İşyeri Temsilcilerimizle Buluştuk

Benzer belgeler
AKADEMİK ZAMMI ADIMDA ALDIK

Mevsimlik İşçiliğe Hayır Dedik

Yükseköğretim kurumları disiplin kurullarında sendika temsilcisi bulundurulmasını sağladık.

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

GENEL YETKİLİ SENDİKA. Hizmet Sendikacılığımızın 2009 Kazanımları

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

Personel alımları devam edecek

HAK-İŞ KONFEDERASYONU

tarafından yazıldı. Çarşamba, 08 Haziran :44 - Son Güncelleme Perşembe, 09 Haziran :24

AKTİF EĞİTİM-SEN 2015 YILI TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİ

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

TUTAN AKTIR. Recep Ali ER İşveren Vekili Genel Müdür Yardımcısı Kurum İdari Kurulu Başkanı. İşveren Vekili 1.Hukuk Müşaviri Üye

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK!

GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK 6 MİLYONA YAKLAŞTI!

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

TUTAN AKTIR. Recep Ali ER İşveren Vekili Genel Müdür Yardımcısı Kurum İdari Kurulu Başkanı. Firuzan KARACAOGLU İşveren Vekili 1.

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

28/4/2014 TARİHİNDE YAPILAN KURUM İDARİ KURULU TOPLANTISINA DAİR GÖRÜŞ RAPORU

ULUSAL EĞİTİM PPROGRAMI (UEP) NEDİR?

Türkiye nin Yeni AB Stratejisi ve Ulusal Eylem Planları

SGK Mutfağına Gıda Güvenliği ve Yönetimi Kalite Belgesi

İŞSİZLİK HIZLA ARTARKEN İSTİHDAM ARTIŞI YETERSİZ KALDI

KAZANDIRDIK. Gücümüz Kazandırıyor. Desteğiniz Sevindiriyor.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

GÖRÜŞ BİLDİRME FORMU

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

ANADOLU Eğitim Sendikası BASIN DUYURUSU

EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI

YOL, YAPI, ALTYAPI, BAYINDIRLIK VE TAPU KADASTRO KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI

Danıştayın yürütmesini durduğu konular: 1. Mesai dışı çalışma,

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

TÜRKİYE DE KADIN İŞÇİ GERÇEĞİ: DAHA FAZLA AYRIMCILIK, DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZ İSTİHDAM

M Said CEYHAN Statüsü. 657 Sayılı DMK Kadro Unvanı Daire Başkanı V. Fiili Görev Unvanı. Dr. Öğr.Üyesi Kurumu. Bartın Üniversitesi Birimi

4+4+4 Dayatması ile. Öğretmenler Nasıl. Mağdur Ediliyor? Ne dedik, Ne oldu? EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI

MADDE 48 (1) Öğretmenler, aynı eğitim kurumunda adaylık dâhil toplamda en fazla 8 yıl görev yapabilir.

Belediyelerde Özel Kalem Müdürü Atamaları

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU NDA GÖREV YAPAN ŞEFLERİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ KONULU ÇALIŞMA RAPORU

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

BARTIN ÜNİVERSİTESİ PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞI İŞ TANIMLARI

SENDİKAMIZIN GÖRÜŞLERİ KIRMIZI OLARAK BELİRTİLMİŞTİR. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TAŞRA TEŞKİLATI YÖNETİCİLERİ YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ

EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ.

EĞİTİM ÇALIŞANLARI İÇİN TOPLU SÖZLEŞMEYİ KAZANIMA DÖNÜŞTÜRDÜK. Eğitim Çalışanlarının Güvencesi, Kazanımların Adresi

ORDU ÜNİVERSİTESİNDEN DİĞER KAMU KURULUŞLARINA NAKLEN GEÇMEK İSTEYEN İDARİ PERSONELE MUVAFAKAT VERİLMESİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- EYLÜL 2018 İŞSİZLİK TIRMANIYOR. Gerçek İşsiz Sayısı 6 Milyon. İşsiz Sayısı Bir Yılda 192 Bin Arttı

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Kısaltmalar

KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

81 İl Müdürü Ankara da (1)

Nöbet Görevi Öğretmenliğin Parçasıdır Fakat... Fakat...!

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

M.E.B. Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmenlik-2

KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK

EĞİTİM, ÖĞRETİM VE BİLİM HİZMET KOLUNA İLİŞKİN TOPLU SÖZLEŞME. Akademik jüri ücreti

T.C. Resmî Gazete. Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce Yayımlanır KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM DAİRESİ BAŞKANLIĞI TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNERGE

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

2013 YILI Faaliyet. Raporu. 1 Mart Muhasebe Günü. 1 Mart Muhasebe Günü

İnşaat Sektöründe Sosyal Güvenlik Ve Çözüm Önerileri SOSYAL GÜVENLİK KURUMU SİGORTA PRİMLERİ GENEL MÜDÜRÜ CÜNEYT OLGAÇ:

PERSONEL-İNSAN KAYNAKLARI

Koruma Altında Yetişen Bireylerin

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

MEMURSEN KONFEDERASYONUNDAN MEMURLAR VE SÖZLEŞMELİ PERSONEL İÇİN TALEP VE BEKLENTİLERİMİZ

25. YILINDA HOCALI SOYKIRIMI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi

Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu temalı Toplantı İstanbul TOBB Plaza da Gerçekleşti

VERGİDEN İSTİSNA KIDEM TAZMİNATI, ÇOCUK YARDIMI VE AİLE YARDIMI İÇİN YAPILAN ÖDEMELERDEN İSTİSNA SINIRI

İŞSİZLİKTE PATLAMA!: AKP İşsizlikle Mücadelede Başarısız!

68. BAŞKANLAR KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ KAMU HİZMET STANDARTLARI TABLOSU

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası. Ocak Ayı Bülteni

Bilmek Bizler uzmanız. Müşterilerimizi, şirketlerini, adaylarımızı ve işimizi biliriz. Bizim işimizde detaylar çoğu zaman çok önemlidir.

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

Tabip ve Uzman Tabiplerden: Mazeret Durumu (Eş ve Sağlık) Atama Kurasına Başvuranların Gönderecekleri Belgeler:

1 -) KÜMÜLATİF OLARAK MAAŞLARA EN DÜŞÜĞÜ YILLIK %16.60 İKİ YILLIK %38.52 ORANINDA ZAM YAPILMASINI İÇEREN ÜÇ AL- TERNATİFLİ TEKLİFLERİMİZ

Sirküler Rapor Mevzuat /130-2 VERGİDEN İSTİSNA KIDEM TAZMİNATI, ÇOCUK YARDIMI VE AİLE YARDIMI İÇİN YAPILAN ÖDEMELERDE İSTİSNA SINIRI

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

632 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN UYGULANMASINA İLİŞKİN REHBER

ORMAN ve SU İŞLERİ BAKANLIĞI 3. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME KAZANIMLARIMIZ GÜVENİNİZİ GÜCE, ALIN TERİNİZİ KAZANIMA DÖNÜŞTÜREN SENDİKA

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

Katılımcılar Nüfusu 25bin ve Üstü Belediyelerin İlgili Personeli İnsan Kaynakları Yönetimi Açılış

BARTIN ÜNİVERSİTESİ PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞI ŞUBE MÜDÜRLÜKLERİ GÖREV TANIMLARI. Bartın Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

GMO 1. KADIN ÇALIŞTAYI

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI. HAKKINDA KANUN ileti5176

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

: HÜSEYİN DARTAL İl Sağlık Müdürlüğü, Merkeı/ŞANLIURF A TÜRK MİLLETİ ADINA

BİREYSEL EMEKLİLİK TASARRUF VE YATIRIM SİSTEMİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN

Transkript:

Sayı: 71 Yıl: 13 Nisan 2014 İşyeri Temsilcilerimizle Buluştuk Yolsuzluk ve Paralel Devlet İddialarının Üzerine Kararlılıkla Gidilmelidir 27. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi Eğitim Çalışanlarının Sorunlarını KPDK ya Taşıdık Kurum İdari Kurulu Çalışma Raporu İmzalandı Memur-Sen Türkiye Buluşması Başbakan Erdoğan ın Katılımıyla Gerçekleşti

Sayı: 71 Yıl: 13 Nisan 2014 Editör den İşyeri Temsilcilerimizle Buluştuk aliyalcin@egitimbirsen.org.tr Zirveden Yeni Hedeflere Koşan Sendikayız Başarının sırrı amaçtaki istikrardır. B. Disraeli Yolsuzluk ve Paralel Devlet İddialarının Üzerine Kararlılıkla Gidilmelidir MEB Kanunu na İlişkin Çekincelerimizi Meclis Milli Eğitim Komisyonu na İlettik Eğitimciler Birliği Sendikası Haber Bülteni Sayı : 71 Yıl : 13 / Nisan 2014 Yayın Türü : Yaygın Süreli EĞİTİM-BİR-SEN in ücretsiz yayın organıdır. İdare Yeri : EĞİTİM-BİR-SEN Genel Merkezi G.M.K. Bulvarı Ş. Danış Tunalıgil Sokak No: 3/13 Maltepe/Ankara Tel : (0.312) 231 23 06 Bürocell : (0.533) 741 40 26 Faks : (0.312) 230 65 28 web : www.egitimbirsen.org.tr e-posta : egitimbirsen@egitimbirsen.org.tr Sahibi : EĞİTİM-BİR-SEN Adına Ahmet GÜNDOĞDU Genel Başkan Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali YALÇIN Genel Başkan Yardımcısı Yayın Kurulu Ahmet ÖZER Esat TEKTAŞ Murat BİLGİN Ali YALÇIN Teyfik YAĞCI Ramazan ÇAKIRCI Basın Danışmanı Mahfuz YALÇINKAYA Grafik Tasarım Selim AYTEKİN Baskı Başak Matbaacılık ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti. T: (0.312) 397 16 17 F: (0.312) 397 03 07 Baskı Tarihi: 01.04.2014 Sizden biri bir kötülük gördüğünde, gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin. Yetmezse diliyle düzeltsin. Onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğzetsin diyen medeniyet öğretilerimizden yola çıkarak, iyilikleri önermek ve kötülükleri önlemek gayesiyle sürdürdüğümüz mücadelede amaçtaki istikrarımız bugünkü başarımızın da sırrını taşımaktadır. 1992 de başlayan, 2001 yılına kadar meşakkatle devam eden yolculuğumuz, 4688 sayılı Kanun un çıkmasıyla yeniden organize olmuş ve 2002 de yapılan ilk resmi sayımda 18.028 üyeyle zirvenin yolunu tutmuştur. 2003 te yaklaşık 15 bin, 2004 te 15 bin, 2005 te 10 bin, 2006 da 20 bin, 2007 de 20 bin, 2008 de 21 bin, 2009 da 23 bin, 2010 da 6 bin, 2011 de 47 bin, 2012 de 36 bin, 2013 te 20 bin yeni üye ile istikrarlı büyümesini sürdüren Eğitim-Bir-Sen, 251.110 üye ile Türkiye nin en büyük sendikası olma özelliğini daha da pekiştirmiştir. 2014 yılının büyüme rakamlarının ortaya çıkacağı 15 Mayıs a doğru yol alırken bütün teşkilatlarıyla dinamik bir şekilde güç birliğini büyütmeye çalışan sendikamız, sen yoksan biz bir eksiğiz diyerek tüm eğitim çalışanlarına talip yaklaşımıyla zirveden hedefe doğru koşmaktadır. Genel yetkiyi önemli ama yeterli görmeyen bakış açımız, büyük parçaya değil, tamamına talip oluşumuzun gereğidir. 11 bölge toplantısında toplam 7 bin 500 teşkilat yöneticimizle bir araya geldikten sonra tüm illerde Genişletilmiş İşyeri Temsilcileri toplantıları ve Eğitim Yöneticileri Buluşmaları programlarıyla bir araya gelişlerimiz devam etmektedir. 15 Mayıs 2014 itibarıyla 320 bin üyeye ulaşma hedefimizin afaki olmadığını görmek için teşkilatımızın heyecanına tanıklık etmek ve işyeri temsilcilerimizin gözlerindeki ışıltıyı görmek gerekmektedir. Gören ve tanıklık edenler sendikacılığın da adanmışlığın da tarihinin yeniden yazıldığına şahitlik edeceklerdir. Sendikacılığı sorunlardan beslenmek olarak algılayan, sorunları biriktirmeyi sermaye biriktirmek olarak gören sendikalar, ne yazık ki çalışanların yıllarının boşa geçmesine ve hayal kırıklığının her geçen gün pekişmesine neden oldular. Toplu pazarlık süreçleri sorunu masaya taşıdık cümleleriyle biterken, çalışanların hayallerinin ise hep bir başka bahara kalması adeta kader haline gelmişti. Eğitim-Bir-Sen in yetkili olmasıyla ilk defa 18 sorunun bir anda masada çözülmesi, sorunlardan beslenen sendika değil, çözümlerle güçlenen sendika sloganının da anlamını bulmasına neden olmuştur. Özlük ve özgürlük anlamında hangi kazanım varsa altında ya yeri ya teri ya da imzası olan EğitimBir-Sen, sendikacılığın toplum nazarındaki meşruiyetini de yeniden tesis etmektedir. Halka dokunan ve halktan okunan sendikacılıkta; esnafın camı, kaldırımın taşı ve milletin arabasıyla sorunu olmayan tarzla birlikte kendi millet, derdi millet ve yükü yeni bir medeniyet olan soylu mücadelenin karşılığı görülmektedir. Kamusal alan yalanını bitiren, tarihi yasağı tarih yapan ve tarihe geçen teşkilatın gönül dostlarının çokluğu, amaçtaki istikrarın yansımasıdır. Zirveden hedefe koşarken kalbi bizimle olanları, kalıplarıyla da bizimle olmaya davet ediyor, sizleri faaliyet bültenimizle baş başa bırakıyorum. Selam ve dua ile Ali Yalçın Genel Başkan Yardımcısı

i Ç i N D E K i L E R Genel Başkan Ahmet Gündoğdu: Zor Zamanlarda Yeni Hedeflere Koşmak Memur-Sen Türkiye Buluşması Başbakan Erdoğan ın Katılımıyla Gerçekleşti 2 Yolsuzluk ve Paralel Devlet İddialarının Üzerine Kararlılıkla Gidilmelidir 12 2014 ün İlk KPDK Toplantısı Gerçekleştirildi 4 Rakamlarla 28 Şubat 24 Türkiye Gençlik Profili Araştırması 10 29 8 15 16 18 20 22 26 30 33 34 35 36 38 40 41 42 43 47 51 Genel Başkan Gündoğdu, Başbakan Erdoğan ile Görüştü Özer, Öğretim Elemanlarının Mevcut Durumu Panelinde Konuştu Değerlerimizi Kuşanarak Büyümeye ve Bütüne Ulaşmaya Kararlıyız Özgürlüğünü Kaybeden Ekmeğini de Kaybeder Öğretim Elemanlarının Ücretlerinin Artışı İçin Sonuca Odaklandık Kamu Çalışanları İçin En Güvenli Liman Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen dir Özgürlükleri Devlet Bahşetmedi Biz Aldık İstikrar İntihara Dönüşürse En Fazla Çalışanlar Kaybeder Mehmet Akif İnan ın Emanetini Sonsuza Kadar Koruyacağız Uyanık Olmalı ve Birbirimize Bağrımızı Açmalıyız İHH ya Destek Ziyaretinde Bulunduk İnsan Onuruna Yaraşır Bir Ücret İçin Çalışıyoruz Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan ı Vefatının 14. Yılında Rahmetle Andık Darbecilerin, Hayırcıların Ekmeğine Yağ Sürmeye Kimsenin Hakkı Yok Mali İşler Eğitim Toplantısı Yapıldı Daha Yeşil Bir Türkiye İçin 1 Milyon Fidanı Toprakla Buluşturuyoruz Memur-Sen li Kadınlar Dünya Kadınlar Günü nde Meydanlara İndi Bir Gönül ve Eylem Adamı Mehmet Akif İnan ı Rahmetle Anıyoruz MEB Tasarısıyla Alakalı Çekincelerimizi Meclis Milli Eğitim Komisyonu na İlettik

Zor Zamanlarda Yeni Hedeflere Koşmak Cihânı hiçe satmakdur adı aşk / Döküb varlugı gitmekdür adı aşk Elinde sükkeri ayruga sunub / Ağuyı kendü yutmakdur adı aşk Belâ yağmur gibi gökden yağarsa / Başını ana dutmakdur adı aşk Eşrefoğlu Rûmî Bin 400 yıllık medeniyet değerlerimizin tahrip edildiği, milletimizin gönül dünyasını donatan kutsi nitelikte ne varsa ayaklar altına alındığı ve hemen herkesin artık her şey bitti dediği bir zamanda, umudunu yitirmeden mücadeleye devam eden, karanlığı yırtan bir kandil yakmak için didinen öncülerden biri de merhum Fethi Gemuhluoğlu dur. Anadolu nun hile, riya, isyan uğramamış köşelerinden İstanbul a yükseköğrenim görmek için gelen, özünü yitirmemiş bir nesli kurda kuşa yem etmemek için verdiği destansı mücadeleyle bilinir Fethi Gemuhluoğlu. O, bir neslin Fethi Ağabeyidir. İlk gençliğini karanlık dönemde idrak etmiş okur-yazar-inanır gençlikten, Fethi Gemuhluoğlu ndan etkilenmeyeni ve eser verenlerden bir kitabını, bir şiirini ona ithaf etmeyeni -Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan da dahil olmak üzere- neredeyse yok gibidir. Fethi Gemuhluoğlu, ardında cilt cilt eserler bırakmış bir şair, yazar, ilim adamı değildir. O, ardında birkaç şiir, birkaç mektup, birkaç yazı ve bir nesil bırakmış bir hâl adamı, bir gönül adamı, bir vakıf adamıdır. Fethi Gemuhluoğlu nun 22 Kasım 1975 tarihinde, irticalen yaptığı ve daha sonra Dostluk Üzerine başlığıyla defalarca yayımlanan tarihi konuşmasında dile getirdiği hususlar sarsıcı, yol gösterici, ufuk açıcı niteliktedir. Ancak, bu konuşmada dile getirilen hususlardan biri olmak üzere sadece iki kelimeden müteşekkil bir ifade vardır ki, bir aileyi, bir topluluğu, bir örgütü, bir devleti sulh u salah içerisinde mutlu ve müreffeh idame ettirebilmek için illâki öncelenmesi gerek bir prensip olarak ışıldamaktadır. Bu ifade, Hal sârîdir sözüdür. Hal sârîdir, içinde bulunulan hal sirayet edicidir, hâlet-i ruhiye bulaşıcıdır demektir. Fethi Gemuhluoğlu nun buyurulmuştur şeklinde takdim ettiği bu ifade, küçük ya da büyük herhangi bir birimde lider pozisyonunda bulunanların işini kolaylaştıracak, başarılarını artıracak bir prensip olarak kısa, özlü, derinlikli bir hüviyeti taşımaktadır. Lider çalışkansa, etrafı da çalışkandır; lider prensip sahibi ise, etrafı da prensip sahibidir; lider dürüstse, etrafı da dürüsttür; lider atak, tutarlı, heyecanlı, neşeli, moralli, cesur, azimli, kararlı, fedakârsa, yakın çalışma arkadaşları, kadrosu da atak, tutarlı, heyecanlı, neşeli, moralli, cesur, azimli, kararlı ve fedakârdır. Sürekli kötümser, işin olmaz yanlarını ön plana çıkaran, hımbıl, ürkek, uyuşuk bir liderin bu olumsuz nitelikleri kısa sürede etrafına bulaşır ve hâkimiyet alanındaki kurumsal yapının işlemez hale dönüşmesine neden olur. Bu manada liderin sadece kendi nefsinden değil, etrafındakilerin tutumundan da mesul olduğunun bilincinde olması gerekir. Eğitim-Bir-Sen in birinci derecedeki kurumsal birimi olan işyeri temsilciliklerindeki temsilcilerimizden başlamak üzere, ilçe temsilciliklerimizin başkan ve yönetim kurulu üyelerimizin, şube başkanlarımızın, şube yönetim kurulu üyelerimizin ve genel yönetim kurulu üyelerimizin sürekli pozitif, çözüme odaklanmış, yol açan, kolaylaştıran; sürünce-

mede bırakan değil, sürükleyen, sonuç alan; aurası yüksek, dâhil olduğu topluluğun havasını hemen değiştiren bir profili taşımaları gerekir. Üstün başarı gösteren teşkilatlarımızda Hal sâridir fehvasınca lider tarafından hep pozitif enerjinin ortaya çıkarıldığını, beklenenin altında başarı gösteren teşkilatlarımızda ise liderin heyecanında bir eksikliğin bulunduğunu gerçekleştirdiğimiz teşkilat gezilerinde gözlemliyor ve sendikal tecrübelerimizden biliyoruz. Bu çerçevede, bu yılki örgütlenme hedeflerimize ulaşmada, çalışmaların tamamen örgütlenmeye yoğunlaştırıldığı şu günlerde hemen bir muhasebe yaparak ve besmelemizi, heyecanımızı tazeleyerek, ardından bu heyecanımızı dalga dalga çevremize yayarak, bir seferberlik şuuru ve mesuliyetiyle işyeri temsilcimiz işyerinde ve yakın çevresinde davet gerçekleştirilecek ne kadar eğitim çalışanı varsa; ilçe temsilciliklerimiz, şubelerimiz merkezde-tenhada ne kadar işyeri bulunuyorsa, tamamına sendikal ziyaretlerde bulunarak ve duyarlılığımızı, çalışmalarımızı, kazanımlarımızı anlatarak mutabakat vaktine keşkesiz bir çalışma dönemiyle erişmenin telaşını kuşanmalıdırlar. Kısacası, keşkesizlik, mutabakat gününde, şu arkadaşa da bir davette bulunsaydım, şu işyerine de bir uğrasaydım dememektir. Her insanın kişisel alan olarak ifade edilen kendisine mahsus özel alanı bulunur. İnsanlar, kişisel alanları kasten ya da hatâen ihlal edildiğinde rahatsız olur, bir an önce ihlalin sona erdirilerek kişisel alan masuniyetinin yeniden sağlanmasını isterler. Mesela, bir asansörde mecburen birbirlerinin kişisel alanına giren insanlar, bir an önce yolculuğun bitmesini ve kendi kişisel alanlarının zaruretten de olsa ihlaline bir an evvel son verilmesini, yarım yarım nefes alarak beklerler. Kişilerin kendilerine mahsus alanları olduğu gibi, kurumların da kendilerine mahsus alanları vardır. Siyasetin siyasetçiye mahsus, bürokrasinin bürokrata mahsus, sendikanın üyesine ve yöneticisine mahsus, cemaatin ehline mahsus alanları vardır. Bu alanlara belli ilkeler çerçevesinde ve kurumsal ilişki bağlamında girilip çıkılabilir. Ancak bu yapılardan herhangi birinin diğeri içerisinde topyekûn bir kalkışmaya dayanak sağlamak üzere yapılaşmaya gitmesi, bu yapıların büyüklüğüyle mütenasip büyük sarsıntı ve krizlere yol açacaktır. Bugün Türkiye de bu ihlali örnekleyen hadiseler yaşanmaktadır. Tarih, bir tecrübeler manzumesidir. Cenâb-ı Hakk, bu millete tarih boyunca çok büyük mertebeler bahşetmiştir. Büyük devletler kurdurmuş, kurulan büyük devlet acı tecrübeler yaşatarak yıkılmış, Cenab-ı Hakk daha büyüğünü kurdurmuştur. Bu millet, tarih boyunca çok büyük acılar ve sarsıcı hadiseler yaşamıştır ve geçmişte çok büyük ihanetler de görmüştür. Bu manada, gök kubbenin altında yaşanmamış duygu kalmamıştır. Yakın dönemde ise, darbelerle millet iradesi ayaklar altına alınmıştır. Ama millet, çok kısa bir sürede darbecilerin kurgusunu tarihin çöp sepetine fırlatarak yeniden iradesini eline almıştır. Açık darbe, örtük darbe, e-muhtıra, hepsi gelip geçmiştir. Bugün, bir başka tecrübe olarak, yargının, bürokrasinin, siyasetin içerisine farklı metotlarla gerçekleştirilmiş bir gayrimeşru yapıdan kurtulma mücadelesi verilmektedir. Hüsnüniyeti ve emniyeti suistimal ederek yol alan bu yapının kötü huylu olduğu, bünyeyi tamamen sarmadan anlaşılmış ve gerekli müdahaleler başlamıştır. Acı olan, bu hususta hassasiyet belirten insanların inanan insan, güvenilecek insandır duygusuyla kendilerine yönelik ortaya konulan güveni kötüye kullanarak, güvenen kadroları da tasfiyeye yönelecek bir kirli organizasyonu gerçekleştirmiş olmalarıdır. Bundan sonra, insanlar, güvenilecek olan inanan insan bile olsa, güvenmek için son bir kez daha düşünmek yerinde olur şeklinde bir itiyada sahip olurlarsa, bunun vebali de bu yapının omuzlarında olacaktır. Bu yapının gövdesinde kalbi iman ve vatan sevgisiyle dolu samimi Anadolu insanı vardır. Bu insanlar, dileriz ki, kendi düşünme melekelerini harekete geçirerek olan biteni doğru okur ve bir fitne fesat hareketinden kurtulma ameliyesi sırasında zarar görmezler. Eğitim-Bir-Sen in hiçbir zaman gizli amaçları, gizli ajandası olmamıştır. Eğitim-Bir-Sen, ara sokakların değil, meydanların sendikası olmuştur. Eğitim-Bir-Sen, gizli amaçlar doğrultusunda bu millete karşı mevzi almış ve bu millete tuzak kuranların, hangi düşünce ve anlayışın mümessili olurlarsa olsunlar, hep karşısında durmuş, meydanlara çıkarak dur! demiştir. Bundan sonra da milletin benimsemediği her türden antidemokratik yapının karşısında olmaya, karşısında durmaya devam edecektir. Eğitim-Bir-Sen in yeri milletin yanıdır. Büyük Türkiye idealine daha fazla katkı yapmak ve milli iradenin gür sesi olmak için Eğitim-Bir-Sen in hem nicelik hem de nitelik olarak büyümesi, ilerlemesi gerekmektedir. Bu anlayış ve düşünceyle teşkilatlarımız 24 saat sendikacılık yaklaşımıyla bir yandan kendilerini geliştirmeye, bir yandan üye sayısını artırmaya yönelik faaliyetlerini gece gündüz sürdürmeli, her bir fırsatı değerlendirmelidir. Hedef, 15 Mayıs a kadar üye sayısını en az 300 bine çıkarmak olmalıdır. Bu, yakalanması mümkün olmayan bir hedef değildir. İnanıyorsak, imkân da, fırsat da vardır. Ülkemize, milletimize ve mazlumlara hizmet yolunda Allah yâr ve yardımcımız olsun. Ahmet Gündoğdu Genel Başkan Sayı: 71 Nisan 2014 Eğitim-Bir-Sen 3

Yolsuzluk ve Paralel Devlet İddialarının Üzerine Kararlılıkla Gidilmelidir Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, millet ve devlet olarak ortaya konulan Büyük Türkiye idealinin kirli bir küresel operasyonla hedef alındığına şahit olduklarını ifade ederek, Yolsuzluk ve paralel devlet iddialarının üzerine kararlılıkla gidilmelidir dedi. Eğitim-Bir-Sen 27. Başkanlar Kurulu toplantısı Abant ta yapıldı. Toplantının açılışında konuşan Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Suriye, Mısır, Somali, Arakan ve Doğu Türkistan başta olmak üzere birçok yerde insanlık dramlarının yaşandığını belirten Gündoğdu, Antidemokratik uygulamaların ve insan hakları ihlalinin adeta zirve yaptığı bu dünyada yaşanan sorunlara kayıtsız kalmayan, insanlık ailesinin vicdanını temsil eden bir sendikayız şeklinde konuştu. 17 Aralık Operasyonu Küresel Sermayenin Kirli Bir Oyunudur Türkiye de, 12 Eylül 2010 referandumu ile birlikte, bir asrı aşkın süredir devam eden, bazen açık, bazen gizli şekilde varlığını sürdüren vesayet sistemine son verildiğini söyleyen Gündoğdu, şunları söyledi: Bu durum, aynı zamanda eylem ve tavırlarını bağımsızlık temelinde belirleyen yeni Türkiye fotoğrafını da ortaya çıkarmıştır. Yeni Türkiye, içeride ve dışarıda bazı odakları memnun etmemiştir. Yolsuzluk iddia ve ithamları üzerinden başlatılan 17 Aralık Küresel Operasyonu, egemen millet ve bağımsız devlet duruşundan rahatsızlık duyan küresel yapının ve onun uzantılarının yolsuzluk iddiaları kılıfı giydirilmiş yeni senaryosudur. Bu yönüyle, operasyon ile devleti, milleti ve hükümetiyle birlikte Türkiye hedef alınmıştır. 7 Şubat, Gezi Parkı olayları ve 17 Aralık Operasyonu, küresel sermayenin kirli bir oyunudur. Milletin egemen, devletin bağımsız olmasından rahatsızlık duyan iç ve dış odaklar, 17 Aralık ta, yeni bir vesayet tesis etmek için son bir darbe vurmak istemiştir. Yolsuzluk sosuyla servis edilen 17 Aralık Küresel Operasyonu konusunda bizim görüşümüz nettir. Küresel operasyonla birlikte yolsuzluk ve paralel devlet olmak üzere ortada iki de iddia vardır. Her iki iddianın üzerine de kararlılıkla gidilmelidir. Yolsuzluk iddia ve ithamlarının, hukukun genel ilke ve kurallarına uygun olarak kimse peşinen mahkûm ya da masum ilan edilmeden araştırılması, soruşturulması ve gerekli yargı süreçlerinin işletilmesi aklıselimi devre dışı bırakanlar hariç bütün toplumun ortak beklentisidir. Şu hususun altını özellikle çizmek istiyoruz. Yolsuzluk iddialarıyla ilgili yargı sürecine; herkes hem masumiyet karinesi nin hem de tarafsız ve bağımsız yargı ilkesinin hilafına olacak eylem ve tutumlardan özenle kaçınarak destek verilmeli, yargıyı etkileyecek ya da töhmet altında bırakacak beyanlardan kaçınılmalıdır. 17 Aralık sürecinde dini hassasiyetlere dayalı hizmetler sunduğunu düşündüğümüz bir cemaatin pozisyonundan dolayı üzüldüklerini vurgulayan Gündoğdu, Türkiye de ve yurt dışında eğitim faaliyetleriyle öne çıkan, uluslararası vizyonuyla takdir edilen cemaatin, hizmet hareketinin, 17 Aralık sürecinde takındığı tavır, kullandığı üslup ve deklare ettiği 4 Eğitim-Bir-Sen Nisan 2014 Sayı: 71

görüşler sadece bugüne değil, geçmişe dönük tereddüt ve ithamlara da kapı aralamaktadır. Hizmet hareketinin son derece önem verdiği anlaşılan dershane düzenlemesini dahi unutturacak kadar yolsuzluk iddiaları üzerinden siyasi söyleme bürünmesini, siyasi iktidarı ve Başbakanı hedef alan söylemlerini makul ve makbul bir gerekçeye dayandırmak ne yazık ki mümkün gözükmemektedir. Cemaatin dershanelerle ilgili tartışma sonrasında ortaya koyduğu tavır ve görüşleri demokratik tepki olarak nitelendirme olasılığı yok olmakta, mevcut konumu ve duruşu itibarıyla her geçen gün operasyonun zanlıları arasına yerleştirilme ihtimali artmaktadır. Yılların birikimi olan toplumsal teveccüh bir çırpıda kaybedilmek istenmiyorsa, hizmet hareketi, paralel yapılanmanın merkez unsuru olduğuna yönelik toplumsal algının oluşmasına kaynaklık teşkil eden tavırlara, söylemlere ve ilişkilere son vermeli, acilen varoluş gerekçesini oluşturan hizmet alanına çekilmelidir. Referandumda evet için güç birliği yapanların hayırcı ların ekmeğine yağ sürmesi milletin beklentilerine hizmet etmez. Aksine ortak kazanımların kaybedilmesi gibi arzu edilmeyen sonuçlara da kapı aralayabilir. Türkiye enerjisini içerde tüketmesi gereken bir ülke değildir. Mısır ın, Filistin in, Arakan ın, Doğu Türkistan ın ve Suriye halkının umudu Türkiye dir. Dünya mazlumlarının umudu söndürülmemelidir diye konuştu. 4/C liler Kadroya Geçirilmelidir Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine yönelik iki kanuni düzenleme yapılmasına rağmen 4/C kapsamında istihdam edilen kamu çalışanlarıyla ilgili böyle bir yasal zeminin hâlâ üretilmediğini belirten Gündoğdu, Sendika ve konfederasyonumuzca 4/C li personelle ilgili olarak, son yıllarda şüphesiz önemli kazanımlar elde edilmiştir. Sendika üyesi olabilmeleri, çalışma sürelerinin 11 ay 28 güne çıkarılması, hizmet sözleşmelerindeki hukuka aykırı hükümlerin düzeltilmesi, aile ve çocuk yardımından faydalandırılması gibi önemli kazanımlar sağlanmıştır. Son toplu sözleşmeyle bekar bir 4/C li net 253 TL, evli ve iki çocuklu 4/C li net 483 TL iyileştirmeye kavuşmuştur. 4/C kapsamındaki personelin asıl ve haklı beklentisi, bizim de toplu sözleşme teklifimiz olan 4/C statüsünde istihdam edilenlerin kadroya geçirilmesidir. 4/C li personel, kadrolu memur statüsüne ya da en kötü ihtimalle kadrolu işçi statüsüne geçirilmelidir ifadelerini kullandı. Akademik Personelin Maaşlarını İyileştirmeye Yönelik Zam Acilen Yapılmalıdır Türkiye nin akademik personelin mali hakları ve maaş durumu itibarıyla Kanada, Güney Afrika, Brezilya, İsrail, Malezya ve Arjantin gibi ülkelerin gerisinde, 20. sırada yer aldığını kaydeden Gündoğdu, bu durumun, dünyanın en büyük 17. ekonomisine sahip Türkiye ye yakışmadığını vurguladı. Gündoğdu, şöyle devam etti: Üniversite sayısının artırılması politikası, nitelikli akademisyenlerin yetiştirilmesi ve mevcut akademik personelin devlet üniversitelerinde kalmasının sağlanması argümanlarıyla desteklenmelidir. Bunun yolu, 2002-2012 döneminde reel maaş artışı kayıplarını da giderecek şekilde akademik personele zam yapılmasıdır. Aksi halde, akademik kariyer yolculuğuna çıkan başarılı öğrencilerin kısa süre içerisinde kamunun açtığı uzmanlık, müfettişlik ve diğer kariyer unvanlara atanmak yönündeki eğilimi engellenemez. Büyük Türkiye hedefinin ihtiyaç duyduğu beyinleri yetiştirecek üniversitelerin nitelikli öğrencileri elinde tutamamasına ilişkin vahim tablo devam eder. Eğitim-Bir- Sen olarak, öğretim elemanlarının durumlarına ilişkin gerçekleştirdiğimiz iki çalıştay sonrası hazırladığımız Ulusal ve Uluslararası Karşılaştırmalar Işığında Öğretim Elemanlarının Mali Hakları raporumuzu YÖK Başkanıyla birlikte kamuoyuna açıkladık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı na taşıdık. Maliye Bakanlığı yetkilileri ile görüşmeler yaptık. Yakın dönemde gerçekleşen görüşmemizde konuyu Sayın Başbakanın dikkatine sunduk. Beklentimiz ve teklifimiz, öğretim elemanlarına yönelik 2002-2012 arası reel kayıpları karşılayacak, beklentilere cevap verecek bir iyileştirmenin ivedilikle yapılmasıdır. Meclis e sevk edilen Milli Eğitim Bakanlığıyla ilgili yasa tasarısının bazı kısımlarının tasarıdan çıkarılması, bazı kısımlarının ise gözden geçirilmesi gerektiğini dile getiren Gündoğdu, Milli Eğitim Bakanlığı nda en fazla yargı konusu olan düzenlemelerin başında, şüphesiz eğitim kurumu yöneticilerinin seçimi, atanması ve yer değiştirmelerine ilişkin yönetsel düzenlemeler yer almaktadır. 100 bin eğitim kurumu yöneticisinin görev yaptığı bakanlıkta bu konuda yaşanacak her tartışma ve değişiklik, okul iklimine, eğitim sistemine, öğretmenlere ve hepsinden önemlisi doğrudan öğrencilere yansımaktadır. Çok yakın bir tarihte hayata geçirilen sınav+mülakat düzenlemesinin sonuçları ortaya çıkmadan, somut veriler üzerinden sağlıklı değerlendirmeler yapılmadan, eğitim kurumu yöneticilerinin sınav veya başka bir objektif kıstas olmaksızın doğrudan valiliklerce atanması uygulamasına geçilmesi yeni tartışmaları tetikleyecek ve beraberinde bazı sıkıntılara kapı aralayacaktır. Tasarıdan, eğitim kurumu yöneticilerine ilişkin bölümler çıkarılmalı, görevlerine henüz yeni başlayan on binlerce yöneticinin işine yoğunlaşmasına fırsat verilmelidir. Öğretmenler Sınava Değil, Öğrencilerin Eğitimine Yoğunlaşmalıdır Tasarının aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçişte sınav uygulaması öngören hükmünün, yönetilemez boyutta sorunlara kapı aralayacağını düşündüklerini dile getiren Ahmet Gündoğdu, Öğretmenlerin yoğun bir idari baskı altında, iş güvencesi olmaksızın görev yapmalarına neden olacak olan yeni yaklaşım, objektif, ölçülebilir ve denetlenebilir olmaktan ziyade, kuşkuları artırabilecek sonuçlara yol açabilir. Öğretmenlerin hem meslek öncesi hem de görev sırasında oldukça fazla sayıda sınava tabi tutulmaları, öğretmenlerin öğrencilerinden ziyade kendilerine yoğunlaşmalarına neden olabilir. Bu durum, eğitim-öğretim hizmetinin ana amacı olan öğrencilerin ikinci plana itilmesi gibi, eğitim sistemini bütün yönleriyle tehdit edecek sonuçlara yol açabilir. Tasarının bu maddesi nitelik artırıcı bir adaylık süreci tasarımı hedeflenerek yeniden düzenlenmeli, ancak aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçişe mahsus bir sınav kesinlikle alternatifler arasında olmamalıdır dedi. Sayı: 71 Nisan 2014 Eğitim-Bir-Sen 5

Kariyer Basamakları Muamma Olmaktan Çıkarılmalıdır Tasarıda, kariyer basamakları uygulamasından vazgeçildiği izlenimini uyandıracak ibareler bulunduğunu vurgulayan Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı: Anayasa Mahkemesi nin iptal kararı doğrultusunda kariyer basamakları konusunda yeni bir düzenleme beklentisi mevcutken, 1739 sayılı Kanun un 43. maddesinin kariyer basamaklarına ilişkin iki fıkrasının yürürlükten kaldırılması, lisansüstü ve doktora eğitimlerini tamamlamış olmakla uzman öğretmen ve başöğretmen olma beklentisi taşıyan öğretmenlerimizin hayal kırıklığına neden olmuştur. Bakanlığın öğretmen politikalarında, yüksek lisans ve doktoralı öğretmen vurgusu yaptığı bir ortamda kariyer basamakları uygulamasından vazgeçmek istemesi çelişkili bir yaklaşımdır. Sendikamızın teklifi ve öğretmenlerimizin beklentisi, Anayasa Mahkemesi nin iptaline konu olan kısımlarda düzenleme yapılarak, öğretmenlerin alan bilgilerinin ölçüldüğü, performanslarının değerlendirildiği bir sistemin ortaya çıkarılmasıdır. Mesleğin kariyer meslekler arasında yer almasının sağlanmasıdır. Öğretmenlik mesleğinin kariyer meslek olması, en az eğitime yapılacak fiziki yatırımlar kadar önem taşımaktadır. Eğitim-Bir-Sen 27. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi Türkiye, hükümleri ve ruhuyla insanı esas alan, bütün vatandaşları kucaklayan, tanımlama dayatması yerine tanıma erdemi içeren, ülkenin bütün vatandaşlarını bir ve eşit gören, doğuştan gelen hakları sınırlamayıp teminat altına alan; din ve vicdan özgürlüğüne yönelik mevcut sınırlamaları sona erdiren, yakın siyasi dönemin en büyük projesi yeni Anayasa yı yapmayı başarmalıdır. Türkiye, 30 yılı aşkın süredir yaşadığı terör sorununda, çözüm süreci ile birlikte önemli mesafe almıştır. Sorunun bitmesi noktasında dünya görüşleri, ideolojileri ve hedefleri farklı toplum kesimleri, belirli oranda da olsa, ortak irade göstermektedir. Çözüm sürecini destekleyenlerin yanında bu süreci içerde ve dışarıda akamete uğratmak ve sabote etmek isteyenlerin varlığı herkesin malumudur. Türkiye, çözüm noktasındaki kararlılığından ve milletimizin hassasiyetlerinden ödün vermeden sonuca ulaşmak, milli birlik ve beraberliği tahkim etmek için iç ve dış odaklara aldırmaksızın yoluna devam etmelidir. Yeni Türkiye, içerde ve dışarıda bazı odakları rahatsız etmiştir. Yolsuzluk iddia ve ithamları üzerinden başlatılan 17 Aralık Küresel Operasyonu, egemen millet ve bağımsız devlet duruşundan rahatsızlık duyan küresel yapının ve onun uzantılarının yolsuzluk iddiaları kılıfı giydirilmiş yeni senaryosudur. 7 Şubat, Taksim Gezi Parkı olayları ve 17 Aralık Operasyonu, küresel sermayenin kirli bir oyunudur. Küresel operasyonla birlikte yolsuzluk ve paralel devlet olmak üzere ortada iki iddia bulunmaktadır. Her iki iddianın da üzerine kararlılıkla gidilmelidir. Hizmet hareketinin, 17 Aralık sürecinde takındığı tavır, kullandığı üslup ve deklare ettiği görüşler sadece bugüne değil, geçmişe dönük tereddüt ve ithamlara da kapı aralamaktadır. Yılların birikimi olan toplumsal teveccüh bir çırpıda kaybedilmek istenmiyorsa, hizmet hareketi, paralel yapılanmanın merkez unsuru olduğuna yönelik toplumsal algının oluşmasına kaynaklık teşkil eden tavırlara, söylemlere ve ilişkilere son vermelidir. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen tarafından başlatılan Özgürlük İçin 10 Milyon İmza kampanyası sonucu toplanan 12 milyon 300 bin imza ile ortaya konulan kamuoyu desteğinin yanında kararlılığı yansıtan 8 aylık sivil itaatsizlik eylemi, devlet eliyle kadına uygulanan kılık ve kıyafet şiddetinin bitmesi noktasında önemli rol oynamıştır. Kamuda kılık ve kıyafet dayatmasının en önemli sembolü haline gelen başörtüsü konusunun çözümü devlet millet kaynaşması için çok önemli bir adım olmuştur. Fakat aynı eylem kapsamında dile getirilen çağdışı yönetmelikteki erkeklere yönelik başta kravat takma mecburiyeti olmak üzere, takım elbise, saç, sakal gibi dayatmalar da bir an önce kalkmalıdır. Kamu çalışanlarına ve üniversite öğrencilerine başörtüsü serbestîsinin getirildiği bir vasatta diğer kız öğrenci- 6 Eğitim-Bir-Sen Nisan 2014 Sayı: 71

lere başörtüsü yasağının uygulanması anlamsızdır. Seçmeli Kur an-ı Kerim dersinde başını örten bir öğrenciye başka bir derste başörtülü bir öğretmenin başörtüsü yasağı uygulaması beklenmemelidir. Bu husustaki garabet, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yönetmelik değişikliği yapılarak ortadan kaldırılmalı; kamuda başörtüsü özgürlüğünden, İmam Hatip liseleri, İmam Hatip ortaokulları ve Çok Programlı liseler bünyesindeki İmam Hatip programını takip eden öğrenciler dışında kalan diğer öğrenciler de yararlanmalıdır. Öğretim elemanlarının mali haklarında iyileştirme yapılması talebiyle başlattığımız çalışmalar sonrası yayınladığımız raporda dile getirip, YÖK Başkanı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile birlikte hükümetin gündemine takdim ettiğimiz taleplerimiz bir an önce hayata geçirilmeli ve akademik camianın 2002-2012 arası mali kayıpları acilen giderilmelidir. YÖK Kanunu bir an önce çıkarılmalı, yükseköğretimde çalışanları temsilen sendikalar demokratik yönetimin gereği olarak bütün yönetsel süreçlerde paydaş olarak görülmeli; idari personelin görevde yükselme yönetmeliği, merkezi sınavı esas alacak ve periyodik olarak iki yılda bir bütün boş kadroları da kapsayacak şekilde, bir an önce çıkarılmalıdır. Meclis e sevk edilen Milli Eğitim Bakanlığının Görevleri, Personeli ve Teşkilat Yapısına İlişkin Olarak Bazı Kanun ve KHK larda Değişiklik Öngören Kanun Tasarısı nın bazı kısımları, çalışanlar açısından huzursuzluğa neden olabilecektir. Aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçişte öngörülen sınav uygulaması, okul yöneticilerinin vali tarafından dört yıllığına görevlendirilmesi konuları başta olmak üzere, tasarı itirazlar doğrultusunda yeniden gözden geçirilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı; öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliği, norm kadro yönetmeliği, yardımcı hizmetler sınıfı ile genel idare hizmetleri sınıfı çalışanlarının görev tanımlarını da içerecek şekilde atama ve yer değiştirme yönetmeliğini paydaşların görüşleriyle birlikte şekillendirmeli ve yayınlamalıdır. Öğretmen kariyer basamaklarında yükselmeye ilişkin gerekli yasal değişiklikler yapılarak süreç yeniden başlatılmalıdır. Eğitim-öğretim ve bilim hizmet kolunda çalışan 4/C li personel, toplu sözleşmede mali durumlarında yapılan iyileştirmelere ilave olarak kısa süre içerisinde kadroya alınmalıdır. 4+4+4 yeni eğitim sisteminin güçlendirilmesi için ikili öğretim yapan eğitim kurumunun kalmaması, yeni derslik üretimine ağırlık verilmesi, okullara bütçe uygulamasına geçilerek okul yönetimlerinin eğitime yönelmelerine fırsat verilmesi ve yeni öğretmen alımı son derece önemlidir. 2013-2014 eğitim-öğretim yılı içerisinde 10 bin Şubat atamasına ilave olarak yazın yapılacak olan 40 bin yeni öğretmen alımında kontenjan artırılmalı ve ücretli, vekil öğretmen uygulaması kaldırılmalıdır. Ek Ders Esasları nda, öğretmenlerin sınav görevlerine ilişkin ücretleri de dâhil olmak üzere, adaletsizlikler bulunmaktadır. Ek Ders Esasları ndaki adaletsizliklerin giderilmesi için sosyal paydaşların itiraz ve kabulleri dikkate alınmalı ve Ek Ders Esasları yeniden düzenlenmelidir. İstihdamda güçlük çekilen yörelerde görev yapan eğitim çalışanlarına yönelik teşvikler öngörülmelidir. Gönülsüz ve mecburiyete dayalı çalışma yerine ekonomik iyileştirmeleri kapsayan gönüllülüğü tetikleyecek teşvik uygulamaları başlatılmalıdır. İnsanların temel tercihlerini sınırlayan demokratik eğitim hakkının önündeki engeller kaldırılmalı; insan iradesine ve tercihine ipotek koyan eğitimdeki karma mecburiyetine son verilmeli, devlet bu konudaki dayatmadan vazgeçmelidir. Eğitimin birikim ve metot bakımından yerli kaynakların belirleyiciliğinden uzaklaşmasından beri nitelikli insan yetiştirme konusunda problem yaşanmaktadır. Eğitim sistemimizin değerlerden yoksun bir süreci gerçekleştirmesinin önüne geçilmeli; vicdanı, irfanı, izanı gelişmiş bireyler için eğitim, mevcut köksüz ideolojik yüklemelerden arındırılarak değerlerle yeniden inşa edilmelidir. Sanal dünya, nesiller için büyük tehlikeler barındırmaktadır. Nesillerin zihin emniyetinin sağlanması devletin görevidir. Özgürlük adına, nesillerin tehlikeye açık bırakılması, gelecekte ahlaki kaygı ve rezervleri olmayan, kökünden ayrılmış ruhsuz bir neslin meydana gelmesine neden olacaktır. Bu hususta hükûmetçe alınacak tedbirler, bazı kesimlerin değil, milletin talep ve beklentileri doğrultusunda olmalıdır. İmam Hatip Lisesi, İmam Hatip Ortaokulu gibi, dini eğitim müesseselerinin ihyası milletimizin bu müesseselere ilgisiyle doğru orantılıdır. Liselere seçmeli ders olarak konulan Kur an-ı Kerim, Hz Muhammed in Hayatı, Temel Dinî Bilgiler gibi derslerin amaca hizmet edebilmesi ise bu derslerin sahiplenilip seçilmesine ve gereği gibi işlenmesine bağlıdır. Milletin duyarlılığının artması ise, eğitim yöneticilerinin ve eğitimcilerin ilgisinden geçmektedir. Başta Eğitim-Bir-Sen üyeleri olmak üzere, tüm eğitim çalışanları duyarlılıklarını artırmalıdır. Suriye de yaklaşık üç yıldır kan akıtmaya ve katliam yapmaya devam eden Esed yönetimindeki Baas rejimini kınıyoruz. Katliamları destekleyen gerek ülkemizdeki gerekse dünyadaki destekçilerin niyetlerinin Suriye halkının huzuru değil, emperyalist unsurların menfaatleri olduğunun anlaşılmasını bekliyor; bütün ülke ve uluslararası kuruluşları katliamı durdurmak için birlikte hareket etmeye, can çekişen Suriye halkına karşı insani sorumluluğun gereği olarak yardım etmeye çağırıyoruz. Sayı: 71 Nisan 2014 Eğitim-Bir-Sen 7

Genel Başkan Gündoğdu, Başbakan Erdoğan ile Görüştü Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşerek, Memur-Sen in toplu sözleşmede masaya taşıdığı, daha sonra Kamu Personeli Danışma Kurulu nda gündeme getirdiği konuları iletti. İstanbul Haliç Kongre Merkezi nde yapılan görüşmede Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, Başbakan Erdoğan a, başta akademik zam, 4/C li personelin kadroya alınması, ataması yapılacak öğretmen sayısının 40 binden en az 80 bine çıkartılması, iş ve meslek danışmanlarının maaş mağduriyetinin giderilmesi, disiplin cezalarının affı, 28 Şubat mağdurlarının sosyal güvenlik hakları, 2005 yılından sonra göreve başlayan memurlara bir derece verilmesi, emekli ikramiyesinin hesaplanmasında 30 yıl sınırının kaldırılması, kadın istihdamının önündeki engellerin kaldırılması ve kamuda çalışan personelin çocuklarının yararlanacağı kreş imkânın sağlanmasının yanında genç nüfusun artırılmasına yönelik olarak başta evlenme yardımı, aile yardımı, çocuk yardımı ve bunun gibi sosyal yardımların günün şartlarına uygun hale getirilmesi gibi konuları aktardı. Gündoğdu nun Başbakan Erdoğan ile görüştüğü konulardan bazıları şunlar: Öğretim Elemanlarına Mahsus İlave Maaş Artışı Akademik personel, 2002-2012 döneminde doğrudan kendilerine ilave artış yapılmaması ve reel maaş artışı bakımından bazı unvanlar için eksi, bazıları içinse çok düşük düzeyde olması nedeniyle diğer kamu görevlilerine nazaran mağdur konumdadır. Özellikle akademik personelin başlangıç maaşı, akademisyenliğe olan ilgiyi azaltmaktadır. Bunun sonucunda, akademik personel sayısındaki artış, üniversite sayısındaki artışla doğru orantılı olamamaktadır. Bu anlamda, hem akademik personelin reel artış bazlı maaş mağduriyetinin giderilmesi hem üniversitelerin akademik personel ihtiyacının karşılanmasına ilişkin riskin ortadan kaldırılması hedefiyle akademik personelin maaşlarında, 2014 Ocak ayında 729, 2015 Ocak ayında 729 TL olmak üzere artış yapılması uygun olacaktır. Atama Yapılacak Öğretmen Sayısının Artırılması Kamu personeli sistemi içerisinde sayıları en fazla ve en çok ihtiyaç duyulan meslek grubunu öğretmenler oluşturmaktadır. Öğretmen ihtiyacının karşılanamadığı durumlarda ücretli öğretmenlik uygulaması devreye sokulmaktadır. Bu kapsamda, MEB tarafından açıklanan 120 bin öğretmen açığı ve öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamı yoluyla giderilmesi gibi hususlar dikkate alınarak, 2014 yılında en az 80 bin öğretmen ataması yapılması uygun olacaktır. 4/C li Personelin Kadroya Geçirilmesi Kamu personeli sisteminde son dönemin en önemli gündem maddelerinin başında 4/C statüsündeki geçici personelin kadroya geçirilmesine ilişkin talep yer almaktadır. Buna bağlı olarak, söz konusu personelde yüksek bir beklenti oluşmuştur. Bu çerçevede, kamu hizmetine yönelik motivasyonunu daha üst seviyelere ulaştırmak ve konunun gündemden düşmesini sağlamak amacıyla 4/C li personelin, öncelikle kadrolu (4/A) statüsüne geçirilmesi, bunun kesinlikle mümkün olmaması halinde ise bu personelin 4/B sözleşmeli personel olarak ya da kadrolu işçi (4/D) statüsünde mevcut görevlerini sürdürmeleri uygun olacaktır. 2005 Yılından Sonra Göreve Başlayanlara Bir Derece Verilmesi Son toplu görüşmelerde ve ilk toplu sözleşmede genel hatlarıyla üzerinde uzlaşılmasına rağmen konuya ilişkin yasal düzenleme halen çıkmamıştır. Kamu Personeli Danışma Kurulu nda konuyla ilgili kanun tasarısı taslağı hazırlandığı belirtilmiş ve bu konuya ilgili kamu kurumlarının genel olarak olumlu baktığı ifade edilmiştir. Bu bağlamda, 2005 yılından sonra göreve başlayan/başlayacak kamu görevlilerine bir derece verilmesi yönündeki düzenlemenin gerçekleştirilmesi, hem daha önce varılan mutabakatın gereğinin yapılması hem de buna ilişkin beklenti içerisinde olan geniş bir kitlenin takdirinin kazanılmasını sağlayacaktır. Disiplin Cezalarının Affına İlişkin Düzenleme Yapılması Kamu görevlilerinin disiplin cezalarının affına ilişkin son düzenleme 2006 yılında yapılmış ve (kanunda belirtilenler dışında 8 Eğitim-Bir-Sen Nisan 2014 Sayı: 71

kalan) 14/02/2005 tarihine kadar işlenen fiillere bağlı olarak disiplin cezaları affedilmiştir. Kamu görevlileri, her beş yılda bir bu yönde düzenleme yapıldığına ilişkin kanaate bağlı olarak 2010 yılından bu yana disiplin cezalarının affına yönelik düzenleme yapılması beklentisi içerisindedir. Bu beklentinin karşılanması amacıyla (5525 sayılı Kanun da yer verilen suç türleri dikkate alınarak) 14/2/2005 tarihinden itibaren işlenen fiillere bağlı olarak alınan disiplin cezalarının affına ilişkin düzenleme yapılması uygun olacaktır. Emekli İkramiyesinin Hesaplanmasında Otuz Yıllık Süre Sınırlamasının Kaldırılması Kamu görevlilerinin emekli ikramiyesinin hesaplanmasında otuz yıllık süre sınırlaması bulunmaktadır. Buna karşın, otuz yılı aşan hizmet süreleri emekli ikramiyesinin hesabında dikkate alınmazken, kamu görevlilerinden otuz yıllık hizmet süresinden sonra da prim kesintisi yapılmaktadır. Gerek toplu görüşme gerekse toplu sözleşme ve son olarak da Kamu Personeli Danışma Kurulu nda gündeme taşınan ve üzerinde uzlaşılan çok da büyük maliyet gerektirmeyen bu teklifin gereğinin yapılacağına inanıyoruz. Aile Yardımının Artırılması 2014-2015 yıllarına ilişkin toplu sözleşmede kamu görevlilerinin eş ve çocuk yardımlarında herhangi bir artış yapılmamıştır. Bunun başlıca nedenini, kadın istihdamının artırılması ve hâlihazırda çalışan kamu görevlilerinin çocuklarının bakımına yönelik kreş yardımı veya kreş imkanı sağlanması, kadın kamu çalışanlarına yönelik ilave bazı hakların pozitif ayrımcılık kapsamlı bir yasal düzenlemeyle verilmesine yönelik çalışma yapılması oluşturmaktadır. Ancak, bu çalışma tamamlanmış ve bu yönde bir düzenleme henüz yürürlüğe girmemiştir. Bu nedenle, kamu görevlilerine ödenen eş ve çocuk yardımı tutarlarının artırılması uygun olacaktır. Fazla Mesai Ücretine Yönelik Mağduriyetlerin Giderilmesi Başta Adalet ve Maliye Bakanlığı personeli olmak üzere, birçok kamu kurumunda fazla mesai ücreti kaynaklı mağduriyet yaşanmaktadır. Mağduriyetin nedenini, 2013 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu nun ve 666 sayılı KHK nın fazla çalışma ücretiyle ilgili hükümleri oluşturmaktadır. Maktu fazla çalışma ücreti uygulamasının sona erdirildiği kurumlar da dahil olmak üzere, fiilen yapılan fazla çalışmayla ilgili olarak, fazla çalışma karşılığı ücretlerin hemen ödenmesi ve buna ilişkin sınırlayıcı hükümlerin mevzuattan çıkarılması yanında fazla çalışma ücreti tutarının artırılması yönündeki beklentileri karşılayacak bir düzenleme yapılması uygun olacaktır. 28 Şubat Mağduru Kamu Görevlilerinin Sosyal Güvenlik Hakları 28 Şubat döneminde özellikle muhafazakar kamu görevlilerine yönelik devlet memurluğundan çıkarma veya aday memurluk döneminde memuriyetine son verilme işlemleri yapılmıştır. 5510 sayılı Kanun a eklenen geçici maddelerle bu durumda olanların mağduriyetine çözüm üretilmiş ve son olarak da aynı kanuna eklenen geçici maddeyle mağdur konumda olanların açıkta geçen sürelerine karşılık gelen prim tutarlarının ilgili kamu idareleri tarafından SGK ya ödenmesine yönelik düzenleme yapılmıştır. Ancak, söz konusu düzenlemede, daha önceki düzenlemeye dayalı olarak boşta geçen sürelere ilişkin borçlanıp ödeme yapanlara ödedikleri tutarların geri ödenmesi şeklinde bir hükme yer verilmemiştir. Diğer taraftan, söz konusu dönemde devlet memurluğundan çıkarılmasına bağlı olarak başka sosyal güvenlik kurumlarından (Bağ- Kur, SSK) emekli olmak zorunda bırakılan bir kitle de mevcuttur. Bu çerçevede, açıkta geçen sürelere ilişkin prim tutarlarını borçlanarak kendileri ödeyenlerin ödedikleri tutarların iade edilmesi ve söz konusu sürelere ilişkin prim tutarlarının son görev yaptıkları kurumları tarafından ödenmesi ile başka sosyal güvenlik kurumlarından emekli olmak durumunda kalanların Emekli Sandığı iştirakçisi olarak emekli sayılmasına yönelik bir düzenleme yapılması, konuya ilişkin mağduriyetleri büyük oranda giderecektir. Yükseköğretim Mezunu İşçilerin Memur Kadrosuna Geçirilmesi Kamu kurum ve kuruluşlarında işçi kadrosunda görev yapmakla birlikte yürüttükleri görevler ağırlıkla memurlar tarafından yürütülen görevlerle aynı özellikleri taşıyan yükseköğretim mezunu (mühendis, avukat, doktor vb.) işçi personelin bulundukları kurumlarda memur kadrolarıyla ilişkilendirilmesi uygun olacaktır. Bu şekilde statü ve kadro değişimi kamu maliyesine ek külfet getirmemekte, hatta bu konumdaki personelin bu işleme bağlı olarak maaşlarında düşme meydana gelmektedir. Bakan Faruk Çelik ile Görüşme Görüşme sonucunda Başbakan Erdoğan, kendisine aktarılan konularla ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik le birlikte çalışılması ve bu çalışmanın sonuçlarının paylaşılması yönünde görüş beyan etmişti. Başbakan Erdoğan ın bu kararı çerçevesinde Genel Başkan Ahmet Gündoğdu ile Bakan Çelik arasında yapılan görüşmede, Başbakan a aktarılan konuların yanında, yapılan son KPDK toplantısında varılan karar gereğince oluşturulan teknik komisyonun üzerinde çalıştığı ve mesafe kaydettiği konu başlıkları da değerlendirildi. Kamu görevlilerinin beklentisi doğrultusunda Memur-Sen tarafından talep ve teklife dönüştürülen hususlarla ilgili düzenleme yapılmasının hem kamu personeli sistemi hem de kamu görevlileri açısından öneminin farkında olunduğuna ilişkin ortak kanaatin oluştuğu görüşme oldukça verimli geçti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez ve Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul un da katıldığı görüşmede konuşan Bakan Faruk Çelik, bu görüşmede ifade edilen konu ve taleplerle ilgili olarak çalışma yürüttüklerini, bunlardan kanunla düzenlenmesi gerekmeyen konularda çalışmaların son aşamasına gelindiğini, kanunla düzenlenmesi gereken konularda ise ilgili kamu kurum ve kuruluşların görüşlerinin de alınması sürecinin devam ettiğini söyledi. Çelik, çalışmalar sonucunda oluşan kanaatlerin mutlaka Memur-Sen Konfederasyonu yla paylaşılacağını ve sosyal diyalog süreci işletilerek nihai kararın oluşturulacağını kaydetti. Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, Bakan Faruk Çelik ile yapılan görüşmenin, daha önce Başbakan Erdoğan ile gerçekleştirdikleri görüşmenin bir sonucu olduğunu belirterek, Bu süreci, toplu sözleşmenin 30 günle sınırlı olmadığını çok kez ispat eden Memur- Sen in sendikal kazanımın toplu sözleşme dışında da elde edilebileceği yaklaşımına uygun olarak tamamlamak istiyoruz. Görüşmede ifade ettiğimiz talep ve tekliflerin kazanıma dönüşmesi için ısrarcı ve kararlı olmaya devam edeceğiz dedi. Sayı: 71 Nisan 2014 Eğitim-Bir-Sen 9

Rakamlarla 28 Şubat Eğitim-Bir-Sen, 28 Şubat sürecinde yaşanan hak ihlallerinin ve kıyımların sayısal verilerini ortaya koyan Rakamlarla 28 Şubat raporunu açıkladı. Memur-Sen Genel Merkezi Mehmet Akif İnan Salonu nda düzenlenen basın toplantısında rapora ilişkin bilgi veren Eğitim-Bir-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Safiye Özdemir, eldeki mevcut verilere göre, 1997-2003 tarihleri arasında 33 bin 271 öğretmenin, kılık-kıyafet/fişlemeler nedeniyle disiplin soruşturması geçirdiğini, 3 bin 527 öğretmenin görevine son verildiğini, 11 bin 890 öğretmene kılık-kıyafet/fişlemeler nedeniyle disiplin cezası verildiğini, 4 bin 625 Milli Eğitim Bakanlığı çalışanının istihbarat birimleri tarafından sözde irticayla ilişkilendirilerek fişlendiğini, yaklaşık 11 bin öğretmenin ise istifa etmek zorunda bırakıldığını söyledi. On Binlerce Genç Kızın Geleceği Çalındı 28 Şubat sürecinde üniversitelerin hizaya getirilmesi için Kemal Gürüz ün görevlendirildiğini, Gürüz ün talimatıyla Şubat 98 de toplanan YÖK Genel Kurulu nun, kılık kıyafet genelgesi ne göre başörtülü öğrencilerin üniversitelere sokulmaması konusunda tüm rektörleri uyardığını ve dönemin rektörlerinin sadakat yarışına girdiğini hatırlatan Özdemir, YÖK ün bu kararına en hızlı destek, dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu dan gelmişti. Tüm üniversiteler YÖK ün talimatını değerlendirmeye alırken, Alemdaroğlu, dekanlarını toplayarak Örtü yasağını uygulamak için gerekirse bilime ara verin talimatı vermiş ve zulüm fiilen başlamıştı. 28 Şubat davasının sanıklarından Kemal Gürüz, savunmasında, O dönemde çalmadım, çırpmadım hatta Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörüyken üniversitenin camisini bile tamir ettirdim şeklinde ifadede bulunmuştur. Şimdi Gürüz e soruyoruz: On binlerce genç kızımızın geleceğini çalmaktan daha büyük hırsızlık mı olur diye sordu. Özdemir, 12 Eylül 1980 sonrası yaşanan tasfiyeye benzer, hatta ondan daha sistematik ve daha programlı biçimde kıyımların yaşandığını, özellikle çok sayıda araştırma görevlisi, yardımcı doçent ve doktora öğrencisinin üniversitelerinden atıldığını kaydederek, Yüksek lisans için gidenler yurt dışından geri çağrıldı ve akademik hayatları sona erdirildi. Hukuk normları geriye yürütülerek birçoğunun kazanılmış hakları yok sayıldı. El Ezher gibi bazı üniversitelerin Rakamlarla 28 Şubat Raporu denkliği iptal edildi ve bu iptal hükmü geriye yürütülerek, yıllar önce bu üniversitelerden birinden mezun olup Türkiye deki bir üniversitede görev yapan öğretim elemanları, bir anda lise mezunu durumuna düşürülerek işlerini kaybetti. İkna odaları yüksek öğretim literatürüne bu dönemde girdi ve üniversiteli kızlar inançları ve siyasi kimlikleri ile gelecekleri arasında tercih yapmak zorunda bırakıldı. Bu süreçte, yine sayısı belirsiz genç kız, kimi zaman son sınıfa veya son sınıfın son dönemine kadar geldikleri üniversitelerini terk etmek zorunda kaldı; bunlardan, özellikle okulunu veya işini kaybedip eşleri tarafından geçindirilmeyi bekleyen, eşi tarafından başı açtırılan veya aile düzeni bozulup eşini kaybeden, sağlığı bozulup depresyona giren ve intihara kalkışanlar da oldu. Bugün için ihlale uğrayanların sayısı ve ihlallerin niteliği ile ilgili sağlıklı veriler hâlâ mevcut değil dedi. Raporlaştırdıkları çalışmanın hareket noktasının, 28 Şubat sürecinde hak ihlallerine uğrayan kamu görevlilerinin ve üniversite öğrencilerinin sayılarının ve ihlal türlerinin tespitine ilişkin olduğunu söyleyen Özdemir, şöyle konuştu: Bu amaçla her kamu kurum ve kuruluşundan, 1997-2003 yılları arası sözde irtica, kılık-kıyafet gibi gerekçelerle disiplin soruşturması geçiren, disiplin cezası verilen, memuriyetten atılan, görev yeri değiştirilen kamu personeline ilişkin sayısal veriler talep ettik. Kamu kuruluşları bilgi ve belge vermede ketum davranmıştır. Bu sebeple sadece başörtülü olduğu ya da namaz kıldığı gerekçesiyle sözde irticacı olarak fişlenen, bu gerekçeyle disiplin soruşturmasına uğrayan, akabinde disiplin cezası alan ve uğradığı baskılar karşısında mesleğinden ayrılmak zorunda kalan kamu çalışanı sayısı, yine aynı şekilde okulunu bırakmak zorunda kalan üniversiteli sayısı hâlâ net olarak bilinmemektedir. Başörtülü olduğu için atanmasına rağmen göreve başlatılmayan ve aday memurken memurlukla ilişiği kesilen/ataması iptal edilen memurlar ise, kayıtlara daha girmedikleri için bu kişiler hakkında sayısal veri dahi yoktur. 10 Eğitim-Bir-Sen Nisan 2014 Sayı: 71

Disiplin Cezası Alan, İstifa Etmek Zorunda Bırakılan, Fişlenenlerin Sayısı Eldeki mevcut verilere göre, 1997-2003 tarihleri arasında 33 bin 271 öğretmenin, kılık-kıyafet/fişlemeler nedeniyle disiplin soruşturması geçirdiğini, 3 bin 527 öğretmenin görevine son verildiğini, 11 bin 890 öğretmene kılık-kıyafet/fişlemeler nedeniyle disiplin cezası verildiğini, 4 bin 625 Milli Eğitim Bakanlığı çalışanının istihbarat birimleri tarafından sözde irticayla ilişkilendirilerek fişlendiğini, yaklaşık 11 bin öğretmenin ise istifa etmek zorunda bırakıldığını dile getiren Safiye Özdemir, Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat sürecine, halkımız gereken cevabı 2002 yılında vermiş, ilerleyen yıllarda, bu dönemde yaşanan hak ihlallerinin ve kayıplarının telafisi için bazı olumlu adımlar atılmıştır. Öncelikle 2006 yılında çıkarılan disiplin affı ile o dönem atılan kamu görevlileri görevlerine geri dönmüştür. Geçen yıl çıkarılan 6495 sayılı Torba Kanun ile disiplin affına rağmen bugüne kadar atanamayanlar ve aday memurken görevine son verilenler de işine tekrar başlamıştır diye konuştu. Geriye Dönük Haklar Noktasındaki Taleplerimiz Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak 2013 yılında, Kamuda Kılık-Kıyafet Özgürlüğü İçin 10 Milyon imza kampanyası başlattıklarını ve bir ay içerisinde 12 milyon 300 bin imza toplayarak yasağı fiilen kaldırdıklarını belirten Özdemir, Sayın Başbakanın 8 Ekim de kamuoyuna açıkladığı demokratikleşme paketiyle de yasak resmi olarak kaldırılmıştır. Ancak geriye dönük haklar noktasında taleplerimiz olacaktır. O dönemde işinden atılan kamu görevlilerinden önemli bir kısmı hâlâ memuriyete geri dönememiştir. Dönenlerin ise, memuriyetten ayrı kaldıkları dönemler, kademe ve derece ilerlemelerine dâhil edilmemiştir. Bunların uğradıkları mali ve özlük hakları iade edilmelidir. Yine o döneme ilişkin sosyal güvenlik yönünden oluşan haksızlıklar giderilmelidir. 6353 sayılı Kanun, memuriyetlerine son verildiği tarih ile 2006 yılına kadarki dönem için sosyal güvenlik primlerinin kurumlarınca karşılanmasına imkân verse de, bu dönem zarfında görevden atılan memurların isteğe bağlı prim ödemelerinin, çalışmaya bağlı primlerinin veya borçlanma suretiyle ödedikleri primlerin iadesi noktasında hiçbir düzenleme mevcut değildir. Bu konuda acilen düzenleme yapılmalıdır. Sorunun bir diğer boyutu, sözde irticai örgüt üyesi olmaktan dönemin DGM ve ağır ceza mahkemelerinde yargılanan ve bu yargılamaları sebebiyle kesinleşmiş bir mahkûmiyeti bulunmamasına rağmen memurluktan atılanların geri dönüşlerinin halen sağlanamamış olmasıdır. Bu konu üzerinde çalışma yapılmalıdır. Dönem zarfında maruz kaldıkları hukuka ve kanuna alenen aykırı uygulamalar nedeniyle haklarını aramak için yargı mercilerine başvuran kamu çalışanlarının, brifinglerle şekillenmiş taraflı kararlarla karşılaşmaları neticesi, mağduriyetlerine bir de adil yargılama hakkının ihlali eklenmiştir. Tekrar yargılama süreci başlatılmalıdır ifadelerini kullandı. Darbelere Karşı Verilen Mücadele Sürdürülmeli Özellikle o dönemde sözde irticai örgüt üyesi oldukları iddiasıyla DGM ve ağır ceza mahkemelerinde yapılan yargılamalar ve haklarında verilen devlet memurluğundan çıkarma, muhtelif disiplin cezaları ile sürgün niteliğinde görev yeri değişikliği kararlarına karşı açılan davalardan aleyhe sonuçlananların yeniden yargılama konusu edilmesi gerektiğini vurgulayan Özdemir, sözlerini şöyle tamamladı: Yine bu doğrultuda (5525 sayılı Kanun la affa uğramışlarsa da) 1997-2003 tarihleri arasında kamu kurum ve kuruluşlarının yüksek disiplin kurullarının sözde irtica, kılıkkıyafet vb. nedenlerle verdikleri meslekten çıkarma gibi disiplin cezalarına, yeniden görüşülme imkânı tanınması gereklidir. Ancak ne kadar tazminat ödenirse ödensin, o dönemde tek suçu, inancını yaşamak olan insanlara haklar ihlallerinin çok ötesinde yaşatılan dramların, psikolojik tacizlerin, travmaların, ruh sağlığındaki bozulmaların, manevi ve psikolojik çöküntünün, ezilmişlik, aşağılanmışlık hissinin telafisi mümkün olmayacaktır. Bunun etkilerinin birkaç kuşak boyunca devam edeceği kuşkusuzdur. Darbe heveslisi generallerin bir kısmının bugün hapiste olması bizi aldatmasın; darbelere karşı verdiğimiz mücadelede bir adım geri çekildiğimiz anda, onların ileri doğru on adım atacaklarına; onları ait oldukları yerden kurtarmak isteyenlerin hızla harekete geçeceğinden emin olalım. Sayı: 71 Nisan 2014 Eğitim-Bir-Sen 11