarda Bugün Ne Oldu? BRENT PETROL ALTIN

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Ekonomi Bülteni. 13 Şubat 2017, Sayı: 7. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Ekonomi Bülteni. 10 Ekim 2016, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

FİNANS KILAVUZ COINKILAVUZ GÜNLÜK BÜLTEN FOREXKILAVUZ HİSSEKILAVUZ. /finanskilavuz. /forexkilavuz. /hissekilavuz.

YENİ BÜYÜME STRATEJİSİ VE FİNANS SEKTÖRÜ

Ekonomi Bülteni. 17 Temmuz 2017, Sayı: 29. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

Ekonomi Bülteni. 8 Mayıs 2017, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Dönemsel Basın Bilgilendirme Toplantısı. 11 Mart 2008, Doğuş OtoMotion İstanbul

Ekonomi Bülteni. 06 Temmuz 2015, Sayı: 18. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Mayıs 2013

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

Transkript:

TÜRK SANAY C LER VE ADAMLARI DERNE TÜS AD YÖNET M KURULU BA KANI ARZUHAN DO AN YALÇINDA IN EGE BÖLGES SANAY ODASI TOPLANTISI KONU MASI 7 Mart 2008 zmir

De erli Dinleyiciler, Türk Sanayicileri ve adamları Derne i adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ege Bölgesi Sanayi Odasına bana sizlere hitap etme firsatı verdikleri için te ekkür ederim. Bildi iniz gibi, 2008 yılına ekonomide mevcut e ilimlerin de i ti ini gözlemledi imiz bir atmosferde girdik. 2001 yılı ertesinde uygulanmaya ba lanan ekonomik program, mali disiplinde iyile me sa lamı, bütçe açıklarını azaltmı ve reel faizlerle enflasyonu hızla a a ı çekmi ti. Azalan bütçe açıklarıyla kamunun piyasalardan daha az kaynak çekmesi, belirli bir istikrar e iliminin ortaya çıkması, ekonomik büyüklüklerin öngörülebilir olması ile, yatırımların nisbeten önü açılmı tı. Özel sektör yatırımları 2002-2006 döneminde yıllık ortalama % 20 artı göstermi ti. 2007 de bu olumlu tablonun bozulmaya ba ladı ını gördük: Büyüme hızı yava ladı, enflasyon hedeflenenin iki katına çıktı, YTL de er kazanmaya devam etti, cari i lemler açı ındaki yükselme durdurulamadı. Bunun yanı sıra, mali disiplin de yeniden bozuldu, faiz oranları büyümeyi destekleyecek seviyelerin çok üzerinde seyretti ve i sizlik oranı yüksekli ini korurken, verimlilik artı hızı yava ladı. 2007 ayrıca dünya piyasalarındaki dengenin de bozulmaya ba ladı ı bir yıl oldu. ABD deki yüksek riskli konut kredilerinin yarattı ı zincirleme zararlar, bu zararların piyasada yarattı ı güvensizlik, hükümetlerin müdahalelerinin yetersiz kalması, 2008 e büyük sorunların devredilmesine yol açtı: 2008 e küresel büyüme hızında önemli bir dü ü ve küresel finansal kaynaklarda daralma beklentisiyle girdik. Bütün bu iç ve dı geli melerin 2008 yılı Türkiye ekonomisine nasıl yansıyaca ına baktı ımızda ise, bir dizi risk ve fırsatın bizi bekledi ini görüyoruz. Risklerden kaçınmak ve fırsatlardan yararlanabilmek için ekonomi yönetiminin azami dikkat ve özeni göstermesinin gerekti i bir dönemden geçiyoruz. Dünya ekonomisindeki yava lamaya sinyallerini, i dünyası olarak çok yakından takip etmekteyiz. Dünya ekonomisinin 2007 yılında % 4.9 olan büyüme hızının 2008 yılında %4.1 e gerilemesi bekleniyor. Son açıklanan verilere göre, Euro bölgesinin 2008 büyüme öngörüsü % 1.8 olarak de i tirildi. Daha önce % 2.2. olarak açıklanan büyüme oranı, uluslararası mali dalgalanmalar, ABD ekonomisindeki yava lama ve pertol fiyatlarında süren yükseli nedeniyle a a ıya çekildi. Buna ra men, daha önce % 2.1 olarak açıklanmı olan enflasyon oranının ise % 2.6 ya çekilmesi dikkati çeken bir geli me oldu. Euro bölgesinde enflasyon geçen ay % 3.2 ile son 14 yılın zirvesine yükselmi ti. Dünya ekonomisindeki geli melerin bize birkaç kanaldan olumsuz etkisi olacak. Bunların ba ında geli mekte olan ülkelerin uluslararası finansal akımlardan geçmi teki kadar çok yararlanamayacak olması geliyor. Bu durum yurtdı ı borçlanma imkanlarımızın eskisi kadar elveri li olmaması ve borç stokunun çevrilmesinde bir maliyet artı ı ile kar ı kar ıya kalınması muhtemel. Ululararası fonlarda görülecek daralma ve yatırım kararlarında uygulanacak bir takım ilave risk de erlendirme süreçleri, yurtdı ı fonlama maliyetlerinin artması anlamına gelecek. Bu durumda, reel sektörün yurtiçi finansal piyasalardan daha fazla yararlanabilmesi için, sermaye piyasalarının derinle tirilmesi, halka açılmanın özendirilmesi ve aracılık maliyetlerinin a a ı çekilmesi gerekiyor. Küresel yava lama, ikinci olarak makroekonomik politikalarımız açısından önem kazanacak. Tüm dünyada yava layan büyüme ve artan enflasyonist baskılar nedeniyle, enflasyonla mücadelede Merkez Bankalarının tüm maharetlerini göstermesinin gerekece i bir döneme giriliyor. Bir yandan, son yıllarda pek de kullanılmayan bir araç olan maliye politikaları 2

büyümeyi te vik için gündeme gelirken, di er yandan, gıda ve petrol fiyatları büyük bir hızla artıyor. Bu ko ullar altında, 2008 yılında hem öngörüldü ü gibi %5 büyüme hızı elde edip, yatırımları, istihdamı canlı tutmaya devam etmek, hem de enflasyonu hedeflenen %4 seviyesine çekmek hiç de kolay olmayacak. Türkiye nin para ve maliye politikalarını büyük bir beceriyle uygulması gerekecek. Nitekim son açıklanan enflasyon oranları, Türkiye nin kar ı kar ıya oldu u ikilemi bir kez daha çok net biçimde ortaya koydu. Bu nedenle, bu konu üzerinde biraz detaylı durmak istiyorum. Bildi iniz gibi, enflasyon oranı 2002 yılı ba larındaki % 73 seviyesinden, 2006 yılı itibariyle %9.7 seviyesine çekildi. Enflasyon seviyesindeki esas hızlı dü ü 2002-2004 yıllarında oldu. Bu dönem sonrasında enflasyon oranının daha fazla a a ı çekilmesinde zorluklar ya amaya ba ladık. Enflasyon oranı, 2004 yılı sonunda % 9.4 seviyesine geriledikten sonra, % 7 ile % 12 arasında dalgalanmaya ba ladı. Enflasyon hedeflemesinde de hem 2006 da hem de 2007 de hedefin hep iki katına çıkıldı. Para politikasında, 2006 yılı Haziran ayında uluslar arası piyasalardan kaynaklanan okun ardından gidilen sıkıla tırma sonucu enflasyon oranının da tedricen yava ladı ını gördük. 2007 nin Mart ayında % 10.9 olan yıllık enflasyon, aynı yılın Eylül ayında % 7.1 e kadar geriledi. Ancak, gıda fiyatlarının yükselmesi ve kamu kesimi fiyat ayarlamalarını etkisiyle, son 5 aylık dönemde enflasyonun yeniden yükselmeye ba ladı ına ahit olduk. Tüketici Fiyatlarında 2008 ubat ayında yıllık enflasyon da % 9.1 e yükseldi. Her ne kadar büyük ölçüde gıda fiyatlarındaki artı tan kaynaklanmı olsa da, ubat ayı enflasyon oranının, % 1.29 ile piyasa beklentilerinin çok üzerinde gerçekle ti. Bu rakam, zaten dünya ekonomisindeki geli melerden dolayı giderek bozulan moralleri biraz daha bozdu. Enflasyonda ubat ayında meydana gelen yükselmenin alt kalemleri, talep yönlü bir baskının olmadı ını gösteriyor. Piyasalara baktı ımızda, talep zayıf seyrediyor. Beyaz e ya satı ları hızla geriliyor, Tüketici güven endeksleri tarihsel olarak Mart 2003 ayından bu yana en dü ük seviyede. Bu veriler, dü ük büyümenin yanısıra bozulan enflasyon beklentileri ile karakterize olan olumsuz bir tablo ortaya koyuyor. Bu olumsuz, olumsuz oldu u kadar da de erlendirmesi zor bir tablo. Bu tablo kar ısında, enflasyon oranları ve Merkez Bankası nın para politikası araçları ile ili kin de erlendirme had safhada hassasiyet istiyor. Merkez Bankası nın para politikası uygulamaları konusunda yorum yaparken Merkez Bankası nın ba ımsızlı ının ve kredibilitesinin öneminin farkında olmalıyız. Merkez Bankası nın, ba latmı oldu u ölçülü faiz indirimi sürecini, küresel piyasalardaki geli melere, dı talep ko ullarına, orta vadeli enflasyon görünümünü de bakarak dikkatli bir ekilde yönetece ini dü ünüyoruz. Merkez Bankası, her eyden önce, enflasyon oranındaki bu yükselmenin geçici olup olmadı ı de erlendirmesini yapacaktır. Veriler, tarım, gıda ve enerji fiyatlarındaki e ilimlerin geçici olmadı ını dü ündürüyor.bu nedenle, sadece çekirdek enflasyon göstergelerine bakarak % 4 enflasyon hedefinin tuturulaca ını dü ünmek gerçekçi gözükmüyor. Ancak, piyasada bozulan iç ve dı talep göstergelerine ra men, enflasyonla mücade etmek u runa para politikasını daha da sıkıla tırmak, enflasyonla mücadelede ba arı getirmeyece i gibi, büyüme perspektifkleri açısından da olumsuz olacak. Di er yandan, ekonomiyi canlandırmak amacıyla para politikasının ölçüsüz biçimde gev etilmesi, dı talep ko ulları bu kadar olumsuzken, beklenenin tam tersi bir sonuca da yol açabilir. 3

Bu tabloda, enflasyonla mücadelenin devam ettirilirken büyüme perspektiflerinin de korunabilmesi için yapılması gereken en önemli i yapısal reform sürecine yeniden ivme vermek ve özelikle mikro reformları hızla hayata geçirmek. Küresel likidite bollu unun geride kalması, birçok ülkenin para ve maliye politikalarında de i ikli i zorunlu kılıyor. ABD ba ta olmak üzere, birçok ülke son global kriz kar ısında bir dizi önlem paketini devreye soktu ya da sokma hazırlı ı içerisinde. Türkiye nin de önümüzdeki dönemde yüksek büyüme hızlarını devam ettirebilmesi için yeni yakla ımlar benimsemesi gerekiyor. Öncelikle, 2008 yılında dünya ekonomisindeki geli melerin çok yakından izlenmesi ve para politikasının buna göre ekillendirilmesi gerekiyor. Geli mi ülkelerde dü en faiz oranlarına ra men, geli mekte olan piyasalarda fonlardan pay kapma yarı ı ve enflasyonla mücadele kaygısı, faiz oranlarında artı lara yol açacak. Türkiye nin faiz politikası, bu hassas dengeler içerisinde belirlenmek durumunda. Faiz oranları, geli mi ülke faiz oranları ile olan spreadi koruyacak biçimde, hem yurtdı ından fon çekilmesine elverecek seviyede olmalı, hem de yava layan ekonomik büyüme kar ısında, talebi uyarabilmeli. Para politikasının yanısıra, maliye politkası da özel bir önem gerektiriyor. Geçti imiz yıllarda sa lamı oldu umuz yüksek ekonomik performansta, kamu maliyesindeki iyile me önemli rol oynamı tı. Merkezi hükümet bütçe açı ının GSY H ya oranı 2003 te % 14.6 seviyesinden 2006 yılında % 0.8 seviyesine inerek son 30 yılın en dü ük oranına gelmi ti. Ancak seçim atmosferinin etkili oldu u 2007 yılında bu oranın yeniden artarak % 2.5 seviyesine yükselmi olması, 2008 yılı için bizi maalesef önemli bir politika aracından yoksun bıraktı. 2008 yılında büyümenin yava laması, vergi gelirlerini azaltacak. Buna ra men, Türkiye nin uluslararası piyasalardaki kredi notunun yükseltilebilmesi için bozulan bütçe disiplinin yeniden düzeltilmesi gerekmaktedir. Kayıtdı ı ekonomi ile kuvvetli bir mücadele ba latılması, bütçe dengesi iyile tirilirken, özel sektör üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesine imkan sa layacak önemli bir açılım olacak. Para ve maliye politikalarında sergilenmesi gereken becerinin yanısıra, 2008 yılında ekonomide beklenti yönetimi de büyük önem kazanacak. Ekonomi politikalarında do ru uygulamaların yanısıra, bu politikaların kamuoyu ile ileti imine de özel bir önem verilmesi gerekti ine inanıyoruz. Bu çerçevede, geçmi dönemde, ekonomi politikalarına duyulan güvenin belirleyici hususları arasında yer alan Merkez Bankası nın ve ba ımsız kurumların kredibilitesinin altını çizmek istiyorum. Bu kurumların ba ımsız, özerk bir yapıda, yüksek bir performansla çalı ıyor oldu unun bilinmesi, Türkiye nin enflasyonla mücadelesinde önemli bir unsur olacaktır. Makroekonomik politikalarımızı destekleyecek bir ikinci unsur ise, IMF ile ili kilerin nasıl devam edece inin bir an önce açıklı a kavu turulması ihtiyacıdır. IMF Anla ması 2008 Mayıs ayında dolacaktır. Bu tarih, dünya ekonomisindeki belirsizli in ve istikrarsızlı ın muhtemelen zirveye tırmanaca ı bir döneme denk gelmektedir. Artan belirsizlik ve risk altında, Türkiye nin IMF anla ması ile yoluna devam etmesi, ülke açısından ek bir güvence olu turacaktır. Belirsizli i en kısa sürede azaltmak için, IMF anla masının bir an önce açıklanmasının yararlı olaca ını dü ünüyoruz. 2008 yılında reform ivmesinin de yeniden yükseltilmesi gerekecek. Özellikle irketler kesiminde rekabet gücünün daha da artmasına imkan sa layacak mikro reformlara vakit kaybedilmeden hız verilmesi gerekiyor. Bu reformlar, irketlerimizin finansmana eri imini kolayla tıracak, artan maliyet baskıları kar ısında verimliliklerini yükseltmelerine imkan sa layacak, üretilen ürünlerin katma de er içeri ini yükseltecek, inovasyonu te vik edecek, yaratılan de erlerin yatırıma ve istihdam yaratılmasına ayrılmasına imkan verecektir. 4

Böylece, daralan finansman imkanları, iyile en finansmana eri im ko ulları ile dengelenebilecektir. Hiç üphesiz, tüm bu konuların önünde yer alan ve genel çerçeveyi çizen konu ise Türkiye nin AB üyelik sürecinde katedece i mesafedir. 2008 senesinde dünyada hüküm sürecek olan tüm karma a ve dalgalanmaların arasında, Türkiye nin sa lam ve öngörülebilen bir rotada ilerledi inin en önemli göstergesi, AB sürecinin ivmelenerek devam etmesi olacaktır. AB üyelik yolunda hızla ilerleyen bir Türkiye, yurtdı ı piyasalara verilecek en temel mesaj olacaktır. Kaldı ki, AB üyelik süreci, Türkiye ekonomisinin çok ihtiyaç duydu u mikro ekonomik reformlar açısından da en uygun çerçeveyi olu turmaktadır. 2008 yılında ekonomide bizi bekleyen bazı muhtemel olumsuz geli meler kar ısında bizce alınması gereken önlemler üzerinde durdum. Ancak, ufkumuzu biraz daha uza a çevirip, uzun dönemde yüksek büyüme hızlarını sürdürebilmemize imkan sa layacak önlemleri de konu mamız gerekiyor. De erli konuklar, Ekonomimizin yüksek büyüme sürecinin gerekliliklerinden bir tanesi de dı ticaret politikalarımızda dönü ümün sa lanması. Son yıllarda küresel çapta ortaya çıkan de i imler, üretimin küreselle mesi, standart ürünlerde görülen piyasa doygunlu u, tüketici talebinin giderek farklıla ması, yabancı sermaye yatırımlarının artması ve esnek üretim modellerinin getirdi i de i imlerle birlikte dı ticaret akımlarının niteli i de de i iyor. Dünya genelinde, ülkeler, belirli bir sektörde birbirinden farklıla tırılmı yapıdaki ürünleri e zamanlı olarak ihraç ve ithal ediyor. Türkiye de de görülen bu e ilim nedeniyle imalat sanayinde önemli ölçekte bir dı ticaret hacmi yaratılmasına ra men, bu ticaret hacminin katma de er ve istihdam üzerindeki yansımaları kısıtlı kalıyor. Bu durum özellikle 2007 yılında daha belirgin bir hal almaya ba ladı. 2007 yılının ikinci yarısında yeniden ivme kazanan ithalata ve istikrarlı artı ını koruyan ihracata ra men, imalat sanayinde verimlilik artı ının yava ladı ı ve istihdam artı ının negatife döndü ü görülüyor. 2002-2006 döneminde imalat sanayinde % 7.2 olan yıllık ortalama verimlilik artı ı, 2007 yılının üçüncü çeyre inde % 1.9 a geriledi. Yine aynı çeyrekte, imalat sanayinde istihdam bir önceki yılın aynı dönemine göre 54 bin ki i azaldı. Bu veriler yeni politika açılımlarının gereklili ini ortaya koyuyor. Öncelikle, kayıtdı ı ekonominin küçültülmesi art. Ülkemizde kayıtdı ı ekonominin yaygınlı ı kurumsalla ma önüne set çekiyor ve bu da küreselle menin avantajlarından yeteri kadar yararlanamamamıza sebep oluyor. Di er yandan, verimlilik ve istihdam yaratma kapasitesinde son dönemde görülen tıkanıklıklar, sektörlerimizin rekabet güçlerini yükseltecek, ihracat kapasitemizi artıracak ve istihdam yaratacak bir sanayi stratejisine ihtiyaç duydu umuza i aret ediyor. Bu çerçevede, tüm sektörlerde katma de er ve istihdam yaratmanın hızlandırılması ve böylece ekonomideki yapısal dönü üm sürecinin önünün açılması amacıyla, ne gibi stratejilerin uygulamaya konulaca ı belirlenmeli. Aksi halde Türkiye, büyüme performansını sürdürmekte zorlanacaktır. 5

Türkiye nin büyüme hedeflerine ula abilmesi ve rekabet gücünü artırabilmesi için özel sektörün katma de eri yüksek sektörlere yatırım yapması gerekiyor. Bu hususta en önemli unsur sanayi politikasının önceliklerinin belirlenmesi. Önemli olan dönemin kısıtlarını iyi te his edebilmek, onların üzerine gitmektir. Örne in bu dönemde en önemli sorunlardan bir tanesi irketlerin büyümesi önündeki engellerdir. Yani öncelik verimli irketlerin neden büyümemekte oldu una dair te hislerde bulunabilmek; bu faizlerden mi, istihdam düzenlemelerinden mi, karlılı ın yeteri kadar olmamasından mı kaynaklanıyor, bunları iyi te his etmek gerekiyor. Bizim görü ümüz verimlilik artı larının kısıtlı kalmasındaki en önemli engellerden bir tanesinin Ar-GE te vikleri sorunu oldu udur. AB ülkeleri 2002 senesinde Madrid de bir deklarasyona imza atarak milli gelirin % 3 ünü AR-GE ye ayıracaklarını taahhüt etti. Türkiye de u anda % 0.7 olan bu oranın 2010 senesinde % 2 ye çıkarılaca ını taahhüt etti. Ar-GE faaliyetlerinin desteklenmesi hakkında kanununun bu hedefin yerine getirilmesine imkan sa layaca ını umuyorum. Dı ticaret açı ı problemimizi hafifletecek ve rekabet gücümüzü artıracak bir di er adım ise enerjide arz güvenli imizin sa lanması olacak. Ne yazık ki, ulusal ve uluslararası projeksiyonlara göre, muhtemelen gelecek yıldan itibaren sanayimizin enerji teminininde sorunlar ba gösterecek. Gelecek 25 yıl içerisinde dünya enerji tüketiminin %50 nin üzerinde artaca ı tahmin ediliyor. Bu tahmin, sürdürülebilir, rekabetçi ve güvenilir enerjinin sa lanmasını, tüm ülkeler için çok önemli kılıyor. Türkiye nin de 2020 yılına kadar elektrik sektöründe 100 milyar dolar civarında bir yatırım ihtiyacı oldu u hesaplanıyor. Gerek Türkiye nin kendi tüketimi için ihtiyaç duydu u enerji, gerekse, enerji üreten ve tüketen ülkeler arasında bir enerji köprüsü olma özelli i, çok boyutlu bir enerji politikasına sahip olmamızı gerektiriyor. Bu politika, enerji kaynaklarını çe itlendirmeyi, enerji sektöründeki liberalizasyon sürecini hızlandırmayı ve kamu-özel sektör diyalogunu güçlendirmeyi içermelidir. Ancak esas önemli olan, bu politikanın 2008 içinde mutlaka olu turulması ve uygulanmaya ba lanmasıdır. Aksi halde, bugün fırsat olarak önümüze çıkan unsurların pek yakın bir gelecekte risklerimiz haline dönü tü ünü görece iz. 2008 yılında bizi bekleyen riskleri do ru yönetebildi imiz ve ekonomide yeni bir vizyon ortaya koyabildi imiz takdirde, Türkiye yi yeniden dü ük enflasyon-hızlı büyüme patikasına sokmak, bu süreçten ekonomimizi yenileyerek çıkmak mümkün olacaktır. Bunları gerçekle tirebilirsek, tüm geli mekte olan ülkelerin ekonomilerinin ciddi sorunlarla kar ı kar ıya olaca ı 2008 yılında, Türkiye de ba arılı bir büyüme performansı sa layabiliriz. Beni dinledi iniz için te ekkür ederim. 6