Uluslararası Ekonomik ĠliĢkiler. Karapara Aklama ile Mücadelede Uluslararası Girişimler. Kayıtdışılık ve Global Ekonomiye Etkileri



Benzer belgeler
Dr. Hasan AYKIN. Giriş. Viyana Konvansiyonu

KARAPARA AKLANMASININ ÖNLENMESİ

Aklamanın Aşamaları ve Yöntemleri

BİRİNCİ KISIM KARAPARA AKLANMASININ ÖNLENMESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

7536 İKİNCİ BÖLÜM Görev, Yetki ve Sorumluluklar

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI FASIL 4: SERMAYENİN SERBEST DOLAŞIMI

T.C. B A Ş B A K A N L I K Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü. Sayı : B.02.0.PPG / NĠSAN 2010 GENELGE 2010/11

AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/12/ /12/2012)

NADİR METAL RAFİNERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. SUÇ GELİRLERİNİN AKLANMASININ VE TERÖRÜN FİNANSMANININ ÖNLENMESİ HAKKINDAKİ ŞİRKET POLİTİKASI VE UYGULAMA

6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA. ADAM ÇALIġTIRANIN SORUMLULUĞU. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYĠĞĠT HUKUK BÜROSU / ANKARA

MARDİN ARTUKLU ÜNİVERSİTESİ 2014 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU

KARAPARANIN AKLANMASIYLA MÜCADELE KONUSUNDAKİ TEMEL ULUSLARARASI METİNLER VE OLUŞUMLAR

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU (ESKİ ADIYLA OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI DÖVİZ CİNSİNDEN YATIRIM ARAÇLARI

İÇİNDEKİLER v xiv xv xvi

DOĞAL GAZ SEKTÖRÜNDE PERSONEL BELGELENDĠRMESĠ

KONTROLLÜ TESLİMAT YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar

5549 sayılı RLERİNİN N AKLANMASININ ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU 30 EYLÜL 2008 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU (ESKİ ADIYLA OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI DÖVİZ CİNSİNDEN YATIRIM ARAÇLARI

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam

Zorunlu çağrıyı doğuran pay edinimlerinden önceki ortaklık yapısı Adı Soyadı/Ticaret Unvanı. Sermaye Tutarı (TL)

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI ORDU İL ÖZEL İDARESİ 2012 YILI DENETİM RAPORU

İÇ DENETİM BİRİMİ BAŞKANLIĞI SOSYAL YARDIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ KONTROL VE RİSK YÖNETİMİ ÇALIŞTAY RAPORU

SUÇ GELİRLERİNİN AKLANMASININ VE TERÖRÜN FİNANSMANININ ÖNLENMESİ POLİTİKASI

KARA PARANIN AKLANMASI VE MÜCADELE YÖNTEMLERĠ

2016 YILI OCAK-HAZĠRAN DÖNEMĠ KURUMSAL MALĠ DURUM VE BEKLENTĠLER RAPORU

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 30 EYLÜL 2008 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

ATAKULE GAYRĠMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.ġ. ESAS SÖZLEġME TADĠL METNĠ ESKİ METİN

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU 30 HAZİRAN 2008 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

TAġINMAZLARIN ARSA VASFINI KAZANMASI

DÜZCE İL ÖZEL İDARESİ 2012YILI DENETİM RAPORU

EGE ÜNİVERSİTESİ TEHLİKELİ ATIK YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

T.C. GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ ĠġLETME EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI BANKACILIK EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR. BaĢvuru no.29628/09 Hikmet KÖSEOĞLU/TÜRKİYE

CUMHURBAŞKANLIĞI 2013 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 30 EYLÜL 2008 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

SĠRKÜLER (2019/39) Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK nun 516,518,565 ve 610.ncu maddeleri hükümlerine göre;

T.C. B A ġ B A K A N L I K Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü. Sayı : B.02.0.PPG / ARALIK 2009 GENELGE 2009/18

T. C. ORTA ANADOLU KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ İÇ KONTROL (İNTERNAL CONTROL) TANITIM SUNUMU

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 30 EYLÜL 2008 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI 2014 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU

04- SERMAYENĐN SERBEST DOLAŞIMI

SUÇ GELİRLERİNİN AKLANMASININ VE TERÖRİZMİN FİNANSMANININ ÖNLENMESİ KAPSAMINDA İŞLEMLERİN ERTELENMESİNE DAİR YÖNETMELİK YAYIMLANDI

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI 2013 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU

87 NO LU SENDİKA ÖZGÜRLÜĞÜ VE SENDİKALAŞMA HAKKININ KORUNMASI SÖZLEŞMESİ

Sözkonusu Maddede; yurtdışındaki kıymetlerin beyanına imkan sağlanmış, yurtiçindeki varlıklarla ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

TÜRKİYE DE KOBİ UYGULAMALARI YMM. NAİL SANLI TÜRMOB GENEL BAŞKANI IFAC SMP (KOBİ UYGULAMARI) FORUMU İSTANBUL

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

TERÖRÜN FİNANSMANI. Ömer Lütfi YALÇIN Aklama Suçu İnceleme Şube Müdürü

SUÇ GELİRİNİN AKLANMASININ VE TERÖRÜN FİNANSMANININ ÖNLENMESİ EĞİTİMİ ÖZET DOKÜMANI

Terörle Mücadele Mevzuatı

Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesi Politikası

İÇİNDEKİLER Kanun No Sayfa

POLİS TARAFINDAN KULLANILAN MUHBİRİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

YÖNETMELİK. e) Katılımcı: Yeterlilik kazanmak üzere sertifikalı eğitim programına katılan kiģiyi,

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 30 EYLÜL 2008 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

AB ĠLE MÜZAKERE SÜRECĠNDE AB MÜKTESEBATINA UYUMUN VE BU BAĞLAMDA ÇEVĠRĠNĠN ÖNEMĠ. Nilgün ARISAN ERALP TEPAV AB ENSTİTÜSÜ DİREKTÖRÜ

AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/02/ /02/2012)

ERZURUM TEKNĠK ÜNĠVERSĠTESĠ 2014 YILI SAYIġTAY DENETĠM RAPORU

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU 2014 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU

S. NO İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KİŞİ VE KURULUŞLAR

EGELĠ & CO YATIRIM ORTAKLIĞI A.ġ. SERĠ: XI NO: 29 SAYILI TEBLĠĞE ĠSTĠNADEN HAZIRLANMIġ YÖNETĠM KURULU FAALĠYET RAPORU 1 Ocak 31 Mart 2011

VAKIF PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş. 01/01/ /06/2009 FAALİYET RAPORU

79/267/EEC sayılı direktife göre izin verilmiş ve bu direktifte yer alan faaliyetleri yürüten sigorta şirketini;

Dar Kapsamlı Sermaye Piyasası Mevzuatı ve Etik Kurallar

TÜRK PATENT ENSTĠTÜSÜ YILI SAYIġTAY DENETĠM RAPORU

SAYDAMLIĞIN ARTIRILMASI VE YOLSUZLUKLA MÜCADELE ALANINDA SON YILLARDA YAPILAN BAŞLICA DÜZENLEMELER HAKKINDA BİLGİ NOTU

Madde 1 - Bu Yönetmelik, iģyerlerinde sağlık ve güvenlik Ģartlarının iyileģtirilmesi için alınacak önlemleri belirler.

5411 SAYILI BANKACILIK KANUNU AÇISINDAN SIRLARIN SAKLANMASI SIRLARIN AÇIKLANMASI 1

01 OCAK EYLÜL 2011 DÖNEMİNE AİT YÖNETİM KURULU FAALİYET RAPORU. I. Giriş. 1- Raporlama Dönemi :

YENİ TÜRK TİCARET KANUNU

Dar Kapsamlı Sermaye Piyasası Mevzuatı ve Meslek Kuralları

VAKIF PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş FAALİYET RAPORU

Serbest Bölgelere Yönelik Gümrük MüĢavirliği Hizmetlerinin Katma Değer Vergisi Açısından Durumu

2013 YILI OCAK-HAZĠRAN DÖNEMĠ KURUMSAL MALĠ DURUM VE BEKLENTĠLER RAPORU

EURO TREND YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş BİLGİLENDİRME POLİTİKASI

BALIKESĠR ÜNĠVERSĠTESĠ 2014 YILI SAYIġTAY DENETĠM RAPORU

187 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRME ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ, 2006

01 OCAK 30 EYLÜL 2012 KONSOLİDE OLMAYAN ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

TUNCELĠ ÜNĠVERSĠTESĠ YILI SAYIġTAY DENETĠM RAPORU

BANKALAR BİRLİĞİ TOPLANTISI

ÜRETĠM TESĠSLERĠ BÖLGESEL BAĞLANTI KAPASĠTE RAPORU

AKĠġ GAYRĠMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.ġ. / AKSGY [] :53:00

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

FĠBA HAYAT SĠGORTA ANONĠM ġġrketġ Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu Dönem ( )

Döviz Kazandırıcı Faaliyetlerde Uygulanmakta Olan Damga Vergisi ve Harç Ġstisnası Uygulaması GeniĢletildi.

FASIL 4 SERMAYENİN SERBEST DOLAŞIMI

ASLAN ÇİMENTO A.Ş FAALİYET RAPORU

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ

SözleĢme Tarihi : 20/06/2016 SözleĢme No : 2016/02

VAKIF PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş. 01/01/ /12/2010 FAALİYET RAPORU

BĠLGĠ TEKNOLOJĠLERĠ VE ĠLETĠġĠM KURUMU 2014 YILI SAYIġTAY DENETĠM RAPORU

PAMUKKALE ÜNĠVERSĠTESĠ 2014 YILI SAYIġTAY DENETĠM RAPORU

KONU : Sermaye Piyasası Kurulu nun Seri : VIII, No:39 Sayılı Tebliği uyarınca yapılan açıklamadır.

BİLGİLENDİRME POLİTİKASI 1) AMAÇ

AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/01/ /01/2012)

YOLSUZLUKLA MÜCADELEDE SON 10 YILDA YAŞANAN GELİŞMELER BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU 2010

Transkript:

AZERBAYCAN CUMHURİYYETİ EĞİTİM BAKANLIĞI AZERBAYCAN DEVLET İKTİSAT ЬNİVERSİTESİ YЬKSEK LİSANS HAZIRLIK MERKEZİ ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER BЦLЬMЬ Uluslararası Ekonomik ĠliĢkiler Konu: Ders: Öğrenci: Öğr.Görevlisi: Karapara Aklama ile Mücadelede Uluslararası Girişimler Kayıtdışılık ve Global Ekonomiye Etkileri Aydan Gediyeva Elşen Bağırzade Bakü 2011 1

ĠÇĠNDEKĠLER GiriĢ...3. 1. KARAPARA VE KARAPARA AKLANMASI KAVRAMLARI...4-6. 1.1 Karapara Kavramı.....4. 1.2 Karapara Aklanması Kavramı...4-5. 1.3 Karapara ve Karapara Aklamanın Tarihi GeliĢimi....5-6. 2. KARAPARA AKLAMANIN AġAMALARI.....7-9. 2.1 Karapara Aklamada YerleĢtirme AĢaması.....7-8. 2.2 Karapara Aklamda AyrıĢtırma AĢaması........8-9. 2.3 Karapara Aklamada BütünleĢtirme AĢaması...9. 3. KARAPARA AKLANMASI ĠLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI GĠRĠġĠMLER...10-20. 3.1 Avrupa Konseyi...10-13. 3.1.1 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (80) 10 Sayılı Tavsiye Kararı.10-11. 3.1.2 Suç Kaynaklı Gelirlerin Aklanması, Aranması, Zapt Edilmesi ve Müsadere Edilmesi Hakkında Avrupa Konseyi SözleĢmesi (1990 Strazburg SözleĢmesi...11-13. 3.2 BirleĢmiĢ Milletler (BM)...13-16. 3.2.1 Karapara Aklanmasi ile Mücadelede Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Viyana Sözleşmesi.13-15. 3.2.2 Sinir Aşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (Palermo Sözleşmesi)...15-16. 3.3 Avrupa Birliği(AB)...17-20. 3.3.1 91/308/Eec Sayılı Konsey Direktifi (Mali Sistemin Karaparanın Aklanması Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesi Hakkındakı Konsey Direktifi)...17-18. 3.3.2 2001/97 Sayılı Konsey Direktifi...18. 3.3.3 2005/60/EC Sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi...18-20. 3.4 Karaparanın Aklanması ile Mücadelede Basle Ġlkeleri...20. Sonuç...21. Kaynaklar...22-23. 2

GiriĢ GloballeĢme, günümüz dünyasını deyim yerinde ise küçük bir köy haline dönüģtürmektedir. Dolayısıyla 21. yüz yılında küreselleģme, çok hızla geniģleyerek hayatımızın her aģamasında kendisini göstermektedir. Bir baģka ifade ile ulusal kültürlerin, ekonomilerin ve sınırların ortadan kalkmaya yüz tuttuğu, politik kutuplaģmaların yok olduğu, hemen hemen her alanda liberal eğilimlerin güç kazandığı, teknolojinin akıl almaz bir hızla geliģtiği ve toplumsal hayatın büyük bir kısmının küresel süreçler tarafından belirlendiği bu çağda sermaye, iģgücü, teknoloji ve bilgi sınır tanımaz hale gelmiģtir. KüreselleĢmenin etkileri sadece yukarıda değinilenlerle sınırlı kalmamıģtır. Yerel çıkar amaçlı organize suç örgütleri çıkar çevresinde sınır ötesi organize suç örgütleriyle yakınlaģmıģtır. Böylelikle, birlikte çalıģma imkânları, kendi mal ticaretini artırabilmek için illegal faaliyetler uluslar arası bir boyuta eriģmiģtir. Bu sayede organize suç örgütlerinin iģlediği uyuģturucu ticaret, silah kaçakçılığı, tarihi eser kaçakçılığı, değerli maden kaçakçılığı, organ kaçakçılığı gibi karaparanın elde edildiği suçların iģlenmesi kolaylaģmıģtır. Bunun için de elde edilen karaparaların aklanması ile mücadelede uluslararası aktörlerin rolü artmaktadır. ÇalıĢmada önce karapara kavramının ve karapara aklama kavramını ortaya çıkıģı, karapara aklama aģamaları, karapara ile mücadelede uluslararası giriģimler ele alınmaktadır. Uluslararası giriģimlerden AB direktifleri, BM giriģimleri ve Avrupa Konseyi giriģimleri incelenmektedir. 3

1. KARAPARA VE KARAPARA AKLANMASI KAVRAMLARI 1.1 Karapara Kavramı. Kara para, sosyal, ahlaki, ekonomik ve hukuki açılardan farklı tanımlanmaktadır. Sosyal anlamda kara para, dolaylı olarak da olsa toplumsal hayata zarar veren her türlü faaliyetten elde edilen kazançlar, Ahlaki anlamda kara para, yasalarla yasaklanmıģ olsun veya olmasın toplum nazarında suç sayılan hareketler sonucunda elde edilen tüm kazançlar, Ekonomik anlamda kara para, kanunlar tarafından suç sayılan fiillerin yanı sıra, ekonomik hayatı düzenleyen kural ve usuller ihlal edilerek elde edilen kazançlar. Hukuki anlamda kara para ise, ülke mevzuatında öncül suç olarak belirtilmiģ fiillerden elde edilmiģ kazançlar, olarak nitelendirilir. Farklı açılardan yapılan tanımlardaki ortak noktadan hareketle, kara para, genel olarak suç iģlenmesi suretiyle elde edilen geliri ifade etmektedir. ÇeĢitli ülkelerde kara paranın nasıl kabul edildisinin tespiti, kara paranın aklanmasının önlenmesi için yapılmıģ olan yasal düzenlemelerin incelenmesini gerektirmektedir. Zira, söz konusu yasalarda öncül suç olarak kabul edilmiģ fiillerin gerçekleģtirilmesiyle elde edilen para, kara para sayılmaktadır. Böylesi bir inceleme, her ülkede öncül suç olarak belirtilmiģ olanların farklılık gösterdiğini, kimi ülkelerin kara parayı yaratan öncül suç listesinde yer alan suçların diğerlerinde yer almadığını göstermektedir. Kara parayı doğurduğu kabul edilen öncül suçların daha sınırlı veya geniģ kapsamlı tutulmuģ olmasına göre, kara paranın biri dar, diğeri geniģ olmak üzere iki ayrı anlamda ele alındığı söylenebilir. Dar anlamda kara para, belli bir veya birkaç suçun iģlenmesi sonucu elde edilmiģ her türlü maddi menfaat ve değerleri kapsamaktadır. GeniĢ anlamda kara para ise, her türlü suçun iģlenmesi sonucu elde edilen bütün maddi menfaat ve değerleri kapsamaktadır. 1 1.2 Karapara Aklanması Kavramı. Güç üzerinde söz sahibi olmak, gücü elde etmek suç iģlemenin altında yatan temel amaçlardan biridir. Bu nedenle suçun iģlenmesiyle elde edilen gücün kullanılabilir olması gereklidir. Bu açıdan yaklaģan bir çerçevede karaparanın aklanmasına iliģkin bazı tanımlar aģağıda verilmektedir. Karapara Aklama: Kanun dıģı yollardan kazanılan gelirin, değerini mümkün olduğunca koruyarak, yetkililerin dikkatini çekmeyecek ve kullanılabilirliğini arttıracak Ģekilde gizleyerek veya kanuni gerekçe kazandırarak baģka varlıklara dönüģtürülmesi iģlemidir. 1 Aziz TaĢdelen, Vergi Hukuku Kurallarının Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesindeki Önemi, Türkiye de Vergi Kayıp ve Kaçaklar ve Önlenmesi Yolları, 19.Türkiye Maliye Sempozyumu, 10-14 Mayıs 2004, Belek/Antalya, s.464. 4

Bir malın suçtan kaynaklandığını bilerek, onun doğru tabiatını, kaynağını, pozisyonunu, tasarrufunu, hareketini, haklarını veya sahibini gizlemek veya değiģtirmektir. 2 YasadıĢı gelirin ekonomiye aktarılması ve yasal amaçlarla kullanılması sürecidir. YasadıĢı olarak elde edilen varlıkların gerçek kaynağını gizlenmek için baģka varlıklara transfer edilmesidir. YasadıĢı faaliyetlerden elde edilen gelirin kaynağını, sahibini, kontrol edenini, yerini gizlenmek veya Ģeklini değiģtirmek suretiyle iģlem yapılması veya iģlem yapılma giriģiminde bulunulmasıdır. Aklama, suçluların yasadıģı faaliyetlerinden elde ettikleri gelirlerinin gerçek kaynağını ve sahiplerini gizleme sürecidir. Tüm bu tanımlar sonucunda karaparanın aklanabilmesi için Ģu unsurların gerektiğini söyleyebiliriz; ĠĢlenen suç sonucunda bir gelir elde edilmesi, bu gelirin elde eden kiģinin beklenen gelirinden belirgin ölçüde fazla olması, gelirin kaynağındaki fiilin suç olması ve gelirin kullanabilirliğini artırmak ve değerini korumak için yasal görüntü kazandırılması veya gizlenmesi gerekmektedir. 3 1.3 Karapara ve Karapara Aklanmanın Tarihi GeliĢimi. Modern anlamda karapara, uyuģturucu ve psikotrop madde ile mücadele sonucunda ortaya çıkmıģtır. Ġlk baģlarda karapara, uyuģturucu ve Psikotrop maddelerin satıģından elde edilen kazanç olarak ele alınmıģtır. Daha sonra ise karapara, bir çok ülkede her türlü ağır suçlardan elde edilen kazanç olarak ele alınmaya baģlamıģtır. 1974 dünya ekonomi krizi zamanında hızla yayılan uyuģturucu kaçakçılığından elde edilen karapara, uluslararası boyutta ciddi bir sorun haline gelmiģtir. MafyalaĢmanın çoğalması üzerine karapara oluģumu da artmıģtır. Artık günümüz dünyasında, aģırı hızla geliģen teknoloji ve küreselleģme ile parallel olarak karapara aklama yöntemleri de geliģmektedir. 4 Suçlular çok eski zamanlardan beri yasadıģı faaliyetlerden elde ettikleri gelirleri aklamaktadırlar. Karapara aklama teriminin kökeni, 1920 yıllarına uzanmaktadır. 1928 yılında ABD deki ġikago mafia babası Al Capone, ödemelerin sadece nakitle yapıldığı çamaģırhaneler zinciri kurarak, suçtan elde ettikleri karaparayı bu kurdukları çamaģırhanelerin geliri olarak göstermiģlerdir. Dolayısıyla çamaģırhanelerin günlük gelirine aklayacağı karaparayı ilave ederek, temiz parayı karapara ile karıģtırmak suretiyle aklama iģlemini gerçekleģtirilmekteydi. 2 Emniyet Genel Müdürlüğü, (1999), Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Yasal Düzenlemeler, Bakancılık Dergisi, C. 1, S. 30, ss.3-4. 3 Akar, Yıldırım, (1997), Karaparanın Aklanması, Ankara: TĠSAMAT Basım Sanayi, s. 4-5 4 Ergül Ergin, (2005), Karapara Ekonomi ve Aklama Suçu, Ankara: Adalet Yayınevi, s. 2-5 5

Karapara aklamanın tarihinde, Al Capone den sonra gelen meģhur mafia babası Lucky Luciano nun sağ kolu olarak bilinen Meyer Lansky den bahsetmek yanlıģ olmaz. Meyer Lansky, suçtan elde ettikleri karaparayı ülke dıģına çıkartarak vergi cennetlerine ve Ġsviçre deki isimsiz hesaplara yatırmaktaydı. Sonra geri ABD ye büyük Ģirketlerin doğrudan yatırımları veya borçları olarak gösterilip getirilmesiyle aklama iģlemi yapmaktaydı. Bu aklanan fonlar sayesinde ABD deki Las Vegas ı kurduğunu iddia etmektedir. Karaparanın aklanmasının basında duyurulması, 1973 yılında ABD de Watergate skandalıyla olur. Bu skandalın ayrıntılarıysa ABD gazetesi olan The Guardian haberine göre, Meksika da aklanılan 200 000 doların Cumhuriyetçi parti kampanyasında kullanılmasıydı. Karaparanın aklanması deyiminin uluslararası nitelik kazanması, 1980 li yıllarında Amerika daki kokainin ortaya çıkması sonucunda, suç örgütlerinin uyuģturucu satıģından elde ettikler büyük miktarda olan karaparanın aklamasıyla olmuģtur. Günümüzde Ġngilizce karģılığı Money Launderıng olan karapara aklama teriminin hukuki olarak kullanıģı, 1982 de Kolombiya kokaininden elde edilen gelirin müsaderesine iliģkin bir dava sırasında kullanılmıģtır. 5 5 ERGIN (2005), a.g.e. s. 5-7 6

2. KARAPARA AKLAMANIN AġAMALARI Karaparanın aklanması genelde 3 aģamadan oluģan bir süreç içerisinde gerçekleģtirilmektedir: YerleĢtirme (Placement) AyrıĢtırma (Layering) BütünleĢtirme (Integration) Her aklama sürecince bu aģamaların üçünün de ayrı ayrı gerçekleģmesi zorunlu değildir. Bazen bu aģamaların ikisi veya üçü tek iģlemle gerçekleģtirilebilir ya da bazı aģamalar gerçekleģtirilmeden aklama süreci tamamlanabilir. 6 2.1 Karapara Aklamada YerleĢtirme AĢaması. Kara para aklamanın ilk aģaması olan bu aģamada amaç, suçtan elde edilen nakit paranın fiziki olarak elden çıkarılmasıdır. Mali sistem içerisinde yer almayan kara para ya mali sistem içerisine sokulacak veyahut yurt dıģına çıkarılarak daha çok Offshore Bankalar aracılığıyla finansal sistem içerisine giriģi sağlanacaktır. YerleĢtirme aģaması aklayıcılar için en zor aģamadır. Karapara ile mücadele eden birimler açısından ise karaparayı yakalamak için en kolay aģamadır. Çünkü bu aģamada karapara ile illegal kaynağı arasındaki bağ henüz kesilmemistir. BaĢka bir ifade ile karapara aklayıcının henüz paranın kaynağına iliģkin kanuni bir gerekçesi yoktur. Dolayısıyla paranın kaynağının kanun dıģı olduğunu ispat etmek daha kolaydır. 7 Ancak para finansal sisteme ilk giriģte Ģüpheli iģlem bildirimine ve nakit bildirime tabi tutulmaz ise fon transferi gerçekleģtirildiğinde finansal iģlemi gerçekleģtiren kuruluģ ilk finansal kuruluģun gerekli incelemeleri ve sorgulamarını yerine getirdiği varsayımıyla çok özel emareler olmadığı sürece paranın kaynağını sorgulamayacaktır. 8 Kara para yerleģtirme aģamasında Ģu yöntemlere tabi tutulabilmektedir; Fiziki olarak yurtdıģına çıkarılarak denetimin daha az olduğu ülkelerde bankaya yatırılabilir, Küçük tutarlara (bildirim sınırının altındaki) bölünerek ülke içerisindeki çeģitli bankalara çeģitli isimler altında yatırılabilir, Gayrimenkul, lüks otomobil, antika eģya, mücevher, sanat eseri alımında kullanılabilir, Hisse senedi, çek, bono, poliçe gibi mali araçlara dönüģtürülebilir, 6 Bkz. http://www.masak.gov.tr/sucgelirlerininaklanmasi/genel_bilgi.htm# 7 Yıldırım Akar, Karaparanın Aklanması, SPK yay,1997,s.69 8 M. Okan Ergin, Finansal Sistem Aracılığıyla Gerçekleştirilen Kara Para Aklama Yöntemleri, Eylül 2001, Merkez Bankası TeftiĢ Raporları, Rapor no 15, s.39 7

Kumarhane geliri, turizm geliri, ihracat geliri gibi gösterilebilir. Finansal kuruluģlar veya onların çalıģanları ile anlaģılarak finansal sisteme sokulabilir yada suç geliri elde edenler doğrudan sahibi oldukları finansal kuruluģ yardımıyla paranın sisteme entegresini sağlayabilirler. Sonuç olarak yerleģtirme aģaması gerçekleģtikten sonra para nakit formdan kurtulacak ve mali sistem içerisinde teknolojinin de faydasıyla artık çok hızlı ve karmaģık iģlemlere tabi tutulabilecektir. Ancak istisnai bir durum olarak para eğer nakit halinde değilse yani ödeme finansal sisten aracılığıyla gerçekleģtirilmiģse kara para aklamanın yerleģtirme aģamasına ihtiyaç duyulmayacaktır. 9 2.2 Karapara Aklamada AyrıĢtırma AĢaması. Kara para aklamanın bu aģamasında amaç paranın kaynağının kara olduğunun gizlenmesidir. YerleĢtirme aģamasında mali sisteme sokulan para kaynağından fiziksel ve nedensel olarak uzaklaģtırılması amacıyla bir dizi karıģık mali iģlem gerçekleģtirilmektedir. Böylelikle hem para hem de paranın sahibi olan suçlunun ortaya çıkarılması önlenmektedir. Kademeli iģlem olarak da bilinen bu aģamada, para küçük miktarlara bölünerek dünya bankacılık sistemi içerisinde bankadan bankaya, ülkeden ülkeye aktarılmaya baģlanmaktadır. 10 Bankalar arası hareketleri hızlandırmak ve paraları kaynağından mümkün olan en etkili Ģekilde ayırmak için en karmaģık vasıtalar kullanılmakta özellikle, kısa adı SWĠFT olan Dünya Bankalar Arası Mali ĠletiĢim Sistemi nden faydalanılmaktadır. SWĠFT, 1974 yılında kurulmuģtur. Yurt içerisinde iki farklı banka birbirine para aktarırken nasıl EFT denen sistemi kullanıyorsa, SWĠFT de dünyanın kullandığı bir EFT sistemidir. BaĢlanğıçta sistem 500 Avrupa ve Amerikan bankasının bir araya gelmesiyle kooperatif Ģeklinde oluģturulmuģtur. Merkezi Belçika da olup üyeleri arasında bankalar ve aracı kurumlar olduğundan önemli para hareketlerinin çoğu sistemden geçmektedir. Sistemin 153 ülkede 6 bin, Türkiye de 61 üyesi bulunmaktadır. Sistemde günde 3 milyon iģlem yapılmaktadır. 1996 yılında toplam 700 milyon iģlem yapılmıģtır. Böyle bir ağ sayesinde, hangi miktarda olursa olsun para birkaç saat içerisinde dünyayı dolaģabilmektedir. Sistemde gizli olan bir Ģey yoktur. Ancak çok hızlı hareket eden paraya yetiģmek ve hesapla ilgili sınırlı iz bırakan iģlemleri deģifre etmek çok zordur. 11 9 Kuntay Çelik, Kadir Güler, Selen IĢık Koçağra, Karapara Aklama Tanımı Aşamaları Yöntemi ve ilgili Uluslararası Çalışmalar, Ankara 2000, s.75 77 10 A. Fazıl Özsoylu, Yer altı Ekonomisi, Akçağ yayınları, Ankara 1999, s.;121 11 ERGIN, Karapara Endüstrisi ve Aklama Suçu, a.g.e., S.10 8

AyrıĢtırma aģamasında düzenli biçimde bir ya da birden fazla muvazaalı Ģirketler ve söz konusu kiģilerin kimliklerini gizlemek için sundukları güvence ve olanaklar nedeniyle off shore finans merkezleri de kullanılır. Ayırma tekniği sayesinde, yüzlerce hesap üzerine yayılan ve bölünen fonlar, daha sonra onları yönlendiren örgütlerin arzusuna göre tam bir özgürlükle kullanabilecekleri belirli bankalar grubu üzerinde yeniden bir araya getirilebilir. 2.3 Karapara Aklamada BütünleĢtirme AĢaması. Bu aģamayı karaparanın yuvaya dönme aģaması da denilmektedir. Bu aģamada karapara artık temiz para görüntüsüyle aklanmıģ olarak ülkenin mali sistemine sokulmakta, paranın sahibi rahat bir Ģekilde parasına harcayabilmektedir. 12 Bir baģka ifade ile bütünleģtirme aģaması, karaparanın ekonomiye tamamen entegre olasıdır. YasadıĢı yollardan elde edilen kazancın yasal bir kazanç gibi görünmesidir ve bu aģamada karaparanın tespiti, artık daha önceki iki aģama geçildiğinden ve sayısız iģlemler neticesinde ülke ekonomisine ve finansal sisteme girdiği için çok zordur. 13 Karapara aklayıcı bütünleģtirme aģamasında parayı normal ticari para olarak ekonomiye sokar. Bu parayla menkul veya gayrimenkul, hisse senedi, tahvil, bono satın alabilir; bir finans kurulusundan kredi almak için teminat gösterebilir, borçlarını ödeyebilir ve buna benzer her türlü kanuni iģlemi yapabilir. Böylece para sistemle bütünleģmekte ve kanuni fonlardan farklı olan yönlerinden arındırılmaktadır. 14 12 ÇELĠK, GÜLER, KOÇAĞRA a.g.e. s.80 13 Ġpek, Halim, Bir Sorun Karapara ve Karaparanın Aklanması, Ġstanbul: Beta Yayıncılığı, 2000, s. 18. 14 ÇELĠK, GÜLER, KOÇAĞRA a.g.e. s. 80 9

3. KARAPARA AKLANMASI ĠLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI GĠRĠġĠMLER Kara para aklamayla mücadele ilk olarak ABD ve Ġtalya da baģlamıģtır. Diğer ülkelerde ise mücadele süreci uluslararası hukukun harekete geçmesiyle uluslararası temel ilke ve tanımlar konulmuģ ve ülkeler bu tanım ve ilkeleri kendi iç hukuklarına yansıtmıģlardır. Kara para aklamaya karģı mücadele ABD de 1970 li, Avrupa ülkelerinde ise 1980 li yıllarda baģlamakla birlikte uluslararası mücadelenin gerekliliğine inanan ülkelerin bir araya gelerek ortaya koydukları bazı uluslararası enstrümanlar Ģunlardır; 15 3.1 Avrupa Konseyi 3.1.1 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R(80) 10 Sayılı Tavsiye Kararı AK 1949 yılında kurulmuģ olup, her üye devletin bakan düzeyinde ve bağlayıcı temsil yetkisine sahip temsilcilerinin katılımıyla oluģmaktadır. Bu kurum üye devletler için hukuk oluģturma (tüzük, yönerge, karar, tavsiye ve görüģ açıklama) yetkisine sahiptir. AK nin karaparanın aklanmasıyla mücadele konusundaki faaliyetlerinden birisi, AK bünyesinde faaliyet gösteren Pompidou Grubu dur. Bu grup, uyuģturucu bağımlılığı ve kaçakçılığı ile mücadele ve bağımlıların tedavi ve rehabilitasyonu için üye devletlerin politikaları arasında eģgüdüm sağlamaktadır. 16 Avrupa Konseyi ne üye devletlerde karaparanın aklanmasının önlenmesi amacıyla, 27 Haziran 1980 tarihinde kabul edilen 80 no.lu Tavsiye Kararı ile uluslararası bir olgu olan karaparanın aklanması ilk kez Avrupa Konseyi bünyesinde inceleme konusu yapılmıģtır. Anılan tavsiye kararı, karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda yapılan ilk uluslararası giriģimlerden olması itibariyle dikkat çekicidir. Avrupa Konseyi tarafından, kaçırma, soygun gibi Ģiddete dayalı suçların birçok Avrupa ülkesinde arttığı dikkate alınarak, bu tür suçlardan elde edilen kazançların bir ülkeden diğerine aktarılmasının ve ekonomik sisteme tekrar dahil edilerek aklanmasının ciddi sorunlara yol açacağı ve suç oluģturan eylemlerin artması ile uluslararası boyutta karaparanın aklanmasının yaygınlaģacağı göz önünde bulundurularak, karaparanın aklanmasında bankacılık sisteminin oldukça önemli önleyici bir rol üstleneceği ve bankalarla iģbirliği yapılmak suretiyle suç oranının azalacağı düģünülmüģtür. 15 Ergül Ergin, Organize Suçlar ve Kara Paranın Aklanması, Ekonomik Suç ve Ceza Sempozyumu, TOBB Yayın no: 2005 25 Ekim 2005, s.244 16 Gülören Tekinalp, Ünal Tekinalp, Avrupa Birliği Hukuku, Beta Yayınevi, Ġstanbul, 2000, s.210. 10

Avrupa Konseyi nin Tavsiye Kararında, karaparanın bankalar aracılığıyla aklanmasının önlenmesi için bankacılık sistemine iliģkin olarak önlemler getirilmiģ ve üye devletlerin bankacılık sistemlerinde gerekli değiģiklikleri yapmaları tavsiye edilmiģtir. Söz konusu kararda, bankaların müģterilerinden resmi bir belgeye dayanan kimlik bilgileri almaları, kiralık kasaları sadece tanıdıkları veya güvendikleri kiģilere kiralamaları, suç konusu oluģturması nedeniyle seri numaraları kayıtlı paralara rezerv koymaları ve çalıģanlarına özellikle müģteri kimlik bilgilerinin kontrolü ve suçlu davranıģları konusunda gerekli eğitimi vermeleri, karaparanın aklanmasında bankaların kullanılmasının önlenmesi için alınması gerekli önlemler olarak sayılmıģtır. Karaparanın aklanmasının önlenmesinde, karaparaların tanınması önem kazandığından, dolaģımdaki karaparaların seri numaralarının takip edilmesi için polis, yargı ve diğer yetkili organlar ile bankalar arasında gerekli iģbirliğinin sadece ulusal çerçeve ile sınırlı olarak değil, uluslararası boyutta da sağlanması gereğine iģaret edilmiģ ve bankaya gelen paraların, karapara olup olmadığının, karapara seri numaralarının kayıtlı olduğu listeden kontrol edilmesi için önlem alınması üye devletlere tavsiye edilmiģtir. Sonuç olarak, Avrupa Konseyi nin karapara aklanmasının önlenmesine iliģkin ilk çalıģmasını oluģturan Tavsiye Kararı, daha çok bankalar üzerinde yoğunlaģmıģ olup, bununla bankaların karaparanın aklanmasında kullanımının engellenmesine yönelik önlemler belirtilerek, üye devletlerin gerekli düzenlemeleri yapmaları tavsiye edilmiģtir. 17 3.1.2 Suç Kaynaklı Gelirlerin Aklanması, Aranması, Zapt Edilmesi ve Müsadere Edilmesi Hakkında Avrupa Konseyi Sözleşmesi (1990 Strazburg Sözleşmesi) 8 Kasım 1990 tarihinde Strazburg ta Avrupa Konseyi tarafından suçtan gelir elde edilmesinin önlenmesi amacıyla, suç gelirlerinin müsadere edilerek aklanmasının önlenmesi ve bu amaçla uluslararası iģbirliğinin sağlanmasına yönelik olarak hazırlanarak imzaya açılan ve Türkiye Cumhuriyeti adına 27 Eylül 2001 tarihinde imzalanan SözleĢme nin onaylanması, 16 Haziran 2004 tarih ve 5191 sayılı Kanunla uygun bulunmuģtur. Avrupa Konseyi SözleĢmesi, uyuģturucu madde kaçakçılığının mali alanda ortaya çıkardığı sorunlarla ilgili olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu bünyesinde 1986 tarihinden itibaren baģlatılan çalıģmaların en son Ģeklini oluģturmaktadır. ÇalıĢma alanı sadece uyuģturucu maddelerden elde edilen kazançlarla sınırlı tutulmayarak geniģletilmiģtir. Karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda Viyana SözleĢmesi nin terminolojisi ve sistematik yaklaģımı genel olarak benimsenmiģtir. Ancak Viyana SözleĢmesi ne göre daha katı kurallar ve daha 17 Banu Saatçi, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine ilişkin Uluslararası girişimler, Bankacılar dergisi, S:19,1996, s.3 11

geliģmiģ çözümler getirilmiģtir. Karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda daha etkin çözümlerin getirilmesinin nedeni olarak, Avrupa Konseyi SözleĢmesinin, Viyana SözleĢmesine göre daha küçük uluslararası topluluğa yönelmesi ve bu topluluğu oluģturan ülkelerin benzer niteliklere sahip olmaları gösterilebilir. 18 SözleĢmede ayrıca, ulusal düzeyde alınması öngörülen müsadere önlemleri konusunda da düzenleme getirilmiģ ve suçlardan elde edilen kazançların müsaderesine imkan veren hukuki düzenlemelerin ulusal düzeyde yapılması zorunlu kılınmıģtır. Ayrıca SözleĢmeye taraf ülkelerin banka ve mali kurumlarının karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda yapılan araģtırmalarda, iģlemlere iliģkin kayıtları vermeleri için gerekli düzenlemeleri yapmaları ve hatta bu konuda bankaların sır saklama yükümlülüğüne istisna getirmeleri öngörülmüģtür. Yapılacak hukuki düzenlemelerin mümkün olduğunca geniģ kapsamlı tutulmasının, suçların ve karaparanın aklanmasının önlenmesinde daha etkili olacağı düģüncesinden hareket edilerek, ulusal düzeyin yanı sıra uluslararası düzeyde de iģbirliği yapılmasının gerektiği üzerinde durulmuģtur. Suç oluģturan eylemlerden elde edilen kazancın, karapara niteliği bilinerek aklanması, baģka bir deyiģle, karaparanın bilerek aklanması ise baģlı baģına suç oluģturan bir eylem olarak sayılmıģtır. 19 Birinci bölümde gelir, mülk, vasıta, müsadere ve müsnet suç terimleri açıklanmaktadır. Ġkinci bölüm, milli düzeylerde alınacak tedbirleri düzenlemektedir. Üçüncü bölüm, uluslararası iģbirliği yedi baģlık ve üç aģamada düzenlenmektedir. AĢamalar; Kazançların tespit edilmesi ve izlenmesi soruģturma aģamasında Malların zapt edilmesi, dondurulması soruģturma aģamasında Müsadereye iliģkin karar verilmesi mahkeme aģamasında gerçekleģtirilmektedir. SözleĢmenin dördüncü bölümü ise nihai hükümleri düzenlemektedir. 20 Avrupa Konseyi, terörizmin finansmanının sadece suçtan kaynaklanan gelirlerin aklanması yolu ile değil yasal faaliyetler yolu ile de gerçekleģtirilebilir olduğu gerçeğini göz önünde tutarak, 1990 Strazburg SözleĢmesini güncelleģtirmeye ve geniģletmeye karar vermiģtir. Bu kararın sonucu olarak 16 Mayıs 2005 te Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, AraĢtırılması, Ele Geçirilmesi, Müsaderesi ve Terörizmin Finansmanı SözleĢmesi oluģturulmuģtur. Bu sözleģme hem aklamayı hem de terörizmin finansmanını düzenleyen ilk uluslararası sözleģmedir. 18 Sacit Yılmaz, Kara Paranın Aklanması ve Türkiye Boyutu, Doktora Tezi, Dumlupınar Üniversitesi, SBE, 2006,s.90 19 AKAR, Karaparanın Aklanması, s, 30 20 Sedat Güner, Organize Suç Örgütleri, Kara Para ve Aklanması, Bilgi Yayınevi 2003, s. 342-343 12

SözleĢme taraf ülkelere mali istihbarat birimlerini oluģturmak için gerekli yasal düzenlemeleri yapma yükümlülüğü ve ayrıca bu mali istihbarat birimlerinin, mali, idari ve adli bilgilere zamanında ulaģabilmesi için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü getirmektedir. 21 3.2 BirleĢmiĢ Milletler (BM). BirleĢmiĢ Milletler uluslararası güvenlik için önemli bir tehdit oluģturan uyuģturucu ticareti ve sınır aģan organize suç örgütleri ile mücadele kapsamında kara para aklama ile mücadeleye ayrı bir önem vermektedir. Bu kapsamda BirleĢmiĢ Milletler inisiyatifinde gerçekleģtirilen Viyana ve Palermo Konvansiyonları aklama ile mücadelede önemli adımlardır. BirleĢmiĢ Milletler söz konusu SözleĢmeler dıģında da çeģitli Ģekillerde aklama ile mücadele konusunda rol oynamaktadır. AĢağıda bu hususlar özetlenmektedir. 3.2.1 Karapara Aklanması ile Mücadelede Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi - Viyana Sözleşmesi. 19 Aralık 1988 tarihinde BM gözetiminde imzaya açılmıģ olup 20 ülke tarafından onaylandıktan sonra, 20 Kasım 1990'da yürürlüğe girmiģtir. SözleĢme, uluslararası ceza hukuku alanında Ģimdiye kadar benimsenmiģ olan en detaylı ve geniģ belgelerden biri olarak kabul edilmekte olup, tüm dünyada konu ile ilgili ulusal kanun ve uygulama tekniklerini uyumlaģtırmayı hedeflemektedir. SözleĢmeyle uyuģturucu madde kaçakçılığı ile ilgili faaliyetlerin ve bu faaliyetler sonucu elde edilen kazançların aklanmasına dair iģlemlerin cezai müeyyidelere bağlanması üzerinde anlaģmaya varılmıģtır. 22 SözleĢmenin giriģinde aģağıdaki hususlara vurgu yapılmıģtır: - Bireylerin sağlık ve refahını ciddi bir biçimde tehdit eden ve toplumun ekonomik, kültürel ve siyasal temellerine zararlı etkileri olan uyuģturucu ve psikotrop maddelerin yasadıģı üretimi ve talebi ile kaçakçılığının yaygın boyutlarından ve gösterdiği artıģtan derin endiģe kaynağıdır. - Ölçülemeyecek boyutlara ulaģan bir tehlike oluģturan uyuģturucu ve psikotrop madde kaçakçılığının sürekli bir Ģekilde toplumdaki çeģitli gruplar içinde gittikçe yaygınlaģmakta olmasından ve özellikle çocukların dünyanın birçok bölgesinde bir uyuģturucu madde tüketici pazarı olarak sömürülmesi ve uyuģturucu ve psikotrop maddelerin yasadıģı üretim, dağıtım ve ticaretinde kullanılması endiģeye neden olmaktadır. 21 Değirmenci Olgun, Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama Suçu (Kara Para Aklama Suçu), Turhan Kitabevi, Ankara, 2007, s.167 22 HALĠM, a.g.e., s.51. 13

- Devletlerin yasal ekonomilerinin temellerini çökerten ve egemenlik, güvenlik ve istikrarını tehdit eden kaçakçılık ile diğer benzer örgütlü suçlar arsında bağ bulunmaktadır. - Kaçakçılığın, ortadan kaldırılması amacıyla, ivedi önlemler alınmasını ve birincil öncelik verilmesini gerektiren uluslararası bir suçtur. - Kaçakçılığın ülkeler ötesi suç örgütlerinin Devletin yapısına, yasal mali ve ticari faaliyetlere ve topluma her düzeyde nüfuz etmesine, bozmasına, yoldan çıkarmasına imkân veren büyük mali kâr ve servet sağlamaktadır. - SözleĢmeye taraf ülkeler kaçakçıları bu suçlarından sağladıkları kazançlardan mahrum ederek, kaçakçılık yapmalarına neden olan temel saiki böylece ortadan kaldırmaya kararlıdırlar. - UyuĢturucu ve psikotrop maddelerin kötüye kullanılması sorununun temelinde yatan nedenleri ve özellikle bu maddelere olan yasadıģı talebi ve kaçakçılığından elde edilen büyük kazançları ortadan kaldırmak amaçlanmaktadır. - Kaçakçılığın ortadan kaldırılmasının tüm Devletlerin ortak sorumluluğunda bulunduğuna iliģkin ve bu amaçla uluslararası iģbirliği çerçevesinde eģgüdümlü bir eylem gereklidir. - Kaçakçılığı oluģturan uluslararası suç nitelikli eylemlerin önlenmesi amacıyla, cezai konularda uluslararası iģbirliğine imkân sağlayan etkin hukuki araçların güçlendirilmesi ve geliģtirilmesi önemlidir. SözleĢmenin giriģinde yapılan vurgularda, yasadıģı uyuģturucu ve psikotrop maddelerin kaçakçılığının ulaģtığı boyutun oluģturduğu tehlikenin büyüklüğü, bununla mücadele için uluslararası iģbirliğinin önemi ve mücadelede kaçakçıları elde ettikleri menfaatten (kara paradan) mahrum etmenin önemine özel vurgu yapıldığı görülmektedir. SözleĢme, uyuģturucu ve psikotrop madde kaçakçılığının uluslararası boyutu bulunan değiģik yönleri daha etkin bir biçimde mücadele etmelerini sağlayabilmek için Taraflar arasındaki iģbirliğini artırmayı amaçlamaktadır. SözleĢmede öncül suç veya kara para tanımı yapılmamaktadır. Suçlar ve Yaptırımlar baģlıklı 3 üncü maddede taraf ülkelere SözleĢmede sayılan fiillerin suç olarak ihdas edilmesi yükümlülüğü getirilmektedir. Anılan maddenin birinci fıkrasının (a) alt bendinde aklama açısından öncül suç olarak nitelendirebileceğimiz uyuģturucu ve psikotrop maddelerinin üretim, satıģ, ithal ihraç gibi pek çok yönünü içerecek suçlar sayılmaktadır. Maddenin birinci fıkrasının (b) alt bendi ile (c) alt bendinin (i) baģlıklı paragrafında bugün literatürde aklama suçu olarak isimlendirebileceğimiz suça kaynaklık eden fiiller sıralanmaktadır. Bu fiiller aģağıdaki gibidir: - Bir malvarlığının sözleģmede sayılan suçlardan birinden veya bu suçlara iģtirakten kaynaklandığını bilerek, malvarlığının yasadıģı kaynağının gizlenmesi, olduğundan farklı 14

gösterilmesi veya suçun iģlenmesine karıģmıģ kiģinin eylemlerinin yasal sonuçlarından kaçmasına yardımcı olmak amacıyla malvarlığının baģka bir malvarlığına dönüģtürülmesi veya devredilmesi, - SözleĢmede sayılan suçlardan birinden veya bunlardan birine iģtirakten kaynaklandığını bilerek, malvarlığının gerçek niteliğinin, kaynağının, yerinin, hareketinin, gerçek sahibinin gizlenmesi ya da olduğundan farklı gösterilmesi, - Anayasa ilkeleri ve ülkelerin hukuk sisteminin temel kavramları saklı kalarak, SözleĢmede sayılan suçlardan ya da bu suçlara iģtirakten kaynaklandığını bilerek, bu malvarlığının edinilmesi, sahip olunması ya da kullanılması. SözleĢmede ayrıca sayılan suçlarla etkin mücadele ve uluslararası iģbirliğine iliģkin, müsadere, suçluların iadesi, adli yardımlaģma, kontrollü teslimata iliģkin hükümler yer almaktadır. 23 Viyana konvansiyonunun amacı, uyuģturucu kaçakçılığı yapan kiģileri elde ettikleri gelirden mahrum etmek böylece suçluları suç iģlemeye yönelten temel nedeni ortadan kaldırmaktır. 24 SözleĢmeyle getirilen iki temel yenilik müsadere ve kontrollü teslimat olmuģtur. SözleĢmeye göre müsadere ve kontrollü teslimat; Müsadere: Bir mahkeme veya baģka bir yetkili makam kararıyla bir mala sürekli olarak el konulmasıdır. Kontrollü teslimat: Suçta iģtirak edenlerin belirlenmesi amacıyla kaçak veya kaçak olmasından Ģüphelenilen bir biçimde sevk edilen uyuģturucu maddelerin ilgili ülkelerin yetkili makamlarının bilgisi ve denetimi altında bir veya birden çok ülke itibarıyla geçiģine çıkıģına olanak veren yöntemdir. 25 3.2.2 Sınır Aşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (Palermo Sözleşmesi). Organize suçlarla ilk uluslararası düzenleme niteliği taģıyan konvansiyon; 15 Kasım 2000 tarihinde BM genel kurulu tarafından kabul edilmiģ ve 12 15 Aralık 2000 tarihinde Palermo da imzaya açılmıģtır. Türkiye sözleģmeyi; 13 Aralık 2000 tarihinde imzalamıģ ve 30 Ocak 2003 tarihinde 4800 sayılı kanunla kabul etmiģtir. Palermo konvansiyonu sınır aģan örgütlü suçların önlenmesi ve daha etkili bir Ģekilde mücadele edilmesi için iģbirliğini amaçlamaktadır. Bu kapsamda Viyana ve Strazburg sözleģmelerindeki yöntem gibi kara para aklamanın önlenmesi ve 23 Hasan Aykin, Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadelenin Küresel Boyutu, T.C Maliye Bakanlığı Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı, Yayın No: 2010/406, Ankara 2010. 24 BAġAK, a.g.e., s. 12 25 ÇELĠK, GÜLER, KOÇAĞRA, a.g.e., s.133 15

cezalandırılmasıyla el koyma ve müsadere kararlarının yabancı ülkelerde de infazına yönelik olanaklar getirmektedir. 26 SözleĢmede, suç geliri, öncül suç, kontrollü teslimat, malvarlığı kavramları sözleģme açısından aģağıdaki gibi tanımlanmıģtır. "Suç geliri" suç teģkil eden yasadıģı bir eylemden kaynaklanan veya doğrudan veya dolaylı olarak elde edilen herhangi bir malvarlığını ifade eder. "Malvarlığı" gerek maddi gerek gayri maddi, taģınır veya taģınmaz, somut veya soyut her türlü varlık ve bu tür varlıklara iliģkin tasarruf hakkını veya ayni hakkı tevsik eden yasal belgeler veya araçlardır. "Öncül suç", iģlenmesi sonucunda elde edilen gelir, bu SözleĢmenin 6'ıncı maddesinde tanımlanan suçun konusu olabilecek herhangi bir yasadıģı eylem anlamına gelir. "Kontrollü teslimat", bir suçun soruģturulması ve suçun icrasında yer alan kiģilerin kimliklerinin tespiti amacıyla, yetkili makamların bilgisi ve gözetimi altında, yasadıģı veya Ģüpheli sevkiyatın bir veya daha fazla devletin sınırlarından dıģarı çıkmasına, içinden geçmesine veya içeri girmesine müsaade edilmesi yöntemidir. 27 SözleĢmeye göre her taraf devlet; a) Karapara aklamanın her biçimini önlemek ve tespit etmek için, kendi yetkisi dahilinde, bankalar ve bankalar dıģındaki mali kuruluģlar ve gerektiğinde, özellikle karapara aklamaya müsait diğer kurumlar için kapsamlı bir iç düzenleyici ve denetleyici sistemi oluģturacaktır. Bu sistem, kimlik tespiti, kayıt tutulması ve Ģüpheli iģlem bildiriminde bulunulması ihtiyaçlarına cevap verecektir. b) SözleĢmenin 18 ve 27. madde hükümleri saklı kalmak Ģartıyla, kara para aklamayla mücadeleye hasredilmiģ, idari, düzenleyici, kanun uygulayıcı makamlarının yanı sıra diğer makamların kendi iç hukuklarınca öngörülen koģullar çerçevesinde, ulusal ve uluslararası düzeyde iģbirliği yapmak ve bilgi değiģiminde bulunmak imkan ve yetkisine sahip olmalarını sağlayacak ve bu amaçla, muhtemel karapara aklamaya iliģkin bilginin toplanması, analizi ve iletilmesi için ulusal bir merkez olarak hizmet verecek bir mali istihbarat biriminin kurulması ihtiyacı değerlendirecektir. SözleĢmede taraf devletlerden yolsuzluğu suç haline getirmeleri istenmektedir. Bunun yanında yolsuzluğa karģı alınacak diğer önlemler de sıralanmaktadır. 28 26 Ergül Ergin, Organize Suçlar ve Kara Paranın Aklanması, s.247 27 AYKIN, Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadelenin Küresel Boyutu, a.g.e., s. 106 28 Hasan Aykin, Karaparanın Aklanmasıyla Mücadele Konusundaki Temel Uluslararası Metinler Ve Oluşumlar, Uluslararası Ekonomik Sorunlar, sayı 25, Mayıs 2007, ISSN:106-8431, ss.33-40 16

3.3 Avrupa Birliği (AB). Temelleri 1949 yılına, Avrupa Kömür ve Çelik Birliğine, dayanan Avrupa Birliği, yirmi yedi üye ülkeden oluģan ve toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir. 1993 yılında, Avrupa Birliği AntlaĢması olarak da bilinen Maastricht AntlaĢması'nın yürürlüğe girmesi sonucu, var olan Avrupa Topluluğu'na yeni görev ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle kurulmuģtur. AB karaparanın aklanmasıyla etkin mücadele eden uluslarüstü bir kuruluģtur. 29 AB nin karaparanın aklanmasıyla mücadelede attığı ilk önemli adım 91/308/EEC sayılı direktiftir. Daha sonra Konsey tarafından, 91/08/EEC sayılı Direktifin gerektirdiği Ģartlar ve FATF nin 40 tavsiyesi, özellikle 4 numaralı tavsiyesi dikkate alınarak karapara aklanması, kimlik tespiti, suç kaynaklı gelirlerin ve araçların izlenmesi, dondurulması ve müsaderesine iliģkin bir Ortak Eylem planı benimsenmiģtir. Amaç, özellikle organize suçlar alanında cezai faaliyetlerle mücadele için kimlik tespiti, suç kaynaklı gelirlerin izlenmesi ve müsaderesine iliģkin üye ülkeler arasındaki iģbirliğinin artırılmasıdır. Söz konusu Ortak Eylem uyarınca organize suçlara karģı etkili bir mücadele için üye ülkelerce, özellikle ciddi suçlar söz konusu olduğunda Strazburg SözleĢmesi nin 2. ve 6. maddelerinin uygulanması kararlaģtırılmıģtır. 30 3.3.1 91/308/EEC Sayılı Konsey Direktifi (Mali Sistemin Karaparanın Aklanması Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesi Hakkındaki Konsey Direktifi). 10 Haziran 1991 tarihinde Mali Sistemin Karapara Aklanması Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesine Yönelik 91/308 sayılı Konsey Direktifi karaparanın aklanması ile mücadele konusunda Topluluk müktesebatı içerisinde yer alan ilk bağlayıcı düzenlemedir. Direktifin amacı; sermaye akıģını ve mali hizmetlerin sunulmasını sınırlamadan mali sistemin karapara aklanmasında bir araç olarak kullanılmasının engellenmesidir. Direktif esas itibariyle Viyana Konvansiyonu ve FATF nin 40 Tavsiyesi temel alınarak hazırlanmıģtır. Direktifte karapara aklanması suçu, kimlik tespiti, kayıtların saklanması Ģüpheli iģlem bildirimine iliģkin düzenlemelere yer verilmiģtir. Direktifin 1'inci maddesinde, üye ülkelerce karapara aklanmanın suç olarak kabul edilmesinin sağlaması öngörülmüģ ve karapara aklama suçu tanımlanmıģtır. 31 29 Değirmenci, Mukayeseli, a.g.e., s.161. 30 ERGĠN, a.g.e., ( 2005), s.247 31 Bkz. http://www.masak.gov.tr/sucgelirlerininaklanmasi/uluslararasi_mucadele.htm#308, (29 Nisan 2011) 17

Direktifte yer alan öncül suçlar 1988 tarihli BM Viyana SözleĢmesinde yer alan uyuģturucu suçlarına paralel Ģekilde düzenlenmiģtir. Direktifte önleyici tedbirler kapsamında; Mali kuruluģların müģterilerinin kimliklerini tespit etmeleri, Kimlik tespitine konu iģ ve iģlemlere iliģkin kayıtları saklamaları, Aklama Ģüphesinin bulunduğu durumlarda iģlem yapmaktan kaçınma ve bunu yetkili birimlere raporlamaları, Mali kuruluģun aklamada araç olarak kullanılmasını engelleme amacına yönelik olarak iç kontrol sistemi geliģtirmeleri, Mali kuruluģların çalıģanlarını aklama ile mücadele konusunda bilgilendirmeleri hususlarına yer verilmiģtir. 32 3.3.2. 2001/97 Sayılı Konsey Direktifi. 2001/97/EEC Sayılı Direktif 19 Kasım 2001 tarihinde onaylanan Finansal Sistemin Karapara Aklama Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesine Dair 91/308 sayılı Direktifi değiģtiren bir direktiftir. Direktifle getirilen en önemli değiģikliklerden birisi kara para aklama ile mücadele kapsamındaki öncül suçlar, uyuģturucu suçlarının yanı sıra, organize suçlar, yolsuzluk suçları, sahtecilik, üye devletin ceza hukukunda ağır hapse neden olabilecek suçları da kapsayacak Ģekilde geniģletilmiģ olmasıdır. Diğer bir yenilik ise Direktifin kara para ile mücadele kapsamında getirilen önleyici tedbirlere iliģkin yükümlülüklerin; kredi kuruluģları, finansal kuruluģlar, denetçiler, muhasebeciler, mali müģavirler, belirli faaliyetleri çerçevesinde noterler ve bağımsız hukuk mesleği ile uğraģanlar, emlakçiler kumarhaneler ve 15.000 Euro nun üzerinde nakit iģlem gerçekleģtiren değerli taģ, maden, sanat eseri ticareti ve müzayedecilik iģi ile uğraģanların tümü için geçerli hale getirilmesidir. 33 3.3.3 2005/60/EC Sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Direktifi. Üçüncü direktif olarak da adlandırılan bu direktif ile birlikte Mali Sistemin Karaparanın Aklanması Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesine ĠliĢkin 1991/308/EEC sayılı Avrupa Topluluğu Konsey Direktifi yürürlükten kalkmıģtır. Bu direktif ile birlikte Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Karapara Aklama ile Mücadelede mevzuatlarında yapmaları gereken düzenlemeler belirtilmiģtir. 32 AYKIN, Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadelenin Küresel Boyutu, a.g.e., s. 127 33 AYKIN, Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadelenin Küresel Boyutu, a.g.e., s. 127 18

Direktifin getirdiği en büyük yeniliklerden biri, direktifte sayılan bütün önleyici tedbirlerin terörizmin finansmanını da kapsayacak Ģekilde geniģletilmesidir. Yine direktifle gelen diğer bir yenilik, müģterini tanı (Customer Due Dilligence-CDD) ilkesinin ilk defa düzenlenmesi olmuģtur. MüĢteri özen ilkesi; müģterinin kimlik tespiti ve kimlik teyidi, müģterinin iģ bilgilerinin temini, müģterinin risk bakımından sürekli bir Ģekilde takip edilmesi hususlarını kapsamalıdır. Ayrıca, karapara aklama ve terörizmin finansmanı riski durumuna geniģletilmiģ veya basitleģtirilmiģ CDD önlemleri uygulanabileceği düzenlenmiģtir. Direktifte sayılan yükümlü grupları 1991/308 ve 2001/97 sayılanlara ek olarak trust ve Ģirket hizmeti sağlayanları kapsamaktadır. Bunların dıģında, direktifin düzenleme getirdiği diğer hususlar ise Ģunlardır: Direktifin tanımları düzenleyen maddesindeki ciddi suçların kapsamı geniģletilerek, 2002/475/JHA Konsey Çerçeve Kararının 1 ile 4. madde arsında tanımlanan eylemler ile Ceza üst sınırı 1 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçları veya yasal sistemlerinde asgari ceza miktarı usulünü bulunan ülkeler bakımından en az 6 aydan fazla cezayı gerektiren suçlar da kapsama alınmıģtır. Yine aynı maddede, nihai faydalanıcı, trust ve Ģirket hizmet sağlayanlar, siyasi nüfuz sahibi kiģiler, iģ iliģkisi ve paravan banka kavramlarının tanımı yapılmıģtır. Üçüncü kiģilere güven ilkesi Özel dikkat gerektiren iģlemlere iliģkin düzenleme, Her üye ülkenin karapara aklama ve terörün finansmanı ile ilgili Ģüpheli iģlem bildirimlerini alacak, analiz edecek ve bu bilgileri ilgili otoritelerle paylaģacak bir mali istihbarat birimi kurması gerekliliği ĠfĢa etme yasağı (tipping off) Kayıtların beģ yıl süre ile saklanması hükmü Mali kuruluģlar ve kredi kuruluģlarının mali istihbarat birimi ile hızlı bir Ģekilde veri değiģimini gerçekleģtirmelerinin sağlanmasına iliģkin düzenleme Karaparanın aklanması ve terörün finansmanı ile ilgili istatistik verileri oluģturulmasına iliģkin düzenleme (Ģüpheli iģlem bildirim sayısı, yürütülen soruģturma sayısı, mahkûmiyet sayıları ve müsadere miktarı) Risk belirlemesi, risk yönetimi, uyum yönetimi konularında politika ve prosedürlerin oluģturulması ve yükümlü kuruluģların bu konularda eğitimler düzenlenmesi Döviz büroları, trustlar ve kumarhanelerin lisans altına alınması Yükümlülerin denetlenmesi Mali Ġstihbarat Birimleri arasında uluslar arası iģbirliğine gidilmesi 19

Gerçek ve tüzel kiģilere uygulanacak yaptırımlar 34 3.4 Karaparanın Aklanması ile Mücadelede Basle Ġlkeleri 12 Aralık 1988 tarihinde Basle'da toplanan Onlar Grubu (G-10) ülkelerinin (Benelux- Belçika-Hollanda-Lüksembourg-, Kanada, Fransa, Almanya, _talya, Japonya, Ġsveç, Ġsviçre, BirleĢik Krallık ve ABD) banka gözetim ve denetim makamları ile merkez bankaları temsilcilerinin olusturdugu Basle Komitesi tarafından karaparanın mali sistem aracılıgıyla aklanmasını önlemeye yönelik, Basle Ġlkeleri olarak anılan öneriler saptanmıģtır. Ġlkelerdeki temel amaç, özellikle uyuģturucu madde kaçakçılığı olmak üzere, diğer kanun dıģı eylemlerden elde edilen paraların aklanmasında veya gizlenmesinde, bankaların kullanılmaması için bankacılık sektöründe ortak ilkelerin kabul edilmesini sağlamaktır. 35 Bu kararlar bankacılık uygulama alanı içerisinde karaparanın aklanmasının önlenmesine iliģkin etkili çözümler içermektedir. Ġlkeler incelendiğinde temel amacın, özellikle uyuģturucu madde kaçakçılığı olmak üzere yasa dıģı faaliyetlerden elde edilen paraların aklanması ve gizlenmesinde bankaların kullanılmasını önlemek için bankacılık sektöründe ortak ilkelerin hayata geçirilmesini sağlamak olduğu görülmektedir. Bu amaç doğrultusunda ilkelerin özellikle bankaların iģlem yaptıkları müģterilerin kimlik bilgilerinin bilinmesi, yasal görünmeyen iģlemlerin yapılmaması ve yargısal makamlarla iģbirliği yapılması noktalarında odaklandığı gözlenmektedir. Basle ilkeleri, sadece Onlar Grubu ülkeleri ile sınırlı bırakılmamıģ, diger ülkelerin gözetim ve denetim makamlarına da duyurularak karaparanın aklanmasında bankaların kullanılmasının önlenmesi için tavsiye edilmiģtir. Basle ilkeleri, Avrupa Konseyinin 1980 tarihli Tavsiye Kararı gibi, yöneldiği ülkeleri bağlayıcı olmamakla birlikte, karaparanın aklanmasında mali sistemin kullanılmasının önlenmesine iliģkin olarak, uluslararası alanda atılmıģ önemli adımlardan biri olarak görülmelidir. 36 34 Bkz. http://www.masak.gov.tr/sucgelirlerininaklanmasi/uluslararasi_mucadele.htm#308, (29 Nisan 2011). 35 Hatice Banu Özsuca, Avrupa Topluluk Hukukunda Bankaların Karaparanın Aklanması için Kötüye Kullanılmaktan Korunması, AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yüksek Lisans Tezi), Ankara 1993,S.18 36 Furkan ġen, Ersin Yalçin, Global Bir Suç: Suçtan Elde Edilen Gelirlerin Aklanmasi ve Ortaya Koyduğu Sorunlar, Polis Bilimleri Dergisi Cilt:9 (1-4), s 82-83 20

SONUÇ Tarihi süreçte incelendiğinde karaparanın çok eskilere dayandığı bir gerçek olduğu anlaģılmaktadır. Fakat karapara aklama konusu daha yeni bir kavramdır. Aklama sözcüğü ilk defa 20. yüzyılın baģlarında ABD mafyasıyla ilgili olarak kullanılmıģtır. Aklamanın ciddi anlamda ülkelerin gündemine gelmesi 20 yıllık bir geçmiģe sahiptir. Bu yakın tarihine rağmen karapara, bir anda uluslararası toplumun birincil gündem maddesini oluģturmuģtur. Hangi yasadıģı faaliyetlerden elde edilen gelirlerin karapara olacağı hususu her ülkenin kendi iradesine ve mevzuatına bağlıdır. Birçok ülke karapara sayılan değerleri oluģturacak temel suçları belirlerken, bu suçları sayma yoluyla göstermiģtir. Bazı ülkeler her türlü suçtan elde edilen değerleri karapara olarak kabul ederken, bir kısım ülkeler ise belli bir hürriyeti bağlayıcı ceza miktarını esas alarak bunun üzerinde bir cezayı gerektiren suçlardan elde edilen gelirleri karapara olarak belirtmiģtir. Diğer yanda, baģta uyuģturucu madde kaçakçılığı olmak üzere yasadıģı yollardan elde edilen ekonomik değerler olarak tanımladığımız karapara günümüzde korkunç denebilecek boyutlara ulaģmıģtır. Dünyada var olduğu iddia edilen karapara miktarı 2 trilyon ABD Doları civarındadır ki bu miktar Fransa nın yıllık bütçesinin üç katıdır. Bir baģka ifade ile bu miktar ülkelerin ekonomik ve siyasal sistemlerini ve globalleģme ile bağlantılı olarak da dünya ekonomisini etkileyebilecek düzeydedir. Karapara, kaçakçılık (uyuģturucu, rüģvet, silah, organ ve doku, kadın ve çocuk, yasadıģı kömür vb.) dolandırıcılık, rüģvet ve yolsuzluk, sahtecilik, finansal suçlar gibi yasadıģı faaliyetler sonrasında ortaya çıktığından, karaparanın kaynağına gidilmesi söz konusu suç failleri de ortaya çıkabilecektir. Dolayısıyla, karapara ile mücadele uzun vadede hukuk düzeninin de etkin biçimde ülkeye egemen olması sonucu doğuracaktır. Karapara ile mücadelenin sadece ulusal önlemlerle baģarılı olunamaz ve bu anlamda uluslararası mücadele çalıģmaları yoğunluk kazanmıģtır. Bu konuda özellikle BirleĢmiĢ Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği`nin çalıģmaları öne çıkmakta, bu çalıģmalar ile diğer ülkeler üzerinde karaparanın aklanması ile mücadele için önlemler almaları konusunda baskılar oluģturulmaktadır. Zira karapara, mücadelenin zayıf olduğu ülkeleri kolaylıkta bulabilmekte o ülkelere giderek aklanmıģ bir halde geri dönebilmektedir. Bu çalıģmalar sonrasında karapara ile mücadelede bir takım ilerlemeler kayd edilmiģtir. Karapara ile mücadele yapılan uluslararası giriģimlerin kapsamı büyütüldükçe olumlu sonuçlara ulaģılabilinir. Karapara ile aklamada suçun yapısı, iģleniģ Ģekilleri, nedenleri, sonuçları iyi bilinir ve devletler bu konuyla mücadele amacıyla iģbirliği hususunda gerçekten dürüst, içten kararlar alır, bu yönde cesur ve fedakâr giriģimlerde bulunurlarsa eminiz ki devlet suça değil suç devlete boyun eğmek zorunda kalacak ve böylelikle karapara ve karapara aklama ile etkin bir mücadele yapılmıģ olacaktır. 21

KAYNAKÇA AKAR, Yıldırım, Karaparanın Aklanması, SPK Yay No:90, Eylül 1997 YILDIRIM, Akar, (1997), Karaparanın Aklanması, Ankara: TĠSAMAT Basım Sanayi AYKIN, Hasan, Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadelenin Küresel Boyutu, T.C Maliye Bakanlığı Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı, Yayın No: 2010/406, Ankara 2010 AYKIN, Hasan, Karaparanın Aklanmasıyla Mücadele Konusundaki Temel Uluslararası Metinler Ve OluĢumlar, Uluslararası Ekonomik Sorunlar, sayı 25, Mayıs 2007, ISSN:106-8431, ss.33-40 ÇELĠK, Kuntay, GÜLER Kadir, KOÇAĞRA Selen IĢık, Karapara Aklama Tanımı AĢamaları Yöntemi ve ilgili Uluslararası ÇalıĢmalar,Ankara 2000 DEĞĠRMENCĠ, Olgun. Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama Suçu (Kara Para Aklama Suçu), Turhan Kitabevi, Ankara, 2007 dergisi, S:19,1996 Emniyet Genel Müdürlüğü, (1999), Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine ĠliĢkin Yasal Düzenlemeler, Bakancılık Dergisi, C. 1 ERGĠN, Ergül, Organize Suçlar ve Kara Paranın Aklanması, Ekonomik Suç ve Ceza Sempozyumu, TOBB Yayın no: 2005 25 Ekim 2005 ERGĠN, M. Okan, Finansal Sistem Aracılığıyla GerçekleĢtirilen Kara Para Aklama Yöntemleri, Eylül 2001, Merkez Bankası TeftiĢ Raporları, Rapor no 15 ERGÜL, Ergin, Karapara Endüstrisi ve Aklama Suçu,Yargı yay,ankara 2001 ERGIN, Ergül,, (2005), Karapara Ekonomi ve Aklama Suçu, Ankara: Adalet Yayınevi GÜNER, Sedat, Organize Suç Örgütleri, Kara Para ve Aklanması, Bilgi Yayınevi 2003 HALĠM, Ġpek,, (2000), Bir Sorun Karapara ve Karaparanın Aklanması, Ġstanbul: Beta Yayıncılığı ÖZSOYLU, A. Fazıl, Yer altı Ekonomisi, Akçağ yayınları, Ankara 1999 ÖZSUCA, Hatice Banu, Avrupa Topluluk Hukukunda Bankaların Karaparanın Aklanması için Kötüye Kullanılmaktan Korunması, AÜ sosyal Bilimler Enstitüsü,Yayınlanmamıs Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1993 SAATÇI, Banu, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine iliģkin Uluslararası giriģimler, Bankacılar SACĠT, Yılmaz,, Kara Paranın Aklanması ve Türkiye Boyutu, Doktora Tezi, Dumlupınar Üniversitesi, SBE, 2006 22

ġen, Furkan, YALÇIN, Ersin, GLOBAL BĠR SUÇ: SUÇTAN ELDE EDĠLEN GELĠRLERĠN AKLANMASI VE ORTAYA KOYDUĞU SORUNLAR, Polis Bilimleri Dergisi Cilt:9 (1-4) TAġDELEN, Aziz, Vergi Hukuku Kurallarının Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesindeki Önemi, Türkiye de Vergi Kayıp ve Kaçaklar ve Önlenmesi Yolları, 19.Türkiye Maliye Sempozyumu,10-14 Mayıs 2004, Belek/Antalya TEKĠNALP, Gülören ve TEKĠNALP Ünal, Avrupa Birliği Hukuku, Beta Yayınevi, Ġstanbul, 2000 http://www.masak.gov.tr/sucgelirlerininaklanmasi/uluslararasi_mucadele.htm#308(29 2011) http://www.masak.gov.tr/sucgelirlerininaklanmasi/uluslararasi_mucadele.htm#308(29 2011) Nisan Nisan http://www.masak.gov.tr/sucgelirlerininaklanmasi/genel_bilgi.htm# (5 Mayıs 2011) 23