TÜRKİYE'DE İÇME SUYU SEKTÖRÜ,

Benzer belgeler
Tablo : Türkiye Su Kaynakları potansiyeli. Ortalama (aritmetik) Yıllık yağış 642,6 mm Ortalama yıllık yağış miktarı 501,0 km3

ÇEVRE KORUMA SU KİRLİLİĞİ. Öğr.Gör.Halil YAMAK

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

İÇ SU BALIKLARI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SU KALİTESİ

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

SU KALİTE ÖZELLİKLERİ

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

1. DOĞAL ÜZERİNDEKİ ETKİLER. PDF created with pdffactory trial version

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı,

METEOROLOJİ. VI. Hafta: Nem

Kimyasal Toprak Sorunları ve Toprak Bozunumu-I

Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE ÇEVRE MEVZUATI

Yeraltısuları. nedenleri ile tercih edilmektedir.

HİDROLOJİ. Buharlaşma. Yr. Doç. Dr. Mehmet B. Ercan. İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü

Horzumalayaka-ALAŞEHİR (MANİSA) 156 ADA 17 PARSEL DOĞAL MİNERALLİ SU ŞİŞELEME TESİSİ NAZIM İMAR PLANI AÇIKLAMA RAPORU

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi

Ekosistem ve Özellikleri

Hastanelerde Su Kullanımı. M.Ali SÜNGÜ Amerikan Hastanesi Bakım ve Onarım Müdürü

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

İÇME SUYU ELDE EDİLEN VEYA ELDE EDİLMESİ PLANLANAN YÜZEYSEL SULARIN KALİTESİNE DAİR YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Ayxmaz/biyoloji. Azot döngüsü. Azot kaynakları 1. Atmosfer 2. Su 3. Kara 4. Canlılar. Azot döngüsü

Çevre İçin Tehlikeler

SULTANHİSAR-AYDIN 260 ADA 1,2,3,4 PARSEL JEOTERMAL ENERJİ SANTRALİ İMAR PLANI AÇIKLAMA RAPORU

DÜNYAMIZIN KATMANLARI FEN BİLİMLERİ

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI. Gökhan BAŞOĞLU

SİVAS İLİNİN JEOTERMAL. Fikret KAÇAROĞLU, Tülay EKEMEN Cumhuriyet Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, SİVAS

HİDROLOJİ Doç.Dr.Emrah DOĞAN

İçindekiler VII. Ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür XV XIX XXI. I. Kısım Su teminine giriş

BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ

Ötrifikasyon. Ötrifikasyonun Nedenleri

SU MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ YRD. DOÇ. DR. FATİH TOSUNOĞLU

Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI

Ekosistemi oluşturan varlıklar ve özellikleri

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

KENTLERDE SU YÖNETİMİ İLE UYUM POLİTİKALARI. Dr. Tuğba Ağaçayak

SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ

OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ

KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ

TOPRAK OLUŞUMUNDA AŞINMA, AYRIŞMA VE BİRLEŞME OLAYLARI

Enerji Kaynakları ENERJİ 1) YENİLENEMEZ ENERJİ KAYNAKLARI 2) YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR.

I.6. METEOROLOJİ VE HAVA KİRLİLİĞİ

Sera Etkisi. Gelen güneş ışınlarının bir kısmı bulutlar tarafında bloke edilmekte. Cam tarafından tutulan ısı

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ

1. İklim Değişikliği Nedir?

Enerji ve İklim Haritası

Su Kaynakları Yönetimi ve Planlama Dursun YILDIZ DSİ Eski Yöneticisi İnş Müh. Su Politikaları Uzmanı. Kaynaklarımız ve Planlama 31 Mayıs 2013

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme

ÇEVRE MÜHENDĠSLĠĞĠNE GĠRĠġ (ÇMG) DERSĠ

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

Elçin GÜNEŞ, Ezgi AYDOĞAR

5.SINIF FEN VE TEKNOLOJİ KİMYA KONULARI MADDENİN DEĞİŞMESİ VE TANINMASI

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

Ca ++ +2HCO 3 CaCO 3(s) +CO 2 +H 2 O 2 CEV3352

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

Su Yapıları I Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI

BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 26 ŞUBAT 2014

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26894

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)

ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK

Akvaryum veya küçük havuzlarda amonyağın daha az zehirli olan nitrit ve nitrata dönüştürülmesi için gerekli olan bakteri populasyonunu (nitrifikasyon

HAZIRLAYAN-SUNAN İSMAİL SÜRGEÇOĞLU DANIŞMAN:DOÇ. DR. HİLMİ NAMLI

EKOSİSTEM. Cihangir ALTUNKIRAN

Taşların fiziksel etkiler sonucunda küçük parçalara ayrılmasına denir. Fiziksel çözülme, taşları oluşturan minerallerin kimyasal yapısında herhangi

Akifer Özellikleri

SU HALDEN HALE G İ RER

BAHÇE HAVUZLARININ VEGÖLETLERİN EKOLOJİK DENGELERİNİ NASIL KORUYABİLİRİZ?

EĞİRDİR GÖLÜ SU KALİTESİ

Termal Sular ve Cildimiz

SU ÜRÜNLERİNDE MEKANİZASYON-2

Tuzlu Sular (% 97,2) Tatlı Sular (% 2,7) Buzullar (% 77) Yer altı Suları (% 22) Nehirler, Göller (% 1)

AVRUPA BİRLİĞİ SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ VE BU ALANDA TÜRKİYE DE YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR

KALİTELİ SÜT NASIL ELDE EDİLİR?

Tüm yaşayan organizmalar suya ihtiyaç duyarlar Çoğu hücre suyla çevrilidir ve hücrelerin yaklaşık %70 95 kadarı sudan oluşur. Yerküre içerdiği su ile

Diğer sayfaya geçiniz YGS / SOS

Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç

Prof. Dr. Osman SİVRİKAYA Zemin Mekaniği I Ders Notu

Kaynak Yeri Tespiti ve İyileştirme Çalışmaları. Örnek Proje: Yeraltı Suyunda Kaynak Tespiti ve İyileştirme Çalışmaları

Su ayak izi ve turizm sektöründe uygulaması. Prof.Dr.Bülent Topkaya Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü

Maddenin Isı Etkisi İle Değişimi a)isınma-soğuma

Termik santrallerinin çevresel etkileri şöyle sıralanabilir: Hava Kirliliği Su Kirliliği Toprak Kirliliği Canlılar üzerinde Yaptığı Etkiler Arazi

KATI ATIKLARIN ARITILMASINDA MİKROORGANİZMALARIN KULLANIMI

METEOROLOJİ. III. Hafta: Sıcaklık

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri

ATMOSFERİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ

RÜZGAR ENERJĐSĐ. Erdinç TEZCAN FNSS

Transkript:

İSTANBUL TİCARET ODASI YAYIN NO: 1999-56 TÜRKİYE'DE İÇME SUYU SEKTÖRÜ, SORUNLARI ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Hazırlayan: Prof.Dr. Metin YEREBAKAN İSTANBUL

Bu eserin tüm telif lıakları İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) aittir. İTO'nun ve yazarının ismi kaydedilmek koşuluyla yayından alıntı yapmak mümkündür. Ancak, İTO'nun yazılı izni olmadan yayının tamamı veya bir bölümü, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, ticari amaçlarla kullanılamaz. Bu kitapta öne sürülen fikirler eserin yazarına aittir. İstanbul Ticaret Odası'nın görüşlerini yansıtmaz. Eylül 1999 ISBN-975-512-391-1 İTO yayınlan için aynntılı bilgi Ticari Dokümantasyon Şubesi'nden edinilebilir. Tel. : (212)511 41 50-225/303 Faks : (212) 513 88 27-520 10 27 E. Posta : dokümantasyon(s)tr-ito.com BASKI LEBİB YALKIN YAYIMLARI VE BASIM İŞLERİ A.Ş. Tel.: (0212) 279 67 50-282 39 00 (Pbx) Faks: 0212) 278 90 64

ONSOZ Son yıllarda hızla artan çevre kirliliği diğer kaynakları olduğu gibi içme suyu kaynaklarını da ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerimizde altyapıdaki çeşitli sorunların da etkisiyle artık şehir suyu içilemez hale gelmiş olduğundan, içme suyu ihtiyacı çeşitli yollardan şehre getirilen taşıma sularla karşılanmaya çalışılmaktadır. Sağlıklı içme suyu teminininde ortaya çıkan sorunlar nedeniyle sektöre yeni bir düzen ve standart getirilmesi amacıyla gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılmış ve kaynağında ambalajlanmayan suyun açık olarak satışı yasaklanmıştır. Ancak denetimlerin yetersiz olmasından dolayı sözkonusu mevzuatın etkin bir şekilde uygulanamaması, hala çok sayıda işyerinin ruhsatsız olarak faaliyette bulunmasına ve gerek ambalajlı gerekse ambalajsız içme suyu satışının büyük ölçüde denetimsiz ve sağlıksız koşullarda sürdürülmesine neden olmaktadır. Bu alandaki sağlıksız uygulamalann önlenmesi için denetimin tam olarak sağlanması öncelikle gerekmektedir. Ülkemizdeki içme suyu potansiyeli ve mevcut durumun incelenerek, bu potansiyelin ekonomik bir şekilde nasıl değerlendirilebileceği, halkımızın içme suyu ihtiyacının en sağlıklı ve en ucuz şekilde nasıl karşılanacağı ve içme suyu sektörünün beklentilerinin ele alındığı "Türkiye'de İçme Suyu Sektörü, Sorunları ve Çözüm Önerileri" konulu çalışmayı Odamız adına gerçekleştiren Prof. Dr. Metin Yerebakan'a teşekkürlerimi sunar, çalışmanın üyelerimize ve diğer ilgililere faydalı olmasını dilerim. Prof. Dr. İsmail Özaslan Genel Sekreter

SUNUŞ Su hayatın temel bileşeni olduğu halde, insanoğlunun en hor kullandığı bir ihtiyaç maddesidir. İnsanoğlu yaşama duyduğu saygıyı özünü oluşturan suya duymuyor. Her yıl, dört milyon çocuğun susuzluktan öldüğü bir dünyada yaşamaktayız. Gelecek yirmi yılda dünya nüfusuna üç milyar yeni insanın ilave olacağı tahmin edilmektedir. Başka bir ifade ile, gelecek yirmi yılda içme suyu ihtiyacı bir misli artacaktır. Hal böyle iken, su kaynakları hızla azalmakta ve korunması daha da güç bir hale dönüşmektedir. Geleceğin, geçmişimizden farklı olacağı muhakkaktır. Dünyamıza her gün ilave edilen 230.000 yeni nüfus, daha sağlıklı yaşamak isteyecektir. Su kaynaklan ve kalitesi azalırken, gelişen su ihtiyacı nasıl karşılanacaktır? Mart 2000'de, Hauge'de düzenlenecek Dünya II. Su Forumu, su krizine doğru hızla sürüklenen insanoğlunun, 1973 petrol krizi benzeri şok bir etki ile uyanacağı tahmin edilmektedir. Su problemi, kartopu gibi hızla irileşerek, insanoğlunun hayatını tehdit etmektedir. Su kaynaklan, bundan böyle ekonominin, zenginliğin ve sosyal gelişmelerin odak noktası olacaktır. Böylesine önemli bir konuyu araştırma projesine dönüştüren İstanbul Ticaret Odası, en önemli ulusal dinamiklerimizden birini gün yüzüne çıkarmıştır. Kişi başına düşen otomobil, TV, çelik, şeker, et ve hububat gibi çeşitli göstergeler, suyun önemini ve etkinliğini tanımlamada yetersiz kalmaktadır. Batmakta olan bir gemide bulunan yolcu için can yeleği ne ise; yaşam için su aynı önemdedir. Su; global krizin potansiyel kaynaklarından biridir. Bu çalışma; içme suyu ile ilgili ihtiyaç duyulan bir çok bilgiyi içermektedir. Bu amaçla; kaynak eser niteliği taşımaktadır. Eseri ortaya çıkaran, İstanbul Ticaret Odası'na teşekkür ederken, ilgililere yararlı olmasını temenni ederim. Prof. Dr. Metin Yerebakan

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I YAŞAMIN TEMEL PARAMETRESİ SAYFA 1.1. Araştırmanın Amacı 1 1.2. Su: Yaşamın Temel Parametresi 3 1.3. Suyun Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri 5 1.4. Suyun Stratejik Önemi 8 BÖLÜM II İÇME SULARI 2.1. İçme Sulan 17 2.2. Su İle İlgili Tanımlama ve Sınıflandırmalar 18 2.3. Türkiye'deki Kaynak Suları; Bölgesel Dağılımı ve Envanter Bilgileri 25 2.4. Dünya 'da ve Türkiye'de Su Kaynakları 28 2.5. Türkiye'deki Kaynak Suyu ve Maden Sularının Mevcut ve Potansiyel Dağılımları 31 BÖLÜM III RUHSATLANDIRMA 3.1. Kaynak Suyu Projeleri ve Ruhsatlandırma Prosedürü 53 3.2. Suyun İşlenmesi, Suyun Şişelenmesi, Şişeleme Teknolojileri 56 3.3. Kaynak Suyu Muhafazası 64 3.4. Kaynak Suyu Dağıtımı 65 3.5. Kaynak Suyunun Gözlem ve Raporlanması 68 BÖLÜM IV İÇME SUYU VE KENTLERİMİZ 4.1. İçme Suyu ve Kentlerimiz.73 4.2. İstanbul 73 4.3. Ankara 86 4.4. İzmir 87 4.5. Bursa 91 4.6. Konya 92 4.7. Adana 95 4.8. Antalya 96

SAYFA 4.9. İçel 97 4.10. İzmit 102 4.11. Samsun 104 4.12. Balıkesir 105 4.13. Kayseri 106 4.14. Denizli 107 4.15. Sivas 107 4.16. Erzurum 108 BÖLÜM V SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 5.1. Su Havzaları Sorunlar ve Korunması 113 5.2. Su İstasyonlarının Ortaya Çıkması ve Yaygınlaşması 116 5.3. Su İstasyonlannın Hijyenik Durumu ve Denetlenmesi 117 5.4. İçme Suyu Sektörünün Durumu 119 5.5. Değerlendirme 122 5.6. Öneriler 126 5.7. Sonuç 130 BÖLÜM VI YARARLANILAN KAYNAKLAR 6.1. Yararlanılan Kaynaklar 139 BÖLÜM VII EKLER 7.1. Kaynak Suları İle İlgili Ulusal Mevzuat 149

1. BOLUM YAŞAMIN TEMEL PARAMETRESİ 1.1. Araştırmanın Amacı 1.2. Su: Yaşamın Temel Parametresi 1.3. Suyun Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri 1.4. Suyun Stratejik Önemi

1.1. ARAŞTIRMANIN AMACI Su ihtiyacında ve su kullanım alışkanlıklarında zaman içinde büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Bu değişiklikler; hem miktar, hem kalite ve hem de çeşitlilik bakımından artış şeklinde kendini göstermektedir. Bunun nedenleri arasında; nüfus artışı, sanayileşme, refah düzeyinin yükselmesi, israf, atmosfer ve çevre kirliliğinin artması gibi, ağırlıklı olarak insan faaliyetleriyle ilgili faktörler yer almaktadır. Miktar olarak sınırlı olması, yapay yöntemlerle üretilememesi ve kolay kirlenebilir olması yanında, hem toplam hem de kişi başına talebin artması; suyu önemli bir ticari ve politik malzeme haline getirmiştir. Su kaynaklarının ülke kalkınmasındaki ulusal ve uluslararası önemi giderek artmaktadır. Gelecek yüzyılda, su sıkıntısı yaşayan şehir ve ülke sayısında dramatik artışlar gözlenecektir. Bir ülkenin ulusal su kaynaklarını dilediği şekilde kullanabilmesi günümüzde bile tartışmalı bir konu iken; suyun paylaşımı gelecekte daha ciddi bir sorun oluşturacaktır. Uluslararası boyutu bir yana, ülkemiz - özellikle de büyük kentler-, giderek büyüyen bir su sorunu ile karşı karşıya bulunmaktadır. İstanbul, 15 milyona yaklaşan nüfusuyla dünyanın en büyük kentleri arasında yer almaktadır ve her yıl yaklaşık 400.000 kişi nüfusa eklenmektedir. Su sorunu da, aynı hızla -hatta daha büyük bir ivmeyle- büyümektedir. Doksanlı yıllara kadar, büyük ölçüde şehir şebeke suyu ile karşılanan içme suyu ihtiyacı, çeşitli nedenlerle karşılanamaz duruma gelmiş ve şehir dışından su getirilmesi noktasına gelinmiştir. Ülke genelinde cam ve pet şişelerde sunulan içme suyu yanında; önce İstanbul'da, ardından -ama çok daha düşük oranlarda- diğer bazı büyük kentlerde, "su istasyonları" sektörü doğmuştur. Sayılarının çok fazla olması ve hızla artması nedeniyle yeterince denetlenemeyen bu istasyonlarda satılan sular, yeterli hijyenik koşulları karşılamadıkları için, sürekli tartışma konusu olagelmiştir. Nihayet, 18 Nisan 1999 tarihi itibariyle, su istasyonları faaliyetten tümüyle men edilmişlerdir. Gelinen noktada, içme suyu konusunda bir araştırma yapılmasına gerek duyulmuştur. Gerçekleştirilen bu çalışmanın amaçları şu şekilde sıralanabilir: a. İçme suyu sektörünün mevcut durumunu ve sorunlannı saptamak. Bu amaçla, bir saha araştırması yapılmıştır. İstanbul'da örnekleme ile belir-

lenen su satış yerlerinin yetkililerine anket uygulanmıştır. Veriler bilgisayar ortamında değerlendirilmiş ve içme suyu sektörünün mevcut durumu ve sorunları ortaya konmuştur. b. İçme suyu sektörünün sorunlanna çözümler önermek, Yukarıda sözü edilen saha araştırması ile belirlenenler yanında çeşitli kaynaklarda ifade edilen sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirilmiştir. c. Ülke genelinde mevcut, işletilmeyen kaynak sularının envanterini çıkarmak. Araştırma ekibinin bir bölümü, yurdun belirlenen bölgelerine dağılmışlar ve onbeş gün boyunca il ve ilçe düzeyinde bölgeleri gezmişlerdir. Belediyeler, Köy Hizmetleri Bölge ve îl Müdürlükleri, Orman Bölge ve İl Müdürlükleri, İl Özel İdareleri, İl Sağlık Müdürlükleri ve İlçe Sağlık Grup Başkanlıkları'ndan ve yöre halkından, işletilmeyen kaynak suları ile ilgili bilgileri toplamışlardır. Böylece, ülkemizin tespit edilen kaynak suyu envanteri ortaya çıkarılmıştır. d. Büyük illerde içme suyu ile ilgili durumu saptamak, Onbeş ilimizde içme suyu durumunu belirlemek için; çeşitli kaynaklar taranmış, aynca yukarıda sözü edilen gezici ekiplerce bilgi toplanmıştır. Bu illerde, bugüne kadar yapılmış olan, halen devam eden ve yapılması planlanan çalışmalara ilişkin veriler derlenmiştir. e. Su ile ilgili ulusal standartları derlemek. Üniversiteler başta olmak üzere, çeşitli kurumların ve kişilerin kütüphanelerinde ve internette ayrıntılı bir tarama yapılmış ve çeşitli ulusal standartlara ilişkin bilgiler derlenmiştir. f. Kaynak suyu projelerinin ruhsatlandırma prosedürlerini sunmak. Çeşitli kaynaklarda dağınık olarak bulunan resmi mevzuat bilgileri, yatırımcılara yardımcı olmak amacıyla derlenmiş ve sunulmuştur. g. Su işleme ve şişeleme teknolojileri konusunda bilgi sunmak. Bu alanda yatırım yapmayı düşünen girişimciler için ön bilgi olmak üzere, işleme ve şişeleme teknolojileri ile ilgili bilgiler derlenmiştir.

Sonuç olarak; içme suyu ile ilgili çok çeşitli bilgileri içeren, ancak ayrıntıya boğmayan ve bu haliyle ciddi bir kaynak eser oluşturan bu çalışma ortaya çıkmıştır. 1.2. SU: YAŞAMIN TEMEL PARAMETRESİ Su canlıların tüm içsel tepkimeleri ile doğrudan ilgilidir. Gıda maddelerinin ve artıklarının çözelti şekline dönüştürülmesi, bunların vücutta kullanılıp atılması suya bağlıdır. Oksijenin dokulara, dokulardan C02'in akciğerlere taşınması kanın olağan akım hızı ile ilgili olup, bu da suyun varlığına bağlıdır. Kanın yaklaşık % 80'i, gelişen bir embriyonun % 90'ı ve yeni doğan bir buzağının % 75-80'i sudur. Su miktarı hayvan yaşlandıkça azalmakta ve %50-60'a kadar düşmektedir. Çoğu yaşlı hayvanların vücutlarındaki su miktarı % 40 civanndadır. Hayvanlar susuz kaldıkça vücut yağlannın hepsini, proteinlerinin yarısını yitirmektedirler. O nedenle kurak geçen mevsimlerde ya da yıllarda ağırlıklarında önemli oranda azalma görülmektedir. Milyonlarca yıldan bu yana su, yeryüzünün sürekli şekil değiştirmesine yol açmıştır. Yağışlarla yeryüzüne düşen, akarsularla akıp giden su, heybetli dağların yok olmasına, geniş vadilerin açılmasına, dik yarların oluşmasına, buz haline dönüşerek görkemli kayaların parçalanıp ufalanmasına neden olmuştur. İklimi etkileyen su, toprağın oluşup özellik kazanmasından başlayarak, hangi bitkilerin nerede daha iyi yetiştirilebileceğinin belirlenmesine kadar çeşitli olaylarda önemli bir ölçüttür. Hidrolik barajlarda toplanan su elektriğe dönüşerek modern teknolojinin geliştirdiği makinaların, insanlığın hizmetine sunulmasına yol açmış, ekmeğin pişirilmesinden, transistorlu radyonun üretilmesine kadar tüm üretim evrelerinde yerini almıştır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de özellikle kurak iklim bölgelerindeki yerleşim akarsu vadilerinde yoğunlaşmıştır. Deniz kenarlannda bile yerleşim yoğunluğu tatlı su kaynaklarının çevresinde ya da yakınında gerçekleşmiştir. Nüfus arttıkça, teknoloji ilerledikçe suyun daha fazla tüketilmesi doğaldır. Yirminci yüzyılın başlarında, batıda kişi başına su tüketimi günde 15-60 İt.'ye yükselmiştir. Bir yandan dünya nüfusu hızla artarken diğer yandan otomatik yıkayıcılar ve pek çok yeni cihazların kullanılmasıyla su giderek yetmez olmuş-

tur. Tarımda üstün nitelikli bol ürün alınması, sulamada daha fazla suyun kullanılmasını gerektirmiştir. Toplam suyun yalnızca % 0.027'si içilebilir ve hemen yararlanılabilir durumdadır. Suyun % 97'si okyanuslarda bulunmaktadır. Okyanuslar ise 3.6 x 100 km2 alan kaplamakta ve 13 x 108 km^ su içermektedir. Doğada durmaksızın bir su dönüşümü (çevrimi) vardır. Her yıl okyanuslardan 3.8 x 10^4 ton su buharlaşarak atmosfere karışmaktadır. Aynı sürede göllerde ve ırmaklarda yaklaşık 0.63 X 10^4 ton su buharlaşmaktadır. Yağışlarla yeryüzüne yılda 3.5 x 10^4 ton (3.5 X 105 km^) su düşmektedir. Kutuplardaki buzullar kapladıkları 1.5 X 107 km^'lik alanla yeryüzünde en büyük tatlı su deposunu oluştururlar. Buzulların erimesi durumunda oluşacak suyun, yeryüzündeki akarsuların 830 yıl süre ile gereksinimlerini karşılayabileceği hesaplanmıştır. Bir madde olarak su; kokusuz, renksiz ve tatsızdır. Yapı yönünden durağan bir bileşik olan su, olağanüstü çözücü özelliğe sahip olup güçlü bir kimyasal enerji kaynağıdır. Sıcak günlerde ısıyı absorbe eden su, soğuk günlerde absorbe etmiş olduğu ısıyı çevreye vermektedir. Bu özelliğiyle yeryüzünü kaplayan büyük su kitleleri ve atmosferde buhar halindeki su, çevre sıcaklığını ayarlayıcı rol oynamaktadır. Su, doğadaki her türlü maddeye etki yapabilecek bir güce sahiptir. Belli bir zaman içerisinde en sert metallere bile nüfuz ederek, paslanıp parçalanmalarına neden olmaktadır. Su, olağanüstü kolay şekil değiştirmektedir. Kimi zaman aynı göl ya da akarsu kenarında katı, sıvı ve gaz şeklindeki suyu yan yana görmek mümkündür. Yeryüzünde yüzde yüz arı olarak suyu korumak olanaksızdır. Çünkü su, doğal olarak oluşmuş tüm maddeler için universal bir çözücüdür. Yabancı maddelerle temas halindeki su molekülleri maddeyi parçalayıp, aralarına girerek parçacıkların birleşmesini önlemektedir. Yağışlarla yeryüzüne dönen su içinde atmosferdeki gazlar çözünmüş şekilde bulunur. Yeryüzünde su çözücülüğünü sürdürür. Tüm kimyasal elementlerin yaklaşık yansı suda az ya da çok çözünmektedir. O nedenle deniz, göl, gölet vb. yerlerde bulunan sular, sulu bir çözelti niteliğindedir. Bunlar içinde deniz suyu çözünmüş maddelerce en zengin olanıdır. Suyun buharlaşırken ve yoğunlaşırken eşit olarak aldığı ve verdiği enerji

tüm maddelere oranla daha fazladır. Bu durum güçlü hidrojen bağı nedeniyle su moleküllerinin birbirinden aynimasının güçlüğünden kaynaklanır. Her 1 gram suyun buharlaşabilmesi için yaklaşık 540 kaloriye gereksim vardır. Eğer su molekülleri arasındaki hidrojen bağları belirtildiği şekilde güçlü olmasaydı, kuzey kutbunda su daha düşük sıcaklıkta kaynayacak ve bunun sonucu olarak da dünyadaki önemli su potansiyeli kısa sürede buhar haline dönüşüp yok olacaktı. Suyun molekül yapısı bir anda değişse, birbirini izleyen felaketlerle yeryüzünde yaşam yok olur. Vücuttaki kan kaynamaya başlar, bitkiler, ağaçlar, ve tüm canlılar ölür. Yeryüzü tümüyle çöle döner. 1.3. SUYUN FİZİKSEL VE KİMYASAL ÖZELLİKLERİ 1.3.1. Suyun Fiziksel Özeiiikleri Su, tatsız, kokusuz bir sıvıdır; ince katman durumunda saydam görünmekte, ancak derinliğinin artmasına bağlı olarak yeşilimsi-mavi bir renk almaktadır. Fiziksel özelliklerinde çeşitli sapmalar izlenmektedir. Örneğin 4'C'de özgül kütle bakımından en yüksek değere ulaşır; bu sıcaklıkta suyun özgül kütlesi 1 gr/cm3 'tür. Su, gaz ya da katı hale kolayca geçen bir bileşiktir; Celsius ölçeğine göre normal atmosfer basıncı altında (760 mm Cıva basıncı) O'C'de donar, 100 C'de kaynar. Su buharı, havaya göre yoğunluğu 5/8 olan renksiz bir gazdır. Katı su, yani buz heksagonal kristallerden oluşur; su donduğunda hacmi %10 oranında artar; buzun yoğunluğu 0,92'dir. Çok yüksek basınç altında sudan daha yoğun olan buzlar üretilebilmektedir. Suyun özgül ısısı gibi erime ve buharlaşma gizli ışılan da özellikle çok yüksektir. Bu nedenle suyun varlığı yeryüzündeki ani sıcaklık değişmelerini engelleyen bir etken olmaktadır. 1.3.1.1. Suyun Rengi Sudaki renk çözünmüş halde bulunan maddelerin (safsızlıkların) meydana getirdiği "hakiki renk" (sudaki bulanıklığı oluşturan askıdaki madde giderildikten sonraki renk) olabileceği gibi; sudaki çökebilen veya kolloidal askı maddelerinden de ileri gelebilen zahiri rengi (yalnız suyun kendi rengi olmayıp, oriji-

nal numune filtre veya santrifüj edilmeksizin doğrudan doğruya ölçülen renk) de olabilir. Kısaca renk, doğal metalik iyonlar (demir ve mangan vb.) humus, turba materyalleri, algler, yabani otlar ve sanayi atıklarından meydana gelebilir. Sudaki renk mutlaka tehlikeli ve arzu edilmeyen bir husus değildir. Ancak rengi oluşturan yabancı maddeler üzerinde bazı zararlı mikroorganizmalann yaşamalarının mümkün olabileceği düşünülerek, renklilik şüphe ile karşılanmaktadır. Estetik yönden arzu edilmeyen renkteki suları içenler için su kaynağı güvenli olmayabilir. Genelde hakiki renk görünenden azdır. Doğal yüzey sularının rengi ph arttıkça artar. Sudaki renk, tat ve kokuyla da yakından ilgilidir. Doğal suların rengi organik maddelerden ileri gelir. Karakteristik kırmızı renkteki su, hidroksit şeklinde demirin çökmesinden, kırmızı su demir M' nin demir lir e oksitlenmesinden ileri gelmektedir. Her iki olay mikrobiyolojik kaynaklıdır. 1.3.1.2. Bulanıklık Bulanıklık, kil, şilt, ince parçalanmış organik maddeler, yosunlar, diatometreler, demir bakterileri ve diğer mikroorganizmaların oluşturduğu haldir. Bulanıklık kum gibi askıda olan maddelerden ileri geliyorsa tehlikeli olmayıp çökelme ve filtrasyonla giderilebilir. Kil gibi kolloidal maddelerin giderilmesi ise çok güç olmaktadır. Su içindeki madde, kaynağına göre kabaca inorganik veya organik olarak sınıflandınlabilir. Organik bileşikler genel olarak kokuya, renge ve tada neden olurken, bulanıklık meydana getiren maddeler çoğunlukla inorganiktir. Bulanıklığın üç bakımdan önemi vardır. Birincisi, su ne kadar sıhhi olursa olsun istenmez, şüpheyle bakılmaktadır. Çünkü askı halindeki maddeler içinde sağlığa zarar veren mikroplarda bulunabilmektedir. İkincisi, filtre edilmesinin zorlaşmasıdır. Bu tür sulardaki maddelerin kimyasal maddelerle çökeltilmeleri gerekmekte, o da pahalı olmaktadır. Son olarak da, dezenfeksiyonu zorlaşır. Canlı organizmalar askı halindeki bulanıklık veren maddeler üzerinde bulunduklarından klorür veya dezenfektan etkisini zorlaştırır. Daha fazla dezenfektan harcanır. 1.3.1.3. Tat ve Koku Suların içinde erimiş halde bulunan maddeler (NaCI2, MgCI2, CaS04 vb)

ve organizmalar (Diatome, Klorofise, Siyanofise, Protozoa, Krustaceler ve Algler) suda belli bir miktardan fazla bulunursa, sulara özel koku ve tat vermektedir. Bu tat ve kokular çok değişiktir. Sular tuzlu, acı, ekşi, tatta, balıksı, küfümsü, baharatsı, otsu vb. kokuda olabilmektedir. Sulardaki kokuları oluşturan organizmaların ölçülmesi için her santimetreküp için standart bir birim olan (20 mikronun alanı yani 400 mikron) alınmaktadır. Bu alan içindeki organizmaların miktarları sayılır. Mikroorganizmaların miktarına göre çeşitli kokular oluşur. Standart birimde, 500-1000 mikroorganizmanın oluşturduğu kokuyu sadece pek az insan fark edebilmektedir. 1000-2000 kadar olursa herkes duyabilmektedir. Organizma 2000'den fazla olduğunda koku iğrenç olmaktadır. İçme suları berrak, tortusuz renksiz olmalı, çürük, yosun, küf, HgS, amonyak, bataklık vb. kokular bulunmamalıdır. Buna suyun organoleptik özellikleri de denilmektedir. Renksiz ve kokusuz bir madde olan suyun lezzetini içerisinde eriyik halinde bulunan karbondioksit ve ısısı vermektedir. Suyun içerisindeki karbondioksitin 300 MGK/litreden az olmaması istenir. Suyun fazla bulanık olmasının kirlilik göstergesi olarak alınması gerekmektedir. Toplam katı madde miktarının litrede 500 mg'ı aşmaması gerekmektedir. Suyun ph değeri de önemli bir değerlendirme faktörüdür. ph ölçümü su değerlendirmesinde basit ve kolay uygulanabilir bir yöntem olarak çok yararlıdır. Suların bakteriyolojik özelliği sağlık açısından önemlidir. Suların bakteriyolojik standardını korumadan toplum bireylerinin sağlığının güvenceye alınması mümkün olmamaktadır. Dünyanın bir çok ülkesinde bakteriyolojik kirlilik nedenli hastalıklar önemli salgınlara ve can kayıplarına neden olmaktadır. Bebek ölüm nedenleri arasında su ile bulaşan hastalıklar önemli bir yer tutmaktadır. Sulara insan ve hayvan, dışkı ve idrarı karışmamalıdır. Ayrıca, suların içerisinde insanda hastalık yapıcı hiçbir bakterinin bulunmaması gerekmektedir. 1.3.2. Suyun Kimyasal Özellikleri Su, doğa şartlarından ısı ve basınca bağlı olarak katı, sıvı ve gaz halinde bulunan yegane doğal bileşiktir. Buna bağlı olarak yoğunluğu değişmektedir. Su yüksek bir spesifik ısıya sahiptir. Su, çok sayıda gaz, mineral veya organik maddeleri içeren doğal bir ortamı oluşturmaktadır. Suyun donmasına

paralel olarak hacmi % 10 civarında artmaktadır. Bu nedenle buzlar suda yüzmektedir. Tüm doğal sıvılarda olduğu gibi suyun sıkışırlık derecesi çok düşüktür. Suyun yüzey gerilim katsayısı tüm sıvılarınkinden daha fazladır. Suyun bu özelliği damla ve dalga oluşumunu etkilemektedir. Sıvı haldeki su güneş ışınlarının az bir bölümünü yansıttığı halde, katı haldeki su büyük bir bölümünü yansıtmaktadır (%50-70). 1.3.2.1. Suyun ph'ı Su içindeki hidrojen iyonu konsantrasyonun 10 tabanına göre negatif logaritması ph değeri olarak tanımlanmaktadır. PH = 7 olan sular nötr sular olarak bilinmektedir. Bunlarda H^ ve OH' iyonları denge halindedir. Bu tür suların asit ve alkali reaksiyonları yoktur. H^ iyonu konsantrasyonunun artması ile ph'nın değeri 7'nin altına düşmekte ve su asit karakter kazanmaktadır. OH" iyonu konsantrasyonunun artması ile ph 7'nin üzerinde değer almakta ve su bazik karakter taşmaktadır. PH değerleri 0-14 arasında değişmektedir. Genel olarak yer altı suları ph7'den küçük olan ve asit özelliği taşıyan sulardır. Yüzeysel sularda genellikle ph 8' den büyük değer taşıyan bazik sulardır. İçme sularındaki ph değeri 6.5-8.5 arasında uygun görülmektedir. 1A SUYUN STRATEJİK ÖNEMİ 1.4.1. Su Varlığı ve Su Kullanımı Yeryüzünün % 70'i sularla kaplıdır. Su aynı zamanda en çok kullanılan doğal kaynaktır. Yeryüzü kabuğunda bulunduğu bilinen su miktan 1.38X10"'Ö tondur. Yeryüzündeki suların % 98'i gerek içme, gerekse sulama suyu olarak doğrudan doğruya yararlanılamayan tuzlu sulardır. Su yenilenebilir bir doğal kaynaktır. Küresel ölçekte tükenmeyen kaynaklar içinde sayılabilirse de bölgesel ve yerel olarak sonlu bir kaynak durumundadır. Suyun zaman içinde kendini arıtma özelliği de vardır. Bir su kaynağının varlığı onun kullanılabilir su kaynağı olarak kabul edilmesine yetmemektedir. Kullanılabilir bir su kaynağı; tanımlanabilir bir talebe bağlı olarak belli bir yerde ve belli bir zaman periyodu boyunca yeterli kalite ve miktarda mevcut olmasına veya bu mevcudiyetinin sağlanmasının imkan dahilinde olmasına bağlıdır. Dünyada yaşayan milyarlarca insan içme ve kullan-

ma suyu ihtiyacını karşılamak, sanayi sahaları ve diğer amaçlar için su talep etmektedir. Dünya Kaynaklar Enstitüsü, 5.3 milyarlık dünya nüfusunun sadece 3.4 milyarının ortalama 50 It/kişi/gün su alabildiğini, geriye kalan 2 milyar kişinin temiz suyu olmaması nedeni ile epidemik hastalıklar, açlık ve ölümle karşı karşıya bulunduğunu bildirmektedir. UNESCO'nun hesaplarına göre her gün susuzluğa bağlı olarak 40.000 çocuk ishal, kolera gibi hastalıklardan ölmektedir. Adı geçen enstitünün verilerine göre doğal temiz su haritalarından bazı ülkelerin kişi başına düşen su miktarları aşağıdaki Tablo 1.1.'de gösterilmiştir. ülke Miktar (It/kişi/gün) Kanada 299.7 Rusya 71.0 ABD 27.2 Peru 4.9 Ürdün 0.4 Suudi Arabistan 0.4 Tablo 1.1. Bazı Ülkelerin Kişi Başına Düşen Su Miktarı Artan nüfusa karşılık kaynakların bilgisizlikten kirletilmesi ve bencilce israfı, kaliteli ve arıtımlı suyun ihtiyaçları karşılamaktan giderek uzaklaşmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle bazı ülkeler atık suları arıtıp tekrar kullanma yöntemine başvurmaktadır. California Orage County'de kanalizasyon suyu arıtılıp yer altı suyuna verilmektedir. İsrail ve diğer bazı ülkelerde aynı uygulama yapılmaktadır. Son yıllarda dünyada ileriye dönük kişi başına su ihtiyacının düşük tutulması eğilimi belirmiştir. Kişi başına konutsal-kamusal-ticari-endüstriyel net toplam su ihtiyacı 200-250 İt/gün üst limitini geçmemektedir. Bu da önlenemeyen % 20-25 civarındaki kayıplar dikkate alındığında kişi başına günlük su ihtiyacı toplam 250-330 litre değerini vermektedir. 1960 ve 1970'li yıllarda yapılan proje çalışmalarında ise kişi başına günlük brüt su ihtiyacı toplamı 450-500 litre değerindedir. Konutsal kullanım için önlenemeyen kayıplar dahil önerilen su ihtiyaçları aşağıda Tablo 2.1.'de verilmektedir.

Gelir Gurubu Miktar (it/l(işi/gün) En yüksek gelir grupları için 180-230 Yüksek gelir grupları için 160-200 Orta gelir grupları için 140-160 Alt orta gelir gruplar için 125-160 Alt gelir grupları için 70-130 Yoksulluk düzeyi hemen üstü 90 En düşük gelir gruplan 50 Çeşmeli 8-10 Tablo 1.2. Su ihtiyaçları 1.4.2. Su Probleminin Boyutları Dünyanın bugün yaşadığı su problemi, tek bir nedenle değil coğrafik, ekonomik, idari ve stratejik boyutları olan üç ana nedene bağlanmaktadır: Her şeyden önce bazı bölgelerde iklime bağlı nedenler etkili olmaktadır. Yağış azalması, sıcaklık artışından kaynaklanan aşırı buharlaşma gibi iklim değişiklikleri yer altı su tablalarının kuruması ve toprağın kuraklaşması için yeterli nedenleri oluşturabilmektedir. Her ne kadar insan faaliyeti lokal olarak mikro iklimlerde değişime yol açsa da, bazı durumlarda yukarıda sözü edilen meteorolojik düzensizlikler insandan bağımsız gelişebilmektedir. Su probleminin ikinci nedeni yer yüzeyinin ve yeraltının yanlış idaresi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Toprağın aşırı kullanımı, orman kıyımı (kökleri derine nüfuz eden yapraklı ağaçların kesilip yerine kısa köklü reçineli ağaçların dikilmesi), kaliteli toprakların yok olması (verimli tarım arazileri üzerine ev, fabrika vb. yapıların yapılması), akış ve enfiltrasyonu kolaylaştıran stabilize köy yollannın asfaltlanması gibi faktörler yer altı su tablalarının beslenme oranını azaltmaktadır. Su probleminin üçüncü nedeni kirlilik şeklinde kendini göstermektedir. Burada özellikle pek çok atık madde kirletici rol oynamaktadır: Sanayi ve tarım kökenli kimyasal kirleticiler, deterjan gibi ev kökenli kirleticiler, hastane kökenli atıklann oluşturduğu tıbbi kirleticiler ve şehir ortamı. Aslında suyun doğal çevrimi başlı başına bir bannma ve temizleme sağlamaktadır. Fakat bugün

dünyanın birçok bölgesinde (İskandinavya'dan Kuzey Amerika'ya kadar) karalardaki yolculuğuna asit yağmurları ile başlayan su, daha sonra yeraltında kimyasal olarak aşırı kirlenmiş şehir ve sanayi kökenli atık suların yol açtığı bir başka kirlenmeye maruz kalmakta ve sonuçta bu doğal sistem bozulmaktadır. 1.4.3. Kalitesiz / Yetersiz Su ve Bazı Sonuçlar İçilebilir su yeryüzünde dengesiz bir şekilde dağılmaktadır. 1990 yılında, içilebilir su bulamamaktan dolayı büyük kısmı Afrika'da olmak üzere günde 25.000 insan ölmüştür. Her yıl 4,6 milyon çocuk bu nedenden dolayı hayatını kaybetmektedir. Halen 80 civarında ülke (dünya nüfusunun %40'ı) ölüme yol açabilen düzeyde bir su problemi yaşamaktadır. İklimsel etkilerin dışındaki nedenlere bağlı olarak dünya genelinde 1,7 milyardan fazla insan temiz su bulamamaktadır. Temiz su sisteminden yararlanan insan sayısı 1,3 milyar civarındadır. Gelişmekte olan ülkelerde su yoluyla bulaşan hastalıklardan ölen insan sayısı yılda en az 25 milyondur. Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre hastalıkların % 80'i kalitesiz sulara veya su yokluğundan kaynaklanan temizliğin olmayışına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu olumsuz faktörler ise özellikle az miktardaki suyun çok fazla insan tarafından paylaşılmak durumunda olduğu, ayrıca su arama ve işleme imkanlarının yetersiz kaldığı ülkelerde görülmektedir. Kanada, Birmanya, Kuzey Avrupa ve ABD'nin doğusu zengin su kaynaklarına sahipken; çok fazla sayıda ülke kuraklık sıkıntısı çekmektedir. Sözgelimi, ortalama bir Amerikalı yılda 200 m^ su tüketirken bir Ganalı için bu sadece 30 m3 düzeyinde kalmaktadır. Diğer yandan, 1950'de 2,5 milyar iken 1987'de 5 milyara ulaşan dünya nüfusunun bugün % 1.8 civarındaki yıllık artış hızı devam ettiği takdirde, 2030 yılında 11 milyarı bulacağı tahmin edilmektedir. 2025'de Avrupa 1 milyara, Asya kendisini üçe katlayarak 4.5 milyara. Güney Amerika beş katına çıkarak 800 milyona, nüfus artış hızı dünya ortalamasının çok üstünde olan Afrika ise nüfusunu yedi kat artırarak 1.5 milyara ulaşacaktır. Yirmibirinci yüzyıla doğru yaklaşırken, birçok ülkenin endüstriyel gelişme ile enerji ve suya olan ihtiyaçları gittikçe büyümektedir. Bunun doğal sonucu olarak da uluslararası ve sınır ötesi akarsu havzalarına sahip olan ülkelerin bu konuda komşu ülkelere olan güvensizliği de gittikçe artmaktadır. Bütün bu sorunlar ve çözüm arayışları içinde tatlı su sorunu hayatın devam edebilmesi için

çok gerekli olan beslenme maddeleriyle de ilgili olduğu için çok dikkat çekmektedir. Nüfusun aşırı artması, iklim değişikliği, sera etkisi ve ozon tabakasının incelmesi, çevre kirlenmesi ve nihayet ortak akarsu havzalarına sahip olan ülkelerin su sorunlarını kendi aralarında karşılıklı çıkar ve anlayış içinde çözememeleri sorunları gittikçe arttırmaktadır. Geçen yüzyıl sonundan günümüze kadar artarak gelen insan ihtiyaçlarının karşılanması için yerel su kaynakları yetersiz kalınca, yerleşim bölgelerine başka taraflardan suyun nakli sorunu çıkmıştır. Bunun için bent ve barajlar tesis edilmiş; buradan da kanallar, borular ve günümüzde tankerler vasıtası ile suyun kullanım yerlerine taşınması önem kazanmıştır. İlk zamanlarda nehir sularının barajlar inşa edilerek depolanması ile başlayan faaliyetlerin ardından bugün için kullanılması henüz ekonomik ve teknolojik olarak mümkün olmayan çözümler üretilmiştir. Bütün bu sorunlar karşısında bazı ülkeler kendi sınırları içinde bulunan su kaynaklarından en fazla verim ve faydayı elde etmek için çeşitli programlar geliştirerek uygulamaya başlamışlardır. Bunun sonucunda özellikle sınıraşan nehir sularının nasıl kullanılması gerektiği sorunu ortaya çıkmıştır. İşte ülkemizde Fırat, Asi, Çoruh ve Dicle nehirlerinin sınır aşan türde olması sebebi ile kendisini hidropolitik konumda bulmuştur. İçilebilir su miktarının sabit olması artan nüfus ile kişi başına düşen su miktarının azalmasına sebep olmaktadır. Zaten dünyanın bazı bölgeleri nüfusları için yeterli tatlı suyu bulamamaktadır. Bu bölgelere her yıl yenilerinin ilave edilmesi olağan hale gelmektedir. Orta Doğu 'da bulunan 9 ülke yıllık yenilenebilir su kaynaklarının % 100'ünden daha fazlasını kullanmaktadır. Bu ilave suyu ya dışarıdan ithal ederek, veya yeraltı rezervlerini kullanarak tükenir bir duruma getirerek veya aşırı pahalı olan deniz suyu arıtması yaparak karşılamaktadır. 1.4.4. Sınır Aşan Sularla İlgili Sorunlar Bazı su fakiri ancak petrol veya teknoloji zengini olan ülkeler su ihtiyaçlarını arıtma tesisleri kurarak gidermeye çalışmaktadırlar. Ancak uzun vadede kirlenmesi ve tuzlanması beklenen denizlerden arıtma yolu ile elde edilecek su çok pahalıya mal olma yolundadır. Bu durum su ile ilgili bazı belirsizliklerin ortaya çıkmasına paralel olarak, sınırlı suyun paylaşılmasını gündeme getirrnek-