ĐKĐNCĐ DAĐRE KARAR Başvuru no. 14877/11 Mansour Edin KESHMIRI v. Türkiye 12 Mart 2013 tarihinde, Başkan Guido Raimondi, Yargıçlar Danutė Jočienė, Peer Lorenzen,
Dragoljub Popović, Işıl Karakaş, Nebojša Vučinić, Paulo Pinto de Albuquerque, ve Daire Yazı Đşleri Müdürü Stanley Naismith in katılımıyla oluşturulan Avrupa Đnsan Hakları Mahkemesi (Đkinci Daire), yapılan müzakereler sonrasında, 5 Kasım 2010 tarihinde yapılan yukarıda belirtilen başvuru ile ilgili olarak aşağıdaki kararı vermiştir: OLAY VE OLGULAR Başvuran Mansour Edin Keshmiri, Đran vatandaşıdır ve 1958 doğumlu olup, Kırklareli nde yaşamaktadır. AĐHM nezdinde, Đstanbul da görev yapan avukat Sinem Uludağ tarafından temsil edilmektedir. A. Davanın koşulları Belirtilmeyen bir tarihte, Đran Halkın Mücahitleri Örgütü nün (PMOI) eski üyesi olan başvuran, sahte pasaport ile Türkiye ye gelmiştir. 1 Haziran 2008 tarihinde, sahte pasaport ile Yunanistan a gitme girişiminde bulunurken, Türk güvenlik kuvvetleri tarafından yakalanmıştır. 1 Ağustos 2008 tarihinde başvuran, Đran a sınır dışı edilmek amacıyla, Türkiye nin doğusunda yer alan Van iline nakledilmiştir. Aynı gün, sınır dışı işleminin durdurulması amacıyla AĐHM e başvurmuştur (başvuru no. 36370/08). Dava konusunda görevlendirilen Daire nin Başkanı, tarafların menfaatleri ve AĐHM nezdindeki davanın usulüne uygun şekilde yürütülmesi amacıyla, AĐHM Đç Tüzüğünün 39. maddesi uyarınca, bir sonraki bildirime kadar başvuranın sınır dışı edilmemesi gerektiği hususunu Türk Hükümet ine bildirmeye karar vermiştir. AĐHM Đç Tüzüğünün 39. maddesinde yer alan geçici tedbirin yürürlüğe konması ile başvuran, Kırklareli Yabancılar Geri Gönderme Merkezine nakledilmiştir.
Başvuran 15 Mayıs 2010 tarihinde, Kırklareli Yabancılar Geri Gönderme Merkezinde alıkonulduğu sırada, sağ gözünde keskin bir acı hissettiğini ve aniden görme yetisini kaybettiğini iddia etmiştir. 15 ve 24 Mayıs 2010 tarihleri arasında, tedavi taleplerini tekrar etmesine rağmen, doktora götürülmediğini veya kendisine gerekli sağlık bakımının sağlanmadığını iddia etmiştir. Ancak, bu yönde herhangi bir belge niteliğinde kanıtı AĐHM e sunmamıştır. 24 Mayıs 2010 tarihinde başvuran, polis eşliğinde Kırklareli Devlet Hastanesine götürülmüştür. Başvuranın iddialarına göre, doktorlar görme yetisini kalıcı olarak yitirmiş olabileceği konusunda bilgi vermiş ve orada kendisine eşlik eden polis memurlarına, başvuranı derhal Trakya Üniversitesi Hastanesine götürmelerini istemiştir. 25 ve 26 Mayıs 2010 tarihlerinde başvuran, Trakya Üniversitesi Hastanesi doktorları tarafından muayene edilmiştir. 1 Haziran 2010 tarihi için ameliyat planlanmıştır. 26 Mayıs 2010 tarihinde başvuran, Kırklareli Yabancılar Geri Gönderme Merkezinden salıverilmiş ve kendisine beş aylık oturma izni verilmiştir. 1 Haziran 2010 tarihinde başvuran ameliyat olmak üzere hastaneye gitmiş ancak iddiasına göre, ameliyat masraflarını kendisi karşılayamayacağı ve bu anlamda sosyal yardımdan faydalanmaya uygun olmadığı gerekçeleriyle tedavisi reddedilmiştir. Başvuran, oturma izni yalnızca beş ay süreyle geçerli olduğundan bu yardımdan faydalanmaya uygun olmadığını açıklamıştır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Ankara şubesinden aldığı belgeye atıfta bulunarak, yalnızca oturma izni altı ay ve daha fazla olan kişilerin ücretsiz sağlık hizmeti almaya uygun olduklarını ifade etmiştir. Başvuran, Yabancılar Geri Gönderme Merkezindeki sorumlu yetkilileri telefonla arayarak, bu anlamda kendisine yardımcı olup olamayacaklarını sormuş ancak talebi reddedilmiştir. Ardından, UNHCR ı başvuranın durumu konusunda bilgilendiren temsilcisi ile irtibata geçmiştir. UNHCR başvuranın sağlık masraflarını karşılamayı kabul ettiğinden, 2 Haziran 2010 tarihinde ameliyat gerçekleştirilmiştir. B. Đlgili iç hukuk kuralları Đdari Yargılama Usulü Kanunun (2577 sayılı ve 6 Ocak 1982 tarihli Kanun) 13. maddesi uyarınca, bir Devlet yetkilisinin yanlış bir eylemi sonucunda hakları ihlal edilmiş olanların,
söz konusu eylemi öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini isteyebilirler. C. AĐHM nezdinde yürütülen yargılama 22 Nisan 2010 tarihinde başvuran, Sözleşme nin 5. maddesinin 1. ve 4. paragraflarının ihlal edildiği iddiası ile AĐHM e ikinci başvurusunda (başvuru no. 22426/10) bulunmuştur. 17 Ocak 2012 tarihli kararı ile AĐHM, başvuranın bu hükümler bakımından haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir (Keshmiri v. Türkiye (no. 2), 35 ve 41, 17 Ocak 2012). Bu yargılama sırasında 5 Kasım 2010 tarihinde başvuranın temsilcisi, başvuran adına başka şikâyetler de bulunmuş ve yetkililerin kendisine tıbbi yardım sağlama konusundaki isteksizlikleri bakımından Sözleşme nin 3. maddesinin ve alıkonulması bakımından ise, Sözleşme nin 5. maddesinin 2. ve 5. paragrafları ve 13. maddesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir. Bu şikâyetler ayrı bir başvuru olarak değerlendirilmiş ve 14877/11 sayılı başvuru olarak kaydedilmiştir (mevcut başvuru). 7 Nisan 2011 tarihinde AĐHM Yazı Đşleri Bölümü başvuranın temsilcisinden, destekleyici belge niteliğindeki kanıtlarla birlikte yukarıda bahsi geçen şikâyetlerle ilgili olarak eksiksiz bir başvuru formu ibraz etmesini talep etmiştir. 7 Temmuz 2011 tarihinde başvuru formunu ibraz eden başvuran temsilcisi, yetkililer başvurana tıbbi yardım sağlayamadığı için, Sözleşme nin 3. maddesinde teminat altına alınan haklarının ihlal edildiğini ifade etmiştir. Ayrıca, yerel yetkililerce hürriyetinden mahrum bırakılmış olduğu kabul edilmediğinden, başvuranın iç hukuk yollarına başvurmadığını ileri sürmüştür. Başvuranın temsilcisi, AHĐM Đç Tüzüğünün 40. maddesi uyarınca başvurunun davalı Hükümet e tebliğ edilmesini ve davaya 41. madde uyarınca öncelik verilmesini talep etmiştir. ŞĐKÂYETLER 5 Kasım 2010 tarihinde başvuran, alıkonulma gerekçeleri konusunda bilgilendirilmediği ve dolayısıyla hukuka aykırı tutuklanması ile ilgili olarak tazminat talebinde bulunma fırsatından
mahrum bırakıldığı için, Sözleşme nin 5. maddesinin 2. ve 5. paragrafları ve 13. maddesi bakımından şikâyette bulunmuştur. 5 Kasım 2010 tarihli bu iddiaları ve 7 Temmuz 2011 tarihli başvuru formu ile başvuran, alıkonulması sırasında yaşamış olduğu tıbbı acil durum karşısında yetkililerin kendisine derhal tıbbi tedavi imkânı sağlamadıkları ve ücretsiz sağlık hizmetine erişiminin olması gerektiği için Sözleşme nin 3. maddesi bakımından şikayette bulunmuştur. HUKUKĐ DEĞERLENDĐRME 1. 5 Kasım 2010 tarihinde başvuran, Sözleşme nin 5. maddesinin 2. ve 4. paragrafları ve 13. maddesi bakımından alıkonulma gerekçeleri konusunda bilgilendirilmediği ve dolayısıyla hukuka aykırı tutuklanması ile ilgili olarak tazminat talebinde bulunabileceği herhangi bir hukuki başvuru yolu imkânı kendisine sunulmamış olduğunu iddia etmiştir. AĐHM, Sözleşme nin 5. maddesinin 1. ve 4. paragraflarının ihlal edildiğine karar verdiği ve yukarıda atıfta bulunulan Keshmiri (no.2) kararını verdiği, başvuranın AĐHM nezdinde yaptığı ilk başvurusunda, bu iddialara yer vermemiş olduğunu kaydeder. AĐHM ayrıca, başvuranın bu iddialarını destekleyecek belge niteliğinde herhangi bir kanıt ibraz etmemiş olduğunu da kaydeder. Tüm bu hususlara ek olarak başvuran, mevcut başvuru bağlamında 7 Temmuz 2011 tarihinde AĐHM e ibraz ettiği başvuru formunda bu iddiaları ileri sürmemiştir. Dolayısıyla AĐHM, başvuranın bu iddialarını AĐHM nezdinde takip etme niyeti olmadığı kanaatindedir. Dolayısıyla AĐHM, başvurunun bu kısmının listeden çıkarılması gerektiğine karar verir. 2. Başvuran, Sözleşme nin 3. maddesi bakımından alıkonulması sırasında yaşamış olduğu tıbbı acil durum karşısında yetkililerin kendisine derhal tıbbi tedavi imkânı sağlamadıkları ve ücretsiz sağlık hizmetine erişiminin olması gerektiği hususunda şikâyette bulunmuştur. AĐHM başlangıç olarak, başvuranın salıverildikten ve ihtiyacı olan tıbbi tedaviyi aldıktan sonra iddialarında bulunduğunu kaydeder. AĐHM ayrıca, başvuranın alıkonulduğu sırasında temsilcisi ile görüşemediği ya da genel anlamda dış dünya ile irtibatının olmadığı hususlarında, AĐHM nezdinde iddialarda bulunmamış olduğunu da kaydeder. Ayrıca başvuran, 15 ve 24 Mayıs 2010 tarihleri arasında fiilen tıbbi tedavi talebinde bulunmuş olduğu ya da iddia ettiği zararın fiilen gerçekleşmiş olduğunu destekleyecek herhangi belge niteliğinde bir kanıtı AĐHM e ibraz edememiştir.
Davanın olay ve koşulları bağlamında AĐHM, başvuranın tutuklu iken tıbbi tedavi talep edip etmediği, yetkililerin kendisine ücretsiz sağlık hizmeti verilmesine itiraz ettikleri iddiasının hukuka aykırı olup olmadığı ve yetkililerin eylemleri ya da ihmalleri nedeniyle başvuranın herhangi bir zarara uğrayıp uğramadığı hususlarını incelemek konusunda yerel mahkemelerin en iyi konumda bulundukları görüşündedir. Dolayısıyla AĐHM, başvuran artık sağlığına zarar geldiğini iddia ettiği tutukevinde tutulmadığından, Đdari Yargılama Usulü Kanununun 13. maddesi uyarınca talep edilecek zarar tazmininin, başvuranın şikayetleri bakımından yeterli tazmini sağlayacak nitelikte olduğu ve makul bir başarı şansı sunduğu kanaatindedir (bkz., Buzychkin v Rusya, no. 68337/01, 14 Ekim 2008). AĐHM ayrıca, ulusal yetkililerce hürriyetinden mahrum bırakılmış olduğu kabul edilmediğinden, başvuranın 3. madde bakımından yaptığı şikâyetlerin değerlendirileceği etkili bir başvuru yolunun Türk kanunları uyarınca mevcut olmadığı hususundaki iddiasını kabul edemez. Söz konusu iddia, Sözleşme nin 3. maddesi bakımından yapılacak bir şikâyet ile ilgili değildir. Bu olay ve koşullar altında AĐHM, başvuranın neden yerel idari mahkemeler nezdindeki başvuru yolu hakkından feragat etmesi gerektiğini gösteremediğini tespit eder. Sonuç olarak AĐHM, başvuranın iç hukuk yollarını tüketmediğine karar verir. Buna göre AĐHM, başvuranın AĐHM Đç Tüzüğünün 40. ve 41. maddeleri bakımından yaptığı talepleri reddeder ve iç hukuk yolları tüketilmediği için, Sözleşme nin 35. maddesi 1. ve 4. paragrafları bakımından başvurunun bu kısmını reddeder. Bu gerekçelere dayanarak AĐHM oybirliği ile Sözleşme nin 37. maddesinin 1 (c) paragrafı uyarınca, Sözleşme nin 5. maddesinin 2. ve 5. paragrafları ve 13. maddesi anlamında yapılan şikâyetlerle ilgili olan başvuru kısmının, kayıttan düşürülmesine karar verir; Başvurunun kalan kısmının kabul edilemez olduğunu beyan eder. Stanley Naismith Yazı Đşleri Müdürü Guido Raimondi Başkan