Benzer belgeler
Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ


ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

GERÇEĞİN PEŞİNDE: ISAAC NEWTON ÖLÜMÜNÜN 290. YILDÖNÜMÜNDE BİLİMİN SERÜVENİ

17 ÞUBAT kontrol

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn


ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Teknoloji Tarihi. Teknoloji Tarihi. Teknoloji Tarihi. Ateş. Ok ve yay. Teknoloji Tarihi. Teknoloji Tarihi. Teknoloji Tarihi. Tekerlek.

Kanguru Matematik Türkiye 2015


Kanguru Matematik Türkiye 2017

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

MİLLATTAN ÖNCEKİ BULUŞLAE Mısır ilk hassas takvim yapıldı

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI



ünite1 Sosyal Bilgiler

FEN BÝLÝMLERÝ. TEOG-2 DE % 100 isabet

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

AÐLAYAN VAKIF ESERLERÝ SERGÝSÝ

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.


Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Bâlî Paþa Camii. Âbideler Þehri Ýstanbul

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı


Simge Özer Pýnarbaþý

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

Kanguru Matematik Türkiye 2015

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. Flaþ... Flaþ...Flaþ... Görülmemiþ kampanya Yýlýn Adamý olmak çok ucuz

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için

Arkamdan yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanýmda yürü, böylece ikimiz eþit oluruz. (Ute Kabilesi Atasözü) BÜRO

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

m3/saat AISI

BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ MATEMATÝK

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

Sessizliktir Her Þeyin Ötesi. Hani, sýradan hayatlar vardýr; hüzünle astarlanmýþ ruhlarýn. sessizliðini akseder suretleri.


Mine Haným sevinçliydi, mutluydu. Ýçinden gülmek, türkü söylemek, oynamak geliyordu. Bilmediði, ayrýmýnda olmadýðý bir coþku vardý içinde.

K U L L A N I C I E L K Ý T A B I


Nokia Þarj Baðlantý Kablosu CA-126

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Hoþ geldiniz. Çabuk baþlama kýlavuzu. philips. 1 Baðlantý 2 3. Kurulum. Kullaným

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

FÝYATLAR A. FÝYATLARDAKÝ GENEL GÖRÜNÜM

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)


Sertab Erener. Acýt Canýmý. Söz: Sertab Erener. Müzik: Demir Demirkan, Sertab Erener. En gizli bahçelerim. Islandý yaðmurunla. Açýldý her damlada

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor


Azıcık şundan, azıcık bundan, Azıcık yumurta kabuğundan; Bir çanak yaptım a dostlar Ne bulgur kazanı ne hamsi tavası, Görenler sanır bülbül yuvası.

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz eylül 2005/sayý 88 Aðustos 2005 Aðustos 2005 Aðustos

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

Ahmet NARÝNOÐLU Keþan Kaymakamý

Üçgenler Geometrik Cisimler Dönüþüm Geometrisi Örüntü ve Süslemeler Ýz Düþümü

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

SÖZLÜKTEN NASIL YARARLANIRIZ?

Beijing 2008 Olympic Games

ÇOK DÝLLÝ ÇOCUÐUN KONUÞMASI VE DÝLÝNÝN GELÝÞMESÝ NASIL DESTEKLENMELÝ

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Minti Monti. Uzayı Keşfetmek İster misin? Uzayı Nasıl Keşfettik? Haydi Uzay Aracı Tasarla Evrenin En Sıradışı Gökcismi: KARADELİK Ay'a Yolculuk

Bolkar Daðlarý. AKD054 Acil Gerileme (-1)

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Transkript:

Tarihten edebiyata, Ýslamî kaynaktan saðlýklý yaþama, kültüre, eðitime kadar onlarca konunun yer aldýðý "sanal" bir dergi Kardelen Seçkisi. Öyle sýradan, bilindik, bilmem kaç kere tekrar edilmiþ konularý ihtiva etmiyor. Aksine konular ve içerikleri öylesine güzel araþtýrýlmýþ ve hazýrlanmýþ ki gerçekten günlük hayatta insanýn ihtiyaç duyabileceði ve bilmesi, öðrenmesi gereken konulardan hazýrlanmýþ. Okurken sýkýlmak bir yana, Kardelen Seçkisinin son sayfasýna geldiðinizde "ne çabuk bitti onca sayfa" diye tadýna doyamadýðýnýz için hayýflanmamak elinizde deðil. Sözün özü, Kardelen Seçkisi sizin için ve size gerekli olabilecek her konuda araþtýrmalar yapmýþ ve okumanýz için size sunulmuþ sanal bir mektep hüviyetindedir. Bayram AKCAN - Ýstanbul Gazeteci Yazar SUBAT. 2008 www.uyanis.com.tr

ÝÇÝNDEKÝLER Bunlarý Biliyor Musunuz? 3 Ýcatlar Kronolojisi 5 Aile Modelleri 11 Mehmet Akif in Çocukluk Hatýralarý 13 Yorgancýnýn Çocuklarý 16 Sultan Ýkinci Bayezid 18 Aksaray Güzelyurt 23 Deyim Öyküleri 24 KARDELEN SEÇKÝSÝ

Tarihten Alacaðýmýz Dersler Vardýr 1 Bunlarý Biliyor Musunuz? Çaðdaþlaþma Yolunda l930'lu yýllarýn Türkiyesi'nin Urla gibi bir Ege þehrinde dahi açlýktan insanlarýn öldüðünü... Ortalama bir memurun aylýk maaþýnýn 50 lira olduðu bu dönemde, çaðdaþlaþma yolunda(!) 75 000 lira gibi büyük paralar ödeyerek heykel yaptýrdýðýmýzý (1) Kendinizi Türklere Emanet Edin 16. yüzyýlda Osmanlý Devleti'nin geliþme yolu üzerinde direnmiþ ve Türk ordularý ile savaþa tutuþmuþ olmasýndan dolayý Katolik Avrupa tarafýndan kendisine "Hýristiyanlýðýn þövalyesi" unvaný verilen Boðdan Beyi Büyük Stefan'ýn ölüm döþeðin de, evlatlarýna gayet ibretli bir þekilde: "Belki de yakýnda himayeye muhtaç olacaksýnýz Asla Rus'a yanaþmayýn. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler" diyerek nasihat ettiðini (2) Talan Edilen Mirasýmýz Þanlý Osmanlý Devleti'nin kurucusu Osman Gazinin mübarek anasý Hayme Hatunun Domaniç teki türbesini ulu hakan Abdülhamid Han'ýn, ecdadýna hürmetinin ifadesi olarak büyük bir itina ile tamir ettirip pencerelerini atlas perdelerle kaplattýrdýðýný ve zeminini de Hereke dokumasý muhteþem bir halý ile döþettiðini... Daha sonralarý iþ baþýna gelen Halk Partisi döneminde ise o muhteþem halýnýn türbeden gasp edilerek, partinin Ýnegöl ilçe yöneticilerinin kapýlarýna paspas yapýldýðýný ve atlas perdelerinin de kaymakamlýk binasýnda kullanýldýðýný... (3) Ecdadýmýzýn Silinmez Ýzleri 1976 yýlýnda Suudi Arabistan ýn Cidde þehrinde, deniz suyunu tatlý suya çeviren bir tesisin açýlýþýndan sonra meslektaþlarý ile sohbete giriþen dönemin Türkiye Büyükelçisi Necdet Özmen'in bir ara söze: "Bu Suudi Arabistan'ýn ilk tuzdan arýtma tesisidir" diye baþlamasý üzerine Fransýz Büyükelçisinin hayretler içinde kalarak:"no... Sör... Bu Suudi Arabistan'ýn ilk tuzdan arýtma tesisi deðildir. Ýlki Osmanlýlarýn 1800.lü yýllarýn sonunda yaptýðýdýr" diyerek ecdadýmýzýn eþsiz mirasýndan habersiz yaþayan elçimizi mahcup ettiðini (4) Bitmeyen Osmanlý Sevgisi Balkanlar'dan Orta Doðu'ya kadar büyük bir coðrafyanýn 1. Cihan Savaþýndan sonra elimizden çýkmasýna raðmen, o topraklarda yaþayan halkýn hala büyük bir hasretle "Osmanlý, Osmanlý" diye sayýkladýðýný. Budapeþte'den gelen bir yazarýmýza bir Boþnak ýn. "Madem ki Ýstanbul'a gidiyorsun Allah aþkýna o þehrin topraðýný benim için öp Allah benim canýmý Ýstanbul'u görmeden almasýn! dediðini Trablusgarp daki ihtiyar Cezayirlilerin, boyunlarýna muska diye Osmanlý parasý taktýklarýný (5) Biliyor muydunuz? Avrupa'da Akýncý Korkusu 1534 yýlýnda Viyana'daki St. Stephen Katedrali'nde Osmanlý akýncýlarýnýn yaklaþtýðýný görüp çan çalarak haber vermekle vazifeli bir memuriyetin ihdas edildiðini ve bu memuriyetin ancak 1956 yýlýnda, Viyana Belediye Meclisince artýk bir Osmanlý tehlikesi kalmadýðýndan, bu vazifenin lüzumu yoktur" diye bir karar alýnarak iptal edildiðini...(6) 3 BUNLARI BÝLÝYOR MUSUNUZ?

4 Cennette Yer Osmanlý Devleti'nin zirvelerde þahlandýðý, akýncýlarýnýn Avrupa içlerinde at oynattýðý bir dönemde kilisede bir papazýn vaaz verirken "Dünya hâkimiyetinin Türklere fakat Cennet'in de kendilerine ait olduðunu... " söylemesi üzerine bu taksime aklý yatmayan cemaatten bazýlarýnýn büyük bir ümitsizlik içinde: "Dünyada bizi yurtlarýmýzdan çýkaran Türkler hiç Cennet'te yer býrakýrlar mý?" dediklerini...(7) Batýþýn Remzi Yükseliþ dönemimizin ruhunu yansýtan mütevazý Topkapý Sarayýna karþýlýk, yýkýlýþýmýzý remzeden Varsay taklidi Dolmabahçe Sarayýnýn Avrupa'dan borç alýnan para ile 9 ton altýn ve 41 ton gümüþ kullanýlarak inþa edildiðini... (8) Þehzade'nin Dolmabahçe Sefasý Ýsmet Ýnönü'nün Cumhurbaþkanlýðý yaptýðý dönemde, oðlu Ömer Ýnönü nün gerek talebelik gerekse daha sonraki yýllarda koskoca Dolmabahçe Sarayýný ikametgah olarak kullanýp, yattýðý bir oda için bütün sarayýn kaloriferlerini yaktýrdýðýný ve ayrýca bu þehzadenin sarayda kadýnlý kýzlý gece alemleri düzenlediðini... Bütün bu olanlarýn dönemin Millet Meclisinde ciddi tartýþmalara yol açtýðýný ve o gün mecliste bulunan baba Ýnönü nün kulaklýðý takýlý olduðu halde müzakereleri iþitmemezlikten geldiðini (9) Aðaca Asýlan Zekat Parasý Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir müslümanýn günlerce dolaþýp yýllýk zekatýný verebileceði fakir birini arayýp bulamadýðýný Bunun üzerine zekatýnýn tutarý olan parayý bir keseye koyarak Caðaloðlu'ndaki bir aðaca asýp, üzerine de: "Müslüman kardeþim, bütün aramalarýma raðmen memleketimizde zekatýmý verecek kimse bulamadým. Eðer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye yazdýðýný.. Ve bu kesenin üç ay kadar o aðaçta asýlý kaldýðýný (10) Nebiler Sultaný nýn Güzellikleri Aþk bahçesinin yanýk bülbülü Hazreti Mevlana'nýn, Peygamberimiz'in (sav) üstün vasýflarýyla alakalý olarak: Nebiler Sultaný'nýn (sav) vasýflarýnýn þerhini eðer ben devamlý, durmadan söylesem, yüzlerce kýyamet geçer de o yine bitmez. dediðini... Sahabe efendilerimizden Amr bin As'ýn (ra): Benim gözümde Resulullah'dan (sav) daha sevgili, benim gözümde Ondan daha büyük bir kimse yoktur. Ne var ki, Ona olan tazimimden gözüm doya doya Ona bakamýyordu dediðini... Ýmam Kurtubi'nin de "Nebiler Nebisi'nin (sav) güzellikleri bize tamamýyla gösterilmemiþtir. Gösterilmiþ olsaydý, gözlerimiz Ona bakmaya takat getiremezdi " diyerek Ýki Cihan Saadet Güneþ inin güzelliklerini bir nebzecik olsun anlatmaya çalýþtýklarýný..(11)biliyor muydunuz? K 1-Kafkas, Mehmet; Geçmiþi Bilmek, cilt 1, Nil Yay., Ýzmir/l993, s.231 2-Apuhan, Recep Þükrü; Ruhumda Darp Ýzi Var, Timaþ, Ýst/1990 3-Apuhan, Recep Þükrü; Batý'nýn Daraðacýnda Ýsyan, Timaþ, Ýst/1989 s.50 4-Apuhan, Recep Þükrü; Ruhumda Darp Ýzi Var, Timaþ Ýst/1990, s. 41 5-Yakýn Tarihimiz, 6 Eylül 1962, cilt 3, sayý: 28 s. 42. Vatan Gazetecilik A.Þ Ýst/1962 6-Refik, Ýbrahim; 'Akýncý Millet" Sýzýntý, sayý: 143, Aralýk/1991 s. 479 7-Köseoðlu, Nevzat; Türk Medeniyeti Üzerine Düþünceler, Ötüken Yay. Ýst / 1990, 260 8-Gerger, Mehmet Emin; Tanzimat'tan AET. 'ye Türkiye, Ýnkýlab Yay. Ýst / 1989, s 42 9-Gürkan, Ahmet; Ýsmet Paþa'nýn Beytülmali, Ayyýldýz mat.a.þ. Ankara/ 1970, 5. 22 10-Altýnoluk Dergisi, Þubat/1994, sayý: 96, s. 7 11-Bursalý, Mustafa Necati; "Hilye-i Saadet",Köprü dergisi Temmuz/l990 sayý:40,s 6 s 136 BUNLARI BÝLÝYOR MUSUNUZ?

Ýcatlar Kronolojisi MÖ 287 Kaldýraç ve vida kullanarak pek çok deðerli mekanik aygýt icat eden Arkhimedes doðdu MÖ 10 civarý Romalý mimar Vitruvius bir vinç tasarladý. 999 Milattan sonra bir keþiþ tarafýndan mekanik saat icat edildi. MÖ 4241 Olaylarýn hassas olarak tarihlenebildiði ilk yýl. Bu, Mýsýrlýlarýn takvimi yapmalarýyla mümkün oldu. MÖ 3200 civarý Mezopotamyalý Sümerler yazýyý kullanan ve tekerleðin resmini çizen ilk halk oldu. MÖ 3000 civarý Babilliler ilk toplama makinesi olan abaküsü icat etti. MÖ 1300 civarý Suriyeliler kendi alfabelerini geliþtirdi. MÖ 700 Lidya'da (bugünkü Türkiye'de) mallarýn alým satýmý için ilk kez para kullanýldý. 1000 civarý Çinliler havai fiþek yapmak ve iþaret göndermek için barut kullandý. 1045 civarý Çin'de Pi Cheng portatif matbaa harflerini icat etti. 1280 Ýlk gözlük Ýtalya'da yapýldý. 1450'ler Johannes Gutenberg'in baský makineleri kitap üretiminde çýðýr açtý. Bunun sonucunda yeni icatlar hakkýndaki bilgilerin yayýlmasý hýzlandý. 1452 Birçok makine icat eden sanatçý Leonardo da Vinci doðdu. 1569 Flaman haritacý Mercator, yeni bir harita yapma yöntemi geliþtirdi. www.uyanis.com.tr 5 ÝCATLAR KRONOLOJÝSÝ

1592 Galileo, cisimleri 30 kez büyüten bir teleskop yaptý. 1614 Ýskoçyalý matematikçi John Napier logaritma cetvelini icat etti. 1642 Blaise Pascal, babasýnýn vergi hesaplarýnda kullanmasý için bir toplama makinesi icat etti. 1643 Evangelista Torricelli, hava basýncýný ölçmek için þimdi cývalý barometre denilen cihaz icat etti. 1656 Christian Huygens, Galileo'nun fikirlerine dayanan hassas bir sarkaçlý saat tasarladý. 1665 Robert Hooke'un Küçük Çizimler adlý kitabýndaki çizimler, yeni mikroskoplarýn gücünü gösteriyordu. 1668 Isaac Newton ilk aynalý teleskopu yaptý. 1698 Thomas Savery'nin yaptýðý ilk buhar makinesi, su altýnda kalan madenlerdeki suyu dýþarý pompalamada kullanýldý. 1733 Ýngiliz bir dokumacý tarafýndan icat edilen "uçan mekik" adýndaki alet bir kiþinin bir günde üretebileceði kumaþ miktarýný ikiye katladý. 1771 Richard Arkwright'ýn suyla çalýþan çýkrýðý eskiye göre çok daha saðlam pamuk ipliði üretiyordu. 1778 Joseph Braham'ýn yeni tuvalet sistemini icat etmesiyle ev içi saðlýk koþullarýnda önemli bir geliþme kaydedildi. 1783 Marquis de Jouffroy d'abbans ilk buharlý gemiyi yüzdürdü. 1783 Montgolfier Kardeþler bir sýcak hava balonunu baþarýyla uçurdu. 1797 Bir Fransýz, balondan paraþütle atlayarak paraþütün önemini gösterdi. 1801 Ýlk denizaltýlardan olan Nautilus ilk yolculuðunu tamamladý. 1804 Richard Trevithick raylar üzerinde giden ilk buharlý lokomotifi yaptý. 1814 Friedrich König elle çalýþan matbaadan çok daha hýzlý olan buharlý matbaayý geliþtirdi. 6 1815 Humphry Davy, madenlerde çalýþmayý çok daha güvenli hale getiren bir madenci lambasý icat etti. ÝCATLAR KRONOLOJÝSÝ

1837 Isambard Kingdom Brunel, ilk kýtalararasý buharlý gemiyi yüzdürdü. 1837 Ýki Ýngiliz mucit William Cooke ve Charles Wheatstone ilk elektrikli telgraf makinesini yaptý. www.uyanis.com.tr 1819 Augustus Siebe basýnçlý bir dalgýç elbisesi tasarlayarak insanlarýn daha derinlere dalabilmesini saðladý. 1821 Charles Babbage, karmaþýk matematiksel tablolarý otomatik olarak hesaplamak için tasarladýðý "fark makinesi"nin üzerinde çalýþmaya baþladý. 1826 Fransýz fizikçi Joseph Niepce tarihteki ilk fotoðrafý çekti. 1829 George Stephenson, en iyi buharlý lokomotif tasarlama ve yapma yarýþmasýný kazandý. Rocket adlý bir lokomotif üretti. 1830 Ýlk dikiþ makinesi Fransýz terzi Barthelemy Thimonnier tarafýndan tasarlandý. 1836 Samuel Colt, yaptýðý hýzlý ateþ eden tabanca "altýpatlar"ýn patentini aldý. 1839 Louis Daguerre vesikalýk fotoðraflarda çok tutulan daguerrotype fotoðraf tekniðini icat etti. 1843 Samuel Morse, telgraf mesajlarýnda kullanýlmak üzere nokta ve çizgilerden oluþan ünlü mors alfabesini icat etti. 1846 Amerikalý bir diþçi bir çene ameliyatýnda acýyý hissettirmemek için eter kullandý. 1848 Ýlk yürüyen merdiven, New York'ta turist çekmek için kuruldu. 1849 Çengelli iðne icat edildi. 1857 New York'ta bir dükkan asansörü olan ilk bina oldu. 1860 Belçikalý Etienne Lenoir ilk içten yanmalý motoru yaptý. 1863 Ýlk metro (yeraltý demiryolu) hattý Londra'da iþletmeye açýldý 1868 Bir gazetenin yazý iþleri müdürü olan Christopher Sholes ilk kullanýþlý daktiloyu yaptý. 1872 Fotoðrafçý Eadweard Muybridge ilk ardýþýk fotoðraflar dizisini çekti. 1876 Alexander Graham Bell ilk telefon konuþmasýný yaptý. www.uyanis.com.tr 1876 Amerikalý üretken mucit Thomas Edison icatlar fabrikasýný kurdu. 7 ÝCATLAR KRONOLOJÝSÝ

1877 Edison fonografý icat etti. KARDELEN SEÇKÝSÝ 1878 Joseph Swan elektrik ampulünü icat etti. 1879 Ernst von Siemens elektrik döþenmiþ bir hat üzerinde giden ilk elektrikli treni sergiledi. 1881 Emile Berliner, yassý plaklar kullanan ilk gramofonu yaptý. 1884 Hiram Maxim ilk makineli tüfeði tanýttý. 1885 Fizikçi Heinrich Hertz elektromanyetik dalgalarýn varlýðýný gösterdi. 1885 Avusturyalý kimyacý Carl Auer, muma göre daha kullanýþlý ve güvenli olan bir havagazý lambasý icat etti. 1886 Linotip adlý makine, gazetelerin ve kitaplarýn daha hýzlý hazýrlanmasýný saðladý. 1889 Edison'un yardýmcýsý Charles Batchelor sinema filmlerinin seslendirilmesi üzerine deneyler yaptý. 1890 Daimler motor þirketi, dört tekerlekli ve akaryakýtla çalýþan otomobil üretimine baþladý. 1890 Herman Hollerith'in icat ettiði elektrikli sayma makinesi sayesinde Amerika'da nüfus sayýmý iþlemi çok hýzlý bir þekilde sonuçlandýrýldý. 1895 Paris'te Lumiere Kardeþler 10 hareketli filmden oluþan bir gösteri yaptý. 1898 Valdemar Poulson, modern teybin öncüsü olan bir cihaz yaptý. 1901 King Camp Gillette, kullanýldýktan sonra atýlan ilk güvenli traþ býçaðýnýn patentini aldý. www.uyanis.com.tr 1902 Ýtalyan Guglielmo Marconi, Manþ Denizi üzerinden radyo dalgalarýyla mesaj iletmeyi baþardý. 1903 Amerikalý Wright Kardeþler ilk motorlu uçaðýn uçuþunu gerçekleþtirdi. 8 1888 George Eastman, Kodak no.l adlý fotoðraf makinesini üretti ve müþterilerinin filmlerini banyo etti. 1903 Henry Ford, yeni araba fabrikasýyla seri üretim tekniðini getirdi. ÝCATLAR KRONOLOJÝSÝ

1903 Willem Einthoven, kalbin iþleyiþini kaydeden elektrokardiyografi cihazýný icat etti. 1904 John Fleming'in geliþtirdiði cam diyotlar radyo cihazlarýnýn vazgeçilmez parçasý oldu. 1908 Adýný mucidinin adýndan alan Geiger sayacý radyasyonu saptamak ve ölçmek için kullanýlmaya baþlandý. www.uyanis.com.tr 1933 Ýki Alman bilim adamý Max Kroll ve Ernst Ruska elektron mikroskobunu yaptý. 1933 Bir kedinin gözünün araba farlarýný yansýtmasýndan esinlenen Percy Shaw, sürücülerin dikkatini yol çizgilerine çeken kedigözünü icat etti. 1935 Alman þirketi AEG, sesi kaydetmek için plastik manyetik teyp bandýný geliþtirdi. 1937 Dünyanýn en büyük zeplini Hindenburg'un yanýp 35 yolcunun ölmesinden sonra zeplinle taþýmacýlýktan vazgeçildi. 1938 Macar mucit Lazlo Biro, biro da denilen bilye uçlu tükenmez kalemi icat etti. 1938 Amerikalý Chester Carlson ilk fotokopi makinesini icat etti. 1909 General Electric þirketi elektrikli ekmek kýzartma makinesini yaptý. 1923 Ýki Ýsveçli mucit ilk buzdolabýný tasarladý. 1925 Londra'da trafik lambalarý kullanýlmaya baþlandý. 1939 Ýgor Sikorsky adlý bir Rus mühendis tarafýndan ilk helikopter yapýldý. 1942 Wernher von Braun, AImanya'nýn ilk uzun menzilli füzesi olan V-2'yi fýrlattý. 1942 Enrico Fermi, ABD'nin Chicago kentinde, nükleer enerjinin denetim altýna alýnabildiði bir nükleer reaktör yaptý. 1926 John Logie Baird ilk televizyon görüntüsünü baþarýyla iletti. 1926 Robert Goddard ilk sývý yakýtlý roketi fýrlattý. 1928 Bir Amerikan icadý olan seloteyp günlük yaþama girdi. 1929 Philip Drinker, hastalarýn solunum yapmasýna yardým etmek için "demir ciðer"i icat etti. 9 ÝCATLAR KRONOLOJÝSÝ

www.uyanis.com.tr 1962 Telefon konuþmalarýnýn yanýnda canlý televizyon görüntülerini de ileten Telstar adlý uydusu fýrlatýldý. 1977 Dünya'nýn tekrar kullanýlabilen ilk uzay gemisi olan Uzay Mekiði, ABD tarafýndan fýrlatýldý. 1982 Philips ve Sony þirketleri kompakt diski çýkardý. 1987 Ýlk sayýsal ses bantlarý (DAT) üretildi. 1945 Amerikalý mucit Percy Spencer, ilk mikrodalga fýrýný tasarlayarak patentini aldý. 1945 ABD, Japonya'nýn Hiroþima ve Nagasaki þehirlerine atom bombasý attý. 1990 Yüksek netlikte televizyon (HDTV) yayýný ilk kez yapýldý. K Kaynak: Leonardo'dan Edison'a Mucitler, Tübitak Popüler Bilim Kitaplarý 10 1946 John Mauchy ve John Eckert'in geliþtirdiði, Amerika'nýn ilk elektronik bilgisayarý ENIAC halka gösterildi. 1947 Edwin Land bir dakikadan az bir sürede siyah beyaz fotoðraf çýkaran polaroid makineyi icat etti. 1948 Amerikalý üç bilim adamý John Bardeen, Walter Brattain ve William Shockley transistör denilen bir cihaz icat ederek elektronik devrelerin çok daha küçülmesini saðladý. Daha sonra, bu icatlarýyla Nobel Ödülü aldýlar. 1957 Sovyetler Birliði tarafýndan Dünya'nýn çevresinde dönen insan yapýmý ilk cisim Sputnik I fýrlatýldý. 1959 Christopher Cockerell tarafýndan tasarlanan hoverkraft halka gösterildi. 1960 Theodore Maiman ilk lazeri yaptý. 7. SAYI ÝCATLAR KRONOLOJÝSÝ

Özgünlük ve Seçicilik Kazandýrmada Aile Modelleri Saðlýklý Aile Modeli Bu tipteki ebeveynler; hassas, duyarlý, sezgileri güçlü, yaratýcýlýk özellikleri ön planda olan birer anne-babalardýr. Kendi his ve düþüncelerini tahlil edebilen, farkýndalýklarý yüksek, duygularý ve içsel dürtüleri ile temas halinde ve benliklerini arayan kimselerdir. Güçlü sezgileri sayesinde hem kendilerine hem de aile ve sosyal çevresindeki kimselere karþý çok duyarlýdýrlar. Bu hassasiyetleri, onlarýn evde çocuklarýnýn, dýþarda diðer insanlarýn duygu, düþünce ve dünyaya bakýþ açýlarýný anlamalarýný saðlar. Bir birey olduðu için herkesin mutlak bir deðerliliði olduðunu düþündüklerinden, insanlarýn bireyselliðine, özel hayatlarýna ve ihtiyaçlarýna özel bir saygý gösterirler. Eþinin, dostunun, çocuklarýnýn hayatlarýný kontrol etmeye çalýþmadan hayatta kendi yollarýný bulmalarýna izin verirler. Bu yüzden, iyi birer anne-baba, iyi bir arkadaþ, iyi bir dinleyicidirler. Ýnsanlarý kendi tatminleri için kullandýklarý bir nesne olarak deðil, deðer verilmesi gereken varlýklar olarak görürler. Kendini, özünü evrendeki var oluþ nedenini aramayý kendine gaye edinen bu tip ebeveynler, bu sorularýn yanýtlarýný bulmak için kendi içlerine dönerler. Bu derin iç dünyalarýnda sahip olduklarý bir çok þeyin hatta sýfatlarýný, arkadaþlýk, anne-babalýk rollerini ve tüm bunlarýn gerçek anlamýný sorguladýklarýnda yoðun bir hüzün ve boþluk duygularýyla kuþanýrlar. Fakat bu melankoli, onlarý dünyadan koparmak yerine evrenin sýrlarýna baðlar. Yaþamdaki bu tatlý hüznü dost edinir, ümitsizliðe karþý yaþamaya devam etmek için gereken cesareti aramaya devam ederler. Bu onlarýn, duygularýnýn karmaþasýndan kurtulmalarý deðil, akýntýya karþý aþacak bir yol bulabilmeleridir. Böylece hayatta kötüden iyiyi, ümitsizlikten ümidi, saçmalýktan anlamý çýkarmayý baþararak daha faydalý olacaklardýr. 11 AÝLE MODELLERÝ

12 Tüm tecrübelerini hem kendileri için hem çocuklarý için deðerli birer derse dönüþtürürler. Sahip olduklarý güçlü yaratýcýlýk, hayal zenginliði ve estetik duygularýyla hem kendilerini yeniden keþfeder, ayný zamanda da çevrelerindeki kimselerin hayatlarýna güzellik ve zerafet katarlar. Bu tip ebeveynlerden çevresinin öðrenecekleri çok þey vardýr... Çocuklarýyla Ýletiþiminde; bu tarza sahip olan anne-babalarýn sezgi, yaratýcýlýk, þefkat ve sýcaklýk yönünden çocuklarýna verecek çok þeyleri vardýr. Bu ebeveynler, çocuk sahibi olmanýn güzelliði ve harikalýðýný yoðun olarak hissettikleri gibi diðer ebeveynlere nazaran onlarý erdemli birer birey olarak yetiþtirmenin ýstýrabýný çokça yaþarlar. Bunun bir yansýmasý olsa gerek; çocuklarýna dünyayý kural ve kaidelerine uygun nasýl yaþamak gerektiðinden çok, kendi bireyselliklerini keþfetmeleri yönünde neden/hangi amaçlarla yaþamalarý gerektiðini anlatýrlar. Böylece hayal ve ideal sahibi olmalarý yönünde onlarý teþvik ederler. Çocuklarýndan gelen sinyaller karþý daima açýk olduklarý için onlarýn ilgi, yetenek alanlarý ve his dünyalarýna karþý farkýndalýklarý yüksektir. Ýlgi sahalarý ne olursa olsun onlarý takdir eder ve desteklerler. Çocuklarýyla ilgili baþkalarýnýn pek önemsemeyeceði yönleri onlar için özel bir anlam ve önem taþýr. Ýç dünyalarýný çocuklarýyla daha çok paylaþabilirlerse çocuklarýyla birliktelikleri evreni ve yansýmalarýný keþfetme yolculuðuna dönüþebilir. Ailesiyle böyle bir birlikteliði paylaþan çocuk ilerde; kendisine ve çevresine karþý hassas, duyarlý, ilgili bireyler olur. Saðlýksýz Aile Modeli: Bu tipteki ebeveynler, özgüvensiz, keyifsiz ve depresif bir yapýya sahiplerdir. Çevreleri ve çocuklarýyla iletiþimlerinde kendilerine ve insanlara yabancýlaþma ve derin bir yalnýzlýk duygularý belirgindir. Bu duygularý onlarýn kendi içlerine çekilerek, dýþ dünyaya karþý kapatmalarýna neden olur. Bunun sonucunda hayatla baþ etmekte ve gündelik yaþama katýlmakta zorlanýrlar. Yaptýklarý en büyük hatalarý; mantýklarýný bir yana koyup fazlaca duygularýna göre davranmalarýdýr. Bir iþi yapmadan önce duygusal ihtiyaçlarýný yani sadece nasýl hissettiklerini göz önünde bulundurduklarý için realiteden kopmalar yaþarlar. Duygu dünyalarýndaki bu yorgunluk, karýþýklýk, duygusal olarak týkanmýþlýk onlarý gündelik yaþamlarýnda iþ göremez hale bile getirebilir. Bazen kendileriyle alakalý yoðunlaþýp sorumluluklarýný ve çocuklarýný ihmal ettikleri olur. Böylece insanlara yabancýlaþarak kýrýlgan hissederler, kendilerine, arkadaþlarýna ve özellikle ailelerine karþý saldýrgan davranýrlar. Yeterince sevilmediklerini ve istenmediklerini düþünerek ailelerine karþý içten öfke duyarlar. Aile içinde yaþadýklarý bu sorunlarýn temeli bir bakýma her þeyi kendilerine yönelik olarak algýlamalarýdýr. Bu tarza sahip ebeveynlerin kendilerini anlamalarý için özellikle olumsuz düþüncelerini anlamalarý gerekir. Ýnsanýn varlýðýnýn duygularýndan ibaret olmadýðýný gördüklerinde, olumsuz duygularýnýn da insanýn özündeki iyi yönleri ortadan kaldýrmadýðýný göreceklerdir. Çocuklarýyla Ýletiþiminde; Bu tarza sahip olan anne-babalarýn, kendilerine yönelmeleri ailede sorumluluklarýný ihmal etmelerine neden olabilir. Sýkýntýlý bir dönemden geçiyor veya bir þeyden dolayý kendilerini kötü hissediyorlarsa hareket etmekte aðýr ve düþünceler içinde isteksiz davranýrlar. Bu tutumlarý çocuklarýyla birlikteliklerini sýkýcý çoðu zaman sýkýcý hale getirir. Bu ebeveynlerin iç dünyalarýndan sýyrýlýp zaman zaman insan içine girmeleri, çocuklarýyla çeþitli etkinliklerde bulunmalarý iyi olur. Bu ebeveynler ailede hissettiklerin fazlaca vurguladýklarýnda duygularýný pek tanýmayan çocuklarýný kendi duygularý ile bunaltabilirler. Çünkü çocuklarý onlar kadar duyarlý olmayabilir. Ailesiyle böyle bir birlikteliði yaþayan bir çocuk büyüyünce, anne-babalarýnýn cezbedici büyüsünden etkilendikleri fakat onlarýn duygusallýðýndan ve iç sýkýntýlarýndan korktuklarýný dile getiriyorlar.k AÝLE MODELLERÝ

Mehmet Akif in Çocukluk Hatýralarý Þair Mehmed Akif (1883-1936), Kur an ve Sünnetle yoðrulmuþ kitabý "Safahat"ta ilk kez çocukluk hatýralarýný "Fatih Camii" þiirinde konu edinir. Þairin yetiþtiði atmosferi ve eðitimcilerin cami ve çocuk iliþkisini göstermesi açýsýndan bu þiir çok önemli bir örnektir. Bahsi geçen þiirinde Þair hiç unutamadýðý çocukluk günlerinden hatýralarýndan birini þöyle nakleder: Göðün elinin gecenin örtüsünü henüz açmadýðý, sabah rüzgârýnýn da sakin uykusundan uyanmadýðý bir demde müezzinin sesi yankýlanýr. Ýstanbul içinde ayrý bir þehir olan Fatih semalarýnda. Müezzinin hazin ve coþkulu sesiyle uyanan Akif, ruhuna akseden müezzinin terennüm ettiði evrensel çaðrýyý yataðýnda bir süre dinler. Ýçine dalga dalga yayýlan çaðrý, seher vaktinin sessizliðinde onu büyüler. Büyük bir coþkuyla yataðýndan kalkan Akif, abdestle donanýp camiye doðru yola koyulur. Daha ufuk açýlmamýþ, yüzünü gizlemektedir. Þair, karanlýðý sarýnmýþ yatmakta olan sokaklardan coþku içinde ilerler. Nihayet Sarýgüzel deki evlerinden Fatih Camisine doðru yürüyüþü bir meydanda sona erer. Çünkü Fatih Camii görünmüþtür. Coþkuyla meydaný geçen Akif, mabedin uyanýk olduðunu ve kendisini beklediðine tanýk olur. Caminin aydýnlýk kucaðýna sokulur ve küçük parmaklýklarla çevrilmiþ bir yere oturur. Kubbenin boþluðundaki yýldýz gibi kandilleri, parýl parýl sýralanmýþ ýþýklar kafilesini görünce çocukluk günlerini hatýrlar. Hatýralarýn þeridinde geçmiþ zaman, bir taze bahar buðusu, bir gül mevsimi gibi zihninden geçmeye baþlar. Geçmiþ zaman hatýralarý bir bir canlanýr zihninde. Akif de mazinin bu mesut hatýralarýný anlatmaya baþlar: 13 MEHMET AKÝF ERSOY

www.uyanis.com.tr 14 Babasý ipekli Tahir Efendi, sekiz yaþýndaki Akif e ve küçük kýz kardeþine akþamleyin erkenden camiye gitmeyi teklif eder. Yalnýz bir koþulu vardýr: Akif ve kardeþi camide uslu uslu oturacak, ses çýkarmayacak ve yaramazlýk da yapmayacaklardýr. Þayet yaramazlýk yapmaya niyetliyseler boþu boþuna camiye gitmelerine gerek yoktur. Evde oturmalarý daha evladýr. Akif ve küçük kýz kardeþi babalarýna uslu duracaklarýna dair söz verirler. "Sekiz yaþýnda kadardým. Babam gelir: "Bu gece, Sizinle Camie gitsek çocuklar erkence, giderseniz gelin amma namazda uslu durun; Meramýnýz yaramazlýksa iþte ev oturun!" Babalarý Tahir Efendi iki çocuðunu Fatih Camiine götürür götürmesine. Lakin tam bir takva adamý olan Tahir Efendi, büyük bir aþk ile büyük bir tevazu ve samimiyetle namaza durunca dünyayý unutup, dalar gider öte âlemlere. Ne çocuklarýný hatýrlar, ne de bir baþka þeyi. Deyip alýrdý beraber benimle kardeþimi, Namaza durdu mu, haliyle koyverir peþimi, Dalar giderdi. Ben artýk kalýnca azade. Ne âþýkane koþardým hasýrlar üstünde!" Babasýnýn namaza durmasýyla baþýboþ kalan küçük Akif e gün doðmuþtur artýk. Fýrsat bu fýrsattýr diyerek hasýrlar üzerinde büyük bir sevinçle, arzuyla koþmaya, zýplamaya baþlar. Hatta baþýndaki fes bile camideki bu koþma esnasýnda yere düþmüþ, sarýðý bozulmuþtur. O ise, bunlara hiç aldýrmadan hasýrlar üzerindeki koþmasýný sürdürür. Namazýn bitimine yakýn ise kendine çeki düzen veren küçük Akif, yapýlan duaya "âmin" demekten de geri kalmaz. Namazýn bitiminde yaþý elli beþlerde olsa da saçý sakalý epeyce MEHMET AKÝF ERSOY

aklaþmýþ olan babasý "Temiz" Tahir Efendi, çocuklarýný alarak her þeyden habersiz bir þekilde camiden çýkar ve eve doðru yola koyulur. Camide durmadan koþup, bir o yana bir bu yana atlayýp, zýplayan sanki o deðilmiþçesine Akif, eline feneri alarak arkasýnda yürümekte olan babasýna ve kardeþine ýþýk tutar. Eve varýr varmaz da camide koþuþturmaktan iyice yorulan Akif, bitap düþmüþ bir vaziyette derin bir uykuya dalar. Derken, mazinin kurutulmuþ gül yapraklarýný anýmsatan tatlý hatýralar geçidi de sona erer ve Þair, hakikatin koyulaþmýþ çehresiyle karþýlaþýr. Büyük bir coþkuyla secdeye kapanýr... Kanaatimce merhum Akif in þu hatýrasý da yine konuyu bütünüyle anlatmasý açýsýndan çok önemli bir örnektir: Babasý Hoca Tahir Efendi, icazet verirken Üstad, camide babasýnýn yanýna oturmuþ. Babasý: Oðlum, demiþ; baþka bir yerde otur, hoca efendilerin yanýnda oturulur mu? Ders vekili Köse Âsým Efendi: Býrak Tahir Efendi, demiþ; çocuk uslu uslu oturuyor. Bu gibi ihtifaller ömründe bir defa olur. Üstad diyor ki: Köse gibi camide bir adamýn böyle söylemesi tuhaf deðil mi? Þair Akif "Safahat" adlý devasa þiir kitabýnýn bir yerinde yukarýda zikrettiðimiz hatýralar da dâhil olmak üzere, çocukluk hatýralarýný "Çocukluk günlerinin gülümseyen hatýralarý" olarak niteler. Dolayýsýyla bu büyük Ýslâm þairinin yetiþmesinde, onun inancýyla bað kurmasýnda caminin büyük bir dahli olmuþ ve yýllar sonra bile yine Fatih Camii ndeki koþuþturmalarý onu sevgiyle, hasretle gülümsetebilmiþtir. Kýsacasý, Cami ile çocuklar arasýnda yakýnlaþmayý temin etmek, alýþkanlýk ve dostluk oluþturmak þüphesiz en önemli, en anlamlý eylemlerden biridir. Çocuklarýn cami içinde koþuþturmalarý ve tebessümleri namaz kýlanlarca olaðan karþýlanmalý ve çocuklara bilinçli bir þekilde titizlik gösterilip, anlayýþla davranýlmalýdýr. Çocuklarý namaz esnasýnda koþturduklarý, güldükleri için cezalandýrma cihetine giderek, camiden kovma gibi alabildiðince duyarsýzlaþýp cahilce hareket etmek yerine, çocuklarý camiye getirmenin yollarý aranarak, onlarýn camiyle, cemaatle, namazla tanýþmalarýna ortam hazýrlanarak gerçek mümin olmanýn erdemleri ortaya konulmalýdýr. Günahlarý yazýlmayan, günah defterleri boþ olan çocuklarýn namaz sýrasýndaki muziplikleri, yaramazlýklarý, gülümsemeleri büyüklerin ibadet arzusunu, özlemini azaltmak yerine, hasreti artýrýcý bir davranýþ biçimidir Ḋahasý, çocuklarýn namaz sýrasýnda koþturmalarý, gülmeleri büyüklerin namazlarýna "halel" getirmez, bilakis sevaplarýný artýrýr. Bu baðlamda, camilerin asýl iþlevlerine çocuklarla tanýþarak kazanacaklarý da büyükler tarafýndan bir an olsun hatýrlardan çýkarýlmamalýdýr... Fahrettin GÜN ~eðitimci~ 15 MEHMET AKÝF ERSOY

YORGANCININ ÇOCUKLARI 16 Sabahtan beri uðraþtýðý halde iþini hala bitirememiþti. Ýki oðlu dükkanýn önündeydi. O gün karnelerini almýþlar, kendisini sevindirmiþlerdi. Birisi ilkokul birinci sýnýftaydý, diðeri ikinci sýnýfta. Ýkisi de neþeyle oynaþýyordu. Ýnþallah evdeki biricik kýzým da büyüdüðünde aðabeyleri gibi olur. diye düþündü. Bir yandan gözü, parke taþlarýn üzerinde kaymaya çalýþan iki afacandaydý. Diðer yandan da ertesi günü nakýþlarýna baþlayacaðý yorgandaki son düzeltmeleri yapýyordu. Yýllarca bu iþi iyi yaptýðý, duvarlardaki birbirinden güzel renk ve nakýþtaki yorganlardan belli oluyordu. Bütün müþteriler ondan memnundu. Onun kadar böylesine güzel saten yorgan diken pek yok gibiydi. Hele yün yorganlarý daha bir incelikle dikiyordu. Satenlerden yünler dýþarý fýrlamasýn diye, araya elyaf yerleþtiriyordu. Gerçi onunla saten birleþince iðne pekiyi iþlemiyordu, parmak uçlarý periþan oluyordu ya, sonuç güzel olup da müþteri memnun olunca, çektiði zahmetlere deðiyordu. Elindeki yorganýn yünlerini yerleþtirmiþ elyafý da üstüne çekmiþti. Bu sefer ki yorganýn yünleri de bir baþka güzeldi. Müþterisi çok titiz birisi olduðundan yünleri özel yýkatmýþ, incelttirmiþti. Tam altý yorgan dikecekti. Birbirinden güzel renkte satenlere baktýkça içi gidiyordu. Birden eþinin sýzlanmalarý geldi aklýna. Hemen her gün: Bir de en iyi yorgancý olacaksýn, bak þu iki oðlan büyüdüler, hala bebeklik yorganlarýný kullanýyoruz, birer tane de onlarýn üstlerine diksen de, onlarýn üstündekilerden birini de bebeðe kullansam, battaniye yeterince ýsýtmýyor. diyordu. Bir ara gözünü yorgandan kaldýrdýðýnda oðlanlarýn birbirleriyle, parke taþlar üzerinde boðuþtuklarýný gördü. Þubat ayý olmasýna raðmen hava güzeldi. Yine de üþütebilir, hasta olurlar endiþesiyle seslenmek istediyse de elinden iþini býrakmak hoþuna gitmedi. Madem bu kadar uðraþtým yünleri yerleþtirdiðim kýsmý dikeyim de yarýna fazla iþ kalmasýn. Dedi kendi kendine. Bembeyaz yünlere baktýkça eþinin sözleri bir kere daha kulaklarýnda yankýlandý. Bir an þuursuzca elleri yünlere dokundu. Sýcacýktý, yanaðýna götürdü. Altý yorgandan þöyle birer avuç yün alsam, kim fark eder ki? Bu soru beyninde þimþek gibi çaktý. O zamana kadar yapmadýðý bir þeydi. Bunu düþündüðü için önce kendinden utandý. Fakat içine bir kere kurt girmiþti. Heyecanlandý. Duraksadý. Kalbi küt küt atýyordu. Daha fazla dayanamadý. Ellerini bir anda bembeyaz yumuþacýk yünlerin arasýnda buldu. YORGANCININ ÇOCUKLARI

Artýk hiçbir þey düþünemiyordu. Bir an önce çocuklarý için hazýrladýðý satenlerin içine yünü yerleþtirip, akþama nakýþlarýný da bitirerek eþine ve çocuklarýna sürpriz yapmak isteðiyle iþine biraz daha heyecanla sarýldý. Her þeyi büyük bir maharetle ve el çabukluðuyla yapýyordu. Artýk önceki tereddütlerden eser yoktu. Hep çocuklarýný düþünüyordu. Bir gün onlarýn çeyiz yorganlarýný da dikecekti. Fakat böyle acele etmeyecek. Yaptýðý en güzel nakýþ ve desenlerle süsleyecekti. Ýþine öyle dalmýþ, o kadar bitirme gayreti içindeydi ki havanýn karardýðýný fark etmemiþti. Sonunda en son düðümü atýp ipi kýrdý, derin bir nefes aldý. Acýktýðýný hissetti. Ayný zamanda çok sevdiði oðullarý geldi aklýna. Onlar da acýkmýþtýr, fakat ne de güzel oynadýlar, iyice oyundan hýzlarýný aldýlar, zaten bir dönem boyunca evden okula koþturdular. dedi. Neþeyle yorulmadan oynayan çocuklarýný gülümseyerek seyretti. Onlar için çalýþýyorum, ne yaptýysam onlar için yaptým zaten. dedi kendi kendine yaptýðý yanlýþa geçerli ve haklý bir sebep bulmuþtu. Bu düþünce kanayan vicdanýný biraz sanki rahatlatýr gibi olmuþtu. Her tarafý toplayayým da öyle çýkayým. diye düþündü. Bitirdiði yorganý koymak için de büyükçe bir çanta aramaya koyuldu. Bir an acý bir fren sesi duyar gibi oldu. Her halde yine duraktaki otobüse bindirmemek için hýz yapan bir taksi fren yaptý. Dedi. Dükkaný otobüs duraðýnýn hemen karþýsýnda olduðundan alýþkýndý bu tür olaylara. Yorganý yerleþtirmeye çalýþýrken, eþinin çoktandýr istediði þeyi gördüðü zamanki heyecanýný hayal etmeye baþlamýþtý ki, dükkanýn kapýsý sonuna kadar açýldý. Yan komþusuydu gelen. Gözleri yuvalarýndan fýrlamýþtý, avaz avaz baðýrýyordu. Koþ senin oðlanlara araba çarptý. Bir an ne olduðunu anlayamadý, tam yere yýðýlmak üzereyken, güçlü olmasý gerektiðini düþündü, hem belki de ufak bir sýyrýk vardý. Kendini toparlayarak, ayaða kalktý. Dýþarý çýktý, bir iki adýmda yerde yatan oðullarýnýn yanýndaydý. Ýçinde kopan fýrtýnalar bir anda gözlerinde yaðmura dönüþecekti ki bir el omuzlarýndan tuttu. Metin olman gerek, bak hiç deðilse diðeri yaralý, onu hastaneye ben götüreyim. Tedavisini ben üstleneyim tamam mý... dedi zayýf, uzun boylu adam. Bu yüz hiç de yabancý deðildi. Böyle olmasýný istemezdim, cezama razýyým, inan ki çok üzgünüm, birden önümüze çýktýlar... Ne olduðunu anlayamadým. Ben de senin yanýna geliyordum. Altý yorganýn yünlerinden evde artanlarý topladým, iþine yarar, belki çocuklarýna bir þeyler yaparsýn diye sana getiriyordum. Ýkisi de öyle koþarak çýktýlar ki yola, ne kadar frene asýldýysam da olmadý. Ýnan çok üzgünüm. Ýnþallah diðeri kurtulur. Allah inþallah onu baðýþlar. Yeter ki onu baðýþlasýn, ben cezama razýyým. Birbirinden periþan zavallý iki adamcaðýz yerdeki iki çocuðun baþýndaydýlar. Ýkisi de yaptýðýndan piþman... Ancak birininki farklýydý, daha acýydý. Yorgancý bir çocuklarýna, bir müþterisine boþ gözlerle bakýyordu. Az önce yumuþacýk yünleri tutan elleri, biricik umudu oðlunun kanlar içindeki saçlarýný okþuyordu. Kendisine büyük bir vicdan azabýyla, suçluluk duygusuyla karýþýk merhametle bakan müþterisinin cezama razýyým. sözleri kulaklarýnda uðulduyordu.k www.uyanis.com.tr 17 YORGANCININ ÇOCUKLARI

SULTAN ÝKÝNCÝ BAYEZÝD 18 SULTAN ÝKÝNCÝ BAYEZÝD 1481-1512 Babasý: Fatih Sultan Mehmed Annesi: Mükrime Hatun Doðumu: 3 Aralýk 1447 Ölümü: 26 Mayýs 1512 Saltanatý: 1481-1512 Devlet Sýnýrlarý: 2.375.000 km2 HAYATI Sultan Ýkinci Bayezid 3 Aralýk 1448'de Dimetoka'da doðdu. Babasý cihan padiþahý Fatih Sultan Mehmed Han, annesi Mükrime Hatun adýnda bir Türk kýzýdýr. Uzun boylu, geniþ göðüslü ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Yüzü yuvarlak ve gözleri elaydý. Cesur ve atýlgandý. Ayný zamanda çok halim selim ve dinine baðlý bir padiþahtý. Babasý Fatih Sultan Mehmed ilme ilgi duyduðu için, oðlu Þehzade Bayezid'e iyi bir eðitim verdi. O devrin en meþhur alimlerinden ders okutturdu ve bütün Ýslam ilimlerini en iyi þekilde öðrenmesini saðladý. Sultan Ýkinci Bayezid yedi yaþýnda iken, Hadým Ali Paþa nezaretinde Amasya valiliðine tayin edildi. Amasya, Selçuklular devrinden beri önemli bir ilim ve kültür merkeziydi. Padiþah olacak þehzadelerin yetiþmesi için, bu vilayette bütün þartlar vardý. Sultan Ýkinci Bayezid, dinine çok baðlý olduðu için kendisine Bayezid-i Veli denildi. Sultan Ýkinci Bayezid, þairleri saraya toplar, onlarla sohbet ederdi. Çok merhametli bir padiþah olan Sultan Ýkinci Bayezid, sýk sýk fakirlere sadaka daðýtýrdý. Arapça ve Farsça'yý gayet iyi biliyordu. Çaðatay lehçesi ve Uygur alfabesini de öðrendi. Ýslam ilimlerinin yaný sýra, matematik ve felsefe tahsili de yaptý. 24 Nisan 1512'de padiþahlýktan ayrýlmak zorunda kalan Sultan Ýkinci Bayezid, bir ay kadar daha yaþadý ve 26 Mayýs 1512'de vefat etti. Erkek çocuklarý: Mahmud, Ahmed, Þehinþah, Yavuz Sultan Selim, Mehmed, Korkud, Abdullah, Alimþah Kýz çocuklarý: Ayniþah, Gevher, Mülük Sultan, Hatice Sultan, Selçuk ve Hüma Hatun. CEM SULTAN 3 Mayýs 1481'de Fatih Sultan Mehmed'in ölümü üzerine Amasya'da bulunan Þehzade Bayezid ve Konya'da bulunan Cem Sultan'a sadrazam Karamani Mehmed Paþa tarafýndan ulaklar gönderildi. Ancak Cem Sultan'a gönderilen haberci, yolda Anadolu Beylerbeyi Sinan Paþa tarafýndan yakalandý. Cem Sultan, babasýnýn vefatýný dört gün sonra öðrenebildi. Bu olay- SULTAN ÝKÝNCÝ BAYEZÝD

Sultan Ýkinci Bayezid 3 Aralýk 1448'de Dimetoka'da doðdu. Babasý cihan padiþahý Fatih Sultan Mehmed Han, annesi Mükrime Hatun adýnda bir Türk kýzýdýr. Uzun boylu, geniþ göðüslü ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Yüzü yuvarlak ve gözleri elaydý. Cesur ve atýlgandý. Ayný zamanda çok halim selim ve dinine baðlý bir padiþahtý. Babasý Fatih Sultan Mehmed ilme ilgi duyduðu için, oðlu Þehzade Bayezid'e iyi bir eðitim verdi. O devrin en meþhur alimlerinden ders okutturdu ve bütün Ýslam ilimlerini en iyi þekilde öðrenmesini saðladý. larýn yaþanmasý üzerine yeniçeriler ayaklanýp Karamani Mehmed Paþa'yý öldürdüler (4 Mayýs 1481). Þehzade Bayezid'in, Ýstanbul'da bulunan oðlu Korkut'u saltanat naibi ilan ederek onu tahta çýkardýlar. Þehzade Bayezid, 21 Mayýs 1481 günü Ýstanbul'a varýr varmaz devlet idaresini eline aldý. Cem Sultan ise 4000 kadar askeriyle birlikte 27 Mayýs 1481'de Ýnegöl önlerine geldi. Sultan Ýkinci Bayezid, Ayas Paþa idaresindeki bir orduyu Cem Sultan'ýn üzerine gönderdi. 28 Mayýs'ta yapýlan savaþý kazanan Cem Sultan Bursa'da padiþahlýðýný ilan etti. Kendi adýna hutbe okutarak para bastýrdý. Çok geçmeden Sultan Ýkinci Bayezid'e bir mektup gönderen Cem Sultan, Osmanlý topraklarýný eþit olarak paylaþmayý teklif etti. Kabul edilemeyecek bu teklif karþýsýnda harekete geçen Sultan Ýkinci Bayezid, ordusuyla birlikte Cem Sultan'ýn üzerine yürüdü. Yeniþehir Ovasý'nda yapýlan savaþý kaybeden Cem Sultan, Konya'ya geldi. Burada da kalamayacaðýný anlayan Cem Sultan, yanýna ailesini de alarak Kahire'ye doðru yola çýktý. Kahire'de iken Hac mevsiminde Hicaz'a gitti. Hac'dan sonra tekrar Kahire'ye gelen Cem Sultan, aðabeyi Sultan Ýkinci Bayezid'den bir mektup aldý. Bu mektupta, padiþahlýktan vazgeçtiði takdirde kendisine bir milyon akçe ödeneceði belirtiliyordu. Ancak Cem Sultan bunu kabul etmedi. Ýkinci bir teklifi de geri çeviren Cem Sultan, tekrar ülkesine döndü. 27 Mayýs 1482'de Konya'yý kuþatan Cem Sultan, Sultan Ýkinci Bayezid'in yaklaþmasý üzerine kuþatmayý kaldýrarak Ankara'ya gitti. Oradan da tekrar Mýsýr'a gidecekti, ancak yollar tutulmuþtu. Bu sýrada Rodos þövalyelerinden Pierre d'aubusson onu Rodos'a davet etti. 29 Temmuz 1482'de Rodos'a giden Cem Sultan, yapýlan antlaþma gereðince istediði zaman adadan ayrýlacaðýný düþünüyordu. Ancak sahtekar þövalyeler buna hiçbir zaman izin vermediler ve Cem Sultan esir hayatý yaþamaya baþladý. Cem Sultan'ýn Rodos þövalyelerinin eline düþmesi, hem kendisi hem de Osmanlý tarihi için talihsiz bir olay olmuþtur. Cem Sultan daha sonra, Fransa'ya gönderildi. Cem Sultan'ýn Fransa'dan baþka bir ülkenin eline geçmesini Osmanlý Devleti açýsýndan sakýncalý gören Sultan Ýkinci Bayezid, Fransa'ya bir elçi gönderek Cem Sultan'ýn Fransa'da tutulmasýný istedi. Cem Sultan'ý kullanmak isteyenlerden birisi de Papa VIII.Innocent'di. Papa, Cem Sultan'ý bahane ederek Osmanlýlara karþý bir haçlý seferi düzenlenmesini istiyordu. Ancak Sultan Ýkinci Bayezid, dinine çok baðlý olduðu için kendisine Bayezid-i Veli denildi. Sultan Ýkinci Bayezid, þairleri saraya toplar, onlarla sohbet ederdi. Çok merhametli bir padiþah olan Sultan Ýkinci Bayezid, sýk sýk fakirlere sadaka daðýtýrdý. Arapça ve Farsça'yý gayet iyi biliyordu. Çaðatay lehçesi ve Uygur alfabesini de öðrendi. Ýslam ilimlerinin yaný sýra, matematik ve felsefe tahsili de yaptý. 24 Nisan 1512'de padiþahlýktan ayrýlmak zorunda kalan Sultan Ýkinci Bayezid, bir ay kadar daha yaþadý ve 26 Mayýs 1512'de vefat etti. Erkek çocuklarý: Mahmud, Ahmed, Þehinþah, Yavuz Sultan Selim, Mehmed, Korkud, Abdullah, Alimþah Kýz çocuklarý: Ayniþah, Gevher, Mülük Sultan, Hatice Sultan, Selçuk ve Hüma Hatun. 19 SULTAN ÝKÝNCÝ BAYEZÝD

20 Sultan Ýkinci Bayezid in Tuðrasý bunda baþarýlý olamayýnca Cem Sultan'a Hýristiyan olma teklifinde bulundu. Buna karþýlýk Cem Sultan ona þöyle cevap verdi: "Deðil Osmanlý Saltanatý, hatta bütün dünyanýn padiþahlýðýný verseniz dinimi deðiþtirmem". Cem Sultan, aðabeyi Sultan Ýkinci Bayezid'e yazdýðý bir þiirinde ona þöyle seslenir: "Sen bister-i gülde yatasýn þevk ile handan, Ben kül döþenem külhan-ý mihnette sebeb ne" (Sen gül döþenmiþ yatakta neþeyle gülerek yatarken, ben zahmet ve eziyet içinde küle batayým, neden) Sultan Ýkinci Bayezid ise ona þöyle cevap verir: "Çün rüz-i ezel kýsmet olunmuþ bize devlet, Takdire rýza vermeyesin böyle sebeb ne, Haccacü'l-Haremeynüm deyüben da'va kýlarsun, Ya saltanat-i dünyeviye bunca taleb ne" (Bize ezelden saltanat kýsmet imiþ, sen ise kadere rýza göstermedin buna sebep ne, Hacca gittin kendini temizlemek davasýna düþtün, peki dünya saltanatý için bunca hýrs niye" Cem Sultan vakasý Osmanlý tarihinde Yýldýrm Bayezid'in Timur'un elinde esir düþüp, demir kafese hapsedilmesinden sonra ikinci büyük trajik hadisedir. Rumeli'den tekrar Osmanlý topraklarýna gelmek isteyen Cem Sultan, 13 yýl esir hayatý yaþadý. En son Papa'nýn elinden Fransýz Kralý tarafýndan kurtarýlmýþ, ancak büyük bir ihtimalle zehirlendiði için bir hafta içinde yolda vefat etmiþtir. Papa'nýn bir haçlý seferine kumanda ederek Osmanlý devleti ile savaþma teklifini reddettiðinde Papa, dilini anlamadýðýný zannettiði Cem Sultan'a: "Öyleyse burada it gibi sürün" demesine karþýlýk olarak Cem Sultan, Papa'ya þöyle demiþtir: "Sizin elinize düþen itten beter olmayacaðýzdý da, ya nice olacaðýzdý" ve Papa'yý utandýrmýþtýr. Cem Sultan'ýn bakým masraflarý için Papa, Sultan Ýkinci Bayezid'den yýlda 40.000 altýndan fazla para kopartmayý baþarmýþ, Cem Sultan'ý serbest býrakma tehditleriyle de Osmanlý fetihlerini durdurmuþtu. Bu olay ileride Þehzade katli için de önemli bir mesnet teþkil etmiþtir. Cem Sultan, bunca olaydan sonra 25 Þubat 1495'de vefat etti. Sultan Ýkinci Bayezid bu olaya çok üzüldü ve üç gün yas ilan etti ve Cem Sultan'ýn gýyabýnda cenaze namazý kýldýrdý. Sultan Ýkinci Bayezid Cem Sultan'ýn naaþýný alabilmek için çok uðraþtý. Vefatýndan 4 yýl sonra 1499 yýlýnýn Ocak ayýnda Cem Sultan'ýn cenazesi Osmanlý topraklarýna getirilerek Bursa'da kardeþi Þehzade Mustafa'nýn yanýna gömüldü. SULTAN ÝKÝNCÝ BAYEZÝD

BALKANLARDA ÝLERLEME Sultan Ýkinci Bayezid siyasi ve askeri faaliyetlerine Rumeli'de baþladý. Bosna, Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlý topraklarýna katýlmýþ, Hersek ise henüz alýnamamýþtý. 1483'de yapýlan akýnlar sonucu, bu bölge kesin olarak Osmanlý Devleti'ne katýldý. Boðdan vergiye baðlandý. Boðdan Prensliði'ne baðlý Kilya (15 Temmuz 1484) ve Akkerman (9 aðustos 1484) kaleleri fethedildi. 1491 yýlýnda Macaristan'a büyük akýnlar düzenlendi. Sultan Ýkinci Bayezid 31 Mayýs 1499'da da Yunan seferine çýktý. Memlük Devleti'nin, Cem Sultan'ý korumasý ve Ramazanoðullarý ile Dulkadiroðullarý Beylikleri üzerinde etkili olarak, Anadolu'nun iþlerine karýþmasý, gergin olan Osmanlý-Memlük iliþkilerini iyice bozdu. 1485 yýlýnda savaþlar yapýldý. Yapýlan savaþlardan önemli bir sonuç elde edilemedi. Adana ve Tarsus gibi yerler, Mekke-Medine vakýflarýna baðlý olduklarý gerekçesiyle geri verildiler (1491). SAFEVÝLER VE ÞAH KULU Sultan Ýkinci Bayezid döneminde Ýran'a Safeviler hakim oldu. 1501'de Tebriz'i alan Þah Ýsmail, giderek kuvvetleniyordu. Anadolu'da da kendisine ve mezhebine birçok yandaþ buldu. Bir çok Türkmen kitlesini yanýna aldý. Ýran ve Azerbaycan'da etkisini gösteren Þah Ýsmail, Doðu Anadolu'da Osmanlý Devleti'ni ciddi derecede tehdit etmeye baþlamýþtý. Anadolu'ya bir çok Þii propagandacý yollayan Þah Ýsmail, bu sayede Anadolu'yu yönetimi altýna almak istedi. Propaganda faaliyetleri etkisini göstermeye baþlamýþtý. 9 Nisan 1511'de Hamideli ve Teke taraflarýnda Þah Kulu adýnda bir Þah Ýsmail taraftarý isyan çýkardý. Bu isyan güçlükle bastýrýldý. Þah Kulu yakalanarak idam edildi. Sultan Ýkinci Bayezid'in son dönemlerinde ortaya çýkan bu isyan ülkeyi bunalýma sürükledi. Þehzadeler arasýnda babalarýna ve birbirlerine karþý bir mücadele baþladý. VENEDÝKLE SAVAÞ Ýstanbul'un alýnmasýyla ekonomik alanda en çok zarar gören devlet Venedik olmuþtu. Fatih Sultan Mehmed zamanýnda kendilerine kapitülasyonlar verilmiþ ve bu sayede Haçlý birliðinden ayrýlmýþlardý. Fakat Venedik her zaman için Osmanlý aleyhtarý bir politika izleyerek, zaman zaman Mora halkýný kýþkýrtýyordu. Sultan Ýkinci Bayezid bu sorunu kökünden çözmeye ve Venediklilerin ellerinde kalan yerleri de almaya karar verdi. Karadan ve denizden yapýlan kuþatmayla Ýnebahtý (1499), ardýndan Moron, Koron ve Navarin kaleleri ele geçirildi. Yunan adalarýnýn da fethedilmesi üzerine, Osmanlýlarla baþa çýkamayacaðýný anlayan Venedikliler barýþ istediler. Yapýlan barýþ antlaþmalarý sonunda, Osmanlý'nýn fethettiði yerler tekrar Venediklilere verildi. ÞEHZADE SELÝM Sultan Ýkinci Bayezit'in sekiz oðlu olmuþ, bunlardan Ahmet, Korkut ve Selim dýþýndakiler babalarýnýn saðlýðýnda ölmüþlerdi. Hayatta olanlarýn en büyüðü Ahmet, ikincisi Korkut, en küçüðü ise Selim'di. Ahmet Amasya'da, Korkut Manisa'da, Selim ise Trabzon'da vali olarak bulunuyorlardý. Ýkinci Bayezid Þah Ýsmail olayýnda gevþek davranmýþ devlet iþleri bozulmaya baþlamýþtý. Babasýnýn tahtan ayrýlacaðý haberini alan Selim harekete geçti. 3 Aðustos 1511 tarihinde Uðraþ Deresi bölgesinde babasýyla savaþan Þehzade Selim yenildi. Devlet erkaný Bayezid'in yerine, Þehzade Ahmed'in padiþah olmasýný istiyordu. Yeniçeriler ise Þehzade Ahmed'i desteklemiyordu. Ahmed'in baþarýlý olamamasý üzerine Selim Sultan Ýkinci Bayezid siyasi ve askeri faaliyetlerine Rumeli'de baþladý. Bosna, Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlý topraklarýna katýlmýþ, Hersek ise henüz alýnamamýþtý. 1483'de yapýlan akýnlar sonucu, bu bölge kesin olarak Osmanlý Devleti'ne katýldý. Boðdan vergiye baðlandý. Boðdan Prensliði'ne baðlý Kilya (15 Temmuz 1484) ve Akkerman (9 aðustos 1484) kaleleri fethedildi. 1491 yýlýnda Macaristan'a büyük akýnlar düzenlendi. Sultan Ýkinci Bayezid 31 Mayýs 1499'da da Yunan seferine çýktý. 21 SULTAN ÝKÝNCÝ BAYEZÝD

22 aleyhtarlarý bu sefer de Korkut'u davet ederek padiþah olmasýný istediler. Yeniçeri ocaðýna gelen Þehzade Korkut'a saygý gösterildi ise de, Selim'den baþkasýný padiþah olarak görmek istemediklerini söylediler. Sultan Ýkinci Bayezid baskýlara daha fazla dayanamadý. 19 Nisan 1512'de Osmanlý tahtýna davet edilen Trabzon Valisi Þehzade Selim, Yenibahçe'de kurulan otaða yerleþti. Tahta çýktýðýnda 2.214.000 km.kare olan Osmanlý topraklarýný 2.375.000 km.kareye çýkaran Sultan Ýkinci Bayezid, 24 Nisan 1512'de tahttan çekildi. MÝMARÝ ESERLER Sultan Ýkinci Bayezid Ýstanbul'da birbirinden güzel bir çok mimari eser ve kütüphaneler yaptýrdý. 1505'de Ýstanbul Bayezid Camii ibadete açýldý. 14 Eylül 1509'da tarihinde "Kýyameti Suðra - Küçük Kýyamet" adýyla anýlan deprem meydana gelmiþti. Bu deprem Ýstanbul'u harabe haline getirdi. 1510 yýlýnda Ýstanbul yeniden inþa edilmeye baþlandý. Sultan Ýkinci Bayezid'in yaptýrdýðý eserlerden bazýlarý þunlardýr; Ýstanbul Davud Paþa Camii, Tokat Hatuniye Camii, Çemberlitaþ Atik Ali Paþa Camii, Amasya Sultan Ýkinci Bayezid Külliyesi, Amasya Bayezid Medresesi, Edirne Bayezid Camii ve Medresesi, Ýstanbul Bayezid Medresesi, Ýstanbul Þehzade Camii. 7. SAYI SULTAN ÝKÝNCÝ BAYEZÝD

23 AKSARAY GÜZELYURT

DEYÝM ÖYKÜLERÝ 24 Balýk Kavaða Çýkýnca Anadolu ve Rumeli Kavaðý semtlerinin kýyýlarý çok rüzgarlý ve akýntýlý olduðu için buralarda balýk avlanamazmýþ. Dolayýsýyla balýðýn kavaklara çýkmasý ender rastlanan bir durummuþ. Bir tarihte, balýk alýrken 2 kuruþluk fiyatý çok bulup fiyatý yarýya indirmesini isteyen müþteriye balýkçý, bir imkânsýzýn olurluðunu beklemesi gerektiði anlamýnda þöyle demiþ: Senin dediðin fiyat, ancak balýk kavaða çýkýnca olur. Alný Açýk Olmak Vaktiyle bir köyde biri kýþ mevsimine denk gelen bir zamanda bir suç iþlemiþ ve ihtiyar heyeti suçluyu yollar açýlýncaya kadar bir odada hapsetmeye karar vermiþ. Sonra bakmýþlar ki suçlu her gün kendi rýzklarýndan üç öðün nasiplenip duruyor ve kýþ bir türlü bitmiyor, bir çözüm düþünmüþler: Suçlunun alnýna zor çýkacak cinsten bir mühür vurup salývermiþler. Suçlu salýverilmiþ, ama mühür görünmesin diye keçe külahýný kaþlarýna kadar indirmek ve baþýný eðerek dolaþmak zorunda kalmýþ. Aðzýnla Kuþ Tutsan Nafile Sarayýn arz odasýnda bir Frenk elçisi huzura kabul edilmek için uzun bir süredir bekliyor; fakat kýzlar aðasý bunun mümkün olmadýðýný söylüyor bir süre önce huzurda bulunan bir Yahudi hokkabazýn hünerlerini sýralýyormuþ. Elçi üsteledikçe, aða hokkabazýn marifetlerini anlatmaya devam etmiþ ve Sonra hokkabaz bir kuþ uçurdu, bir þeyler okuyup üfledi ve kuþu aðzýyla tuttu. demiþ. Yani? demiþ elçi. Sultanýmýz onu huzurundan kovdu, çünkü çok moralsiz. Eðer hokkabazýn bu hünerinden daha iyi bir hünerin varsa gidip sizi arz edeyim. Ayýkla Pirincin Taþýný Deyimin öyküsü Osmanlý tarihine dayanýr. Yavuz Sultan SeIim in Yemen i Osmanlý topraklarýna katmasýndan bir süre sonra Yemen de isyan çýkmýþ, uzun uðraþmalar sonunda Yemen Fatihi Sinan Paþa duruma hâkim olmuþ; Yemen bundan sonra 400 yýl Osmanlý egemenliðinde kalmýþtý. Söylentiye göre Sinan Paþanýn askerleri bir gün çölde konaklamýþ. Yemek piþirmek üzere hasýr torbalar içindeki mýsýr pirinçlerini yere serdikleri büyük bir çadýrýn üstüne dökmüþ ve taþlarýný ayýklamaya baþlamýþlar. Bu sýrada bir fýrtýna çýkmýþ ve rüzgârýn savurduðu bir kum bulutu pirinçlerin üstüne inerek, ufak bir tümsek halinde yýðýlmýþ. Kumlarýn altýnda kalan pirinçlere bakakalan yeniçeriler arasýndan þakacý bir asker, arkadaþlarýna: Biz Allah ýn nimetini taþlý diye beðenmiyorduk, bizim gibi günahkâr kullara üç beþ taþ az bile gelir. Asýl þimdi ayýklayýn bakalým pirincin taþýný. Ulu tanrýmýz, Kabe ye hücum eden fil sahiplerinin baþýna ebabil kuþlarýndan taþ yaðdýrmýþtý. Bizim baþýmýza da daha büyük taþ yaðdýrmadan hemen tövbe edelim, diyerek arkadaþlarýný güldürmüþ. Saman Altýndan Su Yürütmek Vaktiyle köyün birinde ahalinin tarlalarý ve meyve sebze bahçelerini suladýðý bir su kaynaðý varmýþ. Bu kaynak köyün ortak malýymýþ. Civarda baþkaca su kaynaðý olmadýðýndan bütün köylü arazisini bu kaynaktan nöbetleþe sýra ile sularmýþ. Kimin ne vakit, ne kadar su kullanacaðý belliymiþ ve herkes kendi sýrasýný takip eder, komþularýnýn hakkýna da saygý gösterirmiþ. Ancak her köyde olduðu gibi DEYÝM ÖYKÜLERÝ

bu köyde de açýkgöz bir adam varmýþ. Sebze bahçesi su kaynaðýnýn hemen yakýnýnda bulunan bu adam, herkes gibi sýrasý geldiðinde gider, kaynaktan suyunu alýrmýþ ama bununla yetinmeyip kaynak ile bahçesi arasýna gizli bir suyolu kazmýþ. Kimseler fark etmesin diye de suyolunun üzerini taþla tahtayla kapatýp üstüne de saman balyalarý yýðmýþ. Su, diðer vakitlerde bu saman altýndan aka aka açýkgözün tarlasýna kadar gidermiþ. Yaz ortasýnda herkesin tarlasý susuzluktan yanýp kavrulurken, onun ki fidanlarýn boy üstüne boy attýklarý, yemyeþil bir halde olurmuþ. Üstelik bostanýn ortasýndaki sulama havuzu da, her zaman silme doluymuþ. Köylüler "Bu iþin içinde bir iþ var" diyerek araþtýrmýþlar ve kýsa bir süre sonra da bu uyanýðýn saman altýndan su yürüttüðünü fark etmiþler. Pabucu Dama Atýlmak Osmanlý döneminde esnaf ve sanatkârlarýn baðlý bulunduðu teþkilat, ticaretin yanýnda sosyal hayatý da düzene sokuyordu. Kusurlu malýn, malzemeden çalmanýn ve kalitesiz iþin önüne geçmek için de ilginç bir önlem alýnmýþtý. Bir ayakkabý aldýnýz veya tamir ettirdiniz diyelim. Ama kusurlu çýktý. Böyle durumlarda heyet þikâyeti ve sanatkârý dinliyor. Eðer þikâyet eden gerçekten haklýysa, o ayakkabýlarýn bedeli þikâyetçiye ödeniyordu. Ayakkabýlar da ibret-i âlem olsun diye ayakkabýyý imal edenin çatýsýna atýlýyordu. Gelen geçen de buna bakýp kimin iyi, kimin kötü ayakkabý tamir ettiðini biliyordu. Böylece pabuçlarý dama atýlan ayakkabýcý maddi kazançtan da oluyor ve gerçekten pabucu dama atýlmýþ oluyordu. Abayý yakmak Aba, dövme yünden deðiþik kalýnlýklarda yapýlan bir tür kumaþýn adý olup genellikle beyaz renkte imal edilir. Siyah renklisine ise kebe denir. Bu cins kumaþýn kullanýldýðý pek çok yer olmakla beraber aba denilince genlikle derviþlerin giydiði hýrka anlaþýlýr. Vücudun tamamýný örtecek kadar geniþ ve uzun, yakasýz ve yensiz dikilen abanýn özelliði, düðmesiz olup kuþak ile kullanýlmasýdýr. Bu deyim mecazen birisine âþýk olmak, tutulmak, gönül vermek gibi anlamlar ihtiva eder. Derviþler arasýnda birilerinin aþkýnýn büyüklüðünden bahsedilecekse eskiden, Ooo! Abasý hayli yanýktýr! gibi ifadeler kullanýlýrmýþ. Eski tekkelerin mimarî kompleksi içinde bir mescid (veya cami), ortada þadýrvaný olan bir avlu ve avluyu çevreleyen derviþ hücreleri, büyükçe bir dershane, mutfak, kiler, ambar vs. bulunduðu bilinmektedir. Bilhassa kýþ aylarýnda dershanelerin ocaðý harlý ateþle yakýlarak derviþânýn burada toplanmalarý saðlanýr; böylece hem iktisat yapýmlý, hem de uzun saatler mürþidden istifade ortamý oluþturulurdu. Ýþte böyle bir kýþ gecesinde, yün abalarýna bürünmüþ derviþler dershanede halka olup þeyh efendiyi dinlemeye baþlamýþlar. Efendi hazretleri coþtukça anlatmýþ; anlattýkça coþturmuþ ve derviþler kendilerinden geçecek derecelere gelmiþler. Bu sýrada ocaða sýrtý dönük derviþlerden birisinin abasýna ateþ sýçrayýp dumaný tütmeye baþlamýþsa da derviþin sýcaklýðý hissettiði yok!.. Ýçindeki ateþ, dýþýndakinin sýcaðýný bastýrmýþ durumda. Pir aþkýna Yar aþkýna (Allah aþkýna)! yanmaya devam ediyor. Nihayet þeyh efendi dumanýný fark edip bu müridini ikaz ile yanmaktan kurtarýyor ve arkadaþlarý arasýnda mahcup olmasýn diye onu diðerlerine gerçek Hak âþýký olarak tanýtýyor. Þimdi argo lisanda kullanýlan abayý yakmak deyimi iþte o hâdisenin yadigârýdýr. Buyurun cenaze namazýna Sultan 4. Murat çok sýk kýyafetlerini deðiþtirir tebdili kýyafet eder halk içinde denetimlere çýkarmýþ. Çok sert uygulamalarýyla tanýnmýþtýr. Döneminde özellikle tütün yasaðýnýn çok sert þekilde uygulanmaya çalýþýldýðýný özellikle belirtelim. Bir keresinde de tebdil-i kýyafetle zamanýn nüktedaný Bekri Mustafa'nýn da içinde olduðu bir kayýða biner. Beraber tütün içerler eðlenirler. Zaman geçtikten sonra Bekri Mustafa sorar: 25 DEYÝM ÖYKÜLERÝ