İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'na



Benzer belgeler
10 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı na

Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

Ergenekon'da 19 tahliye, işte tahliye olan isimler

5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

: Av. Hüseyin ERSÖZ. Eski Büyükdere Cad. No: 22. Park Plaza Kat: 11 Maslak Sarıyer Istanbul. Tel: 0 (212) Pbx Fax: 0 (212)

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

İstanbul 13. Müebbet çıktı

Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı na

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

ÖĞRENCİ DİSİPLİN SORUŞTURMASI ÖRNEKLERİ

ÖZET : 353 Sayılı Kanunun 10/^ maddesi uyarınca asker kişi sayılan. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLtMÜ. sanıkların askerî cezaevinde işledikleri

MİT'ten yurt dışındaki FETÖ'cülere 3 aşamalı operasyon

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

T.C. İZMİR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA BİLİRKİŞİ RAPORU

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler Dersin adı ve konusu 17

İSTANBUL 10. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

MUSA ANTER ve JİTEM ANA DAVALARI NASIL BİRLEŞTİ? Yazar: Duru Yavan

CHP'lilerin telefonlarının izlenme skandalında kritik bilgiler

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

İP/Karargah Evleri tertibi böyle başladı

Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı na

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Cumhuriyet Halk Partisi

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Esas Sayısı : 2009/1 (Değişik İşler) Karar Sayısı : 2009/1 Karar Günü : KARAR

İstanbul 13 ncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı na

Cumhuriyet Halk Partisi

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Emekli Albay Ümit Yalım : Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan a geçti

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA

Necdet Özel: Milletten Özür Dilememiz Gerekiyor

1-Hâkim ve Savcılar idari görevleri dolayısıyla aşağıdaki kurumlardan hangisine bağlıdır?

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2012/299. Karar No 2013/422

İFADEYE ÇAĞRI YAZISI (Şikayetçi için)

CEZA MUHAKEMESİNDE SES VE GÖRÜNTÜ BİLİŞİM SİSTEMİNİN KULLANILMASI HAKKINDA YÖNETMELİK. (Resmi Gazete: 20 Eylül 2011, sayı: 28060) BİRİNCİ BÖLÜM

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

: Av. Hüseyin ERSÖZ. Eski Büyükdere Cad. No: 22. Park Plaza Kat: 11 Maslak Sarıyer Istanbul. Tel: 0 (212) Pbx Fax: 0 (212)

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

İFADEYE ÇAĞRI YAZISI (Şikayetçi için)

Tarafıma yöneltilen suçlamaların hiç birini kabul. Üzerime atılı suçu işlemedim, ş işlemekş için bir kastım, düşüncem dahi olmadı.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

Adli Bilişim İnceleme Bulguları 2017/148 E

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

KKTC YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ OMBUDSMAN. 5. Ombudsman ın görev ve yetkileri ile yetki devri. 6. Ombudsman ın yetkisi dışında olan konular

İFADEYE ÇAĞRI YAZISI (Şikayetçi için)

Sahte Banknotların İncelenmesi Ve Değerlendirilmesinde Uyulacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

8 Nisan 2016 CUMA Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. YER VE GÜNGÖR/TÜRKİYE (Başvuru no /06 ve 48581/07) KARAR STRAZBURG.

HUKUKDIŞI, KEYFİ VE KISAYOLDAN İNFAZLARIN ETKİLİ BİÇİMDE ÖNLENMESİ VE SORUŞTURULMASINA DAİR PRENSİPLER

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : Tarih:

28 ŞUBAT ÖN SAVUNMA. (Engin ALAN) a. 28 Şubat Davası ile ilgili ÖN SAVUNMAMI; (2) İDDİANAMEDE DELİL OLARAK GÖSTERİLEN BELGELER

OHAL Bilançosu, Hak İhlalleri Raporu

İFADEYE ÇAĞRI YAZISI (Şikayetçi için)

KKTC YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ OMBUDSMAN

ADLİ RAPORLAR. Emine Doğan Mevlana Ü. Tıp Fak.

İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Tanımlar Amaç (Madde 1)... Tanımlar (Madde 2)...

İPTAL BAŞVURUSUNA KONU OLAN YASA MEDDESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA:

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

Meclis'te sık sık. Babası yoksa

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

Personel Disiplin Soruşturması.

İFADEYE ÇAĞRI YAZISI (Şikayetçi için)

ÜLGEN HUKUK BÜROSU FATİH CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. SUÇ : TCK m.257, TCK m.281, TCK m.267

HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ PROF. ONUR HAMZAOĞLU NA

3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun bu hükmünden yola çıkarak, İçişleri Bakanlığının emniyet ve asayişi sağlamada, yürütme organları olarak

Ankara da yargıçlar olduğuna inanıyorum. Şimdi sıra Yargıtay da

OHAL KAPSAMINDAKİ SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMALARDA AVUKATLARIN SAVUNMA HAKLARININ KISITLANMASI KONULU ARAMA KONFERANSI SONUÇ RAPORU

BİLGİ NOTU TANER KILIÇ A YÖNELİK YARGILAMA

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR. Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ne giriş süreci. Terör olayları. Türkiye-İsrail krizi

TÜRK YARGI SİSTEMİ YARGITAY Öğr. Gör. Ertan Cem GÜL MYO Hukuk Bölümü Adalet Programı

MİT Tasarısı ve Yasin El Kadı lar Fatih Saraç lar ve M.Latif Topbaş lar

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

POLİS TARAFINDAN KULLANILAN MUHBİRİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR


HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034

T.C. İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. (CMK 250. Madde ile Yetkili Bölümü) BİLİRKİŞİ RAPORU

Transkript:

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'na Dosya No : 2009 / 191 E. Sanık Konu : Nusret Senem : Savunma İDDİALAR VE DELİLLER Esas Hakkında Mütalaada iddianamede belirtildiği gibi Silahlı terör örgülüne üye olmak, yetkili makamların düzenleyici işlemlerine göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etmek, kişisel bilgileri birden fazla kez kişisel veri olarak kaydetmek, kişisel veri olarak kaydedilen bilgileri hukuka aykırı olarak bir başkasına vermek, yaymak veya ele geçirmek eylemlerinden dolayı TCK 314/2, TMK nın 5, TCK 334/1, TCK 135/1-2, TCK 136/1, TCK 137/1, 43/1-2 maddesine göre birden çok kez cezalandırılmam isleniyor. İddianameye nazaran cezalandırılmam istenen madde sayısı ve ceza süresi 5 yıllık yargılama sürecinde bir hayli artmış. İddialara bakıldığı zaman adeta 20 Ekim 2008 tarihinde başlayıp bugüne kadar süren 5 yıllık yargılama hiç yapılmamıştır. Yargı kararlarıyla maddi delillerle çürüttüğümüz yalanlar bile Esas Hakkında Mütalaada yerli yerinde duruyor. Hakkımdaki iddialara dayanak gösterilen ve yeterli şüphe teşkil ettiği belirtilen deliller şunlardan ibarettir: İşçi Partisi Genel Merkezi nde 21. 03. 2008 günü yapılan aramada, sekreter odasında girişe göre sağdaki masa üzerinde elde edildiği ileri sürülen dört adet CD ve bu CD lerin içinde bulunan çeşitli dijital dosyalar, avukatlık büromdaki bir dava dosyasının içinden alınan iki adet Susurluk raporu, 75 adet tabanca mermisi, bilgisayarlarım, İşçi Partisi nin çeşitli organ kararları. Bu davada yargılanan İşçi Parti üyesi ve yöneticisi bütün arkadaşlarımın cep telefonlarında ve sim kartlarında telefon numaramın, bulunmuş olması, tamamı ADD yöneticiliği yapmış olan Şener Eruygur, Fatih Hilmioğlu, Mustafa 1

Abbas Yurtkuran, Ferit Bernay gibi değerli komutan ve üniversite rektörlerinin telefon ajandalarında ismimin yer alması. Bir de, C. Savcılarının hakkımdaki hiçbir kanıta dayanmayan yorumları. Şu mermiler ve bilgisayarlar konusu; mermiler ruhsatlı silahım ait, bilgisayarlarla birlikte hazırlık safhasında savcılıkça tutanakla eşime iade edildi. Tutanak dosyada, mermiler ve bilgisayarlar ise evimde. Bunlar Esas Hakkında Mütalaada psikolojik savaş ve karalama amacıyla yer almış. Savcıların böyle bir görevi yoktur. Bu suçtur. Bu delillerden üretilen iddialar Esas Hakkındaki Mütalaa nın 2124-2128. sahifeleri arasında özetlenmiş. Fakat aynı iddialar, Esas Hakkında Mütalaanın 18, 19, 278, 284, 323, 324, 576, 645, 646, 1643, 1644, 1644-1649, 1650 sahifelerinde de değişik değerlendirmelerin konusu olmuş. Hakkımdaki suçlamalar için gösterilen deliller ve talepler bunlardan ibarettir. Bu deliller ve talepler üzerinde ayrıntılı olarak duracağım. TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ İDDİASI İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısıyım Esas hakkında Mütalaada üyelik iddiası için gösterilen deliller ve Savcılık makamının yorumları şöyle sıralanmış: Uzun yıllardan beri, Ergenekon Terör Örgütü Yöneticilerinden Sanık Doğu Perinçek in yakınında bulunmak. Bir çok ilgili kuruluşta önemli görevler almak. Hangi kuruluş? Açıklanmıyor. İlhan Selçuk, Kemal Kerinçsiz, Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Hurşit Tolan, Sevgi Ererenol gibi sanıklarla, diğer sanık Tunç Akkoç ta ele geçen dijital tgb 28 nisan isimli video dosyası içinde Ankara da yapılan Bayrak As isimli mitingde bulunmuş olmak. 21 Mart 2008 de İşçi Partisi nde yapılan aramada bulunan dört CD ve içerikleri. Psikolojik harp ve propagandayı etkin şekilde kullanmak. 2

Psikolojik harp ve propaganda Psikolojik harp hakkında Esas hakkında Mütalaada şöyle deniyor: TSK içinde örgütlenme, milli ve manevi değerleri istismar etme, psikolojik harp sanatı ve propagandayı etkin ve yaygın şekilde kullanma sanık Doğu Perinçek in yakın çevresinde bulunan ve Parti ile yayın organlarında yöneticilik konumları olan sanıklar Ferid İlsever, Mehmet Adnan Akfırat, Hikmet Çiçek, Nusret Senem, Mehmet Bedri Gültekin, Mehmet Deniz Yıldırım, Turhan Özlü, Serhan Bolluk, Hayati Özcan Ufuk Akaya, Erkan Önsel ve sair ilgili sanıklar için de söylemek mümkündür. TSK içinde örgütlenme iddiası tam bir psikolojik savaş malzemesidir. Tek bir kanıt gösterilememiştir. Karargah Evleri iddiası düzmece çıkmıştır. Hava Kuvvetleri Askeri Savcılığı nın soruşturma dosyası Beşiktaş Savcılarının iki yıldır elindedir. Bütün kanıtlar üretilmiş kanıtlardır. Bilirkişi raporları ile delillerin üretildiği kanıtlandı. MİT in tertibi olduğu ortaya çıktı. İkaz istihbaratı diyerek bu tertibi örtememişlerdir. Aşağıda daha ayrıntılı olarak ele alacağım. Propagandayı etkin ve yaygın şekilde kullanan başarılı arkadaşlarımın tamamı İşçi Partisi nin yöneticisi veya üyesi. Ben ve Erkan Önsel hariç tamamı gazeteci. Bizler yazı yazmayı ve propaganda yapmayı iyi biliriz. Doğu Perinçek in kırk yıldır yanındayız. Liderimizdir emir de alırız. O artık sadece bizim değil, Türkiye nin milli lideridir. Türkiye yi eğitiyor. Fakat bu hangi suçun kanıtı olabilir ki. Doğu Perinçek in yanında olmak ifadesi neden buraya konmuş? Psikolojik savaş için mi? Bizler Siyasi Partiler Yasası ve Anayasa nın düzenlediği yetki ve hakları çok başarılı şekilde kullandığımız için suçlanıyoruz. Bunun hangi hukuk teorisinde, yasada yeri olduğunu sayın savcılar gösterirlerse biz de kendimizi ona göre savunuruz. Yeni bir hukuk teorisi icat edilmiş ise de öğrenmiş oluruz. Görüldüğü gibi kanıt diye ortaya konan yukarıdaki bütün unsurlar savcılık makamının subjektif görüşleri. İddia makamı kendi yorumlarını örgüt üyeliği için kanıt olarak sunuyor. Aslında psikolojik savaş yöntemini kendisi kullanıyor. Kendisine göre hakkımda bir algı yaratma çabasında. Algı yaratma çabasına Esas Hakkında Mütalaadan bir örnek verelim. Esas Hakkında Mütalaanın 2126. sayfasında; 1978 yılında alçakça öldürülen Ankara Savcısı Doğan Öz dosyasında tanık olarak dinlenmiş olmama dikkat çekiliyor. Şöyle deniyor: Nusret Senem, bu duyumu aldığı kişi hakkında bir bilgi vermemiş ve Mahkemede İbrahim Çiftçi aleyhine herhangi bir beyanda 3

bulunmamıştır. Hüseyin Kocabaş davaya sonradan dahil edilen ve Askeri Yargıtay 1. Dairesi tarafından verilen kararda İbrahim Çiftçi hakkındaki karar onanırken, kendi, hakkında verilen karar oybirliği ile bozulan kişidir. Yargılama sırasında getirilen bu gibi dosya içerikleri ve yapılan gözlemler de Ergenekon terör örgütünün yapısı ve ilişkileri hakkında iddiaları destekleyici bir fikir vermiştir. İşte bu değerlendirmenin bizatihi kendisi tam bir karalama ve yıpratma örneğidir. Algı yaratma çabasıdır. 23 Şubat 2009 tarihli savunmamda bu konuya değinmiş ve Kontrgerillaya karşı yürüttüğümüz mücadelenin örneklerinden biri olarak bu tanıklığımı anlatmıştım. Olayın daha failleri henüz bilinmiyordu. İsmini vermediğim bir sanık yakını bayan, yanılmıyorsam 1978 yılı sonları olabilir, gelerek İşçi Köylü Partisi İl Başkanı olduğum sırada Hüseyin Kocabaş ın olayın faillerinden olduğunu anlattı. Savcılık makamı bu bayanın ismini hiçbir yerde vermediğimi eleştiriyor! Bayan ın ismini hiç bir yerde vermedim. Çünkü: Bana güvenen kişiyi ihbar etmeyi alçaklık sayarım. Hüseyin Kocabaş hakkındaki bilgiyi randevu alarak İçişleri Bakanı merhum İrfan Özaydınlı ya, ziyaret ederek makamında yazılı olarak verdim. Sanırım bu bilgiden hareketle Hüseyin Kocabaş ın ekibinden olan İbrahim Çiftçi yakalandı ve yargılandı. Hüseyin Kocabaş ise aranmaya başlandı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yakalanıp yargılandı. Benim duyumum sadece bana bilgiyi veren bayanın anlatımıyla sınırlıdır. Doğan Öz ün öldürüldüğü olay yerinde değilim. Olayın nasıl cereyan ettiğine tanık değilim. Tanıklığım ise şöyle: Hüseyin Kocabaş daha yakalanmamıştı, tanık olarak çağrıldım. Ankara 1 No lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi nde bana gelen yukarıdaki bilgileri anlattım. Dolayısıyla Sıkıyönetim Mahkemesi nde cinayetin oluşu hakkında tanıklığım olmadığını söyledim. Dosya elinizde bu sözlerimin aksini gösteren tek kelime gösteremezsiniz. Beni karalamaya kimsenin gücü yetmez. Olayın Askeri Yargıtay safhası hukuk tarihimiz için utanç vericidir. İbrahim Çiftçi hakkındaki idam kararı dört kez onanmış, fakat Askeri Yargıtay Daireler Kurulu bu kişiyi bir oy farkla, çoğunluk oyuyla beraat ettirmiştir. Hüseyin Kocabaş da yargılanmış, ceza almış, fakat Askeri Yargıtay Daire kararı sonrasında beraat etmiştir. İbrahim Çiftçi tahliye edilirken buna inanamamış, çıkmak istememiş, beni, idam etmeye götürüyorsunuz diye yakınmıştır. Benim samimi kanaatim şudur: Hüseyin Kocabaş ve İbrahim Çiftçi, Doğan 4

Öz cinayetinin gerçek failleridir. Savcılık makamının, her iki sanık da beraat ettiği halde neden sadece Hüseyin Kocabaş ı suçsuz gördüğünü anlayamadım! Savcılar, psikolojik savaşın her zaman başarılı olacağını sanıyorlar. Fakat yanılıyorlar. Hiç bir psikolojik savaş yöntemi ve yalan ilelebet başarılı olmaz. Yalanın, karalamanın, itibarsızlaştırma operasyonlarının başarılı olacağı Amerikan psikolojik savaş ağalarının CIA ve Pentagon okullarında öğrettiği kocaman bir palavradır. Bir tek gerçek, on binlerce yalandan ve psikolojik savaş kampanyasından daha güçlüdür. İşçi Partisi nin gücünün sırrı buradadır. İşçi Partisi, fikir namusu olan, gerçeği esas alan mücadele çizgisiyle başarılar kazanıyor. Bu olgu psikolojik savaş uzmanlarının kulağına küpe olsun! Türk milleti üretilen bütün yalanları çöpe attı. İşçi Partisi ni ise dik duruşuyla, millete olan sadakatiyle bağrına bastı. Aralık 2006'da yapılan İşçi Partisi Genel Kongresi'nde Merkez Karar Kurulu üyeliğine seçildim. Merkez Karar Kurulu nun 1 nolu toplantısında İşçi Partisi Genel Sekreterliği'ne getirildim. 25 Mart 2008 tarihinde gözlem altına alınıp, 29 Mart 2008 tarihinde tutuklandım. 22 Nisan 2011 tarihinde 37 ay aradan sonra tahliye oldum. Halen İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısıyım. Biz İşçi Partililer olarak 45 yıldır örgütlü mücadele yürütüyoruz. Örgütümüz var. Başka bir örgütte yer aldığımıza ilişkin ne bir kanıt ne de sebep var. Olamaz da! Bugüne kadar 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Amerikancı darbeleri yaşadık. O dönemlerde de Kontrgerillacıların, darbecilerin hedefi olduk, arkadaşlarımız işkence gördü, yargılandı. Savcıların, Esas Hakkında Mütalaanın 2125. sayfanda yıpratmak için verdikleri bilginin aksine, TİKP davasında sanık olmadım, 8 yıl ceza almadım. TCK nun sonradan yürürlükten kaldırılan 141. maddesinden haksız şekilde ceza verilen sanıkların vekili oldum. Partimizin 45 yıllık mücadele geçmişinde terörle suçlanmış bir tek İşçi Partili yoktur. Ben Parti yöneticiliği dışında Ankara Barosu'nun 35 yıllık üyesiyim ve ara vermeksizin mesleğimi icra ettim. ADD nin yaklaşık 15 yıllık üyesiyim. Bir yıl öncesine kadar ADD Merkez Disiplin Kurulu üyesiydim. Son kongrede aday olmadım. ADD Genel Başkanı Şener Eruygur ve ADD Genel Başkan Yardımcıları Fatih Hilmioğlu, Mustafa Abbas Yurtkuran ve Ferir Bernay ile tanışıklığım bu nedenledir. 5

Terör Örgütü üyeliği iddiasını şiddetle reddediyorum. Bunu, şahsıma karşı yapılmış en haksız itham olarak niteliyorum. Örgüt Yok Psikolojik Savaş Kampanyası Var Üye olmak için ortada bir terör örgütü olmalıdır. Oysa bütün kanıtlar ortada bir örgüt değil psikolojik savaş kampanyası olduğunu gösterdi. Naip Hâkimlikçe düzenlenen, 12. 12. 2012 tarihli Ön Rapor da; birleşen 2010/106 esas sayılı dosyanın, 27. 10. 2012 tarihli ara kararıyla, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı ndan getirtilen, Genelkurmay Başkanlığı nca işletilen internet siteleriyle ilgili bilgisayarlardan alınan imajlar incelenmiştir. 13 Aralık 2012 tarihli celsede Ön Rapor dosyaya konuldu. Naip Hakimliğin son raporu da dosyaya takip eden aylarda sunuldu. 1. Sözü edilen Ön Rapora göre; 3 ayrı sunucuda toplam 1.012.926 + 1.381.713 + 966.875 = 3.361.514 adet belge var. 2) Belgeler arasında yer alan Çete Propagandası Üzerinden Silahlı Kuvvetleri Yıpratma Kampanyalarına İlişkin İnceleme de şu saptamalar yapılmaktadır: a) Merkezi güçlerin ( ABD, AB ve küresel sermaye) Türkiye yi olumsuz olarak etkileyen politikalarına ulusal gerekçelerle karşı duran TSK nın bu direnişini kırabilmek (TSK, merkezi güçlerin Türkiye ye yönelik politikalarının uygulanmasını engelleyen yapıların odak ve ağırlık noktasını oluşturmaktadır. TSK nın geriletilebilmesi durumunda, diğer yapıların direnci kolayca ortadan kaldırılabilecektir) için merkezi güçlerce TSK nın geriletilmesi ve güçsüz kılınması amacıyla güçlü bir psikolojik harekat uygulanmaktadır. b) TSK nın, terörle mücadele adı altında kurumsal olarak çetelerle birlikte olduğu, TSK nın görevlerinin dışında olan siyasal alanlara müdahale ettiği, TSK nın siyasi alanlara müdahale edebilmek için irtica ile mücadele ve terörle mücadele kavramlarının arkasına saklandığı temaları kullanılmaktadır. c) İrticai unsurların desteklediği ılımlı islami (ABD yle uyumlu olan İslam anlayışı) bir yapı olan AKP, hem merkezi güçlerin kendisine verdiği desteği sürdürebilmek, hem de Türkiye yi kendi amaçlarına uygun olarak (Türkiye yi irticai bir yapıya dönüştürebilmek için) TSK ya yönelik kampanyaları operatif seviyede planlamakta ve icra etmektedir. 6

d) Bu nedenlerden dolayı, AKP nin işbaşına geldiği Kasım 2002 tarihinden beri Türkiye de her iki-üç ayda bir yeni bir çetenin varlığı ortaya atılmakta, açığa çıkarıldığı iddia edilen çetelerin TSK ile ilişkili olduğu iddiaları gündeme taşınmakta, çeteler birbiriyle ilişkilendirilmeye çalışılmakta ve çeteler üzerinden TSK yıpratılmaya çalışılmaktadır. e) Çete operasyonları, emniyet tarafından planlanarak gerçekleştirilmekte, Jandarmanın olaya müdahil olabilmesine imkân verilmemektedir. Böylece, Jandarmanın uygulanan psikolojik harekâtı açığa çıkarma olasılığı ortadan kaldırılmaktadır. f) Operasyon için gerekli olan dinleme, gözaltına alma, arama yapma vb. gibi yargısal yetkiler, dinci bir yapıda olan, ideolojik donanımlı, genellikle Fethullah Gülen yanlısı belli hâkimlere aldırılmaktadır. Böylece, yargı elemanlarının operasyonun gerçek sebebini ortaya çıkaracak hareket tarzları sergileme olasılığı ortadan kaldırılmaktadır. F. Gülen grubu, Adalet Bakanlığı nca yapılan kadrolaşmalar sonucunda, belli bölgelerde mahkemeleri kontrol edebilmektedir. g) Operasyonları gerçekleştiren istihbarat+operasyon ekibi, özel olarak yetkilendirilmiş bir çalışma grubu şeklinde veya istihbarat ünitelerinde kadrolaşmış, belli görüşe sahip kişilerden seçilmektedir (Ağırlık olarak F. Gülen grubundandır. Aralarında dinci yapıda, TSK karşıtı elemanlar da bulunmaktadır). Bu sayede operasyonların öncesinde, devamında ve sonrasında, operasyonun amacını ortaya çıkaracak emarelerin ortaya saçılması engellenebilmektedir. 12. Haziran 2007 den buyana yürütülen operasyonlar ve bugüne kadar görülen yargılamalar yukarıdaki saptamaların yüz yüz isabetli olduğunu kanıtlıyor. 3) İncelenen belgelerde, bu saptamalardan sonra Ergenekon operasyonunun psikolojik harekât açısından incelenmesi yapılmakta ve şöyle denilmektedir: a) Operasyonun başlangıcı ve bu zamana kadarki gelişimi, bu operasyonun, önceden planlanmış bir psikolojik harekât kampanyası olduğunu göstermektedir. 7

b) Operasyonun genel amacı; - Toplumun ulusalcı/milliyetçi düşünce, tutum ve davranışlara destek vermesini engellemek, - Ulusalcı/milliyetçi düşünce, tutum ve davranışlar gösteren/gösterecek kişi/grupların, bu tür tutum ve davranışlar göstermesini engellemek. - Ulusalcı/milliyetçi düşüncenin toplum nezdindeki saygınlığını azaltmak. Operasyonun özel amacı ise; - TSK nın toplum nezdindeki desteğini ve saygınlığını azaltmak (TSK yı yıpratmak) olduğu kıymetlendirilmektedir. c) Emniyet içerisindeki Fethullah Gülenci odak tarafından planlanan ve uygulamaya konulan kampanya, halen aynı grup tarafından yürütülmektedir. ( ) Kampanyanın yargı boyutu, özel olarak seçilmiş savcı ve mahkeme üyeleri tarafından uygulanmaktadır. Kampanyanın arka planındaki asıl gücün, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları olduğu anlaşılmaktadır. (Aksi durumda Fethullahçı grubun böyle bir kampanyayı uygulamaya koyabilmesi mümkün olmayacaktı). ç) Kampanyanın planlanmasında telefon dinlemeleri ve bilgisayar haberleşmelerine dayanılmış, bu bilgilere geçmiş dönemde yürütülen operasyonlarda elde edilen bilgiler ve kişiler katılarak parçalar birbiriyle irtibatlandırılarak büyük resim oluşturulmuştur. d) Geçmiş dönemlerde uygulanan psikolojik harekat kampanyalarında yapılan basit kurgu hataları yapılmamaya çalışılmış, ancak yine de kampanyada amatörlüklere rastlanmıştır. e) Operasyon hakkında yayın yasağı kararı alınmasına rağmen, yayın yasağına uyulmaması, bu kararı alan mahkemenin Adalet Bakanlığı nın bu konudaki tutumları, operasyonun bir psikolojik harekat kampanyası olduğunu teyit etmiştir. 8

f) Kampanya kapsamında yer alması hedeflenen bilgiler, medyanın geneline servis edilmiştir. Ancak milliyetçi/ulusalcı ve sağduyulu bazı medya, yönlendirilmiş bilgilere ilgi göstermemiştir. Böyle bir ortamda kampanya bilgileri, yalnızca iktidar yanlısı ve TSK karşıtı (irticai/liberal) medyada yer almış, bu durum operasyonun kimler tarafından yapıldığını ortaya koymuştur. g) Bu kampanyaya destek veren medyada çete hakkında birbirinin karşıtı zıt bilgilerin yer alması, kampanyanın kontrolünün fazla sağlıklı yapılmadığını göstermektedir. ğ) Kampanyayı planlayan ve yürüten Emniyet içerisindeki Fethullahçı grup, kampanya süresince fazla deşifre olmamış ve faaliyetler gizlilik içerisinde yürütülmüştür. Bu durum, Fethullahçı grubun giderek daha da profesyonelleştiğini göstermektedir. Kampanyaya yargının dahil edilmesi, kampanyayı planlayanların kamuoyunda eleştirilmesini engellemektedir. h) Geçmiş dönemlerde yapılan psikolojik harekat kampanyalarında, emniyet brimleri ön planda bulunmaktaydı. Bu görüntü, kampanyayı ve kampanyayı düzenleyenleri gizlemeyi başaramamaktaydı. Ergenekon operasyonunda, yargı da operasyona (operasyonu yürütecek savcı ve mahkeme üyelerinin, Şemdinli davasında olduğu gibi özel olarak seçildiği anlaşılmaktadır) dahil edilmiş, bu yaklaşımla kampanya ve kampanyanın planlayıcıları gizlenmeye çalışılmıştır. 2007-2009 yılları arasında hazırlandığı ve Genelkurmay Karargâhına sunulduğu anlaşılan bu bilgi notları, Ergenekon, Balyoz, Islak İmza, İnternet Andıcı vb. adlarla sürdürülen operasyonların mahiyetini açıkça ortaya koymaktadır. - Bu operasyonlar, önceden planlanmış bir psikolojik savaş kampanyasıdır. - Kampanyanın hedef ve amaçları, önceden saptanmış, operasyonlar buna göre planlanmış, zamanlaması yapılarak yürütülmüştür. - Operasyonları planlayan merkezi güçler, ABD, AB ve küresel sermaye dir. 9

- Operasyonun hedefi, TSK ve ulusalcı/milliyetçi güçlerdir. Amaç, merkezi güçlerin ( ADB; AB ve küresel sermaye) Türkiye ye yönelik politikalarının uygulanmasını engelleyen yapıları tasfiye etmektir. - Operasyonun enstrümanları AKP, özellikle Hükümet cephesinde Adalet ve İçişleri Bakanlıklarıdır. - Operasyonları fiilen kurgulayan ve uygulayan güç ise Emniyet içindeki Fethullah Gülenci örgüt ile TSK ya düşman gözüyle bakan irticai/liberal emniyetçilerdir. Türk Genelkurmayı örgüt yoktur diyor. Yürütülen şeyin psikolojik savaş kampanyası olduğunu, hedef aldığı güçleri ve amacını saptıyor. İşte bu dava için en önemli kanıt budur. Kanıtın sahibi ise Türkiyemizin TSK gibi en saygın kurumudur. Bu kanıt mutlaka dikkate alınmalıdır. Alınmaz ise gelecekte mutlaka yargı organlarının önüne gelecektir. Davayı Kurgulayan Örgüt Susurluk ta Ortaya Çıktı. Bir örgüt var. O örgüt Genelkurmay Başkanlığına ait belgelerin saptadığı psikolojik savaş kampanyasını kararlaştıran yürüten örgüttür. Bu dava ve benzeri davaları kurgulayan ve ürettiği delillerle gerçekleştiren örgüttür. Bu örgütün, Susurlukta ortaya çıkan bölümünün dava dosyadaki belgelerden hareketle kitabını yazdım. Fethullah ve Susurluk. Bir adet sunuyorum. Esas Hakkındaki Mütalaada 11 yıl önceki Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan yapının da aslında Ergenekon örgütünün küçük bir hücresi olduğu iddia ediliyor. (Esas Hakkında Mütalaa sayfa 331) Bu iddia temelden yanlıştır ve olayı saptırıyor. Şöyle izah edeyim: Susurluk ta ortaya çıkan en önemli kişilerden biri Mehmet Eymür dür. Savcıların, soruşturmanın başlamasından buyana en önemli bilgi kaynağı ve tanığıdır. Duruşmada da tanık olarak ifade verdi. 10

M. Eymür, kendi beyanına göre, faili meçhul cinayetlerin, bir numaralı ismi Mahmut Yıldırım ın (Yeşil in) amiridir. MİT Kontrterör Merkezi nin Başkanıdır. MİT in 26 Kasım 2008 tarihli resmi sitesine koyduğu bilgiye göre kuruluşu ve işleyişi tartışmalı olan Kontrterör Merkezi sorumlularıyla birlikte 1997 yılında kuruluş şemasından çıkarılmıştır Yani Eymür, yasadışı işleri bizzat MİT tarafından açıklanan bir yapının başındaymış. Bu yüzden ikinci defa MİT ten atılmış. MİT in gönderdiği ve 13 Aralık 2013 günü dosyaya giren ve Yeşil in MİT çe, 1995 te alınmış ifadesine göre, Musa Anter i öldürttüğü ve suçu PKK nın işlediği süsünü verdiği ortaya çıktı. 1995 de alınan bu ifade bugüne kadar MİT in kasasında saklanmış. Yeşil, Güneydoğu da PKK itirafçılarından oluşturulan ekibin başıdır. Kutlu Savaş ın Susurluk Raporu na göre Eymür e baba babacığım diye hitap edecek karar da yakındır. Faili meçhullerde ise PKK lı itirafçılar, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş ın yazdığına göre bir numaradırlar. Ergenekon davasında gizli tanıkların önemli bir sayısı bu kişilerden oluşuyor. En meşhuru da Şemdin Sakık. İsmini kendisi açıkladı. Gizli tanık Deniz. O halde Mehmet Eymür nasıl sanık değil de bu davanın en itibarlı tanığı olabilmiştir? Kutlu Savaş ın hazırladığı Susurluk Raporu nun ve eklerinin orijinal nüshası dosyadadır. Naip Hakimlikçe hazırlanan dört ayrı incelemenin ortaya koyduğu gibi, o rapordaki gerçekler Doğu Perinçek in olağanüstü çabasıyla ve cesaretinin sonucunda gün yüzüne çıkmıştır. Devlet sırrı var deniliyor. Talebimle, eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz tarafından dosyaya gönderilen Susurluk Raporu ve ekleri hukuka aykırı şekilde hala bana verilmedi. Orada Faili meçhullerin bilinen failleri, Eroin ticaretini yapan devlet görevlilerinin isimleri ve Azerbaycan Lideri Haydar Aliyev e darbe planlayan, ABD nin çıkarı için bu görevi alanların MİT tarafından açıklanan sorumluları ve suçları var. Şimdi ise bu suçların üstü Doğu Perinçeklere ceza tehditleri yapılarak iyice örtülmek isteniyor. Avukatlık büromdaki, Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi nin E. 1998/103 sayılı dosyasının içinden alındığı kanıtlanan MİT in Çiller Örgütü Raporu (MİT in Susurluk Raporu) da Doğu Perinçek in mücadelesiyle 11

hazırlanmıştır. Tam metni TBMM darbeleri araştırma Komisyonuna MİT tarafından 2013 başlarında gönderildi. Onu da kitap yaptım. Bir nüshasını veriyorum. Adı, MİT in Çiller Örgütü Raporu. Tansu Çiller, Kocası Özer Çiller, Mehmet Ağar, Mehmet Eymür ve Fethullah Gülen o örgütlenmenin en dikkate değer tepedeki isimleri olarak Raporda yer alıyorlar. İşte örgüt. Ama savcılar o örgütü soruşturamazlar. Zira bu davayı yaratan örgüt Susurlukta ortaya çıkan örgütün iktidarı da arkasına alıp güçlenmiş biçimiyle ta kendisidir. O örgüt ve sorumlularının büyük çoğunluğu bugünkü hükümetin emrindedir. Korumasındadır. Hatta iktidar ortağıdır. Susurluk Raporunda anlatılan Azerbaycan'da darbe girişimi, faili meçhul cinayetler ve diğer suçlar ABD'nin hesabına işlenmiştir. Daha sonra bu suçlar 'ABD'lilerin çabaları ile başarılı bir şekilde hasıraltı edilmiştir. 03 Ağustos 2009 tarihli Vatan Gazetesi bu gerçeği manşetine taşıdı. Eski bir FBI ajanı bayan Sibel Edmonds'un gazeteye yaptığı açıklama son derece önemlidir. Gazetenin manşeti "Susurluk'u ABD Kapattı" şeklindedir. Edmonds'un davamız açısından değer ifade eden sözleri şöyledir: "Edmonds'a göre; MİT'in Kontr-Terör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür ile ABD'nin eski Türkiye Büyükelçileri Grossman ile Edelman Türkiye'deki oluşumun en önemli liderleri arasındaydı. "Edmonds'a göre; ABD'nin bölgedeki gizli operasyonlarının, Susurluk'un çözülmesi durumunda açığa çıkmasından korkan ABD'liler başarılı bir şekilde bu skandalın hasıraltı edilmesini sağladı" (Ek-1) Bizler suçlanarak bu gerçeklerin üzerinin örtülebileceğini sanan her kim ise yanılgı içindedir. Doğu Perinçekleri suçlamak, ABD nin aklanmasını savunmaktır. Savcılık makamı İddianamede ve Esas Hakkındaki Mütalaa da bu örgütün 12

lafını etmekte, Susurlukla ilgili bütün dava dosyalarını incelemiş bulunmakta, gerçeği bilmektedir. Fakat, o örgütü ortaya çıkaran, örgütün düşman bellediği, suikastlar planladığı, hedefe koyduğu kişileri, Doğu Perinçekleri suçlamaktadır. Çıplak gerçek budur. Sayın yargıçlar, cinayet, bir dost ülke Cumhurbaşkanına karşı, ABD hesabına darbe teşebbüsünde taşaron olarak görev yapmak, uyuşturucu madde ticareti yapmak gibi işler devlet sırrı olamaz. Bu belgeleri kasalara kilitlemekle tarih önünde Mahkemeniz de sorumlu duruma düşmüştür. Genelkurmay Haklı Ortada Tertipler Zinciri Var Genelkurmay Başkanlığı haklı çıkmıştır. Fakat saptadığı halde psikolojik harp kampanyasının başarıya ulaşmasına yol açan hatalar yapmıştır. Yargı çözer denilmiş, yasalarla verilen mücadele görevini yürütmemiştir. Varılan sonuç ortadadır; ABD emperyalizminin ve diğer batılı müttefiklerinin desteğini arkasına alan AKP iktidarı ve bölücü örgüt ittifak yaparak Türkiye yi parçalamaktadır. Rize den Hatay a çekilecek hattın doğusunun Kürdistan olması talep edilebilmekte, İran, Irak ve Suriye de Kürdistan kurulması, Suriye nin Kuzey bölgesinin yanı sıra Akdeniz e koridor açılması amacıyla Lazkiye nin de kürtlere verilmesi BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş tarafından istenebilmektedir. Cumhuriyet rejiminin yıkılacağı konusunda Tayyip Erdoğanlarla mutabakat sağlandığı Abdullah Öcalan ın BDP li vekillerle yaptığı görüşmenin tutanakları sızınca ortaya çıktı. Kürtlere Anayasal statü talebiyle bölünme Anayasası Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan ittifakıyla dayatılmaktadır. ABD nin Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanları yönetiminde Suriye nin, İran ın, Irak ın parçalanmasında Türk ordusunu koçbaşı olarak kullanmak için planlar yapılmaktadır. Bu nedenlerle, Ergenekon, Balyoz v.b operasyonları yapanlar, Türkiye ye ve Türk milletine karşı suç işlemişlerdir. Ortada davalar değil, tertipler zinciri vardır. 13

Genelkurmay Başkanı Sn. İlker Başbuğ a Çağrım Sayın Başbuğ görevdeyken, TSK ya karşı asimetrik psikolojik harekat yürütüldüğünü söylemiş ve bir gazetede yayınlanan röportajında ise psikolojik savaş operasyonlarını yapan odak hakkında elimizde bilgi ve belgeler var demişti. Emekli olup tutuklandıktan sonra ise basına gönderdiği bir mektupta karargahım burada diyerek görevde olduğu tarihlerde, -2008, 2009, 2010- Genelkurmay Karargahındaki General ve subayların tamamına yakınının tutuklu olmasına dikkat çekmişti. Sayın Başbuğ a bir çağrı yapıyorum. Karargah ınızın başına geliniz. TSK ya ve ulusalcılara/milliyetçilere/kemalistlere karşı psikolojik harekat yapan gücü ve bu gücün elinizde bulunduğunu söylediğiniz belgelerini açıklayınız. Bu sizin silah arkadaşlarınıza, haksız olarak burada tutuklu olan bütün sanıklara, bizlere ve en önemlisi de tarih önünde, tutuklandığınız gün 26 Genelkurmay Başkanı olarak kendinizi emanet ettiğiniz Büyük Türk Milletine karşı sorumluluğunuzdur. Sabri Uzun un Beyanları Emniyet Gelen Müdürlüğü İstihbarat Dairesi nin eski başkanlarından Sabri Uzun un tanık olarak dinlenmesi defalarca talep edildi. Fakat reddettiniz. Sabri Uzun, geçen Nisan ayında, TBMM Yasadışı dinlemeler konusunda görevli Komisyonunda dinlendi. Sabri Uzun, 10. 04. 2013 tarihli TBMM Komisyon Tutanağı nın 71-72. sayfalarında şunları söylüyor: 2001 yılında İstanbul da gözaltına alınan bir şahıs Ergenekon örgütü hakkında bilgi vermiş, dikkatinizi çekiyorum özellikle. Bu ifade bazı değişikliklere uğramış, yanına bazı sanatçıların isimleri söyletilmiş o kişiye ve bu, CD ye yüklenmek suretiyle bir kamu kurumuna gönderilmiş. Oradaki görevliler bunu alıp medyadan takip ettiğime göre- Genelkurmay Başkanına ve Başbakan a götürmüşler 2003 te. Oysa, orada anlatılan konular bizim, polis tabiriyle yükleme dediğimiz konular. Şahsa Şunu, şunu da anlat, şu şahısların da ismini konu et diyor, şahıs, bunları konu ederken dikkatinize özellikle getirmek 14

istiyorum teknik konu olduğu için- kravat kamerayla bu kaydedilip kamu kurumlarına gönderiliyor bu kayıt. Yani kendilerinin söylettiği isimleri kamu kurumlarına gönderiyorlar ve daha sonra bu Genelkurmay Başkanı nın ve Başbakan ın gündemine getiriliyor. Hileyi dikkatinize getirmek istiyorum. Oysa, o dinlenen kişiyi yani sanık durumunda olan kişiyi dinleyen kişi başka, ona yükleme yapan kişi başka. Yükleme yapıp onu konuşturan, bu şube müdürüne anlattıran görevliler gizli kamerayla bunu kaydedip ilgili kurumlara gönderiyor. Yani çirkin şeyler, utanç duyulacak şeyler. Bu beyanların, davamızın tanıklarından Ahmet İhtiyaroğlu nun ifadesiyle birlikte ele alınması gerekir. Zira, Tuncay Güney le, söz konusu 2001 deki mülakatı yapan, İstanbul Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu dur. Güney in önceden öğretilen şeyleri söylediğini, mülakat sırasında istihbarat şubeden görevlilerin de hazır bulunduğunu ve Güney in CIA nın adamı olduğunu İhtiyaroğlu, duruşmada, tanık olarak dinlendiği zaman belirtti. Sabri Uzun un beyanları ile bu ifade bire bir örtüşüyor. Sabri Uzun un TBMM Komisyon Tutanağı nın 73-74. sayfasındaki beyanı ise daha da çarpıcı: Şimdi bu arada bir yere temas edeyim, iki ayrı konu var işin içinde de. Bir tanesi şu: 14 Haziran 2001 günü ben ikinci kez İstihbarat Daire Başkanı olduğumda benim önüme bir şema geldi. Bu şema devlet kurumlarında var mıdır, yok mudur bilmiyorum. Bu şema saklanırsa ben yalancı durumuna düşerim. Bu şema saklanmazsa bugünkü Ergenekon, Balyoz, Oda Tv bilmem ne bir sürü davalar var, bunların hepsinin fos olduğu ortaya çıkar. Onun için bunun saklanması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü, ben 20 Eylül 2010 günü burada yanımda var- mülkiye müfettişlerine ifade verdim. Ben ilk Ergenekon şemasını 14 Haziran 2001 günü gördüm diye ifade verdim. İsterseniz o ifademin o boyutunu tekrarlayabilirim. ( ) Benim gördüğüm şemanın en üst kısmında Çetin Doğan vardı. Çetin Doğan o zaman Ege Ordu Komutanıydı ve Orgeneraldi. O şemanın içinde en kıdemli kişi de oydu. Toplam 22-25 kişiydi hatırlıyorum sayısını- ama tuğgeneral rütbesinin altında kimse yoktu, yani tuğgeneral, tümgeneral, korgeneral ve bir tek 15

orgeneral olarak Çetin Doğan vardı. Bu şemayı getiren arkadaşa dedim ki He, hatırladım gene bir isim var, o zamanki Çorlu yanlış hatırlamıyorsam 5. Kolordu Komutanı da bu şemadaydı. İnceledim kimdir bu diye baktım. Yıldırım Türker diye biriymiş bu. Tanımıyorum, hiçbir şey yapmadım. Arkadaşa dedim ki, bu şemayı getirene, Ya bu 30 Ağustosta bu Orgeneral in 1. Ordu Komutanı olacağı söyleniyor. Bu 1. Ordu Komutanı olursa bu 5. Kolordu Komutanı da kendisiyle beraber bir örgüt içerisindeymiş. Ergenekon örgütünün içindeymiş, buna demeyecek mi Sen başka bir komutansın emrinde çalışırken benimle illegal iş içerisindeydin demeyecek mi buna, bir acayiplik var burada dedim. Bana şu şemayı esas teşkil eden bilgiyi bir getir, bu şemanın bir hukuki geçerliliği yoktur dedim. Getirdi bir mahsuru yok- Tuncay Güney diye birisinin ifadesini getirdi. İfade 52-55 sayfa falandı. Ayrıca, ifadenin dışında bir de bilgi notu vardı. Hatırladığım Kadarıyla bilgi notu da 22 sayfaydı. Ben bunu baştan sona okudum. Yani, bu 55 sayfanın okuma süresi bizim için beş dakikadır. ( ) Namusum üzerine söylüyorum ki, şemada olan bir tane isim o ifade tutanağında yoktu. Dedim ki Burada böyle bir şey yok, bu nasıl bir şema nereden geldi bu? İstanbul dan geldi. İstanbul a gittim. İstanbul da da sordum. Biz böyle bir şey göndermedik dediler. O zaman başka türlü düşünmeye başladım işin içini. Şimdi bakıyorum, o şemaya göre bugünkü operasyonlar yapılmışsa ben kendi bilgime göre. Başkan Şemayı getiren kim. Sabri Uzun Şube müdürü getirdi. Başkan Sizin altınızdaki bir şube müdürü getirdi. Sabri Uzun Çok iyi biliyorum, ismi aklımda da telafuz etmek istemiyorum. ( ) Başkan - İstanbul da kim Sabri Uzun İstanbul da şube müdürüne sordum. İstanbul da o zamanki şube müdürü Ahmet İhsan Güler e sordum Dedi ki biz böyle bir şey göndermedik ( ) 16

Sabri Uzun - Tuncay Güney in özel hayatıyla ilgili daha önceden yasadışı dinlemeler yapılmış. Bu dinlemelerden elde edilen bilgiler, bir şantaj unsuru olarak kullanılmış. Başkan Yani siz diyorsunuz ki özel hayatın gizliliğini ihlal öyle bir rezil şeydir ki bir adama siz özel hayatın gizliliğiyle ilgili çok namussuzca bir şey yaparsanız, o adamda gelir size öyle şeyler anlatır ki bütün bir ülkenin kaderini değiştirecek bir yafta böyle mi diyorsunuz yani. Sabri Uzun Evet. (Ek-2) TBMM Komisyon Tutanağı) Ergenekon Terör Örgütü iddiasının ve Ergenekon şemasının nasıl bir alçaklığın ürünü olduğunu anlatmak için başka söze gerek var mı? Şenkal Atasagun un Açıklaması İşçi Partisi, 02 Mart 2009 günü, Ankara C. Başsavcılığı na başvurarak, MİT eski Müsteşarı Şenkal Atasagun hakkında, Ergenekon başlıklı şemayı sorumlu makamlara vererek görevini kötüye kullandığını ve TSK yı açıkça ve alenen aşağıladığını belirtip suç duyurusunda bulundu. Ankara C. Başsavcılığı, 15 Mart 2009 günü soruşturma yapabilmek için Başbakanlık tan izin talep etti. Bunun üzerine, anımsayalım, Şenkal Atasagun gazetelere aşağıdaki açıklamayı yaptı : Sözü edilen rapor, teşkilat elemanları tarafından hazırlandı. Kendim hazırlamadım. Rapor, Tuncay Güney in altı disketteki ifadesi, açık yayınlarda, kitaplarda çıkan bilgilerin bir özetiydi saçma sapan ve görünce komik buldum. Elimde tutamazdım; vermezsem Ergenekoncu diyeceklerdi Genelkurmay a yazılı olarak, Cumhurbaşkanı na ise sözlü bildirdim 2006 yılında Rapor Başbakanlık tarafından tekrar istenmiş olabilir; bu nedenle ikinci kez gönderilmiştir MİT in Ergenekon raporu o zaman da saçmaydı; şimdi olanlar da saçma Başbakanlık soruşturma izni vermeli, her şey ortaya çıkmalıdır. (17 Mart 2009, Milliyet, Vatan, haber Türk, Yeni Şafak gazeteleri) Çıktı mı? Şenkal Atasagun yönünden hayır. 17

Mahkemeniz tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Sonra vazgeçti. Ergenekon iddiasının savcısı olduğunu ve sık sık Ergenekon Terör Örgütü iddiasını tekrar eden Başbakan Erdoğan ise soruşturma izni talebini MİT ten gönderilen görüşü gerekçe göstererek reddetti. MİT in görüşü şöyle: bahse konu mektup ekindeki CD lerde yer alan Ergenekon lobi projesi ve diğer belgelerin yanı sıra, Tuncay Güney in iddiaları dikkat çekici bulunmuş, ancak, bir bilgi kirliliği ve maksatlı propaganda izlenimi de edinilmiştir Söz konusu iddialarla ilgili olarak müsteşarlığımızca düzenlenen şema, CD lerdeki bilgilerin kağıda resmedilmesinden ibarettir. Şemanın düzenlenmesinde hiçbir ilave katkımız söz konusu değildir. (Müsteşar Emre Taner imzalı, ceza takibi izni konulu yazı 20.03.2009 tarih ve 10.2.001.01.000.320.155-411/120 sayılı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesini birleşen 2008/209 E. Sayılı dosyasındadır.) Ergenekon tertibinde rol alanlar, 17 Mayıs 2006 tarihinden buyana yandaş medya ve F-Tipi Polis marifetiyle yürütülen psikolojik savaşın temel belgesi olan Ergenekon Şemasını hazırlayıp Genelkurmay Başkanına, Başbakan a yazılı olarak, Cumhurbaşkanı na ise nedeni bilinmeyen şekilde sözlü olarak sunan eski Müsteşar Şenkal Atasagun un tanıklık yapmasından çok korktular. Bu olgu operasyonun açık bir delilidir ve her şeyi ortaya koymaya yeterlidir. MİT Şemayı Açtı Şenkal Atasagun ve Sabri Uzun haklı çıktılar. Şema saçma sapanmış. Dosyaya gönderilen MİT Broşürü ve şemalar Tuncay Güney in ifadelerine göre hazırlanmış. 2001 yılında İstanbul DGM Başsavcılığı nın bu belgeleri ciddiye almaması ve iade etmesi yerindeymiş. Mahkemeniz bu belgeyi yıllarca kasada tuttu. Nihayet 30.11.2012 tarihi tutanakla dosyaya koydu. Tuncay Güney, Ergenekon bir kurguydu Ben görevimi yaptım dedi. Şema nın ve Tuncay Güney de bulunduğu ileri sürülen belgelerin delil olma özelliği yok. Ancak Esas Hakkında Mütalaada hala Tuncay Güney ve onun çuvallarından çıkan belgeler Ergenekon Terör Örgütü iddiasının en önemli kanıtı olarak gösterilmeye devam ediliyor. 18

C. Savcılığı bu sahte delillerle baş başa kalmıştır. 157 Tanık Dinlendi Örgütü Bilen Yok Deniz Yıldırım, 157 tanığın ifadesini, yaklaşık 10 bin sayfa tutanağı inceledi. Örgütü bildiğini söyleyen tanık yok. Kendisi savunmasında bunu kanıtlarıyla ortaya koydu. Bu tanıklar arasında Şemanın kendisine sunulduğunu kabul eden eski Genelkurmay Başkanlarından Hilmi Özkök ve eski MİT müsteşarı ve Jandarma Genel Komutanlığı yapmış Emekli Orgeneral Teoman Koman da vardı. Hikmet Çiçek, dinlenen 31 gizli tanığın ifadesini kitaplaştırdı. Örgütü bilen yok. Kitaptan bir adet veriyorum. Wikiliks belgeleri ile Ergenekon kurgusu ve sahibinin ABD olduğu gerçeği, ABD Ankara Büyükelçiliğinden, bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı na gönderilen gizli kriptolarla iyice aydınlanmıştır. ODA TV Davası sanıkları Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan ın ellerine sağlık. Kitap bu Sızıntı. CD'ler Partimizde bulunmamıştır Esas hakkında Mütalaanın şahsımla ilgili bölümünde; terör örgütü üyeliği nin kanıtlarından biri olarak dört adet CD ve içindeki bazı dijital belgeler gösteriliyor. Bunlar, girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafında bulunan masa üzerinde ele geçirilen; içinde Yargı-Nusret Senem'den' klasörü bulunan CD, içinde Hikmet Çiçek'e ulaşanlar klasörü bulunan bir başka CD ve içinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın İzmir ve Balıkesir ziyaretlerine ilişkin 9 sayfalık doküman ile İzmir'den Hayati Özcan'ın gönderdiği belgeler isimli klasör bulunan CD'lerdir. Arama tutanakları incelendiği zaman bu dört adet CD'nin İşçi Parti sinde bulunduğu iddiasının bir kanıtı yok. 31 sayfalık arama tutanağında, bahsedilen klasörleri ve dijital dosyaları içeren, seri numarası veya benzeri özellikleri tanımlanmış CD'lerin bulunduğuna ilişkin bir kayıt yok. Nitekim 24 Şubat 2009 tarihli 55. celse tutanaklarının 5-6. sayfalarında C. Savcısı M. Ali Pekgüzel, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Doğu Perinçek ve şahsım arasında geçen soru ve cevaplar CD lerin bize ait olmadığını, delil 19

sağlığının bulunmadığını açık olarak ortaya koyuyor. Mahkeme Başkanı nın sözleri bunun en açık kanıtını oluşturuyor. Tutanağın ilgili sayfalarını dil bilgisi yanlışlarına dokunmadan aynen alıyorum. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Sayın başkanım arama tutanağı şuanda önümde toplam 131 sayfadan oluşuyor ve 50 kişinin imzası var bu arama tutanağının 3. sayfasında girişin karşısındaki sekreter odasında çıktığı belirtilen CD ler den soruyorum yani olmayan bir şeyden sormuyorum arama tutanağından soruyorum Sanık Doğu Perinçek hayır efendim yok orda efendim hayır yok Mahkeme Başkanı hangisi o savcı bey söyler misiniz? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel " şuradan bakabilirsiniz başkanım 3. sayfa Sanık Nusret Senem "efendim inceleme tutanakları da yanımda olursa birlikte bakmak lazım bakın benimde yanımda şimdi var burda yanımda Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "işaretli yerlerde başkanım isimleri yazılı CD ler in Sanık Doğu Perinçek yazılı değil efendim yazılı değil o numaralar yok efendim yok o numaralar Sanık Nusret Senem "bakın burada söyleyeceğim Sayın başkanım burada yanımda Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "50 kişinin imzası var arama tutanağında Sanık Nusret Senem 1. sayfada tek bir CD nin numarası var ondan sonra hiçbir CD nin numarası yoktur efendim numarası bakın bir tane numarası olan CD var mı? Mahkeme Başkanı " efendim 3. sayfada 3. sayfamızda bir adet elba kalite S 1, bir adet pirinko CD, bir adet karette 52x marka CD, bir adet versatil marka CD bunları mı diyorsunuz savcı bey Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "evet 20

Sanık Nusret Senem numaraları nerede seri numaraları üzerinde imzamız var mı? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "hayır efendim imza falan yok sadece bahsedilen CD ler Sanık Nusret Senem "milyonlarca, milyonlarca o markadan CD var bakın Sayın başkanım bir nolu CD elba okuyacağım şimdi teker teker çok kısa elba elba marka seri numarası M4 C524-B-R2-09-40 CD var mı orda öyle bir CD Mahkeme Başkanı " numara yok Sanık Nusret Senem " yok geçelim efendim şimdi Mahkeme Başkanı " savcı bey numara yok orda yazılan numaralar burada şey yapılan yok yok Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "hiç birinde numara Mahkeme Başkanı " hiç birinde numara yok Sanık Nusret Senem "var var birinde var Sanık Doğu Perinçek bazılarında var biz numaralı olanları kabul ediyoruz biz bütün delilleri kabul ediyoruz 4 tane numara olmayan CD hariç bütün delilleri kabul ediyoruz 1047 CD yi kabul ediyoruz 1047 CD i kabul ediyoruz ama bize ait olmayan bu 4 CD yi kabul etmiyoruz numarası yok bütün delilleri kabul ediyoruz Sanık Nusret Senem " efendim o belgenin sağlığını nasıl garanti edebiliriz üzerinde imzamız yok, CD nin numarası yok, seri şeyisi yok nasıl garanti edebiliriz Sanık Nusret Senem "böyle bir CD bulunmamıştır. Tutanakta yoktur soruya vereceğim cevap bundan ibarettir Mahkeme Başkanı " verdi cevabını CD ler Üzerinde İmzam Yok, Parmak İzim Yok Naip Hakimlikce ve emniyetçe yapılan incelemeler dosyadadır. Aramayı yapan polisler bütün CD lerin üzerinde aramaya katılan benim ve Avukat 21

Mehmet Cengiz in imzalarının olduğunu Ankara da yargılandıkları dava da ileri sürdüler. Bu ifadeleri avukatlarımız dosyaya sundu. Heyetiniz, duruşmada CD leri getirip gözlemledi ve söz konusu dört CD üzerinde imzamız olmadığını tutanağa geçirdi. Polis Laboratuarlarında, hazırlık safhasında yapılan incelemede, dört CD üzerinde ne benim, ne Hikmet Çiçek in ve ne de Hayati Özcan ın parmak izine rastlanmadığı saptandı. Bu belge de dosyadadır. CD ler İşçi Partisine Tertip Yapıldığının Delilidir Sözü edilen CD'ler polis içindeki F- Tipi örgütün Partimize suç atmak için yaptığı bir tertiptir. CD'ler dava dosyasına sonradan konulmuştur. Bunun en önemli kanıtı Klasör 213, Dizi 215 te bulunan elle yazılmış, isimsiz, imza ve tarihi yazılmamış belgedir. Bu belgede; 21. 03. 2008 tarihli aramada el konulan delillerin bulunduğu torbalar açıldıktan sonra, içinden Yargıtay binasına ait kroki ve krokinin açılımı diye adlandırılan belgeleri içeren CD'nin çıktığı ileri sürülmektedir. İmzasız, tarihsiz olan bu belge bir tutanak değildir. Bu belgeyi dosyaya koyan kişi Ergenekon soruşturması ile görevli olan kişilerden biridir. Bu kişinin kimliği kolaylıkla bulunabilir. Zira dosyada soruşturmada görevli polislerin isim listesi vardır. Bu kişilerin el yazılan ile yapılacak bir grafolojik inceleme gerçeği ortaya çıkaracaktır. 24 Şubat 2009 tarihli celsede Savcı M. Ali Pekgüzel söz konusu belgenin kendi el yazısı olduğunu ve dosyada unutulduğunu ileri sürmüştür. Oysa bu belgenin varlığını benden yaklaşık bir ay önce sorgusu ve savunması yapılan Genel Başkan Doğu Perinçek açıklamıştı. Sayın Pekgüzel bu süre içinde neden sessiz kalmıştır? Ben grafolojik inceleme talep edince telaşla belgeyi sahiplenmek ihtiyacını neden duymuştur? Bunu heyetinizin takdirine sunuyorum. Belgenin, bir grafolojik inceleme yapılmadan C. Savcısı Pekgüzel e ait olduğu hukuken söylenemez. Talebim hala geçerlidir. Bu konuda bir karar verilmemiştir. Savcılar Dört CD Hakkında Suç İsnadımız Yok Diyorlar Birinci Ergenekon iddianamesinde ilk 516 sayfada Ergenekon örgütünün eylemleri; Emniyet Genel Müdürlüğü nün terör örgütü nitelemesinin temel kanıtı olarak gösterdiği Yargıtay üyelerine suikast, Yargıtay binasının krokisi, krokinin açılımı belgesi, Yaşar Büyükanıt a karşı saldırı ve İzmir NATO Unsur 22

Komutanlığı na yönelik saldırı iddialarıdır. Esas Hakkındaki Mütalaada da aynı olaylar; Ergenekon Terör Örgütüne Ait Eylem ve Operasyonlara Dair Belgeler başlığı altında e, (f), (h) şıkları olarak sayılıyor. (Esas hakkında Mütalaa s.323-324) Keza, Esas hakkında Mütalaa da; Ergenekon Terör Örgütüne İsnat Edilen Eylem Planları başlığı altında - Yargıtay Mensuplarına Suikast Hazırlığı - NATO Tesislerine Saldırı Hazırlığı - 2005 Yılında Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt a Eylem Hazırlığı Başlıklarıyla bu olaylar tam sekiz sayfa boyunca iddialara konu yapılmıştır. (Esas hakkında Mütalaa, s. 1643, 1644,1645,1646,1647,1648, 1649,1650) Oysa, C. Savcılığı tarafından 2009/191 E. Sayılı davanın iddianamesinde Örgütün Tasarladığı Eylemler başlığı altında bu üç eylem hakkında Ergenekon terör örgütü iddiası ile hiçbir illiyet bağı kurulmadan, bunun tek bir delili gösterilmeden şöyle deniyor: Ancak bu eylem planının/planlarının hazırlık hareketlerinin tamamlanıp teşebbüs aşamasına geçtiğine dair delil elde edilemediğinden veya bu aşamada haber alındığından, örgüt faaliyetlerini gösterir bir delil olarak kabul edilmekle birlikte suç isnadına konu edilmemiştir. (2009/551 Soruşturma No lu iddianame, s. 102-103-104) Eylem yok, isnat yok, Savcılar suç yok diyorlar ancak, örgüt delili iddiasından da asla geri adım atmıyorlar. Bu dijital belgelerin hiçbir yerinde herhangi bir örgütle, ya da Ergenekon adıyla ilgili tek kelime yok. Ancak çok önemli örgüt delili oluyorlar. Örgüt delili olarak iddiada bulunmak için yüzlerce sayfa yazı yazılması, zorlama yapılması bile yetmemiştir. Bütün gayretler boşunadır. Bu dijital belgeler İstanbul Emniyet Müdürlüğü içindeki veya Emniyet Genel Müdürlüğü içindeki bir gurubun tertipler için hazırladığı arşivdir. Bunun altı adet kanıtını aşağıda sunacağım. 23

İşçi Partisi'nde 21 Mart 2008 Günü Yapılan Aramada Kararının Kapsamı Dışına Çıkılmıştır. Arama kararında, şüphelilerin ve suç eşyalarının yakalanabilmesi, suç eşyası ve delillere el konulması amacıyla arama yapılmasına karar verildiği belirtilmiştir. Arama sırasında İşçi Partisi'nde bulunan CD, disket ve kütükleriyle birlikte bilgisayarlara el konularak götürülmüştür. Arama tutanağı C. Savcılarının söylediği gibi 131 sayfa değil, sadece 31 sayfadır. Oysa arama kararında CD, disket ve bilgisayarlara el konulması konusunda bir hüküm yoktur. Arama kararında hüküm olmadığı gibi, savcılığın arama talep yazısında da, CD'lere, bilgisayarlara el konulması, CD ve bilgisayarlarda arama yapılması talebi yoktur. CD ve bilgisayarlara kütükleri ile birlikte el konulabilmesi için CMK'nun 134/1. maddesinde belirtildiği üzere, arama kararında hüküm bulunması gerekmektedir. Bu sebeple İşçi Partisi Genel Merkezi'nde yapılan aramada CD, disket ve bilgisayarlara el konularak götürülmesi hukuka aykırıdır. Arama kararının kapsamı dışına çıkılmıştır. Bir başkasının eline geçen bilgisayarlara, CD ve disketlere, sahibinin arzu etmediği bilgilerin yüklenmesi mümkündür. Bunu önlemek için CMK'nun 134/1. maddesi ile yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. CMK'nun 134/1. maddesine göre; Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bu kayıtların çözülerek metin haline getirilmesine hâkim tarafından karar verilir. Ortada böyle bir karar yoktur. CD, disket ve bilgisayarlar kütüklerine el konularak götürülmüş olması yasaya aykırıdır. CD, disket ve bilgisayar kütüklerine el konulmasına ve götürülmesine ilişkin bir arama kararı olması halinde dahi CD, disket ve bilgisayar kütüklerinin içeriğinin belirlenmesi ve tutanağa yazılması, birer örneğinin çıkarılması ve hazır bulunan zilyede verilmesi yasa gereğidir. Arama tutanağında, bulunan CD ve disketlerin sadece markası yazılmıştır. Aynı marka allında piyasada milyonlarca CD satılmaktadır. 24

Suç delili olarak belirtilen CD'lerle aynı markadan çok sayıda CD'ye el konulmuştur. Seri numarası belirtilmeden sadece markaya dayanılarak, el konulan CD'ler içinde, suç delili kabul edilen belgelerin olduğunu kabul etmek mümkün değildir. CMK hükümleri gereğince bu yasaya aykırı delil e dayanılamaz, bu yasak delile dayanılarak hüküm kurulamaz. Gece arama yapılmasını haklı kılacak bir sebep yoktur. CMK'nun 120/1-2-3. maddesi gereğince aramada hazır bulunması gereken kişilerin ve vekillerinin aramaya katılması ve binaya girmesi engellenmiştir. İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcıları Servet Bora, Bülent Esinoğlu, Hasan Basri Özbey, Genel Sayman Hasan Aşken ve diğer yöneticiler binaya alınmamıştır. Yine, İşçi Partisi nin avukatları Hüseyin Gökçearslan, Ayhan Sarıhan, Ali Cafer Baş aramayı duyarak bina önüne gelmişler, fakat içeri alınmamışlardır. İşçi Partisi binası, 7 katlıdır 57 bağımsız bölümden oluşmaktadır. Aramaya vardiyalı olarak ve ara vermeksizin 15 saat süreyle 100'ün üzerinde polis katılmıştır. Binaya, arama tutanağında ismi bulunan Genel Sekreter Avukat Nusret Senem ve Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Cengiz, Emniyet kuvvetlerinin binaya girmesinden 30-40 dakika sonra gelmişlerdir. Nitekim 21.03.2008 tarihli tutanağın 2. sayfasında arama devam ederken geldikleri yazılıdır. Yani, Genel Sekreter Nusret Senem ve Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Cengiz in uzun uğraşlar sonucu katılması mümkün olmuş ise de onlar katılmadan önce aramaya başlanmış ve aramanın sağlıklı yapılmasına, neyin nereden alındığına nezaret etmelerine fiziken ve fiilen imkân tanınmamıştır. Aramada hukuka uygun davranıldığını gözlemlememiz mümkün olmamıştır. Belgelerin ve malzemelerin götürülmesinde, dökümün yapılmasında, CMK'nun 122/2. maddesi hükmüne uyulmamıştır. Aramada bulunan malzemelerin nerede, kim tarafından, hangi yetkilinin gözetiminde alındığı belli değildir. Zira binada aynı anda bütün birimlerde onlarca Emniyet görevlisi arama yapmıştır. 25

Aramaya hiçbir Parti yetkilisi çağrılmadan başlanılmıştır. Ben ve Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Cengiz, belgelerin, CD ve disketlerin nereden alındığını görmediğimizden hiçbirinin üzerine imza atmadık. Delil torbalarının kapatılmasına nezaret edemedik ve bu sebeple delil torbalarının üzerinde imzamız yoktur. Delil torbalan kapatılmadan alınıp Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Delil torbaları açılırken çağırılmadık. Bu hususlar arama tutanağından anlaşılmaktadır. Bu sebeple binada bulunduğu iddia edilen CD, disket ve belgelerin İşçi Partisi ile irtibatlandırılması mümkün değildir. Suç delili olarak ileri sürülen hiçbir belgeyi, CD yi, disketi ve bilgisayar çözümünü kabul etmiyorum. İşçi Partisindeki Arama Hukuka Aykırıdır. Biz yukarıdaki gerekçelerle arama kararının hukuka aykırı olmasından bahisle polisler hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bunun üzerine Ankara C. Başsavcılığı soruşturma açtı. Kıyamet koptu. İktidar çevreleri, onun yandaşı medya ve TV ler Savcı hakkında kampanya başlattılar. Ergenekon soruşturmasındaki bütün aramalar hukuk dışı olur diye ayağa kalktılar. Sonunda da o savcı HSYK nın yeni yapılanması sonrasında hemen görevden alındı. Ancak, Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi nin 25.11.2010 gün ve E. 2010/318, K. 2010/1154 sayılı kararı ile aramanın hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Bu davada İşçi Partisi katılan olarak taraftır. Kararın gerekçesinde şöyle deniyor: İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi tarafından verilen 20.03.2008 günlü karar ve İstanbul Özel Yetkili C. Savcılığınca 20.03.2008 günlü yazı üzerine aramaya başlanmışlar, arama kararında bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında kütüklerde arama yapılacağı ve el konulabileceği hususunda bir izin olmadığı halde sanıkların arama sırasında bilgisayarlarda arama yapıp incelenmek üzere el konulması, aramanın çok sayıda güvenlik görevlisi tarafından yapıldığı ve arama yapılan her odada aranacak yerlerin sahibi veya avukatlarının birlikte hazır bulundurulmadığı, İşçi Partisi Genel Başkanı olan Doğu Perinçek in arama sırasında aranan yerlerde hazır edilmediği, emniyete götürüldüğü, el konulan eşyaların sahipleri tarafından mühürlenip imzalanacağı halde bu hususun kişilere hatırlatıldığına dair ifadelerde ve arama tutanağı içinde kayıt olmadığı, el konulan bilgisayarların veya bilgisayarlar içerisindeki programların şifreli olduğuna dair bir bilgi olmadığı halde bilgisayar ve bilgisayar hafızalarına el konulmasının yasalara aykırı olduğu anlaşılmış ise de 26